ThesisPDF Available

ÜLKELERİN VE BANKALARIN KREDİ DERECELENDİRİLMESİ İÇİN YENİ BİR METODOLOJİ: AB VE TÜRKİYE

Authors:

Abstract

2007/08 Küresel Finansal Kriz’inden sonra kredi derecelendirme kuruluşlarının uyguladıkları metodolojiler yoğun eleştirilere maruz kalmıştır. Kredi derecelendirme kuruluşlarının metdodolojilerinin şeffaf olmadığı, derecelendirmeleri zamanında yapamadıkları ve hatalı puanlamalar yaptıkları eleştirilen bazı konular arasındadır. Bu sebeble, kredi derecelendirme sektörü ve belirledikleri derecelendirmelerin doğruluğu eleştirel olarak incelemesi ve bu alanda daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. Bu sebeble bu çalışmada öncelikle Avrupa ülkeleri ve Türkiye için kredi derecelendirme daha sonra da bu ülkelerdeki bankalar için kredi derecelendirme modeli geliştirilmeye çalışılmıştır. Ülke kredi derecelendirme modeli için denetleyici ve düzenleyici değişkenler, politik göstergeler ve makroekonomik faktörler bağımsız değişkenler olarak kullanılmıştır. Banka kredi derecelendirme için ise ülke kredi notları, karlılık, sermaye, likidite ve bankanın büyüklüğü bağımsız değişkenler olarak kullanılmıştır. Böylece finansal ve finansal olmayan faktörler kredi derecelendirmeye dahil edilerek kapsamlı bir model oluşturulmuştur.
A preview of the PDF is not available
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
The research was conducted to investigate the relationship between work passion, perception of organizational support and sustainable competitive advantage. Internet interviews were conducted with 406 academics from 18 foundation universities in Turkey. Based on these interviews, the effects of academics' work passion on sustainability and Perceived organizational support were analyzed. Passion for work is closely related to the performance of academics. This research focuses specifically on the concept of passion for work in academics. Harmonious passion, one of the sub-dimensions of this concept, positively affects perceived organizational support and sustainable competitive advantage. Obsessive passion, another sub-dimension of work passion, has negative effects on these two variables. Furthermore, the study also explores the mediating role of perceived organizational support to help increase sustainable competitive advantage. The aim is to reveal the extent to which work passion affects sustainability. In addition, it is another aim to reveal whether this situation increases the impact on sustainability when added to the model as a perceived organizational support tool. As an important point, it has been seen that perceived organizational support does not have a mediating role in the effect of obsessive passion on sustainable competitive advantage. JEL: M10, M19 Öz: Araştırma, iş tutkusu, örgütsel destek algısı ve sürdürülebilir rekabet avantajı arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla yapılmıştır. Türkiye'deki 18 vakıf üniversitesinden 406 akademisyen ile internet üzerinden görüşme yapılmıştır. Bu görüşmelerden yola çıkarak akademisyenlerin iş tutkularının algılanan örgütsel destek ve sürdürülebilirlik üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Çalışma tutkusu akademisyenlerin performansı ile yakından ilişkilidir. Bu araştırma, özellikle akademisyenlerde çalışma tutkusu kavramına odaklanmaktadır. Bu kavramın alt boyutlarından biri olan uyumlu tutku, algılanan örgütsel destek ve sürdürülebilir rekabet avantajını olumlu yönde etkilemektedir. İş tutkusunun bir diğer alt boyutu olan saplantılı tutku ise bu iki değişken üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. Ayrıca, çalışma, sürdürülebilir rekabet avantajını artırmaya yardımcı olmak için algılanan örgütsel desteğin aracı rolünü de araştırmaktadır. Amaç, iş tutkusunun sürdürülebilirliği ne ölçüde etkilediğini ortaya çıkarmaktır. Ayrıca algılanan örgütsel destek aracı olarak modele eklendiğinde bu durumun sürdürülebilirlik üzerindeki etkiyi artırıp artırmadığını ortaya koymak bir diğer amaçtır. Bu aracı değişken ile oluşturulan araştırma modellerinde de benzer sonuçlar görülmektedir. Önemli bir nokta olarak saplantılı tutkunun sürdürülebilir rekabet avantajı üzerindeki etkisinde algılanan örgütsel desteğin aracı rolünün olmadığı görülmüştür.
Article
Full-text available
Together with the impact of globalization, the crises occurred in recent years have affected all financial sectors including particularly banking industry. The issues such as strengthening the financial structure, to insure stabilizations in their balance sheets and management of risks have become essential for the banks so that they will not be affected from crises to be occurred or minimize any possible effect.The measures and implementations required to be applied so that the banks will have robust and stabilized structure and be affected from the risks to the minimum extent, led the conduct of the international studies and setting of the international standards. With the establishment of Bank forInternational Settlements in 1930, it was attempted to set standards for and develop banking and finance sectors. Established in 1974, Basel Committee on Banking Supervision under the Bank for International Settlements, attempted to set international standards in the areas such as capital adequacy and risk management, with the objective of insuring banks to comply with such standards at optimum level.Although there are many regulations published by Basel Committee in order to form standards for banking sector and settle the banks on strong foundations, the most notable ones known to the public are Basel I, Basel II and Basel III Criteria.
Article
Full-text available
Bankacılık sektöründe yaşanan gelişmeler, yalnızca finans dünyasını şekillendirmekle ve değiştirmekle kalmayıp, toplum refahına direkt etki etmektedir. Finans dünyasının derinliği ile ilişkilendirilebilecek imkanlar, teknolojik gelişmeler ışığında günümüze kadar çoğalarak gelmiş ve toplumsal refahın artmasında etkin rol oynamıştır. Aynı şekilde finans dünyasının yaşadığı krizler ise kümülatif anlamda refah kayıplarına yol açmıştır. Böyle bir düzende, kâr iştahının yaratabileceği yıkıcı etkiler son yüzyılda birçok kriz ile kendini göstermiş ve finans dünyasının temel aktörü olan bankaların sorgulanmasına yol açmıştır. Bankaları denetlemek için birçok yerel düzenleyici kurumun ortaya çıkması ise yeni bir problem yaratmıştır. Yerel kurumların uygulamalarında ortaya çıkan farklar globalleşen dünyada rekabet eşitsizliğine neden olmuştur. Bunların sonucu olarak basel kriterleri hazırlanmış ve dünyada kabul gören uygulamalar haline gelmiştir. Çalışmamızda öncelikle dünyada ve Türkiye’de bankacılığın tarihsel gelişimine kısaca yer verilmiştir. Daha sonra basel kriterlerinin ortaya çıkışı ve getirdiği yenilikler ortaya konmuştur. Çalışmamızın son bölümünde Türk bankacılık sektörünün aktif büyüklüğüne göre %75’ini oluşturan ve bu nedenle sektörü temsil edebileceğini düşündüğümüz yedi bankanın Basel III kriterlerine uyumu değerlendirilmiştir.
Article
Full-text available
Bu çalışmada, Türkiye’nin Ocak 2006 - Kasım 2017 yılları arasında gerçekleşen doğrudan yabancı yatırımları ile kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poors’ un ilan ettiği ülke kredi notları arasındaki uzun dönemli ilişki zaman serisi analizleri kullanılarak incelenmiştir. Ülke kredi notları Karşılaştırmalı Ülke Derecelendirme Endeksi puanlama sisteminde karşılık gelen puanlar ile eşleştirilerek analize alınmıştır. Doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin aylık veriler Amerikan Doları cinsinden temin edilmiş ve logaritmaları alınarak analize tabi tutulmuştur. Analizde, öncelikle serilerin durağan olup olmadıklarını test etmek için Augmented Dickey Fuller birim kök testi kullanılmış ve serilerin birinci farklarında durağan oldukları belirlenmiştir. Durağanlıkları aynı seviyede olan ülke kredi notları ile doğrudan yabancı yatırımlar arasındaki uzun dönemli ilişkinin varlığını tespit etmek için Johansen Eşbütünleşme testi uygulanmış ve değişkenler arasında uzun dönemli bir ilişkinin olduğu gözlemlenmiştir. Değişkenlerin eşbütünleşik olduğu belirlendikten sonra hata düzeltme modeli kurulmuştur. Oluşturulan hata düzeltme modelinde kısa vadedeki dalgalanmaların yaklaşık 3 ay gibi bir sürede uzun dönem ortalamasına yakınsayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Article
Full-text available
Uluslararası yatırımcılar portföy tercihlerini ve yatırım yapacakları piyasaları seçerken derecelendirme kuruluşlarının değerlendirme notlarını göz önünde bulundurmaktadır. Bu anlamda kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkeler için yapmış oldukları not açıklamaları ülke piyasaları etkileyen bir faktördür. Bu çalışmada, uluslararası derecelendirme kuruluşlarından olan S&P, Moody’s ve Fitch’in 2012-2016 yılları arasında Türkiye için yapmış oldukları not açıklamalarının Borsa İstanbul’da yer alan altı sektör endeksi üzerindeki etkisi olay çalışması yöntemi ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarında yapılan not açıklamalarının yarı yarıya seçili endeksler üzerinde etki oluşturduğu tespit edilmiştir.
Article
Son dönemlerde bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ve sermayenin hareketini sınırlayan engellerin ortadan kalkması sonucunda finansal piyasalara aynı anda tüm dünyada ulaşılmasıyla birlikte finansal piyasalar arasında ki entegrasyon giderek artmıştır. Yaşanan gelişmeler ülkeleri birbirlerini derinden etkilemiş ve daha bağlantılı hale getirmiştir. Finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler ve entegrasyon sayesinde, bireysel ya da kurumsal tüm yatırımcılar, yatırım yapacakları ülkeler hakkında bilgi edinme sorunu baş göstermiştir. Bu noktada yatırımcıların yatırım yapacakları ülke ya da işletme ile ilgili olarak güven sorununu ortadan kaldırmak için kredi derecelendirme kuruluşları ortaya çıkmıştır. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, finansal piyasalar arasında fon fazlası ve fon açığı olan taraflar arasında bilgi asimetrisi sorununu minimize etmeyi hedeflemektedirler. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları ülkelerin kredi riskini ortaya koyan bir başka ifadeyle finansal yükümlülüklerin karşılanabilme yeteneği ve işletmelerin bir göstergesi olarak değerlendirilebilmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde ülkelerin ilgili kuruluşlarca belirlenen kredi derecelendirme notları, ilgili ülkenin uluslararası piyasalara erişimine, borçlanma maliyetlerine, potansiyel yatırımcı kapasitesinin artması gibi bir takım parametreler üzerinde etkili olduğu gözlemlenmektedir. Bu açıdan ele alındığında SP, Moodys ve Fitch’in 2002-2018 yılları arasında Türkiye için vermiş oldukları kredi not açıklamaları sonrasında BIST 100 de yer alan ilgili seçili sektörler üzerinde etkisinin olup olmadığı olay çalışması metodu yardımıyla incelenecektir.
Book
Ratings, Rating Agencies and the Global Financial System brings together the research of economists at New York University and the University of Maryland, along with those from the private sector, government bodies, and other universities. The first section of the volume focuses on the historical origins of the credit rating business and its present day industrial organization structure. The second section presents several empirical studies crafted largely around individual firm-level or bank-level data. These studies examine (a) the relationship between ratings and the default and recovery experience of corporate borrowers, (b) the comparability of credit ratings made by domestic and foreign rating agencies, and (c) the usefulness of financial market indicators for rating banks, among other topics. In the third section, the record of sovereign credit ratings in predicting financial crises and the reaction of financial markets to changes in credit ratings is examined. The final section of the volume emphasizes policy issues now facing regulators and credit rating agencies.