Fig 3 - uploaded by Fatih Kara
Content may be subject to copyright.
Source publication
Izmir province has experienced a tremendous increase in population such as other metropolitan
cities of Turkey due to migration issues in last 30 years. Land use and land cover (LULC) of Izmir
was affected from this unplanned population increase in province scale, natural ecosystems were
destroyed by settlement, and agricultural activities of th...
Similar publications
Very high resolution (VHR) satellite imagery from Google Earth and Microsoft Bing Maps is increasingly being used in a variety of applications from computer sciences to arts and humanities. In the field of remote sensing, one use of this imagery is to create reference data sets through visual interpretation, e.g., to complement existing training da...
Tin mining is one of the land uses that causes physical damage to the land. Degraded land due to the mining activity requires a conservation. Conservation of post-tin mining land in Perimping Sub Watershed consists of reclamation and revegetation by planting kinds of fast-growing plants and cover crops. As land management, conservation is conducted...
Knowing the extent and frequency of forest cuttings over large areas is crucial for forest inventories and monitoring. Remote sensing has amply proved its ability to detect land cover changes, particularly in forested areas. Among various strategies, those focusing on mapping using classification approaches of remotely sensed time series are the mo...
Citations
... (İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2013) (Kara, 2017). Şekil 1'de çalışma alanı sınırları görülmektedir. ...
Bu çalışmanın amacı, İzmir ilinde biyoklimatik konfor ile alan kullanım arasındaki ilişkinin coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama teknolojileri yardımıyla incelenmesidir. Bu çerçevede, İzmir ilinde 1990, 2000, 2006, 2012 ve 2018 yıllarındaki biyoklimatik koşulların yine aynı yıllardaki alan kullanımıyla olan ilişkilerinin mevsimlik ve yıllık periyotta değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Biyoklimatik konfor bölgeleri belirlenirken insanın fizyolojik özelliklerini de dikkate alan Fizyolojik Eşdeğer Sıcaklık (FES) indeksi kullanılmıştır. Bu indeksin hesaplanmasında esas alınan meteorolojik parametreler şunlardır; deniz seviyesine indirgenmiş günlük ortalama sıcaklık değerleri, günlük ortalama bağıl nem ve rüzgar hızı. Elde edilen değerlerin deniz seviyesindeki alansal dağılımının hesaplanmasında uzaklığın tersiyle ağırlıklandırma (Inverse Distance Weighting - IDW) yöntemi tercih edilmiştir. DEM verisi kullanılarak yüksekliğe bağlı FES değerleri elde edilmiştir ve biyoklimatik konfor haritaları oluşturulmuştur. Üretilen biyoklimatik konfor haritalarının yıllarına göre CORINE arazi örtüsü verileri kullanılarak arazi kullanım haritaları oluşturulmuştur. Ardından, biyoklimatik konfor bölgelerinin arazi kullanımı ile ilişkisi incelenmiştir.
Kentleşme çevre, toplum ve insan yaşam kalitesini birçok yönden etkilemektedir. Kentsel büyümenin temel özelliklerinden birisi de büyük kentler ile yakın çevresinde yer alan peyzaj üzerinde baskı oluşturan kentsel yayılmadır. Bu çalışmanın amacı açık erişimli veriler yardımıyla İzmir merkez ilçeleri örneğinde kentsel yayılma sürecinin mekânsal metrikler ile analiz edilip değerlendirilmesidir. Çalışmada 1990, 2006 ve 2018 yıllarına ait CORINE arazi örtüsü verileri kullanılarak 1990, 1990-2006, 2006-2018 yıllarına ait kentsel morfolojik bölgeler (kentsel çekirdek, genişlemiş kentsel çekirdek ve büyüme zonu) tanımlanmış ve bu bölgelerde meydana gelen değişimler FRAGSTATS v4.2.1 yazılımında sınıf düzeyi peyzaj metrikleri aracılığıyla hesaplanmıştır. Kentsel morfolojik özelliklerin ve kentsel yayılmanın tespit edilebilmesi alan/kenar, şekil ve kümelenme metrikleri kategorileri altında 8 peyzaj metriği kullanılmıştır. Çalışma sonucunda İzmir kenti merkez ilçelerinde 1990 yılından 2018 yılına kadar ciddi düzeyde kentsel yayılmanın meydana geldiği görülmüştür. Bununla birlikte yaşanan kentsel yayılma sürecinde en şiddetli dönemin 1990 ve 2006 yılları arasında yaşandığı tespit edilmiştir. 2006 ve 2018 yılları arasında ise kentsel yayılma daha çok saçaklanma şeklinde daha dağınık ve parçalı şekilde kendini göstermiştir.
The notion of sustainability is founded on the environmental, economic, and social issues under the conditions created by human–environment interactions in the twentieth century. From then on, it has been a focus of contemporary research as a common goal in urban ecology, urban planning and design, and environmental management because day by day most of the world is becoming more and more urban. The urbanization process leads unprecedented demand for natural resources with restricted financial and human resources. So, securing a sustainable urban future has become an important topic on a global scale to cope with urbanization pressures on nature, biodiversity, climate, society, economy, transportation, ecosystem services etc. Today, whilst the most cities are striving toward becoming more sustainable, there is often limited success in implementing the core principles of sustainability. For urban environments to have a sustainable future, they require integrated planning approaches which include all aspects of urban environments and set the linkages between social, environmental, political, technical, and economic aspects. Landscapes in Turkey have a long history of being utilized by different civilizations. This has led to fundamental human induced changes and environmental issues throughout the country. However, facilitating a sustainable urban future in Turkey is constrained by insufficient knowledge of the state of socio-ecological systems as in many parts of the world. Therefore, this chapter reviews the key environmental, economic, social, political, and aesthetic challenges in urban sustainability in Izmir, Turkey using the sustainable landscapes framework proposed by Selman (Sustain: Sci, Pract Policy 4(2):23–28, 2008). We share our perspectives on the need to focus on different dimensions of sustainability in Turkey’s landscapes and some key points in landscape planning and management strategies.KeywordsIzmir/TurkeySocio-ecological systemsLand use changeLandscape planning
Monitoring changes in forest cover is important to address issues like biodiversity conservation, sustainable management, and climate change. The study has been conducted in the Paktia province of Afghanistan to assess the changes in different forest classes which occurred together with political changes by using Remote Sensing and Geographic Information System (GIS). The change was analyzed for a period of two decades, i.e., 1998 to 2018. Landsat TM and OLI satellite images of 30m resolution for the years 1998 and 2018 were used respectively. The overall classification accuracy of the mapping was estimated as 82.67% and the kappa coefficient was estimated as 0.8081. The study area was delineated via visual image interpretation technique into 11 LULC classes’ viz., closed forest, open forest, forest scrub, grassland other classes (Agriculture, Agroforestry, horticulture, habitation, waterbody, wasteland, and snow). The comparison of maps 1998 and 2018 revealed that the total area under closed forest, open forest, showed an increase of 0.43%, 0.73%, respectively. While the areas under forest scrub, showed a decline of 0.30%, during the study period (1998-2018).
