H Ü Sağlık Bilimleri's scientific contributions

What is this page?


This page lists the scientific contributions of an author, who either does not have a ResearchGate profile, or has not yet added these contributions to their profile.

It was automatically created by ResearchGate to create a record of this author's body of work. We create such pages to advance our goal of creating and maintaining the most comprehensive scientific repository possible. In doing so, we process publicly available (personal) data relating to the author as a member of the scientific community.

If you're a ResearchGate member, you can follow this page to keep up with this author's work.

If you are this author, and you don't want us to display this page anymore, please let us know.

Publications (13)


Participants' perception of health according to IPAQ scores.
Investigation of Young People’s Use of Mobile Health Apps, and Their Physical Activity and Health Perception Levels
  • Article
  • Full-text available

February 2024

·

50 Reads

H Ü Sağlık Bilimleri

·

Fakültesi Dergisi

·

Özgün Araştırma

·

[...]

·

Objectives The interest in mobile health apps is increasing day by day. This study aimed to examine young people’s preferences for mobile health apps, their physical activity levels, and health perceptions. Materials and Methods The study was conducted with 283 students from two vocational schools of higher education. Participants were asked to complete the International Physical Activity Questionnaire Short Form and the Perception of Health Scale, as well as questions about their mobile health application preferences. The data were evaluated at p<0.05 significance level. Results The study was conducted with 283 participants with a mean age of 20.6±2 years. The number of participants using health-related apps on their smartphones was 179 (63.3%). Of the 104 participants who did not use mobile health apps, 71.1% reported that they did not prefer them because they thought they would not use them regularly. 11 participants did not know about mobile apps. 41.9% had been using mobile health apps for about one year, and the most used app was pedometers (n=147). Both health perceptions and physical activity scores of individuals who used mobile health apps were higher than those who did not (respectively; p=0.003, p<0.001), and the health perception of physically active individuals was higher than the others (p=0.044). Conclusion Currently, the use of mobile health applications is associated with both health perception and physical activity. However, constant use of the apps cannot be ensured. Therefore, it is important to provide the necessary promotion and motivation to people.

Download
Share

Yaşlı Bireylerde E-Sağlık Okuryazarlığı (E-Health Literacy in Elderly People) Özgün Araştırma

September 2023

·

163 Reads

Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi

Amaç: Bu çalışma, yaşlı bireylerin elektronik ortamda sağlık (e-sağlık) okuryazarlığının incelenmesi amacıyla yürütüldü. Gereç ve Yöntem: Kesitsel ve tanımlayıcı tasarım kullanılan çalışma; 65 yaş üzeri, internet kullanan, katılmaya gönüllü olan ve Aile Sağlığı merkezlerine kayıtlı 159 katılımcı ile tamamlandı. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulmuş bilgi formu ve E-Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği kullanıldı. Bulgular: Erkeklerin kadınlardan anlamlı düzeyde yüksek e-sağlık okuryazarlık düzeyine sahip olduğu (b=-2,200; p=0,044), internet kullanma becerisi artıkça e-sağlık okuryazarlık puanının anlamlı düzeyde arttığı (b=0,854, p=0,001), eğitim düzeyi dahil regresyon modeline dahil edilen diğer değişkenlerin ise e-sağlık okuryazarlık puanı üzerine anlamlı bir etkisinin olmadığı belirlendi. E-Sağlık Okuryazarlığı Ölçeğinin "İnternetteki yararlı sağlık kaynaklarını nasıl bulacağımı biliyorum." maddesinde en düşük ortanca değeri tespit edildi (3, %25=3, %75=4). Sonuç: Bu bulgular ışığında yaşlı bireylerin e-sağlık okuryazarlığını etkileyen en önemli faktörlerin cinsiyet ve internet kullana becerisi olduğu ve internetten doğru bilgilere ulaşmada zorluklar bulunduğu ortaya çıkmıştır. Yaşlı bireylere yönelik planlanacak e-sağlık eğitimlerinde, kadınların gözetilmesi, internet becerilerinin geliştirilmesi ve bireylerin yüksek kalitedeki kaynaklardan doğru sağlık bilgisine ulaşmasını destekleyecek çalışmaların yapılmasının gerekli ve faydalı olabileceği düşünülmektedir. Anahtar kelimler: Yaşlı, sağlık okuryazarlığı, dijital teknoloji.



İnkontinans İlişkili Dermatit Yönetiminde Hemşirelerin Bilgi, Tutum ve Uygulamalarını Değerlendirme Ölçeği: Türkçe Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması

August 2022

·

41 Reads

z Amaç: Çalışma, İnkontinans İlişkili Dermatit Yönetiminde Hemşirelerin Bilgi, Tutum ve Uygulamalarını Değerlendirme Ölçeği Türkçe formunun geçerlik ve güvenirliğini incelemek amacı ile gerçekleştirildi. Gereç ve Yöntem: Metodolojik araştırma tipinde planlanan çalışmanın örneklemini 272 yoğun bakım ve palyatif bakım hemşiresi oluşturdu. Ölçeğin dil eşdeğerliği için çeviri-geri çeviri tekniği kullanıldı. Ölçeğin geçerlik çalışması için, uzman görüşlerine dayalı kapsam geçerliği hesaplandı. Yapı geçerliği için açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi kullanıldı. Ölçeğin güvenirlik analizinde test-tekrar test, korelasyon, madde toplam puan korelasyon ve Cronbach's alpha katsayısı kullanıldı. Bulgular: Ölçeğin Türkçe formunun kapsam geçerliği uygundu (KGİ=0.95). Ölçek toplam Cronbach's alpha katsayısı 0.92, madde toplam puan korelasyonları 0.33 ile 0.72 arasında bulundu. Doğrulayıcı faktör analizinde ölçeğin toplam varyansın %63.55'sini açıklayan dört faktörden oluştuğu doğrulandı. Yapı geçerliği, 0.62-0.83 faktör yükü aralığı ile desteklendi. Ölçeğin 20 madde ve 4 alt boyuttan oluştuğu belirlendi. Sonuç: İnkontinans İlişkili Dermatit Yönetiminde Hemşirelerin Bilgi, Tutum ve Uygulamalarını Değerlendirme Ölçeği'nin Türk toplumuna uyarlanması için yapılan analizlerden elde edilen bulgular, ölçeğin Türkçe formunun, hemşirelerin inkontinans ilişkili dermatit hakkındaki bilgi, tutum ve uygulamalarının incelenmesinde dört boyutlu bir araç olarak, güvenilir ve geçerli olduğunu gösterdi.


Comparision of Video Head Impulse Test Findings Before and After Therapy Maneuvers in Individuals with Benign Paroxysmal Positional Vertigo

August 2022

·

24 Reads

Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi

Objective: To investigate the significance of vHIT (Video Head Impulse Test) in determining the efficacy of therapeutic maneuvers in individuals with posterior semicircular canal (SCC) BPPV. Materials and Methods: The study included 25 patients with posterior SCC BPPV (Study Group), 30 healthy individuals (Control Group). All individuals underwent otorhinolaryngologic examination, audiological evaluation, videonystagmography, vHIT and completed Dizziness Handicap Inventory (DHI) and Visual Analogue Scale (VAS). Modified Epley Maneuver was performed 3 times at an interval of 3 days. The vHIT, DHI and VAS were re-administered to these individuals 1 week after improvement was detected in positional nystagmus. Results: There was no significant difference between the study and control groups in terms of vHIT gains for all bilateral SCCs before therapeutic maneuver (p>0.05). In the study group, there was no significant difference between vHIT gains of all bilateral SSCs before and after therapeutic maneuvers (p>0.05). No asymmetry or refixation saccades (overt and covert) were observed in any of the individuals in both groups during all measurements. Compared to before therapeutic maneuvers, there was a significant decrease in dizziness-related disability level assessed by DHI and intensity of dizziness assessed by VAS in the study group after the improvement (p<0.001). Conclusion: It was found that vHIT was not a diagnostic test in BPPV and in terms of evaluating the efficacy of therapeutic maneuvers. Subjective evaluations determining the intensity of dizziness and level of dizziness-related disability in BPPV provided supportive information in diagnosis and in determining the efficacy of therapeutic maneuvers.


Disability Level and Core Stability in Patients with Multiple Sclerosis Investigation of the Relationship between Disability Level and Core Stability in Patients with Multiple Sclerosis

December 2021

·

11 Reads

Objectives: Optimal core stability relies on somatosensory, motor and musculoskeletal systems that are often compromised with the progression of the disability level in the Multiple Sclerosis (MS) population. The aim of this study was to investigate the relationship between disability level and core stability in patients with MS. Materials and Methods: Thirty-seven MS patients (26 female and 11 male) with mild to moderate disability were included in the study. Kurtzke Expanded Disability Status Scale (EDSS) was used to evaluate the level of disability of patients with MS. Core endurance tests including the flexion endurance test, extension endurance test, right and left side bridge tests and core power tests including the sit-ups test and modified push-ups test were evaluated. Results: When the relationship between disability level and core stability was examined in patients with MS, it was seen that the EDSS was modaretely and negatively correlated with flexion endurance test, modified Biering-Sorensen test, right and left side bridge tests, sit-ups test and modified push-ups test (r=-0.572, r=-0.445, r=-0.585, r=-0.653, r=-0.571, r=-0.532 respectively; p<0.05). Conclusion: Disability level was associated with core endurance and core power, which are the sub-parameters of core stability in patients with MS. Therefore, clinicians should consider evaluation directed at core endurance and core power in MS patients with mild to moderate disability.


Çocuklarda geniş bant absorbans ölçümü Wideband absorbance measurement in children 385 Özgün Araştırma

January 2021

·

6 Reads

z Amaç: Çocuklarda iletim tipi işitme kaybının öngörülmesinde ve efüzyonlu otitis media'nın belirlenmesinde geniş bant absorbans ölçümünün etkinliği değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: Geniş bant absorbans ve saf ses odyometri testi normal olan 34 çocuğun 56 kulağı kontrol grubu (yaş ortalaması 7.01 yıl) ve iletim tipi işitme kayıplı 40 çocuğun 73 kulağı (yaş ortalaması 6.04 yıl) iletim tipi işitme kayıplı grubu temsil etmek üzere değerlendirildi. Hava-kemik aralığı en az bir frekansta 20 dB HL ya da en az iki frekansta 15 dB HL olan katılımcılar iletim tipi işitme kayıplı gruba dahil edildi. İletim tipi işitme kaybının muhtemel nedeni effüzyonlu otitis media ya da tuba eustachii disfonksiyonu olarak değerlendirildi. Bu iki ölçüm verisi geniş bant absorbans ve iletim tipi işitme kaybının derecesi arasındaki ilişkiyi açıklamak amacıyla incelendi. Geniş bant absorbansın öngörü yeteneğini değerlendirmek Pearson korelasyonu ve regresyon analizi, duyarlılık ve özgüllük oranlarını belirlemek için ROC analizi uygulandı. Bulgular: Absorbans iletim tipi işitme kaybı grubunda tüm frekanslarda kontrol grubundan daha düşük gözlendi. Pearson korelasyon analizinde hava kemik aralığı ile ortam basıncındaki geniş bant absorbans arasında güçlü, anlamlı, negatif korelasyon (R>0,69, p<0,000) bulundu. Regresyon analizinde hava kemik aralığı ile ortam basıncındaki geniş bant absorbans arasında, lineer modelde R-kare=0,779, kübik modelde R-kare=0,810, logaritmik modelde R-kare=0,783 bulundu. Sonuç: ROC eğrisi altında kalan alana göre, ortam basıncındaki geniş bant absorbans 226 Hz komplians ve timpanometrik genişliğe göre iletim tipi işitme kaybı için daha iyi bir öngörü faktörü olarak düşünülebilir. Geniş bant absorbans testi orta kulağın mekanik özelliklerini ölçmek için klinik bir tanı aracı olarak kullanılabilir ve aynı zamanda effüzyonlu otitis media hakkında daha ayrıntılı bilgi verebilir. Anahtar kelimeler: geniş bant timpanometri, geniş bant absorbans, otitis media, iletim tipi işitme kaybı


Erken Yıllarda İki Dilde Eğitim Bilingual Education in Early Years Erken Yıllarda İki Dilde Eğitim: Öğretmenlerin Bakış Açısıyla Etki ve Sonuçların İncelenmesi

December 2020

·

54 Reads

·

3 Citations

Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi

z Amaç İki dilde eğitim, yaklaşık 50 yılı aşkın bir süredir birçok ülkede eğitimsel bir seçenek olarak uygulanmaktadır. Literatür incelendiğinde alanda yapılan çalışmaların genellikle derleme özellikte oldukları dikkat çekmektedir. Son yıllarda ülkemizde de giderek yaygınlaşan iki dilde okul öncesi eğitim ile ilgili planlanan bu çalışmanın amacı, erken yıllarda iki dilde eğitim alan 2-6 yaş aralığındaki çocukların iki dilli sürece adaptasyonu, geçirdikleri aşamalar ve verilen tepkilerin öğretmenlerinin gözünden incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Araştırmada uygun veriler elde edilebilmek için araştırma tekniklerinden nitel teknik kullanılıştır. Bu kapsamda Ankara ilinde iki dilde eğitim veren bir okul öncesi eğitim kurumundaki okul öncesi öğretmenleri ve İngilizce öğretmenleri ile yarı yapılandırılmış bireysel görüşmeler yapılmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Bulgular, Sonuç: Bu araştırmanın sonucunda, öğretmenlerin cevaplarından elde edilen bulgular çocukların genel gelişimsel özellikleri ve iki dilli eğitim sürecine etkisi, iki dilli eğitime uyum süreci, iki dilli eğitimin çocuklara etkileri, iki dilli eğitim sürecinde aile tepkileri, iki dilli eğitim ile ilgili öneriler ana temaları ile ilişkilendirilmiş, bulgular direk alıntılar şeklinde sunulmuştur. Bu çalışmanın sonuçlarının, bu alanda çalışan uzmanlara, ailelere ve iki dilde eğitim alan çocuklara olumlu çıktıları olacağı düşünülmektedir.



Ergenlik Çağı Öncesinde (0-12 yaş) " Triple P Olumlu Anne-Babalık Eğitimi " Esra IŞIK, Sinem İŞLEK

November 2016

·

26 Reads

Parents have a significant influence in the upbringing and development of their children. Therefore, the communication children’s with their families and the quality of this communication is effective on psychological and social development of the children as well as in all developmental areas. Families who not be denied their importance in the development of children must have sufficient knowledge and equipment in order to fulfill their parenting obligations positively. In this context, parental education programs have a very important place in terms of guide to parents about their children's development and developmental requirements. In this study, it was aimed to examine Triple P Positive Parenting Program which is one of the parent education programs based on the principles of social learning theory, based on behavioral approach, its effectiveness is proven and applied in developed countries. Triple P Positive Parenting Program developed by Matthew Sanders and colleagues at the University of Queensland in Australia which occurs five levels of intervention increasing strength parenting skills, aims to prevent the risk factors that lead to behavioral, emotional and developmental problems in children by improving their parents knowledge, skills and confidence of preadolescent children (0-12 years). In the countries where the Triple P Positive Parenting Program are applied have been reported positive outcomes for both children and their parents. It is recommended that the implementation of the program is be prevalented in our country.


Citations (2)


... Alan yazında erken çocukluk döneminde iki dilliliğe ilişkin aile ve öğretmen görüşlerinin ele alındığı çalışmalar da bulunmaktadır (Banko-Bal ve diğerleri, 2020; Rodriguez, 2015;Tercan & Tercan, 2020). Son yıllarda erken çocukluk döneminde iki dillilik üzerine yapılan çalışmalar arttığı halde (Biçer & Alan, 2018;Çelebi ve diğerleri, 2019;Günaydın, 2020;Kašćelan ve diğerleri, 2022; Unsworth ve diğerleri, 2019) ailelerin çocuklarına ''doğal, eş zamanlı ve yerli olmayan iki dillilik'' yaklaşımını inceleyen çalışmaların az olduğu gözlemlenmiştir (Armayor, 2019;Güven, 2021). ...

Reference:

Bebeklik Döneminde Doğal, Eşzamanlı ve Yerli Olmayan İki Dillilik Süreci: Vaka İnceleme
Erken Yıllarda İki Dilde Eğitim Bilingual Education in Early Years Erken Yıllarda İki Dilde Eğitim: Öğretmenlerin Bakış Açısıyla Etki ve Sonuçların İncelenmesi
  • Citing Article
  • December 2020

Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi

... Bakolarya derecesi tüm dünyada olduğu gibi desteklenmekte ve RN bakolarya derecesine geçiş için bir basamak olarak görülmektedir (WHO, 2020a). ABD'de hemşirelerin sadece %40'ı lisans derecesindedir (Özpulat, 2016;Kırıkkaleli ve Şahin, 2019). Sertifikalı RN'lerinde ise %13,2 'si yüksek lisans düzeyindedir. ...

Bazı Ülke Örnekleri İle Karşılaştırmalı Bir Yaklaşım: Türkiye'de Hemşirelik Eğitimi Standartları Nasıl Sağlanabilir?