ArticlePDF Available

Türk Turizm Endüstrisinde Görülen Haksız Rekabet Hallerinin Değerlendirilmesi

Authors:

Abstract

Günümüz dünyasında artan uluslararası rekabet sebebiyle, benzer nitelikte turistik ürün sunan destinasyonların çoğu, devamlı yeni tedbirler almak ya da yeni pazarlama taktikleri geliştirmek zorunda kalmaktadır. Bu durum turizm endüstrisinin çekirdeğinde bulunan turizm işletmeleri için de oldukça zorlayıcı olmaktadır. Bu sebeple çok yönlü rekabete maruz kalan turizm işletmelerinin devamlılığını sağlayabilmek adına zaman zaman rekabet koşullarını ihlal edebilecek birtakım uygulamalar içerisine girdiği gözlenmektedir. Bu araştırmada Türk turizm sektöründe karşılaşılan rekabet ihlallerini tespit etmek amaçlanmıştır. Araştırmada literatür taraması yöntemi ile Türkçe literatür taranmıştır. Tarama neticesinde, ulaşılan araştırmaların çoğunda gıda ürünlerine yönelik haksız rekabet fiillerinden bahsedildiği tespit edilmiştir. Bunlar içerisinde ise coğrafi işaretli ürünlerin payı büyüktür. Günümüz dünyasında artan uluslararası rekabet sebebiyle, benzer nitelikte turistik ürün sunan destinasyonların çoğu, devamlı yeni tedbirler almak ya da yeni pazarlama taktikleri geliştirmek zorunda kalmaktadır. Bu durum turizm endüstrisinin çekirdeğinde bulunan turizm işletmeleri için de oldukça zorlayıcı olmaktadır. Bu sebeple çok yönlü rekabete maruz kalan turizm işletmelerinin devamlılığını sağlayabilmek adına zaman zaman rekabet koşullarını ihlal edebilecek birtakım uygulamalar içerisine girdiği gözlenmektedir. Bu araştırmada Türk turizm sektöründe karşılaşılan rekabet ihlallerini tespit etmek amaçlanmıştır. Araştırmada literatür taraması yöntemi ile Türkçe literatür taranmıştır. Tarama neticesinde, ulaşılan araştırmaların çoğunda gıda ürünlerine yönelik haksız rekabet fiillerinden bahsedildiği tespit edilmiştir. Bunlar içerisinde ise coğrafi işaretli ürünlerin payı büyüktür.
Yönetim, Ekonomi ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi
2019, 3(2):30-42.
DOI: 10.29226/TR1001.2019.115
ISSN: 2587–0785 Dergi web sayfası: https://www.yepad.org
ARAŞTIRMA MAKALE
Türk Turizm Endüstrisinde Görülen Haksız Rekabet Hallerinin Değerlendirilmesi
Dr. Gülizar AKKUŞ, Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Bölümü, e-
posta: gakkus@kastamonu.edu.tr
ORCID: https://orcid.org/0000-0001-9262-2680
Öz
Günümüz dünyasında artan uluslararası rekabet sebebiyle, benzer nitelikte turistik ürün sunan
destinasyonların çoğu, devamlı yeni tedbirler almak ya da yeni pazarlama taktikleri geliştirmek
zorunda kalmaktadır. Bu durum turizm endüstrisinin çekirdeğinde bulunan turizm işletmeleri
için de oldukça zorlayıcı olmaktadır. Bu sebeple çok yönlü rekabete maruz kalan turizm
işletmelerinin devamlılığını sağlayabilmek adına zaman zaman rekabet koşullarını ihlal
edebilecek birtakım uygulamalar içerisine girdiği gözlenmektedir. Bu araştırmada Türk turizm
sektöründe karşılaşılan rekabet ihlallerini tespit etmek amaçlanmıştır. Araştırmada literatür
taraması yöntemi ile Türkçe literatür taranmıştır. Tarama neticesinde, ulaşılan araştırmaların
çoğunda gıda ürünlerine yönelik haksız rekabet fiillerinden bahsedildiği tespit edilmiştir.
Bunlar içerisinde ise coğrafi işaretli ürünlerin payı büyüktür.
Anahtar Kelimeler: Turizm sektörü, Haksız rekabet, Türkiye.
Makale Gönderme Tarihi: 31.12.2018
Makale Kabul Tarihi: 2019
Önerilen Atıf:
Akkuş., G. (2019). Türk Turizm Endüstrisinde Görülen Haksız Rekabet Hallerinin
Değerlendirilmesi, Yönetim, Ekonomi ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi, 3(2):30-42.
© 2019 Yönetim, Ekonomi ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi.
Yönetim, Ekonomi ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi, 3(2):30-42.
31
RESEARCH PAPER
Evaluation of Unfair Competition Status in the Turkish Tourism Industry
Dr. Gülizar AKKUŞ, Kastamonu University, Tourism Faculty, e-mail:
gakkus@kastamonu.edu.tr
ORCID: https://orcid.org/0000-0001-9262-2680
Abstract
Due to the increasing international competition in today's world, most of the destinations
offering similar touristic products have to take new measures or develop new marketing tactics.
This situation is also very challenging for tourism enterprises in the core of the tourism
industry. For this reason, in order to ensure the continuity of tourism enterprises exposed to
multidimensional competition, it is observed that there are some practices that may violate the
conditions of competition from time to time. In this study, it was aimed to determine the
violations of competition in Turkish tourism sector. Turkish literature was searched by the
literature review method. As a result of the survey, it has been determined that most of the
researches have been mentioned about the actions of unfair competition against food products.
Among these, geographically signed products have a large share.
Keywords: Tourism sector, Unfair competition, Turkey.
Received: 31.12.2018
Accepted: 2019
Suggested Citation:
Akkuş., G. (2019). Evaluation of Unfair Competition Status in the Turkish Tourism Industry,
Journal of Management, Economic and Marketing Research, 3(2):30-42.
© 2019 Yönetim, Ekonomi ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi.
Gülizar AKKUŞ
32
GİRİŞ
Bilimsel açıdan, özellikle sanayi devrimi ile birlikte artan liberal düşüncelerin serbest piyasa
ekonomisinin doğmasına neden olduğu söylenebilir (Buğra, 2016). Bu piyasa, devlet
müdahalesinin olmadığı, özellikle arz ve talep kurallarına göre işleyen bir ekonomik sistem
olup, temelini rekabet kavramı oluşturmaktadır (Coşar, 2006: 1). Rekabet, rk Dil Kurumu
güncel Türkçe sözlüğünde, aynı amacı güden kimseler arasındaki çekişme, yarışma, yarışolarak
tanımlanırken, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'unun 3. maddesinde “mal ve
hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarış
olarak ifade edilmektedir. Rekabet kavramını bilimsel düzeyde ilk ele alan iktisatçılardan
Adam Smith ise rekabeti, üretilebilecek veya tüketilebilecek mal miktarının sınırlılığı
dolayısıyla alıcılar ve satıcılar arasında ortaya çıkan yarış olarak nitelemiştir (Uyar, 2012: 7-8).
Rekabet kavramı, özünde aynı “yarış”a vurgu yapmasına rağmen, her disiplinin kendi bakış
açısıyla yorumladığı bir olgu olmuştur. Genel rekabetçilik literatüründe, karşılaştırmalı
üstünlük ve/veya fiyat rekabetçiliği açısından; strateji ve yönetim açısından, tarihsel ve sosyo-
kültürel açıdan olmak üzere üç temel düşünce grubu ile ilişkili rekabetçilik olgusu
bulunmaktadır. Buna göre ekonomistlerin, rekabetçiliği değerlendirirken ülkeye özgü
ekonomik özelliklere ve fiyata vurgu yaptığı, yönetim ve strateji araştırmacılarının firmaya
özgü özelliklere odaklandığı, sosyologlar ve siyaset teorisyenlerinin rekabetçilik kavramı
altında yatan çeşitli sosyal, siyasal ve kültürel özellikleri ele aldığı savunulmaktadır. Bu
gruplardan ya da disiplinlerden her biri rekabetçiliği açıklamak ya da ölçmek için farklı
göstergeler önermişlerdir (Dwyer ve Kim, 2003: 370-371). Bununla birlikte, rekabetçilik firma,
sektör, sektör kümesi, ulusal ve uluslararası olmak üzere beş farklı kategoride tanımlanmıştır
(Bahar ve Kozak, 2012: 184-185). Şirketlerin piyasaya sundukları mal ve hizmetlerin alternatifleri
karşısında, tercih edilebilirliklerini koruma dereceleri firma rekabetçiliğini ifade ederken, bir
endüstrinin rakipleri ile aynı ya da onlara göre daha iyi bir verimlilik düzeyine ulaşması ve bunu koruma
yeteneği ya da rakiplerine göre aynı ya da daha düşük maliyetle üretip satma yeteneği sektör
rekabetçiliği olarak açıklanmaktadır. Sektör kümesi açısından rekabetçilik, bölgesel verimlilik
artışı ve düşük maliyet yeteneği ile bölgesel rekabet gücünüifade etmektedir. Ulusal rekabetçilik,
ülkenin sahip olduğu kaynaklardan önemli oranda gelir elde etmesi ve dış ticarette ürün farklılaştırarak
dağıtım kanalları aracılığıyla bunu yeni ürünlerle birlikte sunabilme yeteneği iken uluslararası
rekabetçilik, yerli bir firmanın dış ticaret piyasalarında yerli ve yabancı firmalara göre fiyat, kalite,
teslim süresi gibi faktörler açısından üstün olmasıdır.”
Rekabetçilik literatürde makro (ulusal düzeyde) ve mikro (firma düzeyinde) perspektiften de
ele alınmış olup, bu sınıflandırma ile daha faydalı bilgiler elde edilebileceğine değinilmiştir
(Ritchie ve Crouch, 2003: 20). Rekabetçiliğin mikro boyutu firmalar arasındaki rekabeti ve bu
firmaların uluslararası pazarlardaki uygulamalarını ifade ederken, makro boyutta rekabetçilik,
uluslararası ve küresel birlikler arasındaki rekabeti kapsamaktadır ve temel amaç toplumun
reel gelirini arttırmaktır (Waheeduzzaman ve Ryans, 1996: 7).
Rekabetçiliğin sınıflandırılması ya da tanımlanmasına dair genel bir kabulün olmaması,
kavramın çok yönlü ve karmaşık yapısının kanıtıdır. Fakat bununla birlikte açıkça üretkenlik,
verimlilik ve karlılığın ortak unsurlarını birleştiren bir yapı olarak görülmektedir. Özellikle
nihai sonucunun hayat standartları ve sosyal refahı arttırmak olduğu konusunda araştırmacılar
hemfikirdir.
Rekabet, bireyler, kurumlar ve ülkeleri derinden etkileyen, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde
birçok farklı açıdan olumsuzluk yaratabilecek bir durumdur. Özellikle ülkelerin kalkınmasını
sağlayan ekonomik birimler olan işletmelerin rekabeti göz önüne almadan hareket etmesi,
Yönetim, Ekonomi ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi, 3(2):30-42.
33
zaman içerisinde toplumun refah seviyesini de etkileyebilecek önemli bir değişkendir. Turizm
işletmeleri de özellikle sağladığı ekonomik katkılar sebebiyle ülkeler için adeta bir endüstri
konumundadır. Turizm talebinin karşılanmasında etkili olan bu işletmelerin sayıca fazlalığı ve
farklı nitelikte olması nedeniyle sınıflandırılması güçleşmektedir. Ancak genellikle ulaştırma
işletmeleri, konaklama işletmeleri, yeme-içme ve eğlence işletmeleri, seyahat işletmeleri ve
diğer işletmeler olarak sınıflandırılmaktadır. Tüm bu işletmeler hem kendi sınıfındaki rakipleri
hem de turizm sektörü bileşeni olması açısından etkileşim halinde olduğu rakipleri ile zaman
zaman karşı karşıya gelmektedir. Hizmet işletmeleri olmaları sebebiyle rekabetin ketici
tercihlerinde meydana getirdiği küçük bir değişme, bu işletmeleri büyük bir risk altında
bırakmaktadır. Özellikle haksız rekabete konu olabilecek yalan haber, yanıltıcı bilgi, kötüleme
gibi eylemler, tercihleri kolaylıkla değişebilen turistlerin, bu işletmelere olan güveninin
sarsılmasına neden olmaktadır. Bu sebeple doğru rekabet koşullarının sürdürülebilirliği,
özellikle turizm işletmeleri açısından hayati bir önem taşımaktadır. Bu araştırmada
Türkiye’deki turizm işletmelerinin hangi alanda ya da konuda haksız rekabete başvurduğu
literatür taraması tekniği ile incelenmiş ve sonuçlar paylaşılmıştır.
TURİZM ENDÜSTRİSİNDE REKABET KOŞULLARI
Geçmiş yıllarda rekabet çalışmaları daha çok sanayi sektöründeki firmaların ihracattaki
başarılarını ölçmeye odaklansa da hizmetler sektöründe de büyük bir rekabet yaşandığı zaman
içerisinde anlaşılmıştır. Günümüzde endüstrileşmiş ülkelerin GSMH’larının %60-70’ini
hizmetler sektörünün oluşturması, rekabetin bu alanlarda da artmasına ve dolayısıyla
araştırılmasına sebebiyet vermiştir. Ancak ilk araştırmalar geleneksel rekabet teorilerinin
turizm sektöründeki işletmelere uyarlanması sonucu elde edilmiştir. Çünkü turizm çok yönlü
ve karmaşık bir yapıya sahip olması sebebiyle rekabeti ölçebilmek için dikkate alınması gereken
çok fazla faktör bulunmaktadır. Bunlar, ziyaretçi sayısı, pazar payı, turist harcamaları, işgücü,
turizm endüstrisinin katma değeri gibi objektif faktörlerle; kültür ve tarihi zenginlik, turizm
deneyiminin kalitesi ve memnuniyeti gibi subjektif faktörleri kapsamaktadır (Bahar, 2004: 24-
25).
Turizm endüstrisi yarattığı çarpan etkisi ile birçok kolunu etkilese de bir turizm faaliyetinin
gerçekleşebilmesi için turistin ikamet ettiği adresten ayrılması, gittiği yerde en az bir gece
konaklaması gibi turizme temel oluşturan birtakım faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi amacıyla
çok çeşitli işletmelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bunlar ulaştırma işletmeleri, konaklama
işletmeleri, yeme-içme ve eğlence işletmeleri, seyahat işletmeleri ve diğer işletmeler olarak
sınıflandırılmaktadır. Diğer işletmelere kıyasla turizm gelirleri içerisinde konaklama işletmeleri
oldukça büyük bir paya sahiptir (Zengin, Şen ve Taşar, 2010: 445). Özellikle kıyı turizminde her
şey dâhil sistemle çalışan Türkiye’de konaklama işletmeleri içerisinde otellerin oranı oldukça
yüksektir.
Turizm endüstrisi içerisinde önemli bir paya sahip olan konaklama işletmelerinin monopollü
rekabet piyasasında varlık göstermesi, yalnızca başarılı işletmelerin yeterli kârlılıkta
çalışmasına imkân vermektedir. İç ve dış olumsuz etmenler nedeniyle rekabete karşı
koyamayan işletmeler ise karşılaştığı mali ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle zarara uğramakta
ve bu durum piyasadan çekilmeye kadar gidebilmektedir (Türksoy, 2007: 101). Özellikle çok
sayıda rakibin olduğu otel endüstrisinde, mal veya hizmet satabilmek, müşteri beklentilerini
karşılayabilme derecesi ile doğru orantılıdır. Turistin talebinde meydana gelen değişmeyi ya da
yeni mal ve hizmetlere yönelme eğilimini rakiplerden önce fark eden oteller, müşteri
memnuniyeti temelli bir rekabet avantajı sağlamaktadır. Bununla birlikte teknolojik değişime
ayak uydurarak bilgiyi yönetebilen oteller de rekabette öne çıkmaktadır. Müşteri tanıma
Gülizar AKKUŞ
34
sistemleri ve interaktif TV’ler gibi teknolojiden önemli ölçüde faydalanan oteller pazar payını
korumaya devam etmektedir. Ayrıca oteller rekabet avantajı sağlayabilmek adına yatay ve
dikey bütünleşme yoluna gidebilmektedir. Yatırım ve işletme sermayesi sağlayabilmek,
pazarlama avantajı sağlamak, marka imajını kullanmak gibi nedenlerle yaptığı bütünleşmeler
aslında rekabette geride kalmamak için attığı adımlardır (Aksu, 2000: 273). Özetle, turizm
işletmeleri ve özellikle konaklama işletmeleri rekabette üstünlük sağlayabilmek için
küreselleşmeyi, teknolojik gelişmeyi, değişen müşteri isteklerini ve bunları düzenlerken yasal
yaptırımlarını göz ardı etmemelidir. Ettiği takdirde başarısız olması ve uzun dönemde
sürdürülebilirliğinin tehlikeye girmesi söz konudur.
Haksız Rekabet
Ticaret hayatında rekabet, üretilen mal ve hizmetin kalitesini yükselterek fiyatını düşürüp,
işletme verimliliğini arttırmaktadır. Aynı zamanda tüketici de daha ucuza daha kaliteli ürün
satın almaktadır. Rekabet çift yönlü bu avantajı sayesinde çok önemli bir konu halini almıştır.
Bu nedenle 1982 Anayasası’nın 167. maddesi gereği, devletin piyasalarda fiili ve anlaşma
sonucu doğabilecek tekelleşme ve kartelleşmeyi önleme görevinden söz edilmiş ve 1994 yılında
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kabul edilmiştir (Deryal, 2009: 72). Fakat
serbest rekabet hakkı kötüye kullanılabileceği için rekabet hakkı nasıl korunuyorsa kötüye
kullanılması da kanunla korunmuştur. Haksız şekilde yapılan rekabeti hiçbir hukuk düzeni
korumadığı gibi, 13.01.2011 tarihli Türk Ticaret Kanunu (TTK) dördüncü kısım (madde 54-63)
haksız rekabet başlığı altında, rekabet hakkının kötüye kullanılması yaptırıma bağlanmıştır.
TTK madde 54’e göre haksız rekabet, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki
ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari
uygulamalar olarak ifade edilmektedir. Haksız rekabetin iktisadi rekabet, aldatıcı hareket ve
dürüstlük kuralına aykırı çeşitli davranışlar olmak üzere üç unsuru bulunmaktadır. İktisadi
rekabetten söz edebilmek için ekonomik bir faaliyetin gerçekleşmesi gerekmektedir ve iktisadi
rekabet hakkı kullanılırken, dürüstlük kuralına aykırı hareket edilmemesi gerektiği
belirtilmektedir. Dürüstlük kuralı ile sınırları belli olan rekabet hakkı suiistimal edilmişse
burada haksız rekabetten bahsedilmektedir (Manop, 2007: 328-329).
Değişen ve gelişen ticaret şartları sebebiyle mevcut ticaret kanunu ve dolayısıyla haksız rekabet
hükümleri hakkında zaman içerisinde değişiklikler yapılmıştır. Öncelikle dil sadeleştirilmeye
ve Türkçe kelimeler kullanılmaya çalışılmıştır. TTK madde 55’de hangi durum ve davranışların
haksız rekabet hali olarak kabul edileceği sıralanmıştır. Sıralamada fıkralar a, b, c, d, e, f
şeklinde harf sistemiyle numaralandırılmış ve fıkralarda numaralandırılarak bentlere (a fıkrası=
12 bent, b fıkrası=4 bent, c fıkrası=3 bent, f fıkrası=2 bent) ayrılmıştır (Manop, 2007: 342). Ancak
okumada kolaylık sağlaması adına haksız rekabet hükümleri şu şekilde özetlenebilir (Deryal,
2009: 73-74):
1. Kötüleme
2. Gerçeğe aykırı bilgi verme
3. Kedisiyle ilgili yanlış ve yanıltıcı bilgi verme
4. Yanlış unvanlar ve mesleki adlar kullanma
5. İltibasa (karışıklığa) yol açma
6. Yardımcıları görevlerini kötüye kullanmaya kandırma
7. Yardımcılardan işletme sırlarını öğrenme
8. Haksız olarak öğrenilen işletme sırlarını kullanma veya yayma
9. Gerçeğe aykırı bonservis verme
Yönetim, Ekonomi ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi, 3(2):30-42.
35
10. İş hayatı şartlarına uymama olarak belirtilmiştir.
YÖNTEM
Türdeş ürün sunan turistik destinasyonların ya da turizm işletmelerinin giderek aynılaştığı bir
ortamda, rakipler ile rekabet edebilmek zorlaşmaktadır. İşletmeler bu zorluğu aşabilmek için
ürün ve hizmetlerini farklılaştırmaya ya da tutundurma faaliyetlerini çeşitlendirmeye
çalışmaktadır. Ancak bazı işletmelerin bu tarz faaliyetlerden ziyade rakibi baltalayacak birtakım
çabalar ile pazarda tutunmaya çalıştığı gözlenmektedir. Turizm sektörü turistik talebin oldukça
hassas olduğu bir sektör olması dolayısıyla, bu tarz propagandalar ya da yanıltıcı faaliyetler
turisti hızlı bir şekilde etkisi altına almakta ve işletmeleri rekabet edemez hale getirmektedir. Bu
durumun önüne geçebilmek amacıyla rekabeti düzenleyen birtakım kurallar belirlenmiş ve
yaptırıma bağlanmıştır. Ancak hizmet sunması sebebiyle konjonktürel durumlardan yüksek
derecede etkilenen turizm sektöründe rekabeti kısıtlayan ya da olumsuz etkileyen durumların
neler olduğu tam olarak bilinmemektedir. Bu sebeple araştırmada Türk turizm sektöründe
karşılaşılan rekabet ihlallerini tespit etmek amaçlanmıştır. Bu amaca binaen, haksız rekabet
fiilleri literatür tarama yöntemi ile derlenmiştir. Araştırmada Türk turizm sektöründeki haksız
rekabet fiilleri tespit edilmek istendiği için, veriler Türkçe akademik yazın ile sınırlandırılmıştır.
Tarama işlemi “Google Scholar”, “Türkiye Ulusal Akademik ve Bilgi Merkezi’ndeki Sosyal
ve Beşeri Bilimler”, “SOBİAD” ve Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi veri tabanları
aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Taramada ilk aşamada yalnızca “haksız rekabet” anahtar kelimesi
kullanılmıştır. Ancak ulaşılan çalışmaların çoğunun farklı bilim dallarına (özellikle hukuk)
yönelik olması ve turizmden bağımsız olması, değerlendirme güçlüğüne sebep olduğu için
turizm” anahtar kelimesinin de eklenmesi uygun bulunmuştur. İki anahtar kelime kullanılarak
yapılan tarama 01-05 Haziran 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Tarama tam metin
makale ve bildiriler ile sınırlandırılmıştır. Kitabi kaynakların taranamamasının en büyük nedeni
turizm sektöründeki haksız rekabet fiillerine sadece araştırmaların içeriğinde birer cümle ya da
kelime olarak değinilmiş olmasıdır. Bu sebeple tarama bilgisayar üzerinden online ortamda
yapılmıştır. Tarama sonucu toplam 30 kaynak kapsamlı değerlendirmeye alınmıştır.
BULGULAR VE TARTIŞMA
Yerli yazında doğrudan turizm ile ilgili bir konuyu hedef alarak haksız rekabet durumunu
irdeleyen yalnızca bir çalışmaya rastlanmıştır. Bu çalışma hukuk dergisinde yayınlanmış olması
sebebiyle aslında turizm ile direkt olarak ilişkili olmamakla birlikte, bağlantılı olduğu
düşünülerek değerlendirmeye alınmıştır. Topçuoğlu ve Özkul (2014) tarafından yapılan
araştırmada haksız rekabet açısından helal gıda sertifikası konusu incelenmiştir. Helal gıda
konusu yeni yeni tartışılmaya başlanan helal turizm kapsamında sıklıkla ele alınan bir
araştırma başlığıdır. Çalışma sonucunda helal sertifika işaretini yetkisiz kullanan veya şartlarını
ihlal eden kimselere karşı haksız rekabet hükümlerinin caydırıcı olmadığı belirtilmiş ve
doğrudan bir teşebbüsü hedef almadıkları için rakipler tarafından dava açılma ihtimallerinin az
olduğuna değinilmiştir.
İncelenen bu araştırma doğrudan yiyecek-içecek konusu ile ilgili haksız rekabet hükümlerini
hedef alırken, bunun dışında başlığında ya da anahtar kelimesinde haksız rekabet ifadesi yer
almayan ancak içeriğinde sıklıkla değinilen yiyecek-içecek alanında araştırmalar olduğu tespit
edilmiştir. Bu araştırmaların 16 tanesi coğrafi işaretli ürünler ile ilgili olup, beş tanesi yiyecek-
içecek işletmelerini ilgilendirmektedir. Coğrafi işaretli ürünler ya da coğrafi işaretler, belirli bir
bölge ya da yöreye özgü, özel bir niteliği bulunan, benzerlerine göre daha fazla tercih edilme
Gülizar AKKUŞ
36
olasılığı olan ve o coğrafi bölge ile özdeşleşmiş ürünlerdir (Pektaş vd., 2018: 67). Coğrafi işaret
almış ürünler, taklitlerine ya da sahtelerine karşı korunmakta ve haksız rekabet
engellenmektedir. İncelenen araştırmaların çoğunda coğrafi işaretli gastronomik değer taşıyan
ürünlere odaklanılmış ve haksız rekabeti engelleyebilmek amacıyla coğrafi işaretlemenin ne
kadar önemli olduğuna dikkat çekilmiştir. Genel anlamda gelişmekte olan ülkeler (Doğan, 2015:
66) ya da Türkiye (Şahin ve Meral, 2012: 89; Kan vd., 2012: 98; Töre Başat vd., 2017: 71; Pektaş
vd., 2018: 74; Hoşcan, 2018: 394) için coğrafi işaretli ürünlerin haksız rekabeti önlemede
sağladığı avantaja değinen çalışmalar olmakla birlikte, bölge ya da yöre bazındaki gastronomik
değerler üzerinden coğrafi işaretlemenin önemine değinen araştırmalarda da haksız rekabet
hallerinden bahsedildiği gözlenmiştir. Hatipoğlu (2016: 84) çalışmasında Trakya gastronomik
ürünlerinden, Toklu (2016: 172) Artvin balından, Karaca (2016: 21) Türkiye peynirlerinden,
Cömert ve Özata (2016: 1965) Karadeniz mutfağından, Polat Üzümcü vd. (2017: 135) Kocaeli
gastronomik ürünlerinden, Toprak ve Oğuz (2017: 967) Siirt, Cihan vd. (2017: 22)
Afyonkarahisar, Akyürek ve Zeybek (2018: 873) Gümüşhane gastronomik değerlerinden
bahsetmiştir. Bu çalışmaların araştırma açısından en önemli ortak paydası tamamında coğrafi
işaretleme ile haksız rekabetin önüne geçilebileceğinin vurgulanmasıdır. Bunlara ek olarak,
Oraman (2015: 83) çalışmasında coğrafi işaretlemenin dışında sözcük olarak gerçek coğrafi yeri
ifade etmekle birlikte halkta haksız biçimde ürünün başka yer kaynaklı olduğu izlenimini
bırakan kullanımların da haksız rekabete girdiğini ve önlenmesi gerektiğini belirtmiştir.
Çalışmada “Anzer Balı stilinde”, “Hereke Halısı tarzında”, “Kayseri Pastırması tipinde” ya da
“Isparta’da üretildiği gibi” türündeki ifadelerin buna örnek teşkil ettiğine de değinmiştir. Lök
ve Yıldız (2015: 165) ise farklı bir açıdan yaklaşarak yöresel ürünlerin teşviki ve finansmanında,
kamu yardım ve desteklerinin haksız rekabete yol açabileceğine değinmiştir.
İçeriğinde haksız rekabete değinilen diğer yiyecek-içecek araştırmalarından ikisi işletmeleri
temel almıştır. Kaya vd., (2015)’nin yaptığı araştırmada hazır yemek işletmelerinin en önemli
sorununun merdiven altı üretim sebebiyle oluşan haksız rekabet ortamı olduğu tespit
edilmiştir. Şanlıurfa’da gerçekleştirdikleri çalışmada, hazır yemek işletmesi yöneticileri, kayıt
dışı çalışan işletmelerin uyguladıkları fiyat politikası sebebiyle haksız bir rekabet ortamı
yaratıldığını ve bunun en büyük sebebinin denetim yetersizliği olduğunu vurgulamışlardır.
İnanöz ve Narın (2017)’ın yaptıkları benzer bir çalışmada Burhaniye ve Edremit’te bulunan
zeytin ya da zeytinyağı işletmelerinin markalaşma sürecinde kaliteyi vurgulamaları gerektiği ve
yörede geliştirilecek bir kalite kontrol sistemi ile karıştırma yağların pazara sürülmesinin
engellenmesi gerektiği dile getirilmiştir. Her iki çalışmada da benzer şekilde denetim eksikliği
sebebiyle piyasaya sunulan kötü ürünlerin yarattığı haksız rekabet ortamı tartışılmıştır.
Gökçe ve Ergezer (2016) gıda mevzuatını değerlendirdikleri araştırmada, ilk defa 2011 yılında
yürürlüğe giren Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik’e uyarak
hemen birtakım düzenlemelere girişen işletmeler ile yönetmeliğin ardından her yıl çıkarılan
uyum süreci sebebiyle hala herhangi bir düzenleme yapmamış işletmeler arasında bir haksız
rekabet olduğunu vurgulamıştır. Aktürk ve Özgür (2011)’de benzer şekilde Turizm Tesislerinin
Belgelendirilmesi ve Niteliklerine İlişkin Yönetmeliğin içerik ve uygulama açısından günün
değişen şartlarına uygun şekilde revize edilmesi gerektiğinden bahsetmiş ve otellerin yıldız
sistemleriyle ilgili aksaklıkların haksız rekabete yol açtığını vurgulamıştır. Cumhur (2017) ise
taklit ve tağşiş yapılan gıda ürünlerinin aynı isimle geleneksel gıda gibi gösterilerek tüketiciye
sunulmasının tüketici kandırma yanı sıra haksız rekabet oluşturarak haksız kazanç elde
edilmesine neden olduğunu belirtmiştir.
Literatür taraması sonucu ulaşılan araştırmaların çoğunda gıda ürünlerine yönelik haksız
rekabet fiillerinden bahsedildiği tespit edilmiştir. Ancak bu çalışmalara ek olarak konaklama
işletmeleri, ulaştırma işletmeleri, seyahat acentaları ve rehberler ile ilgili araştırmalara da
Yönetim, Ekonomi ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi, 3(2):30-42.
37
ulaşılmıştır. Turizm işletmeleri içerisinde önemli bir yere sahip olan konaklama ve ulaştırma
işletmelerinin maruz kaldığı rekabet ihlallerine değinen araştırmalar şu şekilde özetlenebilir:
Yorgun (2013) sendikalı turizm işletmeleri ile sendikasız olanlar arasında bir haksız rekabet
ortamı olduğuna değinirken, Gümüş vd. (2014) her şey dâhil sistemin çevre esnafı üzerinde
yarattığı uzun vadeli olumsuz etki ve dolayısıyla haksız rekabet ortamından bahsetmiştir. Kurt
ve Ünlüönen (2017) ise paylaşım ekonomisinin turizm sistemine etkisi üzerine odaklandığı
araştırmada, özellikle günlük ve kısa süreli ev kiralama ve ev değişimi gibi turistik hizmetlerin
kayıtdışı olmaları sebebiyle geleneksel turizm işletmelerine karşı bir haksız rekabet ortamı
yarattığına değinmiştir. Kurt ve Ünlüönen’in yaptığı araştırmaya benzer şekilde Kişi (2018)
paylaşım ekonomisinin ulaşım sektörüne nasıl yansıdığını araştırmıştır. Düşük ücretle hizmet
sağlaması sebebiyle sıklıkla eleştiriye maruz kalan Uber’in haksız rekabete yol açtığına
değinilmiştir. Danimarka ve İtalya’da bu sebeple Uber faaliyetlerinin durdurulduğundan
bahsetmiştir. Türkiye’de ise bu konuya dair bir dizi karar alınmış, ancak Uber tarafından karar
yargıya taşınmış ve ilgili kararın yürütmesi durdurulmuştur. Akay ve Türkay (2014) ise araç
kiralama şirketleri arasında kayıtlı çalışan firmalara karşı kayıtsız çalışan firmaların haksız
rekabet ortamı yarattığını belirtmiştir. Rekabet, fiyat indirimi olarak yansıdığı için karsız çalışan
firmalar olduğu dile getirilmiştir.
Buzcu ve Oğuz (2015) seyahat acentalarının sorunlarını belirlemeye çalıştıkları araştırmada,
Adana’daki A grubu acentaları dikkate almıştır. Araştırmada sektörü temsil eden tüm turizm
işletmelerinin haksız rekabet yaratıcı pazarlama stratejileri ve faaliyetlerinin olmasından
bahsedilmiştir. Birçok turizm işletmesinde olduğu gibi acentalarda da haksız bir rekabet ortamı
yaratan en önemli sorun kayıtdışı ya da izinsiz yapılan faaliyetlerdir. Bu konuya ilişkin
TÜRSAB’ın, letme belgesi ve TÜRSAB belgesi olmaksızın faaliyet gösteren kişi ve
kuruluşların Google AdWords üzerinden reklam vermesini engelleyeceği yönündeki duyuru
paylaşılmıştır. Bununla birlikte hac ve umre organizasyonlarında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
seyahat acentelerinin hem rakibi hem de denetleyicisi olmasının acentalar için haksız rekabete
neden olduğu da vurgulanmıştır. Rehberlerin meslek algısına ilişkin yapılan bir diğer
araştırmada (Güzel ve Köroğlu, 2015) ise, kaçak rehberlerin çalıştırılması ve denetimin
olmamasının haksız bir rekabet ortamı yarattığı belirtilmiştir. Altıntaş (2016) çalışmasında diğer
tüm araştırmalardan farklılaşarak, kültürel miras niteliği taşıyan ve turizmin sürdürülebilirliği
açısından oldukça önemli olan geleneksel el sanatlarının karşılaştığı ticari sorunları analiz
etmiştir. Araştırmasında sanatkârların öncelik sırasına göre karşılaştığı pazarlama ya da satış
sorunları içerisinde makine ile imal edilen ve ithal ürünlerin yarattığı haksız rekabet ortamı
ikinci sırada yerini almıştır. Bununla birlikte Türkiye’de ilgili kalite kontrol ve kalite sertifikası
veren kamu kurum ve kuruluşlarının, geleneksel el sanatları ürünlerine yönelik bir kalite
standardının bulunmamasının geleneksel Türk el sanatları ürünlerinin haksız rekabet ile karşı
karşıya kalmasına sebebiyet verdiği vurgulanmıştır.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Haksız rekabet tanımından hareketle, TTK’da ekonomik rekabetin her türlü kötüye
kullanılması iken, sadece fiyat rekabetini içine alan bir hüküm niteliği taşımamaktadır. Rakibi
kötülemek, karalamaya çalışmak, yanlış bilgi vermek, aldatıcı reklamlar yapmak gibi halleri de
kapsamaktadır. Ulusal akademik yazında Türk turizm sektöründe haksız rekabet konusunu
irdeleyen kapsamlı bir araştırma bulunmazken, turizm alanında birçok çalışmada bazı fiiller
haksız rekabet olarak değerlendirilmiştir. Araştırma amacı doğrultusunda Türkiye turizm
sektöründe karşılaşılan haksız rekabet hallerini şu şekilde özetlemek mümkündür:
Gülizar AKKUŞ
38
İşletme belgesi sahibi olmayan ve birlik kanunlarına aykırı faaliyet gösteren turizm
işletmelerinin varlığı,
Kayıt dışı faaliyet gösteren işletmelerin denetlenememesi,
Özellikle gıda ürünleri sunan işletmelerin denetimlerinin yetersiz olması sebebiyle
piyasaya kötü ürünler sunulması,
Geleneksel gıda ürünlerinin taklit ve tağşiş ile tüketiciye sunularak kandırılması,
Gastronomik ürünlerin başka yer kaynaklı olduğu izlenimini bırakarak halkın
yanıltılması,
İşletmelerin gıda mevzuatı uyum sürecine uymaması ve devamlı olarak tanınan ek
sürelerden faydalanması,
Özellikle gastronomik ürünlere yönelik kalite kontrol sistemlerinin bulunmaması,
Helal sertifika işaretinin yetkisiz kullanılma ya da şartlarının ihlal edilmesi,
Yöresel ürünlerin teşviki ve finansmanı amaçlı kamu yardım ve desteklerinin adil
dağıtılamaması,
Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesi ve Niteliklerine İlişkin Yönetmeliğin içerik ve
uygulama açısından günün değişen şartlarına uygun şekilde revize edilmemesi,
Turizm işletme belgeli konaklama tesislerinin yıldız sistemi ile ilgili aksaklıkların
giderilmemesi,
Sendikalı turizm işletmeleri ile sendikasız olanlar arasındaki çeşitli haksız hallerin
olması,
Konaklama işletmelerinde uygulanan her şey dâhil sistemin çevre esnafı üzerindeki
etkileri,
Paylaşım ekonomisi sebebiyle ortaya çıkan birçok turistik hizmetin (konaklama,
ulaşım, araç kiralama gibi) kayıt dışı olması,
Paylaşım ekonomisi sebebiyle hem konaklama hem de ulaştırma işletmelerinin maruz
kaldığı fiyat indirimleri,
Seyahat acentalarının kayıt dışı ya da izinsiz faaliyetler düzenlemesi,
Hac ve umre organizasyonlarında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın seyahat acentelerinin
hem rakibi hem de denetleyicisi olması,
Kaçak rehberlerin çalıştırılması ve denetimin olmaması,
Bazı geleneksel el sanatına dayalı ürünlerin makine ile imal edilmesi ve piyasada ithal
ürünlerin bulunması,
Geleneksel el sanatları ürünlerine yönelik bir kalite standardının bulunmaması,
Tüm bu haller göz önüne alındığında, hizmetler sektörünün önemli kalemlerinden biri olan
turizm faaliyetlerinin olumlu gelişimi açısından, haksız rekabet hallerinin kontrol altına
alınması ve yapıcı birtakım düzenlemelerle piyasanın korunması gerekliliği ön plana
çıkmaktadır. Yapılmış araştırmalarda değinilen konuların çoğunun çıkış noktası aslında turizm
işletmeleri sahiplerinin ya da yöneticilerinin etik standartlar konusunda hassas
davranmamaları kaynaklıdır. Kayıt dışı çalışma ve bunu fiyat avantajına çevirme, taklit
ürünleri aslı gibi göstererek insanları yanıltma ahlaki problemler olması yanı sıra haksız kazanç
sağlayıcı ve haksız rekabeti tetikleyici faaliyetlerdir. Özellikle bazı seyahat acentalarının izinsiz
birtakım faaliyetler yürütmesi, yasal olan ve izin alan acentaları hem fiyat hem de itibar
açısından zor duruma düşürmektedir. Bununla birlikte işletme belgesi olan ancak kayıt dışı
personel istihdam eden turizm işletmeleri de bulunmaktadır. İşletme ya da belediye belgeli bazı
restoranlarda özellikle mutfak alanında kaçak işçi çalıştırılması ya da bazı seyahat acentalarının
kaçak rehber çalıştırması buna örnek teşkil etmektedir. Bu durumların ortadan kaldırılabilmesi
için özellikle işletmelerin bağlı bulunduğu birliklerin ya da belediyelerin denetimleri
sıklaştırılması ve rekabeti olumsuz etkileyen fiiller tespit edildiğinde gerekli cezaların verilmesi,
fiilin tekrarında nedeni sunularak bu işletmelerin birlikten çıkarılması gerekmektedir. Ayrıca,
Yönetim, Ekonomi ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi, 3(2):30-42.
39
kaydı olan işletmeler için denetimlerin sıklaştırılması söz konusu iken, kayıt dışı çalışan
işletmelerin denetlenmesi bile mümkün olamamaktadır. Bu durum haksız rekabeti tetiklediği
gibi ülke ekonomisini de olumsuz etkilemektedir. Bu sebeple hem kayıt dışı işletmelerin hem
de kayıt dışı istihdamın önüne geçilmelidir. İşletmelerin yarattığı haksız rekabet halleri ya
sıra, özellikle seyahat acentalarının bazı organizasyonlarında bir kamu kurumunun hem rakip
hem de denetleyici konumunda olmasının çıkar çatışması yarattığı söylenebilir. Çünkü rakip
konumda olan iki kurumdan birinin diğerini kontrol etmesi rekabet ihlali olarak
değerlendirilebilir.
Gastronomik ürünlerin başka yer kaynaklı olduğu izlenimini bırakarak ya da yöresel ürünleri
taklit ederek tüketiciyi kandırmak da önemli bir etik problemdir. Bu sayede elde edilen kazanç
haksız olduğu gibi, tüketici mağdur edilmektedir. Bunun önüne geçebilmek için özellikle
gastronomik ürünlere yönelik kalite standartlarının getirilmesi büyük önem arz etmektedir.
Bununla birlikte, coğrafi işaretleme ile geleneksel ürünler ya da değerler tescillenerek koruma
altına alınmalıdır. Bu sayede uluslararası pazarlar da dâhil olmak üzere taklit ürünlerin önüne
geçilerek haksız kazanç sağlayanlar hakkında yasal işlem başlatılması durumu gündeme
gelebilir. Ayrıca incelenen araştırmalarda da sıklıkla değinilen coğrafi işaretli gastronomik
ürünlerin korunması turizmin sürdürülebilirliği açısından oldukça önemlidir. Gastronomik
ürünler yanı sıra geleneksel el sanatlarını da kapsayan somut kültürel miras öğelerini
koruyarak bir kalite standardı oluşturmak da oldukça önemlidir. Çünkü bu değerler toplumun
aynası niteliğini taşıyan, geçmişi anlamayı sağlayan nadide eserlerdir. Günümüzde bu
değerlere verilen önem yerini sürümden kazanma güdüsüne bırakmış ve birçok el sanatına
yönelik ürün makinelerde üretilmeye başlanmıştır. Bu durum zaman içerisinde el sanatını bilen
kişi sayısını da azaltarak, el sanatlarını sadece makinelerin ürettiği ambalajlı ürünler haline
getirecektir. Bununla birlikte piyasada birçok geleneksel el sanatının muadili sayılabilecek ithal
ürünün bulunması da hem ülkenin kültürel değerleri hem de ekonomisi açısından büyük
kayıptır.
Sertifika, mevzuat, yönetmelik gibi hukuki dayanağı olan faaliyetlerde işletmelerin hepsinin
aynı standarda uyması gerekliliği göz aredilmemelidir. İşletmelere devamlı yeni mevzuata
uyum amaçlı ek süreler verilmesi, mevzuata uyum amacıyla yatırım yapan diğer işletmeleri zor
durumda bırakmaktadır. Ya da günün şartlarına uygun hale getirilmeyen yönetmelikler, çağa
uyarak rekabette öne çıkmaya çalışan işletmeleri dezavantajlı hale getirmektedir. Bu gibi
durumlar haksız rekabete yol açtığı gibi işletmeler arasında ayrım yapıldığının düşünülmesine
de sebebiyet verebilir. Özellikle yöresel ürünlerin teşviki ve finansmanı amacıyla verilen kamu
yardım ve desteklerinin adil dağıtılmadığının düşünülmesi buna örnek olarak gösterilebilir.
Ayrıca günümüz dünyasında paylaşım ekonomisi sebebiyle kayıt dışı birçok turistik hizmetin
ortaya çıkması ve bunun sonucunda turizm işletmelerinin katlanmak zorunda kaldığı fiyat
indirimlerinin sektörde bir haksız rekabet ortamı yarattığı ifade edilmektedir. Aslında paylaşım
ekonomisi özü itibariyle kaynakların daha verimli kullanılması fikrine dayandığı için
sürdürülebilirliğe sağladığı katkı yadsınamaz. Ancak bu faaliyetlerin kayıt dışı gerçekleşiyor
olmasının da özellikle ülke ekonomisi açısından birçok dezavantajı bulunmaktadır. Bu sebeple
paylaşım ekonomisi fikrinin özü korunmalı ancak kayıt altına alınması sağlanmalıdır. Aslında
her şey dahil oteller ile çevre esnafı arasındaki ilişki de benzer bir nitelik taşımaktadır.
Günümüzde paylaşım ekonomisi sebebiyle haksız rekabete uğradığını düşünen daha çok
turizm işletmeleri iken, geçtiğimiz yıllarda her şey dahil sistemle çalışan otellerin çevre esnafını
haksız rekabete maruz bıraktığı dile getirilmiştir. Geniş çerçeveden bakıldığında durumun
benzerlik taşıdığı ancak zaman içerisinde rollerin değiştiği söylenebilir.
Bu araştırmada Türk turizm endüstrisinde hangi haksız rekabet halleri ile karşı karşıya
kalındığı literatür taranarak tespit edilmeye çalışılmıştır. Sonraki araştırmalarda özellikle
Gülizar AKKUŞ
40
bugüne kadar hangi haksız rekabet fiillerinin gerçekleştiğini tespit edebilmek için Rekabet
Kurulu kararları incelenebilir. Akademik literatür ve Rekabet Kurulu kararları karşılaştırılarak
benzeşen ve ayrışan noktalar üzerinde durulabilir.
KAYNAKÇA
Akay, B. ve Türkay, O. (2014). Uluslararasılaşmış Bir Sektörde Rekabet Gücü Neye Bağlıdır?
Araç Kiralama İşletmeleri Üzerine Bir Araştırma, Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi, 5(3): 37-54.
Aksu, A. (2000). Otel İşletmelerinin Başarısını Etkileyen Dış Çevre Faktörleri, Balıkesir
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 3(4): 269-281.
Aktürk, A. ve Özgür, E. (2011). Otel İşletmelerinde Bir Faaliyet Denetim Aracı Olarak Kurumsal
Karnenin Uygulanabilirliği, Muhasebe ve Finansman Dergisi, 50: 17-32.
Akyürek, S. ve Zeybek, H. İ. (2018). Gümüşhane İlinin Gastronomi Turizmi Açısından
Değerlendirilmesi, Social Sciences Studies Journal, 4(15): 869-882.
Altıntaş, K. M. (2016). Kaybolmaya Yüz Tutmuş Geleneksel Türk El Sanatkârlarının Karşı
Karşıya Bulunduğu Ticari Sorunların Analizi, Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, 77: 157-
182.
Bahar, O. (2004). Türkiye’de Turizm Sektörünün Rekabet Gücü Analizi Üzerine Bir Alan Araştırması:
Muğla Örneği, Yayınlanmış Doktora Tezi, Muğla Üniversitesi, Muğla.
Bahar, O. ve Kozak, M. (2012). Turizm Ekonomisi. (4. Baskı), Ankara: Detay Yayıncılık.
Buğra, A. (2016). Kapitalizm, Yoksulluk ve Türkiye’de Sosyal Politika (7. Baskı), İstanbul:
İletişim Yayıncılık. [Online]
https://books.google.com.tr/books?id=Kvo6DwAAQBAJ&pg=PT21&lpg=PT21&dq=serbest+piya
sa+ekonomisi+sanayi+devrimi&source=bl&ots=aDtzzHBcNJ&sig=i7IQeAgZ5l46SBEttqiJ07lckeA
&hl=tr&sa=X&ved=2ahUKEwiqqvXgdTfAhWvNOwKHWHhBjsQ6AEwDnoECAQQAQ#v=one
page&q=serbest%20piyasa%20ekonomisi%20sanayi%20devrimi&f=false [Erişim Tarihi:
04.01.2019]
Buzcu, Z. ve Oğuz, S. (2015). Adana’daki A Grubu Seyahat Acentalarının Sorunlarını
Belirlemeye Yönelik Bir Çalışma, İşletme ve İktisat Çalışmaları Dergisi, 3(2): 78-85.
Cihan, A., Yılmaz, E. ve Denktaş, S. (2017). Afyonkarahisar’ın Gastronomi Turizmi Açısından
Tanıtılmasında Geleneksel ve Yenilikçi Gıda Ürünlerinin Kullanılması, Avrasya Bilimler
Akademisi Sosyal Bilimler Dergisi, Özel Sayı: 219-233.
Coşar, Y. (2006). Konaklama İşletmelerinin Rekabet Gücü ve Rekabet Gücünü Belirlemeye Yönelik İzmir
İlinde Dört ve Beş Yıldızlı Otellerde Bir Uygulama, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül
Üniversitesi, İzmir.
Cömert, M. ve Özata, E. (2016). Tüketicilerin Yöresel Restoranları Tercih Etme Nedenleri ve
Karadeniz Mutfağı Örneği, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 9(42): 1963-1973.
Cumhur, Ö. (2017). “Geleneksel Gıdaların Endüstriyel Üretime Aktarılması”, 1. Uluslararası
Turizmin Geleceği Kongresi: İnovasyon, Girişimcilik ve Sürdürebilirlik (Futourism), 28-30 Eylül 2017.
Mersin Üniversitesi Yayınları Yayın No: 48, 396-401.
Deryal, Y. (2009). Ticaret Hukuku Bilgisi: Özet Ders Kitabı, Trabzon: Derya Kitabevi.
Yönetim, Ekonomi ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi, 3(2):30-42.
41
Doğan, B. (2015). Coğrafi İşaret Korumasının Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Önemi, E-Journal of
New World Sciences Academy, 10(2): 58-75.
Dwyer, L. and Kim C. (2003). Destination Competitiveness: Determinants and Indicators,
Current Issues in Tourism, 6(5): 369-414.
Gökçe, R. ve Ergezer, H. (2016). Gıda Mevzuatımız; Nereden, Nereye?, Akademik Gıda, 14(2):
225-229.
Gümüş, S., Gümüş, T. B., Gümüş, H. G., Bilim, T. ve Gümüş, S. (2014). Her Şey Dâhil Sisteminin
Müşterilerin Ulusal Pazarlarda Satın Alma Davranışlarını Değiştirmeleri Üzerine Bir İnceleme,
Turan-Sam Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi, 6(24): 3-25.
Güzel, F. Ö. ve Köroğlu, Ö. (2015). Turist Rehberlerinin Mesleklerine Yönelik Pozitif ve Negatif
Yönlü Algılarının İçerik Analizi Yöntemi İle Belirlenmesi, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Dergisi, 16(1): 155-174.
Hatipoğlu, B. (2016). Bölgesel Turizmde Coğrafi İşaretli Yiyecek İçeceklerin Yeri: Tramep Proje
Örneği, (Editör) Bardakoğlu, Ö. ve Tecim, V.: Bölgesel Turizm içinde (ss. 80-91) İzmir.
Hoşcan, N. (2018). Küreselleşme Sürecinde Yöresel Gastronomik Ürünlerin Üretiminde ve
Pazarlanmasında Kooperatifçilik Üzerine Bir Model Önerisi, Güncel Turizm Araştırmaları Dergisi,
2(Ek.1): 390-413.
İnanöz, N. ve Narın, M. (2017). Yerel İşletmelerin Markalaşma Sürecinde Sosyal Medyanın
Rolü: Burhaniye ve Edremit Yerel Zeytin/Zeytinyağı İşletmeleri Örneği, Uluslararası Sosyal ve
Ekonomik Bilimler Dergisi, 7(1): 52-56.
Kan, M., Gülçubuk, B. ve Küçükçongar, M. (2012). Coğrafi İşaretlerin Kırsal Turizmde
Kullanılma Olanakları, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar
Dergisi, 14(22): 93-101.
Karaca, O. B. (2016). Geleneksel Peynirlerimizin Gastronomi Turizmindeki Önemi, Journal of
Tourism and Gastronomy Studies, 4(2): 17-39.
Kaya, K., Sevinç, N., Sevinç, M. R. ve Asoğlu, V. (2015). Hazır Yemek İşletmelerinin Sorunları ve
Çözüm Önerileri: Şanlıurfa Örneği, Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,
5(8): 1-9.
Kişi, N. (2018). Paylaşım Ekonomisinin Ulaşım Sektörüne Yansımaları: Uber Örneği,
Uluslararası Yönetim ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 5(10): 57-68.
Kurt, S. ve Ünlüönen, K. (2017). Paylaşım Ekonomisi Kapsamında Turizm Sisteminin
Değerlendirilmesi, Gazi Üniversitesi Turizm Fakültesi Dergisi, 1 (2017): 1-21.
Lök, H. ve Yıldız, S. (2015). Yerel Ürünlerin Teşviki ve Finansmanı, Bolu İlinin Desteklerden
Yararlanma Potansiyeli, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 15(3):
157-178.
Manop, B. (2007). Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve TTK Tasarısı Açısından Haksız Rekabet
Hükümlerine Bir Bakış, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,
12(3): 327-342.
Oraman, Y. (2015). Türkiye’de Coğrafi İşaretli Ürünler, Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler
Dergisi, 1(1): 76-85.
Pektaş, G. Ö. E., Kahraman, C. ve Alkan, G. (2018). Türkiye’de Coğrafi İşaretler ve İhracat
Pazarlaması Açısından Değerlendirilmesi, Doğu Coğrafya Dergisi, 23(39): 65-82.
Gülizar AKKUŞ
42
Polat Üzümcü, T., Alyakut, Ö. ve Adalet Akpulat, N. (2017). Coğrafi İşaretleme Kapsamında
Kocaeli Gastronomik Ürünlerinin Değerlendirilmesi, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Sosyal
ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 19(28): 132-140.
Ritchie, J. R. B. and Crouch, G. I. (2003). The Competitive Destination-A Sustainable Tourism
Perspective. UK: CABI Publishing.
Şahin, A. ve Meral, Y. (2012). Türkiye’de Coğrafi İşaretleme ve Yöresel Ürünler, Türk Bilimsel
Derlemeler Dergisi, 5(2): 88-92.
Toklu, İ. T. (2016). Tüketiciler Coğrafi İşaret İçin Daha Fazla Ödemek İster Mi? Artvin Balı
Üzerine Bir Araştırma, Karadeniz Araştırmaları, 52: 171-190.
Topçuoğlu, M. ve Özkul, B. (2014). Rekabet Hukuku Özellikle Haksız Rekabet Açısından Helal
Gıda Sertifikası, Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 4(1): 1-26.
Toprak, L. ve Oğuz, Z. (2017). Coğrafi İşaretler ve Siirt İli Örneği, 18. Ulusal Turizm Kongresi, 18-
22 Ekim 2017. Mardin. ss. 964-973.
Töre Başat, H., Sandıkçı, M. ve Çelik, S. (2017). Gastronomik Kimlik Oluşturmada Yöresel
Ürünlerin Rolü: Ürünlerin Satış ve Pazarlanmasına Yönelik Bir Örnek Olay İncelemesi, Journal
of Tourism and Gastronomy Studies, 5(Özel Sayı 2): 64-76.
Türksoy, A. (2007). Konaklama İşletmelerinde Mali Başarısızlığa Yol Açan Etmenler, Ege
Akademik Bakış, 7(1): 99-105.
Türk Dil Kurumu Resmi İnternet Sayfası, www.tdk.gov.tr, [Erişim Tarihi: 04.01.2019].
Türk Ticaret Kanunu, www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6102.doc [Erişim Tarihi:
10.05.2018].
Uyar, H. (2012). Konaklama Sektörünün Rekabet Edebilirlik Açısından İncelenmesi: Antalya Örneği,
Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, Sakarya.
Waheeduzzaman, A. N. M. and Ryans, J. K. Jr. (1996). Definition, Perspective, and
Understanding of International Competitiveness: A Quest For a Common Ground,
Competitiveness Review, 6(2): 7-26.
Yorgun, S. (2013). Türkiye’de Turizm Sektöründe Esnek İstihdam Uygulamaları ve Toplu İş
Sözleşmelerinde Yer Alan Düzenlemeler, Turizm ve Araştırma Dergisi, 2(2): 41-56.
Zengin, B., Şen, L. M. ve Taşar, O. (2010). Global Ekonomik Krizin Konaklama İşletmelerinin
Finansman Kararlarına Etkileri: İstanbul İli Alan Araştırması, 11. Ulusal Turizm Kongresi, Adnan
Menderes Üniversitesi 2-5 Aralık 2010. Kuşadası. ss: 445-458.
Chapter
Full-text available
Her endüstride, üretim-tüketim dengesine bağlı olarak değişen bir rekabet durumu söz konusudur. Rekabet, bir yandan insanları hıza, daha fazla tüketime ve kolay erişime sevk ederken bir yandan da ilerlemenin, gelişmenin, hatta teknolojinin ve yaşamsal olanakları geliştirmenin temelinde yer alır. Benzer durum yiyecek içecek endüstrisinde de görülür. Genel üretim-tüketim dengelerine bağlı olarak ortaya çıkan sert rekabet koşulları yiyecek ve içecek endüstrisi için de geçerlidir. İnsanlar, beslenme gereksiniminin yanı sıra dışarıda zaman geçirmek (Türkay ve Atasoy, 2020: 401) ve hazcı isteklerini gidermek (Güripek vd., 2021: 278) gibi motivasyonlarla yiyecek içecek işletmelerine yönelir. Bu bağlamda yiyecek içecek işletmeleri, bu beklentileri karşılayarak ekonomik hedeflerine ulaşmaya çalışır. Her ne kadar belli bir ihtiyacı karşılamak ve buna bağlı olarak müşteri memnuniyeti sağlamak rekabetin anahtarı olarak ifade edilse de işletmelerin ve hatta endüstrilerin rekabet gücünü belirleyen çok farklı ve çeşitli unsurlar söz konusudur.
Article
Full-text available
Geographical indications have started to become a very important concept in commercial life and consumer market in recent years. In its basic sense, a 'geographical sign' means a high-quality symbolic product according to similarities, shaped by natural conditions or human and economic conditions of a particular geographical location. In other words, it identifies products that are identified and gained fame with that geographical location. It is named for products that originate from natural and human conditions and are produced only in a unique geographical location. The 'origin' products mentioned here are used in a wide range from agricultural products to handicrafts, from natural stones to woven products. Undoubtedly, products bearing a certain geographical mark; it is seen as products which are trusted by consumers, which are preferred and which form a special market in their own right. These characteristics can be described as a market created by consumers who exhibit different homogenous characteristics to consumers and who exhibit different buying behaviors. This particular market has a very advantageous and strong market structure compared to similar products with its own marketing components. This work has brought a new perspective by considering the geographical location and conditions of the concept of geographical indications, the overall evaluation made by marketing activities and contribute to the economy of the country of origin of these products were examined products in Turkey. In the last part of the work, structural proposals have been included in order to increase the export marketing of products bearing geographical indications both in Turkey and abroad.
Conference Paper
Full-text available
Gastronomi turizmiyle beraber geleneksel gıdalara olan ilginin artması sonucunda ülkemizde sürdürülebilir turizme katkı sağlamak adına geleneksel gıdaların araştırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Geleneksel gıdalar yerel ve kültürel mirasın sunumunda, gıdaların çeşitliliğini korumada, yerel tüketicilerin isteklerine cevap vermede ve yerel üreticilerin gastronomi turizmine dahil olmasında önemli rol oynamaktadır. Geleneksel gıda ürünlerinin kalitesini kaybetmeden tüketiciye ulaşması ve bu ürünlerin gıda güvenliğini tehdit etmemesi önem arz etmektedir. Yüzyıllar boyunca üretim yöntemleri ve tüketim şekilleri aktarılan geleneksel gıdaların, değişen yaşam biçimleri ve gelişen teknolojik yaklaşımlar nedeniyle zamanla kalitesini kaybetmesi ve hatta unutulması söz konusu olabilmektedir. Geleneksel gıdaların üretimlerinin belirli bölgelerle sınırlı kalması, üretim miktarlarının az olması ve bazı geleneksel gıdaların üretiminin özel kutlama, tören veya tarihlerde yapılması diğer unutulma nedenlerindendir. Bu çalışmada geleneksel gıdaların kendilerine özgü özelliklerinin korunması ve bu koruma çerçevesinde geleneksel üretim ve muhafaza süreçlerinin endüstriye aktarılması irdelenmiştir. Araştırmanın sonucunda, geleneksel gıdaların endüstriye aktarılması sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar vurgulanmış ve işlem basamaklarına ilişkin öneriler ortaya konulmuştur. Böylece kültürel mirasın bir parçası olan geleneksel gıdaların korunarak gelecek nesillere aktarılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve gıdaların sadece üretildiği bölgelerin sınırında kalmayarak iç ve dış pazarlarda daha fazla tüketiciye sunulmasına katkı sağlanacaktır. Anahtar kelimeler: geleneksel gıdalar, geleneksel gıdaların endüstriyel üretimi , gastronomi turizmi Traditional foods need to be explored in order to contribute to sustainable tourism in our country as a result of the increasing interest in traditional foods with gastronomy tourism. Traditional foods play an important role in the presentation of local and cultural heritage, in keeping diversity of foods, in responding to the wishes of local consumers and in the local producers' inclusion in gastronomy tourism. It is important that traditional food products reach the consumer without losing quality and that these products do not threaten food safety. Over the centuries, traditional foods, which are conveyed through production methods and forms of consumption, can lose quality and even be forgotten over time due to changing lifestyles and developing technological approaches. The fact that the production of traditional foods is restricted to limited region, the production quantities are low and the production of some traditional foods at special celebrations, ceremonies or dates are other reasons for forgotten. In this study, the preservation of the characteristic of traditional foods and the transfer of traditional production and preservation processes to the industry were examined. As a result of the research, the points to be considered during the transfer of traditional foods to the industry were emphasized and suggestions for the steps of the process were put forward. This will contribute to preserving traditional food, which is a part of cultural heritage, to be transmitted to future generations, preventing unfair competition and providing more food to domestic and foreign markets by not staying at the border of regions where food is produced only. Keywords: traditional foods, industrial production of traditional foods, gastronomy tourism
Article
Full-text available
Humankind must live together as a social being. The main rule of living together is to know his/her own rights and respect to others’ rights. In societies there are some regulations to simplify human life where they are respect to each other rights. Fundamentals of those regulations are constitutions. With the same arguments, laws, decree in the power of laws and guidelines are comprised the legislation in different fields. In food industry, farmers, processors and consumers are guaranteed by legislations, and those legislations are as old as the history of mankind. In Turkish society, historically there have been several general regulations for food commodities. The legislations were more detailed and qualified during the republican era. In this article, past and present status of the Turkish food legislation are reviewed, and projections toward the future of food legislation are presented.
Conference Paper
Full-text available
Bu çalışmanın amacı; Son zamanlarda yaşanmış olan global ekonomik kriz ve benzerlerini turizm gelirleri içerisinde büyük payı olan turizm işletmelerinin mümkün olan minimum zararla atlatıbilmesi amacıyla,krizlerin konaklama işletmelerinde meydana getirdiği olumsuz etkilerinin analiz edilerek çözüm önerileri getirmek ve bu konuda yapılmış olan çalışmalara katkıda bulunmaktır.
Article
The Evolving Nature of Competition and Sustainability Conceptual and Theorectical Perspectives Part I: The Competitive Destination Part II: The Sustainable Tourism Destination A Model of Destination Competitiveness The Macroenvironment: Global Forces Shaping World Tourism The Competitive (Micro)Environment: The Destination and the Tourism System Core Resources and Attractors: The Essence of Destination Appeal Supporting Factors and Resources: Elements that Enhance Destination Appeal Destination Policy, Planning and Development Destination Management: The Key to Maintaining a Sustainable Competitive Advantage Qualifying and Amplifying Determinants: Parameters that Define Destination Potential The Destination Audit: Putting the Model to Work.