Conference PaperPDF Available

İdil (Şırnak) Kuzeyinde Jeomorfolojik Gözlemler (Geomorphological Observations at North of İdil (Şırnak)

Authors:
i
i
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
Proceedings of International Congress of Turkish Association of
Geographers
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
EDİTÖRLER
Mustafa ERTÜRK
Alper UZUN
ġevki DANACIOĞLU
UZMANLIK GRUBU EDİTÖRLERİ
Gülpınar AKBULUT
Erdem BEKAROĞLU
Vedat ÇALIġKAN
ġaban ÇELĠKOĞLU
Tuncer DEMĠR
Selver ÖZÖZEN KAHRAMAN
Ġrfan KAYGALAK
Mustafa ÖZTÜRK
ġermin TAĞIL
Mustafa YAKAR
ii
Coğrafyacılar Derneği Yayınları No: 4
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
Proceedings of International Congress of Turkish Association of Geographers
(4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Muğla)
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı: 4-6 Haziran 2014
Editörler: Mustafa ERTÜRK, Alper UZUN, ġevki DANACIOĞLU
1 cilt, 27 cm (Coğrafyacılar Derneği Yayınları)
ISBN: 978-605-86453-3-2
I. Coğrafya-Kongre
II. Türkiye
Elektronik Kitap: Coğrafyacılar Derneği, Balıkesir
Yayın Tarihi: Ekim, 2014
Bu kitaptaki bildiri ve özetler sadece format özellikleri açısından kontrol edilmiĢ ve
metinlerde gerekli düzenlemeler yapılmıĢtır. Metinlerin içeriklerinden tamamen yazarları
sorumludur.
viii
Scientific Advisory Board
Yılmaz Arı (Balıkesir Üniversitesi, Türkiye)
Yasir Aydoğmuş (Dicle Üniversitesi, Türkiye)
Ali Demirci (Fatih Üniversitesi, Türkiye)
Karl Donert (EUROGEO)
Servet Karabağ (Gazi Üniversitesi, Türkiye)
İlhan Kaya (Yıldız Teknik Üniversitesi, Türkiye)
Alex Kotsev (University of Sofia St. Kilemt Ohridski, Bulgaria)
Kostis Koutsopoulos (Technical University of Athens, Greece)
Maria Luisa Lazaro (University of Madrid, Spain)
Carmen Minguez (University of Madrid, Spain)
Gerry O'Reilly (University College Dublin, Ireland)
Daniela Schmeinck (University of Cologne, Germany)
Alper Uzun (Balıkesir Üniversitesi, Türkiye)
Mihai Voda (Dimitri Kantemir University, Romania)
Barney Warf (University of Kansas, USA)
Nuri Yavan (Ankara Üniversitesi, Türkiye)
Yerel Organizasyon Kurulu
Mustafa Ertürk
İbrahim Güner
Mustafa Girgin
Bayram Akça
İskender Daşdemir
Abdullah Gökdemir
Ceyda Naza
Hilal Bilgin
Kahraman Kılıç
Erhan Aydın
Emre Güler
ix
İÇİNDEKİLER – TABLE OF CONTENTS
ÖNSÖZ……………….…………….…………………….…………………………………..….iii
İÇİNDEKİLER……….…………………………….…………………….………………...........ix
BİLDİRİLER (SÖZLÜ)
Abdulqadir BELLO, Istvan Oliver EGRESI
Quantitative and Qualitative Analysis of Housing in Kano State, Nigeria .............................................. 2
Abdurrahman DĠNÇ, Ömer SEÇGĠN, AyĢe Arzu KILIÇ
Karaman Ġli’nin Ekoturizm Potansiyeli ....................................................................................................... .11
Ahmet ATASOY, ReĢat GEÇEN, Ali Selçuk BĠRĠCĠK
Reyhanlı Ġlçesinde Mevsimlik Tarım ĠĢçilerinin Sorunlarına ĠliĢkin Analizler ....................................... 22
Ahmet KARAKOÇ, ġermin TAĞIL
Ġzmir ve Ankara’da YağıĢlar Üzerine Uzak Desenlerin Etkisi .................................................................. 30
Alper UZUN, Mehmet SOMUNCU
Dağlık Alanlarda Sürdürülebilir Kalkınma................................................................................................... 46
Aytaç ġAHĠN, Mehmet GÜRBÜZ
Suriye’de Ġç SavaĢın Neden Olduğu Göç Hareketleri ................................................................................ 58
S. Banu YILDIZ
Hatay Ġlinin Ġnanç Turizmi Potansiyeli ve Yerel Halkın Ġnanç Turizmine BakıĢı ................................. 69
Bayram ġAHĠN, Hülya KAHVECĠ, Burcu DURGUT
Turistlerin Destinasyon Seçiminde Coğrafi ĠĢaretlerin Önemi: Balıkesir Ġli Coğrafi ĠĢaretleri ........... 79
Bayram ġAHĠN, Burçin SÖNMEZ, Aslı Ceren SAYGI
Mevsimsel Duygu Durumunun ĠĢ gören Performansına Etkisi: Konaklama ĠĢletmelerinde
Bir AraĢtırma .................................................................................................................................................... 89
Bekir TAġTAN, Arif ÇağdaĢ AYDINOĞLU
Afet Yönetiminde Çoklu Tehlike ve Risk Kavramı ................................................................................... 99
Cemali SARI
Bir Turizm Coğrafyası AraĢtırması: Antalya Turizminin Son On Yılı .................................................. 107
Cercis ĠKĠEL, Gülbahar GENEL
Türkiye’de Hastane ve Yatak Sayılarının Mekânsal DağılıĢı ve DeğiĢimi (2000-2012) ....................... 117
Ceyda NAZA
Sosyal Bilgiler Üzerine Yazılan Makalelerin Coğrafi Dağılımı ................................................................ 124
Charles E. UDOSEN, Roberto OLABANJO, Aniesua ESSIETT
GIS Application in Flood Abatement in Uyo, City Nigeria ................................................................... 134
Eray POLAT, Sami Sonat ÖZDEMĠR, Meltem ÖZDEMĠR
Kırsal Turizm Potansiyelinin SWOT Analizi ile Değerlendirilmesi: Balıkesir Örneği ....................... 143
x
Eren ġENOL
Üniversite Öğrencilerinin Yer Seçimlerinde Etkili Olan Faktörler: Giresun Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi Örneği.................................................................................................................... 154
Ersin Kaya SANDAL, Fatma Betül URHAN
Proje Desteklerinin Bölgesel Kalkınmaya Etkisi: Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı Örneği .............. 165
Evren EKĠZ, Hakkı YAZICI
Kültürel Coğrafya Açısından Burdur’un Bucak Ġlçesi ve Köylerindeki Yörük Göçleri ..................... 175
Evrim TÖRE
Yüzen Fabrika MĠA’ya Demirledi: Ġstanbul’da Film Endüstrisi Neden Kümeleniyor? ..................... 185
Fatma ESEN, Saadettin TONBUL
Elbistan Havzası’nın Bitki Coğrafyası ........................................................................................................ 195
Ferhat ASLAN
Kentsel YerleĢmelerde Sürdürülebilirlik ve YeĢil Binalar ........................................................................ 216
Gökçe MANAVKAT, Fatih SAYGILI
Ege Bölgesinde Endüstriyel Faaliyetlerin Coğrafi YoğunlaĢma Dinamiği ........................................... 227
Gülay ÖZDEMĠR, Nur NeĢe ġAHĠN, Nurbanu KALKAN
Kırsal Turizm Çerçevesinde Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi Projesi Olarak Ta. Tu. Ta.:
Ali TaĢköylü Çiftliği Örneği ......................................................................................................................... 239
Güldane MĠRĠOĞLU, ġermin TAĞIL
Balıkesir Organize Sanayi Bölgesinde Kadınların ĠĢ YaĢamına Katılımı .............................................. 249
Gürkan AKDAĞ, Ozan GÜLER, Osman DEMĠRTAġ, Ali DALGIÇ, Cem YEġĠLYURT
Turizm ve Çevre ĠliĢkisi: Türkiye’deki YeĢil Otellerin Gözünden YeĢil Otelcilik Uygulamaları
Üzerine Bir Değerlendirme .......................................................................................................................... 258
Güzin Kantürk YĠĞĠT, TaĢkın DENĠZ
Akdeniz Bölgesinde Ġntiharların Coğrafi Dağılımı ................................................................................... 268
Halid PEKTEZEL
Keramet Ilıcası’nın Termal Turizm Olanakları ......................................................................................... 276
Hilmi DEMĠRKAYA
Aktif Öğrenme Temelli Coğrafya Öğretimi: YerleĢmenin Fonksiyonları ............................................ 287
Ġbrahim SEZER
Doğal ve BeĢeri Kaynakların Sağlık Turizmi Potansiyelinin Değerlendirilmesi:
Giresun Ġli Örneği ......................................................................................................................................... 291
Ġhsan BULUT, Berna ÖZOĞUL
YasadıĢı Göçler ve Türkiye’ye Yansımasında Erzurum Örneği ............................................................. 301
Ġhsan BULUT, Leman ALBAYRAK
Ardanuç Yöresi Vernaküler Kültür Unsurları ........................................................................................... 312
Ġlhan KAYA
Coğrafi DüĢüncede Mekân .......................................................................................................................... 321
xi
Ġsmail KERVANKIRAN, Mahinur KILIÇ
Yozgat Ġl’inde Jeotermal Kaynakların Kullanımı ve Turizm Açısından Önemi .................................. 328
Kemal DURUSU, Levent KARACA
5.Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Ġçin CBS ile Örnek Materyal GeliĢtirme ÇalıĢması ................................. 337
Koray KARABACAK
Eğridir’de (Isparta) Turizm .......................................................................................................................... 344
Leyla ÖĞÜT, Funda SECAL
Kültür ve Sanat Yönelimli Kentsel DönüĢüm Stratejileri ....................................................................... 352
M. Murat KÖLE
Kuzey Afrika Ülkeleri Yenilenebilir Su Kaynakları ve Fosil Su Kullanımı ........................................... 362
Mehmet Ali ÇELĠK, Murat KARABULUT
Farklı Bitki Ġndeks Modelleri(EVI, NDVI, VCI) Kullanılarak Resulosman Dağı (Kilis) Bitki
Örtüsünün Ġncelenmesi ................................................................................................................................ 372
Mehmet DEĞERLĠYURT, Saye Nihan ÇABUK, Recep AKSU
Sürdürülebilir Kentsel GeliĢim Ġçin YerleĢime Uygun Alanların Belirlenmesi:
Ġskenderun Kenti Örneği ............................................................................................................................. 380
Mehmet DENĠZ, Ali AYAYDIN, Aykut KAHRAMAN
Banaz’da UlaĢım Faaliyetleri ........................................................................................................................ 390
Mehmet DENĠZ, Ali AYAYDIN, Aykut KAHRAMAN
Aydın Ġlinde Kestane YetiĢtiriciliği ve Orman ve Su ĠĢleri Bakanlığı 2013-2017 Eylem Planı ......... 400
Mehmet DENĠZDURAN, Yakup KIZILELMA, Murat KARABULUT
KahramanmaraĢ Ovası ve Çevresinde Arazi Kullanımı Arazi Örtüsünde Meydana Gelen
DeğiĢimlerin Ġncelenmesi ve Amaç DıĢı Arazi Kullanımının Tespiti ................................................... 410
Merve Görkem ZEREN
Üniversite Öğrencilerin Gözü ile Coğrafya Eğitimcisi: Bir Olgubilim AraĢtırması ............................ 418
Muazzez HARUNOĞULLARI, Ünal ÖZDEMĠR
Ceyhan-Yumurtalık Sanayi ve Enerji Yatırımlarında BTC’nin Önemi ................................................. 428
Muhammet TOPUZ, Murat KARABULUT, Hüseyin KORKMAZ, ReĢat GEÇEN
Hatay Ġli YağıĢları ile Kuzeyatlantik Salınımı(NAO) Arasındaki ĠliĢkinin Değerlendirilmesi ............ 438
Muhterem KÜÇÜKÖNDER, Murat KARABULUT, Mehmet Ali ÇELĠK
AfĢin-Elbistan Termik Santrali Çevresinde Yer Yüzey Sıcaklıklarının Değerlendirilmesi ................. 445
Murat ATAOL
Ege ve Akdeniz Bölgelerinde Son 100 Yıldaki Sulak Alan Kaybı ......................................................... 453
Murat KARABULUT, Muhterem KÜÇÜKÖNDER
Büyük Menderes Deltası Kıyı DeğiĢimlerinin Ana BileĢenler Metodu ile Ġncelenmesi ..................... 463
Murat KARABULUT, Kemal YURDDAġ
Fırat Havzası YağıĢlarında Görülen DeğiĢim ve Eğilimler ..................................................................... 472
xii
Murat KARABULUT, Muhterem KÜÇÜKÖNDER, Muhammet TOPUZ
Kızkalesi, AyaĢ ve Kabızlı Havzalarının (Erdemli-Mersin) Jeomorfometrik Analizi ......................... 482
Murat SUNKAR, Harun ReĢit BAĞCI
Uluova’nın Kuzeydoğusunda (Elazığ) YaĢanan Sel ve TaĢkın Olaylarının Çevresel Etkileri ............ 493
Murat TANRIKULU
Bir Kıtanın Düzlem Üzerinde Yazılan Kaderi: Haritalarda Afrika ve Kolonial Haritacılık............... 502
Murat TANRIKULU
Ortaöğretim Coğrafya Müfredat Programlarına EleĢtirel Bir YaklaĢım................................................ 513
Mustafa ERTÜRK, Levent KARACA, Emin ATASOY
Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Etkinlik Temelli Olarak Sosyal Bilgiler Öğretiminde Kullanılması ........ 521
Mustafa KOÇAK
Bayat Ġlçesi’nde Nüfus GeliĢimi ve Göçler ............................................................................................... 530
M. Murat YÜCEġAHĠN, E. Murat ÖZGÜR, Derya HASTA, Ayla DENĠZ
Antalya’da Rus Göçmenlerin UlusaĢırılaĢmasının Dinamikleri .............................................................. 540
Müjdat AVCI
Sosyal Adaletinin Uğramadığı Semt: Yoksulluk (Erzincan’da Bir Saha ÇalıĢması) ............................. 550
Nevin ÖZDEMĠR
Türkiye’deki Üniversitelerin Coğrafya Bölümü Öğrencileri ile Coğrafya Öğretmenliği Bölümü
Öğrencilerinin Öğrenme Stillerinin KarĢılaĢtırılması ............................................................................... 560
Nihat KARAKUġ, Serdar SELĠM, Zeynep R. BOZHÜYÜK ARDAHANLIOĞLU,
Ġsmail ÇINAR, Özgür ÖZER
Aktif Rekreasyon Alanları Dağılımının CBS Teknikleri ile Analizi Üzerine Fethiye Kent
Merkezi Örneğinde Bir AraĢtırma .............................................................................................................. 570
Nihat KARAKUġ, Serdar SELĠM, Zeynep R. BOZHÜYÜK ARDAHANLIOĞLU,
Murat ZENGĠN
Fethiye Kenti Açık ve YeĢil Alan Dağılımlarının CBS Teknikleri ile Analizi ....................................... 577
Nilgün AÇIK ÖNKAġ
Türkçe Ders Kitaplarında Coğrafik Unsurlar ........................................................................................... 586
Niyazi KAYA, Hakan ÖNAL
Coğrafya Eğitiminde Bir Araç Olarak; Romanlar ..................................................................................... 597
Nurhan KOCAN, NeĢe YÜCESOY
The Approach of the Geo-Based Tourism for Attractiveness of the Sphere ..................................... 605
Nusret KOCA, Ġskender DAġDEMĠR
Sosyal Bilgiler Öğretiminde Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Ders Materyali Olarak Kullanılması .......... 614
Okan TÜRKAN
Türkiye ile Sahra-Altı Afrika Ülkeleri Arasındaki Ticari ĠliĢkiler (1990-2012) ..................................... 624
Osman SARIGÜL, Mesut ġĠMġEK
Polyelerde Ġnsan YaĢamı: Evriye Polyesi Örneği...................................................................................... 636
xiii
Ozan Arif KESĠK, Arif ÇağdaĢ AYDINOĞLU
UlaĢılabilirlik Kavramı ve Engelli Örneği .................................................................................................... 646
Ömer KAYA, Nadire KARADEMĠR
Türkiye’de 2000 Genel Nüfus Sayımının 2007-2012 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemlerine
Göre Değerlendirilmesi ................................................................................................................................ 653
Özge ERDÖLEK, Funda BARBAROS, Akın ERDOĞAN
Türkiye’de Bölgesel Kalkınma EĢitsizliği ve Yatırım TeĢvikleri ............................................................. 662
Pınar BÖRÜ, MeneviĢ UZBAY PĠRĠLĠ
Türkiye’de Binyıl Hedefleri: Düzey I Bölgeleri Kapsamında Bir Değerlendirme ............................... 672
Rahman NURKOVIC, Ranko MIRIC
Revitalization Industry Companies in Function of Development of Bosnia and Herzegovina ....... 681
Rauf BELGE, Istvan Oliver EGRESI
The Geography of Islamic Finance in Turkey .......................................................................................... 689
Selin BAHÇALI, Selver ÖZÖZEN KAHRAMAN
Artvin’den Bursa’ya Bir Ġç Göç ÇalıĢması ................................................................................................. 698
Selver ÖZÖZEN KAHRAMAN, Berrin GÜLTAY
Seçimlerde Bölgesel SıradıĢı Gözlemler (2007 ve 2011 Genel Seçimleri) ............................................. 708
Serpil MENTEġE, ġermin TAĞIL
Ġznik Gölü ile Ġlgili Toplumsal Algı ve Çevresel Farkındalık .................................................................. 711
ġermin TAĞIL, Çağan ALEVKAYALI
“Ortak Malların Trajedisi”: Gediz Deltasında Arazi Kullanımı-Arazi Örtüsü DeğiĢimi ................... 722
Tanyel ÖZELÇĠ ECERAL, Bilge ARMATLI KÖROĞLU
Ekonomik Coğrafyada Evrimsel Yöntem ArayıĢları: Ankara’da Savunma Sanayi GeliĢim
Süreci Ġçin Bir Analiz Çerçevesi .................................................................................................................. 731
TaĢkın DENĠZ
Uluslararası Doğrudan Yatırımların Türkiye’de Bölge ve Ġl Düzeyinde Dağılımı (2002-2013) ........ 738
Tayyar DOĞAN, Fatih GÖKYURT, Volkan Ġdris SARI
2009 Dünya Kalkınma Raporu ve Türkiye’de ġehirleĢme ...................................................................... 749
Tayyar DOĞAN, Volkan Ġdris SARI
Afrika’nın Coğrafi Özelliklerinin Ekonomik Kalkınmasına Etkileri ..................................................... 760
Tülay ÖCAL
Somut Olmayan Kültürel Miraslarımızdan Halıcılığın Niğde’de YaĢatılıp Sürdürülebilirliği ............ 770
Uğurcan AYĠK
Fikirtepe Kentsel DönüĢüm Projesi Örneğinden Hareketle Siyasal Alandaki Hegemonik
Söylemin Kentsel Mekâna Yansımaları ...................................................................................................... 780
Volkan ZOĞAL, Meryem GÜDÜCÜLER
Turizmde Yeni YaklaĢımlar: Cittaslow ve Seferihisar .............................................................................. 789
Yunus Emre MUTLU, Cercis ĠKĠEL
Kirazdere Havzası(Kocaeli) ve Çevresinin Jeomorfolojisi ...................................................................... 798
xiv
Zehra OBUT, Mehmet GÜRBÜZ
Siirt ġehrindeki Mahallelerin Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Benzerlik Analizi .................................... 807
Donald P. ALBERT
The First Five Years: International Journal of Applied Geospatial Research ..................................... 818
BİLDİRİLER (POSTER)……………………………………………………………….…831
Ali Ekber GÜLERSOY, Mehmet Ali Çelik
Küçük Menderes Havzası’nda Arazi Kullanımının Zamansal DeğiĢimi(1984-2012) ......................... 832
Arda BAY, Vedat ÇALIġKAN
Uludağ Yöresinde (Bursa) Alternatif Bir Turizm Türü Olarak Yayla Turizmi .................................... 839
Ferit ARSLAN, Vedat ÇALIġKAN, Selver ÖZÖZEN KAHRAMAN
Selçuk Ġlçesi (Ġzmir) Sulak Alanlarında Ġnsan Çevre EtkileĢimi ve Ekoturizm Potansiyeli ............... 849
Gökay GÖKSU, Murat KARABULUT
KahramanmaraĢ ġehir Merkezinde Gürültü Kirliliğinin Değerlendirilmesi ......................................... 859
Mehmet ÖZMAL, Muhterem KÜÇÜKÖNDER, Murat KARABULUT, Gökay GÖKSU
Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanarak KahramanmaraĢ Trafik Kaza Analizi ........................................... 867
ÖZETLER (SÖZLÜ BİLDİRİLER) ……………………………………………………876
ÖZETLER (POSTERLER) ………………………………………………………………947
831
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
BĠLDĠRĠLER
(POSTER)
832
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
KÜÇÜK MENDERES HAVZASI‟NDA ARAZĠ KULLANIMININ
ZAMANSAL DEĞĠġĠMĠ (1984-2012)
Ali Ekber Gülersoy
1
, Mehmet Ali Çelik
2
ÖZET
ÇalıĢmanın amacı, Küçük Menderes Havzası‘nda arazi kullanımının 1984 ve 2012 yılları arasındaki zamansal
değiĢiminin doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı açısından değerlendirilmesidir. AraĢtırmada güncel arazi
kullanım durumunu belirlemek amacıyla Landsat TM uydu görüntülerinden faydalanılmıĢ, bu görüntülerin
iĢlenmesinde çeĢitli uzaktan algılama yazılımları kullanılmıĢtır. 1984-2012 yılları arasında orman-maki (% 16, 196
ha), çayır-mera (% 14, 131 ha) ve kuru tarım (% 5, 33 ha) alanlarındaki azalmaya karĢın, sulu tarım alanları (%
113, 294 ha), su yüzeyleri (% 100, 33 ha) ve yerleĢim alanlarında (% 50, 33 ha) artıĢ gözlenmiĢtir. Havzada
arazilerin kabiliyet sınıfları ile kullanımı arasında uyumsuzluk söz konusudur. Nitekim I., II., III. ve IV. sınıf
arazilerin % 6‘sı yerleĢim, % 20‘si çayır-mera; V., VI, VII ve VIII. sınıf arazilerin ise % 32‘si tarım ve % 3‘ü
yerleĢim alanı olarak kullanılmaktadır. Sözü edilen durum, bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına neden
olmaktadır. Nitekim havzanın % 30‘unda görülen Ģiddetli erozyon, eğimli ve doğal bitki örtüsünden yoksun
arazilerde etkili olmaktadır. Arazi degradasyonu ve erozyon sonucu havza arazileri doğal niteliğini yitirerek
kullanılamaz hale gelmektedir. Bu kaybı engelleyebilmek için, arazilerin doğal ortam potansiyellerine (arazi
kabiliyet sınıfları) uygun bir arazi kullanım deseni oluĢturulmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Arazi kullanımı, Küçük Menderes Havzası, Zamansal DeğiĢim.
ABSTRACT
Aim of this study is to evaluate temporal change of land use in terms of sustainable use of natural resources
through the years of 1984-2012 in Kucuk Menderes Basin. In the study, Landsat TM satellite images were
benefitted from, and various remote sensing softwares were used in processing these images. In spite of a
decreasing on areas of forest-maquis (16%, 196 ha), grass-pasture (14%, 131 ha) and dry framing (5%, 33 ha)
through the years of 1984-2012, an increasing was observed on irrigated farming areas (113%, 294 ha), water
surfaces (100%, 33 ha) and settlement areas (50%, 33 ha). There are an unconformity between capability
classes&use of lands in the basin. As a matter of the fact that 6% of Ist , IInd, IIIrd and IV th class lands is being
used as settlement area and 20% of them as grass-pasture area; 32% of Vth, VIth, VIIth and VIIIth class lands is
being used as agriculture area, and 3% of them as settlement area. The said situation leads some negative results
to ensue. As a matter of the fact severe erosion which is seen at 30% of the basin becomes influential on lands
which are devoid of vegetation cover, and which are with slope. Basin lands become unuseable by losing their
natural character as a result of the land degradation and the erosion. In order for this loss to be prevented, a
pattern of land use that is suitable for natural environment potentials (land capability classes) of the lands should
be created.
Key Words: Land Use, Küçük Menderes Basin, Temporal Changes.
1. GĠRĠġ
Doğal ortam-insan faaliyetleri çerçevesinde nüfus miktarı ve ihtiyaçlarının artması yanında özellikle
Türkiye gibi geliĢmekte olan ülkelerin kalkınma çabaları, doğal ortam kaynakları üzerindeki baskıyı
giderek arttırmaktadır. Ülkemizde tarım arazisi olarak kullanılmaya uygun olan düz ve orta eğimli
alanların % 21‘lik bir orana sahip olduğu (Erinç, 1973) göz önüne alınırsa Küçük Menderes havzası
(tarıma uygun olan düz ve orta eğimli araziler, % 36) gibi alanların ülke ekonomisi açısından oldukça
önemli bir yere sahip olduğu anlaĢılmaktadır.
Türkiye‘nin batısında Ege Bölgesi‘nde Kıyı Ege Bölümü‘nün orta kesiminde yer alan Küçük Menderes
Havzası, kuzeyindeki Bozdağları kütlesi ile güneyindeki Aydın Dağları kütlesi arasında, kabaca doğu-
batı yönünde uzanır. Ġzmir‘in Bayındır, Beydağ, Kiraz, ÖdemiĢ, Selçuk, Tire, Torbalı ilçeleri ile 260 köy
ve bucağın yer aldığı havza, 3270 km²‘lik bir alan kaplar. Havzanın doğusundaki dağlık alanlardan
beslenen Küçük Menderes (175 km) adını verdiği grabeni kabaca doğu-batı yönünde kat ederek Ege
Denizi‘ne ulaĢır.
1
Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı, Türkiye,
gulersoy74@gmail.com
2
Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Türkiye, mehmet.ali.celikk@gmail.com
833
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
ġekil 1. Küçük Menderes Havzası lokasyon haritası.
2. AMAÇ ve YÖNTEM
ÇalıĢmanın amacı, Küçük Menderes Havzası‘nda arazi kullanımının 1984 ve 2012 yılları arasındaki
zamansal değiĢiminin doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı açısından değerlendirilmesidir.
AraĢtırmada 1984 ve 2012 yılları arazi kullanım durumunu belirlemek amacıyla 1984-06-28 tarihli
Landsat TM uydu görüntüsü ve 2012-06-09 tarihli Landsat TM uydu görüntüsü kullanılmıĢtır. Uydu
görüntülerinin 4, 3, ve 2. bantları kullanılarak kontrolsüz sınıflandırma tekniğiyle çalıĢma sahasında
öncelikle 100 adet sınıf oluĢturulmuĢtur. Daha sonra, söz konusu sınıflar recode edilerek 6 ana sınıfa
indirgenmiĢtir. Bu sınıflar; Su, Kuru Tarım, Sulu tarım, Orman, Çayır/Mera ve YerleĢme olarak
belirlenmiĢtir. AraĢtırmada, kontrolsüz sınıflamada ISODATA tekniği kullanılmıĢtır. Kontrolsüz
sınıflama uydu görüntüsündeki yansıma değerlerine bağlı olarak benzer piksellerin otomatik olarak
tespit edilip sınıflara atanması esasına dayanır. ÇalıĢmada 1984 ve 2011 yıllarına ait Landsat TM uydu
görüntülerinden kontrolsüz sınıflama tekniğiyle üretilen veriler üzerinde doğruluk analizleri yapılmıĢtır.
Buna göre, 1984 yılına ait görüntünün doğruluk oranı kappa katsayısına göre 0.79, 2012 yılına ait
görüntünün doğruluk oranı ise 0,81‘dir. Elde edilen bu değerler sınıflamanın geçerli sayılabilecek
düzeyde olduğunun göstergesidir (Karabulut, 2006; Sönmez, 2012; Çelik ve Karabulut, 2013; Gülersoy,
2013).
3- BULGULAR
3.1. Arazi Kullanımı (1984)
1984 yılında Küçük Menderes Havzası‘nda arazilerin % 38‘ini orman alanları, % 30‘unu tarım alanları,
% 29‘unu çayır-mera alanları, % 2‘sini yerleĢim alanları ve % 1‘ini ise su yüzeyleri oluĢturmuĢtur.
Orman alanlarının % 10-15‘ini maki-garig alanları teĢkil etmiĢtir. Havzanın % 22‘sinde kuru tarım, %
8‘inde ise sulu tarım faaliyetleri yürütülmüĢtür. AraĢtırma sahasında çayır-mera alanlarının geniĢ yer
tutması geleneksel hayvancılığı desteklemiĢtir. Havzanın % 2‘sinde yerleĢim, turizm, sanayi ve
madencilik faaliyetleri yürütülmüĢtür. Küçük Menderes ve kolları ile bunlar üzerindeki göletler yanında
delta çevresindeki göller ve bataklıklar ise sahanın % 1‘ini teĢkil eden su yüzeylerini oluĢturmuĢtur.
Küçük Menderes Havzası‘nda orman alanları metamorfiklerin geniĢ yer tuttuğu eğimli alanlarda (eğim
% 10-15) VI. ve VII. sınıf araziler üzerinde Bozdağlar‘ın güney ve Aydın Dağları‘nın kuzey
yamaçlarında ve havzanın batısında yayılıĢ göstermiĢtir. Havzada VII. ve VI. sınıf araziler üzerinde
bakiyeler halinde maki-garigler geniĢ yer tutmuĢtur. Tarım arazilerinin % 73‘ü kuru tarım alanı (tahıl,
zeytin, bağ alanları, nadasa bırakılmıĢ alanlar) olarak kullanılmıĢtır. Kuru tarım alanları I., II., III. ve VII.
sınıf araziler üzerinde genel olarak havza kenarlarında özellikle havzanın batısında Torbalı, Tire ve
Selçuk arasında ve havzanın doğusunda Kiraz ve Beydağ çevresinde yayılıĢ göstermiĢtir. 1984 yılında
tarım alanlarının % 27‘sinde sulu tarım faaliyetleri yürütülmüĢtür. I., II. ve III. sınıf araziler üzerinde
yoğun olarak yapılan sulu tarım faaliyetleri eğim değerinin az olduğu (eğim % 0-5) havza tabanında ve
vadi boylarında yürütülmektedir. Sulu tarım alanları havzanın doğu yarısında ÖdemiĢ-Tire arasında,
havzanın orta kesimlerinde ise Bayındır önlerinde ve havza batısında Torbalı çevresinde yayılıĢ
göstermiĢtir. Sulu tarım faaliyetleri büyük ölçüde yeraltı sulamasına dayanmıĢtır. AraĢtırma sahasında
1984 yılında tarla ürünleri içerisinde pamuk, buğday, tütün, patates ve arpa üretimi ön plana çıkmıĢtır.
Zeytin üretimi ise geçmiĢten günümüze havzada ayrıcalıklı konumunu korumuĢtur. Zeytinlik alanlar,
havza tabanında ve özellikle havza kenarlarındaki kolüvyal depolar üzerinde geniĢ yer tutmuĢtur. 1984
834
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
yılında havzada, ürün verebilen 5 milyonun üzerinde zeytin ağacı varlığı söz konusudur. (Gözenç, 1978;
Ġzmir Ġl Tarım Müdürlüğü, 1984). Sulu tarım alanlarında ön plana çıkan diğer ürün grubu sebzeler
olmuĢtur. Havza bostan üretiminde öteden beri söz sahibi olmuĢ, Bayındır ve çevresi çiçek üretimiyle
ön plana çıkmıĢtır. Havzanın % 29‘unu oluĢturan mera alanları, havza tabanını çevreleyen eğimli
alanlarda ağaç ve çalı örtüsünden yoksun VII., VI. sınıf (% 8) arazilerde ve tarım alanı olarak
kullanılması gereken I., II. ve III. sınıf arazilerde yayılıĢ göstermiĢtir.
Havzanın % 2‘sinde yerleĢim, turizm, sanayi ve madencilik faaliyetleri yürütülmüĢtür. YerleĢim alanları
genellikle I. ve VII. sınıf araziler üzerinde yer almıĢtır. 1985 yılı itibariyle 350 960 insanın yaĢadığı
Küçük Menderes Havzası‘nda ÖdemiĢ (47 475 kiĢi), Tire (35 044 kiĢi), Torbalı (18 300 kiĢi), Bayındır
(17 171 kiĢi), Selçuk (16 242 kiĢi) ve Kiraz (8001 kiĢi) önemli yerleĢim birimleri arasında yer almıĢtır
(TÜĠK, 1985).
Tablo 1. Küçük Menderes Havzası‘nda Arazi Kullanım Durumu (1984)
Arazi Kullanım ġekilleri
1984 (%)
Çayır-Mera
29
Orman
38
Kuru Tarım
22
Sulu Tarım
8
YerleĢme
2
Su
1
ġekil 2. Küçük Menderes Havzası arazi kullanım haritası (1984).
3.2. Arazi Kullanımı (2012)
Günümüzde Küçük Menderes Havzası‘nda arazilerin önemli bir kısmını tarım alanları (% 38) ile
orman-maki-garig alanları (% 32) teĢkil eder. Havzada yürütülen geleneksel hayvancılığın yansıması
olarak mera alanları % 25‘lik bir oran oluĢturur. Havzanın % 3‘ünde yerleĢim, turizm, sanayi ve
madencilik faaliyetleri yürütülmekte iken % 2‘sini su yüzeyleri oluĢturmaktadır.
Tarım arazilerinin % 55‘i kuru tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Kuru tarım alanları I., II., III. ve VI.
sınıf araziler üzerinde, havza kenarlarında özellikle havzanın doğusunda ve Tire çevresinde yayılıĢ
göstermektedir. Havzada sulu tarım alanları (% 45) giderek geniĢlemektedir. I., II., III. ve VI. sınıf
araziler üzerinde yoğun olarak yapılan sulu tarım faaliyetleri eğim değerinin az olduğu havza tabanında
ve vadi boylarında yürütülmektedir. Büyük ölçüde yeraltı sulamasına dayanan sulu tarım faaliyetleri,
835
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Beydağ Barajı‘nın devreye girmesi ve inĢa halindeki AktaĢ, Zeytinova (Burgaz) ve Rahmanlar
barajlarının devreye girecek olmasıyla havza tabanında yoğun bir kullanımın yaĢanmasına neden
olabilecektir. Zeytinlik alanlar (tarım alanlarının % 29‘u), havza tabanında ve özellikle havza
kenarlarındaki kolüvyal depolar üzerinde geniĢ yer tutmaktadır. Tahribata uğramıĢ ormanlık alanlarda
da makilerle birlikte zeytinliklere rastlanabilmektedir. Havzada, ürün verebilen 8 milyonun üzerinde
zeytin ağacı mevcuttur.
Küçük Menderes Havzası‘nda tarımsal alan kullanımına göre ilk sırayı tarla alanları (% 41) alırken,
zeytin alanları (% 29), sebze alanları (% 17) ve dikili alanlar (% 13) onu takip etmektedir. Tarla alanları
içerisinde mısır = yemlik, patates, buğday, mısır = dane, arpa, pamuk, yonca, yem Ģalgamı, fiğ ve tütün
üretimi ön plandadır. Sebze alanları içerisinde ise domates, karpuz, biber, hıyar, fasulye, bamya ve
bezelye ekimi önemlidir. Dikili alanlar içerisinde meyve, bağ, narenciye vb. tarımı ön plandadır (Ġzmir Ġl
Tarım Müdürlüğü, 2012). Bayındır ve çevresinde dıĢ mekân çiçekçiliği ve fidan yetiĢtiriciliği havza
tabanında ve kenarında yer alan yerleĢmelerde hızla yaygınlaĢmaktadır.
Küçük Menderes Havzası‘nda orman alanları metamorfiklerin geniĢ yer tuttuğu eğimli alanlarda (eğim
% 10-15) VI. ve VII. sınıf araziler üzerinde Bozdağlar‘ın güney ve Aydın Dağları‘nın kuzey
yamaçlarında ve havzanın batısında yayılıĢ göstermiĢtir. AraĢtırma alanında dağlık alanların özellikle
kuzeye ve batıya bakan yamaçlarında uygun nem Ģartlarına bağlı olarak yoğun kızılçam (Pinus brutia)
toplulukları rülür. Bozdağlar ve Aydın Dağları‘nda 800-900 m‘den sonra karaçamlar (Pinus nigra)
görülmeye baĢlar.
Kızılçam ormanları, Aydın Dağları‘nda (ÖdemiĢ ve Tire çevresinde) yaygın olan ve önemli bir gelir
kaynağı olan kestane (Castanea sativa) ve ceviz (Juglans regia) ve özellikle incir (Ficus carica) yetiĢtiriciliğine
bağlı olarak büyük ölçüde tahribata uğramıĢtır. Havzada ormanlık alanlar genellikle III., VI. ve VII.
sınıf araziler üzerinde yer almaktadır. Havzada VII. ve VI. sınıf araziler üzerinde bakiyeler halinde
maki-garigler geniĢ yer tutmaktadır. Sahada tahribata uğramamıĢ arazilerde 500 m‘ye kadar delice,
sandal, melengiç, kermez meĢesi, akçakesme, katran ardıcı, kocayemiĢ, tüylü laden, adaçayı ve yapraklı
ladenlere rastlanmaktadır (Günal, 1987). Vadi içlerinden 700-800 m‘lere kadar nemcil maki türlerini
görmek mümkündür. Genel olarak kızılçam ormanları ve makilerin tahribatıyla ortama hâkim olan
garigler Selçuk‘ta Bülbül Dağı çevresinde 500 m‘ye kadar makilerle karıĢık halde görülmektedir. Orman
alanı olması gereken VII. sınıf arazilerde maki-gariglere yoğun olarak rastlanması, havzadaki arazi
degradasyonunun boyutunu göstermesi açısından çarpıcıdır.
Mera alanları havzanın % 17‘sini oluĢturur. Havza tabanını çevreleyen eğimli alanlarda ağaç ve çalı
örtüsünden yoksun VI. ve VII. sınıf arazilerde ve tarım alanı olarak kullanılması gereken I., II. ve III.
sınıf arazilerde mera alanları yayılıĢ göstermektedir. Mutlak bitki örtüsüyle kaplı olması gereken eğimin
% 10‘u geçtiği alanlarda aĢırı ve erken otlatma erozyonun Ģiddetlenmesine neden olmaktadır.
Sahamızda mera alanları ile mevcut hayvan varlığı arasında bir uyum söz konusu değildir. Mera
alanlarının yetersizliği orman, maki alanlarının ve zeytinliklerin otlak olarak kullanılmasına neden
olmakta bu da arazi degradasyonunu hızlandırmaktadır.
Tablo 2. Küçük Menderes Havzası‘nda Arazi Kullanım Durumu (2012)
Arazi Kullanım ġekilleri
2012 (%)
Çayır-Mera
25
Orman
32
Kuru Tarım
21
Sulu Tarım
17
YerleĢme
3
Su
2
Havzanın % 3‘ünde yerleĢim, turizm, sanayi ve madencilik faaliyetleri yürütülmektedir. YerleĢim alanları
genellikle I., II., III. ve VII. sınıf araziler üzerinde yer almaktadır. YaklaĢık 5000-6000 yıldır yerleĢime
sahne olan Küçük Menderes Havzası, 2012 yılı itibariyle 480 000 kiĢiye ev sahipliği yapmaktadır.
Torbalı (127 101 kiĢi), ÖdemiĢ (75 577), Tire (53 692 kiĢi), Selçuk (28 213 kiĢi), Bayındır (21 785 kiĢi),
Kiraz (8720 kiĢi) ve Beydağ (5612 kiĢi) havzadaki önemli merkezlerdir (TÜĠK, 2012). Havzada
yerleĢmeler havza tabanından baĢlayıp 1250 metrelere kadar çıkabilmektedir. AraĢtırma alanında
836
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
yerleĢmelerin yarısı havza tabanında, % 30‘u etek düzlüklerinde ve % 20‘si ise dağ yamaçlarında yer
almaktadır.
ġekil 3. Küçük Menderes Havzası arazi kullanım haritası (2012).
3.3. Arazi Kullanımının Zamansal DeğiĢimi (1984-2012)
Küçük Menderes Havzası‘nda 1984-2012 yılları arasında orman-maki alanlarında % 16‘lık (196 ha),
çayır-mera alanlarında % 14‘lük (131 ha), kuru tarım alanlarında % 5‘lik (33 ha) bir azalmaya karĢın,
sulu tarım alanlarında % 113‘lük (294 ha), yerleĢme alanlarında % 50‘lik (33 ha) ve su yüzeylerinde ise
% 100‘lük (33 ha) bir artıĢ gerçekleĢmiĢtir. Orman-maki alanlarındaki azalma yerleĢim ve tarım
alanlarının geniĢlemesi yanında, yöre insanlarının yoğun tahribatıyla ve baraj-gölet yapımıyla ilgilidir.
Çayır-mera alanlarındaki azalma da sözü edilen nedenlerle ilgilidir. Kuru tarım alanlarındaki azalma,
Beydağ Barajı ve göletlerin inĢasıyla birlikte sulama imkânlarının artıĢıyla ilgilidir. Sulu tarım
alanlarındaki artıĢta graben tabanında açılan kuyuların da büyük katkısı olmuĢtur. Havzada 10 000‘den
fazla kuyu açıldığı göz önüne alınırsa durum daha iyi anlaĢılabilir (DSĠ, 2012). YerleĢme alanlarındaki
artıĢ nüfusun artmasıyla birlikte yerleĢim alanlarının geniĢlemesiyle ilintilidir. Nitekim 1984-2012 yılları
arasında havza nüfusu % 37 oranında (129 040 kiĢi) artmıĢtır. Su yüzeylerindeki artıĢ ise sözü edildiği
gibi baraj ve gölet yapımıyla ilgilidir.
Tablo 3. Küçük Menderes Havzası‘nda Arazi Kullanımının Zamansal DeğiĢimi (1984-2012).
1984
(%)
2012
(%)
1984
(ha)
2012
(ha)
1984-2012 DeğiĢim (%)
29
25
948,3
817,5
-14
38
32
1242,6
1046,4
-16
22
21
719,4
686,7
-5
8
17
261,6
555,9
113
2
3
65,4
98,1
50
1
2
32,7
65,4
100
837
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
ġekil 4. Küçük Menderes Havzası erozyon risk haritası.
ġEKĠL 5. Küçük Menderes Havzası arazi kabiliyet sınıfları haritası.
4- SONUÇ
ÇalıĢmanın amacı, Küçük Menderes Havzası‘nda arazi kullanımının 1984 ve 2012 yılları arasındaki
zamansal değiĢiminin doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı açısından değerlendirilmesidir.
AraĢtırmada güncel arazi kullanım durumunu belirlemek amacıyla Landsat TM uydu görüntülerinden
faydalanılmıĢ, bu görüntülerin iĢlenmesinde çeĢitli uzaktan algılama yazılımları kullanılmıĢtır. 1984-2012
yılları arasında orman-maki (% 16, 196 ha), çayır-mera (% 14, 131 ha) ve kuru tarım (% 5, 33 ha)
alanlarındaki azalmaya karĢın, sulu tarım alanları (% 113, 294 ha), su yüzeyleri (% 100, 33 ha) ve
yerleĢim alanlarında (% 50, 33 ha) artıĢ gözlenmiĢtir. Orman-maki alanlarındaki azalma yerleĢim ve
tarım alanlarının geniĢlemesi yanında, yöre insanlarının yoğun tahribatıyla ve baraj-gölet yapımıyla
ilgilidir. Çayır-mera alanlarındaki azalma da sözü edilen nedenlerle ilgilidir. Kuru tarım alanlarındaki
azalma, Beydağ Barajı ve göletlerin inĢasıyla birlikte sulama imkanlarının artıĢıyla ilgilidir. Sulu tarım
alanlarındaki artıĢta graben tabanında açılan kuyuların da büyük katkısı olmuĢtur. Havzada 10 000‘den
838
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
fazla kuyu açıldığı göz önüne alınırsa durum daha iyi anlaĢılabilir. YerleĢme alanlarındaki artıĢ, nüfusun
artmasıyla birlikte yerleĢim alanlarının geniĢlemesiyle ilintilidir. Nitekim 1984-2012 yılları arasında havza
nüfusu % 37 oranında (129 040 kiĢi) artmıĢtır. Su yüzeylerindeki artıĢ ise sözü edildiği gibi baraj ve
gölet yapımıyla ilgilidir. Havzada ürün deseninde de belirgin bir değiĢim yaĢanmıĢtır. Nitekim geniĢ
alanlarda ekilen pamuk yerine mısır tercih edilmeye baĢlanmıĢ ve kota uygulamasıyla birlikte tütün
ekimi oldukça azalmıĢtır.
Havzada arazilerin kabiliyet sınıfları ile kullanımı arasında uyumsuzluk söz konusudur. Nitekim I., II.,
III. ve IV. sınıf arazilerin % 6‘sı yerleĢim, % 20‘si çayır-mera; V., VI, VII ve VIII. sınıf arazilerin ise %
32‘si tarım ve % 3‘ü yerleĢim alanı olarak kullanılmaktadır. Sözü edilen durum, bazı olumsuz sonuçların
ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Nitekim havzanın % 30‘unda görülen Ģiddetli erozyon, eğimli ve
doğal bitki örtüsünden yoksun arazilerde etkili olmaktadır. Arazi degradasyonu ve erozyon sonucu
havza arazileri doğal niteliğini yitirerek kullanılamaz hale gelmektedir. Bu kaybı engelleyebilmek için,
arazilerin doğal ortam potansiyellerine (arazi kabiliyet sınıfları) uygun bir arazi kullanım deseni
oluĢturulmalıdır.
KAYNAKÇA
Çelik, M.A. ve Karabulut, M., (2013). YağıĢ KoĢullarının Antep Fıstığı (Pistacia vera L.) Biomas
Aktivitesi ve Fenolojik Özelliklerine Etkisinin Uzaktan Algılama Verileri Kullanılarak
Ġncelenmesi, Türk Coğrafya Dergisi, 60, 37-48.
DSĠ (2012). Küçük Menderes Ovası Sondaj Raporları, DSĠ 2. Bölge Müdürlüğü, Ġzmir.
Erinç, S. (1973). Türkiye: Ġnsan ve Ortam, İ.Ü. Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 10 (18-19), 1-33.
Gülersoy, A.E. (2013). Marmara Gölü Yakın Çevresindeki Arazi Kullanım Faaliyetlerinin Zamansal
DeğiĢimi (1975-2011) ve Göl Ekosistemine Etkileri, Türk Coğrafya Dergisi, 61, 36-37.
Günal, N. (1987). Gediz ve Büyük Menderes Arasındaki Sahanın Bitki Örtüsü Özellikleri, İ.Ü. Deniz
Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü Bülteni, 3 (4), 93-104.
Ġzmir Ġl Tarım Müdürlüğü, (1984). 1984 Yılı İzmir İli Tarımsal İstatistikler Bülteni. Ġzmir.
Ġzmir Ġl Tarım Müdürlüğü, (2012). 2012 Yılı İzmir İli Tarımsal İstatistikler Bülteni. Ġzmir.
Karabulut, M., (2006). NOAA AVHRR Verilerini Kullanarak Türkiye‘de Bitki Örtüsünün Ġzlenmesi ve
Ġncelenmesi, Coğrafi Bilimler Dergisi, 4, 31.
Sönmez, M.E., (2012). Kızıltepe Ġlçesinde Bitkisel Ürün Deseninde Meydana Gelen DeğiĢimler ve
Olası Olumsuz Sonuçları, Coğrafi Bilimler Dergisi, 10, 43.
TÜĠK, (1985). 1985 Yılı Genel Nüfus Sayımı Sonuçları Bülteni. Ankara.
TÜĠK, (2012). 2012 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımı Sonuçları Bülteni. Ankara.
839
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
ULUDAĞ YÖRESĠNDE (BURSA) ALTERNATĠF BĠR TURĠZM TÜRÜ
OLARAK YAYLA TURĠZMĠ
Arda BAY
1
, Vedat ÇALIġKAN
2
ÖZET
Büyük bir bölümü Marmara Bölgesi‘nin ney Marmara Bölümü‘nde, Bursa ili sınırları içinde yer alan Uludağ
Yöresi; zengin doğal özellikleri (ormanlar, endemik bitki ve ağaçlar, buzul gölleri vb.), temiz havası, kültürel
zenginliği ve geleneksel yaĢam biçimine sahip köylerinin yanı sıra özellikle kıĢ turizmi ile tanınan bir çevredir.
Bu çalıĢma kapsamında Uludağ Yöresi yaylaları arasında turizm potansiyeli ile dikkat çeken Sarıalan, Kirazlıyayla
ve Kocayayla incelenmiĢtir. Ele alınan yaylaların mevcut kullanım durumları ve turizm potansiyelleri belirlenerek;
yörenin yayla turizminin geliĢtirilmesine katkıda bulunacak öneriler hazırlanması amaçlanmıĢtır. Bunun yanı sıra
yaylaların kullanımında günümüzde karĢılaĢılan baĢlıca sorunlar saptanmıĢ ve bunlar için de çözüm önerileri
sunulmuĢtur. AraĢtırma kapsamında yaylaya gelen ziyaretçilere 30 sorudan oluĢan toplam 200 anket uygulanmıĢtır.
Böylece yayla ziyaretçilerinin sosyo-ekonomik özellikleri, coğrafi kökeni ve yaylaya geliĢ amaçları; ziyaretçilerin
yaylaya ulaĢımı ve yaylalardan yararlanma Ģekilleri hakkında veriler sağlanmıĢtır.
ÇalıĢma ile Uludağ Yöresi yaylalarının Ģekilsel ve fonksiyonel özellikleri bakımından rekreasyonel amaçlarla
kullanıldığı; geleneksel yaylacılık faaliyetlerine rastlanmadığı belirlenmiĢtir. Uludağ Yöresi yaylalarına özellikle yaz
aylarında, Bursa kentinde yaĢayan nüfus büyük ilgi göstermektedir. Uludağ, kıĢ turizminin dıĢında yayla turizmi ile
yıl boyunca çekici bir coğrafi çevredir. Ancak Uludağ Yöresi yaylalarından turizmde etkin bir Ģekilde yararlanma
konusunda henüz geliĢme sağlanamamıĢtır.
Anahtar Kelimeler: Uludağ, Yayla Turizmi, Alternatif Turizm, Bursa.
ABTRACT
Uludağ Region, which its large part is situated in the South part of Marmara Region within the borders of Bursa,
is a region which is known especially for its winter tourism as well as its rich natural features (forests, endemic
plants and trees, glacial lakes etc.), fresh air, cultural richness and villages that has traditional life styles.
Within the scope of this study, among Uludağ Region highlands Sarıalan, Kirazlıyayla and Kocayayla, which catch
attention with its tourism potential, have been studied. Region‘s preparing offers which will contribute to
highland tourism is aimed by determining studied present usage conditions and tourism potentials of highlands.
Besides this, the major problems encountered about usage of highlands have been determined and solution
proposals have been offered for these problems. Within the scope of this study, the visitors coming to the
highlands have been carried out two hundred surveys overall which are composed of thirty questions. Thus,
datum have been collected about access of visitors to the highland and kinds of benefits from highlands as well
as socio-economic features of visitors and their geographical origins and their aims of visiting.
With this study, it has been determined that the region is used for recreational purpose in terms of Uludağ
Region‘s modal and functional features of highlands and it hasn‘t been encountered traditional transhumance
activities. The population living in Bursa show a great interest to Uludağ Region highlands, especially in summer
months. Uludağ is an attractive geographical environment with its highland tourism during the whole year apart
from its winter tourism. However, no progress has been made about utilization from Uludağ Region highlands
in tourism in an effective way yet.
Key Words: Mt.Uludag, Highland Tourism, Alternative Tourism, Bursa.
1. GĠRĠġ
Anadolu‘da yaylacılığın geçmiĢi Türklerin Orta Asya‘da oluĢturdukları kültürle yakından bağlantılıdır.
Göçebe yaĢam biçimini benimsemiĢ Türklerin Anadolu‘ya geliĢleri ile bu kültür de Anadolu‘ya
taĢınmıĢtır. Hayvancılık faaliyetlerine dayanan yaylacılık faaliyetleri günümüze kadar değiĢik formlarda,
ülkemizin çeĢitli bölgelerindeki yaylalarında sürdürülmüĢtür. Coğrafyacılar tarafından da dikkate değer
bulunan bu konu Karadeniz, Akdeniz, Doğu ve Ġç Anadolu Bölgelerimizdeki geleneksel yaylacılık
1
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Coğrafya Bölümü (Yüksek Lisans Öğrencisi) arda.bay@hotmail.com
2
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Coğrafya Bölümü, v.caliskan@comu.edu.tr
840
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
faaliyetlerini ele alan çalıĢmalarla literatürde kendini göstermektedir (Alagöz, 1938; Emiroğlu, 1977;
Gürbüz, 1999; Somuncu, 2005; Toroğlu ve Kılınç 2008; Tunçdilek, 1964; Tunçel, Gürgen, Çiçek,
Doğu, 2004; Yürüdür, 2007; Zaman, 2007). Yaylalardan bir baĢka yararlanma yolunu, yayla turizmi ve
sayfiye yaylacılığını konu alan çalıĢmalar da söz konusudur. (Bekdemir ve Özdemir, 2002; Doğanay,
2009; Doğaner, 2001; ner ve Ertürk, 2005; Sandal, 2003; Somuncu, 1994; Toroğlu ve Gürbüz,
2008; Tapur, 2009; Tapur, 2008; TıraĢ, 2001; Zaman, 2001).
Yayla eski Türkçede yaz mevsimi anlamına gelen yay kökü ile hayvanları açıkta ve dağınık olarak
otlatmak manasını da ifade eden yaymak mastarından çıkmıĢtır (Alagöz, 1993). 28 ġubat 1998‘de Resmi
Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4342 Sayılı Mera Kanunu‟nda ise yayla; ―çiftçilerin hayvanları ile
birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yaralanmaları için tahsis edilen
veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerdir‖ Ģeklinde tanımlanmıĢtır. Birçok kaynakta yayla; çok
değiĢik Ģekiller gösterebilen bir geçim sahası ve iskân noktası olma özelliği gösterir (Tunçdilek, 1964).
Bu nedenle köy sürülerinin yazın en sıcak devresinde çıkıp uzun müddet kaldıkları dağ merası (Alagöz,
1993), yazın belirli bir süresi içinde hayvan otlatmak, ziraat yapmak ve geçimin sağlanmasında menfaat
temin eden her türlü iĢte çalıĢmak, hatta dinlenmek için gidilen mahal (Tunçdilek, 1967), yazın çıkıp
oturulan serin yer, dağların üzerindeki ikametgâh ya da yazlık mera (Emiroğlu, 1977), sosyal ve
ekonomik bağlarla köye bağlı, köy ekonomisinin tamamlayıcısı durumundaki ekonomik faaliyet bölgesi
(Doğanay, 1997) Ģeklinde farklı yönler vurgulanarak yayla tanımları yapılmıĢtır.
Türkiye‘de bilindiği gibi 1950‘li yıllardan itibaren güçlenen sanayileĢme hareketleri ile birlikte hızlı bir
kentleĢme süreci yaĢanmıĢtır. Kentlerin büyüdüğü bu süreçte refah seviyesinde gerçekleĢen artıĢlara da
bağlı olarak insanların dinlenme ihtiyaçları artmıĢtır. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde turizm
baĢlangıçta ―deniz-kum-güneĢ‖ temalı bir geliĢme göstermiĢ; uzun yıllar bu turizm Ģeklinin güçlü
alternatifleri ortaya konulamamıĢtır. Ancak zamanla bu yaklaĢımın değiĢmeye baĢladığı, turizm
çeĢitliliğinin arttığı ve bozulmamıĢ doğal alanlara bir yöneliĢ olduğu gözlenmektedir. Nitekim günümüz
dünyasında turizmde aĢama yapmıĢ ülkelerde kıyı, ören ve kültürel kaynaklara dayalı turizm
hareketlerinin yanı sıra, sahip oldukları yayla-dağ turizmi olanaklarından da etkin bir Ģekilde
yararlanmaya baĢlamıĢlardır (Ülker, 1989). 1990‘lı yılların baĢından itibaren bireysel turizm Ģekillerine
yönelimler artmaya baĢlamıĢtır. Ġnsanlar sadece güneĢ altında vakitlerini geçirmek yerine ulaĢım
imkânlarının artmasıyla tatil sürelerini birkaç parçaya bölerek ilgi alanlarına yönelik olarak tatile çıkmaya
baĢlamıĢlardır. Yeni geliĢen bu turizm türü daha çok bireysel olarak gerçekleĢtirildiği için kitle turizmine
bir alternatif olarak değerlendirilmiĢ, dolayısıyla alternatif turizm olarak adlandırılmıĢtır. Türkiye‘de son
20 yıldır en fazla talep gören alternatif turizm türleri içinde yayla turizmi dikkat çekici bir yere sahiptir.
Bu süreçte yaylalar doğal güzellikleri, temiz havası, kaynak suları, çeĢitli sportif olanakları ve sağlık
turizmine uygunlukları, kültürel ve sosyal çekicilik yaratan beĢeri çevre özelliklerinin daha iyi tanınması
ve tanıtılmasıyla turizm bakımından da ilgi görmeye baĢlamıĢtır.
2. YÖNTEM
Bu çalıĢmanın temelini araĢtırma alanındaki örneklem yaylalarda uygulanan anketler oluĢturmaktadır.
Anket uygulaması 2011 yılının yaz aylarında (Haziran, Temmuz, Ağustos) gerçekleĢtirilmiĢtir. Uludağ
yöresi yaylalarına gelen ziyaretçilerden 200 kiĢi toplam 30 sorudan oluĢan anketi yanıtlamıĢtır. Bu 200
ziyaretçiden 100 kiĢi ile Sarıalan‘da, 50 kiĢi ile Kirazlıyayla‘da ve yine 50 kiĢi ile Kocayayla‘da görüĢme
yapılmıĢtır. Anket uygulamasında rastgele örneklem yöntemi ve yüz yüze görüĢme tekniği
uygulanmıĢtır. Anket formu temel olarak iki bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölüm, bireylerin sosyo-
ekonomik özellikleri, coğrafi kökeni, yaylaya geliĢ amaçları ve yaylaya ulaĢım özelliklerini ve katılım
biçimlerini belirlemeye yöneliktir. Ġkinci bölüm ise ziyaretçilere yaylaların cazip gelen yönleri ile
yaylalardan faydalanma durumlarını ve ziyaretçilerin Uludağ Yöresi yaylaları ile ilgili düĢüncelerini
öğrenmeye yönelik sorulardan oluĢmaktadır. Bunun yanında araĢtırma kapsamında örneklem yaylaların
kullanım durumları ile ilgili çeĢitli güncel bilgilere ulaĢmak için ilgili kurum ve kuruluĢlarda bilirkiĢi
mülakatına baĢvurulmuĢtur. Anket sonuçlarının analizlerinde SPSS 18 istatistik programından
yararlanılarak frekans tabloları oluĢturulmuĢtur. Sağlanan çeĢitli veri ve sonuçlar grafik ve tablolar
yardımıyla açıklanmıĢtır.
3. ARAġTIRMA ALANI
ÇalıĢma alanını oluĢturan yaylalardan ikisi (Kirazlıyayla 1505 m. ve Sarıalan 1621 m.) Uludağ‘ın Bursa
ovasına bakan kuzey yamacında, Uludağ Milli Parkı sınırları içinde yer almaktadır. ÇalıĢma alanımızda
841
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
yer alan üçüncü yayla 1200 m yükseklikte bulunan Kocayayla‘dır. Keles ilçesine 4 km uzaklıkta yer alan
Kocayayla, geniĢ çayır ve mera alanlarına sahip bir yayladır (ġekil 1).
ġekil 1. AraĢtırma Alanının Lokasyonu ġekil 2. AraĢtırma Alanının Yükselti Haritası
4. ULUDAĞ YÖRESĠ‟NDE YAYLA TURĠZMĠNĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER
4.1. Morfoloji ve Topografik Yapı
Uludağ‘ın morfolojik özellikleri çok sayıda yaylanın meydana gelmesinde etkili olmuĢtur. Uludağ
yaylaları genellikle Uludağ kütlesinin Bursa‘ya dönük kuzey yamaçlar ile zirve kesimine yakın çevrelerde
dağılıĢ göstermektedir. Osmanlı kültür ve medeniyetinin Anadolu‘da kök salarak tutunduğu ve geliĢtiği
bu çevrede yaylalardan yararlanma geleneği oldukça eskiye tarihlenir.
Kirazlıyayla ve Sarıalan Bursa Ģehrinin ve dağın eteğindeki köylerin en çok rağbet ettikleri yayla olma
özelliğini korumaktadır. Turizm bakımından önemli olan yaylalar dağın kuzey eteğinde yüksekliklerine
göre Kadıyayla (1231 m), Kirazlıyayla (1505 m), Sarıalan (1621 m) dır (Doğaner, 1991).
Daha çok Alpinizm‘in sağladığı bir olanak olarak Uludağ‘da Zirve Tepe güzel bir manzara seyir olanağı
sunar. Diğer manzara seyir yerlerinden KuĢaklıkaya (2232 m) ve Fatin Tepe‘ye (2050 m) telesiyej
kullanarak; Cennetkaya‘ya (1975 m) ise oteller kesiminden patika ile ulaĢmak mümkündür. Yüksek
seviyelerdeki bu manzara seyir yerleri dıĢında orman sınırı içinde kalan ve orman manzaraları sunan
yerler de vardır (Doğaner, 1991). Bunlardan Sarıalan‘a karayolunun yanı sıra teleferik ile de
ulaĢılmaktadır. Sarılan içinde kalan ve bir patika yol ile ulaĢılan Küçük Bakacak, manzara seyri açısından
oldukça ilgi çekicidir. Diğer bir manzara seyir yeri ise Bakacak mevkiidir. Sarıalan‘dan Çobankaya‘ya ve
Bakacak‘a patika yol ile ulaĢmak mümkündür. Bu patika yol takip edilerek önce Çobankaya mevkiine
ulaĢılmaktadır. Çobankaya‘dan ise asfalt yolun izlenmesiyle Bakacak mevkiine ulaĢılır. Ayrıca Bakacak
mevkiine karayolu ile oteller bölgesinden de ulaĢmak da mümkündür. Burası Bursa Ģehir manzarası
seyri için en mükemmel konuma sahiptir.
842
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
4.2. Ġklim Özellikleri
Uludağ, Karadeniz iklim tipinden Akdeniz iklim tipine geçiĢ alanında yer alır. Fakat bulunduğu çevrenin
en yüksek kütlesi olması nedeniyle farklı iklim özellikleri gösterir. Marmara Bölgesi‘nde sadece
Uludağ‘da dağ iklimi görülür (Darkot ve Tuncel, 1981). Genel anlamda Uludağ‘da kar yağıĢlı gün
sayısının fazla, kar kalınlığının yüksek ve karın yerde kalma süresinin uzun olması kıĢ turizminin
geliĢmesine yol açarken, yaz aylarında çevresine göre serin bir iklime sahip olması dinlenme, piknik-
mangal ve rekreasyonel faaliyetler için uygun bir alan olmasını sağlamaktadır.
AraĢtırma alanının iklim özelliklerini ortaya koyabilmek için Uludağ Zirve (1920 m) meteoroloji
istasyonu, Bursa ili (100 m) ve Keles (1063 m) ilçesi meteoroloji istasyonlarına ait iklimsel verileri
değerlendirilmiĢtir.
Yayla alanlarının özellikle yaz aylarında kullanımında iklim önemli bir etkendir. Meteoroloji istasyonları
verilerine göre yaz mevsimi sıcaklığının Bursa‘da yüksek olduğu görülür. Uludağ‘da ve Keles ilçesinde
ise yaz mevsimi sıcaklıklarının daha düĢük olduğu görülür. Bu nedenle yaz mevsiminde Bursa‘dan,
havanın daha serin olduğu Uludağ Yöresi yaylalarına (Sarıalan, Kirazlıyayla, Kocayayla) doğru ziyaretler
gerçekleĢir (ġekil 2).
Yörede yükseltinin artmasıyla birlikte kar yağıĢlı günlerin sayısı da artmaktadır. Uludağ‘da yıllık ortalama
kar yağıĢlı gün sayısı 81.2 gün, Keles‘te 33.1 gün ve Bursa‘da 15.4 gündür. Uludağ‘da kar yağıĢlı günler
Temmuz ve Ağustos ayı dıĢında bütün aylarda görülebilmektedir. Sarıalan ve Kirazlıyayla‘da bahar
aylarında da kar yağıĢları görülmektedir. Uludağ‘ın bu tür klimatik özellikleri bu çevredeki yaylalara da
büyük çekicilik kazandırmıĢtır (ġekil 2).
ġekil 2. Solda Uludağ, Bursa ve Keles istasyonlarında mevsimlere göre ortalama sıcaklıklar; Sağda Uludağ, Bursa
ve Keles istasyonlarında aylık ortalama kar yağıĢlı günler sayısı
Yöre yaylalarında uygulanan anket sonuçları yöredeki yaylaların ziyaretçiler tarafından daha çok yaz
aylarında tercih edildiğini ortaya koymaktadır (ġekil 3). Sayfiye yaylacılığı açısından önem teĢkil eden bu
durum yaz aylarında insanların Ģehirden daha yüksek, daha serin yerlere çıkmak istemelerinin
sonucudur. Diğer bir durum ise klimatizmden yararlanma olanağı sağlanmasıdır. Özellikle Sarıalan,
buradaki bungalovlar ve çadır kamp alanlarının varlığı nedeniyle konaklama açısından tercih
edilmektedir.
-5
0
5
10
15
20
25
30
Kış İlkbhar Yaz Sonbahar
Uludağ Zirve Bursa Keles
SICAKLIK (C⁰)
0
2
4
6
8
10
12
14
16
OŞM N M H T A E E K A
Uludağ Zirve Bursa Keles
MEVSİMLER
AYLAR
GÜNLER
843
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
ġekil 3. Anket uygulanan ziyaretçilerin yaylalara gelmek için tercih ettikleri aylar (%)
4.3. Bitki Örtüsü
Uludağ bitki örtüsü bakımından zengin bir alandır. Yaylalarda yer alan ormanlık alanlar günü birlik
çeĢitli kullanımlar açısından ziyaretçilerin ilgisini çeker. Sarıalan, zengin orman varlığı ve temiz havası ile
sağlık turizmine elveriĢli Ģartlar sunmaktadır. Özellikle bungalovlarda ve çadırlarda kalan ziyaretçilerin
büyük çoğunluğu Uludağ‘ın sunduğu bu temiz havadan yararlanma amacıyla burada bulunurlar. Ayrıca
yaylalarda yer alan ormanlık alanlar, yaz aylarında Bursa Ģehrinin sıcak havasından bunalan ziyaretçiler
için serin bir ortam sunmaktadır. Bunun yanı sıra Uludağ yaylalarının çiçekli bitki zenginliği de
fotoğrafçılıkla ilgilenen ziyaretçilerin ilgi odağı durumundadır.
5. ULUDAĞ YÖRESĠ YAYLALARINDA TURĠZM FAALĠYETLERĠ
Uludağ Yöresi yaylalarında uygulanan anketlerde ziyaretçiler tarafından en çok ziyaret edilen yaylalar
%75‘e yakın oran ile çalıĢmada örneklem olarak seçilen yaylalar olmuĢtur (ġekil 4). Bu durum örneklem
alan seçiminin isabetli olduğunu göstermektedir.
ġekil 4. Anket uygulanan ziyaretçilerin yörede tercih ettikleri yaylalar (%)
Yörede yer alan yaylalardan Sarıalan; hem günübirlik piknik, gezi, doğa yürüyüĢü amacıyla hem de
çadır alanlarının ve yayla evlerinin varlığı ile sağlık turizmi açısından önem teĢkil eder (ġekil 5).
Sağlık Turizmi; ―sağlığı koruma, iyileĢme amaçlarıyla belirli bir süre için (genellikle 21 gün) yer
değiĢtiren insanların doğal kaynaklara dayalı turistik bir tesise giderek kür uygulaması, konaklama,
beslenme ve eğlence gereksinimlerini karĢılaması sonucu doğan hareketlerdir.‖(Boz, 2004). Nitekim
araĢtırma alanımızda yer alan Sarıalan‘da çadırlarda ve yayla evlerinde mayıs ayından eylül ayına kadar
kalan ziyaretçiler sağlık açısından faydalandıklarını belirtmiĢlerdir. Özellikle astım hastaları; böbrek, kalp
rahatsızlığı olan hastalar yaylaya gelmekte ve kalmaktadırlar. Uludağ Milli Parkı yönetimi tarafından
0
10
20
30
40
50
NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMMUZ AĞUSTOS EYLÜL
Yüzde ( %)
Aylar
0
10
20
30
40
50
Yüzde ( % )
Yaylalar
844
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
kiralanan bungalov tipi yayla evlerinde kalan bu ziyaretçilere altyapı hizmeti olarak sadece elektrik
hizmeti sunulmaktadır. Kiralanan barakalarda Ģebeke suyu, mutfak, banyo ve tuvalet bulunmamaktadır.
Ayrıca doğal ortam ile uyumsuz görünüm sergileyen söz konusu barakalar oldukça eski ve bakımsız
yapılar durumundadır.
ġekil 5. (Solda) Sarıalan‘da ziyaretçiler daha çok sağlık amacıyla yayla evlerinde kalmaktadırlar (Temmuz 2011);
(Sağda) Sarıalan‘daki bir çadır kamp alanından görünüm (Temmuz 2011)
Sarıalan‘da diğer turizm etkinlikleri doğa yürüyüĢü ile doğal yaĢamı gözlemleme etkinlikleridir. Doğa
yürüyüĢü için Sarıalan‘da yürüyüĢ parkurları oluĢturulmuĢtur. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde Bursa
BüyükĢehir Belediyesi Kent Konseyi Uludağ ÇalıĢma Grubu tarafından bu yürüyüĢ parkurlarının
tanıtılması için çeĢitli çalıĢmalar yapılmıĢtır. Sarıalan‘dan Bakacak mevkiine giden yürüyüĢ parkuru
Sarıalan‘a gelen ziyaretçiler tarafından kullanılmaktadır. Sarıalan Yaylası‘ndan baĢlayıp Çobankaya‘ya
ulaĢan bu yürüyüĢ güzergahında, kayalar üzerine kırmızı iĢaretlerle izlenmesi gereken yönler çizilmiĢtir.
Buradan itibaren ikiye ayrılan yolun bir kolu otellere, diğer bir kolu ise Bakacak Mevkii‘ne
uzanmaktadır. Sarıalan‘da mevcut bir diğer parkur ise doğrudan Oteller bölgesine ulaĢır (ġekil 7).
Bunun yanında Sarıalan‘a teleferik ile ulaĢımın olması buraya turizm açısından ayrı bir çekicilik
kazandırmıĢtır. Özellikle yaz aylarında her gün binlerce kiĢi teleferik hattıyla Uludağ‘a ulaĢarak, bu
çevreden günübirlik yararlanmaktadır. Uludağ‘a teleferik yoluyla ulaĢmak isteyenler Bursa‘nın Teleferik
Mahallesi‘nde bulunan teleferik istasyonundan yolculuklarına baĢlarlar. Teleferik Mahallesi adını burada
bulunan teleferik istasyonundan almıĢtır. Teleferiğe binen ziyaretçilerin ilk durağı Kadıyayla
istasyonudur. Kadıyayla‘dan devam eden teleferiğin son istasyonu ise Sarıalan istasyonudur. Ekolojik
bir ulaĢım türü olan teleferiğe, ziyaretçiler yılın her mevsiminde yoğun ilgi gösterirler (ġekil 6).
ġekil 6. Bursa‘dan Sarıalan‘a çıkıĢ yapan teleferikten ġekil 7. Sarıalan YürüyüĢ Parkurları (Uludağ ve Milli
görünüm (Mayıs 2010) Park, 2012‘den düzenlenmiĢtir)
845
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Uludağ Yöresi yaylalarından biri olan Sarıalan‘da uygulanan anketlerde ziyaretçiler yaylaya ulaĢımda
tercih ettikleri araçlardan biri olarak teleferiği belirtmiĢlerdir (ġekil 8). Günümüzde yaylaların doğal
ortamlarının ve temiz havasının motorlu araçların egzoz dumanlarından olumsuz etkilenmeleri göz
önüne alınırsa teleferik, ekolojik bir ulaĢım aracı olarak yayla gibi alanlara eriĢimde olumlu rol
oynamaktadır. Ayrıca kıĢ sezonunda tatil için Uludağ‘ı tercih eden ziyaretçilerin büyük bir çoğunluğu da
ulaĢımda teleferiği kullanmaktadır.
ġekil 8. Ziyaretçilerin yaylalara ulaĢımda kullandıkları araçlar (yüzde-%)
Kirazlıyayla genellikle günübirlik piknik alanı olarak kullanılır. Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında ise
Bursa kentinde çeĢitli düzeylerdeki eğitim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin yanı sıra çeĢitli
sanayi tesisleri ve kurum çalıĢanlarının eğlence, piknik düzenledikleri bir alandır.
Kocayayla ise diğer yaylalara göre hem konumu hem de çevresindeki nüfusu itibari ile kırsal turizm
hareketinin daha yaygın olduğu bir alandır. Kocayayla‘da da günübirlik piknik alanı olarak kullanım
yaygındır. Bunun yanında yayla içerisinde 2009 yılında yapılan Oba Kamp alanı mevcuttur (ġekil 9).
Oba Kamp alanı içinde 6 Bungalov ev yer almaktadır. Ayrıca Oba Kamp‘a gelen ziyaretçiler çeĢitli
turizm aktivitelerinin yer aldığı (ornito-turizm, paintball, ATV-bir tür motorlu arazi taĢıtı-, at biniciliği
vb.) etkinliklerle vakit geçirmektedirler. Oba Kamp alanı genellikle Bursa ilinden çeĢitli öğrenci
gruplarının konaklama yaptığı bir kamp alanıdır. Kocayayla da Kirazlıyayla gibi Mayıs, Haziran
aylarında okul ve dershane öğrencilerinin, çeĢitli fabrika ve kurum çalıĢanlarının piknik, gezi vb.
etkinlikler gerçekleĢtirdiği bir yayladır.
Zaman‘a (2001) göre ülkemizde turizmin çeĢitlendirilmesinde ve Doğu Karadeniz Bölümü'ndeki
turizmin geliĢtirilmesinde oldukça önemli olan yayla turizminin geliĢmesinde geleneksel olarak
yüzyıllardan beri sürdürülen yayla Ģenlikleri etkili bir rol oynayabilecektir (Zaman, 2001). Nitekim
araĢtırma alanımızda bulunan Kocayayla da, yayla Ģenlikleri ile yöre turizminin geliĢmesinde önemli rol
oynamaktadır:
Adını yayladan alan Kocayayla ġöleni, Osmanlıların kuruluĢuna dayanan geçmiĢi ile Anadolu‘nun en
eski Ģenliklerinden birisidir (ġekil 9). ġölen günümüzde on binlerce kiĢiyi çekerek düzenlendiği çevreye
sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan hareketli günler kazandırmayı sürdürmektedir. Hatta Orta Asya
Türk Cumhuriyetlerinden gelen misafir grupların dansları, gösterileri, sergileri ve konserler büyük ilgi
görmektedir. Kocayayla ġenliği, uluslararası boyutu ve zengin etkinlik programı ile Uludağ ve
çevresindeki tüm yerleĢmelerden ziyaretçileri kendine çekmektedir (ÇalıĢkan, Özözen, Bay, 2011).
1965‘den beri Kocayayla‘da yapılmakta olan bu Ģenlik Osmanlı Sultanı Orhan Bey ile onun eĢi olan
Nilüfer Hatun‘un düğünlerinin burada yapılmasına dayanır. Orhan Bey ile Nilüfer Hatun anısına her yıl
yapılan anma etkinliği Ģenlik içinde iki gün sürmekte; ilk gün Keles Ġlçesinde temsili kına gecesi
yapılmaktadır. ġenliğin ikinci gününde ise yayla alanında binlerce kiĢinin katılımıyla temsili olarak at
üstünde gelin alma töreni gerçekleĢtirilir.
Kocayayla ġenliği dıĢında da yaylada çeĢitli etkinlikler gerçekleĢtirilmektedir. Yaylada adeta
gelenekselleĢen diğer etkinlikler arasında bir siyasal partinin düzenli olarak gerçekleĢtirdiği Kurultay
ġöleni, Bursa‘da faaliyet gösteren Artvin ve Erzurum illerinin ilçe-köy derneklerinin Ģenlik etkinlikleri
0
20
40
60
80
100
Yüzde ( % )
Araçlar
846
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
sayılabilir. Bu etkinliklere Bursa‘dan ve komĢu illerden binlerce kiĢi katılmakta, etkinlikler süresince
yayla alanında çok sayıda çadır kurulmaktadır.
ġekil 9. Solda Kocayayla Oba Kamp alanında yer alan modern bir bungalov ev (Ağustos 2011); Sağda Kocayayla
ġenliği‘nde gerçekleĢtirilen etkinlikler (Haziran 2009).
6. SONUÇ VE ÖNERĠLER
Bursa ilinin Uludağ Yöresi yaylalarında Ģekil ve fonksiyonel özellikler bakımından rekreasyonel
yaylacılık faaliyetleri egemendir. Yörede hayvancılığa dayalı geleneksel yaylacılık örnekleri, az sayıda
küçükbaĢ hayvan sürülerini otlatan çoban örnekleri ile sınırlıdır. Çevredeki kırsal yerleĢmelerde
yaĢayanların yayla göçleri örneği de söz konusu değildir. AraĢtırma alanındaki yaylalar bütünüyle turizm
amacıyla kullanılmaktadır. Genelde günübirlik kullanımın yaygın olduğu yaylalarda konaklamalar
Sarıalan ve Kocayayla‘daki çadır kampında ve bungolav tipi evlerde olmaktadır.
Uludağ Yöresi yaylalarının kullanım Ģekillerinde, araĢtırma alanının doğal ortam özellikleri belirleyici
olmuĢtur. Dağın morfololojisi manzara seyri açısından ziyaretçilere olanaklar sunmaktadır. Uludağ‘ın
eteklerinde yer alan bu yaylalar 1000 m‘nin üzerindeki yükseltilerde yer aldığından klimatizm
bakımından elveriĢli Ģartlar sunmaktadır. Ġklim koĢulları özellikle Sarıalan yaylasında çadır ve
bungalovların kullanımında önemli rol oynamaktadır. Yaz mevsiminde Bursa‘ya göre daha serin hava
koĢullarına sahip olan yaylalar Bursa kentinde yaĢayanların gözde mekanları arasındadır.
Uludağ yaz ve kıĢ aylarında sunduğu farklı çekiciliklerle yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir.
KıĢ turizminde öteden beri Türkiye‘nin en önemli merkezlerinden biri olan Uludağ, ulusal ve
uluslararası ölçekte ilgi görmektedir. Kayak sezonunda teleferikle Uludağ‘a çıkmak isteyen ziyaretçiler
son istasyon olan Sarıalan teleferik istasyonuna gelirler. Buradan minibüslerle Uludağ oteller bölgesine
ulaĢırlar. Bu sayede Sarıalan da ziyaret edilmiĢ olur. Yerli ziyaretçilerin yanı sıra Arap turistler de
Sarıalan‘a yoğun ilgi göstermektedir. Son yıllarda Sarıalan‘da ATV safari turları da düzenlenmeye
baĢlanmıĢtır. Bu turlar özellikle doğal ortamda sportif etkinlik arayıĢında olan yabancı turistlerin ilgisini
hedeflemektedir. Bunun yanı sıra Sarıalan, mayıs ayından eylül ayına değin, özellikle sağlık kazanmak
amacıyla buraya gelen; çadır kamp alanında ve bungalov tipi evlerde konaklayan ziyaretçileriyle
dikkatleri çeker.
Kirazlıyayla, Bursa-Uludağ yolu üzerindeki konumuna bağlı olarak özellikle kıĢ turizmi için Uludağ‘a
gelen ziyaretçiler tarafından da görülmektedir. Ancak kıĢ aylarında yayladan yararlanılmamaktadır.
Ġlkbahar ve yaz aylarında ise yayla genelde günübirlik ziyaret, okul öğrencilerinin, fabrika çalıĢanlarının
piknik organizasyonları gibi etkinlikler için kullanılmaktadır. Bursa Ģehrinin sanayi açısından geliĢmiĢ
olması, Ģehirde çok sayıda iĢçi çalıĢtıran sanayi tesislerinin varlığı yaylardaki piknik organizasyonlarının
yoğunlaĢmasına yol açmıĢtır. ÇeĢitli fabrika ve iĢletme çalıĢanlarını biraya getiren bu tür etkinlikler daha
çok Mayıs ve Haziran aylarında gerçekleĢmektedirler. Bunun yanı sıra Kirazlıyayla, dinlenme ve piknik
yapmaya elveriĢli doğal ortamı ve Bursa‘ya yakınlığı gibi nedenlerden dolayı tercih edilen bir yayladır.
Ayrıca Uludağ Milli Parklar Müdürlüğü de okullara, fabrikaların piknik organizasyonları gibi
etkinliklerine çeĢitli kolaylıklar sağlamaktadır.
Kocayayla ise genel olarak yaz aylarında günübirlik dinlenme ve piknik yapma amacıyla
kullanılmaktadır. Yayla içerisinde yer alan Oba Kamp alanında ise yayla evlerinde konaklama olanakları
847
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
mevcuttur. Bunun Kocayayla, Ģenlik ve Ģölen etkinlikleri ile dikkat çeken bir yayladır. Özellikle
Kocayayla ġenliği bunların baĢında gelmektedir. Her yıl haziran ayının son haftasında yapılan bu
etkinlik yöreye binlerce ziyaretçi çekmektedir. Bunun yanı sıra öteden beri Bursa‘ya göç veren Artvin ve
Erzurum illerinin Bursa‘daki ilçe derneklerince düzenlenen Ģenlik etkinlikleri de Kocayayla‘da
yapılmaktadır.
Yörede yer alan yaylalardan Sarıalan ve Kirazlıyayla yaz turizmi, festival turizmi ve klimatizm
bakımlarından büyük değer taĢımaktadır. Uludağ‘da kıĢ turizminin geliĢmiĢ olması bu çevredeki
yaylalan tanınırlığına katkıda bulunarak olumlu yönde etkilemektedir. Ancak buradaki kıĢ turizm
potansiyelinin yaylaları da kapsayacak Ģekilde yeterince kullanılmadığını görmekteyiz. Bu potansiyelin iyi
değerlendirilmesi sonucu turizm sezonunun yılın tüm aylarına yayılacağı düĢünülmektedir. Bunun için
yaylaların planlı bir Ģekilde düzenlenmesi, yayla evlerinin modernize edilmesi, tanıtımlarının yapılması
ve rekreasyonel ve sportif aktiviteler açısından programlar geliĢtirilmesi öne çıkan ihtiyaçlar olarak
belirlenmektedir.
Türkiye‘nin çeĢitli yörelerinde geleneksel yaylacılık ve yayla turizmi faaliyetlerini ele alan çok sayıda
araĢtırma yapılmıĢtır. Fakat Marmara Bölgesi‘nde yoğun nüfuslanmıĢ, kentsel büyümenin ve
sanayileĢmenin etkili olduğu bir çevrenin kuĢattığı Uludağ Yöresinde, yaylalarının taĢıdığı doğal ve
beĢeri değerler henüz ortaya çıkarılmıĢ değildir. Özellikle Uludağ Milli Parkı içinde kalan yaylaların
sürdürülebilir kullanımı amacıyla yapılacak kapsamlı araĢtırmalara ihtiyaç vardır. Uludağ yaylalarına
odaklanacak turizm temelli geliĢtirme ve iyileĢtirme çalıĢmaları, yöre yaylalarından yıl boyunca turizmde
uygun Ģekilde yararlanabilmenin önünü açacaktır.
KAYNAKÇA
Alagöz, C. A. (1993). Türkiye‘de Yaylacılık AraĢtırmaları. Türkiye Coğrafya Dergisi, 2, 1-51.
Bekdemir, Ü., Özdemir, Ü. (2002). Doğu Karadeniz Bölümünde GeliĢmekte Olan Yayla Turizmi
Merkezlerine Bir Örnek: BektaĢ Yaylası. Doğu Coğrafya Dergisi, 7, 7-37.
Boz, M. (2004). Turizmin Gelişmesinde Alternatif Turizm Pazarlamasının Önemi. (YayınlanmamıĢ Doktora Tezi).
Marmara Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/, Ġstanbul.
ÇalıĢkan, V., Özözen, S. K.., Bay, A. (2011). Traditional Fairs and Festivals in a Mountainous Locality:
A Case Study of Mt. Uludag and its Vicinity (Bursa-Turkey). 7 th International Conference Dedicated
to the International Earth Day: Global Changes, Sofia, 15-16 April 2011.
Darkot, B. Tuncel, M. (1981). Marmara Bölgesi Coğrafyası. Ġstanbul: Ġ.Ü. Coğrafya Enstitüsü yayınları.
Doğanay, H. (1997). Türkiye Beşeri Coğrafyası. Ġstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları.
Doğanay, S. (2009). Koruma-Kullanma Dengesi Açısından Cami Boğazı Yaylası ve Çakırgöl Çevresinin
Turistik Potansiyeline Coğrafi Bir YaklaĢım. Doğu Coğrafya Dergisi, 14:22, 165-186.
Doğaner, S. (2001). Türkiye Turizm Coğrafyası. Ġstanbul: Çantay Kitabevi.
Doğaner, S. (1991). Dağ Turizmine Coğrafi Bir YaklaĢım; Uludağ‘da Turizm. Coğrafya Araştırmaları, 3,
137157.
Emiroğlu, M. (1977). Bolu‟da Yaylalar ve Yaylacılık. Ankara: Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Yayınları.
Güner, Ġ., Ertürk, M. (2005). Fethiye‘de Yaylalar ve Yaylacılık. Doğu Coğrafya Dergisi, 10:14, 141-178.
Gürbüz, M. (1999). Dibek Dağları‘nda (Göksun) Kar Suyuna Bağlı Olarak Yapılan Yaylacılık. Türk
Coğrafya Dergisi, 34, 661-677.
KuĢku, S. (2012). Uludağ ve Milli Park. Bursa: Bursa Kent Konseyi Bursa Büyük ġehir Belediyesi
Yayınları.
Sandal, E. K. (2003). Mersin‘in Kuzeyindeki YerleĢim Birimlerinde Rekreasyonel Yaylacılık. Türk
Coğrafya Dergisi, 40, 121-137.
Somuncu, M. (2005). Aladağlar: Yaylacılık ve Dağ Göçebeliği Konusunda Bir Araştırma. Ankara: Gündüz
Eğitim ve Yayıncılık.
848
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Somuncu, M. (1994). Rize Ayder Yaylasında Turizm. Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi
Dergisi, 3, 255-273.
Soykan, F. (2003). Coğrafi Çevrenin Turizm Amaçlı Değerlendirilmesinde Turizm Potansiyelini
Saptamanın Önemi. Coğrafi Çevre Koruma ve Turizm Sempozyumu, 16-18 Nisan 2003.
Tapur, T. (2009). Abanoz Yaylası (Mersin). Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 21, 471-
485.
Tapur, T. (2008). Barcın Yaylası (Karaman/Sarıevliler). Türk Coğrafya Dergisi, 51, 33-52.
TıraĢ, M. (2001). Zorkun Yaylası. Türk Coğrafya Dergisi, 36, 161-170.
Toroğlu, E.; Gürbüz, M. (2008). Andırın Ġlçesi‘nde Sayfiye Yaylaları. Doğu Coğrafya Dergisi, 19, 281-300.
Toroğlu, E.; Kılınç, N. (2008). Binboğa Dağlarında Yaylacılık. Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma
Müdürlüğü DOA Dergisi, 14, 33-60.
Tunçdilek, N. (1967). Türkiye‟de İskan Coğrafyası. Ġstanbul: Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Yayınları.
Tunçdilek, N. (1964). Türkiye‘de Yaylalar ve Yaylacılık. İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 14,
15-28.
Tunçel, H.; Gürgen, G.; Çiçek, Ġ.; Doğu, F. (2004). Doğu Karadeniz Dağlarında Yaylacılık. Fırat
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 14:2, 49-66.
Ülker, Ġ. (1989). Dünyada ve Türkiye‟de Dağ Turizmi. Ankara: Türkiye Kalkınma Bankası Turizm Yıllığı
1987.
Yürüdür, E. (2007). Yakın Mesafeli Yaylacılık Faaliyetlerine Bir Örnek: Yaylacık Dağı(Tokat). Doğu
Coğrafya Dergisi, 16, 247-272.
Zaman, M. (2007). Doğu Karadeniz Kıyı Dağları‟nda Yaylalar ve Yaylacılık. Erzurum: Atatürk Üniversitesi
Yayınları.
Zaman, M. (2001). Yayla Turizm Merkezlerine Bir Örnek: Hıdırnebi Yayla Kent 1. Doğu Coğrafya
Dergisi, 6, 217-236.
http://www.ktbyatirimisletmeler.gov.tr/TR,10103/yayla-turizmi.html
849
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
SELÇUK ĠLÇESĠ (ĠZMĠR) SULAK ALANLARINDA ĠNSAN ÇEVRE
ETKĠLEġĠMĠ VE EKOTURĠZM POTANSĠYELĠ
Ferit ARSLAN, Vedat ÇALIġKAN, Selver ÖZÖZEN KAHRAMAN1
ÖZET
Sulak alanlar, sahip oldukları ekolojik ve ekonomik değerlere bağlı olarak çevrelerinde yer alan yerleĢmeler
üzerinde tarih boyunca etkili olmuĢlardır. Ülkemizdeki sulak alanlar arasında Küçük Menderes deltası da önemli
bir yere sahiptir. Uygarlık tarihinde Efes (Ephesos) gibi büyük bir üne sahip olan kent, bu çevrede kurulmuĢ ve
geliĢmiĢtir. Günümüzde Ġzmir ilinin Selçuk ilçesi sınırları içinde bulunan bu yöre, sulak alanları ile de dikkat
çekmektedir. Söz konusu sulak alanlar yöre halkı tarafından balıkçılık, tarım, kuĢ avcılığı vb. amaçlarla
kullanılmakta; ekoturizm açısından da büyük bir potansiyel sergilemektedir.
ÇalıĢma sahasını Selçuk ilçesi sınırları içindeki sulak alanlar (Gebekirse, Çakal, Kocagöz, Belevi gölleri ve Eleman
bataklığı) ve bunların yakın çevrelerindeki yerleĢmeler (Barutçu, Zeytinköy ve Belevi) oluĢturmaktadır. Ele alınan
çalıĢmada, yöre sulak alanlarının yakın çevrelerinde yer alan yerleĢmelerle etkileĢimi ve bu özel alanların yöreye
sunduğu ekoturizm fırsatları araĢtırılmıĢtır.
AraĢtırma kapsamında yöredeki sulak alanlardan yararlanan yerel toplum ve ziyaretçilere yönelik veri sağlamak
amacıyla anket ve mülakat yöntemleri kullanılmıĢtır. Bu çerçevede yerel toplum üyelerine yönelik 180 adet;
ziyaretçilere yönelik 43 adet anket uygulanmıĢtır. Elde edilen bulgular, yöre sakinlerinin sulak alanlardan
günümüzde sağladığı faydanın oldukça zayıf olduğunu ortaya koymuĢtur. Bununla birlikte Selçuk ilçesindeki
sulak alanların ekoturizm açısından önemli bir potansiyele sahip olduğu ve yerel toplumun da doğa temelli turizm
türlerinin geliĢtirilmesi için büyük bir isteğe sahip olduğu belirlenmiĢtir. Bu çerçevede yöredeki sulak alanları
kapsayan ―doğa temelli turizm‖in geliĢtirilmesi amacıyla çeĢitli öneriler oluĢturulmuĢtur.
Anahtar kelimeler: Selçuk, Sulak Alan, Ġnsan-Çevre EtkileĢimi, Ekoturizm
ABSTRACT
Throughout history of wetlands, depending on ecological and economic values they have had an effect on
settlements that located their surroundings. Küçük Menderes delta has a significant place in wetlands of our
country. The city which has a huge reputation throughout the history of civilization as Efes (Ephesos), was
founded and devoloped in this environment. Today this region that located in the boundaries of Ġzmir, Selçuk
district also attracts attention with wetlands. Wetlands that concerned, being used for fisheries, agriculture, bird
hunting, etc. by local communities; exhibits great potential in terms of eco-tourism.
Wetlands are within the boundaries of the town of Selçuk (Gebekirse, Çakal, Kocagöz, Belevi lakes and Eleman
marhes) and settlements in the surroundings (Barutçu, Zeytinköy and Belevi) constitute the study area. In this
study, interaction between wetlands and settlements located vicinity of them and ecotourism opportunities they
offer to the region were investigated.
To provide data about local community and visitors that benefit from wetlands, survey and interview methods
were used. In this context, 180 for members of local community; 43 for the visitors, surveys were carried out.
The findings show that today the benefits of residents from wetlands are quite insufficient. However , wetlands
located in the district of Selçuk have a significant potential for ecotourism and local community have a great
desire for development of nature-based tourism species. In this context several recommendations has generated
to develop nature-based tourism that consisting of wetlands in the region.
Keywords: Selçuk, Wetlands, Human-Environment Interaction, Ecotourism.
1.GĠRĠġ
Tarih boyunca üretkenlikleriyle insanoğlunun dikkatini çeken sulak alanlar, dünyadaki biyoçeĢitliliğin
devamlılığı açısında büyük bir önem taĢımaktadır. Bu alanlar geçmiĢten beri yiyecek ve hammadde
kaynağı, dinsel ve estetik amaçlı yerler olarak kullanılmaktadır (Mitsch ve Gosselink, 2000). Gerek
ekolojik gerekse ticari değeri yüksek, değiĢik türden canlıların yaĢamasına olanak sağlayan sulak alanlar,
tropikal ormanlarla birlikte yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleridir (Williams 1990;
Görmez, 1997).
1 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Çanakkale/Türkiye
ferit.arslan@hotmail.com (Yüksek Lisans Öğrencisi), v.caliskan@comu.edu.tr, sozozen@comu.edu.tr
850
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Her ne kadar 20. Yüzyıl boyunca dünyanın çeĢitli bölgelerinde olduğu gibi Türkiye‘de de sulak alanlar
kurutma çalıĢmalarına bağ olarak büyük tahrip görmüĢ ve alan kayıplarına uğramıĢlardır. Bununla
birlikte günümüzde sulak alanlar, ekonomik ve ekolojik önemlerinin daha iyi anlaĢılması ile yeni
kullanım biçimlerine de kavuĢmuĢlardır. Bir yandan insanlar öteden beri kullandıkları yararlanma
yollarını daha kontrollü tekrarlarken, bunlara yeni faaliyetleri de eklenmiĢtir. Sulak alanların kullanımına
ve korunmasına yeni perspektif kazandıran bu süreç, sulak alanların sunduğu ekoturizm olanakları ile
yakından iliĢkilidir.
AraĢtırma alanını oluĢturan saha Küçük Menderes deltasında yer alır. Burası idari olarak Selçuk ilçesi
sınırları içinde bulunmaktadır. Bu delta sahası içine yerleĢmiĢ durumdaki sulak alanlar (Gebekirse,
Çakal, Kocagöz, Belevi gölleri ve Eleman bataklığı) ve kırsal yerleĢmeler (Zeytinköy, Barutçu ve Belevi)
çalıĢma sahasını meydana getirmektedir. Delta alanı, uluslararası kriterlere göre B sınıfı (kuĢ
popülasyonu 10.000-25.000 arası) statüsündedir (Erdem, 1994). Bu çevre çeĢitli insan etkinliklerine
(tarım, balıkçılık, avcılık, turizm vb.) sağladığı olanaklarla ve tarihin çeĢitli dönemlerinde birçok
medeniyete ev sahipliği yapması ile dikkati çekmektedir.
Selçuk ilçesi ülkemizde yerli ve yabancı ziyaretçilerin en fazla ilgi gösterdiği turizm merkezlerinden
biridir. Bu ilginin nedeni yörenin çok çeĢitli turizm çekiciliklerine sahip olmasıdır. Bu çekicilikler
arasında öne çıkanlar özetle Ģu Ģekilde sıralanabilir:
Topkapı Sarayı‘ndan sonra en fazla ziyaretçi çeken ve bünyesinde 60.000 eseri barındıran
Selçuk-Efes Arkeoloji Müzesi,
Ülkemizde gezilen alan bakımından en büyük antik kent olma özelliğine sahip Efes antik kenti,
Beylikler ve Osmanlı dönemine ait önemli tarihsel yapıların zenginliği,
Vatikan tarafından 1950‘li yıllarda hac merkezi ilan edilen Meryem Ana Evi ve Tabiat Parkı,
Geleneksel mimarinin iyi korunmuĢ konut örnekleri ve geleneksel köy yaĢamı ile ġirince köyü,
ElveriĢli klimatik koĢulları ve modern konaklama tesisleri ile Pamucak kumsalı.
ÇalıĢma kapsamında, genel olarak iki temel konunun araĢtırılması planlanmıĢtır. Bunlardan ilki,
yöredeki insan-çevre iliĢkisini saptamaya yöneliktir. Bu kapsamda yöre sakinlerinden seçilen
örneklemlerin, çevrelerindeki sulak alanlarda gerçekleĢtirdikleri etkinliklerin ve yerel toplumun sulak
alanlara ve turizme iliĢkin algılarının ortaya konulması amaçlanmıĢtır.
AraĢtırmada ele alınan ikinci temel konu, yörenin ekoturizm potansiyelini belirlemeye yöneliktir. Bu
kapsamda yöreye gelen ziyaretçilerin profilleri, sulak alan ve turizm algıları incelenmiĢtir. Örneklemlerin
profil özellikleri (yöre sakinleri ve ziyaretçiler) ve sulak alanlara iliĢkin elde edilen veriler çalıĢmayla ilgili
kapsamlı bilgiler sağlamıĢtır. Söz konusu verilerin değerlendirilmesiyle ulaĢılan sonuçların Selçuk‘taki
sulak alanların sürdürülebilir kullanımına ve yöre turizminin çeĢitlendirilmesine katkılar sağlaması
umulmaktadır.
2.ARAġTIRMA ALANI
Selçuk, Ġzmir ilinin güneyinde 34,979 nüfuslu bir yerleĢmedir (TUĠK, 2013). Ġzmir kentine 75 km
mesafede bulunan Selçuk, Ġzmir ile Aydın illerinin komĢu olduğu bir çevrede yer alır. Kuzeyinde
Torbalı ve Tire, güneybatısında KuĢadası, güneyinde Söke, doğusunda Germencik ilçeleri ve batısında
Ege Denizi yer alır. ÇalıĢma sahamız, kuzey ve güneyde su bölümü çizgisi ile batıda Ege Denizi ve
doğuda HasançavuĢlar köyüne ulaĢım için kullanılan asfalt yol ile sınırlanmaktadır.
3.MATERYAL VE YÖNTEM
AraĢtırmanın temel verileri anket uygulaması ve arazi çalıĢması sırasında yapılan gözlem ve görüĢmeler
yoluyla elde edilmiĢtir. Bu çalıĢmalar 2012 yılı Ocak, ġubat, Haziran ve Temmuz aylarında
gerçekleĢtirilmiĢtir. ÇalıĢma için yöre sakinlerine ve ziyaretçilere yönelik iki grup anket hazırlanmıĢtır.
Yöre sakinlerine 23 sorudan oluĢan 180 anket, yöre ziyaretçilerine de 21 sorudan oluĢan 43 anket
uygulanmıĢtır. Bu iki grup anket, örneklem grupların demografik özelliklerini, sulak alanlara ve yöre
turizmine iliĢkin değerlendirme ve tutumlarını ölçen bölümlere sahiptir. Elde edilen anket verileri SPSS
18.0 programında analiz edilerek bazı öneriler oluĢturulmuĢtur.
851
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
ġekil 1. AraĢtırma Sahasının Lokasyonu.
4.ANKET SONUÇLARININ DEĞERLENDĠRĠLMESĠ VE BULGULAR
Yöre sakinlerine yönelik gerçekleĢtirilen anket çalıĢmasında, örneklemlerin tamamının Belevi,
Zeytinköy ve Barutçu yerleĢmelerinde ikamet etmeleri ve 18 yaĢ ve üzerinde olmaları koĢulu aranmıĢtır.
Bu nedenle örneklemlerin tamamı 18-93 yaĢ aralığındadır. GörüĢme yapılan deneklerin yaĢ ortalaması
51,6 yıl; ikamet süre ortalaması 46,25 yıldır. Deneklerin yaĢ ortalamasının ve ikamet sürelerinin yüksek
olması çalıĢmanın güvenirliliği açısından oldukça önemlidir. Çünkü yörede uzun yıllar yaĢayan bireylerin
sulak alanlara iliĢkin görüĢ ve tecrübelerinin daha tutarlı olması beklenir.
GörüĢme yapılan yöre sakinlerinin meslek grupları çoğunlukla iki temel ekonomik faaliyet çevresinde
toplanmıĢtır. Örneklemlerin %67‘si çiftçidir. Bunların %66‘sı sadece tarımla, %22‘si ise tarım ve
hayvancılıkla uğraĢmaktadır. Anket uygulanan yöre sakinlerinin hiçbiri yalnızca hayvancılık ekonomik
faaliyetiyle uğraĢmadığını beyan etmiĢtir. Bu nedenle hayvancılığın yörede tarla tarımını destekleyici bir
ekonomik faaliyet olarak gerçekleĢtirildiği söylenebilir.
Selçuk ilçesinin eğitim seviyesi oldukça yüksektir. Bu durum gerçekleĢtirilen bu çalıĢmanın bulguları ile
de örtüĢmektedir. Anket uygulanan re sakinlerinin %99‘u okur-yazardır. Okur-yazar grup içinde
ilköğretim mezunları %87, lise mezunları %5 ve üniversite mezunları ise %7‘lik bir orana sahiptir.
Yöre sakini örneklemlerin eğitim profili, Selçuk‘ta gerçekleĢtirilecek doğa temelli projeler için elveriĢli
görünmektedir.
Anket uygulanan birimlerin uzun sürelerdir yörede ikamet ettiği görülmektedir. 10 yıldan daha az bir
süredir ikamet edenlerin oranı sadece %3 iken, 40 yıl ve üzeri bir süredir araĢtırmanın örneklem
yerleĢmelerinde ikamet edenlerin oranı %63‘tür. Bu durum deneklerin yörenin sulak alanları ile ilgili
değerlendirme ve algılama sonuçlarının güvenirliğini arttıran bir özelliktir.
Anket birimlerine yöneltilen ―Yöre sulak alanları yaĢantınızı etkiliyor mu?‖ sorusuna örneklemlerin
verdikleri yanıtlar yerleĢmelere göre farklılık göstermektedir.
852
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Tablo 1.Yöre Sakini Örneklemlerin Sulak Alanların Varlığından Etkilenme Durumu (f=frekans)
Belevi
Zeytinköy
Barutçu
Toplam
f
%
f
%
f
%
f
%
Evet
79
%79
25
%50
19
%63,33
123
%68,3
Hayır
21
%21
25
%50
11
%36,67
57
%31,7
Anket uygulanan yöre sakinlerinin yakın çevrelerindeki sulak alanlardan etkilenme durumunun
gösterildiği Tablo 1‘e göre, örneklemlerin % 68,3'ü (123 kiĢi) sulak alandan etkilenirken, %31,7'si
(57 kiĢi) sulak alandan herhangi bir Ģekilde etkilenmediklerini beyan etmiĢlerdir. Bu durum yöre
sakinlerinin sulak alanlarla etkileĢimlerinin oldukça yüksek olduğunu gösterir.
Tablo 2. Yöre Sakini Örneklemlerin Sulak Alanlardan Etkilenme ġekli ve Etkilenme Durumu (f=frekans)
Belevi
Zeytinköy
Barutçu
Toplam
f
%
f
%
f
%
f
%
Dinlenme
Olumlu
8
%8
10
%20
3
%10
21
%11,67
Olumsuz
--
--
--
--
--
--
--
--
Etkilenmeyen
92
%92
40
%80
27
%90
159
%88,33
Estetik
Olumlu
18
%18
11
%22
5
%16,67
34
%18,89
Olumsuz
--
--
--
--
--
--
--
--
Etkilenmeyen
82
%82
39
%78
25
%83,33
146
%81,11
Ekonomik
Olumlu
25
%25
7
%14
16
%53,33
48
%26,67
Olumsuz
42
%42
7
%14
--
--
49
%27,22
Etkilenmeyen
33
%3
36
%72
14
%46,67
83
%46,11
Sağlık
Olumlu
9
%9
--
--
3
%10
12
%6,67
Olumsuz
10
%10
1
%2
--
--
11
%6,11
Etkilenmeyen
81
%81
49
%98
27
%90
157
%87,22
Diğer
Olumlu
3
%3
1
%2
--
--
4
%2,22
Olumsuz
1
%1
--
--
--
--
1
%0,56
Etkilenmeyen
96
%96
49
%98
30
%100
175
%97,22
re sakini örneklemlerin Belevi Gölü‘nden etkilenme durumunu gösteren Tablo 2‘ye re, estetik ve
dinlenme yönünden etkilenme durumu olumludur. Ekonomik olarak olumsuz etkilenme durumunun
yüksek (%42) çıkmasının nedeni 1940'lı yıllarda kurutulan Belevi Gölü‘nün tarım arazi olarak kullanmak
üzere yöre sakinlerine kiralandıktan sonra tekrardan gölde su tutulmasıyla tarım yapamamalarıdır. Sağlık
yönünden olumsuz olarak etkilenmenin (%9) nedeni ekolojik aktivite nedeniyle popülasyonu oldukça
yüksek seviyede olan sivrisineklerden kaynaklanan sıtma ve kuĢ gribi vb. sağlık sorunlarından yöre
sakinlerinin çekinmeleridir.
―Diğer‖ baĢlığındaki %3‘lük (3 kiĢi) kesim ekolojik faaliyetlerin varlığı ve mikro klima alanı oluĢturması
nedeniyle olumlu etkilenirken, %1‘lik (1 kiĢi) kesim tarım arazisini kaybetmesiyle hak iddia ettiği arazi
için mahkemelik olan bir kiĢi idari yönden olumsuz etkilendiğini bildirmiĢtir.
Yöre halkının Gebekirse Gölü‘nden etkilenme durumuna bakıldığında estetik ve dinlenme yönünden
olumlu etkilendikleri saptanmaktadır. Gebekirse Gölü ve yakın çevresinden ekonomik olarak olumlu
yönden etkilenen %14'lük (7 kiĢi) kesim gölün suyunu sulama amacıyla kullanmaktadırlar. Olumsuz
olarak etkilendiğini beyan eden %14'lük (7 kiĢi) kesim ise gölün koruma altına alınmasıyla balıkçılık
yapılamamasından etkilenmiĢtir. Sağlık yönünden olumsuz etkilenen %2‘lik kesim (1 kiĢi) etkilenme
durumunun kaynağı sivrisineklerin varlığıdır. Diğer bir durumdan etkilenen %2‘lik kesim (1 kiĢi)
ekolojik aktivitenin varlığını olumlu bir durum olarak ifade etmiĢtir.
Barutçu yerleĢmesinde ikamet eden yöre sakinleri Çakal Gölü ve yakın çevresinden olumlu yönde
etkilendiklerini bildirmektedirler. Ekonomik yönden etkilenenlerin %53,33‘ünün (16 kiĢi) olumlu açıdan
etkilenmesinin nedeni gölün tarımsal sulama ve balıkçılık amaçlı kullanılmasıdır. Sağlık yönünden
853
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
etkilenen %10‘luk (3 kiĢi) kesim ise olumlu yönden etkilenmesinin nedeni gölün varlığının sağlıklarına
katkı yaptığını düĢünmeleridir. Bir Yörük köyü olan Barutçu‘da diğer örneklem yerleĢmelere göre sulak
alan kaynaklı olumsuz bir etkilenmenin gerçekleĢmemesi dikkat çekicidir.
Belevi yerleĢmesinde ikamet eden yöre sakinleri tarım, balıkçılık faaliyetlerini göl ve yakın çevresinde
gerçekleĢtirmesi ve Belevi Gölü‘nün yerleĢmeye yakın mesafede olması nedenlerinden dolayı etkilenme
durumu (%79) yüksek çıkmıĢtır. Bu etkilenme, Zeytinköy yerleĢmesinde ikamet eden yöre sakinlerinin
tarım faaliyetlerini delta sahasında gerçekleĢtirmesi, Gebekirse Gölü ve çevresinin koruma altında
olması ve gölün yerleĢmeden uzak olması nedenlerinden dolayı Zeytinköy‘de (%50) orta düzeyde
kalmıĢtır. Barutçu yerleĢmesinde ikamet eden yöre sakinleri tarım faaliyetlerini Çakal Gölü‘nün yakın
çevresinde yürütmesi ve gölün yerleĢme ile bitiĢik olması nedenlerinden dolayı etkilenme durumunun
(%63,33) yüksek olduğu gözlenmektedir.
Tablo 4. Yöre Sakini Örneklemlerin Yöredeki Sulak Alanlar ve Yakın Çevresine ĠliĢkin ―Göl ve Çevresi Turistik
Açıdan Değer TaĢımaktadır‖ Yargısına KarĢı Tutumları (f=frekans)
Belevi
Zeytinköy
Barutçu
Toplam
f
%
f
%
f
%
f
%
Kesinlikle Katılmıyorum
16
%16
5
%10
2
%6,67
23
%12,78
Katılmıyorum
33
%33
14
%28
10
%33,33
57
%31,67
Nötr
9
%9
5
%10
1
%3,33
15
%8,33
Katılıyorum
38
%38
24
%48
14
%46,67
76
%42,22
Kesinlikle Katılıyorum
4
%4
2
%4
3
%10
9
%5
Tüm yerleĢmelerdeki örneklemlere sunulan ―göl ve çevresi turistik açıdan değer taĢımaktadır‖ yargısına
iliĢkin görüĢler Tablo 4‘te gösterilmektedir. Zeytinköy ve Barutçu yerleĢmelerinde ikamet eden yöre
sakinlerinin çoğunluğu, yakın çevrelerinde bulunan sulak alanların turistik bir değer taĢıdığı
kanaatindedirler. Bu durum gelecekte faaliyete geçirilebilecek ekoturizm etkinlikleri için olumlu bir
durumdur. Çünkü ekoturizm etkinliklerine en önemli katkıyı yöre sakinleri yapmaktadır. Yöre
sakinlerinin desteği olmadan bu tür çalıĢmaların baĢarıya ulaĢma Ģansı zayıftır.
Sulak alanlar ―turistik açıdan tanıtılmalı mı?‖ sorusunu olumlu yanıtlayanların oranı oldukça yüksektir.
Turizmin geliĢtiği yörede turizmden doğrudan yararlanamayan yöre sakinleri turizm olayının içerisinde
olmak istemektedirler. Her ne kadar örneklemlerin %44,45‘i (Tablo 4) göl ve çevresinin turistik bir
değer taĢımadığını düĢünse de, turizmin cazibesi nedeniyle göl ve çevresinin turistik açıdan daha fazla
tanıtılmasını isteyen örneklemlerin oranı %60‘tır (Tablo 5).
Örneklemlerin ikamet ettikleri yerleĢmeler ile ―göl ve çevresinin turistik açıdan daha fazla tanıtılmalıdır‖
yarısına verilen yanıtların ki-kare testi ile sınandığı Tablo 6‘da, bu iki unsur arasındaki iliĢki P değeri 0,05
olduğu için istatistiksel olarak anlamlıdır. Bu sonuçtan yola çıkarak sulak alanların turizme
kazandırılması konusunda yöre sakinlerinin görüĢleri yerleĢmelere göre farklılık içermektedir. Belevi
yerleĢmesinde ―göl ve çevresi turistik açıdan daha fazla tanıtılmalıdır‖ yargısına katılanların oranı (%32)
ile diğer yerleĢmelere oranla düĢük seviyededir (Tablo 5). Bu durumun nedeni yerleĢmede yaĢayan bazı
çiftçilerin 2006 yılında Belevi Gölü‘nün tekrar canlandırılması çalıĢması ile topraklarının bir kısmını
kaybetmiĢ olmalarıdır. Bu gruptaki kiĢiler yapılan anket çalıĢmasında göl ile ilgili hemen her soruya
olumsuz cevap vermiĢtir.
Tablo 5. Yöre Sakini Örneklemlerin Yöredeki Sulak Alanlar ve Yakın Çevresine ĠliĢkin ―Göl ve Çevresi Turizm
Açısından Daha Fazla Tanıtılmalıdır‖ Yargısına KarĢı Tutumları (f=frekans)
Belevi
Zeytinköy
Barutçu
Toplam
f
%
f
%
f
%
f
%
Kesinlikle Katılmıyorum
10
%10
--
--
--
--
10
%5,26
Katılmıyorum
22
%22
8
%16
5
%16,67
35
%18,42
Nötr
8
%8
9
%18
4
%13,33
31
%16,32
Katılıyorum
43
%43
25
%50
16
%53,33
84
%44,21
Kesinlikle Katılıyorum
17
%17
8
%16
5
%16,67
30
%15,79
854
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Tablo 6. Ġkamet Edilen YerleĢme ile Göl ve Çevresi Turistik Açıdan Daha Fazla Tanıtılmalıdır Yargısı ĠliĢkisinin
Ki-Kare Testi
Sınanan DeğiĢkenler
Ki-kare (X²)
P değeri
Contingency Coefficient (%)
Ġkamet Edilen Köy/Belde & Göl ve Çevresi
Turistik Açıdan Daha Fazla Tanıtılmalıdır
28.055
0.05
37.1
Anket uygulanan ziyaretçilerin, Selçuk‘ta ikamet ediyor olmamaları ve 18 yaĢ ve üzerinde olmaları
koĢulları aranmıĢtır. Anket sonuçlarına göre, örneklemlerin yaĢları 18-65 yaĢ aralığındadır. YaĢ
ortalaması 41,04 yıldır. Ziyaretçilerin ikamet yerleri Torbalı (%44,2) ve Tire (%37,2) yerleĢmelerinde
yoğunlaĢmaktadır. Torbalı ve Tire yerleĢmeleri Selçuk ilçesiyle komĢu ilçelerdir. Bu nedenle
ziyaretçilerin % 81,4‘ünün bu iki komĢu ilçeden geldiği anlaĢılmaktadır.
Ziyaretçiler çeĢitli meslek gruplarındandır. Bunlar arasında iĢçiler (%30), serbest meslek sahipleri (%25)
ve memurlar (%14) öne çıkmaktadır. Buna göre yöre sulak alanlarına gelen ziyaretçilerin daha çok orta
gelir grubundan kiĢiler olduğu söylenebilir.
GörüĢme yapılan ziyaretçilerin tamamı okur-yazardır. Deneklerin %65‘i ilköğretim, %19‘u lise, %16‘sı
üniversite mezunudur. Yöre sulak alanlarına çeĢitli etkinlikleri gerçekleĢtirmek için gelen örneklemlerin
eğitim durumları oldukça çeĢitlidir. Bu çeĢitlilik yörede gerçekleĢtirilecek birçok doğa temelli turizm
etkinlikleri için avantajlı bir durumdur.
Örneklem ziyaretçiler içinde yörede konaklama yapanların oranı %7‘dir. Bu oran oldukça düĢüktür. Bu
durumun temel nedeni yöreye gelen ziyaretçilerin günübirlikçilerden oluĢmasıdır. Ziyaretçi olan
örneklemlerin %72‘si yöre sulak alanlarına aile/akraba ile geldiğini belirtmiĢtir. Yine ziyaretçilerin
%90‘nı konforlu bir yolculuk ve ulaĢım araçlarına bağlı kalmak istememelerinden dolayı özel araçlarıyla
seyahat etmiĢlerdir. Örneklemlerin %95‘i yöre sulak alanları ve çevresine tatil/eğlence/dinlence amaçlı
geldiklerini beyan etmiĢlerdir. Bu durum doğa temelli turizm türleri için hali hazırda bir potansiyelin
varlığını kanıtlar. Anket uygulanan ziyaretçilerin %56‘sı yöre sulak alanları ve yakın çevresine çeĢitli
etkinlikleri gerçekleĢtirmek için yılda birkaç kez gelmektedir. Yöre sulak alanlarına gelen ziyaretçilerin
yöre sulak alanlarını çeĢitli etkinlikler (mangal/piknik, sportif balıkçılık vb.) için uygun mekanlar olarak
görmektedir.
Tablo 7. Yöredeki Sulak Alanlar ve Çevresine Gelen Ziyaretçilerin Esnafın Ziyaretçilere KarĢı Tutumuna ĠliĢkin
Ki-Kare Testi
Ortalaması Alınan DeğiĢken
Ziyaretçi Sayısı
Değer Aralığı
Ortalama Değer
Esnafın Ziyaretçilere KarĢı Tutumu
43
1-10
6,28
Ziyaretçilere yönelik gerçekleĢtirilen anket çalıĢmasında örneklemlerin, yöre esnafının ziyaretçilere karĢı
olan tutumlarını 1-10 arası puan vererek değerlendirmeleri istenmiĢtir. Örneklemlerin, yöre esnafının
tutumuna karĢı verdikleri puanların ortalaması 6,28‘dir (Tablo 7). Ayrıca ziyaretçilerin hiç biri yöre
esnafına tam puan (10) vermemiĢtir. Söz konusu veriler bir turizm kenti olan Selçuk‘ta ziyaretçi
memnuniyetine her yönüyle odaklanılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Anket uygulanan ziyaretçilerin gerçekleĢtirdikleri rekreasyonel etkinlikler içinde gezme/dinlenme,
―sportif balıkçılık‖ ve piknik/mangal hemen hemen yıl boyunca gerçekleĢtirilen etkinliklerdir
(Tablo 8). Bu etkinlikleri gerçekleĢtiren ziyaretçiler havanın yağıĢsız olduğu günlerde (mevsimin önemi
olmaksızın) alanda bu faaliyetleri gerçekleĢtirmektedir. Yine ziyaretçilerin en az gerçekleĢtirdikleri
etkinlikler ―avcılık‖, ―kuĢ gözlemciliği‖ ve ―deve güreĢlerine‖ katılımdır. Avcılık faaliyetlerinin tüm
sulak alanlarda (Belevi Gölü hariç) yasak olması, kuĢ gözlemcilerinin bu alanları pek tercih etmemesi
nedenleriyle bu etkinlikler yıl geneline yayılmayan ve çok fazla talep görmeyen etkinliklerdir. Ayrıca
Nisan ayı ile Ağustos ayları arasında etkinliklere katılan ziyaretçilerin sayısında bir artıĢ görülmektedir
(Tablo 8). Bu durum alanların kullanımlarında hava koĢullarının etkisini gösterir. Ancak sulak alanların
yeterince tanıtılamaması nedeniyle etkinlikler ya belirli bir döneme sıkıĢmıĢ ya da çok sınırlı sayıdaki
ziyaretçi tarafından gerçekleĢtirilmektedir.
855
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Tablo 8. Yöredeki Sulak Alanlar ve Yakın Çevresine Gelen Ziyaretçilerin Sportif, Sosyal ve Kültürel
Etkinliklerinin Aylara Göre Dağılımı
Etkinlik Türü
AYLAR
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
Avcılık
1
1
--
--
--
--
--
--
--
--
--
1
Gezme/Dinlenme
--
2
4
31
29
28
13
12
5
1
--
--
KuĢ Gözlemciliği
--
--
--
3
--
--
--
--
--
--
--
--
Sportif Balıkçılık
1
1
4
19
18
16
9
8
5
1
1
1
Piknik/Mangal
--
2
4
34
33
31
16
15
6
1
--
--
Tarihi ve Kültürel
Yerleri Gezmek
--
--
--
12
12
14
10
8
3
--
--
--
Eğlence
--
--
--
2
2
4
4
4
2
--
--
--
Selçuk Deve GüreĢi
--
3
--
--
--
--
--
--
--
--
--
--
Diğer
--
--
--
2
1
3
2
2
2
--
--
--
Tablo 9. Anket Uygulanan Ziyaretçilerin Yöre Turizmine ĠliĢkin Sunulan Ġfadelere KarĢı Tutumları (f=frekans)
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Fikrim Yok
Katılıyorum
Kesinlikle
Katılıyorum
f
%
f
%
f
%
f
%
f
%
Alan Turistik Açıdan Değer
TaĢımaktadır
--
--
6
%14
1
%2,3
29
%67,4
7
%16,3
Sulak Alanlar Yörenin
Tanıtımında Kullanılabilir
--
--
--
--
--
--
26
%60,5
17
%39,5
Sulak alanlar Yöreye
Çekicilik Katmaktadır
--
--
--
--
--
--
26
%60,5
17
%39,5
Selçuk‘ta Otel/Pansiyon
Bulmakta Güçlük
YaĢıyorum
--
--
1
%2,3
39
%90,7
2
%4,6
1
%2,3
Anketi yanıtlayan ziyaretçilerin çeĢitli konulara iliĢkin tutumlarının likert ölçeği ile değerlendirilmesiyle
oluĢturulan Tablo 9‘a bakıldığında genel olarak ‗Katılıyorum ve ―Kesinlikle Katılıyorum‖ yanıtlarının
yüksek oranlara sahip olduğu görülür. ―Alan turistik açıdan değer taĢımaktadır‖ yargısını 29 ziyaretçi
(%67,4) ―Katılıyorum‖; 7 ziyaretçi de (%16,3) ―Kesinlikle katılıyorum‖ Ģeklinde değerlendirmiĢtir. Bu
ifadeyi onaylayan 36 ziyaretçi (%83,7) sulak alanları bir turizm çekiciliği olarak görmektedir. ―Sulak
alanlar yörenin tanıtımında kullanılabilir‖ yargısına 26 ziyaretçi (%60,5) ―Katılıyorum‖; 17 ziyaretçi
(%9,5) ise ―Kesinlikle Katılıyorum‖ yanıtlarını vermiĢtir. Bu ifadeyi onaylayan 43 ziyaretçi (%100)
alanın tanıtılmasını istemektedir. ―Sulak alanlar reye çekicilik katmaktadır‖ yargısına 26 ziyaretçi
(%60,5) ―Katılıyorum‖; 17 ziyaretçi (%9,5) ise ―Kesinlikle Katılıyorum‖ yanıtını vermiĢtir. Bu ifadeyi
onaylayan 43 ziyaretçi (%100) alanın yöreye çekicilik kattığı düĢüncesindedir. Bu bakımdan, yöredeki
sulak alanlar örneklem ziyaretçilerin yöreye geliĢ nedenini oluĢturmaktadır. ―Selçuk‘ta otel/pansiyon
bulmakta güçlük çekiyorum‖ sorusuna 39 ziyaretçi herhangi bir fikrim yok yanıtını vermiĢtir. Bu sonuç,
ziyaretçilerin büyük bir çoğunluğunun (%93,1) günübirlikçi olması nedeniyle Selçuk‘ta konaklama
yapmaması ile iliĢkilidir.
5.SONUÇ
Selçuk ülkemizin en önemli turistik yerleĢmelerinden biri olarak bilinmektedir. Gerçekten de yöre yıl
boyunca büyük bir ziyaretçi akınına sahne olmaktadır. Ancak Selçuk Müzeler Müdürlüğü‘nün 2011
verilerine göre, yöreye 2.741.402 ziyaretçi gelmesine karĢın bunun yalnızca % 16,83‘ü Selçuk‘ta
konaklamıĢtır. Bu sonuç, Selçuk ilçesine gelen ziyaretçilerin konaklamaya olan taleplerini artırmak için
856
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
yapılacak çalıĢmalara olan gereksinime iĢaret etmektedir. KuĢkusuz bunlar arasında en önemlilerden bir
tanesi mevcut çekiciliklere yenilerini ekleyerek, turizmin çeĢitlenmesi ve buna bağlı olarak mevsim
etkisinin azaltılmasıdır. GerçekleĢtirilen bu çalıĢmanın hedeflerinden birisi de Selçuk ilçesinin sulak
alanlarının mevcut çekiciliklere eklenmesi önerisinin yapılmasıdır. Bu önerilerin hayata geçirilmesiyle
belirli bir döneme sıkıĢmıĢ turizm etkinlikleri tüm yıla yayılacaktır. Bunun yanı sıra, yöre turizminden
doğrudan yarar sağlayamayan yöre sakinleri de turizm organizasyonları içine adapte edilebilecektir. Elde
edilen bulgular sonucunda su öneriler geliĢtirilmiĢtir;
1) Küçük Menderes deltasındaki sulak alanlar zengin bir kuĢ varlığına sahiptir. Ayrıca Ġzmir ilinde
kuĢ gözlemciliğine elveriĢli iki alandan biridir (diğeri Gediz Deltasıdır).
2) Yöre sulak alanları ve çevresinde doğa temelli turizm örneklerinin hayata geçirilmesi ile hem
biyolojik çeĢitliliğin koruması hem de yöre sakinlerinin refah seviyesinin yükseltilmesi
sağlanacaktır. Doğa temelli turizm türleri için Selçuk ilçesinin turizm iliĢkileri ve ziyaretçi profili
oldukça iyi seviyededir.
3) Ekoturizm etkinliklerine katılan ziyaretçiler biyolojik zenginliklerin yanı sıra yerel ve özgün
kültürlere de ilgi duyarlar. Özellikle Barutçu yerleĢmesinin saf bir Yörük köyü olması ekoturizm
açısından bir avantajdır. Bu alan için kırsal turizm etkinlikleri faaliyete geçirilebilir.
4) Delta sahasındaki sulak alanlar, günümüzde Ġzmir ve Aydın illerinde yer alan üniversitelerin
çeĢitli bölümlerindeki öğrencilerin eğitim amaçlı ziyaretleri için kullanılabilir.
5) Küçük Menderes deltasındaki sulak alanlar ve yakın çevresi doğa eğitimi ve çevre bilincinin
geliĢtirilmesi açısından uygun bir yerdir. Bu amaçla Pamucak plajında yer alan ve kullanım hakkı
Selçuk belediyesine ait olan SEGAġ tesisleri ―Doğa Okulu‖ amaçlı kullanılabilir. Böylelikle yaz
aylarında belediyenin düzenlediği kamplar tüm yıla yayılmıĢ olur. Bu sayede her yaĢtan öğrenciye
ve yöre sakinlerine doğa ve çevre eğitimlerin verilebilmesi olanaklı olacaktır. Böylece yörede
ekoturizme geçiĢ için toplumsal altyapı da sağlanacaktır.
6) Yörede Gebekirse gölü, Çakal Gölü, Kocagöz Gölü ve Eleman Bataklığı‘nı kapsayacak bir kuĢ
gözlem merkezi kurulmalıdır. Bu merkezin Zeytinköy veya Barutçu yerleĢmesinde kurulması
yöredeki hareketliliği arttıracaktır.
7) AraĢtırma sahasında yer alan sulak alanların kullanımı bir yönetim planı çerçevesinde
düzenlendiğinde bu alanlar yıl boyunca organik tarım, kuĢ gözlemciliği, trekking, atlı safari,
sportif balıkçılık, çevre eğitimi ve kırsal turizm amaçlı kullanılabilir. Yaz aylarında bazı kurallar
dahilinde sulak alanlar çevresi rekreasyon amaçlı (piknik/mangal, çadır kurmak gibi)
kullanımlarda sürdürülebilir.
8) Yörede büyük sanayi tesisleri yoktur. Küçük sanayi tesisleri ise arıtma tesisleri nedeniyle sulak
alanlara deĢarj yapmamaktadır. Bu ekoturizm faaliyetleri için olumlu bir durumdur.
Küçük Menderes deltasındaki sulak alanların korunması ve ekoturizm amaçlı kullanılması için çeĢitli
planlama ve uygulama çalıĢmalarının yapılması gerekir. Yapılması gereken çalıĢmalar Ģunlardır:
1) ÇalıĢma sahası sınırları içerisindeki sulak alanların tamakoruma altına alınmalıdır. Yöredeki
sulak alanlardaki ekolojik yaĢamın devamlılığı ve ekoturizm faaliyetlerinin hayata geçirilebilmesi
için yönetsel bir birim oluĢturulmalıdır.
2) Sulak alanların güncel kullanımıyla ilgili bir yönetim planı oluĢturulmalıdır. Yöredeki sulak
alanlarla iliĢkili çeĢitli kurumlar (belediye, üniversiteler, valilik, kaymakamlık, muhtarlıklar, tarım
müdürlüğü, vb) ile STK‘ların ve yerel toplumun katılımıyla bir eylem planı oluĢturulması
hazırlığına geçilmelidir.
3) Zeytinköy veya Barutçu yerleĢmesinde ―yöredeki sulak alanları tanıtım ve eğitim merkezi‖,
―Tabiat Parkı‖ üniteleri oluĢturulmalıdır. Sulak alanların ornito turizme elveriĢli özellikleri
nedeniyle, önerilen alanlarda kuĢ gözlemciliği açısından gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
4) Ziyaretçi akıĢının gerçekleĢeceği dönemlerde ortaya çıkabilecek sorunları önlemek için bir
enformasyon merkezinin yanı sıra ziyaretçi yönetimi sistemi oluĢturulmalıdır. Bu sayede
ziyaretçiler sulak alanları tanıyabilir, kuralları öğrenebilir ve çevre eğitimi alabilir. Böylelikle kısa
sürede ziyaretçilerin alanlara adaptasyonu sağlanabilir.
5) Selçuk ilçesindeki sulak alanlar bazı ekonomik ve rekreasyonel etkinliklerden doğrudan
etkilenmektedir. Bu nedenle kuĢların belirlenen barınma alanlarına ziyaretçilerin eriĢimi
engellenmelidir. KuĢların üreme dönemlerinde, üreme alanlarına yaklaĢılmamalı ve bu alanların
yakın çevresinde herhangi bir etkinlik gerçekleĢtirilmemelidir.
857
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
ġekil 2. Selçuk Ġlçesinde Yer Alan Sulak Alanlar ve Yakın Çevresinde GerçekleĢtirilebilecek Doğa Temelli Turizm
Etkinlikleri
6) Yöredeki sulak alanların birçoğunun koruma statüsü olmasına rağmen yasadıĢı avcılık (özellikle
kuĢ avcılığı) yoğun bir Ģekilde gerçekleĢtirilmektedir. Bu ciddi bir problemdir. Bu durum
önlenebilmesi için tüm kahvehanelere ve sulak alanların belirli noktalarına uyarıcı tabelalar
yerleĢtirilmedir. Ayrıca avcılar örnek avlaklara (Ġzmir-Karaburun, UĢak-Sivaslı ve Burdur-
Gölhisar) yönlendirilmelidir.
7) Yöre sakinleri ve ziyaretçilerin yöredeki sulak alanlarda var olan kuĢ türlerini tanıması ve bu
zenginliğin farkına varabilmesi için kent içinde ziyaretçilerin yoğun olarak kullandıkları alanlarda
kuĢ türleri ve bu türlerin tanıtıcı özelliklerinin yer aldığı tabelalar yerleĢtirilebilir. Bunun yanı sıra
ziyaretçilerin sulak alanların varlığından haberdar olabilmesi için sulak alanların lokasyonlarının
gösterildiği ıĢıklı tabelalar kent içinde yoğun olarak kullanılan noktalara yerleĢtirilmelidir.
8) Gebekirse gölü, Çakal gölü ve Eleman bataklığının bir bölümünü kapsayan koruma statüsü
gereğince alanın kaçak avcılar tarafından kullanılmasını önlemek için bir bekçi
görevlendirilmiĢtir. Ancak bu bir kiĢinin altından kalkabileceği bir durum değildir. Öyle ki yörede
kaçak avcılık yoğun bir Ģekilde gerçekleĢmektedir. Kaçak avcılığın önlenebilmesi için en etkin
yöntem yöre sakinlerinin katılımıyla gerçekleĢebilir. Bu nedenle yöre sakinlerine avcılığın zararları
konusunda eğitim verilmesi gerekir. Bu sulak alanların korunması için daha yararlı olacaktır.
858
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
9) Yöredeki sulak alanların yerel toplum tarafından bilinçli bir Ģekilde kullanılması amacıyla çeĢitli
eğitim çalıĢmaları planlanmalıdır. Bu eğitimler neticesinde geliĢecek olan baĢarılı kullanım
örnekleri ekoturizme geçiĢ için önemli bir adım olacaktır.
10) Yöredeki sulak alanların yakın çevresinde yoğun bir Ģekilde tarımsal aktiviteler
gerçekleĢtirilmektedir. Bu aktivitelerde özellikle pestisit ve gübre kullanılmaktadır. Gübre ve
pestisit kullanımı sulak alanlar, yeraltı suları için kontrolsüz kirletici bir tehdit oluĢturabilir. Bu
nedenle doğru gübre ve pestisit kullanımı için yöredeki çiftçilere uygun kullanım için eğitim
verilmelidir.
11) Doğal ortamlarda yetiĢen ve kullanım değeri olan çeĢitli bitkiler yerel toplum tarafından toplanır
ve tüketilir. Bunlar arasında Ebegümeci, ġevketibostan, Arapsaçı, Hindiba, Deniz börülcesi,
Oğulotu, Yarpuz, Nane, Adaçayı, Ġzmir kekiği, Alıç, Ġğde, Mürver, Tarhana otu vb dikkat
çekicidir. Yörede kurulacak doğal bitki pazarı ile yöre sakinleri bu doğal ürünleri pazarlayıp gelir
elde edebilir. Söz konusu bitkisel kaynaklar geleneksel Selçuk mutfağının oluĢmasında önemli rol
oynamıĢtır.
12) Küçük Menderes havzasındaki birçok yerleĢmede evsel ve sanayi deĢarjları Küçük Menderes
nehrine yapılmaktadır. Bu nedenle havza genelindeki tüm yerleĢmelerin temsil edildiği birliğin
koordinasyonu altında bazı önlemlerin acil olarak alınması gereklidir.
KAYNAKÇA
Erdem, O. (1994). “Sulak Alanların Önemi ve Türkiye‟nin A Sınıfı Sulak Alanları” Çevre Koruma Genel
Müdürlüğü Doğal Hayatı Koruma Dairesi (YeĢil Seri:4), Ankara.
Görmez, K. (1997). Çevre Sorunları ve Türkiye‖, Gazi Kitapevi Yayınları, Ankara.
Mitsch, J. W., Gosselink G. J. (2000). ―Wetlands‖, John Wiley&Sons, Inc., New York, USA.
Türkiye Ġstatistik Kurumu (TUĠK), http://tuikapp.tuik.gov.tr/adnksdagitapp/adnks.zul (3 Mart 2013)
Williams, M. (1990). ―Wetlands: A Threatened Landscape‖, Cambridge and Oxford: Blackwell.
TUĠK, 2013, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, www.tuik.gov.tr (dinamik sorgulama modülü)
859
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
KAHRAMANMARAġ ġEHĠR MERKEZĠNDE GÜRÜLTÜ
KĠRLĠLĠĞĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
Gökay GÖKSU1, Murat KARABULUT2
ÖZET
ġehir içindeki konut ve rekreasyon alanlarının etrafında oluĢturulan yollar ve zaman içerisinde kentlerde artıĢ
gösteren araç sayıları kent sakinlerinin büyük gürültü kirliliği sorunu yaĢamalarına yol açmaktadır. Son zamanlarda
çeĢitli teknolojiler kullanılarak söz konusu gürültü kirliliğinin boyutu ve mekânsal dağılıĢı izlenebilmektedir. Bu
çalıĢmada amaç, KahramanmaraĢ kenti Ģehir merkezinde ikamet eden sakinlerin trafiğe bağlı gürültü kirliliğine
hangi oranda maruz kaldıklarını belirlemektir. Gürültüyü azaltıcı tedbirlerin yetersiz kaldığı ve trafik
yoğunluğunun fazla olduğu Ģehir merkezi kavĢak noktaları ile ara sokaklar çalıĢma alanı olarak seçilmiĢtir.
Ölçümler haftanın 7 (yedi) günü boyunca trafiğin yoğun olduğu sabah (07.00-09.00), öğle (12.00-14.00) ve akĢam
(17.00-19.00) saatlerinde gerçekleĢtirilmiĢtir. Elde edilen veriler Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ortamında
enterpolasyon yöntemi kullanılarak analiz edilmiĢtir. Buna göre özellikle toplu taĢıma araçlarının güzergâhları, Ulu
Camii KavĢağı, Azerbaycan Bulvarı ve Trabzon Caddesi yüksek gürültü kirliliğine maruz yerler olarak
belirlenmiĢtir. Analiz sonuçlarına göre Ģehir içi trafiğine bağlı gürültü kirliliğinin yüksek oranda olduğu ortaya
çıkmıĢ ve gürültü kirliliğini önleyici tedbirlerin yetersiz olduğu tespit edilmiĢtir.
Anahtar Kelimeler: Gürültü Kirliliği, KahramanmaraĢ, CBS, Enterpolasyon.
ABSTRACT
Noise pollution is one of the most important environmental problems associated with rapid population growth
and industrialization. Especially, roads which were constructed in and around residential areas cause unwanted
noise level. The purpose of this study is to determine effect of traffic noise pollution rate on residents residing in
the city center of Kahramanmaras. In order to achieve our purpose, the city center roads and streets (downtown
street intersections) were chosen due to their traffic volume. Measurements were conducted for days (week) and
during business hours in which traffic is heavy during the morning (07.00 a.m. to 09.00), lunch time (12.00 to
14.00) and evening (17.00 to 19.00). Data obtained were analyzed using the interpolation method in Geographical
Information Systems (GIS). As a result, public transport routes, particularly the Grand Mosque Junction,
Azerbaijan Boulevard and Trabzon Avenue were identified as places exposed to high noise pollution. According
to the results of the analysis of urban traffic related noise pollution emerged as a high rate and noise pollution has
been found to be insufficient preventive measures.
Keywords: Noise Pollution, Kahramanmaras, GIS, Interpolation.
2. GĠRĠġ
Büyüyen Ģehirler, geliĢen endüstri ve teknoloji, artıĢ gösteren trafik ve beraberinde gürültü kirliliği
insanları psikolojik olarak huzursuz eden önemli sorunlardan biridir. Ġnsanı rahatsız edici ve dikkat
dağıtıcı her türlü ses „gürültü‟ olarak tanımlanır (Çevre ve Orman Bakanlığı, 2009) ve ortaya çıkan
gürültü „desibel‟ adı verilen frekans aralıklarıyla ölçülür.
Gürültüye maruz kalma geçici veya kalıcı etkiler gösterebilir. Kentsel alanlarda maruz kalınan gürültü
ciddi fizyolojik ve psikolojik hasarlara sebebiyet verebilir. Gürültü kirliliği zihinsel çalıĢma, uyku,
okuma, konuĢma, iletiĢim ve konsantrasyon gibi birçok rahatsızlık verici problemlere neden olmaktadır
(Arana vd, 1998; Belojevic vd., 1997; Belojevic vd., 2008; Hofman vd., 1995; Garima, 1996; Kurra vd.,
1999; Maschke, 1999; Passchier-Kerneer vd., 2000; Shaw, 1996; Yoshida vd., 1997). Dünya Sağlık
Örgütü (WHO)‘ne göre trafik kaynaklı gürültü stres ve uyku bozukluğu, kardiyovasküler hastalıklar,
kulak çınlaması ve algı problemlerine yol açmaktadır (World Health Organization, 2011).
Motorlu kara taĢıtlarından kaynaklanan gürültünün oluĢmasına neden olan mekanizmalar daha çok
motordan kaynaklanan gürültü, lastik-yol kaplaması gürültüsü, egzoz gürültüsü, aerodinamik gürültüler,
korna gürültüleri, fren gürültüleri (Kurra, 2009) vb. gibidir. Bunun yanı sıra aracın hareket ettiği yolun
1 KahramanmaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye, gokaygoksu@gmail.com
2 KahramanmaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesi, Coğrafya Bölümü, Türkiye, mkarabulut@ksu.edu.tr
860
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
yapısı gürültü de rol oynar. Yolun yapısına bağlı olarak gürültüyü etkileyen temel faktörler: hız
tümsekleri (Behzad vd., 2006), araç sayısı, yol eğimi, trafik akıĢı (durağan, akıcı, ivme durumu), trafik
ıĢıkları (Stoilova vd., 1998), yol geniĢliği, yol yüzeyi, etrafındaki engeller ve yer Ģekilleri, dönemeçlerdir
(Koizum vd., 2003; Rahmani vd., 2011; MaraĢ, 2011;).
Son yıllarda Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)‘nin mekânsal uygulamalardaki yaygın kullanımıyla birlikte
geliĢen analizler ve modelleme imkânlarının artması karar verme mekanizmasının güçlenmesine katkı
sağlamıĢtır. Bu çalıĢmadaki amaç KahramanmaraĢ kenti Ģehir merkezinde meydana gelen gürütü
kirliliğini belirlemek ve CBS programları kullanılarak haritalandırmaktır.
3. MATERYAL VE METOT
Ölçüm sonuçlarının değerlendirilmesi Çevre ve ġehircilik Bakanlığı tarafından 01.07.2005 tarih ve
25862 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi
Yönetmeliği‘nin "Karayolu Çevresel Gürültü Kriterleri" Madde 21'de yerleĢim alanları içerisinde trafik
kaynaklı gürültünün yasal sınırı yenilenmiĢ yollar için gündüz 63 dBA, gece 53 dBA; mevcut yollar için
gündüz 68 dBA, gece 58 dBA seviyeleri temel alınarak belirlenmiĢtir (Tablo 1).
Tablo 5. Kara Yolu Çevresel Gürültü Sınır Değerleri
Alanlar
YenilenmiĢ/OnarılmıĢ
Yollar
Mevcut Yollar
Lgündüz (dBA)
Lgece (dBA)
Lgündüz (dBA)
Lgece (dBA)
Kırsal alanlar
55
45
60
50
Gürültüye duyarlı alanlar (eğitim, kültür ve
sağlık alanları), yazlık yerleĢim alanları ve
kamp yerleri
60
50
65
55
YerleĢim alanları
63
53
68
58
ĠĢ alanları ve yerleĢim alanları
65
55
70
60
Endüstriyel alanlar
67
57
72
62
KahramanmaraĢ Ģehir merkezi için daha önceden belirlenen 25 noktada Kasım 2012 Mart 2013
tarihleri arasında; dijital göstergeli, el tipi gürültü ölçüm cihazı kullanılarak, tripot yardımıyla yerden 120
cm yükseklikte ve zemine 450‘lik bir açı ile yola 1-1,5 metre mesafede iki ölçüm gerçekleĢtirilmiĢtir. Ġlk
olarak trafik akıĢı yokken, ikincisi ise trafik akıĢı baĢladıktan sonra ölçümler yapılarak maksimum
değerler desibel A cinsinden (dBA) dikkate alınmıĢtır.
Ölçüm yapılacak yerin en az 1 metre yakınında herhangi bir engelin bulunmamasına ve çevreden farklı
kaynaklardan gürültünün gelmemesine dikkat edilmiĢtir. Bu sayede oluĢabilecek yansıma ve yanlıĢ
ölçüm minimuma indirgenmiĢtir (Morgül ve Dal, 2012).
Belirlenen noktalarda bir hafta boyunca farklı günlerde, ancak aynı saatlerde ve aynı hava Ģartlarında
ölçümler yapılmıĢtır. Gürültünün en yoğun olduğu sabah (07.00-09.00), öğle (12.00-14.00) ve akĢam
(17.00-19.00) saatlerinde havanın açık veya parçalı bulutlu olduğu, günlük ortalama sıcaklıkların ise
180C civarında seyrettiği günlerde ölçümler gerçekleĢmiĢtir. Özellikle trafik yoğunluğunun fazla olduğu
kavĢaklar ölçüm yerleri olarak belirlenmiĢtir. Ölçümlerde hataların oluĢmasını engellemek amacıyla
rüzgârlı ve yağıĢlı günlerde ölçüm yapılmamıĢtır. Rüzgârın ölçümlere etkisini en az seviyeye indirgemek
için gürültü ölçüm cihazında sünger baĢlık kullanılmıĢtır.
Gürültü ölçüm noktaları GPS ile belirlendikten sonra koordinatlar, gürültü seviyeleri, ölçüm tarihi ve
saati, cadde, sokak ve bulvar isimleri CBS‘de öznitelik tablosuna eklenerek analizlere hazır hale
getirilmiĢtir. Bu çalıĢmada mekânsal enterpolasyon ve kriging tekniği kullanılmıĢtır. Enterpolasyon
yöntemi öznitelik bilgileri bulunan noktalar üzerinden hareketle süreklilik arz eden sonuçlara dayalı
olarak hesaplamalar yapmaktadır. Kriging (krigleme) yöntemi ise mekânsal varyasyonu ortaya koyma
açısından variogramlar (değiĢkenler arasındaki benzerlikler) kullanarak analizler gerçekleĢtirmektedir
(Karabulut, 2014).
861
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
4. BULGULAR VE TARTIġMA
Hızlı geliĢen ĢehirleĢme ile birlikte ciddi biçimde artıĢ gösteren trafik sorunu, özellikle insan sağlığı
üzerinde stres oluĢturan etmenlerden birisidir. KahramanmaraĢ‘ta son 25 yılda yaĢanan anî nüfus artıĢı
Ģehir merkezinde yoğun bir kentleĢmeyi beraberinde getirmiĢ ve zaman içerisinde özellikle Ģehir
merkezi gibi eski yerleĢme alanlarında, binalar arasına sıkıĢmıĢ, yoğun trafiğin olduğu caddeler ve
sokaklar meydana gelmiĢtir. Kullanılan araç sayısının da artmasıyla birlikte (Tablo 2) yolların üzerinde
otopark alanları ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca yolların her iki tarafında birbirine bitiĢik ve yüksek yapıların yer
alması sesin tekrardan yansımasına sebebiyet vererek gürültünün artıĢına neden olmaktadır (Kalıpçı,
2007).
Tablo 6. KahramanmaraĢ Merkez Ġlçeye Kayıtlı Araç Sayısı (KahramanmaraĢ Ġl
Emniyet Müdürlüğü, 2013)
ARAÇ CĠNSĠ
EMNĠYETE KAYITLI ARAÇ SAYISI
ARTIġ HIZI (%)
2010
2011
2012
2013
2010-2011
2011-2012
2012-2013
Motosiklet
16.476
15.645
15.471
15.242
-5,31
-1,12
-1,50
Otomobil
44.846
50.124
55.166
56.926
10,53
9,14
3,09
Minibüs
3.835
3.865
4.031
4.043
0,78
4,12
0,30
Otobüs
1.055
1.101
1.212
1.233
4,18
9,16
1,70
Kamyonet
14.639
16.709
18.798
19.579
12,39
11,11
3,99
Kamyon
3.297
3.255
3.323
3.346
-1,29
2,05
0,69
Traktör
6.267
6.531
6.780
6.872
4,04
3,67
1,34
Çekiçi
367
446
524
560
17,71
14,89
6,43
Özel Amaçlı
326
307
290
272
-6,19
-5,86
-6,62
Tanker
203
195
186
184
-4,10
-4,84
-1,09
Arazi TaĢıtı
221
167
121
114
-32,34
-38,02
-6,14
Römork
13
15
16
16
13,33
6,25
0,00
Yarı Römork
456
543
644
681
16,02
15,68
5,43
TOPLAM
92.001
98.903
106.562
109.068
6,98
7,19
2,30
KahramanmaraĢ Ģehir merkezinde toplu taĢıma araçlarının yetersiz sayıda olması insanları daha çok
hususi araçlarını kullanmaya sevk etmektedir. Var olan toplu taĢıma araçlarının da birçoğunun eski
model araçlardan oluĢması, dizel motor kullanması ve egzoz problemi olan toplu taĢıma araçlarının
trafikte olması gürültü ölçümleri sırasında ekstrem gürültü seviyelerinin ortaya çıkmasına neden
olmuĢtur. Yine özellikle toplu taĢıma araçlarının bilhassa yolcu duraklarında korna çalmaları gürültü
düzeyini artırmaktadır.
Gürültüyü artıran bir değer önemli etken ise zemin faktörü ve araçların lastik durumudur (Bay ve
Güney, 1998). KahramanmaraĢ Belediyesi tarafından yenilenmiĢ yollarda gürültü seviyelerinin mevcut
yollara göre daha az çıktığı gözlemlenmiĢtir. Trafik ıĢıklarının bulunduğu ve yol eğiminin fazla olduğu
eğimli yollarda (ġekerdere Caddesi, Atatürk Bulvarı, Azerbaycan Bulvarı ve Zübeyde Hanım Caddesi)
gürültü seviyeleri daha fazla çıkmıĢtır.
ġekil 18. Haftanın Günlerine Göre ve Ortalama Gürültü Seviyesi
ÇalıĢma alanında yapılan ölçümler sonucunda trafiğe bağlı olarak en çok gürültü kirliliğinin yaĢandığı
günler Pazartesi ve Salı‘dır. Gün içerisinde ise ortalama olarak en gürültülü akĢam vakitleri olarak elde
862
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
edilmiĢti (ġekil 1 ve 2). Pazar günleri ise tatil olması nedeniyle insanların Ģehir merkezinde bulunan
alıĢveriĢ alanlarını tercih etmeleri trafik yoğunluğunu ve buna bağlı gürültü seviyelerindeki artıĢı
tetiklemiĢtir (ġekil 1 ve 3). Pazar günü özellikle akĢam saatlerinde artıĢ gösteren gürültü düzeyinde etkili
olan bir diğer etken ise toplu taĢıma güzergâhları üzerinde çalıĢan araç denetimlerinin hafta içine göre
daha az gerçekleĢtirilmesidir.
ġekil 2. Hafta Ġçi Gürültü Ölçümleri
863
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
ġekil 3. Hafta Sonu Gürültü Ölçümleri
Azerbaycan Bulvarı ile Trabzon Bulvarı, Hükümet Caddesi ve Zübeyde Hanım Bulvarının kesiĢtiği
kavĢak noktaları yüksek oranda gürültü riskinin bulunduğu hotspotları (sıcak noktaları) oluĢturur.
Trabzon Bulvarını kesen Hükümet Bulvarı, Zübeyde Hanım Bulvarı ve Cumhuriyet bulvarları ise
kesiĢtikleri alanlarda yüksek gürültü seviyelerine (>68 dBA) sahiptir (Tablo 3).
Tablo 7. KahramanmaraĢ Kent Merkezinde Ortalama Gürültü Seviyesi
NO
YER
Ortalama
Sabah
Öğle
AkĢam
Ortalama
1
ġekerdere Cad. (Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi.)
82,7
81,6
84,2
82,8
2
Atatürk Bulvarı (Ulu Cami)
87,3
84,9
87,8
86,6
3
Hacı Arifoğlu Caddesi
79,0
83,6
81,0
81,2
4
Atatürk Bulvarı
83,0
85,3
87,6
85,3
5
Azerbaycan Bulvarı
86,5
86,7
85,8
86,3
6
Trabzon Bulvarı (Valilik KavĢağı)
82,3
83,4
86,1
83,9
7
Trabzon Bulvarı (ġelale Park KavĢağı)
83,6
83,6
87,9
85,0
8
Trabzon Bulvarı (Müftülük Bulvarı)
79,2
82,6
83,9
81,9
9
Azerbaycan Bulvarı (Belediye KavĢağı)
83,6
84,6
82,2
83,5
10
Dedezade Caddesi
72,8
71,4
71,2
71,8
11
Borsa Caddesi
72,7
72,6
71,6
72,3
12
Milli Egemenlik Caddesi
71,4
72,8
73,1
72,4
13
Malik Ejder Caddesi (Belediye Pasajı)
81,8
83,0
82,4
82,4
14
Azerbaycan Bulvarı (Emniyet Müd.)
84,5
85,4
86,4
85,4
15
Malik Ejder Caddesi (Megapark)
82,1
81,3
84,8
82,7
16
Öğretmenler Caddesi
70,5
70,6
72,5
71,2
17
36010. Sokak
70,4
70,8
72,3
71,2
18
36012. Sokak
70,0
69,3
71,4
70,3
19
74026. Sokak_1
71,8
74,1
71,4
72,4
20
74026. Sokak_2
68,7
71,3
70,7
70,3
21
74022. Sokak
71,2
70,4
68,5
70,0
22
74018. Sokak
71,1
72,0
72,0
71,7
23
74014. Sokak
71,4
74,3
73,8
73,2
24
74010. Sokak
69,0
72,3
76,1
72,5
25
74008. Sokak
66,7
71,3
72,0
70,0
Ortalama
76,5
77,6
78,3
77,5
ġehir merkezinde yapılan ölçüm sonucunda en yüksek gürültü seviyesi Trabzon Bulvarı (ġelale Park
KavĢağı) ve Atatürk Bulvarı (Ulu Cami KavĢağında)‘nda kaydedilmiĢtir (Tablo 3). Bu durum Çevre ve
ġehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan Karayolu Çevresel Gürültü Kriterleri‘nin (>68 dbA) üzerinde
gürültü seviyesine sahip olduğunu göstermektedir. Ara sokaklarda yapılan ölçüm sonuçlarına göre de
genel itibariyle ortalama 70 desibelden daha büyük gürültü seviyeleri elde edilmiĢtir.
864
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Genel itibari ile bakıldığında KahramanmaraĢ Ģehir merkezi gece 58, gündüz ise 68 desibelin üzerinde
bir gürültü seviyesine sahiptir.
ġekil 3. KahramanmaraĢ Kent Merkezi Ortalama Gürültü Ölçüm Sonuçları
5. SONUÇ VE ÖNERĠLER
Gürültü problemi özellikle büyük Ģehirlerde etkisi her geçen gün artarak hissedilen bir problem haline
gelmektedir. Bu problem özellikle KahramanmaraĢ kent merkezi için son yıllarda hissedilir biçimde
artarak büyümektedir. KahramanmaraĢ kent merkezinde sabah ve akĢam saatlerinde yoğun bir trafik
akıĢı olduğu gözlemlenmektedir. Bu da kent içinde motorlu araçların baĢlıca gürültü kaynağı olarak
ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Trafik akıĢının en yoğun olduğu üç zaman aralığında sabah (07.00-09.00), öğle (12.00-14.00) ve akĢam
17.00-19.00 saatlerinin ortalaması alınarak haritalar oluĢturulmuĢtur. Ölçümler neticesinde özellikle
Trabzon Bulvarı ve Azerbaycan Bulvarı Yollarında taĢıtların hareket halindeyken dur kalk yapmaları,
yine yol güzergâhlarında özellikle minibüs ve otobüslerin duraklarda müĢteri almak için durup
kalkmaları ve bunları yaparken özellikle minibüslerin klakson çalmaları bu güzergâhtaki gürültü
düzeyini oldukça artıran nedenlerin baĢında gelmektedir. Ayrıca ġekerdere ve Ulu Cami ile Emniyet
Müdürlüğü ve Malik Ejder-Dedezade Caddesi‘nin bulunduğu yerlerdeki kavĢak noktalarında bulunan
trafik ıĢıklarından dolayı araçların dur-kalk yapması gürültü seviyesinin artmasına neden olmaktadır.
KahramanmaraĢ kent merkezinde ġekerdere ve Trabzon Bulvarı Müftülük arası ve Azerbaycan Bulvarı;
Hükümet Caddesi ve Zübeyde Hanım Bulvarı karayolunun gürültü kirliliğinden etkilenen önemli bir
lgeyi temsil ettiği görülmektedir.
Ölçümlerin bu kadar yüksek çıkmasında Ģehir merkezinde kuzeye doğru artıĢ gösteren eğim ve yerel
yönetimlerin gürültüyü azaltmaya yönelik tedbirler almaması etkili olmuĢtur.
Kent merkezinde gürültüyü azaltmaya yönelik olarak mevcut yollar üzerinde yenileme çalıĢmaları
gerçekleĢtirilmelidir. Bu konuda yerel yönetimler tarafında geniĢ kapsamlı stratejiler geliĢtirilmelidir.
865
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Bununla birlikte yeni yapılaĢma alanlarının alt yapı sistemleri ve bina inĢaları gürültüye maruz kalma
durumu göz önüne alınarak daha sakin bölgeler oluĢturma politikası güdülerek imar edilmelidir. Ayrıca
Ģehirler için sessiz alanlar belirlenerek gürültü düzeyi düĢük alanların korunması ve bunun
sürdürülebilirliği büyük önem taĢır.
Gürültüyü azaltmaya yönelik alınması gereken diğer tedbirler ise iĢ makinalarının Ģehir merkezinde
kullanım saatleri sınırlandırılmalıdır. Yapılan analizlerde elde edilen bir diğer bulgu ise yolların yoğunluk
gösterdiği noktalarda rültü seviyelerinin de fazla olması dikkati çeken bir husustur. Bu nedenle
birbirine bağlantılı olan yollar, bilhassa kavĢak noktalarının kesiĢme noktaları oluĢturması gürültü
seviyesini artıran hususların baĢında gelmektedir. Gürültü seviyesini azaltmak için inĢa edilen beton
gürültü perdeleri büyük oranda gürültü absorbsiyonu sağlasa da Ģehir merkezlerinde peyzaj açısından
güzel bir görünüm sağlamamaları da iĢlevselliğinin yanı sıra büyük bir dezavantajdır. Bu nedenle daha
çok peyzaja yönelik gürültü ve hava kirliliğini absorbe eden bitkilerin kullanımı artırılmalıdır.
Gürültünün azaltılmasında kullanılan bitkiler kıĢın yaprak dökmeyen, büyük ve sert yapraklı, sesin
geldiği yöne dik, sık yapıda ve yüksek boylu olmalıdır (Finke, 1980).
Sonuç olarak KahramanmaraĢ kent merkezi gürültü seviyesi ana hatlarda genel olarak 70 desibelin
üzerinde çıkmıĢtır. KahramanmaraĢ‘ta yerel yönetimler tarafından gürültüyü önlemek amacıyla önemli
tedbirler alınmalıdır.
KAYNAKÇA
Arana, M., & Garcia, A. (1998). A social survey on the effects of environmental noise on the residents
of Pamplona. Applied Acoustics, 53:4, 245253.
Karabulut, (2014). Coğrafya Araştırma Yöntemleri (Ed.). Coğrafyacılar Derneği, ss 468, Balıkesir.
Behzad, M., Hodaei, M., & Alimohammadi, I. (2006). Experimental and numerical investigation of the
effect of a speed bump on car noise emission level. Applied Acoustics 68:1112, 13461356.
Belojevic, G., Jakovlevic, B., & Aleksic, O. (1997). Subjective reactions for traffic noise with regard to
some personality traits. Environmental International, 23:2, 221226.
Belojevic, G., Jakovljevic, B., Stojanov, V., Paunovic, K., & Ilic, J., (2008). Urban road-traffic noise and
blood pressure and heart rate in preschool children. Environment International, 34, 226231.
Çevre Ve Orman Bakanlığı, (2008). Gürültü Azaltım Önlemleri El Kitabı. Çevresel Gürültü Yönetimi İle
İlgili Ab Direktifinin Uyumlaştırılması Ve Uygulanması Avrupa Birliği Eşleştirme Projesi, ss 300.
Çevre Ve Orman Bakanlığı, (2009). Çevresel Gürültü Eylem Planı 2009-2020, http://www.cygm.gov.tr/
Filho J. M. A., Lenzi, A., & Zannin, P.H.T., (2004). Effects of traffic composition on road noise: a case
study. Transportation Research Part Transport and Environment, 9:1, s. 75-80.
Finke L., (1980). Kent planlaması açısından yeĢil alanların kent iklimi ve kent havasım iyileĢtirme
yetenekleri, Çev.: Ġ. Aslanboğa. İÜOF Dergisi, 2, Ġstanbul.
Garima, Z., (1996). A neuro-fuzzy approach for prediction of human work efficiency in noisy
environment. Noise Control Engineering Journal, 44:3, s. 109119.
Güreman, L., & Çelik, C.T., (2006). Niğde Ģehir merkezinde trafik gürültüsü kirliliğinin belirlenmesi.
Kentsel Yapılaşma ve Ulaşım Sorunları Sempozyumu, 160-165, Kocaeli.
Hofman, W.F., Kumar, A., & Tulen, J.H.M., (1995). Cardiac Reactivity To Traffic Noise During Sleep On
Man, Journal Of Sound And Vibration, 179 :4, 577589.
KahramanmaraĢ Ġl Emniyet Müdürlüğü, (2013). KahramanmaraĢ Merkez Ġlçeye Kayıtlı Araç Sayısı,
KahramanmaraĢ.
Koizum, T., Tsujiuch, N., Tamaki, R., & Iwagase, I., (2003), an analysis of radiated noise from rolling
tire vibration jsae Review, 24:4, s. 465469..
Kurra S., (2009). Çevre Gürültüsü ve Yönetimi, BahçeĢehir Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul.
866
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Kurra, S., Morinoto, M., & Maehoura, Z.I., (1999). Transportation Noise Annoyance-A Simulated
Environmental Study For Road, Railway And Aircraft Noises, 1: Overall Annoyance, Journal
Of Sound And Vibration, 220 (2), s. 251278.
MaraĢ, E. E. (2011). Coğrafi Bilgi Sistemi Desteğinde Kentlerin Avrupa Birliği Standartlarında Gürültü
Haritalarının Üretimi: Samsun Ġli Örneği, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
Ġstanbul.
Maschke, C., (1999). Preventive Medical Limits For Chronic Traffic Noise Exposure, Acoustic 85, 448.
Morgül, Ö. K., & Dal, H. (2012). Sakarya Ġli ġehir Merkezinin Gürültü Kirliliği Üzerine Bir Ön
ÇalıĢma, SAÜ Fen Bilimleri Dergisi, 16. Cilt, 2. Sayı, s. 83-91, 2012.
Passchier-Kerneer, W., & Paschier, W.F., (2000). Noise Exposure And Public Health, Environmental
Health Perspectives, 108, 123131.
Rahmani, S., Mousavi, S. M., & Kamali, M. J., (2011). Modeling Of Road-Traffic Noise With The Use
Of Genetic Algorithm, Applied Soft Computing, 11 (1), s. 1008-1013.
Shaw, E.A.G., (1996). Noise Environments Outdoors And The Effects Of Community Noise
Exposure, Noise Control Engineering Journal, 44 (3), 109119.
Stoilova, K., & Stoilov, T., (1998). Traffic noise and traffic light control, Transportation Research Part
D, 3 (6), pp. 399417.
World Health Organization, (2011). Burden Of Disease From Environmental Noise, WHO Regional
Office for Europe, ss 106.
Yoshida, T., Osada, Y., Kawaguchi, T., Hoshiyama, Y., Yoshida, K., & Yamamoto, K., (1997). Effects
Of Road Traffic Noise On Ġnhabitants Of Tokyo, Journal Of Sound And Vibration, 205 (4),
517522.
867
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
COĞRAFĠ BĠLGĠ SĠSTEMLERĠ KULLANARAK KAHRAMANMARAġ
TRAFĠK KAZA ANALĠZĠ
Mehmet ÖZMAL1 Muhterem KÜÇÜKÖNDER2, Murat KARABULUT2 Gökay GÖKSU1
ÖZET
Ġnsan ve eĢyanın bir yerden baĢka bir yere aktarılması / taĢınması olarak tanımlanan ulaĢım; insan yaĢamı için
sağladığı büyük yararların yanında olumsuz etkilere de neden olmaktadır. Bu olumsuzlukların baĢında trafik
kazaları gelmektedir. Türkiye‘de ağırlıklı olarak karayolunun tercih edilmesi nedeniyle en fazla can, mal kaybına ve
sosyal sorunlara neden olan trafik kazaları kara yolu ulaĢımında meydana gelmiĢtir. Dünyada ve ülkemizde trafik
kazalarını azaltmak ve olumsuz sonuçlarını en aza indirmek amacıyla yapılan araĢtırmalar her zaman olumlu sonuç
vermeyebilir. Bu yüzden en az kaynakla en optimum Ģekilde kaza oranlarını azaltmaya yönelik çalıĢmalar
yapılmaktadır. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), mevcut durumun anlaĢılması ve karar-destek sistemlerinin
oluĢturulması açısından büyük önem arz etmektedir. Bu çalıĢmada KahramanmaraĢ Ģehir merkezi çalıĢma alanı
olarak seçilmiĢtir. ÇalıĢmada kullanılan kaza verileri KahramanmaraĢ Ġl Emniyet Müdürlüğünden, meteorolojik
veriler ise Meteoroloji Genel Müdürlüğü‘nden temin edilmiĢtir. Söz konusu alanda 2008 ve 2013 yıllarında
meydana gelen kaza verileri CBS veri tabanına eklenerek gerçekleĢen kazalar oluĢum Ģekline, zamanına ve hava
Ģartlarına göre analiz edilmiĢ, ayrıca kazaların en fazla yoğunlaĢtığı yerler belirlenmiĢtir.
Anahtar Kelimeler: Trafik Kaza Analizi, CBS, Hotspot, KahramanmaraĢ
ABSTRACT
People and goods to be transferred from one place to another place is defined as transportation. Beside the great
benefits that it provides for human life, traffic is also causes adverse effects. Negativity of transportation comes
from traffic accidents. Mainly due to the preference of motorway, traffic accidents have often occurred in Turkey
with property loss and death. To reduce traffic accidents in the world and in our country and in order to
minimize the negative consequences several research have conducted and many measures have been taken.
Measures taken to reduce traffic accidents may not always favorable results. Therefore, for reduction of number
accidents, optimum methods should be determined. Geographic Information Systems (GIS ) can be used in the
decision-making process as an effective way. KahramanmaraĢ urban area was chosen as a study area. Accident
reports and other data used in the study were obtained from KahramanmaraĢ Province Police Department and
Provincial Directorate of Meteorology. In the study area 2008 and 2013 accident data have been added database
in a GIS for spatial analysis and mapping analysis have done in terms of accident time, type and volume using
accident data.
Keywords: Traffic Accident Analysis, GIS, Hotspot, KahramanmaraĢ
1. GĠRĠġ
Ülkemizde hızla artan ĢehirleĢme zamanla bazı ulaĢım sorunlarını ortaya çıkarmıĢtır. Genel olarak
büyükĢehir statüsündeki Ģehirlerimizin bütününde ulaĢım alternatiflerinin azlığı ve ulaĢım talebinin
yoğunluğu nedeniyle yaya ve taĢıt trafiğinde kapasitenin üzerinde bir kullanım vardır. Yaya ve taĢıt
trafiğinin pek çok noktada birbiriyle kesiĢiyor olması yaya ve taĢıt güvenliğini tehlikeye atarak, trafik
kaza riskini artırmaktadır (Güvenal vd. 2005, Karakoç, 2008).
Birçok yerel, bölgesel ve ulusal yönetimlerin, acil durumlar için yapmıĢ olduğu hazırlık programları
mevcuttur. Bu yönetimlerin acil durumlar için hazır olması ve müdahale için en iyi konumda bulunması
hayati önem taĢımaktadır.
1 KahramanmaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler enstitüsü, Coğrafya Anabilim Dalı, Türkiye, mehmetozmal@gmail.com
2KahramanmaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü.
868
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Acil durum yönetimi ileri teknoloji ve geliĢmiĢ analiz araçlarının kullanılmasıyla yeni bir boyut
kazanmıĢtır. Bu analizler ihtiyaç durumunda eriĢilebilirliği artırırken, sistem maliyetini de azaltarak
kaynakların verimli dağılımına katkı sağlar (Esri, 2012).
Trafik kazalarını azaltmak için yapılan güvenlik çalıĢmalarında ayrılan kaynakların kısıtlı olmasından
dolayı en az kaynakla en fazla kaza azalması gösteren yöntemlere öncelik verilmesi önemlidir. Bu
yöntemlerden biri de trafik kazalarının yoğunlaĢtığı kesimlerin öncelikle saptanmasıdır (Tuncuk, 2004,
Yılmaz vd.). ÇalıĢma alanı olarak seçilen KahramanmaraĢ Ģehir merkezinde trafik kazalarının en fazla
yoğunlaĢtığı alanları belirlemek ve trafik kazalarına yönelik alınması düĢünülen tedbirlere katkı sağlamak
amacıyla 2008 ve 2013 yıllarında meydana gelen kazaların yoğunlaĢtığı alanlar belirlenmiĢtir.
ġekil 1: ÇalıĢma alanı lokasyonu
2. MATERYAL VE METOT
CBS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) sahip olduğu analizlerle problemlere çözümler sunması nedeniyle
günümüzde karar verme sürecinde sıkça kullanılmaktadır. Bu çalıĢmada Meteoroloji Genel
Müdürlüğünden alınan iklim verileri ve Ġl Emniyet Müdürlüğünden alınan trafik kaza verileri Microsoft
Excel programında düzenlendikten sonra CBS veri tabanına eklenerek bu veriler üzerinden zamansal,
niteliksel ve mekânsal sorgulamalar yapılmıĢtır (Gürbüz ve Karabulut, 2008) (ġekil 2).
Trafik kazalarının mekânsal yoğunluğunun belirlenmesi amacıyla trafik kaza noktaları üzerinde Sıcak
Nokta (Hotspot) Analizi uygulanarak kazaların yoğun olduğu alanlar belirlenmiĢtir. Hotspot analizi
Getis-Ord Gi algoritması kullanarak Z Skoruna göre mekânsal kümelemeler oluĢturmaktadır. Mekânsal
kümeler oluĢturulurken noktaların konumları arasındaki mesafe dikkate alınmaktadır (Esri, 2012).
Elde edilen 2008 ile 2013 yılına ait analiz sonuçları arasındaki fark alınarak 2008 ile 2013 yılı arasındaki
kaza yoğunluk değiĢimi ortaya konulmuĢtur.
869
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
ġekil 2: Kullanılan metodolojinin akıĢ Ģeması
3. BULGULAR
Kaza yoğunluklarının değerlendirilmesinde ilk olarak; kazaların araç türleri, saat dilimleri ve hasar
durumu istatistikleri değerlendirilmiĢtir. Kaza raporlarında yer alan ve KahramanmaraĢ Ģehir
merkezinde meydana gelen 2008 yılındaki 1692 trafik kazası ile 2013 yılındaki 1818 trafik kazası
değerlendirilmiĢtir. Yapılan değerlendirmeler sadece taĢıtlar arasında gerçekleĢen kazaları
kapsamaktadır.
Kaza yapan araç türleri bakımından her iki yılda meydana gelen kazalarda hususi araç ile yine hususi
araç arasında gerçekleĢen kazalar meydana gelen trafik kazaları içerisinde en yüksek paya sahip olup
onu ticari araç ile hususi araç arasında gerçekleĢen kazalar izlemektedir (ġekil 3). Bu durumun ortaya
çıkmasında yaĢam standardının artmasına bağlı olarak artan özel araç sayısı ve ticari araçların iĢ amacı
gereği yoğun olarak kullanılıyor olmasının etkili olduğu düĢünülmektedir. En az gerçekleĢen kazalar
hususi ve ticari araçlar ile resmi araçlar arasında gerçekleĢen kazalardır. Ayrıca 2008 yılında 322, 2013
yılında ise 546 kazada kaza yerinden ayrılma gibi nedenlerden ötürü kaza yapan karĢı taraf tespit
edilememiĢtir.
ġekil 3: 2008 ve 2013 yılları araç türüne göre trafik kazalarının dağılımı.
Kazaların meydana geldiği saat dilimlerine bakıldığında; her iki yılda da saat 16:30 ile 19:00 arasında
kazaların yoğunlaĢtığı görülmektedir(ġekil 4). Bu saat aralığının mesai saatinin bitimine denk gelmesi bu
durumun ortaya çıkmasında etkili olmuĢtur. 2013 yılından farklı olarak 2008 yılında saat 23:00 ile 01:00
arasında gerçekleĢmesi; Trafik ġube Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgilere göre özellikle 2007 ve
870
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
2008 yılında bu saat diliminde alkollü araç kullanımının yüksek olması ve bu tarihlerden sonra bu yönde
denetimlerin artırılmasından kaynaklanmaktadır.
ġekil 4: 2008 ve 2013 yılları saat dilimlerine göre trafik kazalarının dağılımı
2008 ve 2013 yılında meydana gelen trafik kazalarında en çok 0-500 TL arasında maddi hasar
oluĢmuĢtur. Bunu 2008 yılında 500-1000 TL, 2013 yılında ise 5000 TL ve üzerindeki hasar miktarı
izler. 2008 ve 2013 yılında meydana gelen kazalarda en az görülen hasar miktarı ise 2500 ile 3000 TL
arasında gerçekleĢmiĢtir (ġekil 5).
ġekil 5: 2008 ve 2013 yıllarında gerçekleĢen kazalarda oluĢan hasar durumu dağılımı
2008 yılında meydana gelen kazalarda en yüksek oranı maddi hasarlı kazalar oluĢturup onu yaralanmalı
kazalar izlemektedir. Buna karĢın 2013 yılında ise aradaki fark az da olsa, yaralanmalı kazaların maddi
hasarlı kazaları geçtiği görülür. Ayrıca 2013 yılında yaralanmalı kazalar 2008 yılına oranla yaklaĢık iki kat
artmıĢ olup kaza yeri terk kazalarda ise 2008 yılına göre beĢ kattan fazla bir azalıĢ olmuĢtur (ġekil 6).
ġekil 6: 2008 ve 2013 yılla gerçekleĢen kaza türü dağılımı
2008 yılında en fazla kaza Kasım ve Aralık ayında meydana gelirken 2013 yılında bu yoğunluk daha çok
Ağustos ve Eylül ayında görülmektedir (ġekil 7). 2013 yılında sonbaharda kazaların azalmasında 2012
871
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
yılının sonunda yürürlüğe giren ve ticari araçlarda kıĢ lastiğini zorunlu kılan kanun tasarısının etkili
olduğu düĢünülmektedir.
ġekil 7: 2008 ve 2013 yılında meydana gelen kazaların aylara göre dağılımı
2008 ve 2013 yılında meydana gelen ve CBS veri tabanına eklenen trafik kazaları üzerinde Sıcak Nokta
analizi yapılarak her iki yıldaki yoğun alanlar belirlenmiĢtir. 2008 yılında en yoğun kaza alanları Ģehrin
gerek iĢ yoğunluğu gerekse sosyal açıdan en hareketli yerleri olan Atatürk Bulvarı, Azerbaycan Bulvarı
ve Cumhuriyet Bulvarı üçgenini kapsamaktadır. Bu üçgen alan içerisinde özellikle Trabzon Caddesi
üzerinde Zübeyde Hanım Bulvarı ile Atatürk Bulvarı arasında kalan bölüm kaza yoğunluğu en yüksek
olan alaoluĢturmaktadır (ġekil 8). Ayrıca bu alandaki caddeler Ģehrin merkezi ulaĢım noktalarını
birleĢtirmekte olup bu alanda belediye binası, alıĢveriĢ alanları ve özel hastaneler yer almaktadır.
ġekil 8: 2008 yılında meydana gelen trafik kazalarının mekânsal yoğunluk haritası.
2013 yılında; 2008 yılındaki yoğun kaza alanları aynı kalmakla birlikte 2008 yılındaki yoğun alanlara ek
olarak özellikle Ģehrin batı kısmında kaza yoğunluğu yüksek alanlar oluĢmuĢtur(ġekil 9). Bunda Ģehrin
batı yönünde geliĢiyor olması, 2005 yılında üniversitenin batıya taĢınması ve batı yönünde hizmete giren
resmi ve özel kurumların bu yöne açılan yollarda trafik yoğunluğunu artırmasının etkili olduğu
düĢünülmektedir (Karabulut vd., 2006). Ayrıca Ģehrin güneydoğusunda ve güneyinde bulunan Adana ve
872
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Gaziantep çevre yolları doğrultusunda yoğun kaza alanlarında artıĢ gözlenmektedir. Bu yollar üzerinde
yer alan sanayi alanları ve fabrikaların bu artıĢta etkili olduğu düĢünülmektedir.
ġekil 9: 2013 yılında meydana gelen trafik kazalarının mekânsal yoğunluk haritası.
ġekil 10: Kaza yoğunluğu yüksek alanlar ve bu alanlara ait görüntüler (a ve c: Yoğun kaza alanlarının
yakından görünümü, b: Güneybatı yönünden görüntülenen Hükümet Bulvarı, d: Kuzeybatı yönünden
Görüntülenen Hükümet Bulvarı)
873
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
ġekil 11: Kaza yoğunluğu yüksek alanlar ve bu alanlara ait görüntüler (a ve c: Yoğun kaza alanlarının
yakından görünümü, b: Güney yönünden görüntülenen Anadolu Meydanı, d: Kuzey yönünden
görüntülenen Anadolu Meydanı)
Elde edilen 2008 ile 2013 yılına ait analiz sonuçları arasındaki fark alınarak 2008 ile 2013 yılı arasındaki
kaza yoğunluk değiĢimi ortaya konulmuĢtur. (ġekil 12). 2013 ile 2008 yılı trafik kazalarında Ģu değiĢim
gözlenmektedir; 2009 yılında otogarın Adana yolu üzerine taĢınması taĢındığı bu alanda 2008 yılına göre
kazaların artmasında etkili olmuĢtur. YerleĢmelerin kuzeyde doğal sınırını oluĢturan Ahir dağının aĢağı
yamaçlarında özellikle yaz aylarında kullanım yoğunluğu artan bağ evleri ve burada giderek artan
yerleĢmeler bu bölgede kazaların az da olsa artmasında etkili olmuĢtur. 2008 yılına göre en fazla artıĢın
görüldüğü Ģehrin batı kısmı daha önce de belirtildiği üzere Ģehrin batı yönünde geliĢiminden
kaynaklanmaktadır. 2008 yılına göre kaza yoğunluğunda azalma görülen yerler daha çok güneydoğuda
kalan kesimlerdir.
4. SONUÇ
KahramanmaraĢ 2013 yılında BüyükĢehir statüsüne geçmiĢ olup hızla büyümekte olan bir Ģehirdir.
ġehirdeki geliĢim beraberinde bazı trafik sorunlarını da getirmiĢtir. 2008 ve 2013 yılında en fazla trafik
kazası hususi-hususi ve ticari-hususi araçlar arasında gerçekleĢirken, meydana gelen kazalarda en fazla
0-500 TL arasında hasar meydana gelmiĢtir. 2008 yılında maddi hasarlı kazalar çoğunlukta olup 2013
yılında maddi hasarlı kazalar fazla olmasına rağmen yaralanmalı kazalarda büyük bir artıĢ olmuĢtur. Her
iki yılda da saat dilimlerine göre 16:30 ile 19:00 arasında meydana gelen kazalar çoğunluktadır. Meydana
gelen kazalar en çok açık havalarda gerçekleĢirken onu bulutlu ve yağmurlu hava Ģartları izler. 2008
yılında en fazla kaza Kasım ve Aralık ayında meydana gelirken 2013 yılında bu yoğunluk daha çok
Ağustos ve Eylül ayında görülmektedir. 2008 yılında en fazla kaza sonbahar ve kıĢ mevsiminde
gerçekleĢirken 2013 yılında en fazla kaza yaz ve sonbahar mevsiminde gerçekleĢmiĢtir.
874
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
ġekil 12: 2008 ve 2013 yılları arası trafik kaza yoğunluğunda meydana gelen değiĢimler
2008 yılına göre kazalarda en büyük artıĢ Ģehrin batısında olurken azalma görülen alanlar ise daha çok
güneydoğuda kalan bölgelerdir. Sıcak Nokta (Hotspot) analizi sonucu belirlenen trafik kazalarının
yoğun görüldüğü alanların yetkililer tarafından dikkate alınması ve alınacak tedbirlerin öncelikle bu
alanlarda uygulanması trafik kazalarının azalması yönünde elde edilecek baĢarıyı artıracaktır.
KAYNAKÇA
Esri, (2012). Exploring 911 response data using Hotspot Analysis
http://www.arcgis.com/home/item.html?id=6626d5cc81a745f1b737028f7a519521
Güvenal, B., Çabuk, A. & Yavuz, M. (2005). Trafik kazaları verilerine bağlı olarak cbs destekli ulaĢım
planlaması: EskiĢehir kenti örneği. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, Mühendislik Ölçmeleri
STB Komisyonu 2. Mühendislik Ölçmeleri Sempozyumu, ĠTÜ, Ġstanbul.
Gürbüz M., Karabulut M. (2008). Mappıng And Analysıs Of The Traffıc Accıdents In The Cıty Of
Kahramanmaras. Wıth Geographıc Informatıon Systems, 5th International Conference on
Geographic Information Systems (ICGIS-2008), Fatih University, Istanbul, Turkey.
Karabulut, M., Küçükönder, M., Gürbüz, M. & Kaya Sandal, E. (2006). KahramanmaraĢ Ģehri ve
çevresinin zamansal değiĢiminin uzaktan algılama ve cbs kullanılarak incelenmesi. 4. Coğrafi
Bilgi Sistemleri Bilişim Günleri, / Fatih Üniversitesi / Ġstanbul-Türkiye.
Karakoç, A. (2008). Coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla trafik kazaları analizi: Gaziantep örneği
yayımlanmamıĢ lisans tezi. KahramanmaraĢ Sütçü İmam Üniversitesi Coğrafya lümü,
KahramanmaraĢ.
875
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Tuncuk M. (2004). Coğrafi bilgi sistemi yardımıyla trafik kaza analizi: Isparta örneği. İnşaat Mühendisliği
Anabilim Dalı, Isparta.
lmaz, Ġ., Erdoğan, S., Baybura, T., Güllü, M., & Uysal, M., Coğrafi bilgi sistemi yardımıyla trafik
kazalarının analizi. Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, Afyonkarahisar.
876
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
ÖZETLER
(SÖZLÜBĠLDĠRĠLER)
925
Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı
4-6 Haziran 2014, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, MUĞLA
Ġdil (ġırnak) Kuzeyinde Jeomorfolojik Gözlemler
Muzaffer Siler, M. Taner ġengün, Fırat Üniversitesi, Elazığ.
Ġdil, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Dicle Bölümünde yer alan ve ġırnak iline bağlı bir ilçedir. Bu saha
aynı zamanda Mardin EĢiği olarak bilinen platonun doğu kesimine karĢılık gelmektedir. AraĢtırma
alanında, Eosen dönemine ait neritik kireçtaĢı, killi kireçtaĢı ve dolomit gibi ardalanmaların oluĢturduğu
Midyat grubu kayaçlar ile Alt Eosen dönemine ait marn, kumtaĢı, kiltaĢı, ve konglomera gibi
kayaçlardan meydana gelen GercüĢ formasyonu yayılıĢ göstermektedir. Bu yapılardan özellikle yataya
yakın bir duruĢta olan Midyat formasyonu üzerine, Kuvaterner baĢlarındaki volkanik aktivite
sonucunda uyumsuz olarak gelen ultrabazik karakterli bazaltlar, sahadaki diğer geniĢ yayılıĢ alanına
sahip kayaç gurubudur. Mardin eĢiğinin doğu kesimine karĢılık gelen bu alandaki en önemli akarsular
Dicle Nehri ve onun yan kolu olan Cehennem Dere‘dir. Bu akarsuların vadileri, yapısal ve
jeomorfolojik özellikler açıdan oldukça dikkat çekici Ģekiller barındırmaktadır. AraĢtırma alanında
görülen jeomorfolojik Ģekillerden aĢınım platformları, korniĢ, Ģev, büt ve kanyon vadiler tipik
özelliktedirler. Bu saha ay zamanda ülkemizin en belirgin gömük mendereslerinin görüldüğü ve
karakteristik özellikleri ile de göze çarpan bir alandır. AraĢtırma alanı, bugünkü jeomorfolojik ve
hidrografik görünümünü, Kuvaterner baĢlarındaki volkanik aktiviteler ve ardından meydana gelen dikey
nlü yükselmelerin sonucunda kazanmıĢtır. Bu özellikleri ile Ġdil kuzeyi, ülkemizin jeopark olma
niteliğini taĢıyan önemli sahalardan biridir.
Bu çalıĢmada, Türkiye‘nin az bilinen sahalarından biri olan Ġdil çevresinin jeomorfolojik özelliklerinin
ortaya konulması ve doğal güzelliklerinin tanıtılarak ülke turizmine kazandırılması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Ġdil, Dicle Nehri, Cehennem Deresi, Jeomorfoloji, Jeopark.
Politik Eğilim ve Etnik Kimlikler Üzerinden Kentsel Mekânların Okunması:
Diyarbakır Örneği
Necati Anaz, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Konya.
Arif Keçeli, Faruk Sarıusta, Mehmet Akif Üniversitesi, Burdur.
Kentler, fiziksel boyutlarıyla olduğu kadar tahayyül edildikleri taraflarıyla da var olmaya devam ederler.
Hatta bazen kentler, fiziksel gerçekliklerinden ziyade insanların muhayyilesinde yer edindiği
konumlarıyla (imaj) daha da öne çıkar, tanınır ve tanımlanırlar. KiĢilerin kentlere dair sahip oldukları
tahayyül ve tanımlamalar, içinde bulundukları sosyo-ekonomik, kültürel ve politik Ģartlardan tamamen
bağımsız olamaz. Dolayısı ile kiĢilerin kentsel mekân algıları sosyal çevrenin ve yöneticilerin kontrol
edemeyeceği bir vaziyet alabilir. Buda kentlerin sosyal ve mekânsal yapılarının, kiĢilerin tasavvurlarında
olduklarından çok daha farklı Ģekillenmesi sonucunu beraberinde getirmektedir. Buradan hareketle,
Diyarbakır kent algısı üzerine yapılan bu çalıĢma, konu ile ilgili ulusal ve uluslararası literatür, çalıĢma
alanının genel sosyal ve mekânsal özellikleri ile rastgele belirlenmiĢ 850 yüksek öğretim öğrencisine
uygulanan anketten elde edilen mekan algısı ile ilgili bulguları kapsamaktadır. KiĢilerin politik
eğilimlerinin ve etnik kimliklerinin, kentsel mekân algılarını ne yönde etkilediği çalıĢmanın temel
sorusudur. Bu çalıĢmanın ön sonuçları göstermektedir ki katılımcıların politik eğilimleri ve etnik
kimlikleri kentsel mekânların tanımlanmasında ve tahayyülünde kayda değer bir rol oynamaktadır.
Anahtar Kelimeler:Kentsel Mekân Algısı, Diyarbakır, Politik Eğilimler, Etnik Kimlik, Algı Anketi.
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
Dağ Turizmi, kış turizmi, kayak turizmi açısından Uludağ Tourism on Uludağ Mountain
Article
Full-text available
The noise emission level associated with two types of speed reducers has been investigated numerically and experimentally for different dimensions and different speeds of vehicle (20, 40 and 60 km/h) and zero acceleration. Numerical analysis has been performed using an FEM method in the ANSYS environment. The experiments show that for a bump of height 0.04 m, the peak noise level is increased by between 1 and 14 dB (A) whereas, for bump of height 0.055 m, the peak noise level increases by between 1 and 19 dB (A). There is an excellent agreement between the numerical and experimental results.
Article
A questionnaire-based study was performed in an area of about 16 ha near a main road in Tokyo to elucidate any relations between road traffic noise and the effects of this noise among women living on both sides of the road. Questions concerned annoyance, sleep disturbance, interference with daily activities, health-related symptoms and disease histories. 366 inhabitants were analyzed. Dose–response relationships were found in high reported responses to noisiness, annoyance, dissatisfaction with the nearby environment and interference with listening to TV, conversation and reading. It was also found that the number of high responses to questions increases clearly at noise levels above 70 dB(A),Leq(24h), with regard to interference with thinking and sleep disturbance (waking during the night), fatigue, headache, gastroenteric disorders, loss of appetite, depression and irritation. Furthermore, there was an increase in reports of disease histories with noise above 70 dB(A) for climacteric disturbances, and at noise above 65 dB(A) for deafness, heart disease and hypercholestrolemia. These all suggest that noise may be related to the health status of inhabitants living in areas with heavy road traffic. A noise level of 65 dB(A) or 70 dB(A) inLeq(24h)was the critical point above which respondents indicated increased effects on health and reports of disease increased.
Article
This work analyses the effects of traffic composition on the noise generated by typical Brazilian roads. Traffic composition is defined as the percentage of heavy vehicles with respect to the total number of vehicles. Measurements were made from Monday to Friday, 6:00 to 10:10 a.m. A total of 149 measurements were made on three roads. For each the percentile level L10 and the equivalent level Leq were measured. These levels were plotted against the composition of the traffic and empirical expressions were obtained with reasonably good correlation indexes. The results are compared to those of Crompton and Gilbert found for UK roads.
Article
This paper presents a simulated-environment study to determine the effects of noise level and source type on annoyance responses to different transportation noises. Noise sources used in the study were; road, railway and aircraft traffic whose noise levels varied between 30–55 dB(A) inLeq(indoor). Pass-by number for railway and aircraft traffic had values of 8,12 and 16 per 30 min, while road traffic was continuous during this period. 64 subjects attending three different sessions of 30 min each, filled in a special questionnaire during the experiments. At each session, the subjects performed two different activities (reading and listening) and thus in addition to the overall annoyance, the activity disturbance was investigated. The total of 192 answers were analyzed as individual values, group average scores and highly annoyed subjects (HA%). The overall annoyance in both group average scores (giving the best correlation with noise level) and individual scores, are presented in this first of the two companion papers. The noise and annoyance relationships determined for each source revealed very strong dependence on noise levels and the regression lines displayed a steeper increase in comparison with the previous results. The significance of the source-type effect on annoyance was found at the levels of 0·03 and 0·02 for the overall annoyance question (P<0·05). However since this effect was significant only for half of the different questions asked, it can be said that the source type is not a highly deterministic factor while the respondents are concentrating on daily work at home. Railway noise appeared to be the most prominent noise source in the overall annoyance, especially at moderate and low noise levels. The results supported the view thatLeq=45 dB(A) is an indoor noise limit indicating a crossover between the source-specific annoyance lines. The activity disturbance will be elaborated in Part 2.
Article
An interview method with specific questions concerning sleep, psychological disturbances, and behavior was applied to a sample of 413 residents in the center of Belgrade. In the noisy area (Leq > 65 dB (A)), there were 253 interviewed inhabitants, and 160 interviews were performed in the control zone (Leq < 55 dB (A)). Noise annoyance was measured on a ten-graded numeric scale. The Weinstein's Noise Sensitivity Scale was used to assess general sensitivity to noise. Personality traits of extroversion and neuroticism were investigated with the Eysenck Personality Questionnaire. Sleep quality was found to be worse among the inhabitants of noisy streets, compared to the control zone. The specific sleep disturbances were: difficulties in falling asleep (P < 0.05), awakenings (P < 0.001), tiredness after awakening (P < 0.01), and poor subjective sleep quality (P = 0.01). The following psychological disturbances were more frequently found in the noisy area: headache (P < 0.05), nervousness (P < 0.05), fatigue and the feeling of depression (P < 0.01). Behavioral effects of noise were: more frequent intention to change the place of living (P < 0.001), shortening the daily period of open windows (P < 0.001), and worse interpersonal relationship between dwellers (P < 0.05). Correlation analysis revealed that subjective noise sensitivity and neuroticism significantly and positively influenced the morning effects of traffic noise (P < 0.01). There was no significant mediating effect of extro-introversion on subjective reactions to noise.
Article
A relation between stimulus characteristics of traffic noise and cardiac response mechanisms during sleep was studied in 12 subjects, living along a highway with a high traffic density. Two experimental conditions were created inside the bedroom with (1) a normal sound level and (2) a reduced sound level. The indoor sound levels were reduced by means of acoustical double glazing of the windows facing the motorway with high traffic density. Ten nights were recorded per subject in each condition. Evoked Cardiac Responses (ECR) were observed due to peaks in the indoor recorded sound level signal in both conditions. The lowering of the sound level by sound insulation did not reduce the magnitude or the absolute level of the cardiac responses to the peaks in the traffic noise. This may be related to the fact that the sound insulation decreased the mean sound level, but not the number of sound peaks, thus indicating that the double glazing sound insulation was not optimal. Cardiac acceleration due to traffic noise stimuli did not decrease with time over the ten nights with high sound level. A relation was found between the magnitude of the ECR and the slope and the duration of the peaks in the sound level signal of the traffic noise as recorded in the bedroom. Our results provide evidence that “cardiac arousal” in response to traffic noise persists even during sleep. The cardiac reactivity was sensitive to changes in stimulus characteristics. Thus traffic noise can disturb sleep even without waking the subjects.
Article
An optimal control problem of traffic light duration is considered. The traffic noise level is introduced as a state variable in a dynamical optimization problem. A closed loop control system is designed which influences the green duration of the lights according to the equivalent noise level. Real time considerations lead to sub-optimal control implementation. This control policy decreases the noise levels at intensive traffic intersections. The traffic lights adapt their duration according to the noise pollution. Simulation and experimental results are discussed.