ArticlePDF Available

THE RELATIONSHIP BETWEEN POVERTY AND CRIME

Authors:

Abstract

One of the major problems facing many countries is poverty. The factor of poverty among the causes of crime increases its importance from day to day. Crime can be defined as a violation of the law for the purpose of causing material and moral harm that needs to be investigated in multidimensional ways. The reasons for the crime and crime in the research subjects of Social Sciences and Forensic Sciences are very important. Elements that lead to crime should be evaluated in terms of material and moral aspects. Individuals who have migrated from the village to the city, working in low-income jobs, are prone to economic reasons such as theft, extortion and captivity. It can be said that crime and poverty are in a relationship in the light of the efforts focused on poverty and crime. Crimes for economic harm are often committed by people with low socioeconomic levels. The majority of children who are pushed to crime are children away from family supervision, which is growing in economic difficulties. The socioeconomic situation of the family is very effective in dragging these children to crime. Poverty is a global problem, but its impact on crime is immeasurable. As the effects of poverty reach global levels, many international institutions implement policies to combat poverty. Decreasing poverty in parallel with these policies and crimes is important in judicial Sciences. YOKSULLUK OLGUSU İLE SUÇ VE SUÇA SÜRÜKLENME ARASINDAKİ İLİŞKİ Öz Birçok ülkenin karşılaştığı önemli sorunların başında "yoksulluk" gelmektedir. Kişileri suça iten sebepler arasında yoksulluk faktörü günden güne önemini artırmaktadır. Suç, çok boyutlu olarak incelenmesi gereken, maddi ve manevi zarar verme amaçlı, yasalara aykırı davranışlar olarak tanımlanabilir. Sosyal Bilimlerin ve Adli Bilimlerin araştırma konuları içinde yer alan suç ve suça sürüklenme nedenleri arasında ekonomik sebepler oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Suça iten unsurlar maddi ve manevi açılardan değerlendirilmelidir. Köyden kente göç etmiş, düşük gelirli işlerde çalışan, eğitim seviyesi düşük bireyler, hırsızlık, gasp ve kapkaç gibi ekonomik nedenli suçlara yönelmektedirler. Yoksulluk ve suça sürüklenme odaklı çalışmalar ışığında, suç ve yoksulluğun bir ilişki içerisinde olduğu söylenebilir. Ekonomik zarar amacı güden suçlar genellikle sosyo-ekonomik düzeyleri düşük olan kişilerce işlenmiştir. Suça itilen çocukların çoğunluğu da ekonomik yetersizlikler içinde büyüyen aile denetiminden uzak çocuklardır. Bu çocukların suça sürüklenmesinde ailenin sosyo-ekonomik durumu oldukça etkilidir. Yoksulluk küresel bir sorun olmakla beraber suça sürüklenmedeki etkisi yadsınamayacak değerdedir. Yoksulluğun etkilerinin küresel boyutlara ulaşmasından dolayı birçok uluslararası kurum yoksulluk ile mücadele politikaları uygulamaktadır. Yoksulluğu azaltma politikaları ve suçlarında buna paralel olarak azalması Adli Bilimler açısından önemlidir.
Eurasian Academy of Sciences
Eurasian Art & Humanities Journal
2019 Volume:11 S:31-41
Published Online November 2019 (http://arthum.eurasianacademy.org)
http://dx.doi.org/10.17740/eas.art.2019‐V11‐03
THE RELATIONSHIP BETWEEN POVERTY AND CRIME
İncinur BEKTAŞ* & Elif ÇETLİ** & Fırat KOÇ*** & Vahdet ÖZKOÇAK****
* Hitit Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Adli Bilimler ABD, incinurbektas@hotmail.com
** Hitit Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Adli Bilimler ABD, elcet41@hotmail.com
*** Araş. Gör. Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Antropoloji Bölümü, Fiziki Antropoloji ABD,
kocfiratkoc@hitit.edu.tr
**** Dr. Öğr. Üyesi, Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Antropoloji Bölümü, Fiziki Antropoloji ABD,
vahdetozkocak@hitit.edu.tr
Copyright © 2019. İncinur BEKTAŞ, Elif ÇETLİ, Fırat KOÇ, Vahdet ÖZKOÇAK. This is an open access article
distributed under the Eurasian Academy of Sciences License, which permits unrestricted use, distribution, and
reproduction in any medium, provided the original work is properly cited.
Abstract
One of the major problems facing many countries is poverty. The factor of poverty among the causes of crime
increases its importance from day to day. Crime can be defined as a violation of the law for the purpose of
causing material and moral harm that needs to be investigated in multidimensional ways. The reasons for the
crime and crime in the research subjects of Social Sciences and Forensic Sciences are very important. Elements
that lead to crime should be evaluated in terms of material and moral aspects. Individuals who have migrated
from the village to the city, working in low-income jobs, are prone to economic reasons such as theft, extortion
and captivity. It can be said that crime and poverty are in a relationship in the light of the efforts focused on
poverty and crime. Crimes for economic harm are often committed by people with low socio-economic levels.
The majority of children who are pushed to crime are children away from family supervision, which is growing
in economic difficulties. The socio-economic situation of the family is very effective in dragging these children
to crime. Poverty is a global problem, but its impact on crime is immeasurable. As the effects of poverty reach
global levels, many international institutions implement policies to combat poverty. Decreasing poverty in
parallel with these policies and crimes is important in judicial Sciences.
Keywords: Poverty, Crime, Economic Situation, Globalization, Forensic Sciences
YOKSULLUK OLGUSU İLE SUÇ VE SUÇA SÜRÜKLENME ARASINDAKİ
İLİŞKİ
Öz
Birçok ülkenin karşılaştığı önemli sorunların başında “yoksulluk” gelmektedir. Kişileri suça iten sebepler
arasında yoksulluk faktörü günden güne önemini artırmaktadır. Suç, çok boyutlu olarak incelenmesi gereken,
maddi ve manevi zarar verme amaçlı, yasalara aykırı davranışlar olarak tanımlanabilir. Sosyal Bilimlerin ve Adli
Bilimlerin araştırma konuları içinde yer alan suç ve suça sürüklenme nedenleri arasında ekonomik sebepler
oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Suça iten unsurlar maddi ve manevi açılardan değerlendirilmelidir. Köyden
kente göç etmiş, düşük gelirli işlerde çalışan, eğitim seviyesi düşük bireyler, hırsızlık, gasp ve kapkaç gibi
ekonomik nedenli suçlara yönelmektedirler. Yoksulluk ve suça sürüklenme odaklı çalışmalar ışığında, suç ve
yoksulluğun bir ilişki içerisinde olduğu söylenebilir. Ekonomik zarar amacı güden suçlar genellikle sosyo-
ekonomik düzeyleri düşük olan kişilerce işlenmiştir. Suça itilen çocukların çoğunluğu da ekonomik yetersizlikler
içinde büyüyen aile denetiminden uzak çocuklardır. Bu çocukların suça sürüklenmesinde ailenin sosyo-
ekonomik durumu oldukça etkilidir. Yoksulluk küresel bir sorun olmakla beraber suça sürüklenmedeki etkisi
yadsınamayacak değerdedir. Yoksulluğun etkilerinin küresel boyutlara ulaşmasından dolabirçok uluslararası
kurum yoksulluk ile mücadele politikaları uygulamaktadır. Yoksulluğu azaltma politikaları ve suçlarında buna
paralel olarak azalması Adli Bilimler açısından önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Yoksulluk, Suç, Ekonomik Durum, Küreselleşme, Adli Bilimler
32
YOKSULLUK OLGUSU İLE SUÇ VE SUÇA SÜRÜKLENME ARASINDAKİ İLİŞKİ
1. Giriş
Yoksulluk, tüm dünyada karşılaşılan başlıca sorunlardan biridir. Bu sorunun nedenleri ele
alındığında, adaletsiz kaynak ve gelir dağılımı gibi etkenler göze çarpmaktadır. Yoksulluk,
maddi kaynaklı bir kavram olmasına karşın, Felsefe ve Psikoloji gibi bilim dallarının sıklıkla
ilgilendiği bir çalışma alanı olmuştur. Yoksulluk, insanların ihtiyaçlarını “dar” olarak
nitelendirilebilecek gelirlerle karşılama çabaları nedeniyle ekonomik ve sosyal problemleri
beraberinde getirmektedir (Başaran, 2012: 8).
Yoksulluk; salt ve bağıntılı yoksulluk, nesnel ve öznel yoksulluk, gelir ve insani yoksulluk
olarak sınıflandırılmaktadır. Mutlak yoksulluk, ev halkının ya da aile fertlerinin ihtiyaç
duyduğu asgari harcama ve gelir düzeyi olarak tanımlanmaktadır. Aslında mutlak yoksulluk
tanımı kişilerin hayatlarını geçindirmek için gerekli olan asgari koşulları ifade etmektedir.
Göreli yoksulluk ise temel ihtiyaçların karşılandığı fakat sosyal aktivite, seyahat, eğlence vb.
ihtiyaçların karşılanamadığı durumudur (Şenses, 2014: 91). Diğer bir tür olan nesnel
yoksulluk ise yoksulluğu meydana getiren etmenleri ve yoksulluğa sebep olan faktörlerin
ortadan kaldırabilmesi adına yapılması gerekenleri vurgularken, öznel yoksulluk, yoksulluğun
değerlendirmesinin hane halkına ve bireye bağlı olduğunu ortaya koymaktadır (Güneş, 2012:
149-184). Gelir yoksulluğu, bireyin hayat standartlarını sürdürebilir kılması için elde etmesi
gereken gelir seviyesini tanımlamaktadır. İnsani yoksulluk, kişilerin hayatlarını idame
ettirmesi için beslenme ve barınma gibi maddi ihtiyaçlarına ek olarak bazı insani ihtiyaçlarını
da karşılaması gerekliliğini içeren bir yoksulluk türüdür (Başaran, 2012:14).
Yoksulluk olgusunun ekonomik ve sosyal boyutu ele alındığında, suç olaylarının, yoksullukla
ilişkili olduğunu ortaya koyan bir takım çalışmalara rastlanmaktadır. Yaşamlarını sürdürmek
ve gereksinimlerini karşılamak için bazı bireyler, yoksulluk kaynaklı olarak hırsızlık, gasp
gibi çeşitli suçlara sürüklenebilmektedirler. Bunun bir sonucu olarak yoksulluk, suça işleme,
suça sürüklenme durumlarını karşımıza çıkarmaktadır (Kızmaz, 2005: 149-174).
Bu çalışmanın amacı, yoksulluk olgusu ile suç ve suça sürüklenme arasındaki ilişkisinin
incelenmesidir.
2. Yoksulluğa Neden Olan Etmenler
2.1. Küreselleşme ve Ekonomik Açıdan Büyüme
Küreselleşme (Globalleşme); uluslararası bütünleşme sürecidir. Bu sürecin sürekli gelişim
göstermesi, iktisadi, toplumsal, politik, kültürel anlamda çok yönlü özellikler taşımasından
ötürü yoksulluk üzerinde de büyük etki yaratmaktadır (Kunduracı, 2011: 100). Globalizm,
toplumsal sınıflar üzerinde gelir dağılımı eşitsizliğine sebep olmaktadır. Bu nedenle
küreselleşme dünya piyasalarını daha güçlü hale getirirken az gelişmiş ülkelerde yoksulluk
oranını yükseltmektedir. Yoksul olarak nitelendirilen kesim, olanaklardan yararlanamamakta
ve böylece yerel ve küresel ölçekte gelir dağılımındaki adaletsizlik gün geçtikçe artmaktadır
(Şahin, 2005: 124).
Gelişmekte olan ülkelerde yoksulluk olgusu; ortalama gelir miktarı, ekonomik büyüme,
maddi dağılımların eşitsizliği ile ilişkilidir. Eşitsizliğin yüksek olduğu ve sürekli gelişen
ülkelerde ekonomik yüme, yoksulluğu azaltmada tek başına etkili olmamaktadır (Şenses,
2014: 149-151). Ekonomik büyüme sonucunda yoksul kişiler fırsatlardan eşit derecede
yararlanamadıklarıdır. Bu noktada plansız ekonomik büyümenin yoksulluk üzerinde olumsuz
etki yarattığı söylenebilir (İncedal, 2013: 35).
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2019, Volume: 11
33
2.2. Ekonomik Krizler
Ekonomik kriz, yoksulluğu derinleştiren bir faktördür. Ekonomik krizler, üretimin durma
noktasına gelmesine, iflaslara, işsizliğe, ücretlerdeki gerilemelere neden olurken aynı
zamanda yaşam standartlarının gerilemesine sebep olmaktadır (Yılmaz, 2006: 23). Asgari
şartlar göz önünde bulundurulduğunda, geçimini sağlayabilecek bir gelirin bulunmaması
durumu olan yoksulluğun, işsizlik ile doğrudan ilişkili olduğu görülmektedir. İşsizliğin
artması durumunda tüketim düşeceği için üretim ve sanayi de bu durumdan etkilenecek ve
ekonomik buhran derinleşecektir. İşsizlik yoksulluğun bir sonucu olarak görülmektedir
(Arpacıoğlu, 2012: 34).
Ekonomik krizler, insani ve sosyal açıdan istenmeyen bazı durumların meydana gelmesine
yol açmaktadır. Toplum içerisinde hem çalışan hem de çalışmayan kesimi ekonomik anlamda
yıpratmaktadır. Bu özellikleriyle ekonomik kriz, sosyal ve ekonomik hayatı olumsuz yönde
etkileyen ve yoksulluğa sebep olan bir etkendir (Yayla, 2018: 19).
3. Yoksulluğun Dağılımı
3.1. Dünya’da Yoksulluk
Uzun yıllardan beri insanlığı tehdit eden ve hiçbir zaman kalıcı bir çözüme kavuşturulamayan
yoksulluk, küresel bir sorun haline gelmiştir. Yoksulluğun giderek artış göstermesi, ülkeler
arasında çekişmelere neden olmaktadır. Dünya nüfusunun yük çoğunluğu, gelişmiş
ülkelerin vatandaşlarının yaşam standartlarının oldukça gerisinde yaşantılar
sürdürmektedirler. Özellikle az gelişmiş ülkelerde yoksulluk yoğun bir şekilde yaşanmaktadır
(Türk ve Ünlü, 2016: 96).
Yoksulluğun etkileri dünya çapında önem arz etmektedir. Dünya devletlerinin yoksullukla
mücadele politikalarında zaman içerisinde bazı değişimler yaşanmıştır. 1980 ve 1990’lı yıllar
arasında yoksulluk oranı artış göstermiş ve Avrupa’ nın sosyal birlikteliğini tehdit edecek
boyuta gelmiştir. 1980 yıllarında sosyal anlamda çalışmalar yapılırken daha sonraki yıllarda
küreselleşmenin artması ile işsizliğin azaltılması ve ekonomik büyümeyi sağlayacak
politikalar ele alınmıştır (Kızıler, 2017: 84).
Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Avrupa Birliği gibi
kuruluşlar yoksulluk sorununun çözümü için raporlar hazırlamışlardır. Dünya Bankası 2016
yılı verileri, dünyadaki en yoksul ve en zengin olan 10 ülkedeki kişi başına düşen gelir
miktarlarını rakamlar ile ortaya koymaktadır (Emin, 2016:3, Tablo 1).
Tablo 1. Dünyanın En Yoksul ve En Zengin 10 Ülkenin Kişi Başına Düşen Gelir
Miktarlarının Karşılaştırılması (Emin, 2016:3)
34
YOKSULLUK OLGUSU İLE SUÇ VE SUÇA SÜRÜKLENME ARASINDAKİ İLİŞKİ
İnsani gelişmişlik endeksi; UNDP tarafından hesaplanmaktadır. Bu endeks, kişilerin yaşam
düzeyleri, eğitim durumu ve gelir endekslerinin aritmetik ortalaması alınarak saptanmaktadır.
Dünya ölçünlüğüne göre 0 ile 1 arasında olan endeksin değerinin 1 değerine yaklaşması
insani gelişmişliğin yüksek düzeyde olduğunu ifade etmektedir (Emin, 2016: 7, Tablo 2).
Tablo 2. İnsani Gelişmişlik Endeksi’nin Bölge Dağılımı (Emin, 2016:7)
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından da yayınlanan 2016 yılı sonuçlarına göre;
Avrupa Birliği’ndeki yoksulluk oranı Tablo 3’de gösterilmiştir (TÜİK, 2016).
Tablo 3. Bazı Avrupa Birliği Ülkelerindeki 2016 Yoksulluk Oranların Miktarı
Evrensel anlamda kendini gösteren yoksulluk, yalnızca gelişmemiş ülkelerinin yaşadığı bir
problem olmamaktadır (Türk ve Ünlü, 2016: 102).
3.2. Türkiye’de Yoksulluk
Yoksulluk, ülkemizde önemli sorunların başında gelmektedir. Türkiye’de yoksulluğa neden
olan etkenler incelendiğinde işsizlik, ekonomik krizler, gelir miktarındaki dengesizlikler ve
çeşitli ekonomik problemler karşımıza çıkmaktadır. Bunlara ek olarak eğitim imkânlarından
yararlanılamaması, beşeri sermayenin düşük seviyelerde kalması, ev içi yükümlülükler veya
engellilik sebebi ile piyasasına istenilen seviyede girilememesi, yaşlılar, hastalar ve
çocuklar için bakım hizmetlerinin yetersizliği, aile içi ve aile dışı şiddetin giderek artması vb
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2019, Volume: 11
35
sosyo-ekonomik etkenler ülkemizde yoksulluğu günden güne artırmıştır (Gedikoğlu, 2015:
27).
Yoksulluk, ülkemizde özellikle toprak sahibi olmayan köylüleri ve küçük ölçekli tarımsal
işletmelerden meydana gelen kırsal kesmi etkisi altına almaktadır. Bu tür bölgelerde
yaşamlarını sürdüren yoksul bireyler; eğitim hakkı, sağlık hakkı gibi temel hak ve
hizmetlerden kısıtlı ölçüde yaralanabilmektedirler (Uyan Semerci, 2012: 196). Ekonomi
politikalarının tek gelir kaynağı tarım ve hayvancılık olan kırsal kesimin sorunlarına çare
üretememesi, yoksulluk sorununun boyutlarını derinleştirmektedir (Gündoğan, 2008: 45).
TÜİK’ in gıda yoksulluğuna yönelik olarak yaptığı değerlendirme sonucunda, ülkemizde bu
anlamda ciddi bir sorun olmadığını ortaya koyulmuştur (TÜİK, 2015).
Tablo 4. Yoksulluk Oranları (Tüik Verileri, 2007-2015)
Ülkemizde 2015 yılı itibari ile kişi başı günlük harcama miktarı, satın alma gücü kapasitesine
göre 1 doların altında kalan kişi bulunmamaktadır (TÜİK, 2015).
Tablo 5. Kişinin Sahip Olduğu Gelir Durumu ve Eğitim Düzeyine Göre Yoksul Sayıları ile
Yoksulluk Oranı (TÜİK, 2015)
36
YOKSULLUK OLGUSU İLE SUÇ VE SUÇA SÜRÜKLENME ARASINDAKİ İLİŞKİ
4. Suç Olgusu
Suç, tarih boyunca insan eğilimlerinden birisi olarak var olmuş bir olgudur. Toplumsal yapılar
ve tarihsel değişimler suçun farklı şekillerde tanımlanmasına neden olmuştur (Güçlü ve
Akbaş, 2016: 24).
Jhering’e göre suç kavramı; “toplum halinde yaşama yönelmiş her türlü saldırılardır”
(Dönmezer, 1994: 85). Erem’e göre ise suç, tarihini insan ruhunun derinlerinden alan bir
olayın eyleme dönüşmüş hali olarak tanımlanmaktadır (Erem, 1995:1). E. Durkheim’e göre
suç; normal, zorunlu ve yararlı bir yapıya sahiptir. Normal olarak tanımlanmasının altında
yatan neden, tarihler boyu her toplumda suçun zaten işleniyor olmasıdır; zorunluluk ise suça
sebep olabilecek tüm duyguların ferdi olarak mevcudiyetidir. Yararlılığı ise toplumu
durağanlıktan kurtarması bakımından ele alabiliriz (Durkheim, 1895: 89 vd.; Dönmezer,
1994: 64).
Bazı suç türleri toplumdan topluma sapma veya ay toplumda zaman içerisinde değişim
gösterme özelliğine sahiptir. Örneğin bir toplumda içki yasağı var iken başka bir toplumda
içki içmek serbest olabilmektedir. Suçun aynı toplumda zaman içerisinde değişikliğe
uğramasına örnek olarak ülkemizde gebeliğin belirli bir süre durdurulması örnek verilebilir.
1983 yılına kadar gebeliğin durdurulması suç iken sonraki tarihlerde gebeliğin ilk on haftası
içerisinde durdurulması suç sayılmamaktadır (İçli, 2003: 627-709).
4.1. Suç Türleri
4.1.1. Kişinin Haklarına Karşı İşlenen Suçlar
Bireylerin temel haklarına zarar vermeye yönelik suçlar olarak tabir edilmektedir. Bilerek ve
isteyerek kişinin hayatına son verme olarak tanımlanan adam öldürme suçu şahsa karşı
işlenen suçlara örnektir. Zorla veya tehdit ederek istenilen şeye sahip olma anlamındaki gasp
suçları da bu tür suçların içerisinde işlenmektedir. Gasp suçunu adam öldürme suçundan
ayıran en önemli nokta ise gasp suçunda kişilerin birbirlerini tanımıyor olmasıdır. Her iki
suçta şahsa karşı, şahsın haklarına saldırı niteliği taşımaktadır (Kızmaz, 2005: 149-174).
4.1.2. Mala Karşı İşlenen Suçlar
Başkasına ait olan bir malın onun izni dışında alınması ya da o mala zarar verilmesidir.
Örneğin hırsızlık suçu mala karşı işlenen suçların en başında yer almaktadır. Hırsızlık
suçundaki amaç ekonomiktir. Ekonomik amaçlı bir suçun işlenmesinde öncelikli etken
yoksulluktur. Dolandırıcılık suçu, bir kişiyi hileli yollarla kandırıp o kişiye zarar verme,
kendisine veya başkasına yarar sağlama işidir. Diğer yönden yağmalama suçları da mala karşı
işlenen suçlar arasında değerlendirilmektedir (Kızmaz, 2005: 149-174).
5. Yoksulluk ve Suç Arasındaki İlişki
Ekonomik odaklı unsurlar, suç işlemeye iten sebepler arasındadır. Bu sebeple yoksulluk ve
suç arasında pozitif bir ilişki olduğu düşünülmektedir. Caroll ve Jackson (1983) suç
kuramlarının tam ortasında yoksulluk ve eşitsizlik faktörlerinin yer aldığını belirtmektedirler.
Birçok kriminolog, sosyolog ve ekonomist fakir insanların suça eğilimlerinin daha fazla
olduğunu öne sürmektedir. Yoksul kesimin genel olarak olumsuz koşulları içinde barındıran
ortamlarda yaşamlarını sürdükleri bilinmektedir. Bu koşullar kişiyi suça yönelik davranışlar
sergilemesine sebep olabilmektedir (Kızmaz, 2005: 149-174).
Diğer yönden yoksulluk faktörü her toplum için aynı etkiyi yaratmamaktadır. Young
çalışmasında, refah düzeyi yüksek olan toplumlarda suç oranında görülen artışın, yoksulluk
ve zenginlik ile suç işleme arasındaki ilişkinin düşünüldüğünden de karmaşık olabileceğini
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2019, Volume: 11
37
belirtmektedir. Conklin, gelişen ülkelerdeki suçluluk oranının, gelişmiş ülkelere göre daha
düşük olmasının sebebini yaşam standartlarının etkisine bağlamaktadır (Conklin, 1989: 207).
Amerika Standart Metropolitan Statistical Areas biriminin yaptığı araştırmaya göre mala karşı
işlenen suçlardaki artışın yoksulluk ile doğrudan ilişkili olduğu belirtilmektedir. Bailey ve
Williams’ın araştırmasına göre de yoksulluğun, cinayet suçları ile pozitif ilişki içerisinde
olduğu ortaya konmuştur. Blau ve Blau çalışmalarında yoksulluğun kriminal şiddet suçları ile
doğrudan ilişkili olduğunu vurgulamaktadırlar (Kızmaz, 2005: 149-174).
5.1. Türkiye’de Yoksulluğun Suça Etkisi
Yoksulluk ve suç ilişkisi pozitif yönlü bir ilişki göstermektedir. İnsanlar, gelir seviyeleri
düştükçe, ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılama amacı ile suç işlemeye yönelebilirler.
İhtiyaçların sınırlı gelirler ile karşılanma çabası parasal kaynaklı sorunları ve sosyal
problemlerin oluşmasını tetiklemektedir (Başaran, 2012: 51).
6. Türkiye’de Yoksulluğu Önleme ve Suç İşleme Oranını Azaltmaya Yönelik Politikalar
Sosyal yardım, gelir seviyesi düşük ve geçinme güçlüğü çeken muhtaç insanlara devlet eliyle
ya da sivil toplum kuruluşları gibi birçok kuruluş tarafından yapılan ayni, nakdi ve maddi
yardımlar demektir (Karagöl ve Dama, 2015: 9).
Birçok ülkede yoksullukla mücadele noktasında sosyal yardımlar büyük bir yer tutmaktadır.
Türkiye’de yoksulluk en önemli sorunlardan biridir. Ülkemizde de yoksullukla mücadele için
sosyal yardım politikaları uygulamaktadır (Türkoğlu, 2013: 286).
Ülkemizde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı, Sosyal
Güvenlik Kurumu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu gibi birçok kurum sosyal
yardımlaşma politikaları için çalışmalar yürütmektedirler (Yıldırım, 2010: 12).
Ülkemizde sosyal yardımlaşma konusunda belediyeler görev üstlenmiştir. Belediyeler halka
en yakın yönetim birimidir. Bakanlık, Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü aracılığı ile yapmış
olduğu aile yardımı kapsamında yiyecek, ısınma ve barınma yardımları, sağlık kapsamında
yardımlar, eğitimin desteklenmesi amacı ile zorunlu eğitim, aşevleri vb. yardımlar
sağlanmaktadır (Türkoğlu, 2013: 287). Sosyal yardımlaşma ve dayanışma hizmetlerinin
yoksulluk ile mücadelede etkili olduğu görülmektedir. Bu sebeple özelliği, kapsamı ve
amaçları bakımından bağlı bulundukları kurumlar aracılığı ile hizmetlerini sürdürmektedirler
(Karagöl ve Dama, 2015: 15).
Kadın kültür merkezlerinde kadınlara yönelik imkânları oluşturulmuş, çeşitli kurs ve
aktivitelere katılımları sağlanmıştır. Cinsiyet eşitliğinin vurgulanması, kadınların istihdamda
güçlendirilmesi ve iş hayatına aktif katılımları için yapılan yardımlar, yoksullukla mücadelede
oldukça etkili olmuştur. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, 2003 yılında
35 milyon, 2004 yılında 55 milyon, 2005 yılında 90 milyon, 2006 yılında 150 milyon, 2018
yılında 50,8 milyar TL bütçe ayırmıştır. 2019 yılı bütçesinden ise sosyal yardımlara 62,1
milyar lira harcanacağı TBMM Plan Bütçe Komisyonu’na kararlaştırılmıştır. Ayrıca doğum
yardımları, engellilere yapılan yardımlar, çocuğuna maddi nedenlerle bakamayan ailelere
yapılan maddi yardımlar ve gecekondu mahallelerine kentsel dönüşüm çalışmaları da
yoksullukla mücadelede devletin uyguladığı yardım politikalarıdır (Gündoğan, 2008: 42-56).
Diğer yönden özellikle yoksul ailelerin bulunduğu bölgelerde güvenliğin sağlanması amacı ile
çarşı ve mahalle bekçileri uygulaması yer almaktadır. Çarşı ve mahalle bekçileri gece çalışan,
kamu düzeninin korunması ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu olan bir kolluk kuvvetidir
(Şeker, 2013: 325). 2018 yılında tekrar gündeme gelen bekçi uygulamasında, suçun
engellenmesi, suç işleyen kişilerin tutuklanması ve kamusal düzenin sağlanması
38
YOKSULLUK OLGUSU İLE SUÇ VE SUÇA SÜRÜKLENME ARASINDAKİ İLİŞKİ
amaçlanmıştır. Buna ek olarak motosikletli ve yaya devriye ekibi sayısı artırılıp sokaklarda
polisin görünürlüğü de artırılmaktadır. Bilecik İl Emniyet Müdürlüğü tarafından çarşı ve
mahalle bekçilerinin göreve başlaması ile suç oranlarında ciddi oranda düşüş yaşandığı
bildirilmiştir (Url- 1).
7. Tartışma
Geçtiğimiz yüzyılın en önemli sorunlarından biri olan suç, türleri ve nedenleri bakımından
detaylı şekilde incelenmesi gereken bir davranış örüntüsüdür. Suça iten sebeplerin çeşitliliği
kadar, suç işleme biçimleri de farklılık gösterir. Bu bağlamda yürütülen çalışmalarda genel
anlamda nedensellik üzerine yoğunlaşılmıştır. Özünde bir takım keskin genellemeler yaparak
sonuca gitmek yerine, suça etki eden, suça iten faktörleri ele almak daha doğru bir yaklaşım
olacaktır. Suç kavramı bulunulan coğrafyadan bağımsız olarak değerlendirilemez. Kısacası
suç çok yönlü değerlendirilmeye muhtaçtır (Gülcen, 2010).
Gelişmekte olan ülkemizde de yoksulluk problemi, başlıca nedenlerden biri olarak karşımıza
çıkmaktadır. Adaletsiz gelir dağılımı ve gerçekleşen ekonomik krizler yoksulluk durumunu
daha da yıkıcı bir boyuta taşımıştır. Ülkemizde yaşanan toplumsal dönüşümler esnasında
meydana gelen kırılmalar, ihtiy dışı lüks tüketim yönelimleri, ekonomik katmanlar arası
makasın her geçen gün daha da açılması ve sosyal dengenin bundan olumsuz yönde
etkilenmesi, suça neden olması muhtemel faktörler arasında sıralanabilir. Temel ihtiyaçlarını
karşılayamayan insanların suça sürüklenmesi kaçınılmazdır (Fırat, 2015).
Başaran (2012) yaptığı çalışmada, Türkiye’deki yoksulluk ile suç olgusu arasındaki ilişkiyi
irdelemiş ve aralarında pozitif yönlü bir ilişkinin olduğunu aktarmıştır. İnsanların
yoksullaşması onların suç işlemelerine sebebiyet veren etkenlerden biri olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Gelir dağılımlarındaki eşitsizlikler yoksulluğa aday kesimleri her geçen gün arttırmakta ve
bazı riskleri derinleştirmektedir. Kent yoksulluğu ön plana çıksa da Dünya genelinde yaşayan
yoksulların büyük bir bölümünün kırsal alanda yaşadığı bilinmektedir. Kırsal alanlarda da
maddi koşulların yetersizliği suça iten bir etkendir (Fidan, 2018).
Yoksulluk ve suç gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerin karşılaştığı en önemli
sorunların başında gelir. Yoksulluk suç işlemeyi etkileyen önemli unsurlardan biridir.
Planlanacak çalışmalarla yoksullukla mücadeleye yönelik gerçekçi adımlar atılmalı ve
yoksulluğun sosyal politikanın gündem maddesi olarak yerini alması sağlanmalıdır. Giderek
modernleşen eğitim olanaklarından herkesin eşit şekilde yararlanabilmesi, özellikle kırsal
bölgelerdeki çocukların eğitime katılımı takibe alınmalıdır. Eğitimli ve eğitimsiz istihdam
alanları oluşturulmalı, verilecek şartlı ve şartsız desteklerle yoksullukla mücadelede
sorumluluk üstlenilmelidir. Yoksul bir yaşam sürmek istemeyen, yaşam standartlarını daha üst
seviyelere çekmek isteyen bireyler, yasalara uygun olmayan davranışlara yönelmektedir.
Özellikle hırsızlık, kapkaç gibi mala yönelik suçları işlediği gözlenmektedir (Açıkgöz ve
Yusufoğlu, 2012).
Suç ve yoksulluk üzerine yapılan çalışmalarda, genel olarak beklenebileceği gibi suç ve
maddi olanaklar arasında pozitif yönlü ilişkiler dikkat çekmektedir. Bu ilişkinin dünyanın her
yerinde geçerliliği kabul edilen bir ilişki olduğu görülmektedir. Yoksullukla mücadele
edilerek yoksul bireylerin suça sürüklenmelerinin engelleneceği düşünülmektedir.
8. Sonuç
Yoksulluk hali, hizmetlere ve fırsatlara, dâhil olunmak istenen çeşitli sosyal faaliyetlere
sınırlamalar getirmektedir. Sosyal politikaların geliştirilerek, ihtiyaç sahiplerine yiyecek
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2019, Volume: 11
39
giyecek, barınma ve yakıt yardımlarının doğru ve hakkaniyetli şekilde yapılmasına ek olarak
yardıma muhtaç kimselere, mesleki kurslar vasıtasıyla vasıf edindirilip, kalıcı çözümlere
odaklanılmalıdır. Yoksul ailelerin çocuklarına sosyal, kültürel, sportif faaliyetlere katılımları
sağlanmalı ve akademik başarıları desteklenerek bu gibi çalışmalarla suça sürüklenmeleri
engellenmelidir.
Geleceğimizin yapıtaşı olan çocuklarımıza daha iyi koşullar altında me-gelişme olanağı
verilmesi suç önleme ve yoksullukla mücadele çalışmalarına büyük katkılar sunacaktır.
Kadınların çalışma hayatı içerisinde yer alma oranlarının giderek artırılmasının sağlanması,
meslek liselerinin cazibesinin artırılarak üretim odaklı eğitim modelinin teşvik edilmesi,
güvenlik tedbirlerinin artırılması vb. stratejik faaliyetler, yoksullukla ve suçla mücadelenin
temelini oluşturmaktadır.
Sonuç olarak yoksulluk ve suçun birbirleri ile ilişkisi artı yöndedir. Bu nedenle yoksulluğun
suça sürüklenme üzerindeki etkilerini ortadan kaldırabilmek amacıyla yoksullukla
mücadeleye yönelik çalışmaların titizlikle ele alınıp artırılması ve ülke politikası haline
getirilmesi atılacak önemli adımların bazılarıdır. Ancak bu şekilde yoksullukla birlikte artan
suç oranında azalmayı sağlamak mümkün olabilecektir. Gelir dağılımının eşitlenmesi, eğitim
ve sağlık alanında yoksul bireylere gerekli desteklerin sağlanması gerekmektedir. Köyden
kente göçü durdurmaya yönelik kırsal kesimlerde kalkınmayı artıracak istihdam çalışmaları
yapılmalıdır.
Cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele edilerek kadın yoksulluğunun ortadan kaldırılması
amaçlanmalı ve kadınlara yönelik kurslar vb. faaliyetlere ev ekonomisine katkı sağlamaları
için çalışmalar yapılmalıdır. Eğitim olanaklarından faydalanılması durumu denetlenmelidir;
özellikle yoksul ailelerin kız çocuklarını okutma konusundaki isteksizlikleri göz önünde
bulundurularak eğitim devamlılığı kontrol edilmelidir. Yoksul bireylerin rsel medyada
bilinçlendirilmesi amaçlanarak dizi, film, reklamlarda zenginliğin ihtişamından çok bireylerin
çalışmaya ve üretmeye yöneltecek motivasyonlarının sağlaması hedeflenmeli, tüketici değil
üretici bir toplum olma bilinci aşılanmalıdır. Yoksul mahallerdeki kentsel dönüşümlere hız
verilmeli ve benzer uygulamalar kırsal kesimde de gerçekleştirilmelidir. Yoksul bireylere
tükenmişlik ve depresyon gibi psikolojik problemlere karşı destek sağlanmalıdır.
KAYNAKLAR
Açıkgöz, R., Yusufoğlu, Ö.Ş. (2012), "Türkiye’de Yoksulluk Olgusu ve Toplumsal
Yaklaşımı", İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 1 (1), s. 76-117.
Arpacıoğlu, Ö. (2012), Dünyada ve Türkiye’de Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadele”,
Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep.
Başaran, K. (2012), "Yoksulluk ve Suç İlişkisi", Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü İktisat ABD, Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep.
Conklin, J. E. (1989), “Criminology”, New York: Macmillan.
Dönmezer, S. (1994), “ Kriminoloji”, İstanbul: Beta Basım Yayım.
Durkheim, E. (1895). Les Régles de La méthode sociologique (Ed. Félix Alcan), Paris.
Emin, E. (2016), Küresel Adaletsizlik: Dünya Yoksulluk ve Eşitsizlik Raporu, İstanbul:
Pelikan Basım.
Erem, F. (1995), “Ümanist Doktrin Açısından Türk Ceza Hukuku”, Genel Hükümler,
C.I, (13. Tıpkı basım), Ankara.
40
YOKSULLUK OLGUSU İLE SUÇ VE SUÇA SÜRÜKLENME ARASINDAKİ İLİŞKİ
Fırat, M.(2015), “Yoksulluk ve Suç İlişkisinin Sosyolojik Analizi: Bir Referans
Çerçevesi (Elazığ Örneği)”, Birey ve Toplum Dergisi, 5 (9), s. 193-224.
Fidan, U. (2018), ‘’Yoksulluk ve Suç İlişkisi- Karabük İli Cumayanı Köyü Örneği’’,
Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji ABD, Yüksek Lisans Tezi,
Kırıkkale.
Gediklioğlu, G. (2015). Türkiye’de Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadele: Biga
Örneği”, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Güçlü, İ., Akbaş, H. (2016), Suç Sosyolojisi, Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Gülcen, B.(2010), “Genç Erişkin Bireylerde Yüz ve Kafa Boyutlarında Gözlenen
Cinsiyet Farklılıkları ve Saldırgan Tutumla Olan İlişkisi”, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Uzmanlık Tezi, Ankara.
Gündoğan, N. (2008), rkiye’de Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadele, Ankara: Ankara
Sanayi Odası Yayını, s. 42-56.
Güneş, M. (2012), “Yoksullukla Mücadelede Sosyal Yardımların Bir Kamu Yönetimi
Politikası Olarak Sürdürülebilirliği”, Selçuk Üniversitesi İİBF Sosyal ve Ekonomik
Araştırmalar Dergisi. 24, s. 149-184.
İçli, T.G. (2002), "Toplumdan Kopuş: Suç ve Şiddet", Sosyolojiye Giriş (Ed. İhsan
Sezal), Ankara: Martı Kitap ve Yayınevi, s. 627-709.
İncedal, S. (2013) “Türkiye’de Yoksulluğun Boyutları: Mücadele Politikaları ve
Müdahale Araçları (Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi)”,Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı,
Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü, Ankara.
Karagöl, E. T. ve N. Dama. (2015), “Geçmişten Günümüze Sosyal Yardımlar”, İstanbul:
Turkuvaz Yayıncılık.
Kızıler, N. (2017), “Türkiye’de Yoksullukla Mücadele ve Sosyal Transfer
Harcamaları”, Journal of Life Economics, 4 (1), s. 77-100.
Kızmaz, Z. (2002), “Bazı Sosyal Değişkenler Bağlamında Doğu “, Fırat Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Elazığ.
Kızmaz, Z.(2005), “Sosyolojik Suç Kuramlarının Suç Olgusunu Açıklama
Potansiyelleri Üzerine Bir Değerlendirme”, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
2, s. 149-174.
Kunduracı, N. F. (2011), “Küreselleşme ve Yoksulluk Üzerindeki Etkileri”, Yardım ve
Dayanışma, 2 (3), s. 93-100.
Şahin, M. (2005), “Küreselleşme Kaynaklı Yoksulluk ve Yolsuzluk”, Muhasebe ve
Finansman Dergisi, 25, s. 124-134.
Şeker, G. (2013), “Geçmişten Günümüze Kent Güvenliğinde Mahalle Ölçekli Güvenlik
Uygulamaları: Çarşı Mahalle Bekçiliği”, Tarihte Türk Polis Teşkilatı Sempozyumu, Polis
Akademisi Yayınları, Pulat Basımevi, Ankara.
Şenses, F. (2014), Küreselleşmenin Öteki Yüzü Yoksulluk, İstanbul: İletişim Yayınları.
Türk, T. ve H. Ünlü. (2016), “Yoksullukla Mücadele Politikaları: 2000 Sonrası Türkiye
Örneği”, Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi. 7 (14), s. 92-104.
Türkoğlu, İ. (2013), “Sosyal Devlet Bağlamında Türkiye’de Sosyal Yardım ve Sosyal
Güvenlik (Social Aid and Social Security in Turkey Within Social State Context)”, Akademik
İncelemeler Dergisi (Journal of Academic Inquiries), 8 (3), s. 275-305.
Uyan Semerci, P. (2012), “Ayrımcılık Bağlamında Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma”,
Ayrımcılık: Çok Boyutlu Yaklaşımlar, İstanbul, s. 189-198.
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2019, Volume: 11
41
Yıldırım, A. (2010), “Türkiye’de Yoksullukla Mücadele ve Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Genel Müdürlüğü”, Yardım ve Dayanışma, 1 (1), s. 9-16.
Yılmaz, S. (2006), Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının Yoksullukla
Savaşım Politikaları İçindeki Yeri (Eskişehir Örneği)”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir.
Yayla, R. (2018) “Türkiye’de Yoksulluk ve Yoksulluk Kültürü: Sakarya İli Örneği”,
Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
ABD, Yüksek Lisans Tezi, Yalova.
İnternet Erişimleri
Url-1:https://www.memurlar.net/haber/793435/bekciler-goreve-basladi-hirsizlik-yuzde-
25-azaldi.html
TÜİK/ Türkiye İstatistik Kurumu (2009), “ Yoksulluk Çalışması”
(Erişim: http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1011)
TÜİK/ Türkiye İstatistik Kurumu (2015), “ Yoksulluk Çalışması”
Erişim: http://www.tuik.gov.tr/HbPrint.do?id=21867
TÜİK/ Türkiye İstatistik Kurumu (2015) “Yoksulluk Çalışması”
(Erişim: http://www.tuik.gov.tr/basinOdasi/haberler/2017_52_20171006.pdf)
Article
Full-text available
War and terrorist incidents affected everybody in the historical process and caused great destructions. The economic, social, political-based effects that caused the emergence of war and terrorism paved the way for the results that would shake the social life. Today, there are many terrorist organizations. The main purpose of terrorist organizations; It is defined as the path towards the groups or official administrations that are determined as targets in order to reach political, religious and economic goals, which includes indirect or direct physical, mental and technological violence. Terrorism has national and international goals. It has the aims of creating pressure, threat, fear and panic in the national sense and creating political, social and economic effects at the international level. War and terrorism events affect society, that is, people. For this reason, it is one of the study fields of Anthropology Science, which is considered as human science. Anthropology makes inquiries of cultural, biological and physical conditions of the past and future life of societies. With this inquiry, he easily examines the cause and effect relationships of events that may or may occur by establishing a bridge between the past and the future. Thanks to the field of Forensic Anthropology and Social Anthropology, which works to understand the social and cultural diversity created by the geographical, historical and economic situation of human communities, it is possible to evaluate the war and terrorist events anthropologically. The purpose of this study; It is the indication of the relation of war and terrorism with the Science of Anthropology. In this context, evaluations were made based on the information obtained from the literature review. As a result, the necessity of this branch of science was emphasized in examining the causes and consequences of terrorist and war events and in the struggle studies.
Article
Full-text available
Günümüz kapitalist toplumlarında gelir eşitsizliğinin ve yoksulluğun artması, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kamuoyunun dikkatinin bu konuya yönelmesine neden olmakta ve devletlerin yoksullukla mücadele programları kapsamında sosyal transfer harcamalarına önem vermesine yol açmaktadır. Ülkemizde son yıllarda yoksullukla mücadelede uygulanan sosyal politikalar kapsamında sosyal transfer harcamalarına önem verilmesi gelir dağılımı adaletsizliği ve yoksulluk oranlarının azda olsa azalmasında etkili olmuştur. Yoksullukla mücadelede bu tür bir sosyal transfer harcamaları politikası ile yoksul kesimlerin tüketim bütçesine katkı sağlamanın ötesine geçerek, mesleki beceri kazandırma ve kişisel yeteneklerin geliştirilmesi gibi uygulamalara ağırlık vererek onların yaşam düzeylerinin yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması gibi politikaları da benimsemek gerekir.
Article
Full-text available
ZET Yoksulluk tüm ülkelerin en çok zorlandığı konuların başında yer almaktadır. Çünkü yoksulluk şekil ve tür değiştirerek sürekli yayılmaktadır. Ayrıca yoksul olmanın kriterleri de değişmektedir. Bu yüzden kamu yönetimleri için yoksullukla mücadele gittikçe daha zor şartlarda yürütülmektedir. Yoksullukla mücadelede kamu yönetimlerinin kullandığı politikalardan biri olan sosyal yardımlarla, yoksul kesimlerin bu durumdan kurtulmaları hedeflenmektedir. Ancak sosyal yardımların her geçen gün artan maliyetleri ve kapsamı yanında sürekliliği ve sürdürülebilirliği tartışma konusu oluşturmaktadır. Sadece yoksulluğu yönetmeyi amaçlayan sosyal yardımlar sürdürülebilir yardımlar olarak kabul edilmemekte ve uzun vadede yoksulluğa çözüm üretememektedir. Türkiye'de yoksulluk, öteden beri toplumun hayırseverlik anlayışı üzerinden anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu anlayışın bir gereği olarak devletin yoksulluğu önleme politikaları kısmi ve süreksizdir. Ayrıca Türkiye'de yoksulluk ve sosyal yardımlarla ilgili olarak yapılan çalışmalar ve analitik incelemeler çok sınırlıdır. Yapılan çalışmalarda sosyal yardımlar ile tespit edilen sorunlar; sosyal yardımdan faydalananların bu yardımları suiistimali, sosyal yardımların ulaştığı nüfusun kısıtlılığı, sosyal yardım alanında tek yetkili kamu kurumunun olmayışının yarattığı koordinasyon sorunları, sosyal yardımlar için nesnel bir yoksulluk kriterinin olmayışı, sosyal yardım faydalanıcıları ile nesnel kriter ile belirlenecek tüm yoksulların bilgilerinin bulunduğu bir veri tabanının eksikliği, sosyal yardım miktarlarının yetersizliği, istihdama teşvik eden sosyal yardım programlarının azlığı, sosyal hizmet temelli çalışmalara verilen desteğin darlığı, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğinin eksikliği olarak görülmektedir. Bu çalışmada sosyal yardımların yukarıdaki sorunları eşliğinde yoksullukla mücadelede etkin olup olamayacağına ilişkin konular tartışılmıştır. Yardımseverlik sınırları içerisinde görülmemesi gereken sosyal yardımların etkin olabilmesinin şartları incelenmiştir. Ayrıca kamu yönetimleri için sorun oluşturan bu yardım politikasına ilişkin
Article
In this study, the conventional crime theories in sociology will be eximined and aspecial attention will be on how they explain the phenomenon at hand. In Turkey today, there are a few theoretical researces on this line. In this study, therefore, it is attempted to make a comprehensive evaluation of the crime theories. In the end, a critisicim towards these theories will be introduced.
Türkiye'de Yoksulluk Olgusu ve Toplumsal Yaklaşımı
  • R Açıkgöz
  • Ö Ş Yusufoğlu
Açıkgöz, R., Yusufoğlu, Ö.Ş. (2012), "Türkiye'de Yoksulluk Olgusu ve Toplumsal Yaklaşımı", İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 1 (1), s. 76-117.
Dünyada ve Türkiye'de Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadele
  • Ö Arpacıoğlu
Arpacıoğlu, Ö. (2012), " Dünyada ve Türkiye'de Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadele", Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep.
  • J E Conklin
Conklin, J. E. (1989), "Criminology", New York: Macmillan.
Ümanist Doktrin Açısından Türk Ceza Hukuku
  • F Erem
Erem, F. (1995), "Ümanist Doktrin Açısından Türk Ceza Hukuku", Genel Hükümler, C.I, (13. Tıpkı basım), Ankara.
Genç Erişkin Bireylerde Yüz ve Kafa Boyutlarında Gözlenen Cinsiyet Farklılıkları ve Saldırgan Tutumla Olan İlişkisi
  • B Gülcen
Gülcen, B.(2010), "Genç Erişkin Bireylerde Yüz ve Kafa Boyutlarında Gözlenen Cinsiyet Farklılıkları ve Saldırgan Tutumla Olan İlişkisi", Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Uzmanlık Tezi, Ankara. Gündoğan, N. (2008), Türkiye'de Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadele, Ankara: Ankara Sanayi Odası Yayını, s. 42-56.
Toplumdan Kopuş: Suç ve Şiddet
  • T G İçli
İçli, T.G. (2002), "Toplumdan Kopuş: Suç ve Şiddet", Sosyolojiye Giriş (Ed. İhsan Sezal), Ankara: Martı Kitap ve Yayınevi, s. 627-709.