ArticlePDF Available

BEŞERİ VE SOSYAL SERMAYENİN ÖRGÜTSEL DAYANIKLIK ÜZERİNDEKİ ETKİSİNDE FİNANSAL SERMAYENİN ARACILIK ROLÜNÜN İNCELENMESİ

Authors:

21.06.2021 04.11.2021


ISSN 1308-2922 E-ISSN 2147-6985



*Dr. Öğr.Üyesi, T.C. Gümüşhane Üniversitesi, İ.İ.B.F.,İşletme Bölümü, GÜMÜŞHANE.
e-posta:orkundemirrbag@gmail.com, (https://orcid.org/0000-0001-9889-3406)
**Dr. Öğr. Üyesi, T.C. İstanbul Kültür Üniversitesi, İ.İ.B.F., Girişimcilik Bölümü, İSTANBUL.
e-posta:arturmumcu@hotmail.com, (https://orcid.org/0000-0002-2276-0145)
***Arş.Gör., T.C. İstanbul Kültür Üniversitesi, İ.İ.B.F., Girişimcilik Bölümü, İSTANBUL.
e-posta:t.cakarel@iku.edu.tr, (https://orcid.org/0000-0002-8238-4911)
Demirbağ, O., Mumcu, A. Y. ve Çakarel, T. Y. (2022). "Beşeri ve Sosyal Sermayenin Örgütsel Dayanıklık Üzerindeki Etkisinde Finansal Sermayenin
Aracılık Rolünün İncelenmesi", Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 49, Denizli, ss. 1-21.
       



İleşim başta olmak üzere teknolojik alandaki gelişmelerin, toplumsal alışkanlıklara ve iş yapış şekillerine önemli etkileri
bulunmaktadır. Bu etkiler işletmelerin sürdürülebilirliklerini devam erebilmeleri için değişim ve yeni koşullara uyumun yanı
sıra belirsizliklere karşı dayanıklılığa sahip olmalarını da gerekrmektedir. İşletmelerin bu özellikleri bağlamında ele alınan
örgütsel dayanıklılık araşrmanın konusunu oluşturmaktadır. Araşrma modeli beşeri ve sosyal sermaye teorisi bakış açısı
ile ele alınmışr. Araşrma Türkiye’ de faaliyet gösteren 435 adet farklı ölçekteki işletme sahibinden kota örnekleme yoluyla
elde edilen verilerle yürütülmüştür. Araşrma sonucunda beşerî sermaye, sosyal sermaye ve nansal sermayenin, örgütsel
dayanıklılık üzerinde pozif yönde etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca beşerî sermayenin ve sosyal sermayenin örgütsel dayanıklılık
üzerindeki etkilerinde nansal sermayenin kısmi aracılık etkisinin bulunduğu tespit edilmişr. Araşrmada literatüre paralel
sonuçlara ulaşılmış olup, işletmelerin dış çevredeki değişimlerin olumsuz etkilerinden kaçınabilmesi için örgütsel dayanıklılığın
önemi ortaya konulmaya çalışılmışr. Bu sonuçlardan yola çıkarak işletmelerin değişken piyasa koşullarında odaklanması
gereken işletme süreçleriyle ilgili bir öngörü oluşturulabilecekr.
Anahtar kelimeler: Örgütsel dayanıklılık, Finansal sermaye, Beşeri sermaye, Sosyal sermaye.



Developments in the field of technology, especially in communication, have important impacts on social habits and ways of
Developments in the field of technology, especially in communication, have important impacts on social habits and ways of
doing business. These impacts require businesses to have resilience against uncertainties as well as adaptation to change
and new conditions to maintain their sustainability. Organizational resilience, which is discussed in the context of these
characteristics of businesses, is the subject of the research. The research model is taken from perspective of human and
social capital theory. Our research was conducted with the data obtained from the owners of 435 different-scaled enterprises
operating in Turkey by quota sampling. As a result of the research, it has been seen that human capital, social capital, and
financial capital have a positive effect on organizational resilience. In addition, it has been determined that financial capital
has a partial mediation effect in the relationship between human and social capital and organizational resilience. In the
research, obtained results are parallel with the literature, and the importance of organizational resilience was tried to be
revealed for businesses to avoid the negative effects of changes in the external environment. Based on these results, foresight
can be created regarding the business processes, of which the enterprises should focus on in changing market conditions.
 Organizational resiliance, Financial capital, Human capital, Social capital.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel
2

Tüm dünyada başta pandeminin etkisiyle iletişim, sanat, spor, sosyalleşme, işletmecilik vb. tüm süreçlerde
teknolojideki hızlı gelişimin de etkisiyle dijitalleşme yönünde kısa sürede büyük değişimler yaşanmaktadır. Bu
süreç işletmeleri de sürekli olarak değişen koşullara uygun pozisyonda kalabilmeleri gerekliliği ile karşı karşıya
bırakmıştır. Koşullardaki bu hızlı değişim, rekabeti yoğunlaştırmakta ve olası krizlerin sayı ve şiddetini arttırarak
işletmelerin sürekliliklerini tehlikeye atmaktadır (Kantur ve Say, 2015).
İşletmelerin bu değişen koşullara uyum göstermesi ve bu uyumun doğru ve koşullara uygun şekilde
yapılabilmesi ise işletmenin sahip olduğu yetenek, esneklik, dayanıklılık ve uyum seviyesi vb. özelliklerle sınırlıdır
(Karaköse vd., 2020).
Dayanıklılık kavramı yazında ilk kez psikoloji alanında ele alınmış olsa da (Holling, 1973; Werner ve Smith, 1977)
2000’ li yıllara gelindiğinde kavram ekolojik çalışmalara ve sistemlerin uyum kapasitelerine, değişime uyumları,
dayanıklılıkları ve esneklikleri kapsamında da ele alınarak bir teori formunda incelenmeye başlanmıştır (Redman
ve Kinzig, 2003; Kantur ve Say, 2015). Dayanıklılık kavramı yazında her ne kadar birey ve gruplar seviyesinde de
ele alınmış olsa da, son dönemde işletmelerin başta kriz süreçleri olmak üzere değişen koşullara karşı dayanıklılığı
kapsamında da ele alındığı görülmektedir (Fleming, 2012; McManus, Seville, Vargo ve Brunsdon, 2008). Özellikle
McMannuse vd. (2008) ve Fleming’ in (2012) araştırmaları, işletmelerin kriz dönemlerinde ayakta kalma ve
sürekliliği ile ilişkilerini ortaya koymaktadır. Son dönemlerdeki bu ve benzeri çalışmaların ışığında, dayanıklılık
kavramı bu araştırmada da örgütsel seviyede ele alınmıştır.
Yazında son dönemde örgütsel dayanıklılık kavramı sıkça karşımıza çıkmakla birlikte birçok değişkenle ilişkisi
ele alınmaktadır (Mallak, 1998; Wilson, 2016; Khosravi vd., 2019). Türkiye’ de konu ile ilgili araştırmalar sınırlı
olmakla birlikte, bunlardan liderlik tarzlarının örgütsel dayanıklılık üzerindeki etkilerinin incelendiği araştırmada,
dönüşümcü ve adaptif liderlik tarzlarının örgütsel dayanıklılık kapasitesi üzerinde pozitif yönde etkili olduğu
sonucuna ulaşılmıştır (Karaköse vd., 2020). Bir başka araştırmada ise örgütün beyaz yakalı çalışanlarının
yaşadığıda travmatik olayların, örgütsel dayanıklılık ile negatif yönde korelasyona sahip olduğu sonucuna
ulaşılmıştır. Bu durum çalışanların örgütsel dayanıklılıkları arttıkça travmatik olaylarla daha iyi baş edebileceği
kanaati oluşturmuştur (Özbudak ve İdil, 2020). Bu araştırmaların yanı sıra Türkiye’ de iki farklı doktora tezinde
örgütsel dayanıklılığın tez konusu olarak ele alındığı görülmüştür. Kumbalı’ nın 2018 yılındaki doktora tezinde
ISO’ ya kayıtlı şirketlerin orta ve üst yöneticilerine uygulanan anketle örgüt yapılarının ve bilgi yönetimi sürecinin,
örgütsel dayanıklılığı pozitif yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Öztürk’ ün 2018 yılındaki doktora tezinde
ise sağlık çalışmalarında hizmet yenilikçiliğinin tüm alt boyutlarıyla birlikte örgütsel dayanıklılığı pozitif yönde
etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Türkiye’ deki çalışmaların dışında uluslararası literatürde de örgütsel dayanıklılık
kavramının hem teorik hem de ampirik bakış açılarıyla ele alındığı görülmektedir. Her ne kadar kavramsallaştırılma
süreci devam devam ediyor olsa da bu araştırmada olduğu gibi birçok değişkenle ilişkisi incelenmektedir. Bu
çalışmalardan Henari ve Shankar (2021) çalışmalarında başarılı kriz yönetiminin ve örgütsel dayanıklılığın
ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği pozitif yönde etkilediği sonucuna ulaşmışlardır. Kim’in (2020) çalışmasında
ise örgütsel dayanıklılığın; çalışanların yeterliliği, esnekliği ve proaktivitesi üzerinde pozitif yönde etkili olduğu,
bu sonuçlar çerçevesinde de bir kriz durumundan sonra dahi örgütsel etkinliğe katkıda bulunacağı sonucuna
ulaşılmıştır. All-Abrrow vd.’ nin (2018) çalışmasında da örgütsel dayanıklılığın proje başarıları ile pozitif yönde etkili
olduğu; ayrıca örgütsel dayanıklılığın tepe yöneticilerin narsizm davranışları ile ise negatif yönde ilişkili olduğu
ortaya konulmuştur. Senbeto ve Hon’un (2020) araştırmasında da piyasalardaki dalgalanmaların, hizmet yeniliği
üzerindeki etkisinde, çalışanlardan oluşan örgütsel dayanıklılığın aracı etkisi ortaya koyulmuştur. Suryaningtyas
vd.’ nin (2019) araştırması sonucu elde ettiği veriler doğrultusunda, örgütsel dayanıklılığın örgütsel performans
ile pozitif yönde ilişkili olduğunu ortaya koyulmuştur. Ayrıca bu çalışmada dayanıklı liderlik ve örgütsel kültürün
de aynı modelde aracılık rolü tespit edilmiştir. Yazında bu kavramın öncülleri birçok çalışmada ele alınmasına
rağmen (Doong vd., 2011; Fatoki, 2011; Fili vd., 2013) beşerî ve sosyal sermayelerinin bağımsız değişken olarak
ele alındığı sınırlı sayıda araştırma mevcuttur (Carter vd. 2003). Ayrıca beşerî ve sosyal sermayenin örgütsel
dayanıklılık üzerindeki etkisinde işletmelerde kritik öneme sahip olan finansal sermayenin aracı etkisine ilişkin
herhangi bir araştırmaya rastlanmamıştır.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel
Teknolojik ve kültürel değişim hızının her geçen gün artmasının işletmeler üzerindeki etkileri doğrultusunda,
işletmelerin değişen bu çevre koşullarına uyum sağlayabilmesi ve bu değişimlerden avantajlı çıktılar elde
edebilmesi adına işletmelerin sahip olması gereken özelliklerin test edilmesi bu çalışmanın öncelikli amacıdır.
Ayrıca işletmenin finansal gücünün önemi ve olası diğer unsurlar ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Bu amaç
doğrultusunda finansal sermayenin önemi çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır. İşletmelerin hem kuruluş
hem de faaliyet süreçlerinde kritik üretim faktörü olan finansmanın öncelikle temin imkanları, temin şekli ve
de temin şartları, rekabet avantajı sağlayabilecek önemli bir değişkendir (Cooper vd., 1994; Boso vd., 2012;
Cetindamar vd., 2012). İşletmenin hem sosyal hem de ekonomik yapısı ve işletmenin işlevselliği de yine avantajlı
finans kaynaklarına ulaşma imkanını arttırarak finansal sermayeyi destekler niteliktedir (Youndt vd., 2004).
Araştırmada yine bu yaklaşımlardan yola çıkarak işletmenin beşerî ve sosyal sermayesinin finansal sermaye
üzerindeki etkisiyle işletmeye örgütsel dayanıklılık katabileceği öngörüsü ile araştırma modeli kurulmuştur. Bu
model ile finansal sermaye ile birlikte beşeri ve sosyal sermayenin de örgütsel dayanıklılık üzerindeki etkisi ortaya
konulmaya çalışılmıştır.
Araştırma işletmenin beşeri ve sosyal sermayesi kapsamında ele alınmış olup, beşeri ve sosyal sermaye teorisi
bakış açısı ile araştırma modeli oluşturulmuştur. İşletmenin sahip olduğu insan sermayesi ve sosyal ağları ile
dayanıklılığını arttırabilecek imkanlara ulaşabileceği öngörüsüyle araştırma beşeri ve sosyal sermaye teorisi
üzerinden ele alınmıştır.
Çalışamada öncelikle değişkenlerin literatür taraması gerçekleştirilmiş, sonrasında bu değişkenler arası ilişkiler
ortaya konulup hipotezler oluşturulmuştur. Sonrasında hipotez testler gerçekleştirilmiş ve elde edilen bulgular
sonuç kısmında yorumlanmıştır.


Günümüz küresel ortamında örgütlerin hayatta kalabilmesi, varlıklarını sürdürebilmesi, faaliyetlerinde
sürdürülebilirliği ve sürekliliği sağlayabilmesi adına çeşitli sosyal, çevresel, ekonomik ve toplumsal faktörlere
dikkat etmesi gerekmektedir (Fiksel, 2003). Örgütler belirtilen bu faktörlerle beraber, yıkıcı olaylar ve krizlerin
de beraberinde getirdiği tehditler ile sıklıkla mücadele etmektedir (Burnard ve Bhamra, 2011). Örgütler,
belirtilen tehditler karşısında korunmak ve bunlardan kaçınmak için yeni ve farklı stratejiler geliştirme ve var
olan stratejilerini de yeniden tasarlamak zorundadırlar (Mafabi vd., 2012). Organizasyonların sürekli değişen
çevresel koşullar, ortaya çıkan krizler ve zorlayıcı rekabet ile mücadele içerisine girmeleri ve bu mücadelelerden
mümkün olduğunca az etkilenmeleri ve bunların yanında değişen çevresel koşullara da uyum sağlayabilmeleri söz
konusu olduğunda, başka disiplinler içerisinde oldukça fazla incelenen ancak yönetim ve işletme bilimleri için yeni
bir kavram olarak gösterilen “dayanıklılık” kavramı gözümüze çarpmaktadır (Robb, 2000; Burnard ve Bhamra,
2011; Bhamra vd., 2011). Bir organizasyonun yıkıcı bir olay ya da bir büyük krizden kurtulabilmesi, kurtulma
yeteneğini geliştirebilmesi, organizasyon yapısına, operasyonel sistemlerine ve yönetim yapısına ve dolayısıyla
bütün bunların da dayanıklılığına bağlıdır (Seville vd., 2008).
Dayanıklılık kavramı literatürde birçok farklı disiplin içerisinde araştırma konusu olmuştur (Ledesma, 2014).
Öncelikli olarak daha çok çocuk davranışları ve psikolojik gelişim alanlarında çalışılan kavram (Garmezy, 1970),
sonralarda ise ekoloji alanında yoğun bir biçimde çalışılmaya başlanmıştır (Holling, 1973; Walker vd., 2006;
McDaniels VD., 2008). Birçok farklı disiplin içerisinde ele alınan ve her disiplinde kendi bağlamı kapsamında
değerlendirilen dayanıklılık kavramı, oldukça geniş bir yelpaze içerisinde çok çeşitli şekilllerde tanımlanmıştır. Bu
tanımlamalar içerisinde psikolojik dayanıklılık, ekolojik dayanıklılık, endüstriyel dayanıklılık, örgütsel dayanıklılık,
ekonomik dayanıklılık, sosyo-ekolojik dayanıklılık, dayanıklılığı başlıca gelenler olarak karşımıza çıkmaktadır
(Madni ve Jackson, 2009). Bunun yanında dayanıklılık kavramı; sosyoloji (Adger, 2000), kriz yönetimi (Somers,
2009), örgüt kuramı (Weick ve Sutcliffe, 2011), stratejik yönetim (Hamel ve Valikangas, 2003), mühendislik
(Madni ve Jackson, 2009) gibi farklı uygulama alanları ve farklı disiplinlere de konu olmuştur. Kavram, iyileşme,
toparlanma, özümsenme, sağlamlık, gelişme ve hayatta kalma kavramlarıyla karakterize edilmiştir (Lee vd.,
2013). Çok geniş bir tanımıyla bir rahatsızlık ya da şok durumlarından sonra iyileşme, toparlanma yeteneği olarak
belirtilmektedir (Madni ve Jackson, 2009). Yapılan bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi dinamik bir yetenek olan
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel
dayanıklılık, bağlam değiştikçe değişkenlik gösteren, buna bağlı olarak artan ya da azalan niteliğe sahip olan bir
kavramdır (Gibson ve Tarrant, 2010).
Örgütsel dayanıklılık son zamanlarda araştırmacılar tarafından oldukça ilgi görmüştür (Coutu, 2002; Hamel
and Valikangas, 2003; Lengnick-Hall and Beck, 2009; Burnard and Bhamra, 2011; Annarelli and Nonino, 2016;
Carden vd., 2018). Örgütsel dayanıklılık (organizational resilience), kurumun, kuruluşun ya da organizasyonun
belirlenmiş olan amaçlarının yerine getirilebilmesi, gelişebilmesi ile sürdürülebilirliğinin sağlanması için değişen,
farklılaşan bir ortamın ya da durumun özümsenmesi ve uyum sağlanması yeteneğidir (Şen ve diğerleri, 2020:35).
Bir kriz ya da sorunlu bir olay sonrasında iyileşme, toparlanma, değişme, başa çıkma, sağlam geri dönme (Holling,
1973; Hormann, 2007; Somers, 2009; Powley, 2012; Limnios vd., 2014; De Galizia vd., 2016); olumsuzluklar,
zorlayıcı deneyimler, direnç gibi olaylar yaşanırken işlevsel hareket edebilme, olumsuzlukları tanımlayarak
bunlarla başa çıkabilme kapasitesi olarak tanımlanmaktadır (Mandojana ve Bansal, 2015; King vd., 2016). Ani
ve zorlayıcı olaylar karşısında daha sağlam durabilenler, örgütsel dayanıklılığı yüksek olanlardır (Özbudak ve Işık,
2020: 98).
Örgütsel dayanıklılığın odak noktasında, çevrede yaşanan ani durumlara, beklenmeyen ve yıkıcı olaylara
organizasyonun bütünüyle karşılık, cevap verebilme ve bu tarz durumların üstesinden gelebilmesi yer almaktadır
(Burnard ve Bhamra, 2011; Bhamra vd., 2011). Yıkıcı olaylar, şok etkileri, krizler, bozulmalar gibi durumlar
zor yorumlanabilen, değişkenlik gösteren, operasyonel kesintilere yol açan, tehdit içeren olaylar olarak
tanımlanabilmektedir (Madni ve Jackson, 2009). Örgütsel dayanıklılık, bu tarz olaylar, durumlar karşısında
bunlarla başa çıkabilecek yeteneklere sahip olmakla birlikte, riskli ve yeni çevrelere de uyum sağlayabilme
kapasitesi olarak da tanımlanmaktadır (Starr vd., 2003). Buna benzer olarak bir başka tanımda ise, çevresel
değişkenlerin yönetilebilmesi, çevresel ihtiyaçlara uyum sağlanabilmesi olarak da ifade edilmiştir (McDonald,
2006). Kantur ve Say (2012)’a göre ise örgütsel dayanıklılık, belirsizlik durumlarında esneklik olarak tanımlanırken;
organizasyonların sağlamlığı, çevikliği ve bütünlüğü ile açıklanmaktadır.

Bourdieu tarafından geliştirilen sosyal sermaye kavramı, Coleman (1994) tarafından da ele alınmış ve
literatürde birçok kavram ile ilişkilendirilmiştir (Yetim ve Tatlıdil, 2004). Kavram olarak son yıllarda çok fazla önem
kazanmış olmasına karşın sosyal sermaye, başta toplum olmak üzere, devletlerin, işletmelerin ve girişimcilerin
önemi ve etkinliği bağlamında incelenmeye başlanan sosyoloji temelli bir kavramdır. Marx, Smith, Durkheim,
Weber gibi kuramcılar sosyal sermayenin önemini ekonomik ve toplumsal kalkınma ile birlikte incelemiş, ayrıca
sosyal problemlerin de çözüme kavuşturulması kapsamında önemini belirtmişlerdir (Woodhouse, 2006). Bütün
bu gelişmelere bağlı olarak kavrama yönelik ilgi ve araştırmalar da 1990’lı yıllardan itibaren hızlı bir şekilde artış
göstermiştir (Putnam, 1995; Bankston ve Zhou, 2002).
Sosyal sermaye, çok boyutlu yapısından dolayı ortak kabul edilen ve tek bir tanımının yapılması oldukça
zordur (Redondo, 2005). Kavrama ilişkin birçok çalışma iktisadi büyüme kapsamında gerçekleştirilmiştir (Karagül
ve Akçay, 2002). Özellikle son yıllarda girişimcilik bağlamında da araştırılan kavram, girişimcilerin kişilik özellikleri
özelinde açıklanmasının dışında ekonomik, kültürel ve sosyal çalışmalar üzerinde de yoğunluk kazanmış ve bu
bağlamda girişimciler ile de ilişkilendirilmiştir (Gartner, 1985; Zapalska ve Fogel, 1998; Mumcu ve Ataman 2021).
Sosyal sermaye, organizasyonların bilgi birikiminden oluşan, insan grupları ve ağlarını tanımlayan bir sermaye
türüdür (Nahapiet ve Ghoshal, 1998). Gerni (2013)’ye göre sosyal sermaye; bir değer yaratmayı sağlayan kaynakları
oluşturan ilişki ve ağların tümüdür. Organizasyonlar için sosyal sermaye, organizasyon içerisinde gömülü olan
bilgi kaynaklarından oluşan, ilişki ağlarından türetilmiş olan ancak bu ilişki ağlarının gömülü (dahili) olarak sınırlı
olmadığı yani sadece çalışanlar arasında oluşan bir ağ olmadığı, aynı zamanda müşteriler, tedarikçiler, stratejik
ortaklar ve bazen de rakiplerle olan bağlantılara kadar uzanan bir ağ olduğu kabul edilmektedir (Coleman, 1988;
Burt, 2009).
Özellikle yeni ekonomik düzen içerisinde toplumsal, ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlanması için finansal
sermayenin yanı sıra sosyal ve beşerî sermayenin de önemi yadsınamaz bir gerçektir. Sosyal sermayenin etkinliği
adına beşerî sermayeye de fazlasıyla ihtiyaç olduğu belirtilmektedir (Karagül, 2003).
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel

Klasik iktisat teorisinde üretim faktörleri olarak sermaye, emek, doğal kaynaklar ve girişimci tanımlanmaktadır
(Denison, 1962). Günümüzde artık üretim faktörlerinin bu kavramlar ile açıklanması pek mümkün değildir. Bu
faktörlerin geçerliliği klasik teorinin ilk yıllarına dayandığından, yaklaşık 200 yıl öncesinin ekonomik, sosyal ve
toplumsal şartları doğrultusunda tanımlanan üretim faktörleriyle günümüz koşullarında tanımlananlar farklılık
göstermektedir. 1980’li yıllara kadar etkili olan ve özellikle büyüme konusunda nicel veriler üzerine araştırmaları
yapılan neoklasik iktisat teorsi yerini özellikle 20.yy sonlarına doğru değişik boyutlarla incelenen beşerî sermayeye
bırakmaya başlamıştır (Kipritcioğlu, 1998).
Ekonomik büyüme kapsamında ele alınan ve bu bağlamda temel faktörlerden biri olarak tanımlanan beşerî
sermaye kavramı, bireyin veya toplumun bilgi, beceri, eğitim düzeyi, sağlık durumu, yetenekleri, ilişki türleri gibi
benzeri kavramların tamamını ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu bağlamda beşerî sermaye, eğitim yoluyla
kazanılabilecek ve aynı zamanda tecrübe ve deneyime bağlı olarak da oluşabilecektir (Taban ve Kar, 2006).
Beşerî sermaye, organizasyon içerisinde çalışanların bilgi, beceri ve yeteneklerini ifade ederken (Schultz, 1961;
Becker, 1964); bunların organizasyonlarda yarattığı değer olarak tanımlanmaktadır (Flamholtz ve Lacey, 1981).
Bu tanımıyla beşerî sermaye sadece ödünç alınabilen ya da kiralanabilen, sürekliliği olmayan bir sermayedir
(Bontis, 1996; Stewart, 1997). Huzs (1998)’a göre beşerî sermaye, aile bireylerinin ya da bir jenerasyonun üretim
süreçlerinde kullanabileceği bilgisi, becerisi, tecrübesi ve zamanı olarak ifade edilmektedir.
Beşerî sermayenin kavram olarak üzerinde hem fikir olunan bir tanımını yapmak oldukça zordur. Genel
bir ifade ile beşerî sermaye, toplum içerisinde yer alan bireylerin, iş süreçleri ile ilgili bir bağlamda, işe yönelik
duygusal bağlılığı, bilgisi, becerisi, tecrübesi, yetenekleri, davranışları ve değerlerinin ulaştığı, ulaşabileceği seviye
olarak tanımlanabilmektedir. Ancak bunların yanında, fiziksel ve mental dinçliği, sağlamlığı ya da direncini de
ifade etmektedir (Keskin, 2011:128). Beşerî sermaye durgun bir yapıda olmayıp, dinamik bir şekilde sürekli
yenilenmektedir. Bu özellikleri bakımından fiziksel sermayeden ayrılmaktadır (Karagül, 2002:29).

Finansal sermaye kavramı, özellikle finans literatürü içerisinde üzerinde çokça durulan ve en önemli konuların
başında gelen kavramlardan biridir. Dünya genelinde 18.yy itibariyle borsaların gittikçe kurumsallaşması ve
buna bağlı olarak da işletmelerin mevcut somut değerlerinin dışında piyasa/borsa değerlerini de yükseltmek
adına farklı arayışlar içerisine girmeleri, sermaye yapılarında çeşitlendirme içerisine girme çabalarını ortaya
çıkarmış ve bu da finansal sermaye kavramının daha fazla önem kazanmasına yol açmıştır (Terim ve Kayalı,
2009). Modern tanımıyla, sermaye kavramı ve buna bağlı olarak da finansal sermaye özellikle 1970’lerden sonra
finansal yönetim alanının en önemli konuları arasında yer almıştır (Sayılgan vd., 2006; Ata ve Ağ, 2010). Finans
piyasalarında yaşanan hızlı gelişim, beraberinde gelen firmaların hızlı büyümesi ve yeni girişimlerin sayısının
gün geçtikçe artmasında en önemli faktörlerin başında güçlü finansal sermaye gelmektedir (Myers, 1984; Frank
ve Goyal, 2007). Organizasyonlar için zengin finansal sermaye kaynaklarına sahip olmak daha fazla başarı elde
etmenin faktörlerinin başında gelmektedir (Voss vd., 2008; Lin ve Liu, 2011).Organizasyonlarda finansal sermaye
kaynaklarının az olması ya da sınırlı erişimde olması girişim ve pazar odaklı stratejilerin uygulanmasını zorlaştıracak
olup, kalite ve sürdürülebilirlik bağlamında organizasyona zarar verecek ve düşük başarı ile sonuçlanma şansını
artıracak etkiler yaratabilecektir (Wiklund ve Shepherd, 2005; Lin ve Liu, 2011).

Araştırmanın bağımlı değişkenleri ile örgütsel dayanıklılık ilişkisini inceleyen yazında mevcut çalışmalar,
araştırmanın kavramsal altyapısını oluşturulmuştur. Bu çalışmalardan beşerî sermaye ile örgütsel dayanıklılık
ilişkisinin incelendiği çalışmada, imalat işletmesi yöneticilerine anket uygulanmış, performans yönetiminin ve
eğitim gibi beşerî sermayeyi geliştiren faaliyetlerin, örgütsel dayanıklılık üzerinde pozitif yönde etkili olduğu
sonucuna ulaşılmıştır (Okuwa vd.,2016). Bir diğer çalışmada ise iflas sürecini atlatılmasında beşerî sermayenin
güçlendirilerek örgütsel dayanıklılığın arttırılması faaliyetleri incelenmiştir. Araştırma sonucunda işletmeleri
iflas gibi olumsuz koşullar altında, koşullara uyum sağlama yetenekleri örgütsel dayanıklılık kapsamında ele
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel
6
alınmış ve süreçteki kritik önemi ortaya konulmuştur. Ayrıca işletmenin örgütsel dayanıklılığını geliştirmek
için insan kaynakları stratejilerinde gerekli düzenlemelerin yapılması gerekliliği ifade edilmiştir (Wilson, 2016).
Örgütsel dayanıklılığın işletmelerin stratejik süreçlerine dâhil edilmesi gerekliliğinin yanı sıra bir diğer çalışmada
ise çalışanların yeteneklerinin geliştirilmesinin işletmenin sürdürülebilirliğini pozitif yönde etkilediği ortaya
konulmuştur. Performans yönetim sistemleri, ödüllendirmeler ve eğitimlerle beşerî sermayenin geliştirilerek
örgütün kriz dönemlerine karşı daha dayanıklı olacağını ve örgütsel dayanıklılığın ve işletmenin performansının
yükseltilebileceği ifade edilmiştir (Douglas, 2021). Bu araştırmalardan yola çıkarak beşerî sermaye ile örgütsel
dayanıklılığın yakın ilişkisi, aralarında pozitif yönde bir korelasyon olduğu kanaati oluşturmaktadır. İşletmelerde
insan kaynakları faaliyetlerinin geliştirilmesi örgütsel dayanıklılığı geliştirmekte ve de işletmenin belirsizliklere
karşı doğru pozisyona geçmesine de imkân sağlamaktadır. Yazından elde edilen bu veriler ışığında aşağıdaki
hipotez oluşturulmuştur.

Araştırmada bir diğer bağımlı değişken olan sosyal sermayenin, örgütsel dayanıklılık üzerindeki etkisinin
incelendiği çalışmada örgütsel dayanıklılığın örgütün yenilikçiliği üzerindeki etkisinde, örgütün sosyal
sermayesinin aracı etkisi ortaya konulmuştur. Araştırmada işletmenin örgütsel dayanıklılığının sosyal sermaye
ile desteklenmesi ile yaratıcı süreçlere ulaşılabildiği sonucuna ulaşılmıştır (Fandiño vd., 2019). Sosyal sermaye
ile örgütsel dayanıklılığın incelendiği bir diğer çalışmada ise işletmelerin Kovid-19 pandemisi sebebiyle yaşadığı
krize varan olumsuzluklarla baş edebilmek amacıyla örgütsel dayanıklılığın etkileri incelenmiştir. İran’ da
gerçekleştirilen araştırmada sosyal sermayenin örgütsel dayanıklılığa etkisinde, bilgi paylaşımının aracı rolü
ortaya konulmuştur. Sosyal sermayenin bilgi paylaşımına pozitif yönde, bilgi paylaşımının da örgütsel dayanıklılık
üzerinde yine pozitif yönde etkili olduğu tespit edilmiştir (Moradzadeh vd., 2020). Bir diğer çalışmada ise beşerî
sermayenin örgütsel dayanıklılık üzerindeki etkisinde sosyal sermayenin aracı etkisi incelenmiş olup, stratejik
insan kaynakları yönetiminin, örgütsel dayanıklılık ve sosyal sermaye üzerinde pozitif yönde etkili olduğu tespit
edilmiştir. Tahran’ da sağlık sektöründe 280 hemşireye anket uygulanarak gerçekleşen bu çalışmada, sosyal
sermayenin aracı rolü ortaya konulmuştur. Ayrıca sosyal sermayenin de örgütsel dayanıklılık ile pozitif yönde
korelasyonu görülmüştür. Araştırma sonucunda yöneticilerin, çalışanların bilgi, fikir ve düşüncelerini dikkate
alarak örgütsel dayanıklılığını artırabileceği kanaati oluşmuştur (Norouzi vd., 2020). Bu çalışmalardan yola çıkarak
örgütsel dayanıklılığın işletmelerde arttırılması yönünde sosyal sermayenin öncül bir etkisinin olduğu, ayrıca
beşerî sermayenin de sosyal sermayeyi pozitif yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Sosyal sermaye ve örgütsel
dayanıklılık arasındaki bu ilişkiler ışığında aşağıdaki hipotez geliştirilmiştir.

Amati ve arkadaşları (2011) dayanıklılık ile finansal sermaye ilişkisini; ekonomik kalkınmayla ilgilenen çeşitli
kuruluşların varlığından ve bu kuruluşlar arasındaki iş birliği çerçevesinde ele almıştır. Aynı zamanda, bir vizyona
veya ekonomik kalkınma planına ulaşma yolunda, toplumsal bir çabanın varlığı koşuluyla direncin oluştuğunu
ifade etmişlerdir. Adger (2000) de dayanıklılığın ekolojik tanımının dışında, bir bütün olarak sosyo-kültürel
toplulukların finansal sermayesiyle ilişkisine genişleten ilk yazarlardandır.
Örgütsel dayanıklılık ile finansal süreçler arasındaki ilişkilerin incelendiği ampirik çalışmalarda, örgütsel
dayanıklılığın finansal süreçler ile pozitif yönde ilişkili olduğu birçok çalışmada ortaya konulmuştur. Bu
çalışmalardan örgütsel dayanıklılığın finansal performansa etkisinin turizm sektöründe, örgütsel dayanıklılığın
finansal performansı pozitif yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır (Prayag vd., 2018). 247 şirketin 14 yıllık birçok
verilerinin incelenmesi yöntemiyle boylamsal olarak gerçekleştirilen bir diğer araştırmada ise kriz süreçlerinde
örgütsel dayanıklılığın işletmenin ekonomik sürdürülebilirliğini pozitif yönde etkilediği, beklenmedik durumlara
adaptasyonda da yine örgütsel dayanıklılığın gerekliği ortaya konulmuştur. Ayrıca örgütsel dayanıklılığın uzun
dönem başarıyı pozitif yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır (Palmi vd., 2018). İnovasyon ile örgütsel dayanıklılık
ilişkisinin incelendiği bir diğer araştırmada ise, finansal performans verileri kapsamında oluşturulan model test
edilmiştir. Araştırmada inovatif şirketlerin finansal performanslarının inovatif olmayanlara kıyasla daha yüksek
olduğu tespit edilmiştir. Boylamsal olarak ele alınan araştırmada 2 farklı dönemde şirket verileri incelenmiştir (De
Carvalho vd., 2016).
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel
Adı geçen araştırmalarda örgütsel dayanıklılık ile finansal performans ilişkisinin ortaya konulmasından
yola çıkarak, bu performansın göstergelerinden biri olan finansal sermaye ile örgütsel dayanıklılık ilişkisinin
incelenebileceği kanaati oluşmuştur.

İşletmelerin sahip oldukları nitelikli çalışanlar, süreçte daha yüksek oranda hayatta kalma imkânı
sağlayabilecektir. Çünkü nitelikli insan sermayesi günümüzde rekabet üstünlüğü sağlamada en önemli
faktörlerden biridir. Ayrıca firmadaki önemli pozisyonlarda görev yapan özellikle orta ve üst düzey yöneticilerin
sosyal ağları, örgütün hayatta kalabilmesi için önemli unsurlardan biri olan finansal sermayeye erişimi de daha
kolay hale getirebilecektir. Belirsizliğin yoğun bir şekilde yaşandığı günümüz çevresinde, finansal sermayeye
erişimlerinin kolaylaşması, işletmelerin örgütsel dayanıklılıklarına katkı sağlayacaktır.
Yukarıda ele aldığımız literatür kaynaklı araştırmalarda işletmenin finansal kaynaklara ulaşma yeteneği
kapsamında ele alınan finansal sermayenin (Adger, 2000; Amati, Arregoces ve Song, 2011), insan kaynağı
kapsamında ele alınan beşeri sermayenin (Douglas, 2021; Okuwa, Nwuche ve Anyanwu, y.y.; Wilson, 2016) ve
sosyal ağlar kapsamında ele alınan sosyal sermayenin (Fandiño, Formiga ve de Menezes, 2019; Moradzadeh,
Zarei ve Heydarian, 2020; Norouzi, Khamehchi ve Darvish, 2020) örgütsel dayanıklılık ile ilişkilerinin incelendiği
araştırmalardan yola çıkarak, birbirleriyle ilişkili bu değişkenlerin tek bir model içerisinde iken örgütsel dayanıklılık
ile ilişkisinin sınanması gerekliliği kapsamında aşağıdaki hipotez oluşturulmuştur. Bu hipotez ayrıca araştırmanın
modelini oluşturmaktadır.
     



Araştırmamızın evrenini Türkiye’deki girişimciler oluşturmaktadır. Kota örnekleme yöntemi kullanılan
araştırmada, araştırmacıya hedefindeki kitleyi belirli özellikleri açısından sınırlandırarak sadece hedefindeki
özellikleri içeren katılımcıları örneklemine dâhil etmesine olanak veren bir örnekleme yöntemidir (Cohen, Manion
ve Morrison, 2008; Telef ve Karaca, 2011). Araştırmamızda dâhil edilme kriteri olarak “işletme sahini” olma koşulu
belirlenmiştir. Bu doğrultuda, Mart 2020- Haziran 2021 tarihleri arasında iletişime geçilen firma yöneticileri ile
çevrimiçi anket programı vasıtasıyla veriler elde edilmiştir. Geri dönüş yapılan anket formları içerisinden yanlış
ya da eksik doldurulan, soruların tümünde ya da büyük bir kısmında aynı seçeneğin işaretlendiği ve okunmadan
cevaplandığı anlaşılan anket formları analiz kapsamına dâhil edilmemiştir. Eleme sonucunda, analiz kapsamında
kullanılabilecek 435 anket formu ile analizler gerçekleştirilmiştir.
Araştırmaya katılan girişimcilerin %87,6’sı erkek ve %12,4’ü kadın iken; %75 evlidir ve %25’i bekârdır.
Katılımcıların %46’sı üniversite ve üzeri eğitim düzeyine sahiptir. Katılımcıların %55’nin firma mülkiyeti kendisine
aittir ve %53’ü 1 ile 10 arası çalışana sahiptir. Araştırmaya katılan girişimcilerin yer aldığı sektörler tekstil, demir-
çelik, elektrik-elektronik, gıda, inşaat, imalat, turizm, bilişim teknolojileri, ticaret, hizmet, reklamcılık, enerji,
kuyumculuk, sağlık, taşımacılık ve kırtasiyecilik olarak dağılım göstermektedir ve %24’ünü tekstil, %19’unu imalat
ve %16’sını gıda sektörlerinde yer alan firmalardan oluşmaktadır. Katılımcıların %41’i daha önceden girişimcilik
deneyimine sahipken; %36’sı bir sivil toplum kuruluşu üyesidir ve katılımcıların %75’i firmalarının yönetiminde
birinci kuşak olarak yer almaktayken; %67’si daha önceden herhangi bir girişimcilik eğitimi almadığını belirtmiştir.
Ayrıca, girişimcilerin firmaları son beş yıl içerisinde yeni bir sektöre girme oranı %47, yeni bir ürün ortaya çıkarma
oranı %45 ve patent alma oranı ise %36’sı olduğunu belirtilmiştir. Katılımcıların yaş ortalaması 40.91 (Sd= 11.21
ve min. 20; max. 78), firmalarının kuruluş yılı ortalaması 2005 (Sd= 14.21 ve min. 1910; max. 2020 ve toplam
deneyimleri 16 yıldır (Sd= 10.15 ve min. 1; max. 50).
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel
8

Brislin’in (1986) geri çeviri prosedürünü takip edilerek anketler başlangıçta araştırma amacına kör olan iki
doktora öğrencisi tarafından tercüme edilip daha sonra ilgili anketler başka bir doktora öğrencisi tarafından
Türkçeden İngilizceye çevrilmiştir. Bu aşamada, iki dilli bir yönetim profesöründen orijinal İngilizce anketinde
ve geri çeviri prosedüründe farklılıklar olup olmadığını karşılaştırması istenmiştir. İfadelerin ilgili kavramı ölçüp
ölçemeyeceği kontrol edilmiş ve küçük düzeltmeler yapıldıktan sonra konunun yüz geçerliliği test edilmiştir.
Brislin’in geri çeviri prosedürü literatürde birçok çalışmada yaygın olarak kullanılmıştır (Liu, Zhao ve Sheard, 2017;
Muduli ve Raval, 2018; Wang, Zheng ve Zhu, 2018; Abdelmotaleb, Metwally ve Saha, 2018; Liu ve Keller, 2021).
Çalışmada firmanın insan sermayesi, sosyal sermayesi, finansal sermayesi ve örgütsel dayanıklılığı ve çeşitli
demografik özellikleri ölçülmüştür.
İnsan sermayesi. Youndt vd. (2004) tarafından geliştirilen “İnsan Sermayesi Ölçeği” kullanılarak girişimcilerden
örgütlerindeki insan sermayesinin durumunu değerlendirilmeleri istenmiştir. Bu ölçekteki beş madde, örgütteki
insan sermayesini değerlendirmektedir. Örnek ifadeler şunları içermektedir: “Çalışanlarımız oldukça yeteneklidir”;
“Çalışanlarımız, belirli işlerinde ve işlevlerinde uzmandır”; ‘Çalışanlarımız yeni fikirler ve bilgiler geliştirir. İnsan
sermayesi için 1’den (asla) 7’e (her zaman) kadar değişen yedi puanlık bir yanıt ölçeği kullanılmıştır. Orijinal ölçek
için alfa katsayısı 0.81’dir.
Sosyal Sermaye. Youndt vd. (2004) tarafından geliştirilen “Sosyal Sermaye Ölçeği” kullanılarak bir kuruluşun
bilgiyi çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler, ittifak ortakları vb. ağlar arasında paylaşma ve kullanma konusundaki
genel yeteneğini değerlendiren beş maddelik bir ölçek kullanılmıştır. Bu ölçekteki maddeler örgütün sosyal
sermayesini değerlendirmektedir. Örnek ifadeler şunları içermektedir: “Çalışanlarımız sorunları teşhis etmek ve
çözmek için birbirleriyle birliği yapma konusunda yeteneklidir”; Çalışanlarımız, iş çözümleri geliştirmek için
müşteriler, tedarikçiler, ittifak ortakları vb. ile ortaklık yapar; Çalışanlarımız, şirketin bir bölümündeki bilgileri bir
diğer bölümünde ortaya çıkan sorunlara ve fırsatlara uygular.” İnsan sermayesi için 1’den (asla) 7’e (her zaman)
kadar değişen yedi puanlık bir yanıt ölçeği kullanılmıştır. Orijinal ölçek için alfa katsayısı 0.88’dir.
Finansal sermaye. Wiklund ve Shepherd’ın (2005) “Finansal Sermayeye Erişim Ölçeği”, firma yöneticilerinin
finansal sermayeye erişimden memnuniyet düzeyini değerlendirmek için uyarlanmıştır. Yapıyı ölçmek için dört
ifade kullanılmıştır. Örnek ifadeler şunları içermektedir: “Firmamızda operasyonlarımız için daha fazla mali
yardıma ihtiyacımız olursa, bunu kolayca sağlayabiliriz”; “Firmamız operasyonlarımızı desteklemek adına finansal
sermayeye kolaylıkla erişmektedir.”; “Firmamız operasyonlarımızı desteklemek için kısa sürede finansal kaynaklar
elde edebilmektedir. Finansal sermaye için 1’den (asla) 7’e (her zaman) kadar değişen yedi puanlık bir yanıt
ölçeği kullanılmıştır. Orijinal ölçek için alfa katsayısı 0.90’dir.
Örgütsel dayanıklılık. Çalışmada Kantur ve İşeri-Say (2015) tarafından geliştirilen 11 maddelik örgütsel
dayanıklılık ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçek sağlamlık (dört öğe); çeviklik (üç öğe); ve bütünlük (iki öğe) boyutlarından
oluşmaktadır. 1 (kesinlikle katılmıyorum) ile 5 (kesinlikle katılıyorum) arasında değişen beşli Likert tipi bir ölçek bu
boyutları değerlendirmiştir. Örnek ifadeler şunları içermektedir: «Firmamız çalışanları ile bir bütün olarak hareket
etme konusunda başarılıdır.»; «Firmamız piyasadaki pozisyonu korumakta ve sürdürmektedir.»; « Firmamız hızla
harekete geçmektedir.» Orijinal ölçek için alfa katsayısı sırasıyla 0.82, 0.73 ve 0.85’dir.
Kontrol değişkenleri. Cinsiyet, yaş, girişimcilik deneyimi, ortaklık yapısı ve girişimcilik eğitimi çalışmada kontrol
değişkenleri olarak kullanılmıştır.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel
İnsan Sermayesi
Sosyal Sermaye
Finansal Sermaye
Örgütsel
Dayanıklılık

Çalışmada, firmadaki insan sermayesi, sosyal sermaye, finansal sermaye ve örgütsel dayanıklılık arasındaki
ilişkileri araştırılmaktadır. Bu doğrultuda ortak yöntem varyansı, doğrulayıcı faktör analizi, korelasyon analizi ve
bundan sonra modeli test etmek için yapısal eşitlik analizi kullanılmıştır. Bootstrap yöntemi ile hem doğrudan hem
de dolaylı etkileri olan modeller birlikte test edilmekte ve ölçüm hatalarının etkilerini en aza indirgemektedir (Klein,
2010). Aksi takdirde, Sobel testi gibi alternatif testlere göre önemli bir avantaj olarak, önyükleme, dolaylı etkinin
normal olmayan bir dağılımından kaynaklanabilecek Tip 1 hatalarını önlemek için modele katkıda bulunmaktadır
(MacKinnon vd., 2004). Analiz süreci, çeşitli aşamalardan oluşmaktadır. İlk aşamada, ortak method varyansını
ve ikinci aşamada, ölçeğin geçerliliği ve güvenirliğini doğrulayıcı faktör analizi gerçekleştirilmiştir. Son aşamada
ise, hipotez yapısal bir denklem modeli kullanılarak test edilmiş ve yapısal denklem modeli için bir yazılım paketi
programlaması olan SPSS 24 Hayes Process Model kullanılarak analiz edilmiştir. Tek bir kaynaktan toplanan anket
yöntemi hem daha az maliyetli hem de çok sayıda katılımcıya ulaşmak kolay olsa da metodolojik olarak yaygın bir
varyans yanlılığı hatasına neden olabilmektedir (Podsakoff vd., 2003). Bu sorunu ortadan kaldırmak için Padsakoff
ve diğerleri tarafından belirtilen prosedürel ve istatistiki aşamalar takip edilmiştir (2003; 2012). Çalışmamızda
veri setinin güvenirliği açısından veriler tek bir kaynaktan toplandığı için yaygın yöntem varyans hatasının var olup
olmadığını ortaya çıkarmak önemlidir. Prosedür aşamasında, çalışmanın kapak mektubu katılımcıların bilgilerinin
gizliliği taahhüt edilmiştir. İstatistiksel aşamada Harman tek faktör testi, tek faktör ölçüm modeli ve Varyans
Enflasyon Faktörü (VIF) değerleri hesaplanmıştır. İlk olarak, tek bir zaman diliminde elde edilen bildirimlerden
kaynaklanan ortak yön varyansını incelemek için Harman›ın tek faktör testi yapılmıştır. Bu testin sonuçlarına
göre, toplam varyansın %50›den azının gizli bir yapı ile açıklandığını gösteriyorsa, ortak yöntem varyansı çalışma
için uygun kabul edilir (Andrews vd., 2016; Riley vd., 2018; Teng vd., 2020). Bu test için

       
230 2549.244 11.08 0.56 0.56 0.12 0.15
229 2196.580 9.59 0.62 0.61 0.12 0.14
227 1531.432 6.75 0.75 0.71 0.09 0.12
224 756.728 3.38 0.90 0.87 0.06 0.07
220 741,120 3.37 0.90 0.87 0.06 0,07
213 532.129 2.50 0.94 0.91 0.05 0.06
Not: n = 435. CFI = Karşılaştırmalı Uyum İndeksi; GFI: Uyum İyiliği İndeksi; SRMR = Hata kareler ortalaması karekökü; RMSEA = Kestirim
hataların ortalama karekökü, 95 % güven aralığı. a Tüm göstergeler tek bir faktöre yüklenmiştir; b İnsan sermayesi bir faktör ve sosyal sermaye,
finansal sermaye, sağlamlık, çeviklik ve bütünlük ikinci bir faktöre yüklenmiştir; c insan sermayesi ve sosyal sermaye ayrı birer faktör, ve
finansal sermaye, sağlamlık, çeviklik ve bütünlük tek bir faktöre yüklenmiştir; d insan sermayesi, sosyal sermaye, finansal sermaye ayrı birer
faktör, ve sağlamlık, çeviklik ve bütünlük tek bir faktöre yüklenmiştir; e insan sermayesi, sosyal sermaye, finansal sermaye, sağlamlık ayrı birer
faktör, ve çeviklik ile bütünlük tek bir faktöre yüklenmiştir f insan sermayesi, sosyal sermaye, finansal sermaye, sağlamlık, çeviklik ve bütünlük
ayrı faktörlere yüklenmiştir.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel

Çalışmamızda yirmi üç maddeye temel bileşenler analizi uygulanmıştır. Döndürmesiz analiz sonuçları,
özdeğerleri> 1 olan ve birlikte toplam varyansın %61,95›ini açıklamaktadır. İlk faktör varyansın %35,34›ünü
oluşturmuştur. İkinci olarak AMOS 24.0 kullanılarak tüm maddeler tek faktörde birleştirilerek tek faktörlü bir
ölçüm modeli kullanılmıştır (Dedahanov ve Rhee, 2015; Rhee vd., 2017). Karşılaştırmalı Uyum İndeksi (CFI), uyum
iyiliği indeksi (GFI), Standartlaştırılmış Kök Ortalama Kare Kalıntı (SRMR) ve Yaklaşımın Kök Ortalama Kare Hatasını
(RMSEA) değerlendirmek için kullanılmış ve bulgular zayıf bir model göstermiştir. Tek faktörlü ölçüm modeli,
ortak method varyans hatasının olmadığını doğrulamıştır (χ2: 2549.244; χ2 / df: 11.08; p˂ 0.01; CFI = .558; GFI
= .562; SRMR = .126 ve RMSEA = .152). Son olarak, çoklu doğrusallık problemini test etmek için VIF değerleri
hesaplanmıştır. Tüm değerlerin 1,18 ile 1,88 arasında olduğu ve hiçbir değerin 10›u geçmemesi nedeniyle sorun
olmadığı tespit edilmiştir. Sonuçlar, ortak yöntem varyansının araştırmada ciddi bir tehdit olmadığını, dolayısıyla
diğer analizler için uygun olduğunu göstermektedir (Harris ve Mossholder, 1996; Wang vd., 2019). Ayrıca, veri
setinin normal dağılıma sahip olup olmadığını test etmek için çarpıklık ve basıklık değerleri kontrol edilmiştir.
Çarpıklık ve basıklık ilgili araştırmalarda, Byrne (2010) basıklık değerinin 5’ten küçükken; Kline (2016) ise çarpıklık
değerinin ±3; basıklık değerinin ise ± 10 aralığında olması halinde veri setinin normal dağılıma sahip olacağını
belirtmektedir. İnsan sermayesi ölçeği için çarpıklık değeri -0,605, basıklık değeri 0,517; sosyal sermaye ölçeği
için çarpıklık değeri -0,924, basıklık değeri ise 0,787; finansal sermaye ölçeği için çarpıklık değeri -0.694, basıklık
değeri 0.099; örgütsel dayanıklılığının sağlamlık boyutu için çarpıklık değeri -1.466, basıklık değeri 3.333; örgütsel
dayanıklılığının çeviklik boyutu için çarpıklık değeri -1.466, basıklık değeri 3.333; örgütsel dayanıklılığının bütünlük
boyutu için çarpıklık değeri -1.011, basıklık değeri 0.828; örgütsel dayanıklılığının çeviklik boyutu için çarpıklık
değeri -1.712, basıklık değeri 4.776 olarak hesaplanmıştır. Her iki ölçek için çarpıklık ve basıklık değerleri alan
yazında belirtilen aralıklarda yer aldığı için veri setinin normal dağılıma sahip olduğu tespit edilmiştir.

Araştırmada kullanılan birkaç farklı yapıyı belirtmek için bir doğrulayıcı faktör analizi (DFA) analizi uygulanmıştır.
Sonuçlar, altı faktörlü modelin iyi model uyum değerine sahip olduğunu göstermektedir (χ2: 532.129; χ2 / df: 2.50;
p˂ 0.01; CFI: 0.94; GFI: 0.91; SRMR: 0.05; RMSEA: 0.06) ve altı değişkenin hepsinin Tablo I’de insan sermayesi,
sosyal sermaye, finansal sermaye, sağlamlık, çeviklik ve bütünlük birbirinden farklı değişkenler olduğu ortaya
koyulmuştur. Ayrıca faktör yükü 0.50’den küçük hiçbir değişken analize dâhil edilmemiş ve tüm değişkenler
analize dâhil edilmiştir. Gizli değişkenlere ilişkin göstergeler için tüm faktör yükleri

     
 0,89 0,89 0,61
 5,26 0,78
 4,90 0,76
 5,17 0,84
 5,32 0,76
 5,26 0,76
 0,84 0,78 0,52
 5,55 0,82
 5,70 0,82
 5,40 0,75
 4,89 0,52
 4,91 0,63
 0,90 0,90 0,69
 4,99 0,73
 5,08 0,87
 5,07 0,83
 5,08 0,88
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel


 0,80 0,71 0,45
 4,42 0,68
 4,49 0,83
 4,48 0,63
 4,52 0,57
 0,71 0,78 0,47
 4,37 0,70
 4,23 0,62
 4,47 0,69
 0,73 0,74 0,58
 4,26 0,71
 4,52 0,81
Not: İS: İnsan Sermayesi; SS: Sosyal Sermaye; FS: Finansal Sermaye; SA: Sağlamlık; ÇE: Çeviklik; BÜ: Bütünlük. Χ2: 532.129; χ2 / df: 2.50; p˂
0.01; CFI: 0.94; GFI: 0.91; SRMR: 0.05; RMSEA: 0.06* Tüm faktör yükleri 0,001 düzeyinde anlamlıdır.
anlamlıdır (p <0.001), bu da göstergelerin tüm gizil yapıları iyi temsil ettiğini göstermektedir. Faktör yükleri,
insan sermayesinde 0,76-0,84, sosyal sermayede 0,52-0,82, finansal sermayede 0,73-0,88, sağlamlıkta 0,57-
0,83, çeviklikte 0,62-0,70 ve bütünlük boyutunda 0,72-0,81 arasında değişmiş ve tutarlılığın her bir değişken
değerinin değerleri uygun seviyelerdedir. Ek olarak, tüm gizli yapıların bileşik güvenilirlik (CR), 0.71 ile 0,90
arasında değişen değerlere sahiptir ve 0.7 eşik sınırını aşmıştır. Tüm yapıların ortalama çıkarılan varyans (AVE)
puanları, 0,45 ile 0,69 puanları arasında 0,6’dan yüksek olması durumunda, yapının yakınsak geçerliliği yeterli
bulunmaktadır (Fornell ve Larcker, 1981).

    2 6
 5,25 1,13 0.78 -
 5,29 1,18 0.71 0,66** -
 5,05 1,37 0.83 0,38** 0,30** -
 4,48 0,56 0.68 0,38** 0,33** 0,36** -
 4,36 0,62 0.67 0,33** 0,27** 0,37** 0,64** -
 4,29 0,70 0.76 0,39** 0,41** 0,33** 0,55** 0,44** -
Not: İS: İnsan Sermayesi; SS: Sosyal Sermaye; FS: Finansal Sermaye; SA: Sağlamlık; ÇE: Çeviklik; BÜ: Bütünlük. *Korelasyon değeri 0,05
(2-kuyruklu) değişmektedir. AVE’nin 0,5’ten az olması, ancak bileşik güvenilirliğinin (CR)
Bu koşullar altında tüm bileşik güvenilirlik değerleri bu değerin üzerinde olduğu için yapının yakınsak geçerliliği
sağlanmıştır (bknz. Tablo 2). Bundan sonra, ayırt edici geçerliliği değerlendirmek için Fornell ve Larcker (1981)
tarafından önerilen yaklaşımı kullanılmıştır. Her yapının çıkarılan ortalama varyansının (AVE) karekökünün yapılar
arasındaki korelasyondan daha büyük olduğu ortaya koyulmuştur (bkz. Tablo III). Araştırmada tüm değişkenlerin
ayırt edici geçerliliğe sahip olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, araştırma modeli uygun ayırt edici geçerliliğe,
iç tutarlılığa ve güvenilirliğe ve yakınsak geçerliliğe sahiptir. Tablo III’de belirtildiği gibi, insan sermayesi, sosyal
sermaye (r = 0,66, p˂0,01), finansal sermaye (r = 0,38, p˂0,01), , sağlamlık (r = 0,38, p˂0,01), çeviklik (r = 0,33,
p˂0,01); bütünlük (r = 0,39, p˂0,01) pozitif yönlü ilişkiye sahiptir. Buna ek olarak sosyal sermaye, finansal sermaye
(r = 0,30, p˂0,01), sağlamlık (r = 0,33, p˂0,01), çeviklik (r = 0,27, p˂0,01); bütünlük (r = 0,41, p˂0,01) pozitif yönlü
ilişkiye sahiptir. Ayrıca, finansal sermaye, sağlamlık (r = 0,36, p˂0,01), çeviklik (r = 0,37, p˂0,01); bütünlük (r
= 0,33, p˂0,01). Son aşamada, sağlamlık hem çeviklik (r = 0,64, p˂0,01) hem de bütünlükle (r = 0,55, p˂0,01)
pozitif ilişkiye sahipken; sağlamlıkla da çeviklik (r = 0,44, p˂0,01) pozitif yönlü ilişkiye sahiptir. Bu sonuçlar oldukça
tutarlıdır ve hipotezimizi test etmek için bir başlangıç noktası sağlamaktadır. Sonuç olarak, araştırma modeli
uygun ayırt edici geçerliliğe, iç tutarlılığa ve güvenilirliğe ve yakınsak geçerliliğe sahiptir. Tablo III’ün işaret ettiği
gibi sonuçlar ilgili hipotezleri desteklemektedir.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel

 Aracılık Analizi Sonuçları
Öncüller Finansal Sermaye Örgütsel Dayanıklılık
β   2β   2
Sabit 2.63*** .03 .06. 3.20 .15*** 3.02*** .11 2.80 3.23 .27***
İS .46*** .05 .36 .57 .15*** .02 .11 .19
FS .11*** .02 .08 .14
Tahmin    
Doğrudan etki
IS→SA .15 .02 .11 .19
Dolaylı etki
IS-FS-SA .05 .01 .03 .07
Toplam etki
IS→SA .20 .02 .11 .19
Finansal Sermaye Örgütsel Dayanıklılık
β   2β   2
Sabit 2.63*** .03 .06. 3.20 .15*** 3.02*** .11 2.80 3.24 .17***
İS .46*** .05 .36 .57 .12*** .02 .10 .17
FS .13*** .02 .09 .16
Tahmin    
Doğrudan
etkiler
IS→ÇE .14 .02 .10 .17
Dolaylı etkiler
IS-FS-ÇE .04 .01 .03 .07
Toplam etkiler
IS→ÇE .18 .02 .14 .22
H1 hipotezi firmanın insan sermayesinin (X) örgütsel dayanıklılık (Y) üzerindeki etkisinde firmanın finansal
sermayesinin (M) aracılık rolü araştırılmıştır. Tablo 4, resmi arabuluculuk testinin bulgularını göstermektedir.
İnsan sermayesi, finansal sermaye (B = 0.46, SE = 0.05, t = 8.58, p <0.001, LLCI = 0.36, ULCI = 0.57) ve örgütsel
dayanıklılık (B = 0.15, SE = 0.02, t = 7.45, p <0.001, LLCI = 0.11, ULCI = 0.19) ile pozitif yönde ilişkilidir. Finansal
sermaye, örgütsel dayanıklılık da pozitif olarak ilişkilidir (B = 0.11, SE = 0.02, t = 6.64, p <0.001, LLCI = 0.08, ULCI
= 0.14). Son çalışmaları takiben (örneğin, Tariq ve Ding, 2018; Tariq ve Weng, 2018; Tariq ve diğerleri, 2020),
finansal sermaye aracılığıyla insan sermayesinin sağlamlık üzerindeki dolaylı etkileri için önyargı düzeltmeli
önyüklemeli güven aralıkları (5.000 önyükleme örneği kullanarak) hesaplanmıştır. Tablo 4, insan sermayesinin
finansal sermaye yoluyla örgütsel dayanıklılık üzerindeki önemli olumlu dolaylı etkilerini göstermektedir (B =
0.18, SE = 0.02, LLCI = 0.14, ULCI = 0.22). Dolayısıyla, insan sermayesinin sağlamlık üzerindeki doğrudan etkileri
(B = 0.14, SE = 0.02, LLCI = 0.10, ULCI = 0.17), insan sermayesinin finansal sermaye yoluyla örgütsel dayanıklılık
üzerine dolaylı etkileri (B = 0.18, SE = 0.02, LLCI = 0.14) , ULCI = 0.22) ve insan sermayesinin sağlamlık üzerindeki
toplam etkisi (B = 0.05, SE = 0.01, LLCI = 0.03, ULCI = 0.07) H1 için desteklenmiştir; yani insan sermayesi ile örgütsel
dayanıklılık arasındaki pozitif ilişki finansal sermayenin kısmi aracılığıyla gerçekleşmiştir.
H2 hipotezi firmanın sosyal sermayenin (X) örgütsel dayanıklılık (Y) üzerindeki etkisine firmanın finansal
sermayenin (M) aracılık rolü araştırılmıştır. İnsan sermayesi, finansal sermaye (B = 0.46, SE = 0.05, t = 8.58, p
<0.001, LLCI = 0.36, ULCI = 0.57) ve örgütsel dayanıklılık (B = 0.14, SE = 0.02, t = 7.18, p <0.001, LLCI = 0.10, ULCI
= 0.17) ile pozitif yönde ilişkilidir. Finansal sermaye, örgütsel dayanıklılık da pozitif olarak ilişkilidir (B = 0.13, SE =
0.02, t = 7.62, p <0.001, LLCI = 0.09, ULCI = 0.16). Tablo 4, insan sermayesinin finansal sermaye yoluyla örgütsel
dayanıklılık üzerindeki önemli olumlu dolaylı etkilerini göstermektedir (B = 0.18, SE = 0.02, LLCI = 0.14, ULCI =
0.22). Dolayısıyla, insan sermayesinin çeviklik üzerindeki doğrudan etkileri (B = 0.14, SE = 0.02, LLCI = 0.10, ULCI =
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel

0.17), insan sermayesinin finansal sermaye yoluyla örgütsel dayanıklılık üzerine dolaylı etkileri B = 0.18, SE = 0.02,
LLCI = 0.14, ULCI = 0.22) ve insan sermayesinin örgütsel dayanıklılık üzerindeki toplam etkisi (B = 0.04, SE = 0.01,
LLCI = 0.03, ULCI = 0.07) H2 için desteklenmiştir; yani insan sermayesi ile örgütsel dayanıklılık arasındaki pozitif
ilişki finansal sermayenin kısmi aracılığıyla gerçekleşmiştir.

İşletmelerin ekonomik sürdürülebilirliklerini tehdit eden belirsizliklerin ve krizlerin her geçen gün sayısı ve
şiddetini artmaktadır (Wenzel, Stanske ve Lieberman, 2020). Özellikle teknolojideki gelişimlerin toplumlar ve
iş yapış şekilleri üzerindeki etkileri, bu durumun en önemli kaynakları arasında yer almaktadır. Her değişim bir
önceki düzenden farklı bir evren yaratmaktadır. İnsanlar gibi işletmelerin de bu değişime uyum göstermeleri her
ne kadar güç olsa da zorunlu bir durumdur.
Dayanıklılık kavramı her ne kadar kişilerin bu değişimler karşısında ayakta kalabilme yeteneklerine odaklanmış
olsa da zaman içerisinde örgütsel seviyede de ele alınmaya başlanmıştır (Masten ve Reed, 2002; Vogus ve
Sutcliffe, 2007).
Örgütsel dayanıklılığın kavramsallaştırılması sürecinde, kavramın öncüllerinin tespiti önemli bir konu olarak
öne çıkmaktadır. Bu çalışmada da yazından yola çıkarak tespit edilen bu öncüllerin bir modelde birleştirerek aracı
etkileri sorgulanmıştır. Araştırmada sosyal sermaye, insan sermayesi ve finansal sermayenin, örgütsel dayanıklılık
üzerindeki etkileri ele alınmış ve finansal sermayenin aracı etkisi incelenerek literatüre katkıda bulunulmaya
çalışılmıştır.
Araştırma sonuçlarında bağımsız değişkenler olan sosyal sermaye, insan sermayesi ve finansal sermayenin;
örgütsel dayanıklılık üzerinde pozitif yönde etkili olduğu, ayrıca finansal sermayenin aracı etkisinin bulunduğu
sonucuna ulaşılmıştır (Tablo 4). Bu sonuçlar doğrultusunda araştırmanın tüm hipotezleri kabul edilmiştir.
Araştırmada Hipotez 1 kapsamında ele alınan bağımsız değişkenlerden beşerî sermayenin örgütsel dayanıklılık
üzerinde pozitif yönde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Benzer ilişkilerin incelendiği Okuwa ve arkadaşlarının
(2016) çalışmalarında beşerî sermayeyi geliştirdiğini ifade ettikleri performans yönetimi ve eğitimin, örgütsel
dayanıklılık üzerinde pozitif yönde etkili olduğu, Wilson (2016) çalışmasında insan kaynakları stratejilerinin
örgütsel dayanıklılığı pozitif yönde etkilediği, Douglas’ ın (2021) yılındaki araştırmasında ise ödüllendirmeler
ve eğitimlerin beşerî sermayeyi geliştirmesi ve yine bu gelişmenin örgütsel dayanıklılığı pozitif yönde etkilediği
sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmamız ve bu benzer sonuçlardan yola çıkarak örgütlerde beşerî sermayeyi geliştiren
faaliyetlerin çalışanların ve dolayısıyla örgütün üzerindeki olumlu etkiler oluşturduğu, bu durumun da belirsizliğin
yüksek olduğu veya kriz gibi dönemlerde işletmenin dayanıklılığını arttırıcı etkileri olabileceği kanaati oluşmaktadır.
Beşerî sermayenin bu olumlu etkisinin, çalışanların işletme ile olan bağlarının veya olası bağlılıklarının bir sonucu
olabileceği düşüncesi ile bu etkiler gelecek çalışmalarda incelenebilecek konular arasındadır.
Hipotez 2 kapsamında ele alınan ve kabul edilen sosyal sermaye ve örgütsel dayanıklılık ilişkisi de yazında
elde edilen sonuçlarla örtüşmektedir. Fandino vd.’ Nin (2019) ve Moradzadeh vd.’ nin (2020) ve Norouzi vd.’nin
(2020) çalışmalarında, sosyal sermayenin örgütsel dayanıklılık üzerinde pozitif yönde etkili olduğu sonuçları ile
benzer şekilde bu araştırmada da sosyal sermayenin örgütsel dayanıklılık üzerinde pozitif yönde etkili olduğu
görülmüştür. İşletme çalışanlarının ve yöneticilerinin sosyal sermayeleri ile oluşan bağlar, işletmelere rekabet
avantajı sağlamalarının yanı sıra, kriz dönemlerinde de krizin atlatılması ve süreçten zarar görmeden çıkılması gibi
faydalar yaratabilecek potansiyeldedir.
Finansal sermaye ile örgütsel dayanıklılık ilişkisinin incelendiği çalışmalardan Prayag vd. (2018) örgütsel
dayanıklılığın finansal süreçleri pozitif yönde etkileyerek finansal sermayeye katkıda bulunduğunu ifade etmiş
olup, bu araştırmada elde edilen sonuçlarla benzerlik göstermektedir. Palmi vd. (2018) yılındaki çalışmasında da
örgütsel dayanıklılığın ekonomik sürdürülebilirliği pozitif yönde etkilediği görülmüştür.
Araştırmada Hipotez 3 kapsamında elde edilen sonuçlar ışığında finansal sermayenin örgütsel dayanıklılık
üzerindeki etkisinde de yine yazında tespit edilen araştırmalarla benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Amati ve
arkadaşlarının (2011) çalışmasında toplumsal birliği ile oluşan ve buna uyum gösteren işletmelerin ekonomik
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel

finansal sermayelerinin de güçlendiğini ifade etmişlerdir. Çalışmadaki örgütsel sermayenin oluşumu da
modelimizde bulunan ve örgütsel dayanıklılığın öncülü olarak tespit ettiğimi sosyal sermaye ile benzer bir
yapıdadır. Bu sonuçlardan yola çıkarak sosyal sermayenin örgütsel dayanıklılığa katkı sağladığı ve bunun
sonucunda finansal sermayenin de pozitif yönde etkilendiği kanaati oluşmaktadır.
Araştırma modelinde finansal sermayenin beşerî sermayenin ve sosyal sermayenin örgütsel dayanıklılık
üzerinde etkili olduğu, bu etkide finansal sermayenin de aracı rol oynadığı sonucuna ulaşılmıştır (Tablo 4). Bu
sonuçlar ışığında beşerî ve sosyal sermaye her ne kadar örgütsel dayanıklılık üzerinde etkili olsa da finansal
sermaye artmadıkça bu etkinin de artamayacağı görüşüne ulaşılmıştır.
Modeldeki finansal sermayenin aracılık etkisi, işletmelerin nihai amacı olan karlılık beklentisini destekler
niteliktedir. İşletme faaliyetlerinde çalışanların refahı, çalışma koşullarındaki iyileştirmeler vb. beşerî sermayeyi
geliştiren faaliyetlerin uzun dönemde finansal açıdan fayda yaratması beklenmelidir. Ayrıca örgütün sosyal
ilişkilerinin geliştirileceği ve sosyal faydaların yaratılacağı bir ortamın kurulması sağlanmalı, fakat bu senaryolarda
işletmenini finansal sermayesinin güçlendirilmesi hususu göz ardı edilmemelidir. Beşerî ve sosyal sermayenin
arttırılması ile işletmenin karlılığının ve finansal sermayesi pozitif yönde etkileyecek, bu süreç neticesinde
örgütsel dayanıklılığı artacak ve ekonomik sürdürülebilirliğe ulaşabilecektir. Ekonomik sürdürülebilirlik de tekrar
uzun dönem istihdam sağlayabilecek ve de yine beşerî ve sosyal sermayeleri ile ilgili bütçeler ayırabilecek,
nihayetinde de bu döngü doğru şekilde kurgulandıkça işletmenin hem çalışanları hem de ortakları uzun dönem
ulaşabileceklerdir.
Girişimciliğin ekonomik iyileşme ve sürdürülebilirliğe olan katkısı göz önünde bulundurulduğunda, günümüzde
artan ekonomik kapasite ve çeşitliliğe karşı özellikle kriz durumlarında girişimciler için dayanıklılığın önemini çok
daha fazla ön plana çıkarmıştır (Williams ve Vorley, 2014). Özellikle girişimlerin dayanıklılıkları üzerinde güçlü bir
finansal sermayesinin varlığı oldukça etkilidir (Doern, 2016).
Girişimcilerin ve KOBİ’lerin kriz durumlarında örgütsel dayanıklılıkları üzerinde sosyal ve beşerî sermayelerinin
önemi vurgulanmıştır. (Herbane, 2019). Güçlü bir finansal sermayenin varlığı için sosyal sermaye de önemli bir
belirleyici olabilmektedir.
Girişimlere finansal sermaye yaratan bankalar, finans kuruluşlar, ortaklar, yatırımcılar gibi sermaye sağlayıcılar
aynı zamanda girişimcilerin sosyal sermayesi olarak da tanımlanabilmektedir (Mzid vd., 2019).
Girişimlerin başarı kriterleri arasında hiç şüphe yoktur ki finansal sermayen gibi sosyal ve beşerî sermayeleri
de önemli faktörler arasındadır. Özellikle kriz durumlarında girişimlerin başarısından söz edebilmek,
sürdürülebilirliğin sağlanması ve varlığını devam ettirebilmesi için örgütsel dayanıklılıklarının da yüksek olması
gerekmektedir. Bu çalışma girişimlerin dayanıklılıkları üzerinde sosyal ve beşerî sermayelerinin pozitif ve anlamlı
bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Ancak bu noktada girişimlerin finansal sermayeleri de oldukça etkili bir
faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal ve beşerî sermaye, girişimlerin örgütsel dayanıklılıklarını açıklamak
adına tek başına yeterli olmayabilir. Bu noktada sosyal ve beşerî sermayenin etkisi finansal sermayenin de
varlığıyla açıklanabilmektedir. Sosyal ve beşerî sermayesi güçlü olan girişimlerin finansal sermaye kapasiteleri ile
birlikte dayanıklılıklarının daha yüksek olduğu söylenebilmektedir.
Girişimlerin öncelikle hayatta kalabilmeleri ve sürdürülebilir başarı elde etmeleri adına özellikle kriz
durumlarında örgütsel dayanıklılıklarının da yüksek seviyelerde olması gerekmektedir. Bu noktada büyük
işletmelere kıyasla daha yalın bir yapı içerisinde yer alan girişimlerin dayanıklılıkları üzerinde beşerî sermayeleri
ve sosyal sermayeleri önemli bir açıklayıcıdır. Bunların yanında finansal sermayeleri de beşerî ve sosyal
sermayelerinin dayanıklılıkları üzerindeki etkisini açıkladığı tespit edilmiştir.
İşletmelerin sürekliliğinin desteklenmesi amacıyla örgütsel dayanıklılığın öncüllerinin tespiti ile ilgili keşifsel
incelemeler ve kriz yönetiminde hem proaktif hem de reaktif yaklaşımlarla örgütsel dayanıklılığın incelenmesi
gelecek çalışmalarda ele alınabilecek konular arasındadır
Çalışmamızın bazı sınırlılıkları bulunmaktadır. İlk olarak, farklı büyüklükteki firmalar arasında kaynaklar ve
yetenekler için karşılaştırma yapılmamıştır. Farklı büyüklükteki firmaların dayanıklılığı artırıcı kaynaklarını veya
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel

yeteneklerini karşılaştırarak daha derinlemesine incelemeler yapılmasını olanak sağlayacak şekilde gelecekteki
çalışmalar için vaka analizleri ortaya koyulabilir (Koronis ve Ponis, 2018).
İkinci olarak, çalışmamız kesitseldir. Firmanın hem beşerî sermayesini hem de sosyal ağlarını geliştirmeye ilişkin
yeteneklerini nasıl oluşturduğu ve geliştirdiğine ve bunlara bağlı olarak boylamsal çalışmalar yapılabilir. Bunun
nedeni, örgütsel dayanıklılığa hazırlıklı olma bakış açısı benimsek firmaları, sektörleri ve kurumları daha uzun
süreli izleyen araştırmalara daha kapsayıcı neden sonuç ilişkileri kurulabilir (Rodríguez-Sánchez vd., 2019). Diğer
taraftan, verilerin tek kaynaktan veri toplanmasını ortak varyans yanlılığı oluşturabilmektedir. Ancak Harman
testi, veride ortak bir yöntem sapması olmadığı ortaya koymuştur. Ayrıca, çalışmamız organizasyon düzeyinde
ele alınmıştır, gelecekteki çalışmalarda veriyi hem girişimci hem de çalışanlardan elde ederek çift taraflı olarak
ölçümlenebilir.
Girişimcilik bağlamında örgütsel direncin tam olarak ne olduğunu girişimlerin ve KOBİ’lerin esnek yetenek ve
uygulamalarını nasıl inşa ettikleri ve uygulamalarında neler yapıldığının tespit edilmesi için daha fazla araştırmaya
ihtiyaç duyulmaktadır (Boin ve van Eaton, 2013). Bu noktadan hareketle, gelecekteki araştırmalarda, büyüme,
değer yaratma, sürdürülebilir rekabet üstünlüğü, sosyal etkililik, firma performansı ve ihracat performansı gibi
örgütsel çıktılar inceleme kapsamına alınabilir. Ayrıca hem firmanın sosyal sermayesi hem de politik sermayesi de
araştırma modeline dâhil edilerek kapsamı genişletilebilir.
Elde edilen bulgular ışığında, araştırmamızın girişimcilik literatürüne ışık tutması ve gelecek çalışmalarla
literatüre katkı sağlamasını temenni ederiz.

Abdelmotaleb, M., Mohamed Metwally, A.B.E. and Saha, S.K. (2018), “Exploring the impact of being perceived as
a socially responsible organization on employee creativity”, Management Decision, Vol. 56 No. 11, pp. 2325-
2340. https://doi.org/10.1108/MD-06-2017-0552.
Adger, W. N. (2000). Social and ecological resilience: are they related?. Progress in human geography, 24(3),
347-364.
Al-Abrrow, H., Alnoor, A. ve Abbas, S. (2019). The effect of organizational resilience and CEO’s narcissism on
project success: Organizational risk as mediating variable. Organization Management Journal, 16(1), 1–13.
Amati, C., Arregoces, J. ve Song, G. (2011). Chapter Three–Financial Capital and Community Resilience: Perspectives
from Financial Institutions in the Town of Olds. Resource Economıcs And Envıronmental Socıology, 48.
Andrews, M.C., Kacmar, K.M. and Valle, M. (2016), “Surface acting as a mediator between personality and
attitudes”, Journal of Managerial Psychology, Vol. 31 No. 8, pp. 1265-1279.
Annarelli, A., ve Nonino, F. (2016). Strategic and operational management of organizational resilience: Current
state of research and future directions. Omega, 62, 1-18.
Ata, H. A., ve AĞ, A. G. Y. (2010). Firma Karakteristiğinin Sermaye Yapisi Üzerindeki Etkisinin Analizi. Ekonometri
ve istatistik e-dergisi, (11), 45-60.
Bankston III, C. L., ve Zhou, M. (2002). Social capital as process: The meanings and problems of a theoretical
metaphor. Sociological Inquiry, 72(2), 285-317.
Becker, G. S. (1964). Human Capital Theory. Columbia, New York, 1964.
Bhamra, R., Dani, S., ve Burnard, K. (2011). Resilience: The Concept, A Literature Review And Future Directions.
International Journal Of Production Research, 49(18), 5375-5393.
Boin, A., ve Van Eeten, M. J. (2013). The resilient organization. Public Management Review, 15(3), 429-445.
Bonits, N. (1996). Managing İntellectual Capital Strategically.
Boso, N., Cadogan, J. W., ve Story, V. M. (2012). Complementary effect of entrepreneurial and market
orientations on export new product success under differing levels of competitive intensity and financial
capital. International Business Review, 21(4), 667–681.
Brzoo Henari, D., & Shankar Singh, U. (2021). A Study Measurıng The Impact Of Academıc Resılıence, Background,
And Behavıor On Performance. International Journal of Management, 12(2), 48-61.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel

Burnard, K., ve Bhamra, R. (2011). Organisational Resilience: Development Of A Conceptual Framework For
Organisational Responses. International Journal Of Production Research, 49(18), 5581-5599.
Burt, R. S. (2009). Structural Holes: The Social Structure Of Competition. Harvard University Press.
Byrne, B.M. (2010), Structure Equation Modeling with AMOS: Basic Concepts, Applications, and Programming,
2nd ed., Multivariate Application Series, Routledge: Taylor and Francis Group, New York, NY and London.
Carden, L. L., Maldonado, T., ve Boyd, R. O. (2018). Organizational resilience: A look at McDonald’s in the fast
food industry. Organizational Dynamics, 47(1), 25-31.
Carter, N., Brush, C., Greene, P., Gatewood, E., & Hart, M. (2003). Women entrepreneurs who break through
to equity financing: the influence of human, social and financial capital. Venture Capital: an international
journal of entrepreneurial finance, 5(1), 1-28.
Cetindamar, D., Gupta, V. K., Karadeniz, E. E., ve Egrican, N. (2012). What the numbers tell: The impact of human,
family and financial capital on women and men’s entry into entrepreneurship in Turkey. Entrepreneurship
ve Regional Development, 24(1–2), 29–51.
Coleman, J. S. (1988). Social Capital İn The Creation Of Human Capital. American Journal Of Sociology, 94,
S95-S120.
Coleman, J. S. (1994). Foundations of social theory. Harvard university press.
Cooper, A. C., Gimeno-Gascon, F. J., ve Woo, C. Y. (1994). Initial human and financial capital as predictors of new
venture performance. Journal of Business Venturing, 9(5), 371–395.
Coutu, D. L. (2002). How resilience works. Harvard business review, 80(5), 46-56.
Çoban Kumbalı, H. (2018). Örgüt yapısına göre bilgi yönetimi ve örgütsel dayanıklılık ilişkisi.
De Carvalho, A. O., Ribeiro, I., Cirani, C. B. S., ve Cintra, R. F. (2016). Organizational resilience: A comparative
study between innovative and non-innovative companies based on the financial performance analysis.
International Journal of Innovation, 4(1), 58–69.
De Galizia, A., Simon, C., Weber, P., Iung, B., Duval, C., ve Serdet, E. (2016). Markers And Patterns Of Organizational
Resilience For Risk Analysis. Ifac-Papersonline, 49(19), 432-437.
Doern, R. (2016). Entrepreneurship and crisis management: The experiences of small businesses during the
London 2011 riots. International Small Business Journal, 34(3), 276-302.
Doong, S.-C., Fung, H.-G., ve Wu, J.-Y. (2011). Are social, financial, and human capital value enhancing? Evidence
from Taiwanese firms. International Review of Economics ve Finance, 20(3), 395–405.
Douglas, S. (2021). Building organizational resilience through human capital management strategy. Development
and Learning in Organizations: An International Journal.
Fandiño, A. M., Formiga, N. S., ve de Menezes, R. M. (2019). Organizational social capital, resilience and innovation
validation of a theoretical model for specialized workers. Journal of Strategy and Management.
Fatoki, O. O. (2011). The impact of human, social and financial capital on the performance of small and medium-
sized enterprises (SMEs) in South Africa. Journal of Social Sciences, 29(3), 193–204.
Fiksel, J. (2003). Designing resilient, sustainable systems. Environmental science ve technology, 37(23), 5330-
5339.
Fili, A., Berggren, B., ve Silver, L. (2013). The impact of financial capital, human capital and social capital on the
evolution of Business Angel Networks. International Journal of Corporate Governance, 4(3), 209–228.
Flamholtz, E., ve Lacey, J. M. (1981). Personnel Management, Human Capital Theory, And Human Resource
Accounting (No. 27). University Of California Inst Of.
Fleming, R. S. (2012). Ensuring organizational resilience in times of crisis. Journal of Global Business Issues, 6(1),
31.
Fornell, C. and Larcker, D. (1981), “Evaluating structure models and unobservable variable and measurement
errors”, Journal of Marketing Research, Vol. 18, 39-50.
Frank, M. Z., ve Goyal, V. K. (2008). Trade-off and pecking order theories of debt. Handbook of empirical corporate
finance, 135-202.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel

Garmezy, N. (1970). Process and reactive schizophrenia: Some conceptions and issues. Schizophrenia Bulletin, 1(2),
30.
Gartner, W. B. (1985). A conceptual framework for describing the phenomenon of new venture creation. Academy
of managemen
Gerni, M. (2013). İlişkilerin Maddi Yönü Sosyal Sermaye Ve Örgütsel Boyutu. Baskı, İstanbul: Beta Yayıncılık: Iv.
Gibson, C. A., ve Tarrant, M. (2010). A’conceptual models’ approach to organisational resilience. Australian
Journal of Emergency Management, The, 25(2), 6-12.
Hamel, G., Ve Valıkangas, L. (2003). The quest for resilience, Harvard business review, September, 2003.
Harris, S. G., ve Mossholder, K. W. (1996). The affective implications of perceived congruence with culture
dimensions during organizational transformation. Journal of management, 22(4), 527-547.
Herbane, B. (2019). Rethinking organizational resilience and strategic renewal in SMEs. Entrepreneurship ve
Regional Development, 31(5-6), 476-495.
Holling, C. S. (1973). Resilience And Stability Of Ecological Systems. Annual Review Of Ecology And Systematics,
4(1), 1-23.
Hormann, S. D. L. (2007). Organizational Trauma: A Phenomenological Study Of Leaders İn Traumatized
Organizations.
Iso (International Organization For Standardization). 2019. Iso 22301:2019. Security And Resilience Business
Continuity Management Systems – Requirements. Geneva: Iso
Kantur, D., ve Iseri-Say, A. (2012). Organizational Resilience: A Conceptual İntegrative Framework. Journal Of
Management And Organization, 18(6), 762.
Kantur, D., ve Say, A. I. (2015). Measuring organizational resilience: A scale development. Journal of Business
Economics and Finance, 4(3).
Karagül, M. (2003). Beşerî Sermayenin Ekonomik Büyümeyle İlişkisi Ve Etkin Kullanımı. Akdeniz University
Faculty of Economics ve Administrative Sciences Faculty Journal/Akdeniz Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler
Fakultesi Dergisi, 3(5).
Karagül, M., ve Akçay, S. (2002). Ekonomik büyüme ve sosyal sermaye: Ampirik bir kanıt. İktisat İşletme ve
Finans, 17(198), 82-90.
Karagül, M., ve Karagül, M. (2002). Beşerî Sermayenin İktisadi Gelişmedeki Rolü Ve Türkiye Boyutu. Afyon
Kocatepe Üniversitesi.
Karaköse, M. A., İmamoğlu, S. Z., ve İnce, H. (2020). Dönüşümcü ve Adaptif Liderlik Tarzlarının Örgütsel Dayanıklılık
Kapasitesinin Geliştirilmesindeki Rolü: Kavramsal Bir Model Önerisi. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 21(1), 153–
169.
Keskin, A. (2011). Ekonomik Kalkınmada Beşerî Sermayenin Rolü Ve Türkiye. Atatürk Üniversitesi İktisadi Ve İdari
Bilimler Dergisi, 25(3-4), 125-153.
Khosravi, S., Najafi, A., Mohammadi, N., ve Marjani, M. (2019). The Correlation between Financial Health and
Business Continuity of Banks with the Mediation of Organizational Resilience. Journal of Health Promotion
Management, 8(4), 35–42.
Kim, Y. (2020). Organizational resilience and employee work-role performance after a crisis situation: exploring
the effects of organizational resilience on internal crisis communication. Journal of Public Relations Research,
32(1–2), 47–75.
King, D. D., Newman, A., ve Luthans, F. (2016). Not İf, But When We Need Resilience İn The Workplace. Journal
Of Organizational Behavior, 37(5), 782-786.
Kline, R.B. (2010). Principles and practice of structural equation modeling. New York Guilford Press,.
Kline, R. B. (2016). Principles and practice of structural equation modeling (Fourth Edition). NewYork: Guilford
publications.
Koronis, E., ve Ponis, S. (2018). A strategic approach to crisis management and organizational resilience. Journal
of Business Strategy, 39(1), 32-42.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel

Ledesma, J. (2014). Conceptual frameworks and research models on resilience in leadership. Sage Open, 4(3),
2158244014545464.
Lee, A. V., Vargo, J., ve Seville, E. (2013). Developing a tool to measure and compare organizations’
resilience. Natural hazards review, 14(1), 29-41.
Lengnick-Hall, C. A., ve Beck, T. E. (2009). Resilience capacity and strategic agility: Prerequisites for thriving in a
dynamic environment (pp. 39-69). San Antonio, TX: UTSA, College of Business.
Limnios, E. A. M., Mazzarol, T., Ghadouani, A., ve Schilizzi, S. G. (2014). The Resilience Architecture Framework:
Four Organizational Archetypes. European Management Journal, 32(1), 104-116.
Lin, W. T., ve Liu, Y. (2012). Successor characteristics, organisational slack, and change in the degree of firm
internationalisation. International Business Review, 21(1), 89-101.
Liu, Y., ve Keller, R. T. (2021). How Psychological Safety Impacts RveD Project Teams’ Performance: In a
psychologically safe workplace, RveD project teams perform better, more readily share knowledge and
engage in organizational citizenship behavior, and are less likely to leave. Research-Technology Management,
64(2), 39-45.
Liu, Y., Zhao, H., ve Sheard, G. (2017). Organizational citizenship pressure, compulsory citizenship behavior, and
work–family conflict. Social Behavior and Personality: an international journal, 45(4), 695-704.
MacKinnon, D.P., Lockwood, C.M., and Williams, J. (2004). Confidence limits for the indirect effect: Distribution
of the product and resampling methods. Multivariate Behavioral Research, 39(1), 99–128
Madni, A. M., ve Jackson, S. (2009). Towards A Conceptual Framework For Resilience Engineering. Ieee Systems
Journal, 3(2), 181-191.
Mafabi, S., Munene, J., ve Ntayi, J. (2012). Knowledge management and organisational resilience: Organisational
innovation as a mediator in Uganda parastatals. Journal of Strategy and Management.
Mallak, L. A. (1998). Measuring resilience in health care provider organizations. Health Manpower Management.
Masten, A. S., ve Reed, M.-G. J. (2002). Resilience in development. Handbook of Positive Psychology, 74, 88.
McDaniels, T., Chang, S., Cole, D., Mikawoz, J., ve Longstaff, H. (2008). Fostering resilience to extreme events
within infrastructure systems: Characterizing decision contexts for mitigation and adaptation. Global
Environmental Change, 18(2), 310-318.
Mcdonald, N. (2006). Organisational Resilience And İndustrial Risk. Resilience Engineering: Concepts And
Precepts, 1, 155-179.
McManus, S., Seville, E., Vargo, J. ve Brunsdon, D. (2008). Facilitated process for improving organizational
resilience. Natural Hazards Review, 9(2), 81–90.
Moradzadeh, A., Zarei, K., ve Heydarian, H. (2020). The effect of social capital on promoting organizational
resilience: explanation of the mediating role of knowledge sharing related to Covid-19 crisis. Scientific
Journal of Strategic Management of Organizational Knowledge, 3(10), 87–112.
Mucuk, İ. (1996). Modern işletmecilik. Türkmen Yayınevi.
Muduli, A. and Raval, D. (2018), “Examining the role of work context, transfer design and transfer motivation
on training transfer: Perspective from an Indian insurance industry”, European Journal of Training and
Development, Vol. 42 No. 3/4, pp. 266-282. https://doi.org/10.1108/EJTD-09-2017-0078.
Mumcu, A.Y. ve Ataman, G. (2021), “Girişim fonlamasında sosyal sermayenin çevrimiçi rolü: Kitlesel fonlama
üzerine bir araştırma”, Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 6(2), 360-373.
Myers, S. C. (1984). Journal of Finance. THE JOURNAL OF FINANCE, 39(3).
Mzid, I., Khachlouf, N., ve Soparnot, R. (2019). How does family capital influence the resilience of family
firms?. Journal of International Entrepreneurship, 17(2), 249-277.
Nahapiet, J., ve Ghoshal, S. (1998). Social Capital, Intellectual Capital, And The Organizational Advantage. Academy
Of Management Review, 23(2), 242-266.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel

Norouzi, H., Khamehchi, H., ve Darvish, F. (2020). Investigating the Effect of Strategic Human Resource
Management Functions on Organizational Resilience with Emphasis on Social Capital Mediation. Quarterly
Journal of Nursing Management (IJNV) Original Article, 9(3).
Okuwa, J. A., Nwuche, C. A., ve Anyanwu, A. C. (2016). Human Capital Development and Organizational Resilience
in Selected Manufacturing Firms in Rivers State.
Ortiz-De-Mandojana, N., ve Bansal, P. (2016). The Long-Term Benefits Of Organizational Resilience Through
Sustainable Business Practices. Strategic Management Journal, 37(8), 1615-1631.
Özbudak, E. Ç., ve İdil, I. (2020). Örgütsel Travmalar: Beyaz Yakalı Çalışanlarda Algılanan Travma Riski ve Örgütsel
Dayanıklılık ile İlişkisi. Kıbrıs Türk Psikiyatri ve Psikoloji Dergisi, 2(2), 97–105.
Palmi, P., Morrone, D., Miglietta, P. P., ve Fusco, G. (2018). How did organizational resilience work before and
after the financial crisis? An empirical study. Int. J. Bus. Manag, 13, 54–62.
Podsakoff, P. M., MacKenzie, S. B., ve Podsakoff, N. P. (2012). Sources of method bias in social science research
and recommendations on how to control it. Annual review of psychology, 63, 539-569.
Podsakoff, P.M., MacKenzie, S.B., Lee, J., and Podsakoff, N.P. (2003). Common methods biases in behavioral
research: A critical review of the literature and recommended remedies. Journal of Applied Psychology, 88,
879–903
Powley, E. H. (2013). The Process And Mechanisms Of Organizational Healing. The Journal Of Applied Behavioral
Science, 49(1), 42-68.
Prayag, G., Chowdhury, M., Spector, S., ve Orchiston, C. (2018). Organizational resilience and financial
performance. Annals of Tourism Research, 73(C), 193–196.
Putnam, R. (1995) “Bowling Alone: America’s Declining Social Capital”, Journal of Democracy, 6 (1) 65-75.
R. W. Brislin, (1986) “A Culture General Assimilator: Preparation for Various Types of Sojourns,” Int. J. Intercult.
Relat. 10, 215-234
Rai, S. S., Rai, S. ve Singh, N. K. (2021). Organizational resilience and social-economic sustainability: COVID-19
perspective. Environment, Development and Sustainability, 1–18.
Redman, C. L., ve Kinzig, A. P. (2003). Resilience of past landscapes: resilience theory, society, and the longue
durée. Conservation Ecology, 7(1).
Riley, M. R., Mohr, D. C., ve Waddimba, A. C. (2018). The reliability and validity of three-item screening measures
for burnout: Evidence from group-employed health care practitioners in upstate New York. Stress and
Health, 34(1), 187-193.
Robb, D. (2000). Building resilient organizations resilient organizations actively build and integrate performance
and adaptive skills. Od Practitioner, 32(3), 27-32.
Rodríguez-Sánchez, A., Guinot, J., Chiva, R., ve López-Cabrales, Á. (2019). How to emerge stronger: Antecedents
and consequences of organizational resilience. Journal of Management ve Organization, 1-18.
Sayılgan, G., Karabacak, H., ve Küçükkocaoğlu, G. (2006). The firm-specific determinants of corporate capital
structure: Evidence from Turkish panel data. Investment Management and Financial Innovations, 3(3), 125-
139.
Schultz, T. W. (1961). Investment İn Human Capital. The American Economic Review, 51(1), 1-17.
Senbeto, D. L. ve Hon, A. H. Y. (2020). Market turbulence and service innovation in hospitality: examining the
underlying mechanisms of employee and organizational resilience. The Service Industries Journal, 40(15–
16), 1119–1139.
Seville, E., Brunsdon, D., Dantas, A., Le Masurier, J., Wilkinson, S., ve Vargo, J. (2008). Organisational resilience:
Researching the reality of New Zealand organisations. Journal of business continuity ve emergency
planning, 2(3), 258-266.
Somers, S. (2009). Measuring Resilience Potential: An Adaptive Strategy For Organizational Crisis Planning. Journal
Of Contingencies And Crisis Management, 17(1), 12-23.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel

Starr, R., Newfrock, J., ve Delurey, M. (2003). Enterprise Resilience: Managing Risk İn The Networked
Economy. Strategy And Business, 30, 70-79.
Stewart, T. A. (1997). Intellectual Capital, Currency.
Suryaningtyas, D., Sudiro, A., Eka, T. A. ve Dodi, I. W. (2019). Organizational resilience and organizational
performance: examining the mediating roles of resilient leadership and organizational culture. Academy of
Strategic Management Journal, 18(2), 1–7.
Şen, A. Ve Çağlar, N. (Ed.). (2020). Organizasyonel Esneklik Ve Dayanıklılık (Resilience) Prensipleri İş İnsanlarından
Yaşanmışlık Örnekleri. İstanbul, İkü Yayınevi
Taban, S., ve Kar, M. (2006). Beşerî sermaye ve ekonomik büyüme nedensellik analizi, 1969-2001.
Tariq, H., ve Weng, Q. (2018). Accountability breeds response-ability: Instrumental contemplation of abusive
supervision. Personnel Review, 47(5), 1019–1042
Tariq, H., Weng, Q., Garavan, T. N., Obaid, A., & Hassan, W. (2020). Another sleepless night: Does a leader’s poor
sleep lead to subordinate’s poor sleep? A spillover/crossover perspective. Journal of sleep research, 29(1),
e12904.
Teng, C.-C., Lu, A.C.C., Huang, Z.-Y., Fang, C.-H., 2020. Ethical work climate, organizational identification, leader-
member-exchange (LMX) and organizational citizenship behavior (OCB): a study of three star hotels in
Taiwan. Int. J. Contemp. Hospit. Manag. 32, 212e229.
Terim, B., ve Kayalı, C. A. (2009). Sermaye yapısını belirleyici etmenler: Türkiye’de imalat sanayi örneği. Celal
Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(1), 125-154.
Tierney, K. J. (2003). Conceptualizing and measuring organizational and community resilience: Lessons from the
emergency response following the September 11, 2001 attack on the World Trade Center.
Vega-Redondo, F. (2006). Building up social capital in a changing world. Journal of Economic Dynamics and
Control, 30(11), 2305-2338.
Vogus, T. J., ve Sutcliffe, K. M. (2007). Organizational resilience: towards a theory and research agenda. 2007 IEEE
International Conference on Systems, Man and Cybernetics, 3418–3422.
Voss, G. B., Sirdeshmukh, D., ve Voss, Z. G. (2008). The effects of slack resources and environmentalthreat on
product exploration and exploitation. Academy of Management journal, 51(1), 147-164.
Walker, B., Gunderson, L., Kinzig, A., Folke, C., Carpenter, S., ve Schultz, L. (2006). A handful of heuristics and
some propositions for understanding resilience in social-ecological systems. Ecology and society, 11(1).
Wang C, Luo J, Nie P and Wang D (2019) Growth Mindset Can Reduce the Adverse Effect of Substance Use on
Adolescent Reasoning. Front. Psychol. 10:1852
Wang, Y., Zheng, Y., ve Zhu, Y. (2018). How transformational leadership influences employee voice behavior:
The roles of psychological capital and organizational identification. Social Behavior and Personality: an
international journal, 46(2), 313-321.
Weick, K. E., ve Sutcliffe, K. M. (2011). Managing the unexpected: Resilient performance in an age of
uncertainty (Vol. 8). John Wiley ve Sons.
Wenzel, M., Stanske, S., ve Lieberman, M. B. (2020). Strategic responses to crisis. Strategic Management Journal.
Werner, E. E., ve Smith, R. S. (1977). Kauai’s children come of age. University Press of Hawaii Honolulu.
Wiklund, J., ve Shepherd, D. (2005). Entrepreneurial orientation and small business performance: a configurational
approach. Journal of business venturing, 20(1), 71-91.
Williams, N., ve Vorley, T. (2014). Economic resilience and entrepreneurship: lessons from the Sheffield City
Region. Entrepreneurship ve Regional Development, 26(3-4), 257-281.
Wilson, R. L. (2016). Organizational resilience as a human capital strategy for companies in bankruptcy. Work,
54(2), 309–323.
Woodhouse, Andrev. (2006) Social Capital and Regional Development in Australia: A Case Study, Journal of Rural
Studies, No. 22, ss. 83-94.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstüsü Dergisi, Sayı 49, Mart 2022 O. Demirbağ, A. Y. Mumcu,
T. Y. Çakarel


1. Bu çalışmanın yazarları, araştırma ve yayın etiği ilkelerine uyduklarını kabul etmektedirler (The authors of this
article confirm that their work complies with the principles of research and publication ethics).
2. Yazarlar tarafından herhangi bir çıkar çatışması beyan edilmemiştir (No potential conflict of interest was
reported by the authors).
3. Bu çalışma, intihal tarama programı kullanılarak intihal taramasından geçirilmiştir (This article was screened
for potential plagiarism using a plagiarism screening program).
Yetim, N., ve TATLIDİL, E. (2004). Social and Cultural Dynamics of Women Entrepreneurs: The Case of Small and
Medium Size Clothing Enterprises in Adana and Mersin. Turkey, EIMENA, 491-507.
Youndt, M. A., Subramaniam, M., ve Snell, S. A. (2004). Intellectual capital profiles: An examination of investments
and returns. Journal of Management studies, 41(2), 335-361.
Yuwen Liu ve Robert T. Keller (2021) How Psychological Safety Impacts RveD Project Teams’ Performance,
Research-Technology Management, 64:2, 39-45, DOI: 10.1080/08956308.2021.1863111.
Zapalska, A., ve Fogel, G. (1998). Characteristics of Polish and Hungarian entrepreneurship. The Journal of Private
Enterprise, 8(2), 132-144.
... Sosyoloji ve siyaset bilimi gibi birçok bilim dalında ele alınan sosyal sermaye, Putnam (2000) ve Lin'in (1999) çalışmaları ile toplumsal alandan iktisadi alana taşınmıştır (Ağcasulu, 2017). İşletmelerin finansal performansları, verimlilikleri, kamuoyu etkileri gibi hem bireysel hem kurumsal seviyede ele alınmaktadır (Demirbağ, Mumcu, & Çakarel, 2022). Sosyal sermayenin ölçümü ile ilgili birçok eleştiri de bu çalışmalarla birlikte ortaya çıkmaktadır. ...
... The concept of social capital, which is discussed in many branches of science, is a subject that has been studied in business science for a long time. Many areas such as financial performance, productivity, and public effects of businesses are handled at both individual and institutional level (Demirbağ, Mumcu, & Çakarel, 2022). However, many criticisms about the measurement of social capital also emerge with these studies. ...
Article
Full-text available
Kişilerarası ilişki kapsamında ortaya çıkan sosyal sermaye kavramı sosyolojide ortaya konulmuş olup, zaman içerisinde birçok bilim dalında incelenmiştir. Son dönemde ise özellikle işletme alanında birçok boyutuyla ele alınmaya başlanmıştır. Sosyal sermayenin temel yapıtaşlarından biri olan iletişim, teknolojideki gelişim doğrultusunda köklü değişim yaşamış, sosyal sermayenin ele alınma yöntemlerinde farklı yaklaşım ihtiyaçları doğurmuştur. Çevrimiçi sosyal sermaye de bu değişimin etkilerini ortaya koymaya çalışan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu araştırmada çevrimiçi sosyal sermayenin kavramsallaşmasına katkıda bulunmak amacıyla; Williams’ın (2006) geliştirdiği ölçeğin Türkiye örnekleminde güvenirlik ve geçerlik testleri yapılmıştır. Çalışanlar ve işletme sahipleri olarak iki farklı örneklemde toplam 805 kişiye ölçek uygulanmıştır. Güvenirlik katsayıları çalışanlarda 0,951, işletme sahiplerinde ise 0,936 olarak tespit edilmiştir. Yapılan açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri ve diğer testler neticesinde ölçeğin orijinal iki boyut olan aracı çevrimiçi sosyal sermaye ve dayanışmacı çevrimiçi sosyal sermaye doğrulanmış, Türkiye’ de işletme sahipleri ve çalışanlar üzerinde uygulanabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Article
Full-text available
Bu araştırma COVID-19 pandemisi ile iş çevrelerinde gelişen süreçten en çok etkilenen grupta yer alan KOBİ'lerin stratejik yönelimlerinin örgütsel dayanıklılıklarına etkisini incelemektedir. Araştırma modeli ve hipotezler, Türkiye'de hizmet sektöründe faaliyet gösteren 500 KOBİ’nin sahip/ortak/üst düzey yöneticisi ile görüşülerek yüz yüze anket yöntemiyle toplanan veriler üzerinde Yapısal Eşitlik Modellemesi tekniği kullanılarak incelenmiştir. Analizler sonuçlarına göre teknoloji yönelimi, pazar yönelimi, girişimsel yönelim ve öğrenme yöneliminin örgütsel dayanıklılığı anlamlı ve pozitif yönlü etkilemektedir. Ayrıca araştırma sonuçlarına göre teknoloji yönelimi örgütsel dayanıklılığı görece en fazla etkileyen stratejik yönelimken, firmaların çoklu stratejik yönelimlere sahip olması örgütsel dayanıklılığa sahip olmalarına olumlu katkılar sunacaktır. Bu araştırma, bakış açısı ve bulgularıyla hem ilgili literatüre katkı sağlamakta hem de uygulayıcılar için ufuk açıcı niteliktedir.
Book
Full-text available
İstanbul Kültür Üniversitesi, Aile İşletmeleri ve Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi (AGMER) tarafından, TAİDER Aile İşletmeleri Derneği katkılarıyla başlatılan “Krize Direnme ve Yenilenme ( Resilience ) “ projesi kapsamında hazırlanan bu kitapta, kurumsal dayanaklılık alanında yayınlanan en yeni standartlardan, ISO 22316 standartlarının analizi ve bu standartlar doğrultusunda oluşturulan aile şirketlerine ait kurumsal dayanıklılık hikâyeleri yer almaktadır. Kitabın birinci bölümünde; “Projenin Hikayesi”, ikinci bölümünde; Dr.Öğr.Üyesi Nazan Çağlar tarafından hazırlanan “Sürdürülebilir İş Modelleri”, üçüncü bölümünde; Prof.Dr. Mahmut Paksoy tarafından hazırlanan “Aile İşletmelerinde Kurumsallaşma” ve dördüncü bölümünde; Prof.Dr. Ali Şen tarafından hazırlanan “Resilience Temel Bilgilendirme” çalışmaları bulunmaktadır. Kitabın beşinci ve son bölümünde ise yirmi İş İnsanının yaşanmışlık hikâyeleri yüz-yüze proje ekibimiz tarafından görüşülerek oluşturulmuş ve Gazeteci –TV Yapımcısı Serfiraz Ergün tarafından edit edilerek hikâye akıcılığında okuyuculara sunulmaktadır. Kitabın, Türkiye özelinde iş insanlarının, hangi aşamaları kaydettiğini ve gelişim için nelere ihtiyaç duyulduğunun anlaşılmasına Rol Model olması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda teorik bilgilendirmenin yanında yaşanmış hikâyelerin yer aldığı bu kitap Ülkemizdeki tüm iş insanlarına ilham verecek ve Akademik çalışmalara kaynak olacaktır. İstanbul Kültür Üniversitesi olarak topluma katkı amaçlarımızın somut bir örneği bu kitap ile vurgulanmaktadır.
Article
Full-text available
İşletmelerin kurulum sürecinde ihtiyaç duyulan fonun temini, girişimciler için önemli bir sınırlılık oluşturmaktadır. Bu soruna alteratif bir çözüm olarak ortaya çıkan ve yakın gelecekte önemli bir fonlama sistemi olma potansiyeline sahip kitlesel fonlama, bu araştırmanın konusunu oluşturmuştur. Araştırmada hem sosyal hem de ekonomik girişimlerin fonlanması için yeni bir yöntem olan kitlesel fonlamanın başarısında, sosyal sermayenin etkileri incelenmiştir. Doktora tezinden türetilen bu araştırmada kitlesel fonlamada başarılı bir fonlamaya ulaşılabilmesi için gerekli hususların aydınlatılması amaçlanmıştır. Bu çalışma yazında konuyla ilgili nitel ağırlıkta olan sonuçların, nicel olarak test edilmesi temeline dayanmaktadır. Bu kapsamda Türkiye’de girişimi için ihtiyaç duyduğu fonu toplamak amacıyla proje yayınlamış ödül ve bağış bazlı 251 kitlesel fonlama proje sahibine anket uygulanmıştır. Hedef fonuna ulaşabilen projeler başarılı, ulaşamayanlar ise başarısız olarak kodlanmıştır. Çevrimiçi bir girişim fonlaması süreci olan kitlesel fonlama, sosyal sermayenin yine çevrimiçi boyutuna odaklanan çevrimiçi sosyal sermaye kapsamında ele alınmıştır. Gelecekte başarılı projelere ulaşmak için gerekliliklerin ortaya konulması amacıyla araştırma modeli, sinyal teorisi çerçevesinde incelenmiştir. Bağımsız değişken olarak ele alınan çevrimiçi sosyal sermayenin aracı ve dayanışmacı boyutlarının, başarıyı yordadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca cinsiyet ve eğitim durumunun da kitlesel fonlama başarısı üzerinde etkili olduğu görülmüştür.
Article
Full-text available
COVID-19 has affected the global economy like no other crisis in the history of mankind. It forced worldwide lockdown and economic shutdown to the point from where the recovery process has been very difficult. It has affected demand, supply, production and consumption in such a way that the entire economic development cycle has gone to its lowest levels. COVID-19 has also affected the social and economic sustainability structure which has led from one crisis to another and the developing countries have been the worst hit. Economic crisis resulted in unemployment leading to labour migrations, inevitable casualties and rising poverty etc. However, at a certain level, a few industries and organizations have shown resilience with better anticipation and survivability which may lead them to a quicker recovery. The current study aims at presenting a holistic view of organizational resilience which leads to the overall sustainable development. The study considers three aspects of organizational resilience as crisis anticipation, organizational robustness and recoverability. It assesses the impact of the aspects of resilience on social sustainability and economic sustainability. The study uses empirical analysis of primary data which is analysed to verify the hypothesized relationships by using a structural equation modelling approach. The study finds out that predicting the crisis and disruptions, building robustness and recoverability have a positive effect on both the social and economic aspects of sustainability. Findings of the study have their practical implications for industry, researchers and society.
Article
Full-text available
Research summary The pandemic spread of the coronavirus COVID‐19 is rightly focusing policy‐makers’ attention on saving people's lives. At the same time, the pandemic crisis is threatening the survival of firms at a global scale, with potentially devastating societal and economic outcomes. In this Virtual Special Issue, we gather and discuss key papers published in the journals of the Strategic Management Society that provide insights into firms' potential strategic responses to crisis. Based on our overview, we identify four types of responses: retrenchment, persevering, innovating, and exit. Awareness of these responses has implications for managers and strategy scholars alike. Managerial summary How can firms respond to crises such as the current pandemic spread of the coronavirus COVID‐19? This Virtual Special Issue begins to provide answers to this question. Based on a select overview of papers published in the journals of the Strategic Management Society, we advance four types of strategic responses to crisis: retrenchment, persevering, innovating, and exit. Awareness of these responses has implications for managers and strategy scholars alike.
Article
Overview: The project team has become the preferred way to conduct R&D. Our study suggests psychological safety among team members can improve team performance and functioning. Using data collected from 320 employees and 80 team leaders on R&D teams in Taiwan, we tested four hypotheses with structural equation modeling to examine how psychological safety impacts R&D employees in four areas. We found that psychological safety can result in greater task performance, knowledge-sharing behavior, organizational citizenship behavior, and lower turnover intention.
Article
Purpose This paper examines the role of human capital management strategy in shaping organizational resilience. Resilient organizations thrive in uncertain and adverse conditions. The organization’s capacity for resilience can be developed through human capital management strategies that are focused on employee capabilities, training, and development. When individual capabilities and resilience are developed, those can be aggregated at an organizational level to develop the capacity in an organization for resilience. Design/methodology/approach A review of relevant studies and literature was conducted to develop strategies and insight into developing the human capital of an organization to support organizational resilience. Findings Supporting individual capability development and resilience builds the organization’s capacity for resilience. By shifting human capital management strategies to building capabilities and then skills, organizations develop individual resilience and then organizational resilience. The implications of how to build such human capital management strategies are presented. Originality/value This paper provides support and guidelines for building individual capability and resilience to enhance an organization’s resilience.
Article
The purpose of this study is to explore the positive outcomes of organizational resilience to see how resilient employees can support an organization by adapting to and initiating changes during the recovery process following a crisis. This study focuses on organizational resilience generated by employees, as a resilient system, through their psychological ability and positive communication behaviors. Resilient employees can help their organization bounce back to normal functioning following a crisis. A nationwide survey (N = 830) was conducted among full-time employees in the U.S. to examine the positive effect of organizational resilience on employee work-role performance. The results indicate that organizational resilience was positively and significantly associated with: employees’ intentions for proficiency, adaptivity and proactivity of organizational members, thus contributing to organizational effectiveness after a crisis situation.
Article
With changing customer demand, fierce market competition, and uncertainties, service organizations are facing dynamic or even highly turbulent environments. Fostering employees’ ability to innovate is an effective business strategy that can enable firms to overcome market turbulence and cope with these challenges. Drawing on resilience theory, this study examines (1) the mediating effect of employee resilience on the relationship between market turbulence and service innovation, and (2) whether such mediating process was moderated by organizational readiness for change. Data were collected from employees in the hospitality industry in a developing country, Ethiopia, and the results indicated that employee resilience partially mediates the relationship between market turbulence and service innovation. Moreover, the indirect link was stronger for hotels with higher readiness for change than for those with lower readiness for change. Implications for managers and directions for further research are also discussed.
Article
Purpose This paper aims to propose and test a moderated mediation model examining the relationships among ethical work climate, organizational identification, leader-member-exchange (LMX) and organizational citizenship behavior (OCB). Design/methodology/approach Numerous regression analyses were performed using PROCESS (version 2.13), a macro for SPSS developed by Hayes (2017) to test this moderated mediation model. Findings The analytical results showed that organizational identification mediates the positive relationship between an ethical work climate and OCB. The analytical results also showed that LMX moderates the direct effect of ethical work climate on organizational identification and that LMX also moderates the indirect effect of ethical work climate on OCB via organizational identification. Practical implications This study provides numerous valuable implications for hotels to develop effective strategies to promote employees’ OCB and improve their organizational identification. Originality/value This study was the first attempt to propose and test a moderated mediation model that explores the relationships among ethical work climate, organizational identification, leader-member-exchange (LMX) and OCB.