PreprintPDF Available

Investigation of Treatment Protocols and Survival of Pulmonary Carcinoid Tumors with Results after Surgical Resection

Authors:

Abstract

ABSTRACT Objective: Pulmonary carcinoid tumors are malignant neoplasms originating from Kultschitzky cells of the neuroendocrine type in the lungs and constituting only 1-2% of all lung tumors. The clinical features, treatment protocols and prognostic factors of lung carcinoid tumors were evaluated in this study. Material and Methods: This retrospective study included pathology reports and cases with a carcinoid tumor diagnosis between January 2010 and July 2017 in our clinic. The sex, age, complaints, surgical technique, cell type, site of tumor, tumor diameter, lymph node and distant organ metastasis, encountered complications, and survival time were analyzed. Results: The mean age of the 23 patients in the study was 49.5 ± 13.6 years. Fifteen (65.2%) of the patients were female and 8 (34.8%) were male. Nineteen (82.6%) of the patients had respiratory symptoms such as cough, sputum and hemoptysis. Amaç: Pulmoner karsinoid tümörler; akciğerler içinde nöroendokrin tipte olan Kultschitzky hücrelerinden kaynaklanan ve tüm akciğer tümörlerinin sadece %1-2ʼsini oluşturan malign neoplazmlardır. Çalışmada akciğer karsinoid tümörlerin klinik özellikleri, tedavi protokolleri ve prognostik faktörleri incelendi. Gereç ve Yöntemler: Geriye dönük çalışmaya kliniğimizde Ocak 2010 ile Temmuz 2017 tarihleri arasında patoloji raporları ile karsinoid tümör tanısı alan olgular dahil edildi. Hastaların cinsiyetleri, yaşları, şikâyetleri, tedavide uygulanan cerrahi teknik, hücre tipi, tümörün yerleşim yeri, tümör çapı, lenf nodu ve uzak organ metastaz varlığı, karşılaşılan komplikasyonlar ve sağkalım süreleri incelendi. Bulgular: Çalışmadaki 23 hastanın ortalama yaşları 49,5 ± 13,6'dı. Hastaların 15 (%65,2) tanesi kadın 8 (%34,8) tanesi erkekti. Hastaların 19 (%82,6) tanesinde öksürük, balgam ve hemoptizi gibi solunum yolu semptomları mevcuttu. Tümör yerleşimi açısından bakıldığında en sık yerleşim yeri sağ alt lob (%34,7) olarak bulundu. Yapılan cerrahi işlemler sonrasında hiçbir hastada mortalite ve morbidite izlenmedi. Sadece iki hastada lenf nodu veya uzak organ metastazı saptanmış olup bu hastaların atipik karsinoid tümör tanısı aldığı görüldü. Operasyon sonrası yirmibeşinci ve otuzbirinci aylarda atipik karsinoid tümör tanısı alan iki hasta eksitus oldu. Bunlardan bir tanesinde lenf nodu ve uzak organ metastazı saptanmıştı. Sonuç: Medikal tedaviye yanıt alınamayan öksürük, balgam ve nefes darlığı gibi semptomlarda karsinoid tümör tanısı düşünülmelidir. Cerrahi eksizyon sırasında cerrahi sınırlarda tümör kalmamasına özen gösterilmeli ve preoperatif tanısı ne olursa olsun her hastaya mediastinal lenf nodu disseksiyonu yapılmalıdır. Çalışmamızda sağkalımı belirleyen en önemli faktörlerin histolojik tip ve uzak organ metastazı ve lenf nodu tutulumu olduğu bulundu.
Akd Tıp D / Akd Med J / 2018 1
DOI: 10.17954/amj.2016.xx
1Xxxxxxxxxxxxx
2Xxxxxxxxxxxxx
Akdeniz Tıp Dergisi / Akdeniz Medical Journal
Özgün Araştırma / Original Article
Hakan KESKİN
Cerrahi Rezeksiyon Sonrası Sonuçlarla, Pulmoner Karsinoid
Tümörlerin Tedavi Protokollerinin ve Sağkalımın Araştırılması
Investigation of Treatment Protocols and Survival of Pulmonary
Carcinoid Tumors with Results after Surgical Resection
Yazışma Adresi
Correspondence Address
Hakan KESKİN
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı,
Antalya, Türkiye
E-posta:
opdrhakankeskin@hotmail.com.tr
Geliş tarihi \ Received : 11.12.2017
Kabul tarihi \ Accepted : 18.12.2017
Elektronik yayın tarihi : 15.06.2018
Online published
ÖZ
Amaç: Pulmoner karsinoid tümörler; akciğerler içinde nöroendokrin tipte olan Kultschitzky
hücrelerinden kaynaklanan ve tüm akciğer tümörlerinin sadece %1-2ʼsini oluşturan malign
neoplazmlardır.
Çalışmada akciğer karsinoid tümörlerin klinik özellikleri, tedavi protokolleri ve prognostik faktörleri
incelendi.
Gereç ve Yöntemler: Geriye dönük çalışmaya kliniğimizde Ocak 2010 ile Temmuz 2017 tarihleri
arasında patoloji raporları ile karsinoid tümör tanısı alan olgular dahil edildi. Hastaların cinsiyetleri,
yaşları, şikâyetleri, tedavide uygulanan cerrahi teknik, hücre tipi, tümörün yerleşim yeri, tümör çapı,
lenf nodu ve uzak organ metastaz varlığı, karşılaşılan komplikasyonlar ve sağkalım süreleri incelendi.
Bulgular: Çalışmadaki 23 hastanın ortalama yaşları 49,5 ± 13,6’dı. Hastaların 15 (%65,2) tanesi
kadın 8 (%34,8) tanesi erkekti. Hastaların 19 (%82,6) tanesinde öksürük, balgam ve hemoptizi gibi
solunum yolu semptomları mevcuttu. Tümör yerleşimi açısından bakıldığında en sık yerleşim yeri
sağ alt lob (%34,7) olarak bulundu. Yapılan cerrahi işlemler sonrasında hiçbir hastada mortalite ve
morbidite izlenmedi. Sadece iki hastada lenf nodu veya uzak organ metastazı saptanmış olup bu
hastaların atipik karsinoid tümör tanısı aldığı görüldü. Operasyon sonrası yirmibeşinci ve otuzbirinci
aylarda atipik karsinoid tümör tanısı alan iki hasta eksitus oldu. Bunlardan bir tanesinde lenf nodu ve
uzak organ metastazı saptanmıştı.
Sonuç: Medikal tedaviye yanıt alınamayan öksürük, balgam ve nefes darlığı gibi semptomlarda
karsinoid tümör tanısı düşünülmelidir. Cerrahi eksizyon sırasında cerrahi sınırlarda tümör
kalmamasına özen gösterilmeli ve preoperatif tanısı ne olursa olsun her hastaya mediastinal lenf nodu
disseksiyonu yapılmalıdır. Çalışmamızda sağkalımı belirleyen en önemli faktörlerin histolojik tip ve
uzak organ metastazı ve lenf nodu tutulumu olduğu bulundu.
Anahtar Sözcükler: Akciğer, Atipik, Karsinoid, Sağkalım, Tipik
ABSTRACT
Objective: Pulmonary carcinoid tumors are malignant neoplasms originating from Kultschitzky
cells of the neuroendocrine type in the lungs and constituting only 1-2% of all lung tumors.
The clinical features, treatment protocols and prognostic factors of lung carcinoid tumors were
evaluated in this study.
Material and Methods: This retrospective study included pathology reports and cases with a
carcinoid tumor diagnosis between January 2010 and July 2017 in our clinic. The sex, age, complaints,
surgical technique, cell type, site of tumor, tumor diameter, lymph node and distant organ metastasis,
encountered complications, and survival time were analyzed.
Results: The mean age of the 23 patients in the study was 49.5 ± 13.6 years. Fifteen (65.2%) of
the patients were female and 8 (34.8%) were male. Nineteen (82.6%) of the patients had respiratory
symptoms such as cough, sputum and hemoptysis.
The most common site of tumor placement was the right lower lobe (34.7%). No mortality and
morbidity were observed in any of the patients after the surgical procedures performed. Two patients
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, Antalya, Türkiye
2
Keskin H
Akd Tıp D / Akd Med J / 2018
ve ana bronş içindeki lokalizasyonuna göre yapılacak
cerrahi işleme karar verildi. Bütün operasyonlar genel
anestezi altında çift lümenli endotrakeal tüp kullanılarak
posterolateral torakotomi kesisi ile toraksa girildi. Hiçbir
hastaya video yardımcılı torakoskopik işlem uygulanmadı.
Santral kesimde olan lezyonlarda anatomik rezeksiyon
yapılırken periferik olan ve wedge rezeksiyon ile çıkarılabilen
lezyonlarda, lezyon wedge rezeksiyon ile çıkarıldı. Solunum
fonksiyon kapasitesi yeterli olmayan ve lezyonu santral
yerleşimli olan hastalara ise parankim koruyucu cerrahi
olarak bronş rezeksiyonu ve bronkoplasti uygulandı. Bütün
hastalar entübe olarak yoğun bakıma çıkarılarak aynı tip
medikal tedavi verildi.
Hiçbir hastaya neoadjuvan kemoterapi veya radyasyon
tedavisi uygulanmadı. Patoloji sonuçları neticesinde uzak
organ metastazı saptanan hastalar, kemoterapi tedavisi
açısından medikal onkolojiye yönlendirildi.
Çalışmadan elde edilen bulguların istatistik analizleri
için IBM SPSS Statistics Version 23 programı kullanıldı.
Nominal değişkenler için z test ve Fisher’ın kesin ki kare
testi kulanıldı. Hayatta kalma oranları Kaplan-Meier
yöntemi kullanılarak analiz edildi.
BULGULAR
Çalışmadaki 23 hastanın ortalama yaşları 49,5 ± 13,6’dı.
Hastaların 15 (%65,2) tanesi kadın 8 (%34,8) tanesi
erkekti. Hastaların 19 (%82,6) tanesinde öksürük, balgam
ve hemoptizi gibi solunum yolu semptomları mevcuttu.
Tümör yerleşimi açısından bakıldığında en sık yerleşim
yeri sağ alt lob (%34,7) olarak bulundu. Sağ üst, sol alt ve
sol üst lobta tümörleri olan beşer hasta vardı. Toplamda
15 hastaya lobektomi, 6 hastaya wedge rezeksiyon ve 2
hastaya ise tümörün ana bronşta olduğu veya solunum
kapasitesi yetersiz olmasından dolayı sleeve lobektomiyi
veya bronş rezeksiyonu ve bronkoplasti uygulandı. Yapılan
cerrahi işlemler sonrasında hiçbir hastada mortalite ve
morbidite izlenmedi. Kan transfüzyonu gerektirecek kadar
hemoglobin düşüklüğü saptanmadı.
Bütün hastaların hastanede ortalama kalış süresi 4,3±1,6
gün olarak bulundu. Atipik karsinoid tümörlü hastaların
hastanede kalış süresi 4,5±1,7 gün, tipik karsinoid tümörlü
GİRİŞ
Karsinoid tümörlerin en sık gözlendikleri yer
gastrointestinal sistemdir (% 68-74), ikinci en sık görülen
yer ise trakeobronşial sistemdir (% 25-31). Karsinoid
tümörler tüm akciğer tümörlerinin sadece % 1-2’sini
oluşturur (1). Pulmoner karsinoid tümörler, akciğerler
içinde nöroendokrin tipte olan Kultschitzky hücrelerinden
kaynaklanan ender malign neoplazmlardır (2).
Akciğerin nöroendokrin tümörleri tipik karsinoidden küçük
hücreli akciğer kanserine kadar geniş bir yelpazeye sahiptir.
Karsinoid tümörler mitoz sayısı ve nekroz durumuna göre
tipik ve atipik karsinoid tümörler olarak sınıandırılır. Tipik
karsinoid tümörlerde iki milimetrekarede ikiden az mitoz
beklenirken, atipik karsinoid tümörlerdeki mitoz sayısı
iki milimetrekare için iki ile on arasında olması beklenir.
Ayrıca atipik karsinoid tümörlerde yer yer nekroz alanları
olması gereklidir (3). Bütün bu tanı yöntemleri ile karsinoid
tümörler büyük hücreli endokrin tümörler ve küçük hücreli
akciğer kanseri ile karışabilir.
Akciğer karsinoid tümörleri nadir görülen malign tümör-
lerdir, klinik belirtilerin, tedavi ve prognozun faktörleri iyi
anlaşılamamıştır. Bu nedenle tedavi protokolleri akciğerle-
rin diğer tümörlerindeki gibi net ortaya koymak oldukça
zordur. Klinik özellikleri ve prognostik faktörleri analiz
etmek için kliniğimizde ameliyat ettiğimiz 23 akciğer karsi-
noid olgusunun verilerini topladık.
GEREÇ ve YÖNTEMLER
Bu çalışmada, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs
Cerrahisi Kliniğinde Ocak 2010 - Temmuz 2017 yılları
arasında patoloji raporları ile karsinoid tümör tanısı alan 23
hasta geriye dönük olarak incelendi. Hastaların cinsiyetleri,
yaşları, şikâyetleri, tedavide uygulanan cerrahi teknik,
hücre tipi, tümörün yerleşim yeri, tümör çapı, lenf nodu ve
uzak organ metastaz varlığı, karşılaşılan komplikasyonlar
ve sağkalım süreleri değerlendirildi.
Bütün hastalar preoperatif kan tetkikleri, akciğer grasi ve
solunum fonksiyon testi ile birlikte preoperatif değerlendirme
için anestezi polikliniğine yönlendirildi. Ameliyathanede
tümörü santral lokalizasyonda olan hastalara, torakotomi
öncesinde bronkoskopi yapıldı. Kitlenin karinadan uzaklığı
who had atypical carcinoid tumor diagnosis at the twenty-fth and thirty-rst months postoperatively died. One of them had lymph
node and distant organ metastasis. Lymph node or distant organ metastasis was found in only two patients and these patients were
diagnosed with atypical carcinoid tumor.
Conclusion: A carcinoid tumor diagnosis should be considered when symptoms such as cough, sputum and shortness of breath that
cannot be resolved with medical treatment are present. During surgical excision, one must be careful not to leave tumor at the surgical
margin and a mediastinal lymph node dissection should be performed in every patient regardless of the preoperative diagnosis. The
most important factors determining survival in our study were histological type, lymph node involvement and distant organ metastasis.
Key Words: Atypical, Carcinoid, Lung, Survival, Typical
3
Cerrahi Rezeksiyon Sonrası Sonuçlarla, Pulmoner Karsinoid Tümörlerin Tedavi Protokollerinin ve Sağkalımın Araştırılması
Akd Tıp D / Akd Med J / 2018
Atipik ve tipik karsinoid tümörlü hastaların demograk
bilgileri ve karakteristikleri Tablo I ve II’de verildi.
TARTIŞMA
Pulmoner karsinoid tümörler akciğer nöroendokrin
tümörlerinin özel bir türüdür. Diğer akciğer kanseri
tipleriyle karşılaştırıldığında, pulmoner karsinoid tümörler;
iyi diferansiyasyonlu, yavaş büyüyen ve iyi prognozlu
tümörlerdir.
Karsinoid tümörlerdeki cinsiyet dağılımının eşit olduğunu
bildiren çalışmalar olsa da, büyük bir hasta serisiyle
yapılan yeni bir çalışmada kadınlarda karsinoid tümörlerin
görülme sıklığının biraz daha yüksek olduğu bildirilmiştir
(4,5). Bizim çalışmamızda da karsinoid tümörlü olguların
15 (%65,2) tanesinin kadın olduğu görülmüştür. Bu oran,
son yapılan geniş hasta serili çalışmayı destekler biçimdedir.
Karsinoid tümörlü hastaların çoğunluğu semptomlarla
kendini gösterir. Karsinoid tümörlerin semptomları
lezyonun lokalizasyonuna göre değişir. Santral lokalizasyonu
olan tümörlerde bronş tamamen veya kısmen tıkanmış
olup distalinde kalan akciğer parankim alanında atelektazi,
inamasyon ve pnömoniye varan değişiklikler meydana
gelebilir. Bu olgular genellikle semptomatiktir. Öksürük,
nefes darlığı, göğüs ağrısı ve hemoptizi gibi belirtiler
yaygındır. Belirtiler uzun sürebilir. Hastalarda sık pnömoni
atakları görülebilir. Hemoptizi ve sık pnömoni atakları olan
bir hastada bronşiyal karsinoid tümörden şüphe edilmelidir
(6). Bununla birlikte özellikle periferik lokalizasyonlu
hastalarda herhangi bir semptom gözükmez. Bu hastalar
tesadüfen çekilen radyolojik tetkikler sonucunda bulunur.
hastaların hastanede kalış süreleri ise 4,2±1,6 gün olarak
saptandı.
Patoloji sonuçları incelendiğinde; atipik karsinoid tümör
tanısı alan hasta sayısı 16’dır. Tipik karsinoid tümör
tanısı alan hasta sayısı yedidir. Bütün hastaların tümör
boyutlarının ortalaması 2,4 ± 0,8 cm olarak bulundu.
Sadece iki hastada lenf nodu ve uzak organ metastazı
saptanmış olup bu hastaların atipik karsinoid tümör tanısı
aldığı görüldü.
Sağkalım süreleri bütün hastalar için ortalama 34,8 ±
26,7 ay olarak hesaplandı. Sağkalımı etkileyen faktörlere
bakıldığında patolojik tanı (p:0,02), lenf nodu metastazı
(p:0,03) uzak organ metastazı (p:0,03) istatistiksel olarak
anlamlı bulunurken lokalizasyon (p:0,32) ve cinsiyet
(p0,63) istatistik olarak anlamlı bulunmadı. Uzak organ
metastazı saptanan iki hasta cerrahi sonrası onkolojiye
yönlendirildi. Bu hastalara tıbbi onkoloji tarafından 4 kür
etoposide + cisplatin tedavisi verilmiştir. İki hasta da ışın
tedavisi almamıştır. Atipik karsinoid tanısı alan iki hasta
eksitus olmuştur. Eksitus olan hastaların bir tanesinde lenf
nodu ve uzak organ metastazı mevcuttu. Eksitus hastaların
ölüm sebeplerine bakıldığında lenf nodu ve uzak organ
metastazı olan hastanın takiplerinde yirmi beşinci ayında
eksitus olduğu fakat eksitus sebebinin net olarak bilinmediği
öğrenildi. Eksitus olan diğer hastanın ise otuz birinci
ayında hastalık dışı sebeplerden öldüğü öğrenildi. Üç
yılık sağkalım %94,6, beş yıllık sağkalım oaranı ise %84,8
olarak bulundu. Takip süresi boyunca hiçbir hastada nüks
meydana gelmedi.
Tablo I: Atipik karsinoid tümör tanısı alan hastaların demograk bilgileri ve karakteristik özellikleri.
Yaş (ortalama ± standart sapma) 51,7 ± 15,1
Cinsiyet (erkek/kadın) 4/3
Semptom (Bazı hastalarda birden fazla)
Hemoptizi: 4
Öksürük: 5
Balgam: 1
Semptom yok: 2
Tümör yerleşimi
Sağ alt lob: 2
Sol alt lob: 2
Sol üst lob: 3
Yapılan operasyon Lobektomi: 6
Wedge rezeksiyon: 1
Lenf nodu ve uzak organ metastazı Var: 2
Yok: 5
Tümör çapı (ortalama ± standart sapma) cm 2,2 ± 0,4
Sağkalım süresi (ortalama ± standart sapma) ay 23,7 ± 18,4
4
Keskin H
Akd Tıp D / Akd Med J / 2018
bronkoskopilerin ehil kişiler tarafından yeterli donanıma
sahip ve acil müdahale imkânları olan merkezlerde
yapılmasını uygun bulmaktayız. Özellikle solunum
kapasitesi yetersiz veya kanama eğilimi fazla olan hastaların
bronkoskopileri ameliyathane şartlarında genel anestezi
altında yapılmasının daha uygun olacağı görüşündeyiz.
Akciğerin karsinoid tümörlerinde hâlihazırda önerilen altın
standart tedavi cerrahi eksizyondur. Eksizyon sırasında
tümörün cerrahi sınırda kalmamasına özen gösterilmelidir.
Bununla birlikte, kullanıma yönelik cerrahi yaklaşımın türü
hâlâ tartışmalıdır. Bazı yazarlar, tipik karsinoid tümörler
için parankimal koruyucu rezeksiyonları önerirken
diğerleri, yeterli bir fonksiyonel rezerv bulunduğunda
histolojik alt tipten bağımsız olarak anatomik rezeksiyonları
önermektedir (12-14). Burada unutulmaması gereken
konu karsinoid tümörlerdeki operasyon öncesi tanı
konulmasındaki sıkıntılardır. Çünkü küçük bir biyopsi
alınması ile atipik karsinoid tümörler kolayca tipik karsinoid
tümörler ile karışabilmektedir (11). Sadece tipik karsinoid
tümör olduğu için lobektomiyi tolere edebilecek bir hastaya
parankimal koruyucu tedavi yapmak olası cerrahi sınırda
tümör bırakılmasına yol açabilir. Biz sadece tümörün
ana bronşta olduğu veya solunum kapasitesi yetersiz
olan hastalarda, pnömonektomi yapmak yerine sleeve
lobektomiyi veya bronş rezeksiyonu ve bronkoplastiyi
tercih ediyoruz. Çalışmamızda sadece iki hastamızda
parankim koruyucu cerrahi işlem yapılmış olup bunların
ikiside pnömonektomi yapılmak yerine bronşial sleeve
rezeksiyon yapılan hastalardır. Çalışmamızda 16 (%69,5)
hastaya anatomik rezeksiyon yapılmış olup bu hastaların
Çalışmamızda öksürük, balgam ve hemoptizi gibi solunum
semptomları, % 82,6 ile en sık görülen semptomlardı.
Hastaların sadece % 17,4’ünde herhangi bir solunum
semptomu yoktu. Bu hastalara tesadüfen çekilen radyolojik
tetkikler sonucunda tanı konulmuştur.
Tanı genellikle öksürük balgam ve hemoptizi gibi
semptomların araştırılması sırasında çekilen radyolojik
tetkikler sonucunda konulur. Kesin tanı bronkoskopik
biyopsiler ile konulsa da pulmoner karsinoid
tümörlerinin bronkoskopik biyopsisinde, tümörlerin aşırı
vaskülaritesinden dolayı oluşabilecek olan kanama eğilimi
nedeniyle tartışmalı olduğu bilinmektedir. Literatürde orta
ile şiddetli kanamaya ilişkin çok sayıda rapor mevcut olup
oranlar % 52 gibi oldukça yüksektir ve bazı hastalara acil
torakotomi yapılması gerekmiştir (7). Ayrıca, bronkoskopik
örneklerden tanısal verimin konusu da bir endişe kaynağıdır.
Pulmoner karsinoid tümörler sıklıkla bozulmamış
mukozayla kaplıdır ve balgamlarında kolayca hücrelerini
eksfoliye olmamaktadır; bu nedenle, balgam numunesi,
bronşiyal yıkama veya bronşiyal fırçalama yoluyla teşhis
konusundaki verimi zayıftır (8). Bu tümörlerin ince iğne
aspirasyonu, elde edilen numunelerin büyüklüğünden
dolayı karışık sonuçlar ortaya koymuştur. Nöroendokrin
tümörlerin küçük örnekleri, daha yüksek mitotik hız oranları
veya nekroz alanları yanlış sınıandırmaya yol açabilir.
Küçük hücreli karsinomlara benzer şekilde, karsinoid
tümör biyopsisi örnekleri, numunelerin teşhis için yetersiz
kalmasına veya geçmişte yüksek dereceli malignitelerin
aşırı teşhisine yol açabilen ezilme artışı sergileyebilir (9-11).
Be nedenlerden dolayı bu tip tümörlerde yapılacak tanısal
Tablo II: Tipik karsinoid tümör tanısı alan hastaların demograk bilgileri ve karakteristik özellikleri
Yaş (ortalama ± standart sapma) 48,6 ± 12,8
Cinsiyet (erkek/kadın) 4/12
Semptom (Bazı hastalarda birden fazla)
Hemoptizi: 9
Öksürük: 11
Balgam: 4
Semptom yok: 2
Tümör yerleşimi
Sağ alt lob: 6
Sağ üst lob: 5
Sol alt lob: 3
Sol üst lob: 2
Yapılan operasyon
Lobektomi: 9
Wedge rezeksiyon: 5
Parankim koruyucu cerrahi: 2
Lenf nodu ve uzak organ metastazı Var: 0
Yok: 16
Tümör çapı (ortalama ± standart sapma) cm 2,5 ± 0,9
Sağkalım süresi (ortalama ± standart sapma) ay 40,4 ± 27,6
5
Cerrahi Rezeksiyon Sonrası Sonuçlarla, Pulmoner Karsinoid Tümörlerin Tedavi Protokollerinin ve Sağkalımın Araştırılması
Akd Tıp D / Akd Med J / 2018
ve ark. (18) histolojik tip ve lenf nodu metastazlarının
bağımsız prognostik faktörler olduğunu bildirmiştir. Başka
bir çalışmada ise tümör boyutunun bağımsız prognostik
faktör olarak anlamlı olarak bulunduğu vurgulanmıştır (1).
Bizim çalışmamızda sağkalımı etkileyen faktörler olarak
histolojik tip (p:0,02) ve lenf nodu metastazı (p:0,03) olduğu
bulunmuştur. Ancak çalışma grubumuzdaki hasta sayısının
az olması nedeniyle çok merkezli geniş hasta grupları ile
yapılacak araştırmalar ile sağkalımı etkileyen faktörlerin
daha net ortaya çıkabileceğini düşünmekteyiz.
Nükslerin çoğu tipik karsinoid tümörlerde ilk 10 yıl içinde
ortaya çıkar. Atipik karsinoid tümörlerde ise nüksler
genellikle ilk 5 yıl içinde görülürler (19). Cerrahi tedavi
sonrasında karsinoid tümörlü hastaların ne kadar süreyle
takip edileceği konusunda kir ayrılıkları mevcuttur. Genel
olarak, 7 yıllık izlemin yeterli olduğunu belirten yayınlar
bulunmaktadır (20). Bizim ameliyat sonrası gözlem
stratejimiz, ilk yılda her 6 ayda bir, sonrasında da 2. yılda da
bir kez olmak üzere bilgisayarlı toraks tomograsi taraması
değerlendirmesini yapmaktır. Bundan sonraki takiplere
yıllık olarak devam edilir ve bilgisayarlı toraks tomograsi
taraması ancak semptomatoloji veya klinik bulguları temel
alan nüks şüphesi varsa yapılır. Çalışmamızdaki ortalama
takip süremiz 34,8 ± 26,7 aydır.
SONUÇ
Karsinoid tümörlerin ender gözükmesi nedeniyle yapılan
çoğu çalışma geriye dönük incelemeler şeklindedir.
Serimizdeki hasta sayımızın nispeten düşük olması
nedeniyle kesin sonuçlara varılmamış olsa da genel ve
hastalıksız sağkalım oranları diğer çalışmalara kıyasla
benzerdir. Verilen medikal tedaviye rağmen geçmeyen
öksürük, balgam ve nefes darlığı şikayetleri bulunan
hastalarda karsinoid tümör varlığı nı ekarte edilmelidir.
Preoperatif patolojik tanı konulmasındaki zorluklar
nedeniyle karsinoid tümör tanısı alan her hastaya
mediastinal lenf nodu diseksiyonu yapılması sağkalımı
artıracaktır. Cerrahi tedavide dikkat edilmesi gereken en
önemli özellik cerrahi sınırlarda tümör bırakılmamasıdır.
Çalışmamızda sağkalımı belirleyen en önemli faktörlerin
histolojik tip, lenf nodu tutulumu ve uzak organ metastazı
olduğu bulunmuştur. Sağkalım oranlarının bu kadar yüksek
ve nüks oranlarının düşük olduğu bir hastalıkta, sağkalımı
etkileyebileyecek olan faktörlerin ve nüks olgularındaki
tedavi protokolerinin net olarak ortaya konulabilmesi için
çok merkezli ve yüksek hasta sayısına sahip olan çalışmalara
ihtiyaç olduğu aşikârdır.
hiçbirinde cerrahi sınırda tümör izlenmemiştir. Biz santral
lezyonlara anatomik rezeksiyon yapılmasını önermekteyiz.
Çünkü bu hastalarda lokal rekürrens çıkma ihtimalinin
düştüğünü ve operasyon sonrası komplikasyonların daha az
olduğunu ve bunlara bağlı olarak da daha iyi bir sağkalım
oranı sağlanabileceğini düşünüyoruz.
Karsinoid tümörlerde sistemik lenf nodu disseksiyonu
yapılması konusunda hücre tipinin önemli olduğunu
söyleyen yazılar mevcuttur (15). Bazı yazarlar; atipik
karsinoid tümörlerinde, istatistiksel olarak anlamlı
olan lenf düğümü metastazı nedeniyle, sistemik lenf
nodu diseksiyonu yapılması önerilirken, tipik karsinoid
tümörler için ise; eğer yapılan radyolojik tetkiklerde lenf
nodu metastazı saptanmaz ise lenf nodu diseksiyonunun
hastaların ortalama yaşam süresini uzatmak için yararlı
olmadığını belirtmişlerdir (16). Bu çalışmada sadece 2
hastada lenf nodu metastazı saptanmış olup bunların
ikisinin de patolojik tanısı atipik karsinoid tümör gelmesi,
bu alt grubun daha sık lenf nodu metastazı yaptığını
kanıtlar niteliktedir. Ancak yapılan bazı araştırmalarda
operasyon öncesi atipik-tipik ayrımının elde edilmesinin
zor olduğu ve dolayısıyla yanlış tanı yapılabileceği
bulunmuştur (1). Ayrıca hastaların operasyon öncesinde
çekilen radyolojik incelemelerinde lenf nodu metastazının
olmadığının saptanması yeterli değildir. Bu lenf nodlarında
metastaz olmadığının patolojik tanı ile doğrulanması
gereklidir. Bu nedenlerle operasyon öncesi tanısı ne olursa
olsun biz bütün hastalarımıza, küçük hücreli dışı akciğer
kanseri olan hastalara yaptığımız gibi, hiler ve mediastinal
lenf nodu diseksiyonu yapılmasını önermekteyiz. Yapılan
operasyonlarda mortalite ve morbidite gözlenmemesi
ve kan transfüzyonu gerektirecek kadar hemoglobin
düşüklüğü olmaması, yaptığımız lenf nodu diseksiyonunun
hastalara cerrahi risk yüklemediğini destekler niteliktedir.
Ayrıca unutulmamalıdır ki olguların preoperatif olarak
lenf nodu metastazı olmayan görüntüleme ile teşhis edilir
ancak lenf nodu metastazı olması patoloji ile doğrulanır.
Bu nedenle, sistemik bir lenf nodu diseksiyonu yapılması
gerekli olduğuna inanıyoruz.
Zhong ve ark. (17) 20 yıl takipli 131 olguluk bir seride
pulmoner karsinoid tümör olgularında üç, beş ve 10 yıllık
sağkalım oranlarını sırasıyla, % 96,0, % 86,9 ve % 70,6
olarak bildirmiştir. Bu çalışmadaki hastaların üç ve beş
yıllık sağkalım oranları literatüre benzer şekilde sırasıyla
%94,6 ve %84,8 olarak bulunmuştur. Sağkalımı etkileyen
faktör veya faktörler hâlâ netliğe kavuşmamıştır. Schrevens
6
Keskin H
Akd Tıp D / Akd Med J / 2018
KAYNAKLAR
1. Yang Z, Wang Z, Duan Y, Xu S. Clinicopathological
characteristics and prognosis of resected cases of carcinoid
tumors of the lung. Thorac Cancer 2016;7(6):633-8.
2. Boyacı H, Çörtük M, Gül Ş, Tanrıverdi E, Özgül MA,
Dinçer HE, Çetinkaya E. Results of bronchoscopic
excision in typical carcinoid tumors of the lung in Turkey.
Med Glas (Zenica). 2017;14:61-6.
3. Travis WD, Rush W, Flieder DB, Falk R, Fleming MV,
Gal AA, Koss MN. Survival analysis of 200 pulmonary
neuroendocrine tumors with clarication of criteria
for atypical carcinoid and its separation from typical
carcinoid. Am J Surg Pathol 1998;22(8):934-44.
4. Cao C, Yan TD, Kennedy C, Hendel N, Bannon PG,
McCaughan BC. Bronchopulmonary carcinoid tumors:
long-term outcomes after resection. Ann Thorac Surg
2011; 91:339-43.
5. Filosso PL, Guerrera F, Evangelista A, Welter S, Thomas
P, Casado PM, Rendina EA, Venuta F, Ampollini L,
Brunelli A, Stella F, Nosotti M, Raveglia F, Larocca V,
Rena O, Margaritora S, Ardissone F, Travis WD, Sarkaria
I, Sagan D. Prognostic model of survival for typical
bronchial carcinoid tumours: analysis of 1109 patients on
behalf of the European Association of Thoracic Surgeons
(ESTS) Neuroendocrine Tumours Working Group. Eur J
Cardiothorac Surg 2015;48:441-7.
6. Yazici Z, Topal U, Gebitekin C, Tolunay S, Tuncel E.
Bronchial carcinoids: clinical and radiological ndings.
Turk J Diagn Intervent Radiol 2001;7:359-65.
7. Thomas R, Christopher DJ, Balamugesh T, Shah A.
Clinico-pathologic study of pulmonary carcinoid. A
retrospec-tive analysis and review of the literature. Respir
Med 2008;102(11):1611-4.
8. Nguyen GK. Cytopathology of pulmonary carcinoid
tumors in sputum and bronchial brushings. Acta Cytol
1995;39:1152-60.
9. Thomas JSJ, Lamb D, Ashcroft T, Corrin B , Edwards
CW , Gibbs AR, Kenyon WE, Stephens RJ, Whimster
WF. How reliable is the diagnosis of lung cancer using
small biopsy specimens? Report of a UKCCCR lung
cancer working party. Thorax 1993;48:1135-9.
10. Davila DG, Dunn WF, Tazelaar HD, Pairolero PC.
Bronchial carcinoid tumors. Mayo Clin Proc 1993;68:795-
803.
11. Pelosi G, Rodriguez J, Viale G, Rosai J. Typical and
atypical pulmonary carcinoid tumor over diagnosed as
small-cell carcinoma on biopsy specimens. Am J Surg
Pathol 2005;29(2):179-87.
12. Mezzetti M, Raveglia F, Panigalli T, Giuliani L, Giudice
FL, Meda S, Conforti S. Assessment of outcomes in
typical and atypical carcinoids according to latest WHO
classication. Ann Thorac Surg 2003; 76:1838-42.
13. Fox M1, Van Berkel V, Bousamra M 2nd, Sloan S, Martin
RC 2nd. Surgical management of pulmonary carcinoid
tumors: Sublobar resection versus lobectomy. Am J Surg
2013;205:200-8.
14. Ferguson MK, Landreneau RJ, Hazelrigg SR, Altorki
NK, Naunheim KS, Zwischenberger JB, Kent M, Yim AP.
Long-term outcome after resection for bronchial carcinoid
tumors. Eur J Cardiothorac Surg 2000;18(2):156-61.
15. Thomas C, Tazelaar H, Jett J. Typical and atypical
pulmonary carcinoids: Outcome in patients presenting
with regional lymph node involvement. Chest
2001;119:1143-50.
16. Wurtz A, Benhamed L, Conti M, Bouchindhomme B,
Porte H. Results of systematic nodal dissection in typical
and atypical carcinoid tumors of the lung. J Thorac Oncol
2009;4:388-94.
17. Zhong CX, Yao F, Zhao H, Shi JX, Fan LM. Long-term
outcomes of surgical treatment for pulmonary carcinoid
tumors: 20 years’ experience with 131 patients. Chin Med
J 2012; 125: 3022-6.
18. Schrevens L, Vansteenkiste J, Denee G, de Leyn P,
Verbeken E, Vandenberghe T, Demedts M. Clinical-
radiological presentation and outcome of surgically
treated pulmonary carcinoid tumours: A long-term single
institution experience. Lung Cancer 2004;43(1):39-45.
19. Detterbeck FC. Management of carcinoid tumors. Ann
Thorac Surg 2010;89:998-1005.
20. Phan AT, Oberg K, Choi J, Harrison LH, Hassan
MM, Strosberg JR, Krenning EP, Kocha W, Woltering
EA, Maples WJ. North American Neuroendocrine
Tumor Society (NANETS) consensus guideline for the
diagnosis and management of neuroendocrine tumors:
Well-dierentiated neuroendocrine tumors of the thorax
(includes lung and thymus). Pancreas 2010;39:784-98.
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
Background: Lung carcinoid tumors are rare, low-grade, malignant neoplasms with some unclear features. The aim of this study was to analyze clinicopathological features and long-term survival in patients with primary lung carcinoid tumors. Methods: Patients who underwent surgery in our clinic and were diagnosed with carcinoid tumors, between August 1997 and July 2012, were included in the study. Patient characteristics and clinicopathological factors were retrospectively evaluated. Results: Bronchial carcinoids comprised only 1.0% of lung cancer cases treated by resection. They are classified into two distinct categories: typical carcinoid (TC) and atypical carcinoid (AC) tumors. AC tumors occurred more frequently in younger patients and in smokers, and had a poorer prognosis than TC tumors. Overall three and five-year survival rates for TC and AC were 92.6% and 81.1%, respectively. Univariate analysis showed that tumor size ( P = 0.012) and histological type ( P = 0.013) are prognostic factors. Multivariate analysis revealed that only tumor size ( P = 0.044) was an independent prognostic factor. Conclusions: The prognosis for bronchial carcinoid tumors was better than other types of lung cancer and TC was significantly better than AC. Radical lymph node dissection was the best treatment, with complete removal of the tumor. Tumor size was an independent prognostic factor for bronchial carcinoid tumors.
Article
Full-text available
Typical carcinoids (TCs) are uncommon, slow-growing neoplasms, usually with high 5-year survival rates. As these are rare tumours, their management is still based on small clinical observations and no international guidelines exist. Based on the European Society of Thoracic Surgeon Neuroendocrine Tumours Working Group (NET-WG) Database, we evaluated factors that may influence TCs mortality. Using the NET-WG database, an analysis on TC survival was performed. Overall survival (OS) was calculated starting from the date of intervention. Predictors of OS were investigated using the Cox model with shared frailty (accounting for the within-centre correlation). Candidate predictors were: gender, age, smoking habit, tumour location, previous malignancy, Eastern Cooperative Oncology Group (ECOG) performance status (PS), pT, pN, TNM stage and tumour vascular invasion. The final model included predictors with P ≤ 0.15 after a backward selection. Missing data in the evaluated predictors were multiple-imputed and combined estimates were obtained from five imputed data sets. For 58 of 1167 TC patients vital status was unavailable and analyses were therefore performed on 1109 patients from 17 institutions worldwide. During a median follow-up of 50 months, 87 patients died, with a 5-year OS rate of 93.7% (95% confidence interval: 91.7-95.3). Backward selection resulted in a prediction model for mortality containing age, gender, previous malignancies, peripheral tumour, TNM stage and ECOG PS. The final model showed a good discrimination ability with a C-statistic equal to 0.836 (bootstrap optimism-corrected 0.806). We presented and validated a promising prognostic model for TC survival, showing good calibration and discrimination ability. Further analyses are needed and could be focused on an external validation of this model. © The Author 2015. Published by Oxford University Press on behalf of the European Association for Cardio-Thoracic Surgery. All rights reserved.
Article
Full-text available
A study was undertaken to investigate the accuracy of typing of a series of bronchial carcinomas by experienced pathologists with an interest in lung cancer from the examination of bronchoscopic biopsy specimens. Eighty bronchial biopsy specimens showing positive results for bronchial carcinoma were circulated to five pathologists, who recorded diagnostic criteria and diagnosis for each. Diagnoses were then compared with the diagnosis agreed from the resection specimen corresponding to each biopsy specimen. A "non-small cell carcinoma, not further specified" classification group was introduced for small biopsy specimens. A diagnostic accuracy of 75% was achieved for squamous cell carcinomas, 66% for small cell carcinomas, and 50% for adenocarcinomas. There was diagnostic confusion between small cell and non-small cell carcinoma in less than 10% of cases. The introduction of a non-specific non-small cell classification improved diagnostic accuracy by 10-15% for each non-small cell tumour group. There are appreciable inaccuracies in applying the World Health Organisation's 1981 classification of lung cancer to the diagnosis of bronchial carcinoma from small biopsy specimens and these inaccuracies have been measured. They can be diminished by introducing a less specific "non-small cell" category for use with this sort of biopsy material. Care should be taken not to overinterpret small biopsy specimens in lung cancer.
Article
Background: Surgical resection of bronchopulmonary carcinoid tumors can be curative and remains the primary treatment modality. There are limited data to delineate the optimal extent of resection for this disease. Methods: A retrospective review of the 3,270 patients diagnosed with typical and atypical carcinoid tumors between 2000 and 2007 in the Surveillance Epidemiology and End Results registry was performed. Results: The mean follow-up period was 46 months (range, 1-95 mo). Overall survival (OS) and disease-specific survival at 5 years was 80% and 90%, respectively. The mean OS was slightly better in the lobectomy group compared with those undergoing sublobar resection (86 vs 83 mo; P = .008). After adjusting for age, this finding was no longer present (P = .513). By using multivariate analysis, sublobar resection was noninferior to lobectomy with regard to disease-specific survival and OS (P < .05). Conclusions: Compared with lobectomy, sublobar resection is associated with noninferior survival in patients with typical carcinoid of the lung.
Article
Bronchial carcinoids are rare malignant neuroendocrine neoplasms. Some issues regarding surgical treatment of bronchial carcinoids remain controversial, including the role of bronchoplastic surgery and necessity of systematic lymphadenectomy. This retrospective study involved 131 consecutive patients surgically treated for carcinoid tumors at Shanghai Chest Hospital between March 1990 and August 2010. Eighty-nine (67.9%) of the patients were male, and the mean age was 46 years, ranging from 17 to 81 years. Preoperative fiberoptic bronchoscopy was performed in all patients. Endoscopic biopsy was performed in 100 patients with central tumors, and 70 (70%) patients were diagnosed as bronchial carcinoid. The resections performed consisted of 31 pneumonectomie, 32 lobectomies, 26 bilobectomies, 34 sleeve lobectomies, six bronchoplastic procedures without lung resection, and two segmentectomies. During a median of 87 months follow-up, there were nine recurrences including three local recurrences and 6 distant recurrences. No bronchial recurrences were observed. The 3-, 5- and 10-year overall survival rates of pneumonectom and bronchoplastic surgery (including sleeve lobectomy and bronchoplastic procedure without lung resection) were 93.2%, 81.0% and 69.4%, 97.5%, 91.9% and 70.0%, respectively. Multivariate Cox regression indicated that histology and nodal status were significant independent prognostic factors. Bronchoplastic surgery should be considered whenever possible for central carcinoids. Systematic lymphadenectomy is recommended for bronchial carcinoid patients. Histology and nodal status were significant independent prognostic factors of overall survival of patients with bronchial carcinoid.
Article
Bronchopulmonary carcinoid tumors are considered as a relatively uncommon and less malignant group of lung cancers. However, patients with histologically atypical disease are known to have a worse prognosis. The present study aims to evaluate the long-term outcomes after resection of bronchopulmonary carcinoid tumors according to the new tumor, nodes, metastasis (TNM) staging system. Patients with histologically proven bronchopulmonary carcinoid tumors who underwent surgery in our thoracic unit over the last 25 years were identified from a prospectively collected database. One hundred and eighty-six patients were identified from our electronic database. Of these, 164 were known to have typical disease, while 22 had atypical disease. Median overall survival was 20.0 years. The mean follow-up was 8.0 years (median 7.0 years). Univariate analysis found age over 60, atypical disease, TNM staging, N status, and M status to have a statistically significant influence on overall survival. Multivariate analysis found age over 60 and atypical histopathology to have a detrimental impact on overall survival. Patients in the atypical subgroup were found to be significantly older, and presented with higher stage disease. It is clear from the current study and previous reports that patients with atypical histopathology have different baseline characteristics, disease behavior, and prognosis compared with patients with typical disease. The proposed TNM staging system appears to be applicable to patients in our surgical experience, and may offer more accurate prognostic information and assist in the management plans for individuals.
Article
Primary bronchopulmonary carcinoids comprise a significant proportion of carcinoid tumors. The clinical presentation allows prediction of the diagnosis and cell type and directs evaluation and treatment. Young age, central tumor, and no nodal enlargement are highly suggestive of typical carcinoid. These patients require no further diagnostic or staging tests beyond chest computed tomography and bronchoscopy before resection using parenchyma-sparing techniques. All bronchopulmonary carcinoids are malignant (though indolent), and surgical intervention is the mainstay of treatment. Mediastinoscopy is suggested when there is moderate suspicion of atypical carcinoid (central cN1 or peripheral cN0), with lobectomy and lymphadenectomy if the mediastinal nodes are benign. For a high suspicion of atypical carcinoid (central cN2, peripheral cN1, 2), imaging for distant metastases and mediastinoscopy is suggested, with multimodality treatment for an atypical carcinoid with N2 involvement.
Article
To determine the lymphatic spread frequency and location in patients, who underwent lung resection for carcinoid tumors, associated with systematic nodal dissection. From January 1998 to June 2007, 54 patients underwent anatomic lung resection associated with systematic nodal dissection for tumors classified as typical (TC) or atypical carcinoid according to 1999 World Health Organization criteria. The number and location of the resected lymph nodes were specified. All patients were followed up. All patients underwent complete resection (R0) that were anatomic in 32 patients (59.2%), and associated with a bronchoplastic procedure in 22 (40.8%). Low morbidity was related to lymphadenectomy. The mean number of resected lymph nodes was of 18 (range, 7-44) per patient, which pathologic studies demonstrated lymphatic spread in 10 patients (18.5%). In the TC group (n = 42) 2 patients were classified N1 (4.8%) and 4 N2 (9.5%). In the atypical group (n = 12) 2 patients were classified N1 (16.6%) and 2 N2 (16.6%).Five of the 6 N2 patients showed a single skip metastasis not discovered by preoperative evaluation (83.3%).The lymphatic spread was correlated with age < or = 35 years (p = 0.01) and a tumor size > or = 3 cm (p = 0.002).Median follow-up was 57 months. Nine patients with lymphatic spread are disease free and one died from metastatic disease at 52 months. Systematic nodal dissection showed a high frequency of unpredictable lymphatic spread, mainly in the TC group. This procedure is mandatory to treat carcinoids in a curative intent.
Article
To study the cytologic manifestations of bronchial carcinoid tumor (BCT) in sputum and bronchial brushing (BB). A diagnosis of BCT was made by sputum examination in 1 case and by BB cytology in 12 cases with central and typical BCTs. The tumor was suspected in three patients whose sputa were too scanty in diagnostic cells. Three patients with central and typical BCTs yielded only a few tumor cells in BB samples and were suspected of having BCT. In three patients with central and atypical BCT, a diagnosis of oat cell carcinoma was made in two cases and typical BCT in the third case by BB. One case of peripheral and typical BCT was correctly identified by BB. In BB samples the typical BCTs showed tumor cells singly and in loose clusters. They displayed oval nuclei, fine chromatin clumping, micronucleoli and ill-defined, variable cytoplasm. The number of tumor cells with plasmacytoid configuration varied from case to case and was abundant in one patient. The peripheral BCT was predominantly composed of spindle cells and in BB samples showed single and loosely clustered cells with ill-defined cytoplasm and cigar-shaped nuclei. Two atypical BCTs yielded pleomorphic cells displaying scant cytoplasm, nuclear molding, fine chromatin and rare micronucleoli, similar to those of oat cell carcinoma, but the smear background was free of necrotic debris. BCTs rarely exfoliate their cells in sputum, and bronchial brushing is efficient in detecting BCT cells that show distinctive cytologic features of the tumors.
Article
Bronchial carcinoid tumors, termed (incorrectly) "bronchial adenomas" in the past, are uncommon pulmonary neoplasms. These tumors are currently classified as neuroendocrine in origin because of their potential to form and sometimes secrete a variety of chemical substances. Overall, approximately 75% of bronchial carcinoid tumors arise in the lobar bronchi, 10% occur in the main-stem bronchi, and 15% originate in the periphery of the lung. Well-differentiated carcinoid tumors constitute almost 90% of all bronchial carcinoids. Atypical carcinoid tumors have a higher malignant potential than do typical bronchial carcinoids. The carcinoid syndrome is rarely, if ever, associated with carcinoids limited to the tracheobronchial tree. Occasionally, Cushing's syndrome due to ectopic hormone production is caused by bronchial carcinoid tumors. More than 75% of bronchial carcinoids are detected on conventional posteroanterior chest roentgenograms. Computed tomography may help disclose small neoplasms that are occult on conventional roentgenography, particularly in the assessment of patients who have Cushing's syndrome due to ectopic hormone production. Pulmonary resection is the treatment of choice for bronchial carcinoids. The prognosis is related to the pathologic grade and stage of the tumor.