Conference PaperPDF Available

GELENEKSEL ERZURUM EVLERİNİN MİMARİ ÖZELLİKLERİ VE KORUMA ÇALIŞMALARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Authors:

Abstract

ÖZ Erzurum şehri köklü tarihi sebebiyle çok çeşitli maddi kültür mirasına ev sahipliği yapmaktadır. Bu mirasın en önemli yapı taşlarından birini de geleneksel Erzurum evleri oluşturmaktadır. Olumsuz kış şartları nedeniyle Türk evi plân tipinin dışına çıkılan ve bu sebeple "tandırevli ev tipi" olarak adlandırılan kendine özgü bir mimariye sahip Erzurum evleri şehrin kimliğini yansıtan önemli değerlerden biridir. Ancak Cumhuriyetin ilk yıllarında sayısı 3 bini bulan geleneksel Erzurum evleri zamanla yok olmuş ve tescilli ev sayısı 128'e kadar düşmüştür. Bunda özellikle geçmiş yıllarda evlerin tescillenmesi ve korunması ile ilgili eksikliklerin büyük etkisi bulunmaktadır. Günümüzde ise bu kültür mirasının korunmasına yönelik gerek kamu eliyle gerek bireysel çabalarla çok çeşitli iyileştirme faaliyetleri yürütülmektedir. Bu çalışmada, kentsel doku içerisinde yer alan tescilli geleneksel Erzurum evlerinin mimari özellikleri incelenmiş, günümüze gelene kadar yapılmış tüm tescilleme işlemleri ve iyileştirme projeleri değerlendirilmiştir. Evlerin mimari özellikleri yapım tekniği, kullanılan malzeme, plan, bölümler ve dış cephe açısından yerinde yapılan gözlemler ve gerekli tarama ardından elde edilmiştir. Tescilleme işlemleri ve iyileştirme projelerine ilişkin bilgiler birçok kamu kurumu temsilcisi ile yapılan görüşmelerde edinilen bilgiler neticesinde derlenmiştir. ABSTRACT Due to its long history, Erzurum is home to a wide variety of cultural heritage. One of the most important building blocks of this heritage is the traditional Erzurum houses. Erzurum houses, which have a unique architectural style called "tandirevli house type" because of adverse winter conditions, are out of the Turkish house plan type and are one of the important values reflecting the identity of the city. However, in the first years of the Republic, the traditional Erzurum houses which numbered 3000, disappeared over time, and the number of registered houses decreased to 128. Especially in the past years there has been a great deal of lack of registration and protection of houses. Today, a wide range of improvement activities are carried out both in public and private efforts to protect this cultural heritage. In this study, the architectural characteristics of the registered traditional Erzurum houses in the urban fabric were examined and all the registration procedures and improvement projects made up to date are evaluated. The architectural characteristics of the houses were obtained after on-site observations and literature review in terms of construction technique, materials used, plans, departments and facade. Information on the registration procedures and the remediation projects have been compiled on the basis of the information gathered at the meetings with representatives of many public institutions.
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
182
GELENEKSEL ERZURUM EVLERİNİN MİMARİ ÖZELLİKLERİ VE
KORUMA ÇALIŞMALARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
An Evaluation on Architectural Properties and Conservation Works of Traditional Erzurum Houses
Gülizar AKKUŞ*
Çetin AKKUŞ**
ÖZ
Erzurum şehri köklü tarihi sebebiyle çok çeşitli maddi kültür mirasına ev sahipliği yapmaktadır.
Bu mirasın en önemli yapı taşlarından birini de geleneksel Erzurum evleri oluşturmaktadır. Olumsuz
kış şartları nedeniyle Türk evi plân tipinin dışına çıkılan ve bu sebeple “tandırevli ev tipi” olarak
adlandırılan kendine özgü bir mimariye sahip Erzurum evleri şehrin kimliğini yansıtan önemli
değerlerden biridir. Ancak Cumhuriyetin ilk yıllarında sayısı 3 bini bulan geleneksel Erzurum evleri
zamanla yok olmuş ve tescilli ev sayısı 128’e kadar düşmüştür. Bunda özellikle geçmiş yıllarda
evlerin tescillenmesi ve korunması ile ilgili eksikliklerin büyük etkisi bulunmaktadır. Günümüzde ise
bu kültür mirasının korunmasına yönelik gerek kamu eliyle gerek bireysel çabalarla çok çeşitli
iyileştirme faaliyetleri yürütülmektedir. Bu çalışmada, kentsel doku içerisinde yer alan tescilli
geleneksel Erzurum evlerinin mimari özellikleri incelenmiş, günümüze gelene kadar yapılmış tüm
tescilleme işlemleri ve iyileştirme projeleri değerlendirilmiştir. Evlerin mimari özellikleri yapım
tekniği, kullanılan malzeme, plan, bölümler ve dış cephe açısından yerinde yapılan gözlemler ve
gerekli tarama ardından elde edilmiştir. Tescilleme işlemleri ve iyileştirme projelerine ilişkin bilgiler
birçok kamu kurumu temsilcisi ile yapılan görüşmelerde edinilen bilgiler neticesinde derlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kültürel miras, Geleneksel evler, Mimari özellikler, Erzurum.
ABSTRACT
Due to its long history, Erzurum is home to a wide variety of cultural heritage. One of the most
important building blocks of this heritage is the traditional Erzurum houses. Erzurum houses, which
have a unique architectural style called "tandirevli house type" because of adverse winter conditions,
are out of the Turkish house plan type and are one of the important values reflecting the identity of the
city. However, in the first years of the Republic, the traditional Erzurum houses which numbered
3000, disappeared over time, and the number of registered houses decreased to 128. Especially in the
past years there has been a great deal of lack of registration and protection of houses. Today, a wide
range of improvement activities are carried out both in public and private efforts to protect this cultural
heritage. In this study, the architectural characteristics of the registered traditional Erzurum houses in
the urban fabric were examined and all the registration procedures and improvement projects made up
to date are evaluated. The architectural characteristics of the houses were obtained after on-site
observations and literature review in terms of construction technique, materials used, plans,
departments and facade. Information on the registration procedures and the remediation projects have
been compiled on the basis of the information gathered at the meetings with representatives of many
public institutions.
Keywords: Cultural heritage, Traditional houses, Architectural features, Erzurum.
* Yrd. Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi,
gulizar.cengiz@atauni.edu.tr
** Yrd. Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm Rehberliği Bölümü Öğretim Üyesi,
cetin.akkus@atauni.edu.tr
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
183
GİRİŞ
Erzurum tarihi boyunca birçok depremle karşı karşıya kalmış ve bu depremler neticesinde var
olan evlerin ve tarihi yapıların çoğu yıkılmıştır. Özellikle bazı depremler sonrası yıkılan evlerin
sonradan yapımı tamamen değişmiştir. Bu sebeple Erzurum’un tanıklık ettiği depremlerin kültürel bir
miras olan geleneksel evler üzerinde yarattığı etki oldukça büyüktür. Yapılmış araştırmalar
incelendiğinde, Erzurum depremlerinin XIX. yüzyıl öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayrıldığı
görülmektedir. Çünkü XIX. yüzyıla gelinceye dek, Erzurum ve çevresinde birçok deprem olmuş,
ancak yazılı kayıtların azlığı ve uygun araştırmaların yapılmayışı bu depremlerin etki oranını görmeyi
imkânsız hale getirmiştir (Tozlu, 2001, s.94-95). Bilinen depremler ise şehrin mimari yapısında önemli
değişikliklere sebep olmamıştır. Ancak XIX. yüzyıl ile birlikte, özellikle 1859 yılı Erzurum’un
karşılaştığı en önemli deprem olarak tarihe geçmiştir. Bu depremden sonra Erzurum evlerinin çehresi
tamamen değişmiştir.
Depremler en çok mimari yapıyı ve dokuyu zedelediği için Erzurum’da meydana gelen 1859
depremi de neredeyse tüm şehrin yıkılmasına sebep olmuştur. Aynı yıl evlerin büyük bir bölümü
yeniden inşa edilmiş ya da onarılmış olsa da, bu deprem Erzurum evlerinin dönüm noktası
sayılmaktadır. Çünkü yıkılan evlerin, eskisine benzemediği kayıtlar sayesinde anlaşılmaktadır. Buna
ilişkin en önemli kayıt, Erzurum valisi Arif Paşa’nın başkanlığında toplanan Erzurum Vilayet
Meclisi’nin 11 Eylül 1859 tarihli mazbatasıdır. Bu tutanakta, depremden önce evlerin toprak zemine
gömülü olduğu, ancak depremden sonra zeminin üstüne inşa edilerek pencere konduğu belirtilmiştir
(Tozlu ve Küçükuğurlu, 2002, s.321-322). Dolayısıyla Osmanlı zamanlarındaki Erzurum evleri şekil
değiştirmiş ve yeni bir mimari görüntü kazanmıştır. Bununla birlikte, aynı yıl Taşhan’ın yakınında
bulunan bir dükkânda çıkan yangınla neredeyse Kuyumcular Çarşısı’nın tamamı tahrip olmuştur. 1859
yılı Erzurum tarihinde en felaketli ve en garip sene olarak anılmaktadır (Tozlu, 2001, s.112-113).
Bu tarihten sonrada Erzurum’da birçok deprem meydana gelmiştir. Ancak şehri ve mimari
yapıyı temelinden sarstığı söylenemez. Bu sebeple araştırmada XIX. yüzyıl sonrası inşa edilen
Erzurum evlerinin geleneksel mimari yapısı ve özellikleri incelenmiş, özellikle son yedi yılda hızlanan
tescilleme ve dolayısıyla koruma işlemlerine dair bilgilere yer verilmiştir. İlk defa 1970 yılında
tescillenen bir Erzurum evi ile bu maddi kültür mirası koruma altına alınmıştır. Ardından geçen zaman
içerisinde yeterli tescilleme işlemi gerçekleşmediği için evlerin çoğu zamanla tahrip olmuş ve
yıkılmaya başlamıştır. Ancak 2010 yılı ile birlikte her sene birçok geleneksel Erzurum evi
tescillenerek koruma altına alınmıştır. Bu araştırmada tüm bu işlemler ve korunması için çaba
harcanan geleneksel evlerin mimari yapısına ilişkin bilgiler derlenerek sunulmuştur.
GELENEKSEL ERZURUM EVLERİNİN MİMARİ ÖZELLİKLERİ
YAPIM MALZEMESI
Birçok yörede olduğu gibi, Erzurum’da da iklim koşulları ve sosyoekonomik durum göz önüne
alınarak evlerin yapımında kullanılacak malzemeler, çevrede bolca ve ucuza bulunan malzemelerden
seçilmiştir (Soylu, 2000, s.200). İlk inşasından bu yana, geleneksel Erzurum evlerinin ana malzemesi
taştır. Evlerde karataş, boztaş ve kamber taşı olmak üzere üç çeşit taş kullanılmıştır. Evlerin duvarları,
köşe ve cephelerde yonu taş, diğer kısımlarda moloz taş ile örülmüştür (Yılmaz, 2013, s.55).
Karataş, Hasankale ve Nene Hatun köyü civarından temin edilmiştir. Kale, medrese ve cami
gibi çeşitli yapıların inşasında da kullanılan bu taş, dayanıklı bir malzeme olup, soğuk havada mekanik
çözülmeye karşı sağlam durması sebebiyle tercih edilmiştir. Bunun yanı sıra nemi önlediği için,
geleneksel Erzurum evlerinin temelinde ve bodrumlarda sıklıkla kullanılmıştır. Boztaş adı verilen
kayaç türü, kalker cinsi kayaçlardandır. Rahatlıkla işlenebildiği için özellikle dış yüzeylerdeki
(Erzurum Valiliği, Eski Erzurum Evleri) duvar örgülerinde kullanılmıştır. Boztaş, Erzurum ilinin
doğusunda yer alan Ağzıaçık tabya ve Erzurum ilinin batısındaki Ağveren köyü çevresinden temin
edilmiştir. Kamber taşı ise Erzurum ilinin kuzeyinde yer alan Kamber köyü ocaklarından temin
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
184
edilmiştir. Taşın renginin kırmızı olması sebebiyle köyün adı Kırmızıtaş köyü olarak değiştirilmiştir.
Kamber taşı, güzel görüntüsünden dolayı bazı zengin evlerde ya da cami inşaatlarında dış cephe
malzemesi olarak kullanılmıştır (Karpuz, 1993, s.41). Eski Erzurum evlerinde karataş, daha çok
evlerin temelinde, boztaş hemen hemen her duvar yapımında, kamber taşı ise kırmızımsı pembe
rengiyle daha çok bina cephelerinde görülmektedir.
Duvarlar, soğuk havadan korunmak ve ısıyı içeride tutmak için 80-100 cm. kalınlığında inşa
edilmiş ve kireç harcı ya da kil ile sıvanmıştır (Kırbaş ve Hızlı, 2016, s.792). Ayrıca, zeminin yükünü
azaltmak için duvarlar, aşağıdan yukarıya doğru daralan bir şekilde inşa edilmiştir. Ancak bu
daralmanın gözle fark edilemeyecek ölçüde olmasına dikkat edilmiştir (Kukaracı ve Aktemur, 2003,
s.45-46).
Erzurum evleri için oldukça önemli olan bir diğer malzeme ahşaptır. Duvarları bağlayan
hatıllar, toprak örtüyü taşıyan kirişler, yer döşemeleri, tavanlar ve bütün doğramalar ahşap
malzemeden yapılmıştır. Ahşap malzemeler için en sık kullanılan ağaç türleri sarıçam, kavak ve
söğüttür. Sarıçam genellikle Sarıkamış veya Göle civarından getirilmiştir. Özellikle Sarıkamış’a bağlı
Soğanlı ormanları Erzurum evlerinin en önemli kereste kaynağı olmuştur (Tozlu ve Küçükuğurlu,
2002, s.328). Kavak ve söğüt ise çevrede bol miktarda bulunduğu için temin edilmesi oldukça kolay
bir yapı malzemesidir. Bunda zaman zaman ektirilen binlerce kavak ve söğüt ağacının etkisi büyüktür.
Geleneksel Erzurum evlerinde en fazla kullanılan malzemeler arasında bulunan toprak, özellikle
çatıların örtülmesinde ve duvarların örülmesinde kaynaştırıcı görevi görmüştür. Toprak malzeme şehir
çevresindeki birçok araziden kolaylıkla temin edilebilen bir yapı malzemesi olmuştur. Özellikle iki
katlı meskenlerin üst katlarının duvarlarını ya da tandırevinin bacasını örerken kullanılan malzeme ise
tuğladır. Tuğla ısıyı kolay kolay geçirmediği için evleri sıcak tutmuş, bu sebeple sık tercih edilmiştir.
Bunun yanı sıra, evlerin kapı ve pencere menteşeleri, kapı kuşakları, çiviler, pencere parmaklıkları,
kapı tokmakları, kilitler ve kilit sistemleri vb. demir ve bronz olmak üzere metalik malzemelerden
yapılmıştır (Karpuz, 1993, s.41). Demir çoğunlukla kapı ve pencerelerde kullanılırken, bronz
malzemeler, tokmaklar ve kulplarında görülmektedir (Aktaran: Kırbaş ve Hızlı, 2016, s.791).
Özellikle evlerin yapımında kullanılan malzemeleri çeşitli inşaat teknikleri ile birleştirerek,
deprem riskini azaltmaya yönelik bazı özel sistemler de geliştirmişlerdir. Bazı evlerin dış duvarları
yapılırken “köşetaşı adı verilen büyük kesme taşların içi oyulmuş ve buraya kurşun akıtılarak evin
yıkılma tehlikesi en aza indirgenmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte, evlerin duvarlarının içinden
yörede “hatıl” adı verilen ve uçları duvarların köşelerinden birbirine kenetlenmiş, genellikle 15x15
veya 10x10 ebatlarında ahşap malzeme geçirilerek duvarların dengede kalması ve duvarın yığma
yükünün azaltılması plânlanmıştır. Ayrıca deprem sırasında bu hatılların esneme sağlayarak,
duvarların yıkılma tehlikesini azaltacağı düşünülmüştür (Gök ve Kayserili, 2013, s.181).
ERZURUM EVLERİNİN PLANI
Geleneksel Erzurum evlerinde olumsuz kış şartlarının etkisini azaltabilmek için, Türk evi plân
tipinin dışına çıkılmış ve temel şekillendirici unsur tandırevi olarak kabul edilmiştir. Bu sebeple
Doğu Anadolu ev tipi, sofasız iç avlulu ev tipi ya da tandırevli ev tipi” olarak adlandırılan ev tipleri
ortaya çıkmıştır.
Erzurum evlerinin üç ana plân dâhilinde inşa edildiği söylenebilir. Bunlar; tek katlı, iki katlı, çok
bölümlü veya konak tipi plânlardır (Karpuz, 1993, s.59). Tek katlı planlanmış evler, genellikle gelir
seviyesi düşük insanların yaptırdığı evler olup, hem şehir merkezinde hem de köylerde sıklıkla
kullanılmıştır. Yalnız köy evleri daha sade iken, şehirdeki evlerin iç ve dış mimarisi daha özenli ve
işçiliklidir. Bu plan tipinde oda sayısı iki katlı evlere göre daha azdır. Bir oda, tandırevi, avlu, ahır ve
merekten oluşur (Yılmaz, 2011, s.197). Bu evlerde sokak cephesinden daracık bir avluya girilir, solda
veya sağda evin sokağa bakan tek odası bulunur. Tandırevi avluya açılır. Avlunun sonunda ise ahır ve
merek vardır (Karpuz, 1993, s.59).
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
185
Şekil 1:Tek katlı bir Erzurum evi planı (Kayserili, 2011, s.162)
Tandırevi evin en önemli mekânıdır ve burada bulunan seki, merdivenle çıkılabilen bir oturma
yeri olarak tasarlanmıştır. Sekinin altında kalan boşluk ise zeminden de biraz daha alçaltılarak kiler
veya ambar olarak kullanılmıştır. Bu evlerin damları yapılırken, duvarların üzerine yatay bir şekilde
ahşap kirişler, bunun üzerine kalın tahtalar, tahtaların üstüne kuru otlar konmuş ve en son ince taneli
toprak örtülerek loğtaşı (Yılmaz, 2011, s.198) ile sıkıştırılmıştır. Toprağın akmaması için çatı
kenarlarına bir ya da iki sıra taş döşenerek kuvvetlendirilmiştir (Kayserili, 2011, s.162). Tek katlı
Erzurum evlerinin dikkat çeken özelliklerden birisi de meskenlerin duvarlarının genellikle birbiri ile
bitişik bir düzen içerisinde yapılmasıdır. Bu özellik, kış şartlarının zorlu olmasına karşı bir önlem
olarak düşünülmüştür (Gök ve Kayserili, 2013, s.183).
İki katlı planlanmış evler, genellikle gelir seviyesi orta düzeyde olan ailelerin tercih ettiği yapı
tipidir. Yapılan tarama neticesinde özellikle 1859 depremi sonrası inşa edilen evlerin daha yerden
yüksekte olduğu ve pencerelerinin bulunduğu bilinmektedir. Bu sebeple Erzurum’da geleneksel kültür
mirası olarak sayılan evlerin çoğu bu plan dâhilinde inşa edilmiş olup, günümüze ulaşan evlerin çoğu
iki katlıdır. Bu evlerin giriş katı, yapıldığı zeminin eğimine ve caddenin konumuna göre ayarlanmıştır.
Giriş kapısından geçtikten sonra genellikle küçük bir avluya çıkılır, buradan da merdivenler ile üst
kattaki odalara ulaşılır. Alt katta ise tandırevine geçişi sağlayan bir kapı bulunur. Tek katlı yapılarda
olduğu gibi, bu evlerde de tandırevi evin düzenini ve planını büyük ölçüde etkilemektedir. Ev inşa
edilirken önce tandırevinin yeri belirlenir, ardından diğer odalar yerleştirilir. Ancak tandırevinin
sürekli havalandırılması gerektiği için üstüne kat çıkılmaz.
Şekil 1: İki katlı bir Erzurum evi planı (Kayserili, 2011, s.166)
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
186
Çok bölümlü ya da konak tipi planlanmış evler, genellikle gelir seviyesi yüksek insanların
oturduğu evlerdir. Tek ve iki katlı planlanmış evlerde olduğu gibi tandırevi ana şekillendirici unsurdur.
Bu tip konaklarda diğerlerinden farklı olarak hizmetçi odası ya da odaları bulunabilir. En önemli
özelliklerinden birisi yoğun bir taş ve ahşap oymacılığının olmasıdır. Hem iç mekânlarda hem de dış
cephelerde oldukça fazla süsleme bulunur ve bu sebeple evlerin ihtişamlı bir görüntüsü vardır
(Kayserili, 2011, s.167). Günümüzde lüks bir restoran olarak hizmet veren Müceldili Konağı bu türe
en uygun örneklerden biridir. Çok bölümlü konakların son uygulamalarıyla birlikte Erzurum’da
geleneksel ev mimarisi de değişmiştir. Özellikle iç mekân düzenlemesine yönelik birçok değişiklik
ortaya çıkmış ve yeni bir mimari akım başlamıştır (Karpuz, 1993, s.61).
ERZURUM EVLERİNİN BÖLÜMLERİ
Erzurum evleri Türk mesken mimarisine dair birçok iz taşımaktadır. Ancak farklılaştığı özel
noktalar da bulunur. Genel olarak geleneksel Erzurum evleri avlu, tandırevi, odalar, sofa, hela, kiler,
ahır, merek gibi bölümlerden oluşur. Dış cephesinde ise kontlar, çıkmalar, çörtenler ve cephe
bezemeleri dikkat çeker.
Avlu
Erzurum evleri, İslam dini esaslarına göre kurulup, ataerkil büyük aile tipinin yaşayacağı
şekilde inşa edilmiş geleneksel kültür ürünleridir. Türk mesken mimarisinin önemli bileşenlerinden
biri olan avlu, Erzurum’un çetin iklim şartları sebebiyle evin içerisine dâhil edilmiş ve kapalı bir
mekân olarak ele alınmıştır. Bu durum sebebiyle Türk evi plan tipinin dışına çıkılmış ve yeni bir plan
tipi oluşmuştur (Özkan, 2005, s.43). Evin ana kapısından girilen kapalı avlu, ahır, merek, oda gibi
mekânlara ve en önemlisi tandırevine geçişi sağlamaktadır (Özkan, 2011, s.209).
İster tek katlı, ister iki katlı olsun, evlerin tümünde avlu en önemli unsurlardan biridir ve
tandırevinin konumuna göre planlanmıştır. Tandırevi evin arkasında ise avlu ince uzun bir şekilde
planlanmış, tandırevi ortada ya da önde olduğunda avlu kare plânlı olarak inşa edilmiştir. Avlular
genellikle geniş bazalt taşlarla döşenmiştir (Karpuz, 1993, s.43-46). Avlularda boş duvarların yüzüne,
içerisinde küçük eşya saklama yerleri bulunan ve dış yüzeyleri süslü ahşap oymalarla bezenmiş
ceferlik”ler konulmuştur.
Avlularda bulunan pencereler küçük ebatlarda ve zeminden oldukça yükseğe konmuştur. Bu
sayede evin sıcaklığını muhafaza etmek ve dışarıdaki soğuk havanın içeriye girmesini engellemek
amaçlanmıştır. Geleneksel Erzurum evlerinde özellikle sıcak yaz aylarında insanlar sıklıkla avluların
serinliğinden faydalanmıştır (Gök ve Kayserili, 2013, s.185).
Tandırevi
Geleneksel Erzurum evlerinde evin merkezi olarak kabul edilen ve zemin katın en geniş mekânı
olan tandırevi, arsanın durumuna ve sokak cephesine göre arkada, ortada veya önde yer alacak şekilde
planlanmıştır. En küçük tandırevi 5x6 m. olup, ortalama olarak 8x9 m. olarak kabul edilebilir (Karpuz,
1993, s.47). Kare ya da kareye yakın dikdörtgen olarak planlanan tandırevine, yörede ev, aşhane,
mutfak ve özellikle kırsalda evyüzü de denilmektedir. Kalabalık ailelerin bir arada yaşadığı Erzurum
evlerinde, tandırevi soğuk havalarda herkesin toplandığı, dinlenmek, yemek pişirmek, oturmak ve
yatmak gibi birçok amaçla kullanılan çok işlevli bir alandır. Tandırevi tandırbaşı, küçük ocak, kurun,
seki, terekler, kiler-ambar gibi birçok unsurla zenginleştirilmiştir (Köşklü ve Tali, 2007, s.98).
Tandırbaşı: Tandırevinin en önemli unsurlarından biri olan tandırbaşı genellikle giriş kapısının
karşısında bulunur ve beş kenarlı yarım daire biçiminde yerden yükseltilen bir zemin üzerinde kemerli
bir yapı şeklindedir (Köşklü, 2005, s.156). Kemerin üzeri hafif dışa doğru çıkarılmıştır. Ocak kaşı da
denilen bu bölüme bakır sini, tepsi gibi mutfak eşyaları konmaktadır. Tandırbaşı ve ocak kaşı
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
187
genellikle taş malzemeden yapılmıştır, ancak ahşap örneklerini de görmek mümkündür (Köşklü ve
Tali, 2007, s.99).
Tandırbaşının içinde bulunan ve bazalt taşlar oyularak yapılan nişler, özellikle yemek pişirirken
lazım olabilecek küçük eşyaların ve ihtiyaç duyulan malzemelerin konulduğu yerlerdir. Genellikle üç
tane olur (Kayserili, 2011, s.134).
Tandırbaşı, tandırların külve deliklerinden hava alabilmesi için zeminden 30-40 cm. yüksekte
kurulmuş ve zeminine tandırlar gömülmüştür. Tandır, “kav” denilen bir tür topraktan yapılmış, üst
tarafı daha küçük olan iki tarafı kesik bir koniye benzer. Kazılan bir çukura ya da tandırbaşına dikine
gömülerek kullanılan bir fırındır. Tandırların bulunduğu zemin “kân” ağacı ile çevrilmiştir (Karpuz,
1993, s.47).
İki katlı ve konak tipi evlerde genellikle üç boy tandır (büyük, orta, küçük) bulunurken, tek katlı
evlerde bir veya iki tandır görülür. Büyük tandır çamaşır yıkanacağı ve ekmek pişirileceği gün yakılır,
orta tandır misafir ağırlanacağı ve ziyafet verileceği zaman yakılır, küçük tandır ise günlük pişirilecek
yemekler ve çay için kullanılır (Yılmaz, 2011, s.199).
Tandırın ağız kısmında (şurt), üzerinde ortadan çivili makas gibi hareketli ya da sabit bir demir
ızgara (hatıçek) bulunur. Bu ızgara sayesinde tandırın üstüne tencere, kazan gibi gereçler koyulur.
Bununla birlikte tandırlarda çok çeşitli araçlar kullanılmıştır: ekmek hamurunu tandıra yapıştırmak
için rapata, tandırdan kül çekmek için gelberi adlı kürek, tandırı karıştırmada kullanılan kösevi adlı
ağaç, tandırdan ekmek almaya yarayan çengelli alet eğiş, tandırın iç yüzünü silmeye yarayan kalın bir
nevi yağlı bez parçası silek, ekmeklerin üzerine serildiği dastar bunlardan bazılarıdır (Karpuz, 1993,
s.47-48).
Tandırbaşının bacası yukarıya doğru daralan bir sistemle inşa edilmiştir. Bacanın iç yüzüne
domuzluk denir. Tandırbaşının dam seviyesinde demir bir ızgara ve ızgaranın üzerinde aşağıdan açılıp
kapatılabilen bir kepenk bulunur. Tandır yakıldığı zaman kepenk açılır ve dumanın dışarı çıkması
sağlanırken, yanmadığı zamanlar kapalı tutulur (Köşklü ve Tali, 2007, s.100).
Kurun, tandırevi giriş kapısının duvarına bitişik yerleştirilmiş monoblok bir taşın içi oyularak
derinleştirilen dikdörtgen su depolarıdır (Karpuz, 1993, s.48). Eski zamanlarda mahalle çeşmelerinden
evlere su taşıyan sakalar, genellikle tandırevine girmeden akıntı yerinden kurunları doldurmuştur.
Suyun temiz kalmasını sağlamak için kurunların üzerinde sade veya bezemeli ahşap kapaklar bulunur.
Ön kısmında ise burma denilen musluklar vardır ve ev halkı suyu bu musluklar aracılığıyla kullanır
(Şatır, Karabekir ve Karabekir, 2005, s.51).
Geleneksel Erzurum evlerinde ailelerin ekonomik gücü ile doğru orantılı olarak farklı tipte
kurunlar yaptırılmıştır. Küçük evlerde cepheleri bezenmemiş sade kurunlar, büyük evlerde ise sivri
kemerle cephelendirilmiş, önlerinde sulukları bulunan bezeli kurunlar kullanılmıştır. Bunun yanı sıra
konak tipi evlerde sokak çeşmelerini andıran kemerli kurunlar da yapılmıştır (Karpuz, 1993, s.49). Bu
kurunlar evlerdeki süslemeciliğe, özellikle taş oymacılığına ilişkin çok güzel örnekler sunmaktadır
(Köşklü ve Tali, 2007, s.100-101).
Terek: Küp, havan, güveç, kantar, satır, fener, tabak, tepsi gibi gereçlerle her çeşit otantik ve
etnografik eşyayı (Gök ve Kayserili, 2013, s.188) koymak amacıyla ahşaptan yapılmış raflardır. İki
veya üç bölüm halinde düzenlenen tereklerde genellikle beş raf bulunmaktadır. Ancak dört veya altı
raflı olanları da kullanılmıştır. Tereklerin alt ve üst rafları büyük eşyaları koymak için daha geniş
tutulmuştur. Üst gözlerinin kenarları ise oyma tekniği ile bezenmiştir. Yine kurunda olduğu gibi konak
tipi evlerde terek süslemeleri daha yaygındır. Bunun yanı sıra tereklerin biçimlendirilmesinde bakır
kapların çeşitliliği etkilidir. Çünkü bu kapların çokluğu ve iyi bakılmış olması hem ev sahibinin maddi
durumunu hem de ev hanımının becerikliliğini göstermektedir.
Seki: Tandırevinin önemli kısımlarından biri olan oturma ya da yatma yerleridir. Genellikle iki
tür seki bulunmaktadır. Bunlardan ilki, konak tipi evlerde bulunan, merdivenle çıkılan yükseltilmiş
sekilerdir. Etrafı ahşap korkuluklarla çevrili olan bu sekilerin altında ambar ya da kilerler bulunur. Bu
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
188
tür sekiler, bazen yan taraftan pencere açılarak oda haline de getirilmiştir (Karpuz, 1993, s.48). Bir
diğer seki türü ise yer sekileridir. Bunlar, tandırevinin bir köşesinde zeminden 30-40 cm. yüksekte
olan sekilerdir. Yer sekileri de ahşap korkuluklar ile çevrilidir. Ancak alt kısımları taştan olan
örnekleri de bulunur (Köşklü ve Tali, 2007, s.101).
Sekiler, gündüz saatlerinde eve gelen kadın misafirlerin ağırlandığı, akşam saatlerinde ise ev
halkının oturup beraber yemek yediği ya da eve gelen yakın akrabaların ağırlandığı oturma yerleridir.
Özellikle soğuk kış günlerinde tandır evinin sıcaklığından faydalanmak için oturulan ve Erzurum
evlerinde ayrı bir özelliği bulunan yerlerdir (Gök ve Kayserili, 2013, s.188).
Kiler-Ambar: Geleneksel Erzurum evlerinde çeşitli kışlık yiyeceklerin saklandığı kiler ve
ambarlar, tandırevine bitişik ayrı bir mekân, tandırevi odalarına çıkılan merdivenlerin ve sekinin alt
kısmında ya da sekinin üzerinde ahşaptan büyük bir dolap şeklindedir (Köşklü ve Tali, 2007, s.101-
102). Ambarlarda kuru gıdalar ya da özellikle un saklanırken, kilerlerde turşu küpleri ve kavurma
kazanları ile birlikte evde devamlı kullanılmayan ve fazla olan malzemeler muhafaza edilmiştir
(Kayserili, 2011, s.147).
Baba Ocağı / Küçük Ocak: Tandırbaşının hemen bitişiğinde, genellikle tandırbaşı kemeri ile
aynı özelliklere sahip, duvara bitişik küçük ocaklardır. Baba ocağı da denilen bu ocaklar,
tandırevindeki acele işler için kullanılır. Yani pişirilmesi gereken acil bir yemek ya da ısıtılması
gereken banyo suyu, tandırları yakmak yerine baba ocağında halledilir. Bu ocak şömineye benzer
görüntüsü ile tandırevine güzellik katmaktadır (Kayserili, 2011, s.136).
Haremlik Kısmı: Geleneksel Erzurum evlerinde tandırevi sadece mutfak olarak
kullanılmamakta, tandırevine açılan bir veya iki oda evin kadınlarına ayrılarak, bu odalar haremlik
odaları ya da tandırevi odaları olarak isimlendirilmektedir.
Kırlangıç Örtü: Erzurum evlerinde tandırevinin karakteristik örtüsü olan kırlangıç örtü, geniş
mekân açıklığının kirişlerin çapraz ve duvara paralel olarak birbirinin üstüne yerleştirilmesi ile
yükselen ve alanın kademeli olarak daraltılarak kapatılması ile oluşan bir örtüdür (Özkan, 2012, s.20).
Dumanın tandırdan kolayca çıkması ve ortamın ferah olması için, bu örtü oldukça kullanışlıdır
(Kayserili, 2011, s.127). Ahşap ayaklar tarafından taşınan dikdörtgen kesitli kirişlerin köşelere çapraz
oturtulmasıyla sekizgen, üzerine içe taşırılan ikinci sıra ile kare, tekrar taşırılıp sekizgen şekle getirilen
ve bindirmeli bir biçimde yükseltilen bir örtüdür. En son kare açık bırakılarak ışıklıkla sonuçlandırılır
(Özkan, 2011, s.212). Bu örtü sistemine içeriden bakıldığında kubbemsi bir yapı varmış gibi görünür,
ancak dışarıdan bakıldığında baca düzdür (Kayserili ve Altaş, 2010, s.95).
Kırlangıç örtünün bindirme adedi 5-7-9 olarak belirlense de (Karpuz, 1993, s.49), Erzurumlu
Müslüman halk tarafından yapılan kırlangıç örtüler genellikle yedi kat olarak düzenlenmiştir. Bunun
sebebi Allah’a uzanan yedi merhaleden dolayıdır (Yılmaz, 2011, s.199).
Tandırevi, günümüz Erzurum evlerinde yok denecek kadar azalmış olmakla birlikte, bu geleneği
sürdüren evler de bulunmaktadır (Metro-Gastro, 2010, s.23).
Sofa
Geleneksel Türk mimarisinde evlerin planını belirleyici ve yönlendirici bir özelliği olan sofa
(Yılmaz, Irmak ve Zengin, 2003, s.175), Erzurum evlerinde iklimin etkisiyle küçülmüş ve odalar arası
bir geçit olarak kullanılır hale gelmiştir. Sofanın fonksiyonunu avlu ve tandırevi üstlenmiştir (Karpuz,
1993, s.52). Ancak konak tipli ya da kalabalık ailelerin yaşadığı evlerde sofa planına uyan örneklerde
mevcuttur (Kayserili, 2011, s.145-146).
Odalar
Geleneksel Erzurum evlerinde zemin katta bulunan odalardan haremlik işlevi görenler
tandırevine, misafir odaları avluya açılır. Evlerin birinci katında ise selamlık ya da başoda olarak ifade
edilen erkeklerin oturduğu ya da erkek misafirlerin ağırlandığı odalar bulunur (Kırbaş ve Hızlı, 2016,
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
189
s.790). Cepheye hâkim olarak inşa edilen ve genellikle bir çıkma ile belirlenmiş başodalara ayvan oda
adı verilir.
Odaların boyutları geniş olup, oldukça yüksek inşa edilmiştir. Odaların ortalama yüksekliği 3 m.
civarındadır. Bazı evlerde 3.5 metreyi aştığı görülür. Boyutları ise ortalama 5x6 m. kadardır. Tavanlar
ise yapım tekniğine göre ters, düz ve tekne tavan olmak üzere üçe ayrılır. Ters tavan, avlu ve bazı
odalarda alttan kirişlere tavan çakılmadan bırakılan tavan türüdür. Düz ya da çıtalı tavan, yaygın bir
tür olup, düz olan ana zemin çıtalarla dikdörtgen, kare, eşkenar dörtgenlere bölünür, ortada küçük bir
göbek kısmı bulunur. Kenarlarda pervazları vardır. Tekne tavanlara ise, “çökertme tavan” da denir.
Ana zemin üzerine yanlarda kat kat pervazlar çakılarak tekne kenarı gibi odanın yan duvarlarına açılır.
Kenar pervazlar klasik ya da barok tarzda süslenir. Tavanları göbekli olan evlerin neredeyse tamamı
tekne tavandır (Karpuz, 1993, s.50-51, 54-55).
Odalarda pasin örtü denilen bir tavan aydınlatması kullanılmıştır. Genellikle tek katlı evler ve
kenardan penceresi olmayan odalar bu şekilde gün boyu aydınlatılmıştır. Pasin örtü kullanılan
odalarda evin bacası düz değil, pencerenin yerleştirildiği kısım yüksekte, diğer tarafı alçakta
yapılmıştır. Bu sayede yağmur ve kar sularının evin içine sızmadan boşaltılması sağlanmıştır
(Kayserili, 2011, s.137-138). Işığın üst kenarların birisinde camlar vasıtasıyla sağlandığı pasin örtü
sistemi, daha sonra “koltuk penceresi” olarak isimlendirilen yan pencerelere çevrilmiştir.
Oda kapıları genellikle tek kanatlı olup, 80-120 cm. genişliğindedir. Z kuşakla çakma
yapıldıkları gibi geçme olarak da yapılır. Kapıların kanatları iki katlıdır, yazın bu katlardan biri
çıkarılır. Bazı kapıların kanatlarına keçe çakıldığı görülmektedir (Karpuz, 1993, s.43-44).
Genellikle yatakları koymak amacıyla odalarda duvarların bir kısmına yüklükler yapılmıştır.
Yüklük duvarları her zaman pencere duvarına paralel inşa edilmiştir. Yüklük dolaplarının ortasında
derinliği az olan bir niş biçiminde çiçeklikler bulunur. Odalar içerisinde sadece başodaya konan
çiçeklikler, üzerine süs eşyalarının konulduğu dekoratif ahşap dolaplardır. Ev hanımları buraya el
işlerini ve gergeflerini koyar.
Odaların orta mekânı biraz yüksektir. Burayı seki-sedirler çevreler. Seki-sedirlerin pencere
duvarı önünde olanları sabit, diğerleri seyyardır. Yükseklikleri 50-60 cm. arasında değişir. Üzerlerine
minder, yastık konularak oturulduğu gibi, akşamları yüklükten çıkarılan yataklar serilip yatılır. Çam
ağacından yapılan sedirlerin ortasında kapaklar vardır ve buraya odun vs. konur. Bazılarının ön yüzü
perdelidir.
Odaların ısınmasında genellikle tağar yani kürsü kullanılmıştır. Tağar, üstüne yorgan örtülerek
ısınılan toprak mangal, küçük tandırdır. Genellikle tüm evlerde ve tüm odalarda bulunur.
Tandırbaşındaki tandırlarda yakılan odunun közü odalarda bulunan bu tağara konarak üzerine küçük
bir masa yerleştirilir. Bunun üstüne yorgan ve battaniye serilerek dizlere çekilir ve saatlerce ısınılır
(Karpuz, 1993, s.51-52).
Odaların kıble yönlerine kıblegahlar asılmış ve yüksekte olan bu raflara Kuran-ı Kerim ve dini
kitaplar konmuştur (Yılmaz, 2011, s.200). Bunun yanı sıra evde bulunan gelinlerin gelin sandıklarını
ya da evin kızının çeyizlik eşyalarını koyduğu bir sandık odası bulunmaktadır. Bu oda daracık veya
ince uzun bir şekilde planlanmıştır.
Bazı odalarda, zeminin altına ya da dolapların arkasına gusülhaneler yapılmıştır. Zeminin
altında olan gusülhaneler, odanın giriş kapısına yakın bir yere, zemin biraz derinleştirilerek yapılmış
(yaklaşık 80 cm2) (Karpuz, 1993, s.52) ve üzeri bir kapak ile kapatılmıştır. Odanın halısı bu kapağın
üzerine örtülerek gusülhane saklanmıştır. Dolapların arkasına inşa edilen gusülhane ise, içerisine
sadece bir insanın girebileceği büyüklükte planlanmıştır (Kayserili, 2011, s.138-141). Gusülhanelerin
meyilli tarafından açılan delik ve ucundaki borular vasıtasıyla su dışarıya akıtılmıştır (Yılmaz, 2011,
s.200).
Dış Cephe
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
190
Geleneksel Erzurum evlerinde genellikle dış cephe sade, iç kısımlar daha gösterişlidir. Ancak
XIX. yüzyıl sonları ile birlikte bazı evlerde Barok tarzın etkisi görülmeye başlanmıştır. Evlerin dış
cephelerindeki sadelik kont, çıkma, çörten ve saçak gibi unsurlar kullanılarak hareketlendirilmiştir
(Yılmaz vd., 2003, s.175). Bunda 1859 yılındaki depremin etkisi büyüktür. Çünkü büyük bir yıkıma
uğrayan geleneksel evler deprem sonrası değişime uğramış ve eskisinden farklı bir şekilde inşa
edilmeye başlanmıştır.
Kontlar, duvarlar yapılırken pencerelerin altından ve üstünden geçirilen hatıllara dik bir şekilde
saplanan ahşap malzemelerdir. Kontlar evin dışına doğru çıkmalar yaparak evin dış cephesine ayrı bir
estetik değer katar. Bunun yanı sıra, evde yapılacak tadilatlarda iskelenin kurulduğu bir dayanak ve
gıdaları kurutmak için bir araç olarak da değerlendirilir (Kayserili, 2011, s.153).
Erzurum evlerinin cephelerinde görülen en önemli öğelerden biri de çıkmalardır. Geleneksel
Erzurum evlerinde kat çıkmaları, gönye çıkmalar, payandalı çıkmalar, konsol çıkmaları ve açık
konsollu çıkmalar olmak üzere beş farklı çıkma türünün uygulandığı görülmektedir. Kat çıkmaları ya
da gönye çıkmalar, cephedeki taşıyıcı kirişlerin uçları dışarıya uzatılarak yapılır (Darsane, 2016). Basit
bir kat silmesi ile bu kirişlerin üzeri kapatılarak değişik şekillerde süslenir. Genellikle evlerin birinci
katları 40-100 cm. sokağa taşırılır. Gönye çıkmaların kat çıkmalardan farkı, arsanın dar olduğu
durumlarda zemin katın çarpıklığını gidermek amaçlı yapılmasıdır. Payandalı çıkmalarda, gönye
çıkmalar payandalarla desteklenmiş ve farklı bir uygulama ortaya konmuştur. Konsol çıkmalar, birinci
kat döşemesinin kirişleri uzatılarak yapılır. Sadece tek bir odaya uygulanabildiği gibi tüm cephe için
de konsol çıkma uygulanmıştır. Bu tarzda çıkma yapılan ayvan oda, sokak üzerine 1.5 m. taşabilir.
Konsol çıkmaların alt yüzeyi ahşap kaplanmış ve bezenmiştir. Açık konsollu çıkmalarda ise çıkmayı
taşıyan kirişlerin bir kısmı açıkta bırakılarak cepheye değişik bir görünüm kazandırılmıştır (Karpuz,
1993, s.45).
Çıkmalar evin cephesine göre değişiklik göstermekte olup, ev tek cepheden sokağa bakıyorsa,
genellikle ayvan oda yaklaşık bir metre ileri taşınarak çıkma yapılmıştır. Evin iki veya üç cephesi
sokağa bakıyor ve çevresi açıksa, ön cephenin tamamına ileri doğru çıkma yapılmıştır (Mutlugün,
Çarbaş ve Denli, 2010, s.197, 204). Bu tür çıkmalarda yükü azaltmak için taş malzeme yerine duvarlar
ocak tuğlası ile örülmüştür. Çıkmalar yapıldıktan sonra evleri görsel açıdan canlandırmak için alt
yüzeyleri ahşap ile desteklenerek bezenmiştir. Bazı evlerde çıtalı süslemeler yapılırken, bazılarında S
ve C şeklinde kıvrımlar ile birlikte estetik bir görünüm elde edilmiştir.
Geleneksel Erzurum evlerinin çatısı toprakla örtülü ve genellikle düz olduğu için yağmur
yağdığı ya da kar eridiği zaman suyun evin içine akma tehlikesi bulunmaktadır. Bu sebeple suyu
damın üzerinden dışarı tahliye etmek amaçlanmış ve taştan, pişmiş topraktan ya da ağaçtan oluklar
yapılmıştır. Yapılan bu oluklara çörten denmektedir. Çörtenlerin ağaçtan veya pişmiş topraktan
yapılmış olanlarına nazaran bazalt taş ile yapılanları daha uzun ömürlü ve daha dayanıklıdır. Yuvarlak
veya dikdörtgen olabildiği gibi, hayvan başı şeklinde yapılmış çörtenler de bulunmaktadır (Kayserili,
2011, s.154-156).
Cephenin bütünlüğünü taçlandıran ve monotonluğunu gideren bir diğer süsleme ise saçaklardır.
İklim sebebiyle saçaklar sık sık yenilendiği için dışarıya taşkın yapılan eski saçaklara rastlamak
oldukça zordur. Saçaklar taş ve ahşap olmak üzere iki türdür. Ahşap saçaklarda, örtünün (damın)
taşıyıcı kirişleri dışarı taşırılarak üzerine bir mertek konur. Bunun üzerine semer duvarı yapılarak
arkasına yağmur oluğu yerleştirilir. Düzgün yonu taşlar kullanılarak yapılan taş saçaklarda ise semer
duvarı ile duvar yüzeyi aynı hizadadır (Karpuz, 1993, s.45).
Erzurum evlerinin dış cephesini oluşturan taş duvarlar örgüsü bakımından oldukça dikkat
çekicidir. Taş süslemenin en iyi örnekleri köşe pahlarında, saçaklarda, kapılar ve pencerelerde görülür
(Yılmaz vd., 2003, s.175). Dış cephenin en dikkat çeken unsuru yanında binek taşları bulunan cümle
kapısıdır (Karpuz, 1993, s.44). Özellikle taş lentolar üzerinde yarım daire formlu pencereler, zemin kat
pencerelerinde kemerli atkılarla geleneksel standartların dışına çıkılmıştır (Çınar, 2012, s.369). Bu
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
191
sebeple geleneksel Erzurum evlerinin mimari unsurlarını teşkil eden kapı ve pencerelerine de
değinmek gerekir.
Diğer tüm bölgelerdeki evlerde olduğu gibi Erzurum evlerinde de kapılar ana giriş kapısı ve oda
kapıları olmak üzere ikiye ayrılır. Cümle kapısı da denilen ana giriş kapıları, tek kanatlı ve çift kanatlı
şekilde kullanılmıştır. Tek kanatlı kapıların genişliği 80-90 cm. iken, çift kanatlılar 120 cm.
civarındadır. Yükseklikleri ise iki metreden fazladır. Çift kanatlı kapılar konak tipi evlerde tercih
edilmiştir. Bu kapı kanatlarının her zaman sağdaki kullanılmıştır.
Geleneksel Erzurum evlerinin kapı kanatları kalın ahşaptan yapılmıştır. Arka kısımlarına Z
şeklinde payandalar vurulmuş, kapı tahtaları demir mıhlarla montelenmiştir. Kapı arkalarına her iki
taraftan kol demirleri takılmıştır. Kapıların dışında “tırhıç” adı verilen ahşaptan kafes şeklinde
korumalıklar bulunur. Bunlar evin içinin görünmesini engeller. Bazı tırhıçlı kapıların altında
tavukların girip çıkması için küçük bir delik de bırakılmıştır (Karpuz, 1993, s.43; Yılmaz, 2011, s.197-
198). Kapıların dışına takılan bu tırhıçlar evlerin dış cephe ahşap süslemesini oldukça
zenginleştirmiştir.
Kapıların söğeleri, kesme taş örgülü hatıl lentoludur. Bununla birlikte kapıların üstünde süslü
kitabe taşları kullanılmıştır. Kapıların Z biçimli kuşaklarına çakılan top başlıklı çiviler ise kanatlara
ayrı bir çekicilik kazandırmıştır. Kapı pervazları üzerinde bıçak işi oyma desenlere de rastlanmaktadır
(Karpuz, 1993, s.54).
Kapı kanatlarını tutan büyük başlı dövme çiviler ve kapı tokmakları Erzurum evleri dış
süslemesinde önemli yere sahiptir (Yılmaz vd., 2003, s.176). Kapı tokmakları, işlevsel özellikleri yanı
sıra belli dönemlerin sanatsal anlayışını yansıtması açısından oldukça kıymetlidir. Eski Erzurum
evlerinde tokmaklar, gövde biçimlerine göre geometrik, insan eli şeklinde, hayvan ve bitkisel biçimli
olmak üzere dört gruba ayrılır. Geometrik biçimli tokmaklar, oval, at nalı, daire, koçboynuzu, yay,
göz, U ve L şeklindedir. Yatay oval, at nalı, L ve insan eli şeklindeki tokmaklara sık rastlanırken,
koçboynuzu, yay, U, hayvan biçimli ve bitkisel biçimli kapı tokmakları pek yaygın değildir (Köşklü,
2011, s.165-169).
Bir zamanlar kapıların süsü ve sesi olan kapı tokmaklarının Erzurum’da ayrı bir dili vardır.
Evlerin kapılarında çocuk, kadın ve erkek tokmakları bulunur. Üstte tok ses çıkaran erkek tokmağı,
altta daha ince ses çıkaran kadın tokmağı vardır. Gelen kişi cinsiyetine uygun tokmağı çalarak ev
sahibini bilgilendirir. Evlerde bekleyip erkeksiz dışarı çıkamayan kadınlar ise, kapı tokmağının sesine
göre gelenin cinsiyetini anlar. Eğer evde erkek yoksa kendisi de içeride bulunan kadın tokmağını
kullanarak karşı tarafa bunu bildirir. Günümüzde Erzurum evlerinin sayısının azalmasına paralel
olarak kapı tokmağı kültürü de silinmeye yüz tutmuştur (Aydemir, 2002, s.64).
Erzurum’un soğuk iklimi sebebiyle genellikle pencereler küçük, duvarlar kalın tutulmuştur, bu
sebeple pencereler içeriye doğru mazgal deliği gibi genişler. Tüm pencereler çift kat çerçevelidir.
Çerçeveler dış yüzeye yakın takılmıştır. Pencerelerin tırhıça benzeyen dıştan damlalıkları vardır. İç ve
dış pencere arasında ise demir parmaklıklar bulunur. Pencere kanatları üç çift gözlüdür. İç kanat içe,
dış kanatlar dışa açılır (Karpuz, 1993, s.44).
YAPILMIŞ TÜM TESCİLLEME İŞLEMLERİ VE İYİLEŞTİRME PROJELERİ
Erzurum şehri çok çeşitli maddi kültür mirasına ev sahipliği yapmaktadır. Sadece şehir
merkezinde tarihi konut ve dükkânlar haricinde toplam 235 adet tescilli taşınmaz kültür varlığı
bulunmaktadır. Kalesi, üç suru, kenti çevreleyen beş kapısı, beş cephaneliği, 50 camisi, beş medresesi,
iki namazgâhı, 18 türbesi, kervansarayı, 13 hamamı, 39 çeşmesi, 4 köprüsü ve daha birçok eseri ile
tarihi bir yapı zenginliğine sahiptir (Erzurum Kültür Varlıkları Koruma Kurulu, Taşınmaz Kültür
Varlıkları Envanteri). Ancak Cumhuriyetin ilk yıllarında sayısı 3 bini bulan geleneksel Erzurum evleri
zamanla yok olmuş (Yılmaz vd., 2003, s.173) ve tescilli ev sayısı 128’e kadar düşmüştür. Bunda
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
192
özellikle geçmiş yıllarda evlerin tescillenmesi ve korunması ile ilgili eksikliklerin büyük etkisi olduğu
görülmektedir.
2006-2007 yılları arasında yapılmış bir araştırmada özellikle tescilli olmayan evlerin sayısında
zaman içerisinde büyük bir azalma olduğu tespit edilmiştir. Belirtilen tarih aralığında tescilli evlerde
(toplam 17 ev) bir kayıp yaşanmazken, tescilli olmayan geleneksel evlerin %12’sinin yok olduğu
belirlenmiştir. Bu durumun en büyük nedeni olarak, geleneksel evlerin tamamının koruma statüsü
taşımaması ve kullanımının tamamen kullanıcısına ait olması gösterilmiştir (Atabeyoğlu, Turgut, Yeşil
ve Yılmaz, 2009, s.50).
İlk defa 1970 yılında bir Erzurum evi tescillenmiş olup, 1980 yılına kadar sadece sekiz ev
tescillenmiştir. Ardından 1984 ve 1988 yıllarında birer ev daha koruma altına alınmıştır. 1990’lı
yılların sonuna kadar 18 ev daha tescillenmiştir ve bu evlerin 13 tanesi 1994 yılında belgelenmiştir.
2000’li yıllar ile birlikte tescillenen ev sayısında büyük bir artış olduğu söylenemez çünkü 2010 yılına
gelene kadar sadece 15 ev tescillenirken, 2010 yılı ile birlikte 29 ev taşınmaz kültür varlıkları
envanterine dâhil edilmiştir. Bu yıla kadar hiç bu büyüklükte bir girişim gerçekleşmemiştir. Ancak
2010 yılındaki kırılma ile birlikte her sene birçok geleneksel Erzurum evi tescillenmiştir. 2011 yılında
on ev, 2012 yılında 27, 2014 yılında 12, 2015 yılında beş ev koruma altına alınmıştır. En son 2016
yılında bir ev tescillenmiştir. Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan alınan bilgiye göre tescilli
olmayan çok az ev kaldığı, en fazla on beş ev daha olduğu öğrenilmiştir. Bu evlerin de yakın bir
zamanda tescilleneceğine dair bilgi verilmiştir.
Aslında Erzurum bu sayıdan çok daha fazla tarihi eve sahiptir. Fakat geleneksel Erzurum evi
mimarisini yansıtmayan evlerin varlığı nedeniyle sayı bu seviyede kalmıştır. Erzurum evlerinin en
belirgin göstergelerinden olan tandırevi, kırlangıç örtü, kurun gibi geleneksel kısımların yer aldığı
tarihi evler tescil konusunda ön plana çıkarılmış, belirgin özellikleri olmayan basit yapılar koruma
altına alınmaya gerek duyulmamıştır. Bu tercihi yapmada sınırlı maddi kaynakların etkin bir şekilde
kullanılması ihtiyacı belirleyici olmuştur.
Özellikle 2010 yılından itibaren geleneksel Erzurum evlerinin kültürel bir miras olarak
korunmasına yönelik tescilleme işlemleri hız kazanmıştır. Günümüzde ise geleneksel Erzurum evlerini
kaybetmemek ve zenginleştirmek adına birçok faaliyet yürütülmektedir. Özellikle Erzurum
Büyükşehir Belediyesi ve Yakutiye Belediyesi’nin yürüttüğü projeler Erzurum evlerinin topluma
tekrar kazandırılması açısından oldukça önemlidir.
Erzurum Büyükşehir Belediyesi Koruma, Uygulama ve Denetim Bürosu (KUDEB) tarafından
iki proje yürütülmektedir. Bunlardan biri Kültür Yolu Projesi olup, kale etrafındaki tescilli tarihi
konutların iyileştirilmesine yöneliktir. Bir diğer proje ise Karanlık Kümbet sokakta yer alan evlerin
korunmasını kapsamaktadır. Kültür yolu projesi kapsamında tarihi ve tescilli dört ev birlikte
projelendirilmiştir. Bununla birlikte dört evin ve üç evin ayrı ayrı projelendirildiği iki faaliyet
yürütülmüştür. Karanlık Kümbet sokak içerisinde yer alan tarihi ve tescilli yedi adet yapının rölöve,
restitüsyon ve restorasyon projesi ise hala devam etmektedir. Toplamda 18 adet tescillenmiş ev
yenilenmiştir.
Yakutiye Belediyesi ise tarihi dokuyu gelecek nesillere aktarmak için birçok sokak
sağlamlaştırması ve restorasyon projesi yürütmüştür. Sokak sağlamlaştırması kapsamında Kültür
Varlıkları Koruma Kurulu tarafından onaylanan tescilli ve tescilsiz taşınmaz kültür varlıklarının
sokağa bakan cepheleri ile avlu duvarları, müştemilat, çeşme vb. mimari elemanlarının özgün sokak
dokusu ile korunmasını amaçlamıştır. Bununla birlikte günümüze kadar toplam 17 evin
restorasyonunu üstlenmiştir.
Belediyeler tarafından yürütülen projeler yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından
desteklenen bireysel projeler de bulunmaktadır. Bazı ev sahipleri, evlerinin korunması ve restorasyonu
hususunda Bakanlığın desteğini alarak evini iyileştirmiştir. Kültür Varlıkları Koruma Kurulu personeli
ile yapılan görüşme doğrultusunda şu ana kadar altı evin bu şekilde onarıldığı bilgisine ulaşılmıştır.
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
193
2017 yılına gelinceye dek, 128 ev içerisinden 41’inin restorasyonu tamamlanmıştır. Bununla
birlikte işletme olarak kullanılan geleneksel Erzurum evleri de işletmecileri tarafından korunmaktadır.
Ancak bu sayı hala çok az olup, toplam tescilli ev sayısının yaklaşık %40’ını oluşturmaktadır. Bu
sebeple restore edilen ev sayısının ivedilikle arttırılması gerektiği söylenebilir. Aksi takdirde her geçen
yıl evin yıkılma ihtimali biraz daha artmaktadır.
Tescillenen tarihi evlerin konumları dikkate alındığında neredeyse yarısının Yeğenağa,
Ayazpaşa, Mirza Mehmet ve Sultan Melik mahallelerinde bulunduğu görülmektedir. Büyükşehir
Belediyesinin yürüttüğü Karanlık Kümbet sokak projesi ile restore edilen yedi ev Yeğenağa
mahallesinde bulunmaktadır. Ancak aynı bölgede daha birçok ev bakıma muhtaç haldedir. Aynı hızla
devam ettirilecek çalışmaların Erzurum’un tarihi ve kültürel değerlerinin korunmasına yapacağı katkı
yadsınamaz.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Geleneksel Erzurum evleri, Türk evi plan tipinin dışına çıkan, bulunduğu sert coğrafya
sebebiyle tamamen kendine has özelliklere sahip bir kültür mirasıdır. Sofa yerine aileyi bir araya
getiren tandırevi kültürü evlerin planlarını da etkilemiştir. Özellikle tandırevinde kullanılan tavan
örtüsü “Kırlangıç örtü” ise mimariyi farklılaştıran en önemli tekniklerden biridir. Bununla birlikte bu
evlerin değerini arttıran birçok farklı yapım tekniği ve mimari özellik de göz ardı edilemez. Ancak
özellikle 19. yüzyıldan kalmış bu yapıları günümüze ulaştırabilmek için geçmiş yıllarda pek çaba
harcanmadığı için çoğu yıkılmış ya da kullanılmaz duruma gelmiştir.
Günümüze ulaşan ve sayısı oldukça az olan geleneksel Erzurum evlerinin tescillenmesi ve
koruma altına alınması oldukça önemlidir. Bu evlerin müze, restoran ya da konaklama işletmesi olarak
turizme kazandırılması ise hem kültürün sürdürülebilirliğini sağlayacak hem de şehre ekonomik
anlamda katkı sunacaktır. Şu an Erzurum’a gelen tüm yerli ve yabancı turistlerin ilk ziyaret ettiği
yerlerden biri Erzurum evleri adını taşıyan bir turizm işletmesidir. Bu işletme bir girişimci tarafından
340 yıllık geleneksel yedi Erzurum evinin onarılması ve restorasyonu sonucu ortaya çıkmıştır. Şehrin
olumlu imajına büyük katkı sağlayan bu işletme her gün yerli ve yabancı birçok ziyaretçiyi kabul
etmektedir. Bu sayede halk için bir geçim kaynağı olması yanı sıra, geleneksel evlerin korunmasında
da büyük bir rol üstlenmektedir.
Az sayıda da olsa günümüze ulaşabilmiş Erzurum evlerinin gelecek nesillere aktarılması,
toplumun kültürel değerlerinin kaybolmaması açısından oldukça önemlidir. Bu sebeple özellikle yöre
halkını tarihi kimliğini koruma konusunda bilgilendirmek ve bilinçlendirmek gerekmektedir.
KAYNAKÇA
Atabeyoğlu, Ö., Turgut, H., Yeşil, P. ve Yılmaz, H. (2009). Tarihi bir kentin değişimi: Erzurum
kenti, İTÜ Dergisi, Mimarlık, Planlama, Tasarım, 8(1), 41-53.
Aydemir, İ. (2002). Bir vakitler Erzurum, Erzurum Kitaplığı: 18, Dergâh Yayınları.
Çınar, S. (2012). Cephe bezemeleri ile öne çıkan bir grup Erzurum evi, Uluslararası Sosyal
Araştırmalar Dergisi, 5(22), 367-390.
Erzurum Kültür Varlıkları Koruma Kurulu. (2017). Taşınmaz kültür varlıkları envanteri.
Erzurum ve Konya Evlerinde Ahşap Malzeme Kullanımı konulu başlık içinde,
http://www.darsane.com/showthread.php?29927-Erzurum-ve-Konya-Evlerinde Ah%C5%9Fap-
Malzeme-Kullan%C4%B1m%C4%B1 adresinden erişilmiştir (23.11.2016).
Gök, Y. ve Kayserili, A. (2013). Geleneksel Erzurum evlerinin kültürel coğrafya
perspektifinden incelenmesi, Doğu Coğrafya Dergisi, 18(30), 175-216.
Karpuz, H., (1993). Türk İslam mesken mimarisinde Erzurum evleri, Ankara: Kültür Bakanlığı
Yayınları: 562, Yayımlar Dairesi Başkanlığı Sanat-Sanat Tarihi Dizisi: 54.
INTERNATIONAL CONGRESS ON CULTURAL HERITAGE AND TOURISM (ICCHT - 2017)
194
Kayserili, A. ve Altaş, N. T. (2010). Horasan ilçesindeki geleneksel kır meskenlerinin kültürel
coğrafya bakış açısıyla incelenmesi, Doğu Coğrafya Dergisi, 23, 81-102.
Kayserili, A. (2011). Erzurum şehri’nin kültürel coğrafyası (Maddi kültür öğelerine göre),
Yayımlanmış Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum.
Kırbaş, B. ve Hızlı, N., (2016). Learning from vernacular architecture: Ecological solutions in
traditional Erzurum houses, Procedia - Social and Behavioral Sciences, 216, 788-799.
Köşklü, Z., (2005). Eski Erzurum mutfağında tandır: Yapılışı, kullanımı ve Doğu Anadolu’daki
yeri üzerine, Sosyal Bilimler Dergisi, 2, 155-178.
Köşklü, Z. ve Tali, Ş., (2007). Geleneksel Erzurum evlerinde tandırevi (mutfak) ve mimarisi,
Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 11, 97-111.
Köşklü, Z. (2011). Eski Erzurum evlerinde kapı tokmakları. İçinde Rıdvan Canım (Ed.), Tarihin
nabzını tutan şehir: Erzurum, (ss. 165-170). Erzurum: Semih Ofset.
Kukaracı, İ. U. ve Aktemur, A. M., (2003). Modernleşme süreci içerisinde Erzurum konut
mimarisinin geldiği nokta, Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, 11, 45-62.
Metro-Gastro, (2010). Anadolu’nun ön sözü: Erzurum’un mutfağı, Metro Kültür Yayınları,
Sayı: 55, Mart- Nisan.
Mutlugün, E., Çarbaş, S. ve Denli, S. (2010). Beyaz Bir Şehrin Hikâyesi: Erzurum, Erzurum:
Atatürk Üniversitesi Yayınları No: 986, Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları No: 1, Araştırma Serisi
No:1.
Özkan, H., (2005). Erzurum’un geleneksel evleri vardı…, Beyaz Doğu Dergisi, 2.
Özkan, H. (2011). Erzurum’un geleneksel evleri vardı… İçinde Rıdvan Canım (Ed.), Tarihin
nabzını tutan şehir: Erzurum, (ss. 209-213). Erzurum: Semih Ofset.
Özkan, H. (2012). Geleneksel Erzurum evlerinde kırlangıç örtünün kuruluşu ve son kırlangıç
örtü ustası Sırrı Alacakanat, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, 28, 19-37.
Soylu, H. (2000). Köprüköy’ün tarihi gelişimi ve mesken tipleri, Atatürk Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 14, 187-211.
Şatır, S., Karabekir, O. ve Karabekir, Z. (2005). A history of kitchen furnishing, Erzurum,
Turkey, Design Discourse, 1(1), 44-53.
T.C. Erzurum Valiliği, Eski Erzurum Evleri, http://www.erzurum.gov.tr/eski-erzurum-evleri
adresinden erişilmiştir (19.11.2016).
Tozlu, S. (2001). Erzurum tarihinde depremler”. Tarih Boyunca Anadolu’da Doğal Afetler ve
Deprem Semineri, 22-23 Mayıs 2000, (ss. 93-118), İstanbul: “Globus” Dünya Basımevi.
Tozlu, S. ve Küçükuğurlu, M. (2002). Erzurum evleri (tarihi kayıt ve şahitlere göre), Atatürk
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 20, 313-329.
Yılmaz, A. (2011). Bilinmeyen Erzurum, Erzurum: Zafer Form Ofset Matbaacılık.
lmaz, D. G., (2013). Stone masonry walls and woodworks as architectural heritages in rural
areas of the Eastern Anatolia Region, Turkey: Case studies from Erzurum, Kars and Ardahan, WIT
Transactions on the Built Environment, 131, 51-60.
Yılmaz, S., Irmak, M. A. ve Zengin, M. (2003). Geleneksel Erzurum evlerinde mekân
kullanımı, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 34(2), 173-178.
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
ÖZET Bu çalışma ile Horasan ilçesinin bazı köylerinde geleneksel olarak inşa edilmiş meskenler, kültürel coğrafya yönünden incelenmeye çalışılmıştır. Kültürün, konutlar üzerine olan etkisini objektif olarak belirleyebilmek için; ilçenin farklı yönlerinde bulunan köylerden yedisi örneklem olarak seçilmiştir. İnsanların geçmişten gelen kültürel özelliklerinin en iyi yansıtıldığı maddi kültür varlıklarından biri, inşa ettikleri evleridir. Bu nedenle, çalışmanın ağırlık noktasını geleneksel konutlar ve bu konutların inşasında kültürün etkisi oluşturmaktadır. Konuyu bu çerçevede ele aldığımızda, Erzurum ili Horasan ilçesi köylerindeki geleneksel konutların, yöredeki ailelerin kültürlerini en iyi şekilde yansıttıkları görülmektedir. Evlerin inşasında; Türk-İslam kültürünün yanı sıra, soğuk iklim şartlarının da etkili olduğu gözlenmiştir. Sayıları her geçen gün azalmakla birlikte, hemen her köyde 100 ile 150 yıl önce inşa edilmiş bulunan konutlar, geleneksel kültürün en iyi örneklerini teşkil etmektedir. Bu yüzden, örnek alınan köylerde bu tip konutlar seçilerek incelenmiştir. Yapılan incelemeler sırasında, Erzurum’un kırsal kesimindeki konut kültürünün çok az farklılıklarla yörede var olduğu görülmüştür. Anahtar kelimeler: Kültürel Coğrafya, Kültür, Horasan, Köy meskenleri
Article
Transition to sedantary life is a significant step in mankind's history. it has thus been made possible to bring into light the relationship of people both to each other and their environment in that theyare always liable to be influenced mutually by the natural surroundings. In this way, accurate resu1ts have been obtained by observing the events in a definite place and the processes of development.As for our chosen type of settlement and house in our field of study, it has best adapted itself to geographical environmental conditions and it is a typical example that best reflects the geological and geomorphological and characteristics and socio-economical and soci-cu1tural state of the place where it is located.The buildings in the town show characteristics related to the natural environmental conditions and to socio-economical and socio-cu1tural phenomenon and to the history. The most obvious inf1uence of the geology and vegetation as natural environmental conditİons is seen on the materials (gathered from around and) used for building. The shape of the buildings is deterınined not only by the c1imatic factors but also by the cheap materials gathered from the surrondings and by the social strueture , the eultural level, the pleasure, the good manners, the eeonomie level and the imaginative power of the people to use them. Naturally, allthese faetors play eertain roles in the shaping of the buildings.
Cephe bezemeleri ile öne çıkan bir grup Erzurum evi
  • S Çınar
Çınar, S. (2012). Cephe bezemeleri ile öne çıkan bir grup Erzurum evi, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 5(22), 367-390.
Taşınmaz kültür varlıkları envanteri
  • Erzurum Kültür Varlıkları Koruma Kurulu
Erzurum Kültür Varlıkları Koruma Kurulu. (2017). Taşınmaz kültür varlıkları envanteri. Erzurum ve Konya Evlerinde Ahşap Malzeme Kullanımı konulu başlık içinde, http://www.darsane.com/showthread.php?29927-Erzurum-ve-Konya-Evlerinde Ah%C5%9Fap-Malzeme-Kullan%C4%B1m%C4%B1 adresinden erişilmiştir (23.11.2016).
Geleneksel Erzurum evlerinin kültürel coğrafya perspektifinden incelenmesi
  • Y Gök
  • A Kayserili
Gök, Y. ve Kayserili, A. (2013). Geleneksel Erzurum evlerinin kültürel coğrafya perspektifinden incelenmesi, Doğu Coğrafya Dergisi, 18(30), 175-216.
Türk İslam mesken mimarisinde Erzurum evleri
  • H Karpuz
Karpuz, H., (1993). Türk İslam mesken mimarisinde Erzurum evleri, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları: 562, Yayımlar Dairesi Başkanlığı Sanat-Sanat Tarihi Dizisi: 54.
Learning from vernacular architecture: Ecological solutions in traditional Erzurum houses
  • A Kayserili
Kayserili, A. (2011). Erzurum şehri'nin kültürel coğrafyası (Maddi kültür öğelerine göre), Yayımlanmış Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum. Kırbaş, B. ve Hızlı, N., (2016). Learning from vernacular architecture: Ecological solutions in traditional Erzurum houses, Procedia -Social and Behavioral Sciences, 216, 788-799.
Eski Erzurum mutfağında tandır: Yapılışı, kullanımı ve Doğu Anadolu'daki yeri üzerine
  • Z Köşklü
Köşklü, Z., (2005). Eski Erzurum mutfağında tandır: Yapılışı, kullanımı ve Doğu Anadolu'daki yeri üzerine, Sosyal Bilimler Dergisi, 2, 155-178.
Geleneksel Erzurum evlerinde tandırevi (mutfak) ve mimarisi
  • Z Köşklü
  • Ş Tali
Köşklü, Z. ve Tali, Ş., (2007). Geleneksel Erzurum evlerinde tandırevi (mutfak) ve mimarisi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 11, 97-111.