ThesisPDF Available

KRİZ VE AFET YÖNETİMİNDE BİR STK ÖRNEĞİ: KIZILAY

Authors:
  • Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

Abstract

Tarih boyunca bakıldığında, birey ve toplumların yaşamlarını etkileyen birçok kriz ve afet olayları meydana gelmiştir. Kriz, insan yerleşimlerinde mevcut düzeni bozan ve gerilim yaratan bir durumdur. Krizlerin meydana gelmesine neden olan birçok etmen bulunmaktadır. Bu etmenler arasında en çok afet olayları etkili olmaktadır. Ülkemiz bulunduğu jeopolitik konumu itibariyle deprem başta olmak üzere birçok doğal afete davetiye çıkarmaktadır. Deprem, sel, çığ gibi doğal afetler veya teknolojik ve insan kaynaklı afetler gibi farkli afet türleri meydana gelmektedir. Afetler, bireylerin mevcut durumlarını ve faaliyetlerini kısa veya uzun süreli kesintiye uğratmakta ve insanların ve diğer canlıların yaşamları üzerinde maddi ve manevi olarak çok büyük kayıplarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu kayıpları en aza indirmek ve meydana gelebilecek ikinci tehdit oluşturacak doğal veya yapay afetleri önceden tespit edip gerekli önlemleri almak, doğacak hasarları olabildiğince önlemek, yaşanacak olası kayıpların önüne geçmek için sistemli, planlı ve etkin bir kriz ve afet yönetimi gerekmektedir. “Kriz ve Afet Yönetiminde Bir STK Örneği: Kızılay” adlı bu çalışma, ulusal ve uluslararası alanda meydana gelen kriz ve afet olayları nedeniyle yaşamlarını devam ettirmek için temel ihtiyaçlarını gideremeyen bireylerin ve toplumların üzerindeki olumsuz ve kötü etkilerini, can ve mal kayıplarını en az düzeye indirmek amacıyla yapılan çalışmaları inceleyen bir araştırma olmaktadır. Bu kapsamda, öncelikle kriz ve afet yönetimi kavramsal çerçevede ayrı ayrı ele alınmakta, kriz ve afet yönetim süreçleri, sınıflandırılması, doğrudan ve dolaylı yöndeki etkileri açıklanma ve kriz ve afet yönetim evrelerinin neler olduğu incelenmektedir. Kriz ve afet olaylarında mağdur olan, yoksul duruma düşen afetzedelerin ihtiyaçlarını gidermek ve onlara destek sağlamak amacıyla faaliyet gösteren gönüllü kuruluşlar olan STK’ların oluşumları, amaçları, faaliyetleri ve özellliklerinin neler olduğu açıklanmaktadır. Ülkemizde kriz ve afet yönetimi bağlamında faaliyet gösteren bazı STK’lar hakkında bilgiler verilmektedir. Bunlar arasında yer alan ve çalışma dahilinde ele alınan, ulusal ve uluslararası alanda faaliyet göstermekte olan Türk Kızılay’ı incelenmektedir. Çalışma kapsamında, literatür taraması, birçok döküman analizi ve Kızılay’ın resmi web sitesi incelenmiştir. Kızılay’ın ilkeleri, değerleri, görevleri ve diğer alanda yaptığı çalışmalara değinilmektedir. Kızılay, yurt içi ve yurt dışında meydana gelen afetlerden dolayı afetzedelere yardım faaliyetleri yürüten, afet müdahale kapsamında yerel, bölgesel ve uluslararası alanda ilgili örgütlerle koordineli çalışmalarda bulunan, arama-kurtarma ve iyileştirme çalışmalarına katkı sağlayan, afet hazırlık ve müdahalesine göre eğitim programları hazırlayan, yoksul, insani yardıma muhtaç ve afetzede vatandaşlar için ayni ve nakdi yardım bağışları için kampanyalar yürüterek önemli roller üstlenmektedir. Bu kapsamda Türk Kızılay’ı, kriz ve afet yönetiminde yürüttüğü bu çalışmaların oldukça önemli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Anahtar Sözcükler: Kriz ve Kriz Yönetim, Afet, Afet Yönetimi, STK, Kızılay.
T.C.
CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI
KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI
KRİZ VE AFET YÖNETİMİNDE BİR STK ÖRNEĞİ: KIZILAY
Duygu AKYÜZ
Danışman
Dr. Öğr. Üyesi İsmail BAŞARAN
MANİSA–2020
T.C.
CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI
KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI
KRİZ VE AFET YÖNETİMİNDE BİR STK ÖRNEĞİ: KIZILAY
Duygu AKYÜZ
Danışman
Dr. Öğr. Üyesi İsmail BAŞARAN
MANİSA–2020
TEZ SAVUNMA SINAV TUTANAĞI
Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü /… / tarih ve ….. sayılı
toplantısında jürimiz tarafından Celal Bayar Üniversitesi Lisansüstü Eğitim ve
Öğretim Yönetmeliği’nin 23. Maddesi g ere ğ i n c e E n s t i t ü m ü z Kamu
Yönetimi Anabilim Dalı, Kamu Yönetimi Programı öğrencisi Duygu Akyüz Kriz Ve
Afet Yönetiminde Bir STK Örneği: Kızılay” Konulu tezi incelenmiş ve aday …/…
/… tarihinde saat …......’da/de jüri önünde tez savunmasına alınmıştır.
Adayın kişisel çalışmaya dayanan tezini savunmasından sonra ........ dakikalık süre
içinde gerek tez konusu, gerekse tezin dayanağı olan anabilim dallarından jüri
üyelerine sorulan sorulara verdiği cevaplar değerlendirilerek tezin,
BAŞARILI olduğuna
DÜZELTME yapılmasına
RED edilmesine
*
**
OY BİRLİĞİ
OY ÇOKLUĞU
ile karar verilmiştir.
* Bu halde adaya 3 ay süre verilir.
** Bu halde adayın tez konusu değiştirilir veya adayın isteği halinde tezsiz
yüksek lisans programına geçişi sağlanır.
BAŞKAN
ÜYE
Evet
Hayır
Tez, burs, ödül veya Teşvik programına (Tüba, Fullbright vb.) aday olabilir.
Tez, mutlaka basılmalıdır.
Tez, mevcut haliyle basılmalıdır.
Tez
, gözden geçirildikten sonra basılmalıdır.
Tez, basımı gereksizdir.
TEZ VERİ GİRİŞ VE TEZ YAYINLAMA İZİN FORMU
iv
YEMİN METNİ
Yüksek Lisans tezi olarak sunduğum Kriz Ve Afet Yönetiminde Bir STK Örneği:
Kızılayadlı çalışmanın, tarafımdan bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir
yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım eserlerin bibliyografyada
gösterilen eserlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanmış olduğumu belirtir
ve bunu onurumla doğrularım.
.../.../2020
Duygu AKYÜZ
İmza
v
ÖZET
KRİZ VE AFET YÖNETİMİNDE BİR STK ÖRNEĞİ: KIZILAY
Tarih boyunca bakıldığında, birey ve toplumların yaşamlarını etkileyen
birçok kriz ve afet olayları meydana gelmiştir. Kriz, insan yerleşimlerinde mevcut
düzeni bozan ve gerilim yaratan bir durumdur. Krizlerin meydana gelmesine neden
olan birçok etmen bulunmaktadır. Bu etmenler arasında en çok afet olayları etkili
olmaktadır. Ülkemiz bulunduğu jeopolitik konumu itibariyle deprem başta olmak
üzere birçok doğal afete davetiye çıkarmaktadır. Deprem, sel, çığ gibi doğal afetler
veya teknolojik ve insan kaynaklı afetler gibi farkli afet türleri meydana
gelmektedir. Afetler, bireylerin mevcut durumlarını ve faaliyetlerini kısa veya uzun
süreli kesintiye uğratmakta ve insanların ve diğer canlıların yaşamları üzerinde
maddi ve manevi olarak çok büyük kayıplarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu
kayıpları en aza indirmek ve meydana gelebilecek ikinci tehdit oluşturacak doğal
veya yapay afetleri önceden tespit edip gerekli önlemleri almak, doğacak hasarları
olabildiğince önlemek, yaşanacak olası kayıpların önüne geçmek için sistemli,
planlı ve etkin bir kriz ve afet yönetimi gerekmektedir.
“Kriz ve Afet Yönetiminde Bir STK Örneği: Kızılay” adlı bu çalışma,
ulusal ve uluslararası alanda meydana gelen kriz ve afet olayları nedeniyle
yaşamlarını devam ettirmek için temel ihtiyaçlarını gideremeyen bireylerin ve
toplumların üzerindeki olumsuz ve kötü etkilerini, can ve mal kayıplarını en az
düzeye indirmek amacıyla yapılan çalışmaları inceleyen bir araştırma olmaktadır.
Bu kapsamda, öncelikle kriz ve afet yönetimi kavramsal çerçevede ayrı ayrı ele
alınmakta, kriz ve afet yönetim süreçleri, sınıflandırılması, doğrudan ve dolaylı
yöndeki etkileri açıklanma ve kriz ve afet yönetim evrelerinin neler olduğu
incelenmektedir. Kriz ve afet olaylarında mağdur olan, yoksul duruma düşen
afetzedelerin ihtiyaçlarını gidermek ve onlara destek sağlamak amacıyla faaliyet
gösteren gönüllü kuruluşlar olan STK’ların oluşumları, amaçları, faaliyetleri ve
özellliklerinin neler olduğu açıklanmaktadır. Ülkemizde kriz ve afet yönetimi
bağlamında faaliyet gösteren bazı STK’lar hakkında bilgiler verilmektedir. Bunlar
arasında yer alan ve çalışma dahilinde ele alınan, ulusal ve uluslararası alanda
faaliyet göstermekte olan Türk Kızılay’ı incelenmektedir. Çalışma kapsamında,
literatür taraması, birçok döküman analizi ve Kızılay’ın resmi web sitesi
incelenmiştir. Kızılay’ın ilkeleri, değerleri, görevleri ve diğer alanda yaptığı
çalışmalara değinilmektedir. Kızılay, yurt içi ve yurt dışında meydana gelen
afetlerden dolayı afetzedelere yardım faaliyetleri yürüten, afet müdahale
kapsamında yerel, bölgesel ve uluslararası alanda ilgili örgütlerle koordineli
çalışmalarda bulunan, arama-kurtarma ve iyileştirme çalışmalarına katkı sağlayan,
afet hazırlık ve müdahalesine göre eğitim programları hazırlayan, yoksul, insani
yardıma muhtaç ve afetzede vatandaşlar için ayni ve nakdi yardım bağışları için
kampanyalar yürüterek önemli roller üstlenmektedir. Bu kapsamda Türk Kızılay’ı,
kriz ve afet yönetiminde yürüttüğü bu çalışmaların oldukça önemli olduğu
sonucuna ulaşılmaktadır.
Anahtar Sözcükler: Kriz ve Kriz Yönetim, Afet, Afet Yönetimi, STK,
Kızılay.
vi
ABSTRACT
AN EXAMPLE OF NGO IN CRISIS AND DISASTER MANAGEMENT:
KIZILAY
Throughout history, many crisis and disaster events have occurred that
affect the lives of individuals and communities. Crisis is a situation that disturbs
the existing order and creates tension in human settlements. There are many factors
that cause crises to occur. Among these factors, disaster events are most effective.
Our country is inviting many natural disasters, especially earthquakes, due to its
geopolitical location. Natural disasters such as earthquakes, floods, avalanches or
different types of disasters such as technological and human-origin disasters occur.
Disasters interrupt individuals' current situation and activities for a short or long
term and face huge losses financially and morally on the lives of humans and other
living things. A systematic, planned and effective crisis and disaster management is
required in order to minimize these losses and to identify natural or artificial
disasters that will pose a second threat, to take necessary measures, to prevent
damage as much as possible and to prevent possible losses.
This study titled “An Example Of CSO In Crısıs and Dısaster Management;
The Turkısh Kızılay” minimizes the negative and bad effects, and loss of life and
property, on individuals and societies who could not meet their basic needs in order
to continue their lives due to the crisis and disaster events that occurred in the
national and international arena. It is a research that examines the studies
conducted for the purpose of. In this context, firstly, crisis and disaster
management are handled separately in the conceptual framework, crisis and
disaster management processes, their classification, direct and indirect effects are
explained, and what are the stages of crisis and disaster management. The
formation, objectives, activities and characteristics of CSOs, which are voluntary
organizations operating in order to meet and support the needs of disaster victims
who are victimized in crisis and disaster events, are explained. In our country,
information is given about some CSOs operating in the context of crisis and
disaster management. The Turkısh Kızılay, which is included among them and
which is handled within the study, operating in the national and international arena,
is examined. Within the scope of the study, literature review, many document
analysis and the official website of The Turkısh Kızılay have been examined. The
principles, values, duties and other activities of The Turkısh Kızılay are mentioned.
Kızılay conducts aid activities to disaster victims due to disasters occurring at
home and abroad, contributes to search-rescue and improvement activities,
prepares training programs according to disaster preparation and intervention,
contributes to local and regional and international organizations within the scope of
disaster response. It plays important roles by conducting campaigns for in-kind and
cash aid donations for citizens in need of humanitarian aid and disaster victims. In
this context, it is concluded that these studies carried out by The Turkısh Kızılay in
crisis and disaster management are very important.
Keywords: Crisis and Crisis Management, Disaster, Disaster Management,
CSO, Kızılay
vii
TEŞEKKÜR
Çalışmamın her aşamasında bana destek olan, bilgi ve deneyimleri ile yol
gösteren danışman hocam Sayın Dr. Öğr. Üyesi İsmail BAŞARAN’na, bilgi ve
tecrübesi ile lisansüstü öğrenim hayatımın tüm zorlu aşamalarında maddi manevi her
yönden yardımcı olan, tecrübeleri ile beni aydınlatan ve desteğini hiç eksik etmeyen,
kendisini tanımaktan büyük onur duyduğum sevgili Araştırma Görevlisi Duygu
AK’a, öğrenim hayatım boyunca beni maddi ve manevi olarak destekleyen ve hep
yanımda olan aileme yürekten teşekkür ederim.
.../.../2020.
Duygu AKYÜZ
İmza
viii
İÇİNDEKİLER SAYFA NO
İÇ KAPAK ................................................................................................................. ii
TEZ SAVUNMA TUTANAĞI ................................................................................. iii
YEMİN METNİ ........................................................................................................ iv
ÖZET ........................................................................................................................... v
ABSTRACT ............................................................................................................... vi
ÖNSÖZ ...................................................................................................................... vii
İÇİNDEKİLER ....................................................................................................... viii
ŞEKİLLER LİSTESİ ............................................................................................. xiii
KISALTMALAR LİSTESİ ................................................................................... xiv
GİRİŞ .......................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
KAVRAMSAL ÇERÇEVEDE KRİZ VE AFET YÖNETİMİ
1.1. KRİZ VE KRİZ YÖNETİMİ ............................................................................ 2
1.1.1. Tanımı .......................................................................................................... 2
1.1.2. Krizlerin Sınıflandırılması .......................................................................... 4
1.1.2.1. Doğal Afetlerden Kaynaklanan Krizler ......................................... 4
1.1.2.2. Çevre ve İnsandan Kaynaklanan Krizler ....................................... 5
1.1.3. Kriz Yönetimi ............................................................................................. 5
1.2. AFET VE AFET YÖNETİMİ ............................................................................ 6
1.2.1. Tanımı ........................................................................................................ 6
1.2.2. Afet Kavramıyla İlgili Diğer Kavramlar .................................................... 9
1.2.3. Afetlerin Genel Özellikleri ...................................................................... 11
1.2.4. Afet Türleri ............................................................................................... 13
1.2.4.1. Doğal Afetler ................................................................................ 13
1.2.4.1.1. Deprem ......................................................................... 14
1.2.4.1.2. Sel ............................................................................... 15
1.2.4.1.3. Çığ ............................................................................... 16
1.2.4.1.4. Heyelan ....................................................................... 17
1.2.4.1.5. Tsunami ....................................................................... 18
1.2.4.1.6. Fırtına .......................................................................... 18
1.2.4.1.7. Kuraklık ...................................................................... 19
1.2.4.1.8. Yangın ......................................................................... 20
1.2.4.1.9. Volkan Patlaması ........................................................ 20
1.2.4.2. Doğal Olmayan Afetler ............................................................... 20
1.2.4.2.1. Teknolojik Kaynaklı Afetler ....................................... 21
1.2.4.2.2. İnsan Kaynaklı Afetler ................................................. 22
1.2.4.3. Afetin Etkileri ................................................................. 24
1.2.4.3.1. Doğal Afetin Etkileri ....................................... 25
1.2.4.3.1.1. Doğal Afetlerin Doğrudan Etkisi . 28
1.2.4.3.1.2. Doğal Afetlerin Dolaylı Etkisi ...... 29
1.2.4.3.2. Doğal Olmayan Afetin Etkileri ....................... 30
1.2.5. Afet Yönetimi .......................................................................................... 31
ix
1.2.6. Afet Yönetimi Evreleri ............................................................................ 35
1.2.6.1. Zarar Azaltma ............................................................................. 37
1.2.6.2. Hazırlıklı Olma ........................................................................... 40
1.2.6.2.1. Tahmin ve Erken Uyarı Sistemi ................................. 41
1.2.6.3. Müdahale .................................................................................... 42
1.2.6.4. İyileştirme .................................................................................. 44
1.2.6.5. Yeniden İnşa ............................................................................... 45
İKİNCİ BÖLÜM
SİVİL TOPLUM VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ KRİZ VE
AFETLE MÜCADELESİ
2.1. SİVİL TOPLUM ............................................................................................... 47
2.1.1. Sivil Toplum Kavramı .............................................................................. 47
2.1.2. Sivil Toplumun Tarihsel Gelişim Süreci .................................................. 52
2.2. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ................................................................ 56
2.2.1. Tarihsel Gelişim Süreci ........................................................................... 56
2.2.2. Türkiye’de STKların Tarihsel Gelişim Süreci ....................................... 58
2.2.2.1. Cumhuriyet Öncesi Dönemde STK’ların Tarihsel Gelişim Süreci
.................................................................................................................. 59
2.2.2.2. Cumhuriyet Dönemi STKların Tarihsel Gelişim Süreci ........... 61
2.2.2.2.1. 1923-1946 Dönemi ..................................................... 62
2.2.2.2.2. 1946-1980 Dönemi ..................................................... 64
2.2.2.2.3. 1980 Sonrası Dönemi .................................................. 65
2.2.3. STKların Amaçları, Fonksiyonları ve Özellikleri ................................... 68
2.2.3.1. Amaçları ..................................................................................... 68
2.2.3.2. Fonksiyonları .............................................................................. 69
2.2.3.3. Özellikleri .................................................................................... 70
2.2.4. STKların Faaliyet Alanları ...................................................................... 72
2.2.5. STKların Sınıflandırılması ...................................................................... 72
2.2.6. STKların Örgütlenme Türleri .................................................................. 73
2.2.6.1. Dernekler ..................................................................................... 73
2.2.6.2. Vakıflar ....................................................................................... 74
2.2.6.3. Sendikalar .................................................................................... 75
2.2.6.4. Mesleki Kuruluşlar ...................................................................... 77
2.3. STK’LARIN KRİZ VE AFETLE MÜCADELESİ ........................................ 77
2.3.1. Kriz ve Afet Yönetiminde STK’ların Rolü .............................................. 80
2.3.2. Kriz ve Afet Yönetiminde Yer Alan Bazı STK’lar ......................................... 83
2.3.2.1. AKUT (Arama Kurtarma Derneği) ............................................. 84
2.3.2.2. MAG (Mahalle Afet Gönüllüleri) ............................................... 85
2.3.2.3. GEA (Arama Kurtarma Grubu) .................................................. 85
2.3.4. Türkiye Kızılay’ı ...................................................................................... 86
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KRİZ VE AFET YÖNETİMİNDE BİR STK ÖRNEĞİ: TÜRK KIZILAYI
x
3.1. TÜRK KIZILAY’I ........................................................................................... 89
3.1.1. Tarihçesi .................................................................................................. 89
3.1.1.1. Kızılhaç-Kızılay Düşüncesi ve Kızılhaç Cemiyeti’nin Kuruluşu ... 89
3.1.2. Türk Kızılay’ının Genel Yapısı ............................................................... 93
3.1.2.1. İdari Yapısı ..................................................................................... 93
3.1.2.2. Gönüllülük Yönetimi ...................................................................... 95
3.1.2.3. Gelirler ve Bağışlar ........................................................................ 96
3.1.2.4. Giderler ........................................................................................... 99
3.1.3. Türk Kızılay’ının Amacı, İlkeleri ve Kurumsal Değerleri .................... 100
3.1.3.1. Amacı ........................................................................................ 100
3.1.3.2. Temel İlkeleri ........................................................................... 100
3.1.3.3. Kurumsal Değerleri .................................................................. 101
3.1.4. Kriz ve Afet Yönetiminde Türk Kızılayı’nın Görevleri ......................... 102
3.1.5. Türk Kızılay’ın Faaliyetleri .................................................................... 105
3.1.5.1. Neler Yapıyoruz? .................................................................... 105
3.1.5.1.1. Ulusal Afet Yönetimi ................................................ 105
3.1.5.1.2. Uluslararası Afet Yönetimi ....................................... 110
3.1.5.1.3. Göç Ve Mülteci Hizmetleri ....................................... 111
3.1.5.1.4. Sosyal Hizmetler ....................................................... 112
3.1.5.1.5. İlk Yardım ................................................................. 113
3.1.5.1.6. Eğitim ve Gençlik Hizmetleri .................................. 113
3.1.5.1.7. Sağlık Hizmetleri ...................................................... 114
3.1.5.1.8. Mineralli Su İşletmeleri ............................................ 114
3.1.5.1.9. Kan Hizmetleri .......................................................... 114
3.1.5.1.10. Türk Kızılay’ının Diğer Çalışması .......................... 115
3.2. KRİZ VE AFET YÖNETİMİNDE ULUSAL FAALİYETLERİ ............... 115
3.2.1. Yıllara Göre İncelenmesi ....................................................................... 115
3.2.1.1. 2015 Yılı .................................................................................... 115
3.2.1.1.1. Yolda Mahsur Kalanlara Kızılay’a Desteği .............. 116
3.2.1.1.2. Trabzon’daki Çığa Kızılay Desteği .......................... 116
3.2.1.1.3. Karabüklü Aileye Kızılay Desteği ........................... 116
3.2.1.1.4. Ağrı’daki Yangınzede Aileye Kızılay Desteği ......... 117
3.2.1.1.5. Yangınzedelere Kızılay Desteği................................ 117
3.2.1.1.6. Iğdır’daki Selzedelere Kızılay Desteği ..................... 117
3.2.1.1.7. Kars’taki Yangın zedelere Kızılay Desteği .............. 118
3.2.1.1.8. Devrek’teki Heyelana Kızılay Desteği .................... 118
3.2.1.1.9. Artvinlilerin Yaralarına Kızılay Desteği .................. 118
3.2.1.1.10. Erzurumlu Yangınzedelere Kızılay Desteği .......... 119
3.2.1.1.11. Bayburt’ta Evleri Yanan Ailelere Kızılay Desteği . 119
3.2.1.1.12. Artvinli Selzedelere Kızılay Desteği ...................... 119
3.2.1.1.13. Sinop’ta Evi Yananlara Kızılay Desteği ................. 120
3.2.1.1.14. Artvinli Selzedelere Kızılay Desteği....................... 120
3.2.1.1.15. Yolda Mahsur Kalanlara Kızılay Desteği ............... 121
3.2.1.2. 2016 Yılı ................................................................................... 121
3.2.1.2.1. Yolda Mahsur Kalanlara Kızılay Desteği ................. 121
3.2.1.2.2. Yangınzede Aileye Kızılay Desteği ......................... 121
3.2.1.2.3. Selden Etkilenen Ailelere Kızılay Yardımı .............. 122
3.2.1.2.4. Ramazan Bayramı’nda Acılı Ailelere Kızılay Desteği 122
3.2.1.2.5. Selzede Ailelere Kızılay Yardımı ............................ 123
3.2.1.2.6. Kastamonu’daki Yangınzedelere Kızılay Desteği .... 123
xi
3.2.1.2.7. Doğu Kardeniz’deki Sel ve Kızılay Yardımı ............ 123
3.2.1.2.8. Madencileri Arama Kurtarma Çalışmalarında Kızılay
Desteği ..................................................................................... 124
3.2.1.2.9. Balıkesir’deki Selzedelere Kızılay Yardımı ............ 124
3.2.1.2.10. Yolda Mahsur Kalanlara Kızılay Yardımı ............. 124
3.2.1.3. 2017 Yılı ................................................................................... 125
3.2.1.3.1. Mersin’deki Selzedelere Kızılay Yardımı ............... 125
3.2.1.3.2. Karda Mahsur Kalanlara Kızılay Yardımı ................ 125
3.2.1.3.3. Çanakkale Depremi ve Kızılay Yardımı .................. 125
3.2.1.3.4. Adıyaman Depremi Ve Kızılay Yardımı ................. 126
3.2.1.3.5. Yangınzedelere Kızılay Yardımı ............................. 126
3.2.1.3.6. Muş’ta Sağanak Yağış ve Kızılay Yardımı ............. 127
3.2.1.3.7. Çorum’daki Yangınzedelere Kızılay Yardımı .......... 127
3.2.1.3.8. Manisa’daki Depremzedelere Kızılay Yardımı ........ 127
3.2.1.3.9. Selden Etkilenen Mevsimlik İşçilere Kızılay Desteği
................................................................................... 127
3.2.1.3.10. Ege Denizi’ndeki Deprem ve Muğla’daki
Depremzedelere Kızılay Yardımı .......................... 128
3.2.1.3.11. Muğla’daki Yangına Kızılay Yardımı .................... 128
3.2.1.3.12. Rize’deki Selzedelere Kızılay Yardımı................... 129
3.2.1.3.13. Çatalca’daki Selzedelere Kızılay Yardımı .............. 129
3.2.1.3.14. Yolda Kalan Mahsurlara Kızılay Desteği ............... 129
3.2.1.3.15. Muğla’daki Depremzedelere Kızılay Yardımı ........ 130
3.2.1.4. 2018 Yılı ................................................................................... 130
3.2.1.4.1. Kastamonu’daki Yangına Kızılay Desteği ................ 130
3.2.1.4.2. Adıyaman’daki Depremzedelere Kızılay Desteği ..... 130
3.2.1.4.3. Ankara’daki Sele Kızılay Yardımı ............................ 130
3.2.1.4.4. Ordu’da Yaşanan Selzedelere Kızılay Desteği ........ 131
3.2.1.4.5. Hatay’daki Selzedelere Kızılay Desteği ................... 131
3.2.1.4.6. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki Selzedelere
Kızılay Yardımı ...................................................... 131
3.2.1.4.7. Kar Yağışı Sebebiyle Yolda Mahsur Kalanlara Kızılay
Yardımı .................................................................... 132
3.2.1.5. 2019 Yılı .................................................................................... 132
3.2.1.5.1. Aşırı Yağışlar Nedeniyle Selzedelere Kızılay
Yardımları ................................................................. 132
3.2.1.5.2. Hortum ve Sel Felaketinde Kızılay Desteği .............. 132
3.2.1.5.3. Çöken Binalarda Kızılay Arama-Kurtarma Çalışmaları
...........................................................................................133
3.2.1.5.4. Çanakkale’deki Deprem ve Kızılay Yardımları ....... 133
3.2.1.5.5. Soğuk ve Kar Yağışlı Havada Kızılay Desteği ......... 133
3.2.1.5.6. Denizli’deki Depremzedelerin İhtiyaçlarına Kızılay
Desteği ...................................................................... 134
3.2.1.5.7. Aşırı Yağışlar ve Kızılay Desteği ............................ 134
3.2.1.5.8. Düzce'deki Selzedelere Kızılay Yardımları .............. 135
3.2.1.5.9. Denizli Depremzedelerine Kızılay Desteği............... 135
3.2.1.5.10. Selzedelere Kızılay Desteği .................................... 135
3.2.1.5.11. Kızılay Yardımlarıyla Adana’daki Selzedelere Destek136
3.2.1.6. 2020 Yılı .................................................................................... 136
3.2.1.6.1. 24 Ocak 2020 Elazığ Depremi .................................. 136
xii
3.2.1.6.2. Yolda Kalan Sürücülere Yardım .............................. 138
3.2.1.6.3. İran’daki Depremden Etkilenen Van’daki
Depremzedelere Kızılay Desteği ............................. 139
3.3. KRİZ VE AFET YÖNETİMİNDE ULUSLARARASI FAALİYETLER . 139
3.3.1. Yıllara Göre İncelenmesi ....................................................................... 139
3.3.1.1. 2015 Yılı .................................................................................... 139
3.3.1.1.1. Nepal’deki Depremzedelere Kızılay Yardımı.......... 140
3.3.1.1.2. Afganistan Depremzedelerine Kızılay Yardımı ....... 140
3.3.1.1.3. Bangladeş’teki Selzedelere Kızılay Yardımı ............ 141
3.3.1.1.4. Iraklı Sığınmacı Selzedelere Kızılay Yardımı .......... 141
3.3.1.2. 2016 Yılı ................................................................................... 142
3.3.1.2.1. Kırgızistan’daki Depremzedelere Kızılay Yardımı . 142
3.3.1.2.2. Bangladeşlilere Kızılay Yardımı ............................... 142
3.3.1.2.3. Sri Lanka’daki Selzedelere Kızılay Yardımı ........... 142
3.3.1.2.4. Makedonya’daki Selzedelere Kızılay Yardımı ......... 143
3.3.1.3. 2017 Yılı .................................................................................... 143
3.3.1.3.1. Meksika’daki Depremzedelere Kızılay Yardımı ...... 143
3.3.1.3.2. Irak’taki Deprem ve Kızılay Yardımı ....................... 144
3.3.1.3.3. Arnavutluk’taki Selzedelere Kızılay Yardımı........... 144
3.3.1.4. 2018 Yılı .................................................................................... 145
3.3.1.4.1. Filipinlilere Kızılay Yardımı ..................................... 145
3.3.1.4.2. Somali’deki Selzedelere Kızılay Yardımı ................ 145
3.3.1.4.3. Afganistan’daki Selzedelere Kızılay Yardımı .......... 145
3.3.1.4.4. Endonezya’nın Lombok Adası’ndaki Deprem ve
Kızılay Desteği ......................................................... 146
3.3.1.4.5. Endonezyalı Afetzedelere Kızılay Desteği .............. 146
3.3.1.4.6. Irak’taki Selzedelere Kızılay Desteği ....................... 147
3.3.1.5. 2019 Yılı .................................................................................... 148
3.3.1.5.1. İdlib’teki Sel ve Kızılay Yardımı .............................. 148
3.3.1.5.2. Yemenli Halka Kızılay Yardımı ............................... 148
3.3.1.5.3. Somalilere Kızılay Yardımı ...................................... 149
3.3.1.5.4. İran’da Selden Etkilenen Ailelere Kızılay Yardımı .. 149
3.3.1.5.5. Mozambikli Afetzedelere Kızılay Desteği ................ 150
3.3.1.5.6. Sudan’daki Selzedelere Kızılay Yardımı .................. 150
3.3.1.5.7. Arnavutluk Depremi ve Kızılay Yardımı ................. 152
SONUÇ ve ÖNERİLER ......................................................................................... 153
KAYNAKÇA .......................................................................................................... 161
ÖZGEÇMİŞ ........................................................................................................... 184
xiii
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1. Doğal ve İnsan Kaynaklı Afetler ................................................................... 8
Şekil 2. Afet Yönetiminin Evreleri ........................................................................... 36
Şekil 3. Türk Kızılay'ının Teşkilat Yapısı .................................................................. 95
xiv
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ
AB Avrupa Birliği
ABD Amerika Birleşik Devletleri
BDT Bağımsız Devletler Topluluğu
byy. Basım Yeri Yok
Çev. Çeviren
Haz. Hazırlayan
RF Rusya Federasyonu
Sad. Sadeleştiren
1
GİRİŞ
Afet, “büyük felaket, bela, yıkım” şeklinde ifade edilmektedir. Afet
insanoğlunun ilk var oluşundan bu zamana insanların sosyo-ekonomik, sosyo-
psikolojik alanlarına etki eden, değişikliğe uğratan bir olgu olduğu için büyük önem
arz ederken, gelişimini gün be gün devam ettiren sanayileşmeyle beraber
insanoğlunun maruz kaldığı afet sayısı da günden güne fazlalaşmaktadır. En genel
anlamda kriz yönetimi, deneyimler ve bilgi temelli bir yaklaşımdır. Doğal afetlerden
kaynaklanan kriz durumları ortaya çıktığında önceden hazırlanmış bir kriz yönetim
planına sahip olmak etkili kararların alınmasında yardımcı olacak ve meydana gelen
çıkan sorunların çözümü noktasında zaman kısıtını en aza indirecektir. Başka bir
anlatımla, kriz planlaması, başarılı ve uygulanabilir bir kriz yönetiminin temel
fonksiyonudur.
Buradan hareketle kriz ve afet yönetiminde esas rol devlette veya devletin bu
konuya özelleşmiş kurumlarında iken sivil toplum kuruluşlarının da önemli roller
üstlendikleri aşikârdır. Uluslararası faaliyetleri ve rkiye özelindeki, faaliyetleri göz
önünde bulundurulduğunda, bu sivil toplum örgütlerinin ana lokomotifi şüphesiz
Kızılay’dır. Bu bilgiler ışığında bu çalışmanın amacı kriz ve afet yönetiminde
Kızılay’ın faaliyetlerini, üstlenmiş olduğu rolü, yaratmış olduğu katkıları reel
örnekler eşliğinde incelemektir.
Bu çalışma ana hatları itibariyle üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın
birinci bölümünde: kriz ve kriz yönetimi, krizlerin sınıflandırılması, afet ve afet
yönetimine değinilecektir. Çalışmanın ikinci bölümünde, sivil toplum ve sivil toplum
kuruluşlarının tarihsel gelişim sürecine, sivil toplum kuruluşlarının amaçları,
fonksiyonları ve özellikleri, kriz ve afet yönetiminde STK rolü, kriz ve afet
yönetiminde yer alan bazı STK’lara değinilecektir.
Çalışmanın üçüncü ve son bölümünde ise; kriz ve afet yönetiminde bir STK
örneği olan Türk Kızılay’ı incelenecektir. Bu bölümde; Türk Kızılay’ının tarihsel
gelişimi, teşkilat yapısı, amacı, ilkeleri ve kurumsal değerleri, kriz ve afet
yönetiminde Türk Kızılay’ının görevleri, Türk Kızılay’ın faaliyetleri, kriz ve afet
yönetiminde ulusal faaliyetlerinin yıllara göre incelenmesi (2015-2016-2017-2018-
2019 ve 2020) ve diğer taraftan yine bu bölümde kriz ve afet yönetiminde
uluslararası faaliyetleri (2015-2016-2017-2018 ve 2019) incelenecektir.
2
BİRİNCİ BÖLÜM
KAVRAMSAL ÇERÇEVEDE KRİZ VE AFET YÖNETİMİ
1.1. KRİZ VE KRİZ YÖNETİMİ
1.1.1. Tanımı
Kriz kavramı, mevcut düzeni bozan, insanların yaşamlarında, ekonomik,
siyasal, sosyal, kültürel ve diğer alanlarda beklenmedik bir anda ortaya çıkarak
olumsuz sonuçlar doğuran olaylar bütünüdür (AFAD, 2014:107).
Etimolojik kökeni bakımından kriz kavramı, Yunanca’ da “karar” anlamına
gelmektedir. Aynı zamanda yine Yunanca’ da kriz kavramı, kritik yani eleştiri
sözcüğü olan “karar vermek, yargılamak” ile ayni fiil kökünden türemiş terimler
olmaktadır. Bu iki kavram yakın anlamlara sahip olması bakımından aralarında yakın
bir ilişkinin varlığını kabul etmek mümkündür. Bu kapsamda entelektüellerin
yaptıkları “kritik etme-eleştirme” faaliyetleriyle statükonun kurumlarını sekteye
uğratmaları bakımından krizi ortaya çıkarmada etkili oldukları söylenebilmektedir
(Hatemi, 1999: 17-18).
Kriz kavramının, çeşitli bilim alanlarında ve yazarlar tarafından birbirinden
farklı birçok tanımı bulunmaktadır. Kriz kavramı diğer bilim dallarına geçmeden
önce tıp biliminde bir hastalık sürecinde, hastalık bulgularının en yoğunluk kazandığı
devreyi ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır (Hatemi, 1999: 17-18). Kriz kavramı
zaman içinde sosyoloji, iktisat ve diğer alanlarda kullanılan bir kavram haline
gelmiştir.
Kriz kavramının, Sosyal Bilimler Sözlüğü’ndeki karşılığı olarak “bunalım”
sözcüğü kullanılmıştır. Bunalım sözcüğü, “Beklenmedik bir sosyal, ekonomik ve
psikolojik gelişme karşında normal ilişkilerin ciddi olarak sarsılması, karşılaşılan
sorunun halledilmesi için mevcut çözüm yollarının yetersiz kalması sonucu ortaya
çıkan ve çaresizlikle iç içe gelişen gerilim durumu” olarak ifade edilmektedir (Demir
ve Acar, 1993: 62).
Kamu Yönetimi Sözlüğü’nde kriz sözcüğü daha kapsamlı olarak
tanımlanmıştır. Sözlüğe göre kriz kavramı, “Bir kişi, bir örgüt veya bir toplumun
yaşamında görülen, yavaş yavaş ya da birdenbire oluşabilen dar veya geniş bir alanı
kapsayabilen; belirsizliği, zarar görme olasılığını ve riski içeren zor bir an, buhran
dönemi” şeklinde tanımlanmaktadır (Bozkurt ve diğ., 1998:155).
3
Kriz, öngörülemeyen, aniden veya yavaş yavaş oluşan, çabuk ve ivedi bir
şekilde cevaplanması gereken, bir işletme ya da firmanın var olan uyum
mekanizmasını ortadan kaldırarak, amaçlarını ve değerlerini tehdit eden kötü gelişme
ve gerilim durumudur (Tutar, 2007: 13). Bir buhran olarak krizin tahmin edilmesi
oldukça zordur. Türk Dil Kurumu (TDK) Sözlüğü’nde kriz sözcüğü, “Bir ülkede
veya ülkeler arasında, toplumun veya kuruluşun yaşamında görülen güç dönem,
bunalım, buhran” olarak tanımlanmaktadır (www.tdk.gov.tr, Erişim Tarihi:
26.12.2017). Kriz, toplumun yapısındaki normal düzeni ve temel değerleri üzerinde
olumsuz etki doğuran kötü gelişme, gerilim durumlarını kapsamaktadır.
Kriz kavramı ile ilgili bazı kanunlarda tanımları da yer almaktadır. Bunlardan
biri 30/09/1996 tarihli, Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği’nin 4.
maddesinin (b) bendinde kriz kavramı şöyle tanımlanmaktadır; “Kriz hali; Devletin
ve milletin bölünmez bütünlüğü ile milli hedef ve menfaatlerine yönelik hasmane
tutum ve davranışların, Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya hak ve
hürriyetlerini ortadan kaldırmaya yönelik şiddet hareketlerinin, tabi afetlerin,
tehlikeli ve salgın hastalıkların, büyük yangınların, radyasyon ve hava kirliliği gibi
önemli nitelikteki kimyasal ve teknolojik olayların, ağır ekonomik bunalımların ve
iltica ve büyük nüfus hareketlerinin ayrı ayrı veya birlikte vuku bulduğu halleri.” dir
(BKYM, 1997: md.4). Başka bir kanunda kriz halini, acil durum kavramı ile aynı
anlamda tanımlamıştır. Bu tanımlama ise, 29/05/2009 tarihli 5902 sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun
2.maddesinin (a) bendinde, “Acil durum: Toplumun tamamının veya belli
kesimlerinin normal hayat ve faaliyetlerini durduran veya ksintiye uğratan ve acil
müdahaleyi gerektiren olayları ve bu olayların oluşturduğu kriz halini,” ifade
etmektedir (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunu, 2009: md. 2).
Kriz, bir kurum ya da kuruluşun üst düzeydeki temel amaçlarını tehdit eden
ve varlığını sekteye uğratan veya tehlikeler yaratan olaylara karşı kısa süre içinde
müdahale edilmesi gereken ve önceden tahmin edilemeyen durumlar olarak
tanımlanmaktadır (Can, 2002: 418). Genel anlamda bakıldığında kriz, önceden
tahmin edilemeyen, bir kurum ya da örgüt olarak çabuk tepki verilmesi gereken,
kurum ya da örgütün koruyucu önlem mekanizmalarını eksik kalması ile amaçlarını,
varlığını, değerlerini tehdit eden ve tehlikelere zemin hazırlayan bir kötü gelişme,
süreç ve gerilim durumu olarak ifade edilmektedir (Tağraf ve Arslan, 2003: 150).
4
Afetler çerçevesinden bakıldığında kriz, doğal veya teknolojik kaynaklı
meydana gelen afet olaylarının öncesi, afet anı ve sonrasındaki safhada ortaya çıkan
ve insan hayatını olumsuz ve kötü yönde etkileyen unsurlar olarak tanımlayabiliriz.
Beklenmedik bir anda meydana gelen krizlerin sonuçları birbiriyle içe geçmiş
olmaktadır. Örneğin, bir bölgede oluşan deprem, beraberinde sel baskınlarını,
yangınları, alt yapı hizmetlerinin kesintiye uğraması gibi olayları doğurmaktadır
(Emrealp ve diğ., 1993: 3).
1.1.2. Krizlerin Sınıflandırılması
1.1.2.1. Doğal Afetlerden Kaynaklanan Krizler
Doğal afetler, doğada kendiliğinden oluşan tabiat olayla olarak meydana
gelen, insanların genel yaşamlarını etkileyen can ve mal kayıpları yaşanmakta ve
yaşamsal faaliyetlerini kesintiye uğratmakta olan kriz durumlarıdır. Doğal afetlerin
kendi arasındaki sınıflandırması; iklimsel afetler olarak aşırı sıcaklık ve soğukluk,
hortum, dolu yağışları, sel baskınları, çığ gibi; jeolojik afetler olarak depremler,
heyelanlar, volkanik patlamalar, tsunamiler gibi; biyolojik afetler olarak orman
yangınları, erozyon gibi ve son olarak da hidrolojik afetler ise akarsu ve barajların
taşkınlıklar oluşturması, bu taşkınlıklara bağlı olarak suların aşırı bir şekilde
kirlenmesiyle ortaya çıkan hastalık ya da ölümler meydana gelmektedir (Özey, 2006:
5-6).
Türkiye’de kriz olarak meydana gelen doğal afetlerin en çok yaşananı
depremler olmaktadır. Jeolojik yapısından kaynaklı ülkemizde kırık fay hatlarının
yüksek olmasından dolayı deprem olasılığı çok fazla olmaktadır. Tarihsel açıdan
doğal afetlere bakıldığında en sık yaşanan afet türü ise depremdir. Bölgesel bazda
ülkemizde depreme karşı çok hassas yerleşim yerleri bulunmaktadır. Ancak bu tür
olaylara karşı afet öncesi hazırlık çalışma planları yapılması gerekmektedir. Aynı
zamanda sel baskınları ve su taşkınlıkları da ülkemizde etkili olan bir doğa ola
olmaktadır. Şiddetli yağışların ardından veya karların erimesiyle oluşan su
taşkınlıkları insanların yaşamlarında ve yerleşim yerlerinde toprak kaymaları ve
heyelan gibi zarar ve tahribatlara sebep olmaktadır. Kar yağışının çok etkili olması
veya aşırı bir kuraklığın yaşanması da insanların yaşamsal faaliyetleri sekteye
uğratarak olumsuz gelişmeler ortaya koymaktadır (Emrealp ve diğ., 1993: 5-8).
5
1.1.2.2. Çevre ve İnsandan Kaynaklanan Krizler
Birçok ülkenin ortak sorunu olan çevre sorunları, devam eden tehditlerinden
dolayı önemli bir kriz olmaktadır. Bunlar arasında en başta gelen kriz türü ise hava
kirliliğidir. Yerleşim yerlerinin coğrafi konumu, günden güne artan sanayileşme ve
bununla birlikte bu alanlardaki nüfusunda artış göstermesi, insanların mevcut
yaşamlarını önemli ölçüde tehdit etmekte ve tehlikelere yol açmaktadır. Ayrıca
kullanılan kalitesiz yakıtlar, sanayi alanlarında zamanı geçmiş teknolojilerin
kullanılması, trafiğin çok yoğun olması gibi faktörlerden dola hava kirliliği
artmakta ve insan sağlığına büyük zararlar vermektedir. İnsan yaşamını ve sağlığını
tehdit eden bir diğer kriz türü ise zehirli ve tehlikeli atıkların denetimsiz olarak
çevreye atılması veya bu atıkları üreten fabrikaların ihmali sonucu çevreye
yayılması, fabrikaların yerleşim alanlarına yakın yerlerde kurulması da büyük tehdit
yaratmaktadır (Emrealp ve diğ., 1993: 9-10).
Zehirli ve tehlikeli maddeleri taşıyan taşıtların nakliye kazaları, deniz
taşımacılığı sırasında yaşanan kazalar, yük gemilerinin boğazlardan geçişi ya da kıyı
sulardaki oluşan kazalar, gemilerin birbiriyle çarpışması, ulaşımı sağlamak amacıyla
gerçekleşen ulaşım kazaları, ulusal ve uluslararası çapta kara ve hava taşımacılığında
kazalar ortaya çıkmaktadır (Emrealp ve diğ., 1993: 11-12).
Kriz durumuna neden olabilecek diğer olaylar arasında elektrik arızalarının
yaşanmasıyla aydınlatma ve ısıtma kesintiye uğramakta, önemli haberleşme ağları
engellenmekte, hastane ve diğer önemli kurum ve kuruluşların hizmetlerinde büyük
kayıpların yaşanmasına neden olmaktadır. Baraj kazaları, radyolojik kazalar, büyük
ölçekli yangınlar, maden göçükleri veya grizu patlamaları da insan kaynaklı kriz
türleri arasında yer almaktadır (Emrealp ve diğ., 1993: 12-15). Günümüzde küresel
çapta kriz oluşturan olaylar arasında da salgın hastalıklar; uyuşturucu, organ ve silah
ticareti; uluslararası terör olayları gibi bu olumsuzluklar insanların yaşamlarında ve
sağlığında çok daha büyük tehlikelere sebep olmaktadır.
1.1.3. Kriz Yönetimi
Kriz yönetimi; “Kriz olarak nitelenen bir durumu ortadan kaldırmaya yönelik
yapılan düzenli, sistemli ve rasyonel faaliyetlerin uygulanması” olarak
nitelendirilmektedir. Kararların sistemli bir şekilde olması ve bunları uygulayacak
6
ekiplerin oluşması, uygulama sonucunda yeni kararların ivedi olarak alınması
durumudur (Tüz, 2004; Vergiliel, 2001).
Başka bir tanıma göre kriz yönetimi de, “tecrübe edinilen ve bilinçli olunan
bir yaklaşım türüdür. Tabii afet ya da diğer afetlerin ortaya çıkmasıyla oluşan kriz
durumunu çözmek için önceden hazırlanan sistemli ve planlı bir kriz yönetiminin
mevcut olması, sorunun çözümü için hem yardımcı olacak hem de süreyi en aza
indirecektir. Başarılı bir kriz yönetiminin temel fonksiyonu ise, kriz planlamasının
uygulanabilir ve sistemli olmasıdır. Bu aşamada hazırlanacak olan kriz yönetim
planında aktif katılım ve sorumluluklara yer verilmelidir (Yavaş, 2001: 54-55).
Kriz yönetimi, bir kişi, bir toplum veya bir kuruluşta muhtemel kriz
olaylarının ortaya çıkmasına karşı önceden önlemler almak; kriz meydana geldikten
sonra kurum ya da ülkenin menfaatleri kapsamında krizlerin sebep olduğu zararları
ve tahribatları en az düzeyde atlatmak; kriz sonrası ortaya çıkabilecek başka bir kriz
olasılıklarına karşı ders çıkarıp gerekli koruyucu önlemleri almak ve kaynaklarını
hazırlamak amacıyla özel nitelikli faaliyet planlarının hazırlaması olarak da
tanımlanmaktadır (Karaköse, 2007: 6).
Genel bir tanımlama yapmak gerekirse kriz yönetimi, bir kurum veya örgütte
beklenmeyen bir anda ortaya çıkarak mevcut düzeni bozması veya tehlikeye atması
durumlarına karşı ve krizin doğurduğu zararlardan en az düzeyde etkilenmek
amacıyla önleyici ve varlıklarını koruyucu uygun çözüm planlarının hazırlanması
sürecidir.
Etkili bir kriz yönetimi için, öncelikle kriz olaylarına karşı önceden hazırlıklı
olmak gerekmektedir. Kriz ortaya çıkmadan önce hazırlık çalışmalarının yapılması
ve kaynakların hazırlanması, olası bir krizin olumsuz etkileriyle nasıl mücadele
edileceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Kriz sürecinde yönetim programlarının
önceden hazırlanmış olması, hızlı ve doğru kararlar alınmasına yardımcı olmaktadır
(Sezgin, 2003:181).
1.2. AFET VE AFET YÖNETİMİ
1.2.1. Tanımı
Afet kavramı, köken itibariyle Arapçadan Türkçe’ ye geçen bir sözcüktür.
Sözlük anlamı büyük yıkım, felaket ve bela olarak kullanılmaktadır (Gündüz, 2009:
22). Büyük felaket ve yıkım anlamlarına gelen afet kavramı, dar ve geniş anlamda
7
tanımlanmaktadır. Dar anlamda afet kavramı, tabiatta meydana gelen olağandışı
yıkım, tahribat ve çevrede büyük zararlar doğuran olay ya da durum olarak
tanımlanmaktadır. Geniş anlamda afet kavramı ise, insanların yaşadığı alanlar
üzerinde fiziksel, sosyal, ekonomik ve psikolojik kayıplar doğuran ve onların
yapısını değiştiren, hayatlarını sürdürmek için gerekli olan faaliyetleri etkileyerek
kesintiye uğratmaktadır. Ekonomik, sosyal ve kültürel alt yapıyı olumsuz olarak
etkileyen ve hasara sebebiyet veren bir olay olarak afet, doğal veya insan kökenli ya
da teknolojik olaylar olarak meydana gelmektedir (Sarp, 1999: 10). Doğada
kendiliğinden meydana gelen deprem, kaya düşmesi, volkan püskürtmesi, kuraklık,
sel olayları gibi doğal olaylar doğal afet veya tabii afet olarak ifade edilmektedir.
Ayrıca bir olayın afet olarak nitelendirilmesi için insanların yaşamında ve yerleşim
alanlarında can ve mal kayıplarına sebep olması gerekmektedir.
Birleşmiş Milletler ise “İnsanlar için ekonomik, sosyal, fiziksel ve en
önemlisi can, kayıplarına neden olan, normal yaşamı durdurarak veya kesintiye
uğratarak toplumları etkileyen ve yerel imkânlar ile baş edilemeyen dışarıdan yardım
gerektiren her türlü doğal, teknolojik veya insan kaynaklı olaylar afet olarak
tanımlamaktadır (BM, 1992: 27).
29/05/2009 tarihli, 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2.maddesinin (b) bendinde “Afet;
Toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar
doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan,
doğal, teknolojik veya insan kaynaklı olaylar” şeklinde tanımlanmaktadır (Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunu, 2009:
md. 2).
Başka bir tanımlamaya göre afet, birbirinden farklı doğa olaylarının neden
olduğu, büyük felaket, yıkım ya da halk dilinde “kıran” olarak adlandırılan afet,
insan topluluklarını olumsuz olarak etkileyen olaylar olmaktadır (Şahin ve
Sipahioğlu, 2003:1; Gökçe ve Tetik 2012: 4). Gündüz tarafından aktarılan afet
tanımını Wisner “Afet, sosyal yaşamın ve faaliyetlerin normalin dışına çıkması ve
iyileştirme çalışmalarıyla hayalin yeniden normale dönmesi” olarak ifade etmiştir
(Gündüz, 2009: 22).
Afet, insanların yaşamlarını ve faaliyetlerini önemli ölçüde etkileyerek
sekteye uğratan olaylar olarak tanımlanmaktadır. Bir olayın afet olarak
nitelendirilmesi için insanların yaşamlarını önemli ölçüde etkilemeleri
8
gerekmektedir. İnsanların yaşamlarına müdahale etmeyen herhangi bir doğa ola
afet olarak nitelendirilmemektedir. Örneğin, insanların yaşamlarını sürdürmediği bir
coğrafi alanda oluşan deprem olayı insanlara zarar vermediği için afet olarak
değerlendirilmemektedir (Şahin, 2011: 331).
Afetler, beklenmedik zamanlarda meydana gelen insanların yaşamlarını ve
mevcut faaliyetlerini yok eden veya kesintiye uğratan doğal, teknolojik ve insan
kaynaklı afet olayları olarak da tanımlanabilir (Karancı, 2005: 93-94; Gündüz, 2009:
24).
Şekil 1. Doğal ve İnsan Kaynaklı Afetler (Gökçe ve Tetik 2012: 5).
Afetlerin ortaya çıkış faktörlerine bakıldığında kökenleri ve meydana geliş
hızlarına göre sınıflandırmak mümkün olmaktadır. Kökenlerine göre afetler (Gökçe
ve Tetik 2012: 6);
Jeolojik kökenli afetler; depremler, heyelanlar, kaya düşmeleri, volkan
patlamaları, zemin oturması, çökmesi ve sıvılaşmaları gibi,
Meteorolojik kökenli afetler; fırtına, kasırga, tayfun, su baskınları, çığ,
kuraklık gibi,
9
Teknolojik ve insan yapısı kökenli afetler; kleer veya kimyasal kazalar,
büyük yangınlar, orman yangınları, savaşlar, salgın hastalıklar, çevre
kirlenmeleri gibi sınıflandırmak mümkündür.
Afet olaylarının meydana geliş hızlarına göre sınıflandırması ise (Gökçe ve
Tetik 2012: 5);
Yavaş gelişen afetler; afet olayları bir anda meydana gelmemekte ve
kayıplar zaman içerisindeki yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla
koruyucu önlemler ve engelleyici tedbirleri almak daha kolay hale
gelmektedir. Bunlar çevre kirlenmesi, orman tahribatı, erozyon, kuraklık,
deniz ve göl suyunun yükselmesi gibi olaylar olarak örnek gösterilebilir.
Ani gelişen afetler; tahmin edilemeyen veya tahmin edilmiş olmasına
rağmen afet olayının kesin olarak hangi gün ve saatte meydana geleceği
bilinememektedir. Bu tür afet olayları ise depremler, fırtına, hortum, kasırga,
volkanik patlamalar, çığ, kaya düşmesi, su baskınları ve heyelanlar gibi örnek
verilebilir.
1.2.2. Afet Kavramıyla İlgili Diğer Kavramlar
Afet olaylarının daha çok yaşanmasından dolayı afet literatüründe yer alan ve
birbirine karıştırılan kavramlara değinmek, konunun anlaşılır hale gelmesi ve açıklık
kazanması için fayda sağlayacaktır. Bu kavramlar İngilizce karşılıklarıyla birlikte;
“afet–disaster”, “acil durum–emergency”, “beklenmedik olay–contingency”,
“tehlike–hazard”, “risk”, “calamity” ve “catastrophe” gibi kavramlar olarak yer
almaktadır (Şengün, 2007: 23).
Acil durum; önceden tahmin edilemeyen, beklenmeyen bir anda ortaya çıkan
zor ve güç durum, hızlı bir şekilde yardım ve kurtarmayı gerektiren haller ve olaylar
durumu olarak tanımlanmaktadır. Yönetim literatürüne göre acil durum kavramı ise,
“beklenmeyen ve öngörülemeyen olaylar bütünü” şeklinde ifade edilmektedir
(Yılmaz, 2003: 5).
Acil durum, yıkıcı ve ağır hasar oluşturan yerel nitelikte müdahaleyi bekleyen
olaylar olarak da tanımlanmaktadır. Acil durum, “halkın can ve mallarını korumak,
insanların sağlığını güven altında tutmak, herhangi bir yerleşim biriminde meydana
gelen zor durumu ve yıkıcı bir olayı önlemek ve hızlı bir şekilde müdahaleyi
gerçekleştirmek amacıyla facianın gerçekleştiği yerde devlet tarafından yerel
10
birimlere yardım ve kurtarma çalışmalarına destek olması gereken bir durum
olmaktadır (İTÜ, 2005:1-10). Başka bir tanımlamaya göre acil durum, afet anında ve
afet sonrası olağanüstü koruyucu önlemlerin alınması ve gereksinim duyulan faaliyet
çalışmalarının geçici bir süreliğine devam etmesi gereken durumları anlatmak
amacıyla kullanılması şeklinde de ifade edilmektedir (Ergünay ve diğ., 2008: 301).
Acil durum olarak nitelendirilen yangınlar, endüstriyel kazalar, kimyasal
kazalar, salgın hastalıklar, terörist faaliyetleri ve bomba ihbarları gibi olaylar örnek
olarak yer almaktadır. Acil durum, olağan yani rutin durumlara göre daha önem arz
etmektedir. Ancak acil durum, “afet” ya da “beklenmedik olay” dan daha az önemli
boyutta yer almaktadır (Yılmaz, 2003: 5-6).
Beklenmedik olay, sözlük anlamı olarak ihtimal, olası bir olay veya bir
durumun meydana geleceğinin herkes tarafından bilinmesi ancak ne zaman ortaya
çıkacağının bilinmemesi durumu olarak tanımlanmaktadır. Acil durumlardan daha
önemli olayları anlatan beklenmedik olaylar; kış fırtınaları, geniş ve büyük kentsel
mekanları etkileyen uzun süreli elektrik kesintileri, orman yangınları, küçük fakat
kontrol altına alınamayan yangınlar, katılımın sınırlı olduğu ancak her an toplumsal
bir karmaşaya dönüşme potansiyeli olan grevler gibi olaylar örnek verilebilir
(Yılmaz, 2003: 5-6).
Tehlike, toplumsal yaşamda can ve mal kayıplarına sebep olan, sosyal ve
ekonomik düzen, doğal ve kültürel kaynaklara zarar verme potansiyeli bulunan her
şey olarak tanımlanmaktadır (Kadıoğlu, 2008: 4). Başka bir açıklamada ise, doğal
veya insan kaynaklı olarak oluşturulmuş bir yerde, insanların yaşamlarını, sosyal ve
ekonomik varlıklarını, mal ve hizmetlerinde önemli kayıplara yol açabilecek
olumsuz ve nadir olay ya da olgular şeklinde tanımlanabilir (Ergünay, 1996: 5).
Tehlike, herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda ve farklı büyüklükte
gerçekleşebilecek, kendiliğinden veya diğer afet olaylarıyla bağlantılı olarak ortaya
çıkan, insanların yaşamında, can ve mal varlıklarını, ekonomik ve sosyal yapılarını
olumsuz etkileyerek bozulmalara neden olan olaylar olarak da ifade edebiliriz.
Depremler, yangınlar, çevre kirliliği, erozyon, trafik kazaları, terör olayları ve
savaşlar gibi olaylar tehlikeye örnek verilebilir.
Hasar görebilirlik, halkın herhangi bir afet olaile karşılaşması sonucunda
ortaya çıkan hasar görebilirlik durumu, o topluluğun sosyo-ekonomik özellikleri ile
yakından ilgisi bulunmaktadır (Genç, 2005: 48).
Hasar görebilirlik ekonomik, sosyal, politik, kültürel, fiziksel ve teknolojik
11
değişkenlerin etkisi altında yer almaktadır. Ekonomik kapsamda refah dengesinin
eşitsiz olarak dağılması, afet önlemek için gerekli kaynakların ayrılmaması veya
eksik olması, sigortacılığın yaygın bulunmaması; sosyal kapsamda eğitim ve afet
yönetimindeki eksiklikler, marjinal grupların mevcudiyeti, göç; politik kapsamda
siyasi rant, aşırı merkeziyetçiliğin olması, gücün denetimsiz bir şekilde kullanılması,
afet olayları karşısında kurumsal yapının zayıf olması; kültürel kapsamda güvenlik
ve kişisel sorumluluk anlayışının olmaması, afet olayları karşısındaki duyarsızlık;
fiziksel kapsamda inşaatların kötü olması, aşırı nüfus, altyapılardaki eksiklikler;
teknolojik kapsamda ise afet önleme çalışmalarında kullanılan yapısal azaltım
araçlarının mevcut olmaması, erken uyarı sistemleri ve buna benzer sistemlerin
yokluğudur (Güvel, 2001: 20-21).
Risk, afet olayının ortaya çıkarabileceği olumsuz ve kötü gelişmelerin tümü
biçiminde tanımlanmaktadır (Güler, 2008: 43).
Başka bir tanımda ise risk kavramı, tehlikenin bir yerleşim yeri üzerinde
meydana gelmesiyle insanların yerleşim yapılarını, doğal tesislerini, doğal ve
kültürel kaynakları üzerinde olan muhtemel olumsuz etkisi şeklinde ifade etmektedir
(Kadıoğlu, 2008: 4). Afetin risk olarak nitelendirilmesi, afetin şiddeti, büyüklüğü,
yerleşim bölgelerine yakınlığı ve nüfusun yoğunluğuna bağlı olarak yol açtığı
olumsuz sonuç ve olası ağır kayıpların toplamını ifade etmektedir.
1.2.3. Afetlerin Genel Özellikleri
İnsanların ve diğer canlıların yaşamlarını etkileyen, insanların yaşamlarını
durduran veya kesintiye uğratan, toplulukların önceden hazırlıklı olması gereken
sosyal ve çevresel bir sorun olan afet olaylarının ortak özellikleri şunlardır (Yılmaz,
2003: 3-4):
Afetler, insan toplulukları ve insanların yerleşim birimleri üzerinde tahribat
ve kayıplar meydana getirir; psikolojik şok, panik, şaşkınlık, yaralanma,
sakatlanma ve ölümlere sebep olur; bulaşıcı ve salgın hastalıklara yol
açmaktadır,
İnsanların normal yaşam faaliyetleri ve düzenlerini bozmakta ve kesintiye
uğratmaktadır. Dolayısıyla yerleşim birimlerinin sosyal ve fiziksel altyapıyı
tahrip ederek kullanılamaz duruma getirmektedir,
12
O bölgeye yönelik hazırlanan uzun vadeli yatırımların gecikmesine sebep
olmaktadır,
Afetlerin, bireyler ve toplumlar üzerindeki fiziksel, ekonomik, psikolojik ve
sosyal nitelikli olumsuz etkilerinden kurtulmaları çok zaman almakta veya
etkilerinin hiçbir zaman kurtulamamalarına sebep olmaktadır,
Afetler, belirli bir bölgede ortaya çıktığında genellikle yerel imkanlarla
çözüm bulunamamakta, ancak bölge dışındaki güçlerden yardım gelmektedir,
Afetler, özellikle sınırlı kaynakların olduğu ve yeterli teknik elemanlara sahip
olmayan ülkeler açısından, uluslararası işbirliği ile üstesinden gelebildiği
küresel tehlike niteliği taşımasına sebep olmaktadır,
Afetler ile nüfus artışı arasında paralellik bulunmakta, afetlerin ortaya
çıkmasından dolayı oluşan can ve mal kayıpları, gelişmiş ülkelere kıyasla
azgelişmiş ülkelerde daha fazla görülmektedir,
Afet riskinin olduğu yerleşim alanlarının genişlemesi ile bu birimlerde
nüfusun sayı ve yoğunluğunun artması ve bu büyümenin olumsuz
sonuçlarından biri olan bölge kontrolünün güçleşmesinden dolayı geçmişte
meydana gelen bir afetin günümüzde aynı şiddetle tekrar meydana gelmesi
sonucunda yol açtığı can ve mal kayıpları çok daha ağır olmaktadır.
Afetlerden dolayı ortaya çıkan can ve mal kayıpları, ekonomik kayıplar,
yaralanmalar, yerleşim yapılarının hasara uğraması, sosyal kayıpların yaşanması gibi
tahribat ve hasarlar, afetin büyüklüğünü belirlemektedir. İnsan, bu kayıplar arasında
en önemlisi olduğu için afet olayının büyüklüğü, ortaya çıkardığı can kayıpları ve
yaralanmaların büyüklüğü ile değerlendirme eğilimi yaygın olarak kullanılmaktadır.
Afetin büyüklüğüne etki eden birçok faktör bulunmaktadır. Afetin büyüklüğüne etki
eden temel faktörler şu şekilde sıralanabilir (Erkal ve Değerlikurt, 2009: 149):
Afet olayının fiziksel büyüklüğü,
Afetin yoğun yerleşme alanlarına olan uzaklığı,
Fakirlik ve azgelişmiş olması,
Nüfus artışının hızlı olması,
Tehlikeli bölgelerde hızlı ve denetimsiz kentleşme ve sanayileşme,
Ormanların ve çevrenin tahribatı ya da yanlış kullanımı,
Bilgisizlik ve eğitim eksikliği,
13
Toplumun afet olaylarına karşı önceden alabildiği koruyucu ve önleyici
tedbirlerin ulaşabildiği düzey.
1.2.4. Afet Türleri
Afetler, ortaya çıkış kaynaklarına göre doğal kaynaklı ve doğal kaynaklı
olmayan-yapay kaynaklı şeklinde iki kısımdan oluşmaktadır. Doğal afetlerin
meydana gelmesi sonucu oluşan olayların yıkım süreçleri doğa olaylarına bağlı
olmaktadır (Geray, 1977: 91-114). Doğal afetler, doğada kendiliğinden meydana
gelen depremler, seller, kaya veya çığ düşmeleri, kuraklık, fırtına, tsunami, doğal
kaynaklı yangınlar, volkanik patlamalar, toprak kaymaları gibi olaylardır. Yapay
afetler, doğal kaynaklı olmayan ve insan kaynaklı afetler olarak da
adlandırılmaktadır. Bu afet olayları teknolojik kaynaklı afetler olarak genelde
savaşlar, nükleer kazalar, kimyasal kazalar, yük çaplı sanayi kazaları, ulaşım
kazaları, terörist saldırıları gibi olaylar olmaktadır (Akdağ, 2002: 6). Aynı zamanda
dini, siyasi ve ekonomik amaçlı yapılan eylemlerde insanların neden olduğu afet
olaylarındandır.
1.2.4.1. Doğal Afetler
Doğal afetler, afet türleri içerisinde daha sık meydana gelmektedir. Doğal
afetler, yerel toplulukları ve gelişmiş, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri
doğrudan veya dolaylı olarak olumsuz bir şekilde ve sürekli olarak etkilemekte olan
doğal olaylarıdır (Yılmaz, 2003: 10).
Doğal afetler, aniden veya belirli bir süre içinde meydana gelen, insanların
yerleşim yapılarını, ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamlarını, altyapı hizmetlerini,
insanların genel yaşamlarını sürdürmeleri için gerekli olan temel ihtiyaçları olumsuz
etkileyebilecek biçimde gelişen doğa olayları olarak da tanımlanmaktadır (Durmuş,
1995: 3).
Burada ifade edilen “doğal” sözcüğü, olayın sadece “doğa ile ilişkili
olduğunu anlamında kullanılmakta ve olayın normal, gündelik, kabul edilebilir
herhangi bir şey” anlamı ile karıştırılmaması gerekir. Doğa olaylarıyla bağlantılı
olarak meydana gelen afet olayları, insanlığın varoluşundan itibaren milyonlarca
kişinin ölümüne sebep olmuştur. Bu kapsamda başta küresel ısınma ve iklim
14
değişiklikleri olmak üzere birçok sebepten dolayı doğal afetlerin sayısı, şiddeti,
büyüklüğü ve etki alanları zaman içinde hızla artmaktadır (Kadıoğlu, 2011: 40).
Şahin ve Sipahioğlu’na göre doğal afet, insanların ekonomik, sosyal ve
kültürel düzen ve etkinliklerinin durduran veya kesintiye uğratan, önemli ölçüde can
ve mal kayıplarına yol açan, doğal faktörlerin etkili olduğu olaylar şeklinde de
tanımlanmaktadır (Şahin ve Sipahioğlu, 2003: 5).
Başka bir tanımlamaya göre doğal afet, yerel toplulukların mevcut yaşamını
etkileyen, durduran veya sekteye uğratan deprem, yangın, sel baskınları, toprak
kayması, çığ gibi doğada oluşan ve doğal çevrede hasara sebep olan olaylar olarak
ifade edilmiştir (Keleş, 2004: 643). Bir doğal afetin önlenmesi, insan elinde
olmamakla birlikte deprem, fırtına, çığ, sel gibi yıkıcı ve ağır kayıplara yol
açmaktadır. Doğal afetler, çok kısa süreç içerisinde ortaya çıkmaktadır. Doğal afetler
sonrasında büyük miktarda can ve mal kayıplarına neden olmakta ve bir afet olayı
başladıktan sonra insanlar tarafından önlenmesi mümkün olmayan olaylar bütünü
olarak da ifade edilmektedir (Özey, 2006: 1). Ayrıca ani ve beklenmedik bir anda
meydana gelen doğal afetler, afet sonrası yol açtıkları sonuçlar belirsiz olmaktadır.
Doğal afetlerin oluşumu zamana ve bölgeye göre değişmekle beraber
endüstrileşmenin hızlı ilerlemesi, teknolojinin gelişmesi gibi faktörler, doğal afetlerin
şiddetini, büyüklüğünü, etki derecesini etkilemektedir.
1.2.4.1.1. Deprem
Depremler, volkanik faaliyetlerin veya tektonik kuvvetlerin sebep olmasıyla
yer kabuğunda meydana gelen kırılma sonucu ortaya çıkan enerjinin sismik dalgalar
halinde yayılması ile geçtikleri bölgeleri ve yeryüzünü kuvvetle sarsma olayı olarak
tanımlanmaktadır (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 58).
Deprem, yerkabuğu içinde oluşan kırılmalar sonucu aniden meydana gelen
titreşimler dalgalarla yayılarak, geçtikleri tüm bölgeleri ve yeryüzünü sarsması olayı
şeklinde ifade edilmektedir (Yılmaz, 2003: 10).
Başka bir tanımda ise deprem, yerkürenin uzun yıllar içerisinde soğumasıyla
beraber günümüzdeki şeklini alma süreci içinde meydana gelen yerkabuğundaki
tabakaların sıkışması sonucu enerjisinin ortaya çıkması durumu olarak da ifade
edilmektedir (Karaesmen, 2002: 6).
Jeolojik kökenli afet türü olan depremler, doğal nedenlere bağlı olarak yer
15
kabuğunda oluşan ve genellikle yeryüzünde önemli değişiklere yol açan, kısa süreli
salınım ve titreşim hareketleridir (Çiftçi, 2003: 101).
Depremler, diğer afet olaylarına yasla tahmin edilmesi daha zordur.
Beklenmedik bir anda ve aniden oluşan depremlerin, önlenmesi ve engellenmesi
imkânsızdır. Depremler, önemli ölçüde can ve mal kayıplarına yol açtığı gibi,
insanlar ve toplum üzerinde hem psikolojik hem de sosyal açıdan olumsuz olarak
etkilemektedir. Her ne kadar gerçekleşme süreleri kısa olsa bile bu doğa olayının
etkileri daha yıkıcı olmakta ve büyük hasarlara neden olmaktadır. Depremler, toprak
kayması ve yamaçlı bölgelerde kaya düşmeleri olaylarına yol açmaktadır. Toprak
kaymaları sonucu kayalar parçalar halinde deniz ya da göle düşmesi ile buralardaki
su seviyesinde yükselme oluşmakta ve bu da sel baskınları ve taşkınlıklara sebep
olabilmektedir. Ayrıca bir bölgede kar yağışlarının çok yoğun olmasından dolayı kış
aylarında bu bölgede oluşan depremler, çığ düşmelerine yol açabilmektedir. Bir
deniz altında ortaya çıkan deprem ise, kıyı sahalarında tsunami felaketini
tetikleyebilmektedir. Depremlerin yol açabileceği diğer olaylar ise, deprem
sonrasında sanayi alanları ve kimyasal maddelerin yer aldığı depolarda patlamalar ve
yangınlara yol açabilir; yerleşim ve diğer yapıların yıkılması ile beraber doğal gaz
veya elektrikten kaynaklı yangınlara sebep olabilmektedir. Patlamalar ve yangınlar
sonrası ise çevrede büyük bir kirlilik ortaya çıkabilmektedir (Kundak ve Kadıoğlu,
2011: 7).
1.2.4.1.2. Sel
Doğal afetlerden en sık karşılaşılan afet türü sel olaylarıdır. Düzensiz ve uzun
süre devam eden yağışlardan dolayı sel felaketini engelleyecek ormanların ve bitki
örtülerin tahrip edilmesi, akarsuyun akış hızının düzeni için gerekli koruyucu ve
önleyici önlemlerin alınmamasından dolayı yağış sularının emilip kara parçalarında
tutulamaması veya yer altındaki suların kuvvetli yağışlardan dola yükselmesi
sonucu sel olaylarına yol açmaktadır. Oluşan sel felaketi, insan ve diğer canlılara,
yerleşim yapıları gibi alanlara büyük zararlar vermektedir (Durmuş, 1995: 3).
Bir akarsu debisinin, akarsu havzasının normalden kuvvetli ve daha fazla
yağış alması veya karların erimesi sonucu su miktarının artması ve yatak çvresinde
yaşayanlara, binalara, mal ve mülklere, altyapı tesislerine zarar vererek ekonomik,
sosyal ve fiziksel düzeni sekteye uğratması olayı sel olarak ifade edilmektedir
16
(Gürer, 1993: 17).
Sel, suların bulunduğu yerde yükselmesi veya başka bir yerden gelmesi ile
kuru olan kara parçalarının sularla kaplanması olayına denilmektedir (Afet Yönetimi
Terimleri Sözlüğü, 2014: 132). En basit tanımlama ile seller, meteorolojik kökenli
doğal afet türü olan sürekli ve kuvvetli yağışlar, karların veya buzların hızlı erimesi
sonucu oluşan kuvvetli akışlar, suların başka bir yerden yükselerek gelmesi gibi
nedenlerden dola akarsu yataklarının taşması ile kara parçalarını kaplaması
olayıdır. İklim değişiklikleri, kentleşme için kullanıma açılan alanların ani
değişikliğe uğraması, hortum, tayfun gibi doğa olayları da sel faciasına sebep
olmaktadır. Sel baskınları veya taşkınlıkları, insanlar ve çevre üzerinde olumsuz
sonuçlara yol açmaktadır.
Sellerin meydana gelmesiyle ortaya çıkan zararları şöyle sıralayabiliriz (Mc
Holloway 1995: 17-18):
Bir akarsuyun yatağındaki su miktarının yükselmesi sonucu taşarak yakın
çevrelerinde can ve mal kayıplarına yol açabilir,
Akarsu havzasının su akışının hızlı olmasından dolayı yüzey ve yatak
aşınmalarına yol açar,
Su akış hızının bir yerde azalmasıyla akarsu kesimlerinde taşınmakta olan
malzemeler çökerek akarsu yatağının değişmesine sebep olur,
Akarsu üzerine inşa edilen ve kullanıma açık olan köprü, baraj gibi koruma
ve yatak düzenleme yapılarında hasar ve tahribatlara sebep olmaktadır.
Seller, meydana geliş hızlarına göre kendi arasında yavaş gelişen, hızlı
gelişen ve ani gelişen olmak üzere üç şekilde oluşmaktadır. En az bir hafta veya daha
uzun zamanlı oluşan sellere yavaş gelişen; oluşumu birkaç gün içinde gerçekleşen
sellere hızlı gelişen; saatlik olarak oluşan sellere ise ani gelişen seller adı
verilmektedir. Öte yandan sellerin oluşum yerlerine göre sınıflandırması ise kıyı seli,
şehir seli, kuru dere seli, baraj-gölet seli ve akarsu (dere-nehir) seli şeklinde
belirtilmektedir (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 132).
Sel tehlikeleri diğer doğal türlerine göre önceden tahmin edilebilir. Zarar
azaltma çalışmaları, sel tehlikelerine karşı koruyucu çalışmalar ile seller
engellenebilir veya sellerin sebep olduğu kayıplar ve zararlar azaltılabilir (Yavaş,
2005: 19).
17
1.2.4.1.3. Çığ
Çığ genellikle dik yamaçlarda ortaya çıkan bir doğal afet türüdür. Bitki
örtüsünün cılız olduğu, dağlık ve engebeli arazilerde, yamaçlarda uzun süredir
birikmiş olan kar örtüsünün, ya da dış kuvvetlerden etkilenerek oluşan kaygan
zeminin tabana doğru hızlı bir şekilde düşmesi ile oluşmaktadır. Zeminde uzun süreli
yerleşmiş olan kar kitlesinin üzerine, oluşan tipi sonrası taze kar yağışıyla beraber
yeni bir tabaka oluşmaktadır. Çoğunlukla tipi sonrası gelen sıcak hava akımının iki
tabaka arasında erimeye sebep olarak kaygan bir yüzey oluşturması olayıdır (Gürer
ve Yavaş, 1994: 25).
Çığ olayının gerçekleşmesi için bazı ön koşullar bulunmaktadır. Çığ olayı
için, dik yamacın normalden çok daha fazla kar örtüsünü bulundurması, kar kütlesini
zeminde tutan desteğin ortadan kalkması, iç ve dış kuvvetlerin etkisiyle deprem gibi
doğal afetler sonrası meydana gelen titreşim gibi birkaçının aynı anda gerçekleşmesi
gerekmektedir (Gürer ve Yavaş, 1994: 25).
Etkisi çok kuvvetli olan çığ olayı, bazen yerleşim yerlerinin olmadığı
birimlerde, bazen de yerleşim birimlerine yakın veya yerleşim birimlerinde meydan
gelmesi sonucu can ve mal kaybına neden olmakta, sosyal, ekonomik ve kültürel
yapıyı bozmakta, binalarda da büyük hasarlara ve yıkımlara yol açmaktadır. Aynı
zamanda çığ olayı, insanlar üzerinde can ve mal kayıpları dışında bulundukları
bölgeden göç etmelerine neden olmakta ve o bölgede oluşan yıkım ve tahribatlar
nedeniyle alanları kesintiye uğramakta ve üretim sağlanamadığı için ekonomik
kayıplar ortaya çıkmaktadır. Ayrıca yerleşim bölgelerinde gerçekleşen çığ olayı,
insanları kurtarma ve müdahale çalışmaları için bölgeye ulaşım ve haberleşmeyi
engellemektedir.
1.2.4.1.4. Heyelan
Heyelan ya da yer kayması olarak ifade edilen bu tabii afet, kayaveya toprak
yapısı, kuvvetli eğim, tektonik yapı gibi sebeplerden dolayı toprak tabakalarının
mevcut yerlerinden kuvvetli olarak eğimli yöne doğru kopmaları sonucu kontrollü
olmayacak bir şekilde yer değiştirme hareketi olarak tanımlanmaktadır (Yılmaz,
2003: 10).
Doğal kaya, zemin, doğal olmayan dolgu veya bunların karışımıyla oluşan
18
döküntülerin veya toprakta oluşan malzemelerin eğim, yer çekimi, aşırı yağış ve
diğer kuvvetlerin etkisiyle yamaç boyunca aşağı ve dışa doğru hareket etme olayıdır
(Şahin ve Sipahioğlu, 2003: 91). Çoğunlukla sık yaşanan ve yaygın olarak bulunan
kütle hareketleri ve yer kabuğunun aşınmasında heyelanlar oldukça önemli
olmaktadır.
Heyelanlar, aşırı yağışlar, ani kar erimeleri, iklim özellikleri, yeraltı su
tablasının yükselmesi, ormanların alanlarının tahribatı, erozyon, kazı patlamaları,
plansız, çarpık ve hızlı kentleşme ve bunun sonucu altyapı hizmetlerinde eksiklikler,
yol çalışmaları gibi insan aktiviteleri, volkanik patlamalar, deprem gibi tektonik
kuvvetlerin etkisi gibi çevresel ve tetikleyici faktörler bulunmaktadır (Akyel, 2007:
12; Tercan, 2008: 99).
1.2.4.1.5. Tsunami
Tsunami sözcüğü, Japonca kökenli ve “liman dalgası” anlamında
kullanılmaktadır. Tsunami, okyanus, deniz tabanları veya büyük göllerin
tabanlarında deprem, büyük kütle hareketleri, volkanik patlamalar gibi olaylar
sonucu ortaya çıkan uzun periyotlu dev deniz dalgası olarak tanımlanmaktadır (Afet
Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 149).
Tsunaminin gerçekleşmesine sebep olan faktörler arasında deniz tabanlarında
meydana gelen volkanik patlamalar, kütle hareketlerinin hız değişimi, tabanın
çökmesi, depremler gibi okayanus, deniz veya büyük göl tabanlarında etkili olan
tektonik olaylar sonucu büyük dalgalar ortaya çıkmakta ve bu dalgalar sahil
kenarlarına yaklaştıkça hızları hızla artarak büyük yıkım, can ve mal kayıplarına yol
açmaktadır (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 149). Tsunamiler, su
kütlelerinin daha derin olduğu ve dalgalarının daha uzun süreli ve büyük olduğu
yerlerde etki alanları çok daha fazla olmaktadır.
1.2.4.1.6. Fırtına
Fırtına, hızı 23 ve 26m/s arasında değişen rüzgârlar aşırı yağış, şimşek,
yıldırım ve kasırga gibi doğa olaylarını beraberinde getiren atmosferik bir olay olarak
tanımlanmaktadır. İnsanlara ve doğaya vermiş olduğu büyük zararlar, rüzgârın hızına
ve şiddetine bağlı olarak değişmektedir. Rüzgârın hızı ve şiddeti hızla artıkça
19
beraberinde getirdiği dolu, aşırı sağanaklar, şimşek, kar, kum gibi olaylar sonucu toz
fırtınası, kar fırtınası veya kum fırtınası olarak adlandırılmaktadır (Afet Yönetimi
Terimleri Sözlüğü, 2014: 73).
Rüzgârın hızı ve şiddetine bağlı olarak deniz taşımacılığına ve deniz
kazalarına yol açmakta, kıyıya yakın yerleşim bölgelerindeki yapılara, haberleşme ve
elektrikle ilgili altyapıya, şiddetli yıldırım olayları sonrası büyük yangınlar ve
çevreye büyük zararlar vermekte, can ve mal kayıplarına sebep olmaktadır.
1.2.4.1.7. Kuraklık
Doğa kaynaklı afet türlerinden biri olan kuraklık, hava sıcaklıklarının mevsim
normallerine göre çok yüksek olması ve yıllık yağış ortalamasının da mevsim
normallerinden düşük olması sonucu ortaya çıkması olayı olarak tanımlanmaktadır.
Meteorolojik kapsamda yağışların, normal mevsim ortalama değerleri %80’den daha
düşük değerde olması olayı geçici dönemler olarak tanımlanmaktadır. Hidrolojik
kapsamda bakıldığında, barajlar, göller veya göletler, yeraltı su seviyesinin uzun
vadeli yıllık ortalamadan daha düşük olması geçici dönemler olarak ifade
edilmektedir. Tarımsal kapsamda bakıldığında ise, insan ve diğer tüm canlıların
temel gereksinimi olan su ve nemin yeterli miktarda bulunamadığı dönemlere de
geçici dönem denilmektedir (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 108).
Basit bir tanımlamayla kuraklık, yıllık yağış seviyelerinin normal
değerlerinden daha alt seviyelerde olmasından dolayı etkili olduğu bölgelerde su
kaynakları, arazi, insanlar ve diğer canlı varlıkları ve çevreyi olumsuz etkileyerek
hidrolojik ve tarımsal yönden dengeyi bozması olaylarıdır.
Kuraklık olayı, herhangi bir yerde veya bir zamanda gerçekleşebilir.
Genellikle yavaş gelişen ve uzun dönemli etkili olan kuraklık, insanlar ve faaliyetleri
üzerinde, toprak ve su kaynakları üzerinde de önemli etkileri bulunmaktadır.
Kuraklık olayının etkileri ekonomik, sosyal ve çevresel çeşitli sorunların ortaya
çıkmasına sebep olmaktadır. Yağışların yeterli miktarda olmamasından dolayı su
kıtlığı yaşanmasına sebep olan bu olay, üretimi aksatmakta, besin kaynaklarını
azaltarak kıtlık sorununu ortaya çıkarmakta, kıtlık sorunuyla beraber açlık, hastalık
ve ölümlere yol açabilecek önemli sorunlara sebep olmaktadır (Köksoy, 2012: 8).
20
1.2.4.1.8. Yangın
Yangın, bir maddenin yeterli derecede hava ve ısıyla birleşmesi sonucu
yanması ile birlikte kimyasal olarak şekil değişikliğine uğraması olayı biçiminde
tanımlanmaktadır. Yangın, yüksek ısı, oksijen ve yanıcı maddelerin bir arada
bulunması sonucu gerçekleşmektedir (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 155).
Yangınların ortaya çıkmasına sebep olan iki unsur bulunmaktadır. Bunlar
doğal yangın ve beşeri veya insan kaynaklı yangın olarak sınıflandırılabilir. Doğal
yangın faktörleri yıldırım, volkanik patlamayla oluşan yangınlar, kuraklık gibi
olaylar örnek verilebilir. Ayrıca ormanların bulunduğu bir yamaçta etkili olan
yangın, rüzgârın hızına bağlı olarak yükselmekte ve diğer arazilere yayılmasından
dolayı canlılara büyük zararlar vermekte ve ormanları yok etmektedir. İnsan kaynaklı
veya beşeri faktörlerden dolayı ortaya çıkan yangınlar ekonomik, piknik, izmarit
çöpleri, trafik kazaları gibi tüm kazalar da yangınların ortaya çıkmasına sebep
olmaktadır. Hızlı ve çarpık kentleşme sonucu arazilerdeki doğal bitki örtüsü yok
edilmekte orman alanlarının tahribatıyla da yangınlar daha çok yayılmaktadır. Genel
olarak bakıldığında, yangınların büyüklüğü ve şiddetine bağlı olarak meydana
geldiği alanda insanlara ve diğer canlılara, insanların yerleşim yapılarına, arazilere ve
çevreye olumsuz etkileri bulunmaktadır.
1.2.4.1.9. Volkan Patlaması
Doğal afet türlerin biri olan volkan patlaması veya bir diğer ismiyle yanardağ
patlaması tehlikeli bir doğa olayıdır. Yanardağ patlaması, aktif olarak bulunan
volkanların çevresinde magmanın yüzeye çıkmasıyla meydana gelen patlama olayı
şeklinde tanımlanmaktadır (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 154).
Yeryüzünde meydana gelen volkan patlamaları, can kayıplarına neden
olmakta, çevreye büyük zararlar vermekte ve patlama sonrası bazı bölgelerde
deprem, heyelan gibi tektonik afet olaylarına da neden olmaktadır.
1.2.4.2. Doğal Olmayan Afetler
Doğal olmayan afetler, yapay afetler, insan kaynaklı afetler, teknolojik
kaynaklı afetler ve beşeri afetler olarak adlandırılmaktadır. İnsanlığın varlığından bu
21
yana sanayinin ve teknolojinin gelişmesi gibi muhtelif unsurların yarattığı can ve mal
kayıplarına sebep olmakta, sosyal ve ekonomik etkinliklerde tahribatlara yol açmakta
ve doğal yaşamda küçük ve büyük çaplı kesintilere sebep olmaktadır. Bunlara örnek
olarak, barajları kurarken uygun olmayan yerlere kurulmasıyla oluşan baraj kazaları,
uçak kazaları, nükleer enerjinin üretiminde gerekli önlemlerin alınamamasından
kaynaklı kazalar ve aşırı bir şekilde radyasyonun yayılması, savaşlar ve bunların
açtığı açlık, hastalık ve barınamama gibi olaylar, terör olayları, kimyasal saldırı ve
kazaları, binaların göçmesi ve yangınlar olarak sıralanmaktadır (Yılmaz, 2003: 29).
Doğal olmayan afetler bazı kaynaklarda teknolojik kaynaklı ve insan kaynaklı
afetler diye sınıflandırılırken bazı kaynaklarda ise sadece doğal olmayan afetler
başlığı altında ele alınmaktadır. Bu çalışmada doğal olmayan afetler, teknolojik ve
insan kaynaklı afetler başlığı altında sınıflandırma yapılarak ele alınacaktır.
1.2.4.2.1. Teknolojik Kaynaklı Afetler
Teknolojik kaynaklı afetler, doğal kaynaklı afet olaylarının tetiklenmesi veya
insan faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan kimyasal, radyolojik, nükleer ve biyolojik
tehditler ve kazalar, baraj kazaları, ulaşım kazaları (kara, demir, deniz ve hava
ulaşımındaki kazalar), endüstriyel kazalar, maden kazaları, siber saldırıları, çevresel
tehlikeler sonucu can ve mal kayıplarına, büyük çapta yaralanmalara ve hastalıklara,
ekonomik, sosyal ve çevresel bozulmalara sebep olan afet ve acil durum olarak
tanımlanmaktadır (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 145).
Teknolojik afetler daha çok üretim sırasında biyolojik ve kimyasal
maddelerin kullanılması, enerji üretiminde kullanılan nükleer maddelerin artması,
barajların kurulması ardından çökmesi veya taşması gibi olaylar sonrası ortaya çıkan
kazalar, insanların hayatlarında ve faaliyetlerinde tehlikeyi de beraberinde
getirmektedir (Laçiner ve Yavuz, 2013: 118). Ayrıca işlem ve tasarımların hatalı
yapılması, kimyasal, patlayıcı, nükleer maddeler, petrol ve diğer maddelerin
taşımacılığı sırasında patlaması, ulaşım kazaları, gaz kaçağının yaşanması gibi
olaylar şeklinde çeşitli olarak gerçekleşebilir. Günümüzde ileri düzeyde teknolojinin
kullanılması, insanların hayatlarında can ve mal kayıplarını tehdit eder bir boyuta
gelmiştir (Mengi, 1999: 19).
Endüstrileşme ile birlikte insanlar, doğal afet dışında yeni bir afet türüyle
22
yaşamaya başlamıştır. Teknolojik afet olarak nitelendirilen bu afet türü, insanların
yaşamlarında ve faaliyetlerinde gelişme ve ilerleme sağlamasının yanında büyük
felaket ve tehlikelerin doğmasına sebep olmaktadır. Teknolojik gelişmeler, ürettiği
faydalar dışında sınai kazalar ve yangınlar, petrol ve doğal gaz sızıntıları, kimyasal
ve nükleer tehlike kazaları, hava, su ve çevre kirlenmesi gibi afet türleri olarak
insanlar ve topluluklar üzerinde risk ve tehlike olarak geri dönmektedir (Gündüz,
2009: 26-27).
Yanlış yer seçimi, hızlı, plansız ve çarpık yapılaşmadan dolayı altyapı
tesisleri yetersiz kurulmakta ve bundan dolayı su taşkınları yaşanmasına ve
mahallelerin sular altında kalmasına sebep olmakta, çöplükler patlamakta, dar
sokaklara itfaiye araçları giremediği için yanan binalar söndürülememekte, benzin
istasyonlarının patlaması gibi olaylar insanlar için önemli bir teknolojik tehdit ve
tehlikeye sebep olmaktadır (Kadıoğlu, 2008: 6).
1.2.4.2.2. İnsan Kaynaklı Afetler
İnsan kaynaklı afetler, siyasi ve insan unsurlarının etkin olduğu terör olayları,
çatışmalar ve savaşlar gibi çatışmalı olaylar, endüstriyel kazalar, büyük ölçekli
göçler gibi olaylar ve bu olayların sebep olduğu sonuçların tamamı olarak
tanımlanmaktadır (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 91).
İnsan faktörlerinin etkili olduğu çatışmalı ve şiddet kaynaklı felaketler
savaşla, terörist saldırıları, çatışmalar gibi küresel boyuttaki olaylara yol
açmaktadır. İnsan kaynaklı afetler, insanların yaşamlarında can ve mal kayıplarına,
temel ihtiyaçlarını karşılamada sorunlar yaşanmasına sebep olmaktadır. Ayrıca
savaşlar ve çatışmalar sonucu petrol bölgelerinde patlamalara, yangınlara ve
sızıntılara yol açarak insanların yaşamlarında büyük tehlikelere sebep olmaktadır
(Gündüz, 2009: 27).
İnsan kaynaklı afetlerin ortaya çıkmasında etkili olan doğrudan insan olmakta
ve doğa ile herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır. Bu tür afetler, insanların
yaşamlarında büyük çapta yaralanmalara, hastalıklara can ve mal kayıplarına yol
açabilmekte, sosyal yapıyı, ekonomik düzeni ve ekolojik dengeyi doğal afetler gibi
olumsuz olacak şekilde etkilemektedir. İnsan kaynaklı felaketler, kimyasal kazalar,
uçak kazaları, yangınlar, savaşlar ve çatışmaların neden olduğu açlık ve kıtlık ile
göç olayları, sabotajlar, yapıların yıkılması, terörizm gibi olaylar örnek verilebilir
23
(Yılmaz, 2003: 29).
İnsan kaynaklı afet türlerinden biri olan terörist saldırıları, Dünya Sağlık
Örgütü (WHO) tanımında; “herhangi bir olay zarara, ekonomik bozulmaya ve
kayıplara, insan hayatı, sağlığı ve sağlık hizmetlerinin bozulmasına sebep olması
durumu” şeklinde ifade edilmektedir. Terörist saldırılar sebebiyle sınai kazalar,
nükleer kazalar ve diğer tehlikeli madde kaza türleri insanların faaliyetleri sonucu
gerçekleşen afet türleri kapsamında değerlendirilmekte ve insanların maddi ve
manevi varlıklarında büyük zararlara yol açmaktadır (Toprak Karaman, 2016: 243-
244). İnsan kaynaklı afet türlerin biri olan hızlandırılmış toprak erozyonu, insanların
bitki örtüsünü tahrip etmesi ve arazileri yanlış kullanmalarından dolayı meydana
gelmektedir. Bir coğrafi bölgede gerçekleşen hızlandırılmış erozyon, bölgedeki
ekolojik yapıyı bozarak diğer doğal afet türlerinin yaşanmasına ve iklimsel
bozulmalara sebep olmaktadır. İnsanların çeşitli faaliyetleri sonucu havanın
kirlenmesi ile petrol, kömür gibi fosil yakıtların yakılması sonucu oluşan asit
yağmurları, insan sağlığını tehdit etmekte, bitki ve hayvanlar gibi diğer canlılara
zarar vermekte, can ve mal kayıplarına yol açmaktadır.
Kadıoğlu’na göre insan kaynaklı afetler, dikkatsizlik, tedbirsizlik ve
sorumlulukların yerine getirilememesinden dolayı oluşmakta ve bu olaylar şu şekilde
yer almaktadır (Kadıoğlu, 2011: 44-45):
Asit yağmurlarının artışı,
Ateşli silahlarla yapılan taciz olayları,
İşgal, boykot, grev, ayaklanma gibi toplumsal olaylar,
Baraj taşkınlıkları veya yıkılmaları,
Yol, tünel ve bina inşaatları ve madencilik faaliyetlerinden kaynaklanan
çökme olayları
Biyolojik saldırı olayları ve bomba tehditleri,
Maden, cephane, bina boru hattı gibi tesislerdeki patlamalar,
Hizmet eksikliğinden dolayı çöplerin toplanamaması, elektrik, su ve gaz
kesintileri, sanayi kazaları,
Konut ve bina yangınları,
Sanayi tesisleri ve diğer kimyasal tesislerdeki gaz ve kimyasal kaçaklar,
24
Kamu ve özel kurumlarda geniş kapsamlı olarak bilgisayar veya iletişim
sistemlerinin çökmesi veya kullanım dışı kalması ya da bilişim sistemlerinin
sibernetik saldırılara uğraması,
Hava kirliliği, göçmen istilası, bitki ve hayvanlardaki salgın hastalıklar, gıda
zehirlenmeleri, savaşlar,
Havanın, suyun ve çevrenin kirlenmesi,
Kara, deniz, demir ve havayolu ulaşımındaki kazalar,
Teknik, plan ve benzeri diğer eksiklikler veya hatalardan dolayı oluşan
kazaları,
Salgın hastalıklar,
Biyolojik olaylar, kimyasal madde kaynaklı kazalar, nükleer ve radyasyon
kazaları ile birlikte serpintiler,
Ekonomik kriz, gıda yetersizliğini nedeniyle oluşan kıtlık ve açlık sorunları,
İklim değişikliği sebebiyle oluşan küresel ısınma, ormansızlaşma ve erozyon
olayları,
Şüpheli paket ve mektuplar,
Terör olayları ve terörist saldırıları,
Kış seyahatleri,
Silahlı taciz olayları,
Yanıcı, patlayıcı veya tehlikeli kimyasal madde üreten fabrikalarda ve
stoklanan depolardaki patlama ve yangın kazaları,
Tehlikeli madde taşıyan araçların taşıma sırasındaki kazaları.
1.2.4.3. Afetin Etkileri
Afetler, insanların yaşamlarını ve faaliyetlerini durduran veya sekteye
uğratan, fiziksel, sosyal, ekonomik ve siyasal kayıplara yol açan, toplulukları
olumsuz olarak etkileyerek etkisi altına aldığı doğal, teknolojik veya insan kaynaklı
olaylardır (Ergünay, 1999).
Afet olayları, insanlar, insanların yerleşim yapılarını, yerlerini ve çevresini
doğrudan etkilemekte; afetler sonucu gelişen kayıplar ve büyük zararlar ile dolaylı ve
ikincil etkilerini beraberinde getiren olumsuz durumların tümü afetlerin etkileri
olarak ifade edilmektedir. Afet olayları can kayıpları, yaralanmalar ve sakat kalmalar
25
gibi insanların yaşamlarını etkilemekte, bina ve altyapı hizmetlerinde hasarlara neden
olmakta, tarım ürünleri ve alanları ile hayvanları yok etmekte, kültürel yapı ve çevre
ile müzelere hasarlar vermekte veya onları yok etmekte, acil yardım, kurtarma,
iyileştirme ve yeniden inşa çalışmaları için yapılan giderlerin tamamı, afetlerin
doğrudan etkisi olarak tanımlanmaktadır. Afet olaylarının bir diğer etkisi olarak
afetlerin dolaylı etkisi ise, hizmet, ticaret, turizm ve üretim sektörlerini kısa ya da
uzun vadeli olarak etkilemesi sonucu gelir kayıplarına neden olmakta, sağlık, eğitim,
enerji, ulaşım gibi sektörlerde de hasarlara yol açması sonucu hizmet kayıplarına
neden olmakta, hizmet ve üretim sektörlerindeki kısa veya uzun vadeli olarak
sekteye uğratması sebebiyle fiyat artışlarına yol açmakta, kalkınmadaki
planlamaların aksamasına sebep olmakta, işsizlik ve göç gibi durumlara neden olarak
toplulukların psikolojisini olumsuz etkilediği olumsuzluklar olarak ifade
edilmektedir (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 35-36).
1.2.4.3.1. Doğal Afetin Etkileri
Doğal afetler, insanların faaliyetleri dışında kendiliğinden meydana gelen
doğa olaylarıdır (Şahin, 2011: 331). Doğal yıkım olarak da adlandırılan doğal afet,
insansal olanakları ve genel yaşamı etkileyen ve insan faaliyetlerinin gelişimini
durduran veya sekteye uğratan deprem, yangın, yer kayması, taşkınlık, kaya düşmesi
ve çığ gibi doğa olayları olarak tanımlanmaktadır (Keleş, 2013: 583).
Doğal kaynaklı afetlerin nerede, ne zaman ve nasıl gerçekleşeceği önceden
tahmin edilemediği için yaralanmalara, hastalıklara, can ve mal kayıplarına sebep
olmakta, ülke ekonomisi, sosyal düzeni olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Meydana gelen bir doğa felaketi beraberinde başka bir afetin veya birden çok çeşitli
afetlerin tetikleyicisi olabilmektedir. Bu tür afet olayına örnek olarak bir coğrafi
bölgede meydana gelen deprem afeti, o bölgede yangın, su kirliliği, çevre kirliliği,
altyapı tesislerinde bozulmalara yol açmakta ve insan sağlığını tehdit eden bulaşıcı
ve salgın hastalıklar gibi birçok soruna sebep olmaktadır (Öztürk, 2003: 44).
Bir doğa olayının afete dönüşmesinde, ülkenin coğrafi ve topografik yapıları,
kentleşme yapısı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sorunların büyük etkisi
bulunmaktadır. Doğal afet tehdit ve tehlikelerini artıran ve afet olayları karşısında
yerleşim yapılarının dayanıksız olmasının nedeni olarak yerleşim yerleri tercihinde
ve planlama aşamasında doğal afet tehlikelerinin dikkate alınamamasından dolayı
26
kaynaklanabilmektedir. Ayrıca kent alanlarının sağladığı istihdam olanakları da hızlı
ve çarpık kentleşmeyi beraberinde getirerek altyapı ve üst yapıyı bozmakta, plansız
gelişmekte ve büyümekte, kentleşme hızının yüksek olması sebebiyle de çok katlı
yapıların sayısı da artmış ve artmaya da devam etmektedir. Bu tür durumlara bağlı
olarak meydana gelen deprem veya diğer doğal afetlerin şiddeti, yüklüğü ve etki
alanlarına göre göçükler, tahribatlar veya geri kazanılması zor çevresel bozulmalara
neden olmaktadır (Genç, 2007: 207-210).
Doğal afetlerin meydana gelmesi sonucu insani, ekonomik, çevresel, sosyal
ve psikolojik gibi birçok olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bu etkilerden en önemlisi
ve telafisi mümkün olmayan durum can kayıpları olmaktadır. Bir afet olayının can
kayıplarını önlemek için afet öncesi, afet sırası ve sonrasındaki müdahale ve
mücadelelerin doğru ve zamanında yapılması, afet olaylarındaki can kayıplarının
yaşanmasını önleyebilmekte veya kayıp sayısını azaltabilmektedir. Ayrıca afet
sonrası yapılan doğru müdahaleler ile afet olaylarının dolaylı ve ikincil etkilerinin
ortadan kaldırılması mümkün olabilmektedir (Karaesmen, 1996: 98).
Doğal afetlerin bir diğer önemli etkisi, ekonomide neden olduğu kayıplardır.
Bir yerde meydana gelen doğa olayları o bölgenin ekonomisini makro veya mikro
düzeyde etkileyerek insanları ve toplulukları önemli ölçüde etkilemektedir. Kısa
veya uzun vadeli olarak değişen ekonomik kayıplar, afet öncesi afet olaylarını
önlemek için yapılan harcamalar, afet sırasında üretimde azalmalar ve diğer maddi
kayıpların yaşanması, afet sonrası yapılan yardımlar, yapıların hasara uğraması veya
yıkılması, alt ve üst yapının tahribata uğraması ve diğer durumlar, ekonomik düzeni
ve ülke gelirini derinden etkilemektedir (Saka, 2003: 179).
Aniden ve beklenmedik bir anda oluşan doğa olayları, can kayıpları,
yaralanmalar ve mal kayıplarının yanı sıra, olanaklarını ortadan kaldırması,
mevcut yapıların bozulması veya tahribata uğraması sonucu insanlar ve topluluklar
üzerinde önemli fiziksel ve psikolojik bozulmalara neden olmaktadır. Afetzedelerden
başka afetzedelerin akrabaları, afet olaylarına şahit olanlar ve afet bölgesindeki
görevli yardım ekipmanları da afet olayları karşısında psikolojik olarak olumsuz
etkilenmektedir (Akyılmaz ve Karka, 2011: 1).
Doğal afetlerin etkileri kısa veya uzun süreli olarak değişkenlik
göstermektedir. Nitekim doğal afet sonrası toplumların yapısında ve insan
psikolojisinde bozulmalara neden olması, afetin etkisinin uzun süreli olmasına yol
açmaktadır. Doğal afetlerin bir topluluğu veya bir bölgeyi etkilemesi bazı faktörlere
27
bağlı olarak meydana gelmektedir. Bu etkiler ise şu şekilde yer almaktadır (Güvel,
2001: 60):
Afetten etkilenen nüfusun, toplam nüfusa oranı,
Afet olayının tekrarlanması,
Afetten etkilenen insanların zamana ve yere bağlı olarak toplumsal
etkilenmeleri,
Afet olaylarından etkilenen nüfusun sosyal merkezileşme değeri,
Sosyal değişimler,
Demografik yapılar.
Afet olaylarını önlemek için afet öncesi herhangi bir hazırlık yapılmaması ve
halkın afetler konusunda eğitilmemesinden dolayı beklenmedik anda meydana gelen
herhangi bir afet olayı insanların psikolojisini olumsuz ve derinden etkilemektedir.
Afet olaylarının yaşandığı yerleşim yerinde afetin şiddeti ve büyüklüğüne bağlı
olarak etkisi farklı olarak ortaya çıksa da insanlar, doğal afetin tekrar
yaşanabileceğini ve aynı veya çok daha fazla zararları yaşayacağını düşünerek o
bölgelere güvenememekte ve korunmak için başka yerleşim yerlerine göç
etmektedirler. Konutların yıkılması veya tahribata uğraması barınma sorunlarına
neden olmakta, okul ve eğitim veren binaların yıkılması eğitimi sekteye uğratmakta,
yerlerinin yıkılması veya hasara uğraması olanaklarının azalmasına sebep
olmaktadır. Bu gibi tüm olumsuz durumlar toplumsal hayatı etkileyerek çocuklar,
kadınlar ve yaşlıların psikolojisini bozmaktadır. Afetlerin neden olduğu psikolojik
bozulmalardan en önemlisi afet mağduru olan kişilerin travma sonrası meydana
gelen stres bozukluğu olmaktadır. Kişi veya topluluklar afetten dolayı uğradıkları bu
bozulmalar sebebiyle korku ve çaresizlik duygusuna maruz kalmaktadır. Ayrıca
travmanın büyüklüğüne bağlı olarak değişen bu etkiler, uzman kişilerin yardımları ile
tedavisi mümkün olmaktadır (Akyılmaz ve Karka, 2011: 9).
Birçok kaynakta tanımlanan doğal afetler, her şeyden önce can ve mal
kayıplarına yol açmaktadır. İnsan ve diğer canlı varlıkların yaşamlarına son verdiren
afet olayları, çeşitli bina ve eşyalara da zarar vermektedir. Afet anında ve hemen
sonrasında ortaya çıkan etkiler insanları ve diğer canlıları doğrudan etkilerken afet
sonrası belirli bir süre geçtikten sonra da etkileri meydana gelebilmektedir. Genel
olarak bakıldığında doğal afetler, insanlar ve diğer canlıların mevcut yaşamında
doğrudan, dolaylı ve ikincil etkileri ile yaşamlarını sınırlamakta, kesintiye
28
uğratmakta, gözle görülemeyen ekonomik zararlara yol açmakta ve insan sağlığı
üzerinde psikolojik hasarlar gibi olumsuz sonuçlara sebep olmaktadır (Çuhadaroğlu
ve diğerleri, 1992: 56-57).
1.2.4.3.1.1. Doğal Afetlerin Doğrudan Etkisi
Bir afet olayı, insanlar için gerekli olan enerji, altyapı hizmetleri ulaşım,
sanayi, haberleşme ve iletişim gibi sistemlere olan etkileri, afetlerin doğrudan etkileri
olarak ifade edilmektedir (Güvel, 2008: 2).
Afetlerin ortaya çıkışına bağlı olarak oluşan can kayıpları ve yaralanmalar,
altyapı tesislerindeki tahribatlar, eşyaların tahribatı, hayvanlar ve tarımsal
ürünlerdeki kayıplar, yapıların hasara uğraması veya yıkılması, barajların harap
olması veya göçmesi, ulaşım ve haberleşme hizmetlerinin hasar görmesi gibi tahribat
ve yıkım olayları, afet olayları anında veya hemen sonrasında ortaya çıkan hasarlar
ve zararlar olarak ifade edilmektedir (Peynircioğlu, 2007: 30).
Yavaş’a göre doğal afetlerin doğrudan etkileri iki şekilde gerçekleşmektedir.
İnsanlar için söz konusu olan doğrudan etkileri can kayıpları, yaralanmalar gibi
durumlar olmaktadır. Diğer şekli ise konutların tahribatı, altyapı hizmetlerinin hasara
uğraması, ticaret ve sanayi alanlarının tahribatı ile çevrenin bozulması, yerlerinin
hasara uğraması, haberleşme ve enerjinin hasara uğraması, ulaşım kaynaklarındaki
bozulmalar, tarım alanlarında ve tarımsal ürünlerdeki kayıplar veya azalmalar gibi
durumlar insanların yaşam alanlarını ilgilendiren yerlerde oluşan kötü gelişmelerdir
(Yavaş, 2005: 283).
Genel bir ifade ile afetlerin doğrudan etkisi, afet olayları sonucu can
kayıpları, yaralanmalar ve sakat kalmalar gibi insanların yaşamlarını etkilemekte,
bina, altyapı hizmetleri ve diğer birçok hasarlara neden olması sonucu geçici süreli
barınma ve onarım çalışmaları için yapılan giderler, tarım ürünleri ve alanları ile
hayvanları yok etmekte, kültürel yapı ve çevre ile müzelere hasarlar vermekte veya
onları yok etmekte, acil yardım, kurtarma, iyileştirme ve yeniden inşa çalışmaları
için yapılan giderlerin tamamı olmaktadır (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014:
35).
29
1.2.4.3.1.2. Doğal Afetlerin Dolaylı Etkisi
Afet olaylarında doğrudan etkilediği altyapı, haberleşme ve ulaşımdaki
hasarlar, sosyal ve ekonomik düzendeki bozulmaların uzun vadeli olarak gecikmesi
durumu afetlerin dolaylı etkileri olarak ifade edilmektedir. Tarımsal ürünler ve diğer
üretimlerde kayıplar, eğitim ve sağlık sektörlerindeki hizmetlerin aksaması veya
sınırlanması nedeniyle oluşan kayıplar, yerlerinin kayıpları gibi nedenlere bağlı
olarak gelirdeki azalmalardır. Örneğin bir bölgede meydana gelen deprem sonrası
afet bölgesinde yaşanan doğrudan etkiler yanında dolaylı etkileri de beraberinde
getirmektedir. Deprem sonrası oluşan sel felaketlerinden dolayı tarım toprakları
hasar görmekte, altyapı sistemlerinde ortaya çıkan bozulmalar ile mahalle ve alçak
katlardaki konutlar olumsuz etkilenmektedir. Ayca bir coğrafi bölgede meydana
gelen sel taşkınlıkları can ve mal kayıplarının yanı sıra, taşkınlıkları ile beraberinde
getirdiği kum, çamur gibi malzemeler tarım alanlarının kalitesini ve verimini
düşürerek zarar vermekte, çevre sorunlarına sebep olmakta ve ekonomik kayıpları
meydana getirebilmektedir (Yavaş, 2005: 283-284).
Afet sonucu ortaya çıkan hasar, yıkım ve zararlara bağlı olarak hizmet,
ticaret, turizm ve üretim sektörlerini kısa ya da uzun vadeli olarak etkilemesi sonucu
gelir kayıplarına neden olmakta, sağlık, eğitim, enerji, ulaşım gibi sektörlerde de
hasarlara yol açması sonucu hizmet kayıplarına neden olmakta, hizmet ve üretim
sektörlerindeki kısa veya uzun vadeli olarak sekteye uğratması sebebiyle fiyat
artışlarına yol açmakta, kalkınmadaki planlamaların aksamasına sebep olmakta,
işsizlik ve göç gibi durumlara neden olarak toplulukların psikolojisini olumsuz
etkilediği olumsuzluklar olarak ifade edilmektedir (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü,
2014: 36).
Afetlerin insan toplulukları üzerinde neden oldukları dolaylı etkileri genel bir
sıralama ile şu şekilde sıralayabiliriz:
Üretim fabrikalarının hasara uğraması veya yıkılması nedeniyle kısa veya
uzun süreli üretim kayıplarının yaşanması,
Hizmet, üretim, ticaret ve turizm sektörlerindeki kayıplar ile bağlantılı olarak
gelir kayıplarının yaşanması,
Üretimin azalması ve üretim kayıplarının yaşanması ile hizmetlerdeki
kayıplardan dolayı fiyat artışlarının yaşanması,
30
Eğitim, sağlık ve diğer kamu hizmetlerindeki aksamalar ya da kesilmelerden
dolayı ortaya çıkan hizmet kayıpları,
Eğitim ve öğretimin aksaması veya kesilmesi ile kalkınmadaki kayıplar
nedeniyle ortaya çıkan diğer sosyal ve ekonomik kayıpların yaşanması,
Tedavi, ilkyardım, hasarlı ve yıkılmış yapıların kurtarılması ile belirli süreli
barınma faaliyetleri için yardımların artmasına bağlı olarak diğer
hizmetlerdeki kayıplar nedeniyle başka giderlerin yaşanması,
Afetzedelerin ve afetten etkilenen diğer insanların göç olayları sonrası oluşan
sosyal giderler.
Afet olaylarından bazıları meydana geldikten sonra başka bir afet olayına
neden olabilmektedir. Bir yerde oluşan deprem afetinin o bölgede can ve mal
kayıplarına neden olmasının yanı sıra yangın, sel baskınları gibi ikincil afet
olaylarına yol açabilmektedir. İkincil etkiler, ülke ekonomisinde meydana gelen
makroekonomik etkilerdir. Bir ülkenin enflasyonu, ekonomik büyümedeki düşüşler
veya yükselişler, bütçe açığı, borç ve ödemeler dengesinde meydana gelene
bozulmalar, kamu harcamalarının artması, ülke ve parasal kaynakların azalması gibi
sonuçlara neden olan etkilerdir. İkincil etkilere bağlı olarak ortaya çıkan zararların
giderilmesi, afetzedelerin mağdur durumlarından çıkarılacak normal yaşamlarına geri
dönmeleri için yapılan harcamalar, ülke ekonomisini etkileyerek mali yüklere neden
olmaktadır. Aynı şekilde bir bölgede oluşan meteorolojik kökenli fırtına olayı sadece
can ve mal kaybıyla sınırlı kalmayarak sel baskınlıkları, açlık ve bulaşıcı hastalıklar
gibi olayları beraberinde getirmektedir (Şahin, 1991: 5-6).
1.2.4.3.2. Doğal Olmayan Afetin Etkileri
İnsan ya da teknolojik kaynaklı doğal olmayan afetler, insan faaliyetleri
sebebiyle meydana gelmekte olan olaylardır. Hızlı, çarpık ve plansız kentleşme
sonucu yapılar çok katlı olmakta ve beşeri kaynaklı afet olaylarını beraberinde
getirmektedir. Bu afet türleri geçici veya uzun süreli olmaktadır. Dar sokaklar içinde
yanan yapılara itfaiyenin ulaşamaması sebebiyle yapı yanmaya devam etmektedir.
Ayrıca altyapı sistemlerinin yetersiz oluşturulmasından dola da mahallelerde ve
yapılarda su baskınları sorunları yaşanmaktadır. Sanayilerin ve tehlikeli madde
depolarının yerleşim yerlerine yakın yerlerde kurulması da patlamalara ve kazalara
yol açarak birçok can ve mal kaybına neden olmakta ve diğer canlılar ile çevreye geri
31
kazanılması mümkün olmayan zararlar vermektedir. Tarım alanlarının tahrip
edilmesiyle bu bölgeler yerleşim yerlerine açılarak binalar yapılmakta ve buralardaki
bitki örtüsünün yetersizliğinden dolayı erozyon sorununu doğurmaktadır. Hızlı ve
çarpık yerleşmeye bağlı olarak sağlıksız yapılar olan gecekondular da artış
olmaktadır. Bu yapıların inşaat kalitesi yetersiz olmakta ve inşaat çalışmaları kısa
süre içinde gerçekleşmekte, çöp depola veya kimyasal ve diğer tehlikeli madde
depolarına yakın yerlerde yapılaşmaları hem insan sağlığını tehdit etmekte hem de
patlama ve yangın olaylarına neden olarak can ve mal kayıpları ile hastalıklara yol
açmaktadır (Genç, 2007: 204).
İnsan kaynaklı afet türü olan hava kirliliği, atmosfere bırakılan kirleticiler,
havayı, canlı ve cansız tüm varlıkları olumsuz etkileyecek şekle dönüşmesi hali
olarak tanımlanmaktadır. Üretim fabrikalarının dumanları, ısıtma için kullanılan
kömürlerin kalitesiz olması gibi durumlar hava kirliliğine neden olan insan kaynaklı
etkilerdir (Keleş ve Hamamcı, 2005: 32). Sanayileşme, trafik ve gaz emisyonları,
enerji üretimi gibi birçok sebeplerden dolayı hava kirliliği artmaktadır (Toprak,
2008: 296). Hava kirliliği, insanların sağlıklarını önemli ölçüde etkilemektedir.
İnsanların solunum yollarını etkilemekte, bitki örtüsünde zarar vermekte, hayvanların
yaşamları ve barınmaları için de tehlike oluşturmaktadır. Ayrıca hava kirliliği, diğer
kirleticiler ile birleşerek küresel ısınmaya da neden olabilmektedir (Keleş ve
Hamamcı, 2005: 104).
İnsan kaynaklı etkilerin bir diğeri de su kirliliğine neden olması durumudur.
Su kirliliği, sudaki kirleticilerin insanlar ve diğer tüm canlı varlıkları olumsuz bir
şekilde etkilemesi durumu olarak tanımlanmaktadır. Birçok faktöre bağlı olarak
kirlenen sular, ağırlıklı olarak insan faaliyetlerinden dolayı daha çok kirlenmektedir.
Konut atıklarının su kaynaklarına atılması, gübreleme sonrası yeraltındaki suların
kirlenmesi gibi olaylar örnek verilebilir (Keleş ve Hamamcı, 2005: 116).
Başka bir etki türü olarak küresel ısınma, insan kaynaklı iklim değişimi
olarak insanların atmosfere bıraktığı sera gazlar ve fosil yakıtların yakılması sonucu
olarak atmosfer ve okyanusların ortalama ısı miktarında önemli artışların yaşanması
şeklinde tanımlanmaktadır (Şahin, 2011: 359).
1.2.5. Afet Yönetimi
İnsanlığın varlığından itibaren geliştirilen teknolojiler, doğal afetlerin ortaya
32
çıkmaması üzerinde bir etkiye sahip olmamakla birlikte insanların afet olaylarını
önleme kapsamındaki faaliyetleri ise sınırlı olmaktadır. Günümüzde ve gelecek
zamanda afet olaylarının etkilerinden kurtulmak ve etkilerine müdahale etmek,
afetlerin insanlar üzerindeki etkilerinin en az düzeyde olması için çeşitli
araştırmalarda bulunmak, planlar yapmak, yasal düzenlemeler oluşturmak ve bunları
uygulamaya koymak gibi afetlere karşı en etkili yöntemler bulunmaktadır. Bu
kapsamda ortaya çıkan afetlerin ne tür olduğu, hangi yöntemlerle önlenebildiği, ne
gibi zararlarının bulunduğu gibi afetlerin detaylı çalışmaları afetlerin insanlar
üzerindeki etkisinin en az düzeyde olmasını sağlayan tüm faaliyetler afet yönetimi
olarak ifade edilmektedir.
Afet yönetimi ile ilgili literatürde birçok tanımlama bulunmaktadır. Afet
Yönetimi Terimleri Sözlüğü ’ne göre afet yönetimi, afet olaylarının önlenmesi veya
olumsuz etkilerinin en az düzeye indirilmesi, herhangi bir olayın afet olarak
nitelendirilmesi sonucu bu olaya zamanında, hızlı, verimli ve etkili bir şekilde
müdahale çalışmalarının yapılması, afetlere maruz kalmış kişileri ve toplulukları
normal yaşama devam etmeleri veya yeni ve güvenli yerleşim yaşamlarına
kavuşmaları için yapılan topyekûn mücadele çalışmalarıdır. Ayrıca bu kaynakta afet
yönetiminin başka bir tanımlaması olarak da afet olaylarının önlenmesi ve olumsuz
etkilerinin azaltılması için afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası aşamalarda
yapılması gereken önlemler ve planlar, planların yönlendirilmesi ve koordine
edilmesi, etkin bir ekilde uygulanması için toplumun tüm kurum ve kuruluşlarıyla,
kaynaklar ve olanakların düzenlenen planlar çerçevesine göre kullanılması gereken,
çok yönlü, çok aktörlü ve çok disiplinli, hem dinamik hem de karmaşık yapıya sahip
olan bir yönetim süreci olarak tanımlanmaktadır (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü,
2014: 33).
Afet yönetimi, insanların ve toplulukların, güvenli ve sağlıklı bir çevrede
hayatlarını idame ettirmelerini zorlaştıran veya yok eden bazı riskli alan ve konuların
tespiti; doğal, teknolojik, beşeri, sosyal, rasyonel, politik unsurların kontrolü;
rasyonel plan, politika ve yöntemlerin geliştirilmesinin sağlanması; karar alıcı ve
uygulayıcıların eğitimleri dâhil olmak üzere her türlü ayrıntının düşünülerek
yönlendirilmesi, farkındalığın artırılması ve bir kültür olarak benimsetilmesi ile ilgili
yönetimde “planlamadan kontrole” kadar tüm süreci kapsayan, merkezi olarak kamu
yönetiminin yer aldığı, disiplinler arası bir çalışmadır (Karaman, 2016: 2-3).
Afet olarak ortaya çıkabilecek olayların önlenmesi ve zararlarının azaltılması
33
amacıyla, afet öncesi hazırlık yapma, afet sırasında ve afet sonrasında müdahale
etme, iyileştirme ve yeniden inşa gibi aşamalarda çalışmaların yapılması için gerekli
olan faaliyet planlarının yapılması, yönlendirilmesi, desteklenmesi, işbirliği ve uyum
içinde gerçekleşmesi ve etkin bir şekilde uygulanması için toplumun tüm kurum ve
kuruluşları ile kaynaklarının bu amaç kapsamında yönetilen bir yönetim biçimidir
(Kadıoğlu, 2011: 48).
Afet yönetimi, afet sayılabilecek olayların önlenmesi ve zararlarının ortadan
kaldırılması veya zararlarından en az düzeyde etkilenmeleri kapsamında afet öncesi
ve sonrasında ihtiyaç duyulan tüm faaliyetlerin planlanması, yönlendirilmesi,
desteklenmesi, koordine edilmesi ve uygulanabilmesi amacıyla tüm kurum ve
kuruluşlar ile kaynakların bu doğrultuda yönetilmesidir. Bu kapsamda afet yönetimi
çok yönlü, çok aktörlü, kapsamlı, disiplin gerektiren karmaşık bir yönetim biçimi
olmaktadır. Ulusal ve uluslararası toplumun tüm kurum ve kuruluşları, afet yönetimi
sürecinin bir noktasında yer almaları çok katmanlı olduğunu göstermektedir. Ayrıca
afet öncesi hazırlıklı olma, zararları azaltma, afet sonrası müdahale, mücadele,
iyileştirme ve yeniden yapılandıra aşamalarının bulunması afet yönetimini çok
aşamalı yapmaktadır (Gökçe ve Tetik 2012: 8-9).
Afet yönetiminin amacı, afete maruz kalmış kişileri göçük altından
kurtarmak, afetzedeleri ve yaralıları hastaneye götürmek, afet nedeniyle oluşan
yangınları ortadan kaldırmak ya da yapılması gereken tüm müdahale ve mücadeleleri
yapmanın yanında asıl yapılması gereken, kişileri ve toplumları öncelikle afet
tehlikelerinden korumak ve var olan riskleri afet olayları yaşanmadan en az düzeye
indirmeye yönelik çalışmalarda bulunmaktır (Kadıoğlu, 2008: 10, 13).
Afet yönetiminin amaçlarını daha geniş olarak ifade edilmesi mümkündür.
Bunlar ise afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası şeklinde aşağıdaki gibi sıralanabilir
(Erkal ve Değerliyurt, 2009: 151-153):
Afet öncesi;
Ortaya çıkabilecek olaylardan, insanların en az düzeyde zarar görmesi ve
kayıplar yaşanması için gereken tüm önlemleri önceden almak,
Önlenebilir olayları önlemek ve önlenemeyen olaylar için ise hızlı ve etkili
bir yöntemle zamanında çalışmalarda bulunmak,
Afet olaylarının zararları için yapılan planlamaları her aşamada geliştirerek
var olan risklerin artmasını önlemek,
34
Tüm toplumun olası olaylardan en az düzeyde etkilenmeleri için eğitici
programlar oluşturmak ve bunları uygulayarak insanları bilgilendirmek, afet
olayların zararlarını azaltma kültürünü oluşturmaktır.
Afet sırasında;
Haber alma, iletişim ve ulaşım olanaklarını tekrar sağlamak,
Arama-kurtarma ve ilk yardım çalışmalarını başlatmak,
Zarara uğramış hasarlı konutları boşaltmak ve tahliye işlerini yaparak
insanların zarardan daha fazla etkilenmesini önlemek,
Afetzedeler için geçici barınma yerleri oluşturmak ve onların temel
ihtiyaçlarını karşılamak,
Her türlü olaylara karşı güvenlik tedbirlerini sağlamak,
Çevre sağlığı kapsamında güvenlik tedbirleri oluşturmak,
Zarara uğrayan binalar için hasar tespitine başlamak,
Yangınlar, bulaşıcı hastalıklar, sel baskınları gibi oluşabilecek ikincil afetlerin
ortaya çıkmasını önlemektir.
Afet sonrası;
Afet olayları ardından afetzedeleri kurtarmak ve yaralıların sağlık
hizmetlerinin en kısa sürede karşılayarak ağlıklarına kavuşmalarına yardımcı
olmak,
Afet olayları ardından olası ikinci afet olaylarını önlemek ve afetzedelerin can
ve mal güvenliğini korumak,
Afetzedelerin yaşamları için gerekli olan temel ihtiyaçlarını en kısa sürede
karşılamak ve mevcut yaşamlarına geri dönmeleri için gerekli çalışmaları
sağlamak,
Afetlerin neden olduğu fiziksel, sosyal, ekonomik, çevresel ve psikolojik gibi
birçok kayıpların etkisini azaltmak,
Afetzedeleri, afet bölgesinde tahrip olmuş alanlardan daha güvenli ve
yerleşim yaşamına uygun yerlere yerleştirerek afet olaylarından uzak tutarak
yeni yerleşim yerleri oluşturmaktır.
Tüm tanımlamalara bakıldığında afet yönetimi afet öncesi, afet sırası ve afet
sonrası aşamalarda oluşan bir yönetim şekli olarak içerdiği unsurlar şunlardır:
Olası bir afetin olumsuz ve kötü etkilerini en az düzeyde kurtulmasını
sağlayarak, ekonomik alanı da dâhil ederek afetlerin yol açtığı zararların
35
azaltılması amacıyla planlamalar ve düzenlemeler yapmak ve bunların
yürütülmesini sağlamak,
Ani olarak ortaya çıkan afetlere karşı hazırlık çalışmaları yapmak ve afetin
olumsuz etkilerine karşı daha hızlı e etkin acil durum önlemlerini
düzenlemek,
Yavaş yavaş gelişen afetlerde, sel baskınları, göçük olayları ve beklenmedik
anda ortaya çıkan afet olaylarında afet bölgesini ve afetzedeleri belirleyerek
ivedi olarak önleyici çalışmalarda bulunmak,
Afet sonrası en kısa sürede müdahale ederek acil yardımlarda bulunulmasını
sağlamak,
Afet sonrası iyileştirme ve yeniden yapılandırma çalışmaları için
düzenlemeler yapmak, koordine etmek, desteklemek ve gelişimi için
süreklilik kazandırmak gibi unsurlar bulunmaktadır.
Afet yönetimi, afet olarak ortaya çıkabilecek her türlü tehlikelere karşı
hazırlıklı olma, zararlarını azaltma veya en az düzeyde zarara sebebiyet verme,
müdahale ve mücadele etme, iyileştirme ve yeniden yapılandırma amacıyla var olan
kaynakları organize ederek planlamalar yapan, destekleyen, yönlendiren koordine
eden ve değerlendiren süreçlerin bir bütünüdür. Günümüzde modern afet yönetimi
olarak tanımlanmakta olan bu sistemi afet öncesi ve afet sonrası diye ikiye
ayrılmaktadır. Kayıp ve zararları azaltma, afetlere hazırlık, tahmin ve erken uyarı,
afetleri anlamak ve etkilerini analiz etmek gibi afet öncesi korumaya yönelik yapılan
çalışmalara risk yönetimi denilmektedir. Basit bir ifade ile risk yönetimi, afet
meydana gelmeden önce yapılan tüm çalışmaları içermektedir. Bu sayede olası afet
olaylarına karşı risk analizleri yapılarak afet zararları azaltılabilir. Afet olaylarının
yaşanması süreci ve sonrasında düzeltmeye yönelik yapılan müdahale, iyileştirme ve
yeniden yapılandırma gibi uygulanan tüm faaliyetlere de kriz yönetimi denilmektedir
(Kadıoğlu, 2008: 9-10).
1.2.6. Afet Yönetimi Evreleri
Afet yönetimi, yukarıdaki tanımlamalarda belirtildiği gibi afet olaylarının
önlenmesi veya olumsuz etkilerinin en az düzeye indirilmesi, herhangi bir olayın afet
olarak nitelendirilmesi sonucu bu olaya zamanında, hızlı, verimli ve etkili bir şekilde
müdahale çalışmalarının yapılması, afetlere maruz kalmış kişileri ve toplulukları
36
normal yaşama devam etmeleri veya yeni ve güvenli yerleşim yaşamlarına
kavuşmaları için yapılan topyekûn mücadele çalışmalarıdır. Ayrıca bu kaynakta afet
yönetiminin başka bir tanımlaması olarak da afet olaylarının önlenmesi ve olumsuz
etkilerinin azaltılması için afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası aşamalarda
yapılması gereken önlemler ve planlar, planların yönlendirilmesi ve koordine
edilmesi, etkin bir ekilde uygulanması için toplumun tüm kurum ve kuruluşlarıyla,
kaynaklar ve olanakların düzenlenen planlar çerçevesine göre kullanılması gereken,
çok yönlü, çok aktörlü ve çok disiplinli, hem dinamik hem de karmaşık yapıya sahip
olan bir yönetim süreci olarak tanımlanmaktadır (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü,
2014: 33).
Afet yönetimi süreci, olası bir afeti izleyen ve bir sonraki meydana gelen afet
olayına kadar geçen sürede yapılan müdahale, iyileştirme, yeniden inşa, zarar ve
hasarları azaltma, afet olaylarına karşı önceden hazırlıklı olma aşamalarının tümünü
kapsamaktadır. Afet yönetimi sürecine, afet yönetiminin evreleri olarak da
adlandırılabilir. Afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası evreleri kapsayan afet yönetimi
sürecinde uygulanan tüm faaliyetler bir bütün içinde, belirli amaç kapsamında ve
sistemli olarak gerçekleşmektedir. Her aşamada yürütülen faaliyetlerin başarısı ve
etkinliği, bir sonraki aşamada yapılan çalışma faaliyetlerini etkileyerek oluşan bu
döngü içe geçmiş zincir halkaları ya da daire ile şekillendirilmektedir (Afet
Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 33).
Geray’a göre afet yönetimi süreci afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası olmak
üzere 3 evreden oluşmaktadır (Geray, 1977: 94).
Ergünay ise, afet yönetimi sürecinin kökenleri ve gelişim hızlarına bağlı
olmadan bütün afet olayları ile ilgili yapılan faaliyetleri 5 evreden meydana geldiğini
belirtmektedir. Bunlar sırasıyla şu şekilde oluşmaktadır; zarar azaltma, önceden
hazırlık, kurtarma ve ilk yardım, iyileştirme ve yeniden inşa evreleridir (Ergünay,
1996: 264).
Afet yönetiminin evrelerinde yer alan zarar azaltma ve önceden hazırlık
aşamaları, afet olayları yaşanmadan önce gerçekleştirilen faaliyetleri ve önlemleri
oluşturmaktadır. Afet olayları sonrasında yapılan müdahale, mücadele, iyileştirme
gibi aşamalar ise afet olaylarının etkileri düzenleyen faaliyetleri içermektedir.
37
Şekil 2: Afet Yönetiminin Evreleri (Kadıoğlu, 2008: 3).
1.2.6.1. Zarar Azaltma
Zarar azaltma aşaması, doğal, teknolojik veya beşeri unsurlu tehlikeler ve
çevresel bozulmalar afet olaylarının ortaya çıkmasını önlemek veya büyük zararlar
doğurmasını azaltmak amacıyla, afet öncesi, anı ve sonrasında yapılma gereken
yapısal ya da yapısal olmayan tüm önlemler ve çalışmalar olarak tanımlanmaktadır
(Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 165).
Afet risklerinin önlenmesi, zararlarının en az seviyede gerçekleşmesi ve
büyük kayıplar oluşturmaması için gerekli olan tüm çalışmaların yapıldığı evredir.
Bu evrede birbirinden farklı tehlikeler ve bunların etkilerine bağlı olarak meydana
gelebilecek can ve mal kayıplarından dolayı oluşan zararları, fiziki, ekonomik,
sosyolojik ve psikolojik tüm olumsuz etkileri uzun vadeli çalışmalarla azaltmak ya
da zararları tamamen ortadan kaldırmak amacıyla yapılan ve sürekliliği kapsayan
faaliyetleri içermektedir (Tezer, 2005: 1-13).
Toplumun fiziki altyapısı oluşturulurken yer seçimi ilkesi göz önünde
bulundurularak yapılaşmada daha yüksek standartların belirlenmesi ve bunların
38
sağlanması için ekonomik ve yasal yöntemlerin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi,
toplumun her kesiminde bulunan insanların, yerel halkın ve birçok kuruluşların
muhtemel afet olayların zararlarını azaltmak amacıyla alınabilecek tüm önlemlerin
belirlenmesi ve bunları sağlamak için yatırımları yapmalarının eğitim ve kurumsal
düzenlemeler ile bir toplumsal kültür oluşturma yoluyla sağlanmasıdır. Başka bir
ifadeyle, afet riskleri ve tehlikelerinin önlenmesi ya da büyük zararlara yol açmaması
için yapılması gereken önlemler ve faaliyetlerin tümünü kapsamaktadır. Bu
faaliyetlerin gerçekleşmesi birçok kurum ve kuruluşla, birbirinden farklı disiplinlerin
belirli bir amaç kapsamında çalışmasını gerektiren uzun vadeli yürütülen
çalışmalardır (Gülkan ve diğerleri, 2003: 61).
Zarar azaltma aşamasının amacı uzun dönemli tehlike durumları ve etkilerine
bağlı olarak ortaya çıkabilecek can ve mal kayıplarını azaltmak ya da zararlarını
ortadan kaldırmak için önlemler faaliyetlerin sürekliliğidir. Aynı zamanda
toplumdaki insanları ve işyerlerini önlemler konusunda eğitmek ve bu kapsamda can
ve mal kayıpları ile yaralanmaları en aza indirmeyi sağlamaktır (Kadıoğlu, 2008: 10-
11).
Zarar azaltma evresindeki yapılan çalışmaların konusu aşağıdaki gibi
sıralanabilir (Kadıoğlu, 2008: 11):
1. Afet zararlarını azaltmak için mevcut teşvik ve kaynakların belirlenmesi,
2. Yerleşim bölgesinde, kurum ve kuruluşlardaki tehlikelerin belirlenmesi,
3. Yerleşim bölgesi, kurum ve kuruluşlar için risk profilinin çıkarılması,
4. Afet senaryolarının üretilmesi ve çözüm yollarının geliştirilmesi,
5. Etki analizi ve olası hasarların belirlenmesine yönelik hazırlıklar,
6. Yapılmış ve yapılmamış olan afet yönetimi çalışmalarının belirlenmesi,
7. Kısa, orta ve uzun vadeli zarar azaltma planlarını hazırlamak,
8. Mevcut zarar azaltma önlemlerini değerlendirmek,
9. Toplumu ve değişik kurum ve kuruluşu ilgilendiren hazırlık ve planlar ile
ilgili koordinasyonu sağlamak,
10. Toplumu afet öncesinde korumaya yönelik erken uyarı ve altyapısını kurmak,
11. Tehlikeli bölgelerin yeri, meydana gelebilecek zararlardan korunmak için
alınması gereken önlemler konusunda toplumu sürekli ve doğru bir şekilde
bilgilendirmek,
12. Toplumun afet bilincini yükseltmeye yönelik çalışmalar yapmak,
13. Risk altındaki yapı ve insanların kamulaştırma ve nakil ile korunması,
39
14. Risk altındaki kritik ve hayati yapı, tesis ve altyapının güçlendirilmesi,
15. Mevcut planların güncelleştirilmesi ve geliştirilmesi,
16. Tarihi eserler, çevre ve doğal hayatı korumaya yönelik çalışmalar,
17. Sürdürülebilir kalkınma için yerlerinin afetlere dirençli hale getirilmesi
çalışmaları.
Zarar azaltma evresi, pratikte, iyileştirme veya yeniden inşa aşamasındaki
faaliyetler ile birlikte başlar ve yeni bir afet olayı meydana gelene kadar devam eder.
Bu evrede yapılan çalışmalar, ülke, bölge ve yerleşim birim ölçeğinde olmak üzere
çok büyük uygulama alanlarını belirtmektedir (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü,
2014: 165).
Bu aşamada yapılan olan diğer çalışmalar şu şekilde sıralanabilir (Ergünay,
2002: 6; Kadıoğlu, 2008: 11-12):
Afet sırasında uygulanacak yasal mevzuat gözden geçirilmesi ve gerekli
olması durumunda yeniden düzenlenmesi,
Alan kullanımı, yapı, deprem ve ilgili yönetmeliklerin gözden geçirilmesi,
ihtiyaç olması durumunda ise yeniden düzenlenmesi,
Afet tehlikesi ve riskinin büyük ve küçük ölçekli olarak yeniden
oluşturulması, iyileştirilmesi ve tehlike haritalarının ise hazırlanması,
Gerekli olan bilimsel ve teknik araştırma-geliştirme çalışmaları için faaliyet
planları oluşturulması ve uygulanması,
Ülke için afet kayıt şebekeleri, erken uyarı ve kontrol sistemlerinin kurulması
ve bunların geliştirilmesi,
Afet zararlarının etkilerinin azaltılması konusunda tüm toplumları
bilgilendirecek geniş kapsamlı eğitim faaliyetlerinin yürütülmesinin
sağlanması,
Afet zararlarının azaltılması kavramı, ülke kalkınmasının her safhasına dâhil
edilerek uygulanmasının sağlanması,
Afet olaylarına karşı önleyici ve zararlarını azaltıcı mühendislik önlemlerin
geliştirilmesi ve uygulanması gibi faaliyetlerin sağlanmasıdır.
Zarar azaltma aşamasında, yerleşme ölçeğinde yapılması gereken çalışmalar
şunlardır (Şahin, 2009: 134):
Afet tehlikesi ve riskinin belirlenmesi ve mümkün olması halinde önlenmesi
ve ağır kayıplara yol açmaması için gerekli olan tüm önlenmelerin alınması,
40
Her kesimdeki bireylerin v toplumun afet tehlikesi ve riski konusunda
bilgilendirilmesi ve afetle baş edebilmeleri bakımından kapasitelerinin
geliştirilmesi,
Afet olaylarından önce ve sonra uygulanan mevzuat ve kurumsal
yapılanmaların geliştirilmesi,
Araştırma-geliştirme politika ve strateji yöntemlerinin geliştirilmesi ve
uygulanmasının sağlamasıdır.
1.2.6.2. Hazırlıklı Olma
Afet olaylarına zamanında hızlı, verimli ve etkili bir şekilde müdahale etmek
amacıyla olası afet olaylarından önce yapılması gereken planlama, eğitim ve tatbikat
çalışmaları, insanların afet konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi, erken
uyarı sistemlerinin kurulması, afet acil stoklarının oluşturulması gibi her türlü
faaliyetlerin devamlı ve sürdürülebilir olacak biçimde yürütüldüğü süreci
oluşturmaktadır (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 34).
Hazırlıklı olma ya da önceden hazırlık aşaması, zarar azaltma aşamasında
yapılan tüm faaliyetlerin afet olaylarını tamamen ortadan kaldıramadığı ve bundan
dolayı oluşabilecek muhtemel afet olaylarına her zaman hazırlıklı olmak gerektiği
düşüncesinin bir ürünü olmaktadır (Yılmaz, 2002: 211).
Afet öncesinde muhtemel bir afetin meydana gelmesiyle beraber oluşan kayıp
ve zararların giderilmesi, tehlike ve tehdit altında bulunan afetzedeler ve diğer
canlıların öncelik olarak korunması ve kurtarılması, afetten dolayı yaşanan kayıpların
bulunması ve acil yardım ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla “arama-kurtarma
kabiliyetini geliştirilmesi ve hazır tutulması” ve daha zinde olması için gerekli olan
tatbikat, eğitim gibi tüm çalışmaları kapsamaktadır (Gülkan ve diğerleri, 2003: 2-3).
Ayrıca bu safhada, afet sonrası ortaya çıkan barınma, sağlık, gıda gibi gereksinimler
için gerekli stoklama ve dağıtım işlerinin gerçekleşmesi amacıyla dağıtım
merkezlerinin belirlenmesi ve tatbikatların denenmesi büyük önem taşımaktadır
(Güler, 2004: 8).
Önceden hazırlık aşamasında yapılan faaliyetler, sadece afetin alarm süresi
içinde uygulanan kısa süreli faaliyetler olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir.
Yapılan faaliyetler, afet olaylarının yıkıcı etkilerini azaltacak ve insanların can, mal
ve milli servetlerini koruma altına alacak kısa ve uzun vadeli birçok çalışmayı
41
kapsayabilir. Bu yönüyle hazırlıklı olma aşaması, zarar azaltma aşamasında yapılan
çalışmalarla içe geçm durumdadır (Ergünay, 1996: 266). Bu aşamada yapılan
faaliyetler aşağıdaki gibi özetlenebilir (Kadıoğlu, 2008: 18-19; Şahin, 2009: 135):
Merkezi düzeyde afet yönetimi kapsamında planlar hazırlanmalı ve
geliştirilmeli,
İl ve ilçe düzeyinde “Afet Acil Yardım Planları” hazırlanmalı ve
geliştirilmeli,
Planlarda görev alacak personellerin görevli ve sorumlu oldukları konularda
eğitilerek bilgilendirilmeli ve tatbikatlarla test edilmeli,
Gerekli olması halinde bölge teçhizat merkezleri oluşturulmalı ve önem arz
eden maddeler stoklanmalı,
Arama-kurtarma faaliyetleri örgütlenerek bilgi düzeyleri geliştirilmeli ve
yaygınlaştırılmalı,
Erken uyarı ve alarm sistemleri kurulmalı, işletilmeli ve geliştirilmelidir.
Olası bir afet olayına hazırlıklı olmak amacıyla ana faaliyetlerin hazırda
olması için müdahale ekipmanları, malzemeler ve gerekli olan birçok araç-gereç
doğru noktalara yönlendirilmelidir. Afet sonrası birçok resmi, özel ve sivil toplum
kuruluşlarının uyum ve işbirliği içinde gerekli bilgi ve donanıma sahip olması
gerektiğinden, hazırlık döneminde yapılan tüm çalışmaların başarıya ulaşmasında
büyük katkı sağlamaktadır (Güler, 2011: 20-21).
1.2.6.2.1. Tahmin ve Erken Uyarı Sistemi
Doğal veya teknolojik kaynaklı afet tehlike ve risklerin çok yüksek
olmasından dola afet olaylarının erken uyarı ile önceden bilinmesine yönelik
çalışmalarda artış yaşanmıştır. Bazı afet türlerinin önceden tahmin edilebilir nitelikte
olması afet olayları yaşanmadan önce önlenebilmektedir. Bazı afet türlerinde ise,
özellikle doğal afetlerin yol açtığı büyük kayıplar ve zararlar önlenememektedir. Bu
tür afet olaylarının önlenmesi amacıyla gelişme kaydeden teknolojiye bağlı olarak
“erken uyarı ve hızlı müdahale” sistemlerinin kurulması ile yeterli teknik donanım ile
bilgili ve bilinçli müdahale ekipmanlarının o bölgelerde bulunması, belirtileri ve
erken uyarı sistemleri ile önceden haberdar olunmasını sağlayarak afet olaylarına
müdahale edilebilir. Ayrıca afetin yıkıcı ve olumsuz etkilerinin genişlemesi
olasılığına karşı insanlar afet olaylarına karşı ne tür önlemler almaları gerektiği
42
konusunda uyarılmalı ve gerekli olması durumunda ise başka bir bölgeye tahliye
edilebilir (Kadıoğlu, 2008: 22-23; Yılmaz, 2003: 52-54).
1.2.6.3. Müdahale
Müdahale, acil müdahale veya afete müdahale olarak da tanımlanan bu
kavram, afet ve acil durumlarda canı ve malı kurtarma, çevre ve malı koruma,
güvenlik, sosyal ve psikolojik yardım hizmetlerini sağlamaya yönelik yapılan
çalışmalar olarak ifade edilmektedir (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 165).
Müdahale, afet olaylarının ortaya çıkması ile başlayan ilk aşamayı
oluşturmaktadır. Afet anında ya da afet sonrasında çok sayıda insan yaşamını
kurtarma, yaralıların ilk ve acil tedavisini sağlama, açıkta kalanlar için geçici
barınma, yiyecek, içecek, su ve arıtma temini,, ısınma, giyecek, güvenlik temini,
korunma, tahliye ve psikolojik destek gibi temel ihtiyaçların sağlanması
çalışmalarının tümünü oluşturmaktadır. Bu aşamada yapılan tüm çalışmalar devletin
kaynaklarını ve gücünü en hızlı, etkili, verimli ve uygun yöntemlerle afet bölgesinde
kullanılmasını hedeflediği için koordinasyon ve uyumun çok iyi olması büyük önem
taşımaktadır (Gökçe ve Tetik 2012: 14-15).
Bir afet sonrası can ve mal kurtarma çalışmaları yanında bir idari birimin
kendi içindeki olağanüstü koşullardaki durumun normale dönmesi amacıyla görevli
personelin eğitilmesi, toplumların uyarılması ve bilinçlendirilmesi, arama-kurtarma
faaliyetlerinin yürütülmesi, tıbbi sağlık yardım ve tedavilerinin sağlanması,
afetzedelerin daha güvenli yerleşim alanlarına tahliyesi ve geçici iskân sağlanması,
konutlar ve diğer binaların hasarlarının tespiti, zarar azaltma amacıyla yapılması
gereken faaliyetlerin belirlenmesi ve başka bölgelerden de istenecek yardımlar
yapılan faaliyetler arasında yer almaktadır. Yürütülen tüm faaliyetler arasındaki
koordinasyonun çok iyi olması, yapılan müdahale planlarının uygulanabilir, gerçekçi
ve güncelliğini koruması gerekmektedir. Ayrıca müdahale aşamasının olağanüstü
şartlarda da yerine getirilmesi zorunluluğu, olağanüstü hazırlık, yetki ve
sorumluluklara sahip olmayı gerektirmektedir (Kadıoğlu, 2008: 23-24).
Bu evrede, afet olayının meydana gelmesinden hemen sonra yapılan
müdahale ile süreç başlar, afetin durumuna ve büyüklüğüne bağlı olarak kısa ve uzun
süreli veya 1-2 aylık süreyle devam edebilen bir süreci kapsayabilir (Şahin, 2009:
135).
43
Müdahale aşamasında yapılan faaliyetlerin temel amacı, en kısa süre
içerisinde ve en uygun yöntemlerle gerçekleştirmektir. Bu aşamada yapılan
faaliyetler aşağıdaki gibi sıralanabilir (Kadıoğlu, 2008: 23-24):
Haber alma, iletişim ve ulaşım,
Temel gereksinimlerin belirlenmesi,
Arama-kurtarma çalışmaları,
İlk yardım ve tıbbi sağlık,
Yaralıların tedavisi,
Tahliye işleri,
Geçici barınma,
Gıda, içecek, giyecek, ısınma temini,
Güvenlik temini,
Çevre sağlığını koruma,
Hasarlı yapıların tespiti,
Tehlike arz edecek yıkıntıların ortadan kaldırılması,
Bulaşıcı hastalıklar, patlama ve yangın gibi ikincil afet olaylarının
önlenmesidir.
Bu evrede, afet durumunu ve ortaya çıkan ihtiyların hızla belirlenmesi,
ulaşım ve iletişimin çok yönlü sağlanması, uygun ve yeterli miktarda doğru gereç ile
bilgili ve eğitimli kadroları afetlerin yaşandığı yerlere hızla ulaştırma, günlük
desteklerini ve acil sağlık hizmetlerini karşılayacak ekipmanların afet alanlarındaki
faaliyetlerini kapsamaktadır (Erkoç, 2004: 12). Hem deneyim hem de hızlı
bilgilenmeye bağlı mutlak ve tekil otorite ile disiplin gerekli olmaktadır. Afet
olaylarının yerel olaylar olmasından dolayı, acil müdahale kuvvetleri yerel otorite ve
disiplin altında mahalli kaynaklarla oluşturulmaktadır. Ancak afet olaylarında bu
kaynaklar, tehlike altında ve zarara uğrama olasılığı olması bakımından komşu veya
üst düzeyden müdahale yapılması alternatiflerinin de hiyerarşik bir yapı içinde hazır
bulundurulması, evrensel bir ilke olarak kabul edilmektedir (Gülkan ve diğerleri,
2003: 1).
Bu aşamada, afete maruz kalan afetzedelerin psikolojileri ile kesinlikle
ilgilenilmesi de yük önem taşımaktadır. Afetzedelerin yaşadıkları travmatik
olayların etkisinden kurtulmaları için psikolojik terapi merkezleri ile yardımcı
olunarak normal yaşamlarına geri dönmeleri sağlanmalıdır (Görgü, 2006: 13).
44
1.2.6.4. İyileştirme
İyileştirme, afet olaylarına müdahale edilmesinden sonraki aşamayi ifade
etmektedir. Afetlerden olumsuz ve kötü olarak etkilenen ve zarara uğrayan
bireylerin, yaşamsal gereksinimlerin doğru yöntemlerle giderilmesi, afetten önceki
hayatlarına kavuşturmaları için çalışmaların yapılması, olası yeni afet olaylarına
karşı nasıl yöntem izlemeleri gerektiğini konusunda bilgilendirilmesi ve afetten
minimum zararla kurtulmaları için güvenli alanlar oluşturulması amacıyla fiziksel,
yasal, ekonomik ve sosyal faaliyetlerin yapılması gerekli olmakta ve bu yapılanların
süresi uzun süreci kapsamaktadır (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 94).
Afetlerin yaşandığı bölgelerde iletişim, ulaşım ve haberleşme, gıda, su, geçici
veya kalıcı iskan, elektrik, sosyal faaliyetler gibi toplumların temel yaşamsal
gereksinimlerinin en az seviyede olsa bile karşılanması amacıyla gereken tüm
faaliyetlerin yerine getirilmesi ve daha güvenli yaşam alanlarının oluşturulmasıdır
(Ergünay, 1999: 12).
İyileştirme aşamasındaki ana hedef, afet durumu ortadan kaldırıldıktan sonra
afetin zararlarından ve doğurduğu olumsuz etkilerden etkilenen insanların ve yerel
toplulukların desteklenmesinin yanında afetten etkilenen tüm toplumların yerel
ekonomik durumlarının normale getirilmesi, toplumsal eğitimin sağlanması,
altyapının iyileştirilmesi, ticari ve sanayi kollarının desteklenmesi, sosyal ve
psikolojik destek hizmetlerinden faydalanılarak gelecek muhtemel başka afet
olaylarına karşı daha dirençli ve dayanıklı hale getirilmesidir. Bu aşama, yerel ve çok
yönlü bir çalışma alanını oluşturmaktadır. Bu doğrultuda afet yönetiminde eksik
olunan noktalar için yeniden düzenlenmesi, tekrarlanabilir veya ikincil afet olayları
karşısında insanların daha dirençli olmaya, eski durumlarına göre daha iyi seviyelere
ulaşmaya yönelik yapılan tüm çalışmalardır (Gülkan ve diğerleri, 2003: 51-52).
İyileştirme aşaması toplumların sosyal, ekonomik ve psikolojik yaşamlarını
normale döndürmeye yönelik yapılan çalışmaları içermektedir. Afet yönetiminde
zarar azaltma aşamasında kısa süreli olan insanların içecek, gıda, giyecek, barınma
gibi temel gereksinimlerin ve sosyal ihtiyaçların karşılanması için gerekli altyapının
oluşturulması gerekmektedir. Bu aşamada denge oluşturulmasıyla birlikte uzun süreli
çalışmalar olan ekonomik canlılığın yeniden kazanılması, ulaşım, su, elektrik,
kanalizasyon gibi altyapı sistemlerinin geliştirilmesi, yapıların yeniden yapılanması
45
ve sosyal hayatı iyileştirme gibi çalışmaları kapsamaktadır (Kadıoğlu, 2008: 23-24).
Afet olaylarının etkilerini ortadan kaldırdıktan sonra afetzedelerin ve yerel
toplulukların normal yaşam seviyelerine dönüş süresi olabildiğince ivedilikle en kısa
süre içinde gerçekleşmesi ve afet öncesi koşullara tekrar kavuşturmak bu aşamada
yapılan faaliyetlerin başlıca amacını oluşturmaktadır. İyileştirme, bir afet olayının
meydana gelmesinden sonra hemen başlar, afetin büyüklüğü, şiddeti ve etkisine bağlı
olarak 1-2 yıl devam edebilen tüm çalışmalar bu aşamanın parçalarından biri
olmaktadır (Şahin, 2009: 135-136).
1.2.6.5. Yeniden İnşa
Meydana gelen afet olaylarından dolayı, hasarlı, yıkılan veya kullanılamaz
hale gelen tüm yapı, tesis ve altyapı sistemlerinin onarılması ve işlevlerini tekrar
kazanmaları daha dirençli, çevreye uygun yapıların oluşturulması için yapılan inşa
çalışmaları olarak tanımlanmaktadır (Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, 2014: 161).
Bazı araştırmacılara göre yeniden inşa, iyileştirme evresinin içinde yer
almaktadır (Kadıoğlu, 2011: 195). İyileştirme evresi içinde yer alan yeniden inşa,
afet sonrasını, afet öncesi aşamayla ilişkilendirmektedir. Olası yeni bir afet olayları
ve acil durumları karşılamak için yeniden inşa, zarar azaltma, hazırlıklı olma
aşamalarının kolaylaştırmaktadır. Bu evredeki temel amaç, afet nedeniyle ortaya
çıkan zararların ve olumsuzlukların tekrar yaşanmasının önüne geçmektir. Afetten
dolayı bozulan veya kesintiye uğrayan sosyal ve ekonomik yapı ile psikolojik
durumları afet öncesindekine kıyasla daha yüksek seviyelere ulaştırmaya, hasarlı ve
kullanılamaz yapıların yeniden inşası gibi birçok faaliyetlerin gerçekleştiği evredir
(Yılmaz, 2003: 66).
Yeniden inşa aşaması doğrultusunda yapılan çalışmalar aşağıdaki gibi
sıralanabilir (Kadıoğlu, 2011: 196):
Yer seçiminin yeniden planlanması,
Çevre sağlığı ve korunması açısından kentsel çevre planlarının yapılması,
Elektrik, kanalizasyon ve su gibi altyapı tesislerinin kurulması veya
geliştirilmesi,
Dayanıklı ve kalıcı yapıların inşası,
Diğer sosyal hizmet tesislerinin onarımı ve inşası,
Ticaret ve sanayi hayatın iyileştirilmesi,
46
Afet durumunun etkisinden kurtularak normal yaşam standartlarının tekrar
oluşturulmasıdır.
Yeniden inşada yapılan çalışmalar birbirini etkilemekte ve yürütülen
faaliyetler arasında bir devamlılık olmalıdır. Bu aşamada yapılan çalışmalardan en
çok dikkat edilmesi gereken noktalar ise dirençli, dayanıklı ve kalıcı yapılar ile fiziki
planlamalardır. Dayanıklı bir yapı için öncelikle, yapının afet bölgesine olan
mesafesi, olası bir afetin şiddeti, büyüklüğü ve etkisinin ne yönde etkileyeceği, afetin
hangi aralıklarla oluşacağı gibi unsurlar dikkate alınarak yapılar inşa edilmesi
gerekmektedir. Aynı zamanda fiziki planlama hazırlanırken, olası afet olayla her
zaman göz önünde bulundurularak oluşturulmalıdır. Bu unsurlarının dikkat alınması
sayesinde afet olayları önlenebilir veya zararları azaltılabilir, afetin etkisine bağlı
ikincil afet olaylarını önlenebilir, arama-kurtarma, ilk yardım ve tedavi gibi acil
durumlarda yapılması gereken çalışmalar daha hızlı ve etkili olarak gerçekleşebilir
(Cezayirli, 1994: 39).
47
İKİNCİ BÖLÜM
SİVİL TOPLUM VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ
KRİZ VE AFETLE MÜCADELESİ
Bu bölümde önce sivil toplum tanımı, tarihçesi hakkında bilgi verilecektir.
Sonrasında Sivil Toplum Kuruluşu’nun tanımı, özellikleri ve işlevleri hakkında
kapsamlı olarak incelenecektir.
2.1. SİVİL TOPLUM
2.1.1. Sivil Toplum Kavramı
Sivil toplum kavramını tanımlamadan önce sivil sözcüğünün epistemolojik
kökenine bakmak faydalı olacaktır. Sivil kavramı medeni, uygar, kibar ve nazik gibi
anlamlara gelebilmektedir. Sivil sözcüğü daha çok seçkinciliği ve zarafeti
kapsamaktadır (Doğan, 2000: 20). Sivil teriminin ilk zamanlardaki kullanımı, yurttaş
ve yurttaşların sahip olduğu hakları içermiştir. Bu kavram, “koinonia politike, cililis,
polis, societas cililis, state, civil society” gibi kelimelerle de kullanılmıştır (Keane,
2004: 48). Ayrıca “medeniyet, uygarlık” veya “civilization” sözcükleri de köken
olarak sivil kökünden türetilmiş ve aralarında ise benzerlik bulunmaktadır.
“Civilization” kelimesi daha çok “sivilleştirme”, “sade vatandaş” anlamına da
gelmektedir. Bu iki kavramın ortak kökeni olan “civilis” kelimesi, yurttaş olmasıyla
ilgili bütün haklarını karşılamaktadır (Akal, 1995: 34).
Sivil kavramı, Fransızca ve Latince kökenli olan “civil” sözcüğünden türediği
ve anlam olarak da edep ve görgü kurallarını iyi bilen, nazik, medeni gibi
kullanımları içermektedir. Sivil kavramının terim olarak kullanımı “şehir adabı” ve
“medenilik ve bedevi (köylü) olmamak”, toplumsal algı olarak kullanımı “asker
olmayan”, “asker sınıfından olmayan”, “üniforma giymemiş” gibi farklı bir şekilde
algılanmaktadır. Sivil kavramı, toplum sözcüğüyle birleşimi ile birlikte “sivil
toplum” kavramı ortaya çıkmıştır. Sivil toplum kavramının ortaya çıkması bazı
siyasal ve toplumsal hareketlerin yaşanmasına bağlı olarak oluşmuştur. Bu kapsamda
sivil toplum sözcüğü, 17. Ve 18. yüzyıllardan sonra “doğa durumu” ndan “uygarlık
durumu” na geçme anlamında kullanılmıştır. Aynı zamanda sivil toplum, şehirli
ihtiyacı olarak hak, özgürlük ve yükümlülükleri belirlemek için şehir yaşa ile
ortaya çıkmıştır. Sivil toplum kavramının “askeri yönetimden arınmış”, “askeri
sınıftan olmayan”, “askerliğe karşı toplum”, gibi anlamlarda kullanılmamaktadır
(Arslan, 2001: 27-28; Bolay, 1997: 7; Doğan, 2000: 20; Hatemi, 1997: 18; Mardin,
48
2006: 9).
Askeri yönetime karşı olmayan sivil toplum kavramı, bütün devlet alanları
dışında bulunan ve ekonomik, kültürel, toplumsal değerler, görgü ve etik gibi alanları
kapsamaktadır (Akpınar, 1997: 54-65; Yılmaz, 1997: 86). Son dönemlerde sivil
toplum kavramının terim olarak kullanımı, halkın iktidarın baskıcı ve zorlayıcı
gücüne karşı direnen, yasalar kapsamında zorlayıcı gücü sınırlandıran ve
sınırlandırılmış gücün içerisinde bulunmayan alanı tanımlamaktadır (Bolay, 1997: 7;
Kuzu, 1992: 361). Bu tanımlamaya göre sivil toplum, siyasi baskıda kurtulan, devlet
müdahalesinde olmayan, toplumun kendi kendini yönlendirebildiği ve
örgütleyebildiği bir alanı oluşturmakta ve toplumdaki demokratik yapıyı
güçlendirmektedir (Bolay, 1997: 7). Kavramsal olarak sivil toplum, devlet denetimi
ve baskısı dışında olan, kişilerin ya da halkın devletten izin almadan ve korku içinde
sorgulamadan hareket edebildikleri, iradelerine ve gönüllülükleri bağlı olarak oluşan
toplum ve kurumları ifade etmektedir (Yatkın, 2007: 58). Başka tanımlamaya göre
sivil toplum, siyasi toplumun dışında kalan, temelde toplumsal sorunların
çözülmesini içeren ve buna yönelik faaliyetleri yaşama geçiren bir alanı
oluşturmaktadır (Akpınar, 1997: 51-52).
Ayrıca sivil toplum sözcüğü, günümüzün gelişmiş ve demokratik yapıya
sahip olan toplumların oluşturduğu bir sosyal örgütlenmedir. Vatandaşlar kendi
çıkarları ve ortak hedeflerini belirtmek ve ulaşmak için diğer insanlarla ilişki halinde
bulunduğu, gerekli durumlarda ise devlet kuruluşlarının da sorumlu olduğu kamusal
alanda aynı hedefler doğrultusunda faaliyete geçen halkı içermektedir. İnsanlar kendi
kendini geliştirebilmekte ve herhangi bir üst kimliğe başvurmaksızın daima gelişme
halinde bulunan ve kendilerini yönlendirebilen bağımsız insan topluluklarıdır
(Erturgut, 2008; Yıldırım, 2003: 229-245).
Sivil toplum kavramı ile ilgili üç tanım ön plana çıkmaktadır (Demir ve Acar,
1997: 202):
Devlet denetimi, baskısı veya otoritesinin belirleyici olmadığı ya da
müdahalesinin bulunmadığı toplumsal etkinlik alanlarıdır,
Bireylerin kamu veya devlet gücünden izin almadan, takibe alma ve
sorgulama korkusu olmadan serbest hareket eden, kendi kaderlerinin
belirleyebilen ve birçok etkinlikte bulunabilen topluluklardır,
Devlet denetimi ve baskısı dışında kalan ekonomik, sosyal ve kültürel
ilişkilerin ve etkinliklerin gönüllü katılımı ile oluşturulan alanlardır.
49
Başka bir tanımlamaya göre sivil toplum, aile ve devlet arasında aracı kuruluş
olarak da ifade edilmiştir. Bu tanımlamaya göre sivil toplum, kamusal alanda faaliyet
gösteren, gönüllülük ve rızaya bağlı, birey-devlet müzakeresini sunabilen, çoğulcu
yapı ve devlet karşısında özerk yapıya sahip, sosyal örgütlenmeleri içeren bir ara
alanı oluşturmaktadır (Aslan, 2010: 359). Ayrıca sivil toplumsal problemleri de
çözmeye yönelik kamusal tartışma alanını örgütsel olarak hayat geçiren bir etkinlik
bütünü olarak da tanımlanabilir (Keyman, 2005: 15).
Sivil toplum, bireylerin gönüllü esasına bağlı olarak kurulan kuruluşlar olarak
görevleri arasında en önemlisi, insanların siyasi, ekonomik ve sosyal çıkarlarını
korumak ve geliştirmek amacıyla hükümetle ilişki içinde olmak, toplumun ortak
amaçların ve toplumu ilgilendiren bütün konularda devlet kuruluşları ile ortak
hareket etmek ve geliştirmek, kurumsal alanın sağlanması için de tüm şartları
gerçekleştiren bir alandır (Akşit, 2003: 44). Sivil toplum kavramının tanımlaması
yapılırken esas alınan iki unsur bulunmaktadır. Bunlar devlet alanının dışında olma
ve toplumların kendi içindeki işleyişinin demokratik yapı yolunda gerçekleşmesidir
(AB Uyum Süreci ve STK’lar, 2004: 147).
Genel bir ifade ile sivil toplum kavramı, devlet denetiminin baskıcı gücünün
ulaşamadığı ya da belirleyici olmadığı, zorlayıcı güç kuramadığı alanlarda, kişilerin
ya toplumların kamusal yapıdan izin almadan serbest bir şekilde toplumsal etkinlik
ve ilişkilere katılabildiği, takibe uğrama ve sorgulama korkusu olmadan, ekonomik,
sosyal ve kültürel etkinlikler, hukuki, maddi ve manevi ilişkilerin hiçbir baskı altında
olmadan, gönüllü ve rızaya dayalı oluşturulan ortam, bireylerin kendi ilke ve
kurallarının kendilerince belirlendiği, otorite alanı dışında kalan, resmi ideolojilerin
etkisinin çok az gösterildiği özerk alanları ifade etmek ve devlet dışındaki alanları
nitelendirmek amacıyla kurulan sosyal kuruluşların bütünü olarak tanımlanabilir
(Atar, 1997: 98; Özmutaf, 2007: 56; Yılmaz, (1997), 86).
Yukarıda belirtilen tanımlara göre sivil toplumun en belirli özelliği bireylerin
gönüllülük esasına bağlı olması devlet denetimi ve baskısından bağımsız olmasıdır.
Sivil toplum kavramının ortaya çıkmasından itibaren dönemlerine göre birçok
düşünür tarafından tanımlamalar yapılmıştır. Bu tanımlamaları çeşitlendirmek de
mümkündür. Sivil toplum, kişiler ve halkın ortak çıkarlarını oluşturmak ve korumak
amacıyla bir araya gelerek aile, devlet ve ekonomik alanlar dışındaki bulunan
bölümü kapsamaktadır (http://www.step.org.tr/default.asp?c=5&s=11, 2018 erişim
tarihi: 30.04.2018). Aynı zamanda sivil toplum kamu düzeni ile bireylerin hak ve
50
özgürlükleri arasında oluşan dengenin hem rekabete hem de çoğulcu yapıya bağlı
olarak oluşan örgütlenmeler topluluğudur (Sarıbay, 1994: 6).
Farklı bakış açılarıyla yapılan tanımlamalar arasında en çok kabul edilenler
Larry Diamond ve John Keane tarafından yapılan tanımlardır (Onbaşı, 2005: 46).
Diamond’a göre sivil toplum, örgütlü toplumsal hayatın rızasına dayanan ve gönüllü
olan, bireylerin kendileri tarafından ürettikleri ve destekledikleri, özerk yapıya sahip
düzenlemeler veya ortak amaçlara, çıkarlara ve kurallara bağlı insanların iletişim
içinde oldukları, hukukla veya ortak değerlendirmeler ile kısıtlı örgütlü toplumsal
alanlardır. Devlet alanları dışında kalan ve bireylerin özel alanlarını kapsayan bu alan
sivil toplumun mevcudiyetini ifade edebilmektedir (Diamond’dan 1994’ten aktaran
Onbaşı, 2005: 46). Sivil toplum kavramı, bir anlamda da “yurttaş” sözcüğünü ifade
etmektedir. Bu anlamda sivil toplum, yurttaşlarca oluşturulan düzen veya birimi
yurttaşlar tarafından oluşturulan yurttaşların direnme gücünün olduğu ve gönüllü
olarak oluşan bir toplum çeşidi olarak tanımlanmaktadır. Sivil toplumun yurttaşlık
düzeni olarak yurttaşı ele alırken, cemaatleri, sivil toplum sınıflarını ya da etnik
grupları birim olarak içermemektedir (Kuçuradi, 1998: 28).
Keane’e göre sivil toplum, vatandaşların yasal olarak kendi kendine
örgütlenebilen, kendini yönlendiren ve değerlendiren, devlet dışı faaliyetlerle
uğraşan, şiddet ve zorlama karşıtı, birbirleri arasında karşılıklı iletişim kurabilen ve
faaliyetlerini gerçekleştirebilen, kamusal alan dışında yer alan, hukuk tarafından
benimsenebilen, devletten özerk dinamik ve gönüllü birliklerin oluşturduğu
topluluğu bir toplum türüdür (Keane’den 1998’den aktaran Onbaşı, 2005: 46). Sivil
toplum kavramının kapsamlı bir tanımını da Micheal Edwars yapmıştır. Edwars, sivil
toplum kavramını, sivil toplumun tarihsel gelişimi, sivil toplum alanı ve işlevlerinin
üç farklı düşünce ekolünden yola çıkarak tanımlamıştır. Bu ekoller ise çeşitli
alanlarda eylemlerde bulunan örgütsel yaşam olarak sivil toplum, demokratik toplum
türü olarak sivil toplum ve kamu gücünü oluşturan devlet ile olan arasındaki tartışma
alanını kamusal alan olarak sivil toplum şeklinde değerlendirmektedir (Edwards’den
2004’te aktaran Onbaşı, 2005: 92).
Devlet zorlaması ve müdahalesinin olmadığı alanlarda, birey ve toplulukların
kendileri tarafından oluşturulan düzenlemeleri içermektedir. Sivil toplum, siyasal
toplum dışında yer alan bireylerin ekonomik, kültürel ve siyasal yaşamdan ayrılmış
olmaları ve siyaset dışı toplumlar olarak toplumsal yapı olarak sivil toplum şeklinde
ifade edilmektedir. Bireylerin toplumsal yaşamda bazı haklar elde etmek amacıyla
51
kuruluşlar oluşturması demokratik bağlamda sivil toplum olarak nitelendirilmektedir.
Katılım unsuru açısından sivil toplum, toplumların fikirlerini kitle iletişim araçları
aracılığıyla duyurulması ve bireylerin katılabileceği toplum şekli olarak
nitelendirilmektedir. Devlet baskısından çıkan toplumların yapılarına otorite
açısından sivil toplum olarak nitelendirilirken; yönetim ısından sivil toplum ise
devletten bağımsız olarak bireylerin kendilerini yönlendirmesi ve değerlendirmesi,
birçok konuda hareket etmeleridir. Sivil toplum, devletten bağımsız, etkinlikleri izin
almadan ve müdahale edilmeden yaptıkları ve vatandaşların kendileriyle ilgili
konularda karar aldıkları toplum türünü oluşturmaktadır (Kaypak, 2012: 31).
Sivil toplum ile ilgili yapılan çeşitli tanımlamalarda sivil toplum, kurumsal ve
örgütsel yapı olarak kamu ve özel kesim dışında kalan alan, devlet iktidarı ve
gücünün sınırlandığı ancak iktidarı ele geçirme amacı taşımayan, uzlaşma ve rızayı
dayalı, kişilerin kendi düzenlemelerini oluşturması ve onları yönlendirebilme
niteliğini taşıyan toplulukları vurgulamaktadır (Tosun, 2005: 132 ).
Sivil toplum var olabilmesi ve etkin bir şekilde gelişebilmesi için bazı önemli
unsurların da mevcudiyeti gerekmektedir. Bunlar “toplumsal farklılaşma”,
“toplumsal örgütlenme”, “gönüllü birliktelik”, “toplumsal düzeyde otonimileşme” ve
“baskı mekanizmasını oluşturma” şeklinde sıralanabilir. Öncelikle sivil toplumun
oluşması ve gelişmesi için toplumsal yaşamda insanlar arasında dinsel, etnik,
ideolojik ve kültürel gibi sosyojik alanlarda farklılıklar gereklidir. Sivil toplumda,
siyasal katılımı gerçekleşmesi ve siyasetin oluşması için toplumsal örgütlenmeler de
gereklidir. Üçüncü olarak sosyal örgütlenmelerin kişilerin kendi rızaları ve gönüllü
birliklerine bağlı olarak kurulması gerekmektedir. Devlet alanında olmayan zorunlu
kuruluşlar, tabii örgütlenmeler gibi kuruluşlar sivil toplumu oluşturmamaktadır.
Dördüncü temel şart olarak bireyler veya gruplar devlet müdahalesi ve baskısında
uzak, otonom veya özerk yapıya sahip olmaları gerekmektedir. Son olarak ise, sivil
toplum örgütlerinin baskı mekanizmaları oluşturabilmeleri için demokratik çerçevede
baskıcı nitelikler göstermeleri gerekmektedir (Abay, 2004: 272).
Görüldüğü gibi sivil toplum kavramı ile tanımlamaları artırmak mümkündür.
Genel olarak sivil toplum sözcüğü, devlet ve kamu gücünün dışındaki toplumsal ve
iktisadi alanı belirtmek amacıyla kullanılan, devlet otortitesi ve baskısı dışında kalan,
birey ve grupların kendi düzenlemeleri ile kendi ilke ve kuralları oluşturan yapı
ifade etmektedir. Kısaca sivil toplum kavramı, kamu kurumları dışında kalan ve
toplumun kendi kendini yönlendirebildiği ve değerlendirebildiği demokratik bir alanı
52
nitelendirmektedir (Yılmaz, 2001: 328).
2.1.2. Sivil Toplumun Tarihsel Gelişim Süreci
Sivil toplum kavramına tarihsel açıdan bakıldığında uzun bir geçmişi
bulunmaktadır. Sivil toplum kavramının ortaya çıkışı ve niteliği, hem devlet
kurumlarıyla hem de toplumun yapısı, kültürel değerleri, niteliği, ekonomik ve tarihi
gelişimine bağlı olmaktadır. Asırlar boyunca kullanılmış olan bu kavram, Batı
ülkelerinde 18. yüzyılda toplum olarak bir arada yaşamanın nasıl olduğunu anlamaya
ve kavramaya yönelik bir araç olarak ortaya çıkmıştır (Sarıbay, 1998: 28). Ancak
zaman içindeki gelişmelere bağlı olarak sivil toplum kavramı farklı anlamlara
gelmiştir.
Sivil toplum kavramının Eski Yunan dönemindeki anlamından günümüzdeki
anlam içeriğine kadar uzun süreçten geçmiştir (Yıldırım, 2003: 227). Tarihsel süreç
açısından sivil toplum kavramının düşünsel temelleri Antik Yunan dönemi ile
başlamaktadır (Karadağ, 2003: 48). 18. yüzyıla kadar devlet kurumuyla eşdeğer
olarak kabul edilen sivil toplum kavramı, 18. yüzyıldan itibaren modern anlamı ise
Anglo-Amerikan kökenli olarak Aydınlanma döneminde ortaya çıkmış ve toplum
sözleşmesi teorileri kapsamında ele alınmıştır. Sivil toplum kavramı, doğa
durumunda toplum sözleşmesi, bu durumdan uygarlık durumuna geçilmesi ile
beraber kullanılmaya başlanmıştır. Eski biçimiyle devletle eşdeğer olarak kabul
edilen sivil toplum kavramı yeni haliyle devletten ayrı olarak kabul edilmektedir.
Sivil toplumu devletten ayrı olarak ele alan ilk kişi Hegel olmaktadır. Hegel, sivil
toplum kavramını devletten ayrı ve devletin karşısında olarak insanların iktisadi
açıdan rekabet kapsamında kişilerin oluşturduğu topluluk olarak tanımlamaktadır
(Canikoğlu, 2007: 17). Hegel, sivil toplum kavramını devlet ve aile arasında
görmekte ve devletten sonra ortaya çıkan topluluk olarak kabul etmektedir. Kant ise
sivil toplum kavramını, insanların yasamaya katılması ile oluşan topluluk olarak
ifade etmektedir (Çaha, 2007: 9). Sivil toplum ve devletin birbirinden ayrı olduğunu
ifade eden Locke, sivil toplum ve siyasal toplumu eşdeğer bir kavram olarak
tanımlanarak doğa durumunun olduğu bir alanda sivil toplumun varlığını da kabul
etmektedir. Locke sivil toplumu, bir grup kişilerin bir araya gelmesiyle doğa
yasasını, yürütme güçlerinden ayrılarak kamusal alana bırakmak için oluşan topluluk
olarak belirtmektedir. Gramsci sivil toplum kavramını, topluma hâkim olan bir grup
53
ya da topluluğun, topluluklar üzerindeki kültürel hegemonya alanını yürütmesi
olarak ifade etmektedir. Bir diğer düşünür olarak Marx sivil toplumu, tarihi sürecin
sonunda yer alarak oluşan toplumsal taban olarak tanımlamaktadır. Bu tanımlamaya
göre sivil toplum, toplumsal bir dönüşümle meydana gelen ve insanlar arasında
çatışmaların yaşandığı yer olarak değerlendirmektedir (Kutlu ve Usta, 2005: 198).
Hegel’in sivil toplum ve devleti birbirinden ayrı olarak değerlendirmesini eleştiren
Marx’a göre devlet, çıkarlarının bir araya gelerek biçimlenmesiyle oluşmakta,
devletin sivil toplum kavramı ile doğal bir ilişkisinin olduğunu tanımlamak mümkün
olmaktadır (Canikoğlu, 2007: 17).
Sivil toplum kavramının başlangıç noktası olarak Antik Yunan dönemindeki
Aristosteles’in çalışmaları kabul edilmiştir (Yıldız, 2004: 85; Küyel, 1978: 41). Sivil
toplum kavramı, “politike koinonia” olarak siyasal toplumu ifade etmek amacıyla
kullanılmıştır. Roma hukukçularında biri olan Çiçero, Aristo’nun kullandığı “politike
koinonia” sözcüğünü Latince “civita appelator” ya da “societas civili” olarak 1438
yılında çeviri de bulunduğu söylenmektedir (Cengiz vd., 2005: 223; Gönenç,
2001:12.). “Koinonia” kavramı, “ahlaki ve manevi amaçlar doğrultusunda bir araya
gelen insan topluluğu” anlamına gelmektedir (Küyel 1978: 41). Bundan sonraki
yapılan sivil toplum sözcüğünün tarihi gelişimiyle ilgili başlangıç noktası olarak
Aristo kabul edilmiştir.
Aristo’nun “Politika” adlı çalışmasında sivil toplum kavramı, “koinonia
politike” olarak ilk defa kullanılmıştır (Usta, 2006: 7). Aristo sivil toplum kavramını
site devleti ya da polis devleti anlamında kullanmıştır. Bu devlet biçiminde yurttaş,
kanunlarla belirlenmiş kuralların denetimine tabi, eşit ve özgür olarak kabul edilmiş;
ideal, barışçıl ve ahlaki bir yönetim şeklini kapsayan siyasal toplumu
oluşturmaktadır. Bu dönemde sivil toplum-siyasal toplum kavramı, devletle özdeş
olarak kabul edilmiştir (Çaha, 1996: 20).
Sivil toplum kavramının kökeni, Batı dünyasının toplumsal tarihi gelişimiyle
bağlantılıdır. Batı dünyasındaki sivil toplum kavramının genel tanımı ise, Batı
mutlak monarşilerinin denetiminden çıkarak yarı bağımlı ve yarı bağımsız bir
dönemin biçimlenmesine katkıda bulunan bir kuvvet olarak kabul edilmektedir. Orta
Çağ dönemindeki batı kentleri kendi yasalarını oluşturan, kendi askeri kuvveti
bulunan, kendiişlerini yapan ve dönemin kralları ile görüşebilen kurumsallaşmış bir
yapıya sahip olmaktadır. Bu kentlerde yaşayan bireyler, zamanla kendi aralarında
birlik ve beraberlik bilinci oluşturarak sivil toplum kavramının ortaya çıkmasına
54
yardımcı olmuştur (Canikoğlu, 2007: 15-16).
Sivil toplum kavramı, farklı toplumların tarihsel gelişmelerine bağlı olarak
birçok şekilde tanımlanmaktadır. En geniş anlamda tanımlanan sivil toplum kavramı
ise, birey ve toplumların devletten kaynaklanmayan ve devletin yönetimine bağlı
olmayan tüm toplumsal çatışmaları kapsamaktadır. Ayrıca sivil toplum kavramı,
Avrupa devletlerinde Aydınlanma Çağı’na kadar hukuk sistemine bağlı bir çeşit
siyasi bir örgüt olarak ifade edilmektedir. 1750 yılına kadar devletle bağlantılı olarak
nitelendirilen sivil toplum kavramı, zamanla bu ilişkilendirmeden çıkarak hem
devletle özdeş olarak kabul edilmekte hem de ayrı bir kavram olarak da
tanımlanmaktadır. Sivil toplumu kavram olarak 1767 yılında “Sivil Toplumun Tarihi
Üzerine Bir Deneme” adlı çalışmasında ilk kez Adam Ferguson kullanmıştır.
Sivil toplum kavramının tarihsel gelişim süreci dört evreden oluşarak
günümüzdeki anlamı ortaya çıkarmıştır. İlk evre olarak sivil toplum kavramı,
devletin üyesi olarak devletle ilişkilendirilme anlamına son verilmiştir. İkinci evrede
sivil toplum kavramı, toplumdaki bağımsız grup ya da toplulukların kendilerini
devlete karşı müdafaada bulunmalarını yasallığını kabul etmiştir. Bir diğer evrede ise
sivil toplum tarafından oluşan özgürlük, toplumsal arbedelerin nedeni olarak kabul
edilirken, bu arbedelerin önleyicisi olarak da devlet kabul edilmektedir. Dördüncü ve
son evre ise devletin müdahale ettiği her türlü alanların sivil toplum için kısıtlanmış
bir durum olarak açıklamaktadır (Sarıbay 1998: 28).
Şerif Mardin’e göre sivil toplum kavramının tarihsel süreç içerisinde gelişimi
ve değişimine bağlı olarak üç farklı anlamda kullanılmaktadır. Medenilik anlayışına
göre sivil toplumdaki bireylerin medenileşme süreçlerinde ilerleyebildikleri son
noktaya kadar gitmeleri ve gelişebilen bir yapı olarak değerlendirmektedir. Sosyal
tarih aşaması olarak değerlendirilen sivil toplum, devletten ayrı ve özerk bir kurumu
oluşturan, devlet ve devlete dâhil olmayan alanlar arasındaki farklılıkları içeren bir
yapı olarak ifade edilmektedir. Tarih felsefesi değerlendirmeye göre ise sivil toplum
kavramlaştırılmakta ve felsefeciler bu kavrama tartışarak yaklaşmaktadır. Ayrıca
devletten farklı ve özerk bir toplumsal hayatı kabul etmektedir (Tosun, 2001: 54-56).
Ayrıca sivil toplum kavramı siyasal, iktisadi, kültürel ve toplumsal olmak üzere dört
aşamada da incelenmektedir. İlk aşama olarak sivil toplum kavramı siyasal
düzeydeki aşamaya göre insanlar siyaset yaparken herhangi bir engelle
karşılaşmamakta, siyasi karar alma hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. İktisadi
düzeyde insanlar her türlü ekonomik faaliyetlerini devletten izin almadan
55
yapabilmekte ve örgütlenmede de devlet müdahalesi olmadan hareket etmeleri olarak
ifade edilmektedir. Kültürel düzeyde ise birbirinden farklı kültürel kimliklerin yer
aldığı bir toplumda, insanların bir arada yaşaması ve bununla birlikte kültürel
çoğunluğun elde edilmesi biçiminde değerlendirilmektedir. Toplumsal düzeydeki
açıklamaya göre insanların kendi istedikleri şekilde gruplaşmaları ya da
örgütleşmeleri ve kendi iradeleriyle istedikleri gibi bu grup ya da örgütlere
katılmaları ya da katılmamaları gerektiği üzerinde duran yaklaşımdır (Dursun, 1996:
241).
1970’li yılların ortalarında itibaren sivil toplum kavramı sosyal devletlerin
kaynaşması olarak ele alınırken, bu yıllarda Doğu Avrupa’da bulunan bazı
devletlerin birbirine karşıtlığından dolayı toplulukları ayrıştırıcı yapan bir anlam
olarak değişmeye başlamıştır. 1980’li yıllardan itibaren sivil toplum kavramı, Doğu
Avrupa devletlerindeki siyasi, ekonomik ve toplumsal özerkliği ifade eden ve devlet
karşısında bir savunma oluşturan toplulukları kapsayan bir anlayış olarak
değerlendirilmiştir (Bulut ve Kahraman, 2008: 736).
Sivil toplum kavramı, modern dönemde ise dört esas olayla
ilişkilendirilmiştir. Bunlardan ilki sosyalist modelin ana sorunu olarak “otarşik devlet
kapitalizm örneği”, şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımlamanın en belirgin örneği
olarak Sovyet ekonomisi ve buna benzeyen devletlerin ekonomik değişmelere karşı
güç kaybetmesi; üretim tekniklerindeki gelişmelere bağlı ihtiyaçların artması ve
işgücü niteliğinin gelişmesi gibi faktörler devlet yapısındaki verimsiz ve kötü işleyen
yapıyı ortaya çıkarmıştır. İkinci olarak mikro ve makro düzeydeki sorunlara vurgu
yapılmıştır. Mikro düzeyde Stalinizm’in mirasçılarına yönelikken makro düzeyde ise
siyasal kurumlara yönelik olduğu ifade edilmektedir. Üçüncü olarak ise Batı
Avrupa’da tekrar ortaya çıkan sosyal demokrat partilerin, kapitalizmin işçi sınıfı
üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik Splichal tarafından yapılan
projenin dünya ekonomisinde yaşayan küreselleşme sebebiyle başarıya ulaşamaması
olarak açıklanmaktadır. Dördüncü ve son olarak da klasik devlet yapılarının ve
yönetimlerinin zamanla yok olmasına ve buna bağlı klasik muhalefetin aşınması
biçiminde ifade edilmektedir (Tosun, 2001: 53).
Keane, sivil toplum kavramının tarihsel gelişimini ve değişimini dört
aşamada olduğunu ifade etmektedir. Keane, ilk aşama olarak sivil toplum kavramının
zamanla değişiminin ve farklılaşmasının başlangıcı olarak İngiltere ve Fransa’daki
Fizyokrasi’den kaynaklı olduğunu ifade etmektedir. Bu kapsamda “socite politique”
56
kavramına karşılık “societe naturelle” kavramının mevcudiyetinin benimsenmesi,
sivil toplum ve devletin ayrı olduğu düşüncesi sarsmıştır. İkinci aşamada ise, sivil
toplum içindeki toplulukların kendilerini devlete karşı savunmalarının meşruluğu
kabul edilmiştir. Üçüncü aşama olarak sivil topluma karşı bir devlet teorisinin
oluştuğu kabul edilmektedir. Son aşamada ise, oluşturulan devlet kurallarının sivil
toplumu boğacağı endişesiyle, kendiişlerini kendi gören, kendini bir güç olarak kabul
eden ve devletten ayrı bir sivil toplumun var olması gerektiği vurgulanmaktadır
(Dursun, 1996: 228-229).
Ayrıca Keane, bugünkü sivil toplum kavramını Avrupa kaynaklı üç
gelişmeye bağlı olduğunu ifade etmiştir. İlk olarak kapitalist ekonominin tekrar
canlanması; ikinci olarak Keynesci refah devlet anlayışına yönelik yapılan siyasi
tartışmalar ve son olarak gündelik yaşamda var olan yapıların yeniden tanımlanması
ve buna bağlı olarak yeni toplumsal faaliyetlerin gelişmesi ve değişmesi de sivil
toplum kavramını etkilediği vurgulanmaktadır (Tosun, 2001: 53).
2.2. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
2.2.1. Tarihsel Gelişim Süreci
Sivil toplum kavramının tarihsel gelişimi Antik Yunan döneminde başlarken;
sivil toplum kuruluşu kavramı da modernizimle birlikte ortaya çıkmıştır. Bu
dönemde sivil toplum kuruluşu kavramını tanımlamak için hükümet dışı örgüt,
gönüllü kuruluş, devlet dışındaki örgüt gibi anlamlara karşılık gelmektedir. Bu
türdeki özel gruplaşma ve örgütlenmelere olan gereksinim hem devlet-birey
arasındaki ilişkinin dengeye ulaşmasına katkı sağlamakta hem de bireylerin
haklarının gelişmesine yardımcı olmaktadır. Bu gereksinimi oluşmasına etki eden
faktör ise farklı devletlerdeki aynı amaç ve çıkar doğrultusunda hareket eden
bireylerin, bireysel ve toplumsal haklarına sahip çıkmak ve onları korumak,
isteklerinin yerine getirilmesi için ilgili kurum veya yönetime bildirilmesi neticesinde
ortaya çıkmıştır.
Sivil toplum kuruluşu kavramındaki “kuruluş” sözcüğü, bir toplumda ya da
ülkede aynı amaca ulaşmak isteyen insanların birlikte oluşturdukları örgüt olarak
tanımlanmaktadır (Tuncay, 1998: 27).
Genel olarak belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere bireylerin bir araya
57
toplandığı sivil toplum kuruluşu kavramı, batı literatüründe NGO (non-govermental
organization) olarak ifade edilmektedir. Aynı zamanda sivil toplum kuruluşu,
hükümet dışı kuruluşlar, baskı grupları, üçüncü sektör, kazanç amacı gütmeyen
kuruluşlar, gönüllü kuruluşlar gibi anlamlara karşılık gelen kavramlarla özdeş olarak
kullanılmaktadır (Yıldırım, 1997: 53; Gönel, 1998: 1; Saltık, 1995: 23).
Sivil Toplum Kuruluşu, genel olarak belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere
bireylerin bir araya toplandığı, ortak amaca göre faaliyet yürüten, gönüllülük esasına
dayalı, siyasi yapının içinde yer almamaktadır (Kutlu ve Usta: 2005: 199).
Günümüzde farklı topluluk ve devletlerde yaşamlarını sürdüren insanların
benzer ya da ay ekonomik çıkara, düşünceye, kültüre veya inanca sahip diğer
topluluk ve devletlerdeki insanlarla iletişime geçmesiyle sivil toplum kuruluşunun
oluşumu gerçekleşmiştir. Farklı devletlerdeki bireylerin bir araya gelerek
oluşturdukları sivil toplum kuruluşunun oluşmasına etki eden üç önemli esas
bulunmaktadır. Bu esaslardan birincisi NGO’dur. Bir başka deyişle non-govermental
organization olarak adlandırılan hükümet dışı kuruluşlardır. Bu tür örgütlenmelerde
iki veya ikiden fazla devletin bazı grup ya da örgütlerin ortak amaç ve çıkarlarını
etkin, verimli ve kolay bir şekilde gerçekleştirme üzere uluslararası alanda planlamak
ve faaliyetleri yürütmek amacıyla oluşan kuruluş olarak ifade edilmektedir. Bir diğer
esas ise dünyadaki mevcut çok uluslu şirketleri etkileyen ekonomik gruplar ya da
örgütler olarak belirtilmektedir. Üçüncü ve son esas olarak bir devlete ait olan
kuruluşun aynı zamanda başka birçok devletle ilişkisi bulunan dini topluluklar gibi
özel amaçlı kuruluşlardır. Ekonomik örgütlenme ve özel amaçlı kuruluşların
oluşumunda esas gaye, bireylerin ortak amaç, çıkar ve faaliyetlerini gerçekleştirmek
üzere hem siyasi etkinlikte bulunmaları hem de diğer sivil toplum kuruluşlarını da
kapsayan ekonomik kalkınmayı genişletmek amacında oldukları için bu türdeki
örgütler Sivil Toplum Kuruluşu olarak tanımlanmaktadır (Gözen, 1997: 39-40).
STK’ları dar ve geniş anlamda olmak üzere iki şekilde tanımlanmaktadır.
Geniş anlamda sivil toplum kuruluşları, ilgili oldukları sivil alanda etkinlik gösteren
ve toplum içerisinde yönetimin bir parçası olmayan örgütlenmeleri ifade etmektedir.
Bu tanımlamaya göre sivil toplum kuruluşları, ortak bir amaçta toplanan ve ortak
çıkarları düşünen örgüttür. Sivil toplum kuruluşlarının dar anlamdaki kullanımı ise,
ekonomik kalkınma ve sosyal hayatı doğrudan veya dolaylı olarak yardımcı olmak
amacıyla bağımsız, gönüllülük esasına dayalı, kişisel çıkar gözetmeksizin kâr amacı
taşımayan örgütler olarak açıklanmaktadır (Yıldırm, 2004: 51-52).
58
Dünya Bankası tarafından yapılan çalışmaya göre Sivil Toplum Kuruluşları,
bağımsız, kâr amacı taşımayan, demokratik yapıya sahip, esnek örgüt olarak
tanımlanmaktadır. Bu tür örgütler, toplulukların ekonomik, toplumsal ve sosyal
açıdan genişlemesine katkı sağlamak amacıyla faaliyetlerde bulunan örgütler
şeklinde ifade edilmektedir (Tosun, 2001: 243).
Sivil toplum kuruluşları, herhangi bir baskının olmadığı, bireylerin kendi
iradeleriyle bir araya gelerek oluşturdukları ortak yaşamdır. Bu sivil alanda oluşan
sivil toplum kuruluşlarını oluşturan toplulukların istedikleri ortak amacı
gerçekleştirmek üzere örgütlenebilmektedirler. Ortak amaç doğrultusunda örgütlenen
topluluklar-devlet ilişkisi yasal düzenlemeye göre belirlenmektedir. STK’ların esas
örgütlenme amacı bireylerin ve toplumların haklarını korumak ve ortak çıkarlarını
sağlamaktır (Çaha, 2003: 24).
Sivil toplum kuruluşları, belirli bir yer ve zamanda, bireylerin ve toplumların
gereksinimlerini karşılamak, faaliyetlerini yürütürken kâr amacı taşımamak,
kamuoyunu bilgilendirmek, ortak çıkarları sağlamak ve sorunları azaltmaya yönelik
hizmetlerde bulunmak, gönüllülük esasına dayalı olarak oluşan örgütlerdir ner,
2001: 60). Devlet düzenleme ve denetlemesine bağlı olmayan ve devlet dışında ve
bağımsız olan STK’lar, ortak amaçlara sahip olan birey ve grupların ortak çıkarlara
ulaşmasına yardımcı olmaktadır (Karabağ, 2002: 142-143). Belirli bir amaç
doğrultusunda bir araya gelen kişilerin amaçlarını gerçekleştirmek ya da kamuoyunu
yönlendirmek amacıyla çalışmalarda bulunan, gönüllü ve özerk toplumsal
örgütlenmeler olarak ifade edilebilmektedir (Aktel, 2003: 70).
Sivil toplum kuruluşları, kişileri kamusal bir aktör haline getirmesiyle birlikte
toplum faaliyetlerine katkı sağlayarak toplumların benzer amaçlar doğrultusunda bir
arada olmasını ve ortak çıkarlara ulaşmasını sağlayan bir örgüttür (Tekeli, 2003: 10).
Siyasi otorite ve yönetimin denetimi altında olmayan STK’lar, faaliyet yürüttüğü
sivil alandaki toplumsal problemleri belirlemesi ve bunu ilgili yerlere bildirmesi
bakımından yönetimi de etkileyen güçlü bir unsur olabilmektedir (Engin, 2000: 29).
2.2.2. Türkiye’de STK’ların Tarihsel Gelişim Süreci
Sivil toplum kuruluşlarının Türkiye’deki oluşumuna bakıldığında devletin
kendi içindeki hareketi ve toplumların kendi iç dinamikleri etkili olmuştur. STK’ların
Türkiye’deki gelişimini inceleyen yazarlar, toplumun sosyo-ekonomik yapısına bağlı
59
olarak gelişen uzmanlaşma ve bölümünün olması, kentleşmenin hızlı olması ve
kişi başına düşen gelirdeki artışın yaşanması, siyasal katılımların artması, bireylerin
daha eğitimli olması ve toplumsal gelişmelerin yaşanması oluşumda etkili olduklarını
vurgulamaktadırlar. Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının tarihsel gelişimine
bakıldığında Cumhuriyet öncesi dönem ve Cumhuriyet dönemi şeklinde iki ayrı
dönemde incelenmesi, ayrımı daha çok kolaylaştırmıştır. Türkiye’de sivil toplum
kavramının tanımlanması için bu kuruluşların tarihsel gelişiminin ülkede yaşanan
gelişmelerle ilişkilendirilip incelenmesi gerekmektedir (İnalcık, 1997: 74).
Ayrıca bir devletin sivil toplum kuruluşlarının gelişim evrelerinin tamamen
ortaya konulabilmesi için, Türk siyasal hayatındaki içe girmiş iki karmaşık
cephedeki sınıfsal ilişkilerinin çözümlenmesi gerekmektedir. Bunlardan ilki,
devletçi-seçkinci cepheyi oluştururken diğerini de geleneksel liberal cephe
oluşturmaktadır. Bu cepheler, Türk siyasi yaşamında birçok olayın ve sürecin ortaya
çıkmasında önemli role sahip olmuştur (Kahraman, 2002: 47).
2.2.2.1. Cumhuriyet Öncesi Dönemde STK’ların Tarihsel Gelişim Süreci
Türk siyasal tarihi ve siyasal yaşamında önemli rol oynayan kurumların,
Cumhuriyet dönemi öncesi gelişim süreçlerinin incelenmesi, toplumsal olayların ve
gelişmelerin daha iyi anlaşılabilmesi için gerekli olmaktadır. Bu sebeple, Türkiye’de
oluşan sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili yapılan çalışmalarda ilk olarak, altı yüzyıllık
gibi geçmişe sahip olan Osmanlı Devleti’ndeki sivil toplum kuruluşlarının gelişim ve
değişim süreçlerinin ele alınması gerekmektedir. Osmanlı Devleti Türk siyasi
hayatında üç faktörün etkili olduğu söylenebilir. Bu faktörleri millet sistemi, loncalar
ve din kurumları oluşturmaktadır. Osmanlı Devleti’nin gerileme döneminde ayanlar
da bu faktörlere dâhil edilebilir. İlk olarak ele alındığında birer sivil toplum kaynağı
olabilecek bu faktörler, detaylı bir araştırma ile incelendiğinde, devlet ile olan
ilişkilerinde devleti önceleyen bir yaklaşıma sahip oldukları söylenebilir. Kısaca
ifade etmek gerekirse bu faktörler, hâkim oldukları yönetim yapısı içinde devletten
özerkliklerini sağlayamadıklarından dolayı bu faktörlerin Batı’daki sivil topluma
kaynaklık edemedikleri söylenebilir (Tosun, 2001: 208-209).
Osmanlı Devleti’nde sivil toplum anlayışı, batı toplumlarındaki gibi tarihsel,
toplumsal ve felsefi bir anlama sahip kavramla tanımlanmamıştır. Ancak Osmanlı
Devleti’nde sivil toplum levine sahip bazı kurum ve kuruluşların mevcudiyetinden
60
söz edilebilir. Osmanlı Devleti’nde sivil toplum kavramı, siyasal iktidar devlet dışı
alan yerine askeri alan dışında yer alan kavram ya da askeri alan karşıtı bir kavram
olarak kullanılmıştır (Alkan, 1998: 84).
STK’ların sosyal çevredeki çalışmalarını düzenli bir şekilde uygulayan vakıf
sisteminin varlığından söz edilebilir. Osmanlı Devleti’nde din kurumundaki sivil
örgütlenmenin temelini oluşturan tarikatlar, sosyal çevrede de etkin bir role sahip
olmuştur. Osmanlı Devleti’nde sosyal yaşamın en önemli faktörlerinden biri olan
tarikatlar, VII. yüzyıl sonunda kurumsallaşmıştır (Berkes, 2002: 90). Bu faktörler,
Batı’da var olmayan bir yapılanmaya sahip olmakta ve sosyal çevrede de birçok
çalışma alanında hizmet sunmuştur. Osmanlı Devleti’nde sosyal çevrede faaliyet
gösteren bu sivil yapılanmalar, siyasal çevrede uzun dönemli olarak
rastlanılmamıştır.
Türk siyasi hayatındaki bireysel kapsamda ilk sivil girişim örneği, 1847
yılında Osmanlı Devleti’nde vatandaşların kişisel problemlerini, dilekçe aracılığıyla
hükümete bildirmeleri olmuştur (Kalaycıoğlu, 1995: 33). 1856 yılında yaşanan Kırım
Savaşı sonrası Osmanlı Devleti’nde, sivil örgütlenmenin ilk örnekleri olarak kabul
dernekler kurulmuştur (Gönel ve Acılar, 1998: 3). Islahat Fermanı’nın ilanı ve
sonrasında ilan edilen I. Meşrutiyet’te devlet memurluğundan yetişen bazı kişilerin
yıkılmakta olan devleti kurtarmak amacıyla oluşturulduğu ve genellikle batı
toplumlarından getirilen girişimlerden ibaret olduğu ifade edilmektedir (Soysal,
1986: 20). 1860’lı yıllardan itibaren sivil toplum kuruluşları fiili olarak oluşmuş ve
varlığını devam ettirmeye başlamıştır. 1860’lı yıllara bakıldığında genel anlamda bu
dönemin kamuoyu, örgütlenme, basın, yönetimde yeniden yapılanma gibi konularda
yeni başlangıçların temelini oluşturmaktadır. Ancak bu konulardaki yasal
düzenlemelerin yapılanması II. Meşrutiyet’le gerçekleşmiştir (Alkan, 1998: 49).
19.yüzyılda cemaat kültüründe aşınmanın artması ve buna bağlı olarak
vatandaşların toplumsal yapıda bir değer olarak görülmesiyle birlikte bireyselleşme
ve bireyselleşmenin daha fazla artmasına sebep olan seküler ve akılcı bir toplumsal
gelişim evresine geçilmesine katkı sağlanmıştır. II. Meşrutiyet’le siyasal partilerin
oluşması 19.yüzyılın sonlarında, yeraltı örgütleri olarak meydana gelen ve gelişen
siyasi dernekler ve gönüllü bireysel siyasi davranışların sonucu olarak oluşan siyasi
gruplaşmalar, Tanzimat Fermanı’yla oluşan değişimlerin temel sonuçları olmaktadır.
Bu gelişmeler, 19.yüzyılda sivil toplumun oluşmasını ve gelişmesine yardımcı olan
unsurlar olarak görülmektedir. Nitekim Osmanlı Devleti’nin sivil toplumu istikralı ve
61
düzenli bir şekilde gelişme gösterememiştir. II. Abdülhamit, 1876 Anayasası’ndaki
tasarım bozukluğundan yararlanarak sivil toplumu hem denetim altında tutmuş hem
de geleneksel saltanat geleneğini tekrardan hayata geçirmiştir (Kalaycıoğlu, 1997:
115). Ayrıca Tanzimat dönemi sonrası bürokratlar ve aydınlar ile küçük burjuvazi
sınıfı, sivil toplumun kuruluşlarının ortaya çıkmasında etkili olmuştur. II.
Abdülhamit’in otoriter yönetimi, dernek ve ivil toplum kuruluşlarının oluşmasını
olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Sivil örgütlerin sınırlı sayıda kurulması, siyasi ve
toplumsal hayatta da bu örgütlerin yasal çerçevede çalışmalarına izin verilmediği
için, gizli örgütlenmeler bu dönemde siyasi ve toplumsal hayatta etkili olmuştur
(Alkan, 1998: 85, 94).
Tanzimat dönemiyle beraber, padişahın yerine bürokratlar devletin hizmetkarı
olmaya başlamıştır. Eski dönemdeki iki önemli güç olan yeniçeriler ve ulema sınıfı
ortadan kaldırıldığı için bürokrasiyi denetleyecek tek güç olarak padişah kalmıştır.
Bu sebepten dolayı Tanzimat bürokratları, otoriter bir yönetim anlayışının temsilcisi
olmuştur. Tanzimat bürokratları, Ayanlar ile ele alındığında, devletin yaşadığı iktidar
parçalanmasından dolayı oluşan boşlukları bu iki sınıfın doldurduğu söylenebilir
(Tosun, 2001: 135).
23 Temmuz 1908 tarihinde yürürlüğe giren II. Meşrutiyet’le birlikte
dernekleşme sürecinde hızlı bir artış yaşanmıştır. II. Meşrutiyet’in ilk beş yılında
toplumsal ve siyasi örgütlenmelerin kurumsallaşması kapsamında önemli bir dönemi
oluşturmuştur (Alkan, 1998: 49).
Kurulan dernekler, Osmanlı Devleti’nde yaşanan olağanüstü toplumsal ve
siyasi bunalımlar ve belirsizlik gibi nedenler sivil toplum kuruluşlarının ortaya
çıkmasını sağlamıştır. Ayrıca Osmanlı-Rus savaşlarının devam etmesi ve I. Dünya
Savaşı sonrası sivil örgütlerin kurulmasına yönelik herhangi bir yasal düzenleme
yapılmadığı için birçok sivil toplum kuruluşları hem ortaya çıkmış hem de
sayılarında artış yaşanmıştır. Aynı zamanda bu dönemde siyasi sistemdeki
demokratik eğilimlerin de yoğunluğu sivil toplum kuruluşlarının sayılarının
artmasını sağlamıştır (Alkan, 1998: 128).
2.2.2.2. Cumhuriyet Dönemi STK’ların Tarihsel Gelişim Süreci
Osmanlı Devleti döneminden itibaren Türkiye’de, siyasi düşünceyi
biçimlendiren bir devlet-toplum karşıtlığının varlığından söz edilebilir. Osmanlı
62
Devleti’nin devlet geleneğine bakıldığında genellikle “devlete karşı fesat” bir toplum
düşüncesi ortaya çıkmıştır. Bu düşünce, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in ilan
edilmesiyle beraber ortadan kaldırıldığı ifade edilmiş olsa da tek partili ve çok partili
siyasi yaşamda, devlete karşı fesadın kaynağı toplum olarak görülmeye devam
etmiştir (Sarıbay, 2000: 105).
Türkiye’de devletin denetimi dışında meydana gelen birçok siyasal ve sosyal
çalışmalara şüpheyle yaklaşılarak bu çalışmaları yapan her türlü kişi, grup veya
kuruluşlar engellenmeye çalışılmıştır. Cumhuriyet’in ilanıyla beraber gelişmekte
olan devletlerdeki gibi milli birlik ve kalkınma politikalarına eşdeğer özellikler
benimsenmiştir. Türkiye Cumhuriyet’inin ilk senelerinde gelişmekte olan devletlerin
hem siyaseti hem de yönetimi anlama konusundaki kalkınma düşünceleri önemli bir
faktör olarak görülmüştür. Bu devletler, hem ulus oluşumu hem de sosyal ve
ekonomik alanda gelişmeyi sağlamak için ana hedef kalkınma olarak
benimsenmiştir. Siyasal eğilimleri farklı olan birçok siyasal düşünceye sahip kişiler
ya da toplumlar tarafından da bu hedef kabul edilmiştir. İfade edilen ulusal bir kimlik
çevresinde toplumu tekrardan iyileştirme ve geliştirme politikaları, bir devletin
sömürgeden kurtulmasının bir noktası olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca ulusal
kimlik oluşturma amacı, modernleşme politikası kapsamında birbirinden farklı
kültürel, sosyal ve etnik özellikleri olan toplumların farklılıklarını yok etme ve
benzer özelliklerini çoğaltma gereksiniminden ortaya çıkmıştır (Eryılmaz, 2002:
126).
2.2.2.2.1. 1923-1946 Dönemi
29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye’de, çoğunluğun askerler olduğu ulusalcı
önderlik Cumhuriyet’i ilan etmiştir. Cumhuriyet’in kurulmasıyla hem yeni bir
Türkiye hem de yeni bir Türk oluşturma süreci ortaya çıkmıştır (Feroz, 1996: 43).
Türkiye’de anayasa arayışlarından en önemli durak noktası 1926 yılı Teşkilat-ı
Esasiye Kanunu olmuştur. 1924 Anayasası’nda dayanışmacı, sınıf farkı gözetmeyen
ve çatışmasız bir toplum modelini öngörerek hem dönemini biçimlendiren hem de
genel olarak ülkede hâkim olan bir paradigmayı da oluşturmuştur (Arslan, 2002: 15-
17).
1926 yılında Medeni Kanun’un kabul edilmesiyle dernekler hakkında
demokratik ve özgürlükçü hükümler oluşturulmasına rağmen siyasi partiler için ayrı
63
kanun kabul edilmediğinden, Takrir-i Sükun Kanunu ve Hıyanet-i Vataniye Kanunu
kısıtlayıcı hükümleri nedeniyle dernekleşme de 1938 yılına kadar süregelen bir
yavaşlama yaşanmıştır. Cumhuriyet döneminde hazırlanan ilk Cemiyetler Kanunu,
tek partili rejim sistemine uygun olarak kısıtlandırıcı bir örgütlenme kapsamında
oluşturulmuştur (Alkan, 1998: 57).
1930’dan itibaren Avrupa’da ortaya çıkan faşizminle birlikte sivil toplum
kuruluşları sıkı denetime tabi olmuştur. Ayrıca bu dönemde mevcut sivil toplum
kuruluşlarının azaltılması için faaliyetler yürütülmüştür. Sivil toplum kuruluşlarının
sıkı denetimi ve sayılarının azaltılması faaliyetleri, II. Dünya Savaşı boyunca da
devam etmiştir. 1933-1938 yılları arasında hazırlanan yasal düzenleme hükümleriyle
sendikalaşma ve grev hakkına net yasaklar getirmiştir. Ayrıca dernek çalışmalarının
denetim altına alınması ve derneklerin kapatılmasından sonra 1935 yılında yeni bir
yasalaşma dönemine geçilmiştir (Alkan, 1998: 57; Gönel ve Acılar 1998. 6).
1920’lerde uygulanan modernleşme, kalkınma ve batılılaşma politikalarının
istenilmeyen onuşalı 1940’larda meydana gelmeye başlamıştır. Siyasi katılımın
genişlemesi ve toplumsal haraketliliğin artmasıyla beraber çevre, hemşerilik, insan
hakları ve buna benzer yeni türde sivil toplum kuruluşlarının oluşmasına yol açmıştır
(Tosun, 2001: 273).
1939’lu yıllarda ekonomi kapsamında devlet müdahalesinin sınırlandırılması
ve özel sektör faaliyetlerinin ön plana çıkarılması, öngörülen planlar arasında yer
almıştır. Nitekim hükümet değişikliğinin yaşanması ve II. Dünya Savaşı’nın
başlaması gibi olaylar, 1940’lı yılların başlarında farklı politikaları oluşturmuştur. Bu
yıllarda kurulan Ticaret Bakanlığı, özellikle devlet-özel mücadelesini artırmıştır.
Bunlar arasında en çok bürokratik denetim mekanizmaları, girişimci topluluk
üzerinde olumsuz birçok sonuça neden olmuştur (Buğra, 1997: 163-164).
Bu yıllar arasında siyasal alanda demokratikleşme ve modernleşmeye çok
fazla öncelik verilmemiş, kültürel ve teknolojik alanda modernleşmeye gidilmiştir.
Siyasal partiler, modern siyasetin en önemli kurumları olarak kabul edilmekte ve bu
yıllarda kurulmaması, 1923-1946 yılları arasında sivil toplumun başka kuruluşlarının
olduğunu belirtmek zordur. 1942-1945 yılları arasında bazı kamu görevlileri
dünyasına geçmiştir. Bu yıllar arasında iş dünyasında geçen bazı kamu kesimlerine
tepkiler oluşmuştur. Ayrıca bürokrasiden dünyasına geçen kamu görevlileri için
gerekliliğine göre İstiklal Mahkemesi gibi bir mahkemenin de kurulması teklif
edilmiştir (Buğra, 1997: 163-164).
64
2.2.2.2.2. 1946-1980 Dönemi
Türkiye’de 1946 yılı sivil toplumun dönüm noktası olarak kabul edilmektedir.
Bu dönemde yaşanan çok partili siyasi yaşama geçiş ve 1950 yılında Demokrat
Parti’nin (DP) hükümetin başına geçmesi olaylarıdır (Doğan, 2007: 83). Demokrat
Parti döneminde hem siyasi çevrede gelişmeler yaşanmış hem de sivil kuruluşların
sayısı artmış ve kuvvetlendiği görülmüştür. Ayrıca bu dönemde muhaliflerin varlığı
ortaya çıkmış ve dernekler, sendikalar, basın kuruluşları ve siyasi partiler gibi farklı
türde örgütlenmeler yaşanmıştır (Doğan, 2007: 83; Usta, 2006, 55).
Çok partili siyasi hayata geçiş süreci, sivil toplum kuruluşlarının meydana
gelmesini olumlu yönde etkilemiştir. 17 Ekim 1946 tarihinde İnsan Hakları Derneği
kurulmuştur. Devletin bürokrasi ve siyasi düzenindeki olumsuzlukları en az seviyeye
ulaştırmak amacıyla dernek azalığı ve müteşebbis heyeti başkanlığı görevi Fevzi
Çakmak’a verilmiştir. Dernek kurucularının bu uygulamaya gitme nedenini, Fevzi
Çakmak’ın bürokratik ve siyasal alandaki kariyerinden yararlanmak olduğunu
açıklamışlardır. Bu dönemde yapılan bazı değişikler sonucu sınıf esasına bağlı
partiler ve bunlara destek veren örgütler kapatılmıştır (Yeşil, 2001: 100-101).
1947 yılında sendikalara siyaset ve grev yasağı getirilmesine rağmen
varlıkları ve örgütlenmeleri devam etmiştir (Gönel ve Acılar, 1998: 6).
1950’lilerde derneklerin artışı ve onları destekleyen bireysel ve toplumsal
hareketliliğe karşı, hukuksal ve fiili olarak mevcut ortamın parlamento dışındaki
muhalefetlere karşı hoşgörülü yaklaşımı olmamıştır. Özellikle Cemiyetler
Kanunu’nda yer alan kısıtlamaların kaldırılması çalışmalarında yeni oluşturulan
sendikalar ya da dernekleri muhalefet odağı şeklinde varlığını sürdürmelerini
sağlamıştır (Tosun, 2001: 274).
1950 yılından sonra toplumsal hareketliliğin artması ve uzmanlaşmanın
gelişmesiyle birlikte siyasi katılım yayılarak dernekleşme eğiliminde de artış
göstermiştir (Gönel ve Acılar, 1998: 4). Ayrıca bu yıllarda yaşanan köyden kente göç
olayları sonucunda ise hemşericilik ve mahalli düzeydeki bağlılıkla derneklerin
oluşmasına katkı sağlamıştır (Yücekök, 1998: 192).
1950’lilerden sonra Türkiye’de gerçekleşen bazı toplumsal farklılaşmalarla
birlikte sivil örgütlenmeler sayısında artışlar yaşanmıştır. Nitekim bu örgütlenmeler
devlete konma düşüncesi olduğu için bundan sonra oluşturulan yeni grup veya
65
örgütlenmeler devletten ayrışan bir amaca yönelerek kurulmaya başlamıştır (Tosun,
2001: 274).
Ülkemizde 1960 yılına bakıldığında, 27 Mayıs askeri mücadelesi yaşanmıştır.
27 Mayıs askeri darbesi, küçük rütbe sahibi subayların yüksek komuta kademelerine
karşı yaptıkları mücadele olmuştur. Bu darbeyle hem hükümetin değiştirilmesi hem
de toplumsal odaklı bazı değişikliklerin yaşanması amaçlanmıştır. Bu darbeyle
birlikte sosyalistlerin hem siyasi parti kurmalarına hem de toplumsal konularda
eleştiri yapmalarına izin verilmiş, sendikalara da grev hakkı tanınmıştır. Yaşanan
değişikler, verilen haklar ve faaliyetler Türk toplumu adına yeni uygulamalardır. Bu
dönemde oluşan sol gruplara karşı komünizmle mücadele etmek amacıyla kurulan
derneklerin sayısında da hızlı artış yaşanmıştır (Yücekök, 1971: 151).
1961 yılından itibaren Türkiye’de sendikal örgütlenme adına önemli adımlar
atılmıştır. Ancak 1965 yılından önce vakıf şeklinde bir araya gelen örgütleri, sivil
toplum kuruluşu olarak değerlendirmek zor olmuştur. Çünkü vakıf türü
örgütlenmeler, insanlardan para ve mal alarak bir araya gelme amacını taşımışlardır.
1965 yılında yapılan değişiklikle beraber vakıflar, sivil toplum kuruluşu olarak
nitelendirmek için ciddi adımlar atılmış ve 1980 yılında ise vakıflar, fiili olarak sivil
toplum kuruluşu gibi çalışmalara başlamıştır (Alkan, 1998: 61).
1970’lere bakıldığında bu yılın en önemli özelliği, geleneksel siyasal elit
asker ve kamu görevlileri ile ikincil siyasi elit girişimcilerin birçok konuda işbirliği
içinde olabilmeleridir (Yücekök, 1998: 40). 12 Mart 1971 muhtırası ve 1973 askeri
müdahalesi sonucu anayasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler sonucu sivil
toplum kuruluşları, askeri-bürokrasi tarafından sıkı denetim altına alınmıştır.
2.2.2.2.3. 1980 Sonrası Dönem
Türkiye’de 1980’li yıllar, güçlü bir merkezi yönetim karşısında, geleneksel
yöntemle oluşmuş, endüstrileşmeye çalışan, hızlı nüfus artışı ve kentleşmenin
yaşanmasına rağmen buna uygun bir siyasi düzen oluşmamıştır (Tosun, 2001: 301).
Aynı zamanda 1980’li yılların başına bakıldığında ise sivil toplum oluşması ve
örgütlenmesi adına yeni bir dönem olarak kabul edilmektedir. Bu dönemde yaşanan
ve birçok yönde etkileyen 12 Eylül 1980 askeri darbesi toplumda “birey, devlet için
midir yoksa devlet, birey için midir” tartışmasını gündeme getirerek sivil toplumun
kapsamını ve çevresini genişletmiştir (Abay, 2004: 263). Ayrıca yönetimi ele geçiren
66
askeri bürokrasi, siyasi alanda toplumun kutuplaşmasının nedeni olarak gördüğü
siyasi partiler ve sendikaların faaliyetlerini yasaklamıştır (Tosun, 2001: 301).
Yine bu dönemde askeri yönetim tarafından yürürlüğe konulan 1982
Anayasası’na göre bir kuruluşun örgütlenebilmesi için bazı şartlara bağlanarak
kısıtlanmış, derneklerin kurulması için resmi izin şartı ve siyasi çalışmalarına da
yasaklar getirilmiştir. 1982 Anayasası’na göre demokrasi ve özgürlüğe dayalı bir
sistem anlayışı yerine devlet ve otoriteye dayalı bir sistem oluşmuştur (Demir, 2007:
466).
1982 Anayasası’nda devletin üstünlüğüne ve aşırılığına vurgu yapılarak
devlet, sivil toplum karşısında siyasi açıdan güçlendirilmiştir. Siyasi ve ideolojik
yönden devletin güçlü bir mekanizmasına vurgu yapılarak sivil toplum üzerindeki
etkinliği güçlendirilmiş ve bürokrasinin merkeze olan bağlılığı da artırılmıştır
(Eryılmaz, 2002: 152). Ancak bu dönemde siyasi yaşamda önemli tartışma noktası
olan sivil toplum kuruluşlarının sayısında artış yaşanmıştır. Sivil toplum, gelişim ve
kuruluş sayılarının artmasındaki en önemli faktör olarak 1995 yılında siyasi partiler,
meslek odaları, dernekler ve sendikalar gibi sivil toplum kuruluşları arasında
işbirliğini yasaklayan Anayasa hükümlerinin kaldırılması biçiminde ifade edilebilir
(Özbudun, 2008: 114).
Türkiye’de 1980 yılında toplumun tamamını ilgilendiren ulusal kimlik ve
dayanışma, modernleşme gibi kapsayıcı konulardan daha çok insan hakları, kadın
hakları, dini haklar, hava kirliliği, çevre ve turizm gibi konular üzerinde
yoğunlaşmıştır. Belli başlı bu spesifik konular, devlet tarafından değil toplum ve
toplumsal gruplar tarafından gündemde tutulmuştur (Çaha, 1998: 874).
1980’li yıllarda kentleşmenin artması, mesleki işbölümünün yaygınlaşması,
liberal ekonomi politikalarının benimsenmesi, Türkiye’nin dışa açılması gibi
gelişmelerle beraber derneklerin sayısı da artmıştır. Bunlar arasında özellikle
köylerden kentlere göçlerin yaşanması sürecinde siyasi katılımı ve dernekleşmeyi
birçok yönde etkilemiştir. Siyasi katılımının daha aktif hale gelmesiyle birlikte sivil
toplum kuruluşları sayısında hızlı artış görülmüştür (Narlı, 2002: 14).
Kentleşmeye bağlı olarak sivil kuruluşlar, hemşericilik, dinsel ve mezhepsel
gibi muhtelif şekillerde örgütlenerek belirli alanlarda kurulmuştur. Ancak merkezi
yönetimin yaklaşımının olumsuzluğundan çekinen bazı örgütler yerine toplumla
bireyi yakınlaştıran, toplumsal sorumluluk bilincine sahip örgütlerin yaygınlaşması
demokratik yönetim açısından önemli rol oynamaktadır. Bu türde bilinçli sivil
67
toplum kuruluşlarının kurulması ve katılımın artmasında toplumun bilgisizliği ve
çekingenliği olumsuz sonuçların meydana gelmesinde etkin rol oynamaktadır. Bu
yıllarda etnik ayrımcılık söz konusu olduğu için bazı dernek ve gönüllü kuruluşlara
karşı güvensizlik yaşanmıştır. 1990’lı yıllarda güvensizlik ve şüphe, dinsel amaçlı
kurulan kuruluşlara karşı da devam etmiştir (Tosun, 2001: 322-323).
1990’lı yıllardan sonra Türkiye’de sivil toplum giderek daha çok anlamlı
olmaya başlamıştır. Bu yıllarda sivilleşen hukuk sisteminde, kişisel özgürlük ve sivil
toplum gelişimi önündeki engeller ortadan kalkmıştır (Doğan, 2007: 83). 1990’lı
yıllardan sonra sivil toplumun asıl anlam kazanmasının nedeni, dünyadaki demokrasi
ve insan haklarına vurgu yapılması olarak gösterilmektedir. Türkiye’yi kısa süre
içinde etkisi altına alan demokrasi ve insan hakları anlayışına dayalı olarak sivil
toplum kavramı, İngilizce karşılığı olarak “Non-Govermental Organisation” ve
Türkçe karşılığı “Sivil Toplum Kuruluşu” olarak adlandırılmıştır. Ayrıca 1992
yılında yapılan Rio Zirvesi’nde ele alınan Yerel Gündem 21 kararı ve sonra yapılan
Habitat-II Konferansı’ndaki kararlar ile sivil toplum olgusunun değeri
yükseltilmiştir. Türkiye’nin de yer aldığı bu kararlarda sivil toplum, artık yerel bir
paydaş olarak değerlendirilmiştir (Toksöz, 2008: 65-66). Aynı zamanda 1990 sonrası
sivil toplum kuruluşlarının iktidar ilişkilerinden uzakta olma, yeni üyeleri kabul etme
gönüllülük esasına bağlı olması, yatay ilişkiler içinde olma, kendi konuları dışında
diğer konuları da ele alması gibi özellikler taşımıştır (Bedük, Usta ve Kocaoğlu,
2006: 57).
1993 yılında özel radyo ve televizyon yayınları üzerindeki yasakların
kaldırılması, 1995 yılında da siyasi partiler, dernekler ve sendikalar gibi
örgütlenmeler arasındaki işbirliğini engelleyen yasakların da kaldırılması sivil
toplumun gelişimi için önemli adımlardan biri olmuştur (Bulut ve Kahraman, 2008:
737). 1996 yılında Türkiye’de BM Zirvesi’nin yapılması, sivil toplum kuruluşlarını
daha hareketli hale getirmiştir. Ancak 17 Ağustos 1999 yılında yaşanan Marmara
Depremi’nde sivil toplum kuruluşları için gerekli resmi otoritenin eksikliğinden
dolayı insanlar bir araya gelerek sorunu nitelikli ve karşılıklı güvene dayalı bir
şekilde çözmeye çalışması, yeni bir sivil anlayışı ortaya çıkarmış ve sivil toplumun
benimsenmesi için önemli adım olmuştur (Toksöz, 2008: 67).
Özellikle 2000’li yıllara bakıldığında, Batı toplumlarıyla bütünleşme
açısından AB’ye giriş sürecinde temel hak ve özgürlükler kapsamında Anayasaya ’da
bazı temel değişikliklerin yapılması sivil toplum kuruluşları için önemli bir aşama
68
olmuştur. Yapılan değişikliklerle beraber gerekli uyum kanunlarının hazırlanması ve
bunların uygulanması faaliyetleri, diğer dönemlerde yapılan çalışmalara göre daha
önemli bir gelişme olmuştur. AB’nin yetkili organları ve Avrupa’daki diğer sivil
toplum kuruluşları, Türkiye’de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarını yakından
takip etmiştir. AB’nin oluşturduğu ölçütler, Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının
hem kurulması hem de faaliyetleri açısından önemli bir gelişme olmuştur. Ancak
seçkinci-bürokrat kesim tarafından bu süreç yavaşlatılmaktadır (Yücekök, 1998: 47).
2.2.3. STK’ların Amaçları, Fonksiyonları ve Özellikleri
2.2.3.1. Amaçları
Sivil toplum kuruluşları, belirli bir amaçları gerçekleştirmeye çalışan, belirli
konularda insanları bilgilendiren ve yönlendiren, yaşamın her alanında varlığını
hissettiren gönüllü özerk yapılı örgütlenmeler olarak tanımlanmaktadır (Aktel, 2003:
70). Bu kuruluşlar, resmi kurumlar dışında bağımsız olarak faaliyetleri gönüllülük
esasına dayalı olarak sosyal, kültürel ve çevresel hedefler doğrultusunda kar amacı
olmadan çalışmalarını yürütmektedir. Sivil toplum kuruluşları, bir toplumda sosyal,
kültürel, ekonomik ve siyasal değişimlere öncülük eden, faaliyet gösterdikleri
toplumun isteklerini ve sorunlarını ele alarak düzenlemeye giden dinamik yapılardır
(Engin, 2000: 29).
Sivil toplum kuruluşlarını, temsil ettikleri toplumda sorun olarak gördükleri
konularda kamuoyunu bilgilendirmek, yönlendirmek ve sorunun çözümü için
harekete geçen örgütlenmelerdir. Genel olarak bakıldığında sivil toplum
kuruluşlarının amaçları şunlardır (Yurtseven, 2015: 117):
Bir alanda örgütlülük kurmak,
Demokratik alanda bir parça olmak,
Bir düşüncenin ya da disiplinin alandaki yüzü olmak,
Bir düşüncenin amaç ya da eylem düzlemine zemin hazırlamak,
Toplumsal etkileşimi artırmak,
Aynı felsefeye sahip örgütlerin oluşumlarına göre ulusal ve uluslararası
etkileşimi artırmaktır.
Aynı zamanda sivil toplum örgütleri, kendi içinde hem çoğulcu hem de
katılımcı bir kültürle beslenmekte ve insanları yönetim konusunda tecrübe
69
kazandırmayı da amaçlamaktadır. Keane, sivil toplum kuruluşlarının temel
amaçlarını aşağıdaki gibi sıralamaktadır (Keane, 1994: 37-41):
Kamuoyu oluşturma yoluyla kişilerin isteklerinin dile getirilmesine ve dikkate
alınmasına yardımcı olmak,
Çoğulcu ve katılımcı bir toplum yapısı için gerekli faaliyetleri gerçekleştirme
de etkin olmak,
Hem devletin yaptığı uygulamalarda hem de pazar ekonomisindeki bazı
dayatmalara karşı koruyucu önlemler almak,
Temsil ettikleri bir toplumda, toplumun çıkarlarına göre kamuoyu oluşturmak
ve toplumun isteklerinin dile getirilmesi konusunda yardımcı olmak,
Bazı durumlarda hem projeler üretmek hem de projelerin gerçekleşmesi için
kaynak akışını sağlamak,
Projeleri yaşamda uygulayarak istihdam, sosyal refah, eğitim gibi konularda
devlet politikaları yanında sorumluluklara sahip olmak,
Çoğulcu ve katılımcı bir toplumun oluşmasını sağlamak ve ekonomileri etkin
bir şekilde dengelemektir.
2.2.3.2. Fonksiyonları
Sivil toplum kuruluşları, toplumdaki gönüllü ya da tecrübeli bireylerin
deneyimlerinden yararlanarak toplumun belirli hizmetlerini yerine getiren, toplumun
bilinçli ve eğitimli olmasına katkı sağlayan, toplumun artan ihtiyaçlarını gidermeye
çalışan ve toplumların ortak amaçları doğrultusunda bir araya gelen gönüllü, kâr
amacı taşımayan ve bazı sorumlulukları üstlenen örgütlerdir. Sivil toplum
kuruluşlarının fonksiyonlarına bakıldığında şu şekilde sıralanabilir (Talas, 2011: 392;
Akyüz, 2008: 23-24):
Bireylerin ve toplumların isteklerini bir araya getirerek fayda sağlamak
amacıyla kamuoyu oluşturmak,
Toplumda egemen olan ekonomik piyasa ve metalaşma gibi olumsuzluklara
karşı dengeleyici faktör olmak,
Eğitim, sosyal refah, iş olanaklarının sağlanması gibi konularda hem projeler
üretmek hem de bu projeleri uygulanması için kaynak aktarımı sağlayarak
alternatif sorumlulukları üstlenmek,
70
Çoğulcu ve katılımcı bir kültüre sahip toplumu oluşturmak ve bireylerin
yönetim deneyimini geliştirmek,
Bireylere ve topluma karşı açık ve yalın olmak,
Toplum çıkarlarını göz ününde bulundurarak toplumun gereksinimlerini
karşılamak,
Projeler ve toplumun gereksinimlerine göre kaynakları uygun ve verimli bir
şekilde kullanmaktır.
2.2.3.3. Özellikleri
Sivil toplum kuruluşları, devlet ve toplum arasında köprü görevi görmektedir.
Sivil toplum kuruluşları doğası gereği oluşumları, verdikleri hizmetler, faaliyet
alanları, süreklilikleri, çalışma alanları ve kapasiteleri bakımından farklılıklar
göstermektedir (Yaprak ve Bacak, 2005: 421).
Sivil toplum kuruluşları birbirinden farklı özellikleri bulunmasına rağmen
bazı ortak özellikleri bulunmaktadır. Corsino, sivil toplum kuruluşlarının
özelliklerini şı şekilde saymaktadır (Corsino, 1998: 56-57’den Aktaran Akıncı, 2014:
204-205):
Oluşumlarının temelinde muhalif bir karşılık vardır. Mevcut yönetime katkı
sağlayacak değişimleri sunmaktadır.
Yasal olarak kurulmuş, özerk kuruluşlardır.
Devlet yönetimi dışında kendileri özgü amaçları vardır.
Herhangi bir kişisel ya da ticari kâr sağlamayı elde etmeyi çalışmazlar.
Çalışmalarını toplum yararına olacak şekilde hareket ederler.
Faaliyet alanları farklılık göstererek, toplumların örgütlenmesine ve
bilinmesine yardımcı olurlar.
Toplumsal sorunların çözümü için etkin sistemler kurma, projeler oluşturma
ve bunları uygulama gibi çalışmaları yürütürler.
Toplumsal sorunlara, ihtiyaçlara göre düşünce üretme ve sistemli bir şekilde
uygulamak için toplumsal aktörlerle diyalog içerisinde bulunurlar.
71
Toplumun kültürel değerlerine, deneyimlerine, beklentilerine ve hayatlarına
eşlik etme özellikleri bulunur.
Toplumun alt kesim ya da gruplarını destekleyerek daha iyi örgütlenmelerine
ve yönetim kapasitelerini artırmalarına kaynak aktarımı da sağlar.
Sivil toplum kuruluşlarının genel özellikleri aşağıdaki gibi belirtilmektedir:
Özerklik: Sivil toplum kuruluşları, merkezi ve mahalli idarelerden
bağımsız ve siyasal partilerden farklı, kendi misyonu kapsamında devletin
yönlendirmediği ve bazen devletin organlarıyla ortak hareket bir
kuruluştur (Akatay ve Yelkikalan, 2007: 25; Seyyar ve Adalı, 2004: 190).
Gönüllülük: Sivil toplum kuruluşları gönüllülük esasına dayalı
kuruluşlardır. Bireylerin üyeliklerinde, yürütülen faaliyetlere
ktılmalarında ya da üyeliklerine son vermelerinde kendi istekleri ile hiçbir
zorlama olmaksızın kendi iradeleriyle dilekleri zaman bir araya gelmekte
ve ayrılmaktadırlar (Tağma, 2002: 62).
Kâr Amacı Gütmemek: Sivil toplum kuruluşları, topluma sosyal hizmet
sunmak amacıyla herhangi bir kişisel kazanç elde etmeyi amaçlardan
faaliyetleri yürüten kuruluşlardır. Kâr odaklı olmayan bu kuruluşlar, gelir
getirici çeşitli faaliyetlerde bulunabilirler. Elde edile gelirler, üyelerine
dağıtılmaz. Ancak uzun süreli çalışan görevlilere hizmet karşılığında belli
bir ücret vermektedirler (Yaprak ve Bacak, 2005: 421).
Vizyona ve Bir İdeala Sahip Olmak: Sivil toplum kuruluşları, belirli
amaçlar doğrultusunda kuruldukları için kişisel amaçları ve çıkarlarından
bahsedilmez. Oluştukları toplumsal kesimin amaçlarına ve
gereksinimlerine göre hareket ederler. Sivil toplum kuruluşları, yoksulluk,
işsizlik, çevre, insan hakları, ayrımcılık ve sosyal refah gibi genel olarak
toplumu ilgilendiren konularda insanların gereksinimlerini yardımcı
olmaktadırlar (Akatay ve Yelkikalan, 2007: 25-26).
Şeffaflık: Sivil toplum kuruluşlarının üyelerinin kendi rızalarına bağlı
olması, özerk yapıları içinde kâr amacı gütmeyen, finans kaynaklarının ve
faaliyetlerinin açık olarak belirtildiği örgütlenmelerdir (Yıldırım, 2004:
64).
72
2.2.4. STK’ların Faaliyet Alanları
Sivil toplum kuruluşları belirli amaçları gerçekleştirmek üzere kurulan
gönüllü kuruluşlardır. Sivil toplum kuruluşlarının çeşitli alanlarda ve konularda
taşıdıkları amaçlar, faaliyet alanlarını hakkında da bilgilendirmektedir. Yerel ya da
uluslararası alanda mevcut sorunlara alternatif çözümler üretme ve uygulama
açısından önemli katkılar sunmaktadır. Günümüzdeki sivil toplum kuruluşları eğitim,
sağlık, sosyal hizmetler, çevre, engelli bireylerin eğitimi, kimsesiz çocukların,
korunması ve yaşlıların bakımı gibi birçok alanda hizmetleri sunmaktadır (Akdeniz,
2014: 6-7). Ayrıca sivil toplum kuruluşları, dini ve kültürel koruma, insani yardımlar,
su ve enerji tüketimi, çocuk kontrolü, virüslü hastalıklara karşı önleyici ve koruyucu
eğitimi, madde bağımlılığından kurtarma eğitimi, evden kaçan kızlar ve çocuk
suçluluğu eğitimi, çevreyi temiz tutma ve ağaçlandırma, giyim ve tekstil hizmetleri
eğitimi, mesleki dayanışma, tarım faaliyetleri, kariyer ve kültürel faaliyet geliştirme,
okul yapımı, çocuk ve kadın hakları, hayat kadınları, cinsel istismara maruz kalan
kişiler için terapiler, kadınlara yasal yardımlar ve yardım hizmetleri, tüm bireyler için
okur yazarlık eğitimi, demokratikleşme ve siyasi katılımı artırma gibi vatandaş
odaklı çalışmalar, toplumsal hayatı iyileştirme gibi birçok alanda faaliyetleri
bulunmaktadır (Uğur, 2011: 33).
2.2.5. STK’ların Sınıflandırılması
Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının faaliyet alanları, belirli amaçlar
üzerine kurulmaları, fonksiyonları ve özellikleri bakımından farklılıklar içermektedir.
Bu nedenle sivil toplum kuruluşlarını belirli bir kalıba sığdırmak oldukça zor
olmaktadır. Bu kapsamda sivil toplum kuruluşlarının birçok ölçütlerine göre
sınıflandırmalar yapılabilir. Bunları şu şekilde belirtebiliriz (Çiftçi, 2012: 15; Erol,
2007: 339 ):
Meslek kuruluşları veya kooperatifler (sendikalar, esnaf kuruluşları, odalar ve
diğerleri),
Ekonomik alanda faaliyet gösteren kuruluşlar,
Teknik örgütler,
Geleneksel nitelikteki kuruluşlar (tarikatlar, cemaatler gibi),
Sosyal ve toplumsal kuruluşlar,
73
Çevre kuruluşları (Tema Vakfı gibi),
İnsani yardım ve gelişme kuruluşlar,
Çocuk ve kadın haklarını koruma altına alan kuruluşlar,
İnsan hakları ve özgürlük alanında faaliyet yürüten kuruluşlar (İHD gibi),
Hak temelli kuruluşlar,
Toplumsal hareketli kuruluşlar,
Üniversite gibi bilimsel kuruluşlar,
Toplumu anket gibi çalışmalarla bilgilendirme amacı olan kuruluşlar,
Hizmet veren kuruluşlar (sosyal hizmetler, okuryazarlık eğitimi gibi),
Sanat ve kültür örgütleri,
Kadın, öğrenci ve gençlik örgütleri veya birlikleri,
Uluslararası sivil toplum kuruluşu temsilcilikleri gibi sayı artırılabilir.
2.2.6. STK’ların Örgütlenme Türleri
2.2.6.1. Dernekler
Sivil toplum kuruluşlarının örgütlenme türlerinden biri olan derneklerin
kuruluşu ve denetimi ilgili ülkenin yasal düzenlemelerine göre hazırlanmaktadır.
Dernekler, modernleşme sonrası insanların gönüllü olarak bir araya geldikleri, belirli
ortak amaçları içeren ve varlıklarını devam ettirmek için meydana gelen örgütler
olarak tanımlanmaktadır (Yıldırım, 2004: 125). Ayrıca, ortak düşüncelere sahip olan
bireyler bir araya gelerek maddi ve manevi olarak varlıklarını sürdürmek amacıyla
haklarını korumakta, ortak değerlerine sahip çıkmakta olan demokratik kuruluşlardır
(Yatkın, 2013: 176- 177).
Yürürlükte olan mevzuata göre derneklerin tanımı ve kuruluşu ile ilgili Türk
Medeni Kanunu’nun 56. maddesine göre; “Dernekler, gerçek veya tüzel en az yedi
kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere,
bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel
kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır” şeklinde ifade edilmiştir. Aynı maddenin ikinci
fırkasında ise hukuka veya ahlâka aykırı amaçlarla dernek kurulamayacağı hükmü
belirtilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 57. maddesinde de “Herkes, önceden izin
almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.” ibaresine yer verilerek dernek kurmanın
izne bağlı olmadığı ifade edilmiştir (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu).
74
Dernekler, diğer yandan bu konuyu düzenleyen özel kanun olan Dernekler
Kanunu’nun 2. maddesinde, “Dernek: Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla
yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek
veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle
oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukları” şeklinde ifade edilmiştir. Aynı
kanunun 3. maddesinde, fiil ehliyetine sahip gerçek ve tüzel kişiler, önceden izin
almaksızın dernek kurabileceği belirtilmiştir. Ayrıca kanunun 25. maddesinde ise,
“Dernekler, amaçları ile ilgisi bulunan ve kanunlarla yasaklanmayan alanlarda, kendi
aralarında veya vakıf, sendika ve benzeri sivil toplum kuruluşlarıyla ortak bir amacı
gerçekleştirmek üzere ve yetkili organlarının kararı ile plâtformlar oluşturabilirler”
şeklinde ifade edilmiştir (5253 sayılı Dernekler Kanunu).
Dernekler, tüzüklerinde belirtilen çalışma hedefleri kapsamında faaliyetlerini
yürütmeye yönelik etkinliklerini gerçekleştirmeye çalışır. Yasaklanan ya da izne
bağlı olan faaliyetlerle ilgili hukuki özel kanun hükümleri saklıdır. Dernekler,
faaliyetleriyle ilgili herhangi bir yasak veya aykırılık halinde Cumhuriyet
başsavcısının istemiyle açılan davada faaliyetlerini durdurma kararı
verilebilmektedir. Derneklerin kendi organları arasında genel kurul, yönetim kurulu
ve denetim kurulu bulunmaktadır. Genel kurul, derneğe kayıtlı üyelerden oluşan ve
derneğin diğer diğer organlarını denetleyen üst yetkili organdır. Dernekler, iki yılda
bir toplanmak zorundadır. Yönetim kurulu, derneğin faaliyetlerinin kanunlara ve
tüzüğe uygun bir şekilde yürütülmesi ve derneği temsil etme niteliği taşıyan, en az
beş asil ve beş yedek üyeden oluşan kuruldur. Denetim kurulu, kanun ve tüzüğe
uygun denetimi yapan ve sonuçlarını rapor halinde yönetim kurulu ve genel kurula
sunan, en az üç asil ve üç yedek üyeden oluşan organdır (Yıldırım, 2004: 130-133).
2.2.6.2. Vakıflar
Köken olarak İslam hukukuna dayanan vakıflar, çok eski bir sivil toplum
kuruluşu olarak yer almaktadır. Vakıfların kuruluş amacı ve faaliyetleri derneklerden
farklı olmaktadır. Vakıflar, gerçek ya da tüzel kişiler tarafında gelir elde eden
malların sosyal amaçlar için tahsil edilmeleriyle meydana gelen bir yapılanmadır.
Dernekler, tüzük kapsamında oluşturulurken, vakıflarda ise vakıf senedinin olması
vakıfların kurulmasının temel şartı olmaktadır (Yıldırım, 2004: 130-133).
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’Nun 101. maddesine göre, “Vakıflar,
75
gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca
özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır” şeklinde
tanımlanmıştır. Aynı kanunun 102. maddesinde, “Vakıf kurma iradesi, resmi senetle
veya ölüme bağlı tasarrufla açılır. Vakıf, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan
sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır. Resmi senetle vakıf kurma işleminin temsilci
aracılığıyla yapılması, temsil yetkisinin noterlikçe düzenlenmenmiş bir belgeyle
verilmiş olmasına ve bu belgede vakfın amacı ile özgünlenecek mal ve hakların
belirlenmiş bulunmasına bağlıdır...” şeklinde ifade edilmiştir (4721 sayılı Türk
Medeni Kanunu).
5737 sayılı Vakıflar Kanunu, vakıfların kurul şeklinin Türk Medeni
Kanunu’ndaki hükümlere göre oluşturulacağını belirtmiştir. Vakıflar Kanunu’nda
vakıfların amaçları, türleri, kuruluş şekilleri, yöneticilerini seçme kuralları, mal
edinme yolları faaliyetleri, kamu kurumu olan Vakıflar Genel Müdürlüğü ile olan
ilişkileri düzenlenmiştir.
Vakıflar, bireysel ve gönüllülük esasına bağlı olan, toplumsal amaçlı
kurulmuş kuruluşlardır. Bireyler, sahip oldukları malları topluma fayda sağlayacak
düşüncesiyle hareket etmektedir. Vakıflar, toplumsal huzurun ve barışın sağlanması,
devletin ihmal ettiği sosyal aktiviteleri yerine getirme, belirli bir düşünceyi ya da
ideolojiyi yayma, kültürel gereksinimler ve diğer değerleri karşılama gibi dinamikler
vakıfların oluşmasını etkilemiştir. Ayrıca kişisel kâr elde etmeyi amaçlamayan
vakıflar, toplumsal gereksinimlerin ve değerlerin hayata geçirilmesini gaye edinen
yardımcı kuruluşlardır (Erşahin, 2003: 323; Akatay ve Yelkikalan, 2007: 15-16).
Vakıflar, toplumda güçlü bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma bilincini
oluşturan, toplumdaki dezavantajlı kişilerin sosyal güvenceleri, beslenme, barınma
eğitim gibi temel gereksinimlerinden yoksun kesimlere çeşitli yardımlarda bulunarak
ve elde edilen geliri adil bir şekilde dağıtarak ihtiyaç sahipleri ve muhtaçlara
yardımlarda bulunmaktadır (Bozkuş, 2009: 79).
2.2.6.3. Sendikalar
Sendikalar, işçi sınıfının ekonomik ve toplumsal yaşamındaki haklarını
savunan, onların yaşam standartlarını iyileştirmeyi ve geliştirmeyi amaç edinen
örgütlenmelerdir (Sabuncuoğlu, 2000: 244). Sendikaların, diğer sivil toplum
kuruluşlarından ayıran özellik, bu örgütlenme türünde bir hak arayışı bulunmasıdır.
76
Sanayi Devrimi ile yeni toplumsal bir sınıf olan işçi sınıfı oluşurken; Sanayi
Devrimi’yle birlikte işçi sınıfının sürekli sömürülmesi, kapitalist düzenin işçiler
üzerinde oluşturduğu sömürü sebebiyle işçi hakları kapsamında örgütlü ve örgütsüz
bir şekilde savunmalara yol açmıştır. Oluşan örgütlü hak mücadelesi doğrultusunda
sendikal hareketler ortaya çıkmıştır (Yıldırm, 2004: 136).
İlk sendikalar, 1909 yılında yürürlüğe giren Dernekler Yasası kapsamında
kurulmuştur. Cumhuriyet döneminin ilk Anayasası’nda işçilere sendika kurma hakkı
tanınmıştır. Ancak 1925 Takrir-i Sükûn Kanunu ile sendikal yaşam bir süre varlığına
devam etmemiştir. 1933-1938 yılları arasında yapılan yasal düzenlemeler ile birlikte
sendikalaşma ve grev hakkı kesin olarak yasaklanmıştır. 1947 yılında 2018 sayılı
“İşçi ve İşveren Sendikaları ve Sendika Birlikleri Kanunu” çıkarılmıştır. Bu kanun
ile Sendikalaşma Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak grev yasağı aynı şekilde
devam etmiştir. 1961 Anayasası, sendikalaşma ve çağdaş bir örgütlenme adına
önemli bir adım olmuştur. Bu yasa ile çalışanların hepsine sendika hakkı, bütün
işçilere de grev ve toplu sözleşme hakkı verilmiştir. 1965 yılındaki 624 sayılı Kanun
ile kamu çalışanlarının sendikal hakları düzenlenmiştir. 1982 Anayasası, sendikal
haklara ve örgütlenme özgürlüğüne birçok yasak getirmiştir. Ancak 1988 ve 1995
yılında düzenlenen bazı yasal değişiklerle beraber sendikaların çalışmalarındaki
sınırlamaların bir kısmı ortadan kaldırılmıştır (Gönel, 1998: 6).
Sendikalar kendi üyelerinin haklarını korumak ve kollamak, ortak çıkarlarını
göz önünde bulundurmak ve bu doğrultuda çalışmalarını devam ettirmek amaçları
arasında yer almaktadır. Sendikalar işçilerin ve çalışan kesimin çalışma şartları,
işleriyle ilgili problemlerin giderilmesine yönelik faaliyetlerini yürütmektedirler.
Ülkemizdeki 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 2.
maddesinde, “Sendika: İşçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak
ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için en az yedi işçi
veya işverenin bir araya gelerek bir işkolunda faaliyette bulunmak üzere
oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar” olarak tanımlanmaktadır. Aynı
kanunun 3. maddesinde sendikalar ile ilgili “Kuruluşlar, bu Kanun’daki kuruluş usul
ve esaslarına uyarak önceden izin almaksızın kurulur. Sendikalar kuruldukları
işkolunda faaliyette bulunur” hükmü yer almaktadır (6356 sayılı Sendikalar ve
Toplu İş Sözleşmesi Kanunu).
77
2.2.6.4. Mesleki Kuruluşlar
Meslek kuruluşları, belirli bir görevi yerine getiren çalışanların ortak çıkar ve
ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik etkinliklerde bulunmak, mesleki faaliyetleri
koruyup kollamak, geliştirilmesini sağlamak, meslek ahlâkı ve disiplin bilincini
aşılamak ve birçok farklı fonksiyonları bulunan yapılar olarak tanımlanmaktadır
(Candan, 2012: 16).
Meslek kuruluşları ile ilgili Anayasa’nın 135. maddesine göre, “Kamu
kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup
olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak,
mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek
mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim
kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve
organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi
altında, gizli oyla seçilen tamu tüzelkişilikleridir şeklinde ifade edilmiştir (2709
sayılı T.C. Anayasası).
Meslek kuruluşları ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu
Araştırma ve İnceleme Raporu’na göre, “Belli bir mesleği icra edenlerin ortak
ihtiyaçlarını karşılamak ve ortak çıkarlarını korumaya yönelik etkinlikleri
gerçekleştirmek üzere kurulan ve çeşitli işlevleri bulunan organizasyonlardır. Bu
örgütlenmeler esas olarak kendiliğinden, gönüllü, devletten bağımsız ve işlev odaklı
bir nitelik gösterir. Fakat bazı toplumlarda belli meslekleri icra edenleri veya belli
mesleki faaliyetleri kontrol altında tutmak, siyasi, ekonomik ve sosyal bazı amaçlarla
toplumsal yararları korumak bakımından devlet güdümündeki mesleki
örgütlenmelere de rastlanır. İki durumda da, meslek mensuplarının grup çıkarları ile
genel toplumsal yaraların dengeli bir şekilde korunması arayışı söz konusudur”
şeklinde ifade edilmiştir (Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Araştırma ve
İnceleme Raporu, 2009: 13).
2.3. STK’LARIN KRİZ VE AFETLE MÜCADELESİ
Afet kavramı, köken itibariyle Arapça’dan Türkçe ’ye geçen bir sözcüktür.
Sözlük anlamı büyük yıkım, felaket ve bela olarak kullanılmaktadır (Gündüz, 2009:
22). Büyük felaket ve yıkım anlamlarına gelen afet kavramı, dar ve geniş anlamda
78
tanımlanmaktadır. Dar anlamda afet kavramı, tabiatta meydana gelen olağandışı
yıkım, tahribat ve çevrede büyük zararlar doğuran olay ya da durum olarak
tanımlanmaktadır. Geniş anlamda afet kavramı ise, insanların yaşadığı alanlar
üzerinde fiziksel, sosyal, ekonomik ve psikolojik kayıplar doğuran ve onların
yapısını değiştiren, hayatlarını sürdürmek için gerekli olan faaliyetleri etkileyerek
kesintiye uğratmaktadır. Ekonomik, sosyal ve kültürel alt yapıyı olumsuz olarak
etkileyen ve hasara sebebiyet veren bir olay olarak afet, doğal veya insan kökenli ya
da teknolojik olaylar olarak meydana gelmektedir (Sarp, 1999: 10).
İnsanlığın varoluşundan itibaren insanların yaşadığı alanlardaki tüm yapı ve
faaliyetleri etkileyen, sekteye uğratan, gelişmişliklerini yavaşlatan veya durduran
olaylardır (Ertürkmen, 2006: 2). Afet olaylarının etkilerine karşı uygun metotlar
geliştirilerek önlemler alınması ve meydana gelecek can ve mal kayıplarını en aza
indirmek mümkün olabilmektedir. Afetlerin etkilerini önlemek ve kayıplarını en az
seviyede yaşanması ise afetlerin iyi bir şekilde yönetilmesi ile gerçekleşebilmektedir.
Afet yönetimi, afetleri önlemek ve afet sonucu meydana gelen zararları en aza
indirmeyi amaçlayan ve bunun için yapısal çözüm önerileri sunarak oluşturulan,
yönetsel planlamaya yardımcı bir süreçtir. Süreç yönetimi olarak belirtilen afet
yönetimi, temelde mevcut kaynak tespitinin hatasız yapılması ve kaynak
gereksinimlerinin doğru tespit edilmesi, hazırlık ve müdahale reçlerinde bu
kaynakların etkili bir şekilde kullanılması ve yönlendirilmesi sürecini içeren geniş
kapsamlı bir kavramdır (Tezgider, 2005: 153-154).
Afet yönetimi tanımında belirtildiği gibi afet olaylarının olumsuz etkilerinin
azaltılması, zararlarının önlenmesi ve vatandaşların normal yaşamlarına devam
etmeleri için toplumun tüm unsurlarıyla sağlanması gerekmektedir. Bu noktada ortak
çıkar ve amaçlar doğrultusunda hareket eden toplum bireylerinden oluşan ve
gönüllülük esasına dayalı sivil inisiyatifler önemli bir konuma sahip olmaktadır.
Dünyada ve ülkemizde afet olaylarının oluşması sonucu ortaya çıkabilecek zararlı
etkilerinin azaltılması, can ve mal kayıplarının önlenmesi konusunda sivil
toplumların önemli bir işlevi bulunmaktadır.
Toplumların bir arada yaşamaları ve bunun getirdiği sorumluluklar
doğrultusunda insanlar birçok problemi çözmek ve önlemek için beraber hareket
etme bilincine sahip olmuşlardır. Ortaya çıkan problemlere karşı önceleri kişisel
olarak hareket ederken zamanla bireylerin ortak çalışmalarına ve sorunları da beraber
önleme ve yok etme gereksinimi duymuşlardır (Dinçer, 1996: 15-16).
79
Bireyler, toplumsal gereksinim ve hizmetlerin karşılanmasını devletten
beklemektedirler. Vatandaşların ve toplumun ihtiyaçlarının giderilmesi konusunda
devlet tarafından yapılan çalışmalar zamanla toplumun tüm ihtiyaçlarını ve
sorunlarını giderme tek başına giderme konusunda yeterli olamamıştır. Bu konuda
yol gösterici, öncü ve diğer aktörleri de harekete geçiren bir misyona sahiptir. Bu
noktada afet olaylarının önlenmesi, olumsuz etkilerinin giderilmesi veya minimize
edilmesi doğrultusunda sivil inisiyatiflerin gönüllü ve özerk olarak devletin yaptığı
faaliyetlere paralel olarak alternatifler sağlamaktadır. Günümüzde sivil toplum
kuruluşları, afet olayları öncesi afete hazırlık, zararlarının ve tehlikelerini azaltılması,
müdahale ve iyileştirme evrelerinde dâhil olmaktadır. Devlet, yaşanan afet olaylarına
karşı tek başına afetzedelerin ve toplumun gereksinimlerini karşılaması mümkün
olmadığı için sivil toplum kuruluşları önemli bir role sahiptir. Sivil toplum
kuruluşları, afet olaylarının her evresindeki faaliyetleri ve işlevleri, kamu ile olan
ilişkilerinde ve kendi aralarındaki işbirliğinin sağlanması, afet yönetimi konusunda
ortak amaçlarla eşzamanlı olarak hareket etmeleri gerekmektedir (Firik, 2006:
159,161).
Afetler ve olağanüstü olayların meydan gelmesi durumunda sivil toplum
kuruluşlarının esnek ve özerk yapıları gereği afet bölgelerine devletten önce
gitmeleri, afet olaylarının büyüklüğü ve derecesine göre kurtarma, müdahale, ilk
yardım, insani yardım gibi afetzedelerin gereksinimlerini kısa sürede karşılama
imkânları bulunmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını yürütürken
plansız olmalarına bağlı olarak destekleri sağlama, zaman kaybı, kaynak israfı veya
eşzamanlı hareket edememe gibi sorunlara yol açabilmektedir. Aynı zamanda
afetzedelerin ve sivil toplum kuruluşu gönüllülerinin ortak dili bilmemesi, dil
konusunda çalışmalarının yetersiz kalması da faaliyetlerin ivedi bir şekilde
yürütülmesine engel olmaktadır.
Son dönemlerde sivil toplum kuruluşları, çeşitli nedenlerle devletin
ulaşamadığı, geciktiği alanlarda hızlı ve dinamik yapıları bakımında tamamlayıcı
olmakta, sosyal ve ekonomik kayıpları minimize etme, eksikleri tamamlama gibi
sorumlulukları üstlenmiştir. Ayrıca sivil toplum kuruluşları kendilerini geliştirmeye
açık olmalarından dolayı ülkenin gelişimi açısından önemli görevleri üstlenebilecek
yapıda olan insan topluluklarıdır. Günümüzde faaliyetlerini etkin ve verimli bir
şeklide kullanan birçok sivil toplum kuruluşu bulunmaktadır. Vatandaşlar olarak sivil
toplum kuruluşlarının sayılarını etkinliklerini, eksik ve yetersiz kaldıkları noktalarda
80
ihtiyaçlarını gidererek desteklenmesi gerekmektedir. Bireyler, daha aktif ve etkin
rollere sahip olarak olası afetleri önleyebilir ya da olumsuz etkilerini azaltılabilmesi
mümkün olmaktadır. Ayrıca olası afet olaylarına karşı bireysel ve toplumsal afet
bilincinin oluşmasına yardımcı olmaktadır. Bu ve bunun gibi birçok konuda sivil
toplum kuruluşları bireylerin sahip olduğu hak ve sorumlulukları hatırlatma
konusunda önemli bir işlevi bulunmaktadır (Mahruki, 2008: 2).
2.3.1. Kriz ve Afet Yönetiminde STK’ların Rolü
Kriz, beklenilmeyen ve aniden meydana gelen bir olgu olarak karşımıza
çıkarken, afet ise yıkım ve insanların yaşamsal faaliyetlerini durduran ya da kesintiye
uğratarak can ve mal kayıplarına sebebiyet vermesi olayıdır. Afetlerin etkilerini en
kısa sürede ortadan kaldırmak ve afetzedeleri normal yaşamlarına döndürmek için
yapılan çalışmalar ise afet yönetimidir. Koordineli işbirliği içinde, sistemli ve planlı
mekanizma sayesinde afetlerden en az düzeyde olumsuz etkilenmek için veya afet
sonrası safhalarda insanları en kısa sürede yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik
ortak hedef kapsamın hareket edilmesi yönlendirilmesi gereken durumdur (Pampal
ve Özmen, 2009: 225).
Genel anlamda net bir tanımı olmayan sivil toplum kuruluşu, kâr amacı
gütmeyen, misyon ve vizyona sahip, faaliyetleri kamu yararına olan ve sivil nitelikte
yer alan, gönüllülük esasına bağlı kuruluşlar olarak nitelendirilmektedir.
İnsan davranışlarının temel ifadelerinden biri olan gönüllülük kavramı, kişisel
çıkar sağlamayı hedeflemeyen, karşılıklı alıp ve verme biçimi ve paylaşıma bağlı
olan, toplumsal sorumluluk anlayışıyla toplumun ortak taleplerini ve çıkarlarını
karşılamaya çalışan, eski ve köklü bir davranışlar bütünü olarak tanımlanmaktadır
(Birleşmiş Milletler Gönüllüleri, 2011: 2). Gönüllülük, herhangi bir çıkar
gözetmeyen, dış baskılar altında olmadan kişilerin kendi iradelerine bağlı olarak
hareket etmeleridir. Sadece bireye özgü olmayan gönüllülük, tüzel kişilikleri de
kapsayan, dünya çapında eğitim, sağlık, çevre, barınma gibi programları oluşturan ve
faaliyet gösteren bir hareket şeklidir (Akatay ve Yelkikalan, 2007: 68-69). Kişi ya da
kurumların maddi bir beklentisi olmadan, herhangi bir baskıya maruz kalmadan
insanların şahsi iradeleriyle eylemlerini gerçekleştirmesi durumudur.
Kavramsal olarak çeşitli tanımları olan gönüllülük kavramının başlıca genel
özellikleri; maddi çıkar karşılığı olmaması, planlı ve sistemli bir mekanizma içinde
81
olması, baskı altında ve zorunlu olmaması ve kamu yararına yönelik çalışmalar
olması şeklinde sıralanmaktadır (Palabıyık, 2011: 90). Gönüllü kavramı ise, bir
kurum ya da kuruluşa üye olmadan onun çalışmalarında bulunan kişilerdir (Akatay
ve Yelkikalan, 2007: 74). Kişinin kendi iradesi ve isteğiyle, herhangi bir baskı
altında olmadan, insanî ve toplumsal amaçları benimseyen ve bu amaç kapsamında
etkinlikleri yürütmek için ekonomik, zaman ve mevcut imkânlarını kullanan insanlar
olarak tanımlanmaktadır (Özgen, 2006: 54-55). Toplumsal bir olaydan kaynaklı
sorunları çözmek için gönüllüler, sivil toplum kuruluşlarına yardımcı olmak
amacıyla harekete geçmektedirler. Sivil toplum kuruluşların temel kaynaklarını
oluşturan katılımcılar ağırlıklı olarak gönüllü kişilerdir (Akatay ve Yelkikalan, 2007:
75). Sivil toplum kuruluşları kapsamında birçok konuda çalışmalara yardımcı olan
gönüllüler, etkinliklerini devam ettirmek için eksik ve donanımsız oldukları
konularda eğitilmesi gerekmektedir. Gönüllülerin yeni eğitim faaliyetleriyle
geliştirilmesi ve yeni gönüllüler kazandırması Sivil toplum kuruluşlarına ait olma
duygusunu da artıracaktır (Akatay ve Yelkikalan, 2007: 106-107). Sivil toplum
kuruluşlarının oluşturdukları eğitim programları ile hem üyeleri hem de gönüllüleri
konu ve faaliyetlerindeki yetersiz ve eksik oldukları alanları gidererek daha
donanımlı hale gelmektedir.
Bireyler tarafından ortak bir hedef doğrultusunda topluma hizmet sunmak için
meydana gelen kuruluşlardır. İnsanların gereksinimlerini kısa sürede cevap veren,
esnek yapıya sahip olan, kâr amacı gütmeyen, esnek yapıya sahip, belirli amacı olan
ve herhangi bir kurumun parçası olmadan çalışmalar yapan kuruluşlardır.
Faaliyetlerine göre sivil toplum kuruluşları, “sivil toplum örgütleri, devlet dışı
kuruluş, gönüllü kuruluş veya üçüncü sektör” olarak adlandırılmaktadır (Balkır ve
Çolak, 2004: 17). Kâr amacı gütmeden örgütlenen bir kuruluş olması bakımından
üçüncü sektör olarak adlandırılırken, birinci sektörü kamu veya devlet, ikinci sektörü
ise kâr odaklı ekonomik kuruluşlar meydana getirmektedir (Göymen,2004: 67).
Afetlere müdahale ve afet olaylarının oluşturacağı zararları azaltmak için
insanlar ortak amaçlar etrafında hareket ederek faaliyet göstermektedir. Gönüllü
kişilerin bir araya gelmesiyle oluşan bu toplum, faaliyetlerini koordineli ve işbirliği
içinde sürdürmektedir. İnsanlar toplumsal ihtiyaçların giderilmesi gibi tüm
hizmetlerin devletten bekleme anlayışı zamanla devletin tüm problemlere karşı tek
başına çözüm üretmesi olanaksız olması konusu kapsamında sivil toplum
inisiyatifinin afet olayları kapsamında aktif ve gönüllü olarak yer almaktadırlar.
82
Gönüllü kuruluşlar ve yapılanmalar sayesinde afet risklerini azaltma, afetlere
hazırlanma, iyileştirme, arama-kurtarma, sağlık, eğitim, geçici süreli barınma gibi
toplumsal gereksinimlerin karşılanmasında ve afet olaylarının tüm safhalarında
yoğun çalışmalar sergilemektedirler. Bu kapsamda üstlendikleri rol ve yapacakları
faaliyetlerin bir program çerçevesinde düzenlenmesi durumunda kamu kurum ve
kuruluşları ve gönüllü ya ve örgütler arasında ve gönüllü yapı ve örgütlerin
kendileri arasındaki koordinasyonu afet yönetiminde ortak amaçlar doğrultusundaki
hareketi zorunlu olmaktadır (Firik, 2006: 161). Afetle müdahale kapsamında sivil
toplum kuruluşlarının kendi bünyelerinde oluşturdukları mahalli örgütler, hem
kuruluşa aidiyet duygusunu oluşturmakta hem de sorumluluk alma bilincini
geliştirmektedir. Afet öncesi, afet safhası ve sonrasında alınması gereken önlemlere
yönelik tüm aşamalarda planlı ve sistemli bir mekanizma halinde olması sivil toplum
kuruluşunun, afetlerin her safhasındaki çalışmalarının önemini vurgulamaktadır
(Kayasü, 2007: 72). Tüm afet safhalarında sivil toplum kuruluşunun faaliyet
çalışmaları ve programlarının planlı olması afet yönetiminde önemli olmaktadır.
Esnek yapıya sahip olan sivil toplum kuruluşları, afetlerin meydana geldiği
yerlere, kamu kurumları ve diğer gönüllü kuruluşlar ile işbirliği halinde
çalışmaktadır. Büyük ölçekli afet olaylarında yardımcı olan gönüllü kuruluş ve diğer
gönüllüler, kargaşanın hâkim olduğu afet safhasında arama-kurtarma çalışmalarına
koordineli olmadan katılmaktadır. Kendi yaşamlarını tehlikeye atan gönüllüler,
arama-kurtarma faaliyetlerinde büyük çabalar sarf etmektedirler (Gönüllü
Kaynakların Geliştirilmesi, 2005: VII-C-1). Gönüllülerin ve toplumun afet yönetimi
konusunda eğitilmesi için programlar oluşturulması hükümetin sorumluluğunda
bulunmaktadır. Ancak yaşanan 1999 Marmara Depremi, arama-kurtarma ve yardım
faaliyetlerin sistemli olmaması, olaylara müdahalenin koordineli olmaması, zamanı
iyi değerlendirememeleri, kaynakların yetersizliği gibi eksiklikleri ortaya
koymaktadır. Afet öncesi hazırlık, afet safhası ve sonrasında yaşanan zararların
etkilerini en az düzeye indirmek veya zararları önleme çalışmaları en önemli
aşamadır ve sivil toplum kuruluşlarıı bu kapsamda yürüttükleri faaliyetlerle etkin ve
verimli çalışmalar ortaya koymuşlardır.
Afetler kapsamında oluşturulan mevzuatta sivil toplum kuruluşların afetlerle
müdahalesi, ilgili bakanlık ve kuruluşların koordinasyonunda bulunmaktadır. Sivil
toplum kuruluşların afet yönetimindeki hizmet türü, genel manada afet safhası ve
sonrası safhadaki önleme faaliyetleri biçiminde mevzuatta bulunmaktadır. Afetle
83
müdahale eden sivil toplum kuruluşları ve ilgili kuruluşların faaliyetlerindeki
koordinasyon, müdahale kapsamında oldukça önemlidir. Çalışma türünde “Hizmet
Grubu” nda yer alan sivil toplum kuruluşları, afetin büyüklüğüne ve etkisine göre
görev müdahaleleri bulunmaktadır. Afet Müdahale Planı’na göre, afetin meydana
geldiği bölgede zararları ve kötü koşulları gidermek için çalışmalar hızlı bir şekilde
gerçekleşmesi belirtilmektedir. Yerel ve ulusal düzeyde örgütlenen sivil toplum
kuruluşları koordinasyonu, ilgili oldukları düzeye göre koordine edilmektedir
(TAMP, 2013: 16-23).
2.3.2. Kriz ve Afet Yönetiminde Yer Alan Bazı STK’lar
Dünyada ve ülkemizde kriz ve afet olayları yanmaktadır. Kriz ve afetin
büyüklüğü ve derecesi ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. Doğal ve insan
kaynaklı afetlerin etkilerini azaltmak veya önceden önlemek gibi yöntemler afet
yönetimi ile mümkün olmaktadır. Etkin bir afet yönetiminin varlığı toplumların afet
olaylarının her evresinde aktif bir rol alması ile mümkün olmaktadır. Gönüllü ve
ortak amaç etrafında bir araya gelen insanlar, afet olayları karşısında can ve mal
kayıplarını aza indirmek veya önlemek açısından her alanda çözümler üretmiş ve afet
olaylarına karşı birçok müdahale yöntemleri de geliştirmişlerdir.
Türkiye’de afet yönetimiyle ilgili faaliyet gösteren birçok sivil toplum
kuruluşu bulunmaktadır. Arama-kurtarma, acil müdahale gibi faaliyetlerin yapıldığı
afete hazırlık evresinde, afet yönetimi sürecinin işlerliği bilen ve faaliyetlerini bu
konu üzerinde yürüten eğitim, sağlık, destek hizmetleri gibi faaliyetlerin yapıldığı
afet sonrası iyileştirme ve yeniden inşa evresinde, insani örgütlenmeler ve afet
olayları sırasında etkin ve sürdürülebilir bir afet yönetiminde önemli çeşitli sivil
nitelikte kuruluşlar bulunmaktadır. Ülkemizde afet yönetimi konusunda özellikle
İstanbul’da yapılan Habitat-II toplantısı, sivil toplum kuruluşlarının gelişmesine katkı
sağlamıştır. Özellikle 1999 Marmara Depremi’nde afet yönetimiyle ilgili önemli
eksiklik ve boşlukların olduğu görülmektedir. Sivil inisiyatifin en yüksek düzeyde
faaliyetler yürüttüğü bu dönemde, merkezi ve yerel yönetimler arasında
koordinasyon olmaması, afet olaylarının zararlarını azaltacak planlamaların
yetersizliği gibi birçok eksikliklerin olduğu tespit edilmiştir (Kayasü, 2007: 71). Bu
süreç içinde ise sivil toplum kuruluşları, bu konuda önemli sorumluluklar
84
üstlenmiştir.
2.3.2.1. AKUT (Arama Kurtarma Derneği)
Ülkemizde 1994 yılında dağcılık konusunda bilgisi olan fakat arama-
kurtarma konusunda tecrübeleri olmayan bir grup dağcının bir araya gelmesiyle 1995
yılında AKUT kurulmuştur. AKUT’un ilk olarak kuruluş amacı, dağlarda ya da diğer
zorlu şartlarda arama-kurtarma faaliyetlerinde bulunurken zamanla deprem, sel gibi
afet olayları çalışmalarında yer almıştır. AKUT, 1999 yılında “kamu yararına çalışan
dernek” statüsünü almıştır. 1999 yılında Marmara Depremi’nde arama-kurtarma
çalışmalarına katılarak 200’den fazla kişinin yaşamını kurtarmıştır. Ayrıca AKUT,
sadece ülkemizde değil aynı zamanda yurtdışında yaşanan birçok afet olaylarında
arama-kurtarma faaliyetlerinde bulunarak aktif rol almıştır. AKUT, 1999 yılında
Yunanistan-Atina ve yine aynı yıl Tatvan, 2001 yılında Hindistan, 2003 yılında İran,
2005 yılında Pakistan, 2010 yılında Haiti, 2010 yılındaki Nepal depremlerinde
arama-kurtarma faaliyetlerinde aktif olarak görev almışlardır. Ayrıca 2000 yılında
meydana gelen Mozambik selindeki tıbbi destek çalışmalarına destek vermiştir
(https://www.akut.org.tr/tarihce , Erişim Tarihi: 12.05.2019).
AKUT, Birleşmiş Milletler Arama Kurtarma Danışmanlık Kurulu
INSARAG’ın üyesi olmuştur. Ayrıca tüm dünyada uluslararası standartlara uygun,
arama-kurtarma ekipleri arasında deprem konusunda en tecrübeli ve bilgili
ekiplerden biri haline gelmiştir. INSARAG standartlarına göre “Ağır Arama-
Kurtarma Ekibi (Heavy)” ve “Orta Ölçekli Arama-Kurtarma Ekibi (Medium)
eklinde gerçekleşen sınıflandırmada AKUT, “Sınıflandırılmış Orta Seviye Ekip”
grubunda yer alarak Türkiye’de bu sertifikayı alan ilk dernek olmuştur
(https://www.akut.org.tr/tarihce, Erişim Tarihi: 12.05.2019).
Türkiye’nin en çok güvendiği derneklerden biri olan AKUT, sosyal
sorumluluk anlayışıyla afetler karşısında “Temel Afet Bilinçlendirme” ve “Deprem
Bilinçlendirme” seminerleriyle bireysel ve toplumsal bilgilendirme ve bilinçlendirme
çalışmalarını da sürdürmektedir. AKUT, eğitim faaliyetlerini kendi birimleri içinde
yer alan “Eğitim Bölümü Seminer Birimi” tarafından çalışmalar yürütülmektedir.
AKUT, kamu kurum ve kuruluşları, yerel birimler ve özel sektörler arasında yapılan
protokoller sonucu işbirliği ve koordinasyon sonucu bu birim ve kurumlar da
eğitimler vermektedir (https://www.akut.org.tr/, Erişim Tarihi: 12.05.2019).
85
AKUT, bireyi ve toplumu bilgilendirme ve bilinçlendirme, afet olaylarında
arama-kurtarma gibi ulusal ve uluslararası alanda yürüttüğü faaliyetler, afet yönetimi
konusunda diğer dernek, kurum ve kuruluşlara örnek ve öncülük eden, çalışmalarını
özverili ve kararlılıkla sürdüren bir dernektir.
2.3.2.2. MAG (Mahalle Afet Gönüllüleri)
Mahalle bazında kurulan Mahalle Afet Gönüllüleri, özellikle afet olaylarından
sonraki ilk 72 saat oldukça önemli olmaktadır. Mahalle Afet Gönüllüleri, eğitim,
ekipman ve organizasyonu sağlayarak afet sonrası yaşanan felaketleri ilk 24 saat gibi
kritik saatlerde müdahale edebilecek imkan ve kabiliyetleri güçlendirerek,
profesyonel ekiplerle işbirliği ve koordinasyonu kuvvetlendiren, afetin tehlike ve
risklerine karşı alınabilecek önlemler konusunda yerel halkı bilgilendirme, afete karşı
duyarlı ve bilinçlendirmeyi amaçlayan bir yapıdır
(http://www.mag.org.tr/tur/proje.asp , Erişim Tarihi: 12.05.2019).
MAG projesi, halkın kendi kendini müdahale etmesi gerçeğinden yola
çıkarak her mahallede afet sonrası ilk müdahaleyi yapabilecek seviyede yaklaşık 50
gönüllü afet bilinci ve afete hazırlık, temel arama-kurtarma, temel ilk yardım gibi
konularda eğitilip donanımlı hale getirilmektedir. Ayrıca MAG gönüllüleri,
profesyonel ekipmanlara yardımcı olmaktadır
(http://www.mag.org.tr/tur/MAG_Prensip_ve_Kurallar.pdf, Erişim Tarihi:
12.05.2019).
2.3.2.3. GEA (Arama Kurtarma Grubu)
“Toprak Ana” anlamına gelen GEA, farklı meslek dallarına mensup, felsefe
ve psikoloji alanında çalışmalar yürüten Aktif Felsefe Kültür Derneği üyeleri
tarafından felsefenin, yaşama uygulanan erdemler ve pratik değerler bütünü
olduğunu belirterek arama-kurtarma, sosyal yardım kampanyaları ve ekoloji
alanlarında çalışmalar yapmak amacıyla 1994 yılında kurulmuştur. Bu amaç
kapsamında bireyin kapasitelerinin ve insanî erdemlerin gönüllü hizmet aracılığıyla
pratiğe ve topluma yararlı hale dönüşmesini ve bu noktada bireyin kendi
potansiyellerinin keşfi ve sınırlarını aşması “aktif felsefe” olarak adlandırılmıştır
(https://www.gea.org.tr/ , Erişim Tarihi: 12.05.2019).
86
GEA, ulusal ve uluslararası alanda meydana gelen her türlü afet olayları ve
hayatı tehdit eden bütün felaketlerde, afet olayları sonrası enkaz altında kalan
afetzedelere ulaşmak için arama-kurtarma faaliyetleri yürütmekte, gereksinim
halinde afet bölgelerine tıbbi ve insanî yardım hizmetlerinde bulunmaktadır. GEA
Ekibi, 1999 yılında Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ile protokol imzalamıştır. 1999
lının sonunda GEA, standartlarını, Birleşmiş Milletler Arama Kurtarma Ekipleri
Tavsiye Grubu INSARAG’ın standartlarına göre düzenlemiştir. Bu yıldan itibaren
INSARAG’ın üyesi olan GEA Ekibi, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü’nden,
Japonya ve İngiltere’den eğitimler almıştır. Japonya ve İngiltere dışında Almanya ve
El Salvador gibi ülkelerle de ortak arama-kurtarma eğitimleri yapmıştır
(https://www.gea.org.tr/ , Erişim Tarihi: 12.05.2019).
Aktif felsefe Kültür Derneği’nin bir alt kuruluşu olan GEA, kendine özgü
misyona, vizyona ve değerlere sahiptir. Misyonları arasında; dünyada ve ülkemizde
yaşanan afetler insanlar arasında herhangi bir ayrım gözetmeksizin afet bilgelerine
ivedi bir şekilde ulaşmak ve afetzedeleri kurtarmak için arama-kurtarma
operasyonuna başlamak, afet sonrası ilkyardım ve insanî yardım hizmetlerine katılıp
olası afetlere karşı hazırlık yapmak, insanların sahip olduğu enerjiyi tam anlamıyla
kullanıp toplumsal olarak yapıcı hale getirmek, insanın doğanın bir parçası olduğu
felsefesiyle dünyayı korumaktır. Vizyonu ise dünyada ve ülkemizde oluşacak felaket
veya afet olaylarında 2 saat gibi kısa süre içinde afet bölgesine ulaşmak, Arama
Kurtarma ekibin sürekliliğini korumak, eğitim ve malzemeler açısından daima
iyileşmektir. GEA’nın değerleri arasında; din, dil, ırk ayrımı yapmamak, insan
yaşamını korumak, çalışmalarda insan onurunu ve haysiyetini korumak, doğaya ve
insana saygılı olmak, cömert olmak, etkin gönüllü olmak, zamansız etik değerleri
takip etmek, bireysel ve kurumsal olarak sürekli iyileşmek, süreklilik, bilinçlilik,
takım çalışması ve açık iletişim olarak belirtilmektedir
(https://www.gea.org.tr/?page_id=1410, Erişim Tarihi: 12.05.2019).
2.3.2.4. Türkiye Kızılay’ı
Kızılay, savaş alanında yaralanan veya hastalanan askerler hiçbir ayrım
gözetmeksizin yardım etmek isteğiyle doğan bir kuruluştur. Kızılay, 11 Haziran 1868
tarihinde “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerler Yardım Cemiyeti” adıyla kurulmuştur.
Kuruluşun adı zamanla değişmiş ve 1947 yılında “Türkiye Kızılay Derneği” olarak
87
son halini almıştır. Kuruluşa “Kızılay” adını Mustafa Kemal Atatürk vermiştir.
Kızılay, tüzel kişiliğe sahip, kâr amacı gütmeyen, özel hukuk hükümlerine tabi,
yardım ve hizmetleri karşılıksız ve kamu yararına çalışan gönüllü sosyal hizmet
kuruluşudur (https://www.kizilay.org.tr/ , Erişim Tarihi: 12.05.2019).
Kızılay, 2001 yılında Afet Operasyon Merkezi’ni (AFOM) kurmuştur.
AFOM ile Kızılay’ın tüm birimleri içerisinde afet olaylarını kısa sürede, etkin ve
verimli bir şekilde dahale etmeyi amaçlamıştır. Afet Yönetim Müdürlüğü
Kızılay’ın amaçları doğrultusunda afete hazırlık çalışmalarını yürütmek, yurtiçinde
oluşan veya oluşabilecek afetlere karşı müdahale etmek, yeniden inşa ve iyileştirme
faaliyetlerinde diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde yardımlarını
gerçekleştiren bir yapıdır (http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/tr/kurumsal.html , Erişim
Tarihi: 12.05.2019).
Türk Kızılay uluslararaalanda doğal ve insan kaynaklı afetlerde din, dil, ırk
ayrımı gözetmeksizin çalışmalarını sürdürerek milyonlarca insan yardım eli
uzatmaktadır. Dünyanın farklı bölgelerinde yaptığı insanî yardım alanındaki
faaliyetleri, küresel bir aktör haline gelmiştir. Son 10 yılda 138 farklı ülkede afet
olayları ile müdahale de bulunmuş, afetzedelerin ve ihtiyaç sahiplerinin beslenmes
barınma ve giyinme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamıştır. Filistin, Sudan, Endonezya,
Sri Lanka, Kırgızistan, Kosova, Somali, Pakistan gibi ülkelere hem insanî yardım
faaliyetleri hem de bu devletlerin kalıcı refahlarına yönelik faaliyetleri de sağlamıştır
(https://www.kizilay.org.tr/neler-yapiyoruz/uluslararasi-yardimlar, Erişim Tarihi:
12.05.2019).
Türk Kızılay’ı, Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında
eşgüdümlü olarak çalışmaları yürütmektedir. Müdahale planında yürütülen
hizmetlerin niteliği ve büyüklüğüne göre hizmetler yürütülmektedir. TAMP’ın
hizmet grupları arasında deprem, sel, yangın, heyelan, çığ, endüstriyel kazalar, toplu
nüfus hareketleri yer almaktadır. Ayrıca sağlık, haberleşme, barınma, nakliye,
psikososyal destek, yardımlar, uluslararadestek ve işbirliği, ulusal ve uluslararası
nakdi bağışlarda koordinasyonun sağlanması ve afet olaylarında müdahalelerde
bulunan, destek veren ve çözüm üreten ortağı olarak belirtilmektedir
(https://www.afad.gov.tr/tr/2419/Turkiye-Afet-Mudahale-Plani, Erişim Tarihi:
12.05.2019).
Türk Kızılay’ı, afetle müdahale çalışmalarını ve yardım faaliyetlerini
yürütürken bazı temel ilkeleri benimsemiştir. Bu ilkeler arasında insanlık, ayrım
88
gözetmemek, tarafsızlık, bağımsızlık, hizmetlerde gönüllülük, evrensellik, insancıl
ve diğer çalışmalarını birlik içinde yürütmek şeklinde belirtilmektedir
(https://www.kizilay.org.tr/Kurumsal/temel-ilkelerimiz, Erişim Tarihi: 12.05.2019).
89
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KRİZ VE AFET YÖNETİMİNDE BİR STK ÖRNEĞİ:
TÜRK KIZILAYI
3.1. TÜRK KIZILAY’I
3.1.1. Tarihçesi
3.1.1.1. Kızılhaç-Kızılay Düşüncesi ve Kızılhaç Cemiyeti’nin Kuruluşu
Tarih sayfalarına bakıldığında toplumların karşılaştığı her türlü acılar ve
sıkıntılar yaşanmıştır. Afet olayları, ekonomik sorunlar, siyasi krizler, siyasal ve
ekonomik çıkarlar ve bunların neden olduğu savaşlar, bulaşıcı hastalıklar ve yol
açtıkları türlü türlü yaraları ve izleri, bu acılardan ilk akla gelenler arasında yer
almaktadır. Savaşlar, tarihin er döneminde insanlara ve toplumlar büyük acılar
vermiştir. Daha fazla güç ve iktidar sahibi olma tutkusu nedeniyle insanlar ve
topluluklar savaşları devam ettirmişlerdir. Savaşların ortadan kalkmasına bir çözüm
bulamayan insan ve topluluklar, savaşların yol açtığı etkileri en aza indirmeyi
amaçladıkları için bu yönde girişimlere yönelmiştir. Bu girişimlerin ilk örnekleri
tarihi kaynaklardaki bilgilere göre, savaşta yaralanan veya hasta düşen tüm askerlere
vicdan sahibi insanlar tarafından yapılan yardımlar biçiminde olmuştur. Bu
kapsamda örgütlenme şeklinin ilk izlerini 12. yüzyıl başında bulmak olasıdır. 1189-
1192 yılları arasında yaşanan III. Haçlı Seferi’nde Salahattin Eyyubi tarafından Sen
Jan Şövalyelerine, yaralı Hristiyan asker ve esirlerinin tedavilerini yapmalarına izin
vererek onları Müslüman karargâhlarına yerleştirmesiyle bu düşüncenin ilk örnekleri
belirlenmiştir (Akgün ve Uluğtekin, 2002: 5-6).
Savaşlarda tüm insanlara araç değil insan ögesi gözetilerek, insanın
önemsenmesi gereken bir varlık olduğunu vurgulayan ve uluslararası hukuka önemli
katkıları olan Hugo Grotius (1583-1645), “De Jure Belli et Pacis” (Harp ve Sulh
Hukuku) adlı kitabında ifade etmiştir. Ayrıca Grotius bu kitabında, ülkeler arası
yaşanan çatışmalarda insanlık kurallarının gözetilmesi gerektiğini de belirtmiştir.
Gotius tarafından yapılan bu sav sonrası Jean Jacques Rousseau savaşları, insanlar
arasında değil devletler arasında yapılan bir münasebet olarak niteleyen ve silahsız
bir askerin düşman olmadığını vurgulamıştır (Akgün ve Ulutekin, 2002: 5-6).
90
Savaşlarda yaralı askerlere tarafsız tedavi eden hastabakıcılar ve aralarında
Kırım Savaşı zamanında yaralılara yaptığı büyük fedakârlıkla bakan “Lambalı
Kadın” (Lady With A Lamp) olarak ün yapmış ve hemşireliğin kurucusu olarak
bilinen İngiliz Miss Florence Nightingal ile Amerika’daki Kuzey-Güney Savaşı
zamanında büyük özveriyle çalışan Clara Baston gibi kişiler Cenevre prensiplerinin
kabulünde birer öncü olarak ifade edilebilir. Nitekim tüm bu düşünce ve çalışmalara
rağmen herhangi bir genel oluşturulamamıştır (Çapa, 2009: 9).
Savaştaki hasta ve yaralıların bakımında hastabakıcıların herhangi bir ayrım
yapmadan, tarafsız olarak tedavi edilmesini ve hastabakıcıların da tarafsız olarak
korunması düşüncesinin milletlerarası hukukla güvence altına alınmasında Jean
Henri Dunant’ın payı oldukça büyüktür (Çapa, 2009: 9).
Dunant, 1859 yılında yaşanan Fransız ve İtalyanların, Avusturya ordularına
kanlı çarpışmalarının mağlubiyetini Solferino’da şahsen izlemiştir. Savaşın neden
olduğu dehşet verici gözlemlerini 1862 yılındaki “Bir Solferino Hatırası” adlı
kitabında anlatmıştır. Bu ünlü kitabında, savaşın insanlar arasında yaşanan muazzam
bir acıya, öldürücü darbelere neden olduğu anlatmıştır. Dunant, insanların savaşta
günlerdir gıda desteği almadan açlığına ve susuzluğuna şahit olmuş, silahları veya
cephaneleri biten askerlerin birbirlerine karşı öldü mücadelecini gözlemlemiş,
askerlerin yedikleri darbelerin korkunç feryatlarını ve çaresiz inlemelerini duymuş ve
yetersiz doktor sayısından dola gönüllü olarak insanlara yardım etmiştir. Ancak
tıbbi malzemelerin deneyimsiz insanlar tarafında ziyan edilmesi, eksik gıda
malzemelerin plansız dağıtılmasına ve insanların yardım etmek isteklerini
gözlemleyerek gönüllü teşkilat kurmanın gerekli olduğu kanısına varmıştır. Dunant
savaş alanında yaşadıklarını ve gözlemlerini birkaç gün içinde bu kitabında ele
almıştır. Çok geniş yankılar uyandıran bu yapıtın sonunda Dunant, “Barış
zamanından itibaren, gayesi harp zamanında gönüllüler tarafından yaralıları tedavi
ettirmek olan cemiyetler kurmak mümkün olamaz mı? Bir kongrede bu derneklere
temel olabilecek uluslararası sözleşmelere dayanan kutsal bazı prensiplerin formule
edilmesi şayanı-ı temenni değil midir?” şeklinde ifade ederek örgütlenme
düşüncesinin ilk önerisini yapmıştır. Öneri, yaralı ve hasta askerlerin ayrım
gözetilmeden, yetiştirilen sağlık personellerince tedavisinin yapılması, tedavi
merkezlerinin uluslararası anlaşmalar güvencesinde saldırılarından uzak tutulmasını,
askerlere ve diğer savaşanlara da insanî ihtiyaçların karşılanması ve yardımların
sağlanmasını içermektedir (Akgün ve Uluğtekin, 2002: 7-8).
91
Tarihçesine değinildiğinde Kızılay’ın kuruluş amacı, savaşta yaralanan veya
hasta düşen tüm askerlere herhangi bir ayrım yapmadan yardım etmektir. Yardım ve
hizmet faaliyetlerini kâr amacı gütmeden, menfaat ilişkisinde bulunmayan, tüzel
kişiliğe sahip olan, kamu yararına faaliyetlerini yürüten gönüllü bir kuruluştur.
Kuruluş ilk olarak “11 Haziran 1868 tarihinde Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere
Yardım Cemiyeti” adıyla kurulmuştur
(http://www.kizilay.org.tr/Kurumsal/tarihcemiz Erişim Tarihi: 19.05.2019).
Tarih boyunca yaşanan savaşlardan dolayı ortaya çıkan olumsuz sonuçlar,
insanları kötü etkilemiştir. Osmanlı Devleti’nin son yıllarında, Cenevre
Sözleşmesi’ne kadar yaşanan savaşlarda yaralanan veya hasta düşen, esir olan veya
vefat eden askerlerin durumları hakkında uluslararası çevrede herhangi bir sözleşme
bulunmamaktadır. Bu konuyla ilgili 19.yüzyılda İsviçre’nin Cenevre şehrinde
Osmanlı Devleti de dahil olmak üzere on altı devletin katılımıyla gerçekleşen bir
kongre kurulmuştur. 22 Ağustos 1864 tarihinde düzenlenen bu kongre sonunda
uluslararası Kızılhaç Komitesi kurulmuştur. Osmanlı Devleti, Cenevre
Sözleşmesi’nde kararlaştırılan Kızılhaç sembolü olan beyaz zemin üzerindeki haç
işaretine olumlu yaklaşmamıştır (Çapa, 2010: 10-11). Nitekim daha sonraki yıllarda
Kızılay “11 Haziran 1868’de Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti”
adıyla kurulmuştur (http://www.kizilay.org.tr/Kurumsal/tarihcemiz , Erişim Tarihi:
19.05.2019). 2 Nisan 1877 tarihinde ise Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti yeniden
kurulan bu Cemiyet, resmî olarak 14 Nisan 1877’de kurulmuştur (Çapa, 2009: 11).
Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti’nin ilk merkez yönetim komitesinde başkanı
olarak Meclis-i Umum-u Sıhhiye İkinci Reisi Hacı Arif Bey görevlendirilmiştir.
Merkez Komite teşkilatının başkan yardımcısı Doktor P.Sarell ve Nuryan Efendi,
veznedar ise Osmanlı Bankası Umum Müdürü M. Foster olarak belirlenmiştir.
Hariciye Nezareti Umuru Sıhhiye Müdürü Feridun Bey de Umumi Kâtip olarak
görevlendirilmiştir. Bu üyelere ek olarak görevlendirilen diğer isimler ise M.
Barrington Kenetti, Sıhhiye Müfettişi Umumisi Doktor Bartoletti, Dellasuda Faik
Paşa, M. Von Has, M. Leral, Amerikalı General Mott, Doktor Baron Munddy,
Mabeyn Katiplerinden Nuri Bey, Doktor Peştemalcıyan Efendi, Ayandan Serviçen
Efendi Doktor Servastopoli’dir (Polat, 2007: 23).
Hilali Ahmer Cemiyeti’nin ilk dönemlerine bakıldığında II.Meşrutiyet’te
kabul edilen Cemiyetler Kanunu’yla Cenevre Sözleşmesi’nin hükümlerine göre
Cemiyet’in faaliyetleri belirlenmiştir. Cemiyet bu maddelere göre halk desteğiyle
92
beraber kurulan ilk sivil toplum kuruluşu olmaktadır. Hilali Ahmer Cemiyeti
kurulduğu dönemde bilinirliğini arttırmak ve kamuoyu desteğini sağlamak amacıyla
komitesinde dönemim önemli ve saygın bürokratlarını, devlet adamlarını
görevlendirmiştir.
Kızılay zamanla “1923’de Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti, 1935’te Türkiye
Kızılay Cemiyeti ve 1947 yılında ise Türkiye Kızılay Derneği adını almıştır. Büyük
Önder Atatürk kuruluşa “Kızılay adını vermiştir.” . Kızılay'ın işareti, beyaz bir
zemin üzerinde açık kırmızı “hilal veya ay” r. Kızılay işareti, Devletler
Hukuku’nun ilgili hükümlerine göre, koruyucu ve belirleyici işaret” olarak hem
kişiler hem de kurumlar için kabul edilmiştir. Bu kişi ve kurumlar kapsamı dışında
yer alanları kapsamamaktadır (http://www.kizilay.org.tr/Kurumsal/tarihcemiz Erişim
Tarihi: 19.05.2019).
Cemiyet’in ilk tüzüğünde, dönemin padişahı V. Mehmed Reşad himayesinde
kurulduğu yazılarak daha sonra VI. Mehmet’in himayesinde devam ederek
Cumhuriyet Dönemi’ne kadar rdürülmüştür. Dernek tüzüklerinde, tüzüğün ilk
maddesi olarak Türk Kızılay Derneği’nin “Türkiye Cumhurbaşkanı'nın yüksek
himayelerinde” olduğu ifadesi değiştirilmeden konulmuştur (Hatipoğlu, 2013: 173).
Kabul edilen bu madde ile Türk Kızılay’ı tüzel kişiliğe sahip olmasından dolayı
herhangi bir dernek değildir. Bu kapsamda diğer derneklerden farklıdır. Kızılay,
tüzel kişiliğinde yapacağı herhangi bir değişiklikte kamu idaresinden onay alma
zorunluluğu bulunmaktadır. Kızılay’ın örgütsel yapısı kanunla tanımlamıştır ve ilk
maddesinde ifade edilen en yüksek makam olan Türkiye Cumhurbaşkanlığı
tarafından himaye edilmektedir.
Genel olarak bakıldığında Kızılay, 1876 yılında meydana gelen Osmanlı-Rus
Savaşı’ndan, 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı' na değin Türkiye’nin yer aldığı
tüm savaşlarda, "hasta taşıma servisleri, cephe gerisinde kurduğu seyyar ve sabit
hastaneler, donattığı hastane gemileri, yetiştirdiği hemşireler ve gönüllü hasta
bakıcılar" vasıtasıyla yaralanan veya hastalanan askerlerin bakımlarını yapmakta ve
tedavilerine yardımcı olmaktadır. Bunun dışında da savaşta esir olan herkese ırk
ayrımı yapmadan yaşamları için gereken bütün insanî yardımlarda bulunmuştur.
Ayrıca savaştan etkilenen toplumun yaşamsal gereksinimlerini ve barınma ihtiyaçları
gibi tüm gereksinimleri sağlamış ve onları korumuştur. İstanbul’da 1.Meşrutiyet
sonrası ortaya çıkan kolera salgınının bugüne değin ülkemizde meydana gelen tüm
afet olaylarında afetlerden etkilenen bütün insanlara sağlık, barınma, beslenme gibi
93
tüm yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için çaba harcamıştır. Uluslararası alanda da
yardım çalışmalarında yer almış, ilkyardım ve kan, hemşirelik gibi alanlarda hizmet
vererek, mağdur ve korunmasız insanlara gerekli yardım çalışmalarında bulunmuştur
(http://www.kizilay.org.tr/Kurumsal/tarihcemiz Erişim Tarihi: 19.05.2019).
3.1.2. Türk Kızılay’ının Genel Yapısı
3.1.2.1. Türk Kızılay’ının İdari Yapısı
Türk Kızılay’ının ulusal ve ulusararası alanda faaliyetleri gereği hem
hukuk hem de uluslararası hukukun kurallarına uymakla zorunludur. Kızılay, dernek
olarak hukuk kapsamında Dernekler Kanunu’na tabidir. Kızılay’ın özel
niteliklerinden dolayı kamu faydasında yer alan derneklerin sahip oldukları özel
ayrıcalık ve yükümlülüklerine göre faaliyetlerini devam ettirmektedir. Uluslararası
hukuk kapsamında Kızılay’a bakıldığında ise ülkemizin uymak zorunda olduğu
uluslararası sözleşmelere ve Türkiye’nin de üye olduğu uluslararası alandaki kurum
ve kuruluşlarla yaptığı sözleşmelere göre çalışmalarını devam ettirmektedir. Kamu
yararı statüsünde bulunan Türk Kızılay’ı, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nda yer alan
özel düzenlenen hükümlere göre faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu kanunda Türk
Kızılay’ı, kamu yararı ile çalışmalarını yürüten benzer diğer dernekler gibi iki yılda
bir İçişleri Bakanlığı tarafından denetlenmektedir. Dernekler Kanunu’nda Kızılay’a
özgü iki hüküm yer almaktadır. Bunlardan birincisi, Dernekler Tüzüğü’nde herhangi
bir değişiklik yapılması Bakanlar Kurulu’nun onayıyla iken; ikinci olarak Dernekler
Tüzüğü’nde 2009 yılında yapılan değişikliklerle bir madde kanuna eklenmiştir. Türk
Kızılay’ının örgütsel yapısı, merkez ve şubeleriyle ilgili detaylar 2009 yılında
çıkarılan 14633 sayılı Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü’ne ilave edilmiştir
(Hatipoğlu, 2013: 167-189). 14633 sayılı Tüzüğü’n 6. maddesinde belirtildiği üzere;
“Kızılay, ihtiyaç anında dayanışmanın, ızdırap anında şefkatin, farklılıklar
karşısında hoşgörünün, savaşın en kızgın anında insancıllığın, merhametin,
tarafsızlığın ve barışın simgesidir.” (Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü, 2009: md. 6,
https://www.kizilay.org.tr/Upload/Editor/files/1235049841_Tuzuk_19_02_2009.pdf
).
Kızılay’ın kurumsal yapısı ilgili Dernek Tüzüğü’nde “Kızılay’ın kurumsal
94
yapısı; bu Tüzük ile görev ve yetkileri belirlenen, Kızılayın amaç ve hizmet konuları
doğrultusunda özerk olarak işleyişini yürüten birimlerden oluşur. Türkiye Kızılay
Derneğinin kurumsal yapısı; temsilcilik, şube ve Genel Merkezden, Genel Merkez
teşkilatı ise teft kurulu ve genel müdürlükten oluşur. Genel Merkez ve şubelerin
organları ile zorunlu organların dışındaki organlar 29 uncu maddede
gösterilmiştir.” şeklinde belirtilmektedir (Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü, 2009:
md. 27).
Türk Kızılay Genel Müdürlüğü, genel merkezin yürütülmesindeki görevli
organdır. Genel Müdürlük, genel merkezin yürütülmesi gereken çalışmaları
kapsamında derneğin hedeflerine göre kurumu ilgilendiren konularda ve Yönetim
Kurulu kararlarına uygun olarak düzenlemeler yapmakta ve bunları devam
ettirmektedir. Kızılay’ın şubeleri Kızılay-Kızılhaç Hareketi doğrultusunda
amaçlarına uygun olarak bulundukları yerlerde faaliyetlerini sürdürmek,
sorumlulukları düzeyinde faaliyetleri için gerekli yerel kaynakları kullanmak,
gönüllü kazanımı ve bağış toplama faaliyetlerini geliştirerek yerelde genel amaçları
ve hizmetleri gerçekleştiren özerk yapılı kurumdur (Türk Kızılayı 2010-2015
Stratejik Planı, 11).
95
Şekil 3. Türk Kızılayı'nın Teşkilat Yapısı
(Türk Kızılay Stratejik Planı 2016-2020, https://www.kizilay.org.tr/kurumsal/turk-
kizilay-stratejik-plani-2016-2020, Erişim Tarihi: 19.05.2019).
3.1.2.1.1. Türk Kızılay’ında Gönüllülük Yönetimi
Kavram olarak gönüllülük, insanların herhangi bir çıkar gözetmeksizin
ihtiyaç sahibi olan herkese hayatlarını daha iyi düzeyde olmasını sağlamak ya da her
çeşit toplumsal refahı sağlamak amacıyla kendi iradeleri kapsamında bir toplum ya
da herhangi bir sivil toplum kuruluşu içinde yürütülen çalışmalara yardımcı olma
şekli olarak tanımlanmaktadır. Dünyada ve ülkemizde insanlara fayda sağlama ve
destek olma gayesiyle faaliyet gösteren gönüllülük, sivil alanda olduğu gibi özel
sektör alanlarında da kendini göstermektedir. “Yoksulluğu gidermek, eğitim ve
sağlık hizmetlerini iyileştirmek, barınma ihtiyaçlarını gidermek, ihtiyaç sahiplerine
güvenli ve hijyen su sağlamak, afet risklerini azaltmak, çevre sorunlarına karşı
çalışmalarda bulunmak, sosyal dışlanma ve şiddet olayları gibi toplumsal olaylara
yönelik mücadelelerde bulunmak.” gibi birçok alanda faaliyetlerini sürdürmektedir
96
(Birleşmiş Milletler Gönüllüleri, 2011:xx).
Kendi istekleri doğrultusunda bir amaç kapsamında insanların bir araya
gelerek oluşturduğu gönüllülük özelliğinde gönüllü kavramı ise herhangi bir baskı
altında olmayan kendi iradeleriyle toplumsal problemleri çözmek amacıyla adımlar
atmak isteyen, tecrübe ve imkanları kapsamında faaliyetlerde bulunan ve bu
çalışmaları ücretsiz olarak yürüten kişiler olarak tanımlanabilir. Gönüllüler, sivil
toplum kuruluşları ve ilgili projelerde kendi bilgi birikimleri kapsamında çalışmalara
katılan, maddi çıkar beklentisi taşımayan insandır.
Gönüllülük, Kızılay ve Kızılhaç faaliyetlerinin temelini oluşturmaktadır.
Gönüllülük, insanların herhangi bir çıkar olmaksızın, bilgi, deneyim, kaynak ve
zamanlarını kendi istekleri ve iradeleriyle toplumsal sorumluluk anlayışı amacıyla
faaliyetlere katılan kişilerdir. Gönüllüler, Türk Kızılay’ında yadsınamaz bir noktaya
gelmiştir. Türk Kızılay’ı, “Yeniden Yapılandırma Projesi” kapsamında gönüllü hizmt
kadrosuna büyük önm vermektedir. Gönüllüler, bu kurumda eğitim, afet olayları,
kan, ilk yardım gibi hizmet alanlarında görev yapmaktadır. Bu noktada Türk
Kızılay’ıı özellikle okullarda Kızılay kollarının geliştirilmesi, Kızılay Şubeleri’nde
ise kadın kollarını hem kurup hem de etkinliği arttırmak amacıyla çalışmalarına
devam etmektedir. Ayrıca bireylerin kendi istekleriyle çalışmalara katılması özelliği
olsa da Kızılay’ın çalışmalarını aktif ve güçlü bir yönetim yapısına ihtiyaç
duymaktadır. Bu kapsamda Türk Kızılayında yeni dönemde gönüllü yönetiminin
daha etkin ve verimli şekilde uygulanmasına yönelik, gönüllü faaliyetlerin ve bu
faaliyetlere katılan kişilerin sayılarının arttırılması, gönüllü yönetim süreçlerinin
belirlenmesi, merkez ve yerel düzeydeki gönüllü faaliyetler de artış olması
amaçlanmaktadır. Aynı zamanda gönüllüler, toplumun farklı bakış açılarını kuruma
yansıtarak, toplum ve Kızılay arasında önemli bir köprü görevi bulunmaktadır. Bu
doğrultuda Türk Kızılay’ı hem toplumdaki imajı artacak hem de gönüllülük
kültürünün geliştirilmesine katkı sağlayacaktır (Türk Kızılay Stratejik Planı 2016-
2020: 17).
3.1.2.2 Türk Kızılay’ının Gelirleri ve Bağışlar
Köklü geçmişi bulunan Türk Kızılay’ının gelir listesi aşağıda belirtildiği gibi
97
sıralanmaktadır (Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü,
https://www.kizilay.org.tr/kurumsal/tuzugumuz, Erişim Tarihi: 19.05.2019):
Giriş aidatı,
Yıllık aidat,
Kızılay’ın taşınır ve taşınmaz malları ile marka ve haklarının işletilmesinden
ya da kiraya verilmesinden sağlanan gelirler ile taşınır değerlerin gelirleri,
Her türlü yayın satışları ve piyango ile toplantı, festival, fuar, yarışma,
gösteri, kongre, konferans, sempozyum, panel, seminer, eğitim, sosyal
etkinlikler, ayrıca benzeri düzenlemelerden elde edilen gelirler,
Gerekli görülecek yerlerde sabit ya da dolaştırılabilecek bağış kutuları ya da
servislerinden elde edilecek gelirler,
Hükümet, vakıflar, özel idare ve belediyelerle köy bütçelerinden ve diğer
kurumlardan yapılacak bağış ve yardımlar,
Diğer bağış, vasiyet ve yardımlar,
Kızılay’ın sahibi bulunduğu tekel ve imtiyazlar ile işletmelerinin gelirleri,
Hükümet, özel idare ve belediyelerle diğer resmi ve özel kuruluşlarca
kanunlara ve teamüllere göre Kızılay’a tahsis edilmiş gelirler,
Afet hazırlık ve müdahale faaliyetleri sonucunda Kızılay depolarından halka
dağıtılan temel afet malzemelerinin yeniden stoklanması için Devlet
tarafından aktarılacak kaynak,
Türk Kızılay’ı tarafından veya Türk Kızılay’ının amaç ve faaliyetlerine katkı
sağlayacak işletmeler ile kurulacak ortaklıklar, şirketler, eğitim kurumları,
lokaller ve iktisadi işletmelerden sağlanacak gelirler,
98
2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu hükümleri uyarınca sağlanacak gelirler,
Dış kaynaklı yardımlar ve bağışlar,
Şubelerden gelecek genel merkez payları,
Ayni ve nakdi bağışlar,
Diğer gelirler.
Türk Kızılay’ı çalışmalarının büyük bölümünü yardımseverlerin yaptıkları
bağışlarla gerçekleştirmektedir. Yardımseverlerin Kızılay’a yaptıkları ve Kızılay’ın
başlattığı bağış gelirleri aşağıdaki gibi sıralanabilir (https://kizilay.org.tr/Bagis/,
Erişim Tarihi: 20.03.2020).
Türk Kızılay’ı afetle müdahale kapsamında evleri zarar gören ve
kullanılamaz hale gelen afetzedelerin, çadırlardaki kısıtlı yaşamın
iyileştirilmesi için gerekli olan buzdolabı, çamaşır makinesi, set üstü ocak,
kanepe, elbise dolabı, yatak, baza ve aile mutfak seti vb. İhtiyaçların
giderilmesi; temel gıda ihtiyaçlarının karşılanması için gıda yardımları; afete
mazur kalan kişilerin afetin olumsuz etkilrinden kurtulmaları için ihtiyaç
duyulan yardım malzemeleri; acil ve afet durumlarında beslenme
gereksinimlerini karşılamak oluşturulan Mobil Mutfaklar da üç öğün yemek
ve ekipmanları için yapılan yardımlar; afetzedelerin veya yakınlarının afetin
etkilerinden korunmak amacıyla yurt içi veya yurt dışında kısa ya da uzun
süreli barınma ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla acil afet çadırları ve özel
çadırların üretilmesi için yapılan yardım bağışları gelirler arasında yer
almaktadır.
Uluslararası alanda meydana gelen sel felaketi, susuzluk ve beraberindeki
açlık, kasırga, deprem gibi doğal afet ve çatışma, savaşların neden olduğu
insan kaynaklı afetlerden dolayı insani yardıma muhtaç durumda olan çocuk,
hamile ve emziren kadın, yardıma muhtaç olan yaşlılar ve diğer mağdur olan
kişilerin gıda, barınma, yetersiz beslenme ve hijyen eksikliğinden dolayı
oluşan salgın hastalıklara karşı yapılan bağışlar da gelirler arasındadır.
99
Türk Kızılay’ı eğitim alanında ihtiyaç sahibi çocukların eğitim hayatkarını
güzelleştirmek ve daha aydınlık bir gelecek kurmak amacıyla oluşturduklaru
projeler, sınıflar, kırtasiye ve kazak, mont, bot gibi ihtiyaç sahiplerine yapılan
yardımlar da bulunmaktadır.
Kızılay’ın yıl boyunca yaptığı kurban bağışları ile yardıma muhtaç insanlara
dağıtılmaktadır. Kurban bağışı kendi içinde yurt içi ve yurt dışı vekaleten
kurban, adak kurban bağışı, akik kurban bağışı, şükür kurban bağışı şeklinde
alt kategorilere ayrılmaktadır.
Türk Kızılay’ı yurt içi ve yurt dışında yıl boyunca ihtiyaç sahibi olan ailelere
ve mağdur durumda olan tüm vatandaşlara zekat ve ramazan döneminde
ibadetlerini yerine getiremeyen düşkün duruma olan kişilerin fidye bağışları
da gelirler arasında yer almaktadır.
Aynı zamanda nakdi bağış; sosyal yardım kapsamı içinde gıda desteği, hijyen
desteği, tekerlekli sandalye, aşevlerine yardım, salgın hastalıklarla mücadele
kapsamında sağlık pesonellerine verilen destek projeleri de bulunmaktadır.
Farklı bağış yöntemleriyle hep ihtiyaç sahiplerinin yanında olan Türk
Kızılay’ı ayni bağışları ile yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirdiği insani
yardım çalışmalarına, barınma, beslenme, giyim, kırtasiye malzemesi, hijyen
ürünleri, elektronik cihaz, mobilya vb. mal ve eşyaları da içermektedir.
Kızılay’a yardımseverler tarafından yapılan gayrimenkul bağışları gelirler
arasında önemli düzeyde olmaktadır.
Türk Kızılay’ı doğum günü, sevgililer günü, evlilik yıldönümü, babalar günü
gibi özel günler için ürettiği hediyeler ile yardımeverlerin bu ürünleri satın
alarak bağış gelirlerine katkı sağlamaktadır.
3.1.2.3. Türk Kızılay’ının Giderleri
Türk Kızılay’ının giderlere ilişkin harcamalarını genel giderler, personel
giderleri, diğer giderler ve amaç ve hizmete ilişkin giderler olarak sınıflandırılabilir.
Amaç ve hizmete ilişkin giderler kendi arasında eğitim ve araştırma; kültür, sanat ve
100
spor; sağlık, sosyal hizmetler; çevre (doğa ve hayvanları koruma); hayır işleri ve
gönüllü faaliyetler; uluslararaası faaliyetler; hukuk, insan hakları ve politika; diğer
giderler oluşturmaktadır (https://www.kizilay.org.tr/kurumsal/mali-bilgiler, Erişim
Tarihi: 20.03.2020).
3.1.3. Türk Kızılay’ının Amacı, İlkeleri ve Kurumsal Değerleri
3.1.3.1. Amacı
Türk Kızılay’ının amacı; “Her nerede görülürse, herhangi bir ayrım
yapmadan, insanın yaşamını ve sağlığını korumakta ve acısını önlemeye veya
azaltmaya çalışarak, insanların onuruna saygı duyulmasına katkı sağlamak ve
toplumda ortak anlayış, sosyal dayanışmayı desteklemek, dostluk, işbirliği, saygı ve
daima barışı sağlamayı çabalamaktır. İhtiyaç duyması halinde gerekli dayanışmayı,
savaşın en hararetli halinde insancıllığın, barışın ve tarafsızlığın, ıstırap halinde ise
eşitliğin simgesidir” şeklinde belirtilmiştir
(http://www.kizilay.org.tr/Kurumsal/tarihcemiz Erişim Tarihi: 19.05.2019).
Tüzel kişiliği olan, misyon ve vizyon sahibi olan Kızılay, özel hukuk
hükümlerine göre faaliyetlerini sürdüren, çalışmalarını kâr amacı ve çıkar
gözetmeksizin yürüten, kamu faydasına çalışma sergileyen gönüllü bir kuruluştur.
Görevi ise; “Uluslararası alanda hayır kurumu niteliği ile savaş ve barış
zamanlarında, tüm yaralı askerleri hiçbir ayrım gözetmeden ve herhangi bir karşılık
beklemeden yardım etmek, hedefine uygun ve gönüllü olarak yürüttüğü hizmetler ve
çalışmalardır.” olarak belirtilmiştir (http://www.kizilay.org.tr Erişim Tarihi:
19.05.2019).
3.1.3.2. Temel İlkeleri
Kızılay, 1965 yılında ilan edilen Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Topluluğu'nun
temel ilkelerini paylaşmaktadır. Bu ilkeler şu şekildedir
(http://www.kizilay.org.tr/kurumsal/temel-ilkelerimiz Erişim Tarihi: 19.05.2019);
İnsancıl olmak: “Savaş alanındaki asker ve esirlere hiçbir ayrım
gözetmeksizin yardım etme düşüncesinden doğan Kızılay, nerede olduğuna
bakılmaksızın insan ıstırabını ulusal ve uluslararası kapsamda etkisini
101
önlemek ve azaltmak için çaba harcar. Amacı insan hayatının ve sağlığının
korunması ile insan onuruna saygı duyulmasının katkı sağlamaktır. İnsanlar
arasında karşılıklı anlayışı, işbirliği, dostluğu ve daimi barışı desteklemektir.
"
Ayrım Gözetmemek: “Kızılay, din, dil, ırk, mezhep, inanç, siyasi düşünce
veya sınıf ayrımına bakmaksızın, insanların karşılaştıkları ıstırapları en hızlı
ve zaruri gereksinimlerine öncülük vererek eşit olarak dindirmeye çalışır.”
Tarafsızlık: “Kızılay, herkesin güveninin kazanmak amacında olduğu için
düşmanlıklara taraf değildir ve siyasi, ideolojik, dil, din veya ırk ayrımına
hiçbir zaman destekler nitelikteki ihtilaflarda bulunmaz.”
Bağımsızlık: “Türk Kızılay bağımsız bir kurumdur. İnsancıl faaliyetlerini
yürütürken Kızılay, kamu otoritesinin bir yardımcı kuruluşu olarak, ülkemizin
kanunlarına bağlı olup bu çerçevede Uluslararası Kızılay-Kızılhaç
Hareketi’nin belirlediği temel ilkelere daima uygun hareket etme özerkliğine
sahiptir.”
Gönüllü Hizmet (Hayır Kurumu Niteliği): “Kızılay, yardım faaliyetlerin
hiçbir karşılık ve menfaat beklemeyen, gönüllü yardım kuruluşudur.”
Birlik: Türkiye’de “Türk Kızılay’ı” adında tek bir dernek kurulabilir. Herkese
açık olan bu dernek, insancıl yardım ve zararları önleme faaliyetleri, ulusal ve
uluslararası mevzuatta yer aldığı gibi tüm yurdu kapsayacak biçimde
yürütmektedir. Bu amaç dışında ise herhangi bir dernek oluşturulamaz.”
Evrensellik: “Diğer ülkedeki ulusal dernek ve kurumlarla aynı statüye sahip
olan ve karşılıklı yardımlaşmada sorumluluk ve görevlere sahip olan
Kızılay, evrensel bir kurum olarak yer alır.”
Bu ilkeler dışında da Türk Kızılay’ının bir kurum olarak bağlı olduğu
kurumsal yönetim ilkeleri de bulunmaktadır. Bunlar ise, şeffaflık ve açıklık, hesap
verebilirlik, faaliyet ve hizmetlerindeki sorumluluk, ayrıca ırk ayrımı gözetmeksizin
tüm üçüncülere adil ve eşit davranmak ve ön yargısız olmak, biçiminde
sıralanmaktadır.
3.1.2.3. Kurumsal Değerleri
Bir kurum olarak Türk Kızılay’ının tabii olduğu kurumsal değerler şunlardır
(Türk Kızılay Stratejik Planı 2016-2020, 4-5,
102
https://www.kizilay.org.tr/kurumsal/turk-kizilay-stratejik-plani-2016-2020, Erişim
Tarihi: 19.05.2019):
Adalet: Kızılay, adaleti temsil eden bir kurumdur. Muhtaç insanlara hizmet
faaliyetlerinde hiçbir ayrım gözetmezler. Yardım hizmetlerini, Uluslararası
Hareketin Temel İlkelerine ve Kurumsal Değerlerine göre yürütmektedir.
Kızılay, adalet değerini; hiçbir ayrım yapmadan eşit değer ve davranışlar
sergilemekte, tüm durumu adil ve tarafsız değerlendirmekte, faaliyetlerini adil
olarak yürütmekte, barışa katkı sağlamakta ve kurum arasındaki
koordinasyonu sağlamaktadır.
Açık İletişim: Kızılay, varlığı bakımından ön yargısız ve paylaşımcıdır.
Kızılay açısından değeri; bilgi ve tecrübeyi paylaşmak, insanlarla etkileşim
halinde olmak, erişilebilir ve hesap verebilir olmak, kurumca eşgüdümlü
çalışmalar yürütmektir.
Dayanışma: Dayanışma ve yardımlaşma amacıyla hareket eden Kızılay,
kökeni toplumun birliğine dayanan ve ortak amaçlar için faaliyet yürüten ve
bundan beslenen bir kurumdur. Dayanışma değerini, işbirliği, bağlılık,
yardımlaşma ve dayanışmadan alarak kurum bunları kendi arasında kültür
haline getirmektedir.
Güven: Kızılay, temel ilke ve değerlerini güven aracılığıyla
gerçekleştirmektedir. Kızılay, güven değerini; ve eylemlerdeki tutarlılık,
itibarın dayanağı, ilişkilerdeki sürekliliği, kaynak kapsamında ihtiyaçların
üretilmesi gibi nitelendirilmektedir.
Kızılaycılık Oyunu: Kızılaycılık; toplumun sağduyusunu, hoşgörüsünü,
iyimserliğini insani yardımlara hizmet sunmasından memnun olmasıdır.
İlkeleri benimseyen ve içselleştiren Kızılaycılar, insanların yükünü azaltmak
için hizmet üretmeleridir. Herhangi bir menfaat beklemeden ve fedakarca
çalışmalar yürüten bir kurumdur. Kızılay bu değerini; Uluslararası Hareketin
ve kurumsal değerlerin ilkelerinden, iradesiyle, bağlılıkla, yenilikçi ve
tutkuyla insanlığa hizmet sunmak biçiminde tanımlanmaktadır.
3.1.4. Kriz ve Afet Yönetiminde Türk Kızılay’ının Görevleri
Kızılay, sadece afet zamanı müdahale ve afetzedelere yardım faaliyetleri, afet
olayı ile sınırlı olmayıp her gün muhtaç insanlara yardımcı olmaktadır. Genel
103
merkezi Ankara olan Türk Kızılay’ının ülkemiz genelinde 700’den fazla şubesi
bulunmaktadır. Yürüttüğü proje ve programlar kapsamın ulusal ve uluslararası
alanda toplumun ihtiyaçlarını çözümler üretmektedir. Kızılay’ın ülkemizde
kurulmasına ve geliştirilmesine dair ilk hareketler Dr. Abdullah Bey tarafından
Osmanlılar zamanında atılmıştır. Kurulduğu ilk zamanlardan bugüne kadar muhtaç
insanlara yardım etmek, toplumsal huzuru sağlamak, yoksullara sağlık yardımı
yapmak, barınma ve beslenme gereksinimlerini karşılama faaliyetleri yanında yurtiçi
ve yurtdışında yanan afet ve felaketlere insani yardımlarda bulunmak ve kaynak
ihtiyaçlarını oluşturmak gibi faaliyetleri gerçekleştirmektedir
(http://www.kizilay.org.tr/neler-yapiyoruz Erişim Tarihi: 19.05.2019).
“Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü” nün yürürlüğe konulması, 2009 yılında
Bakanlar Kurulu tarafından kararlaştırılmıştır. 14633 sayılı Türkiye Kızılay Derneği
Tüzüğü’nde yer alan görevleri şunlardır (Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü, 2009: md.
7,https://www.kizilay.org.tr/Upload/Editor/files/1235049841_Tuzuk_19_02_2009.pd
f):
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası alanda savaşlarda veya olağanüstü
durumlarda ilk yardım, lojistik destek, kaynakları hazır hale getirmek veya
ulaştırmak, kan ürünleri tedarik etmek ve yetersiz olduğu zaman kampanyalar
oluşturmak, ekiplerin koordineli olmasına teşvik etmek, bulaşıcı hatalıklarla
cadele etmek, iletişimi sağlamak, yaralıları iyileştirmek ve sığınmacı veya
mülteciler için gerekli hizmetleri sunmak, ihtiyaç durumuna göre seyyar
hastane ve sağlık ekipleri bulundurmak,
Kızılay’ın ilgili maddesinin 3.bendinde ise barış zamanı, ulusal ve
uluslararası genel görevleri, afet durumu müdahale ve sosyal yardım görevleri
bulunmaktadır. Bu görevler ise şunlardır:
Kızılay’ın ulusal ve uluslararası alandaki görevleri;
Uluslararası İnsancıl Hukuk ve Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Hareketi’nin
temel insani ilkelerini yaymak, hayata geçmesine teşvik etmek ve Uluslararası
Kızılhaç Komitesi, Kızılay-Kızılhaç Dernekleri Federasyonu ve bu Federasyonun
üyesi ulusal derneklerle işbirliği ve çalışmalar yapmak, eğitim programı hazırlamak
ve toplumu bilinçlendirmek, gönüllü hizmet sistemi kurmak, insani ve hayır kurumu
olarak amaçları yürütmek için yurtiçi ve yurtdışı yardım ve bağışları kabul etmek,
toplanan kaynakları muhtaç durumda olanlara menfaat beklemeden dağıtmak,
104
tüzükte belirtilen amaçları gerçekleştirmek için kamu kurum ve kuruluşlarıyla
projeler hazırlamak ve koordinasyonu sağlamak, muhtaç ve kimsesiz çocuklar başta
olmak üzere yoksullara burs sağlamak ve gerekli ihtiyaçlarını karşılamak, ilk yardım
eğitimi vermek, evde bakım hasta bakım kursları açmak ve bunları yürütmek için
ilgili birimler kurmak ve koordinasyonu sağlamak, huzurevi, aşevi ve öğrenci
yurtları işletmek ya da işletmek, bazı durumlarda sağlık, spor gibi kursları işletmek
ya da işlettirmek, diğer kanunların öngördüğü hizmetler kapsamında çalışmalar
yürütmektir.
Kızılay’ın sosyal yardım ve afet yönetim alanındaki görevleri:
Ulusal ve uluslararası insani yardım program projelerini, öz kaynak ve devlet
tarafından verilen fonlarla sağlamak; ilgili derneklere destek vermek ve yardımlarını
yürütmek için personel görevlendirmek; toplum merkezlerinin aracı olması ile
insanların gereksinim duyduğu alanlarda psiko-sosyal destek hizmeti yürütmek;
mevcut kaynakları kapsamında muhtaç ve engelli insanlara, yaralılara yardım etmek
ve çocuklar, yaşlılar ve bakıma muhtaç kişiler için bakım hizmetleri sunmak; yurtta
oluşan afet ve felaketlere müdahale etmek, sağlık, barınma ve beslenme ihtiyaçlarını
karşılamak; ulusal alanda oluşan afetlerde Kızılay-Kızılhaç Dernekleri Federasyonu
ve ulusal kuruluşlar ile ilişkileri yürütmek ve yardımlarda bulunmak; Kızılay-
Kızılhaç Hareketi aracılığıyla ya da diğer uluslararası kuruluşların yardımlarını ilgili
mevzuat çerçevesinde kabul etmek ve kaynak eksikliği bakımından gereksinim
duyulan yere ulaştırmak, afet durumlarında uluslararası alanda yardıma ihtiyaç duyan
ülkelere insani yardım hizmetleri göndermek, müdahale ve yardım ekipleri
göndermek ve nakdi yardımlar sağlamak; devlet fonları çerçevesinde ulusal ve
uluslararası alanda afetlere müdahale etmek ve insani yardımda bulunmak ve
bununla ilgili projeler oluşturmak, bu projeleri de ilgili kuruluşlar ile işbirliği halinde
yürütmek; doğal ya da beşeri kaynaklı sebeplerden dolayı oluşan afetlerden etkilenen
afetzedelere ivedi ve etkili yardımlar sağlamak için hazırlıklar yapmak ve bunun için
yerel ve bölgesel örgütlerle ortaklaşa çalışmalar yürütmek; afet müdahalesi için
Kızılay personelleri ve gönüllüleri eğitmek, uluslararası alanda afete hazırlık ve
müdahale eğitimi vermek ve bu çerçevede sempozyumlar düzenleyerek halkı
bilinçlendirmek; her türlü durumlarda yardımlar sunmak, ekipleri oluşturmak,
kaynak eksikliğini gidermek ve kaynakları amacına uygun kullanmak; ülkedeki afet
riskleri kapsamında, uygun alanlarda yerel ve bölgesel afetle müdahale ve lojistik
merkezleri oluşturmak için kamu arazileri belirlemek ve Kızılay’a verilmesini
105
sağlamak; afet ve afet yönetimi konusunda halkı bilinçlendirmek müdahale
kapasitesini geliştirmesine yardımcı olmaktır.
Kızılay’ın bu görevleri dışında kan ve sağlık hizmetleri alanında da görevleri
bulunmaktadır.
Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü’nde yer alan görevlerin yanı sıra Kızılay'a
“Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmeliği” ile
de birtakım görevler yüklenmiştir. İlgili yönetmeliğin 69. maddesine göre görevleri:
Afetin meydana geldiği bölgedeki afetzedelere yiyecek, giyecek, barınma için çadır
ve battaniye gibi yardımları ivedi olarak sağlamak; afetin büyüklüğüne göre ilgili
kuruluşlarla koordineli olarak afetzedelere gerekli toplumsal ihtiyaçlarını
karşılamak; ulusala ve uluslararası yardımları stoklamak ve gereksinim duyulan
yerlere yardım malzemelerini ulaştırmak; ihtiyaç doğrultusunda kan ve sağlık
yardım hizmetlerini göndermek için Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ve kuruluşlar
ile ortaklaşa işbirliği yapmak; afet kapsamında acil yardım ihtiyaçları ile ilgili
olarak uluslararası Kızılay ve Kızılhaç Dernekleri (LIG) ile temasa geçmek ve yurt
dışından gelecek yardımlar konusunda Dışişleri Bakanlığı ile ortaklaşa hareket
etmek; afet bölgelerinde beslenme hizmetleri için aşevleri açmak ve tüm görevlerini
yerine getirirken hızlı ve eksik kaynak olmadan planlı ve sistemli bir program
hazırlamaya katkı sağlamaktır.” şeklinde yer almaktadır (Afetlere İlişkin Acil
Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmeliği, 1988: md.69).
3.1.5. Türk Kızılay’ın Faaliyetleri
3.1.5.1. Neler Yapıyoruz?
Türk Kızılay’ı 1868 yılından itibaren temel amacı yoksul ve muhtaçların
ihtiyaçlarını karşılamak, toplumda huzuru sağlamak ilgili çalışmaları yürütmek gibi
önemli görevleri üstlenmiştir. Bunlar dışında ilk yardım, sağlık, afet, uluslararası göç
ve mülteci hizmetleri, eğitim ve sosyal hizmet gibi faaliyetleri de yürütmektedir.
3.1.5.1.1. Ulusal Afet Yönetimi
“Türk Kızılay’ı, yurt çapında genişlettiği afet müdahale ve afet lojistik
sistemleriyle dünya çapındaki afet örgütlenmelerinden en başarılı olma özelliğine
sahiptir. Ulusal ve yerel alan oluşan afet olaylarından sonra afetzedelere yiyecek ve
106
içecek gibi beslenme ve geçici barınma ihtiyaçlarını ivedi olarak karşılamak ve
bunun için ilgili kamu kurumlarıyla ortaklaşa faaliyet yürütmekte önemli rol
oynamaktadır. Dünya çapında afet müdahale ve afet lojistikte en önemli örgüt olan
Kızılay, Bölgesel ile 25 Yerel Afet Müdahale ve Lojistik Merkezleri’nin mevcudiyet
ile en kısa sürede afet bölgesine ulaşır. Türk Kızılay’ı, afetzedelerin beslenme
ihtiyaçlarını Mobil Ekmek Fırını, Mobil Mutfak ve Mobil İkram Araçları aracılığıyla
hızlı ve kaliteli hizmetler sunmaktadır. Yurt içi ve yurt dışı insani yardım faaliyetleri
kapsamında afet çadırı ve ihtiyaçlara yönelik özel çadırlarda üretmektedir.”
(http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/tr/kurumsal.html Erişim Tarihi: 19.05.2019).
Ulusal çapta afet yönetimiyle ilgilenen Afet Operasyon Merkezi (AFOM),
Türk Kızılay’ının bir birimidir. AFOM, derneğin tüm birimleriyle ortaklaşa ve
koordineli olmak ve daha etkin verimli, hızlı bir şekilde afetlere müdahale etmek
amacıyla 2001’de kurulan bir birimdir. Türk Kızılay’ının ilke ve hedefleri ile
kapasitesi doğrultusunda Afet Yönetim Müdürlüğü, afete hazırlık ve afetin
zararlarını önleme gibi tüm çalışmalarını sürdürmek, arama-kurtarma, afet sonrası
iyileştirme ve yeniden inşa çalışması gibi faaliyetleri diğer yardım birimleriyle
işbirliği içinde olan ana birimdir. Yürütmüş olduğu insani yardım faaliyetleri
kapsamında Türk Kızılay’ı, Afet Yönetimi Müdürlüğü ve bağlı 9 Bölge Afet
Yönetim Müdürlüğü (BAYM), 23 Yerel Afet Yönetim Şefliği (YAYŞ) ve Ankara’da
konuşlu bulunan “Afet Operasyon Merkezi (AFOM)” vasıtasıyla sergilemektedir
(http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/tr/kurumsal.html Erişim Tarihi: 19.05.2019).
Afet Operasyon Merkezi, kendi içinde Afet Hazırlık Birimi, Afet Müdahale
Birimi ve Afet Haberleşme Birimi şeklinde yer almaktadır. Ulusal afet yönetimi,
eksiklikleri gidermek ve afetin kötü etkilerini kısa sürede önlemeye yönelik “Afete
Hazırlık Ve Müdahale Eğitimi (AHM)” programı oluşturmuştur. “Afete
Malzemelerini Tanıma Ve Çadır Kurma Eğitimi” ile afetzedelerin barınma ihtiyaçları
ve özel çadır ihtiyaçları kapsamında personel, üye ve gönüllülere eğitim vermektedir.
“Acil Durum Planlama ve İhtiyaç Tespiti Eğitimi (APİT)” doğrultusunda ise afet
hazırlık ve müdahale kapsamında oluşabilecek riskleri senaryolar üreterek analiz
etmek için verilen programdır. “Lojistik Uzmanlık Eğitimi” ile personellerine afet
yönetim lojistiği faaliyetleri hakkında eğitim vermek amaçlanmıştır. "Seyyar Mutfak
ve Mobil Fırın Eğitimi” ile afetzedelerin beslenme ihtiyaçları karşılamak üzere
verilen eğitim programıdır (http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/tr/default.html Erişim
Tarihi: 19.05.2019).
107
Yurt içinde oluşan afet olayları ve acil durumlar kapsamında Türk Kızılay’ı
afet müdahale faaliyetlerini yürütmüştür. Türk Kızılay’ının faaliyet raporları
incelendiğinde deprem, ev yangını, maden kazası veya göçük, sel/su baskını,
heyelan, aşırı kar yağışı, baraj kapağı patlaması, köprü çökmesi, hortum/fırtına ve
toplumsal olaylar konularında müdahale faaliyetleri yürütmüştür. Bunun dışında
fakir ve müşkül durumda olanlara da yardım faaliyetlerinde bulunmuştur. 2000
yılındaki faaliyet raporunda yer alan, son yüzyılın en büyük afeti olarak adlandırılan
ve 7.8 Richter ölçeğindeki Marmara Depremi, tüm ülkede büyük panik yaratmış ve
büyük acılara neden olmuştur. Resmi makamların belirttiğine göre yaklaşık 17.255
kişinin vefat ettiği, 44.000 kişinin yaralandığı bu afette; afetzedelere 17 ustos
günü öğle vakitlerinde ulaşmış ve tüm olanaklarını kullanmak için seferber olmuştur.
Afetin yüklüğünden dolayı da uluslararası yardım çağrısında bulunmuştur.
Depremin kötü etkilerinden henüz kurtulamadan 12 Kasım günü ölçeğinde meydana
gelen Düzce Depremi, 7.2 şiddetindedir. Kısa sürede afet bölgesine ulaşan Kızılay
personelleri, afetzedeye beslenme için sıcak yemek dağıtımı, sağlık, su arıtma ve su,
barınma gibi ihtiyaçları karşılama misyonu doğrultusunda bölgede çadır kent kurarak
hizmet vermiştir. Evlerine giremeyen insanlar için ise, Marmara Bölgesi’nde;
Yalova’da bir, Gölcükte iki, İzmit ve Adapazarı’nda iki ekibin yer almasıyla toplam
7 ekip; Düzce Depremi’nde ise Bolu, Kaynaşlı ve Düzce’de birer ekip olmak üzere 3
ekiple çalışmaları devam ettirmiştir (Faaliyet Raporu, 2000: 9-13,
http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/UI/doc/raporlar/2000.pdf Erişim Tarihi:
19.05.2019).
2001 yılındaki faaliyet raporuna göre, ülkeyi etkileyen aşırı yağışlardan
dolayı sel ve su taşkınlıkları meydana gelmiştir. Bunlar arasında Hatay ve çevresinde
meydana gelen sel felaketi, Kars İlli Digor İlçesinde meydana gelen sel felaketi,
Rize sel felaketi, Tarsus sel felaketi gibi afet olayları arasında yer almaktadır. Sel
felaketleri kapsamında battaniye, çadır gibi barınma ihtiyaçlarını giderici yardımlar
yapılmış, sıcak yemek gibi afetzedelerin beslenme ve gıda hizmetleri karşılanmıştır.
2001 yılının ikinci ve üçüncü ayında yoğun bir şekilde, Türkiye’nin çeşitli
bölgelerinde 15 yangın olayı oluşmuş, yangından etkilenen afetzedelere ev eşyası
yardımında bulunmuş ve 4 afetzede aileye maddi yardımda bulunmuştur. Ayrıca yurt
içinde Afet Müdahale ve Yardım Müdürlüğü aracılığı ile Genel Merkeze müracaat
eden müşkül ve yoksullara nakdi yardımlarda bulunmuştur (Faaliyet Raporu,
2001:11-21, http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/UI/doc/raporlar/2001.pdf Erişim Tarihi:
108
19.05.2019).
2002 yılının faaliyet raporuna göre ise, Afyon ve çevresinde 2002 yılının ilk
üç ayında büyük bir deprem meydana gelmiştir. Afyon Sultandağı Depremi’nde ise
depremzedelere çadır, battaniye, katalitik soba gibi barınma ve ısınma yardım
hizmeti, zarar gören evlere yeniden inşa ve onarım hizmeti, insanların gıda ihtiyaçları
için sıcak yemek ve ekmek yardım hizmetleri dağıtılmıştır. Bu yılda da aşırı
yağışlardan dolayı meydana gelen sel felaketi ve su taşkınlıklarından dola
afetzedelere yardım hizmetlerinde bulunmuşlardır. Keçiören-Sarayköy, Giresun-
Ordu, Rize-Çayeli ve Güneysu’da oluşan sel felaketlerinden dolayı mağdur durumda
olan insanlara çadır, battaniye, yatak, yastık gibi barınma ihtiyaç yardımı, acil gıda
yardım hizmetlerini sevk edilmiştir. Bu yılda meydana gelen Kepsut Orman
Yangını’nda 2 vatandaş yaşamını yitirmiş, oluşan diğer yangın durumlarında ise
ailelere ait ev ve samanlıklar yanmıştır. Afetzedelerin ihtiyaçlarını gidermek için
çadır, battaniye gibi barınma, seyyar mutfak ve sıcak yemekle de gıda yardımlarında
bulunmuşlardır. Bunun dışında da nakdi yardımlarda yapılmıştır (Faaliyet Raporu,
2002:17-22, http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/UI/doc/raporlar/2002.pdf Erişim Tarihi:
19.05.2019).
2003’ten 2012’ye kadar faaliyet raporlarına bakıldığında ülke çapında
meydana gelen afet olaylarından etkilenen insanlara çadır, battaniye, yatak, yastık,
katalitik soba gibi barınma ihtiyaç yardımları, beslenme için seyyar mutfak, su, sıcak
yemek ve ekmek gibi yardımlar yapılmıştır. İnsan kaynaklı meydana gelen trafik
kazası, bina göçmesi gibi afet olaylarında acil sağlık hizmetleri kapsamında kan
bağışı, doktor, hemşire, psikolog gibi sağlık görevlileri ile sağlık için gerekli araç
yardımları yapılmıştır. Aynı zamanda ülke genelinde Kızılay Şube Başkanlıkları ve
doğrudan Genel Merkeze müracaat eden ve yardım talebinde bulunan müşkül ve
fakir insanlara, Türk Kızılay Derneği tarafından nakdi ve ayni yardımlar verilmiştir.
23 Ekim 2011 tarihinde 7.2 şiddetinde meydana gelen Van iline bağlı Tabanlı
Köyü Depremi’nde 604 kişi yaşamını yitirmiş ve 222 kişi de enkazdan yaralı olarak
çıkarılmıştır. Depremin etkisi devam ederken 9 Kasım 2011 tarihinde Van merkez
Edremit İlçesinde, 5.6 büyüklüğündeki depremde 40 kişi yaşamını yitirmiş ve 30 kişi
yaralı olarak kurtarılmıştır. Afet müdahalesinde afetzedelere çadır, battaniye, soba,
uyku tulumu, gibi temel barınma malzemeleri gönderilerek acil barınma ihtiyaçlarını
karşılanmıştır. Gıda kolisi, sıcak yemek yardımı gibi beslenme ihtiyaçları için hizmet
yardımlarında bulunmuştur. Ayrıca afetzedelerin çocukları için psiko-sosyal
109
faaliyetleri kapsamında oyun ve boyama etkinlikleri, ailelere çocuklarının afet
sonrası gösterdikleri tepkiler konusunda eğitimlerin verilmesi gibi destek
çalışmalarını yürütmüştür. Van Erciş’te afetzedelerin bina ihtiyaçlarını karşılamak
için konteynır kent kurulumu kapsamında çalışmalar başlatılmıştır.
Türkiye, 13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa’nın Soma İlçesinde kömür
madeninde meydana gelen kaza, ülke çapında en fazla can kaybının yaşandığı maden
kazası olarak geçti. Devletin zirvesi başta olmak üzere kamu ve özel kuruluşlar gibi
birçok örgüt ve önemli isimler, Soma yardımları için seferber oldular. Yurt içi ve
yurt dışından çok fazla yardımlar ve taziye mesajları geldi. Türk Kızılayı, sadece
afet döneminde değil afetten sonraki zaman diliminde de vatandaşların yanında oldu
ve onların acısını paylaştı. Afetin meydana gelmesinden sonra bütün olanakları ile ilk
saatlerinde afet bölgesinde ulaştı. Afet bölgesindeki temel acil ihtiyaçları karşılamak
için Türk Kızılay’ı Ulusal Afet Yönetimi (AFOM), Ege Bölge Afet Yönetim
Merkezi, Batı Karadeniz Afet Yönetim Merkezi, Manisa Kan Merkezi, Marmara
Bölge Afet Yönetim Merkezi, Akdeniz Bölge Afet Yönetim Merkezi, Kuzeydoğu
Bölge Afet Yönetim Merkezi, Manisa ve Soma Şubesi’nden ekip ve yardım
malzemeleri sevk edildi. İlk saatlerinden itibaren uzman ekipler ve araçlarla maden
işçileri kurtarılmaya çalışıldı. Kamu kurumlarının ilgili kuruluşları afet bölgesinde
ortaklaşa işbirliğini sağladı ve arama-kurtarma çalışmalarında aktif olarak yer aldı.
Bölgeye 5 hizmet çadırı kurularak yiyecek, içecek, sıcak yemek ve battaniye gibi
birçok yardım yaptılar. Bölgedeki ihtiyaçların dışında hastane, cami ve mezarlıklarda
eşini, oğlunu, çocuğunu ve yakınını kaybetmiş tüm acılı ailelerin yanında bulundular.
Gece gündüz demeden arama-kurtarma çalışmalarını sürdüren Türk Kızılay’ı, kendi
ekiplerine, personellerine, basın mensuplarına, güvenlik güçleri ve maden işçilerinin
ailelerine, eş ve dostlarına soğuktan korunmaları için battaniye yardımı, sıcak yemek,
kahve ve çay gibi yardımlarda bulundular. Arama-kurtarma çalışmaları sürerken
bekleyiş içinde olan bütün ailelerin yaşadıkları olayları en az düzeye getirmek için
gerekli psiko-sosyal destek hizmetleri verildi. Olayda yaşamını yitiren maden
işçilerinin definlerinde olası fenalaşmaları önlemek için Türk Kızılay’ı sağlık
hizmetleri için ekiplerini hazır hale getirdi. Yaralı olarak çıkarılan kişiler için kan
ihtiyacında eksiklik ve zaman kaybedici durumlar yaşanmadan tüm birimler
çalışmalarını etkili sürdü. Dört köşeden gelen yardım malzemeleri de, ihtiyaç
sahiplerine en hızlı bir şekilde gönderildi ve çalışmalar kapsamlı bir şekilde devam
etti. Türkiye çapındaki tüm şubeler, çalışma faaliyetlerine destek verip büyük çabalar
110
sarf ettiler (Türk Kızılay’ı Dergisi; 2014: 23-26).
3.1.5.1.2. Uluslararası Afet Yönetimi
İnsanlar arasında din, dil, ırk ve mezhep ayrımı yapmaksızın tüm
çalışmalarını yürüten Türk Kızılay’ı, dünyanın birçok kesiminde yer alan muhtaç ve
afetzedelere yardım yapmıştır. İnsani yardım faaliyetlerinin kapasitesini yükselterek
son 10 yıllık sürede yardım ve afet müdahaleler kapsamında 78 ülke ve kuruluşundan
itibaren ise 137 ülkeye yardımlarda bulunmuştur. Dünya çapında insani yardım
çalışmalarında küresel bir aktör haline gelen Türk Kızılay’ı, müşkül ve ihtiyaç
sahiplerine beslenme, barınma gibi yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamıştır. Türk
Kızılay’ı, Sudan, Kırgızistan, Filistin, Endonezya, Somali, Kosova, Pakistan gibi
ülkelerde insani yardım faaliyetleri ve diğer toplumsal refahı artıramaya yönelik
imzalar atmıştır. Yoksun ve ihtiyaç sahibi olan ülkelere okul, konut, kamu tesisleri,
geçim kaynaklarının dağıtılması, sosyal yardım, sağlık, sulama ve eğitim gibi ihtiyaç
duyulan alanlarda destek ve yardım faaliyetleri yapılmıştır
(http://www.kizilay.org.tr/NelerYapiyoruz/uluslararasi-yardimlar Erişim Tarihi:
19.05.2019).
Türk Kızılay’ı Genel Müdürlüğü, Afet Müdahale ve Yardımlar Yönetimi
Bölümü bünyesinde, Uluslararası Afet Müdahale ve Yardımlar Birimi
operasyonlarının planlamasını, hazırlıklarını ve icrasını gerçekleştirilmesi bakımında
afet müdahale kapsamında ayni ve nakdi yardımlarda bulunmuştur. Uluslararası afet
yönetimi alanında 2012 yılında Somali İnsani Yardım Operasyonu’nda bulunmuştur.
Somali, son yıllarda yaşadığı seller, kuraklık ve kıtlıktan dolayı büyük kriz
yaşamıştır. Somali’de yaşanan kuraklıktan dolayı, 20 Temmuz 2011 tarihinde
Birleşmiş Milletler, Kuzey Bakool ve Aşağı Shabelle Bölgeleri’ni kıtlık bölgesi ilan
etmiştir. Türk Kızılayı, Somali insanlarına destek vermek için Türk halkından
toplanan bağışlar ve kendi kapasitesini de harekete geçirerek Somali’ye yönelik
İnsani Yardım Operasyonunu başlatmıştır. Buna yönelik çalışmalara için öncelikle
Somali’nin başkenti Mogadişu’da Ülke Delegasyon Başkanlığı kurulmuştur. Türk
Kızılay’ının personelleri ve yerelden de katılan 186 kişiyle toplamda 200 kişi
bölgede görev yapmıştır. Somali Delegasyon Başkanlığı’na gıda, barınma, ilaç giyim
malzemeleri sevk edilmiştir. Çadır kentler kurularak battaniye, mutfak malzemeleri
ve gıda kolileri gibi yardım hizmetlerinde bulunmuştur. Somali ve kent
111
merkezlerindeki kamplarda yaşayan ihtiyaç sahibi kişilerin bilgilerine Kaymakamlık
aracılığıyla ulaşılabilmektedir. Çadırkent ve diğer yerlerde yaşayan insanların
ihtiyaçları belirlenmekte, sevk planları hazırlanarak bu bölgede yaşayan yoksul ve
ihtiyaç sahiplerinin temel gereksinimleri karşılanmıştır. Çadırkent’te yaşayan
insanlar sağlık, hijyen, yangın gibi konularda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi
için Türk Kızılay’ı eğitim programı çalışmalarını gerçekleştirmiştir. Çadırkente
kurulan mobil fırın ve mobil mutfak ünitesinin faaliyete geçirilmesiyle insanların
ekmek ve sıcak yemek dağıtım yardımı yapılmıştır (Faaliyet Raporu, 2012: 25-40,
http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/UI/doc/raporlar/2012.pdf Erişim Tarihi:
19.05.2019).
3.1.5.1.3. Göç ve Mülteci Hizmetleri
Türk Kızılay’ı Göç ve Mülteci Hizmetleri Müdürlüğü; İçişleri Bakanlığı Göç
İdaresi Genel Müdürlüğü, AFAD, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Uluslararası
Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC) ve Birleşmiş Milletler ajansları
gibi göç konusunda hizmet veren kurum ve kuruluşlarla ortaklaşa işbirliği ve
koordinasyon içerisinde faaliyetlerini yürütmektedir. Bu doğrultuda Türkiye’de
yaşayan muhtaç ve yoksul bütün yabancılara yönelik acil yardım hizmetleri, ayni ve
nakdi yardımların sağlanması, programların oluşturulması ve uygulanması gibi
hizmetlerin verilmesinden sorumludur. Ayni ve nakdi yardımlardan yararlanmak için
verilen akıllı Kızılay Kartı, 4 - 18 yaş grupları için psiko-sosyal destek ve becerileri
geliştirmek için çocuk koruma alanlarının yapılması, kamp dışında yaşayan çocuk,
yetişkin ve yaşlı tüm yabancıların ülkeye uyumları kapsamında uyum çalışmalarının
yapılması, koruma ve dil eğitim kurslarının verilmesi, sınır yardımları ile muhtaç
durumda olan kesimlere insani yardım malzemelerinin gönderilmesi, yabancıları
kabul ve onların barınma gibi yaşamsal hizmetleri, Türk Kızılayı Göç Ve Mülteci
Hizmetleri Müdürlüğü’nce gerçekleştirmektedir. Göç ve mültecilere yardım
hizmetleri kapsamında Türk Kızılay’ı, herhangi bir dil, din, ırk ve mezhep ayrımı
gözetmeksizin yurt içinde kayıtlı olarak yaşayan tüm yabancılara insani yardım
faaliyetleri yapmaktadır (http://www.kizilay.org.tr/NelerYapiyoruz/goc-ve-multeci-
hizmetleri Erişim Tarihi: 19.05.2019).
2011 yılının Mart ayında Suriye’de yaşanan çatışmalardan dolayı 11
milyondan fazla Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı evlerini terk etmek zorunda
112
kalmış, 13.6 milyon kişi de insani yardıma ?? olarak Suriye’de yaşamaya devam
etmektedir. 2011’de Türkiye’ye ilk girişler Hatay sınırından başlamıştır. Bu
doğrultuda Türk Kızılay’ı, Dışişleri Bakanlığı ve AFAD koordinasyonu içerisinde 29
Nisan 2011 tarihinde “Suriye Krizi İnsani Yardım Operasyonu” başlatılmıştır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bazı illerinde 12 çadır kent ve 11 konteyner kent
bulunmakta ve rk zılay’ının 112 personeli görev yapmaktadır. Türk Kızılay’ı
yardımı ile yurdumuzdan Suriye’ye dağıtımı sağlanan barınma, sağlık, su-
sanitasyon-hijyen, eğitim, lojistik ve gıda malzemeleri, Hatay, Kilis, Gaziantep,
Şanlıurfa ve Mardin illerinde bulunan 12 sınır yardım noktasından ulaştırılmaktadır
(Türk Kızılay’ı Göç ve Mülteci Hizmetleri Müdürlüğü, 2017: 1-10).
25 Mart 2016 tarihinde Türk Kızılay’ı Göç ve Mülteci Hizmetleri
Müdürlüğü’ne bağlı olarak Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu
(IFRC), paydaş Ulusal Dernekler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC)
tarafından Kızılhaç-Kızılay Hareketi İşbirlikleri Programı oluşturulmuştur. Bu
kapsamda kamp dışında yaşayan mülteciler için Kentli Mültecilerin Desteklenmesi
Projesi, Toplum Merkezi Projesi, Ulucanlar Aşevi Projesi, Ankara Şehit Serhat
Önder Çocuk Koruma Merkezi, Aile Bağlarının Yeniden Tesisi, Şartlı Eğitim
Yardımı-Koruma Programı Bileşeni gibi proje ve programlar yabancıların sorunlarını
çözmeye yönelik ve ihtiyaçları doğrultusunda oluşturulmuştur (Türk Kızılay’ı Göç
ve Mülteci Hizmetleri Müdürlüğü, 2017: 10-15).
Türk Kızılay’ı ulusal ve uluslararası alanda kurum ve kuruluşlar ile koordineli
olarak göç olayları ardından mağduriyet yaşayan vatandaş ve topluluklar için insani
yardım faaliyetlerinde bulunma gayesindedir. Bu kapsamda göç olaylarına cevap
vermek amacıyla kapasitesini geliştirmeye yönelik yeni bir hizmet modeli, göç
olaylarını yerinde önüne geçmek amacıyla sığınmacı akışı bulunan ülkelere yönelik
sınır ötesi yardımlar sağlama ve bilgilendirme faaliyetlerinde bulunmayı,
sığınmacıların sosyal hizmetlerini sağlama ve acil ve geçici süreli barınma şartlarını
iyileştirme, göç hareketinde bulunan birey ve toplululukların gıda gereksinimlerini
taraf olmadan ve asgari standart insani çalışmalarda bulunmayı hedeflemektedir
(Türk Kızılay Stratejik Planı 2016-2020, 15-16).
3.1.5.1.4. Sosyal Hizmetler
Türk Kızılay’ı yurt genelinde sosyal hizmet alanında yürüttüğü projeler ile
113
insan onuru ve saygınlığını koruyarak sosyal yardım faaliyetlerini sürdürmektedir.
Adak Kurban Kesimi, Zekât, Vekâletle Kurban Kesimi Kampanyası, Özel Eğitim
Sınıfları Projesi, Sevgi Bohçası, büyük alışveriş zincirleri arasındaki işbirlikleri,
hayırsever kişi ya da kurumların bağışları ve gıda yardımları, Şubeleri vasıtasıyla
yoksul ve muhtaç insanlara yardım yapmaktadır. Yurt çapında çalışma yürüten
Şubeleri, 13 aşevi, 8 öğrenci yurdu, 5 giyim yardım merkezi, 3 huzurevi, kimsesizler
evi ve mağdurların ihtiyaçları doğrultusunda çözümler sunmaktadır
(http://www.kizilay.org.tr/NelerYapiyoruz/sosyal-hizmetler Erişim Tarihi:
19.05.2019). Ayrıca Türk Kızılay’ı, kimsenin ulaşamadığı ihtiyaç sahibi vatandaşları
kaynaklarıyla buluşturmak, toplumsal dayanıklılığı ve dayanışmayı arttırmaya
yönelik faaliyet ve projeleri kapsamında toplumsal hizmeti etkin bir şekilde sunmayı
hedeflemektedir (Türk Kızılay Stratejik Planı 2016-2020, 12).
3.1.5.1.5. İlk Yardım
Türk Kızılay’ı, vatandaşların acil durumlarda karşılaşmaları durumunda ilk
yardım müdahalelerin neler olduğu konusunda eğitim programları yaparak ilk yardım
bilincini yaygınlaştırmak amacıyla projelerde yürütmektedir.
3.1.5.1.6. Eğitim Ve Gençlik Hizmetleri
Türk Kızılay’ı, toplumda Kızılaycılık ve yardımlaşma kültürünü benimsetme
ve yaygınlaştırmasına yönelik eğitim çalışmaları hayata geçirerek afete hazırlık, afet
zararlarını önleme ve afetlerden korunma, insanları birçok konuda bilinçlendirmeye
yönelik gerçekleştirdiği eğitim programlarıdır. İlköğretim yaş grubunda yer alan
öğrenciler ve onların öğretmenleri için oluşturulan “Kızılay ile Güvenli Yaşamı
Öğreniyorum” projesi ile afetler konusunda bilinçlendirmek, afet zararlarından
korunmak ve güvenli bir yaşam sürmek amacındadır. Ayrıca gençlik hizmetleri ile
Şubeler ve ilgili birliklerle burs ve kamp hizmeti sunmaktadır. Maddi gücü yetmeyen
çocukları tatil yaptırmak amacıyla bazı illerde “Gençlik Kampları” organize
etmektedir. Aynı zamanda Şubeleri vasıtasıyla Gençlik Kolları, Üniversite Kulüpleri-
Toplulukları aracılığıyla gençleri Kızılay gönüllüsü olmaya teşvik ederek
Kızılaycılık Kültürünü yaygınlaştırmaktadır
(http://www.kizilay.org.tr/NelerYapiyoruz/egitim-ve-genclik-hizmetleri Erişim
114
Tarihi: 19.05.2019).
Türk Kızılay’ı eğitim faaliyetleri kapsamında yetkinliği arttırmak, çalışmaları
kapsamında elde ettiği bilgi, deneyim ve metotları genişletmek, toplumsal bazda
olumlu davranışlara yönelik değişikliklerde bulunmak, toplum düzeyinde zarar
azaltma ve bilinç arttırma yönünde programlarını uygulamakta etkin bir unsur olarak
kullanılmasını hedeflemektedir (Türk Kızılay Stratejik Planı 2016-2020, 21).
Kızılay’ın gençlik hizmetleri doğrultusunda, gençlerin değişen dünya
şartlarına göre Türk Kızılay’ına ivedi uyumunu sağlamak ve etkin kalabilmeleri için
hizmet üretimini birlikte üretmek, gençlerin Kızılaycılık ve insani yardım değerleri
savunuculuğunda önemli rolleri bulunmlarından dolayı toplumsal hizmetlerde
gençler ayrı olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte yeni dönemde gençlerin
Kızılay’a katılımlarını arttırmak ve Kızılay kültürünü kabul etmeleri hedeflemektedir
(Türk Kızılay Stratejik Planı 2016-2020, 18).
3.1.5.1.7. Sağlık Hizmetleri
Kurulduğu tarihten itibaren Türk Kızılay’ı, insanlara modern sağlık
hizmetlerini uzman kadrosuyla uygun ücretlerle sunmaktadır.
Türk Kızılay’ı afetlerde ve diğer dönemlerde ihtiyaç sahipleri ve korunmasız
durumda olan vatandaşların, sağlık hizmetlerinde yardım sağlamak ve zarar
görebilirliğini azaltmak amacıyla geliştireceği faaliyetler ve projeler kapsamında
ülkemizde ve dünyada uzun vadeli ve kalıcı çözüm yolları üretmeyi hedeflemektedir
(Türk Kızılay Stratejik Planı 2016-2020, 13).
3.1.5.1.8. Mineralli Su İşletmeleri
Kızılay Maden Suyu, 17 Ekim 1926 tarihinde gelir getirmesi ve kamu
yararına kullanılması için Mustafa Kemal Atatürk tarafından Kızılay’a
bağışlanmıştır. Satışından elde edilen gelirler, sosyal yardım afet müdahale
çalışmalarına katkı sağlamaktadır.
3.1.5.1.9. Kan Hizmetleri
Türk Kızılay’ı, Türkiye’nin gereksinim duyduğu kanın tamamını gönüllü ve
sürekli bağışçılardan karşılamak için “Ulusal Kan Temini Projesi” ni yürütmektedir.
115
Türkiye çapında 17 Bölge Kan Merkezi, 64 Kan Bağış Merkezi ve 150’den fazla
mobil kan bağışıyla hizmet yürütmektedir. Ayrıca güvenli kan temini için ilik nakli
ve kök hücre tedavi başarısıyla Türk Kızılay’ı, TÜRKÖK Projesini Sağlık Bakanlığı
ile birlikte yürütmektedir (http://www.kizilay.org.tr/NelerYapiyoruz/kan-hizmetleri
Erişim Tarihi: 19.05.2019).
Türk Kızılay’ı, uluslarası alanda bilinirliğini arttırmak ve kan hizmetleriyle
ilgili gereksinimleri olan ülkelere yardımda bulunmak amacıyla kapasitelerini
geliştirme faaliyetlerinde bulunarak dünyada örnek alınan bir kuruluş olmayı
hedeflemektedir (Türk Kızılay Stratejik Planı 2016-2020, 10).
3.1.5.1.10. Türk Kızılay’ının Diğer Çalışması
10-25 Ağustos 2005 tarihinde gerçekleşen UNIVERSIADE 2005 İzmir
Olimpiyat Oyunları kapsamında Türk Kızılay’ı, İzmir Kültür Park’ta kurduğu eğitim
ve tanıtım çadırları ile organizasyonda yer alan tek sivil toplum kuruluşu olarak
sosyal faaliyetler çalışmasında yer almıştır. Bu süre içinde hem halka yönelik, Afet
Yönetimi, Kızılay Derneği’nin afetlere müdahale bilinci ve zarar azaltmaya yönelik
eğitimler vermiş hem de halkla ilişkiler ve tanıtım çalışmalarında bulunulmuştur.
Tanıtım çalışmaları olarak açılan Türkiye Kızılay Derneği Afet Müdahale ve
Yardımlar Yönetimi Bölümü’nün TSUNAMİ nedeni ile Endonezya ve Sri Lanka’
yardımları kapsamında “Güney Asya Fotoğraf Sergisi” İzmir halkı tarafından
izlenmiştir (Faaliyet Raporu, 2005: 20,
http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/UI/doc/raporlar/2005.pdf Erişim Tarihi:
19.05.2019).
3.2. KRİZ VE AFET YÖNETİMİNDE ULUSAL FAALİYETLERİ
Kriz ve afet yönetiminde Türk Kızılay’ının 2015-2020 yıllarını kapsayan
ulusal alanda yaptığı çalışmalar ele alınmıştır.
3.2.1. Yıllara Göre İncelenmesi
3.2.1.1. 2015 Yılı
116
3.2.1.1.1. Yolda Mahsur Kalanlara Kızılay Desteği
Yurt genelinde etkili olan yoğun kar yağışı ve soğuk hava yollardaki
sürücüleri ve yolcuları olumsuz yönde etkilemiştir. Kar yağışı nedeniyle günlük
yaşamı olumsuz etkileyen ve yolların ulaşıma kapanması yol açan kar olaylarına
karşı Türk Kızılay’ı çalışmalarına son hızla devam etmiştir. Yoğun kar yağışı sonrası
Düzce-Bolu karayolu, Bursa-İnegöl karayolu, Eskişehir Çifteler karayolu, Afyon-
Iscehisar-Bayat-Gömü-Emirdağ karayolları, Erzurum-Çat karayolu ve Erzincan
Sakaltutan geçidi ulaşıma kapanmıştır. Bu karayollarında mahsur kalan sürücüler ve
yolcular için Türk Kızılay ekipleri müdahale çalışmalarını yürütmüştür. Yolda
mahsur kalan vatandaşların gıda, çay, su gibi ikramlarda bulunmuştur. Ayrıca kötü
hava koşullarının etkisinden kurtulmak amacıyla mahsurlara battaniye desteğinde
bulunmuştur. Aynı zamanda Kızılay ekipleri, araçlarında zincir olmayan sürücülerin
zincir takmalarına destek vermişlerdir
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/1763, Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.2.1.1.2. Trabzon’daki Çığa Kızılay Desteği
Ocak ayında Trabzon2un Çaykara ilçesine bağlı Kavlasan mevkiinde
Hidroelektrik Santrali tüneli inşaatında çığ felaketi yaşanmıştır. Çığ düşmesi sonucu
kar altında kalan işçiler için arama kurtarma çalışma faaliyetlerini Türk Kızılay
uzman ekipleri yürütmüştür. Arama kurtarma ekipleri için gıda, kek, çay, su, meyve
suyu ikramlarında bulunurken çığ altında kalan vatandaşların aileleri soğuk havadan
korumak amacıyla battaniye desteğinde bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/1775 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.2.1.1.3. Karabüklü Aileye Kızılay Desteği
Karabük il merkezinde şubat ayında gerçekleşen yangın sebebiyle bir ev
kullanılamaz hale gelmiştir. Türk Kızılay’ı Karabük Şubesi, yangınzede aile için
ihtiyaç tespit çalışması yaparak yardım malzemeleri ulaştırılmıştır. Yanan evin
yakınına duş, tuvalet gibi odaların bulunduğu donanımlı bir konteynır kurulmuştur.
Kızılay ekipleri mağdur ailenin yatak, battaniye, yastık, mutfak seti, giysi gibi
ihtiyaçları için destek vermiştir (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/1815 ,
Erişim Tarihi: 29.01.2020).
117
3.2.1.1.4. Ağrı’daki Yangınzede Aileye Kızılay Desteği
Şubat ayında Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde oluşan yangın nedeniyle 1 konut
kullanılamaz hale gelmiştir. Yangın haberine ulaşan Türk Kızılay’ı, bölgeye giderek
müdahale yardımlarında bulunmuştur. Yangından dolayı mağdur olan aile için
ihtiyaç tespit çalışması yapan Türk Kızılay’ı, gerekli malzemeleri tedarik ederek
aileye ulaştırmıştır. Buzdolabı, çamaşır makinesi, battaniye, yatak, halı, ısıtıcı,
mutfak seti, 10 kilogram kavurma ve 20 kilogram kuru gıda gibi yardım malzemeleri
dağıtılmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/1854 , Erişim Tarihi:
29.01.2020).
3.2.1.1.5. Yangınzedelere Kızılay Desteği
Son zamanlarda yaşanan ev yangınlarının meydana geldiği iller arasında
Erzurum, Trabzon ve Artvin olarak yer almıştır. Yangınlar nedeniyle evler büyük
hasarlar görmüş ve kullanılamaz hale gelmiştir.
Artvin ili Yusufeli ilçesi Zeytincik Köyü’nde yaşanan yangından dolayı 21
konut yanmıştır. Türk Kızılay’ı Kuzeydoğu Anadolu Bölge Afet Yönetim Merkezi
(Erzurum), yerel makamlarla görüşmesi sonucu yangınzede vatandaşların acil yardım
ihtiyaçlarını karşılamıştır. Kızılay ekipleri, yangınzedelere yatak, battaniye, karyola,
kumanya malzemeleri ve diğer yardım malzemelerini dağıtmıştır. Kızılay ekipleri
benzeri şekilde Erzurum Şenkaya ilçesi ve Trabzon Maçka ilçesinde meydana gelen
yangından etkilenen 72 vatandaşın yardım ihtiyaçlarını gidermiştir. Mağdur aileler
için Kızılay ekipleri, 72 tane yatak, 134 tane battaniye, 25 tane karyola, 27 tane
kumanya kolisi, 26 adet set üstü ocak ve 26 tane aile mutfak seti, 60 kilogram
kavurma, 23 tane fincan takımı, 50 tane tabure ve 100 tane de el havlusu dağıtmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/1899 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.2.1.1.6. Iğdır’daki Selzedelere Kızılay Desteği
Mayıs ayında Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde yoğun sağanak yağışlarının etkili
olmasıyla dere taşkınlıkları meydana gelmiştir. Su taşkınları sonucu 3 ev sular
altında kalmıştır. Türk Kızılay’ı, dere taşkınlığı haberine ulaştıktan sonra mağdur
ailelerin acil yardım ihtiyaçlarını karşılamıştır. Taşkınlıktan dolayı mağdur olan
vatandaşlara Türk Kızılay ekipleri battaniye, yatak, yastık, temiz içme suyu ve
118
kumanya kolisi dağıtmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2041 ,
Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.2.1.1.7. Kars’taki Yangınzedelere Kızılay Desteği
Kars’ın Sarıkamış ilçesine bağlı Isısu Köyü’nde temmuz ayında yaşanan
yangın nedeniyle 5 hane kullanılamaz hale gelmiştir. Yangın haberini alan Türk
Kızılay’ı, yangından dolayı mağdur olan aileler için bölgedeki yerel yetkililer ile
görüşerek ihtiyaç tespit çalışması yapmıştır. Can kaybının yaşanmadığı bu afet
olayında Kızılay ekipleri, yangından etkilenen ailelere kumanya kolisi, mutfak seti
ve set üstü ocak dağıtarak yardımcı olmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2162 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.2.1.1.8. Devrek’teki Heyelana Kızılay Desteği
Temmuz ayında Zonguldak ili Devrek ilçesinin Karşıyaka Mahallesi’nde
heyelan afeti meydana gelmiştir. Heyelandan dolayı birçok binada çatlaklar ve
çökmelere yaşanmıştır. Heyelan haberine ulaşan Türk Kızılay’ı, mağdur olan 107
aileye yardımlarda bulunmuştur. Türk Kızılay’ı ve diğer afet merkezleriyle
koordineli olarak afet bölgesine 3 afet uzmanı ve 16 gönüllü ekipler gönderilmiştir.
Uzman ekipler tarafından yapılan ihtiyaç tespit çalışmasına göre müdahale
kapsamında mağdur ailelere 150 adet gıda kolisi dağıtılmıştır. Evleri kullanılamaz
hale gelen afetzedelerin barınma ihtiyaçları da karşılanmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2176, Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.2.1.1.9. Artvinlilerin Yaralarına Kızılay Desteği
Yurt genelinde etkili olan yoğun yağışlar nedeniyle sel ve su taşkınlıkları
meydana gelmiştir. Ağustos ayında Artvin’de yoğun sağanak yağışa bağlı olarak
oluşan sel felaketi nedeniyle 8 kişi yaşamını yitirmiştir. Artvin ve çevresini olumsuz
etkileyen sel ve su baskınlarından dolayı bölgedeki vatandaşlar için Türk Kızılay’ı
yardım çalışmalarına yönelmiştir. Türk Kızılay’ı ve diğer şubedeki afet uzman
ekiplerinin işbirliği içinde yardım çalışmaları başlamıştır. afet bölgesinde özellikle
temiz içme suyu konusunda sorun yaşayan mağdur vatandaşlara Kızılay ekipleri,
119
mobil ikram aracı vasıtasıyla ihtiyaç sahiplerine gıda kolisi, hijyen seti, kek, temiz
su, ayran ve çay ikramlarında bulunmuştur. Aynı zamanda ihtiyaç tespit çalışmaları
kapsamında yardım malzemelerinin dağıtımı devam etmiştir
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2211 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.2.1.1.10. Erzurumlu Yangınzedelere Kızılay Desteği
Ülkemizde meydana gelen yangınlara bir yenisi olarak eylül ayında
Erzurum’da yaşanan eklenmiştir. Erzurum’un Tortum ilçesi Ziyaretli Köyü’nde
yaşanan yangın nedeniyle evler kullanılamaz hale gelmiştir. Türk Kızılay’ı
Kuzeydoğu Anadolu Bölge Afet Yönetim Merkezi afet uzman ekipleri yangınzede
ailelere destek vermiştir. Bölgedeki mağdur vatandaşlar için Kızılay, 1 ikram aracını
yangın bölgesine sevk etmiştir. Kızılay ekiplerince gıda kolileri, acil beslenme kitleri
ve temiz içme suları mağdur vatandaşlara dağıtılmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2226 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.2.1.1.11. Bayburt’ta Evleri Yanan Ailelere Kızılay Desteği
Eylül ayında Bayburt’ta meydana gelen yangın nedeniyle aileler mağdur
olmuştur. Yangınlara müdahale kapsamında Türk Kızılay’ı Kuzeydoğu Anadolu
Bölge Afet Yönetim Merkezi’ndeki afet uzman ekipleriyle birlikte afetten zarar
gören ailelere yardımcı olmuştur. Kızılay ekiplerince mağdur vatandaşlara yatak,
battaniye, mutfak seti ve kumanya malzemelerini içeren koliler dağıtılmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2228 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.2.1.1.12. Artvinli Selzedelere Kızılay Desteği
Artvin’in Hopa ilçesinde eylül ayında yaşanan sel felaketi sebebiyle birçok
vatandaş mağdur olmuştur. Türk Kızılay’ı, afet haberini aldığını andan itibaren
vatandaşların ihtiyaçlarını gidermek amacıyla yardım çalışmalarını sürdürmüştür. Sel
ve heyelan sebebiyle mağdur olan afetzede aileler için Türk Kızılay’ı Kuzeydoğu
Anadolu Bölge Afet Merkezi’ne bağlı Kızılay ekipleri, afet bölgesine 1 tır gıda
malzemesi sevk etmiştir. Hopa Kaymakamlığı ile koordineli olarak çalışma yürüten
Türk Kızılay’ı, afetin daha çok etkili olduğu Yeşilköy, Sugören ve Çamlıköy köyleri
120
başta olmak üzere diğer tüm ihtiyaç yerlerine de dağıtmışlardır. Afetzede
vatandaşlara yapılan 400 gıda koli malzemeleri arasında 1800 adet kurban kavurma,
pirinç, bulgur, nohut, un, makarna, fasulye, şeker ve yağ yer almıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2239 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.2.1.1.13. Sinop’ta Evi Yananlara Kızılay Desteği
Eylül ayında Sinop’un Kirençukuru Köyü’nün Gonat Mahallesi’nde yaşanan
yangın sebebiyle 1 hane büyük hasara uğramıştır. Müdahale kapsamında itfaiye
görevlileri tarafından güçlükle söndürülen yangın sonra Kızılay ekipleri yardım
faaliyetlerinde bulunmuştur. Türk Kızılay’ı Batı Karadeniz Bölge Afet Yönetim
Merkezi işbirliği içinde yangının yaşandığı bölgede Kastamonu Yerel Afet Yönetim
Merkezi çalışmalarına devam etmiştir. Sinop Şube Başkanlığı ve Taşköprü Şube
Başkanlığı, yardım faaliyetlerinde destek vermiştir. Yangın nedeniyle mağdur olan
vatandaşların ihtiyaçlarını gidermek amacıyla 1 adet acil afet çadırı, 1 adet çadır
muhafaza üst brandası, 1 adet mutfak seti, 16 adet battaniye ve 8 adet yatağı
dağıtmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2255 , Erişim Tarihi:
29.01.2020).
3.2.1.1.14. Artvinli Selzedelere Kızılay Desteği
Artvin’in Hopa, Borçka ve Murgul ilçelerinde kasım ayında etkili olan yoğun
yağmur sebebiyle oluşan sel felaketi vatandaşları olumsuz yönde etkilemiştir. Aşırı
yağışların meydana getirdiği sel felaketinden dolayı can kayıpları ve yaralı
vatandaşların olduğu bilgisine ulaşan Türk zılay’ı, afet bölgesine Kuzeydoğu
Anadolu Bölge Afet Yönetim Merkezi’nden (Erzurum) afet uzman ekiplerini
yönlendirilmiştir. Ayrıca selzedelerin acil ihtiyaçlarını gidermek amacıyla bölgeye
ikram araçlarını da sevk etmiştir. Sel felaketinin en çok etkili olduğu Borçka’da
birçok heyelan olayı da yaşanmıştır. Kızılay afet uzman ekipleri bölgedeki
afetzedelere müdahale kapsamında sıcak içecek, sıcak yiyecek ve su gibi gıda
malzemeleri dağıtmıştır. Vatandaşların kumanya ihtiyaçları dışında sel nedeniyle
oluşan hasarları tespit etmek amacıyla uzman ekipler hasar tespit çalışmalarında da
bulunmuştur. Kızılay uzman ekipleri, Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) ve
Artvin Valiliği tarafından oluşturulan kriz masası kapsamında koordineli olarak
yardım çalışmalarına devam etmiştir
121
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2348 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.2.1.1.15. Yolda Mahsur Kalanlara Kızılay Desteği
Ülkemizde aralık ayında etkili olan aşırı kar yağışı nedeniyle yollarda mahsur
kalan vatandaşlara Türk Kızılay’ı yardımcı olmuştur. D-100 karayolu ve TEM
otoyolunun Bolu Dağı geçişinde hazırlıksız yakalanan vatandaşların yardımı için
Türk Kızılay’ı Bolu Şubesi Başkanı Hüseyin İka’nın da katıldığı Batı Karadeniz
Bölge Afet Yönetim Merkezi ve Bolu Şubesi’nden bölgeye 2 araç ve 9 afet uzmanı
gönderilmiştir. Yollarda mahsur kalan sürücüler ve yolcular için Kızılay ekipleri su,
sıcak içecek, meyve suyu, kek, kumanya gibi acil gıda ihtiyaçları karşılanmıştır.
Ayrıca uzman ekipler, yolda kalan araçlar için de araba lastiklerine zincir takılmasına
yardımcı olmuştur (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2383 , Erişim
Tarihi: 29.01.2020).
3.2.1.2. 2016 Yılı
3.2.1.2.1. Yolda Mahsur Kalanlara Kızılay Desteği
Yurt genelinde etkili olan yoğun kar yağışı nedeniyle kara yolları kardan
olumsuz etkilenerek yolların kapanmasına ve trafiğin yavaşlamasına yol açmıştır.
Kar yağışı sebebiyle binlerce vatandaş yolda mahsur kalmıştır.
Yoğun kar yağışından dolayı Balıkesir’in Susurluk ilçesi mevkiindeki kara
yolu kapanarak trafiğin yavaşlamasına neden olmuştur. Yolda mağdur olan
vatandaşların yardımına Kızılay görevlileri bölgeye ulaşarak çay, kahve ve kumanya
ikramlarında bulunmuştur. Siirt’te etkili olan aşırı kar yağışı sebebiyle Şirvan, Eruh
ve Pervari ilçelerinde yollardaki kardan dola uzun süre bekleyen sürücülerin
araçlarına Kızılay, yakıt dağıtımında bulunurken zincirsiz araçları güvenli bölgelere
çekmiştir. Sürücülerin soğuktan etkilenmemeleri için sıcak çay, kahve ve kek
ikramlarında bulunmuştur (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2463 ,
Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.2.2. Yangınzede Aileye Kızılay Desteği
Kastamonu’nun Hanönü ilçesinde ocak ayında bir evde çıkan yangın
122
nedeniyle bir ev kullanılamaz hale gelmiştir. Yangından dolayı mağdur olan 6 kişilik
aileye Kızılay, buzdolabı, halı, yatak, ısıtıcı, ocak, mutfak malzemeleri gibi ev içi
eşyalar ve gıda yardımlarında bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2481 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.2.3. Selden Etkilenen Ailelere Kızılay Yardımı
Mayıs ayında Konya’nın Seydişehir ilçesinde yoğun sağanak yağışları
sebebiyle tarım işçilerinin barındığı çadırların su altında kaldığı haberini alan Kızılay
Seydişehir Şubesi, bölgedeki mağdur ailelere yemek ikramlarında bulunmuştur.
İşçilerin konakladığı çadırların sular altında kalmasından dolayı yerel makamlar,
selzedeleri geçici konaklamalarını sağlamıştır. Kızılay ekipleri, ihtiyaç tespit
çalışmaları başlatarak selden etkilenen ailelerin ihtiyaçlarını karşılamışlardır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2785 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.2.4. Ramazan Bayramı’nda Acılı Ailelere Kızılay Desteği
Ramazan bayramında ülkemizde acılı olaylar yaşanmıştır. Bayram sabahı,
Giresun’un Alucra ilçesine düşen bir askeri helikopter kazası ve şehit haberini alan
Türk Kızılay’ı, bölgeye ulaşarak arama kurtarma faaliyetlerinde bulunan ekiplere
yardımcı olmuştur. Giresun Devlet Hastanesi bekleyen acılı ailelere psisosyal
destekte bulunmuş ve gıda ikramları dağıtmıştır. Kızılay ekipleri, havalimanında
düzenlenen törende de acılı ailelerin yanında olmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2911 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
Bayramda afetle ilgili ilk haber Ordu’nun Perşembe ilçesi Yumrutaş
Köyü’nde sel felaketi yaşanmıştır. Kızılay ekipleri selden etkilenen ailelere
kumanya, sıcak yemek ikramlarında bulunmuştur. Selden dolayı yaşamını yitiren
kişilerin ailelerine Kızılay, psikososyal destek vermiştir. Bartın’ın İnkumu mevkiinde
bayram günü meydana gelen boğulma olayı haberini alan Kızılay, arama kurtarma
çalışmalarına katılmış ve acılı ailelerin destekçisi olmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2911 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
123
3.2.1.2.5. Selzede Ailelere Kızılay Yardımı
Bartın ve Kastamonu’da ağustos ayında sağanak yağışların etkili olmasından
dolayı oluşan su baskınları ve sel felaketleri sebebiyle vatandaşlar mağdur olmuştur.
Bartın’ın Çakraz bölgesinde oluşan sel felaketinden dolayı birçok kişi yolda
ve evlerinde mahsur kalmıştır. Can kaybının yaşanmadığı sel felaketinde büyük
miktarda maddi hasarlar oluşmuştur. Arama kurtarma ekipleri tarafından yolda ve
evlerinde mahsur kalan insanlar kurtarılmıştır. Kızılay uzman ekipleri ikram aracıyla
bölgedeki selzedelere ve mahsur kalan vatandaşlara çay, çorba, kek gibi gıda
yardımlarında bulunmuştur. Kastamonu’nun Kurucaşile ve Cide ilçelerinde aşırı
yağışlar nedeniyle oluşan sel felaketlerinden olumsuz etkilenen vatandaşlar için
Kızılay ekipleri temiz içme suyu ve diğer acil gıda ihtiyaçları dağıtılmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2945 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.2.6. Kastamonu’daki Yangınzedelere Kızılay Desteği
Kastamonu’nun Kirenli Köyü’nde eylül ayında yaşanan yangın sebebiyle 16
hane, 4 traktör, 1 minibüs kül olurken 4 büyükbaş hayvan ve 23 küçükbaş hayvan
telef olmuştur. Yangından dolayı evinde mahsur kalan bir vatandaş da yaşamını
yitirmiştir. Yangın haberini alan Kızılay uzman ekibi, bölgedeki rama kurtaarma
ekipleriyle işbirliği içinde çalışmalarını yürütmüştür. Kızılay, yangından etkilenen
ailelerin acil barınmaları için çadırlar kurarak battaniye, yastık ve yorgan gibi çadır
içi malzemeleri de dağıtmıştır. Afetzedelerin yemek ihtiyaçlarını kumanya ve gıda
malzemesi dağıtarak yardımcı olmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3001 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.2.7. Doğu Karadeniz’deki Sel ve Kızılay Yardımı
Doğu Karadeniz’de özellikle Rize, Trabzon’un Beşikdüzü ilçesi ile
Giresun’un Görele ve Eynesil ilçelerinde sağanak yağışın etkili olmasıyla su
baskınları ve sel felaketleri yaşanmıştır. Selden etkilenen vatandaşların yardımına
Kızılay koşmuştur. Selzedelere içme suyu, çorba, kek ve kumanya yardımlarında
bulunan Kızılay, ihtiyaç tespit çalışmalarını sürdürmüştür
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3010, Erişim Tarihi: 28.01.2020).
124
3.2.1.2.8. Madencileri Arama Kurtarma Çalışmalarında Kızılay Desteği
Kasım ayında Siirt’in Şirvan ilçesinde özel bir bakır madeninde heyelandan
dolayı oluşan göçük sebebiyle 16 madenci mahsur kalmıştır. Madende meydana
gelen göçük haberini alan Türk Kızılay’ı, mülki idare ve yerel yetkililerle görüşüp
maden bölgesine uzman ekiplerini sevk etmiştir. Göçük altında kalan madencileri
arama kurtarma çalışmaları yapan ekiplere yardımcı olurken çalışma sırasında
kaygılı ailelerin yanında olarak gıda ikramlarında bulunmuştur. Kızılay, havanın
soğuk olması sebebiyle işçi yakınlarına ve arama kurtarma çalışması yapan ekiplere
battaniye yardımlarında bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3104 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.2.9. Balıkesir’deki Selzedelere Kızılay Yardımı
Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde aralık ayında yaşanan yoğun sağanak yağışı
sebebiyle sel felaketleri oluşmuştur. Selden dolayı bölgede birçok hane, yeri ve
tarım arazileri maddi olarak büyük zararlar görmüştür. Selzedelerin yaralarını sarmak
amacıyla Türk Kızılay’ı, afetzedelere yemek ve kumanya yardımları yapmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3157, Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.2.10. Yolda Mahsur Kalanlara Kızılay Yardımı
Türkiye genelinde etkili olan kar yağışı nedeniyle kara yollarında ulaşımdaki
aksaklıktan dolayı yolda mahsur kalan vatandaşlara Kızılay yardımcı olmuştur.
Aralık ayında Zonguldak-İstanbul kara yolunun Ereğli mevkiinde kardan dolayı
kapanan yollar ve mahsur kalan vatandaşlar için Kızılay ekipleri sıcak çay, su, kahve,
kek gibi gıda malzemeleri dağıtmışlardır. Aynı şekilde Adana-Pozatlı kara yolunda
yoğun kar yağışının etkili olması sebebiyle yolda mahsur kalan vatandaşlar için
Kızılay ekipleri sıcak çay, kahve ve kek ikramlarıyla vatandaşlara acil ihtiyaç
malzemeleriyle yardımcı olmuşlardır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3176, Erişim Tarihi: 28.01.2020).
125
3.2.1.3. 2017 Yılı
3.2.1.3.1. Mersin’deki Selzedelere Kızılay Yardımı
Ülke genelinde etkili olan yoğun kar yağışından dolayı Mersin’de sel felaketi
yaşanmıştır. Yaşamı olumsuz şekilde etkileyen sel felaketi Mersin’de can ve mal
kayıplarına yol açmıştır. Kızılay, bölgeye kısa süre içinde ulaşarak selzedelere acil
gıda yardımında bulunmuştur. Mersin’in Adanalıoğlu mevkiinde 900 Suriyeli
vatandaşın kendi imkânlarıyla kurudukları çadırlar, selden olumsuz ve kötü
etkilenmiştir. Selzedeler, bölgedeki düğün salonuna yerleştirilmiştir. Selden olumsuz
etkilenen vatandaşlara, Kızılay üç öğün yemek, gıda ve sıcak ikramlarda bulunurken
bebekler için de mama ve bez dağıtmıştır. Adana’nın reğir ilçesinde yoğun
sağanak yağışından dolayı da sel yaşanmıştır. Yüreğir ilçesinde çadırda yaşayan 150
Suriyeli vatandaş, Ahmet Yesevi Kültür Merkezi’ne yerleştirilerek kumanya
ihtiyaçları Kızılay tarafından karşılanmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3208 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.3.2. Karda Mahsur Kalanlara Kızılay Yardımı
Yurt genelinde etkili olan kar yağışı ve soğuk havadan dolayı kapanan
yollarda mahsur kalan vatandaşlar için Kızılay hazırlık çalışmaları yapmıştır.
Bursa-İzmir kara yolu, Düzce-Zonguldak kara yolu, Adana-Pozantı kara yolu,
İstanbul’daki arter yollar ve daha birçok yolda yoğun kar yağışı trafiği olumsuz
şeklinde etkilemiştir. Yolda mahsur kalan vatandaşlara, yol açma çalışması yapan
personeller ve trafik ekiplerinin de olduğu karayollarında bulunanlar için Kızılay
ekipleri tarafından kumanya dağıtılmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3235 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.3.3. Çanakkale Depremi ve Kızılay Yardımı
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde şubat ayında meydana gelen deprem,
bölgede büyük hasarlara yol açmıştır. Depremzedelere yardım etmek amacıyla
Kızılay’ın 37 uzman ekibi bölgeye ulaşmıştır. Afet ve Acil Durum Yönetimi
(AFAD) ve Kızılay koordineli olarak 120 adet çadır kurmuştur. Afetzedelerin yatak,
battaniye, soba gibi çadır içi malzemeleri Kızılay tarafından dağıtılmıştır. Depremin
126
en çok etkilediği Yukarıköy’de konteynır kent kurulumunda Kızılay, AFAD ile
çalışmalarını yürütmüştür. Kızılay, afetzedelerin üç öğün sıcak yemek ve gıda
ihtiyaçlarını karşılamak için bölgeye mobil mutfak araçları sevk etmiştir. Depremin
yol açtığı hasarlara bağlı olarak Kızılay ekibi, ihtiyaç tespit çalışmalarına da devam
etmiştir (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3332 , Erişim Tarihi:
28.01.2020).
3.2.1.3.4. Adıyaman Depremi Ve Kızılay Yardımı
Adıyaman’ın Smasat ilçesinde mart ayında meydana gelen 5.5 şiddetindeki
depremden sonra arama kurtarma ve hasar tespit çalışmaları yapmak için bölgeye ilk
ulaşan yardım kuruluşu Kızılay olmuştur. Samsat ilçesine bağlı bazı köylerdeki evler
hem kullanılamaz hale gelmiş hem de büyük hasarlara uğramıştır. Deprem bölgesine
giden Kızılay uzman ekipleri, depremzedeler için çadırlar kurmuştur. Bölgeye 7
ikram aracı, 1 öncü aracı, 1 kamyon, 1 kamyonet, 1 yemek servis aracı, 1 mobil
mutfak, 25 personel, battaniye ve ısıtıcılar, mutfak setleri ve gıda malzemeleri
Kızılay tarafından lgeye ulaştırılmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3400 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
Depremden etkilenen çocukların eğitimleri geçici olarak çadırlarda
sürdürülmüştür. Bölgedeki vatandaşları ve özellikle mutlu etmek amacıyla bölgeye
Kızılay üst düzey yöneticileri gelerek çocuklara giysi ve oyuncak dağıtmışlardır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3412 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.3.5. Yangınzedelere Kızılay Yardımı
Çankırı’nın Ilgaz ilçesine bağlı 47 hanelik Serçeler Köyü’nde nisan ayında
yangın meydana gelmiştir. Yangından dolayı 30 hane kullanılamaz hale gelmiştir.
Kızılay uzman ekipleri yangın bölgesine giderek mağdur aileler için 1 öncü araç ve 1
ikram aracı sevk edilmiştir. Yangınzede ailelere çorba, su, çay ikramlarıyla yardım
mazlemeleri dağıtan Kızılay, Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) ile çadırlar
kurmuştur (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3488 , Erişim Tarihi:
28.01.2020).
127
3.2.1.3.6. Muş’ta Sağanak Yağış ve Kızılay Yardımı
Muş’ta nisan ayında aşırı yağışların etkili olmasıyla oluşan sel baskınları
sebebiyle birçok hane sular altında kaldı, yollar tahrip oldu ve menfezler ise
yıkılmıştır. Kızılay, bölgede aşırı yağıştan olumsuz etkilenen aileler için yardımlarda
bulunmuştur. Hasarların daha çok yaşandığı Ilıca Köyü’ne de ulaşan Kızılay ekipleri
kumanya ihtiyaç yardımı dağıtmıştır. Köyün üst noktasından geçen Ilısu Deresi’nin
taşmasından dolaköyde mahsur kalan vatandaşlar için Kızılay ekipleri, deredeki
kütüklerin kullanılmasıyla mahsur kalan köylülere gıda malzemeleri teslim edilmiştir
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3532 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.3.7. Çorum’daki Yangınzedelere Kızılay Yardımı
Çorum’un Kargı ilçesine bağlı Alioğlu Köyü’nde mayıs ayında meydana
gelen ve 50 haneyi kullanılamaz hale getiren yangın, bölgedeki aileleri olumsuz
şekilde etkilemiştir. Kızılay uzman ekipleri ve Afet ve Acil Durum Yönetimi
(AFAD) işbirliği içinde yangın kontrol altına alınmıştır. Kızılay, yangından etkilenen
ailelere sıcak yemek, kumanya, çadırları kurularak ihtiyaç tespit çalışmaları yaparak
yardımları dağıtmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3563 , Erişim
Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.3.8. Manisa’daki Depremzedelere Kızılay Yardımı
Manisa’nın Deynekler-Gölmarmara bölgesinde 5.2 şiddetinde meydana gelen
deprem sebebiyle Kızılay Afet Koordinasyon Merkezi’nin uzman ekipleri bölgeye
ulaşarak çalışmalarını yürütmüştür. Evleri hasar gören ve art arda yaşanan artçı
depremler sebebiyle evlerine giremeyen aileler için Kızılay ve Afet ve Acil Durum
Yönetimi (AFAD) işbirliği içinde bölgeye çadırlar kurmuştur. Afetzedelere içecek ve
yiyecek gıda malzeme yardımları da yapılmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3613 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.3.9. Selden Etkilenen Mevsimlik İşçilere Kızılay Desteği
Haziran ayında Ankara’nın Polatlı ilçesine bağlı Gedikli ve Uzunbeyli
mahallelerinde aşırı yağışların etkili olmasıyla oluşan sel felaketi sebebiyle
128
mevsimlik işçilerin ihtiyaçları karşılamak amacıyla Kızılay bölgeye ulaşmıştır.
Mevsimlik işçilerin ihtiyaçlarını tespit eden Kızılay ekibi, bölgeye 10 adet 12
metrekarelik beşik örtüsü kurmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3634 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.3.10. Ege Denizi’ndeki Deprem ve Muğla’daki Depremzedelere
Kızılay Yardımı
Temmuz ayında Ege Denizi’nde meydana gelen, özellikle Muğla ve
ilçelerinde büyük zararlara yol açan depremde Kızılay afet uzmanları, müdahale
çalışmaları yürüterek depremzedelerin acil ihtiyaçlarını karşılamıştır. Depremden
etkilenen ve geceyi dışarda geçirmek zorunda kalan vatandaşlar için barınma ünitesi
ve gıda malzemeleriyle yardımlarda bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3705 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
Bodrum başta olmak üzere diğer tüm ilçelerde depremin büyük hasarlara
sebep olduğu yerleşim yerlerinde Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD), yerel
yöneticiler ve Kızılay işbirliği içinde koordinasyon sağlanarak yardım çalışmaları
yapılmıştır. Depremin artçılarının devam etmesi sebebiyle depremzedelerin
ihtiyaçları tespit edilerek gıda yardımları başta olmak üzere birçok yardım
faaliyetleriyle depremin yaralarını sarmaya devam etmiştir
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3710 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.3.11. Muğla’daki Yangına Kızılay Yardımı
Muğla’nın Menteşe ilçesinde eylül ayında 800 hektarlık alanda ortaya çıkan
orman yangını sebebiyle Zeytinköy Mahallesi yangından etkilenmiştir. Bölgeye
ulaşan Kızılay ekipleri afetzedelere kumanya yardımları yapmıştır. Afetzedeler ile
bölgede görevli ekiplerin sıcak yemek ihtiyaçları, Kızılay’ın mobil ikram aracıyla
karşılanmıştır. Yangından dolayı evleri hasar gören aileler için hasar tespit
çalışmaları yapılarak yardımlar süründürülmüştür
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3753 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
129
3.2.1.3.12. Rize’deki Selzedelere Kızılay Yardımı
Rize’nin Çayeli ilçesinde ekim ayında sel felaketi ve heyelan meydana
gelmiştir. Sel felaketi ve heyelandan dola bölgede mağdur olan vatandaşlara
Kızılay uzman ekipleri yardımlarda bulunmuştur. Afet bölgesinde Kızılay ekibi,
diğer ekiplerle arama kurtarma çalışmaları yürütürken afetzedelere ve çalışma
yürüten ekiplere gıda malzeme ikramlarında bulunmuştur. Yerleşim bölgesi dağınık
ve dağlık arazi olması sebebiyle bazı selzedelere teleferik ile gıda malzemeleri sevk
edilmiştir (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3778 , Erişim Tarihi:
28.01.2020).
3.2.1.3.13. Çatalca’daki Selzedelere Kızılay Yardımı
İstanbul’un Çatalca ilçesinde yoğun sağanak yağışları nedeniyle oluşan
selden dolayı bölgedeki insanlar olumsuz etkilemiştir. Çatalca’daki Karamandere’de
sel sebebiyle bazı konutlar su altında kaldığına dair bilgi alan Kızılay ekibi, ihtiyaç
tespit çalışmaları yapmıştır. Bölgeye bir öncü araç ve bir mobil ikram aracı sevk
eden Kızılay, afetzedelerin acil yemek ihtiyacını 100 kişi sıcak çorba, çay, su ve kek
gibi gıda malzeme ikramlarında bulunmuştur. Selden etkilenen ailelere de hijyen seti
dağıtımı yapılmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3866 , Erişim
Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.3.14. Yolda Kalan Mahsurlara Kızılay Desteği
Yurt genelinde etkili olan yoğun kar yağışı ve soğuk hava, Batı Karadeniz’de
Bolu ve Karabük kara yollarındaki sürücüleri olumsuz şekilde etkilemiştir. Soğuk
hava koşullarına ve aşırı kar yağışının etkilerine karşı hazırlıklı olan Kızılay ekipleri,
yolda mahsur kalan sürücüler, yolcular ve kara yolunda çalışan diğer personeller için
de sıcak çay, kahve, sıcak çorba, cep ısıtıcısı gibi soğuğun etkisini azaltacak
yardımlarda bulunmuştur. Bolu Dağı ve Karabük-Bartın kara yolunda yoğun kar
yağışının etkili olmasıyla yolda kalan sürücülere ve trafik ekiplerine sıcak içecek ve
gıda yardımları sağlanmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3915 ,
Erişim Tarihi: 28.01.2020).
130
3.2.1.3.15. Muğla’daki Depremzedelere Kızılay Yardımı
Kasım ayında Muğla’nın Ula ilçesinde meydana gelen 5.1 şiddetindeki
deprem sebebiyle Arıcılar Mahallesi’ndeki 25 ev büyük hasar görmüştür. Kızılay afet
uzman ekipleri bölgeye ulaşarak bölgede ihtiyaç ve hasar tespit çalışmaları yapmıştır.
Afetzedelerin barınmaları için Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) tarafından
çadırlar kurulmasının ardından yemek ve ısınma yardım malzemeleri dağıtılmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3921 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.2.1.4. 2018 Yılı
3.2.1.4.1. Kastamonu’daki Yangına Kızılay Desteği
Şubat ayında Kastamonu’nun Tosya ilçesine bağlı Ozkoyu köyünde çıkan
yangında 7 ev kullanılamaz hale gelmiştir. Yangından zarar gören vatandaşlara
Kızılay afet uzmanları, ikram malzemeleri, battaniye gibi yardım malzemeleri
dağıtmıştır. Bölgede çalışan personellerin de sıcak yemek, içecek ihtiyaçları da
karşılanmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4039 , Erişim Tarihi:
27.01.2020).
3.2.1.4.2. Adıyaman’daki Depremzedelere Kızılay Desteği
Nisan ayında Adıyaman’da meydana gelen 5.1 büyüklüğündeki deprem
sebebiyle Samsat ilçesi ve ilçeye bağlı köylerde büyük hasarlar yaşanmıştır.
Depremin ardından bölgeye ulaşan Kızılay afet uzmanları, deprem sonrası müdahale
çalışmaları kapsamında geceyi dışarıda geçirmek zorunda kalan ailelere barınma
ünitesi ve gıda ikram malzemeleri yardımlarında bulunmuştur. Kızılay ekipleri
tarafından ihtiyaç tespit çalışmaları yapılarak afetzedelerin ve bölgede görev yapan
ekiplerin yemek, içmek gibi gıda yardımlarını sürdürmüştür
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4168 , Erişim Tarihi: 27.01.2020).
3.2.1.4.3. Ankara’daki Sele Kızılay Yardımı
Mayıs ayında Ankara’nın Mamak ilçesinde aşırı yağış nedeniyle oluşsan sel
felaketinden dolayı Kızılay ekipleri, ihtiyaç tespit çalışmaları yaparak mağdur
131
vatandaşlara iki mobil ikram aracıyla gıda malzemeleri, hijyen seti ve temizlik
malzemeleri dağıtmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4189 , Erişim
Tarihi: 27.01.2020).
3.2.1.4.4. Ordu’da Yaşanan Selzedelere Kızılay Desteği
Ağustos ayında Ordu’nun Fatsa, Perşembe ve Ünye ilçelerinde yoğun
sağanak yağışı sebebiyle oluşan sel felaketi, bölgedeki vatandaşları olumsuz şekilde
etkilemiştir. Aşırı yağışların etkili olduğu bu ilçelerde Ulusal Afet Yönetim
Müdürlüğü, Kuzeydoğu Anadolu (Erzurum) Bölge Afet Yönetimi Müdürlüğü,
Trabzon Yerel Afet Yönetim Merkezi ve bağlı Şube Başkanlıklarıyla koordinasyon
sağlayan Kızılay, bölgedeki vatandaşlar ve mağdur olan mevsimlik işçilerin
ihtiyaçlarını gidermek amacıyla planlamalar yapmıştır. Mevsimlik işçilerin selden
daha fazla etkilenmemeleri için okul yurtlarının bahçesinde çadırlar kurularak
yerleştirilmiştir. Kızılay, selden etkilenen vatandaşlara ve mevsimlik işçilere sıcak
yemek, içecek, battaniye, yorgan, yatak, yastık çadır, mutfak seti, hijyen seti gibi
yardım malzemeleri dağıtılmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4299
, Erişim Tarihi: 27.01.2020).
3.2.1.4.5. Hatay’daki Selzedelere Kızılay Desteği
Kasım ayında Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde etkili olan yoğun sağanak yağışı
sebebiyle meydana gelen sel felaketi vatandaşları olumsuz etkilemiştir. Türk Kızılay
ekipleri selden dolayı mağdur olan ailelere ihtiyaç tespiti çalışmalarıyla gıda
malzemesi, battaniye, yatak, yorgan, yastık gibi yardım malzemeleri dağıtmıştır. 200
eve yardım malzemeleri ulaştıran Kızılay ekipleri, evleri hasar gören aileleri tespit
ederek yardım çalışmalarında bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4426 , Erişim Tarihi: 27.01.2020).
3.2.1.4.6. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki Selzedelere Kızılay
Yardımı
Kuzey Kıbrıs’ta aralık ayında etkili olan şiddetli fırtına ve yoğun yağış
132
sonrası oluşan sel felaketinden dolayı selzedelere Türk Kızılay ekipleri yardım
malzemelerini göndermiştir. Kuzey Kıbrıs’ta faaliyet gösteren daimi temsilci olan
Kuzey Kıbrıs Türk Kızılay Derneği, selden etkilenen vatandaşlar için hasar ve
ihtiyaç tespit çalışmaları yapmıştır. Hasar ve ihtiyaç tespit çalışmalarına göre sel
nedeniyle olumsuz etkilenen vatandaşlara gıda, battaniye ve hijyen setleri
dağıtılmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4471 , Erişim Tarihi:
27.01.2020).
3.2.1.4.7. Kar Yağışı Sebebiyle Yolda Mahsur Kalanlara Kızılay Yardımı
Ülke genelinde etkili olan kar yağışından olumsuz etkilenen vatandaşların ve
yolların açık kalması için çalışan polis, jandarma ve kara yolu ekiplerinin çay, su,
çorba, bisküvi ve kek gibi gıda malzemeleri Türk Kızılay’ı dağıtmıştır.
Bolu Dağı’nın D-100 kara yolunda aşırı kar yağışının etkili olmasıyla mahsur
kalan vatandaşlara ve kara yolunda çalışan ekiplere Türk Kızılay’ı, sıcak içecek,
sıcak çorba, yiyecek gibi ikramlarda bulunmuştur. Afyonkarahisar’da özellikle
Emirdağ-Bolvadin’de etkili olan yoğun kar yağışının vatandaşlar üzerindeki olumsuz
etkilerini azaltmak için sıcak çorba, çay, gıda malzemeleri dağıtmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4502 , Erişim Tarihi: 27.01.2020).
3.2.1.5. 2019 Yılı
3.2.1.5.1. Aşırı Yağışlar Nedeniyle Selzedelere Kızılay Yardımları
Ocak ayında Manisa’da birkaç gün etkili olan ve 640 taşkına yol açan sel
felaketinde Türk Kızılay’ı, afetten olumsuz etkilenen vatandaşlara içme suyu, gıda
malzemeleri ve hijyen seti dağıtılmıştır. İzmir’de de yoğun sağanak yağışlarının
olumsuz etkilediği Bornova ve Torba ilçelerinde oluşan sel felaketinden etkilenen
vatandaşlara yardımlarda bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4529 , Erişim Tarihi: 27.01.2020).
3.2.1.5.2. Hortum ve Sel Felaketinde Kızılay Desteği
Yurt genelinde etkili olan afetlerin olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla
Kızılay ekipleri çalışmalara sürdürmüştür. Antalya’da şubat ayında etkili olan fırtına
133
sebebiyle oluşan hortumdan dolayı birçok ev ve sera hasara uğramıştır. Hasar tespit
çalışması yapan Kızılay uzmanları tarafından evleri zarar gören birçok vatandaşa
gıda kolisi desteğinde bulunmuştur. Aşırı yağışların etkili olduğu bir diğer il olan
İzmir’in Seferihisar ve Urla ilçelerinde su tahliye çalışmaları yapılarak sağanak
yağışın etkili olduğu ailelere hijyen kiti dağıtılmıştır. Hatay’daki Amik Ovası’nda
meydana gelen su baskınlarını önlemek ve olumsuz etkilerini azaltmak için Kızılay
afet uzmanları tarafından afetzedelere sıcak yemek ikramları dağıtılmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4562 , Erişim Tarihi: 27.01.2020).
3.2.1.5.3. Çöken Binalarda Kızılay Arama-Kurtarma Çalışmaları
6 Şubat’ta İstanbul’un Kartal ilçesinde 8 katlı apartmanın çökmesi ardından
arama kurtarma faaliyetlerine Türk Kızılayı destek vermiştir. Afet ve Acil Durum
Yönetimi (AFAD), Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE) ve Jandarma Arama
Kurtarma (JAK) ekipleri tarafından yürütülen aramaa kurtarma çalışmalarında Türk
Kızılay şubeleri ve afet müdahale personelleri tarafından sahada çalışmalar
yürütmüştür. Çöken apartmanda arama kurtarma çalışmaları yapan ekiplerin ve
vatandaşlara kumanya dağıtımı ve ikramlarıyla destek sağlanmıştır. Çöken binada
enkaz altında kalan vatandaşların ailelerine psikolojik olarak destek de verilmiştir
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4578 , Erişim Tarihi: 27.01.2020).
3.2.1.5.4. Çanakkale’deki Deprem ve Kızılay Yardımları
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde ve köylerde meydana gelen depremin
etkilerini gidermek ve depremzedelerin ihtiyaçlarının karşılamak amacıyla Türk
Kızılay’ı uzmanları, depremin ilk anından itibaren vatandaşlara yardımlarda
bulunmuştur. Deprem bölgesindeki vatandaşlarına beslenme, su, barınma gibi yardım
malzemeleri dağıtılmıştır. Depremin hasara uğrattığı evler ve binalar tespit etme
çalışmaları yapılmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4600 , Erişim
Tarihi: 27.01.2020).
3.2.1.5.5. Soğuk ve Kar Yağışlı Havada Kızılay Desteği
Yurt genelinde etkili olan yoğun kar yağışı nedeniyle kapanan yollarda,
134
mağdur olan yolcular ve şoförler için yardım çalışmaları da yapılmaktadır.
Kar yağışının olumsuz yönde etkilediği Erzurum Pasinler karayolunun
Nenehatun mevkisi ile Erzurum-Bayburt karayolunda mahsur kalan vatandaşlar için
Türk Kızılay ekipleri kumanya, sandviç, bisküvi, çay, kahve, su ikramlarında
bulunmuştur. Yolda kalan yolcuların battaniye, cep ısıtıcısı gibi yardım
malzemeleriyle destek sağlanmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4609 , Erişim Tarihi: 27.01.2020).
3.2.1.5.6. Denizli’deki Depremzedelerin İhtiyaçlarına Kızılay Desteği
20 Mart günü Denizli’nin Acıpayam ilçesinde meydana gelen 5.5
büyüklüğündeki depremin olumsuz etkileri Kızılay tarafından yürütülen çalışmalarla
karşılanmıştır. Acıpayam’da depremin yol açtığı evlerdeki hasar sebebiyle
depremzedeler için 600 çadır kurulmuştur. Çadırlara yerleştirilen vatandaşlar için
3000 battaniye, 1200 yatak ve 600 adet ısıtıcı dağıtılmıştır. Depremin yol açtığı
hasarları tespit etmek amacıyla Kızılay ekipleri çalışmalarını yürütmüştür. Afetten
etkilenen vatandaşların sabah öğlen ve akşam olmak üzere sıcak yemek, su gibi
temel ihtiyaçları giderilirken dağıtılan ikramlardan yararlanamayan yaşlı, sağlık
durumları iyi olmayan depremzedeler için yemek ve gıda ihtiyaçları götürülmüştür.
Depremin özellikle çocuklarda yol açtığı psikolojik etkileri azaltmak ve
depremzedeleri iyileştirmek için psikososyal destek hizmetleri de sağlanmıştır.
Uzmanlar tarafından çocukların psikolojik açıdan iyileşmeleri ve depremin
etkilerinden uzaklaşmak için oyunlar oynanmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4629 , Erişim Tarihi: 26.01.2020).
3.2.1.5.7. Aşırı Yağışlar ve Kızılay Desteği
Haziran ayında yurdun her köşesinde etkili olan sağanak yağışlar, bazı
bölgeleri olumsuz yönde etkilemiştir. Bu bölgelerden biri de Trabzon’un Araklı
ilçesinde çok etkili olan aşırı yağışlar can ve mal kaybına yol açmıştır. Türk Kızılay
ekipleri tarafından selzedelerin ihtiyaçları hemen karşılanmaya başlanmıştır. Aşırı
yağış sebebiyle evleri kullanılamaz hale gelen ve hasar gören selzedelerin acil gıda
ve içme suyu gibi temel ihtiyaçları karşılanmıştır. Kızılay uzman ekipler, arama
kurtarma faaliyetleri yürütmüştür. Benzer şekilde Düzce Gölyaka’da ortaya çıkan su
135
baskınlarından olumsuz etkilenen selzedelere de gıda yardımları sağlanmıştır. Sel
felaketlerinin etkili olduğu Kayseri, Ağrı’da Türk Kızılay’ı gıda yardımları yaparken
Konya, Akşehir, Diyarbakır ve Şanlıurfa’da gıda yardımları ve tarım işlerinde
yardımlar yürütülmüştür. Aşırı yağış sonrası su baskınlarına neden olan Elazığ’da
selzedelere hem hijyen seti dağıtılmış hem de vatandaşların ihtiyaçlarına göre
planlamalar yapılmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4712 , Erişim
Tarihi: 26.01.2020).
3.2.1.5.8. Düzce'deki Selzedelere Kızılay Yardımları
17 Temmuz 2019’da Düzce’de aşırı yağışlar nedeniyle Cumayeri ve
Akçakoca’da su baskınları ve toprak kaymaları etkili olmuştur. Sağanak yağış
sonrası oluşan sel sebebiyle Türk Kızılay’ı bölgedeki vatandaşlara yardımda
bulunmuştur. Sel felaketinden dolayı evleri zarar gören selzedelerin su, gıda,
battaniye gibi ihtiyaçları giderilirken ihtiyaç ve hasar tespiti çalışmaları yapılmıştır.
Selden zarar gören mevsimlik işçiler camiye, şehir merkezindeki okullara ve spor
salonlarına yerleştirilen selzedelerin acil gıda, sıcak yemek, kumanya, su, battaniye
ve hijyen malzeme ihtiyaçları giderilmiştir
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4731 , Erişim Tarihi: 26.01.2020).
3.2.1.5.9. Denizli Depremzedelerine Kızılay Desteği
8 ustos’ta Denizli’nin Çardak ve Bozkurt ilçelerinde peş peşe meydana
gelen depremler sonrası bu bölgelere Türk Kızılay ekipleri gelerek vatandaşların
çorba, çay, gıda ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için hizmetler
verilmiştir. Depremden olumsuz olarak etkilenen depremzedeler için psikososyal
destek de sağlanmıştır. Deprem bölgesinde hem hasar tespiti yapılmakta hem de
Çardak ilçesinde 120 adet, Bozkurt ilçesinde 300 adet barınma çadırları kurulmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4742 , Erişim Tarihi: 26.01.2020).
3.2.1.5.10. Selzedelere Kızılay Desteği
26 Ağustos’ta Doğu Karadeniz Bölgesi’nde gerçekleşen, özellikle Samsun ve
Ordu’da aşırı yağışlar sebebiyle su baskınları meydana gelmiştir. Su baskınlarının
136
çok fazla etkili olduğu bu illerde giriş ve bodrum katlarındaki evleri su basmış, fındık
bahçelerinde çalışan mevsimlik işçileri de olumsuz şekilde etkilemiştir. Türk
Kızılay’ı, su baskını haberini alarak bölgedeki evinde büyük zarar gören selzedeleri
ve mevsimlik işçileri okul ve spor salonlarına yerleştirerek vatandaşların yemek,
yatak battaniye gibi temel gereksinimlerini karşılamak amacıyla yardımda
bulunmuştur (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4749 , Erişim Tarihi:
26.01.2020).
3.2.1.5.11. Kızılay Yardımlarıyla Adana’daki Selzedelere Destek
27 Aralık günü Adana’da yaşanan sağanak yağışların etkisiyle oluşan sel ve
su baskınları sebebiyle mağdur olan insanlara Türk Kızılay Akdeniz Bölge Afet
Yönetim Merkezi ve Adana’daki Kızılay şubelerindeki afet uzmanları yardımcı
olmuştur. Kızılay ekiplerince selzedelerin gereksinimleri tespit edilerek sel
felaketinin etkili olduğu bölgelerde hem sıcak yemek ikramında hem de gıda, giyim,
battaniye, yatak ve hijyen yardımında bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4883 , Erişim Tarihi: 26.01.2020).
3.2.1.6. 2020 Yılı
3.2.1.6.1. 24 Ocak 2020 Elazığ Depremi
24 Ocak 2020 yılında Elazığ’ın Sivrice ilçesinde, Malatya ve yakın illerde
meydana gelen deprem olayında Türk Kızılay’ı tarafından, Elazığ merkez başta
olmak üzere Erzurum, Erzincan, Ankara, Adana, Muş, Trabzon, Düzce ve
Gaziantep’teki afet uzmanları ve yardım malzemeleri afet bölgesine sevk edildi.
Elazığ’da meydana gelen depremin ilk dakikalarından itibaren Türk Kızılay’ı
çalışmalarına hemen başladı. Afet bölgesindeki yardım faaliyetlerini yürütmek için
113 kişiden oluşan afet uzmanlarını görevlendirdi. Ayrıca bölgedeki yardım
faaliyetleri için ikram araçları, haberleşme ve öncü araçlarını kapsayan 28 tane aracı
da gönderdi (https://www.kizilay.org.tr/Haber/KurumsalHaberDetay/4932 , Erişim
Tarihi: 25.01.2020).
Türk Kızılay’ı, depremzedelerin olumsuz ve kötü koşulların etkisinden
korunmaları için gereksinim duyulan yardım malzemelerini bölgeye gönderdi.
137
Ortalama 5000 kişinin sıcak yemek ihtiyacını giderecek mobil mutfaklar, Erzurum,
Erzincan, Adana ve Muş’tan afet bölgesine gönderildi. Ayrıca afetzedelerin gıda ve
acil yardım gereksinimleri de Kızılay’ı şube ve temsilcilikleri tarafından deprem
bölgesine gönderilmek üzere hazırlandı. Deprem bölgesinde afetzedelerin ve arama-
kurtarma çalışmaları yapan ekiplerin de ihtiyaçları karşılanmaktadır. Kurulan mobil
mutfaklarla vatandaşların ve diğer ekiplerin hem yemek ihtiyaçları giderilmekte hem
de soğuğun etkisini azaltmak için sıcak çorba, çay ve birçok gıda malzeme ikramları
da yapılmıştır. Deprem bölgesindeki depremzede vatandaşların kan gereksinimlerini
karşılamakta ve olası kan gereksinimleri için de yeterli kan stoklarını oluşturmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/KurumsalHaberDetay/4932 , Erişim Tarihi:
25.01.2020).
Türk Kızılay’ı, afetzedelerin depremin oluşturduğu olumsuz ve ciddi
anlamdaki psikolojik etkileri en az hasarla kurtarabilmek amacıyla 28 psikososyal
destek uzmanıyla depremin ruhsal açıdan yıkıcı ve kötü etkilerini giderebilmek için
psikososyal destek hizmeti başlatmıştır. Kızılay’ın psikososyal destek uzmanlarınca
hem depremzedelerin ihtiyaçları belirlenerek ilgili birimlere yönlendirilmekte hem
de vatandaşlara destek verilerek psikolojik ilkyardım uygulanmıştır. Psikososyal
destek uzmanları, bölgedeki taziye evlerine ve depremden hasar gören kişileri köy
köy, ev ev dolaşarak ziyaretlerde bulunmuştur. Kızılay ekipleri, afet evreleri
hakkında afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası şeklinde bilgilendirmeler yaparken
afetzedelerin olumsuz ve kötü etkisini kolay atlatabilmeleri için psikolojik
destekleme çalışmaları yardımında bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4938 , Erişim Tarihi: 26.01.2020).
Depremin çocuklar üzerindeki olumsuz etki ve yaralarını sarmak amacıyla Yazar
Senai Demir’in başlattığı oyuncak toplama çağrısına Diyarbakır halkı başta olmak
üzere deprem bölgesindeki tüm çocuklar için Türk Kızılay Genel Müdürü Dr.
İbrahim Altan ile toplanan oyuncaklar, Kızılay’ın da yer aldığı ekipler tarafından
çadırlarda yaşayan çocuklara teslim edilmiştir
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4939 , Erişim Tarihi: 26.01.2020).
Elazığ ilinin Sivrice ilçesinde ve Malatya’da oluşan depremden dolayı
afetzedelerin yaralarını sarmak ve ihtiyaçlarını gidermek için ekipleri ve lojistik
kapasitesini kullanan Türk Kızılay’ı, bölgedeki vatandaşların ihtiyaçlarını gidermek
ve daha fazla yardım etmek amacıyla “Haydi İyilik Sensiz Olmaz” ve Gün, Elazığ ve
Malatya İçin Birlik Olma Günü” sloganlarıyla yardım kampanyası başlattı. Türk
138
Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık tarafından “Devletimiz çok güçlü, yıkılanı
yapacaktır ama bizde millet olarak, sivil toplum kuruluşları olarak, Kızılay olarak,
devletimizin çabasına bir nebzede olsa katkı vermek için buradayız. Kampanyamıza
ayni ve nakdi yardımlarınızı iletebilirsiniz.” yardım kampanyası hakkında konuşma
yapmıştır. (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4937, Erişim Tarihi:
26.01.2020).
Depremin neden olduğu yaraların sarılması için Türk Kızılay’ı tarafından
yürütülen çalışma faaliyetleri kapsamında depremzedeler için “Sosyal Market”
projesini yaşama geçirmiştir. Depremden dolayı evlerinden herhangi bir giyecek,
ayakkabı, gıda gibi malzemelerin alınamaması nedeniyle Türk Kızılayı, hizmete
sunduğu bu proje kapsamında belirlenen saatte depremzede vatandaşlar kumanya,
giyecek, bebek bezi, hijyen seti ve ayakkabı gibi malzemeleri gereksinimlerine göre
almıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4996 , Erişim Tarihi:
27.02.2020).
3.2.1.6.2. Yolda Kalan Sürücülere Yardım
Batı Karadeniz’in yüksek kesimlerinde etkili olan kar yağışı nedeniyle zor
anlar yaşayan ve yolda mahsur kalan sürücüler ve yolcuların soğuk havadan
etkilenmemeleri için sıcak çay, çorba kahve, kek ve su gibi ikramlar yapmıştır.
31 Ocak 2020 tarihinde D-100 Karayolu Düzce kesiminde etkili olan kar
yağışı sebebiyle sürücülerin Bolu Dağı’na çıkmasına engel olduğu haberini alan
Kızılay, Düzce’deki Batı Karadeniz Bölge Afet Yönetim Merkezi’nden afet
uzmanları tarafından, yolda kalan vatandaşların soğuk havadan etkilenmemeleri için
sıcak içecek, su ve yiyecek ikramlarında bulunmuştur. Ayrıca Erzurum-Bayburt
Karayolu’nda bulunan Kop Dağı Geçidi, yoğun kar sebebiyle geçit sağlanamadığı
için yolda mahsur kalan sürücüler ve yolcular, Türk Kızılay’ı yaklaşık 500 kişilik
ekibiyle kurtarılmıştır. Türk Kızılay Erzurum Bölge Afet Yönetim Merkezi ekipleri
tarafından soğuk havanın etkilerini azaltmak için çorba, sıcak çay, su, sıcak su
termosu, bisküvi ve battaniye yardımlarında bulunmuştur. Kızılay gönüllüleri
tarafından da bazı vatandaşların araçlarına zincir takmaları için yardımcı olmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4946 , Erişim Tarihi: 01.02.2020).
139
3.2.1.6.3. İran’daki Depremden Etkilenen Van’daki Depremzedelere
Kızılay Desteği
23 Şubat günü İran’ın Hoy şehrinde meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki
deprem, Van’ın Başkale ilçesine bağlı köylerde hasara ve yıkıma yol açmıştır. Türk
Kızılay’ı afet uzmanı ekiplerini bölgeye göndererek acil müdahale için ihtiyaç tespit
çalışmalarını yürütmüştür. Kızılay, afet bölgesine Van, Erzurum, Erzincan, Muş ve
Elazığ’dan mobil beslenme araçlarını sevk ederek afetzedelerin temel gıda
ihtiyaçlarını karşılamıştır. Depremden etkilenen afetzede aileler için Van aşevinde
hazırlanan çorba ve kumanya malzemeleri de bölgeye ulaştırılmıştır. Afetzede
ailelerin çadır, battaniye ve yatak gibi barınma ihtiyaçlarını Kızılay ekipleri
karşılamıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4984, Erişim Tarihi:
24.02.2020).
Soğuk hava koşullarından da olumsuz yönde etkilenen depremzedeler için
Türk Kızılay’ı, her türlü olanakları sağlanmıştır. Depremden dolayı evleri hasar
gören afetzede ailelerin battaniye, yatak ve diğer gereksinimleri Kızılay ekiplerince
bölgeye sevk edilen araçlar vasıtasıyla dağıtılmıştır. Deprem bölgesine ulaşan mobil
beslenme araçlarıyla sıcak yemek üretimi yapılarak günde üç öğün olmak üzere
köylerdeki ve mahallelerdeki depremzede ailelere ulaştırılmıştır. Günde üç öğün
olarak 15 bin kişiye ulaştırılan yemek dağıtımı yanında depremzedelerin su, çay,
atıştırmalık yiyecek gibi ikramlarda Kızılay tarafından karşılanmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4986 , Erişim Tarihi: 24.02.2020).
3.3. KRİZ VE AFET YÖNETİMİNDE ULUSLARARASI
FAALİYETLER
Kriz ve afet yönetiminde Türk Kızılay’ının 2015-2019 yıllarını kapsayan
ulusal alanda yaptığı çalışmalar ele alınmıştır.
3.3.1. Yıllara Göre İncelenmesi
3.3.1.1. 2015 Yılı
140
3.3.1.1.1. Nepal’deki Depremzedelere Kızılay Yardımı
Nisan ayında Nepal’in başkenti Katmandu’da 7.8 şiddetinde meydana gelen
deprem nedeniyle Türk Kızılay’ı, uzman ekiplerini deprem bölgesine göndermiştir.
Başkent Katmandu’nun 81 kilometre kuzeydoğusunda yerin 15 kilometre
derinliğinde oluşan deprem, Hindistan, Pakistan ve Bangladeş’i de olumsuz
etkilemiştir. Depremden dolayı birçok bina ve yerini büyük hasarla görmüş ve
kullanılamaz hale gelmiştir. Türk Kızılay’ı, Nepal’in üst düzey yetkilileri ile
görüşerek Bangladeş ve Pakistan’daki Türk Kızılay’ı Delegasyonu Başkanlıkları
tarafından deprem bölgesine uzman ekiplerini göndermiştir
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2008 , Erişim Tarihi: 30.01.2020).
Türk Kızılay ekipleri depremzedelerin yaralarını sarmak amacıyla evleri
büyük hasar gören ve kullanılamaz hale gelen on binlerce Nepalli için Türk Hava
Yolları kargo uçağıyla 1000 adet battaniye ve 300 kumanya kolisini bölgeye sevk
etmiştir. Kızılay ekibi ve Nepal Kızılhaç’ı yetkilileri ile depremzedelere yardım
malzemelerini dağıtmıştır. Kızılay, 12 bin depremzedeye yetecek kadar hijyen içme
suyu, 6 ton kumanya kolisi ve Kızılay’ın Ankara’daki tesisinde üretimi yapılan 2000
brandayı bölgeye göndermiştir (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2011 ,
Erişim Tarihi: 30.01.2020).
Nepal’deki depremin yaraları sarılırken 12 Mayıs’ta 7.1 büyüklüğünde tekrar
bir deprem meydana gelmiştir. Deprem bölgesindeki insani yardım faaliyetlerine
devam eden Türk Kızılay’ı, başkent Katmandu’da depremin şiddetini hissettiklerini
ve kentin bazı yerlerinde de toz bulutların yükseldiği bilgisini ifade etmişlerdir.
Başkent Katmandu olmak üzere Nepal’in diğer bölgelerinde ihtiyaç tespit çalışması
yaparak gerekli olan gıda, battaniye, su gibi acil ihtiyaç malzemelerini
hazırlamışlardır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2031, Erişim Tarihi:
30.01.2020).
3.3.1.1.2. Afganistan Depremzedelerine Kızılay Yardımı
Ekim ayında Afganistan’da 7.5 şiddetinde meydana gelen depremin etkileri
ülkeyi olumsuz etkilemiştir. Afganistan’ın Hindukush bölgesinde oluşan depremi,
Pakistan, Hindistan, Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan’ı da etkilemiştir.
Depremin büyüklüğü nedeniyle Afganistan’da 24’ten ve Pakistan’da 140’tan fazla
141
vatandaş yaşamını yitirmiştir. Türk Kızılay’ı, deprem haberi ardından Afganistan
Kızılay’ı ve Afganistan üst düzey yetkilileriyle görüşerek ihtiyaçlara göre yardım
çalışmalarını yürütmüştür. Depremin etkisinin daha fazla olduğu Pakistan’da ise
Türk Kızılay’ı, Pakistan Delegasyon Başkanlığı uzman ekipleriyle beraber deprem
bölgesinde ihtiyaç tespit çalışmaları yapmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2317 , Erişim Tarihi: 30.01.2020).
Depremin yaralarını sarmaya devam eden Türk Kızılay’ı ve Pakistan
Delegasyon Başkanlığı, yerelden temin ettikleri 12 ton kumanya malzemeleri ve
2000 adet battaniyeyi afetzede ailelere dağıtmıştır. Çalışmalarına son hızla devam
eden Türk Kızılay’ı, Pakistan Kızılay yetkilileri ile beraber depremzede ailelere
desteklerini sürdürmüştür (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2393 ,
Erişim Tarihi: 30.01.2020).
3.3.1.1.3. Bangladeş’teki Selzedelere Kızılay Yardımı
Bangladeş’te Muson yağmurlarının uzun süre etkili olması nedeniyle kasım
ve önceki aylarda bölgede sel felaketine neden olmuştur. Selden dolayı 173 bin 195
afetzede olumsuz etkilenmiştir. Bangladeş’te faaliyette bulunan Türk Kızılay’ı
Delegasyon Başkanlığı, sel felaketinden olumsuz etkilenen 1000 aileye yerelden
temin ederek gıda yardımında bulunmuştur. Ayrıca DeFacto firmasının 7500 giysi
bağışıyla Kızılay ekipleri, bölgedeki ailelere dağıtmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2325 , Erişim Tarihi: 30.01.2020).
3.3.1.1.4. Iraklı Sığınmacı Selzedelere Kızılay Yardımı
Irak’ta yaşanan çatışmalardan dolayı kendi ülkelerinde mağdur durumda olan
Iraklı vatandaşlara Türk Kızılay’ı, yaklaşık iki yıldır insani yardımlarına devam
ettirmiştir. Kasım ayında aşırı yağışlardan dolayı Başkent Bağdat yakınlarında yer
alan Tekke Kesnezaniye Sığınmacı Kampı’nda sel felaketi meydana gelmiştir. Sel
felaketinden olumsuz etkilenen ve çadırları sular altında kalan selzedeler için Türk
Kızılay’ı, Irak Kızılay’ı ile işbirliği içinde 200 adet çadır kurmuştur. Kızılay ekipleri
tarafından yapılan ihtiyaç tespit çalışmalarına göre gıda yardımı, kışlık giysi ve diğer
ihtiyaç malzemelerini dağıtmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2329, Erişim Tarihi: 30.01.2020).
142
3.3.1.2. 2016 Yılı
3.3.1.2.1. Kırgızistan’daki Depremzedelere Kızılay Yardımı
Kırgızistan’da meydana gelen depremden dolayı ülke olumsuz olarak
etkilenmiştir. Türk Kızılay’ı, Kırgızistan Kızılay’ına depremden dolayı mağdur olan
ihtiyaç sahipleri için 15 bin dolar nakdi yardımda bulunmuştur. Kırgızistanlı
afetzedeler için ihtiyaçları olan çadır ve battaniye malzemelerini dağıtmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2535 , Erişim Tarihi: 30.01.2020).
3.3.1.2.2. Bangladeşlilere Kızılay Yardımı
Mayıs ayında Hindistan’dan başlayarak Bangladeş’i etkisi altına alan Siklon
Kasırgası bölgeyi olumsuz yönde etkilemiştir. Laksimpur ve Barguna’da bölgelerini
özellikle etkisi altına alan kasırgadan dolayı Türk Kızılay’ı, afetzedelere insani
yardımda bulunmuştur. 570 afetzede aileye Türk Kızılay’ı ve Bangladeşli Kızılay
ekipleri işbirliği içinde 50’şer dolar nakdi ve ihtiyaçlarını gidermek amacıyla
yardımda bulunmuştur (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2769 , Erişim
Tarihi: 30.01.2020).
3.3.1.2.3. Sri Lanka’daki Selzedelere Kızılay Yardımı
Güney Asya ada ülkesi olan Sri Lanka’da mayıs ayında yoğun sağanak
yağışları sebebiyle oluşan sel felaketinden dolayı ülkede 200 kişi yaşamını kaybetmiş
ve 500 bine yakın Sri Lanka vatandaşı olumsuz şekilde etkilenmiştir. Türk Kızılay’ı,
sel haberi ardından bölgeye acil ihtiyaç malzemelerini sevk etmiştir. Kızılay’ın
yardım malzemelerini, Sri Lanka Afet Yönetim Bakanlığı, Sri Lanka Kızılhaç
yetkilileri ve Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği yetkilileri gerekli işlemleri
yapmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2789 , Erişim Tarihi:
30.01.2020). Türk Kızılay’ı, sel felaketi ve toprak kaymalarının yoğun yaşandığı
bölgelerinde ihtiyaç sahiplerine yardım malzemelerini ulaştırmıştır. Kızılay ekibi, Sri
Lanka Kızılhaç’ı yetkililerinden aldığı bilgiler doğrultusunda ihtiyacın en fazla
olduğu Kegol ve Bulatkopiti kentlerindeki selzedeler için 500 aileye uygun kıyafet
ve hijyen setini dağıtmıştır. Sel nedeniyle barınma ihtiyaçlarını geçici olarak okullara
143
yerleştirilen afetzede aileler, daha sonra bir tapınağa yerleştirilmiştir. Türk Kızılay’ı
ve Sri Lanka Kızılhaç’ı yetkilileri işbirliği içinde çalışmalarını sürdürmüştür
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2828 , Erişim Tarihi: 30.01.2020).
3.3.1.2.4. Makedonya’daki Selzedelere Kızılay Yardımı
Makedonya’da ağustos ayında aşırı yağışlar nedeniyle sel felaketi meydana
gelmiştir. Türk Kızılay’ı, sel felaketi haberi ardından Acil ve Afet Yönetimi
Başkanlığı (AFAD) ile işbirliği içinde Meksika’ya yardım çalışmalarını yürütmüştür.
Sel felaketi nedeniyle birçok bina ve yerinin temizlenmesi, afetzedelerin gıda
ihtiyaçlarının giderilmesi, insani yardım malzemelerinin dağıtılması gibi birçok
çalışma ile afetin yaraları sarılmıştır. Ayrıca Türk Kızılay’ı ve Marmara Belediyeler
Birliği koordinasyonuyla Makedonya’nın başkenti Üsküp’e 2 tır kıyafet, 2 tır su, 1 tır
gıda ve 1 r hijyen malzemeleri olmak üzere 6 tır sevk edilmiştir
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2944, Erişim Tarihi: 30.01.2020).
Türk Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Dr. Naci Yorulmaz ve Yönetim
Kurulu Yedek Üyesi Abdullah Tatlıcı sel bölgesindeki afetzedelere yardım
faaliyetlerine destek vermiştir. Sel felaketi hakkında durum değerlendirmesi yapan
Genel Başkan Yardımcısı Yorulmaz, selzedeleri ziyarette bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2959 , Erişim Tarihi: 30.01.2020).
3.3.1.3. 2017 Yılı
3.3.1.3.1. Meksika’daki Depremzedelere Kızılay Yardımı
Meksika’da ekim ayında 7.1 şiddetinde meydana gelen depremden dolayı
bölgedeki insanlar olumsuz yönde etkilenmiştir. Depremden dolayı 360 kişi hayatını
kaybetmiştir. Türk Kızılay ekibi afet bölgesine ulaşarak ihtiyaç tespit çalışması
yapmıştır. Türk Kızılay’ı, Meksika Kızılhaç’ı ile birlikte çalışmalarını yürüterek
Puebla Eyaleti’nin Izucar de Matamoros kentindeki afetzedelerin yardım
faaliyetlerine devam etmiştir. Bölgedeki depremzedeler için Kızılay ekibi, 2000
kumanya koli yardımlarında bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3779, Erişim Tarihi: 30.01.2020).
144
3.3.1.3.2. Irak’taki Deprem ve Kızılay Yardımı
Kasım ayında Irak’ın Süleymaniye şehri yakınlarında 7.2 büyüklüğünde
deprem meydana gelmiştir. Depreme müdahale kapsamında Erbil merkezde bulunan
Türk Kızılay Delegasyon Başkanlığı’nda görev yapan uzman ekipler, deprem
bölgesine ulaşarak acil dönem ihtiyaç malzeme tespitinde bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3897 , Erişim Tarihi: 30.01.2020).
Kızılay ekipleri, bölgedeki afetzede ailelerin hem evlerindeki zararları
incelemelerde bulunmuştur. Türk Kızılay’ı, Adana, Muş ve Elazığ’daki Bölge Afet
Yönetim Merkezleri depolarından 3 bin adet çadır, 10 bin adet battaniye, 10 bin adet
yatak, 3 bin ısıtıcı ve 1 mobil mutfak ile 32 uzman personeli afet bölgesine
göndermiştir. Irak ve İran ile eşgüdüm halinde çalışmaları yürüten Kızılay ekipleri,
afetzede ailelere insani yardım malzemelerini dağıtmıştır. Ayrıca bölgeye
yardımlarını göndermek isteyen yardımseverler için bağış kampanyası başlatmıştır.
Kızılay internet sitesi www.kizilay.org.tr’yi kullanarak, 168 ücretsiz çağrı merkezini
arayarak, bankalardaki Kızılay hesap numaralarını kullanarak ve şubeleri vasıtasıyla
güvenli bağış yöntemlerinden birini kullanan yardımseverler bağışlarını
gerçekleştirmiştir. Aynı zamanda tüm cep telefonları operatörleri, “BAGIŞ” yazıp
2868’e 1 SMS göndererek 10 TL bağış yardımlarında bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3898 , Erişim Tarihi: 30.01.2020).
Genel Başkan Dr. Kerem Kınık, Genel Müdür Dr. İbrahim Altan ve Kızılay
uzman ekipleri Irak’ın Süleymaniye bölgesine gitmiştir. Irak Kızılay’ı Genel Başkanı
Yain el-Mamuri ve Irak Kızılay’ı Süleymaniye Şubesi yetkilileriyle görüşen Dr.
Kerem Kınık, afetten etkilenen mağdur olan vatandaşların günlük 5000 kişiye
sunulacak yemeklerin hazırlandığını ve 70 tırlık insani yardım malzemelerini
bölgeye gönderdiğini belirtmiştir. Depremin en çok etkilediği Derbendihan’daki
afetzede ailelerin yardım faaliyetlerine Kızılay ekipleri devam etmiştir. Ayrıca
Batman Belediyesi depremden etkilenen afetzedelerin yaralarını sarmak amacıyla 25
ton gıda malzemesi, kıyafet ve barınma yardımında bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3905 , Erişim Tarihi: 30.01.2020).
3.3.1.3.3. Arnavutluk’taki Selzedelere Kızılay Yardımı
Avrupa’da aşırı yağışların etkili olması nedeniyle Arnavutluk’ta sel felaketi
145
meydana gelmiştir. Arnavutluk’ta oluşan sel felaketi nedeniyle 1500 konut sular
altında kalmış, Duresi-Tiran yolunu birleştiren köprü de çökmüştür. Selden etkilenen
mağdur ailelerin ihtiyaçlarını Türk Kızılay ekipleri, afet bölgesine gıda malzemesi,
battaniye ve hijyen setlerini sevk etmiştir. Afetzede ailelerin ihtiyaçlarını gidermek
amacıyla Türk Kızılay’ı, Arnavutluk Kızılhaç’ı ile işbirliği halinde çalışmalarını
yürütmüştür (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3935, Erişim Tarihi:
30.01.2020).
3.3.1.4. 2018 Yılı
3.3.1.4.1. Filipinlilere Kızılay Yardımı
Ocak ayında Filipinler’de meydana gelen tropikal Tembin tayfunu nedeniyle
bölgedeki binlerce kişinin yaşamını olumsuz yönde etkilemiştir. Türk Kızılay’ı,
Filipinler Kızılhaç’ı ile işbirliği içinde afetzedelere yardım etmek amacıyla
Mindanao Adası’ndaki Bukindon ve Lanao Del Sur’da ortalama 25 bin Filipinliye
gıda kolisi dağıtmıştır. Filipinler Kızılhaç’ı, 53 bin kişin afetten olumsuz
etkilendiğini belirtmiştir. Türk Kızılay’ı ve diğer derneklerin çalışmaları bölgede
devam etmiştir (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4013 , Erişim Tarihi:
30.01.2020).
3.3.1.4.2. Somali’deki Selzedelere Kızılay Yardımı
2011 yılından itibaren Somali halkına her konuda insani yardım desteğine
devam eden Türk Kızılay’ı, mayıs ayında yaşanan aşırı yağışlar nedeniyle sel felaketi
meydana gelmiştir. Somali’nin başkenti Mogadişu’nun 300 km kuzeyinde bulunan
Beletweyne kentindeki sel felaketinden dolayı 9000 aile, birçok işyeri ve binalar
büyük hasarlar görmüştür. Kızılay ekipleri, Somali’deki Delegasyon
Başkanlığı’ndaki afet uzmanlarıyla işbirliği içinde afetzedelere gıda yardım
malzemelerini dağıtmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4200,
Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.3.1.4.3. Afganistan’daki Selzedelere Kızılay Yardımı
Afganistan’ın Pancşir kentine bağlı Puşgur Köyü’nde temmuz ayında
146
meydana gelen sel felaketinden dolayı birçok insan olumsuz yönde etkilenmiştir.
Türk Kızılay Afganistan Delegasyonu’nda bölgeye giden afet uzman ekipleri
bölgeye giderek ihtiyaç tespit çalışması yaparak 227 afetzede aileye gıda malzemesi
dağıtmıştır. Kızılay uzman ekipleri tarafından afetzedelerin insani yardım çalışmaları
devam etmiştir (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4286, Erişim Tarihi:
29.01.2020).
3.3.1.4.4. Endonezya’nın Lombok Adası’ndaki Deprem ve Kızılay
Desteği
Endonezya’nın Lombok adasının kuzey bölgesinde meydana gelen deprem
nedeniyle birçok bina kullanılamaz hale gelmiştir. 400 bine yakın afetzedenin
depremden etkilenmesi sonucu 392 kişi hayatını kaybetmiş, 783 kişi de
yaralanmıştır. Depremin kötü etkilerini azaltmak, mağdur ailelerin ihtiyaçlarını
gidermek amacıyla Türk Kızılay’ı bölgeye ulaşarak Endonezyalı vatandaşlara yardım
malzemelerini dağıtmıştır. Endonezya Kızılhaç yetkilileriyle görüşme içinde olan
Türk Kızılay’ı, afetzedelerin ihtiyaç tespit çalışmalarına devam etmiştir
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4304, Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.3.1.4.5. Endonezyalı Afetzedelere Kızılay Desteği
Eylül ayının son haftasında adalar ülkesi Endonezya’da yaşanan 7.7
büyüklüğündeki deprem meydana gelmiştir. Binlerce kişinin yaşamını yitirdiği,
binlerce insanın yaralandığı ve afetler nedeniyle birçok insanın tahliye edildiği
Endonezya’ya Kızılay insani yardım faaliyetleri için çalışmalara başlamıştır. Kızılay,
Endonezya’nın Sulawesi Adası’na afet uzman ekipleri ve yardım malzemelerini
göndermiştir. Başkent Cakarta’da Endonezya’nın Kızılhaç’ı yetkilileriyle işbirliği
içinde olan Kızılay uzman ekipleri, afet müdahale planlamasını koordineli olarak
incelemişlerdir (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4336 , Erişim Tarihi:
29.01.2020).
Endonezya’nın Sulawesi Adası’ndaki depremden dolayı Kızılay, bölgedeki
mağdur insanların insani yardım ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bölgeye iki askeri
kargo uçağını sevk etmiştir. Afetzedelerin beslenme, barınma, su, sağlık ve diğer tüm
147
ihtiyaçlarını gidermek için çalışmaları koordineli olarak yürütmüştür. 1250 kişinin
barınma ihtiyacını gidermek için öncelikle 250 çadır, 1000 uyku tulumunu bölgeye
ulaştıran Kızılay ekipleri, gıda ve diğer ihtiyaçları ise yerelden temin ederek
dağıtmıştır. Türk Kızılay’ı, Endonezya’daki depremin yaralarını sarmak ve
desteklerini artırmak amacıyla bağış kampanyası başlatmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4347 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
Endonezya’da deprem sonrası yaşanan tsunami felaketi nedeniyle bölgedeki
binlerce insan olumsuz ve kötü etkilenmiştir. Kızılay uzman ekipleri, afetin
yaşandığı ilk günden itibaren afetzedelerin yanında yer alarak çalışmalarına titizlikle
devam etmiştir. G20 toplantısı için Endonezya’da bulunan Hazine ve Maliye Bakanı
Berat Albayrak, Kızılay ekipleriyle birlikte afetzedelere yardım malzemelerini
dağıtmak ve afetten dolayı mağdur olan insanların yaralarını sarmak amacıyla
desteklemiştir. Bakan Albayrak, afet olayı sonrası bölgeye bakan düzeyinde ziyarette
bulunan ilk yabancı ülke temsilcisi olmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4354, Erişim Tarihi: 29.01.2020).
Afetzedelerin barınma ihtiyacını gidermek amacıyla Kızılay ekipleri
tarafından bölgeye gönderilen 250 adet çadır, afetin en yoğun yaşandığı Palu’nun
Balaero bölgesine kurulmuştur. Afetzede ailelerin çadır içi malzemeleri, uyku tulumu
dağıtılmıştır. Çadırların kurulduğu alanlara da tuvalet, banyo, duş, okul, sosyal
tesisler ve ibadet alanları gibi bölümler de oluşturulmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4360, Erişim Tarihi: 29.01.2020).
Afetzedelerin gıda ve temizlik ihtiyaçlarını gidermek amacıyla çadırların kurulduğu
Palu’ya 6 kamyon gönderilmiştir. Kızılay, 40 bin kişilik gıda ve hijyen malzemesi,
2500 branda ve 2000 su bidonuyla afetzedelerin temel ihtiyaçları giderilmeye
çalışılmıştır. Palu’ya 850 kilometre uzaklıkta olan Makassar kentinden, afet
bölgesindeki ihtiyaçlar doğrultusunda yardım akışı bu bölgeden karşılanmaya devam
etmiştir (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4379, Erişim Tarihi:
29.01.2020).
3.3.1.4.6. Irak’taki Selzedelere Kızılay Desteği
Irak’ın İran sınırındaki dağlık bölgede yer alan Erbil ve Süleymaniye’de ekim
ayında şiddetli sağanak yağışı nedeniyle bölgeyi olumsuz etkilemiştir. Sel
felaketinden dolayı ev ve sığınmacı kampları hasara uğrarken birçok köprü de
148
yıkılmıştır. Afet bölgesinin dağlık olması nedeniyle Türk Kızılay’ı, hasar ve ihtiyaç
tespit çalışmaları için bölgeye ulaşmakta zorluk yaşamışlardır. Su baskınları
nedeniyle 3 köy ve 143 ev sular altında kalmıştır. Kızılay ekipleri bölgeye ulaşarak
afetten etkilenen ailelere Irak Kızılay’ı ile birlikte ihtiyaç sahiplerine kumanya kolisi,
ısıtıcı, battaniye, su bidonu, hijyen seti, kışlık kıyafet, uyku tulumu ve hijyen seti gibi
insanî yardım malzemelerini dağıtmışlardır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4399, Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.3.1.5. 2019 Yılı
3.3.1.5.1. İdlib’teki Sel ve Kızılay Yardımı
Ocak ayında Suriye’nin Türkiye sınırında yoğun sağanak yağışlarından dolayı
oluşan sel felaketi, sığınmacı kamp çadırında yaşamını sürdüren birçok aileyi
olumsuz etkilemiştir.
İdlib ve Lazkiye kırsalında aşırı yağıştan dolayı sel baskınlarının meydana
gelmesi sonucu 11 sığınmacı çadırı çamur birikintisinin altında kalmıştır. Selden
büyük hasarlar gören 25 bin kişi de göç etmiştir. Can kaybının yaşanmadığı sel
felaketinde küçükbaş hayvanlar telef olmuştur. Su baskınları sonrası çalışmalara
başlayan Türk Kızılay, afetzedelerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yardım
malzemesi ulaştırmıştır. Kızılay ve Acil ve Afet Yönetimi Başkanlığı (AFAD)
işbirliği içinde selden mağdur olan sığınmacılara yatak, battaniye, çadır ve konserve
yardımları yapılmıştır. Selzedelerin ihtiyaç tespit çalışmaları devam ederek yardım
malzemelerinin dağıtım çalışmaları sürdürülmüştür
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4513 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.3.1.5.2. Yemenli Halka Kızılay Yardımı
Çatışmaların devam ettiği Yemen’de yaşanan kasırga sebebiyle Türk
Kızılay’ı, 15 bin Yemenli insanlara yardım malzemeleri göndermiştir. Mehra
şehrinde kasırgadan olumsuz etkilenen 3000 aileye Türk Kızılay’ı Yemen
Delegasyonu Başkanlığı kapsamında kumanya kolileri dağıtılmıştır. Ayrıca 15 bin
kişiye yetecek kadar çeşitli gıda malzemeleri yerelden temin edilerek afetzedelere
dağıtan Türk Kızılay’ı, ihtiyaç tespit çalışmalarına devam etmiştir
149
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4533 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.3.1.5.3. Somalilere Kızılay Yardımı
Somali’de yaşanan açlık, kuraklık ve çatışmalar nedeniyle Türk Kızılayı,
2011 yılından itibaren bölgedeki halka yardımlarda bulunmuştur. Kızılay ekipleri,
mart ayında Somali’nin başkenti Mogadişu’daki Denili sığınmacı kampındaki çocuk,
genç ve kadınları kapsayan 5000 kişiye 20 bin adet kıyafet yardımında bulunmuştur
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4617 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
Somali’nin Sool bölgesinde 2004 yılından itibaren devam eden kabileler arası
çatışma nedeniyle şubat ayında Türk Kızılayı, çatışmadan dolayı mağdur olan
ailelere acil ihtiyaç olan kumanya yardımlarını dağıtmıştır. İhtiyaç durumlarına göre
bölge halkına yardımlarını sürdürmeye devam etmiştir
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4577 , Erişim Tarihi: 29.01.2020).
3.3.1.5.4. İran’da Selden Etkilenen Ailelere Kızılay Yardımı
Yoğun sağanak yağışların nisan ayında İran’da etkili olmasından dolayı
oluşan sel baskınları, çoğu aileye büyük zararlar vermiştir. İran’daki yaşanan sel
felaketinden dolayı 1900 ilçe, kasaba ve y su ve çamur altında kalmıştır. Selden
dolayı kullanılamaz hale gelen ve hasarlanan evlerdeki 100 bin kişi devlet tarafından
barınaklara yerleştirilmiştir. Birçok insanın yaşamını yitirdiği ve yüzlerce kişinin
yaralandığı sel afetinden dolayı Türk Kızılay’ı, ulusal dernek İran Kızılay’ı ile
işbirliği içinde çalışmalarını yürütmüştür. Kızılay ekipleri afetin en çok etkilediği
Gülistan eyaletindeki selzedeler için gıda, çadır, battaniye, mutfak malzemeleri ve
hijyen seti yardımlarını dağıtmıştır. Kızılay ekipleri, Akkaş ilçesinin Gurgan Road
Nehri yakınlarda olan Tazıabad Köyü’ndeki afetzedeler için battaniye, hijyen setleri,
çadır ve mutfak malzemeleri yardımında bulunmuştur. Türk Kızılay’ı, İran Kızılay’ı
vasıtasıyla ortalama 1700 afetzedeye kumanya yardımı ve halı gönderilmiştir.
Kızılay ekipleri tarafından İran’daki selzedeler için ihtiyaç tespit çalışmaları
sürdürülmüştür (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4647, Erişim Tarihi:
28.01.2020).
150
3.3.1.5.5. Mozambikli Afetzedelere Kızılay Desteği
Nisan ayında Idai Kasırgası, Güneydoğu Afrika ülkelerini ciddi anlamda
etkilemiştir. Kasırgadan en çok etkilenen Mozambikli ülkesi ’ne Kızılay ekipleri
tarafından insanî yardım çalışmaları yapılmıştır. Kasırga sebebiyle evlerini kaybeden
ailelere, Kızılay ekipleri Türkiye’den gönderilen kargo uçağıyla afet bölgesinde
“Kızılay Köyü” adıyla çadır kent kurulmuştur. Afetzede ailelerin yatak, battaniye,
yastık, mutfak eşyası, hijyen seti ile çadır içi malzemeleri ve temel ihtiyaçları için
kumanya, içme suyu da dağıtılmıştır. Ayrıca afetzedelerin sağlıklı duş ve tuvalet
kurulumları da sağlanmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4648 ,
Erişim Tarihi: 28.01.2020).
3.3.1.5.6. Sudan’daki Selzedelere Kızılay Yardımı
Ağustos ayının ilk haftalarından itibaren Sudan’da etkili olan yoğun sağanak
yağışından dolayı oluşan sel felaketleri, Sudan halkına büyük zararlar vermiştir.
Sudan’da yaşanan sel felaketine yardım için çalışamalara başlayan Türk
Kızılayı, diğer sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle işbirliği içinde bulunarak
sel bölgelerindeki afetzedelere yardım malzemeleri dağıtmıştır. Kızılay Genel
Müdürü Dr. İbrahim Altan ve Türkiye’nin Hartum Büyükelçisi İfran Neziroğlu’da
selden etkilenen insanlara yardım malzemeleri dağıtımında eşlik etmişlerdir. Selden
dolayı temeli olmayan ve neredeyse tamamı topraktan yapılan evler, camiler, okullar
yıkılmış ve çok fazla sayıda da hasarlı yapıların tamiri ve afetzede ailelerin barınma
ihtiyacını gidermek amacıyla yardımlara devam etmiştir. Sel nedeniyle 70’ten fazla
Sudanlı vatandaş yaşamını yitirmiş, birçok insan da yaralanmıştır. Birleşmiş Milletler
İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) raporuna göre, sele teslim olan Sudan
bölgesinde, 15 eyalette 245 bin 700 kişi selden etkilemiştir. Raporda 32 bin 851
binanın yıkıldığı ve 16 bin 284 binanın da hasarlı olduğu belirtilmiştir
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4769 , Erişim Tarihi: 28.01.2020).
Sudan’da yaşanan sel felaketlerinin yaralarını sarmak amacıyla İslam
Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin çağrısıyla 20’den fazla sivil toplum
kuruluşu bir araya gelre ortak çalışma yürütme kararı almıştır. Sivil Toplum
Kuruluşları tarafından oluşturulan “İnsani Yardım Platformu”nda Türk Kızılay ve
Acil ve Afet Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) yer almıştır. Sudan’da selden en fazla
151
etkilenen El Ceyli vilayeti için platform üyesi kuruluşlar, 1000 tan acil yardım kolisi
dağıtmıştır. Platform üyesi kuruluşların ortak kararlarıyla Türkiye’den çadır,
battaniye, ilaç, tıbbi malzemeler, hijyen setleri ve acil gıda malzemelerinin yer aldığı
27 tonluk malzemeler için yardım uçağı hazırlanarak başkent Ankara’dan Sudan’ın
başkenti Hartum’a gönderilmiştir. 20’den fazla yer alan Sivil Toplum Kuruluşları
öncülüğünde ve ev sahipliğini Türkiye’nin yaptığı “Sudan’ın Yaralarını Birlikte
Saralım” ortak sloganıyla yardım kampanyası başlatılmış ve elde edilen bağışlarla
öncelik olarak selden en çok etkilenen bölgelere “Türk Köyleri” inşa edilmesi
planlanmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4774 , Erişim Tarihi:
28.01.2020).
“Sudan’ın Yaralarını Birlikte Saralım” kampanyasına destek veren kuruluşlar
aşağıdaki gibi sıralanmaktadır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4774 ,
Erişim Tarihi: 28.01.2020):
Acil ve Afet Yönetimi Başkanlığı (AFAD),
AİD Uluslararası Doktorlar Derneği,
Anadolu Eğitim ve Davet Gönüllüleri Platformu,
Aziz Mahmut Hüdai Vakfı,
Beşir Derneği,
Deniz Feneri,
Elden Ele Derneği,
Göz Bebekleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği,
Hayrat İnsani Yardım Derneği,
İHH İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı,
İsra Uluslararası Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği,
İyilik Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (İyilik-DER),
Türk Kızılay’ı,
Sadakataşı Derneği,
Türkiye Diyanet Vakfı,
Uluslararası İnsani Yardım Organizasyonu / Weltweiter Einsatz Für Arme
e.V. (WEFA),
Verenel Derneği.
152
3.3.1.5.7. Arnavutluk Depremi ve Kızılay Yardımı
Kasım ayında Arnavutluk’ta 6.2 şiddetinde meydana gelen depremden
özellikle başkent Tiran ve Dıraç vilayetleri olmak üzere çok sayıdaki insan olumsuz
şekilde etkilenmiştir. Deprem sebebiyle birçok binanın yıkılması sonucu mağdur
olan depremzedelere Türk zılay’ı, depremin meydana geldiği ilk andan itibaren
hazırlıklarını yapmıştır. Kızılay ekipleri, 1000 kişiyi barındırabilecek 120 adet çadır,
2751 adet battaniye, 1000 adet hijyen setinin yer aldığı 2 tır ve 8 Kızılay uzman
ekiplerini afet bölgesine göndermiştir. Acil gıda ihtiyaçlarını gidermek için uzman
ekipleri 2500 kişilik kumanya ikramlarını yerelden temin etmiştir. Türk Kızılay’ı,
Arnavutluk’un Kızılhaç Şubesi ile sürekli koordinasyon halinde olmuştur. İhtiyaç
tespiti yapan Kızılay uzman ekipleri, ihtiyaç halinde Bulgaristan Delegasyonu
depolarında yer alan yardım malzemeleri de bölgeye sevk edilmesi planlanmıştır
(https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4862, Erişim Tarihi: 28.01.2020).
Deprem sebebiyle evleri kullanılamaz hale gelen ve hasar gören Arnavutluk
aileler için Kızılay afet uzmanları çadırlar kurmuştur. Depremin yarattığı yıkımları
azaltmak ve mağdur insanlara daha çok yardım eli uzatmak isteyen Türk Kızılay’ı,
Arnavutluk sarsıldı. Uzat elini yaraları saralım.” sloganıyla nakdi bağış yardım
kampanyası başlatmıştır. Bağış yapmak isteyen vatandaşlar, www.kizilay.org.tr web
adresi, bankalardaki Kızılay hesapları ve şubeler aracılığı ile tüm GSM operatörleri
üzerinden 2868’e “DEPREM” yazıp sms göndererek 10 TL bağış yardımları için
çalışmalar yapılmıştır (https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4866 , Erişim
Tarihi: 28.01.2020).
153
SONUÇ ve ÖNERİLER
İnsanlığın varoluşundan itibaren dünyada ve ülkemizde hemen hemen her an,
her gün çevresel, deprem, heyelan gibi jeolojik veya fırtına, kasırga, kuraklık, çığ
gibi meteorolojik unsurlardan dolayı doğal kaynaklı ve büyük yangınlar, patlamalar,
nükleer ve kimyasal kazalar, endüstriyel kazalar, savaşlar, çatışmalar, salgın
hastalıklar, çevre ve hava kirliliği ve büyük ölçekli göçler nedeniyle oluşan kazalar
insan-teknolojik kaynaklı afet olayları olarak meydana gelmektedir. Doğal ve insan-
teknolojik kaynaklı afet olayları ve bunların sonucunda oluşan ikincil türdeki afet
olaylarını zincirleme olarak hem başlatmakta hem de olumsuz ve yıkıcı etkilerini
daha çok göstererek karmaşık bir etki yaratmaktadır. Afet olayları nedeniyle ölüm,
yaralanma, taşınır veya taşınmaz malların zarar görmesi, ekonomik kayıplar,
demografik, sosyal, psikolojik ve çevresel alanlarda zararlar ortaya çıkmaktadır.
Afetin şiddetine bağlı olarak ikincil türdeki afet olayları da bireysel ve toplumsal
düzeni bozmaktadır. Ayrıca yıkım, kayıp ve mevcut düzeni bozan veya sekteye
uğratan, insanların gündelik yaşamlarını olumsuz yönde etkileyerek yük zararlar
doğurmaktadır.
İnsanlar, yaşadıkları toplumda birçok türde olumsuz olaylara, bireysel veya
kitlesel sorunlara maruz kalmaktadır. Çevre sorunları, sağlık sorunları, çatışmalar,
savaşlar, afetler gibi insanların yaşamlarını olumsuz olarak etkileyen bu unsurlara
karşı planlamaların yapılması, eksik ve yetersiz durumların iyileştirilmesi, insan
yaşamında her alanın geniş ölçüde dikkate alınması ve buna uygun düzenlemelerin
yapılması olası zararlar ve kötü etkiler karşısında son derece önemlidir. İnsanların
bireysel ve toplumsal olarak karşı karşıya kaldıkları sorunlardan biri afet olayla
olmaktadır. Tarihsel süreçte insanlar ve toplumlar, doğrudan ya da dolaylı olarak
meydana gelen afet olaylarına karşı müdahale ve mücadele edebilmek amacıyla
bireysel ve toplumsal olarak tepki göstermişlerdir. Bireylerin yaşamlarını olumsuz ve
kötü etkileyen, gündelik yaşamlarını kısa veya uzun vadeli durduran ve afetlerin
yıkıcı etkilerine karşı hazırlık yapmak, bilgilendirmek ve bilinçlendirmek kaçınılmaz
olmaktadır.
Afet olaylarının yıkıcı, olumsuz etki ve zararlarına karşı hazırlıklı olma, afet
sırasında ve sonrasında en kısa süre içinde müdahale ve mücadele çalışmalarının
yapılması oldukça önemlidir. Olası afet olaylarından önce mutlaka planlama, eğitim
ve tatbikat çalışmalarının detaylı analiz yapılması, afete maruz kalan vatandaş ve
154
toplumların can ve mal kayıplarının en az düzeyde, sosyal, kültürel ve ekonomik
zararları daha az seviyelerde atlatmalarına yardımcı olmaktadır. Nitekim afet
olaylarına karşı planlamaların yetersiz yapılması, derinlemesine analiz ve
sürdürülebilir çalışmaların yapılmaması olası afetin zararlarını, olumsuz etkilerini ve
birçok alanda büyük ölçekli kayıplara yol açabilmektedir. Afet öncesi yapılan
hazırlık çalışmaları, planlamaları ve yöntemleri, afetin kötü etkilerine karşı afet
sırasında ve sonrasındaki faaliyetleri etkin, verimli ve düzenli olmasına katkı
sağlamaktadır. Aynı zamanda yapılan arama-kurtarma çalışmaları, afetzedelerin
gıda, barınma, güvenlik ve sağlık gibi ihtiyaçlarının karşılanması için görev ve
sorumlulukların net olarak belirlenmesi, donanımlı ve eşgüdümlü olarak hareket
edecek personel ekipmanlarının oluşturulması büyük katkı sağlamaktadır.
Afet olaylarına karşı yapılan müdahale ve mücadele evresi enkaz altında
kalmış afetzedelerin kurtarılmasına yönelik çalışmaları içermektedir. Yapılan
çalışmalarda koordinasyon sağlama ve strateji belirleme hizmetlerin etkin bir şekilde
gerçekleştirilmesi için önemli bir unsur olmaktadır. İnsanların ve toplumların afet
olaylarına karşı bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve bu kapsamda eğitilmesi, afet
olaylarına karşı önceden tedbirlerin alınması, afetlere karşı uzun vadeli planlamalar
ve düzenlemelerin yapılması, dayanıklı yapı ve binaların inşa edilmesi, afet yönetimi
konusunda en etkin ve verimli politikaların oluşturulması son derece önemli
olmaktadır. Afetle mücadele konusunda aşamalardan oluşan ve bütüncül bir süreci
kapsayan, bilgi ve deneyime dayanan afet yönetiminde merkezi ve yerel yönetimler,
sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların görev ve sorumlulukları bulunmaktadır.
Ülkemizde 1999 Marmara’da yaşanan depremler afet yönetimi konusunda bir
milat olarak kabul edilmektedir. Bu afet olayı sonrası sivil toplum ve vatandaşların
hem katılımını arttırmak hem toplumsal bilinç düzeyini geliştirmek hem de sivil
toplum örgütlerini sisteme dahi ettirmek amacıyla düzenlemeler yapılmıştır. Afet
yapılandırma çalışmaları kapsamında bu deprem olayı öncesinde herhangi bir afet
olayı meydana geldikten sonra uygulanan kurtarma ve ilk yardım çalışmaları afet
yönetimi olarak değerlendirilmekteydi. Yeni düzenlemelerle afet yönetimi
yapısındaki değerlendirmeler afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası evreleri içeren ve
uygulamaları kapsayan bir bütünleşik afet yönetimi anlayışı oluşturulmuştur. Bu
bağlamda afet yönetiminin her safhasında bireysel ve örgütsel olan gönüllülerin
katılımı önemli bir yer tutmaktadır. Bu noktada afet yönetiminde başarılı olabilmek
için gönüllü ve üçüncü sektör olarak adlandırılan Sivil Toplum Kuruluşları’nın
155
varlığı ve aktif katılımı önemli olmaktadır.
Afet yönetimi yapısında, afet öncesinde ve sonrasında STK’lar tarafından
yürütülen faaliyetlerin başarılılık derecesi büyük ölçekte afet yönetiminde uyguladığı
çalışmalara paralel olarak değerlendirilmektedir. STK’lar, afet yönetiminde etkin ve
sorumluluk üstlenen bir kuruluş ve afetle mücadelede daha aktif olabilmeleri için
organizasyon yapıları ve düzenlemeleri oldukça önemli olmaktadır. STK’lar kâr
amacı taşımayan, gönüllü vatandaşlardan oluşan, ortak amaç noktasında bir araya
gelen, toplum yararına faaliyette bulunan, toplumsal hak ve sorumluluk bilinciyle
vatandaşların taleplerini karşılayan gönüllü kuruluşlar olarak tanımlanmaktadır.
Gönüllülük kavramı genel olarak, bireysel ve tüzel alanda kendi çıkarlarını
göz ardı eden, beklenti içinde olmayan, kendi iradeleriyle hareket eden ve eylemlerde
bulunan, bireysel ve toplumsal refah seviyesini yükseltmek amacıyla faaliyetleri
destekleyen, herhangi bir baskı altında olmayan bir durum olarak ifade edilmektedir.
Gönüllü ise, kişinin hiçbir zorlama ve baskı altında olmadan, kendi özgür iradesiyle
insani ve toplumsal çıkarlara yönelik etkinliklerde bulunan, toplumsal sorunların
çözümünde yardımcı olan ve STK’ların temel kaynaklarını oluşturan ve başarıya
götüren gönüllü vatandaşlardır.
Afet yönetimi konusunda bireylerin ve toplumların ortak çıkar ve amaçları
doğrultusunda toplumların ihtiyaçlarına göre oluşan ve çalışmalarına bu doğrultuda
yön veren, düzenlemeler yapan, kuruluş hedeflerine ve toplumun isteklerine uygun
olacak şekilde kapasitelerini geliştirmektedir. Gönüllü insan ve toplumların bir araya
gelerek oluşturduğu STK’lar, katıldıkları çalışmalara uygun eğitimler almaları ve
vermeleri toplum bazında önem arz etmektedir. Topluma hizmet sunmak ve
bireylerin gereksinimlerini gidermek açısından gerçekleştirdikleri çalışmalar birçok
topluma katkı sağlamaktadır.
Afetlerle müdahale ve mücadele yapılması, afetlerin olumsuz etkilerini en az
zararla atlatmak amacıyla toplumları afete karşı daha bilinçli düzeye getiren,
afetzedelerin ihtiyaçlarını karşılayan gönüllü ve aktif olarak çalışmalar yürütmesi
açısından önemlidir. Verdikleri eğitimler, yürüttükleri faaliyetler doğrultusunda
STK’ları, hem afet yönetiminde etkin olmakta hem de afete maruz kalan kişilerin
eğitim, sağlık, barınma, beslenme gereksinimlerini giderme konusunda destek
sağladığı için önemlidir. STK’ların üstlendikleri roller, çalışmalara göre
yapılanmaları, kamu kurum ve kuruluşları ile gönüllü kuruluşlar arasında etkileşim
ve işbirliği içinde olarak önemli hareketlerde bulunmaktadır.
156
Ülkemizde afet yönetimiyle ilgili birçok STK’ları bulunmaktadır. Bunlar
arasında AKUT, MAG ve Türk Kızılay’ı çalışma kapsamında değerlendirilmektedir.
Dağcılık amacıyla kurulan ve zamanla deprem, sel, çığ gibi afet olaylarında
çalışmalarda bulunan AKUT (Arama Kurtarma Derneği), 1999 Marmara
Depremi’nde büyük katkıları olmuştur. AKUT değerlendirildiğinde yoğunluğu başta
deprem olmak üzere afet olaylarında arama-kurtarma çalışmalarını ulusal ve
uluslararası alanda yürütmekte olduğu ve halkı bireysel ve toplumsal olarak afetlere
karşı bilgilendirici eğitim faaliyetlerinde bulunduğu görülmektedir. Mahalle bazında
kurulan ve özellikle afet sonrasındaki ilk 24 saatte afet felaketlerine karşı ilk
müdahaleyi yapabilecek seviyede bireylerin eğitilmesiyle MAG (Mahalle Afet
Gönüllüleri) oluşmaktadır. MAG değerlendirildiğinde, afet sonrası itilen ve
donanıma sahip olay kişilerin kendilerini afetlere karşı müdahale ettikleri ve uzman
ekiplere destek verdikleri görülmektedir.
Çalışma kapsamında örnek olarak ele aldığımız ve üçüncü bölümde detaylı
olarak incelenmiş olan Türk Kızılay’ı, savaş alanında yaralanan askerlere yardım
etmek, hizmetlerini karşılıksız, kamu yararına ve gönüllü olarak çalışmalar yürütmek
amacıyla 11 Haziran 1868 tarihinde Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım
Cemiyeti adıyla kurulmuştur. Zaman içinde adının değişmesiyle 1947 yılında
Atatürk tarafından Kızılay ismi verilerek Türk Kızılay’ı adını almıştır.
Bir STK olarak Kızılay, birçok türde hizmet vermektedir. Kızılay’ın
çalışmaları özellikle yoksul ve muhtaç durumda olan birey ve toplumların
ihtiyaçlarını gidermektir. Ayrıca ilk yardım, sağlık, göç, afet olayları yanında her
türlü hizmet faaliyetlerine yönelik çalışmaları içermektedir. Bu yöndeki çalışmaları;
1. Ulusal Afet Yönetimi, 2. Uluslararası Afet Yönetimi, 3. Göç ve Mülteci
Hizmetleri, 4. Sosyal Hizmetler, 5. İlk Yardım, 6. Eğitim ve Gençlik Hizmetleri, 7.
Sağlık Hizmetleri, 8. Mineralli Su İşletmeleri, 9. Kan Hizmetleri, 10. Türk
Kızılay’ının Diğer Çalışmaları şeklinde olmak üzere 10 grupta görmek mümkündür.
Türk Kızılay’ının ulusal çapta gerçekleştirdiği etkinlikler afet müdahale ve
afet lojistik sistemleri olmaktadır. Ulusal ve yerel alanda meydana gelen afet
olaylarında bölgesel ve yerel afet müdahale ve lojistik merkezleriyle kısa süre içinde
afet bölgesine ulaşarak mobil mutfak ve mobil ikram araçlarıyla afetzedelerin
beslenme gereksinimlerini gidermektedir.
2001 yılında Kızılay’ın kurduğu AFOM (Afet Operasyon Merkezi) ile yurt
içinde meydana gelen afet olaylarına en kısa sürede etkin ve verimli olarak müdahale
157
eden, yurt içi afetlerin her safhasında faaliyetlerini sürdüren ve diğer kurum ve
kuruluşlarla da çalışmalar yaptığı görülmektedir.
AFOM, afet yönetimiyle ilgili kendi içinde de birimlere ayrılmaktadır. Afet
yönetiminin daha etkin, afetin kötü etkilerini önlemek, afetzedelerin barınma ve çadır
ihtiyaçlarını karşılayacak personellere eğitimler vermek, afete maruz kalan
vatandaşların beslenme ihtiyaçlarını giderecek seyyar mutfak hakkında bilgiler
vermektedir. Bunun dışında Kızılay’ın ilke ve hedefleri kapsamında oluşturulan Afet
Yönetim Müdürlüğü, afet öncesi hazırlık, afetin zararlarını önlemeye yönelik ve afet
sırasında arama-kurtarma çalışmaları ile afet sonra iyileştirme, yeniden inşa gibi
evreleri içeren ve bu yönde faaliyetlerde bulunan diğer birimlerle koordineli olarak
çalışmalarını yürütmektedir. Türk Kızılay’ı TAMP (Türkiye Afet Müdahale Planı)
kapsamında değerlendirildiğinde eşgüdümlü olarak afet yönetiminin her safhasında
yoğunluğun deprem, çığ, sel gibi afet olaylarına karşı barınma, kaynak yardımı,
nakliye, ulusal ve uluslararası nakdi bağış uyumu, haberleşme gibi alanlarda olduğu
görülmektedir.
1999 yılında ülkemizde panik yaratan Marmara Depremi’nde Türk Kızılay’ı,
kısa süre içinde afet bölgesine ulaşarak afetzedelerin beslenme, barınma gibi acil
ihtiyaçlarını gidermek amacıyla çadır kent kurmuştur. Çadır kente yerleştirilen
depremzedelerin yaşamlarını idame ettirmeleri için Kızılay afet uzman ekipleri, afet
sonrası hizmetlerini sürdürdükleri görülmektedir. Aynı zamanda 2011 yılında Van’a
bağlı Tabanlı Köyü ve Van’ın Edremit ilçesinde farklı zamanlarda meydana gelen
deprem, bölgeyi olumsuz ve kötü olarak etkilemiştir. Afetin yaralarını saran Türk
Kızılay’ı, bu bölgelere sıcak yemek, su gibi gıda yardımları, çadır, battaniye, soba
gibi barınma gereksinimlerini karşılayacak hizmetlerde bulunmuştur. Afet
bölgesindeki çocukların afet travmalarını iyileştirmek amacıyla psikolojik destek
verdiği görülmektedir. Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana
gelen kömür maden kazası, ülkemizde en fazla can kayıplarının yaşandığı kaza
olmaktadır. Devletin ileri gelenleri başta olmak üzere birçok kamu ve özel kurum ve
kuruluşlar ve Türk Kızılay’ı aralarında koordineli olarak yardım çalışmalarında
bulundukları görülmektedir. Türk Kızılay’ı, afet sırası ve afet sonrası süreçte
afetzedelerin beslenme, barınma, afet bölgesinde kurtarılmayı bekleyen yaralı
işçilerin kendileri ve aileleri için ilk yardım ve kan ihtiyaçlarını gidermek amacıyla
sağlık hizmetleri sunmuştur. Bölgede arama-kurtarma çalışmaları devam ederken
yaralıların kurtarılmasını bekleyen ve kazada yaşamını yitiren işçilerin aileleri ve
158
yakınlarına psiko-sosyal destek hizmetlerinin verildiği görülmektedir.
Kızılay, sadece ulusal alanda değil uluslararası alanda da din, dil, ırk ve
cinsiyet ayrımını gözetmeksizin insani yardım alanındaki çalışmalarda bulunduğu
görülmektedir. Ulusal alanda meydana gelen afet olaylarında olduğu gibi dünya
çapında oluşan afet olaylarında gıda, barınma gibi afet müdahale ve mücadele
faaliyetlerinde bulunmaktadır. Kızılay Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan
Uluslararası Afet Müdahale ve Yardımlar Birimi, uluslararası çapta olası afet olayları
doğrultusunda afet müdahale ve mücadele hizmetleri için düzenlemeler ile bağış
yardımlarını kapsayan planlamaları içermektedir. Türk Kızılayı bu alanda 2012
yılından itibaren Somali’de yaşanan sel ve kuraklıktan dolayı oluşan kıtlık nedeniyle
bölgedeki vatandaşlara İnsani Yardım Operasyonu kapsamında ihtiyaç sahibi olan
insanlara gıda kolisi, sağlık alanında ilaç yardımlarında bulunduğu görülmektedir.
Barınma ihtiyaçlarını karşılamak için çadır kent oluşturan Kızılay, temizlik ürünleri,
bölgede meydana gelebilecek olan yangınlara karşı afetzede ailelere eğitim ve
bilgilendirme faaliyetlerini gerçekleştirdiği görülmektedir.
Bu çalışma kapsamında Türk Kızılay’ının ulusal ve uluslararası alanda
yürüttüğü faaliyetleri 5 yıllık sınırlama yapılarak değerlendirilmektedir. Kızılay’ın
kriz ve afet yönetiminde ulusal alanda 2015-2019 ve 2020 yılının ilk aylarını
kapsayan faaliyet çalışmaları incelenmiştir. 2015-2019 yılları değerlendirildiğinde
ülkemizde birçok ilde meydana gelen yangın sebebiyle evleri kullanılamaz hale
gelen afetzedelere Kızılay uzman ekipleri tarafından beslenme ihtiyaçlarını
karşılayacak ikram araçları ile temiz içme suyu yardım çalışmalarının yapıldığı
görülmektedir. Deprem, heyelan, sağanak yağış ve sel gibi afet olaylarının yaşanması
sonrası afetle müdahale ve iyileştirme çalışmalarında bulunduğu görülmektedir.
Yangın, deprem ve sel gibi yıkıcı felaketlerden dolayı evleri kullanılamaz hale gelen
vatandaşların barınmaları için çadırlar kuran Kızılay ekiplerinin desteklerinin afet
sonrası da yardım çalışmalarının devam ettiği tespit edilmiştir. Sel veya su
taşkınlıkları sebebiyle afet bölgesine çadır kurulamamasından dolayı afetzeler cami,
okul ve spor salonları gibi kapalı alanlara yerleştirilerek barınma ihtiyaçlarının
karşılandığı görülmektedir. Türk Kızılay’ı, afetlerle müdahale kapsamında bölge afet
yönetim merkezleri ve yerel yetkililerle koordineli olarak yardım hizmetlerini
yürüttüğü sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca kardan dolayı kara yollarında mahsur
kalan şoför ve yolcuların sıcak yemek, çay, kahve ve battaniye dağıtılarak soğuktan
korunmaları için yardımların yapıldığı görülmektedir.
159
2020 yılının ilk ayları değerlendirildiğinde ülkemizi olumsuz yönde etkileyen
24 Ocak Elazığ depremi ve 23 Şubat İran depreminin Van ilimizi ciddi anlamda
etkileyen iki deprem yaşanmıştır. Elazığ ve Malatya’da meydana gelen bu depremde
Türk Kızılay’ı depremin ilk dakikalarından itibaren afet uzman ekipleriyle yardım
çalışmalarını yürüttüğü görülmektedir. Soğuk hava koşulları ve depremin yol açtığı
yıkıcı etkilerden dolayı afetzelerin beslenme ihtiyaçları mobil mutfakla karşılandığı
görülmektedir. Kızılay şube ve müdürlükleri, yerel yetkililer ve arama-kurtarma
ekiplerinin koordinasyonu içinde depremzedelerin beslenme, kan ve barınma
ihtiyaçları karşılandığı tespit edilmiştir. Ayrıca depremden psikolojik olarak olumsuz
etkilenen çocuklar ve vatandaşlar için psikososyal destek uzmanlarınca destek
çalışmalarında bulundukları görülmektedir. Afet bölgesindeki çocukların mutlu
olmaları için oyuncak dağıtımı da gerçekleştirilmiştir. Elazığ ve Malatya’daki
afetzedelerin yaralarını iyileştirmek amacıyla Türk Kızılay’ı “Haydi İyilik Sensiz
Olmaz” ve Gün, Elazığ ve Malatya İçin Birlik Olma Günü” sloganlarıyla yardım
kampanyası ve “Sosyal Market” projesi ile önemli çalışmalar yaptığı görülmektedir.
İran’da meydana gelen deprem, Van’ın Başkale ilçesine bağlı köyleri etkilemiştir. Bu
bölgede meydana gelen depremden dolayı hasara ve yıkıma uğrayan yapılar, Kızılay
ekipleri tarafından afetzedelerin temel gıda ihtiyaçları mobil mutfak araçlarıyla
karşılandıkları görülmektedir. Soğuk hava koşulları nedeniyle battaniye, yatak ve
çadırla da afetzedelerin barınma ihtiyaçlarını karşılayan Türk Kızılay’ı, afetin
etkilerini gidermek amacıyla her türlü olanakları gerçekleştirdiği görülmektedir.
Kızılay’ın uluslararası alanda kriz ve afet yönetiminde 2015-2019 yıllarını
kapsayan faaliyet çalışmaları incelenmiştir. 2015-2019 yılları içerisinde Türk
Kızılay’ı yurt dışında meydana gelen deprem, sel felaketi, kasırga, tsunami ve ikincil
afet olayları doğrultusunda afetzedelere yardımlarda bulunduğu görülmektedir. Bu
afet olaylarının olumsuz ve yıkıcı etkilerini gidermek amacıyla afet bölgelerine tır ve
uçak aracığıyla kıyafet, su, gıda, çadır, uyku tulumu ve hijyen malzeme
yardımlarının sevkini gerçekleştirdiği görülmektedir. Afetzede ailelerin sağlık
hizmetleri için afet bölgelerine ilaç ve tıbbi yardım malzemeleri ulaştırılmaktadır.
Türk Kızılay’ı, uluslararası alanda afete maruz kalan ve insani yardıma muhtaç olan
birey ve toplumların yaralarını sarmak için üst düzey yetkililer, afetin yaşandığı ülke
ve diğer yardımcı ülkelerin Kızılhaç’ı ve ülke Delegasyon Başkanlıkları ile iş birliği
içinde çalışmalarını yürütmektedir. Ayrıca afetzedelerin insani yardım ihtiyaçlarını
uzun süreli ve daha iyi karşılamak amacıyla bağış yardım kampanyaları
160
oluşturmaktadır. Kızılay, kendi web adresi ve banka hesap numaraları, cep telefonları
üzerinden sms ve slogan projeleriyle bağış yardım kampanyalarını yürüttüğü
görülmektedir.
Bu çalışmada incelenen ve köklü bir STK örneği olan Türk Kızılay’ı, yurt içi
ve yurt dışı afet yönetimi, insani yardım çalışmaları, kan bağışı, göç ve mülteci
hizmetleri, ilk yardım, sosyal hizmetler gibi alanlarda faaliyetlerde bulunmaktadır.
Kızılay’ın içerisinde bulunduğu çalışma alanı itibari ile ulusal ve uluslararası çapta
araştırma sonucunda çok geniş bir alana hizmet ettiği neticesine varılmaktadır.
Kızılay kurumunun yurt içindeki çalışma alanı daha geniş bir çerçevede
görülmektedir. Uluslararası bazda ise çalışma alanı içerisinde daha çok ön plana
çıkan hizmet alanı insani yardımlardır. İnsani yardım hususunda hizmetlerini uzun
müddettir devam ettiren kuruluş birçok devlete hizmet vermektedir.
Çalışma sonucunda, bir yardım kuruluşu olan Türk Kızılay’ının uluslararası
alanda bilhassa insani yardım alanında yaptığı başarılı faaliyetler noktasında,
ülkemiz ve sivil toplum kuruluşu olarak kurumun varlığı ve bilinirliğini artırdığı
sonucunu ortaya koymaktadır. Kurumun ulusal ve uluslararası alanda diğer sivil
toplum kuruluşları içerisinde onlara yol gösterme noktasında yürüttüğü faaliyetler
önemli bir örnek oluşturmaktadır. Çalışmadan elde edilen bulgular neticesinde Türk
Kızılay’ı ulusal ve uluslararası alanda faaliyetlerini göstererek önemli roller üstlenen
bir kurum haline geldiği görülmektedir.
161
KAYNAKÇA
AB Uyum Süreci ve STK’lar (2004). Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşları
Sempozyumu XIV, İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı
Yayınları.
Abay, A.R. (2004), Sivil Toplum ve Demokrasi Bağlamında Sivil Dayanışma ve
Sivil Toplum Örgütleri. Eskişehir: Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F.
3. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi Kitabı.
Acılı Ailelerin Yanında Kızılay Vardı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2911 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, (2014). Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı Yayınları, 132.
Adıyaman Depremi Sonrası Müdahale Çalışmaları Başladı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3400 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunu, 2009: md. 2.
Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmeliği,
1988: md.69, Resmi Gazete: 08/05/1988-19808.
Afetzede Ailelere Kızılay’dan Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2041 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Afetzede Endonezyalılar İçin Çadırlar Kuruldu,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4360 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Akal, C.B. (1995). Sivil Toplumun Tanrısı, İstanbul: Ergin Yayıncılık.
Akatay, A., Yelkikalan, N. (2007). Sivil Toplum Kuruluşlarında Gönüllülük ve İnsan
Kaynakları Yönetimi, Bursa: Baran Matbaacılık.
Akatay, A., Yelkikalan, N. (2007). Sivil Toplum Kuruluşlarında Gönüllülük ve İnsan
Kaynakları, Ankara: Ekin Yayınları.
Akdağ, E. (2002), Mali Yapı ve Denetim Boyutlarıyla Afet Yönetimi,
http://www.sayistay.gov.tr/yayin/yayinicerik/aras20afetyonetimi.pdf ,
162
Sayıştay, s. 6.
Akdeniz, B. (2014). Sivil Toplum, Neo-Osmancılık ve İHH, Yüksek Lisans Tezi,
Abant İzzet Baysal Üniversitesi, SBE.
Akgün, S. K., Uluğtekin, M. (2002). Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a. Ankara:Türk
Kızılay Derneği.
Akıncı, S. (2014). Sivil Toplum, Sivil Toplum Kuruluşları ve Sivil Toplum
Kuramcıları, Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi,
11,192-216.
Akpınar, A. (1997). Sivil Toplum, Düşünsel Temelleri ve rkiye Perspektifi,
Doktora Tezi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Akşit, B., Serda, A., Tabakoğlu, B. (2003). Sivil Toplumun ve Katılımın
Güçlendirilmesinde Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü, TÜBİTAK-
TÜBAYÖK SOBAG’a Sunulan Araştırma Raporu, 44.
Aktel, M. (2003), Küreselleşme ve Türk Kamu Yönetimi, Ankara: Asil Yayın
Dağıtım.
Akut Tarihçe, https://www.akut.org.tr/tarihce ,Erişim Tarihi: 12.05.2019.
Akyel, R. (2007). Afet Yönetim Sistemi: Türk Afet Yönetiminde Karşılaşılan
Sorunların Tespit ve Çözümüne İlişkin Bir Araştırma, Yayımlanmamış
Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Akyılmaz, F.D. Karka, O. (2011). Afetlerde Psikolojik İlkyardım, İstanbul: AFAD.
Akyüz, İ. (2008), Türkiye’de Muhafazakâr Yardım Kuruluşları, Yüksek Lisans Tezi,
Sakarya Üniversitesi, SBE.
Alkan, M.Ö. (1998). 1856-1945 İstanbul’da Sivil Toplum Örgütlenmelerinin
Gelişimi (Devlet- Toplum İlişkisi Açısından Bir Tarihçe Denemesi), (Der.
YÜCEKÖK, A., TURAN, İ.), Tanzimat’tan Günümüze İstanbul’da STK’lar,
İstanbul: Tarih Vakfı Yayını.
Ankara’daki Sele Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4189 , Erişim Tarihi:
27.01.2020.
Arama Kurtarma Çalışmalarına Kızılay’dan Destek,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4578 , Erişim Tarihi:
27.01.2020.
Arnavutluk’taki Depremzedelere Türk Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4862 , Erişim Tarihi:
163
28.01.2020.
Arnavutluk’taki Selin Yaralarını Kızılay Saracak,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3935 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Arnavutluklu Depremzedelerin Çadırları Kuruldu,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4866 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Arslan, O. (2001), Sivil Toplum ve Türkiye Gerçeği, İstanbul: Bayrak Yayınları.
Arslan, Z. (2002), Rousseau’nun Hayaletleri: Yeni Devlet Eski Söylem, Doğu-Batı
Dergisi, Yeni Devlet Yeni Siyaset, 21, 15-29.
Artvinli Selzedelere Kızılay’dan Yiyecek İkramı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2348 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Aslan, S. (2010). Sivil Toplum ve Demokrasi, Süleyman Demirel Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 15(2), 357374.
Atar, Y. (1997), , Demokratik Sistemde Sivil Toplumun Fonksiyonu ve Sivil Toplum
Devlet Düalizmi, Yeni Türkiye (özel Sayı), 3(18), Ankara, 98.
Balkır, Z.G., ÇOLAK, K. (2004), Bilgi Toplumuna Geçiş Sürecinde STK’ların
Sosyal Denetim Fonksiyonu. I. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi:
Küresel Demokrasinin Gelişmesi ve Katılımın Sağlanması Açısından Sivil
Toplum Kuruluşları, 4-6 Haziran, 17.
Bangladeş’teki Selzedelere Gıda Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2325 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Bangladeşli Ailelere Yardımlar Sürüyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2769, Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Bedük, A.; Usta, S., Kocaoğlu, M. (2006). Avrupa Birliği’ne Giriş Sürecinde
Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşları ve Demokratikleşme Sürecindeki
Misyonları, Selçuk Üniversitesi Karaman İİBF Dergisi, 10(9), 52-64.
Berkes, N. (2002). Türkiye’de Çağdaşlaşma, İstanbul: YKY.
Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (2011), Dünya Gönüllülüğün Durumu Raporu, Art
Press, Türkiye, 2.
BKYM, (1997), Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği, md.4.
164
Bolay, S. H. (1197). Sivil toplum ve Manası, Yeni Türkiye: Sivil Toplum Özel Sayısı,
18, 7.
Bozkurt, Ö., Ergun, T. Sezen, S. (1998). Kamu Yönetimi Sözlüğü. Ankara: TODAİE
Yayınları, 155.
Bozkuş, A. A. (2009), Genel Esaslarıyla Türk Hukukunda Vakıf Müessesesi ve
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları, Sosyal Yardım Uzmanlık Tezi,
Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü.
Buğra, A. (1997). Devlet ve İşadamları, Çev. Fikret Adaman, İstanbul: İletişim
Yayınları.
Bulut Y., Kahraman, M. (2008). Türkiye’deki Sivil Toplumun Sivilliği Üzerine Bir
Tartışma. Uluslararası V. STK’lar Kongresi, “Kültürel Bakış”, Çanakkale 18
Mart Üniversitesi Bidiriler Kitabı.
Can, H. (1997). Organizasyon ve Yönetim, Ankara: Siyasal Kitabevi.
Candan, E. (2012). Türkiye’de Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının
Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Reform Önerisi, Liberal Düşünce
Topluluğu Derneği, STD,
http://www.liberal.org.tr/upresimler/Reform_Onerisi.pdf , Erişim Tarihi:
09.05.2019.
Canikoğlu, M. D. (2007). Sivil Toplum ve Türkiye Demokrasisindeki İzdüşümleri,
Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Cengiz, K., Küçükural, Ö., Tol, U. U., Akşit, B. (2005). Türkiye ve Orta Doğu’da
Sivil Toplum Tartışmaları. Edt: Lütfü Sunar, Sivil Toplum ve Demokrasi,
Kaknüs Yayınları, İstanbul. Cevat Geray, “Türkiye’de Yıkım (Afet) Olayları
Karşısında Önlemler ve Örgütlenmeler”, Amme İdaresi Dergisi,10(3), 94.
Cezayirli, G. (1994), Afet Etkilerinin Önlenmesinde Şehir Plancılarının Rolü.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı İle Belediyeler Dergisi, 8(23),39.
Corsıno, D. (1998), Uluslararası İşbirliğinde STÖ’lerin Payı, Sivil Toplum Örgütleri
Neoliberalizmin Araçlarını, Halka Dayalı Alternatifler mi?, Çev: Işık
Ergüden, İstanbul: Demokrasi Kitaplığı, 56-57.
Çaha, Ö. (1996). Sivil Kadın, Türkiye’de Sivil Toplum ve Kadın, Ankara: Vadi
Yayınları.
Çanakkale’deki Afetzedelerin Sıcak Yemeği Kızılay’dan,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3332 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
165
Çapa, M. (2009). Kızılay (Hilal-i Ahmer) Cemiyeti (1914-1925), Ankara: Türk
Kızılay Derneği.
Çatalca’daki Sele Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3866 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Çiftçi, E. (2003). Yer Bilimleri Teknik Terimler Sözlüğü, Niğde: Hamle Ofset Yayın.
Çiftçi, O. (2012). Sivil Toplum: Kökenler, Örgütlenme ve Çalışma Yaklaşımları,
Ankara: Kadın ve Kadın STK’larının Güçlendirilmesi Projesi Raporu, 15.
Çuhadaroğlu, F., Kala, R., Ustaoğlu, E. (1992). Deprem ve Erzincan 13 Mart 1992
Erzincan Depreminin Öncesi Deprem Olayı ve Sonrası İle İlgili İnceleme,
İstanbul: T.C. Erzincan Valiliği, Mega Yayın, 56-57.
Demir, N.K. (2007). Kadın Sorununa Yönelen Sivil Toplum Örgütlerinin Kadınların
Yoksulluğu Konusuna Eğilimleri, IV. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları
Kongresi, 19-21 Ekim 2007, “Küresel Yoksulluk”, Çanakkale 18 Mart
Üniversitesi Bildiriler Kitabı, 466.
Demir, Ö., Acar, M. (1993). Sosyal Bilimler Sözlüğü. İstanbul: Ağaç Yayıncılık.
Demir, Ö., Acar, M. (1997). Sosyal Bilimler Sözlüğü, Ankara: Vadi Yayınları.
Denizli’deki Depremzedelerin İhtiyaçları Karşılanıyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4629 , Erişim Tarihi:
26.01.2020.
Deprem Bölgesindeki Çocukların Yüzü Oyuncaklarla Güldü,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4939 , Erişim Tarihi:
26.01.2020.
Depremzedeler “Sosyal Market” ile İhtiyaçlarını Karşılıyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4996 , Erişim Tarihi:
27.02.2020.
Depremzedelere Yardımlar Devam Ediyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3710 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Devrek’te Heyelandan Etkilenenlere Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2176 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Dinçer, M. (1996), Çevre Gönüllü Kuruluşları, Ankara: Türkiye Çevre Vakfı
Yayınları.
166
Doğan, İ. (2000). Sivil Toplum, İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Doğan, İ. (2007). Türkiye’de Çok Partili Dönemde Sivil Toplumun Gelişimi, Kamu
Hukuku Arşivi, Eylül Sayısı, 83-97.
Doğan. İ. (2000). Sivil Toplum Ondan Bizde de Var, İstanbul: Sistem Yayıncılık, 20.
Doğu Karadeniz’deki Selzedelere Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3010 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Durmuş, Y. (1995). Doğal Afetlerin Türleri, Etkileri Ve Korunma Yolları, Sivil
Savunma Dergisi, 37(142), 3.
Dursun, D. (1996), İki Binli Yıllara Doğru Türkiye’de Sivil Toplum Örgütlerinin
Rolü ve Gücü, Türkiye’yi Yeniden Düşünmek Sempozyumu, Türkiye Gönüllü
Kültür Teşekkülleri 6. İstişare Toplantısı, 22-23 Haziran, Ankara, 228-241.
Endonezya’daki Depreme Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4304 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Endonezya’nın Yaraları Sarılıyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4354 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Engin, Y. (2000). Sendikacılık, Sivil Toplum ve Yeni Duruşlar, Ankara: Öz İplik İş
Sendikası Eğitim Yayınları.
Ergünay, O. (1996). Afet Yönetimi Nedir? Nasıl Olmalıdır?, Erzincan ve Dinar
Deneyimleri Işığında Türkiye'nin Deprem Sorunlarına Çözüm Arayışları,
TÜBİTAK Deprem Sempozyumu, Ankara: TÜBİTAK.
Ergünay, O. (1999), Acil Yardım Planlaması ve Afet Yönetimi, Uzman Der Dergisi,
2( 6-7), 12.
Ergünay, O. (1999), Afet Yönetimi Nedir? Nasıl Olmalıdır?. Türk Psikoloji Bülteni -
Deprem Özel Sayısı, Cilt: 5 (14).
Ergünay, O. (2002), Afete Hazırlık ve Afet Yönetimi, Ankara: Türk Kızılay Derneği
Genel Müdürlüğü, Afet Operasyon Merkezi Yayını (AFOM).
Ergünay, O., Gülkan P., Güler. H. H. (2008). Afet Yönetimi İle İlgili Terimler:
Açıklamalı Sözlük, Afet Zararlarını Azaltmanın Temel İlkeleri. Kadıoğlu, M.,
Özdamar, E. (Ed.). Ankara: JICA Türkiye Ofisi.
Erol, M. (2007). Sivil Toplum Kuruluşlarından (STK) Vakıflar ve Vakıflarda
Muhasebe Kayıt Sistemi,
167
http://dergi.kmu.edu.tr/userfiles/file/aralik2007/PDF/18.pdf, Erişim Tarihi:
08.05.2019, 339.
Eroz, A. (1996). Demokrasi Sürecinde Türkiye, İstanbul: Hil Yayınları.
Erşahin, S. (2003). Vakıf Düşüncesini Doğuran Dinamikler Üzerine, İslami
Araştırmalar Dergisi, 6(2), 322-335.
Erturgut, R. (2008). Küresel Küresel Barışın Sağlanması Açısından Silahsızlanmanın
Önemi ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Bu Sürece Katkısı, V. Uluslararası
STK‟lar Kongresi, 2008, Çanakkale: Çanakkale Onsekizmart Üniversitesi.
Ertürkmen, C. (2006). Afet Yönetimi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi ve Siyaset Anabilim Dalı.
Eryılmaz, B. (2002). Bürokrasi ve Siyaset. İstanbul: Alfa Yayınları.
Evi Yanan Aileye Kızılay Sahip Çıktı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/1815 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Evi Yanan Aileye Kızılay Yardım Eli Uzattı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/1854 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Evleri Yanan Ailelere Kızılay Yardım Elini Uzattı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2162 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Evleri Yanan Ailelere Yardım, https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2228 ,
Erişim Tarihi: 29.01.2020.
Faaliyet Raporu, (2000). http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/UI/doc/raporlar/2000.pdf,
9-13, Erişim Tarihi: 19.05.2019).
Faaliyet Raporu, (2001). http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/UI/doc/raporlar/2001.pdf,
11-21, Erişim Tarihi: 19.05.2019.
Faaliyet Raporu, (2002). http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/UI/doc/raporlar/2002.pdf,
17-22, Erişim Tarihi: 19.05.2019.
Faaliyet Raporu, (2005). http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/UI/doc/raporlar/2005.pdf,
20, Erişim Tarihi: 19.05.2019.
Faaliyet Raporu, (2012). http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/UI/doc/raporlar/2012.pdf,
25-40, Erişim Tarihi: 19.05.2019.
Firik, M. (2006). Afet Yönetiminin Temel İlkeleri, Gönüllü Kaynaklar ve Sivil
Toplum
168
GEA-Misyon Vizyon Değerler, https://www.gea.org.tr/?page_id=1410 , Erişim
Tarihi: 12.05.2019.
Genç, F.N. (2005). Türkiye’de Doğal Yıkım Olayları Sonrası Kent Yenileme
Uygulamaları: Marmara Depremi Örneği. Yayımlanmamıs Doktora Tezi,
Gazi Üniversitesi SBE.
Genç, F.N. (2007). Türkiye’de Doğal Afetler ve Doğal Afetlerde Risk Yönetimi,
Stratejik Araştırmalar Dergisi (SAREM), Genelkurmay Askeri Tarih ve
Stratejik Etüt (ATASE) Başkanlığı Yayınları, 9(5), 201-226.
Geray, C. (1977), Türkiye’de Yıkım(Afet) Olayları Karşısında Önlemler ve
Örgütlenmeler, Amme İdaresi Dergisi 10(3), 91-114.
ç ve Mülteci Hizmetleri, http://www.kizilay.org.tr/NelerYapiyoruz/goc-ve-
multeci-hizmetleri Erişim Tarihi: 19.05.2019.
Gökçe, O., Çiğdem, T. (2012). Teoride Ve Pratikte Afet Sonrası İyileştirme
Çalışmaları, T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
(AFAD), Ankara.
Gönel, A. (1998). Önde Gelen STK’lar, İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal
Tarih Vakfı Yayını.
Gönenç, A. A. (2001). Sivil Toplum Düşünsel Temelleri ve Türkiye Perspektifi,
Elektronik kitap, https://stratejikoperasyon.wordpress.com/2014/05/30/e-
kitap-aysenur-akpinar-gonenc-sivil-toplum-dusunsel-temelleri-ve-turkiye-
perspektifi/ erişim tarihi: 30.04.2018), 12.
Gönüllü Kaynakların Geliştirilmesi (2005), İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi
Afet Yönetimi Merkezi Yayını, VII-C-1.
Görgü, H. H. (2006). Afetlerde Ortaya Çıkan Temel Duygularımız ve Başa Çıkma
Yolları, Sivil Savunma, 13.
Göymen, K. (2004), Küresel Sivil Toplum: Gereksinme, Fırsatlar ve Engeller, I.
Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi, 4-6 Haziran 2004, Çanakkale, 67.
Gözen, R. (1997). Uluslararası Sivil Toplum, İlim ve Sanat, 46/47(3/4), 39-40.
Güler, H. (2004), Hazırlıklı Olma, Ankara: İçişleri Bakanlığı Eğitim Dairesi
Başkanlığı, Afet Yönetimi 55.Dönem Mülki İdare Amirleri Semineri, Ders
Notu, 4.
Güler, H. (2008). Afet Zararlarını Azaltmanın Temel İlkeleri, Zarar Azaltmanın
Temel İlkeleri, Ankara: Jıca Türkiye Ofisi.
Güler, H. (2011). Zarar Azaltma ve Hazırlık Dönemleri, A.Ü. Mühendislik Fakültesi,
169
Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ders Notları, 20-21.
Gülkan, P., Balamir, M., Yakut A. (2003). Afet Yönetiminin Stratejik İlkeleri Türkiye
ve Dünyadaki Politikalara Genel Bakış, Ankara: ODTÜ Afet Yönetimi
Uygulama ve Araştırma Merkezi.
Gündüz, İ. (2009). Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetimi, Ankara: Erdem Yayınları.
Gürer, İ. (1993). Doğu Anadolu’da Kar Örtüsü ve İlkbahar Taşkınları. Bayındırlık ve
İskan Bakanlığı İle Belediyeler Dergisi, 17.
Gürer, İ., Yavaş, Ö.M. (1994). Anadolu’da Çığ Sorunu. Sivil Savunma Dergisi, 15-
29.
Gürer, İ., Yavaş, Ö. M. (1994). Anadolu’da Çığ Sorunu, Sivil Savunma Dergisi, 36
(135), 15-29.
Güvel, E. A. (2001), Doğal Afetlerin Politik Ekonomisi - Doğal Riskler ve Afet
Planlaması, İstanbul: İMKB Yayını, 20-2.
Güvel, E. A. (2008). Depremin Türkiye Ekonomisine Etkileri Üzerine Ekonometrik
Bir Uygulama, İzmir 2. Uluslararası İktisat Kongresi, 2.
Hatemi, H. (1997). Sivil Toplum Örgütü Ne Demek Olsa Gerekti?, Yeni Türkiye:
Sivil Toplum Özel Sayısı, 18,18.
Hatemi, H. (1999). Krizin Kritiği. Düşünen Siyaset-Kriz Sayısı, 1(1),17-18.
Hatipoğlu, O. G. (2013), Türkiye Kızılay Derneği'nin Kurumsallığı: Bir Çözümleme
Denemesi”, Yönetim Bilimleri Dergisi, 11(22), 167-189.
Hortum ve Selden Etkilenenlere Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4562 , Erişim Tarihi:
27.01.2020.
http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/tr/kurumsal.html Erişim Tarihi: 19.05.2019.
Irak’ta Yaralar Hızla Sarılıyor, https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3905 ,
Erişim Tarihi: 30.01.2020.
Irak’taki Selzedelere Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4399 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
İdlib’deki Selzedelere Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4513 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
İnalcık, H. (1997). Tarihsel Bağlamda Sivil Toplum ve Tarikatlar, Küreselleşme
Sivil Toplum ve İslam. Vadi Yayıncılık, Ankara, 74.
170
İran Depreminden Etkilenen Van’daki Depremzedelere Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4984 , Erişim Tarihi:
24.02.2020.
İranlı Selzedelerin Yarası Sarılıyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4647 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
İTÜ, (2005). Afet Yönetim Merkezi, Acil Durum Yönetimi İlkeleri. İTÜ Press, 1-10.
Kadıoğlu, M. (2008), Modern Bütünleşik Afet Yönetimi, Afet Zararlarını Azaltmanın
Temel İlkeleri, Editörler: Kadıoğlu, M., Özdemir, E., Ankara: JICA Türkiye
Ofisi.
Kadıoğlu, M. (2008). Bütünleşik Afet Yönetiminin Temel İlkeleri, Afet Zararlarını
Azaltmanın Temel İlkeleri, Editörler: Kadıoğlu, M., Özdemir, E., Ankara:
JICA Türkiye Ofisi Yayınları.
Kadıoğlu, M. (2008). Modern, Bütünleşik Afet Yönetiminin Temel İlkeleri”, Afet
Zararlarını Azaltmanın Temel İlkeleri, Ed. Kadıoğlu, M., Özdamar, E.
Ankara: JICA Türkiye Ofisi Yayınları.
Kadıoğlu, M. (2008). Sanayi ve İşyerleri İçin Afet Acil Yardım Planlama Rehberi.
İstanbul: İSMEP.
Kadıoğlu, M. (2011). Afet Yönetimi Beklenilmeyeni Beklemek, En Kötüsünü
Beklemek, İstanbul: T.C. Marmara Belediyeler Birliği Yayını.
Kahraman, H. B. (2002). Post Fenomenolijik Devlet Tasavvuru Hegelci ve Arendçi
Kısıtlamalar ve Yeni Bir Sivil Toplum İnşa Olanağı. İstanbul: Doğu Batı
Yayınları.
Kalaycıoğlu, E. (1997). Sivil Toplum ve Neopatrimonyal Siyaset, Küreselleşme Sivil
Toplum ve İslam, Ankara: Vadi Yayıncılık.
Kalaycıoğlu, E., Sarıbay, A.Y. (1995). Tanzimat: Modernleşme Arayışı ve Siyasal
Değişme, Türk Siyasal Hayatı: Değişim ve Süreklilik, İstanbul: Der Yayınları
Kan Hizmetleri, http://www.kizilay.org.tr/NelerYapiyoruz/kan-hizmetleri Erişim
Tarihi: 19.05.2019.
Kar Mağdurlarına Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4609 , Erişim Tarihi:
27.01.2020.
Kar Yağışından Olumsuz Etkilenenlere Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4502 , Erişim Tarihi:
171
27.01.2020.
Karabağ, S. (2002). Mekânın Siyasallaşması, Ankara: Nobel Yayınları.
Karadağ, A. (2003). Demokratikleşme ve Sivil Toplum: Liberal Düşünce Topluluğu
Örneği Sivil Toplum, 1(4), 45-58.
Karaesmen, E. (1996). Deprem ve Sonrası, Ankara: Türkiye Müteahhitler Birliği, 98.
Karaesmen, E. (2002), Öncesiyle Sonrasıyla Deprem, Ankara: Atılım Üniversitesi
Yayınları.
Karaköse, T. (2007). Örgütler ve Kriz Yönetimi, Uluslararası Hakemli Sosyal
Bilimler E-Dergisi, 6.
Karancı, A.N. (2005). Afetzede Psikolojisi Ve Hazırlıklı Olma/Zarar Azaltma
Davranışları, Afet Yönetiminin Temel İlkeleri, Ankara: T.C. İçişleri
Bakanlığı-Tıca Yayını.
Karda Mahsur Kalanların Yardımına Kızılay Yetişti,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3235 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Kastamonu’daki Yangından Etkilenenlere Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4039 , Erişim Tarihi:
27.01.2020.
Kayasü, S. (2007), Afet Yönetimimi Kurumsallaşmasında Sivil Toplum
Kuruluşlarının Rolü, Der: Erkan, N. E., Güner, A., Demeter, K., Afet Risk
Yönetimi: Risk Azaltma ve Yerel Yönetimler, İstanbul: Beta Yayınları.
Kaypak, Ş. (2012), Yerel Yönetimler ve Sivil Toplum, Basılmış Ders Notları,
Antakya: Mustafa Kemal Üniversitesi.
Keane, J. (1994). Despotizm ve Demokrasi, Sivil Toplum ve Devlet: Avrupa’da Yeni
Yaklaşımlar, (Çev. KÖKER, L.), Ankara: Yedi Kıta Yayınları.
Keane, J. (2004), Sivil Toplum ve Devlet: Avrupa’da Yeni Yaklaşımlar, Çev.: Köker,
L. ve diğ., Ankara: Yedi Kıta Yayınları.
Keleş, R. (2004). Kentleşme Politikası. Ankara: İmge Kitabevi Yayınları.
Keleş, R. (2013). Kentleşme Politikası. Ankara: İmge Kitabevi.
Keleş, R., Hamamcı, C. (2005). Çevre Politikası, Ankara: İmge Kitabevi.
Keyman, E. F. (2005). Devlet ve Sivil Toplum Arasındaki Sınır İyi Çizilmelidir, Sivil
Toplum, Cilt: 3(10), 130-132.
Kızılay Adıyamanlı Depremzedelerin Yanında,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4168 , Erişim Tarihi:
172
27.01.2020.
Kızılay Çanakkale’deki Depremzedelerin Yanında,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4600 , Erişim Tarihi:
27.01.2020.
Kızılay Depremzedelerin Yardımına Koştu,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3705 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Kızılay Ekipleri Afganistan’daki Deprem Sonrası Çalışmalarına Başladı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2317 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Kızılay Iraklı Depremzedelerin Yanında,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3898, Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Kızılay Van’daki Depremzedelerin Üç Öğün Yemek İhtiyacını Karşılıyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4986 , Erişim Tarihi:
24.02.2020.
Kızılay Yardımlarıyla Adana’daki Selzedelere Destek Oldu,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4883 , Erişim Tarihi:
26.01.2020.
Kızılay, Endonezya’nın Yaralarını Sarmak İçin Bölgede,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4336 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Kızılay’dan Adıyamanlı Depremzede Çocuklara Hediye,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3412 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Kızılay’dan Afganistan’daki Selzedelere Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4286 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Kızılay’dan Depremzedeler İçin Yardım Kampanyası,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4937 , Erişim Tarihi:
26.01.2020.
Kızılay’dan Hatay'daki Selzedelere Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4426 , Erişim Tarihi:
27.01.2020.
173
Kızılay’dan Selzedelere Yardım, https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4712
, Erişim Tarihi: 26.01.2020.
Kızılay’dan Yolda Mahsur Kalanlara Sıcak İkram,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3915 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Kızılay’ın Afetzedelere Yardımı Sürüyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/KurumsalHaberDetay/4932, Erişim Tarihi:
25.01.2020.
Kızılay'dan Düzce'deki Selzedelere Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4731 , Erişim Tarihi:
26.01.2020.
Köksoy, N.E. (2012). Tr52 Bölgesi (Konya, Karaman) Kuraklık İndeksi, Konya:
Mevlana Kalkınma Ajansı Yayınları.
Kuçuradi, İ. (1998). Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları, İstanbul: Türkiye
Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları.
Kundak, S., Kadıoğlu, M. (2001), İlk 72 Saat, Ankara: AFAD Yayınları.
Kurumsal, Hakkımızda, http://afetyonetimi.kizilay.org.tr/tr/kurumsal.html , Erişim
Tarihi: 12.05.2019.
Kutlu, Ö., Usta, S. (2005). AB Yolundaki Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşlarının
Devlete Güven Tesisindeki Ro, Çanakkale: Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
Biga İİBF, II. Ulusal STK Kongresi Bildiriler Kitabı “Küresel Eşitlik”, 198-
208.
Kutlu, Ö., Usta, S. (2005). AB Yolundaki Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşlarının
Devlete Güven Tesisindeki Rolü, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Biga İİBF,
II. Ulusal STK Kongresi Bildiriler Kitabı, Küresel Eşitlik,198-208.
Kuzu, B. (1992). Demokrasi, Resmi İdeoloji, Sivil Toplum, Ankara Üniversitesi
Siyasi Bilimler Fakültesi Dergisi, 47(1-2), 335-369.
Küyel, M. (1978). Felsefeye Başlangıç. Ankara: MEB Yayını.
Laçiner V., Yavuz, Ö. (2013). Van Depremi Örneğinde Afetler Sonrası Yapılan
Yardımlar ve Hukuki Çerçevesi, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, 118.
Madencileri Kurtarma Çalışmalarına Kızılay’dan Destek,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3104 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
174
Mahalle Afet Gönüllüleri Vakfı,
http://www.mag.org.tr/tur/MAG_Prensip_ve_Kurallar.pdf , Erişim Tarihi:
12.05.2019.
Mahruki, A. N. (2008). Doğal Afetler ve STK’lar,
http://www.nasuhmahruki.com/dogal-afetler-ve-stklar/ ).
Makedonya’nın Yaraları Sarılıyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2944 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Manisa'da Depremden Etkilenen Vatandaşlarımızı Yalnız Bırakmıyoruz,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3613 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Mardin, Ş. (2006). Türkiye’de Toplum ve Siyaset, İstanbul: İletişim Yayınları.
Mc Holloway, J.A, (1995). Yerel Yönetim ve Kriz Yönetimi, (Çev. Bulut, Ö.),
İstanbul: Toplu Konut İdaresi Başkanlığı yayını..
Meksika’daki Depremden Etkilenenlere Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3779 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Mengi, A. (1999). Küresel Çevre Sorunları ve Politikaları, Ankara: Mülkiyeliler
Birliği Vakfı Yayınları, Tezler Dizisi: 3,19.
Mersin’de Selden Etkilenen Vatandaşlara Kızılay’dan Kumanya,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3208 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Mozambikli Afetzedelere Kızılay’dan Çadırkent,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4648 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Muğla'daki Depremzedelere Kızılay Desteği,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3921 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Muş'taki Sağanak Yağıştan Etkilenen Vatandaşlara Gıda Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3532 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Narlı, N. (2002). STK’larda Gönüllülük ve Gençlik, İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları.
Neler Yapıyoruz?, http://www.kizilay.org.tr/neler-yapiyoruz Erişim Tarihi:
19.05.2019.
175
Nepal’de 7.1 Şiddetinde Yeni Deprem! Kızılay Ekibi Tespit Çalışmalarına Başladı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2031 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Okay, A., Okay, A. (2002), Halkla İlişkiler Kavram, Strateji ve Uygulamaları,
İstanbul: Der Yayınları.
Onbaşı, F. G. (2005), Sivil Toplum, İstanbul: L&M Yayınları.
Ordulu Selzedelerin Yarasını Kızılay Sarıyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4299 , Erişim Tarihi:
27.01.2020.
Öner, Ş. (2001), Sivil Toplum Kuruluşlarının Yerel Demokrasi ve Katılım
Algılamaları, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, 10(2), 51-67.
Özbudun, E. (2008). Türkiye’de Sivil Toplum ve Demokratik Konsolidasyon, (çev,
Fethi A.), Der. Özdalga E. Sivil Toplum, Demokrasi ve İslam Dünyası,
İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Özey, R. (2006). Afetler Coğrafyası, İstanbul: Aktif Yayınevi.
Özgen, E. (2007). Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kavramı ve Çalışan Memnuniyetine
Etkisi, D.Ü. Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 54-55.
Özmutaf, N.M. (2007). Sivil Toplum Kuruluşlarının Misyonlarını Gerçekleştirmede
İnsan Kaynaklarının Rolünün Gönüllü Yönetim Yaklaşımları Bağlamında
İncelenmesi, Doktora Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, İşletme Yönetimi.
Öztürk, N. (2003). Türkiye’de Afet Yönetimi; Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm
Önerileri, Çağdaş Yerel Yönetimler, 42-64.
Pakistanlı Depremzedelere Yardımlar Devam Ediyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2393 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Palabıyık, H. (2011). Gönüllülük ve Yerel Hizmetlere Gönüllü Katılım Üzerine
Açıklamalar, Yönetim Bilimleri Dergisi, 9(1), 90.
Pampal, S., Özmen, B. (2009). Depremler Doğal Afet Midir? Depremlerle Baş
Edebilmek, Ankara: Eflatun Yayınevi.
Peynircioğlu, N. (2007), Türkiye’de Afet Yönetimi Politikaları ve Afetlerin Ekonomik
Boyutu. Derleyenler: Nihal Ekin Erhan, Ayşe Güner ve Katalin Demetler,
İstanbul: Beta Kitap.
Polat, R. (2007), Hilal-İ Ahmer Teşkilatının Kuruluşu Ve Teşkilatlanması,
(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi.) Elazığ: Fırat Üniversitesi
176
Rizeli Selzedelere Kızılay’dan Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3778 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Sabuncuoğlu, Z. (2000), İnsan Kaynakları Yönetimi. Bursa: Ezgi Kitabevi.
Saka, F. (2003). Depremi Beklerken, İstanbul: Altın kitaplar.
Saltık, A. (1995). Çağdaş Toplumlarda Gönüllü Kuruluşların Sosyo-Ekonomik
Temelleri, Ankara: Türkiye Çevre Vakfı Yayınları.
Saner, H. (1997). Demokrasilerde Direnme Sorumluluğu Üzerine. Çev. Yakup
Coşar, Kamu Vicdanına Çağrı: Sivil itaatsizlik. Haz. Ender Atesman, E.,
İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Sarıbay, A.Y. (1994). Postmodernite, Sivil Toplum ve İslam, İstanbul: İletişim
Yayınları.
Sarıbay, A.Y. (1998), Sivil Toplum, Demokrasi ve Birey, Siyaset, Demokrasi ve
Kimlik, Bursa: Asa Kitabevi.
Sarıbay, A.Y. (2000), Kamusal Alan Diyalojik Demokrasi Sivil İtiraz, İstanbul: Alfa
Yayınları.
Sarp, N. (1999). Sağlık Hizmetlerinde Afet Yönetimi, Deprem Araştırma Bülteni,
Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi Başkanlığı, 10.
Selden Etkilenen Iraklı Sığınmacılara Çadır Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2329 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Selden Etkilenen Mevsimlik İşçilere Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3634 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Selzede Makedonlara Yardımlar Devam Ediyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2959 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Selzede Manisalılara Kızılay’dan Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4529, Erişim Tarihi:
27.01.2020.
Selzede Sudanlılara Kızılay Yardım Elini Uzattı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4769 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Selzede Tarım İşçilerine Kızılay Yardımı,
177
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2785, Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Selzede Vatandaşlara Gıda Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2945 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Selzedelere Kızılay Desteği, https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4749 ,
Erişim Tarihi: 26.01.2020.
Selzedelere Kızılay’dan Yardım, https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3157
, Erişim Tarihi: 28.01.2020.
Seyyar, A., Adalı, Ö. (2004), Türkiye’de Yoksullukla Mücadelede STK’ların Rolleri
ve Önemleri: Deniz Feneri Örneği, I. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları
Kongresi, 4-5 Haziran, Çanakkale.
Sezgin, F. (2003), Kriz Yönetimi, Manas Sosyal Bilimler Dergisi, 4 (8), 181-195.
Sinop’ta Evi Yanan Vatandaşlara Yardım Eli,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2255 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Somali’de Çatışma Mağdurlarına Gıda Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4577 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Somali’deki Selzedelere Kızılay Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4200 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Somalili İhtiyaç Sahiplerine Kıyafet Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4617 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Sosyal Hizmetler, http://www.kizilay.org.tr/NelerYapiyoruz/sosyal-hizmetler Erişim
Tarihi: 19.05.2019.
Soysal, M. (1986). 100 Soruda Anayasa’nın Anlamı, İstanbul: Gerçek Yayınevi.
Sri Lanka’daki Selzedelere Yardımlar Sürüyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2828 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
STEP, http://www.step.org.tr/default.asp?c=5&s=11, 2018 erişim tarihi:
30.04.2018.
Sudan’ın Yaraları Türk Köhler’inde Sarılacak,
178
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4774 , Erişim Tarihi:
28.01.2020:
Şahin, C. (1991), Türkiye Afetler Coğrafyası, Ankara: GÜ Yayınları.
Şahin, C., Sipahioğlu, Ş. (2003), Doğal Afetler ve Türkiye, Ankara: Gündüz Eğitim
ve Yayıncılık.
Şahin, N. (2009). Afet Yönetimi ve Acil Yardım Planları, İzmir: TMMOB İzmir
Kent Sempozyumu, 2-136.
Şahin, Y. (2011). Kentleşme Politikası, Trabzon: Murathan Yayınevi.
Şengün, H. (2007). Afet Yönetimi Sistemi ve Marmara Depremin Sonrasında
Yaşanan Sorunlar, Yayımlanmamış Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi SBE.
T.C. Başbakanlık Afet Ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (2013), Türkiye Afet
Müdahale Planı (TAMP).
T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Araştırma ve İnceleme Raporu
(2009), Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının Teşkilat ve Mali
Yapıları, Denetimleri, Organlarının Seçimlerine Dair Esasların
Değerlendirilmesi İle Bunların Etkin ve Verimli Şekilde Hizmet
Yürütmelerinin Ve Geliştirilmesinin Sağlanması Amacıyla Alınması Gereken
Tedbirler, 13.
Tağma, K. (2002). Siyasi Sistemler, Yönetim Modelleri ve Türkiye. İstanbul: Timaş
Yayınları.
Tağraf, H., Arslan, N.T. (2003). Kriz Oluşum Süreci ve Kriz Yönetiminde Proaktif
Yaklaşım, Cumhuriyet Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 4(1),
149-160.
Talas, M. (2011). Sivil Toplum Kuruluşları ve Türkiye Perspektifi, TÜBAR-XXXIX,
Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bölümü, 388-401.
Tarihçemiz, http://www.kizilay.org.tr/Kurumsal/tarihcemiz Erişim Tarihi:
19.05.2019.
Tekeli, İ. (2003), Siyasal Toplum ile Sivil Toplum Arasında Yerini Belirlemekte
Olan Yerel Yönetimler, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, 12(2), 10.
Temel İlkelerimiz, http://www.kizilay.org.tr/kurumsal/temel-ilkelerimiz Erişim
Tarihi: 19.05.2019.
Temel İlkelerimiz, https://www.kizilay.org.tr/Kurumsal/temel-ilkelerimiz , Erişim
Tarihi: 12.05.2019.
Tercan, B. (2008). “Afet Bölgelerinde Yeniden Yerleştirme ve İskân Politikaları:
179
Doğubayazıt Afetzede Yerleşim Alanları Uygulama Örneği”, Yayımlanmamış
Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Ankara.
Tevfik E., Değerliyurt, M. (2009). Türkiye’de Afet Yönetimi, Doğu Coğrafya
Dergisi, 14(22),149-164.
Tezer, A. (2005). Acil Durum Yönetimin İlkeleri, İstanbul: İTÜ Press, İTÜ Afet
Yönetim Merkezi Yay.
Tezgider, G. (2005). Afet Yönetiminde Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü ve
Görevleri, 1. Ankara, Türkiye: Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA)
Türkiye Ofisi, 153-154.
TOKİ, (1993). Belediyelerde Kriz Yönetimi, Yerel Yönetimlerin Geliştirilmesi
Programı El Kitapları Dizisi, Iula-Emme Yayın Bildirimleri, Uluslararası
Yerel Yönetimler Birliği, Hazırlayan: Emrealp, S. Katkıda Bulunanlar:
Holloway, J.A.McK., Mater, B., Öneş, E.R. Ankara: Kent Basımevi.
Toksöz, F. (2008). İyi Yönetişim El Kitabı, İstanbul: TESEV Yayınları.
Toprak Karaman, Z. (2016). Afet Yönetiminde Erken Uyarı ve Afet Tipleri,
Bütünleşik Afet Yönetimi, (Editörler; Toprak Karaman, Z., Altay, A.), İzmir:
İlkem Ofset Yayınları.
Toprak, Z. (2008), Kent Yönetimi ve Politikası, İzmir: Birleşik Matbaacılık.
Tosun, G. E. (2001). Demokratikleşme Perspektifinden Devlet-Sivil Toplum İlişkisi,
İstanbul: Alfa Yayınları.
Trabzon’daki Çığa Müdahale Gecikmedi,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/1775 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Tunçay, M. (1998). Sivil Toplum Kuruluşları ile İlgili Kavramlar, Tanzimat’tan
Günümüze İstanbul’da STK’lar, Yücekök, A.N. ve diğ. İstanbul: Türkiye
Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı.
Tutar, H. (2007). Kriz ve Stres Yönetimi, Ankara: Seçkin Yayıncılık,
(www.tdk.gov.tr, Erişim Tarihi: 26.12.2017).
Türk Kızılay Deprem Sonrası Denizli Halkının Yaralarını Sarıyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4742 , Erişim Tarihi:
26.01.2020.
Türk Kızılay Yolda Kalan Sürücülerin İmdadına Yetişti,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4946 , Erişim Tarihi:
01.02.2020.
180
Türk Kızılay’dan Depremzedelere Psikososyal Destek,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4938, Erişim Tarihi:
26.01.2020.
Türk Kızılay’ı Depremin Vurduğu Irak’a İnsani Yardıma Başladı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3897 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Türk Kızılay’ı Ekipleri Artvin’de Yaraları Sarıyor,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2211 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Türk Kızılay’ı Göç Ve Mülteci Hizmetleri Müdürlüğü (2017), Suriye İnsani Yardım
Operasyonu.
Türk Kızılay’ı Katmandu’daki Depremden Etkilenenlere Yardıma Hazır,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2008 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Türk Kızılay’ı Kış Koşullarında Görev Başında,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/1763 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Türk Kızılay’ı 2010-2015 Stratejik Planı,
https://www.kizilay.org.tr/upload/Editor/files/1310989897_web_Turk_Kizila
yi_Stratejik_Plan_2010_2015_tr.pdf , 11, Erişim Tarihi: 19.05.2019.
Türk Kızılay Stratejik Planı 2016-2020, https://www.kizilay.org.tr/kurumsal/turk-
kizilay-stratejik-plani-2016-2020, 6, Erişim Tarihi: 19.05.2019).
Türk Kızılay’ı Yangınzede Ailelere Yardım Eli Uzattı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2226 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Türk Kızılay’ı Yolda Mahsur Kalanları Yalnız Bırakmadı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2383 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Türk Kızılay’ından Bayram Öncesi Hopa’daki Afetzedelere Gıda Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2239 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Türk Kızılay’ından Evi Yanan Aileye Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2481 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
181
Türk Kızılay’ından Kırgızistan’a Nakdi Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2535 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Türk Kızılay’ından Nepal’e İnsani Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2011 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
Türk Kızılay’ı Bağış, (https://kizilay.org.tr/Bagis/, Erişim Tarihi: 20.03.2020).
Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü, (2009). md.7.
https://www.kizilay.org.tr/Upload/Editor/files/1235049841_Tuzuk_19_02_20
09.pdf.
Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü, https://www.kizilay.org.tr/kurumsal/tuzugumuz,
Erişim Tarihi: 19.05.2019.
Tüz, M.V. (2001). Kriz ve İşletme Yönetimi, İstanbul: Alfa Yayınları.
Uğur, S. (2011). Sivil Toplum Kuruluşlarının Sosyal Yardım ve Sosyal Hizmet
Faaliyetleri, Bursa: Ekin Basım Yayım Dağıtımı.
Uluslararası Yardımlar, https://www.kizilay.org.tr/neler-yapiyoruz/uluslararasi-
yardimlar, Erişim Tarihi: 12.05.2019.
Usta, S. (2006). Avrupa Birliği'ne Giriş Sürecinde Sivil Toplum Kuruluşları: Sivil
Toplum, Demokrasi ve Güven, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Yangınzede Ailelere Kızılay’dan Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3488 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Yangınzede Köylülere Kızılay’dan Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3563 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Yangınzede Köylünün Yardımına Kızılay Koştu,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3001 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Yangınzedelerin İmdadına Kızılay Yetişti,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/1899 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Yaprak, Ş., Bacak, B. (2005). Kadınların Çalışma Yaşamına Katılmanın
Araştırılmasında Sivil Toplum Kuruluşların Rolü, Çanakkale: II. Ulusal Sivil
182
Toplum Kuruluşları Kongresi Bildiriler Kitabı: Küresel Eşitlik, 419-428.
Yardım Malzemeleri Endonezya’ya Gönderildi,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4347 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Yatkın, A. (2007). Küresel Yoksulluğun Çözümünde Sivil Toplum Kuruluşlarının
Rolü ve Önemi, Çanakkale: (IV. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları
Kongresi, 19-21 Ekim 2007, Küresel Yoksulluk), Bildiriler Kitabı, Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi, 58.
Yatkın, A. (2013). Bölgesel Kalkınmada Sivil Toplum Kuruluşları ve Kadın
Katılımı: Elazığ Örneği Alan Araştırması, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, 23(2), 163-188.
Yavaş, H. (2005). Doğal Afetler Yönüyle Türkiye’de Belediyelerde Kriz Yönetimi,
Ankara: Orion Yayınevi.
Yavaş, H. (2001). Doğal Afetler Ve Kriz Yönetimi, Yerel Yönetim ve Denetim, 6(2),
54-55.
Yavaş, H. (2005). Türkiye’de Doğal Afetlerin Merkez-Yerel İlişkiler Açısından
Yönetim Sorunları, Dokuz Eylül Üniversitesi, SBE Dergisi, 7(3), 280-301.
Yemen’de 15.000 Kişiye Daha Gıda Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4533 , Erişim Tarihi:
29.01.2020.
Yeni Yılın İlk Saatlerinde Kızılay’dan Yol Yardımı,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/2463 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Yeşil, A. (2001). Türkiye’de Çok Partili Siyasi Hayata Geçiş, Ankara: Kültür
Bakanlığı Yayını.
Yıldırım, İ. (2004). Demokrasi, Sivil Toplum Kuruluşları ve Yönetişim, Ankara:
Seçkin Yayıncılık, 51-136.
Yıldırım, M. (1997). Sivil Toplum ve Devlet. Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 27(), 236.
Yıldırım, M. (2003). Sivil Toplum ve Devlet, C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, 27(2), 2-
245.
Yıldız, Ö. (2004). Sivil Toplum, Demokrasi ve Çoğulculuk. Sivil Toplum, 2(5), 85-
92.
Yılmaz, A. (1997), Sivil Toplum, Demokrasi ve Türkiye, Yeni Türkiye, 3(18), 86-97.
183
Yılmaz, A. (2001). Çağdaş Siyasi Akımlar, Vadi Yayınları, Ankara, s.328.
Yılmaz, A. (2002). Afetlerden Önce Gerçekleştirilmesi Gereken Afet Yönetimi
Çalışmaları. TİD, 74(435), 211.
Yılmaz, A. (2003), Türk Kamu Yönetimin Sorun Alanlarından Biri Olarak Afet
Yönetimi, Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Yolda Kalan Vatandaşlara Kızılay Desteği,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/3176 , Erişim Tarihi:
28.01.2020.
Yurtseven, M. (2015). Bilgi Toplumu Olma Yolunda Kütüphane ve Sivil Toplum
Kuruluşu Etkileşimi: Türk Kütüphaneciler Derneği Örneği (TKD), Yüksek
Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Bilgi ve
Belge Yönetimi Anabilim dalı.
Yücekök, A. N. (1998). Türkiye’de Sivil Toplum Örgütlerinin Toplumsal Aşamaları
ve Süreci, (Der. Yücekök, A. N,. Turan, İ.), Tanzimat’tan Günümüze
İstanbul’da STK’lar, İstanbul: Tarih Vakıf Yayını.
Yücekök, A.N. (1971). Türkiye’de Örgütlenmiş Dinin Tabanı, Ankara: SBF
Yayınları.
25.000 Afetzede Filipinliye Yardım,
https://www.kizilay.org.tr/Haber/HaberDetay/4013 , Erişim Tarihi:
30.01.2020.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu.
5253 sayılı Dernekler Kanunu.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu.
14633 sayılı Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü.
184
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Duygu Akyüz
Doğum Yeri : Çaycuma/ZONGULDAK
Doğum Tarihi : 20.04.1992
e-posta : duyguuakyuzz@gmail.com
Lisans Eğitimi : Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, İİBF Kamu
Yönetimi/2015
Yabancı Dil : İngilizce
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
Özet: Bu çalışmanın amacı, afet sonrası ortaya çıkan hasarın giderilmesini ve afetzedelerin normal yaşantılarına dönmelerini sağlayacak yardımların incelenmesidir. Söz konusu yardımlar Van Depremi sonrasında yapılan yardımlar örneğinde ele alınmıştır. Van Depremi, Türkiye'de yaşanan en son büyük afet olması nedeniyle örnek olarak seçilmiştir. Afet sonrasında yapılan yardımlar incelenirken, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın Van Depremi'ne yönelik verilerinden, deprem sonrası hazırlanan bazı raporlardan ve çeşitli gazetelerdeki haberlerden yararlanılmıştır. Gerek deprem sonrasında yapılan yardımlarda gerekse yapılan yardımlara dayanak oluşturan hukuki mevzuatta bir takım aksaklıklar olmasına rağmen, önceki afet deneyimlerine göre ciddi bir iyileşme sağlanmıştır. Ancak gelecekte yaşanabilecek muhtemel afetlere karşı hazırlıklı olmak adına, daha yapılacak çok şey vardır. Özellikle afet sonrasında yapılacak yardımların hukuki çerçevesi iyi belirlenerek, afet sonrası yapılan yardımlar anlık idari kararlara bırakılmamalıdır. Abstract The aim of this study to examine relief eliminations of accidental damage that is caused by post-disaster and the adaptation activities to maket the victims to continue their normal lives. The reliefs are discussed within the example of the reliefs made to after the Van Earthquake. Van Earthquake was chosen as an example because of the fact that it is the most recent major disaster in Turkey. In the examination of the reliefs conducted after the Van Earthquaqe, Prime Minister Disaster and Emergency Management Presidency data, some reports prepared after the disaster, and several newspaper articles were used. Altough there are some shortcomings in both relief conducted after the eartquake and the legal legislations constituting a basis for these reliefs, there was a remarkable improvement in the relief studies as far as the previous examples are concerned. But in order to be prepared for the possible disasters in the future, there are many things to be done. Especially legal framework for post disaster reliefs should be well-determined and these relief activities should not be left instantaneous administrative decisions. Giriş Afetler; olağan yaşamı etkileyerek kesintiye uğratan, insanların fiziksel, sosyal, ekonomik ve psikolojik yönden zarara uğradıkları büyük olaylardır. Doğa olaylarının neden olduğu afetlerin yanı sıra, özellikle teknolojinin gelişmesine paralel olarak insanların neden olduğu afetlerin de meydana gelmeye başlaması ile birlikte, günümüzde daha fazla afet olayıyla karşı karşıya kalınmaktadır. Gerek yaşanan can kayıpları gerekse afetin getirdiği maddi kayıplar, afet sonrası dönemde insanlar kadar devletleri de zor durumda bırakmaktadır. Örneğin 1999 Marmara Depreminin neden olduğu kayıpların, sonrasında yaşanan ekonomik krizde büyük payı olduğu bilinen bir gerçektir. Afetlerin bu büyük etkisinin siyasal ve ekonomik boyutu yanında sosyal bir boyutu da bulunmaktadır. Bu nedenle devletler sosyal politikalarını belirlerken artık mutlaka afet riskini de göz önünde bulundurmalıdır.
Article
Bu çalışmada, kriz yönetiminin genel bir panoraması sunularak örgütler açısından önemi tartışılmıştır. Anılan konuda yapılan güncel araştırmalar, bütün örgütlerin bir gün mutlaka herhangi bir krizle karşı karşıya kalabileceğini göstermektedir. Her ne şekilde olursa olsun, kriz, insanları ve örgütleri olumsuz yönde etkileme potansiyeline sahiptir. Krizler, hem örgütün içyapısından hem de çevresel faktörlerden dolayı ortaya çıkabilir. Kriz yönetiminde esas olan, en kötü senaryoya göre planların yapılmasıdır. Bu nedenle, ortaya çıkan krizlere etkili bir şekilde müdahale edebilmek için, olası risklerin öngörülerek buna yönelik tedbirlerin alınması kurumsal itibar açısından önemlidir. Bununla birlikte, kriz dönemlerini her zaman olumsuz olarak nitelemek doğru bir yaklaşım değildir. Kriz dönemleri, örgütler açısından bir tehdit unsuru olmasının yanında, bir değişim ve gelişim fırsatı olarak da algılanmalıdır. Abstract In this study, a general panorama of crisis management is presented and its importance for organizations is discussed. Current studies on the subject show that every organization will one day face with a kind of crisis inevitably. In one way or another, a crisis has the potential to affect people and organizations negatively. It might arise from both the organization itself and environmental factors. The main point in crisis management is to plan for the worst. Therefore, in order to tackle with all kinds of crisis effectively, possible crisis should be foreseen and precautions should be taken accordingly, which is vital for the prestige of the organization. However, it is not a true approach to always describe the crisis periods negative; besides being a matter of threat, they should also be accepted as opportunities for innovation and improvement.
Sivil Toplum ve Demokrasi Bağlamında Sivil Dayanışma ve
  • A R Abay
Abay, A.R. (2004), Sivil Toplum ve Demokrasi Bağlamında Sivil Dayanışma ve
Sivil Toplumun Tanrısı
  • C B Akal
Akal, C.B. (1995). Sivil Toplumun Tanrısı, İstanbul: Ergin Yayıncılık.
Sivil Toplum, Neo-Osmancılık ve İHH, Yüksek Lisans Tezi
  • B Akdeniz
Akdeniz, B. (2014). Sivil Toplum, Neo-Osmancılık ve İHH, Yüksek Lisans Tezi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, SBE.
Hilal-i Ahmer'den Kızılay'a
  • S K Akgün
  • M Uluğtekin
Akgün, S. K., Uluğtekin, M. (2002). Hilal-i Ahmer'den Kızılay'a. Ankara:Türk Kızılay Derneği.
Sivil Toplum, Sivil Toplum Kuruluşları ve Sivil Toplum Kuramcıları
  • S Akıncı
Akıncı, S. (2014). Sivil Toplum, Sivil Toplum Kuruluşları ve Sivil Toplum Kuramcıları, Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi, 11,192-216.