ArticlePDF Available

Kış Turizmi Destinasyonu Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin Algılarının Nitel Bir Yöntemle Çözümlenmesi1

Authors:

Abstract

In the case of tourism destinations, the environment is regarded as a resource, divided into endowed resources and created or unnatural resources. Environmental management serves to protect, improve and develop all these resources. However, in order for these management activities to be carried out in a systematic manner, the stakeholders must act with a common mind. Although stakeholder participation is required in this case, it appears that stakeholders in many tourism destinations have not acted jointly while taking decisions on environmental management. Although stakeholders can not come together for this reason, it is of great importance to determine their thoughts about the topic and to determine common points and evaluate them as information in the preparation of various plans and programs.The most important competitiveness factors that attract tourists in destinations that are active in winter tourism such as Erzurum are winter season length, snow quality and natural skiing areas. These factors are among the most important sources of destination at the same time. Effective environmental management must be monitored to ensure the continuity of these conditions. Tourism sector stakeholders' thinking about environmental management is very important in terms of the sustainable development of destinations. For this reason, it was aimed to investigate in depth the perceptions of tourism sector stakeholders in Erzurum, which is a winter tourism destination, regarding environmental management. The research was conducted in depth with a total of five people, including the central and local management and the accommodation management managers. A standardized open-ended interview technique, which is a qualitative method in the research, has been adopted. As a result of the comprehensive literature survey, interview questions were used in relation to the environmental management in Dwyer and Kim (2003)’s Integrated Competitiveness Model. As a result of the research, it was observed that all stakeholders gave positive answers in general. Based on the interview, it can be said that the tourism sector stakeholders in Erzurum province, which has a significant potential in terms of winter tourism, have a positive perception of environmental management. Turizm destinasyonları söz konusu olduğunda çevre, kaynak olarak nitelendirilmekte, var olan kaynak ve geliştirilmiş ya da yapay kaynak olarak ikiye ayrılmaktadır. Çevre yönetimi ise tüm bu kaynakların korunması, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi amacına hizmet etmektedir. Ancak bu yönetim faaliyetlerinin sistemli bir şekilde yürütülebilmesi için destinasyon paydaşlarının ortak bir akıl ile hareket etmesi gerekmektedir. Bu durumda paydaş katılımını gerekli kılsa da, birçok turizm destinasyonunda paydaşların çevre yönetimine dair kararlar alınırken ortak bir şekilde hareket etmediği görülmektedir. Bu sebeple paydaşlar bir araya gelemese de onların konuya ilişkin düşüncelerinin tespit edilmesi ve ortak noktaların belirlenerek çeşitli plan ve programların hazırlanmasında bilgi olarak değerlendirilmesi büyük bir önem arz etmektedir. Özellikle Erzurum gibi kış turizminde aktif rol oynayan destinasyonlarda turistleri çeken en büyük rekabetçilik faktörleri kış sezonunun uzunluğu, kar kalitesi ve doğal kayak alanlarıdır. Bu faktörler aynı zamanda destinasyonun en önemli (var olan) kaynakları arasında yer almaktadır. Bu kaynakların devamlılığının sağlanabilmesi için etkin bir çevre yönetiminin izlenmesi gerekmektedir. Ancak bunu yaparken turizm sektörü paydaşlarının çevre yönetimi hakkındaki düşüncelerinin, destinasyonların sürdürülebilir gelişimi açısından oldukça önemli olduğu unutulmamalıdır. Bu sebeple araştırmada, bir kış turizmi destinasyonu olan Erzurum'daki turizm sektörü paydaşlarının çevre yönetimine ilişkin algılarını derinlemesine incelemek amaçlanmıştır. Araştırmada merkezi ve yerel yönetim ile birlikte konaklama işletmesi yöneticisi olmak üzere toplam beş kişi ile derinlemesine görüşülmüştür. Görüşmelerde nitel bir yöntem olan standartlaştırılmış açık uçlu görüşme tekniği benimsenmiştir. Kapsamlı literatür taraması sonucu, görüşme soruları oluşturulurken Dwyer ve Kim (2003)'in Bütünleştirilmiş Rekabetçilik Modelinde yer alan çevre yönetimine ilişkin ifadelerden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda, tüm paydaşların sorulara genel olarak olumlu yanıtlar verdiği gözlenmiştir. Görüşmelerden yola çıkarak, kış turizmi açısından önemli bir potansiyele sahip olan Erzurum ilindeki turizm sektörü paydaşlarının çevre yönetimine ilişkin olumlu algılara sahip olduğu söylenebilir. Anahtar sözcükler: Çevre yönetimi, sürdürülebilirlik, turizm sektörü paydaşları, kış turizmi destinasyonu, Erzurum. Jel Kodu: Q01, Q26, Q56 1 Bu makale 23-25 Kasım 2017 tarihleri arasında düzenlenen 1. Uluslararası Sürdürülebilir Turizm Kongresi'nde sunulan "Destinasyon Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin Algıları" adlı bildirinin genişletilmiş halidir.
Kastamonu Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
20/1 (2018)
Kış Turizmi Destinasyonu Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin
Algılarının Nitel Bir Yöntemle Çözümlenmesi
1
Gülizar AKKUŞ
Çetin AKKUŞ**
Öz: Turizm destinasyonları söz konusu olduğunda çevre, kaynak olarak nitelendirilmekte, var olan
kaynak ve geliştirilmiş ya da yapay kaynak olarak ikiye ayrılmaktadır. Çevre yönetimi ise tüm bu
kaynakların korunması, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi amacına hizmet etmektedir. Ancak bu yönetim
faaliyetlerinin sistemli bir şekilde yürütülebilmesi için destinasyon paydaşlarının ortak bir akıl ile
hareket etmesi gerekmektedir. Bu durumda paydaş katılımını gerekli kılsa da, birçok turizm
destinasyonunda paydaşların çevre yönetimine dair kararlar alınırken ortak bir şekilde hareket
etmediği görülmektedir. Bu sebeple paydaşlar bir araya gelemese de onların konuya ilişkin
düşüncelerinin tespit edilmesi ve ortak noktaların belirlenerek çeşitli plan ve programların
hazırlanmasında bilgi olarak değerlendirilmesi büyük bir önem arz etmektedir. Özellikle Erzurum gibi
kış turizminde aktif rol oynayan destinasyonlarda turistleri çeken en büyük rekabetçilik faktörleri kış
sezonunun uzunluğu, kar kalitesi ve doğal kayak alanlarıdır. Bu faktörler aynı zamanda destinasyonun
en önemli (var olan) kaynakları arasında yer almaktadır. Bu kaynakların devamlılığının sağlanabilmesi
için etkin bir çevre yönetiminin izlenmesi gerekmektedir. Ancak bunu yaparken turizm sektörü
paydaşlarının çevre yönetimi hakkındaki düşüncelerinin, destinasyonların sürdürülebilir gelişimi
açısından oldukça önemli olduğu unutulmamalıdır. Bu sebeple araştırmada, bir kış turizmi
destinasyonu olan Erzurum’daki turizm sektörü paydaşlarının çevre yönetimine ilişkin algılarını
derinlemesine incelemek amaçlanmıştır. Araştırmada merkezi ve yerel yönetim ile birlikte konaklama
işletmesi yöneticisi olmak üzere toplam beş kişi ile derinlemesine görüşülmüştür. Görüşmelerde nitel
bir yöntem olan standartlaştırılmış açık uçlu görüşme tekniği benimsenmiştir. Kapsamlı literatür
taraması sonucu, görüşme soruları oluşturulurken Dwyer ve Kim (2003)’in Bütünleştirilmiş
Rekabetçilik Modelinde yer alan çevre yönetimine ilişkin ifadelerden yararlanılmıştır. Araştırma
sonucunda, tüm paydaşların sorulara genel olarak olumlu yanıtlar verdiği gözlenmiştir. Görüşmelerden
yola çıkarak, kış turizmi açısından önemli bir potansiyele sahip olan Erzurum ilindeki turizm sektörü
paydaşlarının çevre yönetimine ilişkin olumlu algılara sahip olduğu söylenebilir.
Anahtar sözcükler: Çevre yönetimi, sürdürülebilirlik, turizm sektörü paydaşları, kış turizmi
destinasyonu, Erzurum.
Jel Kodu: Q01, Q26, Q56
1
Bu makale 23-25 Kasım 2017 tarihleri arasında düzenlenen 1. Uluslararası Sürdürülebilir Turizm Kongresi’nde
sunulan “Destinasyon Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin Algıları” adlı bildirinin genişletilmiş halidir.
Yrd. Doç. Dr. Kastamonu Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm Rehberliği Bölümü, Kastamonu,
gakkus@kastamonu.edu.tr
** Yrd. Doç. Dr., Kastamonu Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, Kastamonu,
cakkus@kastamonu.edu.tr
DOI: 10.21180/kuiibf.2018136761
Gel Tarihi: 05.12.2017
Kabul Tarihi: 18.01.2018
Gülizar Akkuş, Çetin Akkuş
118
A Qualitative Analysis on Winter Tourism Destination Stakeholders'
Environmental Management Perceptions
Abstract: In the case of tourism destinations, the environment is regarded as a resource, divided into
endowed resources and created or unnatural resources. Environmental management serves to protect,
improve and develop all these resources. However, in order for these management activities to be
carried out in a systematic manner, the stakeholders must act with a common mind. Although
stakeholder participation is required in this case, it appears that stakeholders in many tourism
destinations have not acted jointly while taking decisions on environmental management. Although
stakeholders can not come together for this reason, it is of great importance to determine their thoughts
about the topic and to determine common points and evaluate them as information in the preparation
of various plans and programs.The most important competitiveness factors that attract tourists in
destinations that are active in winter tourism such as Erzurum are winter season length, snow quality
and natural skiing areas. These factors are among the most important sources of destination at the
same time. Effective environmental management must be monitored to ensure the continuity of these
conditions. Tourism sector stakeholders' thinking about environmental management is very important
in terms of the sustainable development of destinations. For this reason, it was aimed to investigate in
depth the perceptions of tourism sector stakeholders in Erzurum, which is a winter tourism destination,
regarding environmental management. The research was conducted in depth with a total of five
people, including the central and local management and the accommodation management managers. A
standardized open-ended interview technique, which is a qualitative method in the research, has been
adopted. As a result of the comprehensive literature survey, interview questions were used in relation
to the environmental management in Dwyer and Kim (2003)’s Integrated Competitiveness Model. As
a result of the research, it was observed that all stakeholders gave positive answers in general. Based
on the interview, it can be said that the tourism sector stakeholders in Erzurum province, which has a
significant potential in terms of winter tourism, have a positive perception of environmental
management.
Keywords: Environmental management, sustainability, tourism sector stakeholders, winter tourism
destination, Erzurum.
Jel Codes: Q01, Q26, Q56
1. GİRİŞ
Çevre problemleri karmaşık olduğu kadar, belirsiz ve çok boyutlu olup, birçok paydaşı
doğrudan ya da dolaylı olarak etkiler. Bu sebeple değişen koşullara uyum sağlayabilen esnek
bir karar verme mekanizmasına ihtiyaç duyulur. Bu amaca ulaşmak için de giderek artan bir
şekilde paydaş katılımı sağlanmaya ve paydaşlar çevresel karar verme süreçlerine dâhil
edilmeye çalışılmaktadır. Çünkü paydaşların çevresel kararlara katılımı demokratik bir hak
olarak görülmektedir (Reed, 2008, s.2418). Bununla birlikte karar verme sürecinde farklı
paydaşların katılımı, son kararın meşruluk kazanması açısından oldukça gereklidir (Kangas,
Saarinen, Saarikoski, Leskinen, Hujala ve Tikkanen, 2010, s.213).
Çevre yönetimi kararları genellikle karmaşık olup, ekonomik, çevresel ve sosyal yargıları
içerir. Bu sebeple çevre yönetimi kararlarına ilişkin hedefler açıkça ifade edilmiş olmalı ve
ulaşılabilir bir takım amaçlar ile birlikte sunulmalıdır. Hedeflere ulaşmada önemli kilit içsel
Kış Turizmi Destinasyonu Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin Algılarının Nitel Bir Yöntemle Çözümlenmesi
119
ve dışsal faktörler tanımlanmalıdır. Olası yönetim stratejileri çeşitli, hatta çelişkili kriterlere
dayanarak değerlendirilmelidir (Groselj ve Stirn, 2015, s.106). Tüm bu tanımlamalar ya da
değerlendirmelere ise ancak paydaş katılımı ile ulaşılabilir. Çünkü çevre yönetimi kararlarının
büyük çoğunluğu çoklu paydaş görüşü ile yönlendirilir (Hajkowicz, 2008, s.607).
Bu araştırmada da çevre yönetimi kararlarına ilişkin turizm sektörü paydaşlarının düşünceleri
değerlendirilerek, bir kış turizmi destinasyonu olan Erzurum temel alınmıştır. Paydaşlar
merkezi yönetim, yerel yönetim ve konaklama işletmeleri olmak üzere kamu ve özel sektör
paydaşlarından seçilmiştir. Araştırma bahsi geçen kurumların üst düzey temsilcileri ile
gerçekleştirilmiştir. Bilindiği üzere katılımcı yaklaşımlar toplu ya da bireysel toplantılar,
çalıştaylar, anketler, görüşmeler ve e-katılımlar ve diğer iletişim modellerine dayanır (Groselj
ve Stirn, 2015, s.106). Bu araştırmada ise paydaşlar ile gerçekleştirilen derinlemesine
görüşmeler tahlil edilerek öneriler de bulunmak amaçlanmıştır.
2. ÇEVRE YÖNETİMİ
Belli bir yaşam ortamında canlı yaşamı üzerinde etkili olan fiziksel, kimyasal ve biyolojik
bütün faktörlerin toplamı çevreyi tanımlamaktadır. Niteliği açısından çevre fiziksel ve
toplumsal olmak üzere iki kısımda incelenirken, fiziksel çevre de kendi içerisinde doğal ve
yapay olmak üzere ikiye ayrılır. Doğal çevre, insan etkisinin olmadığı dağ, deniz, göl gibi
oluşumlar iken, yapay çevre insanın kendi amaçları doğrultusunda değiştirdiği (şehir, kasaba,
baraj vb.) çevredir. Yapay çevre geliştirildiği dönemin teknolojisini, bilgi birikimini ve
toplumsal değerlerini yansıtmaktadır (Yücel, 2006, s.85-86). Özellikle turistik destinasyonlar
söz konusu olduğunda bazı araştırmacılar çevreyi, kaynak olarak nitelendirmektedir. Doğal
çevre, kültürel miras değerleri (mutfak, el sanatları, dil, gelenekler, inanç sistemleri vb.) de
eklenerek “var olan kaynaklar” olarak değerlendirilmektedir. Yapay çevre ise ziyaretçi çeken
ve turizm ziyaretini etkinleştiren destinasyon niteliklerini içermekte ve geliştirilmiş ya da
yapay kaynaklar” olarak adlandırılmaktadır. Bunlar turizm altyapısı, özel etkinlikler, mevcut
faaliyetlerin çeşitliliği, eğlence ve alışveriş olarak sıralanabilir (Dwyer, Cvelbar, Mihalič ve
Koman, 2014, s.3).
Çevre sorunlarının en temel sebeplerinden biri insanın doğal çevre olanaklarını kendi yapay
çevresine aktarmasından kaynaklanmaktadır (Baykal, 2010, s.477). Bu durum toplumsal
hayatın sürdürülebilmesi açısından gerekli bir durumdur. Ancak çevresel kaynakların, insan
gereksinimlerinin karşılanması için kullanımı döngüsünün yönetimi büyük önem arz
Gülizar Akkuş, Çetin Akkuş
120
etmektedir. Literatürde çevre yönetimi olarak ifade edilen bu kavram, “İdarî, teknik, hukukî,
politik, ekonomik, sosyal ve kültürel araçları kullanarak doğal ve yapay çevre unsurlarının
sürdürülebilir kullanımını ve gelişmesini sağlamak üzere yerel, bölgesel, ulusal ve küresel
düzeyde belirlenen politika ve stratejilerin uygulanmasını” içermektedir (Çevre Kanunu’nda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 2006). Çevre yönetimi ile aynı zamanda canlı varlığının
dengeli ve sağlıklı yaşaması için gerekli doğal kaynakların değerlendirilmesi, üretimi ve
tüketimi sırasında ortaya çıkabilecek olumsuzlukların saptanması, çözüm yollarının aranması
ve bunların uygulanmasına ilişkin süreçler de göz önünde bulundurulur (Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliği [TMMOB], 2008, s.1).
Çevre yönetimi çevrenin korunması, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi amacına hizmet eder.
Korumadan kasıt gelecekteki gelişmeler göz önüne alınarak çevreye zarar verilmesinin
önlenmesidir. İyileştirme zarar görmüş çevrenin eski haline getirilmesi, geliştirme ise daha
önce verilen zararlar sonucu dengesini yitirmiş çevrenin yeniden düzeltilmesi, korunması ve
onarılmasıdır (Keleş ve Hamamcı, 2005, s.27). Etkin bir çevre yönetimi için ülkeler ulusal
çevre yönetim planları hazırlamaktadır. Bu planlarda bölgesel ve yerel çevre sorunlarının
tespit edilmesi ve daha etkili önlemler alınabilmesi için çevresel hedefler belirlenmektedir.
Bununla birlikte belirlenen hedefleri gerçekleştirecek örgütlenmeler de sağlanmalıdır. Bunun
için merkezi ve yerel yönetimler ile birlikte destek verecek gönüllü kurumlara ihtiyaç
duyulmaktadır (Baykal, 2010, s.479-480).
3. LİTERATÜR TARAMASI
Ulusal ve uluslararası yazında, farklı bilim dallarının çevre yönetimine ilişkin çeşitli
araştırmalar yaptığı gözlenmektedir. Ancak turizm alanında yapılmış çalışmalar
değerlendirildiğinde, özellikle otellerin çevre yönetimi uygulamalarına yönelik araştırmalar
ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bununla birlikte konu itibariyle turizm destinasyonu
paydaşlarının çevre yönetimi algılarına ya da uygulamalar ile ilgili düşüncelerine ilişkin
yapılmış bazı araştırmalar şu şekildedir:
Alvarez Gil, Burgos Jimenez ve Cespedes Lorente (2001) İspanya’daki otellerin çevre
yönetimi uygulamalarının işletmenin finansal performansını etkileyip etkilemediğini
araştırmış ve üç-dört-beş yıldızlı 262 otelde anket uygulamıştır. Araştırma sonucunda tesisin
faaliyet yılı, büyüklüğü, paydaşların çevresel baskıları ve işletmenin yönetim tekniklerini
kullanımının, otellerin çevre yönetimi faaliyetlerinin uygulanma derecesi üzerinde kalıcı bir
Kış Turizmi Destinasyonu Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin Algılarının Nitel Bir Yöntemle Çözümlenmesi
121
etki yarattığını tespit etmişlerdir. Byrd (2007) ise literatüre dayanarak sürdürülebilir turizm
gelişiminde paydaşların rolünü ve buna nasıl dâhil edilmeleri gerektiğini incelemiştir. Reed
(2008) çevre yönetiminde paydaş katılımını incelediği kavramsal araştırmada en iyi
uygulamaları değerlendirmiştir. Bu üç araştırmada da paydaşların çevre yönetimi
uygulamalarının gerçekleştirilmesinde önemli bir etkisi olduğu kabul edilmiştir.
Hajkowicz (2008) çok paydaşlı çevre yönetimi kararlarında çoklu kriter karar analizi
kullanımını araştırmıştır. Avusturalya Queensland’deki Mackay-Whitsunday bölgesindeki
öncelikli 30 çevre yönetimi sorunu çoklu kriter karar analizi kullanılarak farklı sektörlerden
48 paydaşla tartışılmıştır. Araştırma sonucunda çoklu kriter karar analizinin grup karar verme
üzerinde oldukça etkili olduğu tespit edilmiştir. Benzer şekilde Groselj ve Stirn (2015) ise
Slovenya Pohorje’deki çevre yönetimi sorunlarını analitik süreci (ANP) ve SWOT analizi
yardımı ile ele almıştır. Bu yaklaşımlar aracılığı ile bireysel ya da grup olarak çeşitli
paydaşların görüşleri değerlendirilebilmiştir. Paydaşlar destinasyon için önem arz eden
ormancılık, tarım, turizm ve doğa koruma ajanslarından seçilmiştir.
Özellikle çevreyi ilgilendiren yönetim kararlarında o destinasyondaki yerel paydaşların
katılımı oldukça önemli bir konu olmasına rağmen, tüm paydaş fikirlerinin etkin bir şekilde
değerlendirilemediği görülmektedir. Hajkowicz (2008) ile Groselj ve Stirn (2015)’in yaptığı
araştırmalar sayesinde farklı sektörlerden birçok paydaşın bireysel ya da grup olarak
fikirlerinin değerlendirilebilmesine ilişkin etkili öneriler sunulmuştur.
Vellecco ve Mancino (2010) yerel paydaşların gözünden üç İtalyan destinasyonunun
sürdürülebilirlik ve turizm gelişimini araştırmıştır. Çalışmada paydaşların çevresel ihtiyaçları
destekleme konusundaki istekliliklerini doğrulamak amacıyla çevresel farkındalıkları
incelenmiştir. Örnek olay incelemesi şeklinde sunulan araştırmada kurumsal paydaşlar ve
yerel turizm girişimcileri ile görüşülmüştür. Liu, Ouyang ve Miao (2010) ise paydaşların
çevresel tutumları ve korunan alan-toplum çatışması konusundaki algılarını tespit etmek
amacıyla Çin’in Jinyun dağındaki korunan alanı örnek seçmiştir. Yerel çiftçiler, devlet
çalışanları, işletmeciler ve turistler olmak üzere dört paydaş grubundan toplamda 112 anket
elde etmiştir. Heck, Dearden, McDonald ve Carver (2011) deniz ve kıyı koruma alanlarının
etkinliğine ilişkin paydaş görüşlerini değerlendirmiş ve paydaşların Kanada'daki Pasifik Rim
Ulusal Parkının korunmasına ilişkin faaliyetlere katılıma gösterdikleri ilgiye odaklanmıştır.
Deniz turizm operatörü, rekreasyonel balıkçılık charter operatörü, ticari balıkçı, araştırmacı ve
Gülizar Akkuş, Çetin Akkuş
122
çevreye ilişkin STK çalışanları olmak üzere toplam 126 paydaşa ulaşarak anket yapmıştır. Lu
ve Schuett (2012) Teksas’ta bulunan Sam Houston Ulusal Ormanı örneğinden yola çıkarak
çevre yönetiminde gönüllü derneklerin rolünü incelemiştir. Genel olarak çalışmadaki gönüllü
dernekler, ilke temelli, küçük-orta ölçekli, aktivite odaklı ve sosyopolitik ve çevresel
değişikliklere uyum sağlayan aktif gruplar olarak tanımlanmıştır. Veriler doküman analizi,
bireysel görüşmeler ve web anketi aracılığıyla toplanmıştır.
Tüm bu araştırmalar yanı sıra, özellikle otellerin çevre yönetimi uygulamalarına ilişkin çokça
araştırma bulunmaktadır (Emeksiz, 2007; Aykan ve Sevim, 2013; Arslan ve Emeksiz, 2016;
Özdemir Yılmaz, Özok ve Erdem, 2016). Burada daha çok paydaşların konu ile ilgili
düşüncelerini temel alan araştırmalar sunulmuştur. Tang, Amran ve Goh (2014) Malezya’daki
otellerin çevre yönetimi uygulamalarına katılım düzeyini ve katılımın otel performansına
etkisi olup olmadığını belirlemeyi amaçlamıştır. Otel yöneticilerine gönderilen anketler
sonucu 82 kullanılabilir anket formu elde edilmiştir. Teng, Horng ve Hu (2015) Tayvan’daki
uluslararası otellerin çevre yönetimi kararlarını değerlendirdiği çalışmasında toplam 26
paydaşla yarı yapılandırılmış görüşme gerçekleştirmiştir. Çalışmada otel sahipleri ya da
yöneticileri, müşteriler, devlet kurumları ve çevreyle ilişkili akademisyenler ya da STK’lar
olmak üzere dört paydaş grubu temel alınmıştır. Sánchez-Medina, Díaz-Pichardo ve Cruz-
Bautista (2016) ise otel işletmelerinde çevre yönetimi uygulamalarının gerçekleştirilmesinde
paydaş etkisini araştırdıkları çalışmada, otel yöneticilerinin paydaşların çıkarları hakkındaki
algıları ile Meksika, Oaxaca’daki çevre yönetimi uygulamaları arasındaki ilişkiyi analiz
etmişlerdir. Otel sahiplerinden ya da yöneticilerinden toplamda 108 anket elde etmişlerdir.
Yapılmış araştırmalar incelendiğinde, genellikle çevre yönetimine ilişkin algılarını tespit
etmek amacıyla paydaşlara anket yöntemi ile ulaşıldığı gözlenmektedir. Ancak Teng vd.
(2015)‘nin yaptığı araştırmada paydaşlar ile derinlemesine görüşülmüştür. Bununla birlikte
araştırmalarda dağlarda ya da denizlerdeki koruma alanları ve ulusal ormanlar gibi çok çeşitli
turistik destinasyonların örnek seçildiği dikkat çekmektedir. Bu araştırmada da bir kış turizmi
destinasyonunun turizm sektörü paydaşları ile derinlemesine görüşülmüştür.
4. YÖNTEM
4.1. Araştırmanın Amacı
Kış turizmine en elverişli alpin destinasyonlardan biri olan Erzurum, Palandöken ve Konaklı
gibi birçok kış turizmi merkezine sahip olmakla birlikte, turistleri çeken en önemli
Kış Turizmi Destinasyonu Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin Algılarının Nitel Bir Yöntemle Çözümlenmesi
123
rekabetçilik faktörleri kış sezonunun uzunluğu, kar kalitesi ve doğal kayak alanlarıdır (Akkuş,
2016, s.231). Yılın neredeyse yarısını karla kaplı geçirmesi sebebiyle Palandöken özel bir
öneme sahiptir (Çakmak ve Yılmaz, 2017, s.98). Ancak bu doğal alanların sürdürülebilir bir
şekilde turizm faaliyetleri amacı ile kullanılması gerekmektedir. Aksi takdirde sadece günü
kurtarmak amacı ile hareket eden bir destinasyonun uzun vadede kaynaklarını tahrip etme
olasılığı oldukça yüksektir. Var olan doğal ve geliştirilmiş (yapay) tüm kaynakların
sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için ise etkin bir çevre yönetiminin izlenmesi gerekir.
Destinasyonların yönetiminde her ne kadar ulusal turizm örgütü söz sahibi olsa da,
destinasyon paydaşlarının bu konudaki düşünceleri, konuya bakış açıları ya da sunduğu
tedbirler destinasyonların sürdürülebilir gelişimi açısından büyük önem arz etmektedir. Bu
sebeple araştırmada, bir kış turizmi destinasyonu olan Erzurum’daki turizm sektörü
paydaşlarının çevre yönetimine ilişkin algılarını derinlemesine incelemek amaçlanmıştır.
4.2. Veri Toplama Yöntemi
Araştırmada nitel bir yöntem olan derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Görüşmeler
birçok türde olabileceği gibi, bu araştırmada standartlaştırılmış açık uçlu görüşme tekniği
(Yıldırım ve Şimşek, 2016, s.132) benimsenmiştir. Kapsamlı literatür taraması sonucu,
görüşme soruları oluşturulurken Dwyer ve Kim (2003)’in turizm sektörüne yönelik geliştirmiş
olduğu Bütünleştirilmiş Rekabetçilik Modelinin Destinasyon Yönetimi başlığı altında yer alan
çevre yönetimine ilişkin ifadelerden yararlanılması uygun bulunmuştur. Modelde yer alan
ifadeler özellikle turizm sektörü paydaşlarına hitap ettiği ve hem kamu hem de özel sektör
paydaşı görüşlerinin değerlendirilebilmesine imkân sağladığı için tercih edilmiştir. Modelde
çevre yönetimi ile ilişkili dört ifade bulunmaktadır. Nitel araştırma konusunda deneyimli
akademisyenler ile yapılan görüşmelerde iki sorunun birleştirilmesine ve destinasyonun genel
nitelikleri ile paydaş özellikleri göz önüne alınarak bazı ifadelerin değiştirilmesine karar
verilmiştir. Toplam üç sorudan oluşan bir görüşme formu elde edilmiş ve yanıtlayıcılar bu
sorular ile sınırlandırılmamıştır.
Gülizar Akkuş, Çetin Akkuş
124
Tablo 1. Paydaşlara Yöneltilen Görüşme Soruları
1
Kamu sektörünün sürdürülebilir turizm gelişiminin önemini kabul ettiğini düşünüyor
musunuz? Bu konuda özel sektörün ne durumda olduğunu düşünüyorsunuz?
2
Çevre ve kültür mirasını korumaya yönelik kanun ve yönetmeliklere ilişkin düşünceleriniz
nelerdir?
3
Turizmin çevresel etkilerinin yeterince araştırılıp değerlendirildiğini düşünüyor musunuz?
4.3. Evren ve Örneklem
Araştırmanın evreni Erzurum ilindeki tüzel ve gerçek kişilerden oluşmakta olup, örneklem
Erzurum’da bulunan turizm sektörü paydaşları olarak belirlenmiştir. Kapsamlı literatür
taraması sonucu çevre yönetimi çalışmalarında özellikle otellerin bu konudaki girişimlerine
değinildiği ve genellikle örneklem olarak otel sahiplerinin ya da yöneticilerinin tercih edildiği
tespit edilmiştir. Bununla birlikte çevre yönetimi kent yönetimi ile yakından bağlantılı olduğu
için (Ünlü, 1991, s.15), yerel yönetimler ve çevre ilişkisine (Geray, 1998; Nemli, 2001), çevre
yönetim sistemlerinde yerel örgütlenmelerin önemine (Baykal, 2010) ya da destinasyonların
çevre yönetiminde destinasyon yönetim örgütlerinin önemine (Mihalic, 2000) değinen
araştırmalar olduğu gözlenmiştir. Bu sebeple araştırmada amaçlı örnekleme yöntemlerinden
kolay ulaşılabilir durum örneklemesi seçilerek, turizm sektörü paydaşları merkezi yönetim,
yerel yönetim ve konaklama işletmesi yöneticileri olarak belirlenmiştir.
Merkezi yönetimde Erzurum Valiliği, yerel yönetimde, Erzurum Palandöken Kent Konseyine
ulaşılabilmiş ve konaklama işletmelerinden beş yıldızlı üç otel yöneticisi ile görüşülmüştür.
Örnekleme dâhil edilen tüm kurumların Erzurum ili turizmine yön vermede aktif rol oynayan
paydaşlardan seçilmesine özen gösterilmiştir. Belirtilen kurumların üst düzey yöneticileri
olmak üzere toplamda beş yüz yüze görüşme gerçekleştirilmiştir.
Konaklama işletmesi yöneticileri ile yapılan görüşmeler 2016 yılı Haziran ayı, kamu kurumu
temsilcileri ile yapılan görüşmeler aynı yılın Temmuz ayı içerisinde gerçekleştirilmiştir.
Yapılan tüm görüşmeler, paydaşlara konu ile ilgili bilgi verildikten sonra randevu alınarak
kendi çalışma ortamlarında gerçekleştirilmiştir. Araştırmada görüşmeci olarak yazarlar görev
almıştır. Görüşmeler yaklaşık 15-20 dakika arası sürmüştür. Katılımcılardan gerekli izin
alındıktan sonra konaklama işletmelerinde ses kaydı alınmış, ses kaydı alınmasını istemeyen
diğer iki kurumda görüşmeci tarafından elle not tutulmuştur.
Kış Turizmi Destinasyonu Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin Algılarının Nitel Bir Yöntemle Çözümlenmesi
125
4.4. Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik
Araştırmada çevre yönetimine ilişkin kuramsal bir çerçeve olduğu için temellendirilmiş
kuram çözümlemesinden ziyade betimsel analiz uygulanmıştır. Betimsel analizde elde edilen
verileri düzenlenmiş ve yorumlanmış bir biçimde okuyucuya sunmak amacıyla sıklıkla
doğrudan alıntılara yer verilmekte ve zaman zaman araştırmacının verileri yorumlaması da
gerekebilmektedir (Yıldırım ve Şimşek, 2016, s.239).
Araştırmada geçerliği sağlamak konusunda Lincoln ve Guba (1985)’nın önerdiği stratejiler
izlenmiştir (Yıldırım ve Şimşek, 2016: s.279, 282). İç geçerliği sağlamak için farklı
özelliklere sahip paydaşlar araştırmaya dâhil edilerek farklı algılar ve yaşanmışlıklar ortaya
konmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte görüşmede ortaya çıkan bulgular yazışmalar vb. ile
desteklenmiştir. Dış geçerlik için araştırmada aktarılabilirliği arttırmak amacıyla hem genele
hem de özele ait bilgilere ulaşılmaya çalışılmış ve örneklem bu farklılığı yansıtacak biçimde
seçilmiştir. Güvenirliğin tespitinde ise LeCompe ve Goetz (1982) tarafından önerilen
stratejiler dikkate alınmıştır (Yıldırım ve Şimşek, 2016, s.273-275). İç güvenirliği sağlamak
için veriler betimsel bir yaklaşımla doğrudan alıntılara yer verilerek sunulmuştur.
Görüşmelere birden fazla araştırmacı dâhil edilmiştir. Bulgular birden fazla araştırmacı
tarafından karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve açık ya da anlaşılır olmayan olgular tespit
edilerek çalışmaya dâhil edilmemiştir. Ayrıca araştırmada veri toplama araçlarının
hazırlanmasında kavramsal çerçeve rehber alınmış ve ulaşılan sonuçlar elde edilen verilerle
ilişkili bir biçimde sunulmuştur. Dış güvenirliği sağlamak amacıyla tüm katılımcılar ve
görüşmelerin yapıldığı ortam açık bir şekilde tanımlanmıştır. Bununla birlikte görüşmelerin
yapılışı ve verilerin kaydedilme biçimi de ayrıntılı bir biçimde sunulmuştur.
5. BULGULAR VE TARTIŞMA
Araştırma bulguları analiz edilirken araştırmacıya kolaylık sağlaması açısından
görüşmecilerin isimleri yerine kodlamaya gidilmiştir. Kodlamaya ilişkin bilgiler Tablo 2’de
sunulmuştur.
Tablo 2. Örnekleme İlişkin Kodlama
Kamu Sektörü Turizm Paydaşları
Özel Sektör Turizm Paydaşları
K1
Erzurum Valiliği
Ö1
SWAY Hotels
K2
Erzurum Palandöken Kent Konseyi
Ö2
Polat Renaissance Hotel
Ö3
Dedeman Hotel
Gülizar Akkuş, Çetin Akkuş
126
Erzurum ili turizm sektörü paydaşlarının çevre yönetimine ilişkin algılarını tespit etmek
amacıyla sorulan “Kamu sektörünün sürdürülebilir turizm gelişiminin önemini kabul ettiğini
düşünüyor musunuz? Bu konuda özel sektörün ne durumda olduğunu düşünüyorsunuz?”
sorusuna K1 her iki sektöründe sürdürülebilir turizm gelişiminin önemini kabul ederek buna
dikkat ettiğini belirtmiştir. K2 ise kamu sektörünün sürdürülebilir turizm gelişimine her ne
kadar dikkat etse de, faaliyet açısından eksik kaldığını belirtmiş ve özel sektöre ilişkin bir
yorumda bulunmamıştır.
Ö1 kamu sektörünün bu konuda birçok teşvik sunduğunu, özel sektörün ise bunu kullandığını
belirterek, düşüncelerini şu cümleler ile ifade etmiştir:
“Tabi ki kamu sektörü bu anlamda sürdürülebilir turizm gelişimine yönelik çalışmalar
yapıyor. Örnek verecek olursak, KUDAKA ve KOSGEB gibi kurumlar Avrupa Birliği destekli
projeler ile bizleri teşvik ediyorlar. Bu anlamda birebir ilerliyor her şey.” Ö2’de benzer
şekilde kamu kurumlarının özel sektörü bu anlamda desteklediğine değinmiştir. Ö3 ise K2 ile
aynı konuya değinerek, kamu sektörünün artık sürdürülebilirliğe önem vermeye başladığını
ifade etmiş ve özel sektör olarak özellikle konaklama işletmelerinin de bu konuya hassasiyet
duyduğunu eklemiştir.
“Çevre ve kültür mirasını korumaya yönelik kanun ve yönetmeliklere ilişkin düşünceleriniz
nelerdir?” şeklinde sorulan ikinci soruya K1 olumlu yaklaşarak, ilişkili tüm kanun ve
yönetmeliklerin çevre ve kültür mirasını koruma amacı taşıdığını belirtmiştir. K2 ise
düşüncelerini şu şekilde ifade etmiştir:
“Bence bu konuda Türkiye kötü bir durumda. Erzurum’da en sevilen yerlerden biri Erzurum
evleri (tarihi yedi ev birleştirilerek yapılmış bir turizm işletmesi). Burada önceden gaz
lambaları yakılırdı, şimdi ise avizeler takılmış, tarihi doku bozulmuş. Amaç daha fazla para
kazanmak. Korumaktan yana değil bozmaya yönelik bir millet olmuşuz. Dört sene evvel tarihi
yapılar bulundu. Hiç umursamadan hepsini kaldırıp üstüne bina diktiler. Mesela Çifte
Minerali Medreseye boru döşemişler, yağmur suyunu aldın diye.”
K2 var olan tarihi yapıların dokusunun bozulduğundan ve yeni keşfedilenlerin ise hiç
önemsenmediğinden yola çıkarak çevre ve kültür mirasının etkin bir şekilde korunmadığını
belirtmiştir. Bunlarla ilgili kanun ve yönetmeliklerin bulunduğunu ancak kamu idarelerinin
buna dikkat etmediğini de eklemiştir.
Kış Turizmi Destinasyonu Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin Algılarının Nitel Bir Yöntemle Çözümlenmesi
127
Ö1 ise tüm kanun ve yönetmeliklerin doğru olduğunu ve birebir uygulanmasını gerektiğini
söyleyemeyeceğini belirtmiştir. Ancak günün şartları neyi gerektiriyorsa ona dikkat
edilmesinin oldukça önemli olduğuna değinmiştir. Çevre ve kültür mirasını koruma
konusunda özellikle yerel halkın üzerine düşen sorumluluğu alması gerektiğini de eklemiştir.
Ö1’in bazı kanunların her destinasyon için uygun olamayacağını düşünerek böyle bir cevap
verdiği ylenebilir. Çünkü kanunlar geneli temsil edecek nitelikte olup, özellikle Erzurum
gibi dezavantajlı bölgelerde uygulanmasında sıkıntılarla karşılaşılmaktadır. Ancak çevre ve
kültür mirasını koruma konusunda yerel halka büyük görev düşmektedir. Çünkü bilindiği
üzere bir destinasyona ve çevresine en iyi ve en doğru şekilde sahip çıkacak kitle yerel halktır.
Yerel halk o bölgenin kimliğine, çevresine ne kadar sahip çıkarsa kendi yaşam alanını o
derece sürdürülebilir kılacaktır.
Aynı soruya K2 aksine Ö2 ve Ö3 daha olumlu yaklaşarak, Ö2 Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’nın, Ö3 ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın özellikle son yıllarda çevre ve kültür
mirasını korumaya yönelik çalışmalar yaptığını belirtmiştir. Ö2’nin konuya ilişkin düşünceleri
şu şekildedir:
“Son birkaç yıldır Çevre Bakanlığı’nın kentsel dönüşüm projeleri kapsamında tarihi eserlerin
etrafı açılıyor. Kamu alanları, sit alanları çok sıkı denetleniyor. Niye? Kültür mirası çok
önemli. Örneğin insanlar sadece kayak yapmaya değil, kültür miraslarını da görmeye geliyor.
Dünya artık yaşlanıyor ve her yerde tarihi eserler oluşmaya başlıyor… Biz otelciler olarak
bunu önemsiyoruz. Tarihi eserleri, kültür turlarını tanıtmak için, destinasyonu pazarlamak
için Erzurum’u tanıtıyoruz.”
Son yıllarda Erzurum’da Ö2’nin bahsettiği tarihi eserlerin etrafının açılmasına yönelik çeşitli
projeler yürütülmektedir. Bu projeler kültür mirası olarak değerlendirilen geleneksel Erzurum
evlerinin ve minare, kümbet gibi tarihi yapıların ve çevresinin güzelleştirilmesine yönelik
projelerdir. Bunlardan biri tarihi bir sokak olan Karanlık Kümbet sokak içerisinde yer alan
tarihi ve tescilli 8 adet yapının rölöve, restitüsyon ve restorasyon projesidir. Bir diğeri ise
Kültür Yolu adlı proje olup, bu proje kapsamında Erzurum Kalesi etrafındaki tarihi ve tescilli
birçok yapı onarılmıştır. Bu gibi gelişmeler sayesinde Ö2 gibi paydaşlar, çevre ve kültür
mirasını korumaya yönelik devlet destekli girişimlere ilişkin olumlu düşüncelere sahiptir.
Son olarak “Turizmin çevresel etkilerinin yeterince araştırılıp değerlendirildiğini düşünüyor
musunuz?” şeklinde sorulan soruyu K1 şu şekilde yanıtlamıştır:
Gülizar Akkuş, Çetin Akkuş
128
“Turizmin çevresel etkilerine yönelik gerekli araştırma, inceleme faaliyetleri yürütülüyor.
Yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen olumlu yansımalar ise bu alanda yeterli
araştırmanın yapıldığını zaten gözler önüne seriyor.”
K2 ise K1 aksine Erzurum adına yle bir araştırma ve değerlendirme faaliyetinin
yapılmadığını belirtmiştir. Ö1 bu konuda K1 ile hemfikir olup, “Özel ve tüzelden çevresel
etkileri araştıran, değerlendiren ve ortaya çıkaran araştırmacıların ülke bazında araştırmalar
yaptığını düşüyorum.” şeklinde cevap vermiştir. Aslında Ö1 ülke bazında turizmin çevresel
etkilerine yönelik değerlendirmelerin yapıldığını söyleyerek, bir nevi K2 ile aynı düşünceyi
paylaşmaktadır. Çünkü K2’de benzer şekilde Erzurum için böyle bir durumun söz konusu
olmadığını gündeme getirmiştir.
Ö2’nin üçüncü soruya verdiği yanıt ise şu şekildedir:
“Artık bu yapılıyor, eskisi gibi değil. Teknolojinin gelişmesi, eğitim seviyesinin artması,
sektörün içine artık turizm otelcilik bölümü mezunlarının girmesi bunu arttırıyor. Turizm
sadece deniz, kum, güneşten ibaret değildir. Yıllarca böyle oldu, turizm demek buydu. Öyle
bir şey yok artık. Çünkü yatımlar afaki boyutlarda. Kısacası yatırımcı bir yere kadar para
harcar. Önemli olan musluğun her gün akması, her gün ne kadar aktığı önemli değil. O
musluk her zaman aksın, az aksın kuyu dolmasın, 5 dakika gür aksın, 2 dakika dursun ama
aksın. Bu şekilde düşünülürse sektör zengin olur. Böylece turizm sürdürülebilir hale
getirilebilir.”
Ö2, önceden turizmin çevresel etkilerine çok dikkat edilmediğini, ancak gelişen ve değişen
zaman ile birlikte bunun farklılaştığını belirtmiştir. Önceden sadece deniz, kum, güneş üzerine
kurulu bir turizm altyapısı varken ve bunun çevresel etkileri üzerine çok düşünülmezken artık
durumun çok daha farklı olduğuna değinmiştir. Turizmde sürdürülebilirlik konusunu ise
musluk örneğinden yola çıkarak izah etmiştir. Sürdürülebilir bir turizm sektörü için, devamlı
aşırı turist girişi beklemekten ziyade, zaman zaman azalsa da, sürekliliği asla azalmayan bir
turizmin hedeflenmesi gerektiğini belirtmiştir.
Ö3 ise soruya daha farklı bir açıdan yaklaşarak, kendilerinin konuya ilişkin yaptığı araştırma
ya da değerlendirmelerden bahsetmiştir.
“Düşünüyoruz. Biz genelde Erzurum halkının Palandöken hakkındaki düşüncelerini
araştırıyoruz. Yani sonuçta biz burada yapıyoruz ama bunun Erzurum’daki etkileri de çok
önemli bizim için. Mesela dışarıdan, Antalya’dan veya turizm bölgesi olan yerlerden personel
Kış Turizmi Destinasyonu Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin Algılarının Nitel Bir Yöntemle Çözümlenmesi
129
almamaya çalışıyoruz. Kendi memleketimizde istihdam sağlamaya çalışıyoruz.”
Ö3, turizmin doğal çevreye etkisinden değil, daha çok sosyal çevreye yani yerel halka
etkisinden bahsetmiştir. Ancak görüşmenin olumlu bir havada devam edebilmesi ve kişinin
kendini rahatlıkla ifade edebilmesinin önüne geçilmemesi açısından herhangi bir müdahale
gerçekleştirilmemiştir. Ö3 genellikle Erzurum’daki büyük otellerin yöneticilerini ya da
çalışanlarını diğer turizm merkezlerinden transfer ettiğini bildiği için bu tarz bir yorumda
bulunmuştur. Turizm emek yoğun bir sektör olması dolayısıyla özellikle yerel halk açısından
büyük bir istihdam ve gelir kaynağı olarak görülmektedir. Bu da turizmin en olumlu
etkilerinden biridir. Ancak Erzurum’da sürekli bir şekilde dışarıdan personel alımı bu etkiyi
olumsuza çevirmektedir.
Genel bir değerlendirme yapıldığında, tüm paydaşların çevre yönetimine ilişkin sorulara
olumlu yanıtlar verdiği söylenebilir. Özellikle üçüncü soruya sadece bir paydaş olumsuz yanıt
vermiştir. Kış turizmi açısından önemli bir potansiyele sahip olan Erzurum ilindeki turizm
sektörü paydaşlarının çevre yönetimine ilişkin olumlu algılara sahip olduğu söylenebilir.
6. SONUÇ
Erzurum iklimi dolayısıyla kış turizmine en elverişli alpin destinasyonlardan biridir. Özellikle
kar kalitesi, kış sezonunun uzunluğu ve doğal kayak alanları turistleri destinasyona çeken
önemli rekabetçilik faktörleridir (Akkuş, 2016, s.231). Ancak bu faktörlerin sürdürülebilirliği
hususunda destinasyonda etkin çevre yönetimi uygulanmadığı gözlenmektedir. Bu savdan
yola çıkarak, turizm sektörü paydaşlarının konuya ilişkin düşünce ve fikirlerini
değerlendirmek amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında Erzurum ili için önemli bir rol üstlenen
turizm sektörü paydaşları ile görüşülmüştür.
Kış aylarının ve kayak dönemlerinin oldukça uzun olduğu Erzurum, komşu ülkelere yakın
destinasyonlar erisinde doğal güzelliği bozulmamış ender kış turizmi merkezlerinden biri
olması sebebiyle özellikle yabancı turistleri önemli ölçüde etkilemektedir. Bununla birlikte
sahip olduğu geleneksel ve kültürel çekicilikler Erzurum’un otantikliğini arttırmakta ve
sunulan etkinlikler ile bu avantaj desteklenmeye çalışılmaktadır. Bu sebeple Erzurum’un
sahip olduğu kaynakları turizme fayda sağlayacak yönde ama sürdürülebilirliğini göz ardı
etmeden kullanması gerekmektedir (Akkuş, 2016, s.233). Bunun için öncelikle yerel halkın
kültürü ve değerleri ile uyumu koruyarak destinasyonun doğal fizyografisinden yararlanmaya
yönelik faaliyetler geliştirilmelidir. Örneğin doğa temelli bir destinasyon bu güç üzerine inşa
Gülizar Akkuş, Çetin Akkuş
130
edilmiş faaliyetleri geliştirerek cazibesini güçlendirmelidir. Tarihi ya da kültürel bir
destinasyon ise yaratıcı bir şekilde bu çekiciliğinin temelini güçlendirmeye yönelik
faaliyetleri belirlemeli ve geliştirmelidir (Ritchie ve Crouch, 2003, s.69).
Türkiye’de master planla projelendirilmiş ilk kış sporları merkezi topluluğuna sahip olan
Erzurum, kent merkezi ve yakın çevresinde, Palandöken dağları, Erzurum boğazı mevkii, Gez
yaylası ve Konaklı bölgesi olmak üzere birçok kış ve spor turizm merkezini barındırmaktadır
(Toy, Eymirli ve Karapınar, 2010, s.3). Palandöken dağlarında Türkiye’de ilk olarak planlı kış
turizmi ve kış sporları için mekân düzenleme çalışmaları yürütülmüştür (Kırzıoğlu, 1993,
s.44). Erzurum boğazı mevkii ise, genelde Palandöken kayak merkezi olarak bilinse de, bu
alan Palandöken dağları üzerinde bulunan Ejder tepesi ve çevresini içine almaktadır. Bu
alanda bulunan kayak merkezi, Erzurum kent merkezine 5 km uzaklıkta olup, yılda 150
günden fazla karla örtülüdür. Erzurum boğazı mevkii ve Gez yaylasına nazaran Konaklı
bölgesi kış sporları açısından daha elverişli olup, alanın topoğrafik görünümü Alplere
benzemektedir. Derin olmayan bir vadi boyunca uzanan eğimli yamaçlar grubu çok sayıda
mekanik tesis ve piste uygundur. Erzurum Winter Universiade (EWU) 2011 oyunları
dolayısıyla bu bölgeye Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından birçok yatırım
yapılmıştır. Özel sektörün otel yatırımı yapması içinde 114.000 alan ayrılmıştır (Toy vd.,
2010, s.2-5). Ancak 2011 yılında yapılan oyunlara dair yatırımlar günümüze değin herhangi
bir konaklama işletmesi ile desteklenmemiştir. Aksine Palandöken dağlarına konuşlanmış
birçok yıldızlı otel olmasına rağmen, günümüzde bu alana yapılan konaklama işletmesi
yatırımlarının devam ettiği görülmektedir. Bununla birlikte 2016 yılında Ejder 3200
sloganıyla bir tanıtım ve pazarlama faaliyeti yürütülmüştür. Ejder tepesi de yine Palandöken
dağları üzerinde bulunmaktadır. Devam eden yatırımların hala Palandöken dağlarına yönelik
olması özellikle doğal kayak alanları ve pistleri ile öne çıkan bu mevkiinin zamanla
yıpranmasına ve taşıma kapasitesini aşmasına sebebiyet verebilir. Bu sebeple özellikle
Alplere benzerliği ile dikkat çeken Konaklı bölgesine yapılacak yatırımlar taşıma
kapasitesinin doğru bir şekilde analiz edilmesine ve etkin bir ziyaretçi yönetimine olanak
sağlayacaktır. Bununla birlikte Palandöken dışına yapılacak yatırımlar ile çevrenin bozulması
ve tahrip oranının artmasının da önüne geçilecektir.
Erzurum’un temel turistik çekiciliği kış turizmi olsa da, destinasyon geliştirilirken yerel
halkın geleneksel kültürü ve tarihi değerlerinin korunması da bir o kadar önemlidir. Erzurum
çok çeşitli maddi kültür mirasına ev sahipliği yapmaktadır. Bunlar içerisinde tarih boyunca
Kış Turizmi Destinasyonu Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin Algılarının Nitel Bir Yöntemle Çözümlenmesi
131
halkın yaşayışını simgelemesi açısından geleneksel Erzurum evleri önemli bir yer tutmaktadır.
Sınırlı sayıda olan bu evlerin tescillenmesi ve koruma altına alınması tarihi değerlerin gelecek
nesillere aktarılabilmesi ve toplumun kültürel değerlerinin kaybolmaması açısından oldukça
önemlidir. Evlerin müze, restoran ya da konaklama işletmesi olarak turizme kazandırılması
ise hem kültürün sürdürülebilirliğini sağlayacak hem de şehre ekonomik anlamda katkı
sunacaktır. Şu an Erzurum’a gelen tüm yerli ve yabancı turistlerin ilk ziyaret ettiği yerlerden
biri Erzurum evleri adını taşıyan bir turizm işletmesidir. Bu işletme bir girişimci tarafından
340 yıllık geleneksel yedi Erzurum evinin onarılması ve restorasyonu sonucu ortaya çıkmıştır.
Şehrin olumlu imajına büyük katkı sağlayan bu işletme her gün yerli ve yabancı birçok
ziyaretçiyi kabul etmektedir. Bu sayede halk için bir geçim kaynağı olması yanı sıra,
geleneksel evlerin korunmasında da büyük bir rol üstlenmektedir. Bununla birlikte yöre
halkını tarihi kimliğini koruma konusunda bilgilendirmek ve bilinçlendirmek oldukça
önemlidir. Ancak bu sayede gerçek bir çevre yönetimi sağlanabilir.
Turizmde fotoğraflar, turist deneyiminin ve destinasyonun sunum sürecinin anlaşılmasında
sıklıkla kullanılmaktadır (Sangsue, 2014, s.243). Özellikle kış turizminde etkin bir
destinasyon olan Erzurum’da sezon içerisinde Palandöken dağlarından çekilen tüm
fotoğraflarda şehir merkezinin üzerinde bir sis bulutunun olduğu görülmektedir. Bu durum
hava kirliliğin bir sonucu olup, yerel yönetimlerin bu konudaki tedbirleri arttırması
gerekmektedir (Akkuş, 2016, s.231). Çünkü turistlerin çektiği tüm manzara fotoğraflarında
görülen kirlilik hem olumsuz bir imaj yaratmakta hem de çevre yönetiminin ne kadar ihmal
edildiğini gözler önüne sermektedir. Erzurum’da yürütülecek çeşitli çevre yönetimi
faaliyetleri ile tüm bu olumsuzlukların önüne geçilebilir. Geliştirilen bazı öneriler
sıralanmıştır:
Kamu sektörü sürdürülebilir turizm gelişimi için hazırladığı plan ve politikalara
uygun faaliyetler yürütmeli ve denetiminde aktif bir rol oynamalıdır. Aksi takdirde yazılan
planlar uygulamaya konmadığı için olumsuz bir algı yaratılacak ve bu güven duygusunu
zedeleyecektir.
Çevre ve kültür mirasını korumaya yönelik geliştirilen politika ve planların değişen
çevre şartlarına uygun bir şekilde revize edilmesi gerekmektedir. Aksi halde destinasyonların
eski durumu göz önüne alınarak yapılan planlar günün şartlarına uygun olmadığı için ihtiyacı
karşılamada yetersiz kalacaktır.
Gülizar Akkuş, Çetin Akkuş
132
Politika ve planlar geliştirilirken, her bölgenin doğal yapısı ve geleneksel dokusu
dikkate alınarak gerekli çalışmalar yürütülmelidir. Çünkü her destinasyon farklı bir güç
üzerine inşa edilir. Bu da ancak destinasyonu bilen ve tanıyan yönetim örgütleri sayesinde
gerçekleşebilir. Bu nedenle Erzurum için geliştirilecek çevre yönetimi planlarında turizm
sektörü paydaşlarının da yer alması gerekmektedir.
Maddi kültür mirası varlıklarını iyileştirme amaçlı yürütülen faaliyetlerde tarihi
doku bozulmamalı ve çevre tahrip edilmeden işlemler gerçekleştirilmelidir. Aksi durumda iyi
bir amaca hizmet etmek için harcanan çaba uzun vadede doğal dokunun bozulmasına sebep
olacaktır. Özellikle geleneksel Erzurum evleri ve tarihi yapılar aslına uygun bir şekilde restore
edilmelidir.
Erzurum daha çok kış turizmi ile bilinse de, turizmi çeşitlendirmek adına kültür
mirası eserleri değerlendirilmeli ve gelecek nesiller için korunmalıdır. Turizmin
sürdürülebilirliği için korunacak tarihi değerlerin gelecek kuşaklara aktarılabilirliği oldukça
önemlidir. Bu sebeple tarihi yapıların uygun bir şekilde yöre halkının ya da gelen turistlerin
kullanımına açılması hem koruma hem de değerlendirme açısından önem arz eder.
Öncelikli olarak destinasyonda yaşayan halkın doğal çevresine ve mirasına sahip
çıkması için bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü turist kısa bir süre için kullandığı
turistik destinasyonun geleceğini düşünerek hareket etmekten ziyade daha çok yaşadığı
deneyimin unutulmazlığına odaklanır.
Erzurum turizminin çevresel etkilerine yönelik -doğanın tahrip olma durumu gibi
uzun vadede etkisi hissedilecek- parametreler değerlendirilmeli ve çevre analizleri
yapılmalıdır. Özellikle Palandöken dağlarında yaşanan yığılmanın uzun vadede doğal çevreyi
nasıl etkileyeceği göz önüne alınarak, alternatif diğer alanlar değerlendirilmelidir. Ancak bu
alanlarda tek tek yatırımların yapılmasını beklemekten ziyade turizm kümelenmesi şeklinde
bir oluşum izlenmelidir. Aksi takdirde ilerleme oldukça yavaş ve dağınık olacak, bununla
birlikte kullanılan alanlar zaman geçtikçe daha fazla tahrip olacaktır.
Şehirdeki hava kirliliğinin çözülebilmesi için yerel yönetimlerin gerekli tedbirleri
alması ve uygulaması oldukça önemlidir. Bu sayede hem çevre ve insan sağlığı korunacak
hem de bilimsel araştırmalara ya da dergi makalelerine (National Geographic, 2015, s.70-71)
konu olan kirlilik temelli olumsuz imaj ortadan kaldırılacaktır.
Destinasyonun koruma-kullanma dengesi araştırılmalıdır. Her ne kadar turizm
akademisyenleri konu ile ilgili çeşitli araştırmalar yürütse de yeterli değildir. Bu sebeple
Kış Turizmi Destinasyonu Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin Algılarının Nitel Bir Yöntemle Çözümlenmesi
133
Palandöken’in turistik amaçlı kullanımı ve bunun çevreye etkisi üzerine devlet destekli
multidisipliner araştırmalar yürütülmelidir.
Bu araştırma Erzurum ilinde bulunan turizm sektörü paydaşları ile sınırlandırıldığı için
gelecekte yapılacak çalışmalarda Erzurum ilçelerindeki yerel yönetimler başta olmak üzere
özel sektör paydaşları ile birlikte tüm ili kapsayacak bir araştırma yapılabilir. Özellikle 2016
yılında Türkiye’nin 11. sakin şehri (Cittaslow) ilan edilen Uzundere ilçesinde
gerçekleştirilecek araştırmalar da çevre yönetimine ilişkin farklı çıktılar elde edilebilir.
Bununla birlikte turistler destinasyon yönetiminin bir parçası olduğu halde pek dikkate
alınmadığı için Pearce ve Schänzel’in (2013) çalışmasında olduğu gibi turistler ile
derinlemesine görüşmeler de eklenebilir. Ayrıca bir diğer nitel teknik olan odak grup
görüşmesi yoluyla tüm paydaşlar bir araya getirilerek daha etkileşimli bir süreç sonucu
Erzurum’un çevre yönetimine ilişkin daha kapsamlı öneriler geliştirilebilir.
KAYNAKÇA
Akkuş, G. (2016). Destinasyon Rekabetçiliği İçin Deneyimsel Turizm: Turist Perspektifinden
Bir Değerlendirme. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Erzurum.
Alvarez Gil, M. J., Burgos Jimenez, J. & Cespedes Lorente, J. J. (2001). An Analysis of
Environmental Management, Organizational Context and Performance of Spanish
Hotels. Omega-The International Journal of Management Science, 29, ss. 457-471.
Arslan, E. & Emeksiz, M. (2016). Konaklama İşletmelerinde Çevre Yönetimi Konusunun
Bibliyometrik Profili ve Gelecek Çalışmalar İçin Öneriler. Disiplinlerarası Akademik
Turizm Dergisi, 1(1), ss. 1-12.
Aykan, E. & Sevim, B. (2013). Konaklama İşletmelerinde Çevre Yönetimi Uygulamaları ve
Algılanan Kurumsal İtibar Üzerindeki Etkisi: Kayseri ve Nevşehir Otelleri Üzerinde Bir
Araştırma. İşletme Araştırmaları Dergisi, 5(3), ss. 93-113.
Baykal, T. (2010). rkiye’de Çevre Yönetim Sisteminin Yerel Örgütlenmesi. Mustafa
Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7(13), ss. 476-492.
Byrd, E. T. (2007). Stakeholders in Sustainable Tourism Development and Their Roles:
Applying Stakeholder Theory to Sustainable Tourism Development. Tourism Review,
62(2), ss. 6-13.
Çakmak, F. ve Yılmaz, Ö. (2017). Turizmin Sürdürülebilirliği Açısından Kış Turizmi, 1.
Uluslararası Sürdürülebilir Turizm Kongresi, (ss. 90-99), 23-25 Kasım 2017,
Kastamonu.
Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (2006). Kanun No.5491, Kabul Tarihi:
26/4/2006, Resmi Gazete Tarihi: 13/05/2006.
Dwyer, L. & Kim, C. (2003). Destination Competitiveness: Determinants and Indicators.
Current Issues in Tourism, 6(5), ss. 369-414.
Dwyer, L., Cvelbar, L. K., Mihalič, T. & Koman, M. (2014). Integrated Destination
Competitiveness Model: Testing Its Validity and Data Accessibility. Tourism Analysis,
19, ss. 1-17.
Gülizar Akkuş, Çetin Akkuş
134
Emeksiz, M. (2007). Küçük Otel İşletmeleri ve Çevre Yönetimi, Balıkesir Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10(18), ss. 141-156.
Geray, C. (1998). Yerel Yönetimler ve Çevre. Çağdaş Yerel Yönetimler, 7(3), ss. 57-64.
Groselj, P. ve Stirn, L. Z. (2015). The Environmental Management Problem of Pohorje,
Slovenia: A New Group Approach Within ANP - SWOT Framework. Journal of
Environmental Management, 161, ss.106-112.
Hajkowicz, S. A. (2008). Supporting Multi-Stakeholder Environmental Desicions. Journal of
Environmental Management, 88, ss. 607-614.
Heck, N. Dearden, P. McDonald, A. & Carver, S. (2011) Stakeholder Opinions on the
Assessment of MPA Effectiveness and Their Interests to Participate at Pacific Rim
National Park Reserve, Canada. Environmental Management, 47, ss. 603-616.
Kangas, A., Saarinen, N., Saarikoski, H., Leskinen, L. A., Hujala, T.& Tikkanen, J. (2010).
Stakeholder Perspectives about Proper Participation for Regional Forest Programmes in
Finland, Forest Policiy and Economics, 12, ss. 213-222.
Keleş, R. & Hamamcı, C. (2005). Çevre Politikası. İmge Yayınevi, Ankara.
Kırzıoğlu, I. (1993). Palandöken Dağları Kış Turizmi Planlaması Çerçevesinde Doğa
Onarımı. Ekoloji Dergisi, 3(9), ss. 44-47.
Liu, J., Ouyang, Z. & Miao, H. (2010). Environmental Attitudes of Stakeholders and Their
Perceptions Regarding Protected Area-Community Conflicts: A Case Study in China.
Journal of Environmental Management, 91, ss. 2254-2262.
Lu, J. & Schuett, M. A. (2012). Examining the Role of Voluntary Associations in
Environmental Management: The Case of the Sam Houston National Forest.
Environmental Management, 49, ss. 334-346.
Mihalic, T. (2000). Environmental Management of a Tourist Destination: A Factor of
Tourism Competitiveness. Tourism Management, 21, ss. 65-78.
National Geographic Türkiye (2015). Başka dünya yok. Kasım sayısı.
Nemli, E. (2001). Çevreye Duyarlı Yönetim Anlayışı. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi Dergisi, 23-24, ss. 211-224.
Özdemir Yılmaz, G., Özok, O. & Erdem, B. (2016). Konaklama İşletmelerinde Çevre Dostu
Uygulamalar: Bodrum Örneği. Karabük Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
6(1), ss. 180-197.
Pearcea, D. G. & Schänzel, H. A. (2013). Destination Management: The Tourists’
Perspective. Journal of Destination Marketing & Management, 2, ss. 137-145.
Reed, M. S. (2008). Stakeholder Participation for Environmental Management: A Litareture
Review. Biological Conservation, 141, ss. 2417-2431.
Ritchie, J. R. B. & Crouch, G. I. (2003). The Competitive Destination-A Sustainable Tourism
Perspective. CABI Publishing, UK.
Sánchez-Medina, P. S., Díaz-Pichardo, R. & Cruz-Bautista, M. (2016). Stakeholder Influence
on the Implementation of Environmental Management Practices in the Hotel Industry.
International Journal of Tourism Research, 18, ss. 387-398.
Sangsue, P. (2014). Destination Confusion: A Photo Elicitation Study on Brand Confusion in
Tourism Destinations. Editör S. McCabe (Ed.), The Routledge Handbook of Tourism
Marketing, ss. 239-248. Routledge, Oxon & New York.
Tang, Y. H., Amran, A. & Goh, Y. N. (2014). Environmental Management Practices of
Hotels in Malaysia: Stakeholder Perspective. International Journal of Tourism Research,
16, ss. 586-595.
Kış Turizmi Destinasyonu Paydaşlarının Çevre Yönetimine İlişkin Algılarının Nitel Bir Yöntemle Çözümlenmesi
135
Teng, C.-C., Horng, J.-S. & Hu, I-C. (M.) (2015). Hotel Environmental Management
Decisions: The Stakeholder Perspective. International Journal of Hospitality & Tourism
Administration, 16(1), ss. 78-98.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (2008). Beşinci “Yeni” Çevresel Etki Değerlendirmesi
Yönetmeliği (17/7/2008 Tarih ve 26939 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Çevresel
Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği Hakkında Görüş ve Öneriler), Eylül 2008, Ankara,
ss. 1-32.
Toy, S., Eymirli, E. B. & Karapınar, M. (2010). Erzurum Konaklı Bölgesi Kış Turizm
Merkezi Raporu, (Turizm raporları No: 2), Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı
(KUDAKA), Erzurum.
Ünlü, H. (1991). Yerel Yönetim ve Çevre, IULA, İstanbul.
Vellecco, I. & Mancino, A. (2010). Sustainability and Tourism Development in Three Italian
Destinations: Stakeholders' Opinions and Behaviours. The Service Industries Journal,
30(13), ss. 2201-2223.
Yıldırım, A. & Şimşek, H. (2016). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri.
Genişletilmiş 10. Baskı. Seçkin Yayıncılık, Ankara.
Yücel, E. (2006). Canlılar ve Çevre, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları, 5.
Ünite, Erişim Adresi: www.anadolu.edu.tr/aos/kitap/IOLTP/2281/unite05.pdf Erişim
Tarihi: 21.02.2017.
Article
Full-text available
ZET Son yıllarda teknoloji alanında yaşanan inovatif gelişmelerin işletmelere entegre edilmesi üretimi hızlandırmıştır. Seri üretime bağlı olarak işletmelerin atık seviyelerinde hızlı bir yükseliş görülmektedir. Atık Yönetim sürecinin doğru yönetilmesi ve çevre yönetimi uygulamalarının işletmeler tarafından yönetim stratejilerinin merkezine yerleştirilmesi gerekmektedir. Çevresel ihtiyaçlar ve insan kaynaklı yerkürede yaşanan tahribatlar gün geçtikçe artmaktadır. Bu noktada özellikle imalat işletmelerine atık yönetimi konusunda önemli görevler düşmektedir. Bu çalışmada imalat işletmelerinin atık yönetimine ilişkin ne tür uygulamalara yer verdiklerinin ortaya çıkarılması amacıyla yapılmıştır. Çalışma iki aşamalı olarak geliştirilmiştir. İlk olarak imalat işletmelerinde atık yönetimine ilişkin 2018-2022 yılları arasında yapılan akademik çalışmalar incelenmiştir. İkinci aşamada Borsa İstanbul (BİST 50) işlem gören ve en büyük elli firma arasında yer alan "Arçelik, Ford Otosan, Petkim, Şişe Cam" imalat işletmelerinin atık yönetimi konusundaki uygulamaları ortaya konulmuştur. Nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veriler Mayıs-Ağustos 2022 tarihlerini kapsayan dört aylık bir süreci kapsamaktadır. Yapılan araştırma sonucunda literatürde beş çalışmaya rastlanmıştır. İmalat işletmelerinde Atık Yönetimi konusunda yapılan akademik çalışmaların yeterli düzeyde olmadığı tespit edilmiştir. İşletme yönetim anlayışında, yalın üretime doğru bir akışın olduğu gözlenmiştir. İmalat işletmelerinde atık yönetimi konusunda daha fazla çalışma yapılması önerilmektedir. Diğer taraftan farklı aaaaaaa
Chapter
Full-text available
Araştırma, UNWTO (2019) verilerine göre Dünya’nın en çok turist alan ilk on ülkesinin destinasyon pazarlama sürecinde resmi web sitelerini gastronomi turizmi açısından değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın kapsamını dünyanın en çok turist alan ilk on ülkesinin resmi web sitelerinde yer alan gastronomi turizmine yönelik pazarlama ve tanıtım çalışmaları oluşturmaktadır. Bu kapsamda veriler, 1 Aralık 2020 ile 10 Ocak 2021 tarihleri arasında ilgili ülkelerin İngilizce dilindeki resmi turizm web sitelerinden metin, fotoğraf ve video şeklinde toplanmıştır. Elde edilen verilere içerik analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçları incelenen ülkelerin tamamının gastronomiyle ilgili bir sayfası veya kategorisi bulunduğunu, bazı ülkelerin ciddi eksiklikleri olmasına rağmen genel olarak değerlendirildiğinde dünyanın en çok turist ağırlayan ilk on ülkesinin destinasyon pazarlama sürecinde resmi web sitelerinde gastronomi turizmine yönelik tanıtım ve pazarlama çalışmaları yaptıklarını göstermektedir.
Article
31 Aralık 2019 tarihinde ilk kez Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan daha sonra Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından salgın olarak ilan edilen Covid-19 ile birlikte üniversitelerdeki eğitim ve öğretim faaliyetleri kesintiye uğramıştır. Üniversitelerin ani bir şekilde kapanmasıyla birlikte eğitim kurumları uzaktan eğitim sistemlerine yönelmiştir. Bu nedenle, geleneksel eğitimden çevrim içi derslere geçiş yapılmıştır. Bu araştırma, Covid-19 salgını sürecinde turizm eğitimi alan lisans öğrencilerinin çevrim içi öğrenmeye hazırbulunuşluk düzeylerini belirlemeyi ve demografik özellikleri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Veriler, online anket tekniğiyle elde edilmiştir. Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Anket tekniğiyle toplanan verilerin analizinde, SPSS programı ile yüzde, frekans, t-testi ve varyans analizlerinden yararlanılmıştır. Araştırma bulgularına göre; lisans öğrencilerinin çevrim içi iletişim öz yeterliği ve öğrenen kontrolü yüksek; bilgisayar öz yeterliği ve kendi kendine öğrenme orta düzeyde ve e-öğrenmeye yönelik motivasyon faktörü ise düşük olarak bulunmuştur. Araştırma bulguları, lisans öğrencilerinin çevrim içi öğrenmeye hazır olduklarını göstermektedir. Covid-19 salgını sürecinde Türkiye’de çevrim içi eğitimlerin niceliğinin ve niteliğinin artırılması yönünde iyileştirmeler yapılması gerekmektedir.
Conference Paper
Full-text available
Bu çalışmanın amacı, kültürel miras turizmi amacıyla kültürel miras alanlarını ziyaret eden turistlerin memnuniyeti ve hizmet kalitesi ile alanı tekrar ziyaret etme niyeti arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Bu amaçla, 2019 yılı Ağustos ayında Bergama kültürel miras alanlarını ziyarete gelen toplam 400 yerli ve yabancı turiste anket tekniği uygulanarak araştırmanın verileri elde edilmiştir. Çalışmada, turist memnuniyeti ve hizmet kalitesinin, turistlerin kültürel miras alanını tekrar ziyaret etme niyeti ile arasındaki ilişkiyi incelemeye yönelik hipotezler geliştirilmiştir. Geliştirilen hipotezlerin analizinde iki yönlü ki-kare bağımsızlık testinden faydalanılmıştır. Çalışmanın bulguları değerlendirildiğinde, turistlerin harcadığı masraflara ve zamana göre memnuniyetin kültürel miras alanını tekrar ziyaret etme niyeti ile ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Diğer bir bulgu da hizmet kalitesi ile kültürel miras alanını tekrar ziyaret etme niyeti arasında ilişkinin bulunmasıdır. Sonuç olarak, turistlerin tekrar ziyaret etme niyeti ile istatistiksel olarak anlamlı ilişkisi bulunan turist memnuniyetinin ve hizmet kalitesinin sağlanması, turistik destinasyon olan kültürel miras alanlarının temel amaçlar arasında olmalıdır.
Article
Full-text available
Turizm faaliyetlerine katılan turistlerin ziyaret ettikleri destinasyonlardaki doğal varlıkları tahrip etmeleri, bu nedenle de doğal varlıkların önemini yitirmeye başlaması ulusal ve uluslararası turizm değerlerine zarar vermektedir. Bu çalışmada turizmde çevre yönetimini temel alan ulusal ve uluslarası çalışmalar derlenmiştir. Bu çalışmalara yönelik bilgilendirmeler yapmak suretiyle, gelecek çalışmalara bir vizyon katarak çevre yönetimine ilişkin çalışma yapılmasına teşvik edici bir bakış kazandırılması amaçlanmıştır. Çalışmanın yapılmasına temel oluşturan başlıca etken, yıllar itibariyle konaklama işletmelerinde çevre yönetimini içeren, uluslararası çalışmaların dikkat çekici derecede olmasına karşın, konuya ilişkin ulusal akademik çalışmaların nicelik bakımından yeterli düzeyde olmamasıdır. Bu çalışma kapsamında incelenen makalelerin; araştırma desenleri, araştırmacıların çalışma alanları, süreli yayınlar, çalışmanın konusu, araştırmanın yılı ve yazarları dikkate alınarak uluslararası ve ulusal bağlamda bibliyometrik analizleri gerçekleştirilmiştir.
Article
Full-text available
Environmental management problems can be dealt with by combining participatory methods, which make it possible to include various stakeholders in a decision-making process, and multi-criteria methods, which offer a formal model for structuring and solving a problem. This paper proposes a three-phase decision making approach based on the analytic network process and SWOT (strengths, weaknesses, opportunities and threats) analysis. The approach enables inclusion of various stakeholders or groups of stakeholders in particular stages of decision making. The structure of the proposed approach is composed of a network consisting of an objective cluster, a cluster of strategic goals, a cluster of SWOT factors and a cluster of alternatives. The application of the suggested approach is applied to a management problem of Pohorje, a mountainous area in Slovenia. Stakeholders from sectors that are important for Pohorje (forestry, agriculture, tourism and nature protection agencies) who can offer a wide range of expert knowledge were included in the decision-making process. The results identify the alternative of "sustainable development" as the most appropriate for development of Pohorje. The application in the paper offers an example of employing the new approach to an environmental management problem. This can also be applied to decision-making problems in various other fields. Copyright © 2015. Published by Elsevier Ltd.
Article
Based on the stakeholder theory, this research aims to analyze the relationship between hoteliers' perceptions of stakeholders' interests and the implementation of environmental management practices in Oaxaca, Mexico, incorporating the effect of three hotel characteristics: size, age and economic capacity. Empirical evidence, obtained from hotel owners and/or managers, reveals a direct and positive relationship between the hoteliers' perceptions of stakeholders' interests and the implementation of environmental management practices, with hotel age and size having a moderating effect. Economic capacity, as an independent variable, is also an important factor in the implementation of environmental management practices. Copyright © 2015 John Wiley & Sons, Ltd.
Article
This study investigates stakeholder perceptions of the factors that are critical to the adoption of environmental management practices in international tourist hotels in Taiwan. The empirical data were based on 26 semistructured interviews with four types of stakeholders. According to the qualitative results, the themes that emerge associated with hotel owners/managers include economic concerns, top management commitment, and operational challenges to environmental practices. Environmental policies, regulations, and support are identified as the themes associated with government agencies. Moreover, the knowledge, consultancy, and professional assistance provided by academics and non-governmental organizations facilitate the acceptability and implementation of hotel environmental initiatives. The research implications highlight the need for communication and collaboration among stakeholders.
Article
The Evolving Nature of Competition and Sustainability Conceptual and Theorectical Perspectives Part I: The Competitive Destination Part II: The Sustainable Tourism Destination A Model of Destination Competitiveness The Macroenvironment: Global Forces Shaping World Tourism The Competitive (Micro)Environment: The Destination and the Tourism System Core Resources and Attractors: The Essence of Destination Appeal Supporting Factors and Resources: Elements that Enhance Destination Appeal Destination Policy, Planning and Development Destination Management: The Key to Maintaining a Sustainable Competitive Advantage Qualifying and Amplifying Determinants: Parameters that Define Destination Potential The Destination Audit: Putting the Model to Work.
Article
This article described the level of hotel participation in environmental management practices (EMPs) in Malaysia. It aimed to identify the level of stakeholder influence on EMP participation and whether EMPs contribute to overall hotel performance. To achieve these objectives, stakeholder theory was selected as the theoretical basis to explicate the proposed hypotheses. The analysis showed that stakeholder influence and the level of participation in EMPs among Malaysian hotels are only at a moderate stage. Copyright © 2013 John Wiley & Sons, Ltd.