BookPDF Available

Demokrasi İçin Politik Pazarlama

Authors:

Abstract

Pazarlama anlayışı, pazarlamanın ilk uygulanma aşamalarında, iş- letmelere ait mal ve hizmetlerin üretimini ve ekonomik süreçte değişimini incelemiştir. Ancak zamanla özellikle kar amacı gütme- yen kuruluşların da ortaya çıkmasıyla pazarlama yeni bir boyut kazanmış, fikirlerin ve örgütlerin rol aldığı alanlarda hitap edilen kesime yönelik tutundurma faaliyetlerine bağlı olarak, düşüncelerin pazarlanması ve kabul ettirilmesi amaçlanmıştır. Bunun için de ticari pazarlamada uygulanan yöntemler, fikirlerin pazarlanması sürecinde de kullanılmıştır. Politik pazarlamada amaç, seçmen ihtiyaç ve isteklerinin doğru tespit edilebilmesi, seçmenlere yönelik politikalar oluşturulması, uygulanması ve en nihayetinde siyasal süreçte sürdürülebilir bir seçmen memnuniyeti ve buna bağlı olarak seçmen sadakati oluştu- rulabilmesidir. Özellikle, aldığı oy oranına bakılmaksızın seçimlerde ikinci olan partinin seçimi kaybetmiş sayıldığı ve bu nedenle rekabe- tin acımasız boyutlarda yaşandığı politize oranı yüksek toplumlarda, rakiplerden farklılaşarak ön plana çıkmak siyasetin uygulayıcı ak- törlerinden olan siyasal partiler için son derece önemlidir. Bu farklı- laşmanın oluşturulabilmesi için rakiplerin, pazarın ve diğer değiş- kenlerin iyi analiz edilmesi, pazarın bölümlendirilmesi, konumlan- dırmaya bağlı politikaların ve rekabete bağlı stratejilerin oluşturul- ması ve uygulanması çok önemlidir. Ticari pazarda tüketici, işletmeler için ne ifade ediyorsa, politik pa- zarlama uygulamalarında da seçmen, siyasal partiler için aynı kav- ramı karşılamaktadır. Parti politikalarının temeline seçmeni alma- yan, onların ihtiyaç ve isteklerine yanıt veremeyen siyasetin uygula- yıcı aktörleri olan siyasal partiler, rekabette bulundukları pazarda zamanla meşruiyetini kaybetmekte hatta uzun vadede pazardan kalıcı olarak silinebilmektedirler. Hiçbir başka kavram, dikkatimizi siyaset kadar cezbetmiyor. Politi- kayı daha iyi açıklayan bir mekanizma aramamız önemlidir. Politik pazarlamanın ortaya çıkışı, siyaset bağlamında uygulanan pazarla- ma ilkelerini bir araya getirdiği için bu yönde bir adım olmuştur. Siyasi markalaşma ve onunla ilişkili kavramlar, Türkiye de dahil vi olmak üzere çeşitli demokrasilerde yapılan son seçimlerde siyasi partilerin ve liderlerin siyasi kampanyalarını belirlemek adına kul- lanılmıştır. Bu çalışma, politik pazarlamanın çeşitli özelliklerini ve günümüzdeki siyaset dönemini nasıl tanımladıklarını vurgulamaya çalışmaktadır ve dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; politika ve pazarlama ile ilgili temel kavramlar tanımlanmaya çalı- şılmıştır. İkinci bölümde; politik pazarlamada ürün kavramı, fiyat- landırma, dağıtım kanalları, tutundurma, propaganda ve reklam kavramları ele alınmıştır. Üçüncü bölümde; seçim kampanyaları ile ilgili temel bilgiler irdelenmiş, dördüncü bölümde; politik pazarla- mayı belirleyen faktörler incelenmeye çalışılmıştır.
Dr. Ahmet TAN
- Demokrasi İçin -
POLİTİK PAZARLAMA
Ankara, 2017
DETAY YAYINLARI : 890
1. Baskı : Aralık 2017
ISBN : 978-605-2323-42-7
Yayıncı Sertifika No : 13188
Matbaa Sertifika No : 26649
Detay Anatolia Akademik Yayıncılık Ltd. Şti.
Her hakkı saklıdır. Yazarından ve yayınevinden yazılı izin alınmaksızın bu kitabın fotokopi veya
diğer yollarla kısmen veya tamamen çoğaltılması, basılması ve yayınlanması yasaktır. Aksine
davranış, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince, 5 yıla kadar hapis ve adli para
cezaları ile fotokopi ve basım aletlerine el konulmasını gerektirir.
Dizgi : Detay Yayıncılık
Kapak Tasarım : Detay Yayıncılık
Baskı ve Cilt : Bizim Büro Matbaacılık ve Basımevi
1. Sanayi Caddesi Sedef Sokak No: 6/1 İskitler-Ankara
Kütüphane Bilgi Kartı
Ahmet Tan
Demokrasi İçin Politik Pazarlama, 1. Baskı
ISBN: 978-605-2323-42-7, x + 246 sayfa, kaynakça var, dizin yok
GENEL DAĞITIM ve İSTEME ADRESİ
DETAY ANATOLIA AKADEMİK YAYINCILIK LTD. ŞTİ.
Adakale Sokak No: 14/1-5 Kızılay/ANKARA
Tel : (0.312) 434 09 49 Faks: (0.312) 434 31 42
Web: www.detayyayin.com.tr e-posta: detayyay@gmail.com
Eşim Fehime’ye,
Oğlum Furkan’a, Kızlarım Dilara ve Dilruba’ya
YAZAR HAKKINDA
İlk ve Ortaokulu Gaziantep’te, Liseyi yatılı olarak İskenderun Belen Lisesinde
okudu.
1989 yılında Lisans, 1993 yılında “Üniversite Öğrencilerinin Tüketim
Harcamalarının Yapısı ve Sorunları” konulu ile Yüksek Lisans, 1997 yılında da
“Milletvekilleri ve Seçmenlerin Politik Pazarlama Uygulamalarına Bakış Açıları”
adlı çalışma ile Doktorasını tamamladı.
Üniversitede öğretim elemanı olmak için Urfa, Van, Erzurum, Tokat, Samsun,
Muğla, Karabük, Bolu, Ankara illeri başta olmak üzere tam 26 adet sınava girdi.
1993-2003 yılları arasında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinde
Öğretim Görevlisi olarak çalıştı.
“Politik Pazarlama”, “Politikada Niye Kaybediyorlar”, “Güncel Pazarlama
Uygulamaları (Bölüm Yazarlığı” adlı kitapları piyasaya çıktı.
Çeşitli dergilerde pazarlama, politik pazarlama ve iletişim ile ilgili birçok
makalesi yayınlandı.
Akademik hobi olarak da trafik ve trafik kazaları ile ilgili özel araştırmalar yaptı.
9 Eylül 2003 tarihinde öğretim elemanı olarak çalıştığı çok sevdiği
üniversitesinden ayrılarak Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumu Gaziantep
Bölge Müdürü olarak atandı.
Bölge Müdürlüğü görevinin yanı sıra Gaziantep Valiliği ve Büyükşehir
Belediyesinin ortaklaşa yürüttükleri Ekonomik ve Sosyal Entegrasyon Projesi
(EKOSEP) kapsamında iki yıla yakın sürede Stratejik Eylem Komisyonu Başkanı
olarak görev yaptı.
Gaziantep İlinde kalıcı bir trafik kültürü oluşturmak için yine Gaziantep Emniyet
Müdürlüğü ile Büyükşehir Belediyesinin oluşturduğu ortak çalışma grubunda
yer aldı.
4 Şubat 2013 tarihinde Bölge dürlüğü görevinden ayrılarak 5 Şubat 2013
tarihinde Gaziantep Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme
Bölümü Üretim Yönetimi ve Pazarlama Anabilim Dalında Öğretim Üyesi olarak
göreve başladı.
Başta Politik Pazarlama, Siyasal Reklamcılık, Siyasal İletişim olmak üzere
pazarlama ile ilgili akademik araştırmalar yapmakta ve günlük yazılarına devam
etmektedir.
İdari görev olarak; Gaziantep Üniversitesi İİBF Küresel Siyaset ve Uluslararası
İlişkiler lüm Başkanlığı, Gaziantep Üniversitesi Toplumsal ve Ekonomik
Araştırmalar Merkezi Müdürlüğü, İİBF İntörn Takip Kurulu Başkanlığı,
TEKNOKENT Denetim Kurulu Üyeliği, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Kent Konseyi Kent Hayatı Çalışma Grubu Başkanlığı Görevlerinde bulundu.
Evlidir.
İkisi kız, biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıdır.
SUNUŞ
Pazarlama anlayışı, pazarlamanın ilk uygulanma aşamalarında, iş-
letmelere ait mal ve hizmetlerin üretimini ve ekonomik süreçte
değişimini incelemiştir. Ancak zamanla özellikle kar amacı gütme-
yen kuruluşların da ortaya çıkmasıyla pazarlama yeni bir boyut
kazanmış, fikirlerin ve örgütlerin rol aldığı alanlarda hitap edilen
kesime yönelik tutundurma faaliyetlerine bağlı olarak, düşüncelerin
pazarlanması ve kabul ettirilmesi amaçlanmıştır. Bunun için de
ticari pazarlamada uygulanan yöntemler, fikirlerin pazarlanması
sürecinde de kullanılmıştır.
Politik pazarlamada amaç, seçmen ihtiyaç ve isteklerinin doğru
tespit edilebilmesi, seçmenlere yönelik politikalar oluşturulması,
uygulanması ve en nihayetinde siyasal süreçte sürdürülebilir bir
seçmen memnuniyeti ve buna bağlı olarak seçmen sadakati oluştu-
rulabilmesidir. Özellikle, aldığı oy oranına bakılmaksızın seçimlerde
ikinci olan partinin seçimi kaybetmiş sayıldığı ve bu nedenle rekabe-
tin acımasız boyutlarda yaşandığı politize oranı yüksek toplumlarda,
rakiplerden farklılaşarak ön plana çıkmak siyasetin uygulayıcı ak-
törlerinden olan siyasal partiler için son derece önemlidir. Bu farklı-
laşmanın oluşturulabilmesi için rakiplerin, pazarın ve diğer değiş-
kenlerin iyi analiz edilmesi, pazarın bölümlendirilmesi, konumlan-
dırmaya bağlı politikaların ve rekabete bağlı stratejilerin oluşturul-
ması ve uygulanması çok önemlidir.
Ticari pazarda tüketici, işletmeler için ne ifade ediyorsa, politik pa-
zarlama uygulamalarında da seçmen, siyasal partiler için aynı kav-
ramı karşılamaktadır. Parti politikalarının temeline seçmeni alma-
yan, onların ihtiyaç ve isteklerine yanıt veremeyen siyasetin uygula-
yıcı aktörleri olan siyasal partiler, rekabette bulundukları pazarda
zamanla meşruiyetini kaybetmekte hatta uzun vadede pazardan
kalıcı olarak silinebilmektedirler.
Hiçbir başka kavram, dikkatimizi siyaset kadar cezbetmiyor. Politi-
kayı daha iyi açıklayan bir mekanizma aramamız önemlidir. Politik
pazarlamanın ortaya çıkışı, siyaset bağlamında uygulanan pazarla-
ma ilkelerini bir araya getirdiği için bu yönde bir adım olmuştur.
Siyasi markalaşma ve onunla ilişkili kavramlar, Türkiye de dahil
vi
olmak üzere çeşitli demokrasilerde yapılan son seçimlerde siyasi
partilerin ve liderlerin siyasi kampanyalarını belirlemek adına kul-
lanılmıştır. Bu çalışma, politik pazarlamanın çeşitli özelliklerini ve
günümüzdeki siyaset dönemini nasıl tanımladıklarını vurgulamaya
çalışmaktadır ve dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde;
politika ve pazarlama ile ilgili temel kavramlar tanımlanmaya çalı-
şılmıştır. İkinci bölümde; politik pazarlamada ürün kavramı, fiyat-
landırma, dağıtım kanalları, tutundurma, propaganda ve reklam
kavramları ele alınmıştır. Üçüncü bölümde; seçim kampanyaları ile
ilgili temel bilgiler irdelenmiş, dördüncü bölümde; politik pazarla-
mayı belirleyen faktörler incelenmeye çalışılmıştır.
Dr. Ahmet TAN
Aralık, 2017
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ ................................................................................................................................ v
GİRİŞ ................................................................................................................................... 1
BÖLÜM 1
POLİTİKA VE PAZARLAMA
GİRİŞ ......................................................................................................................................... 5
1.1.Politika Kavramı .......................................................................................................... 5
1.2.Pazarlama Kavramı .................................................................................................... 8
1.3. Politika ve Pazarlama İlişkisi ............................................................................ 11
1.4. Politik Pazar .............................................................................................................. 15
1.5.Politik Pazarlama ..................................................................................................... 21
1.5.1. Politik Pazarlama Karması ...................................................................... 30
1.5.2. Siyasi Propagandadan Politik Pazarlamaya Geçiş........................ 34
1.5.3. Neden Politik Pazarlama?........................................................................ 36
1.5.4. Politik Pazarlamaya Karşı Yapılan Eleştiriler ................................ 40
1.5.5. Politik Pazarlamanın Diğer Pazarlama Türlerinden
Farkları............................................................................................................ 44
1.5.6. Politik Pazarlamanın Gelişimi ............................................................... 45
ÖZET ...................................................................................................................................... 59
BÖLÜM 2
POLİTİK PAZARLAMA ARAÇLARI
GİRİŞ ...................................................................................................................................... 61
2.1.Politik Pazarlamada Ürün Kavramı ................................................................. 63
2.1.1. Partinin Lideri ............................................................................................... 65
2.1.2. Partinin Programı ....................................................................................... 74
2.1.3. Partinin Adayları ......................................................................................... 77
2.1.4. Partinin İdeolojisi (Dünya Görüşü) ..................................................... 80
2. 2. Politik Pazarlamada Fiyatlandırma ............................................................... 83
2.2.1. Fiyatlandırmayı Etkileyen Kriterler ................................................... 88
2.2.2.Fiyatlandırmanın Amaçları ...................................................................... 90
2.2.3. Fiyatlandırmadan Çıkarılacak Sonuçlar ........................................... 92
viii
2.3. Politik Pazarlamada Dağıtım ............................................................................. 93
2.3.1. Dağıtım Kanalları......................................................................................... 95
2.3.2. Fiziksel Dağıtım ......................................................................................... 102
2.4.Politik Pazarlamada Tutundurma ................................................................. 103
2.4.1.Tutundurma ile Neler Amaçlanır? ..................................................... 106
2.4.2.Tutundurmanın Çeşitleri ve Özellikleri .......................................... 108
2.4.3.Tutundurma Bütçesi ................................................................................ 110
2.4.4.Halkla İlişkiler ............................................................................................. 118
2.5. Politik Propaganda .............................................................................................. 131
2.5.1. Propaganda Çeşitleri .............................................................................. 142
1.Kişisel Propaganda ve Kitle Propagandası ............................... 142
2.Politik Propaganda ve Sosyolojik Propaganda ....................... 142
3.Karışıklık Propagandası ve Bütünleşme Propagandası ..... 142
4.Dikey Propaganda ve Yatay Propaganda .................................. 143
5.Akılcı Propaganda ve Duygusal Propaganda ........................... 143
2.5.2. Propagandanın Yöntemleri.................................................................. 143
2.5.3. Propagandanın Aşamaları .................................................................... 145
2.5.4. Propaganda Yönetimi ............................................................................. 146
2.6. Politik Pazarlamada Reklam ........................................................................... 150
2.6.1. Politik Reklamcılığın Gelişimi ............................................................. 166
2.6.1.1. Dünyada Politik Reklamcılık .............................................. 166
2.6.1.2. Türkiye’de Politik Reklamcılık .......................................... 169
ÖZET ................................................................................................................................... 175
BÖLÜM 3
SEÇİM KAMPANYASI
GİRİŞ ................................................................................................................................... 177
3.1.Seçim Kampanyası ve Çevre Faktörleri ...................................................... 178
3.2. Seçim Kampanyasının Gelişimi ..................................................................... 180
3.3. Seçim Kampanyası Hazırlık Safhası ............................................................ 181
3.4. Seçim Kampanyası Süresince İzlenecek Yollar ...................................... 186
3.4.1. Seçim Kampanyasının Hedefleri ....................................................... 187
3.4.2.İmaj Çalışmaları ......................................................................................... 190
3.4.4. Kampanya Sırasında Kullanılacak Materyaller .......................... 194
3.5. Kampanyada Organizasyonun Önemi ........................................................ 196
Özet ..................................................................................................................................... 200
ix
BÖLÜM 4
POLİTİK PAZARLAMAYI BELİRLEYEN FAKTÖRLER
4.1. Politik Süreçte Yer Alan Unsurlar ................................................................ 201
4.1.1. İktidar ............................................................................................................ 202
4.1.2. Muhalefet ..................................................................................................... 208
4.1.3 Medya ............................................................................................................. 211
4.1.4. Bürokrasi ...................................................................................................... 212
4.1.5. Baskı Grupları ............................................................................................ 215
4.1.5.1. Baskı Grubu Çeşitleri ............................................................. 218
1. Anomik Gruplar ................................................................. 218
2. Örgütlenmiş Gruplar ........................................................ 219
3. Örgütlenmemiş Gruplar ................................................. 219
4. Kurumsal Gruplar ............................................................. 219
4.1.5.2. Baskı Gruplarının Politikayı Etkileme Yolları ............ 219
1. Kulisçilik ................................................................................ 219
2. Siyasi Partilerle İlişkiler ................................................. 220
3. Propaganda .......................................................................... 220
4. Özel Ayrıcalıklar ................................................................ 220
5. Gösteriler .............................................................................. 221
6. Boykot ve Grevler ............................................................. 221
7. Zor Kullanma ....................................................................... 221
4.1.6. Seçmenler .................................................................................................... 222
4.2. Politik Sürecin Dışında Yer Alan Unsurlar ............................................... 226
4.2.1. Bilim ve Teknoloji .................................................................................... 226
4.2.2. Doğal Çevre ................................................................................................. 227
4.2.3. Uluslararası Gelişmeler ......................................................................... 227
4.2.4. Hesapta Olmayan Gelişmeler .............................................................. 229
ÖZET ................................................................................................................................... 230
KAYNAKÇA ...................................................................................................................... 231
GİRİŞ
Bilim ve teknoloji alanında yaşanan gelişmelere bağlı olarak
hayat standartlarının yükseldiği günümüzde üretim faaliyetle-
rinde de önemli artışlar yaşanmaktadır. Artık, piyasaya sunulan
ürünün kalitesi müşteri tatmini oluşturma açısından yeterli ol-
mamakta, firmalar, artan rekabet ortamında ayakta kalabilmek,
rakiplerinden farklılaşmak ve pazarda hedef aldığı müşteri seg-
mentinde duygusal adanmışlık ve ürünlerine kalıcı marka sada-
kati oluşturabilmek adına pazarlama uygulamalarından sıkça
yararlanmaktadırlar. Son dönemlerde ticari kaygı güden kar
odaklı organizasyonların yanı sıra, sosyal amaçlar çerçevesinde
faaliyette bulunan diğer organizasyonlar da artık pazarlamanın
modern uygulamalarından yararlanma yolunu seçmişlerdir. Bu
kapsamda, düşünce kuruluşları, dernekler, sendikalar, cemiyet-
ler, hayır kuruluşları ve siyasi partiler faaliyetlerinde ticari pa-
zarlamanın faaliyetlerine uyarlanabilen tüm tekniklerini kulla-
narak, ve işlemlerinin etkinliğini ve verimliliğini arttırmaya
çalışmaktadırlar. Özellikle, politik alanda pazarlama teknikleri-
nin kullanımının başarı açısından önemli bir faktör olduğunun
anlaşılması ile günümüzde siyasi partiler, profesyonel kampanya
şirketlerinden danışman desteği de alarak önemli seçim kaza-
nımları elde edebilmektedirler.
Politikanın temelinde toplum ve toplumsal olaylar yer almakta-
dır. Politikanın faaliyet alanı ise, toplumsal düzenin sağlanması
ve devamlılığı açısından gerçekleştirilen kolektif çabaların bütü-
nüdür. Eğitim, sağlık, güvenlik, adalet, istihdam, konut gibi ka-
musal hizmetlerin sunumu ve devlet işlerinin belirli bir düzen
içerisinde süreklilik arz edecek şekilde planlanması, politik uy-
gulayıcıların temel görevleri arasında yer alır. O halde politikayı
toplumsal hizmetlerin sunumu için gerçekleştirilen faaliyetlerin
yanında, tüm bu hizmetleri gerçekleştirmek adına gerekli olan
sistemli büyük örgütün oluşturulması ve oluşturulan bu örgütün
sürekliliğinin sağlanması açısından gerekli düzenlemelerin ya-
pılması olarak ayrı ayrı değerlendirmek mümkündür. Özellikle,
kamusal hizmetlerin sunumunun toplumsal düzen açısından
süreklilik arz etmesi ve zaman içeresinde kamusal hizmetlerin
2
içeriğine yönelik toplumsal beklentilerin değişikliğe uğraması,
politik pazarlama faaliyetlerinin süreklilik, seçim dönemleri dı-
şında da faaliyet, ve seçmen beklentilerine uygunluk ilkeleri ile
birebir örtüşmektedir.
Dünya siyasi literatüründe çok eski bir geçmişi olmasına rağmen
Politik Pazarlama kavramıyla Türkiye yeni yeni tanışıyor. Bir
siyasi partiyi veya adayı potansiyel seçmenlere uygun hale ge-
tirmek, siyasi partiyi veya adayı en yüksek sayıdaki seçmen kit-
lesinin ve bu kitledeki her bir seçmenin tanıması sağlamak,
rakipleriyle arasındaki farkı ortaya koyup, en az masrafla seçimi
kazanmak için gerekli olan oyu elde etmek amacıyla kullanılan
tekniklerin tümü olarak tanımlanıyor politik pazarlama. Malze-
mesini ise parti, lider veya bir fikir oluşturmaktadır.
Politik pazarlama ilk uygulama alanlarında propaganda kavra-
mıyla tutulmuş ve dar bir alana sıkıştırılmıştır. Oysa ki, pro-
paganda tek başına politik pazarlamayı kapsayacak bir yapıda
olmayıp, politik pazarlamanın sadece uygulama süreçlerinden
birisidir. Politik pazarlama anlayışı, özellikle siyasal arenada
seçmenin önemsenmesi, seçmen memnuniyeti sağlayıcı politika-
ların üretilip uygulanması aşamasından sonra ivme kazanmış,
bugün pazarlama bilimi içinde birçok çalışmaya konu olmaya
devam etmektedir. Politik pazarda yoğun rekabetin yaşandığı ve
özellikle siyasal ilgilenim ve katılım düzeyinin yüksek olduğu
toplumlarda, seçmenin tanınması, ihtiyaç ve isteklerinin sap-
tanması, gelecekle ilgili beklentilerinin belirlenmesi, siyasal tu-
tum ve davranışlarının analiz edilmesi, siyasal aktörlerin seçmen
memnuniyetini sağlayacak politikalar üretmesi, rakiplerin ve
pazar ortamının analiz edilmesi oldukça önemli olmakla beraber,
ancak bu şekilde rakiplerden farklılaşarak, seçmen memnuniye-
tini ve sadakatini sağlamak mümkün olabilecektir. Bu düşünceyi
hayata geçirecek en önemli anlayış ise seçmenle çift yönlü ileti-
şim kanallarının etkin kullanılması ile sağlanabilir.
Politik pazarlama faaliyetleri ilk olarak Amerika Birleşik Devlet-
leri, ardından ise Avrupa ülkelerinde uygulanmaya başlanmıştır.
Politik pazarlamanın Türkiye’ ye gelişi ise uzun bir zaman sonra
gerçekleşmiştir. Ülkenin siyasal sisteminin politik pazarlama
3
faaliyetlerine uyun olmayışı, siyasi partilerce konuya yeterince
önem verilmemesi, siyaset kavramının dar bir anlamla yorum-
lanması, ülkede yaşanan darbelere bağlı olarak ortaya çıkan anti-
demokratik yönetim süreçleri ve teknolojik yeniliklerin batıya
nazaran çok uzun süre sonra ülkemize gelmesi, politikaya pazar-
lama faaliyetlerinin uygulanışını bir hayli geciktirmiştir. "Yeter,
söz milletindir !" sloganı çağdaş anlamda Türkiye’nin ilk politik
pazarlama örneği olarak kabul edilmektedir. Tek partili yöneti-
min ülkede yarattığı alternatifsiz siyaset olgusunu değiştirmek
adına önemli bir girişim olan seçmen desteğine odaklı bu slogan,
ülkede seçmenin siyasette söz sahibi olmasını sağlayacak önemli
bir girişim olarak değerlendirilmektedir.
Politik pazarlama, bazı araştırıcılar tarafından "Politik İletişim"
olarak adlandırılır. Politik iletişim, politikanın yapıldığı her yer-
de ve her dönemde vardır. Politik iletişim olmadan başarılı poli-
tika yapmak mümkün değildir. İktidar olmak veya etkili bir mu-
halefet için politik iletişimin varlığı ve uygulanabilirliği kaçınıl-
mazdır.
Ülkemizde bugün bir çok siyasi parti, seçmeni politik pazarlama
faaliyetlerinin odağına yerleştirmiş bulunmaktadır. Seçmene
yönelik pazarlama araştırmaları, düzenli kamuoyu yoklamaları,
seçim dönemleri dışında da seçmenle sürekli iletişim halinde
bulunulması, seçim ofisi uygulamaları, profesyonel kampanya
şirketlerinden yararlanılması gibi tüm pazarlama çabaları, seç-
meni cezbetmek, onları istenilen yönde oy kullanmaya kanalize
etmek kısaca seçmene yön vererek markaya bağımlı bir seçmen
kitlesi oluşturulmaya yöneliktir. Özellikle, eğitim seviyesinin
giderek artması, teknoloji kullanımının yaygınlaşması, küresel-
leşmenin etkisi ve ideolojilerden ziyade uygulamaların seçmen
nazarında daha önemli hale gelmesi gibi olgular, politik pazar-
lama uygulamalarının önemini daha da arttırmıştır.
5
BÖLÜM 1
POLİTİKA VE PAZARLAMA
GİRİŞ
Politika, toplumda cereyan eden olayları düzenleme altına alan
ve çeşitli nedenlerle toplumsal yapıda meydana gelen değişimle-
re bağlı olarak ortaya çıkan gereksinmelere önceden belirlenen
strateji ve programlar doğrultusunda çözüm üreten kurum ve
kuruluşların oluşumunu ve çalışmasını sağlayan kısaca toplum
ihtiyaç ve isteklerine uygun kamusal hizmetleri sunan bir bilim
alanıdır. Pazarlama ise, özellikle son dönemlerde kar amacı güt-
sün gütmesin tüm organizasyonların faaliyetlerinin temeline
yerleştirdiği temel bir işletme fonksiyonudur. Maalesef, işletme
denilince ilk anda genel olarak sadece ticari anlamda faaliyet
gösteren, temel amaçları arasında kar olgusu yatan, ticari pazar-
larda faaliyet gösteren ekonomik şirketler akla gelmekte ve pa-
zarlamanın sadece ticari işletmelerin faaliyetlerine konu edildiği
düşünülmektedir. Ancak, özellikle kar amacı gütmeyen fikir ve
düşünce kuruluşlarının da sosyal politikalarında pazarlama uy-
gulamalarından yararlandığı unutulmamalıdır. Özellikle, siyaset
kurumu pazarlama uygulamaları açısından, bugün hala kuramla-
rın siyasete uyarlanması yanlış bulanlar olsa dahi, diğer kar
amaçsız kurumlara örnek olacak kadar yeterli bilgi ve uygula-
maya sahiptir. Bu nedenle öncelikle siyaset ve pazarlama kav-
ramlarını tanımlamanın, daha sonra siyaset kurumu ile pazarla-
ma bilimi arasındaki bütünleşmenin anlatılması daha yararlı
olacaktır.
1.1. Politika Kavramı
Politika ve siyaset kavramları bir çok kaynakta eş anlamlı olarak
kullanılmaktadır. Aslında toplumsal anlamda da, siyaset ile poli-
tika denilince insanların hafızalarında beliren kavramlar hemen
6
aynı anlamı karşılamaktadır. Politikanın Yunanca, siyasetin ise
Arapça literatürden yararlanılarak oluşturulduğu bilinmektedir.
Köken olarak her iki kavramın anlamsal karşılıkları ve kelime
kökenleri araştırıldığında bazı anlam farklılıklarının bulunduğu-
nu belirten ve hatta, politikanın devlet ve devlet yönetimi kav-
ramlarına karşılık gelmediğini, oysa siyaset teriminin doğrudan
yönetme, cezalandırma ve nizam çerçevesinde belirli bir düzen
sağlama anlamına geldiğini, bu nedenle devleti ve toplumsal
yapıyı düzenleyen bu kurumda politika kavramını kullanmanın
yetersiz ve yanlış kaldığı ifade edilmektedir. Aynı zamanda, özel-
likle sosyal bilimler alanında, özellikle ticari bilimler açısından
politika kavramı sıklıkla kullanılmaktadır. İktisat politikası, para
politikası, işletme politikası vb. Bu kavramların özellikle işletme
gibi daha mikro alanlarda kullanıldığı durumda siyasal kurum ve
işleyişle bir ilgisinin olmadığı aşikardır Ancak yine de Arapçada
kullanılan siyasa kelimesine karşılık batıdan alınan ve Yunanca
kökene sahip politika kelimesi literatürde genel anlamda devle-
te ait işler anlamına büründüğü için politika ve siyaset kavramla-
bilimsel anlamda dahi hala anlamlı olarak kullanılmaya
devam etmektedir. Bu nedenle, çalışmamızın ilerleyen bölümle-
rinde politika ve siyaset kavramlarının birbirlerinin yerine kul-
lanılacağı konusunda bilgi vermenin olası anlamsal karşılığın ve
yorum farklılıklarının önüne geçmek açısından faydalı olacağını
belirtmek gerekir.
İnsanoğlu birlikte yaşamanın getirdiği avantajlardan yararlan-
mak adına tarih boyunca sürekli bir arada, topluluk halinde ya-
şamayı tercih etmiştir. Hayatını devam ettirmek zorunda olan
birey de, içinde yaşadığı topluma her açıdan uyum sağlamak
durumundadır. Birey, üstün iktidara sahip bir toplum içinde
dünyaya gelir ve toplumu bir arada tutan üstün otoritenin emir
ve talimatlarına boyun eğer. Bunun tersi durumda H. Bergson
tarafından yapılan benzetme gibi kovanın dışında kalan arı misa-
li uyum yeteneğini kaybeder ve sistem dışına çıkar (Çam, 1990
:81).
Siyaset, toplumu ve toplumsal olayları konu edinir. Siyasetin
temelinde yer alan topluma yönelik faaliyetleri gerçekleştirecek
sistemli kurum ve kuruluşların oluşturulması, belirli bir sistem
7
içerisinde faaliyette bulunmasının sağlanması, toplumla bu ku-
rum ve kuruluşlar arasında iletişim ve koordinasyonun sağlan-
ması, kamusal hizmetlerin oluşturulması ve topluma sunulması
gibi süreklilik arz eden faaliyetler, siyaset kurumunun temel
uğraşısı içinde yer alır. Toplum, siyasetin temel noktasıdır. Çün-
toplum, siyasetin uygulama alanını oluşturur. Toplum, bir
arada yaşar, sahip olduğu özellikler itibari ile her ne kadar birbi-
rinden farklı değer ve inançlara sahip olsa da, siyaset kurumu,
uzlaştırıcı ve çoğunluğa hitap edici strateji ve uygulamalarla
toplumsal gereksinimleri karşılamaya çalışır.
Siyaset, bireysel sorunları, sorunların ortaya çıkardığı ortamı,
toplum içerisinde yaşayan bireyler arasındaki ilişkileri, siyaset
arenasında aktif olarak görev üstlenmek isteyen baskı ve çıkar
gruplarını, siyasal sistemin işleyişini, siyasal sistemlerin oluşu-
munu, siyasal aktörlerin değişim ve dönüşümlerini, ulusal ve
uluslararası değişimlerin toplumsal ve siyasal etkilerini araştı-
ran, değerlendiren ve sonuçlar ortaya koyan kompleks bir bilim
dalıdır (Çam, 1995:37-38).
Aristo tarafından yapılan tanımlamada insan siyasi bir hayvana
benzetilmekte ve bir arada yaşamanın zorunluluğu ifade edil-
mektedir. Aristonun bu tanımı, siyasetin kamusal faaliyetler
olduğunu söyleyen görüşlerin de temelini oluşturduğu ifade
edilebilir (Aristoteles, 1993:9)
Mısır dönemine ait taş kabartmalar ve heykeller incelendiğinde,
netimi elinde tutan en yüksek düzeydeki siyasetçilerin ve fira-
vunların tamamen otoriteyi ve gücü temsil eder düzeyde resme-
dildikleri görülmektedir. Bir elinde kamçı, diğer elinde dizgin
tutar şekilde resmedilen yönetici kesimin, siyasetin devlet yöne-
timi ile ilgili bir anlama sahip olduğunu düşünmemize vesile
olmaktadır (Daver, 1993:3)
Özellikle politize oranı yüksek toplumlarda siyaset sadece bir
uğraşı alanı değil, aynı zamanda rekabetçi bir pazar özelliğinde-
dir. Toplumun farklı kesimlerince siyaset kavramına yönelik
hemen her zaman farklı bir yaklaşım sergilenmiştir. İdeolojiler
ve siyasal beklentiler kapsamında siyaseti meslek olarak benim-
semiş siyasetçisinden tutun da çiftçisinden memuruna, esnafın-
8
dan işadamına ve hatta sanatçısına kadar hemen her kesimde
siyaset kavramına az da olsa bir yatkınlık vardır. Çünkü siyasetin
odağında belirtildiği üzere toplum ve toplumsal yapı vardır. Bu
nedenle siyaset insanlar için bir tercihe dayalı uğraşı alanı ol-
maktan ziyade bilakis zorunlu bir uğraşı konumundadır.
Siyaset farklı toplumsal kesimlerce farklı tanımlarla ifade edilen
bir kavramdır. Tarihsel süreçte, insanlık tarihinin farklı zaman
dilimlerindeki evrimleri dikkate alınarak farklı toplumsal müca-
delelerde ortaya çıkan toplumsal yapıların, kendine özgü oluş-
turduğu siyasal tanımlamalara baktığımızda, bir ülkede savaş
sonrası oluşan toplumsal düzeni korumaya yönelik zorunluluğu
ifade eden bir yapı iken, diğer bir ülkede dikte ile yönetilen ülke-
lerdeki egemenliğin devamlılığını sağlayan baskıcı bir rejimi
tanımlamaktadır.
Siyasetin, toplumsal yapıların farklılıkları dikkate alınarak top-
lumda ortaya çıkabilecek menfaat çatışmalarını, devletin yönet-
me erkinin ve sürekliliğinin kaybolmaması için, ortak bir uzlaşı
noktasında birleştirme görevi vardır. Toplumsal zeminde uzlaşı,
toplumsal huzurun işaretidir. Ayrıca hiçbir devletin kaynağı son-
suz insan ihtiyaçlarını giderecek yeterlilikte değildir. Toplumsal
adalet ve şeffaflık ilkeleri doğrultusunda toplumda görülen çıkar
çatışmalarının olumsuz etkilerini en aza indirerek insanları or-
tak çıkar, proje ve idealler etrafında birleştirmek siyasetin temel
uğraşı alanıdır.
1.2. Pazarlama Kavramı
Pazarlama bilimi ve uygulamaları, kar amacı güdüp gütmediğine
bakılmaksızın tüm organizasyonlar için hayati bir öneme sahip-
tir. Firmaların veya organizasyonların ürettikleri ürünlerinin
hedef kitle tarafından kabullenilmesi, tüketicilerin ihtiyaç ve
isteklerinin doğru tespit edilerek giderilmesi vb birçok açıdan
organizasyonlarda pazarlama yöntem ve tekniklerinin kullanıl-
ması gerekmektedir. Ancak, organizasyonların pazarlama fikrine
alışması ve faaliyetlerinde pazarlama biliminin gereklerinden
yararlanması fikri belirli bir süreç içerisinde oluşmuştur.
9
John Lidstone, İngiltere’de ilk defa pazarlama danışmanı olarak
işe başladığı firmada korkunç bir manzarayla karşılaştığını, satın
almadan önce görülebilen ve değerlendirilebilen ürünlerin aksi-
ne, muhasebe, reklamcılık, mimarlık, bankacılık, bilgisayarlar,
danışma mühendisliği, hukuk, halkla ilişkiler ve yönetim danış-
manlığı gibi mesleki hizmetlerin değerlendirilmesini güçleştiren
mistik bir algının olduğunu ifade etmiştir. Üstelik profesyonel
hizmet firmalarındaki yöneticilerin çoğunun hizmetlerin pazar-
lanması konusunda zorunluluk hissetmedikleri hatta rekabet
yoksunluğu nedeniyle kapı kapı dolaşarak pazarlama yapılması-
nın dahi yasak olduğunu ifade etmiştir (Çev. Bulut, 1994: 331-
332).
Pazarlama bilimi diğer bilim dalları gibi ekonomi biliminin te-
melinden kaynaklanır. Temel soru, elde bulunan kıt kaynakların
nasıl daha fazla fayda elde edilecek şekilde planlanması ve de-
netlenmesi gerektiğidir. Bunu sağlamak kolay bir değildir.
Etkili ve verimli bir kaynak yönetiminin sağlanması, ilişkide olu-
nan kitleyi iyi tanımak ve ihtiyaçlarını iyi analiz etmekten geç-
mektedir. Müşterileri tanımlamak için pazarlama zamanla sosyo-
loji ve psikoloji biliminden yararlanmaya başlamıştır. Bunun
yanında ekonomi biliminin ilişkili olduğu matematik ve istatistik
bilimleri de zamanla pazarlama bilim dalıyla ilişkili hale gelmiş,
faaliyette bulunulan ortamın hukuki mevzuatlarına uyum zorun-
luluğu hukuka ilişkin verilerin de anlaşılmadan pazarlama uygu-
lamaları gerçekleştirilebilme durumunun mümkün olmadığını
ortaya çıkarmıştır. Temel hedefi müşterilerle rekli diyalog
halinde bulunmak olan pazarlama bilimi iletişim biliminin gerek-
liliklerinden de yararlanmış, zamanla pazarlama iletişimi pazar-
lama uygulamalarının belirleyicisi ve yol haritası haline gelmiş-
tir.
Pazarlama kavramı özellikle 1960’lardan başlayarak organizas-
yonlar için işletme fonksiyonları içerisinde önemli hale gelmeye
başlamış ve etkili bir pazarlama uygulaması ve iletişimi gerçek-
leştirmek adına çeşitli tanımlamalar yapılmaya başlanmıştır.
Bugün literatürde pazarlamayı farklı yönleriyle tanımlayan as-
lında birbirinin tamamlayıcısı konumundaki birçok tanım yer
almaktadır. Hiç kuşkusuz tanımlamaların sayısının fazlalığı ve
10
içeriğindeki değişkenlik, günlük hayatta işletmelerin çevresel
etkenlere ve faaliyetlerinin karmaşıklığına bağlı olarak yaşadığı
yeni tanımlamalar yapmanın zorunluluğundan kaynaklandığı
açıktır. Ancak literatürde sıklıkla karşılaşılan ve genel olarak
fazla kabul gören tanımlamalara baktığımızda pazarlama kavra-
mını biraz daha anlaşılabilir ve uygulamaya dönük olarak tanım-
lamanın gerekli olduğu düşünülebilir.
Amerikan Pazarlama Birliği’nin tanımına göre pazarlama; "Bi-
reysel ve kurumsal amaçları tatmin edecek değişimleri sağlamak
üzere, ürün, hizmet ve fikirlerin şekillendirilmesi, fiyatlandırıl-
ması, dağıtım ve tutundurulmasını planlama ve uygulama süre-
cidir” Pazarlama Enstitüsü’ne göre pazarlama; “Tüketici ihtiyaç-
ların belirlemek, bunları tanımlamak ve kârlı bir biçimde tahmin
etmekle sorumlu yönetim sürecidir”. Bu iki tanımın bileşkesine
göre ise pazarlama; hedef tüketici, müşteri ve toplumun istek ve
gereksinimlerini tatmin ederek kar sağlayacak pazarlama bile-
şenlerinin (ürün / hizmet, fiyat, dağıtım ve tutundurma) plan-
lanması, yönetimi ve denetimi çabalarıdır (Göksel vd., 1999:15).
Kotler, pazarlama kavramına derinlik kazandırarak, pazarlama-
yı; hedef seçilen bir kesime yönelik üstün müşteri değeri ve tat-
mini yaratan faaliyetler bütünü, müşteriye yönelik etkili iletişim
çabaları ve müşteri temini, elde tutulması ve sayılarının çoğal-
tılması olarak ifade etmiştir ( Kotler, 2000:8 )
Pazarlama bugün pazarlamanın 4-P si olarak adlandırılan ürün
(product ), fiyat (price), dağıtım (place) ve tutundurma (promo-
tion) pazarlama karması çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
Ünlü pazarlamacı Philip Kotler tarafından literatüre kazandırılan
bu kavram, işletmelerin pazarlama faaliyetlerini planlarken ya-
rarlandığı karmadır. Pazarlama planları gerçekleştirilirken önce-
likli olarak firmalar ortaya tüketiciyi memnun bırakacak bir ürün
koymalıdır. Ürün, piyasa şartlarına göre fiyatlandırılır, tüketiciye
uygun araçlarla ulaştırılır ve son olarak ürünün tutundurulması
için reklam vb. tutundurma araçlarından yararlanılır.
Kotler tarafından oluşturulan bu karmaya bugün bazı eklemele-
rin yapılması gerektiğini savunan görüşler bulunmaktadır. Örne-
ğin ‘ambalajlama’ (packaging) kavramının parfüm şirketleri tara-
11
fından ek olarak kullanılması gerektiği ifadesini bizatihi Kotler
ifade etmektedir. Ayrıca satış kavramının ve hizmet kavramları-
nın bu karmaya eklenmesi yönünde görüşlerin olduğu bilinmek-
tedir. Özellikle, satış kavramının p harfiyle başlamamasından
dolayı karmaya eklenmediği, oysa satışın pazarlamanın en
önemli unsurları arasında sayıldığı ifade edilmektedir.
Günümüzde firmalar küreselleşmenin ve bilgi teknolojilerinde
yaşanan gelişmelerin de etkisi ile faaliyetlerini fiziki sınırların
ötesine taşımaya başlamıştır. Küresel anlamda rekabet edebil-
mek, onlarca firmanın arasında yabancı bir pazara sunduğunuz
ürünü satabilmek ancak doğru bir pazarlama stratejisine sahip
olmakla mümkün olabilir. Bugün özellikle küresel piyasalarda
rekabet eden firmalar, pazarlama karmasını oluştururken mev-
cut 4P karmasına 3P kavramını daha ilave etmiş durumdalar.
Bunlar ; fiziksel belirtiler (physical evidences ), insanlar ( peop-
le) ve süreçtir (process ). Fiziksel ortam, pazarlama faaliyetleri-
nin gerçekleştirildiği atmosferi ifade eder. İnsan unsuru zaten
pazarlamanın odağında yer alır ve süreç ise pazarlama faaliyet-
lerinin belirli bir plan ve program dahilinde geçen kontrol altın-
daki eylemlerdir.
1.3. Politika ve Pazarlama İlişkisi
Politika, politik otorite ilgili kurumların ve bu kurumların oluş-
masında ve işlemesinde rol oynayan davranışları konu edinen
sosyal bir bilim dalıdır(Kışlalı, 1992:22) veya politika; kazanma
ve kaybetmedir. Kazanma ve kaybetme ise büyük oranda, bir
tarafın göreceli olarak diğer taraftan ne kadar güçlü olduğuna
dayanır. Bu bilim dalı, topluluk halinde yaşamanın ortak günde-
mi ve doğrultusuyla, dolayısıyla bireylerin yapmak istedikleri ile
doğrudan doğruya ilgili bulunan, önemli ölçüde belirleyici bir
etkinlik olarak kendini göstermektedir(Erdoğan, 1992:74-79)
Politikanın bilimsel özelliğinin yanı sıra, kişisel beceriyle ilgili
sanat yönü de vardır. Hatta, uygulamada çoğu kez bu ikinci yönü
daha ağır basmaktadır(Bulut 1994:4).
İşletmeler için pazarlama kavramı önemli bir unsur olup, özel-
likle 1960‘lardan başlanarak firmaların faaliyet gösterdikleri
pazarlardaki rekabet unsurunun da etkisi ile işletmeler ürettik-
12
leri ürünleri rakiplerinden farklılaştırma yoluna gitmişlerdir.
Ticari pazarlamada kullanılan yöntem ve uygulamaların kar
amacı gütmeyen kuruluşlarca da kullanılması ile ticari pazarla-
ma kavramı genişlemiş, sosyal pazarlama olarak adlandırılan
yeni bir uygulama alanında belirginleşmiştir.. Ticari işletmeler
gibi politik pazarlama uygulayıcıları olan siyasal partiler, liderler
ve adaylar da faaliyet gösterdikleri pazarda sürekli rekabet içeri-
sindedirler. Pazar koşullarının dinamikliği ve politik parti sayı-
larındaki artışlar pazardaki rekabet artışını da beraberinde ge-
tirmiş, rakiplerinden farklılaşmayı başarabilen organizasyonlar
varlıklarını devam ettirebilme gücüne sahip olmuşlardır.
Pazarlama anlayışının zamanla daha geniş bir perspektiften de-
ğerlendirilme ihtiyacı Kotler ve Levy tarafından değerlendiril-
miştir.’’ Pazarlamanın Genişleyen Ekseni ‘’ isimli ünlü makalede
ürünler, mal, hizmet, kişi, örgüt ve fikir olarak tanımlanmakta ve
sınıflandırılmaktadır (Kotler ve Levy, 1969; 10-15 ). II. Dünya
Savaşı sonrasında pazarlama, mallarla sınırlı tanımının dışına
taşmış, hizmetleri de kapsamına alacak şekilde genişlemiştir
(Oluç. 1987;4 ). Örgütlerin ve fikirlerin pazarlanması olarak ta-
nımlanan politik pazarlama, son dönemlerde pazarlama litera-
türünde kendisine yer edinmiş, sosyal pazarlama uygulamaları
içinde değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
Kotler, kar amacı güden ticari işletmeler ile siyasi seçim odaklı
organizasyonlar olan siyasi partilerdeki bu ilişkiyi ticari pazar-
lamada alıcı ile satıcı arasındaki para ile gerçekleştirilen müba-
dele olarak değerlendirmiş, politik pazarlama açısından dönüş-
türülmüş yapıda aday ve seçmen arasında verilen vaat ve imti-
yazların oya dönüşümü olarak ifade etmiştir. Ticari ve politik
pazarlama anlayışında tüm bu süreç enformasyon süreci olarak
değerlendirilmiştir (Kotler, 1978).
Bütün sosyal bilimlerde olduğu gibi politikanın da konusu in-
sandır. İnsanın değişik alanlarda beklentileri ve umutları vardır.
Toplumda var olan demokratik kurallar içinde, oluşturulan poli-
tik sistem aracılığıyla söz konusu beklenti ve umutlara ulaşılma-
ya çalışılır. Zaman zaman olumsuz çevre şartları sebebiyle kendi
düşüncelerine tahammül edemeyen ve onları yeniden düşünme-
13
yi bile aklına getirmeyen insanı, içinde bulunduğu sıkıntılı ve
stresli durumdan kurtarmak, politikanın ilgi alanı içindedir.
İnsanın, bağlı olduğu siyasal sitemde sorunlarının çözümü için
etkin politik düzenlemelere ihtiyacı vardır. Politik düzenlemeler
seçilen temsilciler aracılığıyla gerçekleştirildiğinden, ticari pa-
zarlamada tüketici olarak adlandırılan seçmenin ihtiyaçlarının
doğru tespiti ve düzeltici tedbirlerin alınması önemlidir. Bu ne-
denle siyaset bilimi pazarlamanın uygulamalarından yararlan-
mak zorundadır. Politik pazarlama, siyasal çalışmalarla pazarla-
manın arasında yapılan potansiyel verimli bir evliliktir (Lees-
Marshment, 2001: 691).
Firmaların pazarlama faaliyetlerinin odağında yer alan ketici
kavramı, politikada seçmen olarak adlandırılmaktadır. Ticari
pazarlama açısından pazarlama yönetim sürecinde önemli bir
değişkeni temsil eden tüketicinin ticari pazarlamada sahip oldu-
ğu rol, siyasi pazarlamada seçmen için de geçerlidir. Siyasal ürü-
nün (parti, lider, program vb.) tasarlanmasında da pazar şartla-
rının, beklentilerinin ve pazar boşluklarının iyi tahlil edilmesi
gerekmektedir. Seçmenlerin beklentilerini iyi tespit edemeyen
siyasi partiler, liderler, seçmenleri ile doğru bir pazarlama ileti-
şimi kuramayacaklardır. Siyasi partilerin siyasal rekabet içeri-
sinde ideolojik konumları ve sundukları temel vaatleri açısından
farklılaşmalarının önemini yitirmesi, siyasi adayların kişilik özel-
liklerini ifade eden aday imajının, bir rekabet unsuru olarak öne
çıkartılmasını gerekli kılmıştır (Okumuş, 2007:158).
İşletmeler toplumsal sorunlara karşı duyarlılık göstererek güçlü
bir imaj oluşturmakta, ürettikleri ürünlere katma değer katarak
firma imajını toplum nazarında güçlendirmektedirler. Siyasal
uygulamalarda da imaj önemli bir kavramdır. Fikirlerin ve aday-
ların pazarlanması noktasında yoğunlaşan çabalar, sunulan aday
ve politikaların toplum nazarındaki imajları da dikkate alınarak
oluşturulmaktadır. İmaj politik pazarlama açısından çok önemli-
dir. Son dönemlerde lider özelliklerini ve imajını dikkate alarak
oy tercihlerini belirleyen seçmen sayısındaki artışlar politik pa-
zarlama uygulayıcıları kampanya yöneticilerinin dikkatini çek-
miştir. Aynı seçim meydanlarında aynı seçmen kitlesine farklı
14
siyasal liderler tarafından vaat edilen politikalar, seçmen naza-
rında farklı değerlendirilmekte, özellikle toplumsal imajı
olan lider/ adaylar ile ikna edici iletişim bütünlüğü sağlanama-
maktadır.
Özellikle son dönemlerde kaynakların belirli bir süreçte dönü-
şümüne bağlı olarak toplumdan aldığını topluma doğrudan veya
dolaylı yollardan geri vermeyi görev edinen tüm organizasyonlar
için örgütsel amaçlardan biri haline getirilen sosyal sorumluluk
ilkesi, ticari işletmelere toplum nazarında bir imaj kazandırmış-
tır. Sosyal sorumluluk, işletmelerin sosyal çevresindeki gruplara
ve bireylere karşı davranış biçimi ile ilgilidir. İşletmeler dün-
yasında faaliyetlerini sürdürürlerken toplumun da menfaatlerini
gözetmek durumundadırlar. Günümüz dünyasında işletmeler
kar elde ettikleri sürece varlıklarını sürdürebilirler. Ancak işlet-
meler ekonomik amaçlarını gerçekleştirirken, çalışanlar, hisse-
darlar hatta toplum gibi sosyal paydaşlarının menfaatlerini de
gözetmek zorundadırlar. İşte bu noktada sosyal sorumluluk kav-
ramı ortaya çıkmaktadır ((Şimşek vd., 2003: 378).
Konuyu siyasal süreç açısından da değerlendirebiliriz. Siyasetin
amacı toplumda meydana gelen/gelecek sorunlara çözüm üret-
mek, diğer ifadeyle toplumsal düzeni ve kamu yararını gerçek-
leştirmek olduğundan, sosyal sorumluluk anlayışı siyasal aktör-
lerin ve uygulayıcılarının tümü için de geçerlidir. Ticari marka-
lar, doğayla uyumlu ve toplumun kullanımına açık kaynak kulla-
nımlarını en aza indirerek nasıl bir sosyal sorumluluk davranışı
sergiliyorlarsa, siyasal uygulayıcılar da örneğin çevre sorunları,
kadın ve çocuk hakları vb. konularında duyarlı davranarak ve
buna uygun politikalar üreterek, seçmen nazarında olumlu bir
imaj, sürdürülebilir rekabet avantajı sağlarlar. Bu sayede siyasal
aktörler pazardaki rakiplerinden örgütsel anlamda farklılaşarak
seçmen nezdinde tercih edilebilir hale gelirler
Politik sistem, aralarındaki ilişkiler yasalarla belirlenmiş çeşitli
birim ve organlardan oluşmaktadır. Sistemin her unsuru, yasa-
larla kendisine yüklenilen sorumlulukları yerine getirerek insa-
na hizmet etmektedir. Politik, ekonomik ve sosyal düzenlemele-
rin hepsinin temelinde “daha iyi bir gelecek” esprisi yatmaktadır.
15
Bu bağlamda, politikayı uluslararası platformlara çekmenin ge-
rekliliği kendiliğinden ortaya çıkar. Çünkü, bir toplumun üyeleri
için “daha iyi bir gelecek” beklentisinin, uluslararası politik, eko-
nomik ve sosyal ilişkilerin göz ardı edilerek sağlanamayacağı
açıktır(Bulut,1994:4-5).
Politika bilimi, birer meşru kurum olan partiler ve liderler ön-
derliğinde uygulamaya konulan “iktidar” olayı ile ilgilidir (Yüce-
kök, 1987:3). Vaat edilen ve seçmenlerce beklenen hizmetin
verilebilmesi, birinci derecede “iktidar” olma ile mümkündür.
Dolayısıyla, muhalefet partilerinin hiç hizmet veremeyeceği an-
layışı, temelde yanılgılarla doludur. Çünkü muhalefet partileri,
bütün imkanlarını iktidarın eylemlerini göz hapsinde tutmak
üzere seferber ederler.
Kar amacı taşıyan işletme yöneticileri, nasıl kendi pazarlama
sistemlerinin şekillenmesinde önemli rol oynayan rekabet çev-
resini sürekli olarak izlemek zorunda (Mucuk, 1994:26) kalıyor-
larsa, siyasi partiler de birbirlerinin çalışmalarını yakın takibe
alırlar. Bu sıkı markaj, iktidarın yanlış yapmasını engelleyecek ve
sunulan hizmet üzerinde diğer politik partilerin de katkısını
sağlayacaktır.
Partiler, seçmene yönelik bir anlayışla etkinlikler gösterirken
temel amaçları, onların beklentilerine cevap verebilecek politi-
kalar üretip tercih edilmeyi sağlamaktadır. Bunu yaparken, bir
pazarlama işletmesi anlayışıyla çalışmak zorundadırlar. Çünkü
her ikisi arasında, varılmak istenen yer ve kullanılan araçlar ba-
kımından önemli benzerlikler vardır.
1.4. Politik Pazar
Karmaşık bir tanıma sahip olan Pazar kavramı farklı disiplinler
tarafından farklı şekillerde ifade edilmektedir. İktisat bilimi açı-
sından Alfred Marshall tarafından yapılan tanım taşıma mali-
yetleri de hesaba katıldığında, aynı ürün için fiyatların eşitlendiği
yer olarak tanımlanmıştır (Scheffman ve Spiller 1987, 123).
Stigler tanımı bir adım daha geliştirerek malın fiyatının oluşma-
sını sağlayan arz ve talep kümesi olarak geliştirmiştir (Stigler ve
Sherwin, 1985:555 ) İşletme anlamında kullanılan Pazar kavra-
16
biraz farklılık ifade eder. Pazarlama işletmenin fonksiyonla-
rından birisidir ve örgütsel amaçlara ulaşmak adına gerçekleşti-
rilen faaliyetleri kapsar. İlgili ürünün üretilmesi, geliştirilmesi,
fiyatlandırılması, dağıtılması vb. faaliyetlerinin sonucunda belir-
lenen hedef kitleye ulaştırılabilmesi adına, o ürünü almaya istek-
li kitlenin bir noktada buluşmasını ifade eder. İşte bu nokta pa-
zardır ve alıcı ile satıcının birbirini tanıdığı, benimsediği ve ürü-
nün fiyatının oluştuğu alanı ifade eder. Pazar tanımının yapılma-
sı tüm disiplinler için gerekli ve zorunludur.
Pazar genel olarak, belirli ürün ve hizmetleri satın almaya istekli
ve bunları alabilecek gücü olan insan grubu olarak açıklanabilir.
Buna göre politik pazar, partilerin pazarladıkları kişi, örgüt, fikir,
program ve hizmetleri kabul etmeye ve almaya istekli olan ve
bunları alacak konumda olan insan grubu şeklinde ifade edilebi-
lir. Politik alanda aynı amaçla faaliyetlerde bulunan ve birbirle-
riyle rekabet eden pek çok parti vardır. Hem seçmenler hem de
partiler, kendileri açısından en uygun değişimin sağlanması için
çaba gösterirler (Bulut, 1994:26).
Ticari pazarlamada tüketiciye yönelik pazar hedeflemesi yapıl-
dığı gibi, siyasi partiler de seçmene yönelik Pazar bölümlendir-
mesi ve hedef pazar seçimi gerçekleştirirler. Amaç, seçilen hedef
pazar üzerinde etkili pazarlama stratejileri gerçekleştirmektir.
Pazarın bölümlendirilmesi, hedef pazar seçimi, ürünün konum-
landırılması ticari işletmeler için önemli olduğu gibi partiler
açısından da önem arz eder. Dikkat edilmesi gereken husus, tica-
ri pazarlama stratejilerinin politik pazarlamada tamamen uygu-
lanamayacağının bilinmesidir. Örneğin, küçük Pazar dilimlerini
hedef olarak seçen ve mevcut konumunu buna göre oluşturan
işletmeler için, küçük bir Pazar dilimi de olsa, elde edilen başarı
önemli sayılabilir. Ancak, siyasi partiler açısından böyle bir du-
rum söz konusu olamaz. Çünkü amaç, iktidarı ele geçirmekse,
küçük Pazar dilimlerinden alınan maksimum oy oranı seçim
başarı açısından yeterli olmayacaktır. Zira, seçim başarısı açısın-
dan ikinci olan partinin dahi seçimi kaybetmiş sayılacağı unu-
tulmamalıdır.
17
Geleneksel pazarlama için Ferrel ve Pride pazarlamacıların, he-
def pazarlarını seçerken iki genel yaklaşımla konuyu ele aldıkla-
rını söylemektedirler. Bunlardan birincisi, toplam pazar yakla-
şımı, diğeri de pazar bölümlendirmesi yaklaşımıdır.
Toplam Pazar yaklaşımında, pazarın yapısı homojen olarak dik-
kate alınır ve tüm pazara aynı politika ile yaklaşmanın pazarla-
ma başarısı getireceği inancı vardır. İşletme, tüm pazarı bir bü-
tün olarak ele alır, farklılıkları görmezden gelir. Pazar için tek bir
ürün üreterek, tek bir fiyat politikası ile kitlesel bir dağıtım ve
tutundurma çabası içine girilir. Bugün, modern pazarlama açı-
sından yeterli bulunmayan bu uygulamanın işletmelere sağladığı
en büyük avantaj, uygulanan stratejinin kitlesel nitelik arz etme-
sinin işletmelere getirdiği kaynak avantajıdır. Tek bir strateji,
maliyetlerin kontrol altında tutulmasına yardımcı olmaktadır.
Ancak, günümüzde tüketici ihtiyaç ve isteklerinin özellikle küre-
selleşme ve bilgi teknolojilerinin yarattığı baş döndürücü geliş-
melerin etkisi ile sürekli değişkenlik arz ettiği düşünülürse, ho-
mojenlik unsuruna takılarak kaynak avantajı elde etmeye çalışı-
lırken, aslında kaynakların israf edildiği gerçeğini unutmamak
gerekir. Zira, Pazar oldukça dinamik ve değişkenlerin etkisine
açık bir yapıdadır.
Politik partiler de seçmene yönelik pazarlama politikaları oluş-
turulmasında dikkatli davranmak durumundadırlar. Heterojen
bir yapı arz eden pazarın farklı dilimlere ayrılarak, farklı Pazar
dilimlerine farklı politikalar oluşturmak pazarlama başarısı elde
etmekte önemlidir. Farklılaştırılmış pazarlama stratejileri, top-
lumsal yapı olarak Farklı etnik kimliklere hitap edebilmek adına
önemlidir. Seçmenin farklı ideolojilere, farklı dini, etnik, mezhep
ve alt kültürlere sahip olduğu siyasi partilerce göz ardı edilme-
melidir. Ayrıca ülkenin farklı idari yapılanmalarının (vilayet,
köy.. ) (Polat, 2015 : 326 )da olduğu dikkate alınmalıdır. Bir böl-
genin ihtiyaç ve istekleri, başka bir bölge için önemsiz olabileceği
gibi, bir bölgenin sahip olduğu inanç, değer ve kabuller, başka bir
bölge için hiç bir anlam ifade etmeyebilir.
Ülkemizde yaşanan son seçimlerde ortaya çıkan tablo seçmenin
oy verme davranışında ideolojileri, etnik ve kültürel öğeleri,
18
mezhepsel faktörleri büyük oranda dikkate aldıklarını göster-
mektedir. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde tek bir siya-
si partinin büyük bir oy oranı elde ederek, mecliste temsil hakkı
kazandığı görülmektedir. Bu siyasi partinin, özellikle seçim vaat-
lerinde ve parti söylemlerinde, o bölge seçmenine uygun ifadele-
re ve vaatlere yer vermesi, onların beklentilerini karşılamaya
yönelik politikalar üreteceklerini söylemlerinde sıklıkla kullan-
maları, kuşkusuz bu seçim sonucunun elde edilmesinde büyük
etkiye sahiptir. Özellikle, farklı ideoloji ve etnik kökene sahip
birçok siyasi partinin bu bölgede hiç bir varlık gösterememesi,
siyasi partilerin seçim stratejilerinde pazarı farklılaştırarak stra-
teji oluşturmaları gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ancak, paza-
rın çok küçük dilimlere ayrılarak, her seçmen grubuna farklı
politikaların üretilmesi doğru olmakla birlikte, bu durumu ger-
çekleştirecek parti öz yeteneklerine sahip bir örgüt yapısına
sahip olmak ayrı bir sorundur. Siyasal partiler, ülkede uygulanan
siyasal sisteme göre farklı kaynaklarla finanse edilmektedir. Bazı
ülkelerde, yabancı kaynak kullanımı tamamen yasaklanmış, bazı
ülkelerde ise devlet yardımı dışında hiçbir kaynak yasal kabul
edilmemektedir. Bu durum, siyasal partilere seçmen beklentile-
rine uygun Pazar araştırmaları yapma fırsatı vermemektedir.
Çünkü güçlü bir araştırma için iyi bir parti teşkilatına ve dolayısı
ile sağlam bir finansal yapıya ihtiyaç vardır. Devlet tarafından
finanse edilen güçlü siyasal partiler, genellikle güçlü bir üye sa-
yısına da sahip olarak, kendi öz kaynaklarıyla diğer siyasi parti-
lere Pazar araştırmaları açısından üstünlük sağlayabilmektedir.
Ancak, seçmen genel anlamda birbirinden farklı özellikler arz
etse de, bazı beklentilerin özellikle yakın gruplar açısından aynı
özellikte olduğunu ifade etmek gerekir. Eğitim, sağlık, adalet,
işsizlik, güvenlik gibi tüm seçmeni ilgilendiren temel problemler,
tüm seçmeni ilgilendiren ortak konulardır. Siyasi partiler, pazarı
belirlerken uygulayacakları politikaları bazen her kesime aynı
şekilde sunmak zorunda kalabilirler.
Tek bir seçmenin veya küçük grupların partiler açısından fazla
anlamlı olamayacağı açıktır. Bu yüzden partilerin yapacakları iş,
seçmen kitlelerini belirli alt gruplara ayırmak ve onlara seslen-
mektir. Bu alt grupları; çiftçiler, yaşlı insanlar, kadınlar, işçiler,
19
esnaf ve serbest meslek sahipleri şeklinde ayırmak mümkündür
(Topuz, 1991:183):
Sosyal ve ekonomik hayatın birer kesitini temsil eden yukarıdaki
gruplar, farklı beklentilerle politikacıların karşısına çıkarlar. Bu
beklentilerin kimisi kişisel kökenli, kimisi de toplumun tümünü
ilgilendiren konularda olabilir. Varlığı özel mülkiyet, kar ve ikti-
dar üzerine kurulu bir toplumda yaşadığımız için, düşünce ve
değer yargılarımız önceden belirlenmiş gibidir. Dolayısıyla, en-
düstri toplumlarındaki fertlerin en temel haklarının kazanç; mal,
mülke sahip olmak ve kazanç için çalışmak olduğunu söyleyebi-
liriz. Ancak, sadece kişisel çıkarların tatmin edilmesi için gösteri-
len gayretler, toplumun diğer birimleri tarafından hoş karşılan-
maz. Kaldı ki, bu şekilde davranan insanlar da kendilerini bir
nevi toplumdan soyutlamış olurlar. Bu bağlamda, kitlelere hiz-
met sunma yarışında olan siyasal partilerin kişisel çıkarları kar-
şılama yerine, toplumsal problemleri çözmeye yönelik uygula-
malarda bulunmaları beklenir.
Politik Pazarlarda Fırsat Alanları
Politikacıların problem olarak algıladıkları veya seçmenlerin
çözülmesi gereken konular olarak ortaya attıkları her iş ve konu,
birer fırsat alanı olarak düşünülebilir. Yaş, cinsiyet, öğrenim du-
rumu ve meslek grupları itibariyle seçmenlerin, imkanları,
eğitim, ekonomik konular, çevre problemleri ve uluslararası
ilişkiler gibi önem arz eden konularda durumlarının ne olduğu,
ne düşündükleri ve ne yapmaya niyetli oldukları, siyasi partiler
tarafından araştırılarak çalışma konusu edilebilir. Çünkü bu
alanlar, seçmenlere ulaşabilmelerini sağlayacak mesajların ha-
zırlanmasında kendilerine önemli ipuçları verir. Yukarıda belirti-
len her politik alanla ilgili ortaya çıkabilecek fırsatlar, öncelik
sırası ve gerçekleştirilebilme imkanları açısından değerlendiril-
melidir (Bulut, 1994:31).
Modern politik gücün organizasyonunda anahtar rolü oynayan
temel kavramlar, devlet ve sivil toplum, özgürlükler ve sınırlar,
egemenlik ve demokrasi, kamu ve özel kesim ayırımlarıdır(Rose
and Miller, 1992:173-206). Politik alanlarla ilgili fırsatlar değer-
lendirilirken bu ayırımlara dikkat edilmelidir. Özellikle iktidar
20
partisinin, sahip olduğu politik gücü yanlış kullanması halinde
devlet aleyhine oluşumlar ve yargılar gündeme gelebilir.
Politik kalkınmada rol oynayan siyasal partilerin teorik çerçeve-
ler çizebilmeleri, sosyo-ekonomik şartlarla ilgili araştırmalar
yapmalarıyla mümkündür (Marsh, 1991:219-232).
Çevre şartlarıyla ilgili olarak edinilen bilgiler, sistemin daha iyi
işlemesi veya daha iyi bir sisteme geçiş için temel oluşturur. Bu-
rada, insanların yaptıkları ve yapmak istedikleri işlerle ilgili bir
fırsat eşitliği beklentisi içinde oldukları unutulmamalıdır. Eğitim,
fiziksel ve moral değerler bakımından aynı şartları taşıyan kim-
selerin bu eşitlik ilkesinden yoksun bırakılması, kurumlarla kişi-
ler arasındaki güvenin sarsılmasına yol açabilir. Çünkü bir top-
lumda insanların belli ölçütlere göre değerlendirildiğinin algı-
lanması, hizmetin sunulmasında ve karşılıklı bilgi alış verişinde
önemli problemlere yol açar.
Politik hizmet tüketicileri olan seçmenlerin talep modellerini
öğrenmek üzere çeşitli ekonometrik tekniklerden yararlanılabi-
lir. Burada amaç, bu bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda han-
gi politik hakların verilebileceği ve eğer varsa gelir eşitsizlikleri-
nin nasıl giderileceği konularına çözüm getirmektir.
Görüldüğü gibi, insanın ve sahip olduğu ihtiyaçların bulunduğu
her alan, değerlendirilmesi gereken çeşitli politik fırsatlarla do-
ludur. Politik partiler, sahip oldukları yapısal gücü stratejik ey-
lemlere dönüştürmek suretiyle sonuç alabilirler.
Bir toplumun belli kesimlerinde, ideolojik ve etnik kökenleri
olan sınıf bilinci siyasal partilerce fırsat olarak ele alınabilir. An-
cak, böyle bir tercihte bulunan siyasal partinin hedef aldığı bu
pazar kendisini iktidara getirecek büyüklükte değilse, marjinalli-
ği kabullenmiş demektir. Diğer taraftan, sınıf bilinci temeli üze-
rine politika yapmanın, toplumun diğer kesimlerinin tepkisine
yol açabileceği gerçeğinin de göz ardı edilmemesi gerekir.
Sosyalleşme ve özellikle politik kültürün kazandırılması çabaları,
bilhassa demokrasiye geçişlerde önem kazanmaktadır(Somers,
1993:587-620).
21
Bilindiği gibi, modernleşme sürecinde sosyal hareketlilik olduk-
ça fazladır. Kırsal kesimlerden şehirlere ve oradan da büyük
yerleşim yerlerine doğru bir yöneliş vardır. Bu yönelişler sonucu
yeni kültürler ve değer yargılarıyla karşılaşılır. Sosyal, siyasal ve
ekonomik açıdan oluşan güç farkları, değişik yapılanmalara yol
açar. Politikacıların bu sosyal hareketliliği iyi tanımlamaları ve
stratejiler geliştirilirken uzun vadeli düşünmeleri gerekir.
Demokrasilerde liberalleşme eğilimi arttıkça, yaşlı insanlar hü-
kümet politikalarına karşı kendi menfaatlerini korumak için
yoğun bir şekilde politik örgütlenmelere yönelirler(Turner,
1989:588-606). Sadece ülke içindeki değişkenlerin politikacıları
ilgilendirmediği, bunun yanı sıra uluslararası ilişkiler ve fırsatla-
rın da ilgi alanları içinde olduğu açıktır. Uluslararası değişkenler,
iktidara gelinmesi halinde girilecek ilişkiler açısından önem ka-
zanmaktadır.
Uluslararası ekonomik ve politik koordinasyonlar, daha geniş
pazarlara hitap edilmesine ve uygulanan politikalar sonucu ulus-
lararası dengesizliklerin azalmasına ve gelişmekte olan ülkelerin
problemlerinin daha başarılı bir şekilde çözülmesine(Weis,
1990:7-20) yol açar. Uluslararası katılımların önemi, günümüz
şartlarında küçülen dünyada daha çok artmaktadır. Bu yüzden
politikacılar, bu fırsatlara kayıtsız kalmak istememektedirler.
1.5.Politik Pazarlama
Politik pazarlama ile ilgili çalışmalar önceleri yetersiz iken za-
manla bu alanda yeni ve orijinal çalışmalar yapılmıştır. Konu ile
ilgili tanımlamalar farklı kaynaklarla farklı açılardan ele alınmış,
değişen koşullara bağlı olarak ortaya çıkan eksiklikler literatür
katkısı ile tamamlanmaya çalışılmıştır. İlk önce sadece propa-
ganda kavramı ile tutulan ve dar yorumlanan politik pazarla-
ma, zamanla ticari pazarlamanın tüm uygulamalarından yarar-
lanmıştır.
En genel tanımıyla pazarlama ‘’ bir ürünü pazarına uygun hale
getirme, tüketiciye tanıtma, rakipleriyle arasındaki farklılığı or-
taya koyma ve en az masrafla satıştan elde edilecek karı en yük-
22
sek düzeye ulaştırmak için kullanılacak tekniklerin tamamıdır’’
(Ünnü, 2009:1254 ) .
Konuyu politik pazarlamaya uyarlarsak ;
Bir siyasi parti yada adayın potansiyel seçmenlerine uygunlu-
ğunu sağlamak, siyasi parti ya da adayı en yüksek sayıdaki seç-
men kitlesinin ve bu kitledeki her bir seçmenin tanımasını sağ-
lamak, rakiplerle farkını ortaya koymak ve en az masrafla seçimi
kazanmak için gerekli olan oy sayısını elde etmek amacıyla kul-
lanılan tekniklerin tümü” şeklinde tanımlamak mkündür
(Bongrand, 1992;17).
Baines’e göre: “Pazarlama değişim ile ilgilidir. Politik pazarla-
mada değişim süreci temelde seçmenden politik adaylara vaatle-
ri ve önerileri karşılığında verilen oylardır. Propaganda süreci
işte bu adımda durur. Vaatler ve yardımlar verilir, oylar atılır.
Oysa politik pazarlamada seçmenlerden bilgi toplanır, onlarla
iletişim kurulur. Eğer seçmenlerinizi anlamak için araştırma
yapmıyorsanız seçim süreci zorluklar içerir. Yapılacak bu araş-
tırma kalitatif olabilir, odak gruplarıyla yapılabilir ya da kantita-
tif olabilir. Yani bir çok türde olabilir” (Baines, 2002).
Politik pazarlama, halk tarafından gerek duyulan programları ve
hizmetleri gerçekleştirmek ve kurumsal tanınma, destek kazan-
ma amacıyla, siyasal örgütlerce yürütülen faaliyetler olarak ta-
nımlanır (Kotler, 1972:599).
Politik pazarlama genel olarak iki süreçte ele alınmaktadır
(Bongrand, 1992;52). Seçim olmayan dönemler; sürekli bir var-
lık oluşturmaya yönelik pazarlama dönemi.
Seçim dönemi , kampanyalara eşlik eden ve daha çok seçim pa-
zarlaması olarak adlandırılabilecek pazarlama dönemi.
Burada amaç, hem seçim dönemlerinde hem de seçim olmayan
dönemlerde yapılacak pozitif pazarlama faaliyetlerini koordineli
şekilde yürütmektir.
Gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerde politik partiler ciddi
siyasal organizasyonlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyasi
platformda sağlam bir yer oluşturmanın yanında halkla birebir
23
ilişkide olabilmek bu organizasyonun gücüne bağlıdır. Parti teş-
kilatının fiziksel yapısı, parti çalışanlarının eğitim ve ltürel
özellikleri, partinin misyonu, izlediği politika ve planlar, parti
çalışmaları, rakipler karşısındaki tutumları, problem çözmedeki
başarıları top yekûn bu güce etki etmektedir (Karakaya, 2000:
47).
Politik pazarlama bir fikir pazarlamasıdır. Fikrin pazarlaması,
siyasi partilerin ülke sorunlarını saptamalarını, bu sorunların
nedenlerini teşhis etmelerini ve bu sorunların çözümüne yönelik
önerdikleri yöntemleri, seçmen bölümüne benimsetmeleri ça-
şmalarını içerir. Değişik siyasal partiler, aynı sorunlara değişik
görüş açılarıyla bakar ve değişik çözümler önerebilirler. Bunlar
ideolojik bir çerçeve içine konulabileceği gibi, pragmatist bir
çerçeveye de dayandırılabilir(İnal ve Karabacak, 1997:153).
Politik pazarlama, oy verme hakkı, demokrasi ve bilgi araçların-
daki gelişmelerin sonucu ihtiyaç duyulan politik iletişimin en son
araçlarından biridir (Bongrand, 1991:9)
Teknolojik değişmelerdeki hıza paralel olarak değişen ve çeşit-
lenen insan ihtiyaçları, birer iş fırsatı olarak algılanmaya başla-
nınca, pazarlama faaliyetleri ürün sınırlarını aşar. Pek çok işlet-
me için fiziksel ürünlerin yanı sıra kişilerin, örgütlerin ve fikirle-
rin üretilmesinden veya satılmasından da söz edilir (Kotler and
Lery,1977:93-105)..
Böylece, çeşitli sosyal ve kültürel dernekler, siyasi partiler ve kar
gayesi taşımayan kurumlar, toplumda belli bir yer edinebilmek
için pazarlamacılarla işbirliğine yönelirler. Çünkü uzun vadeli
düşünme ve faaliyetlerde süreklilik gayesiyle hareket etme, pa-
zarlama gibi aktüel bir disiplini gerekli kılmaktadır(Bulut,
1994:409-420).
Politik pazarlama tanımlaması yaparken konuyu farklı yaklaşım-
larla ele almak uygun olacaktır. İçerik yaklaşımı siyasi partinin
adayının, politikalarının, düşünce ve ilklerinin seçmene ulaştırı-
larak, onların oy tercihini etkilemeye yönelik gerçekleştirilir.
Süreç yaklaşımı, gerçekleştirilen mübadeleyi bir süreç olarak
değerlendirmenin ve işi bölümlere ayırarak rdürülebilir bir
24
ilişki oluşturmanın öneminden bahseder (O’Cass , 2001:104).
Pazarlama yönelimli yaklaşım, politikanın pazarlamaya uyar-
lanması ve pazarlama ilke ve uygulamalarından yararlanılması
fikridir. Son yaklaşım ise stratejik yaklaşımdır. Uygun pazarlama
stratejilerinin geliştirilmesi ve uygulanmasının politik partileri
başarıya götüreceği ifade edilen yaklaşımda, ticari pazarlamanın
uygulanabilir tüm yöntemlerinden yararlanmak gerektiği savu-
nulur ( Polat, 2015 : 6-7)
Bugün politik pazarlamanın seçim başarısı açısından önemi
tartışılmaz boyuttadır. Hala, özellikle bazı politika yazarlarının
politikanın ciddi bir iş olması fikrinden hareketle pazarlamayla
ilişkilendirilmesi anlayışının hatalı olduğu savunulsa da konuya
ilişkin uygulamalar seçim kazanmak adına pazarlama teknikle-
rinden yararlanmanın önemini ortaya koymaktadır.
Pazarda yer alan çok sayıda siyasi partinin aynı seçmen grubu
arasında farklılaşarak oy elde etmesi kolay bir değildir. Özel-
likle, siyasi ideolojilerin seçmenin oy verme davranışında etkisi-
ni eskiye nazaran yitirmesi, lider ve aday imajlarına yönelik pa-
zarlama çabalarına ağırlık vermeyi gerektirmiştir. Ayrıca, ticari
pazarlamanın tüketici odaklı yaklaşımlarının politik pazarlama-
da da uygulanması gerekir. Seçmenle sürekli iletişim halinde
olmak, onların ihtiyaç ve isteklerine uygun politikalar oluştura-
bilmek adına pazarlama iletişim yöntemlerinden faydalanmak
önemlidir. Heterojen bir yapısı olan pazarın farklı kesimlerine
yönelik politikalar oluşturulması, pazarın bölümlendirilmesi ve
uygun Pazar seçimi ile mümkün olabilir. Ayrıca , ticari pazarlar-
da olduğu gibi düzenli Pazar araştırmaları yapılarak seçmenle
sağlanan ilişkinin sürekliliği siyasi partiler açısından etkin politi-
kalar oluşturmak adına önemlidir. Seçim dönemlerinde elde
edilen başarıların devamlılığı siyasal istikrar açısından önemli-
dir. Bu nedenle pazarda elde edilen lider konumun sürdürüle-
bilmesi ve özellikle kararsız seçmen kitlelerinin etkilenebilmesi
güçlü bir marka değeri ve algısı yaratmakla mümkün olabilir.
Seçmen, siyasi partiyi neden seçtiğinin farkındadır ve aynı şekil-
de siyasi partilere düşen görev seçmen nezdinde kendilerini
farklı kılan bu özellikleri kavrayıp, marka bağlılığı yüksek seç-
men kitleleri oluşturabilmektir. Özellikle lider / aday imajlarının
25
ön plana çıkması, siyasette imaj unsurunu belirleyici kılmıştır.
İmaj, gerçekliğin yeniden tanımlanması sürecidir ve olanı oldu-
ğundan daha cazip gösterecek çabalardan oluşur. Duruş, söylem
yeteneği, ifade tarzı, geçmiş başarılar seçimlerde aranan özellik-
ler haline gelmiştir. Ticari işletmelere has olduğu düşünülen
firma imajı, politik partiler açısından da pazarlama faaliyetleri
kapsamında yararlanılır hale gelmiştir.
Politik Pazarlama Sistemi
Tüm diğer disiplinler gibi pazarlama ve dolayısı ile politik pazar-
lama faaliyetleri belirli bir sistem içerisinde gerçekleşir. Sistem,
önceden belirlenen programlar çerçevesinde belirli bir plan da-
hilinde hareket etmek anlamını taşır. Belirli alt parçaları vardır
ve bu parçalar arasında belirli bir ilişki kurulmuştur. Kapalılık
unsuru taşımayan tüm sistemler çevreyle sürekli ilişki içerisin-
dedir ve çevrede meydana gelen tüm etkileyicilerin yarattığı
fırsatların kullanılması, tehditlerin ise ortadan kaldırılması için
mücadele gösterirler.
Pazarlama faaliyetlerinin belirli bir sistem dahilinde gerçekleşti-
ğinden bahisle, bu faaliyetleri gerçekleştiren organizasyonun
tüm öğelerinin bir bütün oluşturacak şekilde hareket etmesi
örgüt verimliliği açısından önemlidir. Alt ve üst sistemler arasın-
daki bilgi akışının sağlanması, geri bildirimlerin gerçekleşmesi
pazarlama faaliyetleri esnasında elde edilmek istenen sonuca
ulaşılmada önemlidir.
Pazarlama sistemi, pazarlama faaliyetleri sırasında yoğun etkile-
yicilerin yer aldığı genel çevreden ve işletme öz yeteneklerine
etki eden özel çevrenin yapısından etkilenir. Faaliyette bulunu-
lan ülkenin demografik, politik, hukuki yapı ve teknoloji faktör-
lerinden oluşan genel çevre işletmelerin pazarlama planlarının
oluşturulmasında ve uygulanmasında önemli bir yere sahiptir.
Ayrıca genel çevre içerisinde işletmenin kendi iç çevre dinamik-
lerinin de iyi analiz edilmesi gerekir. İşletmenin içteki özel çev-
resini oluşturan farklı departmanlar arasındaki uyum ve dıştaki
özel çevreyi oluşturan tedarikçiler, rakipler, aracılar, tüketiciler
gibi unsurların varlığı işletmelerin diğer işletme fonksiyonların-
26
da olduğu gibi pazarlama uygulamalarını da iyi analiz etmesini
gerekli kılar.
Ticari pazarlamada olduğu gibi, politik pazarlama faaliyetleri de
ve dış çevrenin etkisi altındadır. David Easton, siyasal sistemi
açıklamaya çalışırken, çevrenin dinamikliğinin dikkate alınarak
istikrar ve değişimlerle dolu bir dünyada siyasal sistemlerin
uzun süre varlıklarını nasıl devam ettireceklerini araştırmış, bu
sorunun cevabının da siyasal sistemle çevre arasındaki ilişkinin
araştırılmasıyla gerçekleşeceğini ifade etmiştir. Siyasal sistemin
çevreyle etkileşim içinde olan bir süreç olduğundan bahisle, çev-
renin siyasal sistemi etkilediği gibi, siyasal sistemin de çevre
üzerinde etkilerinin olduğunu ifade etmiştir. Eastona göre bu
etki çevreden gelen siyasal etkileyicilerin sistem içerisinde ya-
şattığı tepki neticesinde siyasal sistemin çevreye verdiği geri
bildirimlerin çevresel faktörlerde yeni etkiler yaratarak bir dö-
nüşüm oluşturduğu gerçekliğidir (Topbaş, 2010:86-87).
Genel çevre, ülkedeki bürokratik düzen tarafından oluşturulan
norm ve kurallar çerçevesinde politik pazarlama uygulayıcılarını
tasarlanmış bir sistem içinde faaliyette bulunmaya mecbur bıra-
kır. Özellikle, ülkenin içinde bulunduğu siyasi konjonktürel du-
rum ve uygulanan siyasal sistem, politik pazarlama uygulayıcıla-
rının seçmene yönelik politika oluşturmasında önem arz eder.
Sözgelimi, ülkede yaşanan ekonomik istikrarsızlık dönemlerinde,
partiler seçmene uygun ekonomik politika ve vaatler oluşturma-
ya öncelik verirler. Buradaki amaç, ağır ekonomik koşulların
seçmen üzerindeki etkisini azaltıcı düzeltici tedbirler oluşturul-
masıdır. Aynı şekilde, siyasi istikrarsızlık dönemlerinde yaşanan
belirsizliğin seçmen üzerinde oluşturduğu güvensizlik ve ümit-
sizlik ortamının yok edilmesi için politik pazarlama uygulayıcıla-
demokrasi, güven ve adalet gibi kavramlar üzerinde yoğunla-
şarak, seçmenin kendisini güven ve huzur ortamında hissetme-
sine öncelik verirler. 2002 yılında Türkiye’ de yaşanan ve etkisi
uzun süren ekonomik krizin seçmen üzerinde yarattığı olumsuz
etkiyi kırmak adına yola çıktığını söyleyen AK PARTİ, girdiği ilk
seçimde yeni bir siyasi parti olmasına karşın yüksek bir oy oranı
elde ederek, siyasi geçmişi daha eski olan diğer partileri meclis
dışında bırakmayı başarmıştır.
27
İç çevre de, siyasi partiler açısından faaliyetlerin düzenlenmesi
açısından önemlidir. Ülkelerin siyasal sistemi eğer birden çok
siyasi partinin seçimlere aktif katılımını öngörüyorsa rakip siyasi
partilerin kendi düzenlemesi açısından iyi analiz edilmesi ge-
rekir. Politik dağıtım ve tutundurma faaliyetleri açısından da
kadroların iyi oluşturulması gerekir.
Politik pazarlar kompleks bir yapı arz eder. Bu nedenle politik
faaliyetler sırasında iç ve dış çevre etkileyicilerinin birlikte ve iyi
analiz edilmesi gerekir. Elbette tüm değişkenlerin kontrol altın-
da tutulması gerçekleştirilebilir bir eylem değildir. Ancak yine de
özellikle iktidar olmak için mücadele gösteren tüm siyasi partile-
rin bu değişkenlerin farkında olması başarı açısından önemli bir
unsurdur.
Politik İletişim
Politika, insanoğlunun yaşamında belirgin bir rol oynayan, insan-
lar arasında adeta zorunlu bir uğraşı alanı haline gelmiş bir çok
disiplinle ortak paylaşımları olan önemli bir disiplindir. İletişim
ise, insanın doğasında yer alan, tarih boyunca insanlığın gelişimi
açısından büyük öneme sahip bir olgudur. Politika ve iletişim
kavramlarının birbirlerini farklı açılardan tamamladığını, ileti-
şim kavramının politika açısından çok çeşitli uygulama olanak-
ları yarattığını ifade etmek gerekir. İletişimin temel unsuru olan
kaynak ile alıcı arasında yaşanan ileti alış verişini politikada
seçmen ile siyasi partilerin ilgili birimleri arasında yaşanan bilgi
transferleri olarak değerlendirebiliriz.
Politik iletişim kavramını Aziz “belli ideolojik amaçlarını, top-
lumda belli gruplara, kitlelere, uluslara ya da bloklara kabul et-
tirmek ve gerektiğinde eyleme dönüştürmek, uygulamaya koy-
mak üzere politik aktörler tarafından çeşitli iletişim tür ve tek-
niklerinin kullanılması ile yapılan iletişim” olarak ifade etmekte-
dir. (Aziz,2003;3). Tanımdan da anlaşılacağı üzere, siyasi parti-
lerin pazarlama faaliyetleri kapsamında seçmeni etkilemeye
yönelik tüm pazarlama uğraşıları esnasında, iletişimin imkan ve
tekniklerinden yaralandığını görmekteyiz. Bir çok siyasi parti,
kurdukları seçim ofislerinde veya halkla birebir gerçekleştirdik-
leri görüşmelerde, seçmeni kendi ideolojileri ve değerleri ekse-
28
ninde buluşturarak, yüksek oy sayısına ulaşmaya çalıştıkları
gözlemlenmektedir.
Politik pazarlama uygulamaları ilk defa hayata geçirildiği dö-
nemlerde, iletişimin önemi üzerinde durularak, seçmenle sürekli
temas halinde bulunmaya çalışılmıştır. 1828 yılında seçim kam-
panyaları sırasında Jackson ve Adams arasında televizyon ekran-
larında yaşanan söz düellosu, tamamen seçmenin kararlarını
etkilemeye yönelik gerçekleşmiştir. İkili arasında yaşanan ve
seçmene izlettirilen söz düellosunda taraflar arasında yaşanan
gerginlikleri seçmen izleme fırsatı bulmuş, seçmenle dolaylı
yönden yaşanan iletişim sürecinde seçmenin kararlarında etki-
leyicilik yaratılmaya çalışılmıştır.
Politik pazarlamanın başlangıcında salt propaganda faaliyetleri-
ne yönelmek, politik pazarlamayı dar bir alana sıkıştırsa da, pro-
paganda faaliyetleri kapsamında büyük kitleleri partilerin ideo-
lojileri ve liderin karizmatik özellikleriyle etkilemek zor olma-
mıştır. Hitler, Stalin, Lenin gibi otoriter liderler halk kitleleri
üzerinde derin izler bırakan söylemlerini teknolojinin imkanla-
rından yararlanarak gerçekleştirmiş, kurulan bu iletişim süre-
cinde dönemin şartlarına göre, önemli başarılar elde edilmiştir.
Almanya’ da kurulan propaganda bakanlığı halk üzerinde ileti-
şime yönelik tüm faaliyetleri yürütmekle görevlendirilmiştir.
Seçmenle gerçekleştirilen siyasal iletişim, her ne kadar seçmene
ait özellikler dikkate alınarak planlansa da , ülkede devletin uy-
guladığı siyasal sistemin de etkisi göz ardı edilmemelidir. Örne-
ğin, “devlet başkanı bir ülkede siyasal iletişimde bulunan en üst
makamdaki kişi ya da yönetim biçimine göre imparator, kral,
prens vb. olabilir. Hükümet yani siyasal iktidarlar siyasal partile-
rin devamıdır. Siyasal iktidarlar ülkeleri yönetirler. Oligarşi ve
monarşi türü yönetimlerde ise, oluşan siyasal iktidarların içte
çevre ve halkla, dışta ise diğer ülkelerle bir iletişim içerisinde
bulunması gerekir. Bu iletişim yapısı gereği siyasaldır. Siyasal
partiler siyasal iletişimin en geçerli olduğu, en çok kullanıldığı
yerler ya da aktörledir. Siyasal partiler siyasal amaçla, halkı yö-
netmek üzere ortaya çıkan örgütlü gruplardır. Siyasal partilerin
29
yaptıkları her türlü faaliyet siyasal iletişim içeriklidir.” (Aziz,
2003:17).
Mcnair (2011:3) siyasal iletişimi üç madde ile açıklamaktadır:
- Politikacılar ve diğer siyasi aktörler tarafından belirli he-
deflere ulaşmak amacıyla gerçekleştirilen tüm iletişim bi-
çimleri
- Seçmenler ve köşe yazarları gibi politikacı olmayan aktör-
ler tarafından politikacılar ve diğer siyasi aktörlere hita-
ben yapılan iletişim
- Politikacılar, siyasi aktörler ve onların aktivitelerini içeren
haberler, yorumlar ve diğer politika içerikli medya formla-
rından oluşan iletişim
Politika bir uzlaşı alanıdır ve toplumsal uzlaşının sağlanmasında
toplumla yönetici kesim arasında yaşanan iletişim süreci önem
arz eder. Özellikle, farklı etnik kökenlere sahip toplumsal yapılar
dikkate alındığında, siyasi partilerin toplumun tamamına hitap
edebilecek söylem yöntemlerine ve iletişim tekniklerine sahip
olmaları gerekir. Siyasal kültürün şekillenmesi ve gelişimi açı-
sından siyasal iletişimin önemi ortadadır. Aynı zamanda siyasal
iletişim seçim kampanyalarında siyasal partilere seçmeni tanıma
ve içeriğe uygun politika oluşturma açısından da önemli bir
avantaj sağladığı söylenebilir (Altheide, 2004:295). Güçlü bir
diyalog, tüm pazarlama çabalarının etkinliği ve verimliliği açı-
sından önem arz eder.
Politik pazarlama uygulayıcıları olarak seçmen davranışlarını
algılama, etkileme, istenilen yöne kanalize etme ve sürdürülebi-
lir bir seçmen bağlılığı oluşturma gayreti içerisindeki siyasal
aktörler, özellikle tutundurma faaliyetleri kapsamında, etkili
iletişim becerilerine sahip olmalı, iletişim sürecinde kullandıkla-
araçlara ve aktarılan iletilerin seçmen nazarındaki etkilerine
önem vermelidirler. Siyasal iletişim her ne kadar pazarlama kav-
ramındaki karşılığıyla, siyasal karar alıcılarla seçmen arasında
bilgi alışverişi olarak ele alınsa da, verilen mesajlarla dünya gö-
rüşü etkilenen seçmenler , gündelik yaşantısında bu etkinin tesi-
30
ri altında kalarak davranır ve söylemlerinde de bu etkiyi etkile-
şim gruplarına hissettirir.
Bu nedenle iletişimin salt parti- seçmen boyutuyla değil, seçmen
–seçmen ilişkisi de dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir.
Çünkü toplum birbiriyle sürekli etkileşim içerisinde olan, öğre-
nen ve öğrendikleriyle sorgulayıp, yeni davranış ve düşünce
kalıplarına bürünen bir yapıya sahiptir. Örneğin x partisiyle duy-
gusal bir bağlılık hisseden ve toplumsal bir kanaat önderi konu-
munda bulunan herhangi bir kişi, parti liderinin kullandığı söy-
lem tekniklerini benimseyip taklit ederek, hitap ettiği kesimde
psikolojik bir baskı yaratmak suretiyle, gizli bir etki oluşturabilir.
Politik pazarlama faaliyetlerine sadece seçim dönemlerinde
odaklanılması, siyasal aktörlerle seçmenlerin mekan ve zaman
farklılığına bağlı olarak sürekli bir arada bulunamaması gibi
nedenlerden dolayı, özellikle seçmenlerin kendi aralarındaki
iletişime dayalı olarak birbirleri üzerinde etkiler bırakması muh-
temeldir. Kanaatimizce, siyasal iletişimciler ve kampanya yöneti-
cileri, özellikle seçmenlerin etki alanları içindeki seçmenler üze-
rindeki etkilerini de dikkate alarak pazarlama politikaları oluş-
turmalıdırlar.
1.5.1. Politik Pazarlama Karması
Politik pazarlama karması ilk defa Neil Borden tarafından litera-
türe kazandırıldığı ifade edilmektedir. Bu karma elemanın baş-
langıçta 12 farklı bileşenden oluştuğu (ürün planlama, ücretlen-
dirme, markalama, dağıtım kanalı, kişisel satış, reklâm, tanıtım-
lar, paketleme, gösteri, hizmet verme, insan gücü ve analiz) bi-
linmektedir (Öztürk, 1998:19; Rafiq ve Ahmed, 1995:4-5). Za-
manla pazarlama uygulamalarının kullanımı ve bu bileşenlerin
etkinliği dikkate alınarak belirtilen bu 12 karma unsur sadeleş-
tirme yoluna gidilmiştir. 1962 yılında bugün hala literatürde
yerini koruyan pazarlamanın 4 karması kabul edilmiştir. Pazar-
lama karmasında yer alan dört elemanı (ürün, yer, fiyat, tanıtım)
ifade eden İngilizce sözcüklerin (product, place, price, promo-
tion) baş harflerinden yola çıkarak, pazarlama karması “4P” şek-
linde sembolleştirilmiştir (Cemalcılar, 1987:23).
31
Pazarlama uygulamalarının son dönemlerde genişlemesi mo-
dern pazarlama yaklaşımı çerçevesinde ürün ve hizmet pazarla-
ması uygulamalarına ek olarak fikir ve örgütlerin de pazarlanabi-
leceği anlayışı ticari pazarlamada kullanılan pazarlama karması-
na ek olarak bazı değişkenlerin de ilave edilmesini zorunlu l-
mıştır. Son yıllarda pazarlama teorisinde birçok pazarlamacı
tarafından pazarlamanın 4P sine 3P daha eklenerek pazarlama-
nın 7P si olarak güncellenmiştir. İngilizce söylemlerinin baş harf-
leri ile literatüre Physical Evidences (Fiziksel Belirtiler), Process
(Süreçler) ve People (İnsanlar) katılmıştır. Diğer bir deyişle tica-
ri pazarlamadaki somut ürünlere ek olarak soyut ürünler de
pazarlamaya dahil olmuştur.
Siyasal partiler, seçmeni ikna ederek onları istenilen yöne kana-
lize etmeye çalışırken, optimal bir pazarlama karması yaratmaya
çalışırlar. Politik pazarlama karması, politik partinin hedef kitle
olarak belirlediği seçmen kitlesinin genelde siyasal davranışını,
özelde ise oy verme davranışını etkilemeye yöneliktir. Şimdi bu
dört değişkeni kısaca açıklayacak olursak;
1. Mamül
Politik ürün hakkında sistematik ve geçerli bir tanımlama olma-
ması politik pazarlama literatüründe bir sorun olarak ortaya
çıkmaktadır. Politik ürün; politikalar paketi, liderlik stili, politik
değerlerin belirtilmesi olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca; fikir,
ideoloji, politika, ülke ve yerel sorunlara üretilen çözümleri poli-
tik ürün olarak da adlandırabiliriz. Ancak politik ürün denildi-
ğinde, aday, parti, parti programları, fikirlerde akla gelmektedir
(Bayraktaroğlu, 2002: 68-69)
Politik pazarlama değişkenlerinden olan mamul; lider, fikir ve
parti olmak üzere üç ayrı başlık altında incelenebilir (Limanlılar,
1991:29):
a) Lider:
Her örgüt kendisini yönetecek, etki altına almak istediği alana
hükmedebilecek bir lidere ihtiyaç duyar. Lider, temsil ettiği ör-
gütü en iyi yansıtan bir pazarlama değişkenidir. Siyasi lider, için-
de bulunduğu toplumun başında yer alır ve toplumu fikirleri
32
doğrultusunda yönlendirir. Bu nedenle, siyasi liderin kendisini
toplum nazarında farklılaştıracak birtakım özelliklere sahip ol-
ması beklenir. Özellikle son dönemlerde politik pazarlama uygu-
lamalarında, seçmenin oy verme davranışında liderin etkisi be-
lirgin olarak ortaya çıkmıştır. Güçlü bir imaja sahip liderlerin,
politik pazarda temsil ettiği örgüte önemli pazar başarıları ka-
zandırıldığı görülmektedir.
b) Fikir:
Siyasi partilerin seçim dönemlerinde sundukları parti program-
ları ve seçim bildirgeleri ile değişik alanlarda ve değişik konular-
da ürettikleri fikir ve politikaları, hedef seçmen kitlesini tatmin
edecek bir ürün karması biçiminde hazırlamaları parti fikri şek-
linde ifade edilir. Siyasi partilerin ülke problemlerini tespit et-
meleri, bu problemlerin nedenlerini teşhis etmeleri ve bunlara
önerdikleri çözümlerin hedef seçmen bölümlerine benimsetil-
mesi çabalarını içerir.
c) Parti:
Parti, siyasal örgütün hem organizasyonunu hem de pazarlama
anlamında sahip olduğu değeri ifade eder. Tüm pazarlama de-
ğişkenleri parti örgütünün bir elemanıdır ve sahip olduğu özel-
likler ve üstlendikleri görevler ile pazarlama çabalarının başarı-
sını doğrudan etkilerler. Belirlenen hedeflerin seçmen tarafın-
dan benimsenmesi, partiye üye yapılması, hedef seçmen kitlesi-
nin parti amaçları için çalışması, partiye finansal kaynak yara-
tılması gibi faaliyetler, partinin pazarlanması sürecinde dikkate
alınır.
2. Fiyat
Fiyat, sahip olunmak istenen nesneye ulaşmak açısından öden-
mesi gereken bir bedeldir. Mübadele sürecinde pazarlanan ürü-
nün değerinin ortaya çıkmasını sağlayan alıcı ve satıcıyı karşı
karşıya getiren bir pazarlama değişkenidir. Ticari pazarlamada,
tüketiciye sunulan ürünlerin değişik stratejilerle fiyatlandırma-
sının yapılması mümkündür.
33
Politik pazarlamada, pazara sunulan ürünlerin soyut özelliğin-
den dolayı net bir fiyatlandırmasının yapılması mümkün değil-
dir. Burada, pazara sunulan ürünlerin ticari değeri yerine psiko-
lojik maliyetlerinin hesaplanabilmesi daha mümkündür. Politik
fiyat, seçmenin katlanmak zorunda olduğu unsurlardan oluşur.
Örneğin, seçim kampanyaları sırasında siyasi partiler tarafından
gerçekleştirilen gürültülü rahatsız edici kampanya faaliyetleri,
dağıtılan broşür, el ilanlarının çevrede oluşturduğu rahatsız edici
görüntüler bu kapsamda değerlendirilebilir. Ayrıca, seçim esna-
sında oy kullanmak amacıyla sandığa gitmenin yarattığı fiziksel
yorgunluklar ve de siyasi parti tercihinin yarattığı alternatif ma-
liyetler, diğer politik fiyat unsurları arasında gösterilebilir.
3. Tutundurma
Siyasi partilerin amacı, seçmenin kararlarını etkileyerek onların
oylarını kendi partileri lehine çevirebilmektir. Bu kapsamda
sahip olduğu değerlerini, ideolojilerini, ve diğer tüm özelliklerini
seçmene aktarmaya ve rakiplerinden ön plana çıkmaya çalışırlar.
Siyasal hedeflerin elde edilebilmesi açısından seçmenin bilgilen-
dirilmesi önem arz eder. Siyasal tutundurma faaliyetleri kapsa-
mında, seçmenin bilgilendirilmesi ve ortaya çıkan siyasal ürün-
den etkilenmesi amaçlanır. Bu nedenle, tutundurma faaliyetleri
aslında bir haberleşme sürecinden oluşur. Reklam, satış geliş-
tirme, kişisel satış ve halkla ilişkiler unsurları, tutundurma kar-
ması olarak karşımıza çıkar. Öncelikli olarak propaganda faali-
yetleri ile başlayan seçmene ulaşma teknikleri zamanla teknolo-
jik yeniliklerin de etkisiyle reklam faaliyetlerine yönelmiştir.
Halkla ilişkiler kapsamında yürütülen faaliyetler de reklam gibi
politik örgüt hakkında toplumun bilinçlendirilmesi üzerine otur-
tulmuştur. Temel fark, gerçekleştirilen faaliyetlerin parti içi im-
kanlar kullanılarak oluşturulmasından dolayı herhangi bir ücre-
te tabi olmamasıdır. Halkla ilişkiler faaliyetleri, reklam çalışma-
larına nazaran daha uzun bir süreci zorunlu kılmaktadır. Satış
geliştirme faaliyetleri kapsamında seçmene dağıtılan ve partiyi
simgeleyen ikramlar, hediyeler vb gösterilebilir.
Tüm tutundurma çabalarının özünde seçmenle gerçekleştirilen
iletişim olgusu yatar. Seçmeni etkilemek ve bilgilendirmek adına
34
televizyon, gazete, sosyal medya, afiş, bilboard, elektronik posta,
tekno-reklam ve pankart gibi iletişim araçlarından yararlanılır.
4. Dağıtım
Ticari pazarlamada dağıtım, işletmeler tarafından üretilen mal
veya hizmetlerin, pazarda hedeflediği tüketiciye ulaştırılmasıdır.
İşletmeler açısından sürekliliğin, tüketiciler açısından ise fayda-
nın ön planda olduğu karşılıklı mübadele sürecinin ortak nokta-
sı, üretilen mal veya hizmetlerle karşılıklı buluşma anıdır. Etkili
dağıtım kanallarına sahip olmak işletmeler açısından çok önem-
lidir. Özellikle dağıtım kanalları seçilirken işletmeler açısından
düşük maliyet ve hedef tüketiciye kolayca ulaşılabilecek araçlar
tercih edilmelidir.
Siyasal ürünlerin ve taşıdıkları mesajların seçmene en doğru
zamanda en uygun yöntem ve tekniklerle ulaştırılması, siyasal
dağıtım faaliyetleri olarak adlandırılır. Dağıtım faaliyetleri, par-
tinin kendi imkanları doğrultusunda herhangi bir aracı kullanıl-
maksızın gerçekleştirilebileceği gibi, dışarıdan profesyonel yar-
dım alınarak da gerçekleştirilebilir. Farklı dağıtım yöntemlerinin
ve dağıtım kanallarının kullanılması, partinin finansal yeterliliği
ve seçmenin ulaşılabilirliği ile yakından ilgilidir.
1.5.2. Siyasi Propagandadan Politik Pazarlamaya Geçiş
Pazarlama tekniklerinin politik amaçlar için kullanımı tarihi
süreç içerisinde yavaş gelişmiştir. Parti liderleri ve politikacılar
fonksiyonlarının kısıtlayıcısı olarak gördükleri bu yenilikleri
öğrenmek zorundaydılar. Onların yetenekleri sözden ziyade
icraatla ilgiliydi. Bütün bu direnmelere ve hor görmelere rağmen
yirminci yüzyılın başından itibaren kitlelerin etkilenebilmesi
için reklamların ikna gücünün kullanılması gerektiğini politika-
cılar anlamışlardır (O’Shaughnessy, 1990:38).
Profesyonel uzmanlar tarafından hazırlanan politik reklamlar,
1926 yılında Roosevelt destekleyicileri tarafından Saturday Eve-
ning Post gazetesinde satın alınan dört sayfa da ve diğer maga-
zinlerde yayınlandı. Bunlar politik reklamların gücünün ilk belir-
tileriydi. 1930’lara gelindiğinde reklam çağı başlamış bir seçim
kampanyasının büyük ölçüde bir reklam kampanyası olduğu,
35
yenilen rakibinden on kat daha fazla harcama yapan zafer ka-
zanmış bir aday gösterilerek iddia edilebiliyordu. 1920’den son-
ra ABD’de başkanlık kampanyalarında kazananlar genelde rek-
lama çok harcama yapanlardı(Kay, 1983:38). Elektronik medya-
nın gelişimi radyo, sinema ve televizyonu siyaset pazarlamasının
ana medyası haline getirmiştir. Öz, hızlı ve zamanı iyi ayarlanmış
mesajlarla seçmenle iletişim kurma çabalarını radyo aracılığıyla
1920’de Wilson, Calvin Cooldige, 1936’da Roosevelt seçim kam-
panyalarında ilk defa gerçekleştirmişlerdir. Al Smith’de kendisi-
nin katolikliği hakkındaki can sıkıcı dedikodulara radyoyu kulla-
narak cevap vermiştir.
Bu arada da profesyonel politik danışmanlık firmalarının oluştu-
ğu ve adayların kampanyalarının bu firmalar tarafından yönetil-
diği görülmektedir. En etkili politik danışmanlık firması olan
Whitaker ve Baxter 25 yıldan fazla bir zaman zarfında 1933 -
1955 yılları arasında üstlendikleri 75 politik kampanyanın 70’ini
kazandılar. Müşterilerine strateji ve reklamı da içeren bir takım
seçim hizmetleri sunmaktaydılar. Kısıtlı bir açıdan da olsa Whi-
taker ve Baxter’in yaptığına pazarlama diyebiliriz. Onlar bir he-
def pazara reklamı ve iknanın tüm metotlarını bilinçli olarak
uyguluyorlar, stratejik bir açıdan düşünüyorlardı ve onların yap-
tığı belirgin bir şekilde modern seçim kampanyasıydı. Fakat bu
ilk başlangıç yıllarında bunlar kamuoyu araştırmalarını gerçek-
leştirmediler. Televizyon olmadığı için görsel etkiyi de başara-
madıklarından modern politik pazarlamanın en üst noktasına
ulaşamadılar.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerika’da televizyon birdenbi-
re çok büyük ölçülerde gelişmeye başlayınca siyasi partiler bu
yeni iletişim aracından yararlanma yollarını aradılar. İlk televiz-
yon kampanyaları 1950’de senatör Barton ve William Benton
daha sonra da 1952’de California’da senatör Ester Kefauver tara-
fından gerçekleştirildi. Bunları takip eden Eisenhower kampan-
yası öncekilerden etkilenerek hazırlandı. 1955’e gelindiğinde
demokratlar da büyük harcamalar yaparak radyo ve televizyon
reklamlarıyla cumhuriyetçileri takip ettiler. Televizyon Kenedy’i
çok hızlı bir şekilde normal bir vatandaşlıktan şöhret noktasına
getirdi. Televizyonla birlikte görsel etkinin öneminin anlaşılması
36
politik yeteneklerin günün şartlarına göre düzenlenmesini ge-
rektirdi. Bunun sonucunda adaylar aktörlerden ders alarak
televizyonda daha etkili olmaya çalıştılar. İlk defa ünlü aktör
Robert Montgomery Eisenhower’a dersler vererek kamera kar-
şısında nasıl rol yapması gerektiğini öğretti.
Diğer kritik bir gelişme ise adayların imajlarının danışmanlık
firmaları tarafından oluşturulması ve geliştirilmesidir. 1952’de
dört kabine üyesinin takdimi ve imajı profesyonel firmalar tara-
fından gerçekleştirildi. Şaşırmamak gerekir ki reklamcılar üze-
rinde çalıştıkları adaylar için önemli politik pozisyonları elde
etmeyi başardılar (O’Shaughnessy, 1990:25-29).
1.5.3. Neden Politik Pazarlama?
Politik pazarlama, seçmenlerin bir müşteri olarak algılanmaları-
na yol açarak politikacılara bir ufuk genişliği kazandırır. Bu yeni
bakış açısı, politik pazarlama eylemlerinin sadece seçim dönem-
lerindeki kampanyalarla sınırlı kalmasını önler. Kampanya dö-
nemleriyle sınırlandırılmış dar politik pazarlama anlayışı, tüketi-
cinin önemsenmediği üretim ve mal ağırlıklı pazarlama anlayışı-
çağrıştırmaktadır. İşletmeye yönelik bir anlayışı temsil eden
bu davranış şekline sahip olunduğunda seçmene ulaşmak olduk-
ça güçleşir. Çünkü, ani ilgilenişlerin tereddütle karşılanacağı
açıktır(Bulut, 1994:7).
Kendinden emin, fakat aldatıcı olanlardan bıkan, samimi ve dü-
rüst olanları talep eden seçmenlere, oy peşinde koşan samimi
olmayan politikacıların gerçek yüzleri yine politik pazarlama ile
gösterilebilir. Politik hayatta her seçmenin bütün parti, fikir ve
adaylar hakkında kendiliğinden yeterli bilgiye sahip olması güç-
tür. Politik pazarlamanın önemi burada ortaya çıkmaktadır. Si-
yasi parti yöneticileri ve yetkilileri, bir pazarlama karması oluş-
turarak seçmene değerlendirmelerinde öncülük edecek bilgiler
sunmaktadırlar. Bununla birlikte topluma iyi hizmet götürmek
için seçmenin istek ve ihtiyaçları ve yargıları yine siyaset pazar-
laması ile öğrenilmekte bu doğrultuda değişen şartlara göre yeni
politikaların formüle edilmesi mümkün olabilmektedir (Çiftlik-
çi,1996:26).
37
Politik pazarlama siyasi katılımda seçmen kitlesini bilgilendire-
rek genişletmekte ve bir çok insana siyasete katılım hissi kazan-
dırmaktadır. Bu siyasi ilgi ülke sorunlarına toplumun sahip çık-
masını sağlamakta böylelikle siyasi iktidarı ellerinde tutanlar
icraatlarında bir ölçüde daha geniş kesimlerin muhtemel tepki-
lerini seçimden seçime değil sürekli olarak dikkate almak ihtiya-
hissetmektedirler. Bu, siyasi iktidar paylaşımını piramidin
tepesinden biraz daha aşağılara çekmekte, yeni yetenekler ülke
siyasi hayatına kazandırılmakta kendi sahalarında başarılı olan
insanlar bilgi ve tecrübelerini ülke sorunlarının analizinde kul-
lanarak seviyeli ve verimli bir siyasal hayatın gelişimine politik
pazarlama sayesinde katkıda bulunmaktadırlar. Çeşitli siyasi
sorunlar ve çözümleri konusunda ancak genel bir bakış sahibi
olan politikacı, politik pazarlama yardımıyla daha teknik ve ay-
rıntılı bilgi sahibi olmakta ve yine politik pazarlamanın yardımıy-
la bu bilgiler sorun çözücü teknik politikalara dönüşmektedir.
Kamuoyu eğilim ve beklentileri bilimsel yöntemlerle siyasetçile-
re ulaştırılarak onların kendi siyasetlerini daha gerçekçi olmala-
rını sağlanmaktadır. Adayın genel kabul görmüş siyasi özellikle-
re de sahip olması şarttır. Pazarlama sadece adayın bu özellikle-
rinin seçmen tarafından anlaşılmasına yardımcı olabilir. Politik
pazarlamanın en büyük dağıtım kanalı olan medyadaki katı, sor-
gulayıcı ve karalayıcı iletişimin rahatsızlığını yine medyadaki
politik iletişim dengelemektedir.
Bunların ötesinde politik pazarlama toplumdaki bazı grupların,
ideolojilerin ve kabul görmüş fikirlerin dışlanmasını engelleyen
bir vasıta olarak görülebilir. Sınıf, ırk veya dinsel faktörler açı-
sından kendilerini tam anlamıyla toplumla bütünleşmemiş ola-
rak hissedenler kendilerini ancak politik pazarlama ile ifade
etme imkanı bulabileceklerdir. Pazarlama kriterlerine göre ha-
reket eden siyasi partiler dışlanmış görülen bu grupları oyları
için dikkate alarak onlara güven mesajları gönderip benimsen-
melerine ve kendilerini anlatmalarına yardımcı olabilirler. Gele-
neksel pazarlamada tüketicinin her işletme ve marka hakkında
kendiliğinden bilgi sahibi olması nasıl güçse, politik hayatta da
seçmenin bütün parti, fikir ve adaylar hakkında yeterli bilgiye
sahip olması beklenemez.
38
Politik pazarlamanın önemi burada ortaya çıkmaktadır. Siyasal
parti yöneticileri ve yetkilileri, bir pazarlama karması oluştura-
rak seçmen kitlesine ulaşamama riski olan farklılıkları araştır-
maya, ayrıştırmaya ve değerlendirmeye çalışırlar (Bongrand,
1991:36 ). Politikayı bir hizmet aracı olarak kabul eden siyasi
partiler, en iyi hizmet düzeyini yakalayamadıkları sürece, seç-
menle sürekli ilişki kurma şansını yakalayamazlar. İstenen hiz-
met standardına ulaşmak da seçmen yargılarını öğrenmekle
mümkün olur. Politik pazarlamacı bu yargıları öğrenmekle ye-
tinmez, değişen şartlara göre, sahip olduğu kaynakların yeniden
dağıtımına ve değişen ihtiyaçlar doğrultusunda yeni politikaların
formüle edilmesine de çalışır.
Politik pazarlama, siyasi partilere markalarını tanıma ve marka-
larının piyasa değerini anlamalarına yardımcı olur. Marka değeri,
bir markanın sahip olduğu özellikler dikkate alınarak, finansal ve
pazarlama açısından toplam ederini ifade eder. Seçim dönemle-
rinde, özellikle marka değeri yüksek olmayan siyasi partilerin
belirli bir marka değeri olan rakiplerine nazaran daha az oy ora-
elde ettikleri ve aynı zamanda başarısız sonuçların ortaya
çıkmasından sonra düşük marka değerli partilerin piyasadan
daha çabuk kayboldukları gözlemlenmektedir. Markanın değeri
zamanla ortaya çıkar ve bir markanın değerinin oluşması belirli
bir süreç sonunda oluşur. Yakın dönemde, güçlü bir marka değe-
rine sahip olmadan dönemlik seçim vaatleriyle önemli bir oy
oranı elde eden Genç Parti, marka değerine sahip olmamanın da
etkisi ile bir sonraki seçimde neredeyse hiç bir varlık göstere-
memiştir.
Politik açıdan bakıldığında siyasi partilerin marka değerine sa-
hip olmaları hem pazar rekabetinde bir adım öne çıkaracak hem
de seçmenin oy davranışlarını etkileyerek kendileri lehine avan-
taj sağlayacaktır. Politik partiler açısından markalarının değeri
mali olarak ölçümlenemeyeceğine göre, soyut değerler üzerin-
den bir değerleme yapmak mümkün olmaktadır. Seçmen tara-
fından tanınırlığı ve hatırlanılırlığı diğer bir deyişle seçmen ter-
cihi yüksek olan siyasi partilerin marka değerlerinin yüksek ol-
duğunu söyleyebiliriz. Siyasi partinin ürünü olan siyasi parti
liderinin, adayın veya parti programının marka değerine etki
39
ettiğini söyleyebiliriz. Seçmen nazarında güçlü bir siyasi ürünün,
seçimlerde sürdürülebilir bir başarı sağlayacağı açıktır.
Politik pazarlama ile siyasi partiler markalarının konumunu da
anlayarak, uygun konumlandırma stratejileri oluşturma fırsatı
yakalarlar. Siyasi pazar, bir çok siyasi partinin iktidarı elde etme
adına faaliyette bulunduğu ve seçmeni etkilemek için önemli
girişimlerin gerçekleştirildiği büyük ve kompleks bir yapıdadır.
Bu nedenle siyasi partilerin seçmen nazarında sahip olduğu ko-
numun anlaşılarak uygun pazarlama stratejileri geliştirmeleri
seçim başarısı açısından önemlidir. Siyasi partiler pazarı coğra-
fik, demografik ve davranışsal boyutlarla bölümlere ayırarak her
seçmen kitlesine farklı konum stratejileri geliştirirler.
Politik pazarlama açısından siyasi partilerin markalarını konum-
landırmaları rekabet edilen pazarda önemli bir unsurdur. Zira,
politik ürünler arasında belirgin bir farklılık yaratmak zorlaşmış-
tır. Her ne kadar liderin imajının kolay taklit edilebilme yeteneği
zayıf olsa da sonuçta lider de politik bir ürün olduğundan rakip-
lere tam bir rekabet üstünlüğü sağlayacak yeterliliğe sahip de-
ğildir. Siyasi aktörler, markalarını seçmen zihninde rakiplerin-
den farklılaştırarak, olumlu çağrışımlar yaratacak şekilde ko-
numlandırmalı, bu kapsamda rakiplerin seçmen zihninde nasıl
konumlandırıldıklarına önem vermelidir. Politik markaların
seçmen tercihinde konum elde etmesi farklı kriterlere bağlıdır.
Bazı markalar, verilen hizmetin niteliği ile, bazıları sundukları
kimlik ve kişilik ile bazıları ise seçmen zihninde yarattığı olumlu
duygular ile seçmen zihninde konumlanırlar.
Keller, politik markanın konumlandırılmasının siyasi partilere
çeşitli yararlar sağlayacağını ifade eder (Keller, 1998:119-120’
den uyarlanmıştır) :
- Politik marka konumlandırması, markanın tanınırlığına
yardımcı olur, pazarlama stratejilerinin geliştirilmesine
katkı sağlar.
- Seçmenin hangi nedenle siyasi partiye oy vereceğinin be-
lirlenmesine kolaylık sağlar. Bu sayede, seçmeni etkileme-
ye çalışan politik uygulayıcılar, seçmene siyasi partiyi an-
latırken kolaylık elde ederler.
40
- Hedef seçmenin belirlenerek, doğru stratejilerin uygulan-
ması sağlanır.
- Rakiplerin tanımlanmasına ve rekabet edici stratejilerin
oluşturulmasına kolaylık sağlar.
- Rakiplerden benzer ve farklı yönlerin ortaya çıkarılarak
rekabet avantajı elde edilmesini sağlar.
- Siyasi markanın konumu, onun pazar payını diğer bir ifa-
deyle marka değerini oluşturur.
Son olarak, politik pazarlama uygulamaları siyasi partilerin kay-
naklarını daha etkili kullanmalarına yardımcı olur. Tüm pazara
yönelik etkili seçim çalışması yapmak zordur. Her pazarın ihtiyaç
ve beklentilerini tespit ederek gerçekleştirilen seçim kampanya-
ları, kampanya bütçesinin optimal kullanılmasına yardım eder.
Siyasi partilerin bir çoğunun yabancı kuruluşlardan yardım al-
ması yasaklanmıştır. Kaynakları kamu tarafından seçim başarıla-
rı dikkate alınarak oluşturulan siyasi partilerin kamu tarafından
finanse edilmesi seçim başarısı kriterine bağlı olduğundan, tüm
siyasi partilerin aynı oranda finans kaynağı bulmasının önüne
geçmektedir. Geriye siyasi partilerin diğer gelir getirici faktörü
olan partiye bağlı seçmen bağışları ve aidatları kalmaktadır. Poli-
tik pazarlama uygulamalarıyla daha fazla partiye bağlı seçmen
sayısına ulaşılması partiler açısından ilave bir finans kaynağı
oluşturulması anlamına gelir. Bu nedenle siyasi partiler seçmen-
lerin verdiği desteklerle daha etkili seçim kampanyaları oluştu-
rabilir ve daha fazla seçmene ulaşarak daha fazla kaynak elde
edebilir. Yeni kaynak, daha fazla seçmen, her yeni seçmen de
daha fazla kaynak anlamına gelmektedir. Görüldüğü üzere siyasi
partilerin lehine oluşan güçlü bir dönüşüm ortaya çıkmaktadır.
1.5.4. Politik Pazarlamaya Karşı Yapılan Eleştiriler
Politik pazarlama çerçevesinde yapılan faaliyetler adaylara ve
partilere yüklü parasal zorunluluklar getirmektedir. Kamusal
kaynaklar ve parti örgütü mensupları tarafından yapılan bağış-
larla finanse edilen siyasi partiler, etkin kampanya politikaları
oluşturamadıkları zaman kamusal kaynakların hebası nedeniyle
tepki çekebilirler. Verilen tepkileri normal karşılamak gerekir ki,
41
örneğin 2015 erken seçimlerinde AK PARTİ, CHP ve MHP’ ye
hazine tarafından Siyasal Parti Kanunu kapsamında yılın ilk iki
ayında toplam 531.1 milyon lira yardım yapılmıştır. Bu rakam
devletin en üst yönetim organı olan cumhurbaşkanlığı makamı
bütçesinden bile daha fazladır (2016 bütçesine göre 434.1 mil-
yon lira).
Politik pazarlama, siyasi partilere farklı bir bakış açısı kazandır-
masına rağmen, siyasal bilimcilerin bir çoğu tarafından hala ye-
terince destek bulamamıştır. Siyaset gibi ciddi bir disiplinin,
pazarlama uygulamalarına alet edilmesinin yanlış olduğu savu-
nulmaktadır. Ayrıca, politik pazarlamaya kaşı çıkan siyasal bi-
limcilerin ortak görüşü politik pazarlamanın, Ortodoks siyaset
bilimi geleneğinde olmayan ayırt edici güçlü yanlar kazandırdı-
ğıdır. Pazarlamanın bu gücü; talebi açıklamada kullandığı model-
lerden, seçmeni cezbetme yollarından ve bölümlendirme gibi
stratejik pazarlama araçlarından kaynaklanmaktadır (O'Shaugh-
nessy, 2001, 1049). Ancak siyasal bilimcilerin birçoğu, bu uygu-
lamaların iktidar hedefinde yeterli olmayacağı görüşündedir.
Konuyla ilgili bir diğer eleştiri yönü de, seçim kampanyalarının
giderek negatiflik ve kişisel saldırı boyutuna geçmesidir. “Negatif
politik reklam” adı verilen bu tutum, “rakibin söylediklerini çar-
pıtmak, saptırmak veya yanıltmak; özel hayatı ve karakterine
saldırmak; rakibin kendi görüşüyle ilgisiz konuları ele aldığını
seçmene anlatmak” şeklinde olabilir (Görgün,2002:21). Araştır-
malar politik reklamların % 30-50 sinin içeriklerinin negatif
olarak tanımlanabileceğini göstermektedir. Negatif politik rek-
lamlarla rakibin yanlış ve zayıflıklarına saldırılmakta ya da ada-
yın kirli çamaşırları ortaya çıkartılıp partinin kimliği ahlaki çö-
küntüye uğratılarak yıpratılmaya çalışılmaktadır (Görgün,
2002:23).
Politik propaganda ve kampanyalar insanların gelecekle ilgili
düşüncelerinde istek ve arzularında objektif olmayan hisler
uyandırarak hedeflerinden saptırıp yanlış yönlere yönlendirebi-
lir. İnsanların bütünüyle düşünme, yaşama, analiz etme alışkan-
lıkları kendi çıkarlarını görüp değerlendiremeyecekleri ölçüde
deforme edilebilir. Ülkemizde İnce oy hesapları yapan politikacı-
42
ların seçim arifelerinde oluşturdukları yapay ittifaklar ya da
bölünmeler, seçmenin iradesini yanıltmakta seçim sonrasında
tekrar her şey eski halini almaktadır. Yeniden seçim kazanmak
endişesi yüzünden kamu kaynaklarının iktidar tarafından akıl
almaz biçimde israf edildiğini, başarıları için hak etmeyenlere
makam ve çıkar vaat edildiği ya da sağlandığı herkes tarafından
bilinmektedir. Seçim kampanyası dönemlerinde köyün yolunu
yapma söz vermelerinin yanı sıra bazı politikacıların her bir
seçmene eşantiyon adı altında küçük hediyeler sunmaya başla-
dığını görüyoruz. Tencere, ayakkabı, kalem çakmak vb. doğrudan
bireyleri etkilemeye yönelik rüşvet olarak siyasetteki yerlerini
aldılar(Çiftlikçi,1996:25).
Politik pazarlama işlevlerinin yüksek maliyet gerektirmesi, poli-
tikacıların esas görevlerini bir kenara itmesine yol açmakta, on-
ları güç odakları ve baskı gruplarıyla birlikte çalışmaya yönelt-
mektedir. Ahlaki dengenin bozulması politikacıların baskı gücü
yüksek çıkar gruplarına politik krediler vermesine neden olmak-
ta ve politik düzenlemeler ve kanunlarla bu çıkar gruplarının
hırs ve arzuları yerine getirilmektedir. Etkili çıkar gruplarının
desteklenmesi diğer grupların rekabet gücünü azaltmakta, bu
durum da bazı iş kolları ve endüstrileri yok olma noktasına geti-
rerek ülke ekonomisine zarar verebilmektedir (Çiftlikçi,
1996:24).
Politikada, adayların başarısının ailelerinin şöhretlerine, seç-
menlerde hissi bir hareket oluşturma kapasitesine, medyayı
kullanma ve yönlendirme yeteneğine, paralı ve gönüllü çalışan-
larının organizasyonuna bağlı olması, kendisini iyi pazarlayan
adayların yeterli politik niteliklere sahip olmamasına rağmen
seçilmelerini sağlayabilir(Nimmo, 1970:68).
İşe başlayan her siyasi kadronun gelecek seçim zaferini garanti-
lemek amacına işe başlaması, seçmenim ne der nasıl tepki göste-
rir endişesi, doğruluğuna ve isabetine yüzde yüz güvenildiği
halde siyaseten intihar olur vehmiyle atılamayan her adım so-
nuçta politikacının basiret ve sağduyusuna ipotek koyarak fazile-
tini erozyona uğratabilir(Alkan, 1992:9).
43
Politik pazarlama uygulamalarına Henneberg tarafından yapılan
eleştirileri şöyle sıralamak mümkündür (Henneberg, 2004:228):
- Politik pazarlamanın kullanılması yolu ile seçimler satın
alınabilmektedir. Siyasal kampanya süreci için harcanabi-
lecek parası olan adaylar siyasal arenada yarışma imkanı
bulmaktadır.
- Politik pazarlama, siyaseti, döngü uzmanlığına (spin) ve
siyasal ürünün ‘paketlenmesine’ dönüştürmüştür. Ayrıca
politik pazarlama, siyasetin içeriğinin hükümsüz duruma
gelmesine neden olmuştur.
- Kamuoyu ve odak grup sonuçlarına göre politik pazarla-
ma, siyasette popülerliğin artmasına neden olmuştur.
- Politik pazarlamayı kullanan siyasetçiler yanlış düşünce
noktalarını kullanmaktadır. Siyaset bir olgunun ‘satışıile
ilgili değildir. Siyaset tamamen farklı olan olgularla ilgi-
lenmektedir.
- Politik pazarlama, seçmenlerin tam anlamıyla bilgilendiği
zamanlarda nasıl oy verme kararı aldıklarını açıklayan bir
süreç değildir. Politik pazarlama seçmenlerin görüşlerini
etkilemek için manipüle edici metotlar uygulamaktadır.
- Politik pazarlama üzerine yapılan araştırmalar, siyasete
odaklanmak yerine, kampanya yönetimi ve iletişim teknik-
leri gibi geçici faaliyetlere odaklanmaktadır.
- Politik pazarlama üzerine yapılan tüm araştırmalar, siya-
set içindeki yönetim uygulamaları ve düşüncelerinin so-
nuçlarının politik pazarlamaya uygulanmasını ve buna
uyum sağlanmasını teşvik etmeye yardımcı olur.
- Politik pazarlama alanındaki araştırmalar karmaşık değil-
dir. Bu araştırmalar siyaset biliminin temel nırlarından
ve özellikle ve uygun pazarlama teorilerinden faydalan-
mamaktadır.
- Politik alan, pazarlamanın etkili olabileceği bir ortam de-
ğildir ve bu nedenle pazarlama anlayışlarının kullanıldığı
araştırmaların yapılması önerilmemektedir.
44
- Politik pazarlamanın varlığına işaret edecek herhangi etik
ve teorik çalışma bulunmamaktadır.
Siyaset bilimcilere göre politikanın pazarlama uygulamalarına
alet edilerek yeni bir boyut kazandırılması ve gerçekliklerden
uzaklaştırılması düşüncesi hakimdir. Siyaset gibi ciddi bir uğraşı
alanının, böylesi uygulamalarla basitleştirilmemesi gerektiği
inancı yaygındır. Ayrıca sadece seçim kazanmaya yönelik parti
ve aday çabalarının, siyasal partileri tarafsızlıklarını yitirmeye
zorladığı da bir başka eleştiri noktasıdır.
1.5.5. Politik Pazarlamanın Diğer Pazarlama Türlerinden
Farkları
Politik pazarlamayla ticari pazarlama arasında belirli farklılıklar
olduğuna dair iddiaları Kotler şu şekilde yorumlamış-
tır(Kotler,1990:6-8).
1. Herhangi bir ticari ürün örneğin bir kutu fasulye veya bir
ton çelik özellikleri açısından zamanın herhangi bir anında
aynıdır. Fakat diğer yandan politik adaylar değişkendirler.
Çünkü politik adaylar sözlerinden dönebilirler.
2. Politik adayın, fiziksel ürün ve hizmetler gibi pazarın ihti-
yacına tam cevap verebilecek şekilde formüle edilemediği
inancı taşınır. Örneğin yeni bir yiyecek veya sabun ürünle-
ri pazarın özel talebine cevap verecek şekilde formüle edi-
lebilir. Fakat bir politik aday yukarıda belirtildiği gibi ko-
layca değiştirilemez.
3. Ticari ürünler normalde tüketicinin arzu ettiği herhangi bir
anda alım için hazırdır. Fakat politik ürünler bir kaç yılda
bir satış için piyasaya sürülür.
4. Ticari bir ürün veya hizmet alan bir tüketici genellikle bir
zaman sürecinde kişisel çıkarlar bekler. Bir çok seçmen
vatandaş oy kullanmalarından sonra kişisel bir çıkar um-
mayı beklemezler.
5. Ticari ürün ve hizmetler üzerinde satışları artırmak için
pazarlama taktikleri uygulandığı halde politik alanda seç-
menlere yönelik pazarlama taktiklerinin uygulanması
seçmen üzerinde olumsuz etki bırakabilir.
45
6. Ticari bir ürün hakkında kamuya ulaşan mesajlar büyük
çapta pazarlama kontrollüdür. Reklam ve diğer araçlar
buna yardımcı olurlar. Medya bir diş macunu veya sabun
markası üzerine nadiren yorum yapar. Diğer yandan, bir
politik aday hakkında kamuya ulaştırılan mesajlar çoğun-
lukla haber medyası tarafından geliştirilir.
7. Bir firma yaptığı yatırımın karşılığında iyi bir gelir getiren
pazar payını elde edebilirse başarılıdır, politik aday ise oy-
ların çoğunluğunu aldığı takdirde başarılıdır.
Mc Gann ise; politik reklam ile, herhangi bir mamulün reklamı
arasındaki farkları şu şekilde belirtmiştir(Mc Gann, 1989:16):
1. Politik Pazarlama ve Politik Reklamlarda yer alan iddialar
çok sağlam temellere dayanmaz iken, bir mamulün rekla-
mındaki iddialar daha çok sağlam veya gözle görülebilir
gerekçelere dayanır.
2. Tüketim mallarının çoğu, kısa aralıklı seçimlerden bile,
daha sık yenilenebilmektedirler. Oysa seçim sürecinde,
politik faaliyetler uzun aralıklarla tekrarlanmaktadırlar.
3. Tüketim mamullerinin büyük bir çoğunluğu, garanti bel-
gesi ile satışa sunulmaktadır. Bu garantilerin önemli bir
kısmı da anında mamulü değiştirmektir. Garantinin varlığı
tüketici tercihinde önemli derecede rol oynamaktadır.
Oysa politik pazarlama sürecinde oy verdiğiniz partiden
herhangi bir şekilde oyunuzu değiştirme imkanına sahip
değilsiniz.
1.5.6. Politik Pazarlamanın Gelişimi
Pazarlama kavramı tek başına sadece ticari organizasyonlar için
kullanılırdı. Pazarlama zamanla diğer alanlarda da kullanılmaya
başlanmış, başarılı uygulamalar ile konunun önemi kendilerine
rekabet avantajı sağlamak isteyen aktörlerce anlaşılmıştır. Ticari
kaygı gütmeyen organizasyonların ticari pazarlama uygulamala-
rından yararlanmaya başlaması, bu alanda faaliyet gösteren si-
yasal partiler, dernek, sendika, hayır kuruluşları, kamu kurum ve
kuruluşlarının da faaliyetlerinde pazarlama uygulamalarının
daha fazla görülmesine neden olmuştur Bu kuruluşlara ait örgüt-
46
lerin ve fikirlerin pazarlanmaihtiyacı etkili iletişim teknikleri-
nin kullanılmasını ve ikna edici politikaların uygulanması gerek-
liliğini beraberinde getirmiştir. Politik pazarlama olgusu da pa-
zarlama anlayışındaki değişimlere uyarak bu çerçevede pazar-
lama araçlarından yararlanmış , özellikle pazarlama ve iletişim
çalışmaları içerisinde kendisine yer edinmiştir. Ticari pazarda
tüketici olarak adlandırılan seçmenin ihtiyaçlarının belirlenmesi
ve amaca dönük politikaların oluşturulması fikri ve artan pazar
rekabetinin aday ve örgütleri farklılaşmaya mecbur bırakması
gibi olgular politik pazarlama fikrinin ve uygulamalarının öne-
mini zamanla daha da arttırmıştır.
İnsan ihtiyaçlarını gidermeye yönelik mal ve hizmetlerin pazar-
lanması yanında günümüzde pazarlamanın değişen ekseniyle,
kişi, yer, fikir, kurum ve düşüncelerin de pazarlanması söz konu-
sudur. Politik pazarlama, siyasi partilerin seçmene benimsetmek
istediği fikir, kişi ve düşüncelerin uygun yöntem ve tekniklerle
ulaştırılması çabalarıdır. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak,
iletişim tekniklerinde yaşanan farklılıklar, siyasi partileri bu
imkanlar doğrultusunda yeni pazarlama uygulamalarına yö-
neltmiştir (Torlak, 2002: 33, 34).
Politik pazarlamadaki gelişmeler, şartların doğurduğu ihtiyaç-
lardan kaynaklanmıştır. Çünkü politik alandaki rekabet oldukça
yoğunlaşmıştır. Ayakta kalabilmek ve seçmenin beğenisini kaza-
nabilmek, ona en etkin vasıtayla ulaşmaya bağlıdır. Onu tanıma
ihtiyacı, daha yakın ilişkilere girmeyi gerektirir. Bu ilişkiyi de,
pazarlama teknikleri sağlamaktadır(Bulut, 1994:7).
Gelişimi ticari pazarlama ile paralellik gösteren politik pazarla-
ma, farklı gelişim evrelerinden geçmiştir. Ticari pazarlamanın
geçirdiği gelişim evreleri ve zamanla kazandığı bilimsel yöntem
ve uygulamalar politik pazarlamada da benzer yollar izlemiştir.
Siyasal partiler eski dönemlerde sadece ürüne odaklı bir politika
izlerken, zamanla satış ve pazarlamaya yönelik uygulamalara da
ağırlık vermiştir. Çünkü, salt aday yada lidere ya da parti prog-
ramlarına odaklı çabalar modern dönemin ihtiyaçlarını karşıla-
maya yetmemiş, zamanla satış ve pazarlama uygulamalarına da
ağırlık verilmiştir. Özellikle, II. Dünya Savaşı’nda rol alan ülkele-
47
rin liderlerinin ve programlarının dünya üzerinde felakete varan
sonuçlar doğurması lidere odaklı siyasal uygulamaları, organi-
zasyonun bütünlüğü dikkate alınarak partinin diğer bileşenleri
de dikkate alınarak genele yaymıştır.
Politik pazarlaması kavramının pazarlama literatüründeki geli-
şim sürecine bakıldığında ise söyle bir sonuç çıkmaktadır. Konu
üzerindeki eski kaynaklar politik pazarlamasını daha çok kam-
panya yürütmek; propaganda ve reklam yapmak; parti, lider ya
da adaylarla seçmenler arasında iletişim sağlamak olarak yo-
rumlamışlardır. Bir kısmı ise siyaset pazarlamasında lobi faali-
yetlerini konu edinmiştir. Konuya pazarlama felsefesi ile yakla-
şanlar, pazarlamanın kar amaçsız örgütlere ve dolayısıyla siyasal
örgütlere de uygulanabileceğine dikkat çekmektedir. Pazarlama
felsefesini yeterince kavramayanlar ise pazarlamanın siyasete
uygulanışına ahlaki bir sorun olarak bakmakta ve uygun bulma-
maktadırlar (İslamoğlu, 2002, 20).
Pazarlama tekniklerinin, politik anlamda kullanılması politikacı-
lar açısından önemli bir kurtarıcı görev üstlenmiştir. Pazarda var
olan rekabet daha da artmasına rağmen seçim kampanyalarının
görselliği ve içeriğinin zenginleştirilmesi sağlanmıştır. Politik
pazarlamanın öneminin anlaşılması, profesyonel kampanya şir-
ketlilerini ortaya çıkarmış, bu sayede politikacılar özellikle başa-
rısız oldukları alanlarda yardım alma imkanına kavuşmuşlardır.
Radyo ve televizyonun geniş kitlelere ulaşmadaki tartışılmaz
gücü, bunları en iyi şekilde yönetecek uzman fikirlere olan ihti-
yacı ortaya çıkarmıştır. Gerçekte çok pahalı olan bu araçların
etkin kullanımıyla minimum finansal yüke karşılık maksimum
kitleye ulaşılabilirse çok başarılı sonuçlara ulaşılabileceği anla-
şılmış, bu da pazarlama uzmanlarının devreye girmesi ile sonuç-
lanmıştır (Gegez, 1990, 39).
Başlangıçta sadece propaganda faaliyetleri ile dar bir çerçevede
incelenen politik pazarlama, zamanla radyo ve gazetelerin insan
hayatında önemli bir yer edinmesiyle kendisine yeni uygulama
alanları yaratmıştır. Radyo ve televizyonun büyük kitlelere ula-
şabilme ve etkileyebilme gücü, bu alanda uzmanlaşmış yeni fikir-
lere olan ihtiyacı arttırmıştır. Ancak, maliyet unsuru dikkate
48
alındığında, bu imkanlardan yararlanmak kolay olmamıştır. Yeni
uygulamaların ayrıcalıklar ve avantajlar sağlayacağı açıktır. Ge-
niş kitlelere yeni teknolojilerle ulaşmak seçim başarısı açısından
önemlidir. Bu imkanları kullanmak her ne kadar maliyetli olsa da
zamanla tüm partiler kaynaklarının önemli kısmını bu alanda
uzmanlaşmış profesyonel kampanya şirketlerine aktarmayı uy-
gun bulmuşlardır ( Erdil, 1989 :35).
Pazarlama teknikleri, geleneksel pazarlamadan bazı noktalarda
önemli farklılıklar göstermektedir. Her şeyden önce, aday, fikir
ve düşüncenin, vitrindeki bir ürün gibi yakından incelenmesi
çoğu zaman mümkün değildir. O zaman, tercih üzerinde etkin bir
faktör olarak tanıtım faaliyetlerinin gücü büyük önem kazanır.
Bu gücün, profesyonel danışmanların, reklam ajanslarının ve
konuyla ilgili diğer uzmanların elinde olduğunu gören politikacı-
lar, bu kişi ve kuruluşlardan yardım istemektedirler.
Politik pazarlama geleneksel propagandanın bir ürünüdür
(O’Shaughnessy, 1990:17).Yunan ve Roma toplantılarında rheto-
ric okullarında kazanılan yeteneklerin uygulamaları yapıldı. Yıl-
lar boyunca büyük tarihçiler, düşünürler ve filozoflar, düşünce-
lerini propaganda tekniklerini kullanarak savundular. Roma
dönemin de propagandayla ilgili bir takım yasal hükümler belir-
lenmiştir.
Hitabet sanatı zamanla sadece sözlü iletişimle kalmamış sözlü
olmayan fiziksel iletişimle de desteklensin diye konuşmalara
fiziksel mimikler de eklenmeye başlanmıştır. Antik zamanın hi-
tabet ustaları daha sonraları halkın gündemini oluşturma yolla-
rını araştırarak yeni gündemler oluşturmuşlardır. Bu gelişim
görsel imaj üretimine önem kazandırmış ve konuşmacılar duruş-
larını, gülüşlerini, hüzünlerini ve mimiklerini bu sanatlardaki
ustaları kiralayarak organize ettirmişlerdir.
Propaganda vasıtasıyla yöneticilerin yüceltilmesi amaçlanarak
mutlakıyetlerinin güçlü yönleri vurgulanmış acımasız eleştiri
propagandalarıyla muhalifler endişe ve tereddüde sevk edilmiş-
tir. Muhaliflerin kişilikleri karikatürize edilerek hayvana benze-
tilmiş ve matbaalarda bu figürler bastırılmıştır. Gazeteler de aynı
şekilde, propaganda organı olarak hizmet görmüştür. Fran-
49
sa’daki Le Petit Journal veya Almanya’daki Simplicisimus gazete-
leri ilk defa propaganda amacıyla yayınlar yapmışlardır.
Teknolojik gelişmelerle birlikte renkli baskı, grafik sanatları
propagandayı yeniden oluşturmuş, basım ve mimari gibi plastik
sanat teknikleri politik sanatın etkinliğini artırmak için kullanıl-
mışlardır. Paul Reverse’nin Boston Katliamı, Goya’nın Savaş Kat-
liamları tabloları bu konudaki rahatsız edici örneklerdir. Ho-
garts’ın Zamanlar Projesi, John Wilkes üzerine bir saldırı olup ilk
parti propagandasıdır(Çiftlikçi, 1996:12).
Ondokuzuncu yüzyıl boyunca gelişmiş batı ülkelerinde yapay
promosyonlar vasıtasıyla önemli başkan adayları ortaya çıkarıl-
mıştır. 1824’te Andrew Jackson’da olduğu gibi kampanya şarkı-
ları, seramik eşyalar ve bir dizi kampanya yenilikleri başkan
adayının imajını güçlendirmek için kullanılmıştır(Kotler,
1972:45). 1840’ta William Henry Harrison mesajlarına müzik
ekleyerek kampanya şarkıları oluşturmuş ve adaylığını geliştir-
mek için fotoğraflı baskılarla Lincoln’un yaptığı gibi broşürler
bastırmıştır. 1844’de Henry Clay ilk defa bir hayvanı (rakum)
kampanyasında sembol olarak kullandı(Hunt, 1976:17-28).
Bunlara ek olarak politik grupların ve cemiyetlerin kontrolü
altında olan basın, Amerika’da 18. yüzyıl başlarından itibaren
politik kutuplaşmanın artan tonunu kullanarak kendi adaylarını
desteklemişlerdir. 18. yüzyıl başında kolonilerde 7 gazete bulu-
nurken yüzyıl sonuna doğru gazete sayısı 180’e çıkmıştır. Aday-
lar rakipleri için aşırı negatif kampanyalar yürüterek günümüz-
de de eleştirilen kötü örnekler oluşturdular. Örneğin 1828 kam-
panyası boyunca Jackson ve T. Q. Adams arasındaki söz düellosu,
tarafların birbirlerini suçlamaları şeklinde cereyan etmiştir. T.Q.
Adams emperyalist, katil, düellocu, namussuz gibi suçlamalarla
monarşist, kadın tücarı ve sünepe olarak rakipleri tarafından
lanse edildi. Jackson’un takipçisi Von Buren ise korse giyen züp-
pe ve gözlü politikacı suçlamalarına karşı kendini savunmak
zorunda bırakılmıştır(Kotler, 1982:20).
İnsan oğlu politikayı bir ikna sanatı olarak tanımladıktan sonra,
propaganda her ulusun kendine özgü bir şekil aldı. Propaganda
geçici değil de kalıcı bir kaynak olarak kullanılmaya başlandı.
50
Çünkü etkin olmak için propagandanın da sürekli olması gerek-
tiği düşüncesi ortaya çıktı ve kurulu rejimler, rejimlerinin deva-
için kalıcı propagandaya zemin oluşturdular. Bu yeni propa-
ganda sadece gündem durumunu belirlemekle kalmayıp bir
dünya görüşü sunması hesabıyla önceki propagandadan ayrılık
göstermektedir. Propaganda kavramı basit yorum tarzı olmanın
ötesine gitti ve yeni propaganda anlayışının stil ve teknolojisi
onu bizim bugün politik pazarlama olarak bildiğimiz kavrama
yaklaştırdı(O’Shaughnessy, 1990:22).
Birinci Dünya Savaşı modern propaganda teknikleri açısından
bir katalizör görevi üstlendi. Lord Northcliffe 1918 Şubat’ında
başkanlık propagandası oluşturdu. Rusya’da Kerensky hükümeti
adına Denikin propaganda faaliyetleri yürüterek posterler bas-
tırdı ve fotoğrafların projeksiyonu için ekranlar ve sahneler kul-
landı. Rusların en ilginç yenilikleri politik meteoroloji haritala-
rıydı. Bu haritalarda farklı renkler anahtar bölgeleri, ekonomik
değişkenleri, siyasi eğilimleri göstermekte böylece genel durum
anında okunabiliyor ve bölgeler arası ilişkiler gözlenebiliyordu.
Bolşeviklerin propaganda tekniklerinde ise: Değişik ırklar için
bastırılan resimli gazeteler, fotoğraflar, oyun kartları, vitrin gös-
terimleri, pazar, tren, sinema gibi kalabalığın olduğu her yerde
çalışan amigolar ve ülkeyi baştan başa gezen propaganda grup-
ları. Propaganda merkezi olarak hazırlanan bir trenle ülkeyi bir
uçtan bir uca dolaşan propaganda grupları teorik olarak şimdi
yargıladığımız bir ütopyanın propagandasını yapmışlardır. Bu
çalışmalar siyaset pazarlamasının ilk modern uygulamalarıydı
(O’Shaughnessy, 1990:22).
Birinci Dünya Savaşı sonrası meydana gelen bütün totaliter ihti-
lallerde, propaganda merkezi rol oynamıştır. Totaliter propa-
gandaların destekleyicileri bizim anlayışımızdaki demokratik
partiler değil, ihtilalci gruplardı. Onlar hiç bir anlamda seçmenin
pazarlama açısından tüketici özelliğini benimsememiş ve pazar-
lama tekniklerinden alıntı yapmamışlardır. Bir ideoloji ile başla-
dılar ve bu ideolojilerini benimsetmeye çalıştılar. Aynı zamanda
pazarlama, onların uyguladıklarının adı da değildi. Çünkü pazar-
lama yaklaşımının ana eksenini tüketicilerin ne istedikleri oluş-
51
turmaktadır. Halbuki totaliterler insanlara neyin iyi olduğunu
kendileri söylemektedirler(O’Shaughnessy, 1990:23).
Politik pazarlamanın farklı ülkeler açısından gelişimi farklı bir
zaman periyodu almıştır. ABD’ de başlayan siyasette modern-
leşme anlayışı zamanla Avrupa’ ya ve diğer ülkelere yayılmıştır.
Her ülkenin sahip olduğu siyasi konjonktür, benimsenen yöne-
tim anlayışı, uygulanan seçim sistemleri ve seçim kanunları bir-
birinden farklılık arz ettiğinden, ilk uygulamaların gerçekleştiği
dönemler her ülkede aynı seviyede kabul görmemiş, bu nedenle
bazı ülkeler, uygun ortam oluştuğu dönemlerde, kendilerine
diğer ülkeleri referans alma yolunu seçmişlerdir.
Politik pazarlamanın ilk uygulamaları ABD’ de başlamıştır. ABD,
politik pazarlama uygulamaları açısından uygun bir yapıdadır.
Seçim rekabeti genelde iki parti arasında yaşanmakta, adayların
ön planda olduğu bir seçim süreci yaşanmaktadır. Ayrıca ülkenin
köklü bir demokrasi kültürünün olması da diğer bir etkendir.
Başkanlık seçimlerinin iki aday arasında geçmesi ülkedeki seçim
istikrarını sağlamakta, politik pazarlama uygulamalarını kolay-
laştırmaktadır Ülkede iki adaylı seçim yarışı istisnası sadece
1992 başkanlık seçimlerinde yaşanmış, George Bush ve Bill Clin-
ton’ın baskın aday olarak yarıştığı seçimde üçüncü bir aday olan
Ross Perot kampanya çalışmalarına rağmen fazla bir varlık gös-
terememiştir.
Ülkedeki ilk uygulamalara bakıldığında General Eisenhower ile
Adlai Stevenson arasında yaşanan seçim yarışı göze çarpar. Siya-
sal kampanyalar Eisenhower tarafından anlaşılan reklam şirketi
tarafından yürütülmüş, siyasal alanda reklam ve pazarlama uy-
gulamalarının ilk adımı atılmıştır. Bu kampanya esnasında çalışı-
lan reklam ajansları BBDO ve Young & Rubicam’dır. Danışmanla-
Eisonhower ‘a başkanlık seçimi esnasında kampanya yerine
televizyonda ‘Eisenhower Amerika’yı yanıtlıyor‘ adlı spotlar
önerdiler. Eisenhower bir otel odasında 45 soruya 45 cevap ve-
rir ve soru ve yanıtların her biri ayrı bir spot haline getirilir.
Kampanyanın taşıyıcı sloganı ise ‘’ I like Ike ‘’ şeklindedir (Öz-
kan, 2002:77). 39Bu seçim döneminde Demokrat Parti yetkilile-
ri, siyasal reklam kampanyalarına sıcak bakmamış ve televiz-
52
yonda deterjan reklamı yapar gibi aday reklamının yapılmasının
uygun olmayacağını belirtmişlerdir. Seçimin galibi Eisenhower
olmuştur (Gürbüz ve İnal, 2004: 17).
Politikada pazarlama uygulamalarının kullanımı zamanla Avrupa
ülkelerine de yayılmaya başlamıştır. Bunda kuşkusuz ABD de
elde edilen seçim başarılarında pazarlama uygulamalarından
elde edilen avantajların etkisi büyüktür. Fransa‘da 1965 yılında-
ki başkanlık seçimlerinde Jean Lecanuet’in seçim kampanyası
televizyonda kullanılan ilk seçim kampanyası olmuş, ayrıca ‘’
imaj ‘’ kavramını siyaset sahnesinde gündeme getirmiştir. (Bong-
rand,1992:9-10). Bongrand, bu kampanyada yeşili kampanya
rengi olarak kullanmış, gülümseyen büyük boy afişler kampan-
yanın reklam boyutunu oluşturmuşlardır.
İngiltere için ise, birçok partinin politik pazarlama uygulamala-
rında yer almasının 1920’li yıllara denk geldiği öne sürülse de,
politik pazarlama fenomeninin yoğun biçimde kullanımı 1980’li
yıllarda bütün siyasal iletişim araçlarını birleştirmeyi ve medya-
kontrol altına almayı amaçlayan parti liderleri Margaret
Thatcher ve Neil Kinnock’a dayandırılmaktadır (Harris,2002:36).
Fransa’da politik pazarlamaya ilişkin ilk uygulamalar 1966 yılın-
da başlamıştır (Parıltı ve Baş, 2002:14)
Almanya’ da politik pazarlamanın bilimsel nitelikli uygulamaları
diğer Avrupa ülkelerinden daha geç yaşanmıştır. II. Dünya Savaşı
sonrası, özellikle savaşın getirdiği felaketlerin verdiği dersle,
ülke daha demokratik ve ülkede oluşturulmaya çalışılan yeni
siyasi yapıya uygun parti reklamları, sloganlar, marşlar vb. poli-
tik pazarlama uygulamalarından yararlanmıştır (Polat, 2015 :36)
Günümüzde politik pazarlama, demokratik yönetim modelini
benimsemiş tüm ülkelerde kullanılmaktadır. Tüm disiplinlerle
ortak bir noktada buluşarak, diğer disiplinlerin sahip olduğu
öğretilerden yararlanarak ve sürekli yenilikler üreterek, siyasal
partileri, seçmen nazarında daha ayrıcalıklı bir konuma yerleş-
tirmektedir.
53
Politik Pazarlamanın Türkiye’deki Gelişimi
Türkiye, batılı ülkelere nazaran siyasal rekabet sürecinde politik
pazarlama uygulamalarına batılı ülkelere nazaran geç kalmıştır.
Konunun öneminin siyasal partilerce geç anlaşılması, çok partili
siyasal hayata geçilmenin uzun bir süreçte oluşması, seçmen
algılamalarındaki tekdüzelik, seçmenin ideolojilere bağlı oy kul-
lanımı alışkanlıkları, pazara yönelik araştırma eksikleri, seçme-
nin eğitim seviyesindeki düşüklük, seçmen isteklerinin kalıplaş-
mış yapısı, demokrasinin meşru olmayan yöntemlerle kesintiye
uğraması, önleyici yasal uygulamalar ile siyasal partilerin faali-
yetlerinin zaman zaman kesintiye uğraması gibi olumsuz neden-
ler, etkili seçim kampanyaları yürütülmesini engellemiştir. Ayrı-
ca siyasi parti yöneticilerinin bir takım yenilikleri öğrenme ko-
nusundaki şüpheli yaklaşımları da unutulmamalıdır.
Türkiye’de politik pazarlama uygulamalarından önce siyasal
iletişimden yararlanıldığını söylemek doğru olacaktır. Demokrat
Parti’nin radyodaki seçim konuşmaları, seçim kampanyasında
kullandığı “Yeter söz milletindir.” sloganı ve dağıttıkları el ilanla-
rı ilk uygulamalardandır (Gürbüz ve İnal, 2004, 13).
Türkiye’deki siyasi parti propagandalarının profesyonel tanıtım
kuruluşlarınca yapılmasına gelişmiş ülkelere göre geç başlan-
mıştır. Bu durumun partilerin üst yönetim kadrolarının pazar-
lamanın gereğine inanmalarından, bazı yetkilerini profesyonelle-
re devretmekte isteksiz olmalarından kaynaklandığı söylenebilir.
Balkanların, Arap ülkelerinin ayrılıkçı eylemleri siyasi partilerin
yanı sıra silahlı komite ve çeteleri de üretmiştir. Bu süreç içeri-
sinde politik propaganda çalışmalarının gazete, broşür, kitap,
camii ve meydan konuşmaları ayrıca tiyatro temsilleriyle sınırlı
kaldığını söylemek mümkündür(Tunaya,1984:2).
İstanbul’daki parlamentonun lağvedildiği günlerde Anadolu
bozkırının göbeğinde tarihi fakat küçük bir kasabayı andıran
Ankara’da hummalı bir faaliyet görülüyordu. Gerek düşman isti-
lası gerekse de iç isyanlarla kavrulan Anadolu’da şerefli bir uğraş
için toplanmış bir avuç irade-i milliye temsilcisi Dünyaya karşı
direnişin yasal ve meşru temellerini gerçekleştirebilmek için
Kuvay-ı Milliye’nin siyasi üst yapısı Büyük Millet Meclisi’ni aç-
54
maktaydılar. Karizmatik gücünün kaynağını ardındaki parlak
askeri zaferlerden, bir paşa olarak geleneksel toplumdaki doğal
statü üstünlüğünden sağlayan Mustafa Kemal önderliğinde olu-
şan bu rejim cumhuriyet sürecini kendi ideolojisine uygun bi-
çimde dokuyabilmek için örgütünü kurmuş ve onun kanalıyla
iktidara el koymuştur. Bu süreç içerisinde rejim ve bir dizi yeni-
lik özellikle Mustafa Kemal’in karizmatik askeri kişiliğinin vur-
gulandığı propagandalarla kitleye yerleştirilmeye çalışılmıştır.
Rejimin desteklediği gazete, dergi gibi medya araçları, fotoğraf
heykel gibi plastik sanat eserleri, milli bayram törenleri, Mustafa
Kemal’in konuşmaları ve yurt gezileri rejim ve yeniliklerin top-
luma benimsetilmesinin propaganda araçlarıydı. Eğitim kurum-
ları yeni yetişen nesli Osmanlı izlerinden uzak batılı ölçüler içe-
risinde yetiştirmeyi hedefliyordu. Gerçi Mustafa Kemal ve arka-
daşlarına karşı her zaman bir muhalefet olmuştur ama bu muha-
lefetin gücü bir siyasi hareketi başarıya ulaştıracak güçte değildi.
Türkiye 1945 yılına kadar rejime muhalefet eden ikinci bir siyasi
partiyi göremedi (Yücekök, 1983:106-121).
Bu tek partili dönemin gelişme sürecine ve özelliklerine bakıldı-
ğında totaliter propagandanın koyu örneklerinin etkili bir şekil-
de uygulandığı görülebilir. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiy-
le içte ve dışta meydana gelen gelişmeler sonucu rejimin yorgun
ve yıpranmış bürokratlarına karşı geniş kitlelerde oluşan hoş-
nutsuzluğu gidermek amacıyla iktidar çok partili sisteme geçmek
zorunda kalınca ekonomik olarak geri kalmış halkın geleneksel
inanç ve değerlerini siyasi yapısına taşıyan Demokratik Parti
1950 seçimlerinde iktidara geldi. 1950 seçimlerinde Demokratik
Parti’nin seçim kampanyası için hazırlattığı “Yeter, söz milletin-
dir.” afişi çağdaş anlamda siyaset pazarlamasının Türkiye’deki
ilk örneği olarak ele alınabilir. İktidarı ele geçiren Demokrat
Parti radyoyu etkili bir şekilde kullanarak Anadolu’nun en ücra
köşelerine ulaşmaya çalıştı. Türkiye’de ilk kez 1977 genel seçim-
lerinde Adalet Partisi bir reklam ajansıyla işbirliği kurarak seçim
kampanyasını sürdürdü. Cen Ajans Adalet Partisi’nin propagan-
da malzemelerini, afişlerini ve gazetelerde, diğer basın organla-
rında yayınlanan ilanlarını, ses kasetlerini hazırladı.
55
1960’lı llar ülke demokrasisinde ciddi kesintilerin olduğu bir
dönem olmuştur. Darbe neticesinde, bugüne kadar tek parti ikti-
darını zorlayarak seçimde mağlup eden bir partinin genel baş-
kanı ve ülkenin seçilmiş başbakanı ülkedeki askeri rejim tarafın-
dan zorla görevinden uzaklaştırılmış, dahası yakalanarak 17
Eylül 1961 tarihinde idam edilmiştir. Seçim neticesinde göreve
gelen bir siyasal partinin, seçmen beklentileri ve tercihleri dikka-
te alınmadan, rejimin koruyucusu misyonu ile hareket edilerek
etken güç ordu tarafından kapatılması, özellikle seçmen tercihle-
rine karşı bir duyarsızlığın ve koruyucu ideolojilerin etki alanı-
nın seçmen tercihlerinden daha önemli olduğu fikrinin hakim
olduğunu göstermiştir.
Ülkemizde, politik pazarlama tarihinde ilk profesyonel seçim
kampanyası 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde yapılmıştır. İlk
defa bu seçimlerde bir reklam ajansı siyasal kampanya faaliyet-
lerini yürütme görevi üstlenmiştir. 1977 seçimlerinde, Adalet
Partisi adına afiş tasarlayan, slogan üreten, ses kasetleri ve basın
ilanları yaratan reklam ajansı ‘Cenajans’tır. Seçim kampanyala-
rında televizyonun kullanılması bir yenilik olarak karşımıza çık-
makta ve yazılı basında da ilk kez reklamlar oluşturulmaktadır.
Seçim sonucunda CHP birinci parti olmuştur ancak Adalet Partisi
bir önceki seçimlere göre oylarını %29,8 den %36,9’ a yükselte-
rek çalıştığı ajans ile başarısını yükseltmiştir (Özkan, 2002: 45-
55).
1980’ li yıllarda yaşanan darbe süreci ülke demokrasisini bir kez
daha sekteye uğratmıştır. Seçmen, bir kez daha ikinci plana atıl-
mış, politik pazarlama uygulamaları için gereken özgür ortam
yok olmuştur. Ülke, 6 Kasım 1983 tarihinde seçime gitmiş, poli-
tik pazarlama uygulamalarında çağdaş bir atılım gerçekleştir-
miştir. Artık seçmenin ne istediğini belirlemeye çalışan kamuoyu
araştırmaları, ses ve görüntü kasetleri imaj oluşturma ve diğer
çabalar, profesyoneller tarafından partilerin hizmetine sunula-
rak siyaset pazarlamasının gerekleri yerine getirilmeye başlan-
mıştır
1983 yılında gerçekleştirilen seçimler, Amerikan tarzı politik
pazarlama uygulamalarına sahne olmuştur (Akyol ve Keresteci,
56
2007: 30). Reklam kuruluşlarının devreye girmesi ile 6 Kasım
1983 seçimlerindeki uygulamalarla politik pazarlama da çağdaş
bir atılımı gerçekleştirmiştir. Artık seçmenin ne istediğini belir-
lemeye çalışan kamuoyu araştırmaları, ses ve görüntü kasetleri
imaj oluşturma ve diğer çabalar profesyoneller tarafından parti-
lerin hizmetine sunularak siyaset pazarlamasının gerekleri yeri-
ne getirilmeye başlanmıştır.
1990‘lı yıllarda siyasal reklamcılık uygulamaları artık tüm siyasi
partiler tarafından uygulanmaya başlamış, seçmeni ikna edici
politik içerikli reklamlar seçmen tarafından merakla beklenir
hale gelmiştir (Tek, 1999:42 )
20 Ekim 1991 seçimlerinde politik pazarlama uygulamalarına
devam edilmiştir. Fransa da Sosyalist partiye başarılar kazandı-
ran ünlü reklam uzmanı Seguela ile Anavatan partisi arasında
reklam kampanyaları üzerine anlaşma sağlanmış, başta Türk
reklamcılar olmak üzere tüm kesimlerden yapılan bu anlaşmaya
tepkiler oluşmuştur. Eleştiriler, yabancı bir reklam ajansı tara-
fından ülkedeki seçmen ihtiyaç ve isteklerinin tam olarak anlaşı-
lamayacağı ve ayrıca kamusal kaynaklarla finanse edilen bir
siyasi partinin kampanya bütçesi için ayırdığı kaynağın diğer bir
ifadeyle kamusal kaynakların heba edildiği üzerinde yoğunlaş-
mıştır.
Tüm bu eleştiriler altında Seguala Anavatan Partisi’nin o zaman-
ki kurmaylarıyla yaptığı toplantı sonunda Mesut Yılmaz’ a 10
altın öğüt vermiştir:
1. Seçimleri ideoloji değil, lider kazanır.
2. Seçimlerde geçmiş için değil, gelecek için oy verilir.
3. Oy umut için verilir, program için değil.
4. Seçim, siyasal olmaktan öte, psikolojik bir olaydır.
5. Devlet adamı olmak isteyen her siyasetçi kendi efsanesini
geliştirmelidir.
6. Lider, bağımsız kişiliğini vurgulamalıdır.
7. Devlet adamı, ülkesinin yapısını yansıtmalı, bugünden ya-
rını temsil etmelidir.
57
8. Lider, ülke içi imajı kadar, dış imajına da önem vermeli ve
onu geliştirmelidir.
9. Seçimi lider kazanır, ama yalnız olmadığını unutmamalıdır.
Politika dışı ilişkilerine de önem vermelidir.
10. Zamana zaman tanımak gerekir. Lider, orta ve uzun vadeli
düşünmeli ve bunları yansıtabilmelidir.
Türkiye 1990 yılından itibaren özellikle medyanın özelleştiril-
mesi uygulaması ile beraber seçim kampanyalarında medya or-
ganlarından yararlanma yolunu seçmiştir. Politik pazarlama
uygulamaları kapsamında önem kazanan siyasal iletişim olgusu,
siyasi partilerin kendi televizyon kanallarını kurmasını gerek-
tirmiş, her parti kendi kampanyalarını seçmenlerine bu kanallar
aracılığıyla ulaştırmıştır. Genç Parti- Star TV ; Cumhuriyet Halk
Partisi Kanaltürk; İşçi Partisi- Ulusal TV aracılığıyla seçmenle-
rine ulaşmışlardır. Yoğun propaganda ve reklam uygulamaları-
nın görüldüğü ideolojik kanallar, tüm yayın programlarını parti,
aday ve lider tanıtımlarına ayırmış, ayrıca negatif reklam uygu-
lamalarından sıklıkla yararlanarak, rakiplerin seçmen nazarın-
daki meşruiyetlerini kaybetmelerine yol açtırmaya çalışmışlar-
dır.
Türkiye, yakın dönem siyasi tarihinde AK PARTİ iktidarının yö-
netimi altındadır. Demokrat Parti’ den sonra seçmeni bu kadar
etkileyebilen ve üzerinde kalıcı iz bırakabilen başka bir parti
daha çıkmamıştır. Bu nedenle yakın dönem politik pazarlama
uygulamalarında bu partiye ayrıca değinmeden geçmek haksızlık
olur. 2002 yılında başlayan ve on beş yıldır devam eden AK
PARTİ iktidarının, iktidarda bu kadar uzun süre kalmasının ar-
dında da etkili politik pazarlama uygulamalarının ve çift yönlü
siyasal iletişim tekniklerinin kullanımının olduğunu belirtmek
gerekir. Özellikle ülke açısından zor bir dönem olan 2000’li yıl-
larda, ülkedeki mevcut siyasal partilerin seçmen ihtiyaçlarına
cevap verememesi ve halk nezdindeki meşruiyet algısını yitir-
mesi ve insanların uzun süre üzerinde etkisini hissedeceği eko-
nomik krizin olumsuz etkileri halkı yeni oluşumlar aramaya
mecbur bırakmıştır. İşte bu dönemde kurulan ve ilk seçimlerde
tek başına iktidar erkine muvaffak olan AK PARTİ, göreve geldiği
58
günden bu yana tüm genel ve ara seçimlerden tek başına iktidar
olarak çıkmıştır. Son yapılan milletvekili genel seçiminde koalis-
yon seçenekleri üzerinde uzlaşma sağlanamadığından seçimlerin
yenilenmesi kararı alınmış ve sonrasında AK PARTİ sandıktan
yine birinci parti olarak çıkmıştır. Kuşkusuz bu başarıda, etkili
iletişim tekniklerinin kullanılmasından imaj yönetimine, başarılı
kampanya çalışmalarından seçmen ihtiyaç ve isteklerine cevap
verebilen etkin parti programlarına kadar birçok politik pazar-
lama uygulamasının dikkatle kullanılmasının ve profesyonel
kampanya destekçilerinden yararlanılmasının etkisi yadsınamaz
bir gerçekliktir.
59
ÖZET
Pazarlama, ticari alanda önemi gittikçe daha iyi anlaşılan bir
işletme fonksiyonudur. Önceleri, sadece mal ve hizmetlerin pa-
zarlanmasına yönelik faaliyetler, günümüzde fikir, ideoloji, dü-
şünce hatta kişi ve kurumların da pazarlanabileceği anlayışını
ortaya çıkarmıştır. Özellikle, kar amacı gütmeyen kuruluşların da
etkili pazarlama faaliyetleri yapma zorunluluğu, pazarlamanın
ticari işletmelere uygulanan yöntem ve tekniklerinin diğer orga-
nizasyonlar da uygulanmasını gündeme getirmiştir.
Siyasi partiler, seçmenlere yönelik oy getirici faaliyetleri esna-
sında pazarlamanın kullandığı yöntemleri, politik pazara uygun
olduğu ölçüde kullanmanın kendilerine kolaylıklar sağlayacağını
anlamış bulunmaktadır. Rakiplerden farklılaşmak, güçlü bir si-
yasi marka yaratmak, iyi bir marka değeri oluşturarak sürdürü-
lebilir rekabet avantajı elde etmek adına iktidarı hedefleyen tüm
siyasi partiler, bu alanda uzmanlaşmış kampanya şirketlerinden
yararlanma yolunu seçmişlerdir.
Politik pazarlama, başlangıçta propaganda faaliyetleri ile dar bir
alan sıkıştırılsa da, zamanla teknolojik değişimlere bağlı olarak
iletişimin tüm yöntemlerini kullanarak faaliyet alanını genişlet-
miştir. Başlangıçta sadece ABD tarafından kullanılmaya başlayan
bu yeni uygulama, zamanla Avrupa ülkelerine ve demokrasiyi bir
yönetim modeli olarak benimseyen diğer tüm ülkelerde de uygu-
lanmaya başlanmıştır. Türkiye de, demokratik ve özgürlüklere
önem veren bir ülke olarak, kurulduğu yıllarda siyasi konjonktü-
rün etkisiyle batılı ülkelere nazaran politik pazarlama faaliyetle-
rine geç kalmış olsa da, politik pazarda rekabette bulunan ve
iktidarı hedefleyen tüm partilerinin batılı ülkeler de olduğu gibi
politik pazarlama uygulamalarına önem verdiği bir ülke konu-
mundadır.
Politik pazarlama, her ne kadar bazı siyaset bilimciler tarafından
kabul edilmese de, günümüzde giderek daha fazla uygulama
alanı bulmaktadır. Çünkü, pazarlama uygulamaları siyasetçilere
hem önemli bir rekabet avantajı yaratmakta, hem de eksik kalı-
nan noktalarda uzmanlardan yardım alma imkanı yaratmaktadır.
61
BÖLÜM 2
POLİTİK PAZARLAMA ARAÇLARI
GİRİŞ
Politik pazarlama, büyük bir alanı ve önemli ekonomik bir
kavram olma özelliğine sahiptir. Partililerin çeşitli seviyelerde
yaptıkları masraflar bilinmemekle beraber, kampanya süresince
dağıtılan broşür ve kitapçıkların basım maliyetleri, dağıtılan
diğer tutundurma unsurları için yapılan harcamalar, milyarlarla
ifade edilmektedir. Bu harcamaların bir kısmı, yapılan bağış ve
yardımlarla karşılanmaktadır. Adayların yaptığı kişisel harcama-
lar ve parti imkanlarının devreye sokulmasıyla problem çözül-
mektedir. Büyük miktarlara varan bu rakamlar, politikanın bir
“rant kollama” aracı olarak algılandığı düşüncesini çağrıştırmak-
tadır. Bu sebeple, her ülkede seçim dönemlerinde partiler arası
sürtüşmeler meydana gelmektedir. Yapılan harcamaların kayna-
ğı sorulmak suretiyle seçmenin dikkati, spekülatif oluşumlara
çekilmek istenmektedir. Ekonomik güç odaklarının, çeşitli politik
adaylar için finansal yardımlarda ve benzeri gönüllü desteklerde
bulunmaları, pazarlama bilgi ve tekniklerinin politik alanlarda
daha yoğun bir şekilde kullanılmasına yol açmaktadır.
Ticari pazarlama açısından kullanılan pazarlama karması günü-
müzde politik hizmetlerin ve aktörlerin de pazarlanabileceği
fikri ile politik pazarlama uygulamalarında da kullanılmaktadır.
Hatta, bazı karma elemanlar daha geniş bir perspektifle ele alın-
maktadır. Nihai mal ve hizmetlerin yanı sıra, ideoloji, aday, lider
gibi politik ürünler, katlanılan psikolojik maliyetlerin fiyatlan-
dırma uğraşıları pazarlama karma elemanlarına farklı bir değer-
lendirme olanağı sunmaktadır.
Pazarlama karmasının ilk olarak Neil Borden tarafından ortaya
atıldığı ve söz konusu karmanın 12 bileşeninin (ürün planlama,
ücretlendirme, markalama, dağıtım kanalı, kişisel satış, reklâm,
62
tanıtımlar, paketleme, gösteri, hizmet verme, insan gücü ve ana-
liz) olduğu ifade edilmektedir (Öztürk, 1998:19; Rafiq ve Ahmed,
1995:4-5). 77 Bu bileşenlerin sadeleşmesi sonucunda 1962 yı-
lında geliştirilen pazarlama karması, pazarlamada kullanılan
önemli kavramlardan biri olarak literatürde yerini almıştır. Pa-
zarlama karmasında yer alan dört elemanı (ürün, yer, fiyat, tanı-
tım) ifade eden İngilizce sözcüklerin (product, place, price, pro-
motion) baş harflerinden yola çıkarak, pazarlama karması “4P”
şeklinde sembolleştirilmiştir (Cemalcılar, 1987:23).
İşletmeler hedef pazar seçimi yaptıktan sonra pazarlama kar-
masını oluştururlar. Pazarlamanın olmazsa olmazları olarak
isimlendirilen pazarlama karması politikaları, hedef pazar olarak
seçilen dilimde yer alan tüketicinin ihtiyaç ve isteklerini karşı-
lamaya yönelik çabalar olarak değerlendirilir. Pazarlama karma-
sı elemanları seçilirken sadece işletmelerin mevcut yapıları ve öz
yeteneklerini değil, aynı zamanda tüketicilerin beklentilerini de
dikkate almak gerekir.
Pazarlama uygulamalarının son dönemlerde genişlemesi mo-
dern pazarlama yaklaşımı çerçevesinde ürün ve hizmet pazarla-
ması uygulamalarına ek olarak fikir ve örgütlerin de pazarlanabi-
leceği anlayışı ticari pazarlamada kullanılan pazarlama karması-
na ek olarak bazı değişkenlerin de ilave edilmesini zorunlu kıl-
mıştır. Son yıllarda pazarlama teorisinde birçok pazarlamacı
tarafından pazarlamanın 4P sine 3P daha eklenerek pazarlama-
nın 7P si olarak güncellenmiştir. İngilizce söylemlerinin baş harf-
leri ile literatüre Physical Evidences (Fiziksel Belirtiler), Process
(Süreçler) ve People (İnsanlar) katılmıştır. Diğer bir deyişle tica-
ri pazarlamadaki somut ürünlere ek olarak soyut ürünler de
pazarlamaya dahil olmuştur.
Ticari pazarlamada pazarlama karması elemanlarının önemi
politik pazarlama uygulamaları açısından da geçerlidir. Ticari
pazarlamada seçmene ait özelliklerin ve beklentilerin bilinmesi
ne kadar önemliyse politik pazarlamada da seçmene uygun pa-
zarlama karmasının oluşturulması aynı öneme sahiptir. Her ne
kadar politik pazarlama denildiğinde yanlış ve / veya eksik bilgi
zünden bir çok insanın aklına yalnızca siyasal tutundurma
63
hatta bazen yalnızca ‘ siyasal propaganda ‘ faaliyetleri akla gelse
de politik pazarlama, tam aksine tanıtım ve reklam uygulamala-
rından çok daha fazlasını, ‘ tüm karma elemanlarını ‘ içerir. 79
Tüm pazarlama karması elemanları ancak birbirleriyle etkileşim
ve koordinasyon içinde başarılı sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle
başarılı olmak isteyen organizasyonlar sadece belirli bir araca
odaklanmamalı, tüm pazarlama bileşenlerine ağırlık vermelidir.
2.1. Politik Pazarlamada Ürün Kavramı
Ticari ürün denilince akla ilk başta genel olarak duyu organları
aracılığıyla algılanabilir somut eşyalar gelir. Bir pazarlama de-
ğişkeni olarak ürün denilince çeşitli fiziksel ve kimyasal özellik-
leri; terkibinde bulunan unsurlar, mekanik yapısı, şekli, ambalajı,
dayanaklılığı, tadı, kokusu vb. hususlar anlaşılır. İşletme yöneti-
cileri, mamulün tüketiciler üzerinde etkili olabilecek özelliklerini
araştırmalı ve böylece sağlanan bilgiler ışığında mamul politika
ve stratejilerini yönlendirmelidirler(Mucuk, 2003:246).
Modern pazarlama yaklaşımlarıyla beraber soyut nitelikli ürün-
lerin de pazarlanabileceği anlayışı yaygınlaşmış, fikirlerin ve
örgütsel politikaların pazarlanabileceği hususu politik pazarla-
ma uygulamalarında kendisine yer bulmuştur. Politik pazarlama
faaliyetlerinde ürün seçmenler ile siyasal aktörler arasında köp-
rü görevi görür. Seçmen, kendisine sunulan ürüne çeşitli anlam-
lar yükleyerek bu anlamları ürünü sunan örgüte yansıtır ve su-
nulan ürünün imajı örgütsel imajla bağdaştırılır.
Politik ürün hakkında sistematik ve geçerli bir tanımlama olma-
ması politik pazarlama bilimde bir sorun olarak ortaya çıkmak-
tadır. Politik ürün; politikalar paketi, liderlik stili, politik değer-
lerin belirtilmesi olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca; fikir, ideoloji,
politika, ülke ve yerel sorunlara üretilen çözümleri politik ürün
olarak da adlandırabiliriz. Ancak politik ürün denildiğinde, aday,
parti, parti programları, fikirlerde akla gelmektedir (Bayrakta-
roğlu, 2002: 68-69).
Bir politik pazarlama değişkeni olarak ürün denilince, lider, parti
programı, adayları, siyasi partinin yapısı, ideolojik görüşü ile
ülke sorunlarına ilişkin çözüm önerileri gibi hususlar anlaşılır.
64
Bu durumda, aynı amaca hizmet edebilen ürünler arasında ideo-
lojik bakımdan farklar mevcuttur. Diğer yandan, belirli bir siya-
sal ürünün seçmenleri de homojen bir grup oluşturmamaktadır.
Her seçmen, siyasal ürünün farklı özelliklerine önem verebil-
mektedir. Bu da ya onların psiko-sosyal bakımdan birbirlerinden
farklı oluşlarının bir sonucu, ya da farklı siyasi partilerin seçim
kampanyalarında ürünün belirli özelliklerine önem vermelerinin
veya bizzat ürünün kendisinde bu özelliklerin bulunmasının
sonucu olabilmektedir (Çiftlikçi,1996:105).
Pazarlama programlarının hazırlanmasına ürün planlaması ile
başlanır. Ürünün stratejik bir karar değişkeni olarak önemi, ürü-
nün bir siyasi partinin tüm pazarlama faaliyetlerinin esasını
oluşturmasıdır. Fiyat, tutundurma ve dağıtım kararlarını şekil-
lendirmesi nedenine dayanır. Diğer bir deyişle ürün planlama ve
geliştirme programının çıktısı olan ürün, diğer pazarlama prog-
ramlarının girdisini oluşturur(Pınar, 1970:49).
Ürün, siyasi parti ile seçmenler arasında köprü fonksiyonu gö-
rür. Çünkü seçmen siyasi partiyi sunduğu siyasal ürünlere göre
değerlendirmektedir. Seçmende oluşturulacak ürün imajı ise,
seçmenin bir kere oy verdiği belirli bir siyasi partiye tekrar oy
verip vermeyeceğini, sürekli o siyasi partiye oy verip vermeye-
ceğini etkiler. İşte söz konusu nedenlerle, bir siyasi parti yöneti-
cisi, ürünün seçmenler üzerinde etkili olabilecek özelliklerini
araştırmalı ve bu araştırmalara göre ürün politika ve stratejisini
yönlendirmelidir. Bu suretle siyasi partinin pazarlama yöneticisi
yeni pazarlama anlayışı çerçevesinde rakiplere karşı üstünlük
sağlayabilmek ve seçmenleri kendi partisine sürekli oy verebile-
cek hale getirmek için ürününü ne yönde farklılaştırmak gerekti-
ği konusunda, siyasi parti yöneticilerine yol göstermek duru-
mundadır.
Siyasi partiler kamuoyunun çeşitli kesimlerine çeşitli ürünler
sunarak seçmenlerin ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamaya
çalışırlar. Bir ürün kamuoyunun istek ve ihtiyaçlarına uygun
değilse seçmen tarafından kabul görmez. Belki ürün kamuoyuna
sunulduğu ilk seçimlerde bir ölçüde seçmen tarafından tercih
edilebilir. Ancak daha sonraki seçimlerde hayal kırıklığına uğra-
65
yan seçmen bir daha bu siyasi partiye oy vermeyebilir. Bir siyasi
partinin başarısı her şeyden önce kamuoyuna uygun fikirleri
üretip pazarlamasına bağlıdır. Lider, parti programı ve adaylar
kamuoyu istek ve ihtiyaçlarına uygun değilse siyasi partinin faa-
liyetleri boşa gitmiş olur.
Siyasi partide önce kamuoyu araştırmalarıyla tespit edilen seç-
men istek ve ihtiyaçlarıyla ilgili bir siyasal ürün şüncesi doğar,
sonra bunun sunulacağı kamuoyu bölümü belirlenir, sonra da bu
fikir geliştirilerek bir söz ve vaat haline getirilir. Kuşkusuz bu
ürünün diğer pazarlama elemanlarıyla da uyumlu olması gerek-
lidir.
Bir partinin, iktidar olabilmek için yeterli miktardaki bir seçmen
desteğini sağlaması esastır. Bunun elde edilebilmesi için ise,
(siyasi parti ve adaylar) seçmenin karşısına bir siyasal ürün pa-
keti ile çıkmak ve bu pakete dayalı olarak onların desteğini talep
etmek durumundadırlar. Bu paketin içerisinde lider ve liderin
özellikleri, parti ve partinin, politikaları da dahil, bütün unsurla-
rı, adaylar ve adayların özellikleri başta olmak üzere, benzer bir
çok unsur yer almaktadır (Polat vd., 2004: 26).82
2.1.1. Partinin Lideri
Lider kelimesi ilk olarak Samuel Johnson tarafından 1755 yılında
hazırlanan İngilizce sözlükte “kaptan, kumandan, önden giden
kimse” olarak tanımlanmıştır. Liderlik kelimesi ise ilk olarak
1828 yılında Webster Amerikan Sözlüğünde yer almış, “liderin
durumu, koşulları” olarak tanımlanmıştır. Oxford İngilizce Söz-
lüğünde liderlik kelimesi ilk olarak 1976 yılında yapılan baskı-
da yer alarak, “bir grup insana liderlik etmek, bir konuda diğer-
lerini etkilemek” olarak tanımlanmıştır. (Rost, 1993:38-42).
En temel anlamıyla liderlik, bir grup insanı belirli amaçlar etra-
fında toplayabilme ve bu amaçları gerçekleştirmek için onları
etkileyerek harekete geçirme bilgi ve yeteneklerinin toplamıdır
(Zel, 2001:90 ). Lider unsuru organizasyonlar için çok önemlidir.
Örgütsel yöneltimin sağlanması liderin kontrolünde gerçekleşir.
Diğer tüm yönetim fonksiyonlarının da etkin olabilmesi için lide-
rin güçlü bir yapıda olması gerekir. Ünlü komutan Rommel Bir
66
arslanın yönettiği tavşanlar ordusu, bir tavşanın yönettiği arslan-
lar ordusundan daha etkindir sözüyle liderliğin önemini pekiş-
tirmiştir.
Liderlik, grup amaçları başarmak için grup eylemlerine yön
verme ve diğerlerini etkileme sürecidir. Liderler, astlarını belir-
lenen hedeflere götüren, örgüt için hedef saptayan, iç ve ş çev-
reyi bu hedeflere ulaşmak için harekete geçiren, toplayıcı, bütün-
leştirici ve işbirliği ruhunu yaratıcı niteliklere sahip kişilerdir
(Budak ve Budak, 2004: 379-380).
Lider sosyal bir grubun parçasıdır ve liderlik, liderin grup üyesi
olan diğer kişilerle ilişkileri, statü ve rol ilişkileri ile oluşmakta-
dır. (Şerif ve Şerif, 1996:210) Bu ilişki içerisinde lider, grup dav-
ranışı ve inançları üzerinde en etkili olan kişidir (Taylor, Peplau
ve Sears, 2007:335). Lider bu etki ile başkalarına is yaptırma
gücüne sahip olmaktadır. (İbicioglu, 1998:3) Liderler, enerjisi,
girişim yeteneği, düşünüş özgürlüğü, adalet duygusu, benzerle-
rine yardım isteği ve bu gibi nitelikleri ile diğer grup üyelerinden
ayrıcalıklı bir insandır. (Tosun, 1990:392)
Liderin Özellikleri
Devlet idaresinin uyumlu ve dinamik işleyebilmesi için, “güçlü
devlet adamına olan ihtiyaç, günümüz toplumlarında belirgin bir
şekilde karşımıza çıkmaktadır. Farklı literatürlerde birbirinden
çok faklı lider özelliklerinden söz edilir. Aşağıda maddeler halin-
de lider özellikleri derlenmiştir;
- Lider ile grup arasında karşılıklı etkileşim vardır. Bu etki-
leşimin neticesi olarak grup ile lider arasında duygusal ile-
tişim oluşmakta ve lider duygusal anlamda kabul edilmek-
tir.
- Liderin bulunduğu konuma geçmesi için illa ki resmi sü-
reçlerin işlemesi gerekmez. Süreç doğal olarak da işleyebi-
lir.
- Liderlik, sadece yöneticilere has bir özellik değildir. Örgü-
tün içerisinde mevcut her kademedeki gruplar için liderlik
söz konusudur. Büyük yapının devamlılığının sağlanması
67
sırasında bu grupların liderlerine önemli oranda katkı sağ-
larlar.
- Lider için sorumluluk almak, lider olmasından kaynaklı
unvanlar, mevki ve ayrıcalıklar gibi imtiyazlardan daha
önemlidir. Çünkü lider aldığı sorumluluklar ile var oldu-
ğunu bilen bir kişidir.
- Liderin görev alanı olarak kendisine bağlı olan grubun ih-
tiyaçlarını belirler. Bu ihtiyaçlar karşılanırken her zaman
işletmenin çıkarları ile ilgili ihtiyaçlar söz konusu olmaz.
Lider bazen grubun içerisinde yer alan bireylerin kişisel
ihtiyaçlarını da karşılamak durumundadır (Drucker,
1997:5).
Lider; meşru otorite gücüne sahip olmalıdır. Bu otorite
gücü de, kaynağını, zor kullanmaktan değil, halktan
almalıdır.
Lider; söz ve hareketlerinde ölçülü ve dengeli olmalı-
dır. Aralarında çelişkiler olmamalıdır.
Lider; başkalarını hor görmemeli. Başkalarını küçük
düşürücü ifadelerden kaçınmalıdır.
Lider; devlet için değişmez kabul ettiği prensiplerden
taviz vermemelidir.
Lider; birleştirici ve bütünleyici olmalıdır.
Lider; hayali değil, gerçekçi olmalıdır.
Lider; herkesin çözümsüzlüğe düştüğü durumlarda bi-
le yol gösterici ve teşvik edici olmalıdır.
Lider; karar vermeden önce ülke problemlerini uzman
kişilerle tartışmaktan kaçınmamalı ve onların da güve-
nini kazanmalıdır.
Lider; milletin örf ve adetlerine, manevi değerlerine
bağlı ve saygılı olmalıdır.
Lider; sır saklamasını bilmelidir. Politik menfaatler uğ-
runa devletin sırlarını açıklamamalıdır.
68
Lider; kadrosu ile birlikte yapabileceği icraatları vaat
etmelidir.
Özsoy; politik propaganda teknikleri eserinde dünyada saygın
ve başarılı bir devlet adamında aranan özellikleri şu şekilde sıra-
lamaktadır;
En az bir yabancı dil bilmesi,
İkili ilişkilerde diyaloga açık olması,
Göreve ehil olduğunun işareti olacak başarılı bir geçmişe
sahip olması,
Çevresinde dürüst ve ahlaki karakterinin düzgünlüğüyle
tanınmış olması,
Örnek bir aile yaşantısına sahip olması,
Yalandan uzak durması,
Sözüne güvenilir olması,
Kişisel çıkarlarını ülke yararlarının önüne geçirmemesi,
Koltuk düşkünü olmaması, devlet hizmetinin halka hizmet
gibi önemli bir misyonu içerdiğinden, yeri geldiğinde bu
hizmet bayrağını başkalarına devretme konusunda anlayış
göstermesi ve kişisel hırstan uzak durması gibi vazgeçil-
mez özellikler bulunmaktadır.
Sabit bir tanıma varılmamakla beraber üzerinde fikir birliği elde
edilen lider ve liderlik kavramları, kuramsal olarak da üzerinde
ayrıntılı bir biçimde çalışılmış konulardır. Konuyla ilgili literatür
incelendiğinde liderlik kuramlarını birbirlerini tamamlayan dört
başlıktan oluşan bir çatı altında toplamak mümkündür. İncelen-
dikleri ve kabul gördükleri dönemler itibariyle kronolojik olarak
liderlik kuramları; özellikler yaklaşımı, davranışsal yaklaşım,
durumsallık yaklaşımı ve modern liderlik yaklaşımları başlıkla-
rından oluşmaktadır. Bu kuramların her biri genel olarak lideri
diğer kişilerden ayıran farkları, liderliğin hangi vasıflardan oluş-
tuğunu, bu vasıfların doğuştan gelen özelliklerle mi yoksa çevre-
sel etmenlerle mi şekillendiğini incelemektedir. Her bir kuramın
öne çıkardığı öğeler farklıdır. Bu sebepten kuramlar birbirini
tamamlayıcı özellik göstermektedirler (Kaleli, 2015:64).
69
Her örgüt kendini yönetecek bir lidere ihtiyaç duyar. Halkın tem-
silcisi olan ve halkın adına yönetimi sağlayan siyasi partilerin de
liderleri vardır. Siyaset, ekonomik kaynakların dağıtımı, uzlaşma,
hükümet etme sanatı, bunları yönlendirecek güce ulaşma ve bu
iktidarı devam ettirme mücadelesi olarak tanımlanır. Siyaset
tutku, hırs, hakkaniyet, adalet, çalışma, para, inanç, ekipçilik,
vaat, erdem, şeref, haysiyet, sabır v.b. gibi insanoğlunu yücelten
veya alçaltan kavramları kategorize etmeden içinde taşır. Dola-
yısıyla siyaseti yaşamak zor olmuş, siyaset yapmak bir bilimsel
çalışma halini almıştır ( Erzen, 2008 :72).
Siyasal lider, siyasal toplumun başında bulunarak, söz konusu
toplumu amaçları yönünde kanalize eden, üyelerin bireysel
amaçlarıyla topluluk amaçlarını koordineli hale getiren ve üye-
lerde ortak bir bilinç oluşturarak siyasal toplumu daha ileri sevi-
yelere götürme çabası içerisinde olan kişidir (Arklan 2006: 48).
Lider, siyasal sistemde siyasi partilerin başarısı açısından çok
önemli bir unsurdur. Bu durum, salt Türkiye için değil, özellikle
lider ağırlıklı siyasal kültüre sahip olan tüm ülkeler için geçerli-
dir. Siyasetin temel aktörü siyasal partiler değil, liderler olmuş-
tur. Söz konusu bu gerçeklik siyasal sistemden bağımsızdır (Yıl-
dız, 2002:81).
Siyasal liderler siyasi partiler için çok önemlidir. Ürünün en
önemli öğelerindendir. Seçmenlerin siyasal ürüne karşı duygusal
bağlarını zayıflatan etkenler, tamamen üründen kaynaklanabilir.
Örneğin siyasal liderlerin siyaset sahnesinde uzun süre kalmala-
rı, pek çok durumda seçmenlerce tercih edilmediği bilinir. İdeo-
lojik partilerde daha az rastlanan bir durum olmakla birlikte bir
çok partinin taraftarları, belli şartlarda da olsa liderlerinin yeni-
lenmesini beklerler. Ayrıca siyasal liderler siyasal ürünün ağır-
lıklı parçalarından biri olduğundan seçmenlerin partiye karşı
tutum ve davranışlarını da önemli derecede etkilerler. Özellikle
bir parti liderinin uzun süre partisini iktidar yapamaması gibi
durumlarda o partinin taraftarları başta olmak üzere aynı siyasi
yelpazedeki bir çok seçmeni olumsuz etkilemesi muhtemeldir
(Polat, 2015 :431- 432 ).
70
Diğer örgütlerde olduğu gibi siyasal liderler de bir takım özellik-
lerin bulunması gerekir. Öncelikle devlet gibi büyük ve kompleks
bir örgütün yönetimine aday olabilmek için iyi bir siyasal örgüt-
lenmeye ve o örgütü temsil eden donanımlı, iyi eğitim almış bir
lidere ihtiyaç vardır. Hem lider hem de temsil ettiği örgüt hayat
boyu eğitime açık olmalı, değişen dünya konjonktüründen geri
kalmamalıdır. Lider, temsiline talip olduğu kitlenin kültüründen
gelmeli, bu kültüre yabancı olmamalıdır. Politik pazarlamanın
odağında yer alan seçmenin gereksinimlerini anlayamayan bir
lider kalıcı olamaz. Seçmenin ihtiyaç ve isteklerinin iyi anlaşıla-
bilmesi için de, içinde bulundukları kültürün öğelerinin ve değer
yargılarının iyi analiz edilmesi gerekir. İçinde bulunulan kültürü
yansıtmadığı gerekçesiyle sürekli eleştirilen ve bir çok seçimde
önemli vaatlerine rağmen iktidara gelemeyen partilerin sayısı
azımsanmayacak kadar fazladır. Siyaset arenasında güvenin
önemi büyüktür. Özellikle güvensizlik ve siyasal çalkantılar ne-
deniyle her seçimde değişen siyasal iktidarların yoğun olduğu
pazarlarda, siyasi liderlerin ve örgütlerinin seçmene güven ver-
mesi, onları aldatmaması, içi boş vaatlerle seçmende güvensizlik
yaratmaması çok önemlidir. Siyasal sistemleri seçimlerin düzenli
aralıklarla tekrarlanmasını gerekli kılan demokratik pazarlarda
kalıcı bir seçmen tatmini ve sadakati sağlanabilmesi ancak güven
ilkesiyle sağlanabilir. Siyasi liderler etkili konuşma (retorik)
yeteneğine sahip olmalıdır. Konuşurken konuştuğu konu hak-
kında bilgili olmalı, konuşmayı dinleyiciye dinletebilmeli, dinle-
yicide heyecan oluşturabilmelidir. Politik pazarlamanın amacı-
nın ikna edicilik olduğu düşünülürse, seçmenle kurulan iki yönlü
iletişimde liderin retorik yeteneğinin önemi tartışılmaz, kanaa-
timizce. Siyasal liderler de örgütleri gibi istikrarlı olmalıdırlar.
Seçim zamanı sarf edilen vaatleri seçimden sonra inkar eden
veya ülkenin zor durumlarında erken seçim bahaneleri gibi ne-
denlerle sorumluluktan kaçmaya çalışan siyasal liderler, pazarda
kaybettiği güvenle istikrarsızlığa sürüklenir ve hem kendisini
hem de partisini kalıcı olarak pazardan uzaklaştırabilir. Türkiye
siyasi tarihinde liderleri ile var olup, liderin ardından kaybolan
bir çok partinin olması, liderliğin ne kadar önemli bir olgu oldu-
ğunu göstermektedir.
71
İmaj, özellikle son dönemlerde siyasal liderlerde aranan bir
özellik haline gelmiştir. Değişen dünya düzeni, parti ideolojileri-
nin önemini kaybetmesi, liderin örgütlerde daha etkin rol üst-
lenmeye başlaması, siyasal partilerce hazırlanan ve gittikçe bir-
birine benzeyen seçim beyannameleri gibi etkenler seçmeni
farklı arayışlara itmiş, siyasal lider imajlarının oluşturulması ve
korunması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Son dönemlerde politik pa-
zarlama uygulamacıları tarafından gerçekliklerin yeniden üre-
tilmesi ekseninde imaja yönelik çalışmalara hız verilmiştir.
İmajın kişi ve gerçeklik arasına girdiğine dikkat çeken Yazıcı
(1997: 16), imajın, reklam ve propaganda uzmanları tarafından
üretilen, ürünler ve kişilikler için yaratılan “görünüşler” olarak
tanımlamaktadır. Ayrıca görsel resim anlamındaki imajı, hedef
kitlenin bir kişi, kurum ya da parti hakkında sahip olduğu zihin-
sel konseptler şeklinde de tanımlamak mümkündür (Devran,
2004: 193).
İmaj kavramının iki öğeden oluştuğunu belirleyen Yıldız, görsel
ve de duyusal ve bilişsel öğelerin farklı özellikleri açıkladığını
vurgulamaktadır. Görsel öğeler, adaya ilişkin somut özellikleri
açıklarken ; duyusal ve bilişsel öğeler de soyut bir takım özellik-
leri açıklamaktadır. “Duyusal öğe daha çok karizma, güven, tavır
gibi adayla seçmen arasında gelişen ve tanımlanamayan ama
varlığı kabul edilen olguları ifade etmektedir” (Yıldız, 2002: 29).
İmaj, dış katılımcıların düşüncelerinde ortaya çıkan, gelişimi için
örgüt üyelerinin temel oluşturduğu, kurumun vizyonu, misyonu
ve örgütsel değerlerinden oluşan kurum kimliğinin algılanış bi-
çimidir. Bu açıdan imajın en belirgin unsurlarını, bir örgütün
gelecekte olmak istediği durumunu, idealini ve var olma nedeni-
ni açıklayan vizyonu, onu diğer örgütlerden ayırt eden ve üstlen-
diği özel görevleri yansıtan misyonu, sahip olduğu dünya görü-
şüne temel teşkil eden örgüt kültürü, sosyal sorumluluklarını
ifade etmeye yönelik düzenlenen iletişim stratejileri ve kurumsal
dizaynı oluşturmaktır (İnan, 2003:57).
Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kitle iletişim araç-
larının hızlı gelişimi ve yaygınlaşması sonucunda, siyasetçiler
imaj yaratma konusunda profesyonel ve uzman kişi ve kuruluş-
72
larla çalışmaya başlamışlardır. Bu dönem, siyasetçilere yönelik
imaj üretim ve yayma sürecinde yeni bir dönem açıldığı düşün-
cesini doğurmuş ve yaygınlaştırmıştır. Ancak, profesyonellerin
elinde siyasi liderler bir ürün gibi pazarlanarak, siyasi kişilikleri
geri planda kalmış, bu nedenle de gerçek kişiliklerin yerine onla-
rın modellerinin geçtiği, gerçekliklerin yeniden inşa edildiği gö-
rülmüştür. Siyasetçinin kişiliğine uymayan, yapay kalan ya da
benzer imajların çok sık kullanılması nedeniyle tekrara giden
imaj gösterge ve kodları, günümüzde siyasi imaj ketiminde
kurgusal gerçekliğin konumunun sorgulanmaya başlamasına
neden olmuştur.
Politik pazarlama uygulamalarının ilk dönemlerinde olduğu gibi
günümüzde de devam eden siyasette Amerikanlaşma isteği kuş-
kusuz siyasette profesyonelleşme arzusundan ve siyasal görsel-
liğin ve gösterinin siyasete renk katmasından kaynaklanmakta-
dır. Bilindiği üzere politik pazarlamanın doğuşu ve gelişimi ilk
ABD de başlamış, tüm dünyaya oradan yayılmıştır. ABD başkan-
lık seçimlerinde iki lidere dayanan seçim rekabeti, liderlerin ön
plana çıkmasını ve rakibinden farklılaşmayı zorunlu kılmıştır. Bu
kapsamda politik reklamlar, kampanyalar ön plana çıkmış hatta
bazı liderler dönemin film yıldızlarınca yürüyüş, konuşma, rol
yapma gibi eğitimlere tabi tutulmuştur. Politik danışmanlarca ve
profesyonel kampanya şirketlerince planlanan eğitimler, adayla-
ra bir çok açıdan katkı sağlamıştır.
Ayrıca, politik danışmanlar, parti liderinin ve adayın yapacağı
siyasal konuşmalara da müdahale etmektedirler. Parti liderinin
ve adayının yüz yüze ilişki ve medya yoluyla yeni bir kimlik ka-
zanmasında imajlarını yönlendirmekte ve yönetmektedirler. Bu
bağlamda, politik danışmanlar, simgeler kullanarak sözsüz ileti-
şim, yüz ifadeleri, ses tonu kalitesi, el kol hareketleri, giyim ku-
şam, göz hareketleri, yürüyüş ve duruş biçimi, araya konan fizik-
sel mesafe vs. gibi imaj üretmenin hedeflerini en iyi şekilde ta-
sarlayarak kullanmaya çalışmaktadırlar (Tokgöz, 2008: 237-
238).
Türkiye, yakın tarihte siyasal imajın ön plana çıkarıldığı bir siyasi
liderle tanışmıştır. Esasen iş adamı olan ve siyasi tecrübesi bu-
73
lunmayan Cem Uzan, girdiği ilk genel seçimde seçmen nezdinde
rakiplerinden farklılaşabilmeyi başarmış ve uzun yıllar siyaset
sahnesinde yer alan bir çok partiden daha fazla oy almayı ba-
şarmıştır. Lidere odaklanılan ve tamamen reklama dayalı seçim
kampanyası ile Cem Uzan’ a işadamı kimliğinden siyasetçi profili
yaratılmış ve başarılı olunmuştur. Daha çok Amerikanvari sis-
temde geçerli olan bu çalışma Türkiye’de de başarılı olmuştur.
Siyasal kampanya süresince medyanın star yaratma fonksiyonu
kullanılmış, yandaş medya kanalları ile adayın bilinilirliği arttı-
rılmış, gerçekliğin ötesine geçilerek aday adeta bir kurtarıcı ola-
rak benimsetilmeye çalışılmıştır. Yüksek maliyetlerle yürütülen
seçim kampanyaları çerçevesinde düzenlenen mitinglerde ken-
disini dinlemeye gelen seçmenlere çeşitli ikramlarda bulunul-
muş, miting sonrası partililerce konserler düzenlenmiştir. Ticari
pazarlamada kullanılan tüm pazarlama taktikleri başarıyla uygu-
lanmıştır. Adayın görünümü de dikkatle tasarlanmıştır. Her mi-
ting öncesi kişisel bakıma önem verilmiş, temizliği simgeleyen
beyaz gömlek kullanımına ağırlık verilmiştir. Ayrıca dinleyiciler
üzerinde bilgin aday etkisi yaratılmak için, Uzan’ın konuşma
yapacağı kürsünün arkasına dijital konuşma metinleri akış sıra-
sına uygun olarak yerleştirilmiştir. Böylece siyasi tecrübesi bu-
lunmayan liderin, halk önünde yapacağı bir üslup hatası ile ima-
jına olumsuz bir etki oluşmasının önüne geçilmiştir.
Ayrıca yine Türk siyasetine imaj konusunda örnek sayılabilecek
liderler arasında yer alan Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Ecevit,
Süleyman Demirel gibi isimlerden de bahsetmeden geçmek ek-
siklik olur. Omuzları öne yatık, dik duruşlu, konuşma gücünün
etkinliği ile önemli bir figüran olan Recep Tayyip Erdoğan siyasi
tarihin neredeyse en başarılı karizmatik liderleri arasındadır.
Atatürk’ den sonra en başarılı siyasi lider söylemi halk tarafın-
dan sıklıkla dile getirilmektedir. Türk toplumunun kültürünü iyi
özümseyen, toplumsal reaksiyonlara duyarlı, pazar fırsatlarını
iyi değerlendiren, toplumla iletişime önem veren bir lider olarak
daha uzun süre politik pazarlama çalışmalarına konu olacak bir
liderdir. Ayrıca halktan biri imajını seçmene benimseten mer-
hum Bülent Ecevit, kadınlara yönelik politikalarla öne çıkan ve
kararlı kadın politikacı imajı ile benimsenen Tansu Çiller, muha-
74
fazakar ideolojinin en önemli ismi olan merhum lider Necmettin
Erbakan politik pazarlama çalışmalarında imaj eksenli çalışma-
larda uzun süre yer alacak figüranlar olarak görünmektedir.
2.1.2. Partinin Programı
Bütün siyasal partiler, pazarda hedeflediği amacına ulaşmak için
bir parti programına ihtiyaç duyarlar. Yapılan pazar araştırmala-
rıyla seçmen ihtiyaç ve isteklerinin tespitinin ardından, parti
yönetimince belirlenen ihtiyaçlara yönelik bir program düzenle-
nir ve faaliyette bulunulan dönem içerisinde bu programa bağlı
kalınır. Partilerin yönetim organları tarafından kabul edilerek
tüm parti teşkilatı için bağlayıcılık arz eden parti programları,
ülkenin yönetim modeline, demokrasi kültürüne ve siyasal istik-
rarına bağlı olarak değişkenlik arz ederler. Özellikle demokratik
kültürü gelişmiş, siyaset kurumuna karşı toplumsal duyarlılığı
yüksek, siyasal katılım oranı üst seviyede olan ülkelerdeki siya-
sal partilerin parti programları, toplumsal hassasiyetler dikkate
alınarak oluşturulmaktadır. Modern demokrasilerde ülkenin
gelişmişlik düzeyleri ve beklentileri dikkate alınarak partilerin
programlarında daha fazla demokrasi, eşitlik, özgürlük, eğitim ve
sosyal haklar ve din ve vicdan özgürlüğü yer almaktadır. Az ge-
lişmiş ülkelerde ise modern demokrasilerin aksine daha somut
vaatlerin verildiği gözlemlenmektedir. Özellikle sarf edilen eko-
nomik vaatlerin seçmen üzerinde daha belirgin sonuçları olduğu
bilinmektedir.
Siyasi partinin unsurlarından bir diğeri de parti programıdır.
Aslında parti programını yapmak göründüğü kadar kolay değil-
dir ve karmaşık ve zor bir faaliyettir. Bu karmaşıklık ve zorluk
toplumun yapısının karmaşıklığından, toplumu meydana getiren
kategorilerin amaç ve dileklerinin çatışmasından ileri gelmekte-
dir. Siyasi partiler çoğu kez yapılacak işleri belirlemek, kamuo-
yuna sunmak, ikna etmek, sonra da uygulamaya geçirmek duru-
mundadırlar. Ülkenin bazı sorunlarına öncelik tanınması, iktisadî
kalkınmada belirli bir modelin benimsenmesi, tercihlerin yapıl-
ması, toplumsal ya da kültürel alanda belirli sorunlara öncelik
tanıması ya da tanımaması, ülkenin dünya düzeyindeki ilişkileri-
ni belirli bir çerçeve ve felsefe içinde ayarlaması, ülkenin imkan-
75
larıyla siyasi parti görüşü arasında asgarî bir uyuşum sağlanması
siyasi partinin programının ve bu programın uygulanmasının
unsurlarını oluşturur.
İslamoğlu (2002:125 ) bir siyasi partinin programının sahip ol-
ması gereken özellikleri şu şekilde açıklamaktadır:
- Parti programı milli olmalıdır.
- Siyasi partinin felsefesi, ideolojisi ve kimliği ile tutarlı ol-
malıdır.
- Ülke sorunlarını, bunların öncelik sırasını dikkate almalı-
dır.
- Çözüm önerileri ülke ve dünya gerçekleri ile uyumlu olma-
lıdır.
- Kendi içinde tutarlı olmalıdır.
- İnandırıcı ve güven verici olmalıdır.
- Partinin ürünü olmalıdır.
- Hedefleri gerçekçi ve ulaşılabilir olmalıdır.
- Bilimsel verilere dayanmalıdır.
Bir siyasi partinin programı onu benzerlerinden ayıran ve iktida-
ra geldiğinde seçmenlerin hangi ihtiyaç, istek, arzu ve beklentile-
rini karşılayacağını ana hatları ile gösteren eylem planıdır. Bu
eylem planı parti felsefesi, ideolojisi ve imajı ile tutarlı olmalıdır
(İslamoğlu, 2002: 123).
Program yapmak ve gerçekleştirmek günlük politikanın ötesinde
iktidar ile toplum ilişkilerinin belirlenmesinde, ülkenin siyasal,
ekonomik, toplumsal ve kültürel yapısının uzun dönemde de-
ğişmesinde vazgeçilmez izler bırakmaktadır. Partiler programla-
rı ile seçmenlere bazen doğru çözüm önerileri gösterirken bazen
de hedef gösterirler. Toplumlara ufuk çizen programlar oluş-
turmakta partilerin görevlerindendir (Çam, 1999; 426).
Başarılı bir program hazırlanırken, program ülkenin konjonktü-
rel yapısına uygun olmalı, dünyadaki uygulamalar izlenmeli ve
bunlardan en iyi sonuç verenlerin ülke için nasıl uygulanabile-
cekleri araştırılmalıdır. Parti programı, devletin var oluşu, sürek-
76
liliği ve ilkeleri ile ve aynı şekilde uluslararası durumla da uyum-
lu ve tutarlı olmalıdır (Divanoğlu, 2008: 109).
Siyasi partiler, program yapma, karşıt programları eleştirme,
yeni programlar ortaya koyma faaliyetlerinde kamuoyunun eği-
tilmesi siyasal bakımdan biçimlenmesine yol açmakta, seçmenle-
rin gerek iktidar gerekse muhalefet partileri karsısında daha
uyanık tutum içerisinde olmasına imkân vermektedir. Toplumun
siyasal eğitimi bakımından, partilerin programlarla ortaya çık-
maları, seçmene tercih hakkı vermeleri, geleneksel toplumdan
modern topluma geçişte önemli bir ilerleme oluşturmaktadır
(Çiftlikçi, 1996: 130).
Parti programları tüm toplumu ilgilendiren düzenlemeler içerdi-
ğinden iktidara gelmeyi hedefleyen siyasal partiler sadece kendi
seçmenini memnun edecek politika ve vaatler yerine, pazarın
tamamına yönelik vaatlere de önem vermelidir. Pratik de tüm
seçmen ihtiyaç ve isteklerini karşılamak hem maddi hem de tek-
nik açıdan mümkün gözükmese de, seçimlerin sürekliliği ve yü-
zergezer oy olarak tabir edilen kararsız seçmenlerin varlığı dik-
kate alındığında, en azından diğer seçmenlerin ihtiyaçlarının da
farkında olunduğu algısı oluşturulması fayda sağlayacaktır. De-
ğişen toplum istekleriyle uyumlu olarak programın bu değişime
ayak uydurmaması siyasal toplum desteğinin erimesine, partinin
seçimlerde yavaş yavaş oylarını yitirerek silinmesine neden olur.
Bu durum hem partinin fikir yapısında, hem de yöneticileri dü-
zeyinde sürekli bir yenilenmeyi gerekli kılmaktadır. Kendileri
değişmezler, kadro ve ideolojilerini yeni durumlara uydurmaz-
larsa hem kamuoyuyla aralarındaki mesafe açılacak hem de
mevcut yapıları sistemdeki gelişmeyi engelleyecektir. Seçmene
yönelik pazar araştırmaları bu noktada önem arz etmektedir.
Zaten eğitim, sağlık, ulaşım, ekonomi gibi konularda seçmenin
beklentileri birbirine yakın olduğundan siyasi teşkilatlara düşen
görev, özellikle farklılaşılabilecek pazar dilimlerini saptamak ve
bu pazarlara da yönelik parti programları oluşturabilmektir.
Nasıl ki, tüketici pazarlarında pazar boşluklarını ve fırsatları
yakından takip etmek işletmelere ek fayda sağlıyorsa, siyasal
pazarda da aynı ek değerin yaratılması seçmene hitap edebilecek
parti programları ile gerçekleştirilebilir.
77
2.1.3. Partinin Adayları
Her siyasal sistemde, siyasal duyarlılığı yüksek ve topluma siya-
set yoluyla hizmet etmek isteyen kimseler vardır. Günümüzde
siyaset kurumuna olan ilginin bir çok nedeninin bulunduğunu
söyleyebiliriz. Siyaset, kimileri için bir uğraşı, kimileri için de bir
meslek, kendini ispat etme, milliyetçi duyguların dışa vurumu,
statü sembolü, yönetim gücünü ele geçirme, alınan eğitimlerin
karşılığı, yaşanan sıkıntılara yönelik bireysel çözüm önerilerinin
resmi kurum aracılığıyla dışa vurumu, şahsi gereksinmelere
yönelik çabalar, bireysel iktidar hırsları ve geleceğe yönelik bek-
lentiler.... Siyaset kurumuna olan ilginin nedenleri arasına daha
bir çok etken yazılabilir. Özellikle bireysel ve toplumsal beklenti-
ler kişiden kişiye farklılık arz ettiğinden, siyasal duyarlılığın se-
bepleri de buna bağlı olarak farklılaştırılabilir. Tüm bu gerekçe-
lerin ortak noktasında tek bir ortak nokta vardır o da topluma
hizmet etme isteğidir.
Siyaset, toplumu ilgilendiren bir kurum olması nedeniyle, top-
luma siyaset yoluyla hizmet vermek isteyen kişilerin birtakım
özelliklere sahip olması gerekir. Devlet, yaptığı hukuki düzenle-
melerle seçme ve seçilme yeterliliği konusunda bazı kısıtlayıcı
kararlar alarak siyasete belirli bir çerçeve getirmektedir. Aynı
zamanda farklı bölgelerden seçmen tercihlerine önem verilerek
farklı unsurların da siyasete dahil olup, toplumsal problemlerin
saptanması ve çözümü noktasında çeşitliliği sağlamaktadır.
Her ülkenin kendi siyasal sistemi içinde seçme ve seçilme hakkı-
düzenleyen yasal düzenlemeler birbirinden farklılık arz eder.
Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’ sında milletvekili seçil-
me yeterliliğine ilişkin hükümde ;
MADDE 76- (Değişik: 13/10/2006-5551/1 md.) Yirmibeş yaşını
dolduran her Türk milletvekili seçilebilir. (Değişik: 27/12/2002-
4777/1 md.) En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar, yüküm-
olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar, kamu hizmetin-
den yasaklılar, taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla
hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar; zimmet, ih-
tilâs, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı
kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçı-
78
lık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını
açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tah-
rik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğ-
ramış olsalar bile milletvekili seçilemezler demektedir. ( TC
Anayasası madde 76 ).
Milletvekili seçilme yaşı da ülkeler arasında farklılık göstermek-
tedir. Örneğin Fransa’ da 23, Almanya, Kanada, Rusya ve İngilte-
re’ de 18, Amerika Birleşik Devletleri’nde de Türkiye’ de olduğu
gibi 25 yaş sınırı öngörülmüştür. Ayrıca kısıtlılık ile ilgili hüküm-
ler yine Almanya’ da Seçim Kanununda gösterilmiş, bazı ülke-
lerde yalnız kısıtlılıktan söz edilmekle yetinilerek, bunun kapsa-
mına giren durumlar belirtilmemiştir. Örneğin, İngiltere’ de du-
rum böyledir (İzmir, 2011:63-72).
Adayın kişiliğinin de seçmenler üzerinde çok büyük etkisi vardır.
Özellikle yerel seçimlerde bunun önemi ön plana çıkmaktadır.
Seçmenler partiden çok adaya oy vermektedirler. Özellikle siya-
setle pek ilgilenmeyen, herhangi bir partiye üyelik ya da sempa-
tizanlık düzeyinde bağlı olmayan, yüzen oylar olarak da tabir
edilen seçmen oyları adayın kişilik özellikleriyle kazanılmaktadır
(Bayraktar, 2009:34 ).
Aday, siyasal ürün paketinin en önemli parçalarından birisidir.
Ürün bileşenlerinden adayın ürünün diğer parçaları arasında
çağrışım yaratarak tamamlayıcı etki oluşturabilmesi için’ en
uygun aday’ problemi çözüme kavuşturulmalıdır. Uygun aday
sorunu pratikte ‘ en nitelikli ‘ kişi anlamına gelmez. Siyaset uğra-
şısında hedef olabildiğince fazla sayıda oy elde etmek ise de,
diğer yönden, toplumun farklı kesimlerini de memnun etmek
gibi bir işleve sahiptir. Siyaset çok farklı problemlere, isteklere,
önceliklere ve çıkarlara sahip çeşitli toplumsal kesimler arasında
bir oran oluşturmayı gerektirir. Bu noktada siyasal karar verici-
ler farklı tercih değişkenleri devreye girer ve ‘ en nitelikli aday
her zaman ‘en uygun aday’ anlamına gelmeyebilir (Polat,
2015:426 ).
Çiftlikçi (1996)’ye göre bir adayın taşıması gereken özellikler şu
şekilde açıklanmıştır :
79
- Aday her şeyden önce demokratik sistemin üstünlüğüne
inanmalı,
- Ülke meseleleri görüşülürken son derece atak ve dikkatli
olmalı, halkın aleyhine olabilecek hiçbir şeye destek ver-
memeli,
- Geçmişi başarılarla dolu,
- Alanında uzman olmalı,
- Halkını tanımalı, hissiyatını bilmeli, halkını anlamalı,
- Ülkenin problemlerini bilmelidir.
- Aile hayatına, milli ve manevi değerlere önem vermeli,
- Şaibesiz, dürüstlüğü, saygınlığı belli localar tarafından değil
de bizzat halk tarafından tescilli olmalıdır.
- Para harcayarak milletvekili olmayı hedeflememelidir (Çift-
likçi,1996:37).
Adayın siyaset kurumuna hizmet edebilmesi için sahip olması
gereken bireysel özelliklerin ve yerine getirmesi gereken hukuki
yükümlülüklerin yanı sıra ayrıca bazı uğraşılara da sahip olması
gerekir. Örneğin, bir siyasal parti kanalı aracılığıyla adayın birey-
sel pazarlama faaliyetlerine yönelinmesi ve sahip olunan aday
imajının parti örgütü ve lider imajı ile bütünleşmesinin sağlana-
rak sinerji oluşturulma çabaları bu uğraşılar arasında değerlen-
dirilebilir. Kotler ( 1975 ), siyaset yapmaya istekli ve hükümette
bir pozisyona ulaşmak isteyen kişilerin uğraşılarını söyle ifade
etmektedir ( Kotler, 1975: 768 ) :
- Aday öncelikle siyasi bir partiye girmeli ve orada bilinir
hale gelmelidir. Parti içerisinde kendisine saygı duydura-
cak bir siyasi stil belirlemelidir. Bunun içinde parti üyele-
rinin siyasal süreçten beklentilerini belirlemelidir.
- Gelecek seçimlerde partinin adayı olma isteğini gösterme-
lidir. Ön seçimlere katılmalı ve parti seçmenlerinin deste-
ğini kazanmalıdır.
- Ön seçimleri kazandığı takdirde genel seçimlerden önce
seçmenlere ulaşmalıdır. Konuları içeren kampanya strate-
80
jisi, reklamlar, fon toplama gibi önemli kararlar almak zo-
rundadır.
- Eğer aday seçilmişse, hükümette kendisini tekrar seçtire-
bilecek bir çalışma yapması gerekmektedir.
Adaylar yarattıkları imaj sayesinde seçmenlerin zihinlerinde
belirli yerler işgal etmektedirler. Seçmenler de seçim zamanları
adayın önerilerinin kendi fikirleriyle uyumuna, adayın imajına ve
adaya olan beklentilere göre oy vermektedirler. Seçmen, adayı
gören ve onun kim için çalıştığını bilen ve ona oy veren kişilerdir.
Adaylar tarafından seçmenlerin oy vermeleri ise üç aşamada
etkilenebilir (Rosenberg ve McCafferty, 2001: 31-32):
1. Adayların kendileri oy üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Onların partiye olan bağlılıkları ve konularla ilgili konum-
ları, adayın kişisel kalitesi seçmenlerin tercihlerini önemli
şekilde etkilemektedir.
2. Adayın kişisel kalitesi, siyasal bir gerçeklik olarak adayın
gösterdiği imaj açısından önemli bir konudur.
3. Adayın oluşturmayı düşündüğü imaj şekillendirilebilir.
Parti bağlılığı ve ideolojiler esneklik sahibi olmayan olgu-
lar olsa da görünüm ve stil esnek olgulardır. Adaylar belli
talimatlar altında, seçmenlere etkili görünüme sahip ola-
cak kişisel imaja sahip olabilirler.
2.1.4. Partinin İdeolojisi ( Dünya Görüşü )
İdeoloji, “genel olarak bir siyasi partinin inançlarını, değerlerini,
temel ilkelerini ifade eden bir politik ideolojide olduğu gibi, şu ya
da bu ölçüde tutarlı inançlar kümesi; siyasi ve toplumsal eylemi
yönlendiren düşünce, inanç ve görüşler sistemi; bir toplumsal
durumu yansıtan düşünceler dizgesi; insanların kendi varoluş
koşulları ve ilişkilerinden doğan yaşam tarzlarıyla ilgili tasarım-
ların tümü” olarak tanımlanabilir ( Cevizci, 2002:533 ). İdeoloji
kavramını ilk olarak Destutt de Tracy 1976 yılında verdiği bir
konferansta kullanmıştır ( Topakkaya, 2007: 165).
İdeoloji kavramı, ilginçtir ki, hem gerçekliği gizleyen ideoloji,
hem de yeni toplumsal yapılar içinde insanları harekete geçire-
cek izlenceler anlamında kullanılabilmektedir. Böylece, ideoloji
81
denen olgu hem insanları ve toplumları değiştirip ileriye götür-
meye yarayabilen bir anlatım biçimidir, hem de tutucu ve insa-
nın kendi gerçekliğini kavramasını önlemeyi amaçlayan bir yan-
lış-bilinç üretimi düzeneğidir bu kavramlaştırmaya göre ( Oskay,
1980:199 ).
İdeoloji alanındaki çalışmalarıyla tanınan ünlü düşünür Althus-
ser, 1968 yılında bilim adamlarına verdiği seminerinde, ideoloji-
ye dönük önermeler sunmaktadır. Bu sunuş içerisinde, ideolojiyi,
pratik ve teorik ideolojiler olmak üzere ikiye ayırır. Pratik ideo-
lojiler davranış-tutum-hareketlerle birleşen kavram-tasarım-
imgelerden meydana gelen karmaşık oluşumlardır. Pratik ideo-
lojiler, insanların karşılaştıkları sorunlara somut çözümler üre-
ten ve davranışlarını yöneten pratik kurallar rolünü üstlenirler.
Teorik ideolojilerin tarifi daha muğlak ve dağınıktır. Althusser,
bilim adamlarında bilinçli ya da bilinçsiz olarak var olan ve uyuk-
layan bir felsefenin bulunduğunu söyler. Zaten bilim ve felsefe-
nin birbirini karşılıklı sömürüsünün de tarih boyunca yaşandığı-
nı savunmaktadır (Güngör, 2001:223) .
Her ideoloji doğduğu toplum içinde var olan siyasal rejimle doğ-
rudan ilgilidir. Liberal bir rejimde ideolojiler çoğalır ve yarışma-
ya girer. Rejim otoriter ise ideolojilerin açıkça ortaya çıkması
kolay değildir. Her ideolojide partizan bir düşünce vardır. İdeo-
loji kendisini benimsemiş olanlar için geçerli, diğerleri için bir
tartışma konusu olmaktan öteye geçemez (Çam: 2002: 238).
Toplumun tümü için geçerli olmasa da ideoloji, kültürün gerçek
çekirdeği olup, siyasal parti kimliğinin tanımlanmasında temel
taşlardandır. İdeoloji daima birlik ve beraberlik peşinde olması-
na rağmen, çoğu zaman bunu gerçekleştiremeyerek, ayırıcı ol-
maktadır. Ancak bu ayırıcılık toplumda siyasal partilerin kimlik-
lerinin ayrışması için de gerekli bir özelliktir. İdeoloji, kültür
içinde model ve değerle kıyasla daha rasyonel ve açıktır (Arık,
1967 :10 ).
Politik pazarlama uygulayıcıları insanların sahip olduğu ideoloji-
lerin oy verme davranışları üzerindeki etkisini dikkate almalıdır-
lar. Zira belirli bir toplum içerisinde yaşayan birey özellikle refe-
rans grupların da etkisiyle dünya görüşünü şekillendirmekte,
82
bakış açılarını pratik olarak bir ideolojinin kalıpları arasında
sunmaktadır. Bireyin konuşmalarından, hal ve hareketlerinden,
düşüncelerini ifade etme yönteminden hangi ideolojiye sahip
olduğunu kestirmek mümkün olmaktadır. Çünkü her ideolojinin
kendisine özgü kabulleri, değer yargıları, yaşam tarzı ve beklen-
tileri vardır ve birey kabullendiği ideoloji doğrultusunda kendi-
sini ele verir.
Siyasal ideolojisini değiştirmek, doğup büyüdüğü mahalleyi de-
ğiştirmek gibidir. Çok önemli bir gerekçe olmadıkça seçmen ide-
olojisini değiştirmek istemez. Çünkü mevcut aile ve sosyal çev-
reden tevarüs edilen siyasal tutum ve görüşlerin değiştirilmesi,
kişinin bu konularda ciddi gerekçeler üretmesini gerektirir. Ay-
rıca beraber olduğu insanlara bunu açıklaması, onları bu konuda
ikna etmesi de gerekebilir. Tanıdık, arkadaş, aile, veya diğer
sosyal çevre tarafından kınanmak veya dışlanmak kişinin ideolo-
jisini değiştirme maliyetleri arasında ağırlıklı yer tutar (Demir,
2009:6).
Sitembölükbaşı’nın (2001: 233-235) Isparta örnekleminde yap-
tığı alan araştırmasına göre ideoloji seçmen tercihinin belirlen-
mesine etki eden önemli bir faktör olarak dikkat çekmektedir.
Aynı araştırmada ideolojisi nedeniyle bir partiye yöneliş genç-
lerde yaşlılara göre belirgin bir şekilde daha çok görülmektedir.
Hayata atılırken bir yığın sorunların ve sorumlulukların kendisi-
ni beklediğini gören birey, onların üstesinden gelebileceği im-
kanlardan ve haklardan mahkumdur. Türkiye özelinde düşünül-
düğünde karar alma tekeli çoğunlukla yaşlıların elinde olduğun-
dan genç kendisini hayatta etkisiz ve değersiz görmektedir.
Gençlik yıllarında bireylerin hayatına anlam veren ve kişilikleri-
ne değer katan bir faktör olarak ideolojiler muhtemelen onlar
için cesaret ve güç kaynakları olmaktadır (Damlapınar ve Balcı,
2005:65).
Seçmenlerin oy verme davranışlarında ideolojik görüşlerinin
etkili olduğu görüşüne dayanarak her siyasal partinin kendisini
konumlandıracağı bir ideolojiye sahip olması gerekir. Siyasal
pazardaki sayısal çoğunluk ve genel anlamda siyasal partilerin
birkaç ideoloji etrafında toplanması, seçmeni farklı arayışlara
83
yönlendirmektedir. Teknolojik alanda yaşanan gelişmeler bilgi
toplumunun oluşmasını desteklemekte, seçmenin aynı ideoloji
etrafında toplanan partiler arasında bile belirgin ayrımlar yapa-
bilme yetisine sahip olmasına imkan vermektedir. İdeolojilerin
oy verme davranışlarında tamamen önemini yitirmese de azalan
bir etkiye sahip olduğu gözlemlenmektedir. Ülke içerisinde aynı
ideoloji etrafında toplanan siyasal partilerin aldıkları oy oranla-
rındaki bariz farklar bu durumu izah etmektedir. Mesela, Türki-
ye yaklaşık 15 yıldır kendisini muhafazakar demokrat olarak
konumlandıran AK PARTİ tarafından yönetilmektedir. Ülkenin
siyasi tarihinde yeni bir oluşum sayılan bir partinin girdiği tüm
genel ve yerel seçimlerde, aynı siyasi yelpazedeki daha eski par-
tileri dahi geride bırakarak açık ara farkla seçimleri kazanması,
ideolojilerin seçmen nezdinde gerilediğine örnek gösterilebilir.
Çünkü ideolojiler toplumsal kabullerini ancak belirli bir zaman
sonra elde eder ve zamana bağlı olarak kendisiyle ilişkilendiril-
mek istenen örgütlere atfedilebilir.
2.2. Politik Pazarlamada Fiyatlandırma
Pazara dayalı ekonomilerde fiyat arz ile talebi karşılaştırır ve
alıcı ile satıcının üzerinde anlaşması ile mübadeleyi sağlar. Mal
veya hizmete konulan fiyat o mal veya hizmete olan talebi geniş
ölçüde etkiler. Buna bağlı olarak rakipler karşısındaki durumunu
ve pazar payını etkilemesi sonuçta gelirler ve karlar üzerinde
etkisini gösterir (Mucuk, 1982:133-134).
Geleneksel pazarlamada fiyat, alıcıların bir ürün veya hizmeti
elde etmek için ödemeleri gereken paradır (Tek ve Özgül:2005:
393).123 Firmalar açısından fiyat, pazarlama karması unsuru
olarak en önemli unsur olarak görülmeyebilirken, tüketiciler
tarafından bakıldığında fiyat unsuru firmanın ürün ve hizmetleri
ile ilgili belli algılamalara yön verdiğinden dolayı daha önemli
olmaktadır (Mucuk, 1998:158)124
Pazarlaması yapılmak istenen ürünün fiyatı, aynı zamanda o
ürünün pazarlanabilme kabiliyetine doğrudan etki etmektedir.
Bu nedenle doğru bir fiyatlandırma politikasına sahip olmak
önemlidir. İsabetli bir fiyatlandırma politikası piyasanın özellik-
lerine, rakiplerin pazardaki konumlarına ve firmanın o ürün için
84
katlanabildiği maliyete bağlı olarak gerçekleştirilir. Fiyat belirle-
nirken alt ve üst sınırlar farklı yollarla belirlenir. Fiyatın üst sını-
rı çoğu zaman rakiplerin eşdeğer ürün için belirlediği fiyata bağlı
olarak saptanır iken, alt sınır ise firma yöneticisinin ürünün ma-
liyeti dikkate alınarak saptadığı politikaya bağlıdır. Bu iki nokta
arasında fiyatın hangi noktada belirleneceğine karar verilmelidir
( Kazımov, 2004:38 ).
Tüketicilerin ihtiyaçlarının neler olduğunun, bu ihtiyaçları karşı-
lamak için üretilecek malların ve bileşimlerinin nasıl olması ge-
rektiğinin, üretim örgütlenmesi açısından izlenecek politika ile
dağıtım kanallarının belirlenmesinde fiyat sisteminin büyük bir
fonksiyonu bulunmaktadır(Standford,1960:2-3).
Bir ürünün fiyatı satıcı tarafından sağlanan ürün miktarı veya
alıcı tarafından ödenen paranın miktarı azaltılıp çoğaltılarak
açıkça değiştirilebilir. Bunun yanında, fiyatlar açık olmayan şe-
killerde de değiştirilebilir. Ödeme vadesinin uzatılıp kısaltılması,
malın teslim zamanı ve yerinin değiştirilmesi, taksitlere uygula-
nan faiz oranlarının değiştirilmesi ve ürün kalitesinin farklılaştı-
rılması vb. şekillerde de fiyatlar değiştirilebilir (Oluç, 1988:3).
Pazarlama karması elemanlarından ürün, tutundurma ve dağı-
tım tüketiciye değer ifade eden bir şeyler sunmaya çalışırken;
fiyat tüketiciye sunulan değer karşılığında tüketiciden değer
ifade eden bir şey alma gayreti içindedir. Başka bir ifadeyle, tüm
diğer pazarlama karması öğeleri birer maliyet unsuru iken, fiyat
işletme için gelir getiren yegane pazarlama karması elemanıdır.
Ayrıca fiyat, pazarlama karması elemanlarının en esnek olanıdır
ve pazarlama yöneticilerinin yaygın olarak ilk başvurduğu bir
rekabet silahıdır (Altunışık v.d., 2004: 183).
Politik pazarlamada ise fiyatlandırma farklı bir görünüme sahip-
tir. Çünkü kamu ekonomisi ve özel ekonomi, bireylerin ihtiyacı
olan mal ve hizmetleri kıt kaynakları kullanarak hedeflerine
ulaşmaya çalışırlar. Ancak bu hedeflere ulaşma yollarında farklı-
lık gösterirler. Bilindiği gibi özel ekonomide neyin, nasıl ve kim-
ler için üretileceğine bireyler karar verirler. Kararları piyasa
şartları etkiler ve üretim, fiyat mekanizmasının işlemesi ile yapı-
lır. Kamu ekonomisinde ise üretim ve kaynakların kullanılması
85
özel ekonomideki gibi olmayıp, toplumsal isteklere göre, serbest
piyasa ve bu piyasa da oluşan fiyat mekanizmaları dışında yapı-
lır. Kamu ekonomisinde üretimi şekillendiren, toplumsal ihtiyaç-
ları göz önüne alarak hazırlanan devlet bütçesi olup, işleyişini de
fiyat mekanizması yerine politik mekanizma tayin eder. Ancak
bu farklılıklar da mutlak birer fark sayılmamalıdır. Çünkü özel
ekonomi için geçerli olan bazı prensipler gerektiğinde kamu
ekonomisine de uygulanabilir. Nitekim, bu gün devlete ait olan
kamu iktisadi teşebbüslerinin bir kısmı monopol halinde piyasa
ve fiyat unsurları dışında üretim yaptığı halde bir kısmı da piya-
sa şartlarına göre tıpkı bir özel firma gibi aynı konuda faaliyet
gösteren özel teşebbüslerle rekabet şartları içinde üretim yap-
maktadır. Bununla beraber, kamu ekonomisinin bu tip üretici
ünitelerinde bile ekonomi faaliyetinin organizasyonu ve karar
verme süreci özel ekonomideki organizasyon ve karar verme
işleminden tamamen farklı olmaktadır(Büyükerşen, 1989:12 9).
Politik pazarlama açısından pazara sunulan ürünlerde net bir
fiyatlandırma yapmak mümkün değildir. Politik pazarlamada
ürünler, ticari pazarlamanın aksine soyut özellikte olduğundan ,
pazara sunulan ürünlerin ticari değeri yerine psikolojik maliyet-
leri söz konusudur. Bu nedenle elde edilen/edilecek hizmet kar-
şılığında parasal bir ödeme yapmak olanaksızdır. Fiyat, sadece
“taahhüt edilen hizmetler karşılığı seçim zamanı adaya ya da
partiye verilen oy, üye aidatları ve partiye/adaya yapılan hizmet-
lerdir” (Tek, 1997: 447). Ayrıca, seçmenlerin verdikleri oy karşı-
lığında siyasal partilerden elde etmeyi umdukları faydanın elde
edilememesi ve mahrum kalınan alternatiflerden elde edilebile-
cek potansiyel faydaların yoksunluğu, politik pazarlamanın psi-
kolojik maliyetleri arasında sayılabilir.
Siyasi partiler toplumun müşterek ihtiyaçlarını devletin imkan-
larıyla karşılamayı vaat ederler. İktidara geldiklerinde kamu
hizmetlerinin neler olacağını ve bunların hangi boyutta yürütü-
leceğini, seçim programı doğrultusunda ülkenin içinde bulundu-
ğu mali ve ekonomik koşullara göre kararlaştırmaktadırlar. Kuş-
kusuz bu keyfi bir uygulama olmayıp, anayasal ilke ve koşulların
ışığı altında gerçekleştirilir. İktidara gelemeyen siyasi partiler ise
kendilerine oy veren seçmenleri adına iktidarın bu icraatlarını
86
denetleme görevini üstlenirler. Siyasal iktidar kamu hizmetlerini
kamu yararı ve verimlilik ilkelerine göre yürütmek, toplum açı-
sından en iyi ve yararlı olanını gerçekleştirmek zorundadır. Hiz-
metlerin belirlenmesi kadar, bunların gerçekleştirilmesi için
izlenebilecek alternatiflerin analizi ve değerlendirilmesi, en uy-
gunun seçimi, gerekli imkanların sağlanması, denetimi, finansal
imkanların en iyi şekilde kullanımı da kamu hizmetlerinin en
yüksek düzeyde yürütülebilmesi açısından şarttır. Siyasi partiler
günümüzde devletin imkanlarıyla güvenlik, asayiş, eğitim, sağlık
hizmetlerini yürütmenin yanında, ekonomik ve sosyal görevle-
rinden doğan hizmetleri de vaat ederler. Ekonomide denge sağ-
lanması, ekonomik kalkınma ve büyümenin gerçekleştirilmesi,
tam istihdamın sağlanması ve korunması, herkesin insan haysi-
yetine yaraşır bir gelir düzeyine kavuşturulması ve gelir dağılımı
gibi temel ekonomik ve sosyal hizmetlerin gerçekleştirilmesinde
rol alabilmektedirler (Akdoğan, 1985:41).
Toplum açısından önem taşıyan bu mal ve hizmetler eğer devlet
tarafından üretilmezler ise başka türlü üretilemeyecek nitelikte-
dirler. Söz konusu mallar fiyatlandırılamazlar ve bu nedenle
satışa konu olamazlar. Bu mal ve hizmetler küçük kısımlar ha-
linde bölünemeyen ve talebi belli olmayıp toplumu oluşturan
bireylerin tamamını ilgilendirmektedirler (Sharp and Siliger,
1964:13).
Mal ve hizmetler, kamu harcamaları suretiyle gerçekleştirilirler.
Bunlar kamu politikası olarak belirlenen veya sınıflandırılan
politikalar aracılığıyla sağlanan mal ya da hizmetlerdir. Mal ve
hizmetler, toplumsal nitelikteki ihtiyaçları karşılamaya yönelik,
faydaları toplum bireyleri arasında bölünemeyen ve faydasından
o ülke içindeki hiç kimsenin yoksun bırakılmadığı ve ilgili karar-
ları siyasal süreç içerisinde verilen mal ve hizmetlerdir. Bu mal
ve hizmetlerin faydası herkes tarafından hissedilmekle birlikte,
faydanın bireysel boyuttaki değerinin ölçülmesi imkanı yoktur.
Buna bağlı olarak, sırf o hizmete yönelik olarak, kişisel boyutta
bir bedel ödenmesi de mümkün olamaz. Örneğin savunma hiz-
meti tamamen siyasal iktidarın kararlarıyla devlet tarafından
sağlanır ve hizmetten yararlananların bireysel olarak elde ettik-
leri faydaya göre belirli bir bedel ödemeleri söz konusu değildir.
87
Yapılan savunma hizmeti bütün vatandaşlara yönelik olup, ya-
ratmış olduğu faydadan toplum bireyleri kısmen ya da tamamen
yoksun bırakılamaz. Bu malların faydasının, her hangi bir kimse-
ye yalnız başına tahsisi de yapılamaz, bütün toplum kesimleri bu
hizmetlerden doğan genel faydanın kapsamı içindedir. Bütün
toplum bireyleri yaratılan hizmetten aynı derecede yararlanırlar
ve hizmetten yararlanmamak veya hizmetin engellenmesi söz
konusu değildir. Oysa özel mallar açısından yukarıda belirtilen
nitelikler mevcut değildir. Eğer bir kişi herhangi bir yiyeceği,
giyeceği almak veya özel nitelikteki bir hizmetten yararlanmak
istemiyorsa veya başkasını istiyorsa arzuladığını seçme fırsatına
sahiptir. Kişinin fiyatını ödemeden özel mallardan yararlanması
mümkün olmayıp, böyle bir talebin yapılması halinde talebi ya-
pan kişi, satıcının olumsuz cevabıyla karşılaşır. Özel mallarda
gerek üretici ve gerekse tüketici açısından karar vermede etkili
olan en önemli faktör, piyasa durumu ve oluşan fiyattır. Kamusal
mal ve hizmetlerde ya da siyasi partilerin vaat ettikleri mal ve
hizmetlerde ise durum farklıdır. Faydanın özel tüketime tahsis
edilememesi, maliyetinin bireysel boyutta ölçülememesi bu mal-
ların fiyat yoluyla değerlendirilmesini imkansız kılmaktadır
(Standford, 1960:11).
Politik pazarlama faaliyetlerinde siyasal partiler ve kampanya
yöneticileri iktidarlarını kalıcı kılmak istiyorlarsa, kararlarını
etkilemek istedikleri seçmenlere verdikleri vaatleri zamanı gel-
diğinde yerine getirmek zorundadırlar. Seçmen, verdikleri karar-
larla kendi faydalarını arttırmaya çalışırken, siyasal iktidarlar da
pazarda daha kalıcı olmak ve sürdürülebilir rekabet avantajı
elde etmek isterler. Elbette verilen vaatlerin gerçekleşmesi için
finansal kaynağa ihtiyaç vardır. İktidara gelen siyasi partiler
parti programları kapsamında uygulayacağı politikalarında ka-
mu gelirlerini kullanırlar. Ancak kamusal kaynakların sınırsız
kullanımı mümkün olmadığından, iktidara sahip siyasi partiler
kamu gelirleri, giderleri ve seçmen beklentileri arasında bir
orantı kurarak politika oluşturmalıdırlar.
Fiyatlandırmadaki önemli konulardan biri de oy karşılığında
vaat edilen hizmetin inandırıcı olmasıdır. Siyasilerin vaatleri,
vatandaşa sunulabilecek bir kamusal hizmetin makul ölçülerin
88
üzerine çıkması durumunda bilinçli seçmende şüphe yaratacak-
tır. Siyasi liderler seçim dönemleri mitinglerde vaatlerini sıralar-
ken, karşılığında bu vaatlerin gerçekleşmesini sağlayacak fi-
nansman yollarını da seçmene göstermelidirler (Kaleli,
2015:19).
Politik iktidar kendi yaşam sürelerini uzatmak, seçmenler de
kendi gerçek gelirlerini artırmak için çaba içerisindedirler. Dola-
yısıyla kamu gelirleri ve kamu giderleriyle ilgili kararlar aracılı-
ğıyla seçmen tercihlerinin yönlendirilmesi arasında önemli bir
ilişki kurulabilir. Hangi kamusal malların üretileceği, hangi hiz-
metlerin gerçekleştirileceği ve bundan doğan harcamaların nasıl
karşılanacağına ilişkin ortaya konulan alternatif yollar ve etkin-
liklerinin siyasi partinin pazarlama kararlarıyla doğrudan ilişkisi
bulunmaktadır. Özellikle kamu gelirlerinin sağlanması ile ilgili
kararları alırken ve uygularken seçmenlerin gösterecekleri anla-
yış veya tepkilerin araştırılmasıyla daha isabetli pazarlama poli-
tika ve stratejileri geliştirilebilir. Vergi dolaylı mı yoksa dolaysız
yapıda olmalıdır? Gelirden mi, harcamalardan mı yoksa ser-
vetten mi verginin alınması seçmenlerce daha anlayışla karşıla-
nır, toplumun vergiler karşısındaki dayanma gücü nedir?, mali
yüklerin fertler arasında ne şekilde dağıtılacaktır? gibi kararlar
seçmeni doğrudan etkilemektedir. Fertlerin kamu harcamalarına
katılmaları karşılığında topluma götürülen hizmetler ve bu hiz-
metlerin oluşturacağı yararlar seçmen ve kamuoyu psikolojisini
etkilemektedir (Coşkun, 1978:3).
2.2.1. Fiyatlandırmayı Etkileyen Kriterler
Genellikle kamu maliyesiyle ilgili kararlar belirlenirken siyasi
parti yönetiminin tek önemli etken olarak seçmenleri göz önün-
de tuttuğu kabul edilir. Gerçekte siyasi parti yönetiminin kamu
maliyesi kararlarını etkileyen önemli başka etkenler vardır ki;
başlıcaları şöyle sıralanabilir(Çiftlikçi, 1996:134-135):
1. Hukuki etkenler: Kamu maliyesi kararlarının anayasal ilke
ve koşullarının ışığı altında gerçekleştirilmesi zorunluluğu
bu kararlara hukuki sınırlamalar getirmekte keyfi uygu-
lamalara izin vermemektedir. Vergi koyma hakkı, borç-
lanma ve harcama yetkileri, bütçe esasları ve yasama gücü
89
tarafından kontrol ve denetim gibi bütün mali konular hu-
kuki yapı ve hukuk düzeni içerisinde ortaya çıkarlar. Yasa-
ların çizdiği sınırlar ve verdiği yetkiler dahilinde hukuki
tasarruflarla gerçekleştirilebilirler. Güdülen amaçlar doğ-
rultusunda belirlenecek kararlarda, planlama ve program-
lamayla ilgili düzenlemelerde bütün bu hukuki kurallara
uyulması, yasal dayanaklarının bulunması şarttır.
2. Genel ekonomik hedefler: Kamu maliyesi kararları her
şeyden önce enflasyona yol açmaksızın tam istihdamın
sağlanması, ekonomik dengenin ve kalkınmanın gerçek-
leştirilmesi, gelir dağılımının düzenlenmesi gibi genel
ekonomik hedefler doğrultusunda olmalıdır. dülen
amaçlara ulaşılabilmesi bakımından siyasi partinin maliye
politikası ile genel ekonomik hedeflerin birbirlerine
uyumlu, aynı doğrultuda işlemeyi hedefleyen karar alma
ve uygulama yapısı içerisinde gerçekleştirilmesi büyük
önem taşır.
3. Rakip Siyasi Partiler: Siyasi parti alacağı kamu maliyesi ka-
rarlarına rakiplerinin nasıl tepki göstereceklerini de göz
önünde tutmalıdır. Rakiplerin tepkisi kendi kamu maliyesi
kararlarını ayarlamak veya diğer pazarlama karması un-
surlarında değişiklik yapmak, yahut da bunların her ikisi-
ni birden yapmak şeklinde olabilir. Belirlenen kamu mali-
yesi kararları doğal olarak belirli bir kamuoyu bölümüne
yeni rakiplerin girişlerine de etki eder. Rakiplerin tepkile-
rine zamanında ve yerinde yapılacak kamu maliyesi dü-
zenlemeleriyle cevap verilerek avantaj sağlanmaya çalı-
şılmalıdır.
4. Baskı Grupları: Daha önce de belirttiğimiz gibi üyelerinin
çıkarlarını korumak ve savunmak amacıyla örgütlenmiş
gruplar, kamu maliyesiyle ilgili siyasal kararların kendi is-
tek ve amaçları yönünde alınmasını sağlamak maksadıyla
çoğu zaman doğrudan doğruya siyasal karar organları
üzerinde etki yapmaya çalışmaktadırlar. Bu etki ile grup
üyelerinin kamu harcamalarına daha düşük düzeyde katı-
lımlarını ya da milli gelirden daha fazla pay almalarını sağ-
lama amacı güdülebilmektedir. Siyasi parti mali yüklerin
90
fertlere dağıtımı ve gelir dağılımının düzenlenişinde üye-
lerinin oy kararları üzerinde büyük etkisi bulunan bu
grupların tepkilerini göz önünde bulundurarak büyük oy
kayıplarını önlemeye çalışmalıdır.
5. Pazarlama Karmasının Diğer Unsurları: Siyasi parti yöne-
timi parti programında yer alan vaatlerin getireceği finan-
sal yüklerin büyüklüğüne ve bu vaatlerden faydalanacak
kamuoyu bölümüne göre kamu harcamalarının şekli, tipi
ve usulünü belirlemelidir.
2.2.2. Fiyatlandırmanın Amaçları
Uygulamada çok az siyasi parti kamu gelirleri ve kamu giderle-
riyle ilgili hedeflerini veya spesifik kamu maliyesi politikaları
bilinçli ve açık seçik olarak önceden belirler. Günümüzde siyasal
iktidar devlet adına kamu gelirleri ve giderleri aracılığıyla eko-
nomi içerisinde büyük rol oynamakta, düzenleyici, geliştirici
etkiler yaratabilmektedir. Kuşkusuz bu etkilerin seçmen fayda-
sını maksimize edecek doğrultuda yapılabilmesi uygulanan poli-
tikaların başarısına bağlıdır ve siyasi partinin seçimlerdeki başa-
rısı üzerinde etkisi bulunmaktadır. Böyle bir uygulamanın amacı
enflasyona yol açmaksızın imkanlar ölçüsünde istihdam düzeyi-
nin yükseltilmesi, ekonomide dengenin sağlanması, ekonomik
kalkınmanın gerçekleştirilmesi, gelir dağılımının düzenlenmesi-
dir. Siyasi partilerin gerek ekonomik denge ve ekonomik kal-
kınma ve gerekse kaynak dağılımı açısından alacakları kararların
taşıdığı önem söz konusu faaliyetlerle ilgili düzenlemeler sıra-
sında büyük özen gösterilmesini, çözümler yaratılmasını, amaç-
lar arasında ortaya çıkabilecek çatışmaların giderilmesini veya
amaçlar arasında tercihler yapabileceğinin bilincinde olunmasını
zorunlu kılmaktadır. Bu genel amaçlar doğrultusunda alınacak
kamu maliyesi kararları siyasi partinin belirli kamuoyu hedefle-
rine ulaşmasında pazarlamanın bir aracı olarak seçmen tercihle-
rini yönlendirebilecek şekilde kullanılabilir. Burada önemli olan
kamu maliyesinin genel hedefleriyle siyasi partinin tüm pazar-
lama karar değişkenlerinin uyumlaştırılabilmesidir. Aksi takdir-
de sadece oy kazanabilmek amacıyla alınacak kamu maliyesi
kararları ülke ekonomisini tıkanma noktasına getirecek ve kamu
91
maliyesinin amaçladığı genel hedeflere ulaşılamayacaktır. Uygu-
lamada görülen alternatif kamu maliyesi hedeflerinin her biri
bireylerin değişik oranda kamu harcamalarına katılımını gerek-
tirmekte, bir başka deyişle her kamu maliyesi alternatifinin seç-
men üzerindeki etkisi farklı olmaktadır. Konuya aksi yönden
bakacak olursak her kamu maliyesi alternatifinin seçmen üze-
rindeki farklı etkisi, siyasal tercihleri yönlendirerek siyasi parti-
nin alacağı oyları etkileyebilmektedir. Bu çerçeve içerisinde; bir
siyasi partinin vaatleriyle ilgili harcamaların karşılanması karar-
larını ve gelir dağılımıyla ilgili kararlarını tespit ederken ulaşmak
istediği hedefler şunlardır(Çiftlikçi,1996:137-139):
1. Oyların Maksimizasyonu
Oyların maksimizasyonu siyasi partinin ana amacı olarak kabul
edilir. Temel olarak siyasi partinin vaatleriyle ilgili talep ve bun-
ların giderleri hakkında bilgi sahibi olduğu veya bu fonksiyonları
tahmin edebileceği ve ayrıca her alternatif kamu maliyesi kara-
rından ne kadar oy sağlayacağını belirleyebileceği varsayımına
dayanmaktadır. Kamu maliyesi alternatifinin pazarlama karması
unsurları üzerinde değişik etkileri bulunmaktadır. Rakiplerin
kamu maliyesi kararlarının sabit kaldığı kabul edilmektedir.
Oysa rakipler de bu kamu maliyesi kararlarına karşı değişik poli-
tikalar geliştirerek tepki gösterirler. Pazarlama sistemini oluştu-
ran diğer çevre unsurlarının tepkileri de ihmal edilmekte sadece
seçmen tepkisi esas alınmaktadır. Oysa baskı gruplarının tepki-
leri seçen tercihlerini yönlendirmede önemli bir etkendir.
2. Belirli Bir Oy Oranının Hedeflenmesi
Bazı siyasi partiler kamu maliyesiyle ilgili kararlarında hedef
olarak tatminkâr bir oy oranı belirleyip bunu başarmaya çalışır-
lar. Kamu maliyesi kararları hedeflenen oy oranını sağlayacak
şekilde yönlendirilerek tespit edilmektedir.
3. Uzun Vadede Oyların Maksimizasyonu
Siyasi partiler kemer sıkma ya da acı reçete diye adlandırılan
kamu maliyesi politikalarıyla kamu gelirlerini artıran kamu har-
camalarını kısan kararlarıyla kamu maliyesinin genel amaçlarını
gerçekleştirmeyi hedefleyerek bu kararların ülke ekonomisinde
92
ve seçmenlerin gelirlerinde daha sonra yaratacağı olumlu etki-
den faydalanmayı amaçlamaktadırlar. Bir başka deyişle toplu-
mun bir süre katlanacağı sıkıntının daha sonra getirmesi bekle-
nen rahatlığı vurgulanarak, ilk aşamada seçmene daha fazla yük
getirecek fakat uzun vadede ekonomide ve seçmende olumlu
sonuçlar oluşturacak bir kamu maliyesi politikasının amaçlan-
masıdır.
4. Kamuoyu Bölümlerine Derinliğine Girme
Kamuoyu bölümlerinin özelliklerine göre geliştirilen kamu mali-
yesi kararlarıyla hedeflenen kamuoyu bölümleri ele geçirilerek
oylar maksimize edilebilir. Burada kamuoyunun uygun şekilde
bölümlendirilmesi ve her kamuoyu bölümünün kamu harcama-
larına katılma yüklerinin uygun şekilde belirlenmesi önemlidir.
5. Cari Oyların Maksimizasyonu
Siyasi partiler fertlerin gelirlerini artırarak, kamu harcamalarına
katılım yüklerini hafifleten kamu maliyesi kararlarıyla, ilk seçim-
lerde oylarını maksimize etmeyi hedefleyebilir. Kamu hizmetle-
rinin bir bölümünü kısıp buradan sağlanan fonları toplum birey-
lerinin gelirlerini artıracak şekilde kullanması ya da vergi yükle-
rinin hafifletilmesi ile seçmende oluşturulan olumlu etkiden
faydalanılarak oylar artırılabilir. Seçimlerden sonra, aksayan
kamu hizmetlerine ağırlık veren kamu maliyesi kararlarıyla
meydana gelen eksikliklerin telafisi yapılabilir. Özellikle, iktidar-
daki siyasi partilerin seçimlerden önce seçim ekonomisi de deni-
len bu uygulamaları sıkça yaptıkları söylenebilir.
2.2.3. Fiyatlandırmadan Çıkarılacak Sonuçlar
Maliyet-fayda analizleri, belirli harcamaların yapılmasına karar
vermeden önce, sosyal faydanın sosyal maliyetle dengelenmesi-
ne ağırlık veren bir uygulamadır(Akdoğan,1985:75).
Kamu hizmetlerinin özellikle toplumsal nitelikte olanları ile bazı
yarı toplumsal mal ve hizmetler bakımından, bu analizlerin ya-
pılmasının yeterince etkin olarak gerçekleştirilebilmesi mümkün
olmamaktadır. Teorik olarak, maliyet-fayda analizi, harcamaların
her çeşidine uygulanabilmektedir. Uygulamada ise özellikle bazı
93
projelerin maliyet fayda analizi yoluyla değerlendirilmesi, daha
olumlu sonuçlar, elde edilebilmesi açısından yararlı olmaktadır.
Maliyet-fayda hesaplamasında üç aşama dikkati çekmektedir.
Bunlardan birincisi göz önüne alınan kalemlerin maliyet ve fay-
dalarının listelenmesi, ikincisi bunlara değer biçilmesi, üçüncüsü
ise projelerin birbirleriyle kıyaslanmasıdır(Standford,1960:35-
36).
Kamu harcamalarının, tüm ekonomi içerisindeki ilişkileri veya
milli gelirin bir oranı olarak gelişimi dikkate alınmak suretiyle
incelemeler yapılabilir. Güdülen sosyo-ekonomik amaçlara ulaşı-
labilmesi bakımından; devletin müdahaleleri ve sosyo-ekonomik
durumları ile yaptığı uygulamalar günümüzde büyük bir önem
taşımaktadır. Kamu ihtiyaçları ve kaynakları arasında, rasyonel
bir ilişkinin kurulması çabası; bu bakımdan kullanılabilecek mo-
dern ve teknik yöntemlerin araştırılmasına ve yararlanılmasına
ihtiyaç hissettirmektedir(Akdoğan, 1985:76).
Maliyet ve faydanın çeşitli tipleri vardır. Gerçek veya parasal
olarak ortaya çıkabilecek maliyet ve faydalar; direkt veya endi-
rekt, maddi veya maddi olmayan, nihai veya ortalama, içsel veya
dışsal olabilir. Fayda-maliyet kavramlarına bakış açılarının farklı
olabileceği göz önünde bulundurularak yaklaşım biçiminin belir-
lenmesi gerekir. Ayrıca hizmetin faydalarının neler olduğuna,
hangi fayda çeşitlerinin hesaba katılacağına karar vermek yanın-
da, faydalarının, değerlerinin nasıl ölçüleceği sorunlarının da
çözümlenmesi gereği vardır(Bulutoğlu, 1977:341).
2.3. Politik Pazarlamada Dağıtım
İşletmelerin fonksiyonlarından olan pazarlama kavramının
öneminin anlaşılması ve pazarlamaya yönelik politikaların oluş-
turulması ile dağıtım ve dağıtım kanalları kavramı da önemli bir
unsur haline gelmiştir. Ürünlerin dar kapsamda değerlendirildiği
klasik pazarlama anlayışı döneminde dağıtım salt fiziksel boyut-
ta ele alınmış, uzunca bir süre fiziksel dağıtım çabaları daha
önemli görülmüştür.1970’lerden itibaren ise özellikle pazarlama
uygulamalarının işletmeler açısından daha önemli hale gelmesi
ve üretilen ürünlerin çeşitliliğinin artması ile dağıtımın ve dağı-
94
tım kanallarının kapsamı ve uygulamaları da daha geniş bir
perspektiften değerlendirmeye alınmıştır.
Ticari pazarlamada dağıtım, işletmeler tarafından üretilen mal
veya hizmetlerin, pazarda hedeflediği tüketiciye ulaştırılmasıdır.
İşletmeler açısından sürekliliğin, tüketiciler açısından ise fayda-
nın ön planda olduğu karşılıklı mübadele sürecinin ortak nokta-
sı, üretilen mal veya hizmetlerle karşılıklı buluşma anıdır. Etkili
dağıtım kanallarına sahip olmak, işletmeler açısından çok önem-
lidir. Özellikle dağıtım kanalları seçilirken işletmeler açısından
düşük maliyet ve hedef tüketiciye kolayca ulaşılabilecek araçlar
tercih edilmelidir.
Dağıtım kanalı ise kısaca, ‘’ bir malın üreticiden tüketiciye hare-
ketinde izlediği yol ‘’ olarak tanımlanabilir. Dağıtım kanalı işlet-
me içi örgütsel birimlerin ve işletme dışı pazarlama kurumları-
nın oluşturduğu bir yapıdır. Üretici, kendi işletmesi içindeki ör-
gütsel birimleriyle malların hareketini sağlayabildiğinden dolayı,
kanalın bir ucunda yer alır; tüketiciler de, aynı şekilde malların
hareketini sağlayabildiklerinden diğer ucunda yer alırlar; bu
ikisinin arasında da aracı kuruluşlar bulunur (Mucuk,
2003:267).
Siyasal partiler tarafından gerçekleştirilen dağıtım faaliyetleri,
çift taraflı bir mekanizmaya dayanır. Siyasal örgütlerin dağıtım
mekanizmaları içerisinde yer alan birimler, bir yandan pazarda
hedef alınan seçmene siyasal ürün paketini sunarak seçmen
tercihlerini etkilemeye çalışırken, diğer yandan da pazardan
topladığı verileri ve bilgileri aşağıdan yukarıya doğru ulaştırarak
parti örgütünün etkili ürün paketine sahip olmasını amaçlarlar
(Polat, 2015:484).
Politik pazarlamada dağıtım; siyasal ürünlerin ve bunlara ait
mesajların hedef kitleye en kısa yoldan, en uygun zamanda, en
ekonomik ve en etkili bir biçimde ulaştırılması anlamındadır. Bu
dağıtım iki şekilde gerçekleşmektedir. Birincisi, parti kadroları-
nın aracı olmaksızın doğrudan doğruya seçmene ulaşmasıdır.
İkinci yol ise, kadroların kitle iletişim araçları gibi çesitli aracılar
vasıtasıyla seçmenle buluşmasıdır (İslamoğlu, 2002:135 )
95
Birinci yolun üstünlüğü, ürünlerin fikirlerin başkaları tarafından
değiştirilmeden seçmenlere ulaştırılmasını, mesajların denetim
altında tutulmasını, eksik ya da yanlış algılamaların önüne ge-
çilmesini sağlamasındadır. Ancak, maliyeti son derece yüksektir.
İkinci yol ise, birinci yolun avantajlarının tersine dezavantajlara
sahiptir. Ancak, maliyeti düşüktür. Bu yolla, daha kısa zamanda
daha düşük maliyetle daha fazla sayıda seçmene ulaşılır ( Diva-
noğlu, 2008:112 ).
Değişik isimlerle anılan çeşitli tiplerdeki bu kanallar siyasi parti
ile seçmen arasındaki ilişkiyi sağlayan kişi ya da kuruluşlardır.
Söz ve vaatlerle ilgili mesajlar seçmene uygun zamanda, uygun
yerde ve uygun aracı vasıtasıyla sunulduğu takdirde bir anlam
ifade eder. Dağıtım, söz ve vaatlerle ilgili mesajların seçmenlere
ulaştırılmasıyla ilgili tüm çabaları kapsar. Siyasi parti için dağı-
tımla ilgili kararlar iki ana kısımda ele alınabilir(Çiftlikçi,
1996:143-144):
1. Dağıtım kanalının seçimi
2. Fiziksel dağıtım
Bunlardan ilki, dağıtım kanalının seçimi, nasıl bir dağıtım şekli-
nin uygulanacağı, mesajların seçmene ulaştırılmasında hangi tip
ve ne kadar aracı kullanılacağı sorunudur. İkinci olan fiziksel
dağıtım ise mesajların siyasi partiden seçmenlere akışı, diğer bir
deyişle fiziksel dağıtım sisteminin seçilmesi ve böylece mesajın
gitmesi gereken yere zamanında ve minimum masrafla ulaştı-
rılmasıdır.
2.3.1. Dağıtım Kanalları
Dağıtım kanalı, siyasi partinin ürünleri olan adayları, fikirleri,
ideolojileri, politikaları, ülke sorunlarına ilişkin çözüm önerileri
ve bütün söz ve vaatleriyle ilgili mesajlarının siyasi partiden
hedef kamuoyuna doğru akışında izlediği yoldur. Siyasi partiler
çeşitli eylemler yaparak mesajların akışını sağlar yada siyasi
parti ile hedef kamuoyu arasına çeşitli kişilerle örgütler girer ve
çeşitli eylemler yaparak mesajların akışını sağlarlar. Böylece
hedef kamuoyuna bir fikrin, düşüncenin, görüntünün, mesajın
ulaştırılması sağlanır. Siyasi ürünler birbiri ardı sıra dizilmiş
96
çeşitli türde örgütlerden geçerek, sanki belli bir yol izleyerek
hedef kamuoyuna ulaşırlar. Siyasi parti ile hedef kamuoyu ara-
sında yer alan örgütler, siyasi partinin kendi içinde oluşturduğu
birimler, bölümler ve siyasi parti dışında yer alan iletişim araçla-
rı olmak üzere iki grupta toplanabilir. Adayların ve parti fikriyatı
ve politikalarının hedef kamuoyuna veya hedef pazara ulaştırıl-
ması için iletişim araçlarının rasyonel bir biçimde kullanımı
önemlidir. Diğer taraftan, iletişim araçları sadece tutundurma
aracı olarak değil, dağıtım kanalı olarak da düşünülebilir (Liman-
lılar,1991:37).
Dağıtım kanalı kararlarının iki yönü, bunların en önemli pazar-
lama kararları arasında yer almasına yol açar(Kotler, 1984:171).
1. Siyasi partinin mesajları için seçilen kanallar, bütün diğer
pazarlama kararlarını etkiler.
2. Bu kararlar, siyasi partinin kendi içindeki ve dışındaki ör-
gütlerle bağlantılar içine girmesine yol açar ve onların bazı
isteklerine uyma gereğini doğurur. Kanal kolayca değiştiri-
lemediğinden dağıtım kanalı kararı statükoyu koruma eği-
limine yol açar.
Dağıtım kanalları çeşitli şekillerde sınıflandırılır. Yaygın olarak,
kanal üyeleri arasındaki ilişkilerin niteliği esas alınır ve söz ko-
nusu ilişkinin dolaysız veya dolaylı olmasına göre ikiye ayrılır
(Mucuk,1994:227).
1. Doğrudan Dağıtım
Doğrudan dağıtım, siyasi partinin kendi pazarlama örgütleriyle
mesajlarını doğrudan doğruya hedef kamuoyuna ulaştırması
halidir. Diğer bir deyişle mesaj akışı işlemi bir ucunda siyasi par-
tinin, diğer ucunda seçmenlerin bulunduğu dağıtım kanalıyla
gerçekleştirilir. Dolaysız dağıtımda ise, kanalın bu iki üyesi
arasında bir takım aracılar kullanılır. Doğrudan dağıtımda siyasi
parti, doğrudan seçmene hitap etmekte ve gerekli pazarlama
fonksiyonlarını da kendisi yerine getirmektedir. Doğrudan dağı-
tımın örgütsel açıdan merkezi ve merkezi olmayan türleri vardır.
Merkezi direkt dağıtımda siyasi parti genel merkezinin eylemleri
ile mesajlar hedef kamuoyuna ulaştırılmaktadır. Fonksiyonlar
97
bir noktada toplandığı için rasyonellik açısından bu türün yarar-
ları vardır. Ancak seçmenlerden fazla uzaklaşma sakıncasını da
unutmamak gerekir. Merkezi olmayan direkt dağıtımda siyasi
parti taşra örgütleri ve yardımcı örgütleri gibi hukuki, yönetsel
ve iktisadi bakımlardan merkeze bağlı organlardan yararlanılır.
Bu dağıtım türünde yönetim, koordinasyon ve kontrol güçlüğü
ile karşılaşılır.
Doğrudan dağıtımın geleneksel pazarlamadaki başlıca avantajla-
rını siyaset pazarlamasına uyarlayacak olursak, siyasi partiye
sağladığı avantajları şu şekilde belirlenebilir:
1. Siyasi parti, seçmen ile yakın ilişki kurabilmesi nedeniyle
kamuoyundaki değişmeleri daha iyi izleyebilme imkanına
sahip olur. Kamuoyundaki değişmelere göre mesajlarda ve
pazarlama karması unsurlarında gerekli değişiklikleri ve
düzeltmeleri yapar.
2. Siyasi parti genel olarak, geniş bir hareket serbestisine sa-
hip olur.
3. Pazarlama faaliyetleri etkin bir biçimde kontrol edilebilir.
4.Olağan üstü bir pazarlama çabası veya teknik hizmet gerek-
tiğinde siyasi parti bunları kendi örgütüyle sağlayıp sağla-
yamayacağını bilebilir.
Bu avantajlarına karşılık, doğrudan dağıtımın yüksek örgüt ma-
liyetlerini ve yüksek finansal gücü gerektirmesi gibi sakıncaları
vardır.
İslamoğlu (2002: 136) doğrudan dağıtımın hangi durumlarda
kullanılabileceğini şu şekilde açıklamıştır:
- Seçimler esnasında ya da seçimlere kısa bir süre kaldığın-
da,
- Program ve öteki ürünler hakkında kısa zamanda bilgi ve-
rilme imkanı olduğunda,
- Seçmenlere toplu halde ulaşma imkanı olduğunda,
- Yüz tüze görüşme etkili olduğunda,
98
- Tercihlerin yapılmasında yöresel özelliklerin önemli ol-
duğu durumlarda, doğrudan dağıtımın siyasi partilerce
kullanımı daha doğru olacaktır.
2. Dolaylı Dağıtım
Dolaylı dağıtım, siyasi parti ile seçmen arasındaki mesaj akışı
işleminin hukuki ve iktisadi bağımsızlığı olan ticari kuruluşlarca
sağlanması halidir. Siyasi partilerin aracı kuruluşları kullanmala-
rının başlıca nedenleri şöyle sıralanabilir:
1. Siyasi partiler büyük de olsalar, çoğunlukla mesajlarını
doğrudan doğruya hedef kamuoyuna yöneltecek bir dağı-
tım kanalı sistemine sahip değildirler. Zira dağıtım görevi-
ni üstlenen bu aracı kuruluşların yerini alacak bir örgüt-
lenme, siyasi partiyi ihtisası dışına iter ayrıca bu fonksi-
yonları üstlenmenin maliyetleri ve yaratacağı risk siyasi
partinin diğer faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyebilir.
2. Siyasi partilerin bilgi birikimleri masajların hedef kamuo-
yuna ulaştırılması açısından yeterli değildir. Aracı kuru-
luşların kullanılması bunların temel pazarlama görev ve
fonksiyonları açısından üstünlüklerine ve etkinliklerine
dayanır.
3. Mesajların beklenen etkiyi yaratması onların uygun za-
manda uygun yerde ve uygun araçla en geniş kitleye ulaş-
tırılmasına bağlıdır. Aracı kuruluşlar mesajlarda beklenen
etkinin yaratılması açısından yardımcı olabilirler. Bu yüz-
den de mevcut aracı kuruluşların dağıtım şebekelerinden
yararlanmak çok daha rasyonel bir davranış olur.
4. Aracı kuruluşların kullanılması siyasi partinin yapacağı iş-
lemleri azaltarak hacminde önemli bir tasarruf sağlar.
Zira hedef kamuoyunda yer alan seçmen sayısı arttıkça si-
yasi partinin mesajlarını ulaştırma işlemleri de artacaktır.
Bu işlemlerin yetiştirilememesi siyasi partinin hedef ka-
muoyunun bazı bölümlerine ulaşmasını engelleyebilecek-
tir. Aracı kullanarak bu işlemlerin zamanında yetiştirilip
hedef kamuoyunun bütün bölümlerine ulaşılması sağla-
nabilecektir.
99
Dağıtım faaliyetleri bölgesel seçim kampanyaları, kapı kapı dola-
şılarak yapılan ev, işyeri ve kahvehane ziyaretleri, el ilanı ve bro-
şür dağıtımı, seçim bürosu konuşmaları, mahalle toplantıları,
telefon, e-posta, sosyal medya mesajları aracılığıyla yapılan her
türlü faaliyetleri içerir ( Polat, 2015 : 486 ).
Dağıtım Kanalı Üyeleri
Dağıtım kanalında yer alan üyeleri hukuki, iktisadi ve yönetsel
açıdan siyasi partiye bağlı olanlar ve siyasi partiyle bu tür bağ-
lantıları olmayıp ücret karşılığında siyasi partiye profesyonel
hizmet sunan kuruluşlar olmak üzere iki grupta toplayabilir.
Siyasi partiyle hukuki, iktisadi ve yönetsel açıdan bağlantılı olan
kanal üyeleri şunlardır:
1. Adaylar: Adaylar kişisel görüntüleri, konuşmaları ve ben-
zeri faaliyetleriyle seçmenle direkt temas kurarak mesaj-
larını hedef kamuoyuna ulaştırmaya çalışmaktadırlar.
Adayların bu faaliyetleri mesajlarda beklenen etkinin ya-
ratılması açısından çok önemlidir.
2. Siyasi parti örgütleri, üyeler ve gönüllüler: Siyasi partilerin
merkez ve taşra örgütleri, yardımcı örgütleri, siyasi parti
üyeleri ve gönüllüler gerek seçim kampanyaları dönemin-
de gerekse kampanya öncesi dönemlerde mesajların hedef
kamuoyuna ulaştırılması için çeşitli faaliyetlere katılarak
kanalda yer almaktadırlar. Bu faaliyet kapı kapı dolaşıp
propaganda yapmak, afiş yapıştırmak, mitinglere katılmak
ve benzeri etkinliklerle mesajların iletişimini sağlamakta-
dır.
3. Siyasi parti çalışanları: Ücret karşılığında görevlendirilen
yönetsel açıdan siyasi partiye bağlı olan bu kişiler danış-
manlık, büro memurluğu, afiş yapıştırmak, propaganda
yapmak gibi birtakım işlerde görevlendirilerek mesajların
iletişiminde çalıştırılmaktadırlar.
Dağıtım Kanalı Alternatifleri ve Dağıtım Politikası
Bir mesajın siyasi partiden seçmene akışını sağlayan dağıtım
kanalları aşama sayısına göre birbirlerinden ayrılırlar. Mesajla-
100
rın ulaştırılmasında en çok kullanılan iki kanal şöyle ifade edile-
bilir.
1. Siyasi Parti-Seçmen: Bu ilk alternatif dağıtım en kısa ve en
basit kanalı oluşturmakta ve mesaj aracı kullanılmadan di-
rekt olarak seçmene ulaştırılmaktadır. Bu kanalda siyasi
partinin merkez ve taşra örgütü, yardımcı örgütleri, aday-
ların kişisel faaliyetleri, gönüllüler ve parti çalışanları ile
doğrudan mesajlar seçmene yöneltilmektedir.
2. Siyasi Parti-Aracı kuruluş-Seçmen: Bu kanal şeklinde me-
sajlar kitle ve seçilmiş kitle iletişim araçları, iktisadi, hu-
kukî ve yönetsel açıdan siyasi partiyle ilişkisi olmayan
aracı kuruluşlarca belirli bir ücret karşılığında dolaylı ola-
rak seçmene ulaştırılmaktadır. Bu aracı kuruluşlar bilgi bi-
rikimleri, tecrübeleri ve kamuoyuna erişimleri bakımın-
dan mesajların daha etkili bir biçimde seçmene yöneltil-
mesini sağlayabilir.
Bir siyasi parti bu kanallardan her ikisini birlikte kullanabilir.
Hangi mesajın hangi kamuoyu bölümüne hangi kanalla en uygun,
en etkili ve minimum masrafla yöneltileceğini kararlaştırmak
pazarlama yöneticisinin görevidir. Dağıtım kanallarıyla ilgili bazı
genel ilkeler vardır ki bunlar kanal seçiminde ve yönetiminde
önemli yararlar sağlarlar (Stanton, 1981:339).
1. Dağıtım kanalları seçmenin sosyo-ekonomik özellikleri ve
alışkanlıkları düşünülerek düzenlenmelidir.
2. Seçilen dağıtım sistemi siyasi partinin pazarlama progra-
mının amaçlarına uygun olmalıdır.
3. Dağıtım kanalları önceden belirlenmiş bir hedef kamuoyu-
na mesajların ulaştırılmasını sağlayacak şekilde olmalıdır.
4. Kanallar, bir kanalı kullanmanın diğerinden vazgeçmeyi
gerektiremeyecek şekilde esnek olmalıdır. Kanallar birbir-
leriyle uyumlu olmalı ve mesajların ulaştırılmasında birbi-
rini engellememelidir.
5. Dağıtım kanalında yer alan gerek parti içi üyeler gerekse
parti dışı kanal üyeleri birbirini desteklemelidir. Çünkü si-
101
yasi parti kendi örgütlerinin ve aracı kanal üyelerinin ba-
şarılı olması ile başarı sağlayabilir.
6. Dağıtım kanalları ve tüm aracılar sürekli olarak değerlen-
dirmeye tabi tutulmalı ve gerektiği zaman değişiklikler
yapılmalıdır.
Dağıtım kanalının seçimiyle ilgili kararlarda göz önünde tutul-
ması gereken en önemli etkenler dört grupta ele alınabilir (Çift-
likçi, 1996:149):
1. Kamuoyuyla ilgili etkenler: Dağıtım kanalının seçiminde
göz önünde tutulması gereken kamuoyuyla ilgili belki de
en önemli etken hangi kamuoyu bölümünün hedef alına-
cağıdır. Mesajın yöneltileceği hedef kamuoyu bölümü be-
lirlendikten sonra bu bölümde yer alan potansiyel seç-
menlerin sayısı, seçmenlerin coğrafi dağılımı gibi etkenle-
re de dikkat edilmelidir.
2. Mesajla ilgili etkenler: Mesajın teknik özellikleri, içeriği,
teması ve benzeri özellikler de kanal kararlarını etkile-
mektedir. Çünkü bazı mesaj ve görüntülerin kitle iletişim
araçlarıyla bazılarının da bizzat siyasi parti tarafından he-
def kamuoyuna ulaştırılması mümkün olabilir.
3. Aracılarla ilgili etkenler: Dolaylı dağıtımda kanalda yer
alan iletişim araçları ve diğer kuruluşların nitelikleri, bilgi
birikimleri, kamuoyuna erişim kapasiteleri, yayın politika-
ları gibi özellikleri ve bu konudaki hukuki düzenlemeler
kanal kararlarında göz önünde bulundurulmalıdır.
4. Siyasi partinin kendisiyle ilgili etkenler: Bunlar, siyasi par-
tinin finansal gücü, yönetim yeteneği, örgütlenme düzeyi
gibi etkenlerdir. Finans ve örgütlenme bakımından güçlü
siyasi partiler kendi bünyelerinde oluşturdukları örgütler
ve daha fazla profesyonel hizmetler satın alarak aracı ku-
ruluşlar vasıtasıyla hedef kamuoyuna mesajlarını daha
yoğun ve daha etkili ulaştırabilirler. Bu imkanlara sahip
olmayan siyasi partilerin hedef kamuoyuna erişimleri da-
ha sınırlı kalacaktır.
102
Kullanılacak dağıtım kanallarının genel olarak belirlenmesinden
sonra bu kanallardan hedef kamuoyuna ulaştırılacak mesajların
iletişiminde genel ve bölgesel dağıtım olmak üzere iki ana politi-
ka üzerinde durulabilir(Mimtad,1987:40). Genel dağıtım politi-
kası ülkenin ortak sorunlarına ilişkin mesajların kamuoyunda
bölümlendirme yapmadan bütün bölümlere aynı şekilde ulaştı-
rılmasını hedeflemektedir.
Bölgesel dağıtım ise kamuoyu bölümlerinin özelliklerine göre
geliştirilen mesajların ilgili kesime ulaştırılmasını hedefleyen bir
dağıtım politikasıdır. Her iki politikanın avantajlı ve sakıncalı
yönleri bulunmaktadır. Genel dağıtımda sadece ülkenin ortak
sorunlarına ilişkin mesajlara ağırlık verilmesi bölgesel sorunla-
rın ve bazı kamuoyu bölümlerinin isteklerinin göz ardı edilmesi
problemini yaratır. Ayrıca kitle iletişim araçları kullanılarak ge-
nel bir dağıtımın yapılması kamuoyu bölümlerinin özelliklerin-
den kaynaklanan bazı sebepler nedeniyle kaynakların boşa har-
canmasına yol açabilir. Örneğin okuma yazma oranının düşük
olduğu yörelerde tam sayfa gazete ilanı vermek fuzuli masraftan
başka bir şey değildir.
2.3.2. Fiziksel Dağıtım
Fiziksel dağıtım; mesajların siyasi partiden seçmene ulaştırılma-
sına kadar yapılan işlemler olarak tanımlanabilir. Mesajların
istenen zamanda, istenen yerde hazır bulundurulması için gere-
ken faaliyetlerin tümü, diğer bir deyişle yer ve zaman faydaları
oluşturan çabalar fiziksel dağıtımı oluşturur. Verilmek istenen
mesajlar uygun zaman ve uygun yerde seçmene verildiği zaman
aradaki uyum sağlanmış olur. ylelikle seçmenlerin tercihi
sağlanması yolunda olumlu gelişmeler beklenilebilir.
Seçim kampanyaları ile hedef seçmene empoze edilmek istenen
fikir ve ideolojiler kampanyalar aracılığıyla seçmenine ulaştırıl-
maya çalışılır. Seçmenle güçlü bir iletişim sağlanması için seç-
mene yakın olmak ve empati yaratarak onlardan biri imajı oluş-
turmak çok önemlidir. Bu nedenle kapı kapı dolaşılarak yapılan
ev ve işyeri ziyaretleri seçmende hem samimiyet algısı yaratır,
hem de seçim dönemi dışındaki zamanlarda seçmenin ihtiyaç ve
beklentileri önceden tespit edilerek, rakiplere nazaran daha
103
öncelikli politikalar ve programlar oluşturulabilir. Seçim bürola-
rı, özellikle parti örgütünün propagandasını yaymak ve adayı
seçmene tanıtmak üzere, seçime yakın dönemlerde hedef alınan
seçmen kitlesinin etrafında oluşturulan ve seçime kadar aktif
olarak faaliyet gösteren alanlar olması münasebeti ile, seçmene
yönelik iletişim çalışmalarında önemli bir görev üstlenir. Özellik-
le, seçmenin oy vereceği adayı görmesi, ona dokunması ve yüz
yüze iletişim kurabilmesi açısından önemli olan bu bürolar, her
seçim döneminde siyasi partiler veya adaylar tarafından oluştu-
rularak, hem dağıtım hem de tutundurma faaliyetlerine katkı
sağlanmaktadır. Son dönemlerde özellikle gelişen teknolojinin
iletişim uygulamalarında oluşturduğu değişimlerden politik pa-
zarlama uygulayıcıları da yararlanmışlardır. Seçime yakın dö-
nemlerde siyasi parti liderlerinin veya adaylarının seçmenle
iletişim kapsamında telefonla görüşmeler yaptıkları, hazır bant
kayıtlar kullanılarak seçmeni ikna etmeye çalıştıkları, sosyal
medya üzerinden kişiselleştirilmiş mesajlar oluşturarak seçme-
ne gönderdikleri ve tüm bu uygulamaların seçmen üzerinde
olumlu bir etki yarattığı bilinmektedir. Hatta Türkiye’ de bazı
siyasi parti sempatizanlarının sosyal medya üzerinde birleşerek,
özellikle seçim dönemlerinde yoğun bir mesaj yönlendirmesi
yaptığı ve bu çalışmanın seçmen üzerinde etkili olduğu da bilin-
mektedir. Örneğin Adalet ve Kalkınma Partisi sempatizanlarının,
özellikle seçime yakın dönemlerde sosyal medya üzerinden oluş-
turduğu gruplar aracılığıyla örgütlendiği ve olabildiğince fazla
seçmene parti vaatlerini aktarmaya çalıştıkları bilinmektedir.
ABD’ de ise başkan Obama’nın kampanya stratejistlerinin seçime
yakın dönemlerde sosyal medya üzerinden ve telefon aracılığıyla
kurduğu iletişimin seçmen üzerinde etkili sonuçlar doğurduğu
alınan seçim sonuçları ile teyit edilmiştir.
2.4. Politik Pazarlamada Tutundurma
Tutundurma; hem mevcut ürünlerin hem de yeni ürünlerin mev-
cut ve yeni pazarlara giriş amacıyla tüketicilerin bilgilendirilmesi
ve ikna edilmesi amacıyla gerçekleştirilen çabaları kapsamakta-
dır (Altunışıkvd.,2006:116).
104
“Tutundurma; bir işletmenin, bir örgütün, bir kişinin kendine ya
da ürettiklerine ilişkin mesajları işletmelere, kitlelere, hedef
gruplara ya da bireylere, arzulanan biçimde ulaştıran ve birçok
elemandan oluşan iletişim sürecidir” (İslamoğlu,2006:419).
Tutundurmanın, inandırıcı, ikna edici, haberleşme veya iletişim
olma yönü, onu diğer pazarlama faaliyetlerinden ayıran en
önemli niteliğidir. Bu bakımdan etkili tutundurma, etkili iletişim
demektir. Ancak, bilgi verme yoluyla iletişim gerekli olmakla
beraber yeterli değildir; zira, tüketiciye üretilen mallar ve hiz-
metler hakkında bilgi vermek yanında, onun tutum ve davranış-
ları istenilen yönde ise bunu güçlendirmek; değilse, bunu değiş-
tirmek ve istenilen yöne çekmek amacı güdülmektedir (Mucuk,
2003:260 ).
Tutundurma tanı politik tutundurmaya uyarlandığında söyle
bir tanımla karşılaşılmaktadır: “Tutundurma, hedeflediği seçmen
kitlesiyle dolaylı veya dolaysız iletişim sağlayarak, parti aday ya
da programı hakkında bilgi vererek, tanıtma yoluyla ikna ede-
rek-kabul ettirerek, seçmenin oy kararını istenilen yönde etki-
lemeyi sağlayan eşgüdümlü çalışmalardır” (Hatipoğlu, 1993:
128).
Günümüzde siyasi partilerin pazarlama faaliyetleri içinde tutun-
durmanın önemli bir yeri vardır. Bütün oy artırıcı faaliyetlerden
maksimum faydayı sağlamak üzere optimum bir tutundurma
karması oluşturulur. Ancak siyasi parti için mevcut temel strate-
jilerden biri olarak tutundurma geniş ölçüde ürün, fiyat ve dağı-
tım konusunda daha önce alınan kararlara bağlıdır. Siyasi parti-
nin verdiği mesajlar, siyasi parti ile seçmen arasındaki köprü
fonksiyonu görse de; söylediği söz ve vaatler, partilerinin üstün-
lüğünü veya adaylarını yeteri kadar seçmenlere duyuramayan
siyasi partinin başarısı sınırlı olacak ve belki de tesadüflere bağlı
kalacaktır. Özellikle seçmenlerin söz ve vaat farklılıkları konu-
sunda titizlik göstermesi, siyasi partinin seçmenler tarafından
tercih edilmelerini sağlayacak araç ve metotlara önem verilmesi
gereğini ortaya çıkarmıştır. Siyasi partinin başarısı, geniş ölçüde
pazarlama sistemini etkileyen kontrol edilebilir değişkenlerle,
kontrol edilemeyen değişkenler arasında uygun bir kombinezon
105
sağlanmasına bağlıdır. Ürün, siyasi partinin kontrol edilemeyen,
dış faktörlere uyumunu sağlayan bir faktördür. Siyasi partinin
kontrol edilemeyen değişkenlere etkisini sağlayan en önemli
pazarlama değişkeni ise tutundurmadır. Siyasi partinin, söz ve
vaatlerinin, adaylarının varlığını seçmenlere duyuran ve siyasi
partinin yaşamasını, gelişmesini sağlayan bir pazarlama aracıdır.
Günümüzde rast gele seçim kampanyalarından çok, etkin bir
iletişim ve tutundurma ile kamuoyuna çıkma, seçmen ve rakiple-
rin durumlarını en iyi şekilde göz önünde bulundurarak kamuo-
yunda etkili olma yolu benimsenmektedir. Böyle olunca da, artık
pek çok siyasi parti bakımından, tutundurma için ne kadar ve
hangi yollardan harcama yapılacağı kararı önemli bir sorun ola-
rak ortaya çıkmaktadır.
Politik pazarlama gibi sistematik ve kapsamlı bir yaklaşımın
anlam olarak reklam ve propagandaya indirgenmesi, şüphesiz
pratikte onun kapsamını, işlevini ve önemini azaltmak anlamına
gelir. Halbuki siyasal tutundurma, pazarlama karmasının asli
elemanlarından biri ve politik pazarlama içinde özel bir öneme
sahip olması dolayı ile son derece önemlidir; ancak hiçbir za-
man içerik ve kapsam olarak politik pazarlamayı temsil edemez
ve onun işlevlerini yerine getiremez (Polat, 2015: 446)
Politik dağıtım kavramı aslında tutundurma faaliyetleri ile iç içe
geçmiş durumdadır. Dağıtım faaliyetleri kapsamında seçmene
yönelik ikna edici iletişim teknikleri uygulanırken, tutundurma
karması elemanlarından sıkça yararlanılmaktadır. Bu nedenle
aralarında kesin bir ayrım yapmanın mümkün olmadığı pazar-
lama çabalarının birbirlerinin tamamlayıcısı olduğunu söylemek
güç değildir.
Ticari pazarlamanın tutundurma faaliyetleri dört bileşen üzerin-
den değerlendirilmektedir. Reklam, kişisel satış, halkla ilişkiler
ve satış geliştirme olarak değerlendirilen bu tutundurma kar-
masına politik pazarlama açısından bakıldığında bu dört bileşe-
nin farklı şekillerde yer aldığı görülür. Reklam ve halkla ilişkiler
uygulamaları kendisine aynen yer bulurken, kişisel satış ve satış
geliştirme kavramları propaganda faaliyetleri olarak ifade edil-
mektedir.
106
Tutundurmanın günümüzde büyük önem kazanmasında ve yay-
gınlaşmasında rol oynayan başlıca faktörler şunlardır(Çiftlikçi,
1996:153).
Siyasi partilerle seçmenler arasındaki fiziksel mesafenin
artması,
Seçmen sayısının artması ve kamuoyunun büyümesi,
İkame söz ve vaatlerin çoğalmasıyla rekabetin artması,
İletişim araçlarının gelişmesi,
Dağıtım kanallarının genişlemesi,
Seçmen arzu ve isteklerinin değişmesi,
Seçmenlerin farklılık ve üstünlük gibi nitelikler araması
2.4.1. Tutundurma ile Neler Amaçlanır?
Tutundurma kavramının inandırıcı iletişim veya haberleşme
olma yönü, onu diğer pazarlama faaliyetlerinden ayıran en
önemli niteliğidir. Bu açıdan, etkili bir tutundurma, her şeyden
önce etkin iletişim demektir; ama, bilgi verme yoluyla haberleş-
me gerekli olmakla beraber yeterli değildir(Mucuk, 1994:164)
Seçmenlerin davranışlarını değiştirmek kolay bir değildir. Bu
noktada iletişim konusundaki gelişmeler pazarlama alanında
yararlı olmakta; siyasi partiler, bilgi verip, ikna ederek seçmenle-
rin tutum ve davranışlarını etkilemeye çalışırlar. İletişim süreci
ile ilgili gelişmelere göre herhangi bir haberleşme sürecinde şu
öğeler bulunur(Çiftlikçi,1996:153):
1. Mesaj kaynağı,
2. Mesaj,
3. İletişim kanalı,
4. Dinleyici.
İletişim süreciyle ilgili araştırmalar oldukça kompleks olan bu
konunun psikolojik ve sosyolojik yönlerini aydınlatıcı bazı bul-
guları ortaya koymuştur. Bu bulgular şunlardır (Kot-
ler,1984:273):
107
* Dinleyici, sadece mesajın kendisini değil, aynı zamanda me-
saj kaynağının güvenilirliğini değerlendirmektedir.
* Bazı kimseleri ikna etmek ve belli yönlere sevk etmek diğer-
lerini ikna etmekten daha kolaydır.
* İkna edilebilme ile genel zeka seviyesi arasında ilişki yok-
tur.
* Bir kimsenin ikna edilebilmesi, o kimsenin kişisel yetersiz-
lik hissine ve sosyal korkularına bağlıdır. Bu nedenle genel-
likle kadınları ikna etmek, erkekleri ikna etmekten daha ko-
laydır.
* Aynı mesajı değişik dinleyiciler farklı şekilde yorumlamak-
tadırlar.
Konuyu siyasi pazarlama açısından ele aldığımızda mesajı veren
siyasi parti; mesajı alan seçmenlerdir. İletişim kanalı ise reklam,
kişisel propaganda, tanıtma ve diğer oy artırıçabalardır. Rek-
lamda mesaj radyo, tv, gazete gibi kitle iletişim araçlarından,
kişisel propagandada propagandacılardan yararlanılarak iletilir.
Hedef seçmenlere yönelen mesaj veya fikirlerin ne ölçüde etkili
olduğunu ise pazarlama yöneticilerine gelen geri bilgi akışı gös-
termektedir. Bunlar reklam araştırmalarıyla, kişisel propagan-
dada propagandacıların verdikleri bilgilerle ortaya çıkar.
İletişim tekniği bakımından bir Tutundurma çalışmasının başarı-
sında önemli unsurlardan biri hedef seçmenlere uygun metot ve
araçlarla hitap edilmesidir. Ayrıca hedef seçmenlerin ve ihtiyaç-
ların iyi bilinmesi ve iletilen mesajlarla yol gösterilmesi de
önemlidir. Etkin bir iletişim için özellikle şu noktalara dikkat
etmek gerekir(Mucuk, 1994:166):
1. Mesaj, haber alıcısı açısından dikkat çekici olmalıdır.
2. Mesaj, alıcılar tarafından değişik yorumlanmayacak şekilde
açık-seçik olmalıdır.
3. Mesaj, seçmenlerin ihtiyaçlarının karşılayabileceği yolları
göstermelidir.
Tüketicilerin işletmelerce yürütülen tutundurma faaliyetlerin-
den ne şekilde etkilendiğini açıklamaya yönelik bir çok model
108
geliştirilmiştir. Çoğunlukla davranış bilimlerindeki gelişmeler-
den, o konulardaki bilgilerin iş hayatına uygulanmasından yarar-
lanan bu modellerin ön önemlilerinden biri tutundurmanın belli
başlı fonksiyonlarını kapsayan AIDA modelidir (Carthy,
1975:391-392).
AIDA modeli, baş harfleriyle modelin ismini oluşturan Tutun-
durma fonksiyonlarını birbirini izleyen aşamalar halinde ver-
mektedir. Modelde Tutundurma fonksiyonları, ürün konusunda
değinilen yeniliklerin benimsenme süreci modelinin farkında
olma, ilgilenme, değerleme, deneme, benimseme aşamalarına
paralel olarak belirlenmektedir. Söz konusu fonksiyonları veya
modelin aşamalarını kısaca siyaset pazarlamasına uyarlayacak
olursak şu durum ortaya çıkacaktır(Çiftlikçi, 1996:156):
1. Dikkat çekmek: Siyasi Parti, öncelikle neler sunduğunu
seçmene duyuracak, onu ürününden haberdar ederek,
dikkatini çekecektir.
2. İlgi uyandırmak: Ürünün varlığından haberdar olan seç-
menin o ürüne ilgi göstermesi sağlanacaktır.
3. İstek uyandırmak: İlgi olumlu yöne çekilerek değerlendir-
me, ürüne oy verme arzu ve isteğine dönüştürülecektir.
4. Harekete geçirme: Oy verme isteğinin oy verme eylemine
dönüşmesi ile oy verme gerçekleştirilecektir.
2.4.2. Tutundurmanın Çeşitleri ve Özellikleri
Siyasi partinin yaptığı her şey tutundurma etkisine sahiptir.
Ama, tutundurmanın ayırıcı niteliğini gözden uzak tutmamak
gerekir. Bu bakımdan tutundurma kavramı, esas görevi inandırı-
iletişim olan pazarlama karması araçlarını kapsar. Şüphesiz
çok sayıda araç bu tanıma uyar. Siyasi partiler, tarihsel olarak
tutundurma çeşitlerinden önce kişisel propagandadan; sonra
reklamlardan; daha sonra da tanıtmadan yararlanmaya başla-
mışlardır. Bunlara ek olarak tutundurma karmasına diğer oy
artırıcı çabalar da eklenmiştir. Böylece tutundurma çeşitleri
genellikle dörtlü olarak sınıflandırılmaktadır (Çiftlikçi,
1996:157):
109
1. Kişisel propaganda,
2. Reklam,
3. Tanıtım ve halkla ilişkiler,
4. Diğer çabalar.
1. Kişisel propaganda; oy almak amacıyla bir veya daha fazla
potansiyel seçmenle karşılıklı konuşmak veya görüşmektir. Kişi-
sel propaganda rlü şekillerde olabilir; kapı kapı dolaşarak
veya parti bürolarına gelen seçmenlerle yüz yüze görüşerek,
siyasi parti yöneticilerinin seçmen toplulukları ile direkt mesaj
iletimi şekillerinde olabilir. Lider, aday ve propagandistlerin
kişisel görüntüleri, bilgi ve hitabet düzeyleri kişisel propaganda-
nın etkili olması açısından önemlidir.
2. Reklam; malların, hizmetlerin, fikirlerin veya kişilerin geniş
kitlelere duyurulması ve benimsetilmesi amacıyla bir ücret kar-
şılığında kişisel olmayan bir biçimde sunulmasıdır. Reklam me-
sajı genellikle kitle iletişim araçlarıyla geniş kitlelere ulaştırılır.
Radyo, tv, gazete, dergi, afiş, pano, katalog vb. araçlardan yarar-
lanılır. Reklamın başlıca özellikleri şunlardır(Mucuk, 1994:169):
1. Geniş kitleye yönelik olma.
2. Tekrarlanabilme ve her yana yayılabilme.
3. Anlamlı ve etkili biçimde sunulabilme.
4. Kişisel olmama.
3. Tanıtma ve halkla ilişkiler; genellikle bir ücret ödemeden,
radyo, tv ve basın yayın araçlarında siyasi parti, parti yöneticile-
ri, adaylar veya söz ve vaatler hakkında yayınlanan siyasal haber,
röportaj, resim vb şekillerdeki tanıtıcı çalışmalardır. Tanıtma,
daha geniş kapsamlı olan halkla ilişkiler fonksiyonunun bir kıs-
mıdır. Halkla ilişkiler bir kuruluş ile çevresi arasında olumlu
ilişkiler yaratma ve sürdürme çabalarıdır. Bu çabaların bir bö-
lümü olarak tanıtma reklama benzer, hatta parasız reklam diye
anılabilir; ama ondan belirgin farklılıkları vardır. Tanıtmanın
başlıca özellikleri şunlardır:
1. Yüksek doğruluk derecesi: Belirli bir siyasi parti veya kuru-
luşun reklamı olmayıp, kamuoyunu ilgilendiren bir yayın-
110
dır. Dinleyici için doğal olarak oldukça inandırıcıdır. Bir
okulun açılışını yapan politikacı ile röportaj gibi.
2. Kitlelere kolayca ulaşma: Yine haber biçiminde oluşu ne-
deniyle reklamlardan ve propagandistlerden hoşlanmayan
kimselere de ulaşır.
3. Merak ve ilgi uyandırma: Bir siyasi partiyi veya söz ve va-
adini merak ve ilgi uyandırıcı hale getirir. Örneğin ülkenin
eğitim sorununu çözecek projeler ortaya koyan bir parti
yöneticisi ile röportaj gibi.
4.Diğer çabalar; kişisel propaganda, reklam ve tanıtma çabaları
dışında kalan sürekli olarak yürütülmeyen ve devamlılığı olma-
yan bu faaliyetler çok çeşitli heterojen faaliyetlerden oluşmakta-
dır. Bunları sınıflandırmak zordur. Ancak bu tutundurma araçla-
rı hitap ettiği kitleye göre:
1. Seçmenlere yönelik hediye verme, konferans ve toplantılar.
2. Resmi ve dini bayramlarda tebrik kartı gönderme, bayram-
laşma
3. Aracılara yönelik iletişim araçlarının merkezlerini ziyaret,
basın toplantısı
4. Propagandacılara yönelik özendirici ve teşvik edici çeşitli
maddi ve manevi primler, eğitim seminerleri vb. şeklinde
gruplandırılır. Oy artırıcı diğer çabalar tek başına kullanı-
labilirse de, çoğunlukla başka bir tutundurma çabası ile
birlikte yürütülür. Bu yüzden yardımcı tutundurma veya
özel oy artırıcı çabalar diye de adlandırılabilir. Zaman za-
man tanıtım veya reklamla anlamlı olarak kullanılırsa
da, aralarında bir takım farklılıklar vardır.
2.4.3. Tutundurma Bütçesi
Tutundurma faaliyetleri siyasi partiye ve adaylarına yüklü bir
parasal zorunluluk getirmektedir. Amerika’daki l984 seçimle-
rinde Jesse Helms kendi kampanyasına 16.5 milyon dolar, Jay
Rockefeller 12 milyon dolar ve Mondale 40 milyon dolar harca-
mıştır. Meclis ve senato adayları bunu 1986’da 340 milyon dola-
ra yükseltmişler ve tipik bir senatör adayının kampanya masraf-
111
ları ortalama 3.1 milyon dolar olarak hesaplanmıştır
(O’Shaughnessy,1990:8).
Tutundurma için ayrılan tahsisatın nasıl kullanılacağı da ikinci
önemli sorundur. Pazarlama planlamasında, çeşitli pazarlama
unsurlarından optimum bir karma oluşturulduğu gibi, oy artırıcı
çabalarında en uygun biçimde de bir araya getirilmesi gerekir.
Burada da tutundurma unsurlarının toplam etkilerinin en fazla
olacağı bir karma oluşturulmalıdır. Unsurlar belirli olmakla be-
raber, Tutundurma karmasını sinerji etkisi yaratacak şekilde
oluşturmak gereklidir; fakat bunun gerçekleştirilmesi kolay de-
ğildir. Zira her bir unsurun tam olarak ne kadar kullanılacağını
ve bunların nasıl bir sıra ve düzen içinde daha etkili olacağını
belirleyebilmeyi gerekli kılar(Mucuk,1994:172).
Özellikle, çeşitli unsurların uygun bir şekilde entegrasyonu ve
fonksiyonel olarak birbirlerini desteklemesi zorunludur. Böylece
etkin bir koordinasyon ile reklam, kişisel propaganda ve diğer oy
artırıcı çabalar, bunların tek tek yürütülmesinden çok daha etkili
olarak birlikte kullanılabilecektir. Örneğin seçmenin önceden
reklamla dikkati ve ilgisi sağlanmışsa adayın mitingde yapacağı
konuşma seçmen üzerinde daha etkili olacaktır. Uygulamada
pazarlama yöneticisi için tutundurma çabalarından optimum bir
karma oluşturulması oldukça önemli ve o ölçüde de güç bir gö-
revdir. Bunun sebepleri her tutundurma çabasının etkisinin ayrı
olarak ölçülmesindeki güçlük ile, her harcamadan ne beklenebi-
leceğinin önceden kesinlikle belirlenememesidir. Belirli bir tu-
tundurma karması seçilirken üzerinde durulması gereken fak-
törler şunlardır(Çiftlikçi, 1996:162-163):
1. Tutundurma Bütçesi
Tutundurma için ayrılan para miktarı çok önemli olup, hem tu-
tundurma karmasının seçimini, hem de tutundurma çeşidi için
kullanılacak araçların (tv, radyo, gazete gibi) seçimini etkiler.
Finansal imkanları iyi ve tutundurmaya ayırdığı fon fazla olan bir
siyasi parti, küçük bir siyasi partiye göre daha etkili ve yüksek
maliyetli tutundurma çeşitlerini ve araçlarını kullanabilir. Çoğu
kez de bir kaç teşvik çeşidi ve aracını bir arada etkili biçimde
kullanma yolunu tutar.
112
2. Kamuoyunun Niteliği
Tutundurma hedefi olarak kamuoyunu oluşturan seçmenlerin
sayısı ve dağılımı, seçmen tipleri de tutundurma unsurlarını
belirlemede önemli rol oynar. Seçmenlerin sayısı fazla ve dağılı-
mı yaygın ise bunlara ulaşmanın etkili yolu reklamdır. Az sayıda
ve coğrafi olarak toplanmış seçmenler için kişisel propaganda
daha uygundur. Okur yazar oranının düşük olduğu bölgelerdeki
seçmenlere gazete reklamıyla ulaşmak masraftan başka bir şey
değildir. Reklamdan, propagandistlerden hoşlanmayan seçmen-
ler için tanıtım daha çok etkili olacaktır.
3. Ürünün Niteliği
lider, parti programı ve adayların niteliği de tutundurma karma-
sının seçiminde rol oynar. Bazı söz ve vaatlerin teknik yönü
karmaşıktır bu karmaşıklık ölçüsünde ürün özellikleriyle ilgili
çeşitli açıklamalar gereklidir. Bunların anlaşılır hale getirilmesi
kişisel çabaları zorunlu kılar. Genel olarak fazla anlatılacak tek-
nik özellik olmayan söz ve vaatler için kişisel propagandaya göre
reklam, daha çok uygundur.
4. Siyasi Partinin Hayat Seyri
Siyasi partinin hayat seyrinin her döneminin kendine özgü özel-
likleri, her dönemde farklı tutundurma, politika ve stratejilerinin
izlenmesini gerektirir. Sunuş döneminde tutundurma potansiyel
seçmenlere siyasi partinin varlığını haber vermeye yönelir. Bu
dönemde tutundurma çok önemli olduğundan yoğun kampanya-
lara girişilir. Büyüme döneminde rakipler kamuoyunda rekabete
başladığında parti imajı ile seçmenin siyasi partiyi seçmesine
çalışılır. Olgunluk döneminde rakipler çoğalır rekabet daha da
yoğunlaşır. Siyasi partinin bütün özellikleri rakiplerce bilinmek-
tedir. Bu dönem de farklılaştırma yoluna gidilerek psikolojik
farklılık yaratılmaya çalışılır. Öte yandan kamuoyu bölümlen-
dirme ile farklı kamuoyu bölümlerine hitap edilmeye çalışılır.
Gerileme döneminde mevcut seçmenler elde tutulmaya çalışıla-
rak özel kamuoyu bölümlerine büyük özenle hitap edilir ve özel-
likle hatırlatıcı reklama ağırlık verilir.
113
Siyasal İletişim
İletişim, en basit ifadesiyle, bir mesaj ya da bilginin alıcıya iletil-
mesi veya gönderilmesidir. İletişim kavramı, bir bireyin veya
grubun, diğer birey veya grubun davranışlarını etkilemek ama-
cıyla uyarıcı bir ögenin karşı tarafa ulaştırılmasını sağlayan bir
süreçtir (Budak ve Budak, 2004: 108).
İnsanlar; duygularını, düşüncelerini ve reaksiyonlarını dile geti-
rirken sürekli iletişim halindedirler. Kültür, örf ve adetler, gele-
nekler geçmiş kuşaklardan bugünlere ancak iletişim vasıtasıyla
ulaşabilmiştir. İletişim kişiler, örgütler ve gruplar arasında karşı-
lıklı mesaj (düşünce, bilgi, haber) değiş tokuş süreci-
dir(Cemalcılar, 1998, 253).
İletişim insanla başlar: İnsanın ve toplumun varoluşunun zorun-
lu koşuludur. İletişim olmaksızın insanın kendi ve toplumsal
varlığını sürdürmesi olanaksızdır. İnsan kendini ve toplumu
üretebilmek için giriştiği etkinliklerde hem doğal hem de kendi
yarattığı teknolojik araçları kullanır. Bu kullanımın olması, ör-
gütlenmesi, yürütülmesi, tutulması, geliştirilmesi ve gerektiğinde
değiştirilmesi ancak iletişimle gerçekleştirilebilir ( Erdoğan ve
Alemdar, 2005:15 ).
Siyasal iletişim, belli ideolojik amaçlarını, toplumda belli grupla-
ra, kitlelere, ülkelere ya da bloklara kabul ettirmek ve gerekti-
ğinde eyleme dönüştürmek, uygulamaya koymak üzere siyasi
aktörler tarafından çeşitli iletişim tür ve tekniklerinin kullanıl-
ması ile yapılan iletişim türüdür (Aziz, 2003: 3).
Seçmenle gerçekleştirilen siyasal iletişim, her ne kadar seçmene
ait özellikler dikkate alınarak planlansa da , ülkede devletin uy-
guladığı siyasal sistemin de etkisi göz ardı edilmemelidir. Örne-
ğin, “devlet başkanı bir ülkede siyasal iletişimde bulunan en üst
makamdaki kişi ya da yönetim biçimine göre imparator, kral,
prens vb. olabilir. Hükümet yani siyasal iktidarlar siyasal partile-
rin devamıdır. Siyasal iktidarlar ülkeleri yönetirler. Oligarşi ve
monarşi türü yönetimlerde ise, oluşan siyasal iktidarların içte
çevre ve halkla, dışta ise diğer ülkelerle bir iletişim içerisinde
bulunması gerekir. Bu iletişim yapısı gereği siyasaldır. Siyasal
114
partiler siyasal iletişimin en geçerli olduğu, en çok kullanıldığı
yerler ya da aktörledir. Siyasal partiler siyasal amaçla, halkı yö-
netmek üzere ortaya çıkan örgütlü gruplardır. Siyasal partilerin
yaptıkları her türlü faaliyet siyasal iletişim içeriklidir (Aziz,
2003:17) .
Siyasal iletişim ve çalışmaları demokratik rejimler içerisinde,
siyasi partilerin ve siyasi kişiliklerin en önemli kampanya faali-
yetlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Siyasal iletişimin
dünyada özellikle 1950’ li yıllardan itibaren sözü edilir olması,
siyasi ikna çalışmalarının ‘ Amerikanlaşması ‘ ile paralel düzlem-
dedir. Amerikan tarzı ikna çalışmalarının elbette ki toplumsal
koşullardan bağımsız düşünülmesi söz konusu değildir. Özellikle
kitle iletişim araçlarının, bu yeni propaganda biçiminin siyasal
iletişim olarak adlandırılmasındaki yeri ve önemi yadsınamaz.
Küresel ölçekte gelişen kitle iletişim araçları, siyasal iletişim
süreci içerisinde ‘benzeşme’ olarak ifade edilen Amerikan tar
siyasal iletişimin yaygınlaşmasına ve dünya üzerinde de benzer
uygulamaların gerçekleştirilmesine neden olmuştur (Göker ve
Doğan, 2013:4-5 ).
Siyasal iletişim, siyasete konu olan her türlü bilgiyi içerebilen
siyasi mesajın, siyasi aktörler, seçmenler ve diğer organizasyon-
lar arasında dolaşımını konu alan bir iletişim sürecidir. Bu süreç-
te çok fazla etkili olan araçlar adeta birer siyasal iletişim aktörü
haline gelebilmektedir. Yakın geçmişten bu yana siyasal iletişi-
min etkili aracı geleneksel medya iken, şimdi bir başka güçlü
siyasal iletişim aracı olarak internet ve sosyal medyadan bahse-
dilmektedir ( Bostancı, 2015:22).
Mcnair ( 2011:3 ) siyasal iletişimi üç madde ile açıklamaktadır :
- Politikacılar ve diğer siyasi aktörler tarafından belirli he-
deflere ulaşmak amacıyla gerçekleştirilen tüm iletişim bi-
çimleri
- Seçmenler ve köşe yazarları gibi politikacı olmayan aktör-
ler tarafından politikacılar ve diğer siyasi aktörlere hita-
ben yapılan iletişim
115
- Politikacılar, siyasi aktörler ve onların aktivitelerini içeren
haberler, yorumlar ve diğer politika içerikli medya formla-
rından oluşan iletişim
Siyasal iletişim toplumsal alanda bir uzlaşının sağlanması konu-
sundan öncül rol oynar. Toplumsal yapının birbirinden farklı
özelliklere sahip kişi ve gruplardan oluşması, siyasal seçimle iş
başına gelen siyasi aktörlerin seçmenin tamamına hitap edebile-
cek bir iletişim tekniği geliştirmesi gerekir. Bu noktada, siyasal
kültürün şekillenmesi ve gelişmesi noktasında siyasal iletişimin
önemli bir fonksiyonu olduğu söylenebilir. Siyasal iletişim, siya-
sal seçim kampanyalarının gelişmesi noktasında da oldukça
önemlidir (Altheide, 2004:295).
Politik pazarlama uygulayıcıları olarak seçmen davranışlarını
algılama, etkileme, istenilen yöne kanalize etme ve sürdürülebi-
lir bir seçmen bağlılığı oluşturma gayreti içerisindeki siyasal
aktörler, özellikle tutundurma faaliyetleri kapsamında, etkili
iletişim becerilerine sahip olmalı, iletişim sürecinde kullandıkla-
araçlara ve aktarılan iletilerin seçmen nazarındaki etkilerine
önem vermelidirler. Siyasal iletişim her ne kadar pazarlama kav-
ramındaki karşılığıyla, siyasal karar alıcılarla seçmen arasında
bilgi alışverişi olarak ele alınsa da, verilen mesajlarla dünya gö-
rüşü etkilenen seçmenler , gündelik yaşantısında bu etkinin tesi-
ri altında kalarak davranır ve söylemlerinde de bu etkiyi etkile-
şim gruplarına hissettirir.
Bu nedenle iletişimin salt parti- seçmen boyutuyla değil, seçmen
–seçmen ilişkisi de dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir.
Çünkü, toplum birbiriyle sürekli etkileşim içerisinde olan, öğre-
nen ve öğrendikleriyle sorgulayıp, yeni davranış ve düşünce
kalıplarına bürünen bir yapıya sahiptir. Örneğin x partisiyle duy-
gusal bir bağlılık hisseden ve toplumsal bir kanaat önderi konu-
munda bulunan herhangi bir kişi, parti liderinin kullandığı söy-
lem tekniklerini benimseyip taklit ederek, hitap ettiği kesimde
psikolojik bir baskı yaratmak suretiyle, gizli bir etki oluşturabilir.
Politik pazarlama faaliyetlerine sadece seçim dönemlerinde
odaklanılması, siyasal aktörlerle seçmenlerin mekan ve zaman
farklılığına bağlı olarak sürekli bir arada bulunamaması gibi
116
nedenlerden dolayı, özellikle seçmenlerin kendi aralarındaki
iletişime dayalı olarak birbirleri üzerinde etkiler bırakması muh-
temeldir. Kanaatimizce, siyasal iletişimciler ve kampanya yöneti-
cileri, özellikle seçmenlerin etki alanları içindeki seçmenler üze-
rindeki etkilerini de dikkate alarak pazarlama politikaları oluş-
turmalıdırlar.
Siyasal İletişimde Dil
Dil, insanın varlığıyla bütünleşmiş bir unsurdur. İnsandan ayrı
düşünülemez. İnsanların toplumsal zeminde birbirleriyle sağlıklı
iletişim kurabilme yetisi dilin inceliklerini ustaca kullanmayla
mümkündür. Siyasal iletişimde dili etkin kullanan siyasal aktör-
ler, önemli bir imaj ve kimlik yaratmayı başararak seçmen üze-
rinde kalıcı etkiler oluşturabilmişlerdir.
Dili sadece iletişime yarayan bir araç olarak görmemek gerekir.
Dil, insanın doğasında vardır ve insanlık tarihinin varoluş hika-
yesi ile ortaya çıkmıştır. Humboldt ‘’ İnsan ancak dil ile insandır,
dili bulmak için de onun insan olması gerekti‘’ der. ( Akarsu ,
1998:20 ).
Siyasal iletişimde, hedef seçmenle sağlıklı bir iletişim gerçekleş-
tirebilmek ancak hedef seçmenin özelliklerinin anlaşılması ile
gerçekleştirilir. Dil, bu süreçte önemli bir araçtır. Hedef seçmene
hitap etmeyen bir dil kullanımı, sağlıklı sonuçlar elde edilmesine
engel teşkil eder. Siyasal iletişimde nasıl bir dil kullanılması ge-
rektiği ve kullanılan dilin seçmen nazarındaki kabulü seçimlerin
sonuçlarına direkt etki etmektedir. Özellikle genel seçimlerde
gerçekleştirilen siyasi iletişim çalışmalarında siyasi aktörlerce
yatay ve dikey ayrıştırmalar yapılmalıdır. Ülkenin tamamına
hitap edebilecek bir üst dil oluşturulduktan sonra, yatayda böl-
gesel siyasal iletişim dili, dikeyde ise alt iletişim dillerinin oluş-
turulması gerekir ( Bostancı, 2015: 27 ).
Özellikle çok kültürlü bir yapıya sahip olan topluluklarda dilin
etkin kullanımı çok önemlidir. Çok kültürlü toplumların siyasal
aktörlerden beklentileri ve buna bağlı olarak sunulan vaatlerin
farklılık arz etmesi, siyasi karar alıcıların kullandığı dilin farklı-
laşmasını gerektirmektedir. Bu kapsamda federal bir yönetim
117
modeline sahip olan Amerika Birleşik Devletleri’ni örnek göste-
rebiliriz. Seçim kampanyaları sırasında başkan adaylarının ülke-
nin farklı eyaletlerinde farklı söylemler kullanılması buna örnek
teşkil eder. Örneğin, bir seçim bölgesinde muhafazakar seçmene
hitap edilirken kullanılan dilin geleneksel öğelere vurgu yapıp,
toplumsal yapıyı koruyucu politika vaatleriyle oluşturulması
tamamen seçmen hissiyatına yönelik bir uygulamadır. Aynı şe-
kilde siyahi seçmenlerin yoğun olduğu seçim bölgelerinde uygu-
lanan kampanya dilinin daha fazla hak ve özgürlük temalarıyla
şekillenmesi seçmen üzerindeki siyasal iletişimin gücünü arttı-
ran uygulamalardır. Ülkemizde de siyasal aktörlerin, farklı seçim
bölgelerinde farklı söylemlere sahip oldukları görülmektedir.
Ülkenin toplumsal yapısındaki farklılıklar, her bölgede farklı bir
dil kullanılmasını zaruri kılmaktadır.
Konuşmacının üç dünya ile ilintili bir dil kullanması siyasal ileti-
şimde etkili ve geçerli bir iletişim sağlamanın temelini oluştur-
maktadır. Habermas bu üç dünyayı ‘’ öznel, özneler arası ve nes-
nel dünyalar ‘’ olarak ifade etmektedir. Siyasi aktörlerin konuş-
ma sırasında hem kendi dünyasına, hem diğerleriyle birlikte
yaşadığı özneler arası dünyaya, hem de müdahale edilmesi zor
bir gerçekliğe sahip olan nesnel dünyaya göndermeler yapan bir
dil kullanması gerekmektedir. Habermas’ın ifade ettiği bu üç
dünya mahalli, milli ve küresel nyalar olarak siyasal iletişimde
karşılık bulmaktadır ( Yıldırım, 2012:211 ).
Siyasal iletişimde hitap edilen ve sadakat oluşturulması hedefle-
nen seçmen gruplarına hitap edilirken, onların ideolojilerine
uygun, geçmişteki oy verme davranışlarıyla ilişkili bir dille hitap
edilmesi önemlidir. Muhafazakar ideoloji ile dünya görüşüne yön
veren ve siyasal tercihlerini bu ideoloji bağlamında politika üre-
ten siyasal partiler lehinde kullanan seçmenlere hitap edilirken,
örneğin Allah kelimesi yerine Tanrı kelimesi kullanılarak hitap
edilmesi, veya Ramazan Bayramı yerine Şeker Bayramı ifadele-
rinin kullanılması seçmen algısında hoş karşılanmayacaktır. Zira,
sol eğilimli ideolojilerce ve bu ideolojiyi benimseyen siyasal par-
tilerce sürekli tekrarlanan bu kelimelerin kullanımı seçmen algı-
lamalarında hem bulanıklık hem de parti/ adaya karşı zamana
bağlı sadakatsizlik yaratacaktır.
118
Özellikle, siyasal aktörler hitap edilecek kesime karşı ciddi, has-
sasiyetlere önem veren, seçmeni ve özelliklerini tanıyan bir yak-
laşım sergilemelidirler. Kullanılacak dilin önemi o kadar büyük-
tür ki, söylenen her söz veya verilen her vaat seçmenin oy verme
davranışı üzerinde ciddi etkiler oluşturmaktadır. Ayrıca lider/
aday imajı üzerinde de ciddi etkiler bırakmaktadır. Son dönem-
lerde, ülkemizde özellikle seçmen hassasiyetleri dikkate alınma-
dan ve hazırlıksız yapılan kampanya konuşmalarında seçmen
üzerinde oluşturulmak istenen etki yaratılmaktan ziyade, parti-
ye, lidere veya adaya zarar verdiği görülmektedir. Siyasal süreçte
konuyu örneklendirmek istersek :
Bülent Arınç, hafızalara kazınan konuşmasında ‘Şeyini şey etti-
ğimin şeyi‘ şeklinde bir ifadeyle uzun süre seçmen nazarında ve
kamuoyunda alay konusu haline gelmiştir. O zaman Başbakan
olan Recep Tayyip Erdoğan ise Bingöl’de halka seslenirken, kitle-
leri harekete geçirmek amacıyla coşkulu bir söylemle hitap ettiği
Bingöl halkına üç kere ‘Diyarbakır! ‘ diye seslenmiş, hatasını halk
tarafından yapılan hatırlatmayla anlayabilmiştir. Adalet ve Kal-
kınma Partisi’nin yakın dönemdeki bakanlarından birisinin ‘ Seni
görünce çok sevindim! diyen bir köylüye; ‘’Nereden bileyim
sevindiğini? Hadi bir oyna da göreyim.’’ deyip, adeta seçmeni
küçümserce yaklaşması ve yine Cumhuriyet Halk Partisi Eski
Genel Sekreteri Önder Sav ‘ın kutsal ibadet için Hacca gideceğini
söyleyen yaşlı bir seçmene ‘ Boş ver, Araplara para kazandırma;
Belki Muhammed bırakmaz seni! sözleri sadece partiye karşıt
görüşte yer alan muhafazakar seçmenden değil, kendi parti ta-
banından dahi büyük eleştiriler almıştır. Nüfusunun %99 ‘u Müs-
lüman olan bir ülkede, iktidara talip olan bir partinin en yetkili
isimlerinden birisinin seçmen hissiyatını derinden sarsacak böy-
le bir hata yapması, her ne kadar partililer tarafından bir çok
defa tekzip edilse de, seçmen tarafından bütün parti zihniyetine
mal edilmiş acı bir anekdot olarak kayıtlara geçmiştir.
2.4.4. Halkla İlişkiler
Pazarda belirli bir amacı gerçekleştirmek için faaliyet gösteren
tüm organizasyonlar, pazardaki rakip sayısına ve hedef kitlenin
özelliklerine bağlı olarak birbirleriyle sürekli rekabet halindedir-
119
ler. Bu nedenle rakiplerden farklılaşabilmek, üretilen ürünlerin
hedef kitlede kabul görmesini sağlamak ve sürdürülebilir reka-
bet avantajı elde etmek, pazarda başarılı ve kalıcı olmak isteyen
tüm organizasyonlar için hayati önem taşır. Gelişen teknolojiye
bağlı olarak, tüm organizasyonların birbirlerinden haberdar
olması ve küreselleşmenin de etkisiyle tüketici ihtiyaç ve istekle-
rinin birbirleriyle benzerlik göstermesi, firmaların bir taraftan
birbirine benzer ürünler üretmesine neden olurken, diğer yan-
dan firmaların rakiplerinden ayırt edilebilir özellikler kazanma-
sını zorlaştırmaktadır. Pazarda ortaya çıkan bir ürün, fikir veya
politika diğerleri tarafından kolayca taklit edilebilmekte hatta
mevcut üründen daha öteye dahi geçilebilmektedir. Tüm bu zor-
luklara rağmen rakiplerden farklılaşabilmenin bir yolu vardır. O
da örgütsel iletişimin farklılaştırılması ve korunmasıdır. Hedef
kitleye yönelik çift yönlü, etkili ve planlı iletişim teknikleri geliş-
tirilmesi ve uygulanması çok önemlidir. Tüm bu çabalar kendisi-
ne halkla ilişkiler çalışması içerisinde yer bulmaktadır. Halkla
sürekli iletişim içerisinde bulunan diğer bir ifade ile, popüler
tabirle, halka kapılarını kapatmayan kar amacı gütsün gütmesin
tüm organizasyonlar rakiplerine göre daha başarılı olmaktadır.
Ayrıca halkla ilişkilere önem veren organizasyonlar çevresiyle
sürekli etkileşim halinde olarak imajlarına ve de itibarlarına
katkı sağlamaktadırlar.
Halkla ilişkiler; çok genel olarak iyi bir haberleşme sistemi kur-
mak, insan kitleleri arasında sempati meydana getirmek için
kullanılan ve üzerinde önemle durulması gereken bir konudur.
Halkla ilişkiler, inandırmadır. Günümüzde demokratik yönetim-
lerde kamuoyu önemlidir. Halkın inanmadığı, desteklemediği
konuları sonuçlandırmak çok zordur. Halkla ilişkiler ile kitlelerin
neyi isteyip neyi istemediği belirlenmeye çalışılır.
Kitchen (1997) yılındaki çalışmasında halkla ilişkileri şöyle ta-
nımlar :
- Bir yönetim fonksiyonudur.
- Birçok aktiviteyi ve amacı barındırmaktadır.
- Çift yönlü ya da interaktif olarak bilinir.
120
- Kurumun tekil olarak değil (sadece müşteri), çoğul olarak
toplumla yüzleşmesi gerektiğini önerir.
- Kısa dönemli olmasından çok uzun dönemli ilişkileri be-
nimser( Özbükerci,2015:10).
Halkla ilişkiler, belirlenmiş hedef kitleleri etkilemek için hazır-
lanmış planlı, inandırıcı, haberleşme çabasıdır veya halkla ilişki-
ler; bir örgütü ilişkili olduğu kişilere sevdirme ve saydırma sana-
tıdır(Asna, 1979:36). Çeşitli şekillerde ifade edilen ve ülkemizde
son zamanlarda önem kazanmaya başlayan bu fonksiyon, genel
ve geniş kapsamlı bir biçimde; bir örgütü ile çevresi (veya ilgili
gruplar) arasında olumlu ilişkiler kurabilme ve sürdürme çaba-
sıdır(Mucuk, 1994:178).
Siyasal partiler açısından seçmenin önemi yadsınamaz. Bu ne-
denle kar amacı güden kuruluşlar gibi politik pazarlama aktörle-
ri için de halkla sürekli iletişim içerisinde olmak zaruridir. Her
ne kadar demokrasi sürecine yabancı olsa da kar kavramı, seç-
men desteğini en üst seviyeye getirmek olarak değerlendirilebi-
lir. Halkla ilişkiler araçları bir hükümet tarafından kullanıldığı
zaman hükümetin sesinin herkesten daha yüksek çıkacağı iddia
edilmektedir. Bu durumlarda hükümet muhalif sesleri sustura-
rak, kendi lehine adil ve demokratik olmayan bir üstünlük sağla-
yabilmektedir ( Lilleker, 2013:233 ).
Halkla ilişkiler ve duyurumun siyasal kampanya iletişimi ile ilgili
işlevleri şöyle sıralanmıştır (Uztuğ, 2004: 375):
- Haber değeri olan öykülerin ve kurgusal olayların plan-
lanması ve duyurum faaliyetlerini örgütlemek,
- Siyasal kampanya etki bilgi akışı içinde önemli bir araç
olan haber medyası ve yayıncıları ile ilişkilerin düzenlen-
mesi,
- Hedeflenen aday imajının ortaya konulmasında iletinin
göndericiden alıcıya giderken geçtiği kişilere ve köşe ya-
zarlarına bilgi akışını sağlamakta etkin olabilmek, bir an-
lamda haber akışını denetlemek,
- Aday ya da partinin gündemi yakalaması ve oluşturulma-
sına yönelik çabaları gerçekleştirmek,
121
- Aday tartışma oturumları, basın toplantıları, seçim gezileri
ve mitinglerin medyada aday ya da parti lehine yer alma-
sını kolaylaştırabilecek ve bünyesinde haber değeri taşı-
yan öyküleri oluşturabilmek,
- Adayın kitle iletişim araçlarının doğasına uygun olarak
sunumunu tasarlamak.
Kampanya yöneticileri, sadece seçim dönemlerinde değil, seçim
dönemleri dışında da seçmenle sürekli iletişim halinde bulunma-
lıdır. Zira seçim dönemlerinde yoğunlaşan seçmene ulaşma ve
verilmesi planlanan mesajları aktarma çabaları seçmen nezdinde
her zaman beklenen etkiyi göstermez. Tüm kampanya çalışmala-
rı kısa sürede sonucu etkilemeye yönelik faaliyetler olduğundan
seçmene ulaştırılmak istenen mesaj doğru anlaşılmayabilir ya da
ters etki yaratabilir. Bu nedenle kampanya yöneticileri reklam
kampanyalarıyla anlı olarak halkla ilişkiler faaliyetlerine de
odaklanmak durumundadır. Bir bedel ödenmeksizin yapılan bu
faaliyetler iletişimin etkinliğini arttırır ( Polat, 2015: 469 ).
Siyasal partiler halkla ilişkilerde etkin olabilmek için aşağıdaki
araçları kullanabilirler ( İslamoğlu, 2002: 158 ):
- Kutlama, bayramlaşma, eğitim, ödül vb. toplantılar düzen-
leyerek,
- Çevreci faaliyetler, kamuya açık eğlence ve şölen program-
ları düzenleyerek,
- Başarılı parti ya da lider çalışmaları ile ilgili haberlerin ya-
yınlanmasını sağlayarak,
- Uluslararası etkinliklere müdahil olup bunu kamuya du-
yurarak,
- Sponsorluk faaliyetlerini icra edip bunu propagandaya
dönüştürerek,
- Toplumsal her etkinlikte temsil edilerek,
- İnternet sayfası kurarak, bireysel ilişkiler tesis ederek,
Halkla ilişkiler çabalarının politik pazarlamadaki hedefi seçmen-
ler veya parti örgütünde görev yapanlar, sendikalar, çeşitli baskı
ve çıkar grupları, iletişim araçları olabilir. Halkla ilişkilerin temel
122
amacı ve görevi verimli bir iletişim sistemi kurup örgüt içinde ve
örgütle dış çevre arasında olumlu ve beşeri ilişkiler oluşturmak
ve herhangi bir faaliyet hakkında kapsamlı bilgiler vererek örgü-
tün iyi bir imaj kazanmasını sağlamaktır. Halkla ilişkilerin, pazar-
lama ile daha yakından ilgili bir bölümü olan tanıtma geniş kitle-
lere yönelik olup reklama benzer. Ama ondan farklı olarak bir
ücret karşılığı yapılmaz; ayrıca mesaj haber biçiminde sunulur.
Diğer bir fark da; reklamda reklamın yeri ve içeriği üzerinde
reklam verenin kontrolü olduğu halde tanıtmada basın-yayın
aracı kontrolü elinde tutar. Bu yüzden reklam hep olumlu olduğu
halde, tanıtma bazen olumsuz da olabilir. Tanıtma ücret karşılığı
olmamakla beraber, olumlu yönde tanıtıcı haber, röportaj veya
yorumun basın-yayın araçlarında yer alması büyük maliyetlere
yol açabilir. Halkla ilişkiler uzmanlarının veya bölümünün bu-
lundurulması başlı başına önemli bir maliyet unsurudur. Halkla
ilişkiler ve tanıtım çabaları ile siyasi partinin iyi bir imaj kazan-
masını sağlamak için yapılması gereken üç temel çalışma vardır:
1. Tanıma
Halkla ilişkiler faaliyetlerinin yoğunlaştırılacağı alanların belir-
lenmesi, hangi yöntem ve tekniklerin hangi alanlarda etkili olabi-
leceğinin bilinmesi halkla ilişkilerde başarının anahtarı gibi ka-
bul edilebilir. Etkili bir iletişim yapılması için hedef kitlenin iyi
tanınması ve kullanılacak araçların buna göre belirlenmesi gere-
kir(Solakoğlu ve Budak, 1992:75). Bu durumda halkla ilişkilerde
yapılması gereken ilk iş; hedef kitle veya kitlelerin tanınmasıdır.
Karşımızdaki kitlenin eğitim seviyesi, kültür düzeyi, gelir durum-
ları, mesleki dağılımları, cinsiyetleri, yaşları vb. açıdan ne gibi bir
bileşim oluşturdukları bilinmelidir. Halkla ilişkilerin tanıma gö-
revi çevredeki değişimleri ve beklentileri tespit edip isabetli
kararlar almanın ön koşulu gibi görülmektedir. Tanıma görevi,
çerçeve ile kurulacak ilişkilerde yönetsel hafızayı genişletmenin
ve halkla ilişkiler çalışmalarına temel teşkil etmenin yanı sıra
çevreden etkilenmeyi de içerir(Kazancı, 1982:65).
Hedef kitleyi tanımak amacı ile kullanılacak yöntem ve teknikler
siyasi örgütte sadece halkla ilişkilere özgü değildir. Ayrıca halkla
ilişkiler, siyasi örgütün diğer birimleri tarafından gerçekleştiril-
123
miş bulgularından da yararlanabilir. Halkla ilişkilere gerekli olan
bilgiler şu yöntem ve teknikler sayesinde toplanabilir(Göksel,
1988:61-65):
Anket: Alan araştırmalarında en çok başvurulan veri toplama
tekniklerinden biri ankettir. Yapılan araştırmalarda verilerin
istatistiksel bir temele dayalı olması araştırmanın değerini artı-
rır.
Toplantılar: İster örgüt içi, isterse örgüt dışı, olsun örgütün çev-
resine ilişkin bilgileri artırmanın bir yolu da toplantılardır. Örgüt
içi halkla ilişkilerde periyodik değerlendirme ve sohbet toplantı-
ları, brifingler ve diğer toplantılar bunda etkili rol oynar. Hafta-
lık, aylık ve yıllık değerlendirme toplantıları ile yönetim, perso-
nelin moral ve motivasyonunu değerlendirebildiği gibi, gerçek-
leştirilen icraatlara bakış açılarını ve örgüt sorunlarına karşı
duyarlılıklarını öğrenebilmektedir. Periyodik toplantıların bir
diğer yararı da yönetici ile yönetilen arasında duygusal ve sosyal
bir köprünün kurulmasına elverişli ortamları oluşturmasıdır.
Basını İzleme: Halkla ilişkiler tanıtma görevini yaparken, geniş
kitlelere ulaşmada iletişim araçlarının aracılığından yararlanır.
Siyasi partiye ilişkin olarak medya da çıkan haberlerin izlenmesi
önemlidir. Çünkü siyasi partinin medya tarafından nasıl tanındı-
ğı hakkında bir izlenim edinilebilir. Yapılan organizasyonlar ve
faaliyetler kamuoyuna büyük yararlar getirecek olmasına rağ-
men medya bu icraatı küçük bir haberle mi geçiştiriyor? Medya
icraatın özünden çok ayrıntıları ile mi ilgileniyor? Medya bu faa-
liyeti sabote etmek eğiliminde mi? İlk dikkat edilmesi gereken
sorular bunlar olmalıdır. Daha sonra belli bir zaman aralığında
medya da ne kadar yer alındığı, bu haberlerin ne kadarının lehte
ne kadarının aleyhte olduğu, rakiplerin medya da yer alma oran-
ları belirlenmelidir. Bu sorulara cevap verilebilmesi için muhak-
kak rakiplerle ilgili haberlerde izlenmelidir. Ancak bu sayede bir
karşılaştırma yaparak siyasi partinin yeri ve imajı gerçekçi bir
biçimde değerlendirilebilir. Medya izlenirken dikkate alınması
gereken diğer önemli nokta siyasi partinin ilişki kurduğu çevre-
lerle ilgili haberlerdir. Bu haberlerin dikkatle izlenmesi siyasi
partinin alacağı kararların isabet derecesini yükseltecektir.
124
Ayrıca medyayı izlerken dikkat edilmesi gereken bir diğer önem-
li nokta ise bu incelemelerin siyasi partinin medya ile ilişkilerini
gözden geçirmesine fırsat vermesidir. Medya da yeterince ve iyi
bir biçimde yer almayan siyasi parti yöneticilerinin halkla ilişki-
ler politikasını titiz bir biçimde gözden geçirmesi ve aksayan
noktalar için gerekli tedbirleri zamanında alması şarttır.
Halkla Yüz Yüze İlişkiler: Halkla ilişkilerin bir amacı hizmet götü-
rüleceği vaat edilen halk ile siyasi parti arasında anlayış birliğine
ve iyi niyeti sağlayarak halkın güvenini kazanmaktır. Kamuo-
yunda siyasi partiler ve politikacılar hakkında genellikle olum-
suz bir izlenim hakimdir. Kamuoyu politikacıları kendi çıkarları
peşinde koşan, rant elde etmek için politikaya giren ve seçimden
sonra verdiği sözleri yerine getirmeyen birisi olarak görmekte-
dir. Halk bu nedenlerden dolayı seçim zamanı karar vermekte
zorlanmakta ve oyunu çekinerek vermektedir. Siyasi partilerin
liderleri, adayları ve örgüt elemanlarının sürekli kamuoyuyla iç
içe olmaları ve halkla yüz yüze ilişkiye girmeleri ve bu olumsuz
kanaatlerin sebeplerinin tespit edilerek giderilmesi açısından
halkla ilişkilere önemli fırsatlar oluşturmaktadır.. Kamuoyunun
istek ve ihtiyaçlarını bildiğini onların sorunlarını dinlemek ve
çözmek için büyük gayret sarf ettiğini bu ilişkiler sırasında ka-
muoyuna gösteren siyasi parti kamuoyunun güvenini kazanır.
Kamuoyuyla yüz yüze ilişkiye giren aday veya personelin eğitim
ve bilinç seviyesinin düşüklüğü halkla ilişkiler açısından siyasi
partiyi yaralamaktadır. Seçmene yapılan muamele ve seçmenin
siyasi partiye bakışı dikkatli bir biçimde izlenerek siyasi partinin
oluşturduğu imaj hakkında fikir sahibi olmak mümkündür. Yüz
yüze ilişkilerle doğrudan görüşülerek ikna edilen kişiler daha
sonra siyasi partinin birer propagandacısı olarak çevrelerini
etkileyerek siyasi partinin olumlu imaj kazanmasına katkıda
bulunabilirler.
2. Tanıtma
Tanıtma, siyasi partinin yapısı ve işleyişi ile ilgili olarak kamuo-
yunda hiç bir kuşkuya yer bırakmaksızın bilginin artırılmasıdır.
Bu bilgi akışında şu hedeflere ulaşılması amaçlanmaktadır (h-
çıoğlu, 1971:5-6):
125
1. Kamuoyunu aydınlatmak, siyasi partiyi ve izlediği politika-
yı benimsetmek
2. Kamuoyunda siyasi partiye karşı daha olumlu tavırlar oluş-
turmak.
3. Siyasi partiyle olan temaslarında seçmenlerin işini kolay-
laştırmak
4. Alınacak kararların daha isabetli olmasını sağlayacak bilgi-
leri kamuoyundan almak
5. Siyasi partinin faaliyetlerinde seçmenle işbirliğini sağla-
mak
Halkla ilişkilerde siyasi partinin tanıtımına ilişkin bilgiler şu
araçlar kullanılarak hedef kitleye aktarılır(Solakoğlu ve Budak,
1992:84-87):
Birebir İlişkiler
Halkla ilişkilerin ana teması, beşeri ilişkilere dayanır. Bu nedenle
ilişki kuran kişinin görüntüsü, konuşması, tutum ve davranışları
psikolojik yapısı olumlu bir kanaatin oluşması bakımından
önemlidir. Özellikle dışa dönük bir kişilik yapısı ve güler yüzlü
olmak olumlu izlenim yaratılması için gereklidir. Birebir iletişim
de, mesaj hem konuşma hem de vücut dili yardımı ile hedefe
aktarılır. Bazen mimik ve jestlerin anlattıkları, konuşmadan daha
etkili olabilir. Hedefe ulaşıp ulaşılmadığı geri bildirim yardımıyla
anlaşılır. Sözlü iletişim yüz yüze ilişkilerin temelini oluşturdu-
ğundan, konuşma sanatı ve konuşmayı tamamlayan unsurlardan
daha ayrıntılı bir biçimde incelenmesi yararlı olacaktır. Konuşma
ses, mimik ve jestlerden oluşan bir insan fonksiyonudur. Ko-
nuşmanın etkili olması bu öğelerin uygun bir biçimde kullanıl-
ması ile mümkündür. Ayrıca kaynak ile hedefin birbirlerini an-
lamalı ve konu tarafların ortak tecrübe alanının dışına çıkmama-
lıdır. Konu, mümkün olabildiğince somutlaştırılarak dinleyicinin
anlayabileceği şekle büründürülerek etkinlik artırılabilir. Kitle
karşısında yapılacak konuşmalarda konuşma alanının düzeni
çok önemlidir. Kaynak ve dinleyicilerin yerleri çok iyi ayarlan-
malı ve konuşma müzik, görüntü, afiş, bayrak ve resimlerle zen-
ginleştirilmelidir. Yüz yüze ilişkilerde hedef kişinin dinlenmesi
126
de önemlidir. Karşınızdaki kişiye kendisini ifade etme fırsatı
verdikçe, sizi sevecek ve sempatik bulma ihtimali artacaktır. Yüz
yüze ilişkilerde konuşmanın yanında kılık kıyafet ile tutum ve
davranışlarında önemli bir rol oynadığı inkar edilemez bir ger-
çektir. İnsanın görüntüsü vitrinidir. İlk izlenim son derece önem-
li olduğundan zaman ve ortama uygun kıyafetler seçmeyi bilmek
gerekir. Herkesin bildiği üzere kişiler, görüntüleriyle karşılanır
fikirleriyle uğurlanırlar. İnsanları h bir çıkar gözetmeksizin
veya baskı altına almaksızın belli bir davranış göstermeye yö-
neltmek pek kolay değildir. Zaman ve emek ister. İkna etmenin
yolu ilgilenmek ve dinlemektir.
Telefonla Konuşma
Günlük yaşamımızda elimizin en çok uzandığı gereçlerden biri-
sini de telefon oluşturmaktadır. Cep telefonları gibi gündelik
yaşantımıza giren her yeni teknoloji ürünü onlara olan bağımlılı-
ğımızı azaltmamakta, hatta daha da arttırmaktadır.
Siyasi parti ve adayların halkla ilişkilerinde en çok telefonu kul-
lanmaktadırlar. Özellikle adayların ayrılan belli bir süre içinde
seçmenlerle direkt olarak konuşması veya daha önceden çeşitli
seçmen gruplarına göre hazırlanmış belli sayıdaki mesajların
çeşitli telefon hatları aracılığıyla devreye konulur. Günümüzde
çok geniş olarak kullanılan tele tanıtım uygulamaları, telefon
teknolojisinin politik uygulamalarının bilgisayar ekranları ve
terminalleriyle ilişkilendirilmesi halinde daha da yaygınlaşacak-
tır. Teknolojik gelişmelerin geniş boyutlar kazanması yöntemin
yaygınlaşması için tek başına yeterli olmaz. Ayrıca seçmenlerin
bu yolla iletişim kurmaya istekli ve yöntemin kendilerine yükle-
yeceği mali külfeti karşılamaya hazır olmaları da gerekir.
İnternet
İnternet özellikle son yıllarda kazandığı hızlı ivmeyle çok önemli
fonksiyonları yerine getirmektedir. İletişim neredeyse artık İn-
ternet üzerinden yapılmaktadır. İnsanlar telefon veya mektubu
bir yana bırakıp İnternet üzerinden daha ucuz bir şekilde birbir-
leriyle iletişim kurabilmektedirler. Her birey veya kurum İnter-
net üzerinden kişisel bir sayfa açma şansına sahiptir. Böylelikle
127
birey veya kurum kendine ait bir WEB sitesi oluşturarak büyük
kitlelerle rahat bir şekilde kesintisiz olarak ulaşma veya ilişki
kurabilmektedir.
İnternet dolayısıyla bir konu hakkında bilgi toplamak için ansik-
lopedi sayfalarını karıştırma olayı sona ermeye başlamıştır. Akla
gelen her konuda bilgi alabilmek için İnternet iyi bir danışman
rolü oynamaya başlamıştır.
Televizyon iletişiminde tek taraflı bir sunum söz konusu iken,
İnternet aracılığıyla kurulan iletişimde çift taraflı bir iletişim söz
konusudur. Bunun dışında internetteki sayfaların sürekli yeni-
lenmesi, en taze bilgilere anında ulaşma imkanı sunmuştur. İn-
ternetin sunduğu bu imkan propaganda amacıyla rahatlıkla kul-
lanılabilir.
Her siyasi partinin seçmenleriyle daha rahat ilişki kurabilmesi
için bir WEB sitesinin mutlaka olması gerekir. Sitede parti ve
üyeleri ile ilgili detaylı bilgiler, parti ile ilgili her an sohbet etmek
isteyen seçmenlerle anında diyalog kurabilecek yetişmiş ve nite-
likli elemanların hazır olduğu çeşitli sohbet odaları, tartışma
platformları, kamuoyunu meşgul eden gündemdeki olaylarla
ilgili olarak anket seçenekleri gibi temel bilgiler yer almalıdır.
Kitle İletişim Araçları
Kitle iletişim araçlarının geçirdiği evreler okumayı kitlesel hale
getirirken teknolojik gelişmelere bağlı olarak yaygınlaşan radyo
ve televizyon mesajların milyonlarca kişiye ulaştırılmasını sağla-
yarak halkla ilişkilerin de önemli bir aracı haline gelmiştir. Dü-
zenli olarak kamuoyuna haber aktaran kitle iletişim araçlarının
en önemli haber kaynaklarının başında siyasal olaylar gelmekte-
dir. Bu itibarla medya, okur yazarlık oranın yüksek olduğu, radyo
ve televizyonun yaygın olarak kullanıldığı ülkelerde son derece
etkilidir. Toplumsal hareketlerin başlatılıp geliştirilmesinde,
kamuoyunda hakim kanaatlerin oluşturulmasında büyük rol
oynarlar. Bu nedenle faaliyet alanı ne olursa olsun halkla ilişkile-
re dolayısıyla da imajına önem veren kuruluşlar medya ile iyi
ilişkiler içinde olmanın zorunluluğunun farkındadırlar.
128
Medya ile iyi ilişkiler kurmak için öncelikle kilit pozisyonlardaki
görevlilerle iyi geçinmek gerekir. Medya ile diyaloglar konusun-
da strateji geliştirilirken dikkat edilmesi gereken noktalar şun-
lardır:
1. Medya ile ilişki kuracak görevliler tayin edilmeli.
2. Siyasi parti alacağı her kararın kamuoyunun dikkatini çe-
keceğini unutmamalı.
3. Medyaya sürekli bilgi aktarılmalı.
4. Medyanın istediği bilgiler zamanında verilmeli.
5. Medyaya hiç bir suretle gerçek dışı bilgi verilmemeli.
6. Örgütle ilgili kötü haberler medyadan önce bulunarak sa-
vunma stratejileri geliştirilmeli.
7. Medya ile görüşmeden önce hazırlık yapılmalı.
Basın Büroları: Bu birimin amacı siyasi parti ile kitle iletişim
araçları arasında bağlantıyı kurmaktır. Basın bürosu siyasi par-
tinin yönetimi ve icraatları hakkında medyaya haber geçer. Ayrı-
ca medyanın istediği özel nitelikli haberleri derleyip iletmeye
görevini de yerine getirir.
Basın Bildirileri: Siyasi parti veya adayların çalışmalarını, kamu-
oyunu ilgilendiren bir konuda siyasi partinin tepkisini belirtmek
gibi gerekçelerle çıkarılan basın bildirilerinin hedefe ulaşması
için yapı biçim ve konunun ele alınışı bakımından belli şekil şart-
larına uyması gerekir. Ayrıca bildirim zamanlamasının uygunlu-
ğu da önemlidir. Bildirilere eğer varsa tutanaklar, fotoğraflar vb.
dokümanlar eklenebilir.
Basın Bültenleri: Siyasi partinin faaliyetlerini medyaya periyodik
olarak duyurmak amacı ile hazırladıkları duyurulardır. Bültenler
haftalık, aylık olduğu gibi önemli bir faaliyetin özellikle hatırla-
tılması içinde çıkarılabilir. Bültenler, siyasi partinin faaliyetleri-
nin medya tarafından daha kolay izlenmesini sağlar.
Basın Toplantısı: Önemli bir konuda kamuoyunu bilgilendirmek,
büyük bir açılış, bilimsel toplantı, temel atma gibi kamuoyunun
dikkatini çekilmesi istenen olaylar söz konusu olduğunda basın
toplantısı zenlenir. Ayrıca kamuoyunda ve medyada yanlış
129
yorumlanan bir haberin varlığı da basın toplantısı yapmayı ge-
rekli kılabilir. Konuyla ilgili yazılı metin, varsa fotoğraf vb. do-
kümanlar dosyalar halinde hazırlanarak toplantıya katılanlara
verilmeli böylece gazetecilerin toplantıyı kolayca izlemeleri ve
ayrıntılı haber yapmaları sağlanmalıdır.
Siyasi Partinin Kendi Araçları
Siyasi partiler kendilerinin kontrolünde veya kendilerine yakın
hissettiği kitle iletişim araçlarını kullanarak hedef kitleye ula-
şabilir. Bunun için birtakım hazırlıkların yapılması gerekir. İl-
könce hedef kitle belirlenmelidir. Sonra yayının adedi, yayın
süresi, yayının teknik özellikleri, içeriği ve paralı mı, parasız
dağıtılacağı belirlenmelidir.
Siyasi parti mesajlarını kamuoyuna düzenli ulaştırmak ve gün-
demi etkilemek için günlük gazete çıkarabilir. Radyo ve televiz-
yon yayınlarını da ay amaçlarla özellikle kampanya dönemle-
rinde etkili bir biçimde kullanabilir. Ancak bu yayınların inandı-
rıcılık ve güvenilirlik bakımından olumlu bir imaja sahip olabil-
mesi için siyasi parti ile yayın yönetimi arasında görünürde di-
rekt bir ilişkinin olmaması gerekmektedir. Aksi takdirde alıcı
kitle yayının güdümlü olduğunu anlarsa verilen bilgilere ön yar-
gılı bakacaktır.
Tüm bunların yanı sıra, siyasi partiler kamuoyunun sempatisini
kazanmak amacıyla sosyal, kültürel, sportif ve bilimsel her alan-
da yapılan faaliyetlere katılarak olumlu bir izlenim oluşturabilir.
Bu amaçla yarışmalar düzenleyerek, kamuoyunun yararına faa-
liyet gösteren sosyal kuruluşların yönetimlerinde görev alarak,
maddi katkılar sağlayarak, fuar, sergi, festival gibi organizasyon-
lara katılarak, seminerler, konferanslar, diğer bilimsel toplantılar
organize ederek, zaman zaman ülkenin değişik bölgelerini, ka-
muoyunun farklı kesimlerindeki kişileri ziyaret ederek her alan-
da siyasi partinin tanıtımını katkıda bulunabilirler.
Konuyla ilgili politik pazarlama alanında öncül ülke konumunda
bulunan ABD ve politik pazarlama uygulamalarını henüz kulla-
nan Türkiye açısından değerlendirmek mümkündür.
130
Siyasal partiler de halkla ilişkiler kapsamında kendi parti teşki-
latları içerisinde halkla ilişkiler birimleri kurarak, seçmenle sü-
rekli iletişim kurmaya çaba gösterirler. Mesela, bu kapsamda
Adalet ve Kalkınma Partisi Halkla İlişkiler Başkanlığı kurulmuş,
birimin temel fonksiyonunun parti ile halk arasındaki iletişimi
gerçekleştirmek olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, görev ve sorum-
luluklar kısmında ‘’Kişi, kurum ve kuruluş ve sosyal gruplara
yapılacak her türlü ziyaret ve görüşmeyi organize eder. Kişi ve
kuruluşların sorunları ile ilgilenir, çözüm için Partinin katkısını
sağlar. Siyasi ve sosyal olayları takip eder, desteklenmesi gere-
ken faaliyetlere Partinin aktif katılımını sağlar. Dini, milli gün ve
bayramlarda tebrik teatisinde bulunur. Cenaze ve düğün benzeri
keder ve sevinç zamanlarında ilgililere ziyarette bulunur. Ülke-
mizde ve dünyada yıl içinde idrak edilecek özel gün ve haftalarla
ilgili yapılacak erkinliklere partinin katılımını sağlar.‘’ denilmek-
tedir. Ayrıca seçmenle sürekli iletişim halinde bulunmak amacıy-
la Ak Parti İletişim Merkezi kurulmuş, halk tarafından online
olarak gerçekleştirilen farklı konulardaki başvurulara geri dönü-
şüm sağlanarak seçmenle parti arasındaki diyalog süreci canlı
tutulmaya çalışılmıştır. AKİM (Ak Parti İletişim Merkezi ) birimi
üzerinden yapılan başvuru, öneri, dilek, şikayet vb. her türlü
talep, özel bir yazılım üzerinden çalışan veri tabanına kaydedil-
mekte, yöneltilen tüm talepler ilgili kuruma, milletvekillerine,
TBMM Komisyon’larına veya Ak Parti Genel Merkez yöneticileri-
ne iletilmektedir. Yapılan başvurular görevlilerce takip edilerek
çift yönlü iletişim sağlanmaktadır.
Başkan Obama da seçim kampanyası kapsamında seçmenle ileti-
şime büyük önem vermiş, özellikle gelişen teknolojinin tüm im-
kanlarından yararlanarak etkin iletişim teknikleri kullanmıştır.
Seçimlerden önce sosyal medya üzerinden Bize Katıl çağrısı
yaparak kendisine iki türlü avantaj sağlamıştır. Birincisi, kendi-
sinin görüşlerini benimseyen ve destekleyen seçmen kitlesi oluş-
turmuş, diğer taraftan oluşan bu seçmen kitlesine kendisine ve
partisine maddi destek sağlanması için destek istenmiştir. Bu
çağrıyla Obama, seçim kampanyası için yaklaşık 1.5 milyon ba-
ğışçıdan 200 milyon dolar yardım toplamış, kendi seçim kam-
panyasının finansmanını kendi sempatizanlarından sağladığı
131
kaynaklarla yaratmıştır. Ayrıca klasik siyasetçilerden kalan Si-
yasetçi konuşur, halk dinler‘ algısını değiştirerek, seçmenin söz
hakkını önemser iletişime önem vermiştir. Ayrıca, Web 2 tabanlı
iletişim tekniklerinin kullanmış, kendi oluşturduğu sosyal site
üzerinden seçmenle aracısız konuşma imkanı elde etmiştir. Fa-
cebook üzerinde yaklaşık 2 milyon seçmen tarafından takip
edilmiştir. Youtube üzerinden paylaştığı konuşmalara seçmen
tarafından verilen tepkileri dijital ortamda düzenli olarak ölçüm-
lemiş, verilen tepkilere yönelik düzenli videolar yayımlayarak,
seçmen hissiyatını önemsemiştir. Kişiselleştirilmiş elektronik
posta uygulamaları, düzenli seçmen ziyaretleri, bölgelere yönelik
farklılaştırılmış vaatlerden alınan geri bildirimler seçmenle olan
iletişimin sağlıklı olmasını sağlamış ve önemli seçim zaferlerini
beraberinde getirmiştir.
Mevcut Durumu Değerlendirme
Halkla ilişkiler bağlamında yapmış olduğunuz faaliyetlerin artı-
sını, eksisini belirlemek için ara sıra birtakım değerlendirmeler
yapmanız gerekir. Bunun amacı tanıtım için yayılan bilgilerin ne
kadarının ne şekilde hedefe ulaştığının tespit edilmesidir. Böyle-
ce tanıtım faaliyetleri sırasında meydana gelen boşluklar ve ak-
saklıkların ortaya çıkarılarak giderilmesine imkan sağlanır. Kısa-
cası halkla ilişkiler ve tanıtım çalışmalarının belli bir dönemde
beklenen hedeflere ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmadıysa bunun ne-
denleri değerlendirme aşamasında gözden geçirilir. Değerlen-
dirme aşamasında halkla ilişkiler ve tanıtım birimi ve faaliyetleri
analiz edilmektedir. Halkla ilişkiler ve tanıtım siyasi partinin
dışarıya açılan penceresi olduğundan değerlendirme aşamasında
sadece halkla ilişkiler ve tanıtıma ilişkin kararlar değil tüm siyasi
parti kararlarına da ışık tutacak bilgiler bulunabilir. Sağlıklı bir
halkla ilişkiler ve tanıtım görevinin yürütülebilmesi için değer-
lendirmenin ihmal edilmemesi gereklidir.
2.5. Politik Propaganda
İnsan, sosyal bir varlık olarak çevresiyle sürekli ilişki içerisinde
olan ve çevresinde meydana gelen olaylardan etkilenen ve ayrıca
bu yapıyı etkileyen bir yapıya sahiptir. Ayrıca davranış ve tutum-
larına duygularını katarak hareket eder ve kararları çeşitli fak-
132
törler tarafından etkilenir. Diğer alanlarda olduğu gibi özne du-
rumundaki insan, siyasal süreçte de gerçekleştirilen çabaların
tamamı seçmeni etkilemek ve seçmeni belirli bir düşünce etra-
fında toplayıp istenilen yönde harekete geçirmek olduğundan,
siyasal aktörler ikna edici iletişim tekniklerini iyi analiz etmeli ve
seçmen üzerinde gerçekleştirilen düzenli araştırmalarla, doğru
ve etkili yöntemlerle seçmene ulaşmalıdırlar. İnsanlar, bazen oy
kullanarak, bazen de aktif olarak siyasete girerek siyasal sürecin
bir parçası haline gelirler. Dolayısıyla bazen kararları etkilenen
bazen ise kararları etkileyen olarak siyasal uygulamaların etki-
sinden hiç kurtulamazlar. Politik pazarlamanın ilk yıllarında dar
kapsamlı yorumlamalarda politik pazarlama ile tutulan ve
tarihi insanlık tarihi kadar eski kabul edilen ’ propaganda ‘ kav-
ramı, etkili iletişim çabalarında k başvurulan ve siyasal ileti-
şimde önemini asla kaybetmeyen önemli bir ikna aracıdır.
En basit anlamıyla propaganda; bir fikri, inancı, davranışı, çeşitli
yollarla şahıs veya kişilere kabul ettirme sanatıdır(Taş ve Şahım,
1996:138).
Oxford sözlüğünde propaganda bir doktrin ya da uygulamayı
yaymak için desteklemek ya da tasavvurda bulunmak olarak
tanımlanır. Köken olarak propaganda kavramı Latince, taze bir
bitkinin filizlerinin yeni bitkiler üretmek için bahçıvan tarafın-
dan toprağa dikilmesi anlamına gelen propagare kelimesinden
alınmıştır (Brown, 1992: 11). Domenach ise (2003: 17) propa-
ganda kavramını; toplumun görüş ve davranışını, kişilerin belirli
bir görüşü, belirli bir davranışı benimsemelerini sağlayacak bi-
çimde etkileme girişimi olarak tanımlamaktadır.
Jacques Ellul propagandayı, “Psikolojik bakımdan bütünleştiril-
miş ve belirli bir düzen içerisinde yapılaşmış bir kitlenin eyleme
katılmasını sağlamak amacıyla örgütlenmiş bir grubun psikolojik
araçlardan yararlanarak uyguladığı yöntemlerin bütünü” olarak
tanımlamıştır. Bu düşünceden hareketle, yalnızca bir gösteri
yürüyüşü yaptırmak bile, bir propaganda yöntemi olarak değer-
lendirilebilir.
Bülent Daver ise propagandayı daha sade bir dil ile tanımlamış-
tır. “Propaganda, kamuoyunun ve toplumun güdümünü etkile-
133
mek için yapılan bir harekettir. Propaganda ile varılmak istenen
amaç, insanlara belirli bir düşünceyi, fikri, inancı ve davranış
biçimi benimsetmektir.”
Propaganda, bireyler ve gruplar aracılığıyla diğer grupların ka-
nılarını, görüşlerini ve davranışlarını iletişim araçlarını kullana-
rak propagandacının istekleri doğrultusunda etkileme, değiştir-
me, veya kontrol altında tutmaya yönelik bilinçli bir davranıştır.
Bu bağlamda bir eylemin propaganda sayılabilmesi için, kanı ve
görüşleri denetlemeye yönelik bilinçli bir davranışın söz konu
olması gerekir(Özsoy, 2009:69).
Propagandanın yaşı insanlık tarihiyle eş olarak kabul edildiğin-
den yeni şeyler olarak kabul edilemez. İnsanın örgütlü topluluk-
larda yaşamaya başlamasıyla birlikte liderler ve liderliğe öze-
nenler kendilerine destek bulmak için propaganda yöntemlerini
kullanmışlardır. Mısır'daki piramitler, Roma’nın lejyonlarındaki
düzen ve gösterişlilik, Kuzey Amerika'daki kabilelerin totemlerle
süslü ağaçtan sütunları bu topluluklardaki liderliklerin mistik
görünümlerini pekiştirmek, topluluk üyelerindeki topluluğun
üyesi olma duygusunu güçlendirmek, toplulukların birlik ve ya-
şayış biçimini sağlamlaştırmak için kullalmış propaganda dü-
zenekleridir (Qualter, 1980: 257).
Temel hedefi, hedef kitlelerdeki istenilen eylem ya da düşünce
değişiklerini gerçekleştirmek olan propaganda uygulama alanı-
na, yapılış amacına, kaynağına, içeriğine ve hedef kitlenin niteliği,
donanımı ve konumuna göre farklı metotlarla yapıla gelmekte-
dir. Bu metotlar; kampanyalar, kamuoyu araştırmaları, yüz yüze
oy toplama teknikleri, kitle iletişim araçları, parti toplantıları,
mitingler, broşür ve pankartlar olarak tasnif edilebilir ( Köseoğlu
ve Al, 2013:107 )
II. Dünya Savaşı sırasında Hitler ‘in propaganda bakanı olarak
görev yapan ve etkili propaganda teknikleri ile kısa sürede bü-
yük bir kitle üzerinde duygusal adanmışlık yaratan Goebbels’ in
ifade ettiği gibi ‘‘Propaganda yapmak, her yerde, hatta tramvay-
da bile fikirlerden söz etmektir. Propaganda, çeşitleriyle de, du-
rumlara uymadaki esnekliğiyle de, etkileriyle de sınırsızdır’’
(Domenach, 1969: 57). Domenach çalışmasında propaganda
134
teknikleri üzerine yaptığı değerlendirmede şu hususlardan bah-
setmiştir :
Kapı Kapı Yöntemi: Gazeteler, bildiriler vermek, elden gel-
diği takdirde konuşmaya girişmek, bir semtin bütün kapıla-
rını birbiri ardına çalmak,
Söz Alma: Herhangi bir olaydan yararlanarak, elden geldi-
ğince kısa ve açık bir söylem gerçekleştirmek,
Basılı Yazı: Pahalı olması ve okunmasının zor olmasına
rağmen ‘ kitap’ temel bir araç olmaktadır.
Eleştiri Yazısı
Gazete
Afiş ve Bildiriler: Bildirinin en önemli özelliği; elverişliliği,
fazla yer tutmaması ve kimin elinden çıktığı anlaşılmadan
dağıtabilmesidir.
Radyo
Resim: Fotoğraf, karikatürler, alaylı resimler, simgeler, ön-
der resimleri.
Gösteriler
Tiyatro
Sinema
Televizyon
Propaganda, siyasi partiler için çok önemli bir tutundurma me-
todu olduğu gibi tüm pazarlama çalışmaları içinde de başta gelen
bir faaliyettir. Bazen bir siyasi partinin tutundurma politikası
geniş ölçüde kişisel propagandaya dayanır. Reklam da dahil ol-
mak üzere, diğer tutundurma metot ve çalışmalarının hiç biri
etkin bir biçimde kişisel propagandanın ve propagandacıların
yerini tutamaz, diğer bir deyişle, onlar kişisel propagandanın
yerine ancak kısmi birer ikame olabilirler. Çünkü, çoğu kez tüm
tutundurma programını istenen oy hacmine ulaştıran son adım
kişisel propagandadır. Kadın veya erkek olsun bir adayın seç-
menlerin her biriyle ayrı ayrı ilişki kurması mümkün değildir ve
bu yüzden muhtelif kamuoyu bölümleriyle ilişki kurmak için
aracılar organize edilmelidir. Şayet adayın yüz adet yakın politik
135
destekçisi varsa ve bunlara her tabakadan beş kişiyle konuşma-
sını salık verirse böylece zincirleme olarak 312.500 kişiyle şah-
sen ilişki kurulmuş ve aday için oy kullanmaya teşvik edilmiş
olurlar. Seçim kampanyaları sırasında her şehirde bu piramit
teşkil edilerek seçmenin sorularına cevap verip coşkunluk orta-
ya çıkarabilen şahıslarla bu şekilde muhtelif kamuoyu bölümle-
rine ulaşılabilir(Mickey, 1978:49).
Propagandanın Politik Pazarlamadaki Yeri
Propaganda, siyasi partilerin politik pazarlama araçlarından en
önemli ayaklarından birini oluşturmaktadır. Ayrıca siyasi parti-
leri amaçlarına ulaştırmada en önemli tutundurma aracıdır. Oy
almak amacıyla bir veya daha çok potansiyel seçmenle karşılıklı
konuşmak, görüşmek ve sonuca ulaşmak kişisel propagandanın
faaliyet alanını oluşturur. Ayrıca kişisel karşılama, dostluk ilişki-
leri geliştirme dinleme ve karşılık verme zorunluluğu olması ve
propagandacıya direkt bilgi toplama imkanı vermesi de temel
özelliklerinden bir kaçıdır. Kişisel propaganda en eski tutun-
durma metodu olmak yanında direk karşılaşma yoluyla seçmen-
le doğrudan ilişki kurmaya dayandığından en etkili iletişim şek-
lidir. Siyasi partilerin büyük bir çoğunluğunun başarısı geniş
ölçüde propagandacıların oluşturduğu propagandanın etkinliği-
ne dayanır. Günümüzde bazı siyasi partilerin yüz binlerle ifade
edilen propagandacı gücüyle kapı kapı dolaşarak seçmeni etki-
lemeye çalıştıkları görülmektedir. Propagandanın diğer tutun-
durma metotlarından en belirgin ve önemli farkı bunun kişisel
iletişimden, reklamın ise kişisel olmayan kitlesel iletişimden
oluşmasıdır. Bu yüzden de propaganda, uygulamada çok daha
fazla esnekliğe sahiptir. Propagandacı siyasi partinin söz ve vaat-
lerini adaylarını takdim ederken veya rakip siyasi partileri eleş-
tirirken kendini seçmenin istek ve ihtiyaçlarına, tutum ve davra-
nışlarına göre ayarlayabilir. Seçmenin tepkisini görüp yerinde ve
anında en uygun yaklaşıma yönelerek kendi davranış biçimini en
etkili ve ikna edici yönde ayarlayabilir.
Propagandanın bir başka üstünlüğü de reklam ve diğer metotla-
ra göre harcanan çabalarının nispi olarak daha az bir kısmının
boşa gitmesidir. Gerçekten, reklam çok geniş kitlelere, yüksek
136
toplam maliyetlerle pek çok mesajın gönderilmesini sağlar. Ama
spesifik bir hedef kamuoyu bölümüne isabet payı daha azdır;
ayrıca bu mesajların ne ölçüde sonuç sağladığını belirlemek de
hayli güçtür. Bu metot da ise, boşa giden çabanın minimum oluşu
yanında, kişisel propaganda için katlanılan toplam masraflar
reklamınkinden çok daha fazladır.
Propaganda dan beklenen, siyasi partinin yaşamak, gelişmek ve
iktidara gelmek amacına uygun olarak hedeflenen oy hacmini
gerçekleştirmek ve geliştirmektir. Propagandanın görevini yapa-
bilmesi, öncelikle onun diğer bazı pazarlama vasıtaları ile des-
teklenmesini gerekli kılmaktadır. Propagandacının görevinin
başarı ile sonuçlanabilmesi için onun, uygun söz ve vaatler ve
parti programı ile desteklenmesi ve ona yer ve zaman açısından
uygun bir reklam kampanyası ile yardımcı olunması şart-
tır(Şireli, 1979:7).
Propaganda ile siyasi parti hedef aldığı kamuoyu bölümünü etki-
leyebilir, kişisel propagandanın ikna kabiliyetine dayanarak,
muhtemel seçmenleri siyasi partiye fiili olarak oy veren seçmen
haline getirmeye çalışır. Böylece siyasi parti o kamuoyu bölü-
mündeki oy hacmini genişletme imkanı elde edebilir. Başka bir
deyişle muhtemel seçmenleri kazanarak oy hacmini artırabilme-
si mümkündür. Siyasi partinin bu amaca ulaşabilmesi için pro-
pagandacının muhtemel seçmenleri ikna etmede kullanabileceği
gerekli propaganda malzemelerinin yeterli düzeyde sağlanmış
olması gerekir. Bunun yanında söz ve vaatlerin muhtemel seç-
menlerin ihtiyaçlarını tatmin ediş tarzına uygun olarak tayin
edilmiş olması lazımdır. Reklam kampanyasının da, muhtemel
seçmenlerin oy verme kararının hangi safhasında olduğu nazar
alınarak planlanmış olması gerekir. Böylece muhtemel seçmen-
lerin reklam kampanyası ile haberdar olduğu bir siyasi partinin
vaatleri ve adayının özelliklerinin kendi ihtiyacına uygunluğunu
görebilmesi ve kendini ziyaret eden propagandacının propagan-
da malzemeleriyle desteklenen açıklamaları ile ikna olması ve
seçim sonrası beklenen tatmini duyması sağlanabilecektir. Sonuç
olarak kişisel propaganda da muhtemel seçmenleri, temsil ettiği
siyasi partinin programı, vaatleri ve adayları hakkında aydınlat-
mak suretiyle onların siyasi partinin birer fiili seçmeni durumu-
137
na gelmelerine yardımcı olan faaliyetleri kapsamaktadır. Ancak
bu faaliyetlerin yeterli propaganda malzemeleriyle ve reklam
kampanyası ile desteklenmesi başarıya ulaşılması açısından çok
önemlidir.
Etkin bir siyasal propagandanın şartları şunlardır: (Altıntaş,
2001, 42-43):
- Kitlenin dikkati sağlanmış olmalıdır.
- Kitlelerin güveni sağlanmış olmalıdır.
- Kitlenin içinde bulunduğu ortam beklenen davranış deği-
şikliğine elverişli olmalıdır.
- Propagandanın yaratmak istediği davranış değişiklikleri
kitlenin beklentileri ve umutlarının daha ötesini vaat edi-
yor olmalıdır.
Politik Propagandacı Neler Yapar?
Eskiden kişisel propaganda esas itibariyle sadece siyasi partinin
ideolojisini benimseterek hedef kitleyi yönlendirmeyi amaçla-
makta iken, artık günümüzde propagandanın işlevi değişik bir
anlama bürünmüştür. Nitekim bugün propagandacının görevinin
oy hacmini uygun yer ve zaman içinde geliştirmek olduğunu
söyleyebiliriz. Böylece propagandacının veya propagandacı pro-
paganda yanında yapması gereken çeşitli görevleri arasında
potansiyel seçmenleri bulma, siyasi partinin söz ve vaatleri ile
adayları hakkında gereken bilgileri verme, seçim sonrası seç-
mende oluşabilecek hayal kırıklığını giderme ve bilgi toplama
sayılabilir. Propagandacılar siyasi partinin seçmenlerle direkt
temasını kuran temsilcileri olarak siyasi partiye geri bilgi akışını
sağlayacak bilgileri toplama yoluyla özellikle önemli yararlar
sağlarlar.
Propagandacı ne yapmak istediğini gizli tutar ve empoze etmek
istediği fikirleri açıklamakta acele etmez. Çünkü propagandacı,
üzerinde etki yapmaya çalıştığı kişiye ilk temasta fikirlerini söy-
lerse muhatabını incitme olasılığı söz konusu olabilir. Propagan-
dacı öyle manevralar yapmalı ki, muhatabına empoze etmek
istediği durumları ona aratmalı ve yine muhatabının bu durum-
ları bulmasını sağlamalıdır. Bu durumda fikir onun malı gibi
138
olacağından onun tarafından daha çok sevilir, benimsenir ve
savunulur.
Propagandacı kuvvetli bir enerji ve zinde bir kafa ile sınavlara
hazırlanan genç bir okul öğrencisi gibi çevresini ve muhatabını
en samimi ve en ayrıntılı bir şekilde tanımaya gayret etmelidir.
Propagandacının muhatabını teşhis etmesi, bir ordu kumanda-
nının karşı ordunun planlarını elde etmesi kadar önemlidir. Pro-
pagandacı muhatabının fikirlerini anlayıp onun ideolojik çerçe-
vesini tespit ettikten sonra, bu fikirlerden hangisinin kendi em-
poze etmek istediği fikirlere uygun olduğunu araştırır ve o nok-
tadan kendi fikirlerini ona aşılamaya çalışır.
İyi bir propagandacı, propagandasını yaptığı düşünceye hakim
olmak ve psikolojiden, sosyolojiden anlamak durumundadır.
Tarih ve coğrafya bilgisi, dünyanın önemli olayları ve yerleri
konusunda, bir kaynağa başvurma gereği duymayacak seviyede
olmalıdır. Ancak bu şekilde kendisini dinleyenlerin dikkatini
çekebilir.
Propaganda da önemli bir diğer konu da, görevlendirildiği kitle
üzerinde etki uyandırmaya çalışmaktır. Propagandacının bunu
başarması için takip edeceği ilk yol, bu topluluğa söz geçiren
fertleri belirledikten sonra, bir iki kişi üzerinde düşüncelerini
işlemeğe başlamaktır. Bu girişimde başarılı olduğu zaman, kitle-
nin büyük bir bölümünü yanına almış demektir.
Propagandacı muhatabının zaaflarını keşfettikten sonra, muha-
tabını bu zaaflarla yıpratmaya çalışır.
Mesleğinde başarılı olmayan propagandacılar etraflarındaki
kişileri tenkit ederek işe başlarlar. İşinin ehli olan propagandacı
ise karşısındakini kavramaya, anlamaya çalışır.
Mesleğinde başarılı olmuş bir propagandacı, toplumun dikkatini
çekecek yöntemler geliştirir. Karakteriyle toplum üzerinde iyi bir
izlenim bırakır. Toplumun güvenini kazanır. Toplumun umut ve
beklentileriyle ilgili alternatif sunar. Başkalarını dinlemeye ta-
hammül eder.
139
İyi bir propagandanın zamanlama, sürdürülebilirlik, tekrarlama,
yoğunlaştırma, sadeleştirme, kitlede sinerji yaratma gibi nitelik-
lere sahip olması gerekir. Özellikle, seçmen üzerinde etki oluştu-
racak propagandanın zaman ve mekan açısından uygunluğu çok
önemlidir. Bu nedenle propaganda yöneticilerinin ülkedeki ge-
lişmeleri yakından takip etmesi gerekir. Ekonomik krizlerin ya-
şandığı dönemlerde seçmene düzeltici ekonomik önlemler yeri-
ne eğitim veya sağlık gibi gündemin arkasında kalmış aciliyet arz
etmeyen konularda propagandalar yapmak veya savaş sırasında
ülkenin bütünlüğünün muhafazası için ikna edici iletişim yerine
ekonomik politikalardan bahsetmek propagandacı için boşa
harcanan zamandan başka bir şey değildir. Nitekim, ülkemizde
19. YY’ın ilk dönemlerinde işgale ve işgal kuvvetlerine karşı veri-
len amansız mücadele sırasında halka, düşmana karşı top yekûn
mücadele mesajları verilmiş, yürütülen propaganda faaliyetleri
tamamen bağımsızlık öznesi çerçevesinde oluşturulmuştur. Ül-
kenin bağımsızlığını kazanmasının ardından ise toplumsal kal-
nmayı sağlayacak ekonomi ve üretim çabaları üzerine yoğun-
laşılmıştır. 2015 seçimlerinde ise siyasal parti söylem ve prog-
ramlarında özellikle ülkenin teröre bağlı oluşan olumsuz kon-
jonktürü dikkate alınarak savunmacı ve koruyucu yaklaşımlar
benimsenmiş, halk üzerinde terörün sonlandırılması ve istikra-
rın tekrar başlaması için baskıcı propagandalar oluşturulmuştur.
Görüleceği üzere ülkelerin konjoktürel durumlarına bağlı olarak
uygulanan propaganda söylemleri de farklılık gösterebilmekte-
dir.
Bazı ülkelerde siyasetçilerin özellikle propaganda araçlarının
yanlış kullanımına bağlı olarak seçimlerde kalıcı başarılar elde
edemediği görülmektedir. Türkiye’de seçmene yönelik gerçek-
leştirilen konuşmalarda CHP’nin AK PARTİ ye göre başarısız
olduğunu ylemek güç değildir. Lider imajlarının ve söylem
yeteneklerinin seçmen oy verme davranışlarında daha da belir-
ginleştiği günümüzde eski CHP lideri Deniz Baykal’ın konuşma-
larında sürekli üst düzey bir siyaset dili kullanması, söylemle-
rinde halkın tamamına hitap edemeyen teknik terimlere çok
başvurması , konuşma metinlerini laiklik, özgürlük ve demokrasi
gibi kavramlarla kısıtlayarak sadece entelektüel kesime yönelik
140
propagandist bir kimlik sergilemesi diğer bir ifadeyle seçmeni
ileri düzeyde tek bir kategori içerisinde daraltması siyasal pro-
paganda uzmanlarınca eleştirilmiştir. Gerçi, siyasal serüvende
seçmenin siyasal tercihlerini genellikle sağ partilerden yana
olması ve sol kesim siyasal partilerin % 30luk bir genel oy sevi-
yesinde konumlanması Deniz Baykal‘ı zaruri olarak bu yola itmiş
görülebilir. Ancak parti örgütünde, özellikle Kemal Kılıçdaroğlu
ile başlayan değişim rüzgarı ve bu değişimin uzantısı olarak pro-
paganda faaliyetlerinde göze çarpan hitabet farklılıkları partiyi
son birkaç seçimdir sol partilerin liderliği ve solun değişmez
temsilcisi yapsa da uzmanlarca hala yeterli bir başarı olarak
görülmemektedir.
Çeşitli üstünlüklerine karşılık, propagandanın en sakıncalı ve
sınırlayıcı yanı yüksek maliyetli olmasıdır. Sarf edilen çabaların
ve yapılan harcamaların genellikle az bir kısmı boşa gitmekle
beraber iyi yetişmiş propaganda elemanlarından oluşan güçlü
bir propaganda gücü oluşturmak ve bunu muhafaza etmek ol-
dukça pahalıya gelmektedir(Mucuk, 1994:181-183).
Propagandacılar, görevleri gereği nazik ve değişen durumlara
göre hareket esnekliğine sahip olmak zorundadırlar. Propagan-
dacıların görevleri üç başlıkta toplanabilir (Çiftlikçi, 1996:178):
1. Propaganda ve Tanıtım
Propagandacının temel görevi seçmeni bilgilendirerek oy ver-
mesine yol göstermektedir. Bunun içinde her şeyden önce, pro-
pagandacının propagandasını ve tanıtımını yaptığı siyasi partiyi,
vaatleri ve adayları her yönüyle yakından tanıması gerekir. Ayrı-
ca propagandacının çalıştığı alanı ve hedef kitlesini de yakından
tanıması seçmene tatmin edici bilgileri vermesi bakımından
önemlidir. Propagandacının propagandasını ve tanıtımını yaptığı
siyasi parti veya adaylarla ilgili olarak edinmesi ya da seçmenle-
rine sunmaya hazır olması gerekli bilgiler şu şekilde sıralanabi-
lir. Siyasi partinin veya adayların özellikleriyle ilgili bilgiler, bun-
ların seçmene sağlayacağı faydalar, rakip siyasi partilerin veya
adayların özellikleri ve eleştirisidir.
141
2. Siyasi Partiyi Temsil ve Halkla İlişkiler
Propagandacı, aynı zamanda propagandasını yaptığı siyasi parti-
nin bir temsilcisidir. Kendi propaganda bölgesinde propaganda-
cı, siyasi partiyi seçmenler nazarında temsil eder. Bu sebeple
propagandacının siyasi partinin itibarına layık şekilde hareket
etmesi gerekir. Dolayısıyla propagandacı tutum ve davranışla-
rında yalnızca kendisini değil partisini de dikkate almalıdır. Baş-
ka deyişle propagandacının dış görünümünün her zaman temiz
ve tertipli olması, çalışmalarını belirli bir program ve plan dahi-
linde yürütmesi, özel yaşantısına itina göstermesi, çevresi, dost-
ları ve seçmenleriyle ilişkilerine özen göstermesi, kötü alışkan-
lıklardan uzak durması gerekir. Propagandacının diğer bir görevi
ya da sorumluluğu halkla ilişkiler memuru gibi hareket etmesi-
dir. Halkla ilişkiler siyasi parti ile seçmenler arasında çift yönlü
iletişimi kurmak demektir. Dolayısıyla propagandacının başka
bir görevi de seçmenlerin siyasi partiyle ilgili konularda bilgilen-
dirilmesi ve seçmenlerde olumlu bir imajın oluşturulmasına
yardımcı olunması siyasi partinin çeşitli yönleriyle tanıtılması
olmalıdır.
3. Bilgi Toplama ve Raporlama
Propagandacı, kendisinin ve partisinin başarısı için bölgesinde ki
sosyal ve ekonomik gelişmelerle rakiplerin politikalarıyla ve
seçmenlerin davranışlarıyla ilgili konularda düzenli olarak bilgi
toplamalı ve bunları periyodik aralarla raporlamalıdır. Bu tür
bilgiler siyasi partinin söz ve vaatlerinin, adaylarının tespitinde
ya da gerekli düzeltmelerin yapılmasında faydası olan, dikkate
alınması gerekli bilgilerdir.
Bir siyasi partinin propagandacılarını partinin lideri, adayları,
üyeleri, gönüllüleri ve parti çalışanları oluşturur. Bunlar aynı
zamanda siyasi partinin dağıtım kanallarını da oluşturmaktadır-
lar. Propagandacıları partideki konumları itibariyle bu şekilde
sınıflandırabileceğimiz gibi propagandadaki görevlerinin kap-
samı, faaliyet bölgesi ve hedef alınan kamuoyu bölümü gibi çeşit-
li bakımlardan da sınıflandırılabilirler. Ayrıca propagandacıları
kitlesel medya araçlarına ve seçmenlere yönelik olmak üzere
ikili bir ayrıma da tabi tutmak mümkündür.
142
2.5.1. Propaganda Çeşitleri
Propaganda ana hatları itibariyle beş grupta sınıflandırılabilir
(Taş ve Şahım, 1996:145-148):
1. Kişisel Propaganda ve Kitle Propagandası
Yüz yüze konuşmak, tartışmak, ikna etmek veya kapı kapı do-
laşmak bir kişisel propaganda şeklidir. Özellikle 27 Mart 1994
tarihinde yapılan mahalli seçimlerde televizyonlara propaganda
yasağı konulması sonucunda, kişisel propagandaya başvuran
siyasi partiler olumlu sonuçlar almışlardır.
Kitle propagandasının en basit şekli, topluluklara hitap edilen,
coşturucu nutuklardır. Kitaplar, broşürler, gazeteler, dergiler
gibi kitle iletişim araçları bu kategoride değerlendirilebilir.
2. Politik Propaganda ve Sosyolojik Propaganda
Politik propaganda, yönetim, bir siyasi parti vb. bir kurum tara-
fından, kitlenin kendisine karşı olan davranışını gereken yönde
değiştirmek için uygulanan bir propaganda türüdür.
Sosyolojik propaganda, daha kapsamlı ve belirsiz bir nitelik gös-
terir ve toplumsal çevreyi kullanarak, belirli bir yaşam felsefesi
ve bu yolla ilgili ideolojiyi topluma benimsetmeye çalışır. Özellik-
le sinema bu yönde kullanılmaktadır.
3. Karışıklık Propagandası ve Bütünleşme Propagandası
Yıkıcı olan, karşıtlık niteliği taşıyan ve kitleleri baş kaldırmaya
yönelten propaganda türüdür. Ancak bu propaganda türünü,
yalnızca yönetimi devirmeyi amaçlayan bir eylem olarak görmek
yanıltıcı olur. Ufak tefek provokasyonlar çıkararak ve bunları
bastırarak toplumun gözünde kahraman olmayı denemek bu tür
bir propagandaya örnek olarak verilebilir. Bu tür propagandala-
rın uygulanması oldukça kolaydır.
Asgari yaşam şartları sağlandıktan sonra uygulandığında iyi so-
nuçlar verebilen bütünleşme propagandası ise; kitlelerin eğitim
ve özellikle yaşam düzeyi yüksek olduğu ölçüde başarı ihtimali
artar.
143
4. Dikey Propaganda ve Yatay Propaganda
Dikey propaganda, geniş bir örgütün başında yer alan, yönettiği
kitleden daha üstün olduğu varsayılan bir siyasal propaganda
türüdür. Genellikle kitle iletişim araç ve teknikleri kullanılır.
Etkisi kısa sürede ve kolay kaybolur.
Oldukça yeni bir propaganda türü olan yatay propaganda ise,
propaganda yapılan grup veya kitle içerisindeki bütün bireylerin
aynı düzeyde ele alınması ve doğrudan doğruya bir liderin olma-
yışıdır. Burada aynı düzeyde bulunan bireylerin bir veya daha
çok grupla ilişkilerinin var olmasıdır. Bu tür propaganda da yapı-
lan her türlü faaliyet mantığa dayanır. Yani daha çok eğitici nite-
lik taşır. Yatay propagandasının tek dezavantajı ise yavaş ve
uzun zaman gerektirmesidir.
5. Akılcı Propaganda ve Duygusal Propaganda
Günümüz propagandası giderek artan bir hızla ekonomik, istatis-
tiksel vb. bilimsel bilgi ve kavramları kullanma yolundadır. Pro-
pagandadan uzun dönemde etkinlik sağlamak için ancak akılcı
bir propaganda türü ile mümkündür. Bu iki propaganda türü
arasında kesin çizgilerle ayırım yapmak çok zordur. Örneğin,
Hitler’in coşku ve duyguya dayalı propagandaları oldukça uzun
bir zaman etkisini gösterebilmiştir.
2.5.2. Propagandanın Yöntemleri
Propaganda çok farklı şekillerde yapılır ve neredeyse sınırsız
kaynaklardan yararlanır. Hitler’in propaganda bakanı Goeb-
bels’in dediği gibi: “Propaganda yapmak, her yerde, hatta tram-
vayda bile düşüncelerden söz etmektir”. Gerçek propagandacı,
inandırmak isteyen kişi, düşüncesinin ve dinleyicilerinin yapısı-
na göre çeşitli yollara başvurur, ancak inancının tutarlılığı, çeki-
ciliği ve konuşmasının nitelikleriyle etkili olabilir. Bunlar da ko-
laylıkla ölçülebilecek öğeler değildir; bununla birlikte inatçı ve
çok yanlı bir kişisel propaganda çabasıyla desteklenmeyen bir
seçim kampanyasının etkisi çok az olur.
Propaganda da her şeyden önce sadeliğin sağlanması önemlidir.
Propagandacı inancını, öğretisini elden geldiğince açık bir biçim-
144
de belirlenecek bir kaç noktaya ayırarak dinleyiciyle kısa ve açık
bir metinle dile getirmelidir. Gittikçe daha büyük bir sadeleştir-
meye doğru ilerledikçe reklamın geliştirdiği tekniğe göre parola
ve slogan bulunur. Parolanın taktik bir özü vardır, erişilmek is-
tenen ülküyü özetler, slogan ise doğrudan doğruya politik tutku-
lara seslenir. Ayrıca propagandası yapılan öğreti, inanç ya da
yönetim biçiminin kolay ve akılda kalır bir simgeyle özetlenmesi
de gereklidir. Bu simgeler(Çiftlikçi,1996:180):
Yazılı Simgeler: Siyasi partinin adının baş harfleri
Görüntülü Simgeler: Bayrak, flama, hayvan ya da nesne biçimle-
rinde çeşitli amblem ve işaretler. Örneğin gamalı haç, orak ve
çekiç, üç hilal vb.
Plastik Simgeler: Nazi selamı, kalkmış yumruk, tamam işareti,
zafer işareti, bozkurt işareti vb.
Müzikal simgeler: Marşlar, sloganların müzikalleştirilmiş hali vb.
Diğer yandan iyi bir propaganda belli bir zamanda, tek bir temel
hedefe yönelmek, belli bir süre içinde atışı tek bir hedef üzerinde
yoğunlaştırmak yani kendisinin kuvvetli yanlarının rakiplerinin
zayıf taraflarını tek noktada toplamak şeklinde basitleştirilmiş
bir çerçeve içerisinde olmalıdır. Propagandada eleştiriye hedef
bireyler ya da ufak topluluklar alınmalıdır. Toplumun ya da kit-
lenin bütününe hiç bir zaman dil uzatılmamalıdır. Ayrıca her
türlü propagandanın düzeyi her insanın anlayabileceği bir sevi-
yede olmalıdır. Düşünce düzeyi ne kadar basit olursa anlayan
insan kitlesi o kadar geniş olur. Ayrıntılar elden geldiğince en aza
inmeli ve konu bütün olarak en çarpıcı biçimde sunulmalıdır.
Propaganda da temalar değişik görünüşler altında sunulmalı ve
kamuoyu bölümlerinin özelliklerine göre de düzenlenmelidir. Bu
tekrarlamalar elden geldiğince diğer tutundurma araçlarıyla
sırası geldiğinde değişik ve orijinal bir biçimde yapılmalı, parola
ve sloganla desteklenmelidir. Propagandada hedef kitle ile daha
önce var olan ortak bir temel üzerinde birleşerek onunla aynı
safta olunduğu gösterilmeli daha sonra kendi düşüncelerini he-
def kitleye yöneltmelidir. Rakip politikacıların ağızlarından ka-
çırdıkları bir cümle ya da herhangi bir toplumsal veya ekonomik
145
olay propagandacının düşüncelerini inandırmada işlenecek birer
kanıt olarak kullanılabilir. Propaganda taktiği olarak sadece ra-
kiplerin düşüncelerini çürütmek, eleştirmek hedeflendiğinde;
rakiplerin propaganda temasının temel öğeleri bir bir ayrılarak
önem sırasına göre sınıflandırıldığında daha kolay çürütülebilir.
Karşı propaganda rakiplerin en zayıf, en çekingen olan noktala-
rına ilk önce yoğunlaştırılmalıdır. Rakiplerin karşı temaları ara-
sında yer alan en zayıfının en büyük şiddetle çürütülmesi her
türlü karşı propagandanın temel kuralıdır. Ayrıca rakiplerin
temalarıyla uğraşmak yerine bu temayı savunanları küçük dü-
şürmekle rakip temayı tartışmaktan kurtuluruz. Çünkü işi kişili-
ğe dökmek eski bir silahtır. Özel yaşam, politik tutumdaki deği-
şiklikler, kuşkulu ilişkiler da bunun alışılmış malzemeleridir. Kişi
ya da parti gözden düşmekle kalmaz düşüncelerini, davranışla-
rını doğrulamakla uğraşmak zorunda kalır. Rakiplerin propa-
gandalarını etkisiz hale getirmek, onları güç duruma düşürmek
için tartışma götürmez somut bir kanıt dinleyiciyi rakipler hak-
kında derinden etkiler. Bu bir fotoğraf, bir tanık olabilir. Hatta
zaman zaman bu kanıtların hileli bir şekilde hazırlanıp kamuo-
yunda elden ele dolaştığını ve saldırıya uğrayanın kendisini te-
mize çıkarmak için nasıl çabaladığını görülür.
2.5.3. Propagandanın Aşamaları
Propaganda sürecinde daha önce değindiğimiz tutundurma
fonksiyonları, özellikle AIDA modelinde ifadesini bulan dikkat
çekmek, ilgi uyandırmak, istek uyandırmak ve harekete geçir-
mek önemli yer tutarlar. Propaganda sürecinde dinleyicinin belli
bir yere gelmesi hali ile propagandacının randevulu veya rande-
vusuz olarak dinleyiciyle görüşmeye gitmesi hali bazı farklılıklar
gösterecektir. Zira ilk halde yani dinleyicinin gelmesi durumun-
da bu fonksiyonların bazıları, hatta çoğu önceden sağlanmış ola-
bilir. Seçmen veya muhtemel seçmenlere gidilerek yapılacak
kişisel propaganda işlemini kişisel bir satış gibi değerlendirerek
beş aşamada ele alabiliriz(Çiftlikçi, 1996:183):
1. Propagandaya Hazırlık: Bu aşama propagandacının ilk
adımı olarak, kendi partisini, programını, vaatlerini ve
adaylarını, hedef kitlesini, rakip siyasi partilerin progra-
146
mını, vaatlerini ve adaylarını ve nihayet propaganda tek-
niklerini iyice tanıması aşamasıdır.
2. Potansiyel Seçmenleri Belirleme: Propaganda için hangi
potansiyel seçmenlere baş vurulacağının belirlendiği bu
aşamada propagandacı geçmiş seçim sonuçlarını inceleye-
rek potansiyel seçmenlerin niteliklerini tespit eder; kimle-
rin veya hangi grupların fiili olarak oy verebileceğini belir-
lerken çeşitli kamuoyu araştırmalardan yararlanır.
3. Ön Yaklaşım: Potansiyel seçmenlere giderek görüşmeden
önce hedef seçmen kitlesini iyi bir şekilde tanımak ve öğ-
renmek gerekir. Siyasal eğilimleri, inançları, tutum ve dav-
ranışları daha önceki seçimlerde hangi partiye oy verdik-
leri ve şimdi oy verdikleri partiye karşı tutumları nelerden
hoşlanıp nelerden hoşlanmadığını kısaca, takdim aşama-
sında kullanılacak her türlü bilgiyi toplama çalışmalarıdır.
4. Propaganda Görüşmesi veya Takdim: Önceki aşamalar
propaganda görüşmesinin başarılı olmasına, soru ve iti-
razların karşılanarak dinleyicinin siyasal eğilimlerinin et-
kilenmesine yöneliktir. Bu aşama seçmenin dikkatinin çe-
kilmesiyle başlayıp dikkatin ilgiye, ilginin oy verme arzu
ve isteğine ve nihayet bu isteğin fiili olarak oy verme ey-
lemine dönüştürülmesi ile son bulur.
5. Seçim Sonrası Faaliyetler: Başarılı bir kişisel propaganda
seçmenin bir defalık oy vermeye ikna etmekle bitmez,
propaganda işlemi son aşama olarak seçimden sonra bir
takım işlerin yapılmasını ve seçmenin bilgilendirilmesini
de kapsar. Böyle bir takipte seçmenin tatmin duygusu de-
vam ettirilir ve muhtemel hoşnutsuzlukların ve hayal kı-
rıklıklarının giderilmesi gelecekteki seçimler için de
önemlidir.
2.5.4. Propaganda Yönetimi
Propagandadan hedeflenen sonuçları almak ancak propaganda-
nın iyi bir şekilde yönetimi ile mümkündür. Pazarlama progra-
mının etkinliğinin artırılabilmesinde propaganda gücünün belli
özelliklere sahip olması önemli bir etkendir. Bu açıdan propa-
147
gandacı bir taraftan temsil ettiği siyasi partinin ve propaganda-
sını yaptığı vaatler ve adayların özelliklerini, rakip siyasi partiler
karşısında avantajlı ve dezavantajlı olduğu noktaları bilmesi,
diğer taraftan muhatap olacağı fiili ve muhtemel seçmenlerin
sosyo-ekonomik özelliklerini tanıması ve nihayet bu seçmenlerin
sosyo-ekonomik özelliklerine hitap edebilecek bir kişiliğe sahip
olması ve zamanını iyi planlayabilmesi gerekir. Bunun yanında
propagandacıları bulunması, eğitimi, görevlendirilmesi, kontrolü
ve ücretlendirilmesi konularında gerekli idari faaliyetlerin iyi
organize edilmiş olması da kişisel propaganda veriminin artırıl-
ması yönünden önem kazanmaktadır. Bu açıdan kişisel propa-
ganda gücünün yönetimi ile ilgili bölüm ile diğer pazarlama
fonksiyonlarını yerine getiren bölümler arasında yatay ilişkiler
sağlayabilecek ve aynı zamanda kişisel propaganda bölümünün
fonksiyonlarını ifasında yetki ve sorumluluğun dengeli dağılımı-
na imkan veren bir örgütlenmenin gerekli olduğunu söyleyebili-
riz.
Propaganda teşkilatının ve personelinin yönetiminden sorumlu
olan kişisel propaganda yöneticisi siyasi parti organizasyonunda
farklı isimler veya roller alabilir. Sadece propagandacıların yöne-
timinden ve propagandadan sorumlu olabileceği gibi bazı du-
rumlarda kişisel propaganda yöneticisine pazarlama görevleri-
nin bir kısmı, hatta bazen tümü de yüklenebilir. Ama, güçlü bir
kişisel propaganda gücünü yönetme ve yönlendirme, her zaman,
güçlü ve kararlı bir kişilik, önderlik hüneri ve yönetim yeteneği
gerektirir.
Organizasyon içinde oynadığı rol ve ismi ne olursa olsun bir yö-
netici olarak temel bazı görevleri, sorumluluk alanı içinde düşü-
nülen bazı temel fonksiyonları şunlardır;
1. Propaganda Programları Geliştirmek: Kendi lümünün
uzun ve kısa dönemli propaganda hedeflerini tayinde ini-
siyatif sahibi olmalıdır. Bunun için öteki fonksiyonel bö-
lüm yöneticileriyle ve pazarlama yöneticisiyle işbirliği ya-
par. Rekabet karşısında partisinin durumunu iyileştirmek,
kişisel propaganda harcamalarını bütçelemek ve propa-
ganda hedeflerine ulaşmak için gerekli propaganda prog-
148
ramlarını ayrıntılı biçimde hazırlamak sorumluluğu altın-
dadır. Bu çeşit faaliyetlerle ilgili olarak kişisel propaganda
yöneticisi bütün adaylar veya vaatler için propaganda po-
litika ve stratejilerini belirlemek, diğer pazarlama kararla-
rıyla uyumlaştırmak ya da isteklerini diğer bölümlere ka-
bul ettirmek durumundadır.
2. Organizasyon: Kişisel propaganda yöneticisi, bölümünde
çalışanların faaliyetlerini düzenlemek, kolaylaştırmak ve
kontrol etmek amacıyla şartlara ve imkanlara uygun etkili
organizasyonlar geliştirecektir.
3. Örgüt İçi ve Dışı İlişkiler ve Haberleşme: Propagandacılar-
dan gerekli ve işe yarar bilgilerin sağlanıp üst yönetime
aktarılması için etkin haberleşme düzenlerinin kurulup iş-
letilmesidir.
4. Propagandacıların Yönetimi: Kişisel propaganda yöneti-
minde propagandacıların yönetilmesi, bölgelere göre gö-
revlendirilmesi ve performansının değerlemesi da dahil
olmak üzere çeşitli görevler, bölge propaganda yöneticile-
ri gibi çeşitli düzeydeki propaganda yöneticileri tarafından
yerine getirilir. Bunlara yön veren politika ve stratejiler ise
pazarlama yönetiminin daha üst kademelerinde belirlenir.
Amaçlara uygun ve yetenekli propagandacıların bulunması
ve seçilmeleri için eğitilmeleri, çeşitli yollardan güdülen-
meleri gerekecektir. Bunlar yanında yönetici zaman ve pa-
ra israflarını önlemek, etkinliği artırmak için propaganda-
cıları denetleyip kontrol etmek durumundadır.
5. Kontrol:Kişisel propaganda yöneticisinin, propagandanın
aksamadan gerçekleştirilebilmesi için propagandacıları
gözetlemesi, propaganda programının hedeflenen biçimde
yürütülüp yürütmediğini denetlemesi, gerekiyorsa dü-
zeltmeler yapması ve propagandacıların zamanını etkin
kullanımını kontrol etmesi gerekecektir. Bu amaçla kulla-
nılacak kontrol sistemini ve araçlarını da gerçekleştirecek-
tir.
Propaganda faaliyetlerinin başarısında bu gücün yetenekli ve iyi
yetişmiş elemanlardan oluşması temel faktördür. Bu sebeple
149
üstün nitelikli bir kişisel propaganda gücü oluşturabilmek için
daha baştan propagandacı bulunmasında ve seçiminde titiz dav-
ranmak gerekir. Genellikle propagandacılar parti üyeleri ve gö-
nüllüler arasından seçilirler. Çünkü siyasi partilerin finansal
güçleri çok sayıda profesyonel propagandacıların görevlendir-
mesini imkansızlaştırmaktadır. Ayrıca parti üyelerinin ve gönül-
lülerin bu çalışmalar karşılığında elde edecekleri kısmi menfaat-
ler ya da tatmin duygusu bu görevde çalışacak personel sayısını
sınırlandırmaktadır. Bazı siyasi partiler bu konuda oldukça şans-
lı sayılırlar. Çünkü siyasi partinin ideolojik görüşü siyasi partiye
gönülden bağlı, bu çalışma karşılığında elde edilecek manevi
tatmin duygusu için fedakarca çalışacak çok sayıda propaganda-
cı bulmalarına yardımcı olmaktadır.
Yönetim, propagandacıların seçimiyle ilgili olarak her şeyden
önce işin gereklerini, propaganda görevinin gerektirdiği özellik-
leri tespit etmeli ve bundan sonra bu özelliklere sahip adaylar
seçilerek işin gereğine uygun biçimde eğitimi ve yetiştirilmesi
gerçekleştirilmelidir.
Bir temel eğitim programında, propagandiste, onun seçmenlerle
temasa geçtiğinde olgun, bilgili ve tecrübeli bir kimse olarak
görünmesini sağlayacak çeşitli bilgiler verilir. Bu bilgiler;
1. Siyasi partiyle, vaatlerle, adaylarla ilgili bilgiler.
2. Hedef seçmen kitlesiyle ilgili bilgiler.
3. Rakip siyasi partilerle ilgili bilgiler.
4. Ektili propaganda teknikleri hakkında bilgiler.
5. Kişisel propaganda örgütünün çalışma usulleri, propagan-
dacının yetki ve sorumluluklarıyla ilgili bilgiler.
Siyasi partinin propagandasını yapan bir propagandacının yöne-
tici tarafından gözetimi ve denetimi yoluyla yönlendirilmesi et-
kin çalışma açısından her zaman gereklidir. Propagandacıların
gözetimi ve denetimi hem zor, hem de önemlidir. Zorluğun ne-
deni, propaganda işinin niteliğinden dolayı propagandacıların
sürekli gözetim altında tutulamamasıdır. Önemi ise, belirli bir
hedef kitleye yönelik olarak çalışan propagandacının yönetimin-
ce izlenmesinin, sürekli bir eğitim imkanı vermesine ve siyasi
150
partinin politikalarının istenilen şekilde uygulanıp uygulanmadı-
ğını tespit etme aracı olmasına dayanır.
Propaganda gücünün yönetiminde propagandacıların çabaları-
nın değerlendirilmesi ve objektif performans kriterlerinin geliş-
tirilmesi oldukça önemlidir. Çünkü ancak bu değerlendirme ve
objektif kriterler koyma yoluyla daha iyi ve daha başarılı çalış-
malar için gerekli önlemler alınabilir. Yönetici, her propaganda-
cının çabalarını, zayıf ve güçlü yönlerini bildiği ölçüde daha etkin
eğitim ve daha yapıcı gözetim sağlayabilir.
2.6. Politik Pazarlamada Reklam
Ticari pazarlamada işletmeler ürettikleri mal ve hizmetlerini
tüketicilere tanıtmak ve sürekli satın almalarını sağlamak ama-
cıyla tutundurma araçlarına başvururlar. Tutundurma araçları
içerisinde önemli bir yere sahip olan reklamlar işletmelerin sık
müracaat ettikleri bir bir faaliyet alanıdır. İşletmelerin teknolojik
yeniliklerden yararlanma isteği, teknolojinin gelişmesiyle para-
lellik gösteren reklam uygulamalarının kullanımını gün geçtikçe
daha da arttırmaktadır. Tıpkı ticari işletmelerde olduğu gibi poli-
tik pazarlama alanında da rakiplerinden farklılaşmak isteyen
siyasal aktörler reklamın sağladığı faydalardan yararlanma yo-
luna gitmektedirler.
Reklam, bir ürünün ve de hizmetin, bir kurumun, bir kişinin, bir
fikrin, kimliği belli sorumlusunca tarifesi önceden belirlenmiş bir
bedel ödenerek kitlesel iletişim araçları ile kamuya olumlu bir
biçimde tanıtılıp, benimsetilmesidir (Oluç, 2006: 468).
‘‘İnsanları gönüllü olarak belirli bir davranışta bulunmaya ikna
etmek, belirli bir düşünceye yöneltmek, dikkatlerini bir ürüne,
hizmete, fikir ya da kuruluşa çekmeye çalışmak, onunla ilgili bilgi
vermek, ona ilişkin görüş ve tutumlarını değiştirmelerini veya
belirli bir görüşü ya da tutumu benimsemelerini sağlamak ama-
cıyla oluşturulan; iletişim araçlarından yer ya da süre satın al-
mak yoluyla sergilenen veya başka başka biçimlerde çoğaltılıp
dağıtılan ve bir ücret karşılığında oluşturulduğu belli olan, diğer
bir deyimle parasal destek sağlayan kişi ya da kuruluşların kim-
liği açık olan duyuruya reklam denir’’ ( Gülsoy, 1999:9 ).
151
Reklam; kitle tanıtım araçları vasıtasıyla mal, hizmet veya fikir
için tüketici tutumları ve davranış kalıplarının değiştirilmesini
sağlayan, ikna edici bir güç işlevini görmektedir. Kitlelere ulaş-
madaki başarısı sebebiyle, modern siyasette hissedilebilir etkin-
likte rol oynamaktadır. Özellikle hazırlanan reklam kampanyala-
vasıtasıyla hedef kitlelere siyasi partinin, adayın ve benimse-
tilmek istenen fikrin tanıtılmasına çalışılır.
Siyasal reklam ise, siyasal ürün paketini ( veya parti, parti lideri,
aday gibi alt elemanları) ( tanıtım, bilgilendirme ve teşvikle )
seçmenlere uygun hale getirmek, bahsedilen faaliyetleri müm-
kün olan en yüksek seçmen kitlesine tanıtmak, seçmenlerce be-
nimsenecek duruma getirmek ve rakiplerle fark oluşturmak,
minimum araç ve maliyetle maksimum oy sayısını elde ederek
seçimi kazanmak için kullanılan teknikler ve yöntemler bütünü-
dür ( Bongrand, 1992:17 ).
‘’Politik reklamcılık bir siyasal partinin veya adayın kitle iletişim
kanallarında zaman ve yer satın alarak, seçmenlerin siyasal
inançlarını, tutumlarını ve davranışlarını etkilemek amacıyla
siyasal mesajlar vermek için kullanılması süreci olarak ifade
edilebilir ‘’(Taş ve Şahım, 1996: 97).
‘’Siyasal reklam, aday ya da parti tarafından medyada yer veya
zaman satın alınarak, seçmenlerin tutum ve davranışlarını söz
konusu aday ya da parti lehine oluşturmak amacıyla geliştiren
mesajların hazırlanması ve yayınlanması ile ilgili siyasal kam-
panya iletişim faaliyeti olarak da ifade edilebilir‘’ (Uztuğ,
2004;315).
Siyasal partiler, faaliyette bulundukları pazarda yoğun rekabet
içerisinde olduklarından reklamın etkilerinden yararlanmaya
çalışırlar.. Siyasi partilerin bir bölümü kendisini pazarda lider
olarak konumlandırır. Çünkü siyasal iktidar, genellikle seçimler-
de en yüksek oyu alan partinin tasarrufunda oluşturulmakta(
yasal süreç ve prosedürler dikkate alınarak ), ikinci olan parti ise
seçimi kaybetmiş sayılmaktadır. Bu nedenle siyasal partiler,
seçim dönemlerinin çok öncelerinden başlayarak yoğun bir tanı-
tım ve reklam faaliyetlerine odaklanırlar. Partinin ürünü olarak
kabul edilen lider, aday, parti programı gibi öncelliği olan unsur-
152
lar, parti teşkilatları tarafından öne çıkartılır, seçmene benimse-
tilmeye çalışılarak sürdürülebilir seçmen sadakati oluşturularak
pazarda kalıcılık hedeflenir. Bu nedenle özellikle teknolojinin
geçirdiği evrimlerle gelişen reklam uygulamalarının etkin kulla-
nımı rakipler üzerinde başarı sağlayacaktır.
Kitle iletişim araçlarının sayısının ve hedef kitle üzerindeki et-
kinliğinin artması, kişisel ilişkilerin ve grup bağlılığının azalması,
hayatın standartlaşması sonucu siyasi partiler arasındaki farkın
azalması, insanların yalnızlaşması ve gelişmeleri anlamaktan
aciz kalmaları sonucunda siyasal reklam seçmenin en önemli
bilgi kaynakları arasında yer almıştır. Siyasal tutundurmanın
çehresi değişmiş; otoriter-totaliter rejimlerin temel iletişim yön-
temi olan ancak olumsuz algılanan propagandanın yerini siyasal
reklam almıştır ( Balcı ;2006:140 ).
Politik pazarlamada hemen tüm partiler eşanlı ve sınırlı zaman-
da seçim kampanyalarını yürütürler. Dolayısı ile; bu seçmenlerin
bir mesaj bombardımanına maruz kaldıkları dönemdir. Bu ise
hem seçmenler hem de pazarlamacılar açısından potansiyel bir
problem alanı oluşturur. Seçmenler, çok sayıdaki partiden ve/
veya adaydan çok çeşitli kanallardan gelen çeşitli türdeki ve sa-
yıdaki mesaj karşısında onlara karşı açık olabilecekleri gibi; karşı
tutum geliştirmek ( tepki koymak ), duyarsız davranmak ( yok
saymak ) veya savunma ( direnç ) geliştirmek gibi bir tutum içine
de girebilirler. Politik pazarlamacılar ise rakip partilerin ve aday-
ların da seçmenleri böylesine yoğun bir mesaj altında tutuğu bir
ortamda, diğer bütün rakiplerin reklamlarından daha iyisini
yapmak, en fazla seçmene ulaşmak ve onları etkilemek, kanalize
edilmek istenen mesajları aktarmak ve onları ikna edebilmek
gibi büyük bir sorumluluk altındadırlar ( Polat ,2015:461 ).
Siyasal reklamın hedef kitle üzerinde ne kadar etkili olacağı rek-
lamın amacına, kalitesine, hedef kitleye uygunluğuna, kanal se-
çimine, rakiplerin reklamlarına, hedef kitlenin özelliklerine vb.
birçok etkene bağlı olarak değişir ( Polat, 2015: 463 ).
153
Siyasal Reklamın Amaçları
Tüm pazarlama uygulamalarında olduğu gibi siyasi pazarlamada
tutundurma faaliyetlerinin de bir amaca hizmet ettiği aşikardır.
Özellikle siyasi pazarlama faaliyetlerinden elde edilmek istenen
sonuçların pazarlama çabaları ile gerçekleştirileceği gerçeği dik-
kate alınırsa, başarılı sonuçlar elde etmek için gerçekleştirilen
faaliyetlerin etkinliği ve verimliliği önemlidir.
Siyasal partiler reklam uygulamalarıyla aşağıda belirtilen amaç-
lara ulaşmaya çalışırlar ( Çiftlikçi, 1996:191-192 ) :
- Yeni siyasi partiyi, adayı ve vaatleri kamuoyuna sunmak
veya yeni kamuoyu bölümüne girmek,
- Oy verme güdülerine hitap ederek dar bir kamuoyu bölü-
münün desteklediği siyasi parti veya adaya geniş kitlelerin
desteğini sağlamak,
- Siyasi partinin ve adayların imajını oluşturmak ve hedef
kitlenin bağlılığını sağlamak,
- Siyasi partinin, adayların ve vaatlerin özelliklerini anlata-
rak diğer tutundurma çeşitlerine ve pazarlama vasıtaları-
na yardımcı olmak,
- Kişisel propaganda ile ulaşılamayan kimselere ulaşmak,
- Önyargıları, yanlış ve olumsuz izlenimleri düzeltmek,
- Seçmenleri bilgilendirerek eğitmek.
Seçim kampanyaları sırasında parti ürünü ile seçmen arasında
karşılıklı bir bağ oluşturulmak istenir. Seçmenin beklentileri,
ihtiyaç ve istekleri ile siyasi partinin aday, lideri arasında karşı-
lıklı anlama, anlatma ve algılama süreçlerinin büyük bölümü
kullanılan siyasi reklamlar sayesinde oluşturulur. Bu nedenle
amaca hizmet eden etkin reklamlar ancak seçmene yönelik yapı-
lan düzenli pazar araştırmaları ile sağlanabilir.
Politik reklamların işlevleri genel olarak seçmenlerin politik
sisteme bağlanmaları ve sosyal psikolojik uzlaşımın yaratılması-
na yardımcı olmaları şeklinde tanımlanmaktadırlar. Politik rek-
lamların işlevleri daha kapsamlı olarak şu şekilde açıklanabilir
(Görgün, 2002: 19).
154
- Politik reklamlar, yalnızca seçmen tercihlerini değiştirme-
ye ya da tutumları pekiştirmez. Aynı zamanda seçmenleri
oy vermeye ve kampanyaya yardımcı olmaya da güdüler.
- Politik reklamlar, görüşlerin tartışılmasını ve aralarındaki
farkların seçmenlerce ayırt edilmesini sağlar.
- Politik reklamlar, yeni liderleri tanıtarak onları meşrulaş-
tırır.
- Politik reklamın bilgilendirme gücü hem kaynağından hem
içeriğinden kaynaklanmaktadır. Politik reklamlar aday ya
da partiler ile kampanyayı yaratanlar tarafından oluştu-
rulduğundan mesajın denetlenme olanağı çok daha yük-
sektir. Medyada aday ya da parti hakkında negatif, yanlış
ve eksik bilgileri düzeltme olanağı sağlamaktadır.
- Politik reklamlar aracılığıyla adaylar kendilerini, medya-
nın konumlandırdığı gibi değil, kendilerinin ya da kam-
panya yaratıcılarının istediği gibi konumlandırma olanağı
elde etmektedir.
- Adayın kimliğini ya da görüşlerini daha açık ve çarpıcı bir
şekilde anlatmasına yardımcı olmaktadır.
Politik reklam üçlü bir ayırıma tabi tutulabilir:
1. Öncü Reklam: Öncü reklam belirli bir siyasi partiyi veya
adayı değil de ilk defa kamuoyuna sunulan yeni bir fikri,
bir siyasi partiyi veya adayı tanıtma ve benimsetme ama-
cını güder. Kamuoyunda siyasi parti için bir potansiyel
oluşturmaya çalışır.
2. Rekabet Edici Reklam: Rekabet edici reklam da siyasi par-
tinin, adayların ve vaatlerin rakiplere göre farklılıkları or-
taya konularak kamuoyunda bu farklılıklardan hareket
ederek seçici tercihler yaratılmaya çalışılır. Bu reklam ka-
muoyunda birçok siyasi partinin veya adayın rakip olarak
ortaya çıkmasıyla özellikle olgunluk döneminde büyük
önem kazanır.
3. Hatırlatıcı Reklam: Hatırlatıcı reklam ise siyasi parti veya
adaylar bilinmekle beraber kamuoyunda bir doyma du-
rumunun belirdiği, oy hacminde bir daralma başladığı za-
155
man yapılan reklamdır. Böylece siyasi partiye veya adaya
olan tercihleri yeniden canlandırma, siyasi partiyi veya
adayları seçmenlerin zihninde canlı tutma amacı güdülür.
Siyasi partilerin olgunluk ve gerileme dönemlerinde hatır-
latıcı reklama daha çok başvurulabilir.
Ayrıca siyasal reklamlar biçim, içerik ve beklentilerine göre
farklı kategorilere ayrılarak incelenir. En çok bilinen siyasal rek-
lamlardan olan partizan reklamlar; seçmenlerin partiye karşı oy
vermesini sağlamak ve verilen oyların sürekliliğini sağlamak
amacıyla yürütülen tutundurma çabalarıdır. Adayların nitelikle-
rini ortaya koyan ve seçmene benimsetmeye çalışan aday nitelik-
li siyasal reklamlar, iktidara yönelik çabaları kapsayan siyasal
iktidarı odağına koyan siyasal iktidar reklamları yine diğer siyasi
reklam türleri arasındadır. Siyasal iktidar reklamları, genellikle
mevcut iktidarın politikalarını ve başarılarını övüp, destek top-
lamaya yönelik reklamlardır. Bu kapsama giren reklamlarda
iktidar çözümlenmiş sorunları ve toplumun kazanımlarını gün-
deme getirirken, yine aynı başlık altında muhalefet partileri çö-
zümlenmemiş problemleri ve bu problemler karşısında toplu-
mun kayıplarını gündeme getirir ( Nedimoğlu, 1990:67 ).
Siyasal reklam türleri içeresinde en bilinen ve literatürde üze-
rinde en çok çalışma yapılan reklamlar, olumlu öğelere vurgu
yapan pozitif reklamlar ile sadece siyasi pazarlamaya özgü olan
ve olumsuz propaganda faaliyetleri olarak da adlandırılan nega-
tif siyasal reklamlardır.
Pozitif siyasal reklam aracılığıyla, politik pazarlamacılar tarafın-
dan öne çıkarılan politik pazarlama araçlarına, seçmen üzerinde
olumlu etki yaratacak şekilde imaj çalışmaları yapılması, parti
politikaları neticesinde ortaya çıkan somut durumun övülmesi,
seçmende propagandası yapılan araç üzerinde rekabet üstünlü-
ğü sağlayacak tutum ve davranışlar oluşturulması vb amaçlarla
diğer bir ifadeyle olanın olması gerektiği gibi algılattırılarak fikir-
lerin ve düşüncelerin istenilen yönde kanalize edilmesine çalışı-
lır. Yeni kurulan bir partinin/liderin/adayın seçmenlere tanıtıl-
ması, toplumun ihtiyaç duyduğu eksikliklere yönelik vaatlerin
oluşturulması, rakiplerden farklılaşılan yönlerin seçmene anla-
156
tılması, mevcut ekonomik ve siyasi istikrarın öneminin ve sürek-
liliğinin gerekliliği seçmene bu tür reklamlar ile empoze edilir.
Pozitif reklamlar, özellikle pazar liderliğini yürüten veya pazar-
da uzun süre iktidarda kalmış siyasal aktörler tarafından kullanı-
lan reklamlardandır. Çünkü mevcut uygulamalar ve neticeler
hali hazırdaki iktidar tarafından oluşturulduğundan, genellikle
mevcut durumun olumlu gösterilmesi ve gelecekte yapılması
planlanan uygulamalar için zemin hazırlanması amaçlanmakta-
dır. Seçmenlerin oy verme davranışlarında hükümetin geçmiş
icraatları ve vaatleri önemli bir değişken olduğundan, iktidarda-
ki hemen tüm iktidarlar kendilerini öven bu tür reklamlara her
zaman ihtiyaç duyarlar.
Negatif politik reklamlar, pazarlama uygulamaları içinde kendi-
sine sadece politik pazarlamada yer bulur. Pozitif reklamlarda
nasıl ki siyasi partinin ürünü ve pazarlama çabaları olumlu imaj
yaratacak şekilde seçmene aktarılıyorsa; negatif reklamlar da
daha çok pazarda rekabet eden mevcut ve potansiyel rakiplerin
ürünleri ve pazarlama uygulamaları eleştirilir. Amaç, siyasi par-
tinin kendi öznel yapısının övülmesi yerine rakibin yıpratılması-
dır. Bu nedenle gerçekleştirilen faaliyetler genelde saldırgan ve
eleştirel boyutlarda gerçekleşir.
Çamur atmanın anlamlısı negatif politik reklam olarak kabul
edilmektedir. ‘ Rakibin söylediklerini çarpıtmak, saptırmak veya
yanıltmak; özel hayatı ve karakterine saldırmak; rakibin kendi
görüşü ile ilgisiz konuları ele aldığını seçmene anlatmak ‘ negatif
reklamın içeriğini anlatmaktadır (Görgün, 2002:21).
Negatif reklamlar, yani alay ya da saldırganlık içerenler, rakip
karşısında büyük etkiye sahiptir. İçerik bakımından teması sal-
dırgan veya eleştirel olabilir. Rakip adayların özel yaşantılarının
eleştirilmesi veya rakiplerin vaatlerinde görülen tutarsızlıkların
işlenmesi olumsuz reklama konu olarak seçilebilir ( Tan, 2002:
88).
Negatif siyasal reklamlar, ticari pazarlamadaki karşılaştırmalı
reklamlara benzerlik gösterirler. Amaç siyasal rekabetteki öğele-
ri küçük düşürmek, aşağılamak ve saldırgan uygulamalarla paza-
rın dışına itmektir. Ticari pazarlamada Rekabet Kurulu gibi üst
157
düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar, bu tür aşırı yararlanmaya
yönelik uygulamaların önüne geçmek için bazı tedbirler alsa da,
politik pazarlamada böyle bir kuruluşun bulunmaması rekabeti
acımasız boyutlara taşımaktadır.
Rakip parti ya da adayı hedef alan negatif reklamları Johnson-
Cartee ve Copeland (1991) üç başlık altında ele almaktadır. Bun-
lar; doğrudan saldırı, doğrudan karşılaştırma ve imalı karşılaş-
tırma reklamlarıdır. Doğrudan saldırı reklamları; rakip partiyle
bir karşılaştırmaya, yarışmaya girmeden doğrudan parti ya da
adayı hedef alarak yapılan saldırı reklamları olarak özetlenebilir.
İçerik bakımından saldırı reklamlarının teması saldırgan veya
eleştirel olabilmektedir. Doğrudan karşılaştırma reklamlarında
ise aday veya parti doğrudan hedef alınarak adaylar ve partiler
arasında mukayese yapılması için zemin oluşturulmaktadır. Bu
sayede parti ya da aday kendi üstün ve güçlü yönlerini ön plana
çıkartabilmekte, rakibin ise zayıf ve eksik taraflarına vurgu ya-
pabilmektedir (Tokat, 2009, s.22). 192 İmalı karşılaştırma rek-
lamlarında ise rakip doğrudan ifadeler yerine, alaycı ve gizli im-
gelerle eleştirilerek seçmen tercihi etkilenmeye çalışılır.
Tüm siyasal partilerin pazardaki ortak amacı seçmeni etkileye-
rek iktidara gelebilmek ve elde ettikleri iktidarlarını uzun süre
muhafaza etmektir. Bu nedenle seçmene yönelik etkileyici rek-
lamlarla seçmen karşısına çıkmak önemlidir. Seçmenin desteğini
elde etmek için çaba harcayan siyasal aktörler seçmene iki tür
esaslı mesaj vermek durumundadır. Birincisi, seçmenin neden
kendilerini tercih etmeleri gerektiği, pozitif reklamın temel ama-
cı, diğeri ise seçmenin rakiplerine neden oy vermemesi gerekti-
ğidir. Rakiplerin neden tercih edilmemesi gerektiğini seçmene
gösteren en önemli mesaj kanalı ise negatif siyasal reklamlardır.
Siyasal partiler bazen açık bazen ise zımni (kapalı) mesajlarla
siyasal reklamlarla amaçladıklarını belli ederler.
Seçmen üzerinde derin etki yaratan negatif ve pozitif reklamlar
arasındaki farkı şöyle sıralayabiliriz (Görgün, 2002:25):
- Negatif politik reklam ağırlıklı bir kampanya, rakip adayın
kendisi ya da partisine ya da rakip adayın işlediği konulara
saldırıları içermektedir. Pozitif siyasal reklam; politik parti
158
ya da liderin kendi icraatlarını, vaatlerini-programlarını-
iyimser bir gelecek kavramsallaştırması içinde sunan rek-
lamlar olarak tanımlanabilir. Bir başka deyişle pozitif poli-
tik reklam, reklamı yapılan adayın erdemlerini öne çıka-
ran ve rakiplerine yönelik pozitif ya da negatif fazla bir şey
söylemeyen reklamdır.
- Negatif politik reklam, eleştiri unsurunu kullanırken pozi-
tif reklam iyi özelliklere vurgu yapmaktadır. Negatif poli-
tik reklam bünyesinde rakiplerin yönleriyle ilgili unsurları
kullanan reklamdır.
- Negatif politik reklam, rakip politik parti ya da liderin ye-
terliliğini, gücünü sorgulayarak onlara ilişkin şüphe ya-
ratmak amacını taşıyan reklamlardır.
Postayla Reklam
Postayla reklam, yalnızca mesaj göndermek için mektubun aracı
olarak kullanıldığı bir reklam türüdür. Adaylar veya siyasi parti
yöneticileri potansiyel seçmenlere mesajlarını içeren mektuplar
gönderirler. Bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler ve yönetimle-
rin bilgi çağı yakalama çabaları sonucu mektup gönderilecek
adresleri bulmak kolaylaşmıştır. Gönderilen mektuplar yoluyla,
seçmenle daha yakın ve samimi bir ilişki kurulur. Ancak, mek-
tupla iletişim kurmanın sadece seçim dönemleriyle sınırlandı-
rılması, hem ilişki kurma isteğindeki inandırıcılığı azaltır hem de
seçmenlerde olumsuz duygu ve düşüncelerin gündeme gelmesi-
ne yol açar. Bu bakımdan, belli aralıklarla seçmenlerin çeşitli
konulardaki duygu ve düşüncelerini öğrenmek için posta yoluyla
iletişim kurmak, önemli yararlar sağlayabilir. Ancak, işin maliyet
yönü çoğu zaman ağır basabilir. Bu yüzden mektup gönderilecek
kişilerin sayısı, belli kriterlere göre sınırlandırılabilir. Örneğin
sosyal katılımları fazla, popülariteleri yüksek ve kitleleri yönlen-
direbileceklerine inanılan seçmenler tercih edilebilirler. Bu kim-
selerin, aynı zamanda fazla politikaya bulaşmamış meslek ve
gruplardan seçilmesine de özen gösterilir. Politikacılar daha çok
kararsızlar olarak da adlandırılan bu tip seçmenler üzerinde
eylemlerini yoğunlaştırıp mektupla onlara ulaşmaya çalışırlar.
159
Açık Hava Reklamı
Açık hava reklamları, kapalı mekanlar dışında, cadde, bulvar ya
da duvarların dış yüzeylerine yerleştirilen reklam araçlarıyla
yapılan mesaj iletişimidir. Afiş türü reklam araçlarıyla seçim
kampanyasının sloganı, adayın resmi ve ismi ya da siyasi parti-
nin temel söz ve vaatleri hedef kitleye hatırlatılır. Afişlerin insan-
ları yormaması, sevimsiz olmaması ve afişlerde sade bir dil kul-
lanılması gerekir. Bu dil ne kadar sade olursa afiş o kadar güçlü
olur. Otobüs terminalleri, tren ve metro istasyonları ile işlek
cadde ve bulvarlara yerleştirilen bu reklam araçlarını insanlar
görmemezlikten gelemez. Bir göz atması ile verilmek istenen
mesajın anlaşılması önemlidir. Siyasal afişler genellikle seçmen-
lerin bir partiye oy vermelerini sağlamaya yöneliktirler ve amaç
tüm parti için veya her hangi bir aday için sempati oluşturmak-
tır. Toplumun içinde bulunduğu güncel koşullara göre çeşitli
konular afişte ele alınabilir. Siyasal afişlerde verilen mesajı des-
tekleyen simge ve resimlere yer verilerek mesajın etkisi artırıl-
maya çalışılabilir. Açık hava reklamlarında afişle birlikte sabit ya
da gezici araçlarla görüntü ve ses yayınlayarak seçim kampanya-
larında seçmenlere mesajlar iletilebilir. Ancak gerek afiş gerekse
görüntülü ve sesli reklam araçlarının çevre kirliliği yaratması
seçmende olumsuz bir etki bıraktığından bunların dozunun iyi
bir şekilde ayarlanması olumsuz izlenimleri gidermek açısından
önemlidir.
Reklam Bütçesinin Belirlenmesi
Siyasi partiler her seçim kampanyası döneminde ne kadar rek-
lam harcaması yapacaklarını iki ana metoda göre tespit edebilir-
ler. Bunlardan birincisinde çeşitli kriterler esas alınmak suretiyle
reklam bütçesi belirlenmekte sonra da adaya veya kamuoyu
bölgelerine göre bütçenin bölümlemesi yapılmaktadır. İkinci
metot da ise bunun tersine bir işlemle bütçe belirlenmektedir.
Şöyle ki, önce her alt kısımla ilgili yönetici;
1. Reklam amaçlarını mümkün olduğu kadar açık olarak be-
lirler.
2. Bu amaçları gerçekleştirmek için gerekli görevleri belirler.
160
3. Bu görevleri gerçekleştirmenin maliyetlerini tahmin eder.
Bu çeşitli alt kısımların tahminleri birleştirilerek, reklam bütçe-
sinin miktarı belirlenir. Böylece çeşitli alt birimlerin spesifik
amaçları ve bunlara ulaşmak için yapılacak işlerden hareket
ederek reklam tahsisatı istendiğinden mantıksal bir metottur. Bu
metodun önemli sınırlayıcı yanı, amaçların nasıl tespit edileceği
ve tespit edilen amacın öngörülen reklam harcamasını yapmaya
değer olup olmadığı konusunda yol göstermemesidir.
Reklam Aracının Seçimi
Reklam mesajlarının ulaştırılacağı haberleşme kanalları çok çe-
şitli olmakla beraber 4 grupta toplanabilir.
1. Göz ve kulağa hitap eden araçlar
2. Yazılı basın araçları
3. Posta reklam araçları
4. Afişler
Reklam aracının veya kitle iletişim araçlarının seçimi, reklam
yöneticisinin yapacağı en zor işlerden biridir. Çünkü bu seçim
mesajların kime ulaşacağını etkilediği gibi, aracın kendisi de
reklamın etkinliğini etkiler, Farklı reklam araçları da birbirlerin-
den farklı tipte mesajları gerektireceği için, reklam aracının se-
çiminin daha mesajın hazırlanmasından önce yapılması gerekir
örneğin bir tv mesajı, bir afiş mesajından farklı olacaktır.
Reklam aracının seçiminde temel olarak hitap edilecek hedef
seçmen kitlesinden hareket etmek gerekir. Ama konu öncelikle:
1. Reklamla ulaşılacak spesifik amaç,
2. Bu işe ayrılacak bütçe,
3. Hedef seçmen kitlesinin özellikleri,
4. Bu özellikler çerçevesinde çeşitli reklam araçları bu hedef-
lere ulaşabilme kabiliyeti açısından ele alınmalıdır. En uy-
gun olan seçimin yapılabilmesi, rasyonel karar verilebil-
mesi için de spesifik hedefler, maddi imkanlar hedef seç-
men özellikleri ve reklam araçlarının arzulanan kamuoyu
161
hedefine ulaşa bilirliği konusunda bilgi sahibi olmak bü-
yük önem kazanmaktadır.
Bir siyasal reklam kampanyası ile ulaşılmak istenen amaçların
iyi tanımlanması ve belirlenmesi gerekir. Amaçların açık, kesin
ve ölçülebilir olmalarına özen gösterilmelidir. Hedef seçmen
kitlesinin veya kamuoyu bölümünün incelenmesi sonucu bu
amaçların tespit edileceği unutulmamalıdır. Çünkü siyasi parti
yöneticilerini bu anlamda konuşturan hedef kamuoyu bölümüy-
le ilgili sahip oldukları bilgi düzeyidir. Hedef kamuoyu bölümün-
deki seçmenlerin özellikleri ile bu bölüme nasıl ulaşılacağını
belirleme açısından her aracın özellikleri iyi bilinmelidir. Geniş
kitlelere radyo, tv ve gazeteler, sınırlı az sayıdaki seçmenlere
dergi ve özel posta reklamları daha uygun olacaktır. Reklam
kampanyalarında cevaplandırılması gereken en önemli sorun
ulaşmak veya mesajımızı iletmek istediğimiz insanlar kimlerdir?
Kamuoyundaki bütün seçmenler hedeflenmiş olabilir. O zaman
hedef kamuoyundaki insanların yerleşim yerleri ve coğrafi dağı-
lımı, yaş, cinsiyet, gelir dağılımı, eğitim seviyeleri ve seçmenlerin
reklamı yapılan siyasi parti ve diğer partilere ilişkin görüş ve
yargılarının öğrenilmesi gerekir. Bütün bu bilgiler siyasi partinin
ne tür fırsatlarla karşı karşıya olduğunu belirlemek için de ol-
dukça önemlidir. Reklam için ayrılan para ve her aracın maliyeti
de araç seçimini etkiler. Zira sınırlı imkanlarla seçilebilecek araç
çeşidi ve sayısı daha az iken, daha geniş bir bütçe ile daha pahalı
ama etkili araçları seçme imkanı doğar. Televizyon çok pahalı bir
araç iken gazete daha ucuz bir reklam aracıdır. Önemli olan ihti-
yaç duyulan miktarın uygun tarzda harcamasıdır. Reklam araçla-
için yapılacak harcamalarda araçların etkinlik durumları göz
önünde bulundurularak bir dağıtım yapılabilir. Harcama miktarı
ve şekilleri üzerinde rakip siyasi partilerin uygulamaları da etkili
olabilir.
Reklam Planı
Siyasal reklam yöneticisi veya sorumlusu belirlenen amaçlara
ulaşmak için yapacağı çalışmaları belirli bir plan çerçevesinde
yürütür. Reklam bu sorumlunun işi olup, bir reklam ajansı kulla-
nılsa da stratejileri tespit etme, reklam programını onaylama ve
162
değerlendirme onun görevidir. Uygun bir planlama ile reklam
fırsatları araştırılır, reklamın nasıl yapılacağını inceler. Reklam
yöneticisi reklam planını hazırlarken parti içi ve parti dışı çeşitli
faktörleri göz mönünde tutarak, yapılacak faaliyetlerin uyumlu
bir şekilde düzenlenmesini sağlar. Zira çeşitli faaliyetlerin etkin
bir koordinasyonu olmadan arzulanan amaçlara ulaşmak zorla-
şır. Reklam plan ve programında yer alan faaliyetlerin hem bir-
birleriyle uyumu, hem diğer pazarlama ve tutundurma çabaları
ile uyumu sağlanmalıdır.
Reklam Mesajı
Reklam mesajı, bu reklamda yer alan yazılı, sözlü metin, resim ve
şekillerin seçmene iletmek istediği bilgi, fikir ve haberdir. Esasen
reklam teknik bir iştir. Daha önce ifade edildiği gibi , reklam için
birinci fonksiyon dikkati çekmektir. Bu yüzden gazete veya dergi
reklamlarında bunu sağlamak için şu yollara başvurulur: iri bir
başlık, aktüel, siyasal olaylar veya beyanlar, göz alıcı resimler.
İkinci olarak, dikkati çekilen okuyucu veya dinleyicide bir ilgi
oluşturmak ve bunu sürdürmek. Reklamın en güç yanlarından
biri istek uyandırma fonksiyonudur. Çoğu kez bir reklamla seç-
mende oy verme isteği uyandırılamadığından uzun süreli ve
tekrarlamalı kampanyalara girişilir. Seçmenin hem ekonomik
hem de psikolojik güdülerine hitap edilmeye çalışılır. Reklamın
diğer bir fonksiyonu ise potansiyel seçmeni harekete geçirmek,
yani oy verme işlemine itmektir. Tutundurma konusunda genel
olarak değinildiği üzere bu sayılan fonksiyonları yerine getire-
bilmek için mesaj, açık-seçik inandırıcı, yol gösterici ve seçmen-
lerin özelliklerine ve imkanlarına uygun çözümler önerici nite-
likte olmalıdır.
Reklam kampanyası öncesinde, parti lideri veya kampanya parti
dışındaki uzman kuruluşlara yaptırılıyorsa onlar reklam kam-
panyasının dayandığı temelleri kapsayan bir politik eksen geliş-
tirir. Gelişen politik eksenin seçmenlerce önemli sayılabilen ko-
nuları kapsaması gerekir. Politik eksen mesajları oluşturmadaki
esasları belirlemede rol oynadığı için, kampanya yöneticileri bu
aşama üzerinde önemle durmalıdırlar. Kampanyanın amaçları ve
oluşturulan reklam ekseni, mesajın şeklini ve içeriğini etkiler. Bu
163
konuda iktidardaki parti ile muhalefettekilerin vermek istedikle-
ri mesajlar farklı olacaktır. İktidar partisi, yapılacak işlere ve
istikrara dikkat çekmeye çalışırken muhalefettekiler, kendi imaj-
larıyla birlikte hükümetin olumsuz icraatlarını konu alan mesaj-
ları ön plana çıkarırlar.
Siyasi parti, başarı durumu, maliyet ve etkinliği açısından muka-
yeseler yaparak kampanyayı ya parti içinden bir kaç kişiye veya
varsa reklam ve halkla ilişkiler bölümüne veya bağımsız bir rek-
lam ajansına yaptırabilir.
Reklamın Etkinliğinin Ölçülmesi
Reklamın etkinliğinin ölçülmesi, reklam planında belirlenen
amaçlara ulaşılıp ulaşılmadığının veya ne ölçüde ulaşıldığının
araştırılmasıdır. Araştırmalarda iki türlü etkinlik ölçülebi-
lir(Çiftlikçi, 1996:197):
1. Reklamın oy hacmine etkisi
2. Haberleşmeye etkisi
Reklamın temel amacı, oy hacminin artırılması olduğu için rek-
lamı veren siyasi partiler, reklamın seçim sonuçlarına göre de-
ğerlendirilmesini isterler. Diğer bir deyişle siyasi parti ve pazar-
lama açısından etkili reklam oy hacmini artıran reklamdır. Rek-
lamı hazırlayan reklam ajansı ile metin yazarı ise oy hacmine
etkisinden çok iletişim etkisi üzerinde durur. Onlara göre etkili
reklam haberleşmeyi sağlayan, mesajı ileten reklamdır.
Reklamın etkinliğinin ölçülmesi günümüzde siyasi partilerin
reklam harcamalarına büyük boyutlara varan bütçe ayırmış ol-
ması, siyasi parti kararlarında bilimsel verilere giderek önem
verilmesi ve reklam araçlarında etkinlik açısından büyük farklı-
lıklar bulunması sebebiyle siyasi partilerce üzerinde ciddiyetle
durulması gereken bir konu olmuştur.
Genel olarak, reklamın etkinliğinin ölçülmesi iyi bir reklam plan-
laması ve kontrolü için gereklidir. Daha spesifik olarak, etkinlik
ölçümü şu nedenlerle yapılır.
1. Reklam harcamalarının siyasi partiye sağladığı faydayı tes-
pit edip, gelecek seçim kampanyasında reklam bütçesini
hazırlarken bunu göz önünde tutmak,
164
2. Çeşitli alternatifler arasından en uygun reklam aracını
seçmek,
3. Reklamın hedefi olarak alınacak kamuoyu sürekli değişen
dinamik bir ortam olduğundan hangi dönemde, hangi me-
sajın, hangi reklam aracının daha etkili olduğunu belirle-
mek,
4. Kampanya ile belirlenen amaçların gerçekleşip gerçekleş-
mediğini öğrenmek.
Politik Reklamın Özellikleri
Günümüzde kitle iletişim araçlarının kullanımının artması ve
seçmenlerin oy verme davranışları üzerinde önemli bir etken
haline gelmesi, politik reklamları siyasal uygulayıcılar açısından
daha önemli hale getirmiştir. Seçmenlerin üzerinde ciddi etkiler
yaratan bu araçlar, seçmenleri etkilemekte, etkilenen seçmenler
de referans gruplarını etkileyerek daha güçlü bir etki ortaya
çıkarmaktadırlar. Geçmiş dönemlerde teknolojik yetersizliğe
bağlı olarak seçmenlerin oy davranışları genelde referans grup-
ların ve yakın etkileşim gruplarının söylem ve ideolojik bağlanım
düzeyleriyle şekillendirilmekteydi. Ancak özellikle küreselleş-
menin etkisiyle yaşantıların bireyselleşmesi ve buna bağlı refe-
rans grupların etkileme güçlerinin azalması bireyi daha fazla
öznelleştirmiş, etkilenim alanında yer alan grupların etkisi yeri-
ne teknolojinin rolü daha belirgin hale gelmiştir. Teknoloji o
denli ileri düzeydedir ki, özellikle kişiselleştirilmiş tekno uygu-
lamalar bireyi grup etkisinden daha da ayrıştırarak, karar süreç-
lerinde önemli bir yere sahip olmuştur. Hal böyle iken, özellikle
teknolojinin tüm imkanları kullanılarak gerçekleştirilen siyasal
reklamların seçmen üzerindeki etkisi yadsınamaz. Bu nedenle
oluşturulan siyasal reklamların seçmene hitap edebilmesi, seç-
menin hassasiyetlerinin dikkate alınması çok önemlidir. Nedi-
moğlu ( 1990 ) yılında yaptığı çalışmasında politik reklamın sa-
hip olması gereken özellikleri şöyle sıralamıştır (Tan, 2002:94):
- Politik reklamlar, kısa, basit, göz ve kulağa hitap edebile-
cek şekilde düzenlenmiş mesajlardır. Yüksek maliyetli ol-
dukları için kısa vadede seçmeni ikna edebilecek ve genel-
likle tüm seçmene hitap edebilecek niteliktedirler.
165
- Politik reklamlar daha az yayın aracı gerektirirler ve daha
az karmaşıktırlar.
- Politik reklamlar, ticari reklamlarda olduğu gibi, kitle ileti-
şim araçları sahiplerinden süre kiralanmak suretiyle ya-
yınlanabilirler. Bu yolla, geniş izleyici veya dinleyici kitle-
sine ulaşabilme niteliği kazanmış olurlar.
- Politik reklamların bir çok kitle iletişim araçlarında sık sık
ayrı tekrar edilmesi, akılda kalmaları ve öğrenilmeleri ko-
laylaşır. Dolayısı ile siyasi tercihte karar verme sürecinde
son derece etkilidirler.
- Politik reklamların en nemli özeliklerinden birisi de, bü-
yük seçmen kitlelerini ikna etmek konusunda uzmanlaş-
mış reklamcılara yaptırılmasıdır.
- Siyasal reklamalar genellikle seçi tarihine yakın dönem-
lerde ağırlıklı olarak yayınlanırlar.
- Politik reklamlarda her ne kadar hedef kitle olarak sınıf,
kesim veya gruplar etkilenmeye çalışılsa da asıl hedef bi-
reydir.
- Siyasal reklamlarda ağırlıklı olarak jest ve mimiklere, özel-
likle de tatlı tebessümlere yer verilir.
Politik danışman John Cooper’ e göre ‘ her seçim bir soru sorar
ve bir soruyu da cevaplar. Her seçmenin de her seçimde cevap-
landırması gereken bir sorusu vardır. Seçimin galibi bu fikirleri
ve soruları kontrol edebilendir.’ John Cooper etkin politik rekla-
mın özelliklerini şu şekilde ifade etmektedir (Görgün, 2002:20):
- Etkin reklamlar doğrudan seçmenin ilgilendiği konuyu an-
latır.
- Etkin reklamlar partinin adı, politikası ve performansın-
dan beslenir.
- Etkin reklamlar seçmenin dikkatini konulara doğru yönel-
tir, bu seçmenin kendisinin öncelikli olduğuna inanmasını
sağlar.
166
2.6.1. Politik Reklamcılığın Gelişimi
Siyasi Partiler, seçim kampanyalarında dünya görüşlerini veya
adaylarını tanıtmak için en çok kullanılan yöntemlerin başında
politik reklam gelmektedir. Bir çok ülkede, politik reklamlara
seçim kampanyalarının ayrılmaz bir parçası gözü ile bakılmak-
tadır. Çünkü; politik reklamlar, seçim kampanyalarının yönünü
belirlemekte, hangi siyasal partinin veya adayın seçimi kazana-
cağı bakımından etkili olmaktadır. Son yıllarda kitle iletişim
araçlarının büyük bir ilerleme göstermesi, politik reklamcılıkta
önemli değişikliklere neden olmuştur. Kitle iletişim araçlarında
parti ve adaylar için politik reklamların kullanılması ve gittikçe
bu kullanımının artması seçmenlerin oy karar verme sürecinde
etkilendiklerinin bir göstergesidir.
Politik reklamcılıkta görülen bütün bu gelişmelere rağmen, bir
seçimin sadece politik pazarlamacıların kazandığını sanmak çok
yanlıştır. Bir çok iletişim uzmanları ve politik pazarlamacıların
da belirttiği gibi kötü bir ürünün satışının pazarlama yolu ile
sağlanabileceği fikri gerçekçi değildir. Ancak, politik pazarlama
uygulamaları sayesinde kararsız seçmenlerin oylarının kazanıl-
masına yaradığı ve kararsızların oylarının kazanılması bazen
seçim sonuçlarını değiştirmektedir. Politik reklamcılık işte bu
noktada önem kazanmaktadır. Tüm bunların yanında politik
reklamcılığın her ülkede geçerli, kabul görmüş olan formülleri ve
kuralları tespit edilmemiştir. Bir ülkede çok fazla kabul gören bir
görüntü, bir mesaj, slogan ya da bir afiş, başka bir ülkede alerji
oluşturabilmektedir(Taş ve Şahım, 1996:98-101).
2.6.1.1. Dünyada Politik Reklamcılık
Politik pazarlama uzmanları tarafından reklamın öneminin anla-
şılması ve tutundurma faaliyetlerinde daha çok kullanılmaya
başlanması seçmene yönelik etkin reklam yapmanın önemini
rekabetin yoğun yaşandığı siyasal pazarda daha da önemli kıl-
mıştır. Politik pazarlama uygulamalarının ilk olarak ortaya çıktı-
ğı ve dünyaya yayıldığı ABD’ de, reklamcılığın da siyasal amaçlı
ilk kullanımları göze çarpmaktadır. Ortaya çıktığı ilk dönemlerde
sadece propaganda faaliyetleri olarak dar bir alana sıkıştırılarak
profesyonellikten uzak bir görünüm sergileyen politik pazarla-
167
ma faaliyetleri, daha sonraları ticari pazarlamada kullanılan yön-
temlerin de benimsenmesiyle daha geniş perspektiften ele alın-
mış, politik pazarlama uzmanlığı ve siyasal iletişim danışmanlığı
gibi farklı çalışma alanlarını ortaya çıkarmıştır.
Siyasal reklamcılık, kullanılmaya başlandığı ilk yıllarda partilerin
ideolojilerinin ve programlarının tanıtımına ağırlık verirken,
zamanla lider ve aday imajını ön plana çıkaran bir gelişim seyri
göstermiştir (Özkan, 2007; 22).
II. Dünya Savaşı’nın ardından Amerika Birleşik Devletleri’nde
siyasal reklamın öneminin fazlasıyla vurgulanması 1952 ABD
başkanlık seçimlerinde Başkan Adayı Dwight D. Eisenhower’in
televizyonda siyasal amaçlı 60 saniyelik paralı reklam spotları
kullanmasıyla başlamıştır, denilebilir (Tokgöz, 2010;171). Cum-
huriyetçi aday Eisenhower’in yürüttüğü kampanya kapsamında
‘BBDO ve Young & Rubicam’ reklam ajansları görevlendirilerek,
kamuoyuna yönelik pozitif algı oluşturmak amaçlı 45 spot hazır-
lanmış, başkan adayının seçmenle içiçe olduğu, samimi bir imaj
oluşturulmaya çalışılmıştır. Ayrıca ‘I Like Ike’ sloganının kulla-
nıldığı bu spotlarda, hangi konuların ele alınacağını belirlemek
üzere Georges Gallup’a kamuoyu araştırması yaptırılmış elde
edilen veriler doğrultusunda, Kore Savaşı, yolsuzluklar, hayat
pahalılığı konularına ağırlık verilmiştir. Demokratların adayı
Adlai Stevenson ile yarışan Eisenhower, reklamcılık tekniği kul-
lanılarak etkili bir biçimde yürütülen seçim kampanyasının se-
meresini almış ve seçimlerden zaferle çıkmıştır (Topuz,
1991:56).
1968 yılında gerçekleştirilen seçim kampanyalarının ardından
Joe Mc Ginniss tarafından kaleme alınan ‘’ The Selling of The
President 1968 ‘’ adlı eser, seçimi kazanan başkan ve partisinin
başarısının rasgele gerçekleşen bir durum olmadığını, aksine
bilinçli bir pazarlama çabası neticesinde elde edildiğini vurgula-
mıştır. Kitap, başkan adayı Nixon’ ın profesyonel pazarlama des-
teği aldığını, pazarlama iletişimi uzmanları ve reklamcılar tara-
fından başkanın adeta paketlenmiş bir ürün haline getirildiğini,
seçmen nazarında güçlü bir imaj yaratıldığını aktarmaktadır
(Kaya, 2009:19 ).
168
Pazarlama tekniklerinin politikada uygulanmaya başlaması,
adaylara yeni imkanlar kazandırmıştır. Amerika’da bazı politika-
cılar bu teknikleri kullanmaya başlayınca seçmenlerden büyük
ilgi görmüşlerdir. Politik pazarlamayı bilenler bu alanda uzman-
laşmışlar ve böylece Politik İletişim Danışmanlığı, Politik Pazar-
lama Uzmanlığı gibi meslek grupları ortaya çıkmıştır(Taş ve Şa-
hım, 1996:99).
Amerika’dan sonra politik reklamcılığı 1963’te seçim kampanya-
larında Fransızlar uygulamışlardır. Bu dönemde Michel Bong-
rand adlı politik Pazarlama uzmanı büyük bir ün kazanmıştır.
Bongrand’tan sonra Fransa’da özellikle 1977 yılında Sosyalist
Partiye kazandırdığı başarılar ile Seguela bu alanda büyük işler
yapmıştır.
İngiltere’de politik pazarlamanın önem kazanması 1930‘lu yılla-
ra kadar uzanır. Batı Avrupa ülkelerinde kampanya çalışmaları-
nın başlaması 1950’li yıllarda yaygınlık kazansa da profesyonel
ilk pazarlama örnekleri Yeni Muhafazakar Parti’nin 1979 yılın-
daki seçim başarısından sonra ortaya çıkmıştır. Bu seçimlerde
ilgili parti, Saatchi&Saatchi reklam ajansıyla anlaşmış, uygulanan
seçim kampanyaları medyada ve siyasi çevrelerde büyük etki
yaratmıştır ( Polat, 2015 :34 ).198 1959 ve 1964 seçimlerinde
depolitik reklamcılık uygulamaları artarak devam etmiştir. İngil-
tere’de kitle iletişim araçlarının politik reklam için kullanılması
ile birlikte seçime katılma oranı 1970’de %71.5 iken, bu oran
1974’de %78:7’ye yükselmiştir. Yine İngiltere’de yapılan araş-
tırmalarda, seçim kampanyalarının seçmenleri pek etkilemediği
belirlenmiştir. Zira seçim kampanyalarından önce seçmenlerin
yaklaşık olarak %80’i hangi siyasi partiye oy vereceklerini bil-
mekte olduğu ve böylece politik pazarlama uygulamalarının bu
kişileri pek de fazla etkilemediği ortaya çıkmıştır.
Almanya’ da ise politik pazarlama konusundaki bilimsel nitelikli
uygulamalar II. Dünya Savaşı sonrası başlamıştır. Pazarlama
faaliyetlerinde yeni teknoloji ürünlerinden yararlanılması fikri,
birçok profesyonel kampanya şirketinin doğuşuna yol açmıştır.
Partiler, pazarlama faaliyetlerinde reklam kampanyalarına önem
169
vermiş, birçok profesyonel firmadan dünyadaki uygulamalar
kapsamında destek alınmıştır (Bauer vd., 1996:154).
2.6.1.2. Türkiye’de Politik Reklamcılık
Türkiye çok partili siyasal sisteme geçene kadar, tek partinin
egemen olduğu ve modern demokrasinin bir gereği olan çok
partili siyasal sistemin rekabetçi ve yenilikçi getirilerinden mah-
rum kalmıştır. Özellikle, tek partili monarşik yapı ve seçimlerde-
ki alternatifsiz seçmen tercihleri, sadece dünyadaki politik pa-
zarlama uygulamalarından yararlanılmayı geciktirmemiş, ayrıca
modern demokrasilerle iletişimi de engelleyerek tekdüze bir
siyasal yaşamı mecbur kılmıştır. Ancak 1950’li yıllara gelindiğin-
de ilk defa iktidarın o güne kadar ki tek temsilcisi CHP’nin karşı-
sına halk tarafından seçilen yeni bir siyasal örgütlenme çıkmıştır.
Demokrat Parti ismiyle siyaset hayatına başlayan bu yeni parti
özellikle askeri vesayetlerden bıkan ve temsil gücü elinden alın-
dığı düşüncesine sahip olan büyük bir halk kitlesi tarafından
kabul görmüş ve bu kabulleniş uzun süren seçim başarılarını da
beraberinde getirmiştir. Demokrat Parti, siyasal pazardaki reka-
beti güçlendirmiş, pazara yeni giren yeni kurulmuş partilerin de
siyasal sistemde konumlanmalarının ardından, modern pazar-
lama uygulamalarının seçim kampanyalarında kullanımının
önemi daha da artmıştır.
Batılı ülkelerden özellikle radyo gibi geniş kesimlere hitap edebi-
len kitle iletişim araçları alınarak daha fazla seçmene ulaşacak
siyasal kampanyalar oluşturulmuştur. Demokrat Parti tarafından
1950 yılındaki seçim kampanyalarında kullanılan Yeter Söz
Milletindir! sloganı radyolar tarafından sıklıkla anons edilmiş,
halkın’ vesayetten kurtulması için tek alternatifin Demokrat
Parti olduğu algısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Daha sonra sıra-
sıyla 1961, 1965 ve 1969 genel seçimlerinde radyo propaganda-
sından sıklıkla yararlanılmış, ayrıca el ilanları, broşürler, afişler
gibi yazılı araçlardan da seçim kampanyalarında sıklıkla yararla-
nılmıştır.
Türkiye’de siyasal reklamcılığın başlangıcı olarak kabul edilen
çalışma, ANAP ile Cenajans arasında yapılan anlaşma uyarınca
yürütülen profesyonel seçim kampanyasıdır. Bu kampanya sıra-
170
sında Cenajans, “AP’nin gazete ve dergi reklâmlarını hazırlamış,
20 bin ses kaseti ve 5 milyon el ilanı dağıtmış ve duvarları mor
afişlerle donatmıştır. Ajansın yöneticileri ilk olarak en etkili
rengin hangisi olacağı konusunda araştırmalar yapmışlar ve
uzman kişilerin önerilerine uyarak moru seçmişlerdir. Bu seçim-
den sonra ajans birçok duvara düz mor renkte afişler astırmıştır.
Bu boş afişler insanlarda büyük ilgi uyandırmış, birkaç gün sonra
da afişler sokağın bir başındaki mor afişin üzerine A harfini, öte-
ki başındaki afişin üzerine de P harfini yazarak birer AP afişi
oluşturmuşlardır” (Topuz, 1991:15-16 ).
Ülkemizde televizyonun seçim propagandasında kullanılması
ancak 1977 genel seçimlerinde mümkün olmuştur. Bu dönemde
çıkarılan 298 sayılı seçim yasası ile seçime katılacak bütün siyasi
partiler televizyondan belirli bir süre içinde politik reklam yapa-
bilmeleri sağlanmıştır. Yine 1977 genel seçimlerinde Adalet Par-
tisi ilk kez gazetelere politik reklamlar vermiştir.
1980 yılında askeri yönetim tarafından bir darbe yapılmış, ülke-
de faaliyet gösteren birçok siyasal partinin faaliyetleri askıya
alınmış ve birçok siyasetçi uzun süre siyaseten mahrum bırakıl-
mıştır. 1977 yılında Adalet Partisi’nin Hürriyet Gazetesi’nde baş-
lattığı basına ilan verme uygulaması darbe sonrası yasal düzen-
lemeye kavuşturulmuştur. Bu dönemde reklam ajansları ile siya-
si partiler arasında olumlu bir yakınlaşma olmuştur. 1983 seçim-
leri öncesinde ANAP Manajans, MDP ise Ajans Ada ile işbirliği
yapmışlardır (Balcı,2001:57).
Anavatan Partisi 1991 genel seçimlerinde 12 Eylül darbesinin
izlerinin silinmeye çalıştığı seçim kampanyalarına sahne olmuş-
tur. Seçim kampanyası kapsamında teknolojinin getirilerinden
tüm yönleriyle yararlanılmış, seçim kampanyaları seyirlik göste-
riler haline dönüşmüştür. Mesut Yılmaz önderliğindeki ANAP,
dönemin en dikkat çeken reklamcısı Fransız Séguéla ile anlaşmış,
bu seçimler ve onu izleyen yıllar siyaset arenasında reklamcılığa
verilen önemin arttığı dönemler olmuştur (Duman ve İpekşen,
2013:128 ).
Mesut Yılmaz’a verilen politik pazarlamaya uygun 10 altın öğüt
şöyle sıralanmıştır
171
1. Seçimleri ideoloji değil, lider kazanır.
2. Seçimlerde geçmiş için değil , gelecek için oy verilir.
3. Oy umut için verilir, program için değil.
4. Seçim, siyasal olmaktan öte, psikolojik bir olaydır.
5. Devlet adamı olmak isteyen her siyasetçi kendi efsanesini
geliştirmelidir.
6. Lider, bağımsız kişiliğini vurgulamalıdır.
7. Devlet adamı, ülkesinin yapısını yansıtmalı, bu günden ya-
rını temsil etmelidir.
8. Lider, ülke içi imajı kadar dış imajına da önem vermeli ve
onu geliştirmelidir.
9. Seçimi lider kazanır,
10. Seçimi lider kazanır, ama yalnız olmadığını unutmamalı-
dır. Politika dışı ilişkilerine de önem vermelidir.
11. Zamana zaman tanımak gerekir. Lider orta ve uzun vadeli
düşünmeli ve bunları yansıtabilmelidir.
1995 ve 1999 yılında gerçekleşen seçimlerde yürütülen kam-
panyalar, ülkenin konjoktürel yapısı da dikkate alınarak, genel
anlamda negatif siyasal reklamlarla geçmiştir. Özellikle 1995
genel seçimlerinde başta Tansu Çiller olmak üzere hemen tüm
siyasal liderler birbirlerine karşı kara propaganda uygulamışlar-
dır. Seçimin en önemli iki rakibi olarak görülen Tansu Çiller ve
Necmettin Erbakan birbirlerine karşı sert söylemlerle yüklen-
mişlerdir. Özellikle, Refah Partisi üzerine yoğunlaşan söylemler-
le, Refah Partisi’nin iktidara geldiği takdirde ülkenin Cumhuri-
yet’ten bu yana süregelen reformcu kimliğinin sarsılacağı, şeriat-
çı yönetim anlayışının benimseneceği, modernleşme hareketle-
rinin sekteye uğrayacağı mesajları seçmene aktarılarak, seçmen
üzerinde ters algı yaratılmaya çalışılmıştır(Kalender, 2000:133).
2002 yılı Türk siyasal tarihi açısından ayrı bir öneme sahiptir.
1950’lerden başlayarak genellikle her genel seçim döneminde
değişen siyasal iktidarlar, AK PARTİ’nin bu tarihten itibaren
gerçekleşen tüm seçimleri kazanarak tek başına iktidar olması
ve halen iktidarını alternatifsiz sürdürmesi Türk siyasal tarihin-
172
de ender görülen bir durumdur. Bu dönemde, özellikle mevcut
siyasal partilerin halk nezdindeki meşruiyetlerini kaybetmeleri,
ülkenin öteden beri ağırlığını hissettiği ekonomik bunalımlar ve
nihayetinde ortaya çıkan ekonomik krizin özellikle alt- orta gelir
grubundaki seçmen üzerindeki negatif etkisi, mevcut siyasal
partilerin ve liderlerinin ömürlerini tüketmesi vb. seçmeni yeni
ve alternatif arayışlara yöneltmiş, yakın dönemde kurulan ve
toplumun bütününe yönelik politikalar vaat eden AK PARTİ‘nin
ilk seçim deneyiminde büyük bir kabul görmesine vesile olmuş-
tur.
Özellikle sağ ideoloji konseptinde yer alan ANAP, MHP, DYP ve
sol seçmenin oylarını temsil ettiğine inanılan CHP ve DSP seçim
kampanyalarında reklam faaliyetlerine önem vermiş, negatif
reklamlar üzerinden rekabet avantajı elde etmeye çalışmışlardır.
16 Ekim 2002 tarihinde Milliyet gazetesinde incir ağacı resmi
üzerinde yayınlanan Ocağınıza incir ağacı dikilmesin. Gizlisi
saklısı olan değil, dürüst olan kazansın‘ sloganı CHP tarafından
seçim kampanyası döneminde sıklıkla kullanılmıştır. Yine 18
Ekim 2002 tarihinde yine aynı gazetede CHP büyük bir karpuz
resminin üzerine Kelek çıkmasın. Gizlisi saklısı olan değil, dü-
rüst olan kazansın‘ sloganını kullanmıştır. ANAP’ın reklamında
ise siyah bir ampul kullanılmış ve Ak Parti’yi simgeleyen ampul
resmi üzerine ‘’ Bu ampul hayatınızı karartacak. Karanlığa değil,
Anavatan’ a oy verin. Bugün sizi değiştim diye kandırıyorlar.
Yarın maskeleri düşecek, gerçek yüzleri ortaya çıkacak. Ülkeyi
belirsizliğe götüren, bugüne kadar ülke yararına hiçbir şey yap-
mayan, ‘ demokrasi bizim için amaç değil, araçtır diyen bir zih-
niyet, sizi karanlık bir geleceğe rükler... ‘’(Bayraktaoğlu,
2002:73 )205 sloganı ile seçmen üzerinde rakipler aleyhine gö-
rüş oluşturulmak istenmiştir.
Siyasi partiler bu dönemde de profesyonel kampanya şirketleri
ile çalışmaya devam etmişlerdir. İdeha Reklam ( Dündar Hızal ),
Konsensüs Halkla İlişkiler & Reklam ( Cebbar Yılmaz ), Devr-i
Alem ( Hakan Ambarcı ) dönemin ünlü siyasal reklam uzmanla-
rına sahip olan kampanya şirketlerdir. İdeha Reklam şirketi,
2002 genel seçimlerinde DYP ve ANAP’ın kampanya stratejilerini
yürütmüştür. 2007 seçimlerinde de, AK PARTİ’nin hem Türkiye
173
genelinde hem de yerel bazda seçim kampanyasına destek de
bulunmuştur. Konsensüs reklam şirketi de AK PARTİ’nin 2002’
deki genel seçimlerde ve 2004’ deki yerel seçimlerde Beylikdüzü
yerel seçim kampanyalarını yürütmüştür. 2007 seçimlerinde ise,
AK PARTİ’nin İstanbul birinci bölge (Adalar, Beykoz, Kad›köy,
Kartal, Maltepe, Pendik, Sultanbeyli, şile, Tuzla, Ümraniye ve
Üsküdar) ile üçüncü bölgedeki (Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler,
Bakırköy, Büyükçekmece, Çatalca, Esenler, Güngören ve Küçük-
çekmece) seçim kampanyalarını tasarlamış ve gerçekleştirmiştir.
Devr-i Alem Reklamcılık ise 2004 yerel seçimlerinde AK
PARTİ’nin Ümraniye seçim kampanyasına, 2007’deki genel se-
çimlerde de AK PARTİ İstanbul birinci bölge seçim kampanyala-
rına imza atmıştır ( Arsan ve Can, 2008:93 ).
2007 genel seçimlerinde AK PARTİ ve CHP arasında yaşanan
büyük iktidar mücadelesi, siyasal kampanyalardan daha geniş
ölçüde yararlanma fikrini öne çıkarmıştır. Bu dönemde özellikle
ülkede yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçim reci, sürece ilişkin
kamuoyu tepkileri ve ülkenin neredeyse tamamında gerçekleşen
miting ve gösteriler, terör olaylarında gözlemlenen artışlar, eko-
nomik istikrara yönelik eleştiriler ve üstüne dönemin Başbakan’ı
Recep Tayyip Erdoğan’ın ülke gezilerinde seçmenle yaşadığı
olumsuz diyalogların medyaya yansıması, CHP tarafından rek-
lam kampanyalarında sıklıkla vurgulanarak, hükümetin değiş-
mesi gerektiği algısı oluşturulmaya çalışılmıştır. AK PARTİ kana-
dında ise yine kullanılan reklamlarda birlik, beraberlik, halk
temsilciliği, ve istikrar olgusu üzerinde durularak pozitif rekla-
mın özelliklerinden yararlanılmaya çalışılmıştır.
CHP, seçim kampanyalarını Alinur Velidedeoğlu yönetimindeki
Güzel Sanatlar Saatchi & Saatchi reklam ajansı ile yürütmüş,
yürütülen seçim kampanyaları başlıca CHP‘nin iktidarında seç-
mene yönelik politikaları üzerinde odaklanırken, ayrıca dönemin
iktidar partisine yönelik olumsuz reklam uygulamalarıdır. Bu
dönemde özellikle CHP tarafından konu reklamlarına ağırlık
verilirken, AK PARTİ tarafından ise imaj reklamlarına ağırlık
verilmiştir. Kampanya sırasında sosyal medya başta olmak üzere
teknolojinin tüm öğelerinden yararlanılmıştır. Kişiselleştirilmiş
reklam uygulamaları ve geniş okur kitlesi bulunan gazete ve
174
radyolardan yayımlanan mesaj ve sloganlarla kampanya faaliyet-
leri etkinleştirilmeye çalışılmıştır.
2011 genel seçimleri siyasal partilerin kullandıkları reklamları
daha çok imaj ve konu reklamları ekseninde oluşturdukları göz-
lemlenmektedir. AK PARTİ, lider konuşmalarına nelik reklam-
larında imajı, ayrıca politikaları ön plana çıkaran reklamlarda ise
konu öğesini kullanmıştır. CHP ise daha çok, konuya yönelik
reklamlar yaparak, özellikle hükümet alternatifi politikalar seç-
mene tanıtılmaya çalışılmıştır. Özellikle CHP’de lider değişimi ile
başlayan reformcu uygulamalar parti ideolojilerine ve seçmene
yönelik geniş açılımlara öncülük etmiştir. Daha geniş seçmene
hitap etme düşüncesiyle oluşturulan reklamlar, daha çok top-
lumsal sorunlar ve ümit vaat eden politikalar üzerine konumla-
narak seçmen tercihleri etkilenmek istenmiştir.
7 Haziran 2015 tarihindeki genel seçimlerde ve siyasal partilerin
üzerinde uzlaşamadığı hükümet ortaklığı sürecinin ardından
gerçekleşen 1 Kasım erken genel seçimlerinde de reklam uygu-
lamaları siyasal partiler ve kampanya şirketleri tarafından yoğun
olarak kullanılmış, özellikle sosyal medya üzerinden kişiselleşti-
rilmiş mesajlar ile seçmene ulaşılmaya çalışılmıştır. Bu dönemde
özellikle AK PARTİ tarafından istikrarın önemi üzerinde durula-
rak mevcut iktidarın sürekliliğinin gerekliliği üzerinde durulmuş,
muhalefette ise mevcut iktidarın değişmesi gerekliliği mesajı
seçmene aktarılmaya çalışılmıştır. Yine televizyon, gazete ve
radyo teknolojisi siyasi partilerce yoğun olarak kullanılmış, etkili
sloganlarla seçmen etkilemeye çalışılmıştır. AK PARTİ tarafından
yayınlanan ‘ Onlar konuşur, Ak Parti yapar ‘, ‘ Biz Birlikte Türki-
ye’yiz ‘, ‘ İlk günkü aşkla ‘ sloganları ; CHP tarafından yayınlanan ‘
Milletçe Alkışlıyoruz ‘, ‘ Önce Türkiye sloganları ; MHP tarafın-
dan yayınlanan Bizimle Yürü Türkiye ‘, ‘ Ülkenin Geleceğine Oy
Ver’ sloganları ve BDP tarafından yayınlanan ‘ Barış Kazanacak’ ,
‘Bizler Yönetmeye‘ sloganları seçmen tercihlerini etkilemeye
yönelik planlı seçim kampanyası çabalarıdır.
175
ÖZET
Politik pazarlama gün geçtikçe siyasal alanda kendisine daha
fazla yer edinmeye başlamıştır. Modern demokrasi kültürüne
sahip, çağdaş, seçmen iradesine saygılı ülkelerde siyasal rekabet
seçimlerin vazgeçilmez unsurunu oluşturduğundan, iktidarı
hedefleyen bilinçli parti liderleri ve kadroları pazarlamanın im-
kanlarından politik alanda gün geçtikçe daha çok yararlanma
gayreti içine girmektedirler. Bu kapsamda, özellikle profesyonel
kampanya şirketleri ve politik danışmanlar sık tercih edilir hale
gelmişlerdir.
Politik ürün denilince bu kapsama partiyi oluşturan fiziksel ve
fiziksel olmayan bir çok unsur girmektedir. Özellikle lider, siyasi
organizasyonun en önemli kontrol değişkeni addedilmektedir.
Çünkü lider, hem organizasyonun en etkin gücü hem de partinin
seçmen nazarındaki dış yansımasını oluşturmaktadır. Seçmenin
siyasi parti ve tercihleri ve oy verme davranışları üzerine yapılan
çalışmaların önemli bölümünde parti liderinin seçmen tercihler-
de çok önemli bir rol oynadığı görülmüştür.
Ticari ürünlerin genel olarak fiyatlanabilme özelliği onu politik
ürünlerden ayırt etmektedir. Öte yandan, bu durum politik ürün-
lerin fiyatlandırılmasının mümkün olmadığını göstermez. Fiya-
tın, tüketicisi tarafından katlanılan bir maliyet olduğu düşünü-
lürse, politik tercihlerde de psikolojik maliyetlerin ön planda
olduğu ortaya çıkacaktır. Seçmen, tercihlerinde fayda-maliyet
analizlerini yaparken psikolojik maliyet bakımından mahrum
kalacağı faydaların da analizini yapacaktır.
Dağıtım ve tutundurma politik pazarlama uygulamalarında
önemlidir. Dağıtım kanalının etkinliği siyasi partilerin ürettiği
politikaların seçmene ulaştırılması ve benimsetilmesi açısından
kritik rol oynar. Siyasi partiler dağıtım kanallarını oluştururken
hem parti üyelerinden hem de profesyonel kampanya şirketle-
rinden yararlanırlar. Tutundurma kapsamında ise özellikle rek-
lam, halkla ilişkiler gibi modern pazarlama uygulamalarının yanı
sıra tarih boyunca etkili iletişim yöntemi olarak yerini hep koru-
yan propaganda faaliyetlerinden de yararlanma yoluna giderler.
176
Seçim başarısı elde etmek isteyen siyasi partiler pazarlama araç-
larının koordinasyonunda etkin olmalıdırlar. Ürün grubu dizay-
nında seçmeni etkileme potansiyeline sahip unsurlar ön plana
çıkarılmalı, etkili dağıtım kanalı üyeleri saptanmalı, üretilen poli-
tikalar seçmene zamanında ulaştırılmalı, seçmeni ikna edici ileti-
şim çabaları ortaya konularak özellikle tutundurmanın tüm yön-
temlerin kullanılmalıdır. Unutulmamalıdır ki; siyasal hassasiyet-
ler çok önemlidir ve kaybetme ihtimali bulunan seçmenden kay-
bedilen kısa vadede sadece bir oy olmayacaktır. Dağıtım kanalı-
nın bir üyesi gibi değerlendirilmesi gereken kaybedilmiş seçmen,
tüm tutundurma ve dağıtım noktalarında çok sayıda kişiyi olum-
suz etkileyebilecektir.
177
BÖLÜM 3
SEÇİM KAMPANYASI
GİRİŞ
Seçim kampanyası; siyasi partilerin ideolojilerini, programlarını
veya adaylarını seçmenlerin beğenisine sunmak için yapmış ol-
duğu faaliyetler olarak tanımlanabilir. Bu faaliyetler bir süreç
gerektirir. Bu süreç; kampanyanın başlangıcında belirlenen
amaçlara ulaşmak için siyasi parti veya aday tarafından sarf edi-
len tutundurmaya, finansmana, organizasyona yönelik tüm çaba-
lardan meydana gelmektedir. İyi bir seçim kampanyası yürüt-
mek için belli başlı hazırlıkların yapılması gerekmektedir. Bu
hazırlıkların en önemlileri, kampanyada çalışacak elemanlar,
kampanyanın bütçesi, kampanya merkezi, parti genel merkezi-
nin diğer teşkilatlarla belirli bir organizasyon içinde olmalarını
sağlamaktır.
Seçim kampanyasının yürütülmesi sırasında çalıştırılan eleman-
lar, görev yapacakları yerin özelliklerine göre titizlikle seçilir.
Seçim kampanyasında çalıştırılan görevliler, halkla ilişkiler, ka-
muoyu oluşturma, iletişim ve propaganda gibi temel konularda
mutlaka eğitime tabi tutulmaları gerekir. Bu eğitim kampanya
başlamadan önce ilgili elemanlara verilmelidir.
Seçim kampanyalarının düzenlenmesinde aşağıda sayılan geliş-
meler de etkili olmaktadır(Nimmo,1970:68)
1. Kampanya yönetiminde profesyonel danışmanların artan
etkisi ve faydası,
2. Kampanya araştırmalarında yeni anket tekniklerinin, simü-
lasyonların ve ana adayların profesyonelce eğitimi ve ko-
nuşma yöntemlerinin görülmesi,
3. Kitle iletişim araçlarında meydana gelen gelişmelerin siyasi
partilere kampanya iletişiminde daha geniş yelpazede
178
medyadan yararlanma imkanı vermesi ve dolayısıyla he-
deflerin ve dinleyici kitlesinin tipinin daha dikkatlice belir-
lenmesi.
3.1.Seçim Kampanyası ve Çevre Faktörleri
Seçim kampanyası çalışmaları yapıldıkları çevrenin içinde bu-
lunduğu ortamdan etkilenebilir. Seçim kampanyası çalışmalarını
etkileyen bu çevre faktörleri yapılacak kampanya çalışmasının
içeriğinde, stratejisinde değişik şekillerde farklılıklar meydana
getirebilir. Bu çevre faktörleri ve seçim kampanyalarında mey-
dana getirecekleri farklılıklar birlikte incelenerek şu şekilde sıra-
lanabilirler(Bowler and David, 1992:7-10).
1. Yönetim Sistemi: Kampanyalar farklı politik sistemlerde
değişiklik gösterirler, USA ve Fransa’daki politik sistem
aday merkezli kampanyaları gerektirirken Kanada politik
sisteminin federal doğasından dolayı parti organizasyon-
larında ve kampanyalarında büyük ölçüde bölgesel aktivi-
teler görülmektedir.
2. Ülkenin Sosyo-Kültürel Özellikleri: Seçim kampanyaları
aynı zamanda ülkenin temel sosyo-kültürel özelliklerin-
den de etkilenir. Ülkenin siyasal kültürü, tarihi geçmişi,
ekonomik özellikleri bazı ülkelerde daha kıyasıya parti re-
kabetine izin verirken bazı ülkelerde rekabetten ziyade
bütünleştirici ve birleştirici kampanya temalarının işlen-
mesine ağırlık verilmektedir.
3. Seçim Kanunları: Kampanya çalışmaları ve stratejileri ül-
kede uygulanan seçim kanunları ve sistemlerinden de et-
kilenebilir. Bazı seçim kanunları ve sistemleri siyasi parti
merkezinin rolünü artırırken bazılarında merkezin rolü
azalarak taşra örgütlerine kaymaktadır. Seçim kanunları
aynı zamanda parti kurabilme, aday olabilme ve kampan-
ya süresini de etkiler. Bu bölümde seçim kampanyalarının
finansmanını düzenleyen geniş kapsamlı kanunların etkisi
de unutulmamalıdır. Kampanya finansmanı kampanyanın
ne kadar profesyonelce veya ne kadar berbat olacağını be-
lirler. Bazı ülkelerin seçim kanunları siyasi partilerini cö-
mertçe destekleyerek geniş finansal imkanlarla çok pahalı
179
kampanya icraatları yapmalarına imkan tanırken bazı ül-
kelerde kanuni sıtlamalarla finansman imkanları sınır-
lanan partilerin sınırlı bir ölçüde kampanya yapmalarına
izin verilmektedir.
4. Medya Sistemleri: Medya sistemleri siyasi parti ve adaylar
için önemli bir iletişim vasıtasıdır. Bir çok ülkede partile-
rin aşırı ölçüde reklam yapmaları göz önüne alınarak
medyaya erişimlerine kısıtlamalar getirilmiştir. Bazı ülke-
lerde; kampanya stratejisinin odak noktasını oluşturan te-
levizyon reklamlarının yapılmasına izin verilmeyebilir.
Bazı ülkelerde ise devlet yayın tekelini kaldırarak siyasi
partilerin özel televizyon kanallarında reklamlarını yayın-
lamalarını, kendi yayın organlarını oluşturmalarını kolay-
laştırabilir.
5. Siyasal Sistem: Siyasal sistem içerisindeki partilerin sayısı-
na göre kampanya çalışmaları etkilenebilir. İki partili bir
sistemde bir partinin kazanan olacağı açıktır. Dolayısıyla
kampanyalarda seçimi kazanmaya yönelik bütün teşeb-
büslere girişilir. Bunun tersine çok partili sistemde parti-
ler muhtemel koalisyon ortaklarıyla daha müsamahalı ça-
lışırlar ve kampanya mesajlarını yumuşatırlar.
6. Seçim Seviyesi : Seçim seviyesi, genel seçimler için yapılan
kampanyalarla bölgesel seçimler için yapılan kampanyalar
arasındaki farkla ilgilidir. Bölgesel seçimler en azından
genel seçimlere nazaran daha az koordineye maruzdur ve
kampanya temaları bölgesel seçimlerde daha kısmi ve lo-
kal kalırken genel seçimlerde daha geniş bir kapsamlı te-
maların işlenmesine ihtiyaç duyulur.
7. Siyasi Partinin Tipi: Siyasi partinin tipi de kampanya,
kampanya stili ve temasında farklılığı gerektirebilir. Kitle
partilerinde ideolojik temaların işlenmesi ırlık kazanır-
ken kadro partilerinde liderin ve adayların imajları, kişisel
özellikleri, karizmalarının güçlü nleri vurgulanır. Çok
partili bir sistemde muhalefet partisi seçim kampanyasın-
da iktidar aleyhine sarf ettiği çabaları diğer rakip muhalif
partilerin aleyhine yönelik olarak da sarf edebilir. Küçük
180
partiler, oy oranını muhafaza etmeye çalışan büyük parti-
lerden farklı olarak yeni destekler kazanmaya yönelik
kampanyalar sürdürürler.
3.2. Seçim Kampanyasının Gelişimi
Seçim kampanyası çok değişken çevre şartları içinde gerçekleşir.
Kamuoyunu meşgul eden toplumsal ve ekonomik olaylar, doğal
afetler veya savaş gibi herkesi ilgilendiren gelişmeler sonrasında
kampanyaların oluştukları çevre ve sistemde büyük değişmeler
meydana gelir. Buna benzer olaylar seçmenlerin tercihinde bü-
yük ölçüde değişikliklere yol açar. Bundan dolayı kampanya
ortamı daha rekabetçi, partiler daha profesyonel taktikler uygu-
layarak oy kazanmak veya oy oranını muhafaza etmek için daha
fazla mücadele etmek zorunda kalırlar. Seçim kampanyalarında-
ki bir başka önemli değişiklik ise teknolojideki gelişmelerdir.
Özellikle de televizyonun seçim kampanyalarında kullanılması
bu konudaki bir çok şeyi değiştirmiştir. Bunun sonucunda aday-
lar ilk defa büyük bir seçmen kitlesiyle yüz yüze konuşabilme
imkanı yakalamışlardır. Bu konuşma imkanından iyi yararlana-
bilmek için de adaylar bu konuda verilen kurslara rağbet etmiş-
lerdir. Doğal olarak böyle bir piyasa ortaya çıktı. Aynı şekilde,
siyasi partiler ve parti sistemleri de seçmenlerdeki değişikliklere
bağlı olarak oldukça büyük değişimlere uğramıştır. Bu değişikli-
ğin en bariz örneği var olan partilerden farklı yeni siyasi partile-
rin ortaya çıkmasıdır.
Bu gelişmeler siyasi partileri kampanya sürecinde ve kampanya-
larını icra etme yollarında iki temel değişikliğe zorlamış-
tır(Bowler and David, 1992:225).
1. Strateji ve taktikte değişiklik,
2. Kampanya metot ve araçlarında değişiklik.
Stratejideki değişiklikler; siyasi partilerin açık olarak kampanya
organizasyon ve hazırlanmasına artan şekilde önem vermelerin-
de görülebilir. İster siyasi parti seçimin ne zaman olacağı hak-
kında iyi bir tahminde bulunup buna göre çok önceden hazırlık-
lara başlasın isterse seçime aniden yakalansın organizasyonu
hızlı hazırlıklara cevap verecek şekilde geliştirilmiştir. Siyasi
181
Partilerin hemen hemen tümünün önde gelen stratejik amacı ya
oy oranını muhafaza etmek ya da oy oranını artırmaktır. İktidar
partilerinde genellikle oy oranını artırmaktan ziyade onu muha-
faza etme eğilimi ağır basar. Muhalefet ise oy oranını artırarak
iktidarı hedefler. Doğal olarak bu amaçların gerçekleştirilmesi-
nin farklı yolları, farklı araçları vardır.
3.3. Seçim Kampanyası Hazırlık Safhası
Seçim kampanya çalışmalarına bir çok siyasi parti bir önceki en
son seçimi takip eden günden itibaren başladıklarını iddia eder-
ler. Aslında bu nadiren doğru olan bir şeydir. Çevre şartlarında
meydana gelen değişmeler ve parti içi faktörler kampanyaların
bir veya iki yıl öncesine kadar planlanmasına imkan tanımaz.
Çünkü yapılacak hazırlıklar meydana gelecek değişikliklerin
etkisiyle boşa gider. Siyaset pazarlamasının son final koşusunu
içeren bu seçim yarışında ipi rakiplerden önce göğüslemek ya da
iyi bir derece yapmak için çok iyi hazırlanmak ve siyasi partinin
enerjisini bir organizasyon dahilinde harcamak önemlidir. Bu-
nunla birlikte siyasi partinin seçim başarısının sadece kampanya
çalışmalarından kaynaklandığını da ifade etmek yanlıştır. Siyasi
partinin kurulduğu andan itibaren bütün icraatları, programı ve
kadrosu, zaman içerisinde özellikle kampanyalar dışında yürütü-
len pazarlama faaliyetleri final koşusunu destekleyen çabalardır.
Özellikle barış döneminde yürütülen bu çalışmalar çoğu kez son
ana kaldığında artık iş işten geçmiş olacaktır. Politikacılar genel-
likle kampanya öncesinde de pazarlama faaliyetlerine ihtiyaçları
olduklarının farkına ancak kampanyaların başlangıcından bir kaç
ay önce varırlar ve genellikle bu faaliyetleri seçim arifelerine
bırakırlar. Halbuki her görevde, politik yaşamın her alanında
yürütülecek sürekli bir pazarlama çalışması seçim kampanyala-
rına hazırlık yapar ve ona destek olur (Bongrand, 1992).
Kamuoyu Araştırmaları
Kamuoyu araştırmaları ile kampanya hazırlığında kullanılacak
bilgiler derlenir. Bu bilgiler; seçmenlerin gerçek sorunlarını ve
seçmenlerin politikacıları ve siyasi partiyi algılayışlarını, tavır ve
tepkilerini ortaya koyarlar.
182
Hızlı teknolojik gelişmeler, artan rekabet ve çevre problemleri
gibi faktörler siyasi partilerin kararlarını bilgi temeline dayan-
dırmaya zorlamaktadır. Tutum ve davranışların öğrenilmesi,
siyasi parti yöneticilerine önemli avantajlar sağlar. Yöneticilerin
bilgiye karşı sistematik bir yapıya sahip olmaları ve herhangi bir
sorunla karşılaşmadan önce bilgiye ihtiyaç duymaları gerekir.
Özellikle politika alanda, problemler ortaya çıktıktan sonra bilgi
arayışlarına yönelmek önceliği rakiplere kaptırmakla eş anlamı-
dır. Hiç bir siyasi parti bilerek böyle bir yanlışlığı düşmez. Kamu-
oyu araştırması bilgilerin istenilen şekilde derlenmesi, değerlen-
dirilmesi ve alınacak kararlarda öncülük etmesi siyasi partinin
tüm çabalarında olduğu gibi kampanyasının mükemmelliğini de
o denli etkileyecektir. Yapılacak olan kamuoyu araştırmalarında
şu hususlar göz önünde bulundurulur(Çiftlikçi, 1996:206);
Seçmenlerin demografik ve sosyo-ekonomik özellikleriyle ilgili
bilgilerin, onları tanıma ve kendilerine ulaşma yönünden politi-
kacılar açısından önemi büyüktür. Seçmen beklentilerine cevap
verebilmek için ilk önce ne istediğinin tespit edilmesi gerekir.
Partilerin kabul ettirmek istedikleri fikirler, oluşturmak istedik-
leri parti imajı ve adayların takdimi ile ilgili stratejiler toplanan
bu bilgiler ışığında belirlenir. Bu tür araştırmalar hedef seçmen
kitlesini belirleme, onlarla ilişki kurma, seçmendeki bazı tered-
dütleri ortaya çıkarma, uygun tema, slogan üretme imkanı sağ-
lar.
Bilgilerin derlenmesinde ve değerlendirilmesinde görev alan
parti içi işlevlerin konuya hakimiyetleri ve kapasiteleri de önem-
lidir. Aksi takdirde görülmesi gerekeni görmemek ve böylece
yapılması gerekeni kararlaştırmamak gibi bir sorun ortaya çıka-
rak yanlış kararlar alınmasına sebep olurlar.
Kamuoyu araştırmaları, parti yönetiminin bizzat kendi araştırma
grubu tarafından yapılabileceği gibi bağımsız uzman kuruluşlara
da yaptırılabilir. Araştırma konusu, parti için stratejik bir önem
arz ediyorsa sahip olunan imkanlarla yürütülmesi gizlilik açısın-
dan gerekli olabilir. Araştırma, kimler tarafından yapılırsa yapıl-
sın önemli olan araştırma sürecine uygun hareket etmek ve araş-
tırma sonuçlarına duyarlılık göstermektir. Siyasi, parti karar
183
organları bu tür bilgilere dayalı olarak hareket etmeli ve kam-
panyalarını planlamalıdırlar.
Kamuoyu araştırmaları büyük mali külfet getirdiğinden kamuo-
yu araştırmalarının önem seviyesi arttıkça daha iyi ve geniş fi-
nansmanlı partilerin de avantajları artmaktadır. Siyasi partiler
genellikle mali güçleri oranında kamuoyu araştırmalarına yö-
nelmekte, güçleri yetmiyorsa medyada var olan araştırma bulgu-
larından yararlanma yoluna gitmektedirler.
Kamuoyu araştırmaları kamuoyu fikirlerinin yönlendirilmesi
hususunda imajlar uyandırdığından tartışmalı bir konudur. Bu
yüzdendir ki bazı ülkelerde kampanya süresince kamuoyu araş-
tırma sonuçlarının yayınlanması yasaklanmıştır.
Kamuoyu araştırmalarıyla ve başka kaynaklardan derlenen bilgi-
lerin ışığında siyasi partinin konumu ve imkanları, kamu oyunda
meydana gelen değişmeler ve oluşan hava değerlendirilerek
bundan sonraki aşamalarda belirlenecek kararların dayanak
noktaları oluşturulur.
Siyasi partiler içerisinde politik danışmanlık görevini yerine
getirecek, organizasyonu düzenleyecek, mesajların temalarını
anlaşılabilir sloganlara dönüştürecek, parti ve aday imajlarını
belirleyecek profesyoneller genellikle mevcut olmadığından
kampanya hazırlıkları sırasında bazı hizmetlerin yerine getiril-
mesi bakımından danışman görevlendirme yoluna gidilir.
Danışmanlar, siyasi partinin bir gönüllüsü olarak ücret bekle-
meksizin kampanya organizasyonunda görev alabileceği gibi;
ücret karşılığında parti dışından profesyonel uzmanlar da görev-
lendirilebilir.
Danışmanların görevlendirilmeleri iki şekilde olabilir. Danışman-
ların hizmetlerinden kampanyanın başından sonuna kadar fay-
dalanılır ve danışman kampanyanın tüm bölümlerine etkin olur.
Ya da bazen yüksek bir ücretle görevlendirilen özel danışman-
lardan faydalanılarak kampanyanın özel safhalarında yardımları
istenir. Her ne kadar parti dışından ücretle görevlendirilen da-
nışmanların çoğunluğu çalışmış oldukları adayların, partilerin
184
tam destekçisi değillerse de sadık kalmak için destekleme eğili-
mindedirler.
Danışman kamuoyunun tümünü görmeyi sürdürürken her za-
man her hangi bir yerde çıkabilecek sorunlara karşı dikkatli olan
ve kalkışılacak tüm işlerin her boyutunun karmaşıklıkları içinde,
mevcut imkanları ile sorunlardan sıyrılmasını becerebilen kişi-
dir. Politik danışman tüm politik verileri toplayan ve bunların
ideolojik platform ve halkın beklentileriyle bağını oluşturabilen
kişidir. Yani tanı koyucudur.
Danışman hangi partiyi, adayı veya ideolojiyi ele alırsa alsın bu-
rada üstüne düşen, yardımcı olduğu siyasi partinin veya adayla-
rın stratejisinin önermesini iyi kavrayıp adaylarla ve siyasi parti
yönetimiyle birlikte onlar için çalışarak, alınan kararlar doğrul-
tusunda stratejik ekseni ve eylem hareket temalarını tespit et-
mektir.
Danışman bir aracıdır. Çalışmaların hepsine katılması ve kullanı-
lan sözcüklerin herkes tarafından anlaşıldığından emin olması
gerekir.
Danışman, bir yöntem adamı ve bir koordinatördür. Organizas-
yona, bir mühendis gibi hiç bir şeye bağlı olmadan tarafsız bir
biçimde müdahalede bulunmalıdır. Ayrıca sürekli olarak muha-
taplarının psikolojisini daha iyi anlamak kaygısını taşımalıdır. Bir
iletişim tercümanı olan danışman geniş halk kitlelerinin politik
fikirleri daha iyi anlamalarına yardımcı olur. Önemli bir başka
unsursa bir kişinin bir diğer kişi tarafından kabul edilebilirliği-
dir.
Danışman ve siyasi partinin veya adayın birlikte çalışabilmeleri-
nin tek şartı aralarında kendiliğinden oluşan bir işbirliğidir, aksi
takdirde doğacak güvensizlik kısa bir sürede artacak ve kuşkula-
ra yol açacaktır.
Politik danışmanlar seçimden önce tüm belirsizlikler içinde
tahminler yürüterek tepkileri önceden görmeye çalışarak, bunla-
rı kendi adaylarının hizmetine sunmaya çalışırlar. Danışmanların
yaptıkları bu durum tespitleri politikacıların önermelerini ve
eylemlerini belirlemede etkili olacaktır. Politikacılar bu tespitleri
185
eylemlerinin önermeleri olarak kabul edip onları körü körüne
izlemeleri halinde sonuçta çok üzücü hayal kırıklıkları doğabilir.
Her şeyde olduğu gibi bu konuda da çözüm danışmanların öneri-
lerine ihtiyatlı yaklaşmaktır. Çünkü kamuoyu belli bir süreç içe-
risinde sürekli değişmektedir.
Danışmanın fikrini açıkça belirtmesi, politikacıların nerede ol-
duklarını ve nereye gittiklerini daha iyi görmelerine yardımcı
olacaktır. Önemli olan danışmanı fikirlerini özgürce söylemesini
engelleyecek bir mekanizmaya hapsetmemektir.
Kampanyanın hazırlık ve planlama safhasında siyasi parti veya
aday, kendi politik kampından tanıdığı veya önerilenler arasın-
dan kampanyanın tümünde başarıyla çalışacağı tahmin edilen
bir danışman seçmeye karar vermelidir.
Seçim kampanyasına girişilirken siyasi partinin amacı mutlaka
iktidara gelmek, adayların amacı da; görüş ve düşüncelerini du-
yurmak, seçimi kazanmasa bile iyi bir oranda oy toplayarak gü-
cünü kanıtlamak, ya da öteki siyasi partilerle pazarlık yapabile-
cek duruma gelmek, çoğunluğun oylarını alarak birinci parti
olmak veya iktidara gelmek.
Hedef Seçmen Kitlesinin Belirlenmesi
Seçim kampanyalarının en önemli aşamalardan bir tanesi hedef
seçmen kitlesinin belirlenmesidir. Kabul etmek gerekir ki bir
seçim kampanyası ortamında her seçmeni homojen olarak kabul
etmek mümkün değildir. Hedef kitle belirlenirken, coğrafik, de-
mografik, mesleki, kültürel veya inanç faktörleri göz önünde
bulundurularak hareket edilir. Seçim kampanyası sırasında yapı-
lacak olan kamuoyu araştırmalarıyla siyasi partinin programı ve
adaylarına hangi kamuoyu bölümlerinin duyarlı olduğunu belir-
lemede yardımcı olacak veriler elde edilir. Kampanyanın sorum-
luları bu sonuçlara göre hangi kategoriyi kendilerine çekecekleri,
hangisini rahatlatacakları, hangisini şüpheye düşürecekleri ko-
nusunda kullanacakları araçları ve gerekli çalışmayı tespit edebi-
lirler. Modern kamuoyu araştırmalarının tanımlamaları sayesin-
de hedefler son derece titiz hazırlanabilir. Kategorisi, etnik kö-
keni, çalıştığı sektör, eğitim düzeyi, sahip olduğu araba ve üyesi
186
olduğu kulübe kadar hakkında pek çok veri olan bir kitleye yöne-
lik spesifik bir iletişim stratejisi belirlemek ve yürütmek müm-
kündür.
Adayların Belirlenmesi
Seçim kampanyası hazırlıklarının önemli aşamalarından birisi de
siyasi partinin listelerde göstereceği adayları seçme işlemidir.
Aday adayları içerisinden en iyilerinin seçimi, bunların seçim
bölgelerinin ve liste sıralarının tespiti oldukça zor ve kampanya-
nın başarısıyla yakından ilgili bir çalışmadır. Aday seçiminde,
seçim bölgesinin ve sırasının belirlenmesinde isabetli kararlar
alınmadığı takdirde bütün kampanya çalışması boşa çıkabilir.
Çünkü kampanyanın yürütülmesi sırasında kampanyanın maddi-
manevi büyük yükünü omuzlarında taşıyacak bu adaylar hangi
yöntemle seçilirlerse seçilsinler eğer hedef seçmen kitlesinin
istediği ve beklediği özelliklere, bununla birlikte seçmenle ileti-
şim kurabilecek beceriye sahip değilseler siyasi parti kampanya
amaçlarına ulaşmayabilir. Adayların belirlenmesi ve seçimi işle-
mi ile oluşturulan listelere karşı çeşitli tepkiler ortaya çıkabilir.
Listedeki yerini ve seçim bölgesini beğenmeyen adayların taraf-
tarlarıyla birlikte ayrılması veya kampanyaya yeterli desteği
vermemesi gibi olumsuzluklar söz konusu olabileceği gibi, isa-
betli liste kararlarıyla yeni katılımları sağlayan olumlu gelişme-
lerde görülebilir. Burada önemli olan parti içi hassas dengeleri
koruyarak küskünlükleri ve hoşnutsuzlukları en aza indirecek
şekilde listeleri tespit etmektir.
3.4. Seçim Kampanyası Süresince İzlenecek Yol-
lar
Seçim kampanyası süresince izlenecek yollar; bir siyasi partinin
kampanya ile ulaşmak istediği hedeflere nasıl ulaşacağını belir-
ler. Bu yollar bir çok farklı noktaların bileşimiyle ortaya çıkar.
Siyasi parti yöneticileri bu farklı noktaları benimsedikleri genel
bir yaklaşım içerisinde bir araya getirerek kampanya hedef ve
amaçlarını gerçekleştirmeye çalışırlar. Belirlenen bu yollarda ne
zaman, nerede, nasıl hareket edilmesi gerektiği gibi bir takım
bilgiler yer alır. Bir siyasi parti tek başına iktidar ve bir önceki
187
seçimde seçmenlerine vaat ettiği bir çok şeyi yapmış ise pek
problem yaşanmaz. Ancak iktidarı bir başka siyasi parti veya
partilerle paylaşmak durumunda kaldıysa bir önceki seçimde
vaat ettiği şeyleri yapma şansı belki de yakalamamıştır. Bu du-
rumda kendi aleyhlerindeki olumsuz havayı gidermek ve oy
oranlarını muhafaza etmek için kampanyada savunma duruma
geçebilirler. Fakat bazı iktidar partilerinin beklenenin tersine
strateji olarak saldırgan bir yapıyı benimseyerek hatta bazen
zorlayarak muhalefeti savunma durumuna geçmeye mecbur
ederek durumu muhalefetin aleyhine çevirebilirler. Muhalefet
partileri ise doğal olarak kampanya eylem programlarında sal-
dırgan bir yapı içerisinde iktidarın yapmadıklarını eleştirerek
iktidarı destekleyenlerde şüphe uyandırmaya çalışırlar. Bununla
ilgili bir diğer nokta siyasi partinin kampanya sırasında pozitif
mi yoksa negatif mi bir fonksiyon benimseyeceğidir. Genellikle
muhalefet iktidarın eksiklerine saldırarak ve milli ekonominin
problemlerine değinerek kampanyasına başlayabilir. Daha sonra
ikinci safhada siyasi parti pozitif evreye geçer ve iktidara geldik-
ten sonra parlak gelecek ve büyük kazançlar sağlayacağını vaat
edebilir.
3.4.1. Seçim Kampanyasının Hedefleri
Seçim kampanyasının hedefleri çok farklı olmakla birlikte özet
olarak şu alt başlıklar altında incelenebilir(Çiftlikçi, 1996:214).
a- Yandaş olan seçmeni rahatlatmak : Siyasi partiyi destek-
lemesi kesin gibi görünen seçmen çevreleri vardır. Bunlar
siyasi partinin doğal hedefleridir. Örneğin sol partiler işçi
çevrelerinin ve sendikaların desteğini sağlayacaklarını dü-
şünürler. Dinsel bir programa ağırlık veren bir parti mu-
hafazakâr çevrelerin kendisini destekleyeceğine inanır. Bu
çevrelere kazanılmış bir gözle bakar. Bunlara unutulduk-
ları veya ihmal edildikleri hissi verilmemelidir. Strateji
tespit edilirken genellikle bu çevrelerin dışındaki toplu-
lukların oylarını kazanmak için neler yapılması gerektiği
üzerinde durulur, zaman zaman da çantada keklik gibi gö-
rünen çevreler ihmal edilir. Ama bu tür ihmallerin çok
sürprizli sonuçlar verdiği görülmüştür. Siyasi partinin yal-
188
nız desteğine güvendiği çevrelere yönelik bir kampanya
yapması da kısır bir politikadır. Siyasi partinin yalnız des-
teğine güvendiği çevrelere yönelik bir kampanya yapması
da kısır bir politikadır. Siyasi parti yalnız kendi çevresinin
desteğiyle seçimi kazanamayacağını biliyorsa öteki çevre-
lerin güvenini kazanabilmek için değişik formüller aramak
zorundadır.
b- Kamuoyu oluşturanları kazanmak : Siyasi parti veya aday-
lar kamuoyu oluşturan önder kişilerin desteğini kazanmak
için nasıl bir strateji tespit etmesi gerektiğini incelemeye
yönelirler. Kamuoyuna yön verebilecek durumda olan bu
kişiler ya toplumdaki ekonomik durumlarının ağırlığı ile
ya mesleki etkinlikleriyle çevrelerinde saygınlık kazanmış
güvenilir kişilerdir. Eski bakanlar, önemli görevlerde bu-
lunmuş eski devlet memurları, ünlü yazarlar, profesörler,
sanatçılar, bazı büyük adamları, emekli generaller, sa-
natçılar, kırsal çevrelerde büyük toprak sahipleri, dinsel
çevrelerde saygınlığı olan bazı mezhep ve tarikat liderleri,
şeyhler, imamlar çoğu zaman kamuoyunu etkileyebilecek
durumda olurlar. Siyasi parti veya adaylar seçim kampan-
yasına girişirlerken bu gibi kişilerle iyi ilişkiler kurmayı
düşünmelidirler.
c- Karasız seçmeni çekmek : Strateji tespitinde üzerinde du-
rulacak en önemli konulardan biri de belirli bir eğilimi ol-
mayan kişilerin oylarını elde edebilmek için izlenecek yol-
ların tespitidir. Bunlar kendilerini dalgalara bırakmış seç-
menlerdir. Bu oylara bazı yazarlar yüzen oylar veya dalga-
lanan oylar bu çevrelere de bataklık demektedirler. Kendi-
lerinin siyasal konumlarını ve eğilimlerini belirlemeyen
ortada olan ve bir seçim yapmadan önce etkilenmeyi değil
aydınlatılmayı bekleyen bu seçmenlerin oranı zaman za-
man %20’lere varan oranları bulmaktadır. Onlara ulaşan
bilgiler yeterli açıklıktaysa ve düşünmelerini sağlıyorsa fi-
kirleri değişebilir. Yüzer-gezer oylar seçim sonuçlarını
önemli ölçüde etkileyecek büyüklükte olduklarından bun-
larda tavır değiştirmeye yönelik çabalar kampanya strate-
jisinin temelini oluşturur. Seçim kampanyaları bu seçmen-
189
lerin tavırlarında değişiklik yaratabileceğinden siyasi par-
tiler seçim stratejileri tespit ederken mutlaka bu çevrele-
rin desteğini kazanacak yolları araştırmak zorundadırlar.
Kendilerini geleneksel bir biçimde bir ideolojiye, bir parti-
ye adamış olan kişileri başka bir yöne çekmek çoğu zaman
imkan dışıdır ama dalgalanan oylar daha kolay elde edile-
bilir ve seçimlerin sonuçları bu çevrelerin oylarına bağlı
olabilir. Siyasi partinin kaderi bu çevrelerin elindedir. İşte
bu bakımdan da strateji tespitinde bu çevreleri etkileyebi-
lecek mesajların hazırlanması çok büyük önem taşır.
d- Partisini eleştiren seçmenlerin şüphelerini gidermek : Bu
tür seçmenler olayları izleyen seçmenlerdir ama eğilimleri
henüz kesin değildir, yön değiştirebilir. Bu seçmenlerin si-
yasi partiyle ilgili bazı şüpheleri, tereddütleri tam anla-
mıyla eğilimlerini ortaya koymalarını engellemektedir. Se-
çim kampanyası sırasında bu gruplara şüphelerini gider-
meye yönelik mesajlar göndererek eğilimleri etkilenebilir.
Kesin kararlı olmayan esnek durumda olan kararsız seç-
menlerin kazanılması bir iletişim stratejisi konusu olur.
Kesin kararlı seçmenleri kazanmak için gösterilecek çaba
boşunadır ancak onlar yaptıkları tercihlerinden dolayı
şüpheye şürülebilirler. Kampanya kararsız ve esnek
olanlara yöneltilmelidir. Ördekleri bulundukları yerde av-
lamak gerekir. Yani esnek tutumda olan seçmenler yoksa
hiç boş yere uğraşmamak gerekir.
e- Alt grupları etkilemeye yönelik stratejiler : Kampanya stra-
tejilerini belirlerken siyasi partiler seçmen kitlelerinin
hangi mesleklerdeki insanlardan oluştuğunu göz önünde
tutmak zorundadırlar. Ortalama bir ölçü tespit ederek tek
düze bir program hazırlamak yanlış olur. Adamına ve ufak
topluluklara göre ayrıntılı programlar hazırlamak da işleri
güçleştirir. Yapılacak iş seçmen kitlesini belirli alt grupla-
ra ayırmak ve onlara seslenmektir. Bu alt gruplar çiftçiler,
yaşlı insanlar, kadınlar, işçiler, memurlar, esnaf ve serbest
meslek sahipleri olabilir. Alt grupların ihtiyaçlarını tespit
etmek ve her bir alt gruba yönelik bülten hazırlamak, ko-
nuşma yapmak çok daha kolay olur. Seçmen kitlesi bir bü-
190
tün olarak ele alınacak olursa program çok geniş olur, bir
alt grubu ilgilendiren bir program öteki alt grupları hiç il-
gilendirmez, program tümüyle sıkıcı olur, dinlenmez. Bu
yüzden de alt gruplara göre alt programlar hazırlanma-
sında yarar vardır.
3.4.2. İmaj Çalışmaları
Kamuoyu önüne sürükleyici ve etkileyici bir kimlikle çıkmak
isteyen herkesin öncelikle vizyon sahibi olması gerekir. Vizyon
sahibi olmanın ilk yolu da entelektüel bir görünüm kazanmaktır.
Bunun yanı sıra giyiminden kuşamına, konuşmasından tavırları-
na kadar birbirini tamamlayan iyi bir imaj, muhataplar üzerinde
etki uyandırma bağlamında son derece önemlidir.
İmaj, insanlara kendinizi gerçekte olmadığınız gibi gösterip al-
datmak değildir. Kim olduğumuzu ve başkalarına neler sunabile-
ceğimizi dürüst ve samimi bir şekilde ifade etmemize yardımcı
olan bir araçtır. Burada hile değil, imajınızın sizin yararına çalış-
masını sağlayacak etkili teknikler söz konusudur.
Seçmenlerin bir adaya ya da bir siyasi partiye yönelik tavrında
değişiklik meydana getirmenin yolu, imaj değişikliğinden geçer.
Genelde pek çok kampanyanın hedefi bir imajı değiştirmek de-
mek, tavırları olumlu bir şekle getirmektir.
Eğer bir adayın imajı değiştirilmek isteniyorsa hiçbir zaman
mevcut olana zıt imaj oluşturulmamalıdır. Çünkü eski imajın
tamamen zıddı bir yeni imaja kamuoyunu inandırmak zor olabi-
lir. Bu tutum siyasi partinin temelinde ve biçiminde bozulmalar
neden olan olgular ortaya çıkarabilir. Bu nedenle yeni imaja es-
nek bir geçiş yapacak biçimde ve temelde köklü değişikliklere
gitmemek gerekir.
İmaj değişikliklerinde rakiplerin imajları incelenerek onların
kopyası durumuna düşülmemelidir.
Politik pazarlama uygulamalarında politik ürünle ilgili imaj se-
çimleri üç farklı elementten oluşur(Çiftlikçi,1996: 217);
1. Parti imajı; hem geleneksel parti imajını hem de siyasi par-
tinin bir seçimde ortaya atmaya çalıştığı özel bir imajı içe-
191
rir. Siyasi partinin programı eşit olarak hem partinin gele-
neksel noktalarını hem de kampanya özel konularını he-
saba katacak şekilde dizayn edilebilir. Parti imajının ile-
tilmesine yardım etmek için partinin artan miktardaki öz
imajını sanatsal olarak dizayn edilen logolarla veya uygun
parti renkleriyle desteklemek gerekir.
2. Lider imajı; politik ürünün diğer bir parçası olan lider ima-
jı, günümüz kampanyalarında artan bir şekilde ön plana
çıkmaktadır. Kalite araştırmaları yapılarak partinin başını
çeken adayın zayıf ve kuvvetli olduğu yönler ortaya çıka-
rılmakta ve gereken önlemler alınmaktadır. 1980’li yılların
başında M. Thatcher’in saç stilini ve elbiselerini değiştir-
mesi, dişine kapsül takması, sesindeki yırtıcı tonu düşür-
mek için bir ses eğitiminden geçmesi gerektiği istendi. İr-
landa’da G. Fitzgerald’ın danışmanları onun imajının çok
entel olmasından endişe duyuyorlardı, bunun sonucunda
saçını kestirdiler, konuşmasını yavaşlattılar. 1970’lerde
açık yakalı bir gömlek giyerek genç ve dinamik bir lider
imajı takınan F. Gonzales daha sonra 1980’lerde olgun
devlet adamı imajına dönüş yaparak açık yakalı gömleği-
ne kravat taktı.
3. Parti Programı İmajı; Siyasi parti için imaj çalışmalarının
yapıldığı bir diğer unsur da parti programıdır. Siyasi parti-
ler çoğu kez yapılacak işleri belirlemek, kamuoyuna sun-
mak, ikna etmek, sonra da uygulamaya geçirmek duru-
mundadırlar. Ülkenin bazı sorunlarına öncelik tanınması,
iktisadî kalkınmada belirli bir modelin benimsenmesi, ter-
cihlerin yapılması, toplumsal ya da kültürel alanda belirli
sorunlara öncelik tanıması ya da tanımaması, ülkenin
dünya düzeyindeki ilişkilerini belirli bir çerçeve ve felsefe
içinde ayarlaması, ülkenin imkanlarıyla siyasi parti görüşü
arasında asgarî bir uyuşum sağlanması siyasi partinin
programının ve bu programın uygulanmasının unsurlarını
oluşturur. İktidar partisi programı çerçevesinde çalışma-
lar yapar, bu programına az ya da çok sadık kalır, az ya da
çok gerçekleştirirken muhalefet partileri, bir yandan ge-
rekli eleştirileri yapma işlevini yüklenirler diğer yandan
192
da alternatif programları hazırlarlar. Sorunların çözülmesi
açısından alternatif programlar, en az iktidar partilerinin
uygulamaya koydukları programlar kadar önem taşımak-
tadır. İktidar, muhalefetin önerilerini dikkate alarak prog-
ramında yeni düzenlemelere gidebilir.
Değişen toplum istekleriyle uyumlu olarak programın bu deği-
şime ayak uydurmaması siyasal toplum desteğinin erimesine,
partinin seçimlerde yavaş yavaş oylarını yitirerek silinmesine
neden olur. Bu durum hem partinin fikir yapısında, hem de yöne-
ticileri düzeyinde sürekli bir yenilenmeyi gerekli kılmaktadır.
Kendileri değişmezler, kadro ve ideolojilerini yeni durumlara
uydurmazlarsa hem kamuoyuyla aralarındaki mesafe açılacak
hem de mevcut yapıları sistemdeki gelişmeyi engelleyecektir.
Bir kampanyanın hedefi dizayn edilirken parti uzmanları politik
ürünün üç elementi arasında uygun bir denge kurmaya çalışırlar.
Bu önem sırasına göre yapılan sıralama kampanya çalışmaları
sırasında değişebilir. Örneğin kampanyanın ilk günlerinde parti
programı imajına önem verilirken kampanyanın son günlerinde
lider imajına daha fazla önem verecek kararlar alınabilir. Lider
imajının baskın olduğu ortamlarda geniş çerçeveli dinamik lider
turları ve mitingler düzenlemek için büyük çaba gerekir. Önemli
seçim bölgelerine yapılacak seyahatler ve mitingler için detaylı
lojistik planlamalar yapılmalı ve seyahatlerin planladığı gibi ak-
samadan yürütülmesi sağlanmalıdır. Parti imajının anahtar odağı
olduğu yerlerde parti logosu ve renkleri üzerinde daha fazla
çaba sarf edilir ve parti liderinin grup çalışmaları daha fazla ön
plana çıkarılır. Sonuç olarak asıl vurgunun parti, parti programı
veya bildirgesi üzerine olduğu yerlerde orantılı olarak politik
konuların reklamı, poster ve broşür basımı üzerinde daha fazla
durulması beklenir. Hangi sıra seviyesi seçilirse seçilsin bir poli-
tik ürün ölçüsünün bir biriyle ilgili tek bir odak noktasında bir-
leştirerek kamuoyuna sürülmesi başarılı bir kampanyanın gös-
tergesidir.
Kampanya yöneticileri için zamanlama, kampanya araçları, med-
ya ilgisini çekmek ve seçmen desteğini maksimum yapmaya ça-
lışmak, kampanya organizasyonu ve ana adayların faaliyetlerini
193
belirlemek, kampanya faaliyetlerinin hangi safhada maksimum
noktaya çıkacağını belirlemek, pozitif ve negatif stratejilerden ne
zaman geçiş yapılacağı gibi sorunlarla ilgili kararlar oldukça
önemlidir. Kampanya hataları veya aday gaflarından dolayı ha-
zırlanan planlar başarıya ulaşmayabilir. Kampanya yöneticileri
önceden tahmin edilemeyen bu gelişmelere karşı hazırlıklı ola-
rak planlarını başarılı bir şekilde bu gelişmelere adapte etmesini
bilmelidirler. Bu konularda alınacak uygun kararlar başarılı bir
kampanyanın göstergesidir.
3.4.3. Kampanya Şekli
Bir kampanyanın şekli genelde aşağıdaki üç uygulamanın birin-
den veya onların bileşiminden oluşur. Seçmeni etkileme, güç
gösterme ve kendine çekme.
Etkileme; genelde bir olayın organizasyonuyla elde edilir. Aday-
ların ilanı, ilk afiş veya ilk mesajdan başlayarak önemine göre
tüm araçların kullanılması ile hedef kitle etkilenebilir. Kampan-
yanın temasının ve kullanılan sloganın kalitesinin orijinalliği
hedef kitleyi etkileyen diğer unsurlardır. Bu etkileme çalışması
kampanyanın başlangıcından veya etkiyi artırmak ve hızlandır-
mak için kampanya döneminde sürekli yürütülebilir.
Güç etkisi; araçların kullanımındaki yoğunluk ve tekrarlarla elde
edilir. Bunun fonksiyonu tarafları hareketlendirmek ve sarsılmaz
ve güven duygusu içerisinde rakiplere karşı bir birlik oluştur-
maktır. Ancak sürekli tekrarlar belli bir noktadan sonra sıkıcı bir
hal alarak reddetme olgusu yaratabilir.
Kendine çekme etkisi; bir adayın veya partinin hedef kitle tara-
fından duygusal olarak kabul edilmesini sağlar. Bu etki genellikle
olgunun çekiciliğine kendini kaptırarak konuyu büyüten iletişim
araçlarındaki haberlerle sağlanır.
Seçim kampanyası sırasında siyasi parti adayları ve seçim kam-
panyasındaki diğer görevliler seçmenle olan ilişkilerinde samimi
ve duyarlı bir iletişim ortamı kurmak durumundadırlar. Yapıla-
cak konuşmalarda kullanılacak dil ve üslup çok önemlidir. Ko-
nuşma üslubu olarak iyi bir tarzı taklit etmek yerine konuşmacı-
nın kendine has üslupta konuşması daha etkili sonuçlar ortaya
194
çıkarabilir. Politik dili analiz etmek ve düzeltmek amacıyla pek
çok çalışmalar yürütülmektedir. Politikacı seçim kampanyasına
hazırlanırken rakiplerine karşı kullanacağı dilin tonunu da tespit
etmelidir. Burada aday polemikçi bir ton kullanacak olursa ko-
nuşmalarında ve yazılarında karşısındaki adaya ya da adaylara
geniş bir yer vererek onları eleştirebilir ve eleştirilerine karşılık
verebilir. Adayı eğer yansız bir tonda konuşmak isterse karşısın-
daki adayları yok sayar ve yalnız kendi önerileri üzerinde durur.
Yeni adayların polemikçi ve saldırgan, yeniden aday olan eski
politikacıların ise genellikle kendilerini savunmaya yönelik yan-
sız bir tonu tercih ettikleri söylenebilir. Televizyon tartışmala-
rında ve konuşmalarında adayın ya da liderin davranışlarının,
ses tonunun, giysilerini, bakışlarının çok önemli olduğunu bütün
iletişim uzmanları vurgulamakta ve çeşitli örneklerde bu önem
anlaşılmaktadır.
3.4.4. Kampanya Sırasında Kullanılacak Materyaller
Bir siyasi partinin tanıtım ve benimsetme stratejisi için çeşitli
araçların kullanımı gereklidir. Bu araçlar üç kategoride toplana-
bilir(Çiftlikçi, 1996:221):
1. Adayların Halkla İlişkileri: Bir adayın zamanını nasıl kulla-
nacağı planlanırken, maksimum sayıdaki kişiyle karşılaşıp,
onların elini sıkıp bir kaç sözcük edebilmesine imkan sağ-
lanmalıdır. Çünkü adayın bizzat kendisinin seçmenleriyle
kuracakları iyi bir iletişim sonucunda seçmen tercihleri
önemli ölçüde etkilenebilir. Adayların seçmenlerle doğru-
dan ilişki kurmaları için şu yollar uygulanabilir.
- Halk Toplantıları : Binlerce kişiyi bir spor salonunda ve-
ya meydanda bir araya getirmek her adayın hedefidir.
Ancak bu tür toplantılara çok çaba ve para sarf edilme-
sine rağmen genellikle taraftarlar toplandığından karşı
çıkılabilir. Fakat büyük kitleleri bir araya getirmenin di-
namiğinden faydalanarak oluşturulan duygusal ortam-
lar kararsız seçmenleri etkilemek ve kendine çekmek
bakımından önemli etkiye sahiptir. Ayrıca büyük kitlele-
rin katıldığı halk toplantılarında medyanın ilgisini çeke-
195
cek mesajlar bulunup söylendiğinde aday medya aracı-
lığıyla milyonlarca kişiye de ulaşma imkanı bulabilir.
- Özel Toplantılar : Seçim bölgesinde parti ileri gelenlerin-
den birinin evinde ya da özel bir kulüpte kamuoyuna
yön verecek insanlarla konuşmanın geniş etkileri olabi-
lir. Aday ayrıca kurmaylarının yardımıyla çeşitli meslek
ve kuruluşların yöneticilerine fikirlerini aktarabileceği
toplantılar düzenleyebilir.
- Mahalle Gezileri : Aday kapı kapı dolaşarak kahvelerde,
berberlerde, çarşıda, pazarda rastladığı kişilerle el sıkı-
şarak, çağıranların evlerine giderek daha yakın ve sıcak
ilişkiler kurabilir. Daha önce kişisel propaganda da bah-
sedildiği üzere siyasi partinin gönüllüleri görevlen-
dirilerek siyasi partinin ve temsil ettikleri adayların
programlarını anlatabilirler. Genelde kime oy vereceğini
kararlaştırmamış seçmenlerin evlerine gidilerek uzun
tartışmalara girişmeden önceden belirlenmiş mesajlarla
seçmen etkilenebilir.
- Destek Komitesi: Destek komitesi seçim kampanyası bo-
yunca adayı destekleyen ona yol gösteren ve kampanya-
sına maddi manevi katkılarıyla yardımcı olan kamuo-
yunca tanınmış sanatçılar, bilim adamları, sporcular vb.
kişilerden oluşan bir kuruldur. Aday kamuoyuna arka-
daşlarının ve destek komitesinde yer alan kişilerin dos-
tane baskıları ve ısrarları sonucu aday olduğu şeklinde
sunulması kamuoyunda aday lehine olumlu bir imajın
meydana gelmesine yardımcı olabilir. Aday, hangi sayı-
da olursa olsun tüm seçmenlerle bir arada olacağı ve
seçmenleri her an programı hakkında bilgilendirebile-
ceği bir seçim kampanyası merkezine de sahip olmalı-
dır.
2. Basınla İlişkiler : Bir siyasi partinin veya adayın seçmenle-
riyle olan ilişkileri sık sık medyanın ilgisini çeker. Bu iti-
barla medyada daha sık ve olumlu bir şekilde yer alabil-
mek için siyasi parti medya mensuplarıyla da sıkı ve sa-
mimi ilişkiler geliştirmelidir. Bu işler uzmanlık gerektirdi-
196
ğinden kampanya organizasyonlarından genellikle profes-
yonel uzmanlar görevlendirilerek, medyaya elde etmek is-
tediği bilgiler ve siyasi partinin vermek istediği bilgiler çe-
şitli dokümanlarla desteklenerek bu bürolar aracılığıyla
iletilir.
Basın ajanslar, ulusal ve bölgesel yayın kuruluşları, gazete,
tv, radyo gibi iletişim araçlarına basın toplantıları, konfe-
ranslar, söyleşiler vererek, toplantı ve tartışmalara davet
ederek, basın bildirileri ve bültenleri yayınlayarak bilgiler
sunulabilir.
3- Reklam İçin Kullanılacak Materyaller : Daha önce reklam
bölümünde belirttiğimiz gibi afişler, el ilanları, prospek-
tüsler, broşürler, kitapçıklar mektuplar, tv, gazete reklam-
ları vb. çeşitli reklam araçları kullanılarak hedef kitleye
mesajlar ulaştırılabilir. Kampanya araçlarının etkili ve ve-
rimli kullanımının gerçekleştirile-bilmesi için uygun ara-
cın seçimi, zamanlaması ve araçlar arasındaki uyumun
sağlanması dikkat edilecek noktalardır.
3.5. Kampanyada Organizasyonun Önemi
Organizasyonun seçim kampanyası sürecinde çok önemli bir yeri
vardır. İyi bir organizasyon siyasi partiyi veya adayı teknik ve
maddi kıntılardan kurtararak zamanını düşünmeye ve politik
alandaki görevlerine ayırmasına imkan sağlar. İyi bir organizas-
yon ekibi kuramayan, fonksiyonlu araçlardan mahrum, finans-
man zorluğu çeken ve ülke çapında bir örgüt ağı bulunmayan
siyasi partilerin çok yüksek seviyede kampanya yürütmeleri
beklenemez. Büyük partilerde basın ve iletişim, araştırma, stra-
teji, kampanya ve muhtemelen pazarlama gibi birbiri ile ilgili
organizasyonlar vardır. Kampanya organizasyonlarındaki geliş-
meler daha kompleks kampanyaların yürütülmesi ihtiyacına
bağlı olarak ortaya çıkmış ve siyasi partileri daha mükemmel
organizasyonlar oluşturmaya zorlamıştır. Seçim kampanyası
Organizasyonunda beş önemli unsur vardır(Çiftlikçi, 1996:224);
197
1. Kampanya Yönetimi
Seçimlerde kampanya merkezi, siyasi parti yönetimiyle veya
adayla devamlı görüşerek yapılanları ve yapılacakları analiz
eden bir yönetici veya ortak yönetim tarafından idare edilir.
Kampanya yöneticisi, siyasi partinin üst yönetimince ya da siyasi
partinin lideri tarafından atanır. Yönetici yaptığı işlerden ve aldı-
ğı kararlardan dolayı kendisini atayanlara karşı sorumludur.
Siyasi parti lideri, kampanya yönetiminden kampanya yöneticisi
kadar sorumludur ama siyasi parti liderlerinin diğer görevleri
onun kampanyanın bütün ayrıntılarıyla ilgilenmesini engelleye-
ceğinden bu işleri yönetecek bir kişiye görev vererek çok önemli
kararlar dışında iletişim kadroları kurarak kampanyanın ay-
ntılarıyla ilgilenmeyi onlara bırakmışlardır.
Kampanya yönetiminin fonksiyonları ve görevleri şunlardır;
1. Kampanyanın stratejisini tespit etmek,
2. Kampanya örgütünü oluşturan bütün bölümlerin görev ve
sorumluluklarını belirlemek,
3. Kampanyanın bütün ayrıntılarını tespit etmek
4. Kampanyanın nasıl uygulandığını incelemek ve değerlen-
dirmek,
5. Kampanyanın yürütülmesi için gerekli lojistik desteği sağ-
lamak,
6. Basınla sıkı bir işbirliği sağlayarak siyasi partinin veya
adayın çalışmaları ile ilgili haberlerin basına yansıtılması-
nı gerçekleştirmek,
7. Kampanyanın yürütülmesi için gerekli finansmanı sağla-
mak ve idare etmek,
8. Mesajların bulunması, standartlaştırılması, kişisel propa-
gandacıların bölgelere dağıtılması,
9. Kampanyada görev alanların insani ilişkilerinin uyumlu bir
biçimde yürütülmesini sağlamak,
10. Kampanya yönetiminin görevlerinden biri de kampanya
projelerini uygulamaya koymaktır.
198
2. Kampanya Merkezi
Siyasi parti veya adayları seçimde genellikle belirli merkezlerden
kampanyalarını yürütürler. Kampanya merkezleri siyasi partinin
sahip olduğu maddi imkanlara göre şehrin orta yerinde, halkın
kalabalık olarak yoğunlaştığı bölgelerde olmasına dikkat edilir.
Bu merkez bazen bir mağazanın deposu, kullanılmayan bir garaj,
bir süreliğine kiralanan bir büro, otel katı olabilir. Kampanya
süresince adayın profesyonel mekanını buralar oluşturur. Yer
neresi olursa olsun mekan seçimine dikkat edilmesi gerekiyor.
Zira kötü bir mekan fayda yerine zarar, getirebilir. Kampanya
karargahında kampanyada görev alanlara yapacakları işler ve
talimatlar verilir, toplantılar düzenlenir, adayın yolculukları ve
ziyaretleri organize edilir. Aday ziyaretçilerini, basın mensupla-
rını kabul edebilir veya basın toplantısı verebilir. Seçim gecesi
galibiyetin mutluluğunu haykırmak veya yenilginin acı duyuru-
sunu sessizce dinlemek için yine karargâh kullanılır.
3. Pazar Bölümlendirmesi
Geleneksel pazarlamada olduğu gibi seçim bölgeleri çeşitli kri-
terlere göre fiziki olarak bölümlendirilerek kampanya çalışanları
ve adaylar görevlendirilirler. Böylece kampanyanın yürütülmesi
sırasında yapılan faaliyetlerin etkili bir şekilde kontrolü ve aksa-
yan yönlerin kolayca ortaya çıkması mümkün olabilir. Doğal
olarak bölgede görevlendirilen kampanya çalışanları ve adayla-
rın bölgelerinin özellikleri, seçmen ihtiyaç ve istekleri konusun-
da bilgilendirilmeleri ve eğitimi aday ve kampanya çalışmaları-
nın sahada daha verimli iletişim kurmasına yardımcı olacaktır.
4. Rakipler
Bir seçim kampanyasında, inisiyatif kullanarak belirlenen strate-
jilerden sapmaksızın çalışmak gerekir. Bir kampanya savunmada
kalarak ve yalnızca rakibin iddia ve saldırılarına cevap vermekle
yürütülmez. Her saldırı cevap vermeyi gerektirmez. İşi büyüt-
mekten kaçınmak için bazen cevap vermemeyi bilmek gerekir.
Rakibin çalışmalarından, programından ve kampanyasının orga-
nizasyonundan haberdar olmak şarttır. Politik anlamda rakipler-
le ilgili bilgiler çok önemlidir ve bazı siyasi partiler çeşitli casus-
199
luk yöntemleriyle rakipleriyle ilgili bilgileri elde ederek kampan-
yalarını yönlendirmektedirler. Amerikalılar 1973’te Demokrat
Parti merkezinin telefonlarının dinlendiğini ortaya çıkaran
Watergate Skandalı ile tarihe geçmişlerdir. Ülkemizde de zaman
zaman medyaya yansıyan gerçekliği teyit edilemeyen haberlerde
buna benzer gelişmelere rastlamaktayız. Kelimenin tam anlamıy-
la bir casusluk söz konusu olmasa da çeşitli kaynaklardan elde
edilen bilgilerle rakiplerin kampanyalarını izlemek gereklidir. Bu
sıradan bir vatandaş gibi rakibin toplantılarına gitmek, bastırdığı
gazete vb. dokümanları okuyarak, medyayı takip ederek gerçek-
leştirilebilir. Böylece rakiplerin önerdikleri önemli hususları
tespit ederek, bu konularda tedbir alarak ve kampanya strateji-
lerinde değişiklik yaparak avantaj rakibe kaptırılmamaya çalışı-
lır.
5. Kampanya Bütçesi
Bir ülkede yürürlükteki seçim kanunları siyasi partilerin finans-
manıyla ilgili hükümleri belirlemektedir. Ancak doğrusunu söy-
lemek gerekirse kanuni hükümlere rağmen siyasi partilerin ge-
nellikle çok çeşitli kaynaklardan destek aldıkları görülebilir. Bu
kaynaklar devlet fonu, üye aidatları, adayların finansal katkıları
ve çeşitli kuruluş ve işadamlarının katkıları olabilir. Bunların
yanı sıra tamamen kanunlara uygun bazı yollarla da siyasi parti
parasal destek sağlayabilir.
- Siyasi parti lideri medyatik toplantılar ve yemekler düzen-
leyerek belirli bir ücret karşılığında davetliler çağrılabilir.
- Siyasi parti lideri veya yöneticileri ünlü işadamlarıyla bizzat
görüşerek yardım talebinde bulunabilirler.
- Siyasi parti varlıklı seçmenlere mektup yazarak bazı masraf-
ları karşılamalarını isteyebilir.
- Siyasi partinin adaylarından aday olmaları karşılığında be-
lirli bir miktar para yardımında bulunmaları istenebilir.
200
ÖZET
Siyasi partiler görüşlerini, programlarını veya adaylarını belirli
bir süre içinde seçmenlerin dikkatine, dolayısıyla beğenisine
sunmak için seçim kampanyası düzenlerler. İyi ve etkili bir seçim
kampanyası düzenlemek için, kampanyada çalışacak elemanla-
rın, kampanya bütçesinin, kampanya merkezinin, parti genel
merkezinin diğer teşkilatlarla belirli bir organizasyon içinde
olması gerekir.
Ülkede var olan yönetim sistemi, ülkenin sosyo-ekonomik ve
kültürel özellikleri, seçim kanunları, medya , siyasal sistem, se-
çim seviyesi, siyasi partinin tipi seçim kampanyasının çalışmala-
rını etkileyen faktörlerdir.
Seçim kampanyası ile yandaş olan seçmenler rahatlatılır, kamu-
oyu oluşturan seçmenler kazanılmaya çalışılır, kararsız seçmen-
lerin dikkati çekilir, partiyi eleştiren seçmenlerin şüpheleri gide-
rilmeye çalışılır veya alt grupları etkilemeye yönelik stratejiler
geliştirilir.
201
BÖLÜM 4
POLİTİK PAZARLAMAYI
BELİRLEYEN FAKTÖRLER
Çalışmamızın bu bölümünde politik pazarlama etkileyen dışsal
(external ) faktörlerden bahsedilecektir. Politik pazarlama uygu-
lamaları belirli bir süreçte meydana gelen faaliyetlerdir. Bu sü-
reçte birçok faktör rol oynamaktadır. Her bir faktör birbirleriyle
ilişki içerisinde olup, aynı zamanda birbirlerinin etkileyicileri
durumundadırlar. Siyasal karar mekanizmalarının belirlenmesi
aşamasında kilit rol oynayan ve politik pazarlama uygulayıcıla-
rına ilham veren seçmen ihtiyaç ve davranışları bu faktörler
arasında sayılır. Ayrıca seçmen davranışlarıyla şekillenen siyasal
güç unsurları, baskı grupları, medya, uluslararası arenada yaşa-
nan gelişmeler gibi unsurlar da diğer faktörler arasında değer-
lendirilir.
4.1. Politik Süreçte Yer Alan Unsurlar
Politik alanda bütün siyasi partilerin temel hedefi iktidar olmak-
tır. İktidardaki siyasal partinin amacı ise bu durumunu devam
ettirmektir. Çünkü, hizmetin direkt olarak sunulabilmesi iktidar
olmaya bağlıdır. Aralarında, karşılıklı etkileşimler ve ilişkiler
bulunan elemanlar, politik alanın belirleyicileri konumundadır-
lar. İnsan ihtiraslarına cevap vermek, ihtiyaçlarını tatmin etmek
ve hayat standardını yükseltmek için devamlı olarak çaba harca-
yan ve vaatlerde bulunan politik partilerin bu çevre içinde işleri
oldukça zordur(Simonis and Weizsacker, 1990:39-40).
Politik geleceğin, başarı düzeyi ile doğrudan ilişkisi vardır. Bu
anlamda geleceğini sürekli kılmak isteyen bir siyasal partinin, bir
ticari işletme zihniyeti ile sahip olduğu kontrolündeki araçlarla
kendisinin dışındaki çevre faktörlerini etkilemede bir beceriye
sahip olması gerekir(Tek, 1990:111).
202
Pratikte, hiçbir zaman farklı amaçları olan kişi ve kuruluşların
hepsini aynı anda memnun etmek mümkün değildir. Çünkü, ikti-
satta ifade edildiği gibi, sahip olunan kaynaklar sınırlıdır. Herke-
sin amacına uygun değişimin sağlanması esas olduğuna ve kay-
naklar bunun için yeterli olmadığına göre geriye bir çıkar yol
kalıyor; güç oranlarına göre sonuca ulaşmak. Bu, ekonomik ve
sosyal alanlarda olduğu gibi, politik alanda da günümüz hayat
şartlarının bir gerçeğidir. Bu yüzden, politik hizmet sunucusu
olan partilerin en güçlü olma yönünde gayret göstermeleri kaçı-
nılmazdır(Bulut, 1994:11).
4.1.1. İktidar
İktidar kavramını tanımlamakla başlarsak, kavram üzerine geti-
rilen tanımlamalarda aslında kavramın ne kadar karmaşık oldu-
ğu ortaya çıkar. Nye, iktidarı aşka benzetmekte ve onu tecrübe
etmenin tanımlamaktan daha kolay olduğunu vurgulamaktadır
(Nye, 1990:177 ).
Foucault (2, 2011 ), iktidar tanımlaması yaparken, iktidarın sa-
dece bireysel ve kollektif yapılar arasındaki ilişki olmadığını,
sürdürülen ilişkinin belirli bir kesimin başkaları üzerinde sahip
olduğu eylem kipi ekseninde geliştiğini söyler. Ayrıca iktidarın
doğada var olan ve bir başkası üzerinde rıza aranmaksızın ger-
çekleşen eylem olduğunu savunur. İktidar eyleyen öznelerin
davranışlarında kışkırtma, teşvik, sınırlama, kolaylaştırma, zor-
laştırma gibi etkilere sahiptir, yani iktidar başka eylemler üze-
rindeki bir eylemler kümesi olarak vardır demektedir vardır
(Güneş, 2013: 61 ).
İktidarda olan siyasi parti veya partiler; toplumun tüm kesimle-
rinin ortak çıkarlarını kollama konusunda belli yükümlülükleri
olan(Kışlalı, 1992:77) ve kamu hizmetleri piyasasında lider iş-
letme konumundaki siyasal partinin sahip olduğu güç olarak
ifade edilebilir. İktidar aynı zamanda her türlü hizmetin vericisi
durumundadır. Kaynakları rasyonel kullanıp etkinlik sağlayabil-
diğinde, seçmene ulaşma imkanı elde etmiş olur. Yani, sürekli
rakiplerinden bir adım önde bulunma şansına sahiptir.
203
İktidar bir çok alanda kendini gösterebilir. Kimi zaman nicelik
olarak küçük zümreler üzerinde oluşan baskı, sayısal olarak
devlet gibi büyük örgütlenmelerde de ortaya çıkar ve bu baskı
etkin bir yönetim için gereklidir. Siyasal iktidar işte bu noktada
önemlidir.
Yasa ve uygulama olarak görülen siyasal iktidar kavramı zaman-
la egemenlik denilen modern bir kavramla anılmaya başlanmış-
tır. Modern devletin başlangıcı olarak görülen bu uygulama mo-
dern devlet ile egemenlik kavramlarının birbiriyle bağlantılı
olduğunu söylemektedir (Şahin, 2011 :313 ).
Toplum içerisinde olumsuz sonuçlar verebilecek sosyal hareket-
ler konusunda, politik kurumları geliştirmek, temel demokratik
hak ve özgürlükleri korumak suretiyle dezavantajlı olan durumu
kendi lehine çevirebilir. Bu da, muhalefet partilerinin konuşacak
malzemelerinin azalması demektir(Amenta and Zylan,1991:250-
265).
İktidar, her şeyden önce, her türlü istek ve ihtiyacın muhatabıdır.
Drucker, insanların sürekli devletin ne yapması gerektiği üze-
rinde durduklarını, ama kimsenin “devlet ne yapabilir” sorusunu
gündeme getirmediğini ifade etmektedir(Drucker, 1991:61).
Gerçekten de talepleri olan insanlar, bu isteklerinin nasıl ve han-
gi imkanlarla karşılanabileceği konusunda düşünmeye pek he-
vesli değildirler. Bu da, sınırsız taleplerin iktidarı başarısızlığa
götüreceğinin göstergesidir. Siyasal iktidarın başarısızlığı, seç-
meni alternatif markalara yöneltir. Siyasal iktidarın, kendi aley-
hine oluşacak böyle bir gidişe kayıtsız kalması beklenemez. Siya-
sal iktidarın, sahip olduğu pazar payını azaltmamak için kendisi-
ni yeniden değerlendirmesi gerekir.
Deming, “ben kazanayım sen kaybet” düşüncesi yerine “herkes
kazansın” düşüncesini ortaya atmıştır. O’na göre, “sadece tatmin
olmuş müşterilere sahip olmak yeterli değildir. Bir işteki kar,
tekrar satın alan müşterilerden gelir”. Politik hayatta da böyle-
dir. Partiye bağlanmış seçmenler, görünür destekleriyle beraber
başka insanların da yönlendirilmelerine rehberlik ederler.
Deming’in yönetim için tavsiye ettiği hususlar şunlardır:
204
Kısa dönem karlılığından ziyade uzun dönem ihtiyaçlarını göz
önünde bulundurarak uyumlu bir hedef belirlemek,
Yeni bir felsefi anlayışa yönelmek,
Bütün süreci iyileştirmek,
İşbaşında eğitimi kurumlaştırmak,
Liderliği kurumlaştırmak,
Korkuları ortadan kaldırmak,
Uyarıları elimine etmek,
Hayali sayısal hedefleri elimine etmek,
Yapılan işin övünç kaynağı olmasını sağlamak,
Eğitimi teşvik etmek,
Üst yönetime sorumluluk aşılamak,
Engelleri ortadan kaldırmak.
Siyasal parti yönetimi açısından Deming’in bu unsurları şu şekil
ele alınabilir(Bulut, 1994:13-14):
1. Deming’e göre yönetimin yapacağı en önemli hata, konuya
taraftar olduğunu söyleyip daha sonra tekrar eski sorun-
lara yönelmesidir. Halbuki yönetim faaliyetleri ve çeşitli
etkinlikler, sürekli bir iyileştirmeyi sağlamak için uyumlu,
inançlı, sürekli ve yaygın bir teşvike ihtiyaç duyarlar. Yö-
netimin bu gibi konularda ciddiyetini ve kararlılığını sergi-
lemesi gerekir.
2. Politik hayat, yeni bakış açılarını gerektirmektedir. Değişen
dünya dengelerine, yeni perspektifler ve düşüncelere sa-
hip olup bunları uygulamaya koymakla uyum sağlanabilir.
Bu yeni bakış açısı ve uygulamalar, belki yıllardır alışılmış
davranış kalıpları ve tutumların bütünüyle değişimini ge-
rektirir. Bunların kısa sürede olması beklenemez. Eski
alışkanlıkların bırakılması ve yeni bir felsefeyi benimseme,
oldukça zor ve uzun bir zaman alır.
Kazanılan yeni bakış açısı, seçmenlere statükodan uzak ve
dinamik bir yapıya sahip parti imajı verilmesini sağlar.
205
Çünkü, klasik yönetim ve liderler seçmene pek cazip gel-
miyor.
3. Politik hizmetin kabul edilebilir bir düzeye ulaştırılması,
problemleri oluruna bırakmamakla mümkündür. İyi olma-
sını beklemek ve onu göz ardı etmek, telafisi mümkün ol-
mayan sonuçlar doğurabilir. Kaldı ki, doğacak olumsuz
sonuçlar sadece yönetimi değil genelde toplumun tüm bi-
rimlerini etkileyecektir.
En iyisi, problemleri çok erkenden tespit edip anında
çözmektir. Bazı problemler halledilip ve sonuçta bazı iyi-
leştirmeler sağlansa bile, yönetimin bununla yetinmemesi
lazımdır. Daha iyiye ulaşmak amacı ile devamlı araştıran
bir kimliğe bürünmek gerekir.
4. İnsanlara hizmet, belli standartları olan personele sahip
olmak ve bunları yönetmede başarı göstermekle olur. Eği-
timin bu tip insanları yetiştirmedeki rolü inkar edilemez.
Zaman zaman finansman yetersizliği ileri sürülerek eğiti-
me sırtını dönen yöneticilere rastlanmaktadır. Halbuki bu
bir basit harcama kalemi değil, yönetimin tamamen gele-
ceğiyle ilgili bir yatırım konusudur.
5. Daha iyi sonuçlara ulaşmak için kişilere yardım etmeyi
amaçlayan bir liderlik anlayışı oluşturmak ve uygulamak
lazımdır. Siyasetin tepe yöneticileri açısından ele alınabi-
lecek bu kavram, yönetim unsurunun olduğu her örgüt-
lenmedeki birim yöneticileri açısından da önem kazan-
maktadır.
Dünyadaki politik yapılanmalar, “karizmatik” lider anlayı-
şından yavaş yavaş uzaklaşmaktadır. Çünkü karizma, su-
nulabilecek bir program olmadıkça her zaman etkisiz ka-
lır(Drucker, 1991:110)
Ekip anlayışıyla harekete meyilli liderlik tipleri, başarı için
daha ümitvar görünmektedir. Lider, çalışanlarına işlerini
en iyi şekilde yapmaları için gerekli ortamı hazırlamakla
sorumludur. Önemli olan, işlerini şevkle yapabilme isteği-
ni onlarda uyandırmaktır.
206
6. Güven duygusu, başarma arzusu için bir alt yapı oluşturur.
Yönetimde, karşılıklı haberleşme ve bilgilendirme yoluyla
bu duygu pekiştirilebilir. İşletmedeki amirlerin korkusu
ortadan kaldırılmadıkça, etkin bir çalışmadan söz edile-
mez. Yönetimin her birimindeki çalışanların karşılıklı yar-
dımlaşma yoluyla başarıyı yakalayabilecekleri inancının
yayılması ve yerleştirilmesi çok önemlidir.
Akıl, sevgi, zihinsel ve sanatsal yaratışlar, yani insanların
tüm temel yetenekleri, kullanıldıkça, uygulandıkça gelişir
ve güzelleşirler.
Politik yöneticilerin, örgütlerinde çalışan herkesteki cev-
heri keşfetmek üzere onlarla ilgilenmeleri ve rahatlamala-
rını sağlamaları gerekir. Faydalı olabilecek orijinal fikirle-
rin kimden geleceği her zaman belli değildir.
7. İster kar amaçlı örgütlerde olsun ister politik hizmet sunu-
cusu partilerde olsun, yapılması istenen işe uygun imkan-
lar tam olarak hazırlanmadan çalışanlardan kusursuz
hizmet beklemek yanlış olur.
Bu yüzden, görevleriyle ilgili talimatlar hazırlanırken işin
yapılabilirliği göz ardı edilmeden sorumluluk sınırları be-
lirlenmelidir. Kendileri için hedefler, verilecek imkanlarla
dengeli olarak tespit edilmelidir.
8. Özellikle politikada hayali sayısal vaatler, sonradan hizmet
verme konumuna gelindiğinde (iktidar olunduğunda),
önemli sıkıntılara yol açmaktadırlar. Bu itibarla, seçmene
açık olmakta yarar vardır. Sahip olunan bütçenin iyi belir-
lenip harcama kalemlerine dağıtımının rasyonel bir şekil-
de yapılması, hedef ve kotaların gerçekçi bir temele da-
yandırılmasına yardımcı olur.
Sırf iktidara gelmek için karşılanması mümkün olmayan
vaatler, kitle psikolojisiyle seçim dönemlerinde seçmene
sempatik gelse bile, uzun dönemde sahiplerinin başını ol-
dukça ağrıtacaktır.
9. Çalışanla yapılan arasında moral, zaman ve kalite gibi
göstergeler açısından bir uygunluğun bulunması, yapılan
207
işten gurur duyulmasına sebep olur. Yönetimin işletme
bünyesindeki personelin fizik ve moral gücünden haber-
dar olarak onları motive edecek etkinliklerde bulunması,
karşılıklı güven duygusuna yol açacaktır. Bu duygu, çalı-
şanların verimi üzerinde hiç bir performans değerleme
yönteminin sağlayamayacağı artışı meydana getirir.
10. Politikada sadece iyi insanların olması yeterli değildir; bu
insanların aynı zamanda kendilerini eğitim yoluyla yetiş-
tirmeleri önemlidir. Daha önceki eğitimle ilgili açıklama-
lar, işte çalışanın uyum sağlamasına yönelikti. Burada ise
kişiye kendi kendisini yetiştirme özelliği eklenmiştir. Mo-
dern dünyada şartlar hızla değiştiğinden, bu değişimin
farkına varabilecek elemanlar önem kazanacaktır.
11. Politik aktiviteler dinamik bir yapıya sahip oldukları için,
bunları yerine getiren tepe yöneticilerinin konuyla ilgili
yükümlülüklerinin açıkça belirlenmesinde yarar vardır.
Yapılan işlere her şeyden önce üst yönetimin inanması ve
sorumluluklarını yerine getirmede istekli olması son dere-
ce önemlidir.
12. Bölümler, birimler ve kişiler arası ilişkiler düzeyini yük-
seltmek için, aralarına girip kopukluk meydana getiren
bütün engellerin kaldırılması gerekir. Yani bir ekip ruhu-
nun sağlanması ve tek hedef doğrultusunda çalışılması,
başarıyı kendiliğinden getirecektir.
Siyasal iktidar, Deming’in yönetim felsefi doğrultusunda hareket
ettiği zaman, çevresinde olup bitenleri daha açık bir şekilde algı-
layabilme gücüne kavuşur. Elindeki araçları, çevre değişkenleri
üzerinde etkili olabilmek için hangi bileşimde ve etkinlikte kul-
lanabileceğine daha çabuk karar verebilir. Kendi içinde tutarlı
davranışlar sergileyerek başarıya birlikte sahip olmak ve başarı-
sızlığı yine beraber paylaşmak olgunluğuna erişir.
Uzun yıllar boyunca siyasal iktidarın en önemli özelliği egemen-
lik gücünü sınırsız olarak kullanmak görülüyordu. Meşru olma-
yan siyasal iktidarların tarihin çeşitli dönemlerinde yönettikleri
toplumları sürükledikleri acı felaketler egemenlik kavramının
anlamını genişletmiş, hukukun üstünlüğü ve adalet gibi kavram-
208
larla siyasal iktidarların hesap verebilme zorunluluğu ortaya
çıkmıştır. Egemenliğin siyasal iktidarlara tamamen devredilmesi
ve otoriteye sınırsız boyun ilmesi bireyler aleyhine kötü so-
nuçlar doğurmaktadır.
İktidar bir mücadele işidir. Başkalarının davranışlarını etkileye-
rek onlara yön vermek zorlu bir süreçtir. Bu süreç tabi ki herke-
sin başarabileceği bir durum değildir. Başkalarının davranışları-
na etki edebilmek ancak güç ve otorite unsurlarıyla sağlanabilir.
Siyaset arenası güç ve otoritenin kullanılması için en uygun
alandır. Devlet yönetiminde gereken kararların alınmasında ve
uygulanmasında önemli rol oynayan siyasal iktidar, güç ve otori-
te unsurlarını kullanarak, yönetilen kesimlerde baskı yaratır.
Ancak yaratılan baskının yönetilen kesimde memnuniyetsizlik
yaratmamasına özen gösterilmelidir. Zira demokratik yönetim
anlayışının egemen olduğu tüm siyasal sistemlerde seçmenin
tercihiyle şekillenen siyasal iktidar, meşruiyet unsurunu sağla-
yamadığında hoşnutsuzluk en üst seviyeye ulaşır. Güç, tek başına
egemen olamaz. Baskı olmadan da itaat eden bir kesim oluştur-
mak seçmen memnuniyeti için çok önemlidir. Meşruiyetten yok-
sun siyasal iktidarlar kalıcı olmazlar. Meşruiyet unsuru anlamını
yitirdiğinde geriye sadece baskıcı rejim ve diktatör uygulamalar
kalır.
4.1.2. Muhalefet
Demokratik sistemlerin vazgeçilmez temel unsurlarından olan
siyasi partiler, sistemin işleyişi bakımından da bir çok işlev yeri-
ne getirmektedirler. Devlet ile toplum arasında köprü işlevi gö-
ren siyasal partiler, sahip oldukları siyasal kadroları iktidara
taşımak, siyasal katılımı arttırmak ve siyasal bilinci geliştirmek
gibi işlevlere de sahiptirler(Köktaş, 1997:213). Muhalefet Parti-
leri ise iktidarı ele geçirmek, paylaşmak ve etkilemek amacıyla
belli bir program çerçevesinde bir araya gelen kişilerin oluştur-
duğu siyasal örgüttür. İktidar olunamazsa bile toplumun belli
kesimlerinin beğenisini kazanan ve onları temsil eden muhalefet
partileri, temsil ettikleri grupların ve genel kamu yararının sağ-
lanması ve korunması için siyasal iktidar üzerinde etkili olmaya
çalışırlar.
209
Genel bir kavram olarak muhalefet, “bir görüşe, bir tutum ve
davranışa karşı olma, uymama”, “başka türlü olma”, “karşıtlık”
gibi temelde aynı anlamı içeren değişik kelimelerle açıklanırken;
bunu yapanlar, yani “uymaz”, “karşıt”, “aksi taraf”, “aksi fikirde
olan”lar da muhalif kelimesiyle gösterilirler. Muhalefet kavramı,
hem düşünsel açıdan olumsuz bir eleştiriyi, karşı olmayı, hem de
bunu uygulamada gerçekleştirmek için girişilen hareketleri gös-
terir ( Turgut, 1984:4-5 ).
Siyasal muhalefetin de temelinde farklı fikirde olanlara karşı
koyma, direnme, etkileme ve istenilen yönde değiştirme yatar.
Ancak, toplumsal açıdan gerçekleştirilen siyasal muhalefet kav-
ramıyla her türlü karşı koyma eylemini bir arada kullanamayız.
Modern yönetim anlayışının hukuksal yükümlülükleri de dikkate
alınarak meşru olmayan yollarla baskı kurmak ve değiştirmek
siyasal muhalefet anlayışına uygun düşmez. Muhalefetin yapıla-
bilmesi için başta düşünceleri açıklama ve yayma, inanç, basın-
yayın, bilim ve sanat, haberleşme, toplantı ve gösteri yürüyüşü,
örgütlenme, dilekçe verme, serbest seçim hakkı gibi temel hak ve
özgürlüklerin tanınmış ve güvence altına alınmış olması gere-
kir(Metin, 2007:66-67 ).
Geleneksel pazarlamada, pazardaki konumuna bakılmaksızın
her işletme içinde bulunduğu çevreyi aşağıdaki yönleriyle değer-
lendirmeye çalışır(İslamoğlu,1993:64-65).
1. Rakip işletmelerin sayılarının, büyüklüklerinin, pazar pay-
larının, deneyimlerinin ve uzmanlık alanlarının değerlen-
dirilmesi,
2. Rakip işletmelerin güçlü oldukları pazar bölümlerinin be-
lirlenmesi,
3. Rakiplerin güçlü ve zayıf yönlerinin ortaya çıkarılması,
4. En güçlü rakiplerin pazardaki davranışlarının, amaçlarının
ve stratejilerinin değerlendirilmesi,
5. Rakiplerin fonksiyonel ve fiziki güçleri itibariyle değerlen-
dirilmesi.
210
İş hayatı, piyasadaki rakiplerini saf dışı bırakarak daha iyi bir
konum elde etmek için yapılan mücadelelerden ibarettir(James,
1989:21).
Politik alanda da yapılan budur. Amaç iktidar olmaktır; iktidara
giden yolda partilerin sahip olacakları en önemli güç, rakipleri
hakkındaki bilgilerdir. Elde edilen bilgiler, planlamalarının teme-
lini oluşturur. Rakiplerinin başarı ve başarısızlıklarının sebeple-
rini iyi irdeleyerek en iyi hizmeti verebilecekleri konuma gelmek
için çalışırlar.
Siyasal muhalefetin özellikle iki anlamı karşıladığı gözlenmekte-
dir. İlk ve asıl anlamıyla, genel muhalefetin siyasal yüzüyle kar-
şımıza çıkıp, farklı düşüncelerin yansımalarını karşılayan parti-
lerin, hükümetin politikalarına karşı koyuş ya da engelleyişi ola-
rak açıklanırken, ikinci anlamıyla, bizzat iktidar karşısındaki
partileri belirtmektedir ( İslamoğlu, 2004:20 ).
Yöneten azınlığın yönetilen çoğunluk üzerinde elde ettiği temsil
yetkisi yönetilen çoğunluğun gerçekleştirdiği oy verme işlemi
diğer bir deyişle demokratik seçimler neticesinde gerçekleşmek-
tedir. Seçmen, kullandıkları oylarla yasal süre içinde kendisini
yönetecek siyasal iktidarı belirlerken, aynı zamanda iktidar ka-
dar geniş yetkilerle olmasa da siyasal sürecin diğer önemli aktö-
rü, muhalefet tarafını belirlemektedir. Demokratik sistem de
muhalefet de en az iktidar kadar önemlidir. İktidarın yasal sınır-
lar içerisinde harekete zorlanması, keyfi politikaların uygulan-
masının önlenmesi, iktidara oy vermeyen kesimlerin de temsil
hakkının olduğunun sağlanması, siyasal sistemin işlerliği ancak
etkin bir muhalefet aracılığıyla gerçekleştirilebilir.
Politik pazarlama uygulamalarında muhalefetin önemli bir yeri
vardır. İktidarı sınırlama konusunda önemli bir argüman olan
muhalefetin seçmen ihtiyaçlarının saptanması konusunda ikti-
dara alternatif olması gerekir. Seçimlerde tüm oyların aynı siya-
sal partiye gitmesi teorik de mümkün olsa da pratik de olanak-
sızdır. Dolayısı ile iktidar muhalefet arasında sürekli bir rekabet
söz konusudur. Seçmen ihtiyaçlarına duyarlı, pazardaki iktidar
boşluklarını belirleyip seçmene aktarabilen, kararsız seçmenlere
yönelik etki edici politikalar oluşturabilen, rakiplerinden farklı-
211
laşabilen ve de seçmenle iyi iletişim kurabilen iktidar alternatifi
partiler seçmen memnuniyetini sağlayıp sürdürülebilir seçmen
sadakati oluşturarak ilk seçim döneminde iktidarı ele geçirebilir-
ler.
4.1.3 Medya
Politik pazarlamada medyanın rolü yadsınamaz bir gerçekliktir.
Medya, siyasal pazarda seçmen ile sürekli ve düzenli bir bazda
temas halinde olan tek unsurdur. Bu temas; televizyon, gazete,
radyo, internet, sosyal medya, dergi vb. çok çeşitli medya araçları
vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Ülkedeki yüzlerce televizyonlar,
radyolar, gazeteler ve dergilere ilave olarak internet ve sosyal
medya gibi dünya çapında ve yirmi dört saat ulaşılabilir medya
araçları gibi çok farklı toplumsal kesimlerle iletişimi mümkün
hale getirmekte; adeta hiçbir toplumsal kesim medyanın kapsa-
ma alanının dışında kalmamaktadır ( Polat,2015:298 ).
Seçmenin bir siyasi parti veya adaya oy verme kararını değişik
etmenlerin etkilediği düşünülmektedir. Günümüzde üzerinde
önemle durulan etmenlerden biri kitle iletişim araçları ve ileti-
şim yöntemleridir. Özellikle kitle iletişim araçlarının seçmen
kararlarına etkisi siyasal iletişimin önemli çalışma alanlarından
biri olarak karşımıza çıkmaktadır ( Kalender, 2003:30 ). Kitle
iletişim araçlarındaki gelişmeyle birlikte seçim kampanyaları da
değişmiş, seçmen tercihini etkilemede seçim kampanyaları
önemli bir rol üstlenmiştir. Özellikle televizyon kullanımının
yaygınlaşmasıyla birlikte seçimler adeta kitle iletişim araçlarının
seçimleri olmaya başlamıştır ( Özkan, 2004: 144-145 ).
Sosyal medya, teknoloji dünyasındaki kayıtlara internetten son-
raki en büyük devrim olarak geçmiştir. Bu sanal dünyada bulun-
duğumuz yerin, kim olduğumuzun, yaşadığımız zamanın önemi
bulunmamakta ve platformlarda yapabileceklerimizin sınırları
net olarak çizilememektedir. Bu platformlar üzerinden bilgiye
ulaşmaya çalışan her kullanıcının aynı zamanda bir bilgi kaynağı
olduğu yeni bir medya düzeninden bahsedebiliriz. Bu yeni nesil
medya sayesinde kullanıcıların düşünce sınırları ortadan kalk-
makta ve dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan gelişmelere
anında ulaşma imkanı doğmaktadır ( Bostancı, 2015:46 )
212
Siyasetin sosyal medya tarafından etkilenmediğini söylemek
yanlış olur. Çünkü siyaset uygulamaları salt yüz yüze iletişimle
gerçekleşmemekte, daha geniş kitleleri etkileyecek olan sosyal
medya üzerinden de gerçekleşmektedir. Medya, özellikle bireyin
siyasal kimliğinin biçimlenmesinde, siyasi tutum ve davranışlar
sergilemesinde önemli bir rol oynamaktadır. Medya etkili bir
siyasal sosyalleşme aracına dönüşmektedir ( Çebi, 2002:1 ).
Son dönemlerde politik pazarlama uygulamalarında önemli bir
yer edinen aday /lider imajlarının geliştirilmesi uğraşısı medya-
nın da katkılarıyla gerçekleştirilmektedir. Sosyal medya aracılı-
ğıyla seçmen nazarında güçlü aday/lider imajı profili yaratılma-
ya çalışılmakta, adayın seçmenlerine uygun bir kimliğe sahip
olması amaçlanmaktadır. Aday / liderin teknolojideki son geliş-
melerle seçmene yakınlaştırılması, seçmenle arasındaki ulaşıl-
mazlığın bertaraf edilmesi ve halkın arasından birisi imajı oluş-
turulması amaçlarıyla sosyal medyanın tüm araçları kullanıl-
maktadır. Birçok siyasal aktör sosyal medya aracılığıyla seçmene
ulaşmakta, seçmenin ihtiyaç ve isteklerini anlayarak hedefe yö-
nelik politikalar ve programlar oluşturmaktadır. Ayrıca seçmen
nazarında içten ve samimi siyasetçi profili yaratılarak, önceleri
sadece seçim dönemlerinde yoğunlaşan siyasal iletişimi sürekli
iletişim haline getirmektedir.
4.1.4. Bürokrasi
Devlet, bir çok farklı unsuru bünyesinde barındıran, içerisinde
yaşayan topluma karşı farklı görev ve yükümlülükleri olan, top-
lumsal düzeni gerçekleştirmek adına toplum adına düzenleyici
işlemler gerçekleştiren büyük, kompleks ve otoriter bir güç ola-
rak karşımıza çıkar. Toplumsal düzenin sağlanması ve devamlılı-
ğı için düzenleyici işlemlerle toplumu yönlendirme gücünü elin-
de bulundurur. Devlet, en üst tüzel kişilik olarak düzenleyici ve
denetleyici işlemlerinin yanı sıra, toplumun müşterek ihtiyaçla-
rını karşılamak adına politika ve programlar üretir ve bu politi-
kaları zamanında, etkin olarak halka sunmaya gayret eder. Üreti-
len bu hizmetlerin topluma ulaştırılması ise kitlesel olarak ör-
gütlenmiş merkezi bürokrasi aracılığıyla gerçekleştirilir.
213
"Bürokrasi" devlet daireleri, devlet işlerinin görüldüğü ofisler
anlamındaki "büreau", hakimiyet ve "iktidar" anlamındaki "cra-
tie" kelimelerinin birleşmeleriyle oluşan bir terim olup en genel
tanımı ile devlet dairelerinin' hakimiyetini ve iktidarını ifade
etmektedir ( Baransel, 1975:297 ).
Bürokrasi ile siyaset arasında yakın bir ilişki vardır. Kamu bü-
rokrasisi diğer bir ifadeyle kamusal örgütler siyaset sistemi içe-
risinde yer alır. Siyaset ve bürokrasi arasında yaygın olarak ka-
bul gören yaklaşım Berkman ( Berkman, 1975:16 ) tarafından
ortaya atılmıştır. Bu anlayışa göre siyaset ve bürokrasi arasında-
ki ilişki tayin eden-uygulayan boyutuyla ele alınmaktadır. Siyaset
sistemi, toplum adına uygulanacak siyasal politikaları tayin eder,
öte yandan bürokrasi de bu politikaları uygulayarak toplumsal
müşterek ihtiyaçlara cevap verir. Bu yaklaşım siyasetçinin ülke-
de hangi rejim etkin olursa olsun bürokrasi ve bürokratlar üze-
rinde koşulsuz etkinliğini öngörür. Aksi bir durumun yönetimde
istikrarsızlık oluşturacağını varsayar.
Bürokrasi, genellikle, her memlekette, idare edenler olarak bili-
nir. Kimse sevmez, katlanır. Bürokraside çalışan milyonlarca kişi,
kendisinde o gücü görür. En küçük memura karşı gelmek, devle-
te karşı gelmek olarak kabul edilir ve cezalandırılır. Arkasına
geçtiği küçük bir masa kendisini içinden çıktığı toplumdan ayır-
maya, yukardan bakmaya yeterlidir. Elindeki kalem bir hizmet
aracı değil, bir kılıçtır. O kılıçla “devlet menfaatini” millete karşı
korur. İnsanları “tabi” gibi görür. Kendini üstün ve imtiyazlı bir
sınıf olarak kabul eder. Her memlekette bürokrasinin, içinde
bulunduğu ortam, tarih ve siyasi rejime göre, ayrı bir görüşü,
toplumun da ona karşı ayrı bir bakışı vardır. Kültürel, ekonomik
bakımdan kalkınmış memleketlerde bürokrasinin otorite ve
ağırlığı daha az hissedilir. Rejimin karakteri ne kadar sert ise
bürokrat da o derece güçlü ve insafsız olur(İnan, 1993:110-111).
Kamu yönetimi yüklenmiş kadrolara genel bir ad olarak bürok-
rasi denilmektedir. Gelişmiş bir kamu yönetimine sahip her ül-
kede, bürokrasi deyimi belirli kurallara sıkı sıkıya sarılmış, kalıp-
lara uyulmasını bir işin sonuçlandırılmasından üstün tutan, ev-
rak dolu odalarda oturan memur kadrolarını çağrıştırır. Ancak,
214
siyasal sistemin yetkili kurum ve kurullarınca alınan kararların
eyleme dönüştürülmesi, bürokrasinin aracılığıyla gerçekleşir
(Turan,1996:198-204).Günlük kullanımda, daha çok “kırtasiyeci-
lik” olarak da bilinir.
Politik süreç içinde bürokrasi, siyasal iktidarın sağladığı hizmet-
ler, bürokratik örgüt birimleri ve elemanlarınca halka dağıtılır.
Hizmet alanlar, bürokratik örgüt ve elemanları aracılığıyla siya-
sal iktidarı tanırlar. Çünkü bu değişkenin siyasal iktidarın kont-
rolü altında olduğu, seçmen tarafından bilinmektedir. Yani seç-
men, bürokrasi ile siyasal iktidarı özdeşleştirmektedir. Bu bağ-
lamda, bürokrasinin çok önemli bir işlevinin olduğu söylenebilir.
Seçmenle politik iktidar arasında bir köprü vazifesi gören bürok-
rasi ile ilgili ilişkiler aşağıdaki şekilde ifade edilebilir(Bulut,
1994:18):
Politik iktidar, bürokraside yer alan bürokratlara emir ve tali-
matlar yoluyla, sunulacak hizmetlerin sınırlarını belirler. Bu
sınırlar, verilen vaatler doğrultusunda planlanmış ve programa
alınmıştır. Hizmetin sağlanması ve hizmet düzeyinin yükseltil-
mesi için gerekli olan araçları ve diğer imkanları, bürokrasinin
emrine verir, sonuç alınmasını bekler.
Bürokratik örgüt, sağlanan imkanlarla istenen hizmet düzeyini
karşılaştırarak işin “olabilirliğini” inceler. Sonuç olumluysa hiz-
met sunulur; değilse, alternatif arayışlar içerisine girilir. Yukarı-
da ifade edildiği gibi, sunulacak hizmetin uygunluğu ve zama-
nında yerine getirilişi, bürokratlar eliyle olmaktadır. Hizmet
istenen düzeyde olmadığı zaman faturayı politik iktidar ödemek-
tedir. Fatura, bir sonraki seçimde seçmenlerce tercih edilmemek
suretiyle çıkarılır. Politik iktidarın, bürokratik örgütün çalışma
sistemi ve temposundan ötürü başarısızlığa düşmesi ihtimali her
zaman mevcuttur. Bu yüzden, iktidar değişiklikleri söz konusu
olduğunda, özellikle kilit noktalardaki bürokratlarda da değiş-
meler olabilmektedir. Daha çok vaatlerinin gerçekleştirilmemesi
endişesi taşındığında politik iktidarın başvuracağı bu değişiklik-
ler, ideolojik ve benzeri endişelerle de yapılabilir. Böylece politik
iktidar, geleceğini riske sokabilecek unsur ve etkinliklere karşı
kendince önlemler almış olur. Bürokratik yapıda yer alanlar ise,
215
uzmanlıklarının tartışılmasına asla razı olmazlar. Böyle bir şey
sezdikleri anda, dünyasındaki yöneticilerin yaptıkları gibi
kendi meslek hayatlarını ve kişisel çıkarlarını da ön plana çıkara-
rak devletin yıpranmasına sebep olabilirler. Bu karşılıklı ilişkiler
düzeninde atılacak bir yanlış adım, seçmenin zarar görmesine
yol açar.
4.1.5. Baskı Grupları
Siyasal karar alıcılar kendilerine oy verip verilmediğine bakıl-
maksızın devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan tüm seçmenler
adına karar almaktadırlar. Alınan ulusal ve yerel kararlar tüm
yurttaşları ilgilendiren kararlar olması münasebeti ile her yurt-
taşın alınan kararlardan aynı derecede memnuniyet duydukları-
nı söylemek doğru olmaz Her seçmenin ihtiyaç, istek, beklenti ve
dünya görüşlerinin birbirinden farklı olduğu gerçeği dikkate
alınırsa siyasal iktidar tarafından alınan kararların her kesimde
aynı memnuniyeti sağlamaması normaldir. Özellikle, her siyasal
partinin kendi seçmenlerine yönelik vaatler neticesinde belirle-
dikleri politikaları seçmenler arasındaki genel memnuniyetsizlik
seviyesini daha da arttırır. İşte bu noktada memnuniyetsiz seç-
menin kendi fikirlerini ve ideolojilerini örgütsel bir çatı altında
dile getirecek oluşumlara ihtiyacı vardır. Baskı grupları denilen
bu örgütlenmeler farklı zamanlardaki faaliyetleriyle ortaya çık-
masına rağmen süreklilik arz eden sistemli yapılardır. Aslında
baskı gruplarını sadece örgütlü ve süreklilik gösteren gruplar
olarak tanımlamak da yanlış olur. Örneğin belirli bir işin yapıl-
masını engellemek amacıyla rastgele toplanan ve amaca ulaşıl-
dıktan sonra dağılan gruplar da bu kapsamda değerlendirilebilir.
Ancak konumuz itibari ile bu gruplar üzerinde durulmayacaktır.
Baskı grupları mesleki örgütlenmeler, fikir ve düşünce kuruluş-
ları, özel veya kamusal baskı kuruluşları gibi farklı alanlarda
değerlendirilebilirler.
Baskı grupları, birtakım ortak çıkarlar etrafında toplanmış olan
ve işbirliği içerisinde resmi kurumlarla temas kurarak görüş ve
isteklerini bu yolla ilettikleri takdirde daha iyi sonuç alabilecek-
lerini düşünen örgütlü yapılardır(Arı, 1997:61). Bunlar kendi
menfaatleri yönünde siyasi iktidar üzerinde etki yapmaya çalışır-
216
lar. Bu işin profesyonelce ve yoğun bir şekilde yapılmasına da
“lobi” denir. Lobi, ingilizcede hol, koridor veya kulis anlamına
gelen “lobby” kelimesinden türemiştir ve dilimize “kulisçilik”
veya “kanun simsarlığı” olarak çevrilebilir(Taş ve Şahım,
1996:162).
Lobi’ciliğin en etkin olduğu ülkelerden biri olan ABD’de ki lobile-
rin çalışmalarına göz attığımızda şu yöntemlerle karşılaşırız(Taş
ve Şahım, 1996:162).
Kongreye çeşitli konularda mektuplar yazmak.
Müşterek dava üyeleri ile toplantılar gerçekleştirmek.
Kongre üyeleri ile var olan dostlukları pekiştirmek.
Kamuoyu önünde vaat almak için çeşitli kampanyalar dü-
zenlemek.
Kongre üyelerini halk önünde sorgulamak.
Basın ile olan işbirliğini devam ettirmek.
Robert Bianchi, baskı grubunu “çerçevesi çizilmiş, organize
edilmiş ve yapı kazandırılmış katılımı temin eden grup ve teşek-
küldür (Bianchi,1984:9) diye tanımlamıştır.
Yine Şahım, “siyasal iktidarın aldığı kararları, ekonomik çıkarları
yönünde değiştirmek amacıyla ya da istedikleri yönde bir politi-
ka belirlemek için bireylerin bir araya gelerek koalisyon oluş-
turmaları” (Şahım,1994:35) işlevi gören grupların baskı grubu
olarak tanımlanacağını belirtmiştir.
Baskı grupları genel olarak sahip oldukları toplumsal ve ekono-
mik güç ile ön plana çıkarlar. Zaman zaman ekonomik, sosyal, ve
siyasal konularda yayınladıkları raporlar, yaptırdıkları bilimsel
araştırmalar, gündeme yönelik açıklamalar ile gündeme gelirler.
Baskı gruplarının ortaya çıkış nedeni, ( gerçek ve tüzel ) kişilerin
aralarındaki ortak görüşler ve çıkarlardır. Bu gruplar sosyal,
ekonomik, mesleki, dini, ahlaki, ırki vb. nitelikli nedenlerle ola-
bilir. Bazıları sivil toplum kuruluşları şeklinde ortaya çıkabilece-
ği gibi bazıları da informal gruplar olarak ortaya çıkarlar ( Polat,
2015: 237-238 ).
217
Baskı grupları, sosyal ve profesyonel kategorilerin dilek ve bek-
lentilerini siyasal sisteme iletmekle yükümlüdür. Bu noktada
baskı gruplarının iletişim açısından iki işlevinden bahsetmek
mümkündür. Bunlardan ilki, dilek ve beklentilerin alınması, di-
ğeri ise ilgili siyasal mekanizmaya aktarılması işlemidir. Bu nok-
tada baskı gruplarının tercümanlık görevini üstlenmenin yanı
sıra beklentilerin iletilmesi noktasında kamuoyunun dikkatinin
çekilmesi yönüyle de bir ferahlamayı sağladığı kuşkusuzdur
(Çam, 1990:420 )
Çeşitli sosyal ve ekonomik etkinliklere katkıda bulunmak ama-
cıyla ortaya çıkan baskı gruplarının toplum içinde gerçekleştir-
dikleri görevleri ve etki alanları şöyle açıklanabilir(Yücekök,
1987:71-72).
İstenilen bir kanunun çıkarılması ya da istenmeyen bir kanunun
iptali için yasama organlarında gösterdikleri faaliyet.
Modern devletin, toplumsal hayatın her safhasıyla yakından
ilgilenmesine zaman ve ihtisas açısından yeterli olmaması nede-
niyle baskı gruplarının devlet örgütüne kendi alanları için aydın-
latma ve bilgi verme faaliyeti,
Kendi sosyo-ekonomik çıkarlarıyla ilgili olan siyasal ve sosyal
yapıdaki kurumların kendi lehlerine işlemelerini sağlamak, ora-
ya kendi görüşlerini destekleyen kimselerin atanmasını sağla-
mak,
İdari yapının kamu politikasından azami ölçüde yararlanabilmek
için devlet bürokrasisini etkilemek ve bunu sağlamak için idare-
nin soruşturma ve araştırma komisyonlarına temsilci gönder-
mek,
Yargı organlarına tesir ederek idari işletmelere emsal teşkil ede-
bilecek kararların çıkmasını sağlamak,
Kamuoyunu devamlı olarak aktif durumda tutarak ona sosyo-
ekonomik süreç hakkında en yeni, en sağlam bilgileri vermek ve
belirli konularda uyarmak,
Kamuoyunu ve kamu taleplerini siyasal yapıya taşımak ve etkin
olmasını sağlamak,
218
Seçim dönemlerinde oy vermek ve kazanmasını sağlayacak et-
kinliklerde bulunmak suretiyle siyasal partiler çıkar ve baskı
grupları tarafından desteklenirler. İktidar olunduğun da, çeşitli
talep dizileriyle hükümetin karşısına çıkarlar. Bu taleplerin, baş-
ka grupların aleyhine olmaması ve karşılanabilir cinsten olması
halinde problem yoktur. Ama, taleplerin ülke ve toplumsal çıkar
aleyhine sonuçlar doğurabilme riskinin de hükümetçe göz ardı
edilmemesi gerekir. Çünkü politik iktidarın yelpazesinde çok
sayıda kişi ve grup bulunmaktadır. Birkaç grubun bu anlamda
baskın çıkması, gruplar arası çekememezliklerin ve sosyal çal-
kantıların doğmasına yol açar.
Ekonomik çıkarlarının korunması ve arttırılmasını isteyen baskı
gruplarına dağıtılacak nimetler arasında bir denge kalmayınca,
demokrasi yozlaşmaya başlar. O zaman “daha çok oy veren veya
daha güçlü olan daha fazla imkandan yararlanır” anlayışı top-
lumda yerleşir(Savaş, 1989:3).
4.1.5.1. Baskı Grubu Çeşitleri
Baskı grupları ile ilgilenen araştırmacılar, bunların dört genel
türden olduğunu ileri sürmüşlerdir. Anomik gruplar, örgütlen-
memiş gruplar, örgütlenmiş gruplar ve kurumsal gruplar(Turan,
1996:133-138).
1. Anomik Gruplar
Baskı grupları, belirli bir amacı gerçekleştirmek adına planlı bir
birliktelik davranışı sergileyebildikleri gibi, siyasetle ilişkileri
düzensiz olan, hemşericilik, akrabalık gibi ortak noktalarda bu-
luşarak da faaliyet gösterebilirler. Toplumsal olayların dinamik-
liği dikkate alındığında, zaman zaman toplumun belirli bir kesimi
tarafından kabul görmeyen bir durumun yaşanması halinde,
beklenmeyen bir anda bir takım reaksiyonlar sergileyebilirler.
Aniden ortaya çıkan bu gruplar hızlı düşünüp, hızlı kararlar al-
maya çalışırak, menfaatlerine ters düşen durumun ortadan
kalkması için mücadele ederler. Grup üyeleri arasında çelişki
oluşturan istekler ve birdenbire oluşan kompleks yapı, organize
örgüt davranışı sergilenmesinin önüne geçer.
219
2. Örgütlenmiş Gruplar
Üyelerinin çıkarlarını gerçekleştirmek ve üyelerinin yararına
faaliyet göstermek üzere kurulmuş olan örgüt çeşididir. Sendika-
lar, işveren kuruluşları, meslek kuruluşları, bu tür baskı grupla-
rının örneklerini oluştururlar. Bu tür grupların tek amaçları si-
yasal olmayabilir. Örgüt, üyelerinin değişik ihtiyaçlarına cevap
verir, bu arada onların siyasal sistemde temsil edilmesini, çıkar-
larının gözetilmesini de sağlamağa çalışırlar.
3. Örgütlenmemiş Gruplar
Kişiler, kendi kararına bağlı olmaksızın bazı grupların doğal üye-
sidir. Din, dil, ırk, bölge, aşiret, soy, sosyal tabaka ve sınıf bu tür
grup üyeliğinin esasını teşkil eder. Bu topluluklar, çoğu zaman,
güçlü bir örgütleşme gösteremezler ve siyasetle de ilgileri çok
düzensizdir. İl veya ilçe temsilcilerinin, il veya ilçede bir fabrika
yapılması için bir bakana başvurmaları bu tür grupların eylemle-
rine örnek olarak verilebilir.
4. Kurumsal Gruplar
Toplumda ordu, camii, bürokrasi, işletmeler veya üniversiteler
bu tür baskı gruplarına girer. Üniversite mensuplarının telefon
tahsisinde öncelik istemeleri ve elde etmeleri, yüksek dereceli
devlet memurların düşük ücretle özel pasaport almaları bu tür
baskı gruplarının eylemlerine örnek olarak verilebilir
4.1.5.2. Baskı Gruplarının Politikayı Etkileme Yolları
Baskı grupları siyasal sistemi etkileyebilmek için çeşitli yollara
başvururlar. Bu yolların her biri her gruba açık değildir. Belirli
yollar belirli grupların kullanımına daha elverişlidir(Turan,
1996:138-146).
1. Kulisçilik
Bazı baskı grupları, siyasal sistemde kendilerini ilgilendirecek
kararları alabilecek kişi veya mercilerle yüz yüze ilişkiler kura-
rak, onları amaçlarına inandırmaya, kendilerine yardımcı olanla-
rı maddeten ya da manen ödüllendirmeye gayret ederler. Bu tür
faaliyetin kimlere yöneleceği ve ne biçimde yürütüleceği siyasal
sistemler arasında farklılık göstermektedir. Türkiye gibi parla-
220
menter sistemlerde, hükümet siyasal sistemin baş yapıtıdır. Her
baskı grubu temsilcisi, hükümet üyelerine dolaysız olarak eriş-
meyebilir, kendisine yardımcı olabilecek parlamenterlerin aracı-
lığına başvurur. Bazı parlamenterlerin desteğini alan temsilciler,
bakanların kendi isteklerine daha duyarlı olmalarını sağlar veya
baskı grupları temsilcileri, kendi konularıyla ilgili devlet kurum-
larının yöneticileri ile sürekli yüz yüze ilişki kurma yoluna gire-
rek grubunun çıkarlarını gözetmek suretiyle faaliyetlerine de-
vam ederler.
2. Siyasi Partilerle İlişkiler
Baskı grubunun istekleri ile siyasi partinin savunduğu görüşler
arasında paralellik var ise, baskı grubu, ayrı varlığını korumakla
birlikte, tek siyasal partiyle sürekli bağlar geliştirebilir. Siyasi
parti-baskı grubu arasında paralellik yok ise, kurumsal olarak,
baskı grubu hiç bir siyasi partiye sempati duymayabilir. Baskı
grubu siyasi parti dışında olduğu zaman, partiyi ve dolayısıyla
siyasal süreci etkilemek için çeşitli yollara başvurur veya baskı
gruplar kendi adaylarını siyasal partilerin seçim listelerine koy-
ma yoluna da gidebilirler. Aynı şekilde siyasi partiler de baskı
grubunu tatmin etmek üzere onlara listelerinde kontenjan ayı-
rabilirler.
3. Propaganda
Baskı grupları kendilerini tanıtmak, kamu oyunu kendi amaçla-
rını destekler kılmak, kendi ilgilendikleri konularda yetkilileri
etkilemek için propaganda faaliyetlerine girişirler. Broşür, kitap
ve dergiler yayınlamak, televizyon ve radyoda reklam yapmak
örnek olarak verilebilir. Bazı baskı grupları, gazete ve dergi gibi
yayın organlarını reklam vermek, yazarları çeşitli biçimlerde
ödüllendirmek yolu ile etkileri altına alabilirler; görüşlerine
hizmet eden yayınlardan çok sayıda satın alarak, dergilere blok
şeklinde abonelik sağlayarak dolaylı yöntemlere yönelebilir, bir
takım sosyal faaliyetlere girişebilirler.
4. Özel Ayrıcalıklar
Devlet, kendisinin de yerine getirebileceği bazı sorumlulukları,
özel kuruluşlara aktarabilir. Ülkemizde Sanayi Odaları, Ticaret
221
Odaları, Mimar Ve Mühendis Odaları, Tabip Odaları, meslek icra
etmek için lisans verme, mesleki faaliyetleri denetleme gibi işlev-
leri yerine getirerek, kamusal bir kimlik kazanmışlardır. Devlet
adına yürüttükleri faaliyetler, bir yandan bu grupların maddi
imkanlarını arttırarak, diğer yandan diğer devlet kurumları ile
daha yakın ilişkiler kurma fırsatları oluşturarak, bu baskı grupla-
rının etkinliğini arttırmaktadır. Bu tür örgütlenmelere hemen
hemen her ülkede rastlamak mümkündür.
5. Gösteriler
Siyasal sistemi olağan yollardan etkileyemeyen baskı grupları,
gösteri ve mitinglere başvurabilirler. Bu yolun tercihi, siyasal
sistemin duyarsız davranması karşısında ortaya çıkabileceği gibi,
baskı grubunun zayıf bir örgütsel yapıya sahip olması ve olağan
yolları kullanamaması sonunda da belirebilir. Amaç, kamuoyu-
nun ilgisini çekmek, siyasal sistem sorumlularına problemlerin
sandıklarından önemli olduğunu göstermek veya üyelerin daya-
nışmasını arttırmak, tatminsizlikleri için bir boşalma imkanı
sağlamak şeklinde de olabilir.
6. Boykot ve Grevler
Boykot ve grevler siyasal bir baskı yolu olarak, zaman zaman
kullanılmaktadır. Siyasi partilerin, hiçbirinin işçi problemleri ile
ilgilenmediğini öne sürerek, üyelerinin seçimleri boykot etmesi-
ni isteyen bir sendika, üretimi durdurma eylemi uygulayan sana-
yicilerin eylemleri, siyasal süreci etkilemek için yapıldığı ifade
edilebilir.
7. Zor Kullanma
Zor kullanma yollarına başvuran baskı grupları, çoğu zaman,
sistemin tümünü ya da bazı durumlarını kabul etmeme eğilimin-
de olabilirler. Bunun sonucu olarak mevcut olan siyasal sisteme
karşı itaatsizliklerini ifade ederek zor kullanma yoluna girebilir-
ler.
Baskı Gruplarının Başarısını Sınırlayan Faktörler
Baskı gruplarının politik süreci etkilemedeki başarısı onun ar-
gümanlarından çok üye sayısına, arkasındaki seçmen kitlesine,
222
finansal gücüne ve örgütün temsilcilerinin kişisel başarısına
bağlıdır. Yapılan araştırmalarda ortaya çıkan en önemli sonuç,
baskı gruplarının arkasında temsil ettiği grupların oy kitlesi ne
kadar fazlaysa , o oranda daha çok kendi istediklerini gerçekleş-
tirdikleri belirlenmiştir. Ayrıca baskı gruplarında yetkili olan
kişilerin kişisel yetenek ve mesleki bilgilerde elde edilecek olan
sonuçta önemli birer unsurdurlar. İyi bir lobici, değişik durumla-
ra çabuk ayak uydurabilen esnekliğe sahip, yetenekli, prestij
sahibi, dürüst ve muhatabında güven hissi oluşturan bir karak-
terde olmalıdır. İyi bir lobici öngörüye sahip olan kişidir. Süreçte
kimlerin kendisine yardımcı olabileceğini çeşitli araştırmalarla
ortaya çıkarır. Bir başka özellikte grubun sahip olduğu maddi
güçtür.
4.1.6. Seçmenler
Ticari pazarlarda faaliyet gösteren işletmelerin kar elde etme,
varlığını devam ettirme, satış gelirlerini arttırma ve sosyal so-
rumluluk gibi birçok amacı vardır. İşletmelerin ürettiği mal ve
hizmetleri tüketicilerine sunmaları, tüketiciler tarafından kabul
görmeleri, müşteri tatmini sağlayarak sürdürülebilir firma sada-
kati oluşturmaları, rakiplerinden farklılaşmaları işletmelerin
amaçlanan hedeflere ulaşmaları açısından çok önemlidir. Görü-
leceği üzere hedeflenen amaca uygun politikaların temelinde
tüketici kavramı vardır. Artan rekabet ortamı işletmeleri rakip-
lerinden farklılaşmaya zorlamaktadır. Ticari pazarlamada tüke-
tici olarak değerlendirilen hedef kitle politik pazarlamada seç-
men olarak değerlendirilir. Ticari pazarlamanın ekseninin geniş-
lemesi ile sadece mal ve hizmetlerin pazarlanması anlayışı de-
ğişmiş, üretilen fikirlerin ve hatta insanların da pazarlanabileceği
gündeme gelmiştir. Ticari pazarlamada tüketici neyi ifade edi-
yorsa politik pazarlamada da seçmen aynı şekilde değerlendiri-
lir. Demokratik sistemin vazgeçilmez unsuru olan seçimler neti-
cesinde ülke yönetiminde söz sahibi olacak siyasal partiler belir-
lenmektedir. Siyasal iktidar ise demokratik rejimlerde sadece
seçmen tercihleriyle oluşturulabilir.
Seçmen, politik pazarlama uygulamalarında tüketici olarak ta-
nımlanabilir. O, sunulan hizmetlerin en son kullanıcısıdır. Arzu
223
edilen hizmet seviyesi, seçmenlerin almayı ümit ettikleri hizmet
seviyesini yansıtmaktadır. Uygun hizmet seviyesi müşterilerce
“kabul edilebilir” bulunan hizmet sınırıdır. Tolerans sınırı ise
müşteriden müşteriye veya işten işe göre farklılık gösterir. Poli-
tik hizmetler açısından ifade edilecek olursa, uygun hizmet sevi-
yesi, insan onurunu zedelemeyecek ekonomik, sosyal ve siyasi
katılımları sağlayacak hizmettir. Hizmet sunan politik iktidarın,
bu sınırın altına inmemesi gerekir. Aksi takdirde, seçmenler bu
asgari seviyeyi sağlayacak veya sağlayacağını vaat eden partilere
yönelirler.
Politik pazarlamada üç tür seçmen grubu vardır (Limanlılar,
1991:35 )
a) Partiye üye yapılacaklar: Kendiliğinden gelen ya da üyele-
rin tanıdıklarından oluşmaktadır.
b) Parti yandaşları, sempatizanlar: Partiye inanan, güvenen,
kazanılmış seçmenlerdir.
c) Parti yandaşları olmadıkları halde başka seçenek bulama-
yanlar: Bu tür müşteriler bir kerelik müşteridir. Dünyanın
birçok ülkesinde hangi partiye ya da kişiye oy verecekleri-
ni daha önceden bilmeyen seçmenler bulunmaktadır. Ses-
siz çoğunluk denilen bu tür seçmenleri kazanmak için po-
litikalar geliştirilmeli ve tutundurma çabaları onlara yöne-
lik olmalıdır.
Politik pazarlamada yapılan araştırmalarda seçmenler hakkında
çeşitli görüşler ortaya konmuştur. Bu araştırmalara göre, seç-
menler, siyasete girmeyenler, ideolojik özellik gösterenler, siya-
setin içine katılanlar ya da coğrafik ve demografik özelliklerle
seçmenlerin seçim davranışları arasında bir ilişkinin olduğu
belirten araştırmalardır (İslamoğlu, 2002: 76-77).
Seçmen Davranışlarını Etkileyen Faktörler
Geleneksel pazarlamadaki Seçmen davranışlarından hareketle,
seçmen davranışlarını etkileyen faktörler açıklanabilir. Ürün
pazarlamasında, kimin, nereden, ne, ne kadar, nasıl, ne zaman ve
niçin satın aldıkları üzerinde durulur. İki insan iki farklı yere ve
224
iki farklı zamanda uğruyor ve fakat aynı ürünü satın alıyorlarsa,
kendileri açısından sebepleri vardır(Rein, 1979:46).
Seçmenin davranışını belirleyen değişkenlerin hepsi, politik dav-
ranışlarında da geçerlidir. Adayını veya savunduğu fikri pazarla-
yan siyasal partiler, bu değişkenlerin etkisinde kalan seçmenleri
kendi amaçları doğrultusunda gruplara ayırırlar(Caywood and
Laczniak, 1992:233-257):
Bu gruplandırmalar:
1. Savunucular
Riske karşıdırlar
Tepkiseldirler
Tecrübe sahibidirler
Gelenekseldirler
2. Uğraşanlar
Risk alırlar
Birlikte hareket etmekten hoşlanırlar
Saldırgandırlar
Para toplayarak maddi yardımda bulunurlar
3. Liderler
Soğukturlar
Yenilikçidirler
Devlet adamı havasındadırlar
4. Hararetli Taraftarlar
Meraklıdırlar
Açık olmaya çalışırlar
Hassastırlar
Siyasi partiler, hangi değişkenlerin insanları yukarıdaki gruplar-
dan hangisine yaklaştıracağını öğrenerek, seçmen desteğini sağ-
layacak stratejileri uygularlar. Her siyasal parti, özellikle ikinci
grupta yer alan seçmen tiplerine sahip olmayı arzular. Çünkü,
225
partinin gönüllü misyonerliğini yapmaktadırlar. Seçmenin par-
tiyle bu şekilde güçlü diyaloğu, çeşitli sebeplere bağlanabi-
lir(Bulut, 1994:35):
Siyasi parti ile ideolojik ve etnik bir bağının olması,
Kişisel çıkar beklentisinin fazla olması.
Sebep ne olursa olsun bu tip seçmenlerden grup oluşturulurken,
partilerin dikkatli olmaları gerekir. Parti adına hareket edecekle-
ri için diğer seçmenleri itici bir görünüş ve kişilikten uzak olma-
lıdırlar. Diğer taraftan, parti felsefesi ve programları hakkında
başkalarını ikna edebilecek kadar bilgi sahibi olmaları gerekir.
Bütün bunların yanı sıra, gruplandırılan bu seçmen tiplerinin
siyasal partilere, giriştikleri rekabette önemli avantajlar sağlaya-
bilmesi için:
Temsil edecek adayın kalitesi,
Seçmenin dikkatini çekecek konular,
Seçmen tercihlerinin yönü ve kararlılığı,
Sahip olunan servet,
büyük öneme sahiptir.
Avantaj sağlayabilecek bu değişkenlerle seçmen yönelişini sağ-
layabilmek için, seçmen davranışını etkileyen bütün faktörlerin
bilimsel bir tarzda analiz edilmesi gerekir.
Seçimler neticesinde göreve gelen siyasal partiler görev süre-
since, kendisine oy veren/vermeyen tüm seçmenleri ilgilendiren
yerel ve ulusal kararlar almakta, alınan kararlar seçmenin gele-
ceğine yön vermektedir. Alınan kararların seçmen memnuniye-
tine ters düşmesi durumunda seçmen, ilk seçim döneminde siya-
sal otoriteyi değiştirebilmektedir. Nasıl ki seçmen, temsil yetki-
sini yükleyebileceği siyasal aktörlere ihtiyaç duyuyorsa, siyasal
aktörler de kendisine temsil yetkisini verecek seçmene ihtiyaç
duyarlar. Siyasal pazardaki siyasi temsilcilerin sayıca çok olması
ve de niceliksel çoğunluğun tetiklediği pazar rekabeti kuşkusuz
seçmen memnuniyetini siyasal aktörlerin memnuniyetinden
daha önemli kılmaktadır. Özellikle siyasal kültürü gelişmiş, poli-
226
tize olmuş siyasal katılım alışkanlığı yüksek toplumlarda seçme-
nin politik pazarlamadaki önemi tartışılmazdır.
Siyasal partiler, rekabet ettiği pazardaki seçmeni ve davranışla-
rını iyi analiz etmelidir. Rekabetin körüklediği pazarda tatmin
olmuş seçmen yaratmak zor bir süreçtir. Tatmin olmuş seçmen,
siyasal partiler açısından çok önemlidir. Çünkü seçimler yasal
düzenlemeler uyarınca düzenli olarak tekrarlanmakta, iktidar
aktörleri zamanla değişebilmektedir. Bu nedenle pazarda başarı-
olmak isteyen siyasal partiler, düzenli pazar araştırmaları
yapmalı, seçmenlerle olan diyaloğuna önem vermeli, etkili ileti-
şim teknikleri geliştirmelidir. Seçmenin tanınması açısından
seçmen özellikleri dikkate alınarak pazar bölümlendirmesi ve
pazar bölümüne uygun hedef pazar seçimi yapılmalı, hedeflenen
pazara uygun strateji ve politikalar üretilerek sürdürülebilir bir
seçmen tatmini yaratılmalıdır. Özellikle, kararsız seçmenleri
etkilemeyi amaçlayan politik pazarlama uygulamalarında ilk
defa oy kullanan ve de yüzergezer oy olarak tabir edilen kararsız
seçmenler etkilenmeye çalışılmaktadır.
4.2. Politik Sürecin Dışında Yer Alan Unsurlar
Politik sürecin dışında yer alıp fakat dolaylı olarak politik pazar-
lama uygulamalarını etkileyen unsurları da kısaca şu şekilde
açıklanabilir.
4.2.1. Bilim ve Teknoloji
Politik alanda da teknolojik yenilikler politikacıların yeni bakış
açıları kazanmalarına yol açar. Tanıtımda yeni araçlardan yarar-
lanarak en etkili iletişimi sağlamak imkanına kavuşurlar. Tekno-
lojik yeniliklerin yol açacağı Seçmen/seçmen davranışları, politi-
kacılar için yeni iş fırsatlarının doğmasına yol açar. Çeşitlenen ve
artan seçmen talepleri, partiler arası yeni rekabet alanlarının
ortaya çıkmasına sebep olur(Bulut, 1994:22).
Pazarlamanın önemli bir çevresel faktörü olan teknoloji, uygu-
lamalı bilimler ve mühendislik araştırmalarının çalışmaları so-
nucu ortaya çıkan keşif ve yeniliklerle ilgilidir(Berkowitz, Kerin
and rudelius,1986:70). Teknolojik gelişmeler, bir çok ürünü hız-
la demode eder; Seçmen davranışlarını, satın alma alışkanlıkla-
227
rını ve firmaları olumlu ve olumsuz yönlerden etki-
ler(Tek,1990:118). Ancak yeniliği bulmak ve yeni bir ürünü
üretmek yeterli olmayıp, bunu Seçmen isteklerine uydurmak ve
Seçmene benimsetmek gerekir. Söz konusu etki, mühendislik ve
üretim açısından başarılı olan sayısız mamulün, ticari açıdan
başarısızlıkla karşılaşmasında varlığını kesin bir şekilde ispat
etmektedir(Mucuk, 1994:20).
4.2.2. Doğal Çevre
Günümüzde toplum, pazarlama eylemlerinin toplum çıkarlarının
ve değerlerinin de göz önünde tutularak yürütülmesini istemek-
tedir(Cemalcılar, 1994:33).
Sağlık bilincinin yerleşmesi, insanları sınırsız tüketimden sorum-
lu tüketime yöneltmektedir. Sağlık ve gelecek endişesinden kay-
naklanan bu yeni yönelişler, politik iktidarların bu işlerle ilgili
örgütlenmelerine sebep olmaktadır. Çeşitli kamu kurumları,
eğitim amaçlı etkinliklerde bulunmak suretiyle yeni bir tüketim
kültürünün kazanılmasına rehberlik ederler. İhtiyaçların gide-
rilmesi uğruna geleceğin dünyasını yok etme yanlışlığına son
vermek, toplumun tüm üyelerinin yanı sıra politik iktidarın da
sorumluluğundadır.
4.2.3. Uluslararası Gelişmeler
Dünya Ekonomisi hakkında unutulmaması gereken iki önemli
nokta vardır: Dün artık geride kaldı ve kendimizi karşılıklı ba-
ğımlı toplulukların bulunduğu bir dünyada yaşadığımıza alıştır-
mamız gerekir(Naisbitt, 1987:12). Globalleşme çabaları çerçeve-
sinde değerlendirilmesi gereken böyle bir durum, politik hizmet
arz eden siyasal iktidarın ve rakiplerinin çok boyutlu düşünme-
lerine yol açmaktadır. Çünkü artık savaşlara ve bölgesel çatışma-
lara rağmen, insanlar arasındaki benzerliklerin farklılıklardan
çok daha fazla olduğu düşüncesine dayanan bir pazarlama stra-
tejisi(Taşkın, 1992:10) doğmaktadır. Ancak, “global pazarlama
stratejisinin uygulanabilmesi, her şeyden önce, çağdaş bir firma
kültürünün, dolayısıyla sağlam bir pazarlama anlayışının varlığı-
gerektirir. Üretim faktörlerini uluslararası pazarlarda dolaş-
tırmak, değişik pazarların vaat ettiği fırsatları görmek ve bu fır-
228
satlardan yararlanmak güçlü bir yönetim bilgisinin ve becerisi-
nin varlığına bağlıdır”(İslamoğlu, 1992:3-9).
Politik iktidarların bu oluşumlarda etkin bir rol oynayabilmeleri
için kapsamlı araştırmalara ihtiyaç vardır. Güçlü tanıtım çabaları
ve sunulan hizmetler için kabul edilebilir kalite düzeyi, girilecek
bu yeni pazarlar için son derece önemlidir. Diğer taraftan, ülke-
ler arasındaki çekişmeler ve siyasi gerginlikler, pazar daralmala-
rına yol açarak ekonomik ve kültürel anlamda kayıplara yol aça-
bilmektedir. Politikacıların, bu olumsuzlukları önceden tahmin
ederek önlemler almaları gerekir. Gerginliklerinin kısa sürede
kaldırılmasına çalışmak ve alternatif arayışlara girmek, yani yeni
fırsatları ortaya çıkarabilecek ufuk genişliğine sahip olmak gere-
kir. Politik iktidarın, içinde bulunduğu çevrenin değişkenliği ve
buna uyma zorunluluğunu göz önünde bulundurarak bir anlam-
da örgütsel değişime yönelmesi gerekir. Burada, yaratıcılık, yeni-
lik getirme, örgüt geliştirme, eylem araştırması ve örgütsel es-
neklik konuları üzerinde durarak bu değişimi gerçekleştirebi-
lir(Bulut, 1995:24).
Siyasal sistem açık bir sistemdir. Özellikle ekonomik ve siyasal
anlamda dışa kapanık devletlerin uluslararası politikalarındaki
değişiklikler ve tüm dünyayı küresel köy haline getiren küresel-
leşmenin etkileri ülkeleri fiziksel sınırlarının çok ötesinde bir
etkileşime maruz bırakmıştır. Dünyanın herhangi bir yerinde
meydana gelen bir olaydan iletişim teknolojilerindeki gelişmele-
re bağlı olarak tüm dünya olabildiğince çabuk haberdar olmakta,
hatta bazı ülkeler olayın meydana geldiği alandan daha fazla
etkiye maruz kalmaktadır. Mesela, yakın dönemde Ortadoğu’da
yaşanan siyasi ve askeri gelişmeler hem fiziksel sınırları değiş-
tirmiş, hem de bölgenin geleceğine yönelik psikolojik algıları
yeniden şekillendirmiştir. Arap Baharı olarak adlandırılan ve
Ortadoğu ülkeleri üzerinde büyük etki yaratan toplumsal eylem-
ler, sadece başladığı ülkeyle sınırlı kalmamış, etki ettiği ülkelerde
daha büyük toplumsal sorunlar oluşturmuştur. Tüm bu gelişme-
ler ışığında politik pazarlama uygulamacıları da faaliyette bu-
lundukları pazarın özelliklerini ve seçmenin beklentilerini dikka-
te alarak amaca uygun politika ve programlar oluşturmalıdırlar.
229
Ayrıca uluslararası birliklere katılıma koşulları ve katılımın ülke-
lere getirdiği yükümlülükler ülke siyasetinin şekillenmesinde
önemli bir etkendir. Özellikle NATO, IMF, WTO, WB gibi ulusla-
rarası ve de AB, NAFTA, EFTA, LAFTA, ASEAN, APEC gibi bölge-
sel nitelikli kuruluşlara üye olmanın getirdiği yükümlülükler,
zaten küreselleşmenin etkisi altındaki dünyayı birbirine daha da
entegre hale getirmektedir. Örneğin Siyasal Parti Kanunu kendi-
ne özgü olan bir ülke herhangi bir bölgesel örgüte üye olmak
amacıyla mevzuatını güncellemek ya da tamamen değiştirmek
zorunda kalabilir. Seçim zamanlarındaki değişmeler, ülkede uy-
gulanan seçim barajı uygulamaları, temsil yetkisinin oluşması
sürecindeki değişmeler gibi uygulamalar , politik pazarlama uy-
gulayıcılarını yakından etkiler.
4.2.4. Hesapta Olmayan Gelişmeler
İnsanın kendisi dışındaki değişkenler üzerinde kesin bir kontrol
imkanı sağlaması mümkün değildir. Her şey yolunda iken bir
bakarsınız aniden bir savaş ortaya çıkar veya maddi ve manevi
açıdan büyük zararlara yol açan doğal afetler meydana gelir.
Buna benzer afetler gerek teknik gerekse insan hatasından kay-
naklanan büyük felaketler, planlanan eylemlere önemli sınırla-
malar getirirler. Bu tür durumlarla karşılaşıldığı zaman hizmet-
lerin eksiksiz ve kesintisiz devam etmesi için hazırlıklı olunması
gerekiyor. Maddi hasarlar önlenemez belki ama, işlevsel etkinlik-
lerde gösterilecek en ufak bir ihmalkarlık, telafisi mümkün ol-
mayan sonuçlar doğurabilir. Burada gerek milli gerek uluslara-
rası örgütlerin koordineli çalışmaları sağlanarak muhtemel risk-
ler paylaşılabilir. Spekülatif amaçlı kişi ve kuruluşların kargaşa
ortamından yararlanmalarını önleyecek etkin denetimler sağla-
narak bir güven ortamı oluşturulabilir.
230
ÖZET
Politika bir çok unsurun etkilediği kompleks bir yapıdadır. Bu
kompleks yapıyı bir çok farklı unsur oluşturmaktadır. Her ülke-
nin kendine özgü bir siyasal rejimi ve bu rejimin öngördüğü si-
yasal sistemin parçalarını oluşturan unsurları bulunur.
İktidar , her siyasal rejimde var olan , devlet yönetimini gerçek-
leştirme arzusunda olan, devlet tüzel kişiliğinin sağladığı güç ve
otoriteyi elinde tutan , yetki ve görevler ile donanmış organize
yapılardır. İktidarın kaynağı her ülkede farklılık arz eder. Ancak,
modern yönetimlerdeki iktidar kavramının karşılığı düzenli ara-
lıklarla gerçekleştirilen seçimlerdir. Kaynağını, halk iradesinden
almayan iktidarların meşruiyetleri çabuk sorgulanmakta dolayısı
ile siyasal partiler adına kalıcı bir pazar başarısı sağlanamamak-
tadır.
Muhalefet, iktidarın alternatifi konumundadır. İktidarın sunduğu
politikalardan memnun olmayan seçmenin bir sonraki seçimler-
de iktidara karşı koz olarak kullandığı bir enstrümandır. Muhale-
fetin diğer işlevi, geniş yetkilerle donatılmış iktidarı meşru hu-
kuki sınırlar içine çekmektir. Bu nedenle, muhalefetin frenleyici
görevi bulunmaktadır.
İktidar ve muhalefet politik pazarlamanın en önemli icracı un-
surları arasında yer alsa da, baskı grupları, medya ve uluslarara-
alanda yaşanan gelişmelerin de politik pazarlama etkileyen
diğer unsurlar olduğu unutulmamalıdır. Tüm siyasal aktiviteler,
küreselleşmenin etkisi ile uluslararası gelişmelerden etkilen-
mekte, yerel ve uluslararası baskı grupları siyasal kararlara etki
edebilmekte, iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelere bağlı
olarak medya, politik alanda kamuoyu oluşturmada oldukça
etkin olabilmektedir.
231
KAYNAKÇA
Akarsu, B. ( 1998 ). Mutluluk Ahlakı. İnkılap Kitabevi, İstanbul.
Akdoğan, Abdurrahman., Kamu Maliyesi. Gazi Üniversitesi Yayın-
ları, Ankara, 1985.
Akdoğan, M. Şükrü., Ahmet Tan, Politik Pazarlama Uygulamala-
rına Farklı Bir Bakış. Siyasi Partiler Örneği. Pazarlama
Dünyası Dergisi. Sayı:77, 1999, İstanbul.
Akyol, A. ve Keresteci, Z. (2007). Politik pazarlama ve partiler-
den politik pazarlama uygulamaları. Pi Dergisi,
6(22):20-35.
Alkan, Ahmet Turan., Türkiye’den İç Siyaset Manzaraları, Türki-
ye Günlüğü Dergisi, 21 / Kış 1992 Ankara.
Alkan, T. Ergil., Siyaset Psikolojisi, Turhan Kitabevi, Ankara,
1980.
Alkan, Türker., Siyasal Toplumsallaşma, Kültür Bakanlığı Yayın-
ları, Ankara, 1979.
Altheide, D.L. (2004). Media logic and political communication.
Political Communication, 21:293-296.
Altıel, Halime Yücel., Siyasal Reklam Çözümlemesi İçin Bir Yön-
tem Önerisi, Ulusal İletişim Sempozyumu, 3-5 Mayıs
2000, Ankara.
Altıntaş, M.H. (2001). Politik pazarlama ve politik pazarlamada
yer alan konular üzerine genel bir inceleme. Amme İda-
re Dergisi, 34(1):33-50.
Altunışık, R., Özdemir, Ş. ve Torlak, Ö. (2004). Modern Pazarla-
ma. 2. Baskı, Değişim Yayınları, İstanbul.
Altunışık, R., Ş. Özdemir ve Ö. Torlak (2006), Modern Pazarlama,
4. Baskı, İstanbul: Değişim Yayınları.
Amenta Edwin And Yvonne Zylan, It Happened Here: Political
Oppotunity, The New Institutionalism And The Town-
send Movement. American Sociological Review, Vol:56,
No: 2, 1991.
Araslı, Oya., Adaylık Kavramı Ve Türkiye’de Milletvekili Adaylığı,
Aü Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1972.
232
Arı, Tayyar., Amerika’da Siyasal Yapı, Lobiler Ve Dış Politika.
Alfa Yayınları No: 319, İstanbul, 1997.
Arık, R. (1967). İdeal ve İdeoloji. Hareket Yayınları, İstanbul.
Aristoteles ( 1993 ). Politika. Tunçay, M. (Çev.), Remzi Kitabevi,
İstanbul.
Arklan, Ü. (2006). Siyasal liderlikte karizma olgusu: Recep Tay-
yip Erdoğan örneğinde teorik ve uygulamalı bir çalışma.
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
16:45-64.
Arsan, E. ve Can, M. H. (2008). “Siyasal İletişimin Cenk Alanı,
Seçimler: AK PARTİ’nin 2007 Seçim Kampanyasına İliş-
kin Bir Çalışma”, http://www.academia.edu/1855823
/Siyasal_Iletisimin_Cenk_Alani_Secimler_AK PARTİ-
nin_20 07_Secim_Kampanyasina_Iliskin_Bir_Calisma_
2008_, 30.03.2017
Asna, M. Alaeddin., Halkla İlişkiler. 3.Baskı İstanbul İtia. Nihat
Sayar, Yayın Ve Yardım Vakfı Yayınları, İstanbul, 1979.
Atabek, Gülseren Şendur., Türkçe Siyasal İletişim Kaynakçası,
G.Ü. İletişim Fakültesi, İletişim Dergisi, 1999 / 3, Ankara.
Atabek, Ümit., Akademik İlgi Alanı Olarak Siyasal İletişim, G.Ü.
İletişim Fakültesi, İletişim Dergisi, 1999 / 3, Ankara.
Ayata, Ayşe Gümüş., Liderlik Stratejileri, Amme İdaresi Dergisi,
Cilt:25, Sayı:2, 1992, Ankara.
Aytaç, Serpil., Seçim Sloganlarının Kitleler Üzerindeki Etkisi Üze-
rine Bir Araştırma, Uludağ Üniversitesi, Bursa, 1991.
Aziz, A. (2003). Siyasal İletişim.Nobel Yayınları, Ankara.
Baines, P. (2002). Pazarlama ve politik kampanya hazırlıkları:
Strateji gelişimi için bir model. (Der.), Reklamverenler
Derneği, İstanbul.
Balcı, Ş. (2006). Seçmenlerin etkileme sürecinde siyasal reklam-
cılık olgusu (1999 genel seçimleri örneği). Selçuk Üni-
versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 16:139-157.
Baransel, A. ( 1975 ). Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi. Kla-
sik ve Neo-Klasik Yönetim ve Örgüt Teorileri, Cilt: I , İs-
tanbul . s. 165;
233
Başkan, Filiz., Siyasal İletişim:Siyaset Bilimi İle İletişimin Kesişti-
ği Nokta, Ulusal İletişim Sempozyumu, 3-5 Mayıs 2000,
Ankara.
Baykal, Deniz., Siyasal Katılma. Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgi-
ler Fakültesi Yayınları: 302, Ankara, 1970.
Bayraktar, S. (2009). Politik pazarlama Uygulamalarının Seçmen
Tercihleri Üzerine Etkileri: İzmir İli Örneği. Yayınlan-
mamış Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversi-
tesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta.
Bayraktaroğlu, G. (2002). Geleneksel pazarlamada politik pazar-
lamanın yeri. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, 4(3):58-82.
Bayramoğlu, N. Nisa., Amerika Birleşik Devletlerinde Lobi Faali-
yetleri, Tisa Matbaası, Ankara, 1985.
Bauer, H.H., Huber, F. ve Herrman, A. (1996). Political marketing:
An information-economic analysis. European Journal of
Marketing, 30(10):152-165.
Bektaş, Arsev., Putlaşmış Liderler Oligarşisi, Süreli Yayın Politi-
ka, 1993, Ankara.
Berkman, Ü. (1975) “Administrative Reform of Bureaucratic
Reform: The Choice fort he Underdeveloped Countries”,
ODTÜ Gelişme Dergisi, S. 9/1975: 15-23.
Bongrand, Michel., Politikada Pazarlama. Çeviren: Fatoş Ersoy,
İletişim Yayınları, İstanbul, 1991.
Bostancı, M. (2015). Sosyal Medya ve Siyaset. Palet Yayınları,
Konya.
Bowler Shaun - David M. Farrell; Electoral Strategies And Politi-
cal Marketing: “The Study Of Election Campaigning”, St.
Martin’s Press Inc., New York : 1992.
Brown, J. A. C., Siyasal Propaganda, Ağaç Yayınları, İstanbul,
1993.
Budak, G. ve Budak, G. (2004). İşletme Yönetimi. 5. Baskı, Barış
Yayınları, İzmir.
Bulut, Abit., Erzurum’da Seçmenlerin Politik Pazarlama Uygula-
malarına İlişkin Görüşleri Ve Tercihleri Üzerine Bir Saha
Araştırması. A.Ü.İ.İ.B.F. Z. F. Fındıklıoğlu Araştırma
Merkezi Yayın No: 186. Erzurum, 1994.
234
Bulutoğlu, Kenan., Kamu Ekonomisine Gir-Devletin Ekonomik
Bir Kuramı, 2. Baskı, Temat Yayınları, Sermet Matbaası,
İstanbul: L977.
Büyükerşen, Yılmaz., “Devletin Ekonomideki Rolü”, Kamu Mali-
yesi, Anadolu Üniversitesi Yayını, Eskişehir: L989.
Carneıge, Dale., Dost Kazanmak Sanatı, Kitsan Yayınları, İstanbul,
1989.
Caywood, Clarke G. R. Lacznıak, The Marketing Of Political Can-
didates: Current Tactics And Future Strategies İn Mar-
keting The Public Sectors Promoting The Causes Of Pub-
lic And Non-Profit Agencies, Edit: Seymour H. Fine,
Transaction Publishers, New Jersey, 1992.
Cemalcılar, İ. (1987). Pazarlama karması (4p) kavramında yeni
gelişmeler. Pazarlama Dünyası, 1(4):23-24.
Cemalcılar, İlhan., Pazarlama. Kavramlar, Kararlar. Beta Basım
Yayım Dağıtım. A.Ş. Yayın No: 442, İstanbul, 1994.
Cevizci, A. (2002). Felsefe Ansiklopedisi.Paradigma Yayınları,
İstanbul.
Coşkun, Gülay., Kamu Mali Yönetimi, Todaie Yayınları, Doğan
Basımevi, Ankara, L978.
Çam, Esat., Siyaset Bilimi, Der Yayınları İstanbul: 1984.
Çankaya, Erol., Siyasal Reklamcılık, Cumhuriyet Gazetesi, 27
Kasım, 1991.
Çebi, M.S. (2002). Günümüzde siyasetin medyada inşası ve su-
numu üzerine bazı dikkatler. Gazi Üniversitesi İletişim
Dergisi, 13:1-33.
Çelebioğlu, F . ( 1975 ) "Bü rokrasi ve Davranışsal Açıdan Eleşti-
risi" T.C. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi,
IV (1),İstanbul.
Çiftlikçi, Ahmet., Siyaset Pazarlaması Ve Siyasi Partilerin Malat-
ya’daki Uygulamaları. İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ma-
latya, 1996.
Dalkıran, Nesrin., Siyasal Reklamcılık Ve Basının Rolü, Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti Yayınları: 41, İstanbul, 1995.
Damlapınar, Z. ve Balcı, Ş. (2005). Seçmenin zihnindeki aday
imajını belirleyen etkenler: 28 Mart 2004 yerel seçimle-
ri alan araştırması. Selçuk İletişim, 4(1):58-79.
235
Daver, Bülent., Siyaset Bilimine Giriş, Siyasal Kitabevi, Ankara,
1993.
Demir, Ö. (2009). Siyasete yön veren rasyonel cahil seçmenler.
Hukuk ve İktisat Araştırmaları Dergisi, 1(1):1-10.
Devran, Y. (2004). Siyasal Kampanya Yönetimi.Odak İletişim
Yayınları, İstanbul.
Divanoğlu, S.U. (2008). Seçim kampanyalarında politik pazarla-
ma karması elemanlarının yeri ve önemi. Niğde Üniver-
sitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 1(2):105-118.
Doğan, Adem ve Göker, Göksel (2013). Siyasal İletişim Araştır-
maları, Ankara: Nobel Yayınları.
Domenach, Jean- Marie ( 1969 ), Politika ve Propaganda, Yücel,
T. ( Çev ). Varlık Yayınları, İstanbul.
Drucker, Peter., Yeni Gerçekler. Çev: Birtane Karanakça, T.C. İş
Bankası Kültür Yayınları, 1991.
Drucker, P.F. (1997). Liderler Düşünselliği Harekete Dönüştürür-
ler. Executive Excellence, 1:5.
Duman, D. , İpekşen, Serçin Sun ( 2013 ). Türkiye’de Genel Seçim
Kampanyaları (1950-2002), Turkish Studies - Internati-
onal Periodical For The Languages, Literature and His-
tory of Turkish or Turkic Volume 8/7 Summer 2013, p.
117-135, Ankara-Turkey.
Dursun, Davut., Laiklik, Siyaset Ve Değişim, İnsan Yayınları, No:
103, İstanbul, 1995.
Ecevit, Bülent., Toplumsal Kültürün Türk Siyasal Yaşamına Etki-
si, Tekin Yayınevi, İstanbul, 1990.
Erdil, T. Sabri., Politik Pazarlama Ve Siyasi Partilerde Seçim
Kampanyaları, Pazarlama Dünyası Dergisi, Sayı:16,
1989, İstanbul.
Erdoğan, Mustafa., Siyaset Felsefesi Hakkında, Türkiye Günlüğü,
Sayı:18, Ankara, 1992.
Erdoğan, İ. ve Alemdar, K. (2005). Öteki Kuram.Erk Yayınları,
Ankara.
Erzen, M.Ü. (2008). Siyasal lider imajlarının seçimlerde etkisi.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 31:65-
81.
236
Ferrel O. C. And William M. Pride; Fundamentals Of Marketing,
Houghton Mifflin Company, Boston : 1982.
Gegez, A. Ercan., Pazarlamanın Gelişim Süreci Ve Politik Pazar-
lama. Pazarlama Dünyası,1990.
Genç, Nurullah., Zirveye Götüren Yol: Yönetim, Timaş Yayınla-
rı:226, İstanbul, 1998.
Göksel, Ahmet B. ,Halkla İlişkiler. Bilgehan Basımevi , İzmir,
1988.
Göksel, A.B., Kocabaş, F. ve Elden, M. (1999). Pazarlama İletişimi
Açısından Halkla İlişkiler ve Reklam. Mediacat Yayıncı-
lık, İstanbul
Görgün, Ayten., Çamurda Dans: Negatif Politik Reklam, BAS-HAŞ,
2002, İstanbul.
Gülsoy, Tanses (1999). Reklam Terimleri Sözlüğü. İstanbul:
Adam Yayınları
Güneş, C. D. (2013). “Michel Foucault’da Söylem ve İktidar”, Kay-
gı Dergisi, Sayı 21, Güz 2013, 55-69.
Güngör, S. (2001). Althusser’de ideoloji kavramı. Süleyman De-
mirel Üniversitesi İİBF Dergisi, 6(2):221-231.
Gürbüz, E. ve İnal, M.E. (2004). Politik pazarlama: Stratejik Bir
Yaklaşım. Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.
Harris, P. (2002). To spin or not to spin, that’s the question: The
emergence of modern political marketing. The Market-
ing Review, 2(1):35-53.
Hatipoğlu, Z. (1993). Temel Pazarlama. Beta Yayınevi, İstanbul.
Henneberg, S.C. (2004). The views of an advocatus dei: Political
marketing and its critis.Journal of Public Affairs.
4(3):225-243.
Hunt, Shelby D., , The Nature And Scope Of Marketing. Journal Of
Marketing, Vol: 40, 1976.
İbicioğlu, H., Türk Aile Sistemi Normların Üniversitede Okuyan
Öğrencilerin Lider Özellikli Yetişip Yetişmemesine Etki-
sinin İncelenmesi ve Süleyman Demirel Üniversitesi İk-
tisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Öğrencileri Üzerinde
Bir Uygulama, SDÜ İİBF, Isparta, 1998.
237
İnal, M, Emin Ve E,G.,Karabacak, Politik pazarlamanın Gelişmesi
Ve İlkeleri Erciyes Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı 12,
1997.
İnan, E. (2003). Kurumsal Kimlik, Kurumsal İmaj, Kurumsal Kül-
tür, Global Bilgi Örneği. Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İs-
tanbul.
İnan, Kamuran., Devlet İdaresi Ötüken Yayınları, No:252. İstan-
bu, 1993.
İslamoğlu, A. Hamdi., Pazarlama İlkeleri. K.T.Ü. İkt.İd.Bil.Fak.
Yayını No:9, Trabzon, 1993.
İslamoğlu, A. Hamdi., Siyaset Pazarlaması, beta Yayınları, 2002,
İstanbul.
İslamoğlu, A. H. (2002), Siyaset Pazarlaması Toplam Kalite Yak-
laşımı, İstanbul: Beta (İkinci Baskı).
İslamoğlu, A. (2004). II. Meşrutiyet Döneminde Siyasal Muhale-
fet (1908-1913). Gökkubbe Yayınları, İstanbul
İslamoğlu, A. (2006). Pazarlama Yönetimi.Beta Yayınları, İstan-
bul.
James, Judi., Beden Dili:Olumlu İmaj Oluşturma, Çeviren, Murat
Sağlam, Alfa, İstanbul, 1999.
Kalaycıoğlu, Ersin A. Yaşar Sarıbay, Türkiye’de Politik Değişim
Ve Modernleşme, Alfa, No:629, 2000, İstanbul.
Kalaycıoğlu, Ersin., Çağdaş Siyasal Bilim, Be-Ta , İstanbul, 1984.
Kaleli, A. Dursun., Siyasetin Temel Unsurları, Huzur Basın. Anka-
ra, 1995.
Kaleli, S. (2015). Politik pazarlama Sürecinde Liderlik. Ekin Ya-
yıncılık, Bursa.
Kalender, A., Siyasal İletişim: Seçmenler ve İkna Stratejileri, Çizgi
Yayınları, 2002, Konya.
Kalender, A. (2003). Seçmenin karar sürecinde iletişim araç ve
yöntemlerinin önemi üzerine bir araştırma. Selçuk İleti-
şim, 2(4):30-41.
Kapani, Münci., Politika Bilimine Giriş, Bilgi Yayınevi, İstanbul,
1996.
238
Karabulut, Muhittin., Pazarlama Ve Ethics. İşletme Fakültesi Ya-
yınları No:97, 1988, İstanbul
Karahan, Zeynep Uslu., 1999 Genel Yerel Seçimleri Ve Siyasal
Reklamcılık, Ulusal İletişim Sempozyumu, 3-5 Mayıs
2000, Ankara.
Karakaya, Y. (2000). Politik Reklamcılık ve Bir Uygulama Örneği.
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversi-
tesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Karaoğlu, Mustafa., Tansu Çiller Ve Söylemi, Saray Kitabevi, Mer-
sin, 1996.
Kazancı, Metin., Halkla İlişkiler. Savaş Yayınları, Olgaç Matbaası,
Ankara, 1982.
Kazımov, A. (2004). Uluslararası Pazarlamada Pazarlama Kar-
ması Stratejileri. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversite-
si Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Keller, K.L., 1998, Strategic Brand Management: Building, Mea-
suring, and Managing Brand Equity, New Jersey: Prenti-
ce Hall.
Kışlalı, A.Taner., Siyaset Bilmi, İmge Kitapevi Yayınları, Ankara:
1992.
Kongar, Emre., Toplumsal Değişme Kuramları Ve Türkiye Gerçe-
ği, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1979.
Kotler, Philip., Generic Concept Of Marketing, Journal Of Marke-
ting, Vol: 36, 1972.
Kotler, P. (1975). Overview of political candidate market-
ing.Advances in Consumer Research, 2(1):761-769.
Kotler, Philip., Pazarlama Yönetimi. C.Iı., Beta Basım Yayım Dağı-
tım, İstanbul, 1984.
Kotler, Philip., Sidney Lery,Broadening The Consept Of Marke-
ting. Marketing Classics, Edits: Enis And Cox., 1977.
Kotler, P. (1978). Marketing Für Nonprofit-Organisationen. Ver-
laganstalt, Stutgart.
Kotler, Philip., Voter Marketing - Attracting Votes, Marketing For
Nonprofit Organisations, Ch 20 Prentice Hall Inc., Eng-
lewood Cliffs, New Jersey, 1982.
239
Kotler, P.,(2000). Pazarlama Yönetimi. Muallimoğlu, N. (Çev.),
Beta Yayınları, İstanbul.
Kotler, P. ve Levy, S. (1969). Brodening the concept of marketing.
Journal of Marketing, 33:10-15.
Köktaş, M. Emin., Din Ve Siyaset: Siyasal Davranış Ve Dindarlık.
Vadi Yayınları No: 64, İstanbul, 1997.
Köseoğlu,Y. ve Al,H., “Bir Siyasal Propaganda Aracı Olarak Sosyal
Medya”, Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt 8 (3), Sakar-
ya 2013, S.106-114.
Kurtuluş, Kemal., Araştırma Yönetim Bilimi, İşletme Fakültesi
Yayını:210, 1989, İstanbul.
Lees-Marshsment, J. (2001). The marriage of politics and mar-
keting. Political Studies, 49():690-713.
Lilleker, D.G. (2013). Siyasal İletişim: Temel Kavramlar. Ekşi, B.
vd. (Çev.), Kaknüs Yayınları, İstanbul.
Limanlılar, Mehmet., Politik pazarlama. Pazarlama Dünyası, Sa-
yı:29, Sf: 29-39, İstanbul,1991.
M.Sharp, Ansel And Bernard F.Sılıger; Public Finance The Dorsey
Press, Homewood, Illinois: L964.
Mardin, Şerif., Türkiye’de Toplum Ve Siyaset, İletişim Yayınları,
İstanbul, 1995.
Marsh; Robert M., Authoritarian And Democratic Transitions İn
National Political Systems, International Journal Of
Comparative Sociology, Vol: 32, No: 3 - 4, September -
December 1991.
Mc Carthy, Jerome, E., Basic Marketing: A. Management Appro-
ach, Richard D.Irwin Inc, Homewood Iıı, 1975.
Mc Gann, A. F., Siyasi Reklamlarda Gelişme. Dünya Dosyası, Özel
Sayfalar 45,1989.
Mc Kay, David., American Politics And Society. Martin Robertson
Oxford,1983.
McNair, B. ( 2011 ). An Introduction to Political Communication.
Fifth Edition, 222, New York. Published by Roudletge,
(2011 ):222.Meydan Larousse, Politika Maddesi, 1981,
İstanbul.
240
Metin, Y. (2007). Siyasal muhalefetin uluslararası insan hakları
sözleşmelerinde korunması. Erzincan Üniversitesi Hu-
kuk Fakültesi Dergisi, 11(3-4):63-104.
Mıckey, G., Marketing Principles, A Broadened Concept Of Mar-
keting. Prentice Hall Inc., Englewood, Cliffs, Neww Jer-
sey, 1978.
Mıhçıoğlu, Cemal., Halkla İlişkiler Nedir, İşveren Dergisi C.9, S.11,
1971.
Mimtad, M. Zeki., Social Marketing: Derneksel Pazarlama, Pazar-
lama Dünyası; Yıl : 1, Sayı: 6, Kasım / Aralık 1987.
Muallimoğlu,Nejat., Hitabet. 1994, İstanbul.
Mucuk, İsmet., Pazarlama İlkeleri. Der Yayınları No: 39, İstanbul,
1994.
Mucuk, İ. (1998). Modern İşletmecilik. Türkmen Kitabevi, İstan-
bul.
Mucuk, İ. (2003). Modern İşletmecilik. Türkmen Kitabevi, İstan-
bul.
Naısbıtt, John., 2000 Yılının Ötesi: Sanayi Ötesi Toplum. Tercü-
man Basım Tesisleri, İstanbul, 1987.
Nedimoğlu, Ö. M., Siyasal İletişimde Dönüşümler; Yeni Bir Olgu:
Siyasal Reklamlar, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),
A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1990.
Nımmo, Dan., The Political Persuaders, Prentice Hall, Inc., Eng-
lewood Cliffs, New Jersey: 1970.
Nye, J.S., (1990) “Boundtolead : Changing Nature of American-
Power New York: Basic Books,1990
O’shaughnessy, Nicholas., The Phenomenon Of Political Marke-
ting. St. Martin’s Press, New York,1990.
O’Shaughnessy, N. (2001). The marketing of political market-
ing.European Journal of Marketing, 35(9-10), 1047-
1057.
Odabaşı, Yavuz., Politik Pazarlama. Milliyet Gazetesi, 8 Kasım,
1987, İstanbul.
Odabaşı, Yavuz., Seçmenin Karar Verme Süreci, Milliyet Gazetesi,
1989, İstanbul
241
Oktay, Mahmut., Politikada Halkla İlişkiler, Derin Yayınları, 2002,
İstanbul.
Okumuş, A. (2007). Pazarlama anlayışında politik pazarlamanın
yeri ve pazar konumlarına göre siyasi partilerin stratejik
analizi. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
17:157-172.
Oluç, M. (1988). Fiyatlandırma. Pazarlama Dünyası. 2(12):3-19.
Oluç, M. (2006). Temel Pazarlama Kavramları. Beta Yayınları,
İstanbul.
Oluç, M. (1987). Pazarlama sözcüğünün ortaya çıkması ve pazar-
lama düşüncesinin gelişimi. Pazarlama Dünyası, 1: 3-4.
Oskay, Ü. (1980). Popüler kültür açısından “ideoloji” kavramına
ilişkin yeni yaklaşımlar. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi,
35(1):197-253.
Ozankaya, Özer., Köyde Toplumsal Yapı Ve Siyasal Kültür, Sbf
Yayınları, Ankara, 1971.
Özbudun, Ergun., Siyasal Partiler, Sosyal Bilimler Derneği Yayın-
ları, Ankara, 1974.
Özbükerci, İ. (2015). Meslek Örgütleri Açısından Sanal Ortamda
Halkla İlişkiler Yönetimi: Halkla İlişkiler Dernekleri Web
Siteleri Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi, Ege
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
Özel, Mustafa., Stratejik Yönetim Ve Liderlik, İz Yayıncılık, 1995,
İstanbul.
Özkan, A. (2004). Siyasal İletişim.Nesil Yayınları, İstanbul.
Özkan, N.,Seçim Kazandıran kampanyalar, MediaCat Yayınları,
2002, İstanbul.
Özkan, N. (2007). Seçim Kazandıran Kampanyalar (Türkiye’den
ve Dünyadan Örneklerle). 3. Baskı, Mediacat Yayınları,
İstanbul.
Özsoy, Osman., Politik Propaganda Teknikleri, Alfa / Aktüel Ki-
tabevi, İstanbul, 1999.
Özsoy, Osman., Propaganda Ve Kamuoyu Oluşturma, Alfa / Ak-
tüel Kitabevi, İstanbul , 1998.
Özsoy, Osman., Türkiye’de Seçmen Davranışları ve Etkin Propa-
ganda, Alfa Yayınları, 2002, İstanbul.
242
Özsoy, O., (2009). Seçim Kazandıran Siyasal İletişim. İstanbul:
Pozitif Yayınları.
Öztuğ, Ferruh., Siyasal Marka:Seçim Kampanyaları ve Aday İmajı,
MediaCat yayınları, 1998, İstambul.
Öztürk, S.A. (1998). Hizmet Pazarlaması. Anadolu Üniversitesi
Yayınları, Eskişehir.
Parıltı, N. ve Baş, M. (2002). Politik pazarlama. Türkiye Sosyal
Araştırmalar Dergisi, 6(2):1-16.
Pınar, Cengiz., Pazarlama Politika Ve Stratejileri; Ege Üniversitesi
Yayınları, İzmir: L970.
Pirtini, Serdar., Politik pazarlamada Siyasal Reklam Boyutu Ve
Siyasal Katılım Açısından Oy Verme Davranışı Üzerine
Bir Uygulama. Marmara Üniversitesi. Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Yüksek Lisans Tez Hazırlık Çalışması, İstan-
bul, 1992.
Polat, Ahmet., Toplum Önderliği, Propaganda Ve Seçimler, Coş-
kun Ajans, Ankara, 1995.
Polat, C. (2015). Politik pazarlama ve İletişim.Nobel Yayıncılık,
İstanbul.
Polat, C., Gürbüz, E. ve İnal, M.E. (2004). Hedef Seçmen: Politik
pazarlama Yaklaşımı. Nobel Basımevi, Ankara.
Qualter, T.H. (1980). Propaganda teorisi ve propagandanın geli-
şimi.Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 35(1):255-307.
Rafiq, M. ve Ahmed, P.K. (1995).Using the 7ps as a generic mar-
keting mix: an exploratory survey of UK and European
marketing academics.Marketing Intelligence & Planning,
13(9):4-15.
Rein, David P., Marketing, International Communication Agency,
Washington, 1979.
Riker, William H., Siyasi Manipülasyon. Türkçesi:Hakan Yurda-
kul, Nehir Yayınları:133, 1997, İstanbul.
Robins, Anthony., Sınırsız Güç, Çeviren:Mehmet Değirmenci,
İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1993.
Rose Nikolas And Peter Mıller; Political Power Beyond The State:
Porblematics Of Government, The British Journal Of So-
ciology, Vol: 43, No: 2, June 1992.
243
Rosenberg, S.W. ve McCafferty, P. (2001).The image and the vote
manipulating voter’s preferences.Public Opinion Quar-
terly, 51:31-47.
Rost, J.C. (1993). Leadership for the Twenty-First Centu-
ry.Praeger, New York.
Sağlam, Vedat., Eğitim, Siyaset Ve Din. İnsan Yayınları:195, 1996,
İstanbul.
Sarıbay, Ali Yaşar., Siyasal Sosyoloji, Gündoğan Yayınları, Ankara,
1992.
Savaş, Vural., Anayasal İktidar. Beta Basım Yayım, İstanbul, 1989.
Sımonıs, U.E. Ernst U. Weızsacker, Global Environmental Prob-
lems, Economics. Vol:42, 1990.
Sistembölükbaşı, Şaban (2001) Parti Seçmenlerinin Siyasal Yö-
nelimlerine Etki Eden Sosyoekonomik Faktörler: Isparta
Örnekolay Araştırması 1995- 1999, Nobel Yayınevi, An-
kara.
Solakoğlu, G. B., G., Budak, Halkla İlişkiler; Davranışsal Bir Yak-
laşım, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, İzmir, 1992.
Somers, Margaret. R., Citizenship And The Place Of The Public
Sphere; Law, Community And Political Culture İn Thr
Transition To Democrasy, American Sociological Re-
view, Vol.58, No: 5, 1993.
Stanford, C.T., The Economics Of Public Finance, Prentice - Hall,
Inc., Englewood Cliffs, New Jersey, 1960.
Stanton, W. J., Fundementals Of Marketing. Mc Graw Hill Ko-
gakusha Ltd., Tokyo, 1981.
Scheffman, D. T., and P. T. Spiller. "Geographic Market Delinea-
tion Under the U.S. Department of Justice Merger Guide-
lines." Journal of Law and Economics 30 (1987): 123-
148.
Stigler, G. J. and R. A. Sherwin. "The Extent of the Market." Jour-
nal of Law and Economics 28 (1985): 555-585.
Şahım, T. (1994). Siyasi Katılım ve Baskı Grupları.Makro Ltd.
Eğt.Yay., Ankara.
244
Şahin, A. (2011). Siyasal düşünceler tarihinde sınırlı devlet fikri-
nin kadimliği ya da genel kamu hukuku bağlamında in-
san, özgürlük ve devlet iktidarı algısındaki evrilme. Gazi
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 15(3):311-362.
Şerif, M. ve Şerif, C.W. (1996). Sosyal Psikolojiye Giriş. Sosyal
Yayınları, İstanbul.
Şimşek, B. (1999). Yöneticilerin çalışanlarına karşı etik sorumlu-
lukları. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü-
sü Dergisi, 1(3):72-80.
Şireli, Aykut F., Satış Gücü Yönetimi: Pazarlamada Satış Gücünün
Yeri Ve Önemi. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi
Pazarlama Enstitüsü Yayını, İstanbul, 1979.
Tan, Ahmet., Politik Pazarlama Anlayışına Göre Siyasi Parti Li-
derlerinin Değerlendirilmesi. 6. Ulusal Pazarlama Kong-
resi. 28 Haziran 1 Temmuz 2001. Erzurum.
Tan, Ahmet., Politik Pazarlama Uygulamalarına Farklı Bir Bakış :
Üniversite Öğrencileri Örneği. Pazarlama Dünyası Der-
gisi. Sayı:75, 1999, İstanbul.
Tan, Ahmet., Politik Pazarlama Uygulamalarında Karşılaştırmalı
Bir Örnek. Dördüncü Ulusal Pazarlama Kongresi. 18-20
Kasım – 1999. Hatay.
Tan, Ahmet., Politik Pazarlama Uygulamalarında Verimliliğin
Sağlanmasına Yönelik Bir Araştırma. Kalkınmada Anah-
tar Verimlilik. Sayı : 113, 1998, Ankara.
Tan, Ahmet., Politik Pazarlama Ve Kahramanmaraş Örneği, C.Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Üretim Yönetimi Ve Pazarlama
Abd, Sivas, 1998.
Tan, Ahmet., Politik Pazarlamaya Farklı Bir Bakış: Öğretim Ele-
manları Örneği. Pazarlama Dünyası Dergisi. Sayı:72.
1998, İstanbul.
Tan, Ahmet., Türkiye’de Seçmenlerin Politik Pazarlama Uygula-
malarına Bakış Açılarının Belirlenmesi Üzerine Bir Araş-
tırma. 5. Ulusal Pazarlama Kongresi. 16-18 Kasım 2000.
Antalya.
Tan, Ahmet., Politik Pazarlama Uygulamalarında Baskı Grupları-
nın Yeri Ve Önemi. Pazarlama Dünyası Dergisi. Sayı:86,
2001,İstanbul.
245
Taylor, E.T, Peplau, L.A. ve Sears, D.O. (2007). Sosyal Psikoloji.
Dönmez, A. (Çev.), İmge Kitabevi, Ankara.
Taş, O. T. Z., Şahım, Reklamcılık Ve Siyasal Reklamcılık. Aydoğdu
Ofset. Ankara, 1996.
Taşkın, Erdoğan., Global Pazarlama Yaklaşımı. Pazarlama Dünya-
sı, Yıl: 6, Sayı: 34, Temmuz – Ağustos, 1992.
Tek, Ö.B., Pazarlama: İlkeler Ve Uygulamalar, Kartal Ambalaj Ve
Matbaacılık, İzmir: 1990.
Tek, Ö.B. (1997). Pazarlama İlkeleri: Global Yönetimsel Yaklaşım,
Türkiye Uygulamaları. Beta Yayıncılık, İstanbul.
Tek, Ö.B., (1999). Pazarlama İlkeleri. 7. Baskı, Cem Ofset, İstan-
bul.
Tokgöz, Oya., Gazete Siyasal Reklamları, G.Ü. İletişim Fakültesi,
İletişim Dergisi, 1999 / 3, Ankara.
Tokgöz, Oya., Siyasal Haberleşme Ve Kadın, Sbf Yayınları, Anka-
ra, 1979.
Tokgöz, O. (2008). Siyasal İletişimi Anlamak. İmge Kitabevi, An-
kara.
Tokgöz, O. (2010). Seçimler Siyasal Reklamlar ve Siyasal İletişim.
İmge Kitabevi, Ankara.
Topakkaya, A. (2007). İdeoloji kavramının tarihsel gelişim süre-
cine kısa bir bakış. Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakül-
tesi Dergisi, 11(1-2):163-180.
Topuz, Hıfzı., Siyasal Reklamcılık, Cem Yayınevi, İstanbul 1991.
Torlak, Ö. (2002). Bir politik pazarlama aracı olarak hükümet
pazarlaması. Akademik Araştırmalar Dergisi, 14:33-47.
Tosun, K. (1990). Yönetim ve İşletme Politikası. İstanbul Üniver-
sitesi İEE Yayınları, No:125, İstanbul.
Tosun, Tanju., Üniversite Gençliğinin Siyasal Toplumsallaşma-
sında Kitle İletişim Araçlarının Rolü, Ulusal İletişim
Sempozyumu, 3-5 Mayıs 2000, Ankara.
Tunaya, Tarık Zafer., Türkiye’de Siyasal Partiler, 2 Cilt, Hürriyet
Vakfı Yayınları, İstanbul: 1984.
Turan, İlter., Siyasal Sistem Ve Siyasal Davranış. Der Yayınları,
No:5, İstanbul, 1996.
246
Turner, Bryan S., Ageing, Status Politics And Sociological Theory.
The British Journal Of Sociology, Vol: 40, No:4, Decem-
ber, 1989
Turgut, N. (1984). Siyasal Muhalefet. Birey ve Toplum Yayınları,
Ankara.
Tüses, Türkiye’de Siyasal Partilerin Seçmenleri Ve Sosyal De-
mokrasinin Toplumsal Tabanı, 1995, Ankara.
Uğurlu, M. Fatih., Seçim Stratejileri, S/E/K Yayınları:35, 1998,
Ankara.
Ulusoy, Hikmet., Zamanın Eskitemediği En Güzel Sözler, Alfa,
İstanbul, 2001.
Uztuğ, F. (2004). Siyasal İletişim Yönetimi. 3. Baskı, Mediacat
Yayınları, İstanbul.
Ünlü, İlhan., Reklam Kampanyası Planlaması, A.Ü., A.Ö.F. Yayınla-
rı No: 127, Eskişehir, 1987.
Ünnü, N.A.A. (2009). Politik pazarlamada Pazar yönlülük ve
otantik liderliğin önemi. Ege Akademik Bakış,
9(4):1243-1273.
Üste, Bahar., Türkiye’de Seçim Propagandaları Üzerine Bir De-
ğerlendirme, Ulusal İletişim Sempozyumu, 3-5 Mayıs
2000, Ankara.
Üzün, Cengiz., Stratejik Yönetim Sürecinde Halkla İlişkilerin Ro-
lü, Ulusal İletişim Sempozyumu, 3-5 Mayıs 2000, Anka-
ra.
Weıss, Dieter., Theoretical Foundations Of Development Plan-
ning Under Changing Global Conditions. Economics,
Vol:41, 1990.
Yıldırım, Y. (2012). İletişimsel eylem kuramı ışığında siyasal
iletişim ve Ak Parti örneği. Akademik İncelemeler Dergi-
si, 1(7):195-226.
Yıldız, N. (2002). Türkiye’de Siyasetin Yeni Biçimi: Liderler, İmaj-
lar, Medya. Phoenix Yayınevi, Ankara.
Yücekök, Ahmet N., Siyasetin Toplumsal Tabanı: Siyaset Sosyolo-
jisi. Sbf Yayın No: 565, İstanbul, 1987.
Zel, U. (2001). Kişilik ve Liderlik. Seçkin Yayıncılık, Ankara.
Zemke, Ron., Kristin Anderson, Şapka Çıkartan Hizmet: Liderlik,
Rota Yayınları, 1998, İstanbul.
Article
Full-text available
Bu çalışma, seçmenlerin politik pazarlama araçlarının tutundurma faaliyetlerinden etkilenme düzeylerinin cinsiyet, yaş, eğitim durumu, aylık gelir ve siyasi partiye üye olup olmamaları açısından farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesi amacını taşır. Bu kapsamda Gaziantep’te bulunan 600 seçmen ile anket yapılıp veriler toplanmıştır. Analizler sonucunda; seçmenlerin reklam faaliyetlerinden etkilenme düzeylerinde cinsiyet, aylık gelir ve meslekleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı; yaş, eğitim durumu ve siyasi partiye üyelik değişkenleri arasında farklılık olduğu tespit edildi. Seçmenlerin haber faaliyetlerinden etkilenme düzeylerinde değişkenler ile anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edildi. Kampanya faaliyetleri ile cinsiyet, meslek ve halkla ilişkiler arasında anlamlı bir farklılık olmadığı; yaş, eğitim durumu ve aylık gelir arasında anlamlı bir farklılık olduğu tespit edildi. Halkla ilişkiler faaliyetleri ile cinsiyet ve meslek değişkenleri arasında anlamlı bir farklılık olduğu; yaş, eğitim durumu, aylık gelir ve siyasi partiye üyelik açısından anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edildi.
ResearchGate has not been able to resolve any references for this publication.