Content uploaded by Hakan Keskin
Author content
All content in this area was uploaded by Hakan Keskin on Jul 26, 2018
Content may be subject to copyright.
Akd Tıp D / Akd Med J / 2018 1
DOI: 10.17954/amj.2016.xx
1Xxxxxxxxxxxxx
2Xxxxxxxxxxxxx
Akdeniz Tıp Dergisi / Akdeniz Medical Journal
Özgün Araştırma / Original Article
Hakan KESKİN
Cerrahi Rezeksiyon Sonrası Sonuçlarla, Pulmoner Karsinoid
Tümörlerin Tedavi Protokollerinin ve Sağkalımın Araştırılması
Investigation of Treatment Protocols and Survival of Pulmonary
Carcinoid Tumors with Results after Surgical Resection
Yazışma Adresi
Correspondence Address
Hakan KESKİN
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı,
Antalya, Türkiye
E-posta:
opdrhakankeskin@hotmail.com.tr
Geliş tarihi \ Received : 11.12.2017
Kabul tarihi \ Accepted : 18.12.2017
Elektronik yayın tarihi : 15.06.2018
Online published
ÖZ
Amaç: Pulmoner karsinoid tümörler; akciğerler içinde nöroendokrin tipte olan Kultschitzky
hücrelerinden kaynaklanan ve tüm akciğer tümörlerinin sadece %1-2ʼsini oluşturan malign
neoplazmlardır.
Çalışmada akciğer karsinoid tümörlerin klinik özellikleri, tedavi protokolleri ve prognostik faktörleri
incelendi.
Gereç ve Yöntemler: Geriye dönük çalışmaya kliniğimizde Ocak 2010 ile Temmuz 2017 tarihleri
arasında patoloji raporları ile karsinoid tümör tanısı alan olgular dahil edildi. Hastaların cinsiyetleri,
yaşları, şikâyetleri, tedavide uygulanan cerrahi teknik, hücre tipi, tümörün yerleşim yeri, tümör çapı,
lenf nodu ve uzak organ metastaz varlığı, karşılaşılan komplikasyonlar ve sağkalım süreleri incelendi.
Bulgular: Çalışmadaki 23 hastanın ortalama yaşları 49,5 ± 13,6’dı. Hastaların 15 (%65,2) tanesi
kadın 8 (%34,8) tanesi erkekti. Hastaların 19 (%82,6) tanesinde öksürük, balgam ve hemoptizi gibi
solunum yolu semptomları mevcuttu. Tümör yerleşimi açısından bakıldığında en sık yerleşim yeri
sağ alt lob (%34,7) olarak bulundu. Yapılan cerrahi işlemler sonrasında hiçbir hastada mortalite ve
morbidite izlenmedi. Sadece iki hastada lenf nodu veya uzak organ metastazı saptanmış olup bu
hastaların atipik karsinoid tümör tanısı aldığı görüldü. Operasyon sonrası yirmibeşinci ve otuzbirinci
aylarda atipik karsinoid tümör tanısı alan iki hasta eksitus oldu. Bunlardan bir tanesinde lenf nodu ve
uzak organ metastazı saptanmıştı.
Sonuç: Medikal tedaviye yanıt alınamayan öksürük, balgam ve nefes darlığı gibi semptomlarda
karsinoid tümör tanısı düşünülmelidir. Cerrahi eksizyon sırasında cerrahi sınırlarda tümör
kalmamasına özen gösterilmeli ve preoperatif tanısı ne olursa olsun her hastaya mediastinal lenf nodu
disseksiyonu yapılmalıdır. Çalışmamızda sağkalımı belirleyen en önemli faktörlerin histolojik tip ve
uzak organ metastazı ve lenf nodu tutulumu olduğu bulundu.
Anahtar Sözcükler: Akciğer, Atipik, Karsinoid, Sağkalım, Tipik
ABSTRACT
Objective: Pulmonary carcinoid tumors are malignant neoplasms originating from Kultschitzky
cells of the neuroendocrine type in the lungs and constituting only 1-2% of all lung tumors.
The clinical features, treatment protocols and prognostic factors of lung carcinoid tumors were
evaluated in this study.
Material and Methods: This retrospective study included pathology reports and cases with a
carcinoid tumor diagnosis between January 2010 and July 2017 in our clinic. The sex, age, complaints,
surgical technique, cell type, site of tumor, tumor diameter, lymph node and distant organ metastasis,
encountered complications, and survival time were analyzed.
Results: The mean age of the 23 patients in the study was 49.5 ± 13.6 years. Fifteen (65.2%) of
the patients were female and 8 (34.8%) were male. Nineteen (82.6%) of the patients had respiratory
symptoms such as cough, sputum and hemoptysis.
The most common site of tumor placement was the right lower lobe (34.7%). No mortality and
morbidity were observed in any of the patients after the surgical procedures performed. Two patients
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, Antalya, Türkiye
2
Keskin H
Akd Tıp D / Akd Med J / 2018
ve ana bronş içindeki lokalizasyonuna göre yapılacak
cerrahi işleme karar verildi. Bütün operasyonlar genel
anestezi altında çift lümenli endotrakeal tüp kullanılarak
posterolateral torakotomi kesisi ile toraksa girildi. Hiçbir
hastaya video yardımcılı torakoskopik işlem uygulanmadı.
Santral kesimde olan lezyonlarda anatomik rezeksiyon
yapılırken periferik olan ve wedge rezeksiyon ile çıkarılabilen
lezyonlarda, lezyon wedge rezeksiyon ile çıkarıldı. Solunum
fonksiyon kapasitesi yeterli olmayan ve lezyonu santral
yerleşimli olan hastalara ise parankim koruyucu cerrahi
olarak bronş rezeksiyonu ve bronkoplasti uygulandı. Bütün
hastalar entübe olarak yoğun bakıma çıkarılarak aynı tip
medikal tedavi verildi.
Hiçbir hastaya neoadjuvan kemoterapi veya radyasyon
tedavisi uygulanmadı. Patoloji sonuçları neticesinde uzak
organ metastazı saptanan hastalar, kemoterapi tedavisi
açısından medikal onkolojiye yönlendirildi.
Çalışmadan elde edilen bulguların istatistik analizleri
için IBM SPSS Statistics Version 23 programı kullanıldı.
Nominal değişkenler için z test ve Fisher’ın kesin ki kare
testi kulanıldı. Hayatta kalma oranları Kaplan-Meier
yöntemi kullanılarak analiz edildi.
BULGULAR
Çalışmadaki 23 hastanın ortalama yaşları 49,5 ± 13,6’dı.
Hastaların 15 (%65,2) tanesi kadın 8 (%34,8) tanesi
erkekti. Hastaların 19 (%82,6) tanesinde öksürük, balgam
ve hemoptizi gibi solunum yolu semptomları mevcuttu.
Tümör yerleşimi açısından bakıldığında en sık yerleşim
yeri sağ alt lob (%34,7) olarak bulundu. Sağ üst, sol alt ve
sol üst lobta tümörleri olan beşer hasta vardı. Toplamda
15 hastaya lobektomi, 6 hastaya wedge rezeksiyon ve 2
hastaya ise tümörün ana bronşta olduğu veya solunum
kapasitesi yetersiz olmasından dolayı sleeve lobektomiyi
veya bronş rezeksiyonu ve bronkoplasti uygulandı. Yapılan
cerrahi işlemler sonrasında hiçbir hastada mortalite ve
morbidite izlenmedi. Kan transfüzyonu gerektirecek kadar
hemoglobin düşüklüğü saptanmadı.
Bütün hastaların hastanede ortalama kalış süresi 4,3±1,6
gün olarak bulundu. Atipik karsinoid tümörlü hastaların
hastanede kalış süresi 4,5±1,7 gün, tipik karsinoid tümörlü
GİRİŞ
Karsinoid tümörlerin en sık gözlendikleri yer
gastrointestinal sistemdir (% 68-74), ikinci en sık görülen
yer ise trakeobronşial sistemdir (% 25-31). Karsinoid
tümörler tüm akciğer tümörlerinin sadece % 1-2’sini
oluşturur (1). Pulmoner karsinoid tümörler, akciğerler
içinde nöroendokrin tipte olan Kultschitzky hücrelerinden
kaynaklanan ender malign neoplazmlardır (2).
Akciğerin nöroendokrin tümörleri tipik karsinoidden küçük
hücreli akciğer kanserine kadar geniş bir yelpazeye sahiptir.
Karsinoid tümörler mitoz sayısı ve nekroz durumuna göre
tipik ve atipik karsinoid tümörler olarak sınıandırılır. Tipik
karsinoid tümörlerde iki milimetrekarede ikiden az mitoz
beklenirken, atipik karsinoid tümörlerdeki mitoz sayısı
iki milimetrekare için iki ile on arasında olması beklenir.
Ayrıca atipik karsinoid tümörlerde yer yer nekroz alanları
olması gereklidir (3). Bütün bu tanı yöntemleri ile karsinoid
tümörler büyük hücreli endokrin tümörler ve küçük hücreli
akciğer kanseri ile karışabilir.
Akciğer karsinoid tümörleri nadir görülen malign tümör-
lerdir, klinik belirtilerin, tedavi ve prognozun faktörleri iyi
anlaşılamamıştır. Bu nedenle tedavi protokolleri akciğerle-
rin diğer tümörlerindeki gibi net ortaya koymak oldukça
zordur. Klinik özellikleri ve prognostik faktörleri analiz
etmek için kliniğimizde ameliyat ettiğimiz 23 akciğer karsi-
noid olgusunun verilerini topladık.
GEREÇ ve YÖNTEMLER
Bu çalışmada, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs
Cerrahisi Kliniğinde Ocak 2010 - Temmuz 2017 yılları
arasında patoloji raporları ile karsinoid tümör tanısı alan 23
hasta geriye dönük olarak incelendi. Hastaların cinsiyetleri,
yaşları, şikâyetleri, tedavide uygulanan cerrahi teknik,
hücre tipi, tümörün yerleşim yeri, tümör çapı, lenf nodu ve
uzak organ metastaz varlığı, karşılaşılan komplikasyonlar
ve sağkalım süreleri değerlendirildi.
Bütün hastalar preoperatif kan tetkikleri, akciğer grasi ve
solunum fonksiyon testi ile birlikte preoperatif değerlendirme
için anestezi polikliniğine yönlendirildi. Ameliyathanede
tümörü santral lokalizasyonda olan hastalara, torakotomi
öncesinde bronkoskopi yapıldı. Kitlenin karinadan uzaklığı
who had atypical carcinoid tumor diagnosis at the twenty-fth and thirty-rst months postoperatively died. One of them had lymph
node and distant organ metastasis. Lymph node or distant organ metastasis was found in only two patients and these patients were
diagnosed with atypical carcinoid tumor.
Conclusion: A carcinoid tumor diagnosis should be considered when symptoms such as cough, sputum and shortness of breath that
cannot be resolved with medical treatment are present. During surgical excision, one must be careful not to leave tumor at the surgical
margin and a mediastinal lymph node dissection should be performed in every patient regardless of the preoperative diagnosis. The
most important factors determining survival in our study were histological type, lymph node involvement and distant organ metastasis.
Key Words: Atypical, Carcinoid, Lung, Survival, Typical
3
Cerrahi Rezeksiyon Sonrası Sonuçlarla, Pulmoner Karsinoid Tümörlerin Tedavi Protokollerinin ve Sağkalımın Araştırılması
Akd Tıp D / Akd Med J / 2018
Atipik ve tipik karsinoid tümörlü hastaların demograk
bilgileri ve karakteristikleri Tablo I ve II’de verildi.
TARTIŞMA
Pulmoner karsinoid tümörler akciğer nöroendokrin
tümörlerinin özel bir türüdür. Diğer akciğer kanseri
tipleriyle karşılaştırıldığında, pulmoner karsinoid tümörler;
iyi diferansiyasyonlu, yavaş büyüyen ve iyi prognozlu
tümörlerdir.
Karsinoid tümörlerdeki cinsiyet dağılımının eşit olduğunu
bildiren çalışmalar olsa da, büyük bir hasta serisiyle
yapılan yeni bir çalışmada kadınlarda karsinoid tümörlerin
görülme sıklığının biraz daha yüksek olduğu bildirilmiştir
(4,5). Bizim çalışmamızda da karsinoid tümörlü olguların
15 (%65,2) tanesinin kadın olduğu görülmüştür. Bu oran,
son yapılan geniş hasta serili çalışmayı destekler biçimdedir.
Karsinoid tümörlü hastaların çoğunluğu semptomlarla
kendini gösterir. Karsinoid tümörlerin semptomları
lezyonun lokalizasyonuna göre değişir. Santral lokalizasyonu
olan tümörlerde bronş tamamen veya kısmen tıkanmış
olup distalinde kalan akciğer parankim alanında atelektazi,
inamasyon ve pnömoniye varan değişiklikler meydana
gelebilir. Bu olgular genellikle semptomatiktir. Öksürük,
nefes darlığı, göğüs ağrısı ve hemoptizi gibi belirtiler
yaygındır. Belirtiler uzun sürebilir. Hastalarda sık pnömoni
atakları görülebilir. Hemoptizi ve sık pnömoni atakları olan
bir hastada bronşiyal karsinoid tümörden şüphe edilmelidir
(6). Bununla birlikte özellikle periferik lokalizasyonlu
hastalarda herhangi bir semptom gözükmez. Bu hastalar
tesadüfen çekilen radyolojik tetkikler sonucunda bulunur.
hastaların hastanede kalış süreleri ise 4,2±1,6 gün olarak
saptandı.
Patoloji sonuçları incelendiğinde; atipik karsinoid tümör
tanısı alan hasta sayısı 16’dır. Tipik karsinoid tümör
tanısı alan hasta sayısı yedidir. Bütün hastaların tümör
boyutlarının ortalaması 2,4 ± 0,8 cm olarak bulundu.
Sadece iki hastada lenf nodu ve uzak organ metastazı
saptanmış olup bu hastaların atipik karsinoid tümör tanısı
aldığı görüldü.
Sağkalım süreleri bütün hastalar için ortalama 34,8 ±
26,7 ay olarak hesaplandı. Sağkalımı etkileyen faktörlere
bakıldığında patolojik tanı (p:0,02), lenf nodu metastazı
(p:0,03) uzak organ metastazı (p:0,03) istatistiksel olarak
anlamlı bulunurken lokalizasyon (p:0,32) ve cinsiyet
(p0,63) istatistik olarak anlamlı bulunmadı. Uzak organ
metastazı saptanan iki hasta cerrahi sonrası onkolojiye
yönlendirildi. Bu hastalara tıbbi onkoloji tarafından 4 kür
etoposide + cisplatin tedavisi verilmiştir. İki hasta da ışın
tedavisi almamıştır. Atipik karsinoid tanısı alan iki hasta
eksitus olmuştur. Eksitus olan hastaların bir tanesinde lenf
nodu ve uzak organ metastazı mevcuttu. Eksitus hastaların
ölüm sebeplerine bakıldığında lenf nodu ve uzak organ
metastazı olan hastanın takiplerinde yirmi beşinci ayında
eksitus olduğu fakat eksitus sebebinin net olarak bilinmediği
öğrenildi. Eksitus olan diğer hastanın ise otuz birinci
ayında hastalık dışı sebeplerden öldüğü öğrenildi. Üç
yılık sağkalım %94,6, beş yıllık sağkalım oaranı ise %84,8
olarak bulundu. Takip süresi boyunca hiçbir hastada nüks
meydana gelmedi.
Tablo I: Atipik karsinoid tümör tanısı alan hastaların demograk bilgileri ve karakteristik özellikleri.
Yaş (ortalama ± standart sapma) 51,7 ± 15,1
Cinsiyet (erkek/kadın) 4/3
Semptom (Bazı hastalarda birden fazla)
Hemoptizi: 4
Öksürük: 5
Balgam: 1
Semptom yok: 2
Tümör yerleşimi
Sağ alt lob: 2
Sol alt lob: 2
Sol üst lob: 3
Yapılan operasyon Lobektomi: 6
Wedge rezeksiyon: 1
Lenf nodu ve uzak organ metastazı Var: 2
Yok: 5
Tümör çapı (ortalama ± standart sapma) cm 2,2 ± 0,4
Sağkalım süresi (ortalama ± standart sapma) ay 23,7 ± 18,4
4
Keskin H
Akd Tıp D / Akd Med J / 2018
bronkoskopilerin ehil kişiler tarafından yeterli donanıma
sahip ve acil müdahale imkânları olan merkezlerde
yapılmasını uygun bulmaktayız. Özellikle solunum
kapasitesi yetersiz veya kanama eğilimi fazla olan hastaların
bronkoskopileri ameliyathane şartlarında genel anestezi
altında yapılmasının daha uygun olacağı görüşündeyiz.
Akciğerin karsinoid tümörlerinde hâlihazırda önerilen altın
standart tedavi cerrahi eksizyondur. Eksizyon sırasında
tümörün cerrahi sınırda kalmamasına özen gösterilmelidir.
Bununla birlikte, kullanıma yönelik cerrahi yaklaşımın türü
hâlâ tartışmalıdır. Bazı yazarlar, tipik karsinoid tümörler
için parankimal koruyucu rezeksiyonları önerirken
diğerleri, yeterli bir fonksiyonel rezerv bulunduğunda
histolojik alt tipten bağımsız olarak anatomik rezeksiyonları
önermektedir (12-14). Burada unutulmaması gereken
konu karsinoid tümörlerdeki operasyon öncesi tanı
konulmasındaki sıkıntılardır. Çünkü küçük bir biyopsi
alınması ile atipik karsinoid tümörler kolayca tipik karsinoid
tümörler ile karışabilmektedir (11). Sadece tipik karsinoid
tümör olduğu için lobektomiyi tolere edebilecek bir hastaya
parankimal koruyucu tedavi yapmak olası cerrahi sınırda
tümör bırakılmasına yol açabilir. Biz sadece tümörün
ana bronşta olduğu veya solunum kapasitesi yetersiz
olan hastalarda, pnömonektomi yapmak yerine sleeve
lobektomiyi veya bronş rezeksiyonu ve bronkoplastiyi
tercih ediyoruz. Çalışmamızda sadece iki hastamızda
parankim koruyucu cerrahi işlem yapılmış olup bunların
ikiside pnömonektomi yapılmak yerine bronşial sleeve
rezeksiyon yapılan hastalardır. Çalışmamızda 16 (%69,5)
hastaya anatomik rezeksiyon yapılmış olup bu hastaların
Çalışmamızda öksürük, balgam ve hemoptizi gibi solunum
semptomları, % 82,6 ile en sık görülen semptomlardı.
Hastaların sadece % 17,4’ünde herhangi bir solunum
semptomu yoktu. Bu hastalara tesadüfen çekilen radyolojik
tetkikler sonucunda tanı konulmuştur.
Tanı genellikle öksürük balgam ve hemoptizi gibi
semptomların araştırılması sırasında çekilen radyolojik
tetkikler sonucunda konulur. Kesin tanı bronkoskopik
biyopsiler ile konulsa da pulmoner karsinoid
tümörlerinin bronkoskopik biyopsisinde, tümörlerin aşırı
vaskülaritesinden dolayı oluşabilecek olan kanama eğilimi
nedeniyle tartışmalı olduğu bilinmektedir. Literatürde orta
ile şiddetli kanamaya ilişkin çok sayıda rapor mevcut olup
oranlar % 52 gibi oldukça yüksektir ve bazı hastalara acil
torakotomi yapılması gerekmiştir (7). Ayrıca, bronkoskopik
örneklerden tanısal verimin konusu da bir endişe kaynağıdır.
Pulmoner karsinoid tümörler sıklıkla bozulmamış
mukozayla kaplıdır ve balgamlarında kolayca hücrelerini
eksfoliye olmamaktadır; bu nedenle, balgam numunesi,
bronşiyal yıkama veya bronşiyal fırçalama yoluyla teşhis
konusundaki verimi zayıftır (8). Bu tümörlerin ince iğne
aspirasyonu, elde edilen numunelerin büyüklüğünden
dolayı karışık sonuçlar ortaya koymuştur. Nöroendokrin
tümörlerin küçük örnekleri, daha yüksek mitotik hız oranları
veya nekroz alanları yanlış sınıandırmaya yol açabilir.
Küçük hücreli karsinomlara benzer şekilde, karsinoid
tümör biyopsisi örnekleri, numunelerin teşhis için yetersiz
kalmasına veya geçmişte yüksek dereceli malignitelerin
aşırı teşhisine yol açabilen ezilme artışı sergileyebilir (9-11).
Be nedenlerden dolayı bu tip tümörlerde yapılacak tanısal
Tablo II: Tipik karsinoid tümör tanısı alan hastaların demograk bilgileri ve karakteristik özellikleri
Yaş (ortalama ± standart sapma) 48,6 ± 12,8
Cinsiyet (erkek/kadın) 4/12
Semptom (Bazı hastalarda birden fazla)
Hemoptizi: 9
Öksürük: 11
Balgam: 4
Semptom yok: 2
Tümör yerleşimi
Sağ alt lob: 6
Sağ üst lob: 5
Sol alt lob: 3
Sol üst lob: 2
Yapılan operasyon
Lobektomi: 9
Wedge rezeksiyon: 5
Parankim koruyucu cerrahi: 2
Lenf nodu ve uzak organ metastazı Var: 0
Yok: 16
Tümör çapı (ortalama ± standart sapma) cm 2,5 ± 0,9
Sağkalım süresi (ortalama ± standart sapma) ay 40,4 ± 27,6
5
Cerrahi Rezeksiyon Sonrası Sonuçlarla, Pulmoner Karsinoid Tümörlerin Tedavi Protokollerinin ve Sağkalımın Araştırılması
Akd Tıp D / Akd Med J / 2018
ve ark. (18) histolojik tip ve lenf nodu metastazlarının
bağımsız prognostik faktörler olduğunu bildirmiştir. Başka
bir çalışmada ise tümör boyutunun bağımsız prognostik
faktör olarak anlamlı olarak bulunduğu vurgulanmıştır (1).
Bizim çalışmamızda sağkalımı etkileyen faktörler olarak
histolojik tip (p:0,02) ve lenf nodu metastazı (p:0,03) olduğu
bulunmuştur. Ancak çalışma grubumuzdaki hasta sayısının
az olması nedeniyle çok merkezli geniş hasta grupları ile
yapılacak araştırmalar ile sağkalımı etkileyen faktörlerin
daha net ortaya çıkabileceğini düşünmekteyiz.
Nükslerin çoğu tipik karsinoid tümörlerde ilk 10 yıl içinde
ortaya çıkar. Atipik karsinoid tümörlerde ise nüksler
genellikle ilk 5 yıl içinde görülürler (19). Cerrahi tedavi
sonrasında karsinoid tümörlü hastaların ne kadar süreyle
takip edileceği konusunda kir ayrılıkları mevcuttur. Genel
olarak, 7 yıllık izlemin yeterli olduğunu belirten yayınlar
bulunmaktadır (20). Bizim ameliyat sonrası gözlem
stratejimiz, ilk yılda her 6 ayda bir, sonrasında da 2. yılda da
bir kez olmak üzere bilgisayarlı toraks tomograsi taraması
değerlendirmesini yapmaktır. Bundan sonraki takiplere
yıllık olarak devam edilir ve bilgisayarlı toraks tomograsi
taraması ancak semptomatoloji veya klinik bulguları temel
alan nüks şüphesi varsa yapılır. Çalışmamızdaki ortalama
takip süremiz 34,8 ± 26,7 aydır.
SONUÇ
Karsinoid tümörlerin ender gözükmesi nedeniyle yapılan
çoğu çalışma geriye dönük incelemeler şeklindedir.
Serimizdeki hasta sayımızın nispeten düşük olması
nedeniyle kesin sonuçlara varılmamış olsa da genel ve
hastalıksız sağkalım oranları diğer çalışmalara kıyasla
benzerdir. Verilen medikal tedaviye rağmen geçmeyen
öksürük, balgam ve nefes darlığı şikayetleri bulunan
hastalarda karsinoid tümör varlığı nı ekarte edilmelidir.
Preoperatif patolojik tanı konulmasındaki zorluklar
nedeniyle karsinoid tümör tanısı alan her hastaya
mediastinal lenf nodu diseksiyonu yapılması sağkalımı
artıracaktır. Cerrahi tedavide dikkat edilmesi gereken en
önemli özellik cerrahi sınırlarda tümör bırakılmamasıdır.
Çalışmamızda sağkalımı belirleyen en önemli faktörlerin
histolojik tip, lenf nodu tutulumu ve uzak organ metastazı
olduğu bulunmuştur. Sağkalım oranlarının bu kadar yüksek
ve nüks oranlarının düşük olduğu bir hastalıkta, sağkalımı
etkileyebileyecek olan faktörlerin ve nüks olgularındaki
tedavi protokolerinin net olarak ortaya konulabilmesi için
çok merkezli ve yüksek hasta sayısına sahip olan çalışmalara
ihtiyaç olduğu aşikârdır.
hiçbirinde cerrahi sınırda tümör izlenmemiştir. Biz santral
lezyonlara anatomik rezeksiyon yapılmasını önermekteyiz.
Çünkü bu hastalarda lokal rekürrens çıkma ihtimalinin
düştüğünü ve operasyon sonrası komplikasyonların daha az
olduğunu ve bunlara bağlı olarak da daha iyi bir sağkalım
oranı sağlanabileceğini düşünüyoruz.
Karsinoid tümörlerde sistemik lenf nodu disseksiyonu
yapılması konusunda hücre tipinin önemli olduğunu
söyleyen yazılar mevcuttur (15). Bazı yazarlar; atipik
karsinoid tümörlerinde, istatistiksel olarak anlamlı
olan lenf düğümü metastazı nedeniyle, sistemik lenf
nodu diseksiyonu yapılması önerilirken, tipik karsinoid
tümörler için ise; eğer yapılan radyolojik tetkiklerde lenf
nodu metastazı saptanmaz ise lenf nodu diseksiyonunun
hastaların ortalama yaşam süresini uzatmak için yararlı
olmadığını belirtmişlerdir (16). Bu çalışmada sadece 2
hastada lenf nodu metastazı saptanmış olup bunların
ikisinin de patolojik tanısı atipik karsinoid tümör gelmesi,
bu alt grubun daha sık lenf nodu metastazı yaptığını
kanıtlar niteliktedir. Ancak yapılan bazı araştırmalarda
operasyon öncesi atipik-tipik ayrımının elde edilmesinin
zor olduğu ve dolayısıyla yanlış tanı yapılabileceği
bulunmuştur (1). Ayrıca hastaların operasyon öncesinde
çekilen radyolojik incelemelerinde lenf nodu metastazının
olmadığının saptanması yeterli değildir. Bu lenf nodlarında
metastaz olmadığının patolojik tanı ile doğrulanması
gereklidir. Bu nedenlerle operasyon öncesi tanısı ne olursa
olsun biz bütün hastalarımıza, küçük hücreli dışı akciğer
kanseri olan hastalara yaptığımız gibi, hiler ve mediastinal
lenf nodu diseksiyonu yapılmasını önermekteyiz. Yapılan
operasyonlarda mortalite ve morbidite gözlenmemesi
ve kan transfüzyonu gerektirecek kadar hemoglobin
düşüklüğü olmaması, yaptığımız lenf nodu diseksiyonunun
hastalara cerrahi risk yüklemediğini destekler niteliktedir.
Ayrıca unutulmamalıdır ki olguların preoperatif olarak
lenf nodu metastazı olmayan görüntüleme ile teşhis edilir
ancak lenf nodu metastazı olması patoloji ile doğrulanır.
Bu nedenle, sistemik bir lenf nodu diseksiyonu yapılması
gerekli olduğuna inanıyoruz.
Zhong ve ark. (17) 20 yıl takipli 131 olguluk bir seride
pulmoner karsinoid tümör olgularında üç, beş ve 10 yıllık
sağkalım oranlarını sırasıyla, % 96,0, % 86,9 ve % 70,6
olarak bildirmiştir. Bu çalışmadaki hastaların üç ve beş
yıllık sağkalım oranları literatüre benzer şekilde sırasıyla
%94,6 ve %84,8 olarak bulunmuştur. Sağkalımı etkileyen
faktör veya faktörler hâlâ netliğe kavuşmamıştır. Schrevens
6
Keskin H
Akd Tıp D / Akd Med J / 2018
KAYNAKLAR
1. Yang Z, Wang Z, Duan Y, Xu S. Clinicopathological
characteristics and prognosis of resected cases of carcinoid
tumors of the lung. Thorac Cancer 2016;7(6):633-8.
2. Boyacı H, Çörtük M, Gül Ş, Tanrıverdi E, Özgül MA,
Dinçer HE, Çetinkaya E. Results of bronchoscopic
excision in typical carcinoid tumors of the lung in Turkey.
Med Glas (Zenica). 2017;14:61-6.
3. Travis WD, Rush W, Flieder DB, Falk R, Fleming MV,
Gal AA, Koss MN. Survival analysis of 200 pulmonary
neuroendocrine tumors with clarication of criteria
for atypical carcinoid and its separation from typical
carcinoid. Am J Surg Pathol 1998;22(8):934-44.
4. Cao C, Yan TD, Kennedy C, Hendel N, Bannon PG,
McCaughan BC. Bronchopulmonary carcinoid tumors:
long-term outcomes after resection. Ann Thorac Surg
2011; 91:339-43.
5. Filosso PL, Guerrera F, Evangelista A, Welter S, Thomas
P, Casado PM, Rendina EA, Venuta F, Ampollini L,
Brunelli A, Stella F, Nosotti M, Raveglia F, Larocca V,
Rena O, Margaritora S, Ardissone F, Travis WD, Sarkaria
I, Sagan D. Prognostic model of survival for typical
bronchial carcinoid tumours: analysis of 1109 patients on
behalf of the European Association of Thoracic Surgeons
(ESTS) Neuroendocrine Tumours Working Group. Eur J
Cardiothorac Surg 2015;48:441-7.
6. Yazici Z, Topal U, Gebitekin C, Tolunay S, Tuncel E.
Bronchial carcinoids: clinical and radiological ndings.
Turk J Diagn Intervent Radiol 2001;7:359-65.
7. Thomas R, Christopher DJ, Balamugesh T, Shah A.
Clinico-pathologic study of pulmonary carcinoid. A
retrospec-tive analysis and review of the literature. Respir
Med 2008;102(11):1611-4.
8. Nguyen GK. Cytopathology of pulmonary carcinoid
tumors in sputum and bronchial brushings. Acta Cytol
1995;39:1152-60.
9. Thomas JSJ, Lamb D, Ashcroft T, Corrin B , Edwards
CW , Gibbs AR, Kenyon WE, Stephens RJ, Whimster
WF. How reliable is the diagnosis of lung cancer using
small biopsy specimens? Report of a UKCCCR lung
cancer working party. Thorax 1993;48:1135-9.
10. Davila DG, Dunn WF, Tazelaar HD, Pairolero PC.
Bronchial carcinoid tumors. Mayo Clin Proc 1993;68:795-
803.
11. Pelosi G, Rodriguez J, Viale G, Rosai J. Typical and
atypical pulmonary carcinoid tumor over diagnosed as
small-cell carcinoma on biopsy specimens. Am J Surg
Pathol 2005;29(2):179-87.
12. Mezzetti M, Raveglia F, Panigalli T, Giuliani L, Giudice
FL, Meda S, Conforti S. Assessment of outcomes in
typical and atypical carcinoids according to latest WHO
classication. Ann Thorac Surg 2003; 76:1838-42.
13. Fox M1, Van Berkel V, Bousamra M 2nd, Sloan S, Martin
RC 2nd. Surgical management of pulmonary carcinoid
tumors: Sublobar resection versus lobectomy. Am J Surg
2013;205:200-8.
14. Ferguson MK, Landreneau RJ, Hazelrigg SR, Altorki
NK, Naunheim KS, Zwischenberger JB, Kent M, Yim AP.
Long-term outcome after resection for bronchial carcinoid
tumors. Eur J Cardiothorac Surg 2000;18(2):156-61.
15. Thomas C, Tazelaar H, Jett J. Typical and atypical
pulmonary carcinoids: Outcome in patients presenting
with regional lymph node involvement. Chest
2001;119:1143-50.
16. Wurtz A, Benhamed L, Conti M, Bouchindhomme B,
Porte H. Results of systematic nodal dissection in typical
and atypical carcinoid tumors of the lung. J Thorac Oncol
2009;4:388-94.
17. Zhong CX, Yao F, Zhao H, Shi JX, Fan LM. Long-term
outcomes of surgical treatment for pulmonary carcinoid
tumors: 20 years’ experience with 131 patients. Chin Med
J 2012; 125: 3022-6.
18. Schrevens L, Vansteenkiste J, Denee G, de Leyn P,
Verbeken E, Vandenberghe T, Demedts M. Clinical-
radiological presentation and outcome of surgically
treated pulmonary carcinoid tumours: A long-term single
institution experience. Lung Cancer 2004;43(1):39-45.
19. Detterbeck FC. Management of carcinoid tumors. Ann
Thorac Surg 2010;89:998-1005.
20. Phan AT, Oberg K, Choi J, Harrison LH, Hassan
MM, Strosberg JR, Krenning EP, Kocha W, Woltering
EA, Maples WJ. North American Neuroendocrine
Tumor Society (NANETS) consensus guideline for the
diagnosis and management of neuroendocrine tumors:
Well-dierentiated neuroendocrine tumors of the thorax
(includes lung and thymus). Pancreas 2010;39:784-98.